Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 ABD Temsilciler Meclisi’nin Dışişleri Komitesi, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren tasarıyı 21’e karşı 27 oyla kabul etti. Patrik Karekin “90 yıl sonra rahatladık” derken, Bush yönetimi kınadı. SÖZDE SOYKIRIMDAN KURTULAN 4 KİŞİ DE TOPLANTIDA Demokrat Parti California Milletvekili Brad Shermen, tasarıyı geçirmenin komitenin sorumluluğunda olduğunu savunarak, “Ankara’dan sadece birkaç kızgın söz gelir. Bugün başımızı eğsek bile, Temsilciler Meclisi’ndeki tasarıya destek veren 225 milletvekili gelecek yıl bunu yine getirecek” diye konuştu. Demokrat Parti New York milletvekili Gary Ackerman da, salona “Ermeni soykırımı”ndan kurtulduğunu belirten 4 kişiyi getirdiğini ifade etti ve bu kişilerden ellerini kaldırarak kendilerini göstermelerini istedi. Ackerman daha sonra, “Türkiye’deki dostlarımız mevcut durumu iyi anlamalı. Bu meseleyi aşma kapasitesine sahipler. Bugün burada Osmanlı İmparatorluğu’nun yaptıklarını konuşuyoruz, bugünkü Türkleri değil” dedi. WP Temsilciler Meclisi’ni ağır eleştirdi Washington Post yazarı Dana Milibank, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesinde kabul edilen soykırım tasarısını eleştirdi. Milibank, “2007’de Irak ve Afganistan’da kurşunlar uçuşurken, Meclis ta 1915’te olan ‘acil bir meseleyi’ çözmeye çalışıyor” dedi. Milibank yazısında, yasa tasarısına karşı çıkan Cumhuriyetçi milletvekili Dan Burton’ın yorumuna yer vererek, Burton’un “Bölgede iki savaşın ortasındayız, orada risk altında olan birliklerimiz var ve bu durumda biz, orada bize yardım eden tek müttefike tokat atmayı düşünüyoruz” yorumuna katıldığını ifade etti. Washington Post yazarı, “2007’de Irak ve Afganistan’da kurşunlar uçuşurken, Meclis ta 1915’te olan ‘acil bir meseleyi’ çözmeye çalışıyor” dedi. SIRADA ROMA MI VAR?! Dışişleri Komitesinin kararını ironik bir dille eleştiren Milibank, “Eğer Ermeni soykırımı konusunda hakemlik yapmak Kongre’nin yetkisi dahilinde ise, gelecekte Roma İmparatorluğu’nun Sabineli kadınlara tecavüz etmesini, Yunanlıların Truva’yı yağmalamasını, ve - madem Osmanlılara saldırılıyor - Konstantinopolis’in fethini de ele alacak mı?” diye yazdı. ntv haber _________________________________________________________ Ben kendi yorumumu yazayım, dost ve müttefik zannettiğimiz Amerika Birleşik Devletleri de bana göre, dost olmaya çalıtığımız diğer Avrupa devletleri gibi gerçek yüzünü gösteriyor, kendini yanlış politikalarla boş yere strese sokuyor, ve nihayetinde kendine zarar veriyor, bu gibi işler Türkiye'ye zarar vereceğine öyle zannediyorum ki değerimizi kat kat artırıyor, Büyük Atatürk'ün attığı sağlam temelleri yıkma telaşı içerisindeler fakat bu temeller bütün insanlığın örnek alması gereken büyük ve yüce insani vasıflar ve ahkal değerleri üzerine kurulu, işte bu yüzden yıkılmaları mümkün değil, işi sadece parayla pulla çözmeye çalışan ve bize hava atan Avrupa devletleri, bu işin sevgi boyutunu ve ahlaki boyutunu görmezden gelerek kendi kendini yiyor, biz artık bunlara gülmeliyiz bile, bu tür yargıların ne kadar geçerli olup olmadığı ortada, Türk mallarını kullanalım, ihracatı destekleyelim, ithalatı azaltalım, Atatürk'ün çocukları gibi "yaşayalım", dinimizi yaşayalım ve tekrar tekrar bütün dünyaya örnek olalalım, Atatürk bunda şüphe görmemiş, biz de görmeyelim. Alıntı
Misafir mtmtk5 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Asılsız Ermeni Soykırım İddiaları - Yaşar Nuri Öztürk Tempo TV Ana Haber; 06.10.2007 - Halkın Yükselişi Partisi internet sitesi -Çok değerli bir konuğumuzun, Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı Sayın Yaşar Nuri Öztürk'ün görüşlerini alacağız. - İyi akşamlar; Ramazanınızı kutluyoruz. Türkiye'nin şu andaki gündemindeki konu, asılsız Ermeni soykırım iddialarının ABD'deki yansımaları. Her sene bu tür iddialar ABD'de Temsilciler Meclisi'ne, daha sonra da Senato'ya gelir. Pişirilip pişirilip önümüze konur. Daha sonra görüşmelere katılınır; "Çıkarmayın bunu, ilişkilerimiz bozulur" denir. Neden her sene bu önümüze geliyor efendim? YNÖ: Bunu, 1. Dünya Harbi'nin hemen arkasından İngilizler servise koydu. Buna şimdi hepsi alıştı. Bunu, bir tehdit unsuru olarak Türkiye için kullanıyorlar. Yani ABD de bu işi çok ustalıkla kullanıyor. Şimdi eminim bu kongreye gitmeden önce bir yığın taleple, şunları şunları verin yoksa karışmayız anlamına gelecek tavırlarla kim bilir neler aldılar, bilmiyoruz. Gene de aynı şeydir. Zaten dikkat ederseniz, bir kaç gün önce, Türkiye Cumhuriyet Başbakanı oraya gitti; birşeyler konuşulmuştur. Ne alındı, ne verildi, nelerde anlaşma yapıldı, bilmiyoruz. İstediklerini almışlarsa gene bunu geçirmezler oradan, rafa kaldırırlar, seneye tekrar servise koyarlar. Her sene böyle bu... - Yani siz, bir taviz koparıldığından mı dem vuruyorsunuz? YNÖ: Şüpheniz olmasın, yani koparmamışlarsa çıkarırlar ordan. Sakın aksi bir hesap yapmayın. Bu kadar basit. Yani siz şimdi güçlü devlet olarak; "Bunları servisten kaldırın, kardeşim. Böyle bir rezalet olmaz; biliyorsunuz böyle bir şey yok, bu bir kavgaydı. Bu bir uluslararası faciaydı. Bütün insanlık o zamanda acı çekti. Tabi ki Ermeniler de çekti; biz çektik." Bizden ölen insanlardan kimsenin bahsettiği yok. Bir kavga. Adam, yüzyıllarca yaşadığı bir topluma, eline bir fırsat geçince, hemen ihanet etmiş. Arkadan vurmuş; Rusla birleşmiş, İngilizle birleşmiş, Fransızla birleşmiş. Türkiye de kendini savunmak üzere bir karşı çıkış koymuş. Orada -kavgayı başlatan biz değiliz ama... bunda hiçbir şüphe yok- kavga başlamış. Başlamış kavgada yumruk sayısı hesaplanmaz biliyorsunuz. Bizden ölmüş insanlar, Ermenilerden ölmüş insanlar. İkisi de üzücü. Birbirinin içinde bir ev halkı gibi asırlarca yaşamış iki topluluk, böyle birbirine can yakıcı şeyler yapmışlar. O arada daha çok Ermeni ölmüştür. Bundan üzüntü duyarız ama şimdi bunu alıp da sanki durup dururken Türkler kalkmış gitmiş, evlerini basmış, Ermenileri orada imha etmişler gibi bir havaya sokmak bunu... bu vicdansızca bir iş. Ama sizin "gard"ınız düşmüşse yumruk vuranın hesabını çıkaramazsınız artık. Şimdi Türkiye'nin gardını düşürdüler; önüne gelen vuruyor. Kimi Ermeni'den hareketle vuruyor, kimi Arap'tan hareketle, kimi başka azınlıklardan hareketle... vuran vurana. Bugüne kadar ufak büyük 15 tane soykırım kararı, dünyanın orasında burasında Türkiye aleyhine alınmış. İlginç olan; bunların 14 tanesi AKP döneminde alınmış. Bu, çok ilginç bir şey, altı çizilecek bir nokta... - Peki, efendim ne anlama geliyor bu size göre? YNÖ: Bu, şu anlama geliyor. Bugün Türkiye'yi yönetenler bu bakımdan dünyaya âdeta ümit veriyor, teşvik ediyor. Ve gün bu gündür, herkes buradan koparabileceğini koparmaya, yapabileceği kötülüğü yapmaya uğraşıyor. Olay bu. Şimdi Türkiye'nin Türkiye'den yönetilen ve dirayetle yönetilen bir ülke konumuna süratle geçmesi lazım. Geçmezse bu tehdit ve bu yıpratma devam eder ve devam ediyor... - Bu iftirayı önlemek için, Türkiye'nin kapalı kapılar ardından ABD'nin Ortadoğu Projesi'ne destek verdiği iddiaları var. Bu doğru olabilir mi? Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olsanız, Türkiye'nin başında lider konumunda olsanız, ne yapardınız? YNÖ: Şimdi bakın... sizin isteneni vermeye yatkın bir konumda olduğunuzu görüp isteneni vermeye hazır bir kadronun da Türkiye'nin başında olduğunu gördüğünüzde bunun sonu gelmez. Türkiye'nin bu kısır döngüden çıkması lazım. Yani Türkiye'de bir yönetim var; bu, Türkiye'nin kendiyle zaten kavgalı. Onun dışında en büyük desteğini Türkiye dışından alıyor. Bakın, Türkiye dışından destek verenler bunu bedava mı verecekler? Bir şey alacaklar; ne alacaklar? Masaya oturdukları temsilcilerin özel mülklerinden parça alacak veya keselerinden para alacak değiller. Türkiye'den birşeyler alacak. Alıyorlar.. yani bu, Türkiye'nin kurumlarını satın almak, Türkiye'nin imkânlarına el koymak, Türkiye'nin kaynaklarına el koymak... bakın şimdi Türkiye dünyada, spekülasyon yoluyla para kazanmanın cenneti ittifakla. % 20 civarında reel faizle Türkiye korkunç bir biçimde talan ediliyor ve Türkiye'nin bugün geldiği yer şura: Kazandığının % 65'ini faize veriyor. Bu ülkenin ayakta durması mümkün değil. Yani Türkiye ciddi bir bağımsızlık, tehdit ve kaygısı içindedir. Türkiye'nin burdan çıkması lazım. Buradan nasıl çıkacak Türkiye? Türkiye'yi Türkiye'den yönetecek ve Türk halkının geleceğini dikkate alarak projeler yapacak bir yönetimin gelmesi lazım. Bu, çok ciddi bir devlet adamları kadrosunu gerektirir. Böyle bir kadro yok Türkiye'nin başında. Türkiye'nin en büyük zaafı Türkiye'yi devlet adamlarının yönetmemesidir. Bunu görüyorlar dışarıdan ve çullanıyorlar Türkiye'nin üstüne. Adamların Türkiye'yle hesaplaşma kaygıları var. Onu da değerlendirerek bir hedef birliği tespit ediyorlar; sen benim istediğimi ver, ben de senin istediklerinde sana destek vereyim. Böyle işliyor bu. Türkiye burdan çıkmak zorundadır. Burdan çıkmazsa, Türkiye'ye devamlı ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler. Bir kere, iki kere üç kere, beş kere...bu böyle gidiyor... Yalnız bir şeye dikkat çekmek istiyorum: 400 milyar Dolar borcu altında Tükiye. Bunu ciddi bir seferberlikle Türkiye başından atıp istediğinizi bu ortamda alabilirsiniz havasından Türkiye'nin çıkması lazım. Türk halkının ciddi bir fedakârlıkla bu bâdireyi aşması lazım. Bu borçun altından Türkiye'nin bir an önce çıkması lazım. Bu ülkede daha 30 yıl kadar önce % 5 enflasyonla % 7 kalkınma gerçekleştirildi. 7-8 milyar Dolar borcu vardı ve borç alınan paraların tümü de istihdama yatırılıyordu. Bugün 400 milyar Dolar borç var ve neyimiz varsa Telekom'dan Petkim e kadar sattık, satacak bir şey de kalmadı ve borçlar devamlı katlanıyor. Şimdi faizleri ödemek için yeni borç almaya başladık. Türkiye, kimse farkında olmuyor belki ama günden güne ertiliyor. Şimdi bu hokus pokusla düzelmez. Türk halkının şapkayı önüne koyup siyasette yalan söyleyerek milleti avutan ve pembe hayallerle milleti uyutan kadroların elinden çıkıp karşı karşıya kaldığı tehdidi ve gerçeği görmesi lazım. Diyor ki; görürsek ne olur? Görürsek, ki görmemiz lazım, o zaman Türk halkının bir şey yapması gerekiyor: Türkiye, çoçuklarının ve torunlarının yarınlarını teminat altına almak, güvene almak için bir fedakârlık yapmak zorundadır. Başka türlü olmaz bu iş. Yani teknede hamur yok; siz devamlı pasta, börek, çörek hayalleri kuruyorsunuz. Bunların tariflerini veriyorsunuz, bunların lezzetinden bahsediyorsunuz. Tamam da teknede hamur yok. Türk halkının tekneye hamur koyması lazım. Bunun için de Türk halkının fedakârlık yapması lazım. Türk halkı "Sıkıntı gösterirsek bize itibar etmezler" diyen siyasetçilerden yakasını kurtarmak zorundadır. Maalesef bunu yapmıyor Türk halkı. Türkiye bu sanal istikrarı, sanal ekonomik iyiliği artık yutmamalıdır. Bunun kimin parasıyla olouğunu Türk halkının sorması lazım. O zaman karşısına çıkacak tablo şudur: Bizim her alıp verdiğimiz nefes birilerine borçlanma pahasına oluyor. Bu ölümün bir başka şeklidir; sessiz sedasız ölümdür. Bundan Türk halkı çıkmaya karar verecek ve diyecek ki ben bir kurtuluş savaşı yapacağım, bir ekonomik kurtuluş savaşı yapacağım. Bu savaşın bana yüklediği görev neyse bunun ben bir defa acısına tahammül edeceğim, dişimi sıkacağım ve bu bâdireden çıkacağım. Türkiye'nin temel meselesi bu. Laiklik numaraları, özgürlük numaraları, demokrasi numaraları, Anayasa'yı değiştirelim, oraya kıyafeti sokalım... bunların hepsi cambazlar yaratarak gerçek gündemden Türkiye'yi uzaklaştırmak ve Türk halkını uyutmaktır. Türk halkı; "400 milyar Dolar borcun altında ve kazandığımızın % 65'ini faize vererek biz iflah olmayız" gerçeğini kabul edecek ve bunun için gerekeni yapacak. Gereken yapılır mı? Yapılır...Çıkılır mı bu bâdirenin içinden? Çıkılır... İki şey lazım: Tür halkı fedakârlığa hazır olacak ve Türkiye'yi yönetenler halkına gerçeği söyleyecek. Onurlu, haysiyetli, ilkeli, imanlı, milletinin azim ve iradesine ve geleceğine, mutluluğuna inanmış kadrolar gerçeği Türk halkına söyleyecek ve diyecek ki: "Ey milletim, fedakârlığı yap ve bu savaşı zaferle sonuçlandıralım. Ondan sonra çocuklarımız ve torunlarımız rahat nefes alsın, başları dik dolansınlar." Olay bu... Ama bunu söylediğiniz zaman Türk halkının size reva gördüğü; "Sen benim keyfimi kaçırıyorsun kardeşim, benim keyfimi artıranlar dururken ben keyfimi kaçıranlara prim vermem" dir. İşte bunu 22 Temmuz'da gördük. Yoksa bu Ermeni soykırım hezeyan ve iftiralarıyla yürütülen tehdit kampanyası devam eder ve Türkiye'nin kolunu kanadını kırdılar; bu defa ciğerlerini, dalağını sökmeye başlayacaklar. Allah milletimizin sonunu, akıbetini hayır etsin. Teşekkür ediyorum. -Çok teşekkür ediyoruz Sayın Genel Başkanım. Alıntı
Misafir ADAMIN_BIRI Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Artık Türkiyede Ermeni demek bile suç hale geldi.. Ermeniye bile ermeni demeye çekiniyoruz.. içte ve dışta sindirildik gibi ne dersiniz? Alıntı
Φ serdar34 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2007 “Soykırım” pazarlığı ve ikiyüzlülük ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Amerikan yönetiminin tüm baskılarına ve Türkiye’nin uyarılarına rağmen “Ermeni Soykırımı” tasarısını kabul etti. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Amerikan yönetiminin tüm baskılarına ve Türkiye’nin uyarılarına rağmen “Ermeni Soykırımı” tasarısını kabul etti. Bundan sonraki süreçte tasarı yasalaşmak üzere Kongre’ye gelecek. Şu ana kadar Kongre üyelerinin yaptıkları açıklamalara ve tasarıya koydukları imzalara bakıldığında tasarının Kongre’de yasalaşması muhtemel görünüyor. Her yıl tekrarlanan bir oyun gibi Türkiye-ABD ilişkilerinde büyük bir hararete yol açan “Ermeni Soykırımı” tasarısının tam da Kuzey Irak üzerinden TC-ABD ilişkilerinin gerildiği bir vasatta sonuca doğru gitmesi dikkat çekici. Türk tarafı ısrarlı taleplere, uyarılara, tehditlere rağmen Amerikalıların vurdumduymaz bir tavır içerisine girmesi karşısında hem kızgın hem de şaşkın bir vaziyette. ABD yönetim çevrelerinden yükselen soğukkanlı olma tavsiyeleri pek bir işe yaramıyor. Zaten giderek gerilen ilişkilerin bu adımlarla daha fazla tahribata uğradığı görülüyor. Bundan sonra nasıl bir süreç izlenecek? Türkiye kamuoyunda ciddi bir misilleme havası yaygınlaşıyor. Hükümet adına dillendirilen kozlar, kartlar masaya sürülme aşamasına gelecek mi göreceğiz. Kamuoyunda Türkiye’nin elinde isterse ABD’nin Irak’ta işinin zorlaşmasından İncirlik’e kadar bir dizi koz bulunduğu imajı yaygın. Buna karşın ABD’nin muhtemel karşı adımları ise pek konuşulmuyor. Misillemelerin neler olabileceği, kimin kârlı kimin zararlı çıkacağı tartışmaları polemikten öteye gitmeyen şeyler. Bir biçimde tarafların uzlaşacakları açık, çünkü iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. Hele askerin hükümetin tepesinde hazır beklediği bir süreçte hükümetin ABD’yle ilişkileri germeye pek yanaşmayacağını tahmin etmek hiç zor değil. Burada asıl üzerinde durulması gereken konu bizce kimin kime ne kadar bağımlı olduğu ya da zarar verdirebileceğinden öte tarafların tutarsızlığı, ikiyüzlülüğü. ABD bir yandan dünyanın dört bir yanında katliamlarını sürdüren, dünyanın en nefret edilen kişisinin başkanlık koltuğunda oturduğu bir ülke. Tarihi sömürücülükle, vahşetle, insanlık dışı icraatlarla oluşmuş bir güç. En temelde varlığını soykırıma borçlu bir devlet. İşte bu emperyalist katiller devleti hiç utanmadan kalkıp Türkiye’den yüz yıl öncesinin hesabını soruyor. Ne adına insani değerler adına! Amerikan emperyalizminin insanlıkla bir ilişkisinin olabileceğine dünyada kim inanıyor ki? Ermeni halkının yaşadığı acıların hesabını sormaya kalkan haydutların önce kendilerinin işledikleri suçların hesabını vermesi gerekmez mi? Öte yandan Türkiye’nin tavrı ise ayrı bir tutarsızlık. Osmanlı’yı her şeyiyle inkar eden, okullarında çocukların beyinlerine geçmişe ait ne varsa nefret ettirecek şekilde bir tarih “bilinci” kazıyan bir resmi ideolojinin müntesiplerinin, iş Ermeni halkına yapılan zulme gelince bir anda “Osmanlı” müdafii kesilmeleri ne anlama geliyor? Bu panik, bu telaş, bu inkarcılık hangi korkunun ürünü, neyi örtme çabası acaba? Bu arada misilleme adına ortaya atılan sözler, teklifler ise çok daha mide bulandırıcı. Irak’ta ABD’nin işini zorlaştırırlarmış! Bu söz işgale yardım ve yataklığın itirafı değil mi? Aynı şekilde İncirlik pazarlığı da tek kelimeyle utanç vericidir. Madem kapatma yetkiniz, kudretiniz var, bu rezaleti neden bugüne dek sürdürdünüz? Ve hâlâ da belli bir pazarlık karşılığında bu işbirlikçiliği sürdürebileceğiniz teklifinde bulunabiliyorsunuz. Açıkça görülüyor ki, kirli bir pazarlık süreci devam edecek. Kimin ne elde ettiği, kimin ne kaybettiği pazarlık sonucunda şekillenecek. Ama bir konu şimdiden nettir: “Ermeni soykırımı” tartışmaları maskelerin bir kez daha düşmesine vesile olmuştur. Şüphesiz ne emperyalistlerin ne de işbirlikçilerinin onuru yoktur. HAKSÖZ Alıntı
Φ ERXAN Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Zaten bu ülke 50 yıldır ne çektiyse 'dostumuz' ve 'stratejik ortağımız' ABD den çekti...Bence ABD nin Türkiye'ye resmen düşman olması Türkiye'nin önünü açacaktır. Türkiye'nin kurtuluşu Orta Asya ülkeleriyle ve Çin'le iş birliğinden geçer. Çünkü Batı emparyalisttir. Onlarla ittfifak olmaz. Elinizi verseniz kolunuzu alamazsınız...Bu nedenle Atatürk döneminin bağımsızlıkçı, bölge ülkeleriyle işbirliği içeren politika anlayışına geçmemiz şart. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 AKP'nin dış politikasının nasıl olduğu Amerikan ve Ermeni siyasetçilerin tasarıyla ilgili yaptıkları yorumlardan anlaşılıyor. "Fazla büyütmeyin bir kaç ay sert tepki gelir Türk Hükümeti'nden sonra herşey eskisi gibi olur. " Buna dayanak olarakta. Sözde Ermeni soykırımı yasasını çıkaran Fransa ile Türkiye'nin yasanın çıktığı tarihten beri ticaretinin ne kadar arttığını gösteriyorlar. Türkiye'nin yasayı çıkaran Fransa'ya hiçbir yaptırım uygulamadığını. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 AKP'nin dış politikasının nasıl olduğu Amerikan ve Ermeni siyasetçilerin tasarıyla ilgili yaptıkları yorumlardan anlaşılıyor. "Fazla büyütmeyin bir kaç ay sert tepki gelir Türk Hükümeti'nden sonra herşey eskisi gibi olur. " Buna dayanak olarakta. Sözde Ermeni soykırımı yasasını çıkaran Fransa ile Türkiye'nin yasanın çıktığı tarihten beri ticaretinin ne kadar arttığını gösteriyorlar. Türkiye'nin yasayı çıkaran Fransa'ya hiçbir yaptırım uygulamadığını. Fransa'ya yaptırım uygulamak için herkes birbirine boy boy mailler gönderiyordu, şu şu Fransız malını almayın, boykot edin diye. Bizim insanımızın bu boykota pek kulak vereceğini tahmin etmemiştim o zamanlar ve hatta gülmüştüm, nerde bizde o birlik, beraberlik diye. Bazılarımız yasayı çıkaran Fransa'ya hükümetin yaptırım uygulaması gerekir diyordu. Evet gerekirdi, millet ve hükümet elbirliği ile bir şeyler yapması gerekirdi. Ama nerede bizde o birlik, o beraberlik. Hükümet ayrı telden, millet ayrı telden çalıyor. Alıntı
Φ nokta34 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 adı ustunde sozde 20 degil 120 ulke kabul etsin isterse milletin ******* kendime dert edemem onlari terbiye etmek icinse hic zamanimi harciyamam ne baskasinin isine karisirim ne baskasini isime karistiririm insan gibi yani Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 adı ustunde sozde20 degil 120 ulke kabul etsin isterse milletin ******* kendime dert edemem onlari terbiye etmek icinse hic zamanimi harciyamam ne baskasinin isine karisirim ne baskasini isime karistiririm insan gibi yani Nerde o yer.? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2007 Kahreden gercekleri dile getirmekten bikmadik ama bu gercekleri savunamayan iktidarlardan biktik. Hep sorarim kendime,neden hicbir Türk yönetimi bugüne kadar 1915 de Ermeniler tarafindan soykirima ugrayan Türk'lerin anisina bir soykirim günü tespit edip ülke capinda bu günü yas günü olarak ilan ederek yabanci temsilciliklerede bu günün mahiyetini beyinlerinin icine soka soka anlatan konferanslar vermedi acaba. *Nasilsa sözde degilmi,isterse 120 ülke kabul etsin*bu zihniyet bizim nekadar ********* bir durumda oldugumuzu gösteriyor.Bir ulus sözdede olsa katil ilan ediliyor,birileri bana ne diyor,cünkü ucu onun partisine dokonuyor.Biz buna sözde diyoruz ama adamlar gercek diyor,hala bana ne diyor birileri.Iste Türkiye bu durumlara getirildi.Iste Türkiyeyi yönetenler bu zihniyete sahip olduklari icin bugün Türk insani ********* konulmuyor.Kim konuluyor diyorsa yalandir,Türk insaninin ************,Kapikuleden itibaren.Neden mi?*Sözde degilmi isterse 120 ülke kabul etsin*denilebildigi,bu kadar basite indirgendigi,ben im partime laf gelmesin denildigi icin.Halbuki *sözde degilmi bana ne *diyenler bu oyunun sonunda neler olabilecegini ya bilmiyorlardir veya bana ne,ne olursa olsun diyenlerdir. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.