Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Kutlu Ramazan Ayı 'da geldi Herkes herkesin Dini Günlerine saygılı olursa seviniriz Lütfen SAygı..

Derinleşmiş bir Ruh'tan akıp gelen İlim-irfan dolu Ramazan Ayı mahiyeti'!

--------------

Hiç dinmeyen bir neş'e, hiç bitmeyen bir zevk, hiç eksilmeyen bir aşkla, tütüp giden bir ay varsa o da Ramazandır. Bir sene içinde geçen bütün nazlı mevsimlerin, ayların özünü, ruhunu, gerçek manâsını ve onlardan süzülmüş, toplanmış usareleri en tatlı bir şive ile sunan Ramazan günleri, Ramazan geceleri; her lahza, gönülleri ayrı bir haz ve ayrı bir tatlılıkla sarar, şefkatle onları kucaklar, muhabbetle okşar ve yaşama zevkiyle coşturur.

 

Ramazan günleri, dünyanın her yanında, husûsiyle Müslüman ülkelerde ve Müslümanlar arasında ve hele bizim dünyamızda bütün alâkalara merkez, bütün ruhânî zevklere meydan, bütün heyecanlara sahne, bütün terakkîlere nurdan bir helezon ve bütün insânî hususiyetlerin inkişâfına açık bir fırsat, bir ganimet alanıdır.

 

Geceleri ayrı bir duygu, gündüzleri ayrı bir aydınlıkla tulû' eden Ramazan günleri, gönüllere ayrı bir ruh çalar geçer.. ve toplumun birbirinden kopmuş parçalarını biraraya getirir, bütünleştirir, bütün inzivâzedelere cemaat yolunu açar ve onların gurbetlerini izâle eder.. herkese değişik buudda bir his ve fikir ziyafeti verir ve herkesi bir kere daha hayata uyarır.

 

Ramazan, minarelerin başındaki mahyâlardan camilerin derûnundaki âvizelere, mescitlere uzanan yolların sağındaki, solundaki kandillerinden evlerimizin içindeki lambalara, müminlerin yüzlerindeki duruluktan, gönüllerindeki aydınlığa kadar her yerde ışıkla tüllenir. Hele, dinin yeniden gençliğe erdiği günümüzde o, seher yellerine açık sahurları ve gizli lûtufların tecellileriyle tüten iftarlarıyla öyle farklı bir hava, farklı bir ziya ve farklı bir şive ile gelip gönülleri okşar ki, olsa olsa ancak, aşkın vuslat ümidiyle kanatlanması bu kadar cezbedici, bu kadar imrendirici olabilir. Sanki Ramazan ayına kadar ruhun sonsuzluk iştiyakı ile insan arasında bir perde varmış da oruçla o perde aralanıyor gibi olur.. ve o âna kadar kalbin bir köşesinde sessiz sessiz uyuyan aşk u şevk birdenbire canlanır, kabarır, köpürür; bütün benliği sarar ve önüne geçilmez bir vuslat arzusuna inkılâb eder. Bu mukaddes arzuyu gerçekleştirme yolunda, üfül üfül bâd-ı tecellilerin estiği seherler kollanır, insanlar için hep ötelere açık birer menfez gibi müşahit bekleyen namaz vakitleri olabildiğince değerlendirilir.. ruhlara revh u reyhân teravihlerle gönüller coşturulur.. ve duygulara kâse kâse İlâhî nefahât içirilir.. derken, herkes derecesine göre adeta uhrevîleşir, ledünnîleşir ve birer melek halini alır.

 

Ramazan, Kur'ân ayı olması itibariyle bütün bir sene Kuran'dan uzak kalmış olanlar bile ciddi bir susamışlık içinde, kendilerini o nûrefşân iklimde bulur.. ve Kurân'ın sağnak sağnak onların başlarına boşalttığı ruh, mânâ, esrar ve eltafla benliklerinin kurumaya yüz tutmuş bütün vadilerini sular.. bir baştan bir başa gönül dünyalarını tıpkı bir çiçek bahçesi haline getirir ve onları varolma zevkiyle coşturur. Onlar, Kur'ân'da bütün varlığı duyar ve dinler; duygu ve düşünceleriyle kanatlanır.. Kur'ân'da bütün hilkatin soluklandığını hisseder, ürperir.. yer yer ra'şelerle kendilerinden geçer; zaman zaman da gözyaşlarıyla nefes alır, gözyaşlarıyla boşalır, aradan perdelerin kalktığını duyar, Allah'a yakınlardan daha yakın olduklarını hisseder ve kendilerini âdeta bir zevk zemzemesi içinde bulurlar.

 

Kurân'ın ledünnî muhtevasını ancak, onda bütün varlığın sesini duyabilenler ve onun derinliklerinde insan ruhuna ait korku ve ümit, tasa ve sevinç, keder ve neş'e mûsikîsini birden dinleyebilenler anlar. O'nu sanki kendine inmiş gibi dinleyebilen zaman-üstü ruhlar, O'nda cennet meyvelerinin lezzetini, Firdevs bahçelerinin renk ve güzelliğini, Reyyan yamaçlarının çağlayan ve manzaralarını müşahede eder ve onunla gürül gürül hâle gelirler. Kur'ân'ı, Ramazan'ın şeffaflaştırıcılığı ve kalbin kadirşinas ölçüleriyle ele alıp onun derinliklerine yelken açabilen saf gönüller, her lâhza ayrı bir uhrevî kıymete ulaştıklarını hisseder ve her an “bekâ”nın ayrı bir buuduyla tanışırlar. Bu insanların düşünce ve hayatlarında “metafizik”, “fizik”i tamamlar, manâ da, maddenin gerçek muhteva ve değeri olur ve her şey perde arkası kıymetleriyle ortaya çıkar. Ve yine bu insanların çehrelerinde sanki, İlâhî isim ve sıfatların engin dairesine açık bulunmadan mülhem, gizli bir seziş, derin ve farklı bir anlayış ve Kurân'la inlemiş günlerin uhrevîliklerinden kalma bir olgunluk, bir doygunluk, bir safvet, bir içtenlik ve îmanın altın zevkleriyle beslenmiş bir letâfet, bir câzibe ve bir mürüvvet çağlıyor gibi bir büyü hissedilir. Onlar, hiçbir şey konuşmasa, hiçbir şey anlatmasalar bile, o anlamlı tavırlarından, edâlarından, endamlarından, bakışlarından, duruşlarından bu manâlar her zaman taşar gelir, gelir ve her tarafta yankılanırlar.

 

Kur'ân kanatlı ve Kur'ân buudlu Ramazan-ı şerif kadar gecesi ayrı nurâniliğe ve gündüzü de ayrı aydınlıklara açık bir başka ay yoktur. İnsan, her yeni Ramazan'la bir kere daha, hem de bütün tazeliğiyle Kur'ân'ı ve O'nun gökler ötesi kaynağını, tüllenen İlâhî marifeti ve O'nun kevn ü mekânlara dağılmış işaretlerini, Allah aşkını ve O'nun inanmış sîmalardaki pırıl pırıl izlerini görür, duyar ve sezer. Evet, Ramazan'da Kur'ân bütün bir kaderin yonttuğu bu pırıl pırıl yüzlerin ve bütün bir manânın iç derinliğini gösteren bu ışıl ışıl gözlerin hepsinde ayrı bir uhrevîlikle parıldar.. kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin-fakîr, âlim-*****, aristokrat-halk hemen herkes bu mübarek zaman diliminde hayat ve yaşayış basamakları itibariyle ramazanlanır ve Ramazan'la gelen manâları soluklar...

 

Evet, herkes istidadına göre ve kabiliyetinin elverdiği ölçüde onunla değişik bir buudda, çeşitli münasebetsizliklerden, insanı başaşağı götüren rezîlelerden ve bütün manevî kirlerden arınır, nurlanır.. ve cennetlere ehil hale gelir. Ramazan ayı, yümün ve bereketiyle o kadar zengindir ki, gölgesine sığınan hemen herkes O'nun servet ve gınasından istifâde eder ve uhrevî sultanlıklara erebilir: Gençler-ihtiyarlar, sağlam mü'minler-ârızalılar, zekiler-ahmaklar, akıllılar-deliler, eşyanın perde arkasına kapalı olanlar-açık bulunanlar, bir işe yarayanlar-yaramayanlar, havadan nem kapanlar-yağmurun altında bile ıslanmayanlar, hâkim olmak için yaratılmış bulunanlar-mahkûm olarak dünyaya gönderilenler, binbir gâile içinde dahi dimdik ayakta durmasını bilenler-en küçük sarsıntıya mukavemet edemeyerek devrilip gidenler, hayatlarını karamsarlık içinde ve inleyerek geçirenler-cehennemlerin içinde bile ümit şakıyanlar, ömürlerini başkalarına dayanarak sürdüren dermansızlar-en onulmaz dertlerle kıvranırken dahi neşeyle gürleyen iradeler, yaşayışlarını yeme, içme ve uyumaya göre programlamış tenperverler-yemeyi, içmeyi ve uyumayı aşmış gerçek insanlar... Evet, bütün bu birbirinden ayrı, birbirinden farklı sınıflar, değişik ölçülerde de olsa, O'nun aydınlık ikliminde mutlaka başkalaşır, farklılaşır ve halinin müsaadesi nispetinde bir yerlere ulaşırlar.

 

Ramazan'ın güzellik ve nuraniyeti ve o nuraniyete açık gözlere akseden varlığın mânâ dolu ihtişamı, bu birbirinden ayrı ve farklı gruplar üzerine saldığı sır dalga boyundaki bir kısım tayflar sayesinde, o, kendine has tadı, havası, rûhu ve manâsıyla gönüllere öyle bir siner ki, en inatçı kafalar bile mukavemet edemez ve ona teslim olurlar.

 

Ramazanda, her şeyi kendi sırlarıyla bürüyen geceler o kadar mûnis ve tatlı, insanın duygu ve düşüncelerini ayrı bir halâvetle kucaklayan gündüzler o kadar sıcak ve yumuşak, inanmış simalar o kadar hisli ve derin, Allah'a davet eden sesler o kadar şefkatli ve bunların hepsinin ifade ettiği manâlar o kadar duygulandırıcıdır ki, bu gufrân ayına sînelerini açabilenler muvakkaten dahi olsa, tasalardan, kederlerden birbir sıyrılıp cennet mutluluğunu duyabilirler.

-----------------------------

Bir tavside bulunsam olurmu İnanmayan Arkadaşlara

Şimdi önümüz malum Ramazan Gelin eğer Allah Varsa Bu ay içinde oruç tutun azcık nefsler ıslah olsun eğer Allah varsa kaybnınız olmuyacak değilmi olamaz ! Ama Allah yoksa ozman yine bir kaybınız olmaz

Kabul etmezseni ve Eğer Allah varsa zararlı olursunuz değilmi evet..

İnadı bırakalım bir müddet denileim iyi niyetle bakalım dünaya herşeye bir ay oruç tutalım bir deniyelim bir kaybınız olmaz diyorum ya!!

Bir temenni bu sadece kabul edenler denesin lütfen etmeyenlerde çirkin söz söylemesin sadece bir teklif de bulundum masum bir teklif bir kaybınız yok çünkü varmı yok

  • Cevaplar 67
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Bir tavside bulunsam olurmu İnanmayan Arkadaşlara

 

Buyurun!

 

Şimdi önümüz malum Ramazan Gelin eğer Allah Varsa Bu ay içinde oruç tutun azcık nefisler ıslah olsun eğer Allah varsa kaybnınız olmuyacak değilmi olamaz ! Ama Allah yoksa ozman yine bir kaybınız olmaz. Kabul etmezseniz ve Eğer Allah varsa zararlı olursunuz değilmi evet..

 

İnsanı aç bırakmak bir gestapo ve ortaçağın zindan işkencesidir. Oruç tutan insanlar kendilerine işkence yaparlar. İnsanlar eğitilmek için zindanlarda aç susuz bırakılmışlardır. İsanların nefisleri aç kalarak değilde eğitilerek düzeltilebilir. Geçmiş çağlarda eğitim olmadığından, insanları aç bırakarak islah etmek gibi paranoyak bir yöntem uygulamışlar. Bizlerin kazanç yada kayıp gibi bir hesabımız da yok. İnançlarad her şey kişisel kazanç, kayıp, zararlı, karlı hesabı üzerine kurulmüştur.

 

İnadı bırakalım bir müddet denileim iyi niyetle bakalım dünaya herşeye bir ay oruç tutalım bir deniyelim bir kaybınız olmaz diyorum ya!!

Bir temenni bu sadece kabul edenler denesin lütfen etmeyenlerde çirkin söz söylemesin sadece bir teklif de bulundum masum bir teklif bir kaybınız yok çünkü varmı yok

 

Sağol biz almayalım. Biz nefislerimizi insan değerleri ile eğittik yeteri kadar. Bizleri aç bırakarak sonucunda armağan verecek allahı kabul etmiyoruz. Bir Anne baba evladını akıllansın diyerek aç bırakabilirmi ? Bu nasıl mantıksızlık böyle.

 

İşin bilimsel tarafı ve uzamnların tavsiyesi ise; bırak 10-12 saat aç kalmayı; insanların sağlıklı baslenmeleri için öğün aralarında da yenilmesini öneriyorlar.

Gönderi tarihi:
-----------------------------

Bir tavside bulunsam olurmu İnanmayan Arkadaşlara

Şimdi önümüz malum Ramazan Gelin eğer Allah Varsa Bu ay içinde oruç tutun azcık nefsler ıslah olsun eğer Allah varsa kaybnınız olmuyacak değilmi olamaz ! Ama Allah yoksa ozman yine bir kaybınız olmaz

Kabul etmezseni ve Eğer Allah varsa zararlı olursunuz değilmi evet..

İnadı bırakalım bir müddet denileim iyi niyetle bakalım dünaya herşeye bir ay oruç tutalım bir deniyelim bir kaybınız olmaz diyorum ya!!

Bir temenni bu sadece kabul edenler denesin lütfen etmeyenlerde çirkin söz söylemesin sadece bir teklif de bulundum masum bir teklif bir kaybınız yok çünkü varmı yok

ne desem bilemedim

ömürsün ya..

Gönderi tarihi:

Sevgili nefer, senin iyi niyetli bir insan olduğun belli. :clover:

Ramazan ayın hayırlı olsun.Umarım sağlıkla tutarsın orucunu.

Gönderi tarihi:

"İNSAN ZEKA KARŞISINDA EĞİLİR AMA ŞEFKAT KARŞISINDA DİZ ÇÖKER" (VOLTEİRE)

 

 

 

tüm müslümanlara ramazanınız mübarek olsun diyorum..

 

Bakara 185 Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

 

selamlar

Gönderi tarihi:

Elbette sizler bir ay değil, kaç ay tutarsanız tutun orucunuzu. Kimsenin karıştığı falan yok. Ancak;

 

Nefer @ Sep 10 2007, 06:51 PM)

Şimdi önümüz malum Ramazan Gelin eğer Allah Varsa Bu ay içinde oruç tutun azcık nefisler ıslah olsun eğer Allah varsa kaybnınız olmuyacak değilmi olamaz ! Ama Allah yoksa ozman yine bir kaybınız olmaz. Kabul etmezseniz ve Eğer Allah varsa zararlı olursunuz değilmi evet..

 

kalın işaretlediğim eğer Allah varsa'lar imanlı birinin ağzına yakışmıyor. Ne demek eğer Allah varsa. Sizler var olduğundan yola çıktığınız için bu gibi şeyi ne düşünebilir ne de yazabilirsiniz. Eğer Allah varsa, korkutma türünün duygu sömürüsü ile karışmış bir halidir.

 

Ayrıca, çoğu Ramazan sofralarında bir tek kuş sütü eksikse ve televizyonun karşısında eğlence programları eşliğinde açılıyorsa oruç... o iftar sofralarına hali vakti yerinde olan konu komşu ve dostlar davet ediliyorsa... dinci belediyeler ve işadamları iftar çadırlarının üzerine reklamlarını asıyorlarsa... bazıları 5 yıldızlı otellerde açık büfelerde açıyorsa iftarlarını...

 

benim söyleyecek hiçbir şeyim yok!!!

Gönderi tarihi:

Şimdi TV ve gazetelerde yorumlar çarşaf çarşaf çıkar. Oruç şöyle sağlık, böyle sıhhat verir diye... Böyle bir şey kesinlikle yoktur. Oruç sağlığa kesinlikle zararlıdır. Uydurulan yararların tümünün hiç bir bilimsel temeli yoktur. Herhangi bir diyetin yararı olması için bol su içilmesi şarttır. Susuz bir diyetin kesinlikle bir faydası olamaz.

 

Su orucu bozmasaydı, açlığın bir mantığı olabilirdi. Uygulanan haliyle orucun sağlığa zararı var, faydası yoktur...

Gönderi tarihi:
Ayrıca, çoğu Ramazan sofralarında bir tek kuş sütü eksikse ve televizyonun karşısında eğlence programları eşliğinde açılıyorsa oruç... o iftar sofralarına hali vakti yerinde olan konu komşu ve dostlar davet ediliyorsa... dinci belediyeler ve işadamları iftar çadırlarının üzerine reklamlarını asıyorlarsa... bazıları 5 yıldızlı otellerde açık büfelerde açıyorsa iftarlarını...

 

benim söyleyecek hiçbir şeyim yok!!!

 

sayın muki

insanlar ibadetlerini yapıyor.yeme içmedeki tutumları ihlasları kendilerini bağlar..size beğendirmeyecekler Allaha beğendirecekler..siz niye geriliyosunuz..belediyeler şarkıcı da getiriyor iftar da veriyor..ne var bunda..

sizi zorla aç bırakan ya da oruç tutmuyor diye müdahale eden olursa inanın yanınızdayım..diğer meseleler bizim meselemiz..

 

 

Şimdi TV ve gazetelerde yorumlar çarşaf çarşaf çıkar. Oruç şöyle sağlık, böyle sıhhat verir diye... Böyle bir şey kesinlikle yoktur. Oruç sağlığa kesinlikle zararlıdır. Uydurulan yararların tümünün hiç bir bilimsel temeli yoktur. Herhangi bir diyetin yararı olması için bol su içilmesi şarttır. Susuz bir diyetin kesinlikle bir faydası olamaz.

 

Su orucu bozmasaydı, açlığın bir mantığı olabilirdi. Uygulanan haliyle orucun sağlığa zararı var, faydası yoktur...

 

siz doktor muydunuz...diyetin yararlı olması için su içmek gerekebilir..evet biz müslümanlar formumuzu korumak için diyet yaparız..merak ediyorum..sizi bu kadar din ******* yapan nedir..haklı haksız her konuda bi ton laf sayıyorsunuz..size kendimizi beğendirmek gibi bir derdimiz yok da söyler misiniz ..bu müslümanların hiç mi iyi yeri yok...

bakın ramazanda fakir fukaranın yüzü gülüyor..insanlar karşılıksız vermenin hazzını yaşıyor..hanginiz malının kırkta birini fakire veriyorsunuz...hanginiz kazancınızı bölüp baaşka insanların derdine ortak sobasına kömür oluyorsunuz..oturduğunuz yerde kaç fakir var ya da yurdun birbaşka köşesinde..eminim bunlar benim görevim değil devlete vergi veriyoruz o yapsın diyorsunuz kutluyorum sizi devam edin

selamlar

Gönderi tarihi:
sayın muki

insanlar ibadetlerini yapıyor.yeme içmedeki tutumları ihlasları kendilerini bağlar..size beğendirmeyecekler Allaha beğendirecekler..siz niye geriliyosunuz..belediyeler şarkıcı da getiriyor iftar da veriyor..ne var bunda..

sizi zorla aç bırakan ya da oruç tutmuyor diye müdahale eden olursa inanın yanınızdayım..diğer meseleler bizim meselemiz..

Ben zaten bana beğendirmeleri gerektiğini söylemedim. Lakin, hani sizler diyorsunuz ya, oruç bir yerde aç susuz insanların hissettiklerini hissetmek diye. Bütün bir gün aç bi ilaç gez, iftar vakti sofra tam tekmil olsun. Bu mu sizlerin aç ve susuz insanların neler çektiğini anlama yolları. Zengin döşenmiş bir İftar sofrasında yiyip içtikten sonra 'Allah'ım bize verdin onlara da ver' duası ile orucun anlamına -zengin sofra harici- renk katıyorsunuz.

 

Sayın 4mevsim geçen yıllarda oruç tutmuyor diye dövülen, hırpalanan hatta öldürenlerin yanındamıydınız?

 

bakın ramazanda fakir fukaranın yüzü gülüyor..insanlar karşılıksız vermenin hazzını yaşıyor..

ramazan_kupon1.jpg

Büyükşehir’den ‘onurlu’ Ramazan yardımı…

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu Ramazan erzak kolileri yerine toplam 15 milyon YTL’lik alışveriş çeki dağıtacak. 25 YTL değerinde 600 bin adet alışveriş çeki dağıtacaklarını açıklayan Başkan Topbaş, “Bu çok daha onurlu, çok daha insani ve tercih yapabilme mutluluğu veren bir hizmet” dedi.

 

ramazan_kupon5.jpg

Ramazan çadırı yerine mobil büfelerde iftar verilecek...

 

Büyükşehir Belediyesi olarak bu sene Ramazan çadırı kurmayacaklarını açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “11 tane mobil büfe ihtiyaç olan noktalarda yemek dağıtacak, iftar verecek. Belediyelerimizin Balkanlar ve Türkiye Cumhuriyetlerindeki yardım kervanları uygulaması da devam edecek” dedi.

 

Siz buna karşılıksız vermemi diyorsunuz!? Bu örneklerden sadece bir tanesi. Reklam kokan, 'bak ben senin için bunu yapıyorum' diyen onurlu ve karşılıksız vermenin hazzı bu olsa gerek!

 

hanginiz malının kırkta birini fakire veriyorsunuz...hanginiz kazancınızı bölüp baaşka insanların derdine ortak sobasına kömür oluyorsunuz..oturduğunuz yerde kaç fakir var ya da yurdun birbaşka köşesinde..eminim bunlar benim görevim değil devlete vergi veriyoruz o yapsın diyorsunuz kutluyorum sizi devam edin

selamlar

Benim görevim değil diyen arkadaş bir yerde haklı. Sosyal bir devlet olsak kimse kimseye muhtaç olmadan yaşamını sürdürebilir. Ne yazık ki değiliz.

 

Hani bunlar ne sorulur ne söylenir ama, siz neler yapıyorsunuz acaba? Kazancınızın kaçta kaçını fakir fukaraya dağıtıyorsunuz? Kimlerin sobasına kömür oldunuz? Oturduğunuz yerde kaç fakire ya da yurdun bir başka köşesindeki fakire ulaştınız?

Gönderi tarihi:

elbette yanındayım..ömrüm oldukça da ibadetlerin ferdi olduğunu namaz kılmayan ya da oruç tutmayan insanların zorla bunları yapmaya zorlanamıyacağını yapmayanların (yapanlar engellenmediği ve tahkir edilmediği sürece) tahkir edilmemesi gerektiğini savunacağım..

 

 

 

ben şu an yaptıklarımı elbette söyleyecek değilim..ama geçmişte kışın sobamda kazaklarımı yakarak ısınmaya çalışırken bir elin nasıl uzandığını ;ya da gerçekten pişirecek şey bulmakta zorlandığım günlerde ve üstelik bundan da kimsenin haberi yokken hiç tanımadığım karşılıksız veren inançlı insanların yardımlarını gördüğümü anlatabilirim...sosyal devleti beklesem eminim çok beklerdim...sadece hep eleştiri değil ne olur doğruya da doğru deseniz bi kere...

selamlar...

Gönderi tarihi:
elbette yanındayım..ömrüm oldukça da ibadetlerin ferdi olduğunu namaz kılmayan ya da oruç tutmayan insanların zorla bunları yapmaya zorlanamıyacağını yapmayanların (yapanlar engellenmediği ve tahkir edilmediği sürece) tahkir edilmemesi gerektiğini savunacağım..

Ancak ne var ki namaz kılıyor, oruç tutuyor diye bu güne kadar Türkiye'de hiç kimse tahkir edilmedi. Nedense hep dinsiz, ateist ve başka dinlerden olan insanlar tahkire uğradı. Din kitaplarında da iman edenler cennetlik, iman etmeyenler tü kaka diye cehennemlik oluyorlar.

 

ben şu an yaptıklarımı elbette söyleyecek değilim..ama geçmişte kışın sobamda kazaklarımı yakarak ısınmaya çalışırken bir elin nasıl uzandığını ;ya da gerçekten pişirecek şey bulmakta zorlandığım günlerde ve üstelik bundan da kimsenin haberi yokken hiç tanımadığım karşılıksız veren inançlı insanların yardımlarını gördüğümü anlatabilirim...sosyal devleti beklesem eminim çok beklerdim...sadece hep eleştiri değil ne olur doğruya da doğru deseniz bi kere...

selamlar...

Sizin çevereniz inançlı insan dolu herhalde. Benim çevrem inançsız insan dolu, fakat yardım etme konusunda en az inançlılar kadar hassaslar. Size tavsiyem yardım inançlılardan gelir, inançsızlar kılını dahi kıpırdatmaz düşüncelerinden beyninizi temizlemeniz. Bu ayrımı yaptığınız sürece sizin samimiyetinizden şüphe ederim. Çünkü insan yardım konusunda karşısındakinin inançlı olup olmadığına bakmaz, bakmaması gerekir.

 

Siz yardım elinizi uzatırken bir insanın inançlı mı, inançsız mı olduğuna bakıyor musunuz?

Gönderi tarihi:

Ben bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Burada yaptığımız açıklamalarımız düşmanlık olarak algılanıyor, ama öyle değil.

 

Evet dine karşı çıkıyoruz, inanmadığımızı söylüyoruz, inanç konularının aslının farklı olduğunu söylüyoruz, her türlü karşıtlığı yapıyoruz. Ama biz bunu düşmanlıktan yapmıyoruz. Çünkü bizim formatımızda kesin inanılacak iman konuları yok. Bu iman konuları hakkında bırakın muhalefet etmeyi, şüphe etmeyi dahi yasaklayan bir zihniyet yapısına sahip değiliz. Bu konular hakkında soru üretmeyi “şüphe üretme” ve “zihin bulandırma” olarak algılamıyoruz. Bunları yapmak bizim düşünce yapımızın doğal bir parçası. Anlaşmazlığımız buradan çıkıyor.

 

Fakat biliyoruz ki biz böyle söylediğimizde okuyanlar birden imanlarını kaybedip dinsiz kesilmeyecekler. Çünkü bir önyargıyı değiştirmenin atomu parçalamaktan zor olduğunu biliyoruz. İnsanlar dine koştukları gibi peşimizden akın akın gelmeyecekler. Çünkü bizde ne cennet var ne huri. Biz ancak düşüncelerimizi temelden bir ele alışla ortaya koyduğumuzda bir etki ortaya koyabiliriz.

 

Ancak bundan dolayı bizi düşman bellemenize gerek yok. Çünkü bazı tartışmalarda açıkladığım gibi, insanların da toplumların da gidişatları bir çok farklı fazda dalgalanmaların harmonikleri biçimindedir. İnsan dediğimiz karmaşık varlık birçok etkilenme yaşar. İstikamet dediğimiz şey bu dalgalanmanın bileşkesidir. Öğrendiğimiz bir çok fikir, bizde çeşitli dalgalanmalar yaratacaktır, fakat biz hiçbir zaman duyduğumuz bir fikrin uydusu kolaylıkla olmayız. Gerçi istasyon ayarımızı belli frekanslara göre yaparız, ama amaç zaten belli frekanstan çıkıp, farklılıkları algılayabilmek ve tekdüze bir insan olmamak.

 

İmanın var olabilmesi için bile şüphe gereklidir. Şüphe olmasa iman da olmazdı. Bütün duyduklarımız, bütün öğrendiklerimiz, bütün inandıklarımız ve inanmadıklarımız, hatta bütün öğrenip de unuttuklarımız sonuçta bizleri “insan” yapacak. Kültür birikimimizi miras bırakacağız. Bu ırmağa bir katkımız olursa geleceğe taşınabilirsek insanlığa bizden de bir şeyler katılmış olacak. Bu devran hep böyle yürüdü.

 

Encamında ne olacağını hiç birimiz bilmiyoruz. Önemli değil, biz elimizden geleni yapalım da, bilmediğimiz tarafına karışmayalım…

 

Bu anlatımı burada bitirmek güzel olurdu. Fakat bir çok insan bu konumda ahlaki sorunları gündeme getiriyor. Eşcinsellik, uyuşturucu, kumar gibi toplumsal virüslere karşı insanları din ve onun aşıladığı ahlakın koruyacağını söylüyorlar.

 

Yine aynı dalgalanmaların bileşkesi istikamet örneğini vereceğim. Evet, insanlık bir değişim geçiriyor ve bu değişimin yarattığı dalgalanmalar bir çok yalpalamaya yol açıyor. Bir etkiden kurtulunca diğer tarafa savrulur, fazla savrulduğunuzu düşünüp toplamak isteyince aksi yöne bir daha savrulursunuz. Bunu direksiyon hakimiyetini kaybeden bir arabada yaşamak olasıdır, umarım böyle öğrenmezsiniz. Bu, dalgalanmanın doğanın yapısında olduğunu ve dümdüz bir çizgi izlemenin imkansız olduğunu gösteriyor. Bir otomobilin direksiyonunu kıpırdatmazsanız dümdüz gidersiniz. Ama bizler hem otomobil değiliz, çok daha karmaşığız ,hem de hayat yolu çok virajlı. Farklı inançlar arasında savrulabilir, hata yapabilir, devrilebiliriz.

 

Bu yalpalamalar şiddetli olduğunda ne yana olduğuna bakılmaksızın hatalar, yanlışlar, hatta facialar üretebilir. Yeryüzünde tanrı adına daha çok katliam yapılmıştır. Ama benim için cüzdanımı çalan kapkaççı önemlidir, sinirlendiğimde elinin kesilmesini isteyebilirim. Ancak önemli olan, toplum olarak, insanlık olarak toplamda ne ürettiğimizdir.

 

Düşmanlık algısı yapmayalım derim. Oruç konusundan çıktı ve ben oruca inanmadığımı söyledim. Fakat şu an akşama iki saatten az kaldı ve ağzıma gün boyu bir lokma koymadım. Bunu çevremdeki insanlara saygı adına yapıyorum, zararı yok, dünyaya yeme içmeye mi geldik diye yeyip içmeyiveriyorum yani…

 

Gerginliğe gerek yok, sonuçta su akacağı yeri bilir…

Gönderi tarihi:
Allah insanların aç kalmasını istiyor..

halbu ki dünya da hiç aç insan bırakmaması gerekmez miydi?

Ne de olsa sonsuz kudret sahibi değil mi?

 

 

Allah insanların aç mı kalmasını istiyor ???????? :o:o:o

Her konuda bunca bilinçlenme yolunda ilerleyen bir toplumda oruç tutmayı hala aç kalmak olarak yorumlayanlar olduğuna gerçekten şaşırıyorum.

kimse kusuruma bakmasın ama helede yapılan bu tarz yorumlara inanasım gelmiyor,şaşırasımsa gitmiyor doğrusu.........

 

 

saygılar....

Gönderi tarihi:
İşin bilimsel tarafı ve uzamnların tavsiyesi ise; bırak 10-12 saat aç kalmayı; insanların sağlıklı baslenmeleri için öğün aralarında da yenilmesini öneriyorlar.

 

Evet gerçekten uzmanların görüşüne ve tavsiyesine bakmak lazım.

 

Bir aylık oruç vucut için detoks işlevi görür. Sindiridim sisteminin dinlenmesini sağlar.

 

Ancak oruçu ve ramazanı, her akşam ziyafet çekmek olarak algılayanlar için elbette zararlıdır.

Gönderi tarihi:
Buyurun!

İnsanı aç bırakmak bir gestapo ve ortaçağın zindan işkencesidir. Oruç tutan insanlar kendilerine işkence yaparlar. İnsanlar eğitilmek için zindanlarda aç susuz bırakılmışlardır. İsanların nefisleri aç kalarak değilde eğitilerek düzeltilebilir. Geçmiş çağlarda eğitim olmadığından, insanları aç bırakarak islah etmek gibi paranoyak bir yöntem uygulamışlar. Bizlerin kazanç yada kayıp gibi bir hesabımız da yok. İnançlarad her şey kişisel kazanç, kayıp, zararlı, karlı hesabı üzerine kurulmüştur.

Sağol biz almayalım. Biz nefislerimizi insan değerleri ile eğittik yeteri kadar. Bizleri aç bırakarak sonucunda armağan verecek allahı kabul etmiyoruz. Bir Anne baba evladını akıllansın diyerek aç bırakabilirmi ? Bu nasıl mantıksızlık böyle.

 

İşin bilimsel tarafı ve uzamnların tavsiyesi ise; bırak 10-12 saat aç kalmayı; insanların sağlıklı baslenmeleri için öğün aralarında da yenilmesini öneriyorlar.

 

Ancak, Allah’ın her emrinde olduğu gibi oruç ibadetinde de birçok hikmetler, bizim için maddi ve manevi pek çok faydalar vardır.bunlardan en önemlisi

SİZİN ARADIĞIZ CEVAP OLARAK,oruçun faydası bugün tıbben de kanıtlanmıştır.

Konu ile ilgili olarak iki yabancı bilim adamının tespitleri şöyle:

1040 Nobel Top Ödülünü kazanan ünlü bilim adamı Dr. Alexis Carrel “L’Hamme, Cet İnconnu” adlı eserinde, oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu anlatır, orucun sağlık bakımından çok faydalı olduğunu” söyler.(hayat ansiklopedisi)

 

Fransız profesörü Pierre Moulin (Pier Mulen )’de şunları söylüyor: “İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler...

Aslında insanların her hafta bir gün oruç tutmaları, başka bir deyimle diyet etmeleri ve sadece meyve suyu içmelerinde büyük yarar var. Böylece vücut, doku ve organlardaki zehirleri atar, beden dinçleşir.” (Günaydın gazetesi, 13 Ağustos 1982, s.1)

Biz orucu herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil, yalnız Allan’ın emrini yerine getirmek ve onun rızasını kazanmak için tutarız.

Gönderi tarihi:

ama katıldığım nokta var. Oruç yaygın olan yanlış uygulanışıyla zararlı.

 

Yani aslen nefsi terbiye ve daha az tüketerek yokluğu anlama saikine dayalı bir ibadet için. Hanelerin gıda tüketimi ve masrafları iki katına çıkıyorsa.

 

Oruç ayında her akşam ziyafet şeklinde iftar sofraları kurmaksa.

 

Tabiki bu zararlıdır sağlıken. Vucudun gün boyu temin etmediği şeker ve su ihtiyacını birden bire fazlaca abartarak karşılamak elbette bünyeye zarar verir. Oruç'un detoks işleviyle sindirim sistemine sağladığı faydanın yanında. Böyle iftarlarla sindirim sistemine aniden yüklenmek ve gün boyu ihtiyaç duyduklarını birden vermek elbette sarsar.

 

Oruç ibadet olarakta dediğim gibi, kişinin iradesine hakim olmasını, nefsini terbiye etmesini, daha azla yetinmeyi öğrenmesini amaçlayan bir ibadettir. Ancak ben iki öğün yemedim akşamında ziyafet çekeyim diyip. Hele hele normal aylarda tükettiğinin çok daha fazlasını tüketirsen bu ayda. Bunun bir anlamı kalmazki sadece şeklen bir ibadet olur.

Gönderi tarihi:
ama katıldığım nokta var. Oruç yaygın olan yanlış uygulanışıyla zararlı.

 

Yani aslen nefsi terbiye ve daha az tüketerek yokluğu anlama saikine dayalı bir ibadet için. Hanelerin gıda tüketimi ve masrafları iki katına çıkıyorsa.

 

Oruç ayında her akşam ziyafet şeklinde iftar sofraları kurmaksa.

 

Tabiki bu zararlıdır sağlıken. Vucudun gün boyu temin etmediği şeker ve su ihtiyacını birden bire fazlaca abartarak karşılamak elbette bünyeye zarar verir. Oruç'un detoks işleviyle sindirim sistemine sağladığı faydanın yanında. Böyle iftarlarla sindirim sistemine aniden yüklenmek ve gün boyu ihtiyaç duyduklarını birden vermek elbette sarsar.

 

Oruç ibadet olarakta dediğim gibi, kişinin iradesine hakim olmasını, nefsini terbiye etmesini, daha azla yetinmeyi öğrenmesini amaçlayan bir ibadettir. Ancak ben iki öğün yemedim akşamında ziyafet çekeyim diyip. Hele hele normal aylarda tükettiğinin çok daha fazlasını tüketirsen bu ayda. Bunun bir anlamı kalmazki sadece şeklen bir ibadet olur.

sevgili CYRANO inanın herşey sizin düşündüğünüz gibi değildir,olacaktır elbette bilinçsiz beslanme sadece ramazan aylarında değil normal zamanlarda bile uyguladığımız yalnışlardır.

bunu ramazan ayına uydurmak yalnış olur.

bazı arkadaşlarımız reklam unsuru olarak görüyor ramazan ayını , bunu söyleyenler eminim paylaşmanın ,yardımın nasıl bir duygu olduğunu bilmeyenlerdir.

Yapılan o yardımlar insana ayrı bir manevi huzur veriyor,kimileri iftar çadırları yapar kimileri,fakir fukaraları evine davet eder kimileri evine yemek götürür.

Yani bu ayrı bir duygu..yaşamak lazım....

Gönderi tarihi:

Detoks işleminin olabilmesi için su içilmesi şarttır. Aksi halde toksinlerin atılımı gerçekleşmez. Orucun sağlığa yararlı olduğu savı tamamen bir önyargıdır. Ha, nefis terbiyesidir filan dersiniz, tartışılır, o ayrı. Mide sağlamsa gün boyu bir şey yememenin hiç bir zararı olmaz. Akşam tıkabasa doldurmamak şartıyla. Ama çok sıcak bir günde hiç su içmeden kanın yoğunlaşması son derece zararlı bir durumdur.

Gönderi tarihi:

Bakara 183 Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz

 

ibadetler imanın varlığıyla mana kazanır.aksi taktirde namaz oturup kalkmaktan ,oruç açlık ve susuzluktan başka bir şey değildir.ibadette kasıt allahın emrine uymaktır..namazda maksat allah rızasıdır.oruçta maksat allah rızasıdır..kimse namazı kültür fizik hareketi olduğu için kılmaz..orucu da diyet olarak ya da toksinleri atmak için zayıflamak için tutmaz.. tüm bu söylediklerimiz ve oruçla nefis tezkiyesi yaparız açların halini anlarız nimetin kıymetini biliriz tarzı yorumlarımız ancak bizim o ibadetler hakkındaki kanaatlerimizdir..tefsirlerimizdir..hiç bir zaman o ibadetin maksadını yansıtmaz...

 

müslümanlar yardımlaşır dediğimde müslümanların dışındakiler yardımlaşmaz demiş olmam..herkesin yöneldiği bir yön vardır....

 

ama dünyaya yemek içmek için gelmedik cümlesinin mefhum-u muhalifini almak geldi içimden...o zaman başka ulvi bir gaye için geldik...bir gayeyle geldiysek tesadüf eseri gelmedik...

 

ramazan çok güzel bir ay ..kimseyi kırmak gelmiyor insanın içinden..

Gönderi tarihi:
sevgili CYRANO inanın herşey sizin düşündüğünüz gibi değildir,olacaktır elbette bilinçsiz beslanme sadece ramazan aylarında değil normal zamanlarda bile uyguladığımız yalnışlardır.

bunu ramazan ayına uydurmak yalnış olur.

bazı arkadaşlarımız reklam unsuru olarak görüyor ramazan ayını , bunu söyleyenler eminim paylaşmanın ,yardımın nasıl bir duygu olduğunu bilmeyenlerdir.

Yapılan o yardımlar insana ayrı bir manevi huzur veriyor,kimileri iftar çadırları yapar kimileri,fakir fukaraları evine davet eder kimileri evine yemek götürür.

Yani bu ayrı bir duygu..yaşamak lazım....

 

ben iftar çadırlarından yada konuk ağırlamaktan, paylaşımdan yardımdan bahsetmiyorum. Bunlar sofranın içeriğinden bağımsız şeylerdir. Ki iftar çadırlarındada normal bir öğün dağıtılır.

 

İşin sağlık boyutuyla. Hergün oruç tutup ki sadece 3 öğünden iki öğüne düşürüyorsun. kaybettiğin bir öğün. Her akşam kendine kuş sütü eksik sofra kurarsan bu elbette sağlığa zararlı olur. Normal zamandakinden tabiki farklıdır. Takribi 12 saat hiçbir gıda almamış bünyeye birden yoğun ve aşırı gıda verirsen bunun zararı olur.

 

Diğer yanı. Oruç ayında gıda tüketimi iki katına çıkıyorsa özellikle lüks gıda tüketimi buda terstir işin mantığına.

 

Bence doğrusu, normalde nasıl besleniyorsan yine öyle beslenmek. İftarları normale oranla daha çok paranın harcandığı öğünler ve kendine ziyafet çekmek olarak görmemek. Bu hem bünyeye zararlıdır hemde işin mantığına aykırıdır.

Gönderi tarihi:
Allah insanların aç mı kalmasını istiyor ???????? :o:o:o

Her konuda bunca bilinçlenme yolunda ilerleyen bir toplumda oruç tutmayı hala aç kalmak olarak yorumlayanlar olduğuna gerçekten şaşırıyorum.

kimse kusuruma bakmasın ama helede yapılan bu tarz yorumlara inanasım gelmiyor,şaşırasımsa gitmiyor doğrusu.........

saygılar....

 

ne deyim. bende gerçekten şaşırıyorum size.

orucun bir sürü zararı vardır.uzman değilim ama gözlemlediklerim:

tansiyon düşmesi ve çıkması

kötü koku (ağız)

yapılan işten verim alamama yani dikkat bozukluğu

su içmemekten dolayı zararlı toksinlerin vücuttan atılamaması

boş midenin birden iftarda doldurularak şişkinlik yapması.

baş ağrısı

uykunun en tatlı yerinde kalkıp iştahsızca yemek yenmesi ve bunun insan üzerinde bıraktığı stress.

iftarda ezanı beklerken yaşanan stres

aç insanların saldırganlaşması...

Gönderi tarihi:

Vücuttaki su miktarının azalması ‘dehidrasyon’ olarak adlandırılmaktadır. Normalde bir insan günde yaklaşık 2 litre yani 10 bardak kadar su kaybetmektedir. Su kaybı sadece terleme ya da idrar yoluyla gerçekleşmemektedir. Nefes alıp verirken de önemli oranda su, buhar şeklinde kaybedilmektedir. Bu durumu, soğuk havalarda ya da soğuk bir cam veya aynaya üflediğinizde fark edebilirsiniz. Öte yandan dışkı da önemli bir su kaybı etkenidir. Günlük kaybedilen bu miktar, fazla sıcak olmayan bir havada ve spor yapılmadığı zaman kaybedilen miktardır. Normal vücut fonksiyonları sonucunda yitirilen bu su mutlaka yerine konulmalıdır ve en iyi yöntem direkt olarak su içmektir.

 

Dehidrasyon, zaman zaman çok ciddi boyutlara ulaşabilir. Şiddetli dehidrasyon durumunda kişinin hastaneye yatırılması ve açığının damardan verilen sıvılarla kapatılması gerekebilir. Ancak hafif dehidrasyon bile zaman kaybedilmeden önüne geçilmesi gereken acil bir durumdur. Su eksikliği kişinin konsantrasyon kapasitesini etkilemekte, enerjisini azaltmakta ve organların normal şekilde çalışmasını engellemektedir.

 

 

Alıntı: Dr. Alper Mumcu

Amerikan Hastanesi

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü

Gönderi tarihi:
ne deyim. bende gerçekten şaşırıyorum size.

orucun bir sürü zararı vardır.uzman değilim ama gözlemlediklerim:

tansiyon düşmesi ve çıkması

kötü koku (ağız)

yapılan işten verim alamama yani dikkat bozukluğu

su içmemekten dolayı zararlı toksinlerin vücuttan atılamaması

boş midenin birden iftarda doldurularak şişkinlik yapması.

baş ağrısı

uykunun en tatlı yerinde kalkıp iştahsızca yemek yenmesi ve bunun insan üzerinde bıraktığı stress.

iftarda ezanı beklerken yaşanan stres

aç insanların saldırganlaşması...

 

Tamamen katılıyorum. :clover:

 

Açlık ve susuzluğun verdiği halsizlikle iş yapmada yavaşlama en önemlisi. Çok çalışıp, üretim yapmaya herkesten daha fazla ihtiyacımız olan bir ülkeyiz. 1 ay boyunca, Esnaflar ve iş yerleri mesaiyi bırakıp 2 saat önce iftara gidiyorlar. Yollardaki trafik tıkanmaları ve kazalar da cabası.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.