Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Sivil Anayasa Hakkında ne düşünüyorsunuz.


Sivil Anayasa  

19 üye oy verdi

  1. 1. 1982 Aanayasası değişmelimi ?

    • Evet Değişmeli
      13
    • Hayır aynen kalmalı
      6


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Malum 82 anayasası darbeciler tarafından yapılmış son derece hukuksuz bir anayasadır.

Bu anayasa değişmelimi yoksa aynen kalmalımı ? Bu sorunun cevabını arıyoruz.

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

1982 anayasasi siviller tarafindan yapilmis ve halkin yüzde 92 si tarafindan evetlenmistir.1961 anayasasi ise halkin yüzde 65 inin evetiyle kabul edilmistir.Eger 1982 anayasasi darbeciler tarafindan yapildi ise AKP nin iktidara gelmesi gayri hukukidir,yoksa AKP yi sectiren madde dogrudurda diger maddelermi yanlistir?

Önce bir anayasanin nasil yapilabilcegi konusunda bilgi sahibi olunur ve sonrada anayasa konusunda fikir yürütülür.sirf AKP li olanlarin gönlü olacak diye anayasa< degistirilemez,anayasanin degistirilmesinin usulleri vardir,bilmiyorsaniz ögrenin ayip degildir.Erdoganin söylerini tekrarlamakla yeni birse atmiyorsunuz ortaya.

Cikarilmak istenen anayasa AKP nin anayasasidir yani eger hukukunu arastirrsak 1982 anayasindan daha gayri hukukidir.Bir parti bir iktidar kendi cogunluguna güvenerek anayasa yapamaz yaparsa bunun adı diktadir fasisme gider sivil darbedir,böyle bir darbenin sonunda neler olabilecegini ise kimse kestiremez,eger arzulanan bu darbe ise buyursun yapsinlar ama sonuclarinada katlanacaklardir,kendi düsen aglamaz.Laikligin yok edilecegi,Atatürk ilke ve inkilablarinin AB icin feda edilecegi,Türk devletinin baska isimlerle anilcagi bir anayasa Türk milletinin anayasasi olamaz olsa olsa AKP-ETNIKYA anayasasi olur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

82 anayasası Atatürk Devrimlerine karşı yürütülen ve 1960 ların ortalarından sonra hız kazanan karşı devrim sürecinin son halkasıydı.

 

Bugün 82 anayasasından şikayet eden tarikatçılar o dönemde 12 eylülcülerin müttefikiydi. 12 Eylülcüler darbeye toplumsal desteği tarikatlarda ve onun uzantısı siyasi hareketlerde aradı ve buldu. 12 eylül ortamında tarikat üyesi olduğunu göğsünü gere gere söyleyen Turgut Özal'ın ve Milli Görüş'ün ve tarikatların önü açıldı.

 

 

Gerçi zaten Turgut Özal'ın mirasçısı ve yolundan gittiğini söyleyen Tayyip Erdoğan'ın 12 Eylül'e ne kadar muhalif olabileceğide ortadadır. 12 Eylül'ün baş siyasi aktörünün devamı olduğunu söyleyip bir yandan 12 Eylül'e karşı olmak ?

 

Anayasa nasıl değişiyor ? Daha fazla karşı devrim şeklindemi ? Yoksa 82 anayasasının karşı devrim ruhunu yansıtan maddelerini by pass ederek mi ?

 

asıl mesele budur.

Gönderi tarihi:

1960 anayasası son derece çağdaş hükümler getiren bir anayasaydı.82 anayasası da askeri darbenin dayttığı ve son derece anti demokratik hükümler getiren bir anayasadır.Ülkemiz de yapılan her darbe ve bunun sonucunda yapılan yasal düzenlemeler,bizi getirtmek istediklerei noktalara getirmiştir.Tarkatların ve dinci oluşumların önü açılarak gerekli ortam çaktırmadan hazırlanmıştır.Bunun adını da kardeş kavgasını önlemek olarak koydular darbeleri yaparken.Ve halk bundan bıktığı ve muzdarip olduğu içinde önüne koyulan her yemeği düşünmeden yedi.Düşünmelerine gerek yok zaten ölümü göster sıtmaya razı et mantığı.

 

Bence değiştirilecek anayasa belli bir görüş ve kesimin istediği gibi olacaktır.Sivil sözcüğü komik kaçıyor ha asker dayatmış ha belli bir görüş dayatmış.Bence bir farkı yok.Nasıl olsa halk tam istedikleri kıvama geldi ne olsa yerler.

 

Anayasa nasıl değişiyor ? Daha fazla karşı devrim şeklindemi ? Yoksa 82 anayasasının karşı devrim ruhunu yansıtan maddelerini by pass ederek mi ?

 

asıl mesele budur.

 

Evet, haklısınız bence de asıl mesele bu.

Gönderi tarihi:

Terör, kaos ve darbe ortamında tepki olarak yazılan 1982 Anayasası artık sırıtıyor. Savunulamayacak yanları var. Özgürlükleri genişletici sivil bir anayasa yapılması artık bir zarurettir..

Temsil misal Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK kararlarına karşı yargı yolu kapalı. Bir hâkim idam kararı verebiliyor; ama kendisi hakkındaki HSYK kararına itiraz edemiyor, dava açamıyor

 

1924'ten beri ilk kez, seçimle oluşmuş yasama meclisini fesheden bir askeri darbe yönetiminin yarattığı olağanüstü koşullarda yeni anayasa hazırlanmayacak, tartışılmayacak, oylanmayacak. Bu bakımdan, 1960 darbesinin açtığı, meşruiyetini esas olarak askeri darbeden alan anayasal düzen dönemi simgesel olarak kapanacak.

1961 Anayasası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin milletten aldığı yetkiyle yönetime el koyması ilkesine bir tür anayasal meşruiyet kazandırmıştı. Aralarında büyük içerik farkları olmasına rağmen, 1961 ve 1982 Anayasaları, yönetime anayasadışı yollardan el koyup, anayasayı yürürlükten kaldırmış bir gücün damgasını taşıyorlardı.

 

Türkiye'de ceza kanunları, "cebir ve şiddet" kullanarak yürürlükteki anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bunun yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenlere, var olan en ağır cezanın verilmesini öngördü. İdamın kaldırılmasından sonra, bu suçun cezası bugün ağırlaştırılmış müebbet hapis. 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesinin getirdiği dokunulmazlık, her şeyden önce, Milli Güvenlik Konseyi üyesi olan komutanların 12 Eylül 1980 sabahı işledikleri bu ağır suçtan haklarında sonradan dava açılmasını engellemek için konuldu. Bu dokunulmazlık, bu Konseyin yetkilendirdiği hükümetlerin ve atadığı Danışma Meclisi'nin her türlü karar ve tasarruflarını, bu kararları alan, tasarrufta bulunan ve uygulayanları da kapsıyor. Bu suçu işleyenler, özellikle 1980 sonrasında yaptıklarının cezai müeyyidelerini de gayet iyi bildikleri için, demokratik rejim için bir yüzkarası olan bu geçici 15. maddeyi anayasaya yerleştirdiler.

 

yukarıdaki satırların ışığında Şöyle de bi durum var ki şimdiye kadar bu ülkede nasıl yaşamak istediğimiz bize sorulmadığından hepimiz sudan çıkmış balık gibi Anayasa Tartışmalarının orta yerine düşüvermişizdir. değişen 2 anayasadan sonra ilk defa gerçek usulüne uygun(!) anayasa oluşturulması gündemdedir sıfat bulma özürlü medyamız ''sivil'' deyip çıkmıştır ki biz başımızda rütbeliler olmadan çişe gitmeye alışkın değilizdir...

burda yapılan diğer ve en önemli yanlışlardan biri de yeni anayasanın yorgan altında adeta bi ayıp işleniyor gibi gizli gizli hazırlanmasıdır ki bence hiç doğru değil. Anayasa halkın malıdır. Akp S.D. ve T.Ö. den sonra en büyük çoğunlukla eline geçen bu popülizm fırsatını yanlış değerlendirmektedir.

 

çok yoruldum ben örtmenim...

öğleden sonra devam etsem?

Gönderi tarihi:
1924'ten beri ilk kez, seçimle oluşmuş yasama meclisini fesheden bir askeri darbe yönetiminin yarattığı olağanüstü koşullarda yeni anayasa hazırlanmayacak, tartışılmayacak, oylanmayacak. Bu bakımdan, 1960 darbesinin açtığı, meşruiyetini esas olarak askeri darbeden alan anayasal düzen dönemi simgesel olarak kapanacak.

1961 Anayasası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin milletten aldığı yetkiyle yönetime el koyması ilkesine bir tür anayasal meşruiyet kazandırmıştı. Aralarında büyük içerik farkları olmasına rağmen, 1961 ve 1982 Anayasaları, yönetime anayasadışı yollardan el koyup, anayasayı yürürlükten kaldırmış bir gücün damgasını taşıyorlardı.

 

İyide benim anlamadığım şimdi bir kıyas yapalım 1961 anayasasımı daha özgürlükçü yoksa şu an ortalıkta dolaşan AKP nin anayasa taslağı mı ?

 

Ve nasıl oluyorda bu mantıkla, neticede ihtilalci askerlerin gücüyle yürürlüğe konulan 1961 anayasası AKP'nin anayasa taslağından çok daha özgürlükçü olabiliyor. İsteyenler için her maddeyi kıyaslıyabilirim.

 

 

yukarıdaki satırların ışığında Şöyle de bi durum var ki şimdiye kadar bu ülkede nasıl yaşamak istediğimiz bize sorulmadığından hepimiz sudan çıkmış balık gibi Anayasa Tartışmalarının orta yerine düşüvermişizdir. değişen 2 anayasadan sonra ilk defa gerçek usulüne uygun(!) anayasa oluşturulması gündemdedir sıfat bulma özürlü medyamız ''sivil'' deyip çıkmıştır ki biz başımızda rütbeliler olmadan çişe gitmeye alışkın değilizdir...

burda yapılan diğer ve en önemli yanlışlardan biri de yeni anayasanın yorgan altında adeta bi ayıp işleniyor gibi gizli gizli hazırlanmasıdır ki bence hiç doğru değil. Anayasa halkın malıdır. Akp S.D. ve T.Ö. den sonra en büyük çoğunlukla eline geçen bu popülizm fırsatını yanlış değerlendirmektedir.

 

Gerçekten bu tavırlarını anlamak imkansız. 1961 Anayasası İhtilalden sonra, içlerinde ihtillalle iktidardan indirilen DP li milletvekilleride dahil, siyasi partiler, profesörler ve aydınlardan oluşan "temsilciler meclisi" tarafından hazırlandı. Ve Anayasanın her bir maddesi hazırlanırken bu kamuoyuna açıktı, hiçbir yayın yasağı falanda yoktu. Temsilciler Meclisi üyeleri her akşam neyi tartıştıklarını taslakta hangi cümlenin hangi maddenin eklendiğini, hangisinin çıkarıldığını gazetecilere anlatıyordu.

 

1982 anayasasıda hazırlanırken kamuoyuna açıktı. Hergün gazeteler yeni anayasasının son halini, hangi maddeler üzerinde anlaşıldığını hangi maddelerin tartışıldığını anlatıyordu.

 

Ancak diğer anayasaların "sivil olmaması" yönüyle ilgilenen AKP. Sadece kendi belirlediği kişiler tarafından gizli kapılar arkasında bir anayasa hazırlıyor ve Anayasaya son şeklini Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceğini söylüyor. Yani hayatında hiçbir hukuk eğitimi almamış bir kişi.

 

Şimdi şeklen Askerler tarafından hazırlanana anayasaların hazırlanma sürecimi daha demokratik yoksa AKP nin hazırladığı anayasasanın hazırlanma sürecimi ?

 

1982 Anayasasının hazırlandığı komisyonun üyesi olan Kamer Genç "ben her akşam evimde gazetecileri ağırlar , anayasa çalışmasının nasıl gittiği, ne aşamada olduğu hakkında röportaj verirdim" diyor. Ama Erdoğan Anayasa hakkında ağzını açanlara "onlar işine baksın, onları ilgilendirmez" diyor.

 

Yani ihtilalci subayların, cuntanın hazırlattığı anayasalar hazırlanırken bile böylesine dayatmacı bir tavır görülmedi.

 

Şeklen bakmaya devam edelim. 1961 ve 1982 anayasalarını, kapatılmış olsalar dahi mecliste temsil edilen partilerin temsilcileri, ve bilim adamları hazırladı. 61 anayasasında aydınlarda sürece dahil edildi. AKP 'nin hazırlattığı anayasayı ise sadece AKP nin belirlediği ve onlara yakın isimler ve parti üyeleri hazırlıyor.

 

1961 ve 1982 anayasalarında nihai sözü söyleyecek olan Cunta üyesi subaylardı. AKP nin hazırladığı anayasada ise Erdoğan. Şeklen bir fark yok yine bir veya bir kaç kişi.

 

Gelellim şimdi içeriğe. Üyeleri, yönetim mekanizması, mali yapısı, organlarının seçimi gibi konularda Yasanın hiçbir denetimi ve yaptırımı olmayan Tarikatları Anayasal güvence altına almak özgürlükçülük müdür ?

 

Özgürlükçü anlayışa göre. İster devlet tarafından kurulmuş olsun ister sivil vatandaşlar tarafından. Her türlü kurum ve tüzel kişilik yargı denetimine tabi olmalıdır. O kurumların diğer vatandaşlar üzerinde bir baskı aygıtı olmamaları için. Tüm organları belirlenen yasalar çerçevesinde seçilmeli, ve tüm faaliyetlerinden devlet haberdar edilmelidir.

 

Ancak tarikatlarda bunların hiçbirisi söz konusu değildir. Ve bu oluşumların kontrolden çıktıktan nelerin sorumlusu olabileceği çok çok yakın tarihimizle bile anlaşılırdır. Özgürlükçülükten, açık toplumdan, dayatmacılığa karşı olmaktan bahsedip böyle bir anayasa hazırladıklarını iddia edenler. Tarikat ve tarikatvari oluşumları anayasal güvence altına alma girişimlerini anlamak mümkün değildir.

 

Bir diğer husus. "Biz anayasayı değiştirebilecek kadar oy aldık, o halde yeni anayasayı istediğimiz gibi yaparız" anlayışıdır. Cuntalar dahi, Anayasa çalışmalarını topluma açık ve bir çok kesimden insanı katarak yaptıkları halde. Kampa girip parti programı hazırlar gibi Anayasa yapmanın neresi özgürlükçülükle bağdaşır.

 

Ve bu artık şunu ifade eder. Bundan sonra her anayasayı değiştirme gücüne yetecek kadar oy alan parti veyahutta koalisyon kendisine yeni bir anayasamı hazırlayacak ?

Gönderi tarihi:

Erdogan Anayasasi dolayisiyla Türkiye karsitlarinin cabalari ile yapilmasi düsünülen Sabancada otele odasina saklanarak (Heralde göl ve agac havasi zihinlerini daha cok aciyor)hazirlanan anayasa veya taslagi(ikiside ayni olacak zaten)herseyden önce Anayasa mahkemesinin karar almasini sinirlandiriyor daha dogrusu engelliyor.

Anayasa ile Yargi denetim altina aliniyor,yargi görevlendiriliyor ve baski altina aliniyor(Hitler Almanyasinda oldugu gibi)

Sayistay korumasiz birakiliyor,Sayistayin iktidari denetleme görevi ortadan kaldirilip muhalefeti denetleyecek bir konuma getiriliyor ki bu son derece vahim ve tehlikeli bir adimdir.

Anayasalar olaganüstü durumlarda veya cagin cok gerisinde kaldigi zaman degistirilir.Bugün AKP nin elinde bu güc vardir peki yarin baska bir güc bu Anayasayi kendilerine göre degistirmek isterse ne olacak,Anayasa yaz boz tahtasi degildir.Türban ve tarikat icin anayasa yapilmaz,anayasa yargiyi denetim altina baski altina almak icinde yapilmaz eger bunlar yapiliyorsa bu demokrasiden sapmadir,ozaman Tayyip Erdoganin *Demokrasi bir tramvaydir,duraga gelince inceksiniz*sözü gercek olmus oluyor,yani Tayyip Erdogan bekledigi duraga gelmistir heralde diye düsünmek hakkina sahibiz.5 yil bu duragin alt yapisi hazirlandi ve ikinci 5 yil ise duragin adini koymakla gececek saniyorum,umarizki Erdogan attigi adimlarin kar ve zarar hanelerinide göz önüne almistir planlarinda,cünkü gün dogmadan neler dogar hepimizin malumudur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

''Sivil Anayasa''dan bahsediliyor. Neyin sivili?? alel acele hiç kimseye sorulmadan, siparis üzerine hazırlanan taslak taslağı..Sivil örgütlerin, kurumların hiç birine danışmadan, Türkiye 'nin her vatandaşını ilgilendiren bu önemli konuda usule uyulmadan hazırlanmış bir taslak......

 

Sıfırdan yeni bir anayasaya ihtiyaç yoktur. Sadece olan eksiklikler geliştirilebilir. Ülkemizi geleceğe karşı koruyucu maddeler eklenmelidir. Amaç; Tükiye 'nin çıkarlarını (dışarı yönünden) korumak olmalıdır.Taslakta sunulan ise; özgürlüklerin daha da kısıtlayıcı olması ....kadınlar, yargı denetimi, Cumhurbaşkanı yetkileri........konularında ve Tüm yetkilerin başbakanda toplanması gibi....

 

 

En önemlisi; Anayasamızın ilk maddeleri değiştirilemez. Hatta değiştirilmesi teklif bile edilemez. Hukuka aykırı görülen bu durumda nasıl tepkilerin doğacağını merak ediyorum...

 

Ayrıca; Ülkede bu kadar sorun varken; niye bukadar öncelikli olarak Anayasa için uğraşılıyor. Üniversitelerde ki türban konusu için anayasyla oynamak(?) yerine başka çözümler, uzlaşmalar yapılabilinir.Eğer AKP samimiyse toplumun her kesimini, kurumunu dikkate almalıdır. ''Herkes işine baksın.'' demek ne kadar doğrudur.!!???

Gönderi tarihi:

Bu Anayasa’da özellikle bir önceki döneme ve 1961 Anayasasına bir tepki niteliği vardır. Hele insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili hükümlerinde büyük eksiklikler ve aksaklıklar bulunduğu bu özelliğinin bir sonucu olduğu ilk elden belirtmelidir. Gene ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu din dersleri hükmü, iyi niyetle konulmuş olsa bile laiklik ilkesiyle asla bağdaşmamakta ve bu bakımdan Anayasal sistemi tam anlamıyla bozmaktadır (Mumcu, 1996:183).

 

1982 Anayasasının bu konulara yaklaşım biçimi 1961 anayasası ile karşılaştırıldığında, çok net bir şekilde zıttır. Bir kere daha Başlangıç bölümünden anlaşıldığı gibi anayasaya ve yapıcılarına göre en yüce değer birey değil, özgürlük ve demokrasi hiç değil, “Devlet ve Türk Milli Menfaatleri”dir. Anayasanın istediği ve koruduğu demokrasi ve hukuk devleti de, bu anayasada gösterilen demokrasi ve hukuk devletidir. Yani bu kavramların evrenselliği yadsınmış, bunlar millileştirilmiştir (Tanör, 1997: 47).

 

 

yukarıdaki alıntıları şiar olarak alırsak ve kişisel hak ve özgürlüklerin 1961 anayasasında daha sağlam temelli olarak işlendiğini düşünürsek sizin de katılmamanın imkansız olduğu son cümlenizden hareketle; bizler daha sağlam ve her 10 yılda bir değişmeyecek bi anayasa için bi darbe daha mı geçirmeliyiz?

yoksa rap rap raptiye zaptiye'nin kafamıza bi anayasa kitabı fırlatması mıdır son çözüm?

 

unutulmamaması gereken şudur ki her iki anayasa da dönemin şartlarına binayen oluşturulmuş geçici kanunlardır ve değiştirilmeleri gereklidir.

 

 

kaldı ki şimdi bunu tartışıyoruz ama : siyasi hafızanın çok zayıf olduğu, uzun vadeli programların bulunmadığı, siyasetin günlük aktüalite içinde sürdürüldüğü ülkemizde yeni bir anayasa fikrinin ne kadar gerçekçi olacağı gibi çok daha büyük bi sorun vardır önümüzde....bunun yanında bence asıl sorun anayasa değil anayasanın yorumlanmasıdır ki isviçrede yaşasak bile biz nalıncı keseri sahibi bi halk olarak en özgürlükçü anayasayaı bile kendimize oyarız.(bknz. anayasa mahkemesi kararları...)

 

İçerik için tartışmak için bence çok erken zira hepimiz RTE'yi değişken ve değişim yanlısı(!?!) karakteri ile tanıyoruz. belki de ummadığımız bi taslakla gelirler. ne dersiniz?

 

siyaset felsefesi,devletçilik ve sosyalizmin derin girdaplarına bu güselim pazar günü koşar adım girmenin hiç manası yoktur bence :P

 

saygı,hürmet, vs.

Gönderi tarihi:

Anayasa mahkemesinin zorunlulugunu kimse inkar edemez,eger bir anayasa mahkemesi olsa idi 1960 darbesi olmazdi.Gercekleri gözardi etmemek lazimdir.Gecmise olan kinle vahim sonuclar yaratacak olan yanlisliklarin icine düsmemek gereklidir.Bugün Tükiyede yeni bir anayasayi gerektirecek acil bir durum yoktur olaganüstü bir durumda yoktur.Anayasa maddeleri zaten gerektiginde degistirilebilirken neden yeni bir anayasa gerektigini anlamakta zorlaniyorum.Hadi diyelimki yeni olsun,bir anayasanin degismesi icin yillar gereklidir,öyle 2-3-6 ayda falan anayasa degistirilmez,eger bukadar kisa sürede bir anayasa yapilmak isteniyorsa bunun Altinda muhakkak bir capanoglu vardir,nitekim taslak taslagindaki madddeler incelendiginde bugün bu taslagi tartismaya acan hemen herkesin birlestikleri nokta bu anayasanin bir Erdogan anayasasi oldugunda hemfikirdir.Zaten rektörlere yaptigi cikista onun bu anayasayi kendi istekleri dogrultusunda cikartma inadinda oldugunu kanitlamistir. aynen Cankaya modeli gibi,yani uzlasma aramadan.Halbuki anayasa bir bakkal defteri degildir,müsvedde hic degildir.Nasilki dinlerin kutsal kitaplari vardir,milletlerinde anayasalari vardir bu nedenle anayasa cok sik dokunup ince elemekle olmalidir.Anayasa taslagindaki maddelere baktigimizda Türk kimliginden tutunda hemen hersey Türkiye ulus devletinin aleyhinde maddelerdir.Dinci görüslerin Atatürk karsiti görüslerin hazirladiklari bu taslak zaten farkli olamazdi.Yargi,Üniversiteler,anayasa mahkemesi,sayistay,TSK,tamamen basbakanin denetimi ve siyasi baski altinda olacaktir.Yarginin,ilim merkezlerinin,iktidari ve muhalafeti denetleme yetkisine sahip olmasi gereken kurumlarin baski altina alinmak istenmesi vahim sonuclar dogurur,bunun örnegini hitler almanyasinda görmekteyiz.Bu anayasa taslaginda egemenlik hakki bile yabanci ülkelerle paylasilmaktadir,yani yabanci ülkeler Türkiyenin egemenlik haklarina ortak olabileceklerdir.Zaten akarsularimiz icin AB nin yapmis oldugu öneri hala tazeligini korumaktadIR:Yabancilara toprak satisina izin veren yasadan sonra simdide anayasada egemenlik haklarinin paylasilmasi üzerinde düsünülmesi gereken cok önemli bir konudur.

Dolayisiyle AKP kendi basina ve hatta TBMM bile bir anayasa yapamaz,anayAsa yapilmasi kamunun bütün kesimlerinin birlesip bir mutabakata varmalari ile olabilir ancak.Anayasa sadece AKP yi dincileri tarikatlari türbanlilariAB ve ABD yi ilgilendirmiyor,toplumun her kesimini ilgilendirir ANAYASA..

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Bu Anayasa’da özellikle bir önceki döneme ve 1961 Anayasasına bir tepki niteliği vardır. Hele insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili hükümlerinde büyük eksiklikler ve aksaklıklar bulunduğu bu özelliğinin bir sonucu olduğu ilk elden belirtmelidir. Gene ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu din dersleri hükmü, iyi niyetle konulmuş olsa bile laiklik ilkesiyle asla bağdaşmamakta ve bu bakımdan Anayasal sistemi tam anlamıyla bozmaktadır (Mumcu, 1996:183).

 

1982 Anayasasının bu konulara yaklaşım biçimi 1961 anayasası ile karşılaştırıldığında, çok net bir şekilde zıttır. Bir kere daha Başlangıç bölümünden anlaşıldığı gibi anayasaya ve yapıcılarına göre en yüce değer birey değil, özgürlük ve demokrasi hiç değil, “Devlet ve Türk Milli Menfaatleri”dir. Anayasanın istediği ve koruduğu demokrasi ve hukuk devleti de, bu anayasada gösterilen demokrasi ve hukuk devletidir. Yani bu kavramların evrenselliği yadsınmış, bunlar millileştirilmiştir (Tanör, 1997: 47).

yukarıdaki alıntıları şiar olarak alırsak ve kişisel hak ve özgürlüklerin 1961 anayasasında daha sağlam temelli olarak işlendiğini düşünürsek sizin de katılmamanın imkansız olduğu son cümlenizden hareketle; bizler daha sağlam ve her 10 yılda bir değişmeyecek bi anayasa için bi darbe daha mı geçirmeliyiz?

yoksa rap rap raptiye zaptiye'nin kafamıza bi anayasa kitabı fırlatması mıdır son çözüm?

 

unutulmamaması gereken şudur ki her iki anayasa da dönemin şartlarına binayen oluşturulmuş geçici kanunlardır ve değiştirilmeleri gereklidir.

kaldı ki şimdi bunu tartışıyoruz ama : siyasi hafızanın çok zayıf olduğu, uzun vadeli programların bulunmadığı, siyasetin günlük aktüalite içinde sürdürüldüğü ülkemizde yeni bir anayasa fikrinin ne kadar gerçekçi olacağı gibi çok daha büyük bi sorun vardır önümüzde....bunun yanında bence asıl sorun anayasa değil anayasanın yorumlanmasıdır ki isviçrede yaşasak bile biz nalıncı keseri sahibi bi halk olarak en özgürlükçü anayasayaı bile kendimize oyarız.(bknz. anayasa mahkemesi kararları...)

 

İçerik için tartışmak için bence çok erken zira hepimiz RTE'yi değişken ve değişim yanlısı(!?!) karakteri ile tanıyoruz. belki de ummadığımız bi taslakla gelirler. ne dersiniz?

 

siyaset felsefesi,devletçilik ve sosyalizmin derin girdaplarına bu güselim pazar günü koşar adım girmenin hiç manası yoktur bence :P

 

saygı,hürmet, vs.

Akıllı insan bir başka oluyor canım....

Gönderi tarihi:
unutulmamaması gereken şudur ki her iki anayasa da dönemin şartlarına binayen oluşturulmuş geçici kanunlardır ve değiştirilmeleri gereklidir.

 

Aslında 61 anayasası için dönemin şartlarına binayen hazırlanmış bir anayasa veya geçici kanunlar bütünü diyemeyiz.

 

Çalışanlara örgütlenme, sendikaya üye olma ve grev hakkı

 

Herkese önceden izin almaksızın, dernek, parti sendika kurma hakkı.

 

Basın özgürlüğü

 

Bireyin dokunulmazlığı ve bireyselliğin mahremiyeti hakkı.

 

İdarenin köy mutharından kabineye kadar alacağı her kararda yargının denetimine tabi olması.

 

ve diğer özgürlükçü maddeleri.

 

Dönemin ihtiyaçları dersek. Ne bileyim herşeyden önce gerçek anlamda toplumda böyle bir talep yoktu. Yani ülke vatandaşlarının %95 inin bu haklar 61 anayasasıyla verilene kadar bırak talep etmeyi bu hakların varlığından dahi haberleri yoktu.

 

60 ların Türkiye'sinde bu anayasa ihtiyacı karşılama misyonuyla değil İhtiyaç yaratma misyonuyla ağır basıyordu.

 

27 Mayıs iktidarı sivillere devreder devretmez, Adalet Partisi'Nin ilk iş olarak 61 Anayasasının özgürlükçü maddelerine saldırmasıda. Günün Türkiyesinde devlet içinde sadece askerlerin bu hakların bir ihtiyaç olduğunu düşündüğünü gösteriyor.

 

Şöyle tanımlarsak bugün bizim vazgeçilmez haklarımız olarak gördüğümüz hakların birçoğu 61 anayasasıyla verildi. Ve biz şu an bu hakların yine bir çoğuna budanmış, törpülenmiş, kısıtlanmış "ama" eklenmiş "luzumu halinde" eklenmiş versiyonlarıyla sahibiz.

 

İçerik için tartışmak için bence çok erken zira hepimiz RTE'yi değişken ve değişim yanlısı(!?!) karakteri ile tanıyoruz. belki de ummadığımız bi taslakla gelirler. ne dersiniz?

 

Hiç sanmıyorum açıkçası. Zira AKP'nin Yeni anayasa hazırlama saiki bana göre. Anayasanın sivil olup olmaması değil. Gerçekleştirmek istedikleri bir iki başlığa anayasasının izin vermemesi. Kendisine oy verenlerin yarısından daha azı yani partizan taban diyebileceğimiz bir tabanın isteklerini bu anayasa ile gerçekleştiremedikleri için yeni bir anayasa yapıyorlar. Ve önünü açtıkları şey, artık her iktidarın kendi anayasasını hazırlayabilmesi olacak.

 

İzledikleri yok, tavır, yöntem "Sivil bir anayasa" gayesine hiç benzemiyor.

 

Bir yandan Anayasa üzerinde tek ciddi değişiklik olarak Yök ve Türban konusundaki değişiklikleri görünüyor. Bir yandanda insanları niye sadece bunu tartışıyorsunuz diye suçluyorlar.

Gönderi tarihi:
Bugün siyasi alan asker ve hukuk bürokratları tarafından işgal edilmiş halde...

MGK Anayasa Mahkemesi'nin varoluş nedenine aykırıdır. Bağımsız, tarafsız, güvenilir olması gereken bir kurumun, siyaset yapmaya kalkışan bir silahlı gücü desteklemesi, düşünülemez demokrasilerde.

 

Türkiye hâlâ bir sivil Anayasa yapamadı. Sadece bazı maddelerini değiştirdi. Ama Anayasa'nın bir felsefesi vardır ve bu iş madde değiştirmekle olmaz. Mesela bugün biri bi suç işlediğinde hangi mahkemede, hangi yargılama yöntemlerine göre yargılanacağını bilmiyor. Yeni Anayasa'da tek bir ceza yargılaması yöntemi getirilmesi, askeri mahkemelerin ve MGK'nın kaldırılması mutlaka gerekiyor. AB'ye uyum(yaltaklanma diyelim ya da) için genel sekreterin sivil olması gibi MGK Genel Sekreterliği Yasası'nda bazı değişiklikler yapılmış olması yeterli değil. MGK'nın toplumun huzur ve güveniyle ilgili geniş görev alanı Anayasa'da hâlâ aynen duruyor. Durduğu için de temel hak ve özgürlüklerimiz bir şekilde MGK'da belirleniyor. Komutanların kendi görevlerine dönmesini sağlamak için MGK'nın artık kaldırılması gerekiyor.

 

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın konuşacağı bir sürü hukuk sorunu var bu ülkede. Ama bizde maalesef hukuk bürokratları hukuk değil de, siyaset konuşuyorlar. Ordu, jandarma ve polisten oluşan güvenlik bürokrasisi de böyle. Onlar da siyasi konuşuyorlar ve böylece ülkede demokratikleşmeyi ve hukukun üstünlüğünü frenleyebiliyorlar.

 

bakınız:Genelkurmay Başkanı siyasi konuşma yapamaz, siyasete müdahale edemez. Askeri Ceza Kanunu'na göre askerin siyasi telkinde bulunması, siyasi konuşma yapması suçtur. Genelkurmay Başkanı'nın daha önce de 'sözde vatandaş' açıklaması oldu. O konuşma da, bir etnik kümeye karşı bir etnik kümeyi kışkırtarak kamu güvenliğini tehlikeye düşürüyordu .bu da suçtur...Siyasi iktidar bunun da hesabını soramadı, bu suçtur diyemedi. MGK Anayasa'da yer aldığı için, askerin bu zeminde siyaset yapması yasaldır ama antidemokratiktir. Asker MGK zemini dışında siyasi konuşamaz.

Bizdeki gibisi hiç bir ülkede yok. Demokratik ülkelerde başbakana ya da başkana bağlı sadece dış güvenlikle ilgili kurullar var. Bizdeki ise özelleştirmeden eğitime her türlü işe karışıyor. Bunun sonucunda da, askerin siyaset anlayışı, bütün toplumu, siyaseti ve yargıyı kaplıyor. Bizdeki MGK siyasetin üretildiği, siyasi çözümlerin tartışıldığı bir yer. Asker orada konuşurken siyaset yapıyor ve bir siyasi parti gibi çalışıyor.

 

1.bu yukarıdakiler şahsıma ait bi başlıktan alınmadır. hatırlatmak istedim...

 

2. anayasanın değişmemesi gerektiği konusunda ısrar eden arkadaşlarımı da dar görüşlülükle,güç hayranı olmakla,tabuseverlikle,dogmacılıkla itham ediyorum ve bu konu hakkında bir daha konuşmayacağımı beyan ediyorum

 

3.anayasa mahkemesine gelirsek de, syn cyrano'nun 61 anayasası ile ilgili görüşlerine katırlıyorum. tabii ki daha özgürlükçü hatta deyim yerindeyse daha solcu bi anayasa olduğunu da kabul ederek(ama bu askeri bi anayasa olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabi...) devam ediyorum

gördük ki anayasa mahkemesi (yoksa sezer mahkemesi mi demeliydim?15 üyenin 11.inin kendisi tarafından atanmasına istinaden yakıştı da hani...:P ) istediğinde sistemi kilitleyecek bi mekanizmaya sahip ve lakin bu kurumu denetleyecek kontrol edecek bi güç yok... kaldıkı bürokratlar kurulu gibi yani halkla aralarında organik bi bağ yok. bu düzeltilmeli.

anayasa mahkemesi dengeleyici olmalı artık, keyfi kahyalık,siyaset yapmamalı...

 

rte.'nin değişim sürecine gelince, ibrahim tatlısesin çello çalmaya başladığı gün kendisi beni değiştiğine inandıracak üstünüze afiyet, benimki sadece latife...

Gönderi tarihi:

Ancak bir şey havada. Anayasa'nın içeriğimi önemli, kim tarafından hazırlandığımı , nasıl hazırlandığımı ? Yani 61 anayasasının askerler tarafından hazırlanmış olmasımı önemli, yoksa onun içeriği ve ne kadar özgürlükçü olduğu, çağın önündemi gerisindemi olduğu. Yoksa Meşrutiyet devriminede, cumhuriyet devriminede askerler öncülük etti. Yani faile göre fiili değerlendirmek mantıklı olurmu.

 

Birde bazen gerçekten mantıksızlığa varabiliyor iş. Şu söylemi çok duyuyorum "Askeri Mahkemeler Kapatılsın". Kapatılsın ! Peki sonra, sivil mahkemelerdemi yargılansın askerler askeri suçlardan ?

 

Bir örnek vermiştim daha önce. "Emre uymayıp sigara içen bir asker, onlarca askerin ölümüne sebep olabilir geceleyin siperde" Şimdi bu askere sivil mahkemenin vereceği idam 483 ytl para cezasıdır. Yada "emre itaatsizlik" gibi dünyanın tüm orduların en ağır suç olan bir fiile sivil mahkeme ne ceza verebilir ?

 

Sivil yargıda aynı fiile aynı ceza ilkesi vardır. Yani bir fiili kim işlemiş olursa olsun aynı ceza verilir (hafifletici ağırlaştırıcı sebepler olsada bunlar küçük oynamalar yaratır cezada) Yani sivil mahkeme, bir askerle bir sivile aynı fiil için aynı cezayı vermek zorunda. Bir maliye memurunun , şefiyle tartışmasıyla , bir çavuşun yüzbaşıyla tartışması aynı şeymidir ? Biz ordudan bahsediyoruz, disiplin, emirlerin kesinliği, tartışılmazlığının erdem olduğu bir kurumdan.

 

Askerlerin siyasete karışması. Bunun elbette demokrasiyle bağdaşır tarafı yoktur. Ancak dünyada şöyle bizde böyle örneğinde farklı faktörler vardır.

 

bu konu uzun ve çetrefilli olsada. Dünyada ülkelerde birbirine zıt partiler bile terör konusunda "devlet politikası" nın dışına çıkmazlar. Ancak ülkemize bakınca ? pkk kampında ayran içip sohbet eden iktidar partisi milletvekilinden, ne mutlu türküm diyene sözüne "başkasıda ne mutlu kürdüm diyene der" diyerek muhalefet eden başbakana kadar

Gönderi tarihi:
1.bu yukarıdakiler şahsıma ait bi başlıktan alınmadır. hatırlatmak istedim...

 

2. anayasanın değişmemesi gerektiği konusunda ısrar eden arkadaşlarımı da dar görüşlülükle,güç hayranı olmakla,tabuseverlikle,dogmacılıkla itham ediyorum ve bu konu hakkında bir daha konuşmayacağımı beyan ediyorum

 

3.anayasa mahkemesine gelirsek de, syn cyrano'nun 61 anayasası ile ilgili görüşlerine katırlıyorum. tabii ki daha özgürlükçü hatta deyim yerindeyse daha solcu bi anayasa olduğunu da kabul ederek(ama bu askeri bi anayasa olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabi...) devam ediyorum

gördük ki anayasa mahkemesi (yoksa sezer mahkemesi mi demeliydim?15 üyenin 11.inin kendisi tarafından atanmasına istinaden yakıştı da hani...:P ) istediğinde sistemi kilitleyecek bi mekanizmaya sahip ve lakin bu kurumu denetleyecek kontrol edecek bi güç yok... kaldıkı bürokratlar kurulu gibi yani halkla aralarında organik bi bağ yok. bu düzeltilmeli.

anayasa mahkemesi dengeleyici olmalı artık, keyfi kahyalık,siyaset yapmamalı...

 

rte.'nin değişim sürecine gelince, ibrahim tatlısesin çello çalmaya başladığı gün kendisi beni değiştiğine inandıracak üstünüze afiyet, benimki sadece latife...

 

RTE ile ilgili görüsünüzün sizin gercek görüsünüz olduguna latilamiyorum cünkü RTE anayasasini hararetle savunmaniz gercekleri görmeden gelmeniz,o amayasanin ne kadar< sakincali maddelerle dolu oldugunu bile bile bunlari demokratik olarak göstermiys olmaniz sizin RTE la ilgili olarak söylediklerinizin pekte samimi olmadigini söylüyor bana.

Anayasa mahkemesi dengeleyici olmali artik,keyfi kahyalik ,siyaset yapmamali derken dogruyu söylüyor ama hazirlanan anayasada anayasa mahkemesinin tamamen iktidara baglanmis oldugunu görmezden geliyorsunuz,bu ne perhiz bu ne lahana tursusu.

Anayasalar degisir ama bir ülkenin kaderini ilgilendiren bir anayasa 3 ayda degistirilemez,dünyani hicbi ülkesinde 3-4 ayda anasaya degistirildigi vaki degildir.yoksa pesimizden kovaliyanlarmi var?YOKSA BIRILERININ ISTEKLERININ BIRAN ÖNCE GERCEKLESMESIMI GEREKIYOR?Umarimki Akp den sonra iktidari ele gecirecek olan baska bir iktidarda kendi anayasasini cikartmaya kalkmaz.Herhalde simdiki demokratlar o zaman ultra demokrat kesilirler.

 

 

saygilarla

  • 4 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Öncelikle şunu belirteyim ki türev kurucu iktidar niteliğinde olabilecek ve yetkisini seçildiği dönemin anayasasından alan iktidarın asli kurucu olarak anayasa yapmasının durumu tartışmalıdır; MUTLAK OLMAZ denmez!!!

 

Bence de şu anki meclis anayasa yapabilir;

 

Çünkü öncelikle üzerinde konuştuğumuz anayasa bir darbe dönemi anayasasıdır ve acilen anayasa kavramının özüne uygun meşrulukta bir anayasamız olmalıdır; seçim dönemi tartışmaları ve vaatler arasında da yerini alan sivil anayasa yapımı da seçimlere katılanlarca oylanmış sayılabilir aslında çünkü iktidara gelecek çoğunluğu yakalayan parti yani meclisin çoğunluğunun üyesi olduğu parti zaten kamuoyuna niyetini açık etmiştir...

 

Hukuk hukuk dışılığa teşvik edemez;

 

Çok keskin belirleyici noktaları olan bir seçimle oluşmuş olması, bu meclisin çoğunluğuna sahip partinin anayasa hakkındaki açık ettiği niyetinin de oylanmış olması zaten kurucu meclis ruhunu mevcut meclise vermektedir bence ve yukardaki cümlemin de gerektirdiği gibi sil baştan yepyeni bir kurucu meclis seçimi gerekliliği iddiaları halkın anayasa hukukumuza olan güvenini sarsabilir hatta bu dönemde yeniden girilen ağır tartışmalar ülkeyi genel olarak yıpratabilir...

 

Bunun yerine mevcut taslağın üzerinde gerekli tartışmalar ve bilgilendirmeler yapılarak halkoyu sonucu yeni anayasanın yürürlüğe girmesi yerindedir...

 

Sonuçta anayasa taslağını hazırlayanlar da konunun uzmanları...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

AKP'nin "sivil anaysasa hazırlamak" sloganıyla yola çıktığı süreçteki ana gayesi bence artık net. Sivil Anayasa adı altında anayasaki Atatürk ilkelerini çıkarmaktan ibaretmiş.

 

Zira, doğan tepki sonucu, Yeni anayasada "Atatürk ilkelerine dokunmayacağız" açıklaması yaptıktan sonra, "Sivil Anayasa" yıda gündemlerinden çıkardılar :)

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.