Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İslamiyetin çöküşü


cantürk

Önerilen İletiler

Sayın sarıgöl, bana bir kitap önerin demedim ben. Gayet açık bir şekilde Kur-an' da namazın şekli ve şemaili yazmıyor, ilmihal kitabını da okumamış bir insan elinde Kur-an ve namaz kılmak istiyor, namazı nasıl kılacak?

 

muki.

 

BENİM İÇİN BU KONU KAPANMIŞTIR SEBEBİDE YAZDIKLARIM ORTADA FAKAT YİNE AYNI SORULAR TEKRAR EDİLİYOR EĞER GERÇEKTEN ANLAMAK,ANLAŞILMAK İÇİN YAZIŞMA OLSA KOLAY YAZARIM AMA İŞTE OLAY BU MAKSAT ÜZÜMMÜ YEMEK BAĞCIYIMI DÖVMEK KENDİNİZE İYİ BAKIN SAYGILAR.

 

Kurana göre secde NE ANLAMA GELİR; NASIL yapılır ?

 

 

48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları RÜKUA VARIRKEN, SECDE EDERKEN, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir.

 

Saygılar ve hürmetler. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 102
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

muki.

 

BENİM İÇİN BU KONU KAPANMIŞTIR SEBEBİDE YAZDIKLARIM ORTADA FAKAT YİNE AYNI SORULAR TEKRAR EDİLİYOR EĞER GERÇEKTEN ANLAMAK,ANLAŞILMAK İÇİN YAZIŞMA OLSA KOLAY YAZARIM AMA İŞTE OLAY BU MAKSAT ÜZÜMMÜ YEMEK BAĞCIYIMI DÖVMEK KENDİNİZE İYİ BAKIN SAYGILAR.

48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları RÜKUA VARIRKEN, SECDE EDERKEN, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir.

 

Saygılar ve hürmetler. :)

 

E ama, sayın sarıgöl, doyurucu bir cevap veremediniz ki soruyu tekrar sormayalım. Yaptığınız ancak dönüp dolaşıp 48/49 u yazıp duruyorsunuz. Yalnız 48/49 bizim sorumuza bir cevap değil, anlatabildim mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

E ama, sayın sarıgöl, doyurucu bir cevap veremediniz ki soruyu tekrar sormayalım. Yaptığınız ancak dönüp dolaşıp 48/49 u yazıp duruyorsunuz. Yalnız 48/49 bizim sorumuza bir cevap değil, anlatabildim mi?

 

SECDE

 

Baş eğme, itaat etme, üstün bir varlığın önünde yere kapanma; namazda veya Allah'a ibadet niyeti taşıyarak alın ve burun yere değecek şekilde yere kapanma ve dua etme anlamında bir fıkıh terimi. Kur'an-ı Kerim'in birçok âyetinde müslümanlar, rükû ve secde edenler şeklinde tanımlanmış; Allah'a yaptıkları secde nedeniyle yüzlerinin nurlandığı ve alınlarındaki secde izlerinden tanınacakları bildirilmiştir (el-Fetih, 48/29).

 

Namazın farzlarından olan secde şöyle yapılır:

 

Rasûlüllah'ın, "Alın, iki el, iki diz ve iki ayak uçları olmak üzere yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 847

 

Acaba doyurucu oldumu bu kısa açıklama sayın muki. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SECDE

 

Baş eğme, itaat etme, üstün bir varlığın önünde yere kapanma; namazda veya Allah'a ibadet niyeti taşıyarak alın ve burun yere değecek şekilde yere kapanma ve dua etme anlamında bir fıkıh terimi. Kur'an-ı Kerim'in birçok âyetinde müslümanlar, rükû ve secde edenler şeklinde tanımlanmış; Allah'a yaptıkları secde nedeniyle yüzlerinin nurlandığı ve alınlarındaki secde izlerinden tanınacakları bildirilmiştir (el-Fetih, 48/29).

 

Namazın farzlarından olan secde şöyle yapılır:

 

Rasûlüllah'ın, "Alın, iki el, iki diz ve iki ayak uçları olmak üzere yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 847

Acaba doyurucu oldumu bu kısa açıklama sayın muki. :)

 

Ben kurana göre secde nasıl yapılır diyorum sen fıkıhtan, hadisten bahsediyorsun. Hala soruma cevap yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SECDE

 

Baş eğme, itaat etme, üstün bir varlığın önünde yere kapanma; namazda veya Allah'a ibadet niyeti taşıyarak alın ve burun yere değecek şekilde yere kapanma ve dua etme anlamında bir fıkıh terimi. Kur'an-ı Kerim'in birçok âyetinde müslümanlar, rükû ve secde edenler şeklinde tanımlanmış; Allah'a yaptıkları secde nedeniyle yüzlerinin nurlandığı ve alınlarındaki secde izlerinden tanınacakları bildirilmiştir (el-Fetih, 48/29).

 

Namazın farzlarından olan secde şöyle yapılır:

 

Rasûlüllah'ın, "Alın, iki el, iki diz ve iki ayak uçları olmak üzere yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 847

 

Acaba doyurucu oldumu bu kısa açıklama sayın muki. :)

 

Hayır olmadı, benim bilmek istediğim kaç kemik üzerine değil, saydığınız o kemikler üzerinde ne şekilde ve kaç rekat namaz kılınması. Ne şekilde ve kaç rekat kılınacağı Kur-an'ın hangi ayetinde yazıyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben kurana göre secde nasıl yapılır diyorum sen fıkıhtan, hadisten bahsediyorsun. Hala soruma cevap yok.

 

katakuta.

*****

ben senin secde üzerine sorduğun soruya "HİCV" li bir cevap yazayım "SECDE" denildimi İnsanın aklına ne gelir (normal İnsanın) islam dünyasında ve TÜRKİYE'de "SECDE" denildiği vakit "AMUDA KALKMIŞ BİRİMİ GELİR İNSANIN AKLINA YOKSA TEK AYAK ÜZERİNE DURAN BİRİMİ" KUR'AN'da yüzlerinde secde izi bulunur denildiği vakit "AKLA" insanın ayağımı gelir yoksa sırtımı üstelik KUR'AN da kıyam,ruku.secde deniliyor ve tatbikatınıda yaşayan "KUR'AN,MAHMUD,MUHAMMED,MUSTAFA a.s.v." gösteriyor ve onun gösterdiklerinede

"MÜSLÜMANLAR NE DER HADİS,SÜNNET ve bunlarıda anlama biliminede FIKIH denir" bundan dolayı senin sorduklarına her yazdığım iletide cevap var ama sorunda bu işte ya anlamak istemiyor olayı polemik boyutuna çekip insanların kafasını karıştırmak istiyorsun yada gerçekten anlamıyorsun sorun değil katakuta sen yazmaya devam et.

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır olmadı, benim bilmek istediğim kaç kemik üzerine değil, saydığınız o kemikler üzerinde ne şekilde ve kaç rekat namaz kılınması. Ne şekilde ve kaç rekat kılınacağı Kur-an'ın hangi ayetinde yazıyor?

 

muki.

 

Cevabım geçerli bir "İLMİHAL" al.

 

"İLMİHAL NE DEMEK"

 

Âlimlerimiz ilmi ikiye ayırırlar: Farz-ı ayın ilimler, Farz-ı Kifâye ilimler...

 

Farz-ı Ayın ilimler, yani, kadın-erkek her Müslümanın bilmesi farz ve mecburî olan ilimler, İLMİHAL bilgileridir.

 

İLMİHAL bilgilerinin, hem kadın, hem de erkek her Müslümanın üzerine farz olduğu, Resûl-i Ekrem Efendimizin:

 

"İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümanın üzerine farzdır" hadîsiyle de sâbit olmuştur.

 

Bunun ilerisinde daha birçok ilimler vardır ki, onlar ihtisas yapmak isteyen kişilerin öğrenmesi lâzım gelen

 

İTİKAD (İnanç)

 

İBADET (Amel)

 

AHLAK (Davranış)

 

MUAMELAT (Hukuk)

 

İlimleridirki bayağı uzundur kısaca ve özet olarak piyasada olan normal bir ilmihal zannedersem sizin öğrenmek istediklerinize yanıt verir. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI(katakuta @ Jul 31 2007, 09:19 AM)

Kurana göre secde NE ANLAMA GELİR; NASIL yapılır ?

 

 

katakuta.

*****

ben senin secde üzerine sorduğun soruya "HİCV" li bir cevap yazayım "SECDE" denildimi İnsanın aklına ne gelir (normal İnsanın) islam dünyasında ve TÜRKİYE'de "SECDE" denildiği vakit "AMUDA KALKMIŞ BİRİMİ GELİR İNSANIN AKLINA YOKSA TEK AYAK ÜZERİNE DURAN BİRİMİ" KUR'AN'da yüzlerinde secde izi bulunur denildiği vakit "AKLA" insanın ayağımı gelir yoksa sırtımı üstelik KUR'AN da kıyam,ruku.secde deniliyor ve tatbikatınıda yaşayan "KUR'AN,MAHMUD,MUHAMMED,MUSTAFA a.s.v." gösteriyor ve onun gösterdiklerinede

"MÜSLÜMANLAR NE DER HADİS,SÜNNET ve bunlarıda anlama biliminede FIKIH denir" bundan dolayı senin sorduklarına her yazdığım iletide cevap var ama sorunda bu işte ya anlamak istemiyor olayı polemik boyutuna çekip insanların kafasını karıştırmak istiyorsun yada gerçekten anlamıyorsun sorun değil katakuta sen yazmaya devam et.

:lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki: Kur'ana göre namazı anlatırken, Kur'anı yeni tanıyan ve bu yolda gitmeye çalışanların anlayabilmeleri için sade/anlaşılır/basit anlatmaya çalıştım ve uygulamaya yönelik çok soru geldiği için ayrıca örnek namaz tarifi yaptım. Hem de bu konuda orta düzeyde araştırma yapan kardeşlerimiz için orijinal ayetlerle örnek vermeye çalıştım. Kısaca her düzeyden inananlara hitap etmeye çalıştım. Elbette kusurlarımız olabilir. Varsa kusurlarımız Allah'tan şimdiden af dileriz. Amacımız; hikayelerden müteşekkil, Allah'ın kitabında anlatmadığı din ve uygulamalardan sıyrılmak ve onun eksiksiz, tam ve anlaşılması kolay dediği Kitap'tan GERÇEK Dini ve uygulamalarını izhar edip yaymaktır..

Halkımızın "alim" olarak bildiği ilahiyat profesörlerini, Allah'ın kolay-anlaşılır ve EKSIKSIZ/TAM dediği Kitabındaki ISLAMı ve uygulamalarını anlatmaya davet ediyoruz. Onlar istemese dahi taşıdıkları etiket nedeniyle Allah katında bu halka karşı sorumlu olduklarını hatırlatmak zorundayım. Kur'andaki ISLAM bilinmesine rağmen, gelenekten gelen bir kısmı tutarlı da olsa büyük kısmı Kur'ana ve Efendimize hakaret ve onları 2. plana atan uydurmalardan kopamayan, Söze Kur'anla başlarken dahi, islamın 2. kaynağı sanılan bu uydurmaları dönüp dolaşıp zorlama yorum ve tevil ile Kur'anla örtüştürme gayretlerini hayretle izliyoruz. Bu "alim"lerimizin vebal altında olduklarını bir kez daha hatırlattıktan sonra konumuza dönüyoruz.

Kur'an-ı Hakim'de vakte binaen üç değişik namaz/salat ismi geçmektedir. Bunları sıralayacak olur isek: Salat-el Fecr-SABAH NAMAZI, Salat-el Vusta- ORTA NAMAZ. ve Salat-el İşa-AKŞAM NAMAZIdır.

Genel anlamıyla baktığımızda, Salat(sala) kelimesi; hem dua hem namaz hem de destek anlamlarını içerir. Fakat Yüce Allah, vakte bağlı farz namazlarından bahsederken dua ile ayrımı bilinsin diye, "sala" kelimesini "ikame" fiiliyle birlikte kullanır. Yani Türkçe anlamıyla "salayı ikame etmek" anlamına gelir. Sadece "sala", yani dua için, ikame/yerine getirme fiiline gerek yoktur. Yani hiç bir fiil/hareket gerçekleştirmeden kalben de Allah'a dua edebiliriz. Ama salayı ikame etmek deyince bunun fiili bir hareket olduğu anlaşılır. Bu yüzden ben şahsen, salayı ikameyi, Allah'a beden dili ile dua etmek olarak nitelendiriyorum. Rüku ile O'na boyun eğmek, secde ile O'nu Yücelterek tenzih ettiğimizi beden dili ile tasdik etmektir. Bu benim şahsi tanımlamamdır katılan olur katılmayan olur bu önemli değil. Şimdi demek ki: Kur'an-ı Hakimde sala kelimesi ikame ile birlikte kullanıldığında biz bunun bizlere belirli vakitlerde yapmamız gereken NAMAZ olduğunu anlıyoruz. Şimdi salayı ikame geçen ayetlerden bir kaç örnek verelim:

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

2/3 Onlar ki gayba inanırlar. Namazı kılarlar (salayı ikame ederler) ve kendilerine rızk olarak verdiğimiz şeylerden de infak ederler.

وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَءَاتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ

2/43 Ve namazı kılınız (salayı ikame edin), zekâtı da veriniz ve rüku' edenler ile beraber rüku' ediniz.

وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَءَاتُوا الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

2/110 Namazı kılın (Salayı ikame edin), zekâtı verin, kendi hesabınıza önceden gönderdiğiniz her iyiliği Allah katında bulursunuz. Hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızı görür.

إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ ءَامَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ

5/55 Sizin velîniz ancak Allah'tır. Ve O'nun Resulüdür ve imân edenlerdir. O imân edenler ki, namazı kılarlar (salayı ikame ederler) ve zekâtı verirler ve onlar rükua varanlardır.

وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

6/72 Ve namaz kılın (Salayı ikama edin), ve O'ndan ittika ediniz/korkunuz, ve O, ki, huzurunda haşrolunacağınız O'dur.

وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءَ الزَّكَاةِ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ

21/73 Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.

Kur'anda diğer elçiler için salat-ı ikame tabiri bulunmaz. Sadece SECDE kelimesi geçer. Salat-ı ikame İbrahim (AS) ile anılmaya başlar. Rabb'imiz namazı Hz. İbrahim'e öğretmiş ve bu namaz kılma uygulaması nesiller boyu tevatüren gelmiştir. Yani bu uygulama zaten devam ede geldiğinden Kur'an sil baştan/sıfırdan namaz tarifi yapmamıştır. Bu bağlamda şu ayetlere bakacak olur isek:

يَامَرْيَمُ اقْنُتِي لِرَبِّكِ وَاسْجُدِي وَارْكَعِي مَعَ الرَّاكِعِينَ

3/43 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et.

التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدُونَ الْآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللَّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ

9/112 Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Mü'minleri müjdele!

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

22/77 Ey iman edenler; rüku edin, secde edin, Rabb'inize kulluk edin ve hayırlı fiiller işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا

25/64 Ve onlar ki Rableri için secde edenler ve kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِمْ مِنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنْجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ ءَامَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا

48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir.

 

"Rüku edenler birlikte rüku, secde edenler birlikte secde ediniz!" Demek ki süregelen bir uyguluma var ki böyle deniyor. Ve böyle yapmaya devam edin diyor Allah. Şayet bilinmemiş/tamamen unutulmuş uygulama olsa idi, bunun öce ayrıntılı tanımı yapılırdı. Lakin gerek görülmemiş. Ama Allah bu konuda olmazsa olmaz kuralları vermiş. Nedir bu kurallar:

1- Kıyam - Rüku - Secde

2- Kur'andan ayet/ler okumak.

Demek namazdaki diğer ince ayrıntılarda gelenek olan değişen/yanlış olan bir şey yoktu. Yalnız 2. maddeye dikkat ederseniz: Namaz içinde mutlaka Kur'andan ayetler okunacak. Risalet öncesi ortada henüz Kur'an yok!!! mevcut olanlar ise Muharref!!! Bilenenler ise Allah'ın ismi, Sıfatlarından bir kısmı, ve Tekbir.....vs gibi. Bu sebepten İbrahim (AS)dan geleneksel babadan oğula görsel/uygulama olarak devam eden salat-ı iqame uygulamasında "Rüku&secde edenlerle birlikte.....ediniz" diyerek devamını emretmiş ek olarak artık Kur'an indiğinden dolayı, salat-ı iqame içinde SADECE KUR'AN AYETLERI OKUNMASIna dikkat çekilmiştir.

Ehli Sünnetçiler veya sünneti/hadisi din sayan çoğunluğa şu ayetleri okuduğumuzda:

17/41 Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.

17/89 And olsun ki, biz Kuran'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık. Öyleyken insanların çoğu nankör olmakta direndiler.

18/54 And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara türlü türlü misali gösterip açıkladık. İnsanın en çok yaptığı iş tartışmadır.

54/22 And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

39/27Yemin ederim ki bu Kur'anda insanlar için her türlüsünden temsil getirdik, gerek ki iyi düşünsünler

54/17 And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

21/10 Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?

17/41 Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.

39/23 Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitab'ı, sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rabb'lerinden korkanların bu Kitap'dan derileri ürperir; sonra hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın doğruluk rehberidir; O'nunla dilediğini doğru yola iletir. Allah kimi de saptırırsa, onu doğru yola eriştirecek kimse bulunmaz.

....Evet bu ayetleri onlara okuduğumuzda "Amenna" dedikleri halde, Amerika'da, Almanya'da, Hollanda'da yaşayan Müslümanlarımızdan tutunda tâ Türkiye'de yaşayanlara kadar, anlaşmışçasına hep aynı soruyu sorarlar:

"İyi diyonda kardeşim, hani Kur'anda Namazı nasıl kılacağımız yazıyor mu?"

"Kur'anda Hac uygulaması anlatılıyor mu?" "..........................vs."

Tabi bu soruların altındaki mantık şudur: Kur'anda her şey yok, hadisler olmazsa Kur'an tek başına asla yeterli değil" Hani yukarıdaki ayetlerde Allah : "Biz bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık" derken "Amenna" diyordunuz. Ardından bu kıvırma niçin? Tabi hadislerdeki Namaz tasvirini bekledikleri için bunu Kur'anda asla bulamayacaklar. Çünkü Kur'an gerçekten Aktif olan/Çalışan Akla hitap eder. Bir de Gönülleri/Vicdanları Temiz olanlara. Neyse bu iddia sahiplerine "bana öyle bir hadis getir ki; namazın nasıl kılındığını başından sonuna kadar anlatmış olsun" Fakat, böyle bir hadis getiremediler, getiremezler de. Çünkü bu ehli sünnetçilerin kendileri de biliyor ki; hiç biri namaz kılmayı hadislere bakarak öğrenmediler. Namazı Kılanlardan (anne-baba-hoca-imam/atalar) öğrendiler. Ya da ilmihalden öğrenildi ki; ilmihalde anlatılan da yine gelenekten gelen uygulamalardan müteşkkil tasvirdir.

Bizler de diyoruz ki; kardeşler! işte aynen böyle bu uygulama İbrahim (AS)'dan bu yana uygulamalı olarak bizlere kadar gelmiştir. Fark sadece şudur: Son Elçi Hz. Muhammed (SAV)'e elçilik verilmeden önce az sayıdaki hanifler bu namaz uygulamasını devam ettiriyordu. Bu yüzden Kur'anda: "Rüku edenlerle rüku, secde edenlerle birlikte secde edin" diyor yani bu uygulamayı devam ettirin ama artık Kur'an indiğinden dolayı, namazda "KUR'ANDAN (AYET/LER) OKUYUN" diyor Yüce Allah. Ve hem de "Kolayınıza Geleni" Yani işi en baştan özetleyecek olur isek:

İbrahim (AS) dan bize kadar gelen ve BILINEN bu uygulamayı, zaten bilinip uygulandığından, sil baştan bir tarifi ön görmemiş Yüce Allah......Devam edin diyor ve bizlere bu uygulamanın olmazsa olmazlarını veriyor. =>Kıyam-Rüku-Secde, =>Namazda SADECE KUR'ANDAN OKUMAK...Bir de Namaz vakitleri ve sayısı konusu var. Allah'ın zikrettiği namazlar ki yukarıda bahsettik. Namaz vakitlerini anlatan ayetlerin tamamını toplayıp baktığınızda göreceksiniz ki; 3 vakit anlatılmaktadır (Ayrıntı için TIKLA) üçün ortası ikidir, yani salat-ı vusta/orta namaz ki halkımızca bilinen adıyla buna buna öğle namazı da diyebiliriz. Allah sadece Kur'andan dediğine göre; demek ki, subhaneke, ettehiyatu, Allahumme salli-barik.....vs gibi DUALAR okunmayacak. Bunların içeriği kötü olduğundan mı? Elbette hayır. Amma Rabb'imiz; Kur'andan diyorsa, uzatmaya, fetva aramaya gerek yok. Bu duaları namaz dışında dilediğiniz kadar okuyunuz, sorun YOK!

Yanlış olan hususlardan biri de Kaçırılan/kılınamayan, Namazın kaza edilmesi. Kur'anda kılınamayan namazın kazasının gerektiğine dair emir/bilgi bulunmamaktadır. Bunu Allah böyle istediği için böyledir demek yerine, şu şekilde algılandığını görüyoruz: "Bakın Kılınmayan namazın kazası gerektiği halde, Kur'anda yok hadisler olmasaydı biz bu kazanın gerekliliğini nerden bilecektik" Biz de diyoruz ki: Tutulmayan/Bozulan Orucun kazasından bahseden Allah: (ayete bakınız)

2/184 Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim o günlerde hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruç tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri doyuracak miktardır. Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerçeğini bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

 

Tekrar ediyorum, Tutulmayan/Bozulan Orucun kazasından bahseden Allah Namazın kazasından bahsetmiyorsa namazın kazası olmaz. İşte bu yüzdendir ki; Namaz Savaş esnasında dahi terk/tehir edilmiyor. Ancak kısaltılabiliyor ki: Bununla ilgili ayet bize namazın; olağan üstü hallerde nasıl kısaltılacağını hem de normalde kaç rekat olması gerektiğini uygulamalı olarak anlatıyor.

4/101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (elmalı meali)

4/102 Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir ****** olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. (elmalı meali)

Yukarıdaki ayetten de anlaşıldığı gibi (...onlara namaz kıldırdığında...) Hz Muhammed (SAV) imam ve önce sahabenin bir kısmı geliyor TEK rekat ile namazı tamamladıktan sonra, kılmayan diğer kısım sahabe Efendimizin ardından saf tutup TEK rekat namazını kıldıktan sonra namaz tamamlanmış oluyor. Sahabe tek rekat ile namazı yarı yarıya kısaltılmış haliyle kılıyor. İmam olan efendimiz ise 2 rekatla namazı tamamlamış oluyor. Ayetlere yeniden bakalım:

- .....içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun....

- .....Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar.....

Ayet son derece açık ne açıklama ne de tevile gerek var. Bunu yetersiz görenler, Allah'ın ayetini sözde TAM, pratikte ise açıklanmaya muhtaç/eksik görenlerdir ki; bunlar bilerek veya bilmeden Allah'ın ayetlerini (hadis yoluyla) hükümsüz bırakma çabası içerisindedirler.

34/5-Ayetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlar için de pislikten acı bir azap vardır.

Bu ayeti ibret ile tefekkür etmek lazım. Acaba Allah'ın ayetini kimler, hükümsüz bırakmaya çalışır. Atesitin, hristiyanın, yahudinin Kur'anla işi olmaz. Onlar kitabı bir bütün olarak yalanlarlar. Ayete dikkat edin lütfen, ayetlerin hükümsüz/tesirsiz bırakmak için çaba gösterenlerden bahsediyor Allah, inkar edenlerden değil!!! Tam yeri gelmişken, yaşadığım bir olaydan bahsedeyim ki; buna benimle birlikte bir kaç dostum da şahit oldular. Internetten sesli sohpet ederken konuştuğumuz odaya kamil yaşta (müftünün) biri girdi. Konuştuğumuz konu aşağı yukarı bu konuydu. Namazın 3 vakit değil 5 vakit olduğunu, hadissiz namaz meselesinin anlaşılmayacağını iddia eden bu zata, hadisler ile Kur'an ayetlerinin nasıl çeliştiğine bir örnek verdim. Ayrıca, hadislere bel bağlamanın/iman etmenin aslında Hz Muhammed'e saygı değil, saygısızlık olduğunu, çünkü çok sayıdaki hadislerin Efendimizi; (onu tenzih ile) Şevhete düşkün, ********, Allah ile pazarlık edebilen......vs. konumuna koyduğunu söyleyip şöyle bir örnek verdim. Ona dedim ki sizce aşağıdaki hadisteki çirkin davranışı efendimizin yapmış olması mümkün müdür? Ve siz sünnettir diye aynını yapar mısınız? Aldığım cevap beni şok etti. Önce ilgili hadisi vereyim:

(2722)- Abdullah İbnu'ş-Şıhhîr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte namaz kıldım. Namazda onu öksürerek boğazını temizleyip (yere attığını ve) sol ayağıyla sürttüğünü gördüm.

(2723)- Ebû Dâvud'un rivâyetinde şöyle gelmiştir: "...Sol ayağının altına tükürdü, ayakkabısıyla sürttü.

(2724)- Ebû Dâvud'un Ebû Nadra'dan kaydettiği bir rivâyette: "Elbisesine tükürdü, kıvrımları arasında ovaladı" denmiştir.

Soru şuydu: Sizce Efendimiz Namazın ortasında boğazını temizlemek için öksürüp balgamını ağzına aldıktan sonra, bu balgamı elbisesine tükürüp, elbisesini ovmuş olabilir mi? dedim: "evet, hadis öyle yazmışsa öyledir" dedi. Ben de madem öyle, yani Efendimizin yaptığını yapmak sünnet ise siz de namaz ortasında balgamınızı/sümüğünüzü elbisenize tükürüp elbisenizi ovar mısınız? diye sordum. Ve bana, "Evet" dedi. "Efendimiz yapmıştır ve ben de aynısını namaz içinde yaparım yaparım" dedi ve bunu yemin ile söyledi.

Şu zihniyete bakar mısınız? Normal şartlarda dahi yapılmayan bu ********* hareketi, efendimizin Namaz ortasında yaptığı iftirasını atan ve sanki efendimiz yapmış gibi sorgulamadan, Kur'an göz ardı edilerek inanılan bu hadis yazarının ve buna Allah'ın emri gibi iman edenlerin, ahirette Efendimize verecek hesapları olacaktır! Bu yalanın elbette bir yaptırımı olacaktır. Oysa Kur'andaki Hz Muhammed için Yüce Allah der ki:

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ

68/4- Ve Kuşkusuz Sen; yüce/Azim bir ahlak üzeresin.

Evet, Burada Sormak lazım. Allah'ın Azim ahlak üzeresin dediği bir Elçi, Namaz ortasında bu ********* hareketi yapmış olabilir mi? Bu mümkün mü? Hiç mi aklınız ve azıcık dahi vicdanınız yok. Sağlamlığına Allah'ın söz vermediği bir takım isim/etiket/unvan yapmış Ebu hureyre/Buhari/Muslim/Ebu davud/tirmizi/İbni mace....nin sözlerine Allah'ın Kelamıyla çatışmasına Rağmen, Allah'ın Kelamı gibi iman ediyorsunuz? 68/37- Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? Unutmayın ki Allah SADECE KUR'ANIN KORUNACAGINA SOZ VERMISTIR!!! Kur'an dışındaki hiç bir kaynağın masumiyeti yoktur! Allah'ın koruyacağına dair sözü de yoktur! 68/39- Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

Allah'ın Hikmetli, TAM dediği ve eksik olan HIC BIR SEY bırakmadık dediği Kitap'da birileri eksiklik ve (haşa) Allah'ın açıklarını bulmuş olmalı ki Kur'ana yama yapmaya çalışıyorlar. Onlara ayetlerden okuduğumuz zaman adeta arı sokmuş gibi rahatsızlandıklarını görüyoruz. Biz Allah'ın ayeti diyoruz, Onlar Buhari'nin sözü diyor, Biz Allah'ın ayeti diyoruz, onlar Müslim'in sözleri diyor, Biz; Ya Huuuu ALLAH'IN AYETİ diyoruz, onlar Tirmizi'nin sözü diyor..........Bu konuda yine ibret verici diğer ayete de baktıktan sonra, konumuza dönelim.

22/51 Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar harcayanlar, onlar da alevli ateşin halkıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki: Kur'ana göre namazı anlatırken, Kur'anı yeni tanıyan ve bu yolda gitmeye çalışanların anlayabilmeleri için sade/anlaşılır/basit anlatmaya çalıştım ve uygulamaya yönelik çok soru geldiği için ayrıca örnek namaz tarifi yaptım. Hem de bu konuda orta düzeyde araştırma yapan kardeşlerimiz için orijinal ayetlerle örnek vermeye çalıştım. Kısaca her düzeyden inananlara hitap etmeye çalıştım. Elbette kusurlarımız olabilir. Varsa kusurlarımız Allah'tan şimdiden af dileriz. Amacımız; hikayelerden müteşekkil, Allah'ın kitabında anlatmadığı din ve uygulamalardan sıyrılmak ve onun eksiksiz, tam ve anlaşılması kolay dediği Kitap'tan GERÇEK Dini ve uygulamalarını izhar edip yaymaktır..

.

.

.

Bu konuda yine ibret verici diğer ayete de baktıktan sonra, konumuza dönelim.

22/51 Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar harcayanlar, onlar da alevli ateşin halkıdır.

 

Ne gerek var bukadar çarşaf gibi yazı yazmayın okunmuyor söyleyeyim.

soru da çok basit bırakın kafaları bulandırmayı net cevap verin bi kerede.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Genel anlamıyla baktığımızda, Salat(sala) kelimesi; hem dua hem namaz hem de destek anlamlarını içerir. Fakat Yüce Allah, vakte bağlı farz namazlarından bahsederken dua ile ayrımı bilinsin diye, "sala" kelimesini "ikame" fiiliyle birlikte kullanır. Yani Türkçe anlamıyla "salayı ikame etmek" anlamına gelir. Sadece "sala", yani dua için, ikame/yerine getirme fiiline gerek yoktur. Yani hiç bir fiil/hareket gerçekleştirmeden kalben de Allah'a dua edebiliriz. Ama salayı ikame etmek deyince bunun fiili bir hareket olduğu anlaşılır. Bu yüzden ben şahsen, salayı ikameyi, Allah'a beden dili ile dua etmek olarak nitelendiriyorum. Rüku ile O'na boyun eğmek, secde ile O'nu Yücelterek tenzih ettiğimizi beden dili ile tasdik etmektir. Bu benim şahsi tanımlamamdır katılan olur katılmayan olur bu önemli değil.

 

 

 

Kur'anda diğer elçiler için salat-ı ikame tabiri bulunmaz. Sadece SECDE kelimesi geçer. Salat-ı ikame İbrahim (AS) ile anılmaya başlar. Rabb'imiz namazı Hz. İbrahim'e öğretmiş ve bu namaz kılma uygulaması nesiller boyu tevatüren gelmiştir. Yani bu uygulama zaten devam ede geldiğinden Kur'an sil baştan/sıfırdan namaz tarifi yapmamıştır. Bu bağlamda şu ayetlere bakacak olur isek:

 

"Rüku edenler birlikte rüku, secde edenler birlikte secde ediniz!" Demek ki süregelen bir uyguluma var ki böyle deniyor. Ve böyle yapmaya devam edin diyor Allah. Şayet bilinmemiş/tamamen unutulmuş uygulama olsa idi, bunun öce ayrıntılı tanımı yapılırdı. Lakin gerek görülmemiş. Ama Allah bu konuda olmazsa olmaz kuralları vermiş. Nedir bu kurallar:

1- Kıyam - Rüku - Secde

2- Kur'andan ayet/ler okumak.

Demek namazdaki diğer ince ayrıntılarda gelenek olan değişen/yanlış olan bir şey yoktu. Yalnız 2. maddeye dikkat ederseniz: Namaz içinde mutlaka Kur'andan ayetler okunacak. Risalet öncesi ortada henüz Kur'an yok!!! mevcut olanlar ise Muharref!!! Bilenenler ise Allah'ın ismi, Sıfatlarından bir kısmı, ve Tekbir.....vs gibi. Bu sebepten İbrahim (AS)dan geleneksel babadan oğula görsel/uygulama olarak devam eden salat-ı iqame uygulamasında "Rüku&secde edenlerle birlikte.....ediniz" diyerek devamını emretmiş ek olarak artık Kur'an indiğinden dolayı, salat-ı iqame içinde SADECE KUR'AN AYETLERI OKUNMASIna dikkat çekilmiştir.

 

 

Bu yüzden ben şahsen, salayı ikameyi, Allah'a beden dili ile dua etmek olarak nitelendiriyorum. Rüku ile O'na boyun eğmek, secde ile O'nu Yücelterek tenzih ettiğimizi beden dili ile tasdik etmektir. Bu benim şahsi tanımlamamdır

 

Kuranın hangi ayetinden rukunun boyun eğmek olduğunu anladınız ? Beden dili dile nasıl secde ettiğinizide açıklamamışsınız.

 

 

Kur'anda diğer elçiler için salat-ı ikame tabiri bulunmaz. Sadece SECDE kelimesi geçer. Salat-ı ikame İbrahim (AS) ile anılmaya başlar. Rabb'imiz namazı Hz. İbrahim'e öğretmiş ve bu namaz kılma uygulaması nesiller boyu tevatüren gelmiştir.

 

İbrahimden muhammedin dönemine kadar namazın tevatüren (yaşayan sünnet) geldiğine nasıl emin olabiliyorsunuz ? Hani sadece tek kaynak kuran idi, niye şimdi kuran dışı bir kaynağa ihtiyaç duydunuz.Hani kuran dışı kaynaklara uymak geçersiz idi.Muhammeden sonra mı bu tevatür bozulmuş ?

 

 

Demek namazdaki diğer ince ayrıntılarda gelenek olan değişen/yanlış olan bir şey yoktu. Yalnız 2. maddeye dikkat ederseniz: Namaz içinde mutlaka Kur'andan ayetler okunacak. Risalet öncesi ortada henüz Kur'an yok!!! mevcut olanlar ise Muharref!!!

 

Mevcut olan kitaplar muharref ama ne hikmetse kitapları bozan bu adamlar namaz konusunda titizlik gösterip bozmadan yaşatmışlar öylemi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki: Kur'ana göre namazı anlatır............................... Bu konuda yine ibret verici diğer ayete de baktıktan sonra, konumuza dönelim.

22/51 Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar harcayanlar, onlar da alevli ateşin halkıdır.

 

Faso fiso, ben artık sormayı bıraktım çünkü, doğru dürüst cevap veren yok. Aydınlatılma buna denir işte.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aklı olan (düşünebilen) İnsan eğer yaşadığı toplumun değer yargılarından habersizse veya o değer yargılarını olaki beğenmiyor ise ve (kendi inandığı her ne ise) karşı olduğu fikir,değer yargılarına karşı inandırıcı olması için müdafa ettiği her ne ise onları savunurken hem objektif,hem dürüst,hemde bilimsel kanıt ortaya koyması gerekir eğer bunları ortaya koyamaz her verilen cevaba karşı avara kasnak gibi veya kırık plak gibi hep aynı yanıtı verirse o İnsan demekki ya bir şey bilmiyor veya kasıtlı olarak bildiğini çarpıtıp doğru olanı yanlış algılanmasını sağlamaya çalışıyor böyle durumlarda o İnsan her kimse hem kendi,kendini aldatıyor hemde muhataplarını bilerek aldatmaya çalışıyor dolayısı ile böyle İnsanlar topluma faydadan çok zarar verir (BİLGİ KİRLENMESİ) sebebide kendine saygısı olmayan İnsanın başkasına saygısı olmaz.

SAYGILAR. :stuart:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aklı olan (düşünebilen) İnsan eğer yaşadığı toplumun değer yargılarından habersizse veya o değer yargılarını olaki beğenmiyor ise ve (kendi inandığı her ne ise) karşı olduğu fikir,değer yargılarına karşı inandırıcı olması için müdafa ettiği her ne ise onları savunurken hem objektif,hem dürüst,hemde bilimsel kanıt ortaya koyması gerekir eğer bunları ortaya koyamaz sorulan her soruya karşı avara kasnak gibi veya kırık plak gibi hep aynı yanıtı verirse o İnsan demekki ya bir şey bilmiyor veya kasıtlı olarak bildiğini çarpıtıp doğru olanı yanlış algılanmasını sağlamaya çalışıyor böyle durumlarda o İnsan her kimse hem kendi,kendini aldatıyor hemde muhataplarını bilerek aldatmaya çalışıyor dolayısı ile böyle İnsanlar topluma faydadan çok zarar verir (BİLGİ KİRLENMESİ) sebebide kendine saygısı olmayan İnsanın başkasına saygısı olmaz.

SAYGILAR. :stuart:

 

 

Bravo tebrik ederim sarıgöl. Ben bile bu kadar güzel seni tarif edemezdim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bravo tebrik ederim sarıgöl. Ben bile bu kadar güzel seni tarif edemezdim.

 

katakuta.

 

Yazdığım yazıda "İSİM YOK" tarif ettiğim " İNSAN" her hangi biri olabilir yani demek istediğim (ARİF OLAN ANLAR)kabilinden bir yazı eğer üstünüze alındıysanız üzülürüm sebebide (yazdıklarımı kişiselleştirmek istemiyorum) siz bayağı bir bilge kişisiniz bu itibarla benim kendimi tarif ettiğimi hemen farkettiğinizden ve sizden bravo almamdan dolayı ayrıca teşekkür ederim ve saygılar sunarım sayın katakuta. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(sarıgöl )

Aklı olan (düşünebilen) İnsan eğer yaşadığı toplumun değer yargılarından habersizse veya o değer yargılarını olaki beğenmiyor ise ve (kendi inandığı her ne ise) karşı olduğu fikir,değer yargılarına karşı inandırıcı olması için müdafa ettiği her ne ise onları savunurken hem objektif,hem dürüst,hemde bilimsel kanıt ortaya koyması gerekir eğer bunları ortaya koyamaz sorulan her soruya karşı avara kasnak gibi veya kırık plak gibi hep aynı yanıtı verirse o İnsan demekki ya bir şey bilmiyor veya kasıtlı olarak bildiğini çarpıtıp doğru olanı yanlış algılanmasını sağlamaya çalışıyor böyle durumlarda o İnsan her kimse hem kendi,kendini aldatıyor hemde muhataplarını bilerek aldatmaya çalışıyor dolayısı ile böyle İnsanlar topluma faydadan çok zarar verir (BİLGİ KİRLENMESİ) sebebide kendine saygısı olmayan İnsanın başkasına saygısı olmaz.

SAYGILAR.

 

 

 

(katakuta)

Bravo tebrik ederim sarıgöl. Ben bile bu kadar güzel seni tarif edemezdim.

 

Ben de aynen katakuta arkadaşım gibi kendinizi tarif ettinizi düşünmüştüm. Çünkü sorulan bir soruya kırık plak gibi hep aynı yanıtı verdiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"İLMİHAL NE DEMEK"

 

Âlimlerimiz ilmi ikiye ayırırlar: Farz-ı ayın ilimler, Farz-ı Kifâye ilimler...

 

Farz-ı Ayın ilimler, yani, kadın-erkek her Müslümanın bilmesi farz ve mecburî olan ilimler, İLMİHAL bilgileridir.

 

İLMİHAL bilgilerinin, hem kadın, hem de erkek her Müslümanın üzerine farz olduğu, Resûl-i Ekrem Efendimizin:

 

"İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümanın üzerine farzdır" hadîsiyle de sâbit olmuştur.

 

Bunun ilerisinde daha birçok ilimler vardır ki, onlar ihtisas yapmak isteyen kişilerin öğrenmesi lâzım gelen

 

İTİKAD (İnanç)

 

İBADET (Amel)

 

AHLAK (Davranış)

 

MUAMELAT (Hukuk)

İlimleridirki bayağı uzundur kısaca ve özet olarak piyasada olan normal bir ilmihal zannedersem sizin öğrenmek istediklerinize yanıt verir. :)

 

Sarıgöl, eline sağlık, iyi bir alıntı yapmışsın.

 

Müslüman olan,- gayrimüslim olan, İslam'ın teşvik ettiğiği ilimi anlasın.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI(sarıgöl @ Aug 1 2007, 04:58 AM)

"İLMİHAL NE DEMEK"

 

Âlimlerimiz ilmi ikiye ayırırlar: Farz-ı ayın ilimler, Farz-ı Kifâye ilimler...

 

Farz-ı Ayın ilimler, yani, kadın-erkek her Müslümanın bilmesi farz ve mecburî olan ilimler, İLMİHAL bilgileridir.

 

İLMİHAL bilgilerinin, hem kadın, hem de erkek her Müslümanın üzerine farz olduğu, Resûl-i Ekrem Efendimizin:

 

"İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslümanın üzerine farzdır" hadîsiyle de sâbit olmuştur.

 

Bunun ilerisinde daha birçok ilimler vardır ki, onlar ihtisas yapmak isteyen kişilerin öğrenmesi lâzım gelen

 

İTİKAD (İnanç)

 

İBADET (Amel)

 

AHLAK (Davranış)

 

MUAMELAT (Hukuk)

İlimleridirki bayağı uzundur kısaca ve özet olarak piyasada olan normal bir ilmihal zannedersem sizin öğrenmek istediklerinize yanıt verir.

 

Muhammedin ilim çindede olsa gidin alın dediği ilimler bunlar demekki?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bucephale adında ünlü bir at vardı. Üzerine kimsenin binmesine izin vermeyen bu hırçın at, büyük İskender'e hediye edilmişti. İskender atın huysuzluğunun sebebini aradı ve çok geçmeden buldu.

Bucephal'in kendi gölgesinden ödü patlıyordu; hayvan sıçrıyor,gölge sıçrıyor,korkununda bir türlü sonu gelmiyordu.

Bunun üzerine İskender, hayvanın yüzünü Güneşe doğru çevirdi; gölgesi ardında kalan hayvanda huysuzluğu bıraktı.

 

Dikkatlle bakıp,sezgiyle düşünülse,gözleri kapalı,bir dolap etrafında,yol aldığını sanıp ömür tüketen beygir, neler anlatmaz bize.

"NİÇİN ALDANMALI İNSAN!"

Hayır,İnsan ne robot ne bir kukla...Doğruya erişmek için,sezgi ve tedbir bekçi olmak şartıyla,hayatta her etkiye açık olmalı İnsan.

" KAFANIN YENİ BİLGİLERE, YENİ KAVRAYIŞLARA KAPANMASI,ZİHNEN ÖLMEK DEMEKTİR."

Farkına varmasa,görmek istemese!de İnsan; bazı şeyler kesin,apaçık bir sinyaldir. Bakmayı öğrenmeliyiz önce, bakışlarımız bir rontgen ışını gibi derinlere sızmalı.Perdeyi aralayıp gerçeği aramalı.

İnsana hayatta yaraşan en güzel şey, peşin yargıdan uzak gerçeği aramaktır.

Anlamak, çıkış yolunu bulmada başlangıçtır.

Anlamak, bizi aldanmaktan,tarafgirlikten korur.

Anlamakla,İnsan gerçek neşeyi bulur.

Anlarsa İnsan gerçeğin yolunu bulur.

Anlamakla sevgi ve gerçek kültür doğar.

Anlamak bizi daha hoşgörülü yapar.

Anlayan İnsan düşünür,düşündükçe'de anlar. :)

 

Küçük şey yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamın 'çöküşü' şu an için anca bir temenni olurdu.

kapitalist sistem ve İslam var şu an sahnede.

öyle veya böyle durum bu.

diger başka görüşler demek ki kıytırık çıktı ki dayanamadılar.

:)

belkide kapitalist sistemin yavrucuklarıydı sözde sistemler.

danışıklı dövüş misali.

yapısı itibariyle İslam dinamik bir karakter arz ediyor.

içerigi tartışılabilirsede, dinamikligi kesindir.

inanmıyorsanız bakın şöyle bir dünyaya....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.