Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

_asi_

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.917
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

_asi_ tarafından postalanan herşey

  1. Hoşgeldiniz Bratiya Gelan
  2. _asi_

    Meksika

    nehri ayrı başlık altında açınca resmini kullanırım
  3. _asi_

    Meksika

    Meksika DEVLETİN ADI: Mesika Birleşik Devletleri BAŞŞEHRİ: Mexico City NÜFUSU: 84.439.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 1.972.546 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca DİNİ: Katolik PARA BİRİMİ: Meksika Pesosu Batıda Pasifik Okyanusu, doğuda Karayip Denizi ve kuzey doğuda Meksika Körfezi arasında yer alan Orta Amerika ülkesi. Meksika, kuzeyde Amerika Birleşik Devletleri sınırında geniş olup, Guatemala ve Belize ile komşu olduğu güneydoğuya doğru daralarak, bir üçgeni andırır. Yucatan Yarımadası ve kuzeybatıdan Pasifik Okyanusuna sokulan Baja (Aşağı) Kaliforniya bu görüntüyü bozar. Yengeç dönencesi, ülkeyi hemen hemen eşit iki parçaya ayırır. Yüzölçümü bakımından Latin Amerika’nın üçüncü büyük ülkesi olan Meksika, 14° ve 32° 43’ Kuzey enlemleri ile 86° 47’ ve 117° 07’ Batı boylamları arasında yer alır. Tarihi Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir. M.Ö. birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezi yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular. Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti. Bu imparatorluk, 4. yüzyılda tarih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi. Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezi yaylada ve körfez kıyısında geliştiler. Bunlara klasik medeniyetler adı verilir. Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler. Aztlan’dan gelen Mexica kabileleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler. Aztekler, kabileler arası rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Sadece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonaktası, Zopatekleri ve Mikstekleri hakimiyeti altına aldılar. İspanyollar ülkeyi ele geçirmek için, Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar. 1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular. Meksika, 1535’te İspanyanın genel valiliği haline geldi. İspanyol istilası, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17. asır sonuna kadar, devam etti. Ekseriya acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücadele etti ve yerli medeniyet yok edildi. 1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1.500.000’e düştü. Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idaresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hale geldi. 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler. 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Naibine Cordoba Antlaşması imzalatıldı. 1824’te bağımsızlık ilan edildi. Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi takip etti. Santa Anna’nın diktatörlüğü esnasında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi. 1855’te liberaller başarı kazandı. Bir iç savaş sonunda Juarez muhafazakarları kazandı, fakat bunlar dış borçları tehir etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askeri müdahalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Latin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istila etti. Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti. Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilalci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi. Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti. Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı. Bunun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bazan öldürücü bir siyaset başladı. Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dini mücadeleleri yatıştırarak modernleşme politikası takip etti. İkinci Dünya Savaşından sonra sanayileşmeye büyük önem verildi. Fiziki Yapı Topraklarının yarısından fazlası deniz seviyesinden 900 m yüksek olan Meksika, çok dağlık bir ülkedir. Dağların çoğu, Amerika’daki dağların birer uzantısıdır. Meksikanın en hakim coğrafi manzarasını kuzey sınırından Tehvantepec, Berzahına (ince uzun kara parçasına) kadar uzanan yüksek arazi teşkil eder. Berzahın ötesinde Orta Amerika’ya doğru devam eden Chiapas dağlık arazileri bulunur. Genellikle dağlık olan Aşağı Kaliforniya, üçüncü bir bölge meydana getirir. Üç alçak arazi Meksika yeryüzü şekillerinin büyük bileşenlerini tamamlar. En büyük doğuya ve kuzeye doğru genişleyen 200 km genişliğindeki Yucatan Yarımadasıdır. İkinci büyük ova Texas kıyı ovalarının bir devamı olan körfez kıyı ovasıdır. Bu ova kuzeyde geniş olup, Veracruz yakınında güneye doğru daralır, sonra Mexico Körfezinin güney tarafında tekrar genişleyip Yucatan Yarımadasının kireçtaşı platformuna ulaşınca birdenbire son bulur. Büyük alçak arazilerin en küçüğü ve en fazla dalgalısı Pasifik kıyı ovasıdır. Bu da kuzeyde geniş olup, güneye doğru daralır. Tehvantepec Berzahının doğu bölgesinden itibaren ova bir kere daha devamlı hale gelir ve genişler. Meksika coğrafyası, yüksek arazileri, çok sayıda havza ve dağları ihtiva eder. Bunların en büyüğü, kuzey sınırından Mexico City enlemine kadar uzanan merkezi yayladır. Bu yayla doğudan ve batıdan Sierra Madre Oriental, güneyden Sierra Volconica Transversal Dağları ile kuşatılmıştır. Yayla üzerindeki dağ silsileleri, zemini, kuzeyde yükseklikleri 900 ila 1200 m arasında değişen, güneyde ise 2150 ila 2450 m’ye ulaşan çeşitli havzalara böler. Güney Meksika’daki dağlık arazilerin batı kısmını, dar vadileri ve pek az yüksek arazi havzaları ile bir dağ sistemi meydana getiren Sierra Madre Del Sur teşkil eder. Doğu kısmında, 1850 ila 2500 m yüksekliğe erişen, güneyden Chiapas Vadisi kuzeyden körfez kıyı ovası ile çevrili bir yayla yer alır. Bu yaylanın batı kısmında, verimli Oaxaca yüksek arazileri bulunur. Chiapas Vadisinin güneyinde Sierra Madre de Chiapas mevcut olup, Guatemala sınırı boyunca 4000 m’ye ulaşan volkanlardan meydana gelir. Üçüncü yüksek arazi olan Baja Kaliforniya, 1300 km uzunluk ve 50 ila 240 km genişlikle yarımadayı kaplayan bir dağdır. Yükseklikleri kuzeyde 3000 m’yi ve daha güneyde ise 2000 m’yi aşar. Yarımadanın kuzeydoğusunda Colorado Deltası büyük bir alçak arazi meydana getirir. Üçüncü yüksek arazi olan Baja Kaliforniya, 1300 km uzunluk ve 50 ila 240 km genişlikle yarımadayı kaplayan bir dağdır. Yükseklikleri kuzeyde 3000 m’yi ve daha güneyde ise 2000 m’yi aşar. Yarımadanın kuzeydoğusunda Colorado Deltası büyük bir alçak arazi meydana getirir. Meksika yalnız dağlık değil aynı zamanda volkaniktir. Geçmişteki volkanik faaliyetlerin varlığı ülkenin hemen hemen bütün kısımlarında görülür. En büyük volkanik unsur Meksikayı batıdan doğuya doğru ortadan bölen Sierra Volcanica Transversal’dir. Bu bölgedeki manzara binlerce eski kül konileriyle ve yüksek volkanik tepelerle karakterize edilir. Bunların pek azı devamlı kar tutacak kadar yüksektir. Hala faal volkanik tepelere rastlanır. 1943’teki büyük bir patlama sonucunda Michoracan eyaletinde deniz seviyesinden 2808 m yüksekliğinde Parieutin Tepesi ortaya çıkmıştır. Zelzeleler bilhassa Pasifik kıyısında ve Kaliforniya körfezinde olmak üzere Meksika’da yaygındır. Sierra Volcanica Transversal üzerinde de sık sık vuku bulan zelzeleler, çok yoğun nüfuslu bu bölgede büyük zararlara sebep olur. Kuzey Meksika’da pek az nehir bütün sene boyunca akar. Bunların çoğu, ovaların ve yaylaların üzerinde yükselen nemli dağlardan doğar. Colorado Nehri, Kaliforniya Körfezi başlangıcında büyük bir delta meydana getirir fakat suyun çoğu, bitki sulamasında kullanıldığından denize ulaşmaz. Kuzeybatı Meksika’daki diğer büyük nehirler Yaqui ve Fijerte’dir. Orta ve güney Meksikadan Pasifik Okyanusuna dökülen nehirler daha nemli bölgelerden geçer ve suları daha gürdür. En önemlileri Santiago ve Balsas’tır. En önemli nehir, büyük bölümü Meksika’yı ABD’den ayıran ve Meksika Körfezine dökülen Rio Grande’dir (veya Rio Bravo). Daha güneyde Panisco, Tecolutla, Papalcapan, Grijavala ve Uslumaeinta’dır. Merkezi yaylada, denize çıkışı olmayan birçok nehirler, kapalı havzalar meydana getirir. Orta Meksika birçok büyük ve çekici gölleri ihtiva eder. En büyüğü Guadalajora yakınındaki 1080 km2lik Chapola Gölüdür. Meksika kıyılarının uzunluğu 9995 km olup, bunun üçte ikisinden fazlası Pasifik Okyanusu ve bunun birer parçası olan Kaliforniya ve Tehuantepec Körfezindedir. Kalan kıyılarsa Meksika Körfezi ve Karayib Denizindedir. İklim Meksika tropikal bölgede yer alır, iklimi (alçak kesimlerde, Yucatan Yarımadası) sıcak ve nemli olup, yüksekliğe bağlı olarak değişiklikler arzeder. 750 ila 900 m’den daha alçak tropikal araziler sıcak bölgeyi meydana getirmekte olup, bu yerlerde yıllık sıcaklık ortalaması 24°C’nin üstündedir. Ilıman bölge yıllık sıcaklık ortalaması 18° ila 24°C arasında değişen ve yüksekliği 1850 m’ye ulaşan yerlerdir. Meksika yüksek arazilerinin çoğu bu sıcaklık bölgesindedir. Daha soğuk bölgede yıllık sıcaklık ortalaması, 13° ila 18°C arasındadır. 3000 ila 3300 m arasında 10°C, 4200 ila 4500 m’nin üstünde ise 0°C’nin altındadır. Güneydoğuda yazın meydana gelen oldukça nemli Atlantik-Karayib sıcak hava akımının sonucu olarak mevsimlik yağış 1016 mm’yi aşar. Yağış, kuzey ve kuzeybatıya doğru azalarak, kuzeybatı ucunda yağış miktarı 130 mm’ye düşer. Kışın Kuzey Meksika’da atmosfer basıncı yüksek ve nisbi nemlilik azdır. Ara sıra ekim ve ocak ayları arasında Merkezi Kanada’dan Meksika içine ve Meksika Körfezi üzerine doğru soğuk hava dalgası eser. Soğuk hava fırtınalı bir cephenin arkasına Tehuantepec Berzahından geçer. Bu kuzey fırtınaları zamanında kıyı ovalarında don görülür. Yazın kuzey ve kuzeybatı sıcak ve kuraktır. Bilhassa Kaliforniya Körfezinin başlangıcına yakın olan araziler oldukça sıcaktır. Her yıl en az 15 günde bir 43°C veya daha üstüne ulaşır. Burası Meksika’nın en sıcak bölgesidir. Tabii Kaynakları Meksika’nın güney ve güneybatısında bitki örtüsü, tropikal ormanlar, gür çalılıklar ve otlaklardan meydana gelir. Kuzeyde ve kuzey batıda ise bitki örtüsünü bozkır veya gür çalılıklar teşkil eder. 4000 m’nin üstünde Tundraya rastlanır. Meksika tropikal ormanlarının çoğu Meksika Körfezi kıyı ovasında, Yucatan Yarımadasının güney kısmında ve bunlara komşu olan yüksek arazilerin aşağı yamaçlarında yer alır. Bu ormanların ekonomik değere haiz ağaçları arasında en çok bilinenleri, sedir, bakkam ağacı, kopal (vernik imalatında kullanılan bir reçine), koyu kırmızı ve güzel kokulu odunları olan ağaçlardır. Meksika’da, hem Kuzey Amerika’ya hem de Güney Amerika’ya mahsus hayvanlara rastlamak mümkündür. Kurt, kır kurdu (ABD’de bulunan bir çeşit çakal), yaban sığırı, ayı, kunduz gibi Kuzey Amerika hayvanları çok raslananlardır. Her iki taraftaki alçak arazilerde ve güneye doğru Jaguar (Amerika’ya has kaplan cinsinden yırtıcı bir hayvan), puma, maymun bulunur. Bunlardan başka vaşak, porsuk, su samuru, tapir, kokarca (Kuzey Amerika’da bulunan sansargillerden bir hayvan), geyik, fok bulunur. Meksika zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir. Önemli madenleri demir, gümüş, altın, petrol ve kömürdür. Nüfus ve Sosyal Hayat Günümüz Meksika halkı, eski ve yeni dünya insanlarının birbiriyle karışmasından meydana gelmiştir. Nüfusun % 15’ini beyazlar, % 25’ini yerliler, geri kalanını ise melezler teşkil eder. Yerlilerin çoğu şu bölgelerde yaşar: Mahuatlar Orta Meksika’da; Zapotekler, Mikstekler, Mazetekler ve diğerleri Oaxaca ve Veracruz dağlarında; Tzetzal ve Tzotziller Orta Chiapas’ın yüksek arazilerinde bulunur. Yerlilerin yüksek arazilerde toplanmasına büyük istisna olarak Mayalar, Yucatan Yarımadasında yerleşmişlerdir. Merkezi yayla büyük grupların pekçoğunu ihtiva eder. En büyük iki şehir olan Mexico City ve Guadalajora burada bulunur. Meksika’da ölüm oranı binde sekiz, doğum oranı ise binde kırk ikidir. Bu da dünyanın en büyük nüfus artış oranlarından biri olan % 3,4’e tekabül eder. Yüksek nüfus artış oranının bir sonucu olarak çok genç bir nüfus ortaya çıkmıştır. Nüfusun % 46’sı 15 yaşının altındadır. Bu oran devam ederse nüfus her 22 yılda iki kat artacaktır. Köylü nüfusundaki doğum oranı daha yüksek olmasına rağmen, şehir hayatına geçiş muntazaman artmaktadır. Günümüzde şehirde yaşayanlar, halkın % 59’unu meydana getirir. Her ne kadar Meksikalılar yıllardır ABD’ye kaçak giriş yapmakta iseler de, bu olay günümüzde yüksek miktardaki kaçak işçi sayısı sebebiyle, büyük bir devlet meselesi haline gelmektedir. Çoğu uzmanlar bugün, ABD’de 6 ila 8 milyon kaçak işçi olduğunu söylemektedir. Bunun üçte ikisi Meksikalıdır. Tevkif edilen kaçak Meksikalı sayısı 1965’lerde 50 bin iken, 1975’li yıllarda 700 bine ulaşmıştır. Meksika bir tezatlar ülkesi olarak bilinir. Halkın % 95’inin Katolik olduğu bu ülkede, her ne kadar şiddetli olarak uygulanmasa da; anayasa, kiliseye karşı ağır şartlar ihtiva eder. Hiçbir kilise toprak sahibi olamaz, hatta bütün kilise binaları devlete aittir. Meksika’da resmi öğretim programı iki yıllık okul öncesi veya ana okulu denilen öğretimle başlar. Bunu 6 yaşından itibaren 6 yıllık bir öğretim takip eder. İlk öğretime kayıtlı öğrenciler, toplam kayıtlı öğrencilerin % 75’ini, yüksek öğretimdekiler bunun % 3’ünü meydana getirir. Ülkenin resmi dili İspanyolcadır. Bundan başka yerliler arasında Nahuatl, Aztek, Maya, Zapotek, Totonok, Chinantek, Mazatek, Chorotega, Farask dilleri konuşulur. Siyasi Hayat 1910’da diktatör Porfino Diaz’ın düşmesi ile Meksika’nın siyasi, ekonomik ve sosyal hayatında değişiklikler olmuştur. Bir halk ayaklanması ve yaygın kargaşa ortasında 1917 Anayasası hazırlanmıştır. Anayasa milliyetçilik prensiplerini, sosyal adaleti, siyasi liberalizmi din ve ırk hürriyetlerini ortaya koymuştur. Anayasa’ya göre; devlet başkanı ikinci kez seçilemez, kiliseyle devlet birbirinden ayrılmıştır, eğitim mecburidir. Kuvvetler ayrılığı prensibi geçerlidir. Yani yasama, yürütme ve yargı organları birbirinden bağımsızdır. Fakat uygulamada siyasi güç, büyük yetkilere sahip başkanın elinde toplanmıştır. Altı yıllık bir süreden sonra tekrar seçilememesine rağmen, meclise hükmeder ve kendisinden sonra geleni fiilen seçer. Siyasi faaliyetler halka yakın gözükmekle birlikte, halk gerçekte Meksika siyasi hayatına pek az iştirak eder. Toplumu; büyük iş sahipleriyle orta sınıf şehirli işçiler ve köylüleri temsil eden teşkilatlanmış çıkar grupları temsil eder. Bunların bir sonucu olarak Meksika’nın rejimi bazıları tarafından, bürokratik-otoriter ve halkçı-birleştirici olarak kabul edilir. Meksika siyasi hayatının çarpıcı bir unsuru Kurucu İhtilalci Partidir (Partido Revulicianasio Institocional veya PRI). PRI hemen hemen bütün seçimleri kazanır ve düzenli olarak başkanlık ve kongre seçimlerinde oyların % 90’ından fazlasını alır. Kongre, Millet Meclisi ve Senato’dan müteşekkildir. Her milletvekili, özel temsil hakkı tanınmış azınlık partileri tarafından seçilenler hariç, bir seçim bölgesinden oy sahipleri tarafından seçilir. Her eyaletteki oy sahipleri kendilerini temsil etmek üzere iki senatör seçer. Başkandan farklı olarak Parlamenterler peş peşe seçilmeyip, aralıklarla defalarca seçilebilir. Toplam oyun % 2,5’ini kazanan herhangi bir parti Millet Meclisinde beş sandalye elde eder, sonraki her % 0,5’lik artı oy için bir sandalye kazanır. Eyaletler, kuruluş ve uygulama bakımından zayıftır. Bunların görevi federal hükümetin programlarını yürütmekle sınırlıdır. 1917 Anayasası belediyelerin hür ve bağımsız olduğu prensibini ortaya koymuştur. Fakat bunlar uygulamada büyük ölçüde federal hükümete bağlıdır. Ekonomi Meksika’nın nüfus artışı, ülke ekonomisine büyük ölçüde tesir eder, her yıl yaklaşık 800.000 kişilik net iş gücü artışı vardır. Bunlara iş temin edilmesi gerektiğinden büyük bir mesele ortaya çıkar. Meksika’da gelir dağılımında büyük eşitsizlik vardır. Sanayi işçileri, tarım işçilerine nazaran beş misli fazla gelire sahiptir. Bu büyük fark, mamul tüketim maddelerinin iç piyasada yaygın olarak satılmasını geciktirmektedir. Meksika sanayisi büyük ölçüde ülkenin yeraltı zenginliklerini işlemeye dayanır. Çelik, sanayi sektöründe önemli bir rol oynar. Yıllık çelik üretimi beş milyon tonun üstündedir. Çelik, uzun zamandan beri öncelikle Kuzey Meksika’da (Monclova ve Montorkrey) üretilmektedir. Veracruz’da, Ciuda Lazaro Carden’da yeni çelik fabrikaları açılmıştır. Kömür üretimi yetersiz olup, 11.000.000 ton civarındadır. Yeni bulunan petrol yatakları (Poza Rica, Panuco, Veracruz’un kuzeyi) ile petrol üretimi yılda 910.137.000 varile çıkmıştır. Tabii gaz ve petrol iç ihtiyaçlara cevap verir ve çoğu sanayi tesislerinin temelini teşkil eder (Tampico, Poza Rica, Mexico City’de petrol rafinerileri). Meksika, gümüş üretiminde (2400 ton) Kanada’dan sonra dünyada ikincidir. Flor, baryum oksit ve tuz, ABD’ye ihraç edilir. Sodyum güçlü bir selüloz sanayiine imkan verir. Bu sanayi bilhassa Mexico City’de Veracruz’da, Colima’da ve Chihvahua’da gelişmiştir. Ülkede kimyevi gübre sanayii de gelişmiştir. Çimento, kauçuk otomobil sanayileri de önemlidir. 1910 ihtilalinden önce köylü ailelerin % 95’inin toprağı olmadığı tahmin edilmektedir. Bu ihtilalin getirdiği tarım reformuyla köylüye toprak dağıtılmıştır. 1910’dan beri önceden toprağı olmayan üç milyon tarım işçisi 90 milyon hektarlık toprak sahibi olmuştur. Tarım sektöründeki üretim artışı, nüfus artışını karşılayacak seviyede değildir. İç piyasadaki talep, dayanıklı mallar, tahıl (buğday ve mısır) süt tozu, yağ tohumları ithal edilerek karşılanmaktadır. Pamuk, şeker, sebze, meyve, taze süt, iç tüketime ayrılmıştır. Mısır, Meksika’nın her tarafında yetiştirilir. Ülke topraklarının ekime elverişli olan kısmının yaklaşık yarısı bu bitkiye ayrılmıştır. Fasulye, en çok ekilen ikinci bitkidir. Diğer bitkiler sınırlı miktardaki topraklarda yetiştirilir. 800.000 hektardan fazla bir arazide, bilhassa kuzeybatının sulanan vadilerinde ve Merkezi Bajio bölgesinde buğday ekilir. Süpürge darısı (sorghum) üretimi artırılmaktadır. Kış sebzeleri bilhassa kuzeybatıdaki Sinalova eyaletinde yetiştirilir. Tropikal bitkiler kıyı bölgelerinde ve güneyde yetişir. Meksika’da ithalat ve ihracat dengesizdir. Ticaret açığı, çok fazladır. En çok mamül maddeler ithal edilir. Tarım ürünleri (bilhassa sığır, kahve kış sebzeleri) ihraç mallarının % 25’ini teşkil eder. Meksika’nın en büyük müşterisi ABD olup, ihraç mallarının % 63’ü bu ülkeye gider. İthalatın büyük çoğunluğu da bu ülkeden yapılır. Turizm ülkeye her yıl bir milyar dolarlık gelir sağlamaktadır. Ayrıca artan iş gücüne, iş sahaları temin edilmektedir. Ulaşım: Meksika 26.000 km’lik demiryolu ağına sahiptir. Karayollarının uzunluğu 235.431 km’ye ulaşır. Karayollarının % 45’i asfalt kaplanmıştır. Meksika Körfezi kıyısındaki Veracruz ve Pasifik kıyısındaki Acapulco, Meksika’nın eski deniz limanlarıdır. Diğer büyük limanlar, körfez kıyısındaki Tampico ve Pasifik kıyısındaki Mazotlan, Manzanillo ve Cindada Lazero Cardenas’tır. Ülkede hava ulaşımı çok yaygındır. Birçok şehirlerinde havaalanı olup, sayısı 78’i bulmaktadır.
  4. _asi_

    Antigua ve Barbuda

    Antigua ve Barbuda Antigua ve Barbuda Karayip Denizi'nin doğusunda yer alan iki adadan oluşan bir ülkedir. Haritada batıdan doğuya bakıldığında Küba, Haiti ve Porto Riko gibi üç büyük adanın doğusunda yer alan ve kuzeyden güneye uzanmış Küçük Antiller'deki küçük ada ülkelerinden biridir. Tarih Yerli halklar M.Ö. 2400 yıllarında buraya yerleşmişlerdi. Kristof Kolomb, 1493'teki ikinci seyahatinde adaya çıkmış ve Antigua adını vermiştir. Sonraki yüzyıllarda İspanyol, Fransız ve İngilizlerin arasında el değiştirdi. İngilizler 1667'de Antigua'ya İrlandalı Katolik köleler getirerek burayı koloni yaptılar. Kölelik sistemi 1834 ylında kaldırıldı. Antigua ve Barbuda 1981 yılında, Kanada, İskoçya, İngiltere, Avustralya, Galler, Yeni Zelanda gibi İngiliz Milletler Topluluğu'na bağlı bir bağımsız ülke oldu.
  5. _asi_

    Bahamalar Başkent Nassau

    Nassau Nassau, Bahamalar'ın başkenti. New Providence Adasının kuzeydoğu kıyısında yer alan bir liman kenti ve dünyanın başlıca tatil merkezlerinden biridir. Adını Oranje prensi Nassaulu Willem'den (1689-1702 arasında İngiltere kralı III. William) alır. Ilıman bir iklimi olan kentin batısındaki Ardastra Bahçeleri'nde ender rastlanan tropik bitkiler yetiştirilir. Nüfus 210,832
  6. _asi_

    Bahamalar

    Bahamalar Bahamalar (İspanyolca’da bajamar “Sığ Deniz”), tam adı Bahama Milletler Topluluğu , Batı Hint Adalarının kuzey-kuzeydoğu sınırını oluşturan takımadalar ve ülke. ABD’nin Florida eyaletinin güneydoğu kıyısı açıklarında Küba ve Hispaniola’nın (Haiti ve Dominik Cumhuriyeti) kuzeyinde yer alır. 700 kadar ada ile sayıları 2400’e ulaşan çıplak kaya oluşumunu kapsar. Bahamalar’ın toplam yüz ölçümü 13939 km², Nüfusu (1991) 261.000’dir. Başkenti en önemli ada olan New Providence’deki Nassau’dur. Diğer önemli adaları ise Andros, Büyük Bahama ve Eleuthera’dır. Tarih Bahamalar’ın ilk sakinleri Kristof Kolomb’un Lucayan adını verdiği Aravak Yerlileriydi. Bunların kökeni Güney Amerika’dan gelen ve Karaip’ler tarafından kuzeye Antil Denizi’ne sürülen Aravaklara dayanmaktadır. Komşu Karaiplerin tersine genellikle barışçı olan Aravaklar daha çok balıkçılık ve tarımla uğraşır insan eti yemezlerdi. 1492‘de Yenidünya’ya varan Kristof Kolomb’un ilk olarak Bahamalarda Yerlilerce Guanahani olarak adlandırılan adaya ayak bastığı sanılmaktadır. İspanyollar Bahamalar’a yerleşmek için bir girişimde bulunmadılar ama düzenledikleri baskınlarla barışçı Aravakları toplayıp Hispaniola madenlerinde çalıştırdılar. Bu köle avları sonucu adaların nüfusu azaldı. Yüzyıl kadar sonra İngiliz göçmenler buraya geldiğinde adalarda hiç bir insan yaşamıyordu. 1629’ da İngiliz Kralı I. Charles Bahamları bakanlardan birine bağış olarak verdi. Bahamalar 1970’te Albermarle dükünün de aralarında yer aldığı Güney Carolina kolonisi sahiplerine yeni bir mülk kolonisi olarak verildi. Korsanlık başlıca geçim kaynağı ve yaşam biçimi haline geldi. Bahamalar 1917’ de yeniden tahta bağlandıktan sonra korsanlığa son vermek için ciddi çabalar gösterildi. İlk krallık valisi olan Woodes Rogers büyük ölçüde kendi servetini harcayarak korsanlığı önlemeyi başardı. 1776’da bir kaç gün ABD Deniz Kuvvetlerinin, 1782-83 arasında da İspanya elinde kalan adalar, Versailles antlaşmasıyla (1783) yeniden İngiltere’ye verildi. Mayıs 1963’te Londra’da toplanan bir konferansta adalar için yeni bir anayasa hazırlandı. 1967 genel seçimlerinde Lynden Pindling liderliğinde iktidara gelen İlerici Liberal Parti, ırk ayrımına son verilmesi ve tam bağımsızlık için çalışarak ekonomide yabancıların yerini Bahamalalıların almasını sağladı. Bahamlar 1973 yılında bağımsızlığını kazandı.Bahamalar 1983’te Karayipler Topluluğu ve Ortak Pazarı’na (CARICOM) üye oldu. Doğal Yapı Bahamalar güney ve batısındaki karalardan derin kanallara ayrılan bir denizaltı yükseltisinin su üstüne çıkmış uzantılarından oluşur. Çoğu dar ve uzun olan adaların Atlas Okyanusu’na bakan kuzeydoğu yamaçlarında kıyıya vuran dalgaların ve alize rüzgarlarının taşıdığı kumlardan oluşmuş tepecikler uzanır. Bahamlar’ın en yüksek noktası Cat Adasındaki Alvernia Dağıdır. Adaların etrafı mercan kayalıklarıyla çevrilidir. Bahamalar’da hiç akarsu yoktur. İklim Bahamalar’ın iki mevsimli yumuşak astropik iklimi büyük ölçüde Gulf Stream Akıntısı ile Atlas Okyanusu'nun meltemlerinin etkisi altındadır. Ortlama sıcaklık kış aylarında 21 derece, yaz aylarında 27 derecedir. Nüfus Bahamalar’da Avrupalılar ile köle ticareti yoluyla adalara getirilen Afrikalıların karışımından oluşan bir halk yaşar. Yalnızca 22 kadar ada ve köyde yerleşim vardır. Nüfusun %59,1’i kentlerde %40,9’u kıyılarda yaşar. Bahamlarda nüfusun beşte ikisi 15 yaşın altındadır. Ülkenin resmi dili İngilizcedir. Ekonomi Büyük ölçüde turizm ve uluslararası finans hizmetlerine dayanan bir Pazar ekonomisine sahip olan Bahamalar’ın 1989 gayri safi milli hasılası (GSMH) 2 Milyar 820 Milyon ABD dolarını bulmuştur. Tarımın GSMH ve istihdam içindeki payı %5 dolayındadır. Ülkenin gıda gereksiniminin nerdeyse tümü büyük ölçüde ABD’den yapılan ithalatla sağlanmaktadır. Bölgenin bol güneşli iklimi domates, muz, ananas, mango, guava, guanabana ve greyfurt gibi meyvelerin yetiştirilmesine elvermektedir. Madencilik yalnızca tuz ve çimento üretimine dayanır. Bahamalar’ın en önemli sanayi merkezi olan Büyük Bahama’daki Freeport’ta büyük bir çimento fabrikası vardır. Kültürel Yaşam Yerel halkın özelliklerini yansıtan Bahama kültürü, komşu adalardan gelme bazı etkiler de taşır. Çeşitli geleneksel toplu eğlencelerin en önemlisi Noel’ i izleyen günde ve yılbaşında düzenlenen Jankanoo geçit törenidir. Törene katılanlar özel olarak kendilerine ayrılan ana caddede süslü giysiler içinde inek çanları ve davullar çalarak yürür ve Afrika kökenli goombay ritmi eşliğinde dans ederler. Nassau’da amatör koro tiyatro ve dans toplulukları yerel özellikler taşıyan gösteriler sunarlar. Bahamalılar son yıllarda resim ve edebiyat alanında çeşitli eserler vermişlerdir.
  7. _asi_

    Barbados Başkent Bridgetown

    Bridgetown Bridgetown, 96.578'lik nüfusu ile Barbados'un başkenti ve en büyük şehridir. 13°7′K, 59°37′B koordinatlarında Carlisle Körfezi kıyıları kurulmuştur. Şehrin kurulu olduğu yere ilk yerleşenler 1628 yılında gelen İngilizlerdir. Bugün Bridgetown, Karayip bölgesinin en önemli finans merkezlerindendir. Bridgetown şehri, 39 kilometrekarelik bşr alanda kuruludur. Bugün şehir merkezinin kurulu olduğu yer geçmişte bir bataklık olup, şehrin gelişmesinin önünü açabilmek için kurutulmuş ve doldurulmuştur. Kentin göbeğinde Careenage ve Constitution adları verilen iki akarsu bulunur. Oldukça sığ olmasına karşın bunlardan Careenage şehri kabaca iki parçaya ayrırır. Yağmurlu dönemlerde Constitution Nehri'nün suları yükselerek Careenage Nehri ile birleşir ve şehirdeki yağmur suyunun açıkdenize taşınmasına yardımcı olur. Barbados'ta ve dolayısıyla başkent Bridgetown'da tropkal iklim hüküm sürer. Tarih İlk İngiliz yerleşimciler adaya geldiğinde , ada tümüyle yerleşim olmayan ya da terkedilmiş bir yerdi. Daha önce bu adada yerlilerin yaşamış olduğuna ilk kanıt Careenage Nehri'nin üzerine yapılmış bir köprü olmuştur. Bu köprünün Karayipler bölgesinde yaşayan Arawaklar tarafından yapılmış olabileceği düşünüldü. Bu köprü kalıntılarının bulunmasının ardından İngilizler burayı Indian Bridge yani Yerli Köprüsü olarak adlandırmaya başladılar. Arawakların, Karayip bölgesinde yaşayan bir başka topluluk olan Caribler tarafından bir istila sonucu Barbados'tan yakınlardaki bir başka ada olan Saint Lucia'ya sürüldüğüne inanılmaktadır. Şehirde İngilizler tarafından Careenage Nehri'nin üzerine yeni bir köprü yapılmasının ardından, şehrin adı Bridgetown (Köprükent) olarak kalmıştır. PARLAMENTO BİNASI
  8. _asi_

    Barbados

    Barbados Barbados, bağımsız bir ada ülkesidir. Kabaca 13° Kuzey ve 59° Batı da bulunur. Güney Karayipler bölgesinde uzanan ülke Karayip Antil Adaları zincirinin bir parçasıdır. Amerika ülkeleri'nden biridir. Konumuyla Güney Amerika kıtasına bitişiktir. Venezuela'nın yaklaşık 434 kilometre (270 mil) kuzey doğusundadır. Barbados'a en yakın ada komşuları Saint Lucia, Saint Vincent ve Granada batıda, Grenada güney batıda ve Trinidad Tobago güneyde olup Barbados bu ülke ile şimdi sabit resmi denizcilik sınırını onunla paylaşır. Barbados'un toplam karasal alanı yaklaşık 430 kilometre karedir (166 mil kare)dir. Adanın iç kısımlarındaki bazı yüksek bölgeleri ile bayağı yanaltıcıdır. Barbados'un organik bileşiminin volkanik olmayacağı düşünülür. Ve ağır basan bileşim kireçtaşı mercanıdır. Adanın atmosferi, Atlas Okyanusundan sürekli esen alize rüzgârlarının devamlılığı ile sıcaklığın ılıman olduğu tropikal bir iklim dir. Ülkenin bazı çok gelişmemiş sahaları ağaçlık ve fundalıklara sahiptir. Adanın iç bölgelerindeki diğer kısımları tarım endüstrisine katkıda bulunur. Buralarda geniş şeker kamışı çiftlikleri serpilmiş olup aşağıdaki güzel deniz sahili manzarasına sahiptir. Barbados, gelişen dünyada en yüksek yaşam standartlarından birine ve okur yazarlık oranına sahiptir. Onun, küçük coğrafik hacmine rağmen, Barbados sürekli olarak (kalıcı bir şekilde) İnsan Gelişme İndeksi'ndeki (Human Development Index) sıralamada üstteki 30 ülke içerisindedir. Hâl-i hazırdaki sıralamada Amerika kıtasında (Kuzey ve Güney) üçüncüdür. Ada, aynı zamanda yoğun turist uğrak noktasıdır. Ayrıca ünlü şarkıcı Rihanna da Barbadosludur. Tarihi Barbados'un en erken sakinleri Amerikan göçebeleri idi.Göçmenlerin üç dalgası kuzeye,Kuzey Amerika'ya hareket ediyordu.İlk dalga Saladoid-Barrancoid grubu idi çiftçi ve balıkçı idiler.Güney Amerika'ya (Venezuella'nın Orinoco vadisi)İ.Ö.350 de kanoları ile vardılar.Awarak insanları ikinci göçmen dalgası idi,Güney Amerika dan yaklaşık İ.Ö.800 yılında varan.Awarak yerleşimi adada Stroud Point,Chandler Bay,Saint Luke's Gully(Aziz Luke nin su kanalı),ve Mapp's cave(Mapp in mağarası) bölgeleridir Coğrafya Konum: Karayipler'de, Atlas Okyanusu`nun batısında, Rüzgarüstü Adalarının 160 km doğusunda, Venezuela`nın 435 km kuzeybatısında yer alır. Coğrafi konumu: 13 10 Kuzey enlemi, 59 32 Batı boylamı Harita konumu: Orta Amerika ve Karayipler Yüzölçümü: toplam: 431 km² kara: 431 km² su: 0 km² Sınır komşuları: 0 km Sahil şeridi: 97 km İklimi: Tropik iklimin egemen olduğu adada kuru (Aralık-Mayıs) ve yağışlı (Haziran-Kasım) geçen iki mevsim görülür. Antiller kasırga alanın güney sınırındaki yer alan ülkede daha önceki yıllarda kasırgalar büyük yıkımlara yol açmıştır. Arazi yapısı: Ada tortul kayaçları kaplayan ve kalınlığı 90 m`ye ulaşan mercan birikintilerinden oluşmuştur. En yüksek noktası olan Hillaby dağının bulunduğu kuzey kesimi dışında, genellikle alçak ve düzdür. Yüzey suları oldukça azdır. Az sayıdaki doğal su kaynakları, kireçtaşı yataklarında toplanan yeraltı sularıyla beslenir. Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Atlas Okyanusu 0 m En yüksek noktası: Hillaby Dağı 336 m Doğal kaynakları: Petrol, doğal gaz, balık Arazi kullanımı: işlenebilir toprak arazi: %37.21 sürekli ekinler: %2.33 otlaklar: %5 ormanlık arazi: %12 diğer: %43.46 (2005 verileri) Doğal afetler: Antiller kasırga alanının güney sınırındaki yer alan ülkede daha önceki yıllarda kasırgalar büyük yıkımlara yol açmıştır. Ayrıca periyodik heyelanlar gözlemlenmektedir. Yönetim Ülke adı: Barbados Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi Başkent: Bridgetown İdari bölmeler: 11 bölge; Christ Church (İsa Kilisesi), Saint Andrew, Saint George, Saint James, Saint John, Saint Joseph, Saint Lucy, Saint Michael, Saint Peter, Saint Philip, Saint Thomas Bağımsızlık günü: 30 Kasım 1966 (Birleşik Krallık'dan ayrıldı) Milli bayram: Bağımsızlık günü, 30 Kasım (1966) Anayasa: 30 Kasım 1966 Hukuk sistemi: İngiliz genel hukuku temel alınmıştır. Oy kullanma yaşı: 18 yaşından itibaren; genel Ekonomi Eskiden şeker üretimine ve ilgili alanlara dayanan ekonomi, son yıllarda sanayi ve turizm sektörlerinin büyümesi ile çeşitlilik kazanmıştır. Speightstown`daki Port Charles Marinası projesinin başlaması, turizm sektörünün 1996-98 yıllarında gelişmesine sebep olmuştur. Kıyı bankacılığı ve gizli hesap ve düşük vergi gibi olanaklar, döviz akışını sağlamaktadır. Hükümet, kabul edilemez yükselişte olan işsizlik oranını düşürmek, direkt yabancı yatırımları teşvik etmek ve devlete ait kuruluşları özelleştirmek için efor sarf etmeye devam etmektedir.
  9. _asi_

    Belize Belmopán (Başkent)

    Belmopán Belmopán, (İngilizce: Belmopan) Belize'nin başkentidir. Orta Amerika'da yaklaşık nüfusu 12.300 olan Belmopán deniz seviyesinden 76 metre yüksekte 17°15′K, 88°45′B koordinatlarında yer alır. Ülkenin eski başkenti ve liman şehri olan Belize city'den 80 kilometre içeride Belize Nehri'nin hemen kuzeyinde kuruludur. Belize City, 1961 yılında güçlü bir kasırganın ardından büyük bir yıkıma uğramış ve bunun üzerine başkent 1970 yılında Belmopan'a taşınmıştır Belmopán, Karayip Denizi'nden 80 kilometre içeride, deniz seviyesinden 76 metre yükseklikte, Belize Nehri Vadisi'nin yakınlarında yer alır. Yakın bölgede Pine Sıradağları vardır. Geceler serin geçer. Yıllık ortalama sıcaklık değerleri aşağıdaki gibidir: Belmopán'da şehrin 5 alt bölgesi vardır bunlar ve nüfusları: Salvapan - nüfus, 3,000 - Genelde Orta Amerika kökenliler. San Martin - nüfus 1,694 - Karışık (Maya yerlileri de dâhil) Las Flores - nüfus 453 - Genelde Orta Amerikalı kökenliler. Maya Mopan - nüfus 241 - Maya ve Mopa kökenliler Riviera - nüfus bilinmiyor - Göçmenler ve yerliler
  10. _asi_

    Belize Set Resifi

    Belize Set Resifi Unesco Dünya Mirası Listesindedir. Orta Amerika’nın merkezinde ve Guatemala ve Meksika arasında bulunan Belize, Karayiblerin en iyi dalış olanaklarını sunmaktadır. Avustralya’dan sonra ikinci büyük mercan kayalıklarına sahiptir.
  11. _asi_

    Belize

    Belize Belize, Orta Amerika'da yer alan bir ülkedir. Kuzeyinde Meksika, batı ve güneyinde Guatemala, doğusunda ise Karaib Denizi yer almaktadır. 1973’e kadar İngiliz Honduras’ı olarak bilinen ülke 1981 yılında bağımsızlığını ilân etmiştir El Salvador'dan sonra, Orta Amerika ülkeleri sıralamasında en küçük ikinci ülke olan Belize, aynı zamanda, bayrağında insan resmi olan dünyanın tek ülkesidir. Tarih İlk zamanlar Maya topraklarının bir parçası olan Belize’ye Amerika'nın keşfinden sonra 1500’lerde ilk yerleşenler İspanyollardır. 1600'lü yılların ortasında İngilizler adaya yerleşmişler ve adanın tabii kaynaklarını Avrupa'ya taşıdıkları gibi Afrika'dan insanları getirerek köle olarak kullanmışlardır. 1860 senesinde tamamen İngilizlerin sömürgesi olan Belize, "İngiliz Honduras’ı" olarak biliniyordu. 1964 senesinde içişlerinde bağımsızlık kazanan Belize, 1980'de Birleşmiş Milletler Teşkilatının denetimi altında yapılacak bir referandumla kendi yönetim şeklini seçme şansına sahip oldu. Yapılan referandum neticesinde 21 Eylül 1981 tarihinde tam bağımsızlığını ilan etti.Guatemala buna karsı çıktı ve Belize üzerinde hak iddia etti. Bunun üzerine, Guatemala tehdidine karşı ülkenin savunması İngilizlere verildi. 1984'te İngiliz birliklerinin çoğu ülkeden çekildi. Fiziki Yapı Küçük bir ülke olan Belize'nin fizikî yapısı, genel olarak iki bölüme ayrılır: Kuzeyde ovalık bölge ve güneyde dağlık ve ormanlarla kaplı bir bölge vardır. Doğusunu çevreleyen Karaib Denizinin kıyı kesimleri mercan adacıklarıyla çevrilidir. Kuzeydeki verimli alüvyon ovaları, memleketin en büyük ve önemli akarsuyu olan Belize Nehri ve kolları olan küçük derecikler tarafından sulanır. Kuzeydeki ovalar alçak ve bazı bölümleri bataklıklarla kaplıdır. Güneydeki Maya dağlarındaki en yüksek yer 1122 m yükseklikte Victoria tepesidir. Kıyıdan iç kesimlere doğru gidildikçe dağların yüksekliği azalır. Önemli bir göle sahip olmayan ülkede herhangi bir yayla mevcut değildir. Belize'de tropikal bir iklim hâkimdir. Senelik sıcaklık 12 oC ile 33oC arasında değişir. Senenin en sıcak ayları Şubat ve Mart aylarıdır. Bol yağış alan ülkenin bölgelere göre yağış dağılımı oldukça farklıdır. Meksika'ya yakın olan bölgelerde senelik yağış ortalaması 2000 mm iken, güney bölgelerinde bu ortalama 4500 milimetreyi bulur. Genellikle, Kasım aylarında meydana gelen fırtınalar ve kasırgalar ülkede büyük hasarlar meydana getirirler. Bu fırtınaların meydana getirdiği hasar sebebiyle daha önceleri Belize City'de olan başşehir, 1961 senesinden sonra iç kısımlardaki Belmopán'a nakledildi. Tabii kaynaklar bakımından zengin değildir. Özellikle güneydeki dağlık kesim gür ormanlarla kaplıdır. İç kısımlara gidildikçe gür ormanlar yerini savanlara bırakır. Ülkedeki bu gür tropik ormanlarda puma, jaguar, timsah, maymun, çeşitli tropik bölgelere has kuşlar ve hayvanlar yaşar. Belize'de maden mevcut değildir. Nüfus, Sosyal ve Siyasî Hayat Ülkede nüfusun çoğunluğunu Afrika asıllı siyahlar oluşturmaktadır. Ülkenin batı ve kuzey kesimlerinde yerlilerle İspanyolların karışımı olan melezler yaşar. Güney kesimlerinde ise, Maya soyundan gelen halk çoğunluktadır. Kendilerine has kültür ve geleneklerini kaybetmemiş olan bu Maya asıllı yerli halk ayrı bir lisan kullanmaktadırlar. Halkın çoğunluğu ise Creole denen İngilizce kökenli bir dil kullanmaktadırlar. Halkın büyük bir kısmı Katolik olup, Protestanlar ve Anglikanlar da vardır. Az sayıda Müslüman da bulunmaktadır. Halkın çoğu sahil kenarlarında yaşar. 6 ile 14 yaş arası öğrenimin mecburi olduğu Belize'de orta öğrenim yapan oldukça azdır. Okuma-yazma oranının % 93 olduğu ülkede, Belize City ve Corazal’da yüksek öğrenim yapmak mümkündür. Birkaç tane haftalık gazetesi bulunan ülkede günlük gazete ve TV istasyonu bulunmamaktadır. Liman şehri olan ülkenin en büyük şehri Belize City dışındaki şehirleri büyük kasaba niteliğindedir. Yolların kenarlarında yapılan evlerde yaşayanlar küçümsenemeyecek çoğunluktadır. Parlamenter bir rejimle idare edilen ülkede parlamentoda çoğunluğu sağlayan partinin başkanı başbakan olarak ülkeyi yönetir. Ülke tam bağımsızlığını kazanmasına rağmen İngiliz Milletler Topluluğu üyesidir.Ülkedeki siyasi partiler PUP (1954) ve UDP (1974). Ekonomi Ekonomisi tarıma dayalı olan ülkede, ziraat, kuzeydeki ovalarda şekerkamışı ekimi şeklinde yapılmaktadır. Portakal, muz, greyfurt yetiştirilmektedir. Ormanlardan elde edilen kereste, çiklet imalatında kullanılan Manilkara zapota ağacı zamkı, tekstil boyacılığında kullanılan bakkam ağacından elde edilen boya, şekerkamışı ve şeker ülkenin başlıca ihraç mallarıdır. Gıda sanayi, kereste sanayi ve giyim diğer faaliyetlerdir.Ülkedeki Çinliler ticarette önemli paya sahiptir. 2872 km’lik bir karayolu ağına sahip olan ülkede, uluslararası bir havaalanı bulunmaktadır. Ülkede 1 Amerikan doları 2 Belize dolarına eşittir.2000 yılı ihracatı 194 milyon dolar, ithalatı ise 750 milyon dolardır. Belizede Türkler Belize'de yasayan Türkler, genellikle ülkenin en büyük kenti olan Belize City ile birlikte Corozal ve San İgnacio kasabalarında ikamet etmektedir.
  12. _asi_

    Başkent Santo Domingo

    Santo Domingo Santo Domingo, Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti.Avrupalıların Batı Yarıküre'de kurdukları en eski sürekli yerleşmedir.Hispaniola Adası güneydoğu kıyısında yer alır. 1496'da Kristof Kolomb'un kardeşi Bartolomeo tarafından Yenidünya'daki ilk İspanyol kolonisinin yönetim merkezi olarak kuruldu.Başlangıçta Ozama Irmağının doğu yakasında yer alan kente, Kastilya ve Aragon Kraliçesi I. Isabel'in onuruna Nueva Isabela adı verildi. Bir kasırgada yıkılınca, ırmağın sağ yakasındaki bugünkü yerinde yeniden kuruldu (1502).Öteki Batı Hint Adaları'yla Amerika Kıtasına yönelik birçok keşif ve fetih seferi buradan başlatıldı.Zamanla Amerika'daki İspanyol topraklarının yönetim merkezi durumuna gelen kent, bugün Meksika ve Peru sınırları içinde bulunan toprakların fethedilmesinden sonra önemini yitirdi. 1795-1809 arasında Fransızların egemenliğinde kalan Santo Domingo, kısa bir süre İspanyollar tarafından yönetildikten sonra komşu Haiti'ye bağlandı.1844'te bağımsızlığına kavuştu ve yeni Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti oldu.1936'da diktatör Rafael Trujillo tarafından adı Ciudad Trujillo olarak değiştirildiyse de, Trujillo'nun 1961'de öldürülmesinden sonra yeniden eski adını aldı. Santo Domingo günümüzde ülkenin sanayi, ticaret ve finans merkezidir.Hidroelektirk santrallarının yapımı sanayinin hızla gelişmesini sağlamıştır. Ülkenin metalurji, petrokimya, tekstil, gıda işleme, plastik ve çimento gibi en önemli sanayileri burada toplanmıştır. Limandaki yolcu ve yük trafiği çok yoğundur. Kentteki yükseköğretim kurumları, Batı Yarıküre'nin en eski yükseköğretim kurumu olan Özerk Santo Domingo Üniversitesi (1538), Pedro Henriquez Urena Ulusal Üniversitesi (1966) ve teknoloji üniversitesidir. Kültürel kuruluşlar arasında Ulusal Tiyatro-Güzel Sanatlar Okulu, müzik konservatuvarı ve Ulusal Senfoni Orkestrası, Kolomb öncesi dönemden kalma yapıtların sergilendiği Dominik İnsanı Müzesi ve Ulusal Kütüphane sayılabilir. Kristof Kolomb'un mezarının bulunduğu Santo Domingo Katedrali'yle Hint Adaları genel valisi Diego Colombo'nun sarayı sömürge döneminden kalma başlıca yapılardaır.Nüfus 2,253,437 (2007).
  13. Hispanyola Hispanyola adası (İspanyolca, La Española) Karayiplerin ikinci büyük adası olup Küba'nın doğusunda bulunur. Kristof Kolomb 5 Aralık 1492'de burayı keşfetmiş ve 1493'deki ikinci seferinde burada İspanyanın Yeni Dünyadaki ilk sömürgesini kurmuştur. Adanın batıdaki üçte birinde Haiti, doğudaki üçte ikisinde ise Dominik Cumhuriyeti bulunur. Tarihçe Ryswick Antlasması ile Fransızlar Hispanyola'nın Batı tarafının kontrolünü ele geçirince bu bölge hem nüfus hem zenginlik olarak hızla adanın geri kalanının önüne geçer. Dominik Cumhurıyeti'nin nüfusu Haiti'ninkini ancak 1970'li yıllarda geçer. Haıti'liler adanın doğusunu birkaç kere istila etmişlerdir: 1790'larda Toussaint Louverture ve 1821-1822'de Jean-Pierre Boyer yönetimleri zamanında. Coğrafya Hispanyola 76,480 km² ile Küba'dan sonra Karayiplerin ikinci büyük adasıdır. Kuzeydoğusunda Küba, güneybatısında Jamaika, doğusunda Porto Riko, kuzeyinde Bahama ve Turks ve Caicos Adaları bulunur. Küba, Hispanyola, Jamaika, and Porto Riko Büyük Antilleri oluştururlar. Büyük Antiller anakaranın denizdeki kayasal yükseltileridir, Küçük Antiller ise genel olarak genç, volkanik adalar, veya mercan adalarından oluşur. Hispanyola Adası, doğusunda Puerto Rico ve batısında Guantánamo (Johannes Vingboons) Hispanyola'nın Coğrafî haritası
  14. _asi_

    Dominik Cumhuriyeti

    Dominik Cumhuriyeti Tam Adı: Dominik Cumhuriyeti Yüzölçümü: 48 730 km² Başkenti: Santo Domingo Para Birimi: Dominik Pesosu Dili: İspanyolca Nüfusu: 8 721 594 kişi (2002 tahmini) Ortalama Ömür: 73.68 yıl (2002 tahmini) Okur Yazarlık Oranı: % 82.1 (1995 tahmini) Dominik Cumhuriyeti (İspanyolca República Dominicana, okunuşu 'Republika Dominikana'), Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alan bir ülkedir. Hispanyola, Porto Riko'nun batısında, Küba ve Jamaika'nın doğusunda yer alır. Venezuela ile deniz sınırı vardır. Adanın batı kısmında Haiti bulunur. Dominik Cumhuriyeti ile Dominika karıştırılmamalıdır. Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında ilk oluşturdukları yerleşimdir. Başkenti, Santo Domingo da Amerika'lardaki ilk sömürge başkentiydi.[1][2] Bağımsızlığının büyük bir bölümünde ülkede siyasi buhran yaşanmış, halkı temsil etmeyen ve baskıcı pekçok hükümet tarafından idare edilmiştir. 1961'de diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina'nın ölümünden sonra Dominik Cumhuriyeti temsili demokrasiye geçmiştir. İklim Dominik Cumhuriyeti’nin tropik bir iklimi vardır fakat mevsimsel sıcaklık değişimlerinden çok bölgesel sıcaklık farklılıkları görülmektedir.Ağustos bunaltıcı şekilde sıcak olur.Ülkede iki yağmurlu mevsim vardır,Ekim’den Mayıs’a kadar kuzey kıyıları ,Mayıs’tan Ekim’e kadar güney kıyıları yağmurlu olur.Bu durumda eğer ülkenin tümünü gezmek istiyorsanız mutlaka yağmurluk getirilmelidir.Bu yağmurlar sadece serinletici etkilidir ve yarım gün sürer.Haziran-Eylül ayları kasırga mevsimidir. Etkinlikler Dominik Cumhuriyeti dağlık bölgelerde uzun yürüşler yapmak için size bir çok seçenek sunar. Ülkede sadece ulusal parklarda değil korunmamış kilometrelerce uzanan plajlarda da keşfedilecek çok şey vardır. Sörf için özellikle kuzey ve doğu kıyıları olmak üzere mükemmel yerler vardır. Bahia Samana’nın güneyi sörf için iyidir. Dalış, Dominik Cumhuriyeti’nde sevilen başka bir spordur ve birçok otel bunun için ders ve sertifika sunar. Kuzey kıyılarında dalış yapmak ve gemi enkazlarını keşfetmek için iyi notalar vardır. Buna rağmen kuzey kıyılarının suyu daha sıcak ve daha korunmalıdır. Bisikletle gezmek ülkenin doğal güzelliğini görebilmek için en iyi yollardan birisidir ve bunu size yaşatmak için bisiklet kiralayacağınız için yerler vardır. Doğal Çevre Dominik Cumhuriyeti geçmişte yoğun yağmur ormanları ve başka hiçbir yerde bulunmayan 1500 türü kapsayan çeşitli bitki örtüsü ile kaplıydı.Bugün birçok bataklık kurumuş ve ağaçlar kömür için kesilmiştir fakat hala korunmuş kesimler vardır. Ülkede yoksulluk ve aşırı nüfus gibi ciddi problemler vardır. Dominik Cumhuriyeti’ndeki birçok örgüt artan nüfus ile ekosistem üzerindeki baskı arasında sağlam bir ilişki kurmak için çalışmaktadır. Tüm bunlara rağmen Dominik Cumhuriyeti sahip olduğu ciddi güzellikteki sayfiye yerleri,mangrov bataklıkları,dağlık ormanları,çiçek açan düzinelerce ağaçları ve 218’den fazla kuş türü ile övünmektedir. Para Dominik Cumhuriyeti’nde kullanılacak en kullanışlı para birimi Amerikan Dolarıdır. Kırsal kesimlerde kredi kartı ve çek kullanışlı değildir.
  15. _asi_

    El Salvador Izalco Yanardağı

    Izalco Yanardağı Izalco Yanardağı, (İspanyolca: Volcán de Izalco), El Salvador'un batısındaki Sonosonate ilinde yanardağ. Orta Amerika'daki en etkin yanardağdır. 1700'den beri 50 kez lav püskürtmüştür. 1770 ve 1789'daki patlamalar sonucu oluşan konisi bakışımlı bir yapı gösterir. Dağın adı yörede yaşayan bir Yerli topluluğundan gelir. Ayrıca, doruğunun doğal biçimde sürekli ışık saçmasından ötürü yollarını yanardağa göre bulan denizciler, 19. yüzyılda buraya Pasifik Feneri adını takmışlardır. Yüksekliği 1830 m olan yanardağın güneybatı eteğinde Izalco kenti yer alır.
  16. _asi_

    El Salvador Tarihi

    El Salvador Tarihi Arkeolojik kazılarda çıkan Maya kalıntılarından da anlaşıldığı gibi, eski bir tarihe sahiptir. Taruma gibi bazı kalıntılar, kuzeylerinde kalan Mayalar kadar eski bir medeniyete sahip olduklarını göstermektedir. Mayaların Pakoman kabilesi, İspanyol istilasına kadar, El Salvador’un batısında yaşamıştır. Pakomanlardan sonra Meksika’dan gelen Pipiller buraya yerleşerek çoğalmışlardır. Kuzeydeki ve doğudaki Loncaların nereden geldikleri bilinmemektedir. 1524’te Meksikalı Pedro de Alvoro ordusu ile Guatemala üzerinden Cuscatland’a doğru ilerledi. Pipiller yıllarca bunların hakimiyetinde yaşadılar. 1528’de San Salvador, 1530’da San Kuquel, 1552’de Sonsonate şehirleri kuruldu. Sonsonate yüzlerce sene kakao ithal merkezi oldu. İndiga boyasının çıkarıldığı“jikilit” nebatı (bitkisi) yetiştirildi. El Salvador, 1570-1821 seneleri arası Guetamala hakimiyetinde yaşadı. Bu zaman zarfında, hem Salvador’da hem de Sonsonate’de mahalli idareciler (Alkandes Mayores) vardı. Sanda Ana ve diğer birçok küçük şehir ise, İspanyolların kurduğu meclisler olan Cobildoslar olmadan idare edildi. Bu, halkın faydasına oldu. El Salvador’un tarihini, 1930 yılı ikiye böler. 1821’de bağımsız olduğundan 1930’lara gelinceye kadar, El Salvador’u Los Catorce denen 14 aile idare etti. Toplam nüfusun % 0,2’sini teşkil etmesine rağmen, toprağın % 60’ına sahip bulunan bu 14 ailenin ekonomik gücü, kendilerine siyasi güç de sağlamış ve yüz yıldan fazla ülkeyi idare etmelerine imkan vermiştir. Fakat, El Salvador’un bu döneminin istikrarlı olduğu da söylenebilir. El Salvador’un siyasi gelişmelerinde, 1929-1930 dünya ekonomik buhranı büyük rol oynadı. Zira bu buhranla beraber, en mühim ihraç maddesi olan kahve fiyatlarının birdenbire düşmesi, ülkede ekonomik krizlere sebep oldu. Bu huzursuzluk şartları içinde, küçük bir parti olan El Salvador Komünist Partisinin lideri Agustin Farabundo Marti şehirlerde işçileri ve kırlık alanda da köylüleri ayaklandırdı. O sırada devlet başkanı olan ArturoAraujo da sosyalist eğilimliydi. Bu sebeple ordu, 1931 Aralık ayında bir darbe ile Araujo’yu düşürdü ve yerine General Maximiliano Hernandez Martinez’i geçirdi. Hernandez Martinez, ayaklanmaya karşı sert tedbirler aldı. Farabundo Marti’yi yakalayarak arkadaşlarıyle birlikte idam ettirdi. Ayaklanmaya katılan, sayıları 10.000-30.000 arasında tahmin edilen insanı öldürtmekten kaçınmadı. Duruma hakim olarak, 14 yıl sürecek diktatörlüğünü kurdu. Hernandez Martinez, 1944 yılında yine askerler tarafından devrildi. Bundan sonra, 1979 Ekimine kadar devam edecek olan bir askeri idare devleti idare etti. 1962 yılında bir anayasa hazırlanarak yürürlüğe konmuş ise de, bu anayasanın tatbikatı demokratik olmamış ve seçimlerde daima albaylar veya generaller seçilmiştir. 1970’lerden itibaren El Salvador’da şehir gerillacılığı ve terörizm birdenbire arttı. Komünistlerin aralarında görüş ayrılığı çıktı ve bir kısmı ayrılarak kırlık alanda şehir gerillacılığına intikal ettiler. Bunun üzerine, bunlara karşı mücadele etmek üzere Beyaz Gerilla Birliği denilen ölüm mangaları teşkil edildi. Böylece, El Salvador terörizm içine girmiş oldu. 1977 seçimleri siyasi kargaşaya sebep oldu. Bunun üzerine, ordunun mutedil subayları, 1979 Ekiminde yaptıkları bir darbe ile iktidarı ele geçirdiler. Marksist gerillaları yumuşatmak ve onlarla bir diyalog sağlamak için kurdukları cuntaya üç solcu sivili de aldılar. Fakat bu üç üye, cuntayı fazla sağcı bularak, 1980 Ocak ayında istifa etti. Bunların yerine Hıristiyan Demokrat Partiden üç üye alındı ki, bunlardan biri 1972 başkanlık seçimlerini kazandığı halde o zaman askerlerin başkanlığı vermeyip Venezuela’ya sürgün ettikleri Jose Napoleon Duarte idi. Cunta 1980 Martında, ülkede bir yandan sıkıyönetim, öte yandan da geniş çaplı bir toprak reformu ilan etti. İlk elden 210.000 aileye toprak dağıtıldı. Bu toprak reformu ile 14 ailenin (los Catorce) toprak üzerindeki kontrolü kaldırılmış oldu. 1980 Aralığında devlet başkanlığını tekrar üstlenen Duarte, 1982’de sağcı partilerin mecliste çoğunluğu kazanması üzerine çekilmek mecburiyetinde kaldı. 1983’te yeni anayasa hazırlandı. Günümüzde hala tam bir siyasi istikrar sağlanamamıştır.
  17. _asi_

    El Salvador

    El Salvador DEVLETİN ADI: El Salvador Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: San Salvador NÜFUSU: 5.400.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 21.041 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca DİNİ: Hıristiyan (Katolik) PARA BİRİMİ: Colon Orta Amerika’nın yüzölçüm olarak en küçük ülkesi. Kuzeybatıda Guatemala, doğuda Honduras, güneyde ise Büyük Okyanus ile çevrilidir. Yüzölçümüne göre sahip olduğu nüfus, bölge ülkeleri arasında nüfus yoğunluğu en fazla olan ülke özelliğini kazandırmıştır. Fiziki Yapı Yüzölçümü 21.041 km2 olan El Salvador, Orta Amerika’nın en küçük ülkesi durumundadır. Fiziki yapı itibariyle sade bir özelliğe sahiptir. El Salvador’un Büyük Okyanusla olan kıyı bölgesi alçak bir ovadır. İç kısımlara doğru gittikçe yükselen ova, verimli ve yüksek bir yayla görünümünü kazanır. Yayla bölgesinin denizden yüksekliği ortalama 600 m civarındadır. Ülkenin iki kenarında denize dik olan volkanik sıradağlar yer alır. Ortalama 2000 m kadar yüksekliğe sahip olan volkanik sıradağların en yüksek olanı, aynı zamanda ülkenin de en yüksek yeri olan Santa Ana volkanı olup 2400 m yüksekliğe sahiptir. En son faaliyette bulunan volkan ise 1968’de püsküren İzalco volkanıdır. Akarsular bakımından son derece zengin bir ülkedir. İrili ufaklı 150 civarında akarsuya sahiptir. Bu akarsulardan en büyüğü Rio Lempa Irmağı, aynı zamanda Orta Amerika’nın en büyük akarsuyudur. Bu nehrin meydana getirdiği vadi (Rio Lempa Vadisi), kuzeyde Honduras Dağlarında son bulur. En büyük gölü olan İlopango, 75 km2 yüzölçüme sahip ve en önemli gölüdür. İklim Ekvator ile Yengeç dönencesi arasında kalan ülkede tabiatıyla tropik iklim hakimdir. Ne var ki diğer tropikal iklim bölgelerindeki ülkelere nazaran daha yüksek olduğu için sıcaklar kavurucu değildir. Ülkenin yüksek yayla bölgesindeki yıllık sıcaklık ortalaması yaklaşık 24°C civarında olup, bilhassa yayla ve dağların bulunduğu bölgeler bol yağış alırlar. Yağışların daha ziyade yaz aylarında bol olduğu ülkenin senelik ortalama yağış miktarı 1500-2000 mm civarındadır. Bu yağışlar neticesinde pekçok akarsu taşar. Akarsular yavaş aktığı için bu taşmalar tarıma zarar vermez. Tabii Kaynakları Mahalli hayvan ve bitkiler, Orta Amerika’da yetişenlerden farklı değildir. En büyük geçim kaynağı olan kahve volkanik arazide yetişir. Madencilik fazla öneme haiz değildir. Kauçuk ağacı, pelesenk ağacı, sedir ağacı, ceviz, maun ağacı önemlidir. Ormanlarda jaguar, papağan, tapir gibi yabani hayvanlar bulunur. Nüfus ve Sosyal Hayat 5.400.000 olan nüfusu ile Orta Amerika’nın nüfus yoğunluğu en fazla olan ülkesi durumundadır. Nüfus yoğunluğu 244.2’dir. Nüfusun % 20’sini ülkenin gerçek yerli halkı olan Kızılderililer, % 75’ini Kızılderili-beyaz karışımı olan ve Mestizolar adı verilen melezler, % 5’ini ise beyazlar teşkil eder. El Salvador’da nüfusun yoğun olduğu bölgeler iç kesimlerdeki yüksek yayla bölgeleridir. Kıyı şeridi nüfus yoğunluğu bakımından ülkenin en zayıf bölümüdür. Resmi dili İspanyolcadır. Kızılderili kabilelerin konuştuğu kendi dilleri çeşitli olmasına rağmen konuşanların sayısı azdır. Halkın büyük çoğunluğu Hıristiyanlığın Katolik mezhebine bağlıdır. İlk öğretim 7-13 yaşlarında parasız ve mecburidir. Okuma yazma bilenlerin toplam nüfusa oranı % 63 civarındadır. En önemli şehirleri, El Salvador, Sonsonate, Acajutla, Santa Ana şehirleridir. Siyasi Hayat El Salvador’da başkanlık sistemine dayalı cumhuriyet yönetimi vardır. Fakat bu sistem uzun senelerdir tatbik edilememektedir. Sık sık yapılan hükumet darbeleri, uzun senelerdir devam eden iç savaşlar, cumhuriyet idaresinin işlemesine engel olmaktadır. Ülke uzun süredir, askeri darbeler neticesinde başa geçen askeri cuntalar tarafından idare edilmektedir. Bu cuntaların önemli bir özelliği darbe neticesinde başa geçen askerlerin kurdukları cuntaya sivil kişileri de almalarıdır. Burada ülkeyi idare eden cuntalar, asker-sivil karışımıdır. Ekonomi Tarıma dayalı bir ekonomisi vardır. Ülke topraklarının % 25’i ekime elverişlidir. Ekilen bitkilerin arasında mısır en büyük sahayı kaplar. İklimi sebebiyle tropik bitkiler, özellikle pirinç, muz, turunçgiller, ananasgiller bol miktarda yetişmektedir. Ülkenin en önemli ekonomik ürünü kahvedir. Bundan sonra pamuk, tütün, susam, şekerkamışı, önemli ekonomik ürünlerindendir. Tarımdan sonra ormancılık ve hayvancılık mühim bir yer işgal etmektedir. Hayvancılık, sığır, at gibi büyükbaş hayvanların beslenmesi şeklinde yapılır. Az gelişmiş olan sanayi belirli birkaç dalda ilerlemiştir. Bunlardan pamuklu dokuma, kimya (yağ, sabun vs.) sanayii, tütün işleme, çimento, ayakkabı sanayii oldukça gelişmiş vaziyettedir. Ayrıca tarım ürünlerini işleyen imalathaneler mevcuttur. Ekonomisinin düzelmesi ve gelişmesinde Orta Amerika Ülkeleri Ortak Pazarına üye olması önemli tesir yapmıştır. Madenlerinden altın ve gümüş kayda değerdir. İhracatında pamuk ve kahve önemli yer tutar. Öyle ki, ihracatının % 90’ını kahve, kalanını ise pamuk, tütün ve diğer tarım ürünleri teşkil eder. İthalatında sanayi ürünleri başta gelir. Ticaretini genellikle Amerika Birleşik Devletleri ile yapmaktadır. Ulaşım: El Salvadorda başşehir ile güney doğuda Fonseca Körfezi şehirlerinden La Union; liman imkanları gittikçe artan bir şehir olan Acajutla ve Carabean Denizi kıyısındaki Potto Barrios şehri arasında demir yolları vardır. Pasifik kıyılarına yakın El Salvador’u doğudan batıya kadar kat eden Inter-Amerikan otobanı mevcuttur. Honduras veGuetamala’ya giden başka asfalt yolları da vardır. El Salvador’da uçaklar Tarnsportes Aéreos Centro-Americanos (TACA) tarafından işletilir.
  18. _asi_

    Grenada

    Grenada Grenada, Karayip Denizi'nde, doğusunda Atlas Okyanusu yer alan ada ülkelerinden biridir. Grenada adası ile Grenadines ada grubundan oluşur. Trinidad ve Tobago'nun kuzeyindedir. Grenada adasının uzunluğu 20 km'den biraz fazladır. Ülke, İngiliz Milletler Topluluğu üyesidir. Tropikal iklim hakim olup, Atlas Okyanusu'nun bu bölgesinde yaşanan tayfunlardan çokça etkilenmektedir. Baharatlar yönünden zengin bir adadır. Bu yüzden de Baharat Adası olarak da bilinir (Island of Spice). Nüfusun büyük bölümü, Afrika kökenlilerden oluşur. Geri kalanı ise, Kızılderili karışımı ve Avrupalı'dır. Tam Adı: Grenada Yüzölçümü: 344 km² Başkenti: Saint George's Para Birimi: Doğu Karayip Doları Dili: İngilizce Nüfusu: 89 211 kişi (2002 tahmini) Ortalama Ömür: 64.52 yıl (2002 tahmini) Okur Yazarlık Oranı: % 98 (1970 tahmini) Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 4 750 $ (2001 tahmini) Tarih Adanın bilinen en eski yerlileri Aravaklardır. Daha sonra, Güney Amerika'dan gelen savaşçı Karipler adada egemenlik kurdular. Adayı gören ilk Avrupalı ise 1498'de bölgeye gelen Kristof Kolomb oldu. Kolomb, buraya Concepcion adını vermiştir. 1609'da İngilizlerce bir yerleşim kurulmaya çalışıldıysa da yerli halkın direnişi yüzünden başarılı olamadılar. 1650'de Fransızlar St. George kentini kurdular. Grenada 1763'teki Paris Antlaşmasıyla resmen İngiltere'ye bırakıldı. 18. yy'ın sonlarında İngilizler adaya şeker plantasyonlarında çalıştırmak üzere Afrika'dan çok sayıda köle getirdiler. Fransızların da desteklediği köle ayaklanmaları sonucunda 1833'te kölelik kaldırıldı. 1885'te İngiliz Rüzgarüstü Adalarının yönetim merkezi olan Grenada, 1958'de, aynı yıl kurulan Batı Hint Adaları Federasyonu'na katıldı. Ama 1967'de federasyon dağılınca Birleşik Krallık'a bağlı özerk bir devlet oldu. Şubat 1974'te bağımsızlığını ilân etti. 1979'da başbakan Eric M. Gairy yurtdışındayken koalisyon ortaği NJM'nin düzenlediği kansız bir hükümet darbesiyle devrildi. Maurice Bishop, yeni kurulan Devrimci Halk Hükümeti'nin (PRG) başına geçti. Sosyalist eğilimli olduğu için batılı devletlerin karşı çıktığı yeni hükümet, Gairy'nin ardından ekonomiyi büyük ölçüde düzeltti. Ama Bishop Ekim 1983'te marksist askerlerce devrildi ve öldürüldü. Darbeden hemen sonra ABD birliklerinin ülkeyi işgal etmesiyle darbe liderleri iktidardan uzaklaştırıldı. 1985 ortalarına kadar ABD birlikleri adada kaldı.
  19. _asi_

    Guatemala

    Guatemala DEVLETİN ADI: Guatemala Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Guatemala City NÜFUSU: 9.442.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 108.889 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca DİNİ: Hıristiyan (Katolik), Mayan PARA BİRİMİ: Quetzal Orta Amerika’nın ikinci büyük devleti. 13°40’ -17°50’ kuzey enlemleri ile, 88°15’-92°15’ batı boylamları arasında yer alır.Ülke Doğuda Atlas Okyanusu (Honduras Körfezi) ve Honduras Cumhuriyeti, batı ve kuzeyde Meksika, kuzeydoğuda İngiliz Hondurası, güneybatıda BüyükOkyanus ve El Salvador ile çevrilidir. Tarihi Guatemala, Kristof Kolomb’un Amerika’ya kadar gelip, bunu müteakip Avrupalıların buralara yerleşmelerinden önce Maya ülkesiydi.Yapılan araştırmaların neticeleri, burada büyük bir Maya medeniyetinin varlığını göstermektedir. Bu medeniyetin dil ve kültür gibi bazı kalıntıları halen yerli Kızılderililer arasında devam etmektedir. Amerika’nın keşfinden sonra 1524’te Guatemala’ya gelenİspanyol denizci Pedro de Alvarado tarafından bu ülke İspanyol sömürgeleri arasına katıldı. İspanyolların burada kurdukları ilk şehir olanSantiago, tamamen İspanyol sömürgesi olan Orta Amerika’nın merkeziydi. Bütün Orta Amerika ülkeleriyle birlikte 1821 yılında bağımsızlığını ilan eden Guatemala, bu zamanda Meksika’ya bağlıydı. Bağımsızlıktan iki sene sonra Meksika’dan ayrılarak kurulan Orta Amerika Eyaletleri Federasyonuna üye oldu. 1829’da Francisco Monozan’ın seçimle başa geçmesinden sonra ülke diktatörlük, iç savaş ve sık sık vuku bulan hükumet darbelerine sahne oldu. 1838 yılında Orta Amerika Eyaletleri Federasyonu dağıldı. Bundan sonra ülke tam manasıyla bağımsız hale geldi.Aynı sene başa geçenRefaelCarrea da 1865 senesine kadar ülkeyi diktatörlükle yönetti. Daha sonra birbiri ardından gelen hükumet darbeleri neticesinde, ülke yönetimini ele geçirenler daima diktatörlük rejimi ihdas etmişlerdir. 1966’da kabul edilen anayasa ile parlamenter rejime geçiş te’min edildi. Bu anayasaya göre parlamento halk tarafından seçilen bir kongre ve tayinle tesbit edilen bir konseyden müteşekkil idi. Ne var ki bu durum pek fazla sürmeden dağıldı. Tekrar diktatörlük rejimine dönüldü. 3 Kasım 1985’te yapılan milletvekili seçimlerinde Hıristiyan Demokrat Parti çoğunluğu ele geçirdi. 8 Aralık 1985’te askeri idare sona erdi. 14.1.1986’da yeni anayasa yürürlüğe girdi. Bağımsızlığını kazanmasından beri ağır ekonomik ve siyasi problemlere ve sık askeri darbelere sahne olan Guatemala’da 1988 ve 1989’da iki darbe girişimi daha oldu. İç karışıklıkların büyük bir hızla devam ettiği Guatemala’da 1991 Ocak ayında yapılan başkanlık seçimlerini Eylem ve Dayanışma Hareketinin adayı Jerge Serrano Elias kazandı. Yeni hükümet Guatemala Milli Devrimci Birliği ile Meksika’da barış görüşmelerini yaptı. Bazı konularda anlaşma sağlandı ise de gerillalar eylemlerine devam ettiler. Siyasi olaylar ülkenin ekonomik durumunu da büyük ölçüde etkiledi. Günümüzde siyasi cinayetler ve insan haklarını ihlaller devam etmektedir (1993). Fiziki Yapı 108.889 km2 olan ülke toprakları, fiziki yapı itibariyle dört farklı bölgeye ayrılır. Batıda BüyükOkyanus kıyılarında, ortalama genişliği 60 km olan alçak, ovalık bir bölge bulunmaktadır. Bu ovalık kıyı şeridinin doğusunda Meksika’nın Sierra Madre de Chippas Sıradağlarının devamı olanSierra Madre volkanik dağ sırası yer alır.Ortalama 4000 m yüksekliğe sahip bu yanardağ dizisinin en önemli dağları; Tacana Tajumulco (4211 m, en yüksek dağ), Fuego (3918 m), Santa Maria Quezaltennango (3768 m) ve Agua (3757m)dır. Bu volkanik sıradağlar, kuzey-güney istikametinde, BüyükOkyanus kıyılarına paralel olarak uzanır. Bu dağ sırasının kuzeyinden ayrılarak güneydoğu istikametinde uzanan iki sıradağ, Sierra Madre dağ sırasının doğusunda AtlasOkyanusu kıyılarına kadar uzanan yüksek yayla bölgesiyle birleşerek Honduras Körfezi kıyılarına batıya nisbeten daha dik yamaçlarla ulaşır.Ülkenin kuzeyinde Peten adı verilen geniş ovalık bölge yer alır. Sierra Madre yanardağ sırasının batı kısımlarından doğarakBüyükOkyanusa dökülen pekçok ırmak bulunur.Ancak bu ırmaklar pek önemli değildir.Ülkenin önemli ırmakları olan Usumarinta, Motagua ve Polochic nehirleri,SierraMadre Dağlarından doğarakAtlas Okyanusuna dökülürler. Bu nehirlerden Usumarinta, Guatemala ile Meksika sınırının önemli bir bölümünü kat ettikten sonra, Meksika topraklarına geçerek, Atlas Okyanusuna dökülür. Motagua ve Polochic nehirleri ise, ülkenin doğu sahillerinden Honduras Körfezine dökülürler. Ülke topraklarındaki nehirlerden en uzunu 400 km ile Motagua’dır. Büyük Okyanusa dökülen nehirler ülkenin batı kıyılarında pekçok deniz kulaklarının meydana gelmesine sebeb olmuştur. Volkanik dağların sıradağlar teşkil ettiği Guatemala’da, pekçok krater gölü mevcuttur. Bu göller arasında üç tanesi kayda değer büyüklüktedir. Bunlar; Peten Ovasının ortasındaki Peten Gölü ile Sierra Madre yanardağ silsilesi üzerindeki Atitlan ve Honduras Körfezi sahil kesimindeki İzabal Gölleridir. İklim ve Bitki Örtüsü Ekvatora olan yakınlığı sebebiyle, sıcak ve nemli bir iklime sahiptir.Yıllık sıcaklık ortalamaları, yüksekliklere göre farklılık göstermekte olup, aylara dağılışı aynı seviyededir. Batı bölgelerinde ve diğer alçak bölgelerde senelik sıcaklık ortalaması 25-30°C arasında bulunmaktadır.Ülkenin 1500 metreye kadar yüksekliğe sahip olan bölgelerde 20°C olan senelik sıcaklık ortalaması, 1500 m’den daha yüksek olan bölgelerde ise, 10°C’ye kadar düşer. Guatemala yağışları bol olan bir ülkedir.Yağışların en bol olduğu bölge AtlasOkyanusu kıyılarıdır.Her zaman yağmur şeklinde olan yağışın senelik ortalama miktarı 5000 mm civarındadır.Ülkenin orta bölgesindeki dağlık bölge; sıcaklığı daha düşük, yağış miktarının az olduğu bölgedir. Bunun yanısıra yerleşim ve tarım için en müsait yöreler bu bölgelerdir. Serin bir iklime sahip olan bölgeler ise ikamet bakımından itibar edilmeyen kısımlardır.Ülkede sonbahar mevsiminde tayfun ve fırtınalar görülür. Tabii Kaynakları Ülke topraklarının yarısı ormanlarla kaplıdır. Doğu ve kuzeyde PetenOvasında tropik ormanlar yer alır. BüyükOkyanus kıyılarında bulunan yaprak döken ağaçlar ve savanlar dağlık bölgelerde yerlerini çam ve meşe gibi yaprak dökmeyen ağaçlara bırakır. 3000 m’nin yukarısındaki bölgeler ise tamamen otluklarla kaplıdır.Tropik ormanlarda yetişen beyaz orkide, Guatemala’nın milli çiçeği olmuştur.Ülke yüzölçümünün yarısını kaplayan ormanlarda pekçok tropik kuş türlerinin yanında, maymun, domuz,jaguar, geyik ve tapır gibi tropik orman hayvanları yaşamaktadır.Ülkedeki mevcut yeraltı zenginliklerinden çinko, kurşun, nikel, kükürt ve krom vardır. Nüfus ve Sosyal Hayat Guatemala, nüfus artış hızı yüksek olan bir ülkedir. 9.442.000 civarında olan ülke nüfusunun yarısını ülkenin yerli halkı olan Kızılderililer teşkil eder. Diğer yarısı ise çoğunluğuna göre, melezler, zenci ve beyazlardan meydana gelir. Mayaların soyundan gelen Kızılderililer, atalarının dil ve kültürünü halen muhafaza etmektedirler. Din olarak Katolikliği kabul etmelerine rağmen, atalarının dinlerini de tam manasıyla bırakmadıklarından, inanç olarak karışık bir yapıya sahiptirler. Ülkenin hem en kalabılık, hem de en fakir etnik grubudurlar.Melezler, zenciler ve beyazların meydana getirdikleri etnik gruplar umumiyetle İspanyol kültürünün tesirinde olmalarına rağmen, kendi aralarında bir takım farklılıklar gösterirler.Kızılderili olmayanlara ülkede “Ladinos” adı verilir.Nüfusun 1/8 i başşehri olan Guatemala City’de yaşamaktadır.Resmi dil İspanyolca olup, eğitim ve öğretim ücretsiz olmasına rağmen, okuma yazma bilenlerin toplam nüfusa oranı % 55’tir. Başşehri olan Guatemala City, ülkenin en büyük şehridir. Siyasi Hayat Başkanlık sistemine dayalı bir cumhuriyet idaresine sahip olan ülkede, bu başkanlık sistemi, her seferinde diktatörlük şeklinde kendisini göstermektedir.Yönetim olarak ülke 22 eyalete bölünmüştür. Bu 22 eyalet merkez, doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere beş bölgede toplanır. Halk tarafından dört yıl için seçilen kongre, ülkenin yasama meclisidir. Buna rağmen ülkede eksik olmayan hükumet darbeleri, 1966 anayasasının işleyişini ortadan kaldırmıştır. 14.1.1986’da yeni anayasa yürürlüğe girdi ve askeri cunta yönetimi sona ererek demokrasiye geçildi.Yeni anayasaya göre yasama yetkisi beş yılda bir seçilen 100 üyeli milli kongreye verildi. Ekonomi Ekonominin temeli ziraat ve ormancılığa dayanmaktadır.Ülkedeki yanardağların püskürttüğü lavların kapladığı arazi oldukça verimlidir.Halkın ekseriyetinin uğraştığı ziraatte yetiştirilen ürünlerden kahve, pirinç, pamuk, muz, şekerkamışı, buğday, kakao,fasulye ve tütün en önemlileridir. Ormanlardan sert kereste, kauçuk ve sakız elde edilir. Hayvancılık BüyükOkyanus kıyılarında büyükbaş, dağlık bölgelerde ise küçük baş hayvancılık şeklinde yapılmaktadır.Genel olarak madenlerini teknik yetersizlik sebebiyle gereği gibi değerlendiremeyen ülkede; çinko, kurşun nikel ve kükürt işletilen madenlerdendir.Turizm, son senelerde gelişen, ülke ekonomisine büyük katkılarda bulunan bir sektör olmuştur.Guatemala’ya bir yıl içerisinde gelen turist sayısı 500.000’i bulmaktadır. Gelişmiş bir sanayisi bulunmayanGuatemala’da, mevcut olan sanayi yatırımlarında gıda ağırlık kazanmıştır.Tekstil, şeker, lastik ve konserve fabrikaları mevcut sanayii meydana getirir. Dış ticaretini özellikle ABD ve Almanya ile yapar. Dışardan makina, alet, motorlu taşıtlar ve ilaç ithal eden ülke; kahve, pamuk, muz, şeker, kereste, kauçuk ve sakız ihraç eder. Dünyanın en büyük çiklet üreticisidir. 3000 km’si asfalt olmak üzere toplam 13.000 km karayoluna sahip olan ülkede, mevcut 1300 km’lik demiryolu BüyükOkyanus kıyılarından Karayip(HondurasKörfezi) sahillerine kadar uzanır. En büyük limanları, Puerta Barrios ve Champerico’dur. Bir tane beynelmilel (milletlerarası) havaalanı vardır.
  20. _asi_

    Haiti Devrimi

    Haiti Devrimi Haiti Devrimi (1791–1804) Batı yarıküredeki en başarılı Afrikalı köle ayaklanmasıdır. Devrim sonucunda Haiti siyahlar tarafından yönetilen tarihteki ilk cumhuriyet olmuştur. Devrim sırasında Haiti’nin adı Saint-Domingue idi ve bir Fransız kolonisiydi. Devrim sürecinde Afrika kökenli halk kendisini Fransız egemenliğinden ve köleliğin boyunduruğundan kurtarmıştır. Kölelik dönemi sırasında yüzlerce köle isyanı olmuş olmasına rağmen bulunduğu ülkeyi tamamen özgürleştiren tek başarılı isyan Haiti Devrimidir. Haiti modern tarihte Afrika kökenli insanlar tarafından yönetilen ilk cumhuriyettir. Fransız kolonisiyken doğrudan kendi kendi yöneten bir cumhuriyet olmuştur. Koloni yönetiminin uyguladığı, eğitimsiz çoğunluğu şiddet ve tehditlerle azınlık diktasının yönetmesi anlayışının etkileri kalıcı olmuştur. Artık beyaz-siyah ayrımı aşılmış, yeni bir yönetici sınıf oluşmuştur. Bu sınıf Afrika kökenlidir, hatta bazılarının ataları Avrupa’dan göçen çiftçilerdir. Bazıları eğitim görmüş, orduda askerlik yapmış, para biriktirmiş ve arazi almıştır. Doğrudan Afrika’dan köle olarak getirilen çoğunluk siyah Haitililerden daha açık tenli olan bu melez sınıf, siyaset ve ekonomiyi egemenlikleri altına alacaklardır. Tarihte önemli yeri olan Haiti Devriminin oluşmasını çok karmaşık etkenler tetiklemiştir. Tarihsel Arkaplan 1700’lü yılların ortasından başlayarak Avrupa’da özellikle şekere talep artar. Artan şeker ihtiyacı ağırlıklı olarak Karayiplerdeki tarım çiftliklerindeki köle emeğine dayanan üretimle sağlanmaktadır. 1730 yılından başlayarak Karayiplerde çok sayıda kolonisi bulunan Fransa, bölgedeki şeker kamışı hasadını artırmak amacıyla karmaşık ekim tarzlarını başarıyla uygular. Bunun sonucunda Haiti ve Jamaika dünyanın şeker ihtiyacının ana karşılayıcısı olurlar. Şeker kamışı tarımı yoğun insan emeği gerektiren bir faaliyet olup, gerekli olan insan gücü Afrika’dan getirilen kölelerden sağlanmaktaydı. Şeker kamışı hasadı yapılan çiftliklerin beyaz sahipleri ve işletmecileri servetlerinin kendilerinden sayıca onlarca kat fazla nüfusa sahip olan siyahlara dayandağını bilerek sürekli bir ayaklanma korkusuyla yaşamaktaydılar. 1758 yılında kolonilerdeki sınıfsal ayrımın yasalarla tanımlı bir hiyerarşik yapıya dönüştürülmesi çalışması başlar. Tarihçiler o sırada bölgedeki sınıfsal ayrımı şu şekilde yaparlar: Birinci grup beyaz toprak sahipleridir. İkinci grup özgür siyahlardır. Bunlar daha çok melez olarak çağrılmaktadırlar. Bazıları eğitim görmüş, meslek sahibi, orduda veya çiftlik yönetiminde yer almış kişilerdir. Çoğunlukla beyaz çiftlik sahiplerinin köle kadınlardan doğan çocuklarıdır. Erkekler çoğunlukla eğtim görmüş, bazıları babalarının servetlerini miras olarak kazanmış ve özgür hale gelmiştir. Üçüncü grup ise tüm diğer grupların sayısından kat kat fazla olan Afrika doğumlu köleler bulunmaktadır.köleler arasındaki yüksek ölüm yüzdesi, sürekli yeni kölelerin bmlgeye getirilmesi anlamına gelmekteydi. Köleler Fransızca ve Batı Afrika dillerinin karışımı olan ve Creole diye bilinen bir dil konuşmaktaydılar. Beyazlarla köleler arasında sık sık şiddetli çatışmalar çıkardı. Çiftliklerinden kaçmış köle çeteleri ormanlarda kaçak bir şekilde yaşarlardı. Adaların şeker ve kahve çiftliklerine sık sık saldırılar düzenlerlerdi. Haiti’de bu saldırılar özellikle isyasi arenada şiddetin bir araç olarak kullanılması geleneğini oluşturmuştur. Çetelerin sayısı bazen binli rakamlara yükselse de büyük saldırılar düzenleyebilecek çapta önderliğe ve stratejiye sahip değillerdi. Çeteler içinde yükselen en önemli lider François Mackandal olur. Vudu rahibi olan Mackandal siyahların direnişini birleştirmeyi başarır ve özellikle Afrika gelenek ve dinlerine vurgu yapar. Farklı çeteler arasında koordinasyon sağlayarak 1751-1757 yılları arasında ayaklanma çıkartır. 1758 yılında yakalanıp diri diri yakılmasına rağmen silahlı çetelerin adada varlığı ve saldırıları sürer. 1789 Yılında Durum 1789 yılında Haiti dünyanın şeker ihtiyacının %40’ını tek başına sağlamakta ve böylece zamanın en değerli kolonisi konumundaydı. Adadaki köle sayısı 500.000 idi ve bu sayı tüm Karayiplerdeki köle sayısının yarısıydı. Kölelerin çoğunluğu Afrika doğumluydu ve kölelerin ölüm hızı doğum hızından yüksek olduğu için Afrika’dan köle ticareti sürmekteydi. Köle nüfus aşırı çalıştırılmaktan, yetersiz beslenmeden, barınaksızlıktan, giysisizlikten ve tıbbi bakım olmamasından dolayı kırılmaktaydı. Bazı köleler şehir hayatında kendilerine daha rahat ortamlar bulmuş, evlerde ahçı, kişisel hizmetçi veya zanatkar olmuşlardı. Bu görece ayrıcalıklı sınıf Amerika’da doğmuştu, koşulları Afrika doğumlu ve ağır işlerde çalışan kölelerden çok farklıydı. Haiti’nin kuzey sahillerindeki Plaine du Nord adlı bölge özellikle şeker hasadı için çok verimli bir bölgeydi. Ekonomik olarak önemi çok büyüktü. Bu bölge anakaradan geçit vermez bir dağ sırasıyla ayrıldığı için bölgedeki çiftlikler ve köleler adanın diğer kısımlarından görece yalıtılmış durumdaydılar. Burada özellikle güçlü beyaz işletmeciler bulunmakta ve adanın ekonomik olarak Fransa’dan özerk olmasını savunmaktaydılar. Haiti’deki 40.000 beyaz kolonici arasından sadece Fransa doğumlular yönetim işlerine bakmaktaydı. Şeker üreticileri ve çiftlik sahipleri asiller sınıfının alt tabakasından gelmekteydi. Çoğunun amacı adada olabildiğince çabuk zengin olup tropik iklimin öldürücü hastalığı olan sarı hummaya yakalanmadan Fransa’ya dönmekti. Alt tabakadaki beyazlar ise meslek olarak zanaatçılık, dükkân sahipliği, köle ticareti ve işçilik gibi işlerde çalışmaktaydılar. Haiti’deki özgür siyahların sayısı ise 28.000 civarındaydı. Bunlardan çoğu zannatçı ve büyük malikanelerde hizmetçiydi. Sınıflar arasındaki çatışmaların yanısıra ülke kuzey, güney ve batı bölgeleri arsındaki rekabetten de muzdaripti. Ayrıca farklı siyai görüşler de bulunmaktaydı; adaya bağımsızlık isteyenler, Fransa’ya bağlı olanlar, İspanya’ya bağlı olanlar ve İngiltere yandaşları biraradaydı. 1789 Fransız Devriminin Etkileri Fransız Devriminin gerçekleşmesiyle beraber ilan edilen İnsan Hakları Beyannamesi metni tüm insanları eşit ve özgür ilan etmekteydi. Devrim adada ilk başta iyi karşılandı. Fransa’daki ve adadaki siyasi durum o kadar değişkendi ki, Haiti’deki taraflar çok sık taraf ve müttefik değiştirecektir. Adadaki Afrika kökenli köleler önce Fransa’ya yüksek ticaret vergileri vermek istemeyen zengin Avrupalı beyaz çiftlik sahiplerinin dile getirdiği bağımsızlık isteğini duyacaktır. Bu zengin sınıfın Fransa monarşisi ve İngilizlerle müttefik olduğunu bilen köleler, köle sahiplerinin hakimiyetinde ilan edilecek bağımsızlığın kendilerinin daha fazla çalıştırılacaklarını ve zaten varolmayan haklarının daha da geriletileceğini anlarlar. Adadaki özgür siyahlar ve özellikle Julien Raimond 1780 yılından beri Fransa nezdinde sürekli olarak tüm ada halkına eşit statü verilmesi için uğraşmaktadır. Fransız Devriminin gerçekleşmesinden sonra Raimond Yeni Kurucu Meclise bu önerisini sunmak ister. Ekim 1790’da zengin ve özgür bir siyah olan Vincent Oge Paris’den adaya döndüğünde Devrim yasalarının yürürlükte olduğundan hareketle oy verme hakkını kullanmayı talep eder. Koloni valisi tarafından reddedilince Cap Français bölgesinde kısa süreli bir ayaklanma başlatır. 1791 yılında ele geçirilir ve işkenceyle öldürülür. Oge köleliğe karşı savaşmamasına rağmen sonraki köle ayaklanmalarında hep örnek gösterilecektir. Sürmekte olan kavga beyazlarla melezler arasındadır, köleler şimdilik sadece gelişmeleri izlemektedir. Ünlü Fransız yazar Mirabeau, Haiti’deki beyazlar hakkında, “Vezüv Yanardağının eteklerinde uyuyorlar” benzetmesini yaparak yaklaşan köle ayaklanmaları karşısında beyazları bekleyen tehlikeyi önceden görmüştür. 1791 Köle Ayaklanması Kimse kölelerin isyanda yer alacaklarını öngörmemişti. Ancak 22 Ağustos 1791 günü başlayan büyük köle ayaklanması ülkeyi muhteşem bir iç savaşa sürükledi. Binlerce köle yılların verdiği acının intikamını almak ve özgürlüklerini kazanmak için çiftlik sahiplerine saldırdı. İzleyen 10 gün içinde köleler tüm kuzey sahilinde denetimi elegeçirecektir. Beyazlar bu ölçekte bir ayaklanmayla karşı karşıya kalmadıkları için birbirinden yalıtılmış korunaklı kamplarda kalmışlardır. İlk iki ay içinde şiddet artacak ve 2000 beyaz öldürülecek, 280 şeker çitfliği yakılmıştır. Bir yıl içinde ada devrimci bir kaos içindedir. Köleler zorla çalıştırıldıkları çiftlikleri yakmış, köle sahiplerini ve diğer beyazları öldürmüşlerdir. Fransız yetkilileri ilk başlarda daha önceki isyanlarda olduğu gibi bu isyanı da kesinlikle bastıracaklarından emindirler. Ayaklanmaya Jean François ve Georges Biassou’nun önderlik etmesi isyanın Santo Domingo’da bulunan İspanya kralın bağlı yönetimle ittifak yapmasına yol açar. Sadece kuzeyde başlayan isyan bütün adaya yayılır. 4 Nisan 1792’de Fransa’da alınan bir kararla koloniler dahil olmak üzere tüm insanların deri renklerinden bağımsız olarak eşit ve özgür olduğu bildirilir. Ancak bu karar köleliği sona erdirmemektedir. Léger-Félicité Sonthonax başkanlığında bir heyet kolonilere gönderilir ve kararın uygulandığını denetler. Kararı önceden de uygulamayan vali Fransa’ya götürülür ve giyotinle idam edilir. Toussaint’in liderliği Siyah komutanlardan en başarılısı Toussaint Louverture’dür. Kendi kendisini yetiştirmiş olan bir ev hizmetkarı olan Louverture, François ve Biassou gibi önce İspanya için savaşmıştır. İngiltere Haiti’yi işgal edince, eğer Fransa köleleri özgürleştireceğini taahhüt ederse onlar için savaşacağını bildirir. Sonthonax 29 Ağustos 1793 itibarıyla tüm köleleri özgürleştirir. Louverture, Fransız general Étienne Laveaux ile beraber tüm kölelerin özgürleştirildiğinden emin olur. Mayıs 1794’de Louverture kuvvetleri Fransa saflarına geçer ve Fransa Cumhuriyeti için savaşmaya başlar. Birçok Afrikalı köle Louverture saflarındadır ve Louverture sıkı disiplinden yana ve ayrımsız katliama karşıdır. Sonunda İngiliz ve İspanyol kuvvetleri yenilerek Fransa lehine denetim sağlanır. Ancak iktidarı ele almış olan Toussaint, iktidarı Fransızlara vermek istemez. Özerk olarak ülkeyi yönetmeye başlar. Louverture, bölgesel kuvvetler arasındaki çelişkilerden faydalanarak hakimiyetini genişletir. 1798’de adaya çıkartma yapan İngiliz kuvvetlerini yenilgiye uğratır ve hatta komşu ada olan Santo Domingo’yu 1801’de işgal ederek buradaki köleleri de özgürleştirir. 1801 yılında Louverture Haiti için bir Anayasa ilan eder, böylelikle ada özerkliğe sahip olmaktadır, ayrıca kendisini de ömür boyu yönetici ilan eder. Buna karşılık olarak Napoleon Bonaparte büyük bir savaş filosu eşliğinde Charles Leclerc komutasında bir orduyu adaya gönderir. Seferin amacı tekrar Fransız egemenliğini tesis etmek ve köleliği tekrar uygulamaya koymaktır. Birliğin adaya çıkmasıyla beraber Toussaint’in müttefiklerinden Jean-Jacques Dessalines, Leclerc saflarına geçer. Yenilen Louverture’a yapılan teklifte eğer birliklerini Fransız Ordusuna katılmaya ikna ederse hayatının bağışlanacağı bildirilir. Ancak Louverture Mayıs 1802’de teslim olmasına rağmen kandırılacak ve Fransa’ya mahkeme edilmek için gönderilecektir. Fransa’ya vardığında ise hapishanede ölecektir. Köleliğe Başkaldırı Napolyon egemenliğinde birkaç ay sükunet sağlanır. Ancak Fransızların tekrar köleliği kurmak istediği anlaşılınca Dessalines ve diğer komutanlar tekrar saf değiştirerek Ekim 1802’de Fransızlara saldırmaya başlarlar. Kasım 1802’de Fransız komutan Leclerc sarı hummadan ölecek, ordusu da hastalıklardan kırılmaya başlayacaktır. Leclerc’in yerine geçen Rochambeau halka karşı acımasız bir saldırı başlatınca Fransa saflarından kaçışlar başlar. Ayrıca adaya yapılan İngiliz ablukası da Fransa ordusunu zayıflatacak, çare olarak bakılan Napolyon’dan da yardım gelmeyeceği belli olur. Ayrıca ABD’ye Lousiana’yı 1803’de satan Napolyon’un Batı sömürgeleriyle ilgilenmediği artık resmen ortaya çıkmıştır. 1803 yılında Dessalines komutasındaki isyancı ordu Fransızları tamamen yenecektir. Son muharebe 18 Kasım 1803 günü olacaktır. 1 Ocak 1804’de Dessalines adanın bağımsızlığını ilan edecek ve yerel Arawak dilinde adanın ismi olan Haiti adını verecektir. Bu yenilgi Fransa koloni imparatorluğuna çok büyük bir darbe indirmiştir. Bağımsız Cumhuriyet Haiti Batı yarıkürede ABD’den sonra bağımsız olan ikinci ülkedir. Tarihteki başarıya ulaşan tek köle ayaklanmasının sonucudur. Ülke yıllar süren savaşlardan dolayı harap haldedir, tarım sektörü çökmüştür, ticaret hayatı sona ermiş ve haklı da çoğunlukla eğitimsiz ve yönetim tecrübesinden yoksun durumdadır. Haiti 1825 yılında Fransız köle sahiplerine 150 milyon frank tazminat ödemeyi kabul edecek, bu miktar Fransa’nın saldırmama taahhüdü vermesiyle birlikte 1838 yılında 60 milyona indirilecektir. Borç, Haiti bütçesini mahvetmiş ve ülke zenginliğini Fransa bankalarına bağlı bırakarak zenginleşmesini engelleyen faktör olmuştur. 1804 yılında Haiti Devriminin sonu, Haiti’de sömürgeciliğin sonunu müjdeler. Devrimden sonra başa gelenler Fransız eğitimi almış olan ve orduya hakim gruptur. Fransa ise Martinique ve Guadeloupe’de köleliği tekrar tesis etmiştir. İngiltere ise 1807’de köle ticaretini sona erdirmiş, 1833’de de sömürgelerdeki köleliği kaldırmıştır. Fransa 1834 yılında Haiti’nin bağımsızlığını tanıyacak onu 1862 yılında ABD izleyecektir. Etkileri Haiti Devrimi Amerika ve İngiliz kolonilerindeki köle isyanları için örnek oluşturmuştur. Adayı ve değerli gelir kaynağını kaybeden Napolyon, Amerika’daki toprakları elinden çıkartacak ve Lousiana’yı ABD’ye satacaktır. Adadan kaçan beyaz ve melezler New Orleans’a yerleşecek ve burasının nüfusuna Fransızca konuşan bir topluluk olarak dahil olarak kültürel katkıda bulunacaktır. Haiti Devriminin ardından İngiltere 1807 yılında köle ticaretini yasa dışı ilan etmş olsa da köle ticareti daha uzun yıllar sürecektir. (Amistad gemisi) ABD içindeki köleler de Haiti örneğini izleyerek çeşitli ayaklanmalara kalkışacaklarsa da başarısız olacaklardır. Toussaint Louverture hala bölgede bir kahraman olarak anılmaktadır. 2004 yılında Haiti, Fransa’dan bağımsızlığını kazanmasının 200.yılını kutlamıştır.
  21. _asi_

    Port-au-Prince (Başkent)

    Port-au-Prince Port-au-Prince, Haiti'nin başkenti ve en büyük şehridir. Şehir, merkezden uzaklaştıkça ve yamaçlara gidildikçe bir gecekondu şehri görüntüsünü alır. Şehrin nüfusu 1.082.800'dür. Fakat metropolitan alan katıldığı zaman, şehrin nüfusu 2,5 milyon dolaylarına kadar çıkar. Şehir, coğrafi yapı olarak amfitiyatroya benzer. Şehrin merkez ve yoğun kısımları deniz kenarındayken, yamaçlarda ise fakir halk ve gecekonu mahalleleri bulunur. Tarih Şehir, Kristof Kolomb'un varışından önce şehrin bulunduğu yerde herhangi düzenli bir yerleşim bulunmamaktaydı. 15. yüzyıl sonlarına doğru bölge Bohechio adlı yönetim birimine dahil edildi. İspanyol halkının ilk akınlarından başlayarak bölgedeki yerel Amerika hakimiyeti tehlikeye girdi. Yerliler bu akınları durdurmak için uzun süren mücadelelerden sonra yerleşmeye başlayan İspanyol kavimlerinden kaptıkları hastalıklar sonucunda kırıldılar ve bölge rahatça İspanyol hakimiyeti altına girdi. Bu süreçten itibaren, bölge, yerel Amerika, İspanyol ve Afrika asıllı köleler ile karıştı ve günümüzdeki Haiti halkı belirdi. Ekonomi Şehrin ekonomisi, genel Haiti ekonomisinden farklı olarak, geniş ve büyük bir ekonomidir. Şehrin ekonomisi, ticaret ve sanayi temellidir. Bununla beraber şehir, günümüzde dünyaya ihraç ettiği yüksek oranda kahve ve şeker ile ticaret alanında tanınmaktadır. Gıda sektörü haricinde şehirde, ihraç edilmek üzere üretim yapan, çimento, tekstil ve sabun fabrikaları mevcuttur. Her ne kadar şehirde işsizlik yüksek oranlardaysa da, şehirdeki hemen hemen herkesin bir işi olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Şehir, kayıtlı işçiler haricinde, sokaklarda seyyar ticaretle uğraşan çoğunlukla doludur.
  22. _asi_

    Jean-Jacques Dessalines

    Jean-Jacques Dessalines Jean-Jacques Dessalines (d. 20 Eylül 1758 - ö. 17 Ekim 1806), Haiti Devriminden sonra 1804'te ülkesinin bağımsızlığını ilan eden Haiti imparatoru. Batı Hint Adalarındaki Fransız sömürgesi olan Saint-Domingue'ye (Haiti) köle olarak getirildi. Siyah olan efendisinin yanında tarım işçisi olarak 1791'e değin çalıştıktan sonra, Fransız Devrimi'nin doğurduğu kargaşadan yararlanarak başlatılan köle ayaklanmasına katıldı. Sonraki 10 yıl içinde, Fransa'daki devrimci hükümete bağlılığını bildirerek kendini Saint-Domingue genel valisi ilan eden siyah önder Toussaint-Louverture' ün yardımcılığına getirildi. Sömürgeyi yeniden ele geçirmek amacıyla Napolyon Bonapart'ın gönderdiği Fransız birlikleri 1802'de Toussaint'i devirince Dessalines yeni yönetime boyun eğdi.Ama 1803'te Napolyon'un, 1794'te Konvansiyon'da alınan bir kararla kaldırılan köleliği yeniden kurmak istediğini ilan etmesi üzerine, öteki siyah ve mulatto (Avrupalı-Afrikalı karışımı) önderlerle birlikte Fransız yönetimine karşı mücadeleye girişti. İngilizlerin de yardımıyla Fransızların Saint-Domingue'dan atılmasından sonra, Dessalines genel vali oldu ve 1 Ocak 1804'te Saint-Domingue'nin bağımsızlığını ilan ederek ülkenin Aravak dilindeki adı olan Haiti'yi benimsedi. Aynı yılın eylül ayında I. Jacques adıyla kendisini imparator ilan etti. Dessalines, Toussaint'in izlediği politikaların çoğunu olduğu gibi sürdürdü. Bu arada, ülkenin yeniden geçimlik ekonomiye dönmemesi için plantasyonlarda uygulanan angarya sistemini de korudu. Beyazlara karşı, Toussaint'den çok daha acımasız davrandı; beyazların topraklarına el koyarak mülk sahibi olmalarını yasakladı.Belki de olası bir Fransız istilasında beyazların beşinci kol işlevi göreceğinden korktuğu için, binlerce kişinin yok edildiği operasyonlar düzenledi. Bu kırımlar, beyazların mülk sahibi olmasını yasaklayan ve yüzyılı aşkın süre yürürlükte kalan yasalarla birlikte, nüfusun yüzde 80'ninden çoğunu oluşturan beyazların siyahlar üzerinde egemenlik kurmasını engelledi. Melez önderlere karşı da ayrımcı bir tutum sergileyen Dessalines, bunlardan Alexandre Sabes Petion'un başını çektiği bir ayaklanmayı bastırma girişimi sırasında öldürüldü.Ölümünden sonra Haiti, Petion ile siyah önder Henri Christophe arasında paylaşıldı.
  23. _asi_

    Haiti

    Haiti Haiti, Amerika'da Karayip Denizi'nde bir ada ülkesidir. Küba'nın doğusunda yer alan Hispaniola Adasındaki iki ülkeden, batı kısımdaki ülke olup diğer ülke Dominik Cumhuriyeti'dir. Yüzölçümü 27.750 km² olan ülkenin nüfusu 7.9 milyon(2003), başkenti Port-au-Prince'tir. Eski bir Fransız sömürgesi olan Haiti, Kuzey ve Güney Amerika'da, Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra bağımsızlığını ilân eden ikinci ülkedir. Buna karşılık, bugün Batı Yarımkürenin en fakir ülkesidir ve yönetiminde bir anarşi durumu halen devam etmektedir. Tarih Haiti'nin asıl yerli halkı Arawak (ya da Taíno)'lardır. Kristof Kolomb'un 1492'de yeni dünyanın keşfinden sonra adaya Hispaniola adı verilmişti. Hispaniola Adası, Avrupa'dan gelip "yeni dünyayı fethedenler"in üslerinden biri haline geldi. O zamanda yaşamış İspanyol Katolik rahip Bartolome de Las Casas, Türkçe'de de 'Kızılderili Katliamı' adıyla yayınlanmış kitabında ada hakkında şunları yazmaktadır: "Bu ada üzerinde (ben 1508'de vardığım zaman) 60 bin insan yaşıyordu, Kızılderililer de dahil olmak üzere. Ne var ki 1494'ten 1508'e kadar 3 milyonun üzerinde insan savaştan, kölelikten ve madenlerden dolayı yok olmuştu. Gelecek nesillerde buna kim inanacaktır?" Bazı tarihçiler Las Casas'ın bu rakamı abarttığını ve nüfusun 1 milyon kadar olduğunu düşünmekteyse de bazıları 8 milyona kadar vardığını savunmaktadır. Bununla birlikte Las Casas'ın bu kitabında Kuzey Amerika'nın kıyılarından güneye doğru tüm Orta Amerika, Güney Amerika'nın kuzeyi ve Karayibler'deki adalarda yapılan Kızılderili/yerli katliamlarını anlattığı gibi, yeni dünyanın keşfinden sonra bölgede büyük kıyımlar yaşandığı şüphesizdir. 17. ve 18.yüzyıllarda adanın bugünkü Haiti olan 3'te 1'lik batı kısmı Fransız deniz korsanlarının eline geçti. Fransızlar burayı İspanyol ve İngiliz gemilerini taciz etmek için kullandılar. Daha sonra, Saint-Domingue adını verdikleri adanın bu kısmında şeker ve kahve üretimine başladılar. Fransız İmparatorluğunun 18.yüzyıldaki en zengin sömürgelerinden biri haline gelen Saint-Domingue, 1780'lerde Avrupa'da tüketilen şekerin %40, kahvenin ise %60 kadarını üretmişti. Bu dönemde, şekerkamışı ve kahve ekim alanlarında çalıştırılmak üzere 790.000 kadar Afrikalı köle getirildiği tahmin edilmektedir. Bağımsızlık 1789 Fransız İhtilali Saint Domingue'nin kaderini de kökten etkiledi. Fakir ve zengin beyazlar, devrim sonrası yasalara göre koloninin nasıl yönetileceği konusunda anlaşmazlığa düştüler. Bu arada, kölelikten kurtulmuş siyahlar ve yerliler, ihtilalin getirdiği Vatandaş ve İnsan Hakları Bildirgesine göre kendilerinin de Fransız vatandaşı olduklarını ileri sürdüler. Bu arada Haiti İsyanı'nı başlatan köleler Haitili liderler Toussaint L'Ouverture, Jean-Jacques Dessalines ve Henri Christophe önderliğinde bir silahlı güç haline geldiler. Yerliler ordusu Fransız güçleri ile Napoleon Bonapart'ın 1803'te gönderdiği ve sarı hummadan kırılan orduyu yendi. Bunların sonucunda Haiti kendi yerli ismiyle 1804'te bağımsızlığını ilan etti. General Dessalines yönetimi eline aldı ve 1805'te Anayasa ilan etti. Anayasaya göre herkes din özgürlüğüne sahipti ve herkes (aralarında bulunan, Napoleon ordusundan kalan Polonyalılar ve Almanlar da dahil) Haitili "siyah" olarak tanımlandı. Ancak verilen sözlere rağmen, adada yaşamaya devam eden Fransızlar Dessalines'in emirleri doğrultusunda vahşice yöntemlerle öldürüldü. Bu katliam sırasında Jean Zombi adında gaddar bir yerli, beyaz insanlara öldürülmeden önce işkenceler yaptırıyordu. "Zombi" kelimesinin kökeni buradan gelmektedir. Haiti bağımsızlığına rağmen 1826'da Panama'da yapılan bağımsız Amerika ülkeleri toplantısına dahil edilmedi ve ABD tarafından 1862'ye kadar tanınmadı. I.Dünya Savaşı'nda 1915 yılından 1934'e kadar ABD Haiti'yi işgal ve kontrol altında tuttu. Haiti 20.yüzyıl boyunca da darbeler, katliamlar ve iç savaşlardan kurtulamadı.
  24. _asi_

    Yojoa Gölü

    Yojoa Gölü Yojoa Gölü 285 kilometrekarelik yüzölçümü ile Honduras'ın en büyük gölüdür. Sönmüş bir volkanın oluşturduğu çöküntü ile meydana gelmiştir. 700 metre yüksekte bulunan gölde ortlama su derinliği 15 metre kadardır. Batıda Santa Bárbara Millî Parkı ile birlikte dil dağlarla çevrili olan gölün doğusunda Cerro Azul Meambar Millî Parkı vardır. Tegucigalpa ve San Pedro Sula arasındaki karayolu üzerinde yer alır. Gölden en çok çevredeki meyve bahçelerini sulamak ve balıkçılık alanında yararlanılır.
  25. _asi_

    2009 Honduras Darbesi

    2009 Honduras Darbesi 2009 Honduras Darbesi 28 Haziran 2009 günü Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın 2010 yılı Mart ayında yeni bir anayasa yazılması konusundaki halk oylaması kararını almasıyla başlayan siyasi süreç. Krizin ortaya çıkışı Zelaya'nın halk oylaması kararı Honduras Yüksek Mahkemesince yasa dışı ilan edilmiş olmasına rağmen Zelaya halk oylamasının planlandığı şekilde yapılması amacıyla hazırlıkları başlattı. Bu hazırlıklar kapsamında Honduras hükümetine yardımcı olmak için Honduras Silahlı Kuvvetlerinden oy pusulalarını ülkeye dağıtması verildi. Ancak ordu komutanı Romeo Vásquez Velásquez verilen görevi yapmayı reddedince, Zelaya kendisini görevden aldı. Görevden alma kararı Mahkeme ve Parlamento tarafından yasa dışı ilan edildi. Darbe Halk oylamasının yapılmasına saatler kala 28 Haziran günü sabaha karşı Honduras Silahlı Kuvvetlerine bağlı birlikler Zelaya ve kabinesindeki vekillerden bazılarını zorla askeri üsse götürerek havayolula ülke dışına sürgüne götürmüştür. Parlamento Başkanı Roberto Micheletti yemin ederek fiili devlet başkanı olarak göreve başlamıştır. Uluslararası tepkiler Yapılan darbe Birleşmiş Milletler, Amerika Devletleri Örgütü OAS önce darbeyi kınayacak, darbecilerden Zelaya'nın yeniden görevine iade edilmesi için 72 saat süre vermiş, süre sonunda Zelaya görevine iade edilmeyince de Honduras'ı örgüt üyeliğinden çıkartmıştır Zelaya'nın dönüş teşebbüsü OAS'ın kararını bekleyen Zelaya, 6 Temmuz günü ülkeye döneceğini açıklamış, yanında Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernândez, Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo olduğu halde uçakla Honduras'ın başkenti Tegucigalpa'ya gelse de ordu birliklerinin havaalanını kapatmaları sonucu uçağı iniş yapamamıştır. Devlet Başkanını karşılamak için havaalanına gelen Zelaya destekçilerine ise askerler tarafından açılan ateş sonucu en az bir kişi ölmüştür. Medya savaşı Askeri darbenin yapılmasının hemen ardından bölgesel yayın yapan Telesur televizyonu ile CNN Espanol yayınları darbeciler tarafından durdurulmuş, Associated Press yayınları engellenmiştir. Darbenin haber kanalları tarafından okuyucularına verilmesi farklı olmuştur. Özellikle The Economist ve BBC darbeyi olumlu karşılamıştı. Buna sebep olarak Zelaya'nın Chavez ile müttefik olarak düşünülmesiydi. Öte yandan Telesur Zelaya'nın her açıklamasını verecek ve genelde darbe karşıtı yayın yapacaktır. Prensa Latina da bu şekilde yayın yapacaktır. Değerlendirmeler Darbe olmadan önce olacakları tahmin eden tek kişi Küba eski Devlet Başkanı Fidel Castro oldu. Yazdığı yazıda Honduras'daki gerginliğe işaret eden Castro tarihi günlerin yaşandığını belirtecek ve Zelaya'ya destek verecektir. Darbeden sonraki günlerde bölgenin en güçlü komünist partilerinden olan Venezuela Komünist Partisi adına yapılan açıklamada OAS örgütünün darbecilere 72 saat süre tanımasının ABD emperyalizminin bir oyunu olduğu iddia edilecek ve Zelaya'nın derhal ülkeye dönmenin bir yolunu bulması gerektiği ve Zelaya yanlısı gösterilerin uzun süre aynı kararlılıkla devam edemeyeceği, darbecilerin baskı kullanacağı belirtilecekti. Darbecilerle Zelaya arasında bir pazarlığa dair ilk haber ise New York Times'dan gelecektir. Yazıda Zelaya'nın dönmesine ancak yeniden devlet başkanlığına aday olmayacağı ve derhal seçimlerin yapılacağına dair güvence vermesi halinde razı olunacağı belirtiliyordu. Bu bakış açısı darbeyi kınama yolunda açıklama yapmasına rağmen elçisini Honduras'dan çekmeyen ABD yönetimi için kabul edilebilir bir çözüm gözükmektedir. Venezuela lideri Hugo Chavez ise ilk günden itibaren darbeyi ABD ile ilişkilendirerek darbecileri goriller olarak tanımlayacaktır. Ayrıca Zelaya'nın yaptığı açıklamadaki Honduras'daki ABD elçisi olan Roberto Flores Bermudez'in darbeyi haftalar önceden bildiğinin bilgisi darbedeki ABD bağlantısını güçlendirmiştir. Küba Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal ise yaptığı değerlendirmede darbenin Latin Amerika'daki yönetimleri ve özellikle de Hugo Chavez'i hedef aldığını belirtmiştir. Fidel Castro 11 Temmuz günü yazdığı yazıda eğer Honduras'da darbeciler başarılı olursa tüm Latin Amerika'da benzer askeri ayaklanmaların yaşanacağı öngörüsünde bulunarak ilerici hükümetleri zorlu bir dönemin beklediğini belirtmiştir. Ayrıca Honduras'daki askeri üsse de dikkat çeken Castro darbenin arkasında ABD'nin bulunduğunu iddia etmiştir. Castro 22 Temmuz günü yaptığı yazılı açıklamada arabuluculuk yapan Oscar Arias'ın ABD'nin isteğiyle siyasi krizi darbecilerin lehine süre kazanmak amacıyla bu göreve getirildiğini yazacak ve Daniel Ortega'nın açıklamalarına dayanarak Arias'ı ABD yanlısı bir politikacı olmakla suçlayacaktır. Ayrıca San Jose görüşmeleri sırasında ortaya konan ve Zelaya tarafından kabul edilen 7 maddenin kabul edilmemesini darbecilerin en büyük hatası olduğunu belirten Castro, Zelaya'nın mutlaka Honduras'a döneceğini ve Honduras halkı tarafından sevinçle karşılanacağını belirtir. Micheletti ile Clinton ile arasında sürekli temas olduğunu ve Honduras Ordusunun bu gelişmeler karşısında ne yanıt vereceğinin ise bilenemediğini ekler. Venezuelalı gazeteci Eva Golinger darbecilerin ABD bağlantılarına dikkat çekerek Honduras'daki ABD Elçiliğinin ve Soto Cano'daki askeri üssünün darbecilerle temasını gözler önüne sermiştir. Çözüme doğru 9 Temmuz günü darbeyle başa gelen Michelet ile yasal devlet başkanı Zelaya, Kosta Rika'ya Devlet Başkanı ve Nobel Barış ödülü sahibi Óscar Arias'ın arabuluculuğunda görüşmelere katılmak için gelmiş ancak yüzyüze görüşmemişlerdir. İki gün boyunca heyetler halinde süren görüşmelerde iki taraf da geri adım atmayınca uzlaşma görüşmeleri sonuç alınmadan tamamlanmıştır. Çözüm için 5 koşul Arias'ın başkan yardımcısı Casas Zamora'ya atfedilen haberde Madrid Üniversitesinde profesör olan Juan Carlos Monedero Zelaya'nın göreve iade edilebilmesi için 5 koşul öne sürülmüştür: Zelaya yeniden devlet başkanı olabilir ama bu mutlaka tek başına iktidara gelecek anlamına gelmemelidir Anayasayı değiştirme girişiminden vazgeçmelidir Venezuela Devlet Başkanı Chavez ile arasına mutlaka mesafe koymalıdır Mutlaka ikili bir iktidar hali yaratılmalı ve hükümette Zelaya olsa bile Kasım ayında seçimlere kadar birlik hükümeti iktidarda olmalıdır Darbede yer alanlara af çıkartılmalı ve herhangi bir cezai işlem uygulanmamalıdır Micheletti'den geri adım 15 Temmuz günü açıklama yapan darbeyle başa gelen Micheletti, Zelaya'nın görevinin başına dönmemesi koşuluyla fiilen yürüttüğü devlet başkanlığını görevini bırakabileceğini açıkladı. Honduras dış temsilcilikleri Siyasi kriz Honduras'ın dış temsilciliklerini de etkilemiş ve elçiliklerin çoğu Zelaya'yı desteklemişti. Bunun üzerine Micheletti, kendi talimatlarını dinlemeyen yabancı temsilciliklerin bütçesini kesmeyi planlamakta. Zelaya'nın dönüşü Bolivya'da bulunan Zelaya hükümetinin Dışişleri bakanı Patricia Rodas yaptığı açıklamada devlet başkanının ülkeye dönmek üzere yolda olduğunu ve Honduras'a giriş yaparak darbeci hükümete alternatif hükümet kurarak buradan mücadeleye başlayacağını bildirdi. Arias arabuluculuğunda görüşmeler Kosta Rika'da Devlet Başkanı Arias'ın arabuluculuğunda süren görüşmelerde ortaya çıkan 7 maddeyi Zelaya kabul etse de Micheletti reddedecektir: Manuel Zelaya'nın seçimle başa geldiği süreyi tamamlamak üzere yeniden devlet başkanlığına getirilmesi Belli başlı partilerin katılımıyla Ulusal Birlik ve Uzlaşma hükümetinin kurulması Darbeyle ilgili tüm siyasi suçlulara genel af ilan edilmesi Manuel Zelaya ve hükümetinin seçimlerde yeniden aday olmaması Seçimlerin Ekim ayının son pazarı olacak şekilde ileri çekilmesi Seçimlerin şeffaflık ve düzen içersinde geçmesi için seçimlerden bir ay önce Silahlı Kuvvetlerin denetim yetkisini Yüksek Seçim Kuruluna devretmesi Honduras'da anayasal düzene geçişin eksiksiz olması için uluslararası gözlemcilerin ve özellikle de Amerikalar Örgütünden gözlemcilerin seçim sırasında ülkede bulunmaları. Zelaya Honduras'da Tribuna Popular haberine göre Zelaya Honduras'a dönmüş ve ismi açıklanmayan bir yerde üslenmiştir. Ülke çapında genel grev düzenlenerek darbecilerin iktidardan düşürülmesi için eylemleri Honduras'dan sevk ve idare edeceği açıklanmıştır. San Jose görüşmelerinin çöküşü 22 Temmuz günü açıklama yapan uzlaşma görüşmelerindeki arabulucu Óscar Arias taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığını ve görüşmelerin çöktüğünü açıkladı.Manuel Zelaya ise Nikaragua'dan yaptığı açıklamada görüşmelerin çökmesi üzerine ülkesine geri döneceğini ve Nikaragua'nın Esteli bölgesinde Honduras'a karayoluyla giriş yapacağını açıkladı. Zelaya'nın ikinci dönüş girişimi Daha önceden havayoluyla ülkeye dönmeye çalışan devrik devlet başkanı Manuel Zelaya, Nikaragua sınırından Honduras'a sembolik olarak giriş yapar. Kendisini sınırın diğer tarafında bekleyen ailesi ve taraftarlarının ise sınıra 10 km kala askeri barikatla durdurulduğu ve kalabalığın dağıtılması için müdahale edildiği belirtilmektedir.[35] Zelaya ülkeye giriş yaptıktan sonra ise ülkede kan dökülmesini istemediğini belirterek darbecileri halkın isteklerine uymaya çağırarak görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. Bu gelişmelerle ilgili ilk yorum ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'dan geldi, Clinton Zelaya'nın girişimini "düşüncesizlik" olarak değerlendirdi. Zelaya yeniden Honduras'da 21 Eylül Pazartesi günü devrik Devlet Başkanı Zelaya'nın gizli bir şekilde ülkeye girerek dört günlük zorlu yolculuktan sonra başkent Tegucigalpa'ya vardığı ve Birleşmiş Milletler Elçiliğinde bulunduğu açıklandı. Manuel Zelaya'nın Brezilya Elçiliğinde bulunduğunu gösteren fotoğraflar basında yayınlanmıştır. Zelaya yaptığı açıklamada Honduras halkının kararlılığı sayesinde yeniden göreve döneceğini belirtti. Direniş örgütleri taraftarlarını başkente çağırırken darbe hükümeti sokağa çıkma yasağı ilan etti. ABD Dışişleri Bakanı Clinton ve arabuluculuk görevi almış olan Kosta Rika Devlet Başkanı Oscar Arias yaptıkları benzer açıklamalarda Zelaya'nın ülkeye dönmesinin demokrasiye geçiş sürecinin kolaylaştırılması için bir fırsat olduğunu belirttiler.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.