''25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü''
Kadına yönelik şidetin toplum genelinde meşruluğunu gösteren bir yazıyı paylaşmak istiyorum sizlerle
Haydarın Karısına yazdığı mektup
''Menekşe moru gözlüm, al yanaklım, seni bir daha dövmeyeceğim. Lütfen artık eve dön. Bak Yaşar halıya kustu, kusmuk seni bekliyor. Ayaklarım bugün de hep seni aradı, yıkanmak için. Seni çok arıyorum, bir haftadır akşam rakılarının tadı tuzu yok... Ev sensiz çok ıssız. Gerçi nasıl, nerede yattığımı, kime nasıl öptüğümü falan hiç hatırlamıyorum ama onun sen olmadığını bir büyük rakının sonunda dahi hissedebiliyorum.
Kezban, ben sana aşığım. Eve döndüğün gün, bunu arkadaşlarla kutlayacağım. Sen, kanlar içerisinde evden kaçarken nasıl duygulandığımı bilemezsin. Elimdeki şişeyi, hırsımdan ananın fotoğrafına fırlattım. (Artık duvarları gelince silersin.) Kezban bir de gelirken 2 paket kısa Maltepe getirebilir misin?
Dün Zeynep okula gitmeyip dolma sardı, ben de okeye dönerken dikkatleri dağıtmak için habire dolma yiyip,"yiyin yiyin nefis olmuş" dedim. Nasıl zeka ama.. Zeynep'in tezkeresinde okul ve sınıf kısmını boş bıraktım. Onu da mı ben dolduracağım?
Bu sabah seni kaçırışım aklıma geldi, efkarlanıp bir cıgara yaktım. On dört yaşlarında taş gibi kızdın. Nasıl; Mehmet, Abidin, Ramazan, Yusuf gelip seni döve döve taksiye atmıştık? Peki, seni piknik tüpü ile dövüşümü hatırlıyor musun? Yeni evliydik, bir boğaz gezisi dönüşüydü. Mehmetgiller kapıda bekliyorlardı, sen daha roka bile hazırlamamıştın ve Ramazan içeriden "ROKA!" diye bağırmıştı. Mutfağın kapısını içeriden nasıl kilitlediğimi, ocağın oradan tüpü nasıl kaptığımı falan hiç hatırlamıyorum. O gece Ramazan 'lar gidince sen Yaşar ‘ı doğurdun. Huysuz mu huysuz, koca burunlu Yaşarımı... Bu arada son maaşınla Yaşar ’a don falan aldım...
Artık yuvana dön, asabımı bozma! ''Kocan Haydar!!!(netten)
okuduğunuzda gülebilirsiniz ama bunları yaşayan kadınlar gerçekten de var.
Kadınlarımıza tehlike yabancılardan değilde özellikle en yakınındaki erkekten geliyor.milyonlarca kadın için ev artık bir sığınak değil de dehşet yuvası. Dünyanın birçok ülkesinde ekonomik bağımlılık, gelenekler, dinsel faktörler ve yoksulluk, kadınları tacize ve şiddete katlanmaya zorluyor.Kadına yönelik şiddetin bildik hüzünlü öyküleri, geleneksel kabul edişler, toplumun ve devletin duyarsızlığıyla büyüyor.Şiddet sadece bedenlere zarar vermiyo kadının kendine olan özsaygısını ya zayıflatıyor yada tamamen yok ediyor.