Canraşit

Toplumsal, Sosyalin Türkçesidir. Burada " Kitlesel " ile " Toplumsal " karıştırılmış.

" İSE " sömürü olur. Klan şefinin de elde edilen üründen ihtiyacı oranında faydalandığını anlatıyoruz, cevap söyle İSE, böyle İSE diye geliyor.

Cevap verdiğim mantığı sorguluyorum, bunun neresi anlaşılmıyor, hayretler içerisindeyim.

Hiç de öyle denmiyor. Cümle açık: " Nesnel bilgi fiziksel de, sosyal de bilgi olabilir. "

Yine başa döndük. O zaman neden bencil olan doğal zihniyet için " Dogal zihniyet zaten bilincalti giyilmis bir elbisedir. " denmişti ?

Vahiy, Deizmdeki ilk start tuşuna basmak gibi bir müdahale değildir. Deizmde start verildikten sonra tamamen deterministik süreçler işler. Onun için Vahiy reddedilir.

Köleci toplumların, Feodal toplumların insanları neden paylaşımcı değillerdi ? Onlarda mı " Akılcı " lardı ?

O bilinçaltı değil, ön bilinç ama neyse. Bu ayrı tartışma konusu. Şimdi, Nihilizmden önce ön bilince elbise giydirecek hiçbir ideoloji / inanç yokmuş onu öğrendik. ( İroni yapıyorum ha ! )

Hoppalaa...Önce " NESNEL BILGI YOKTUR, FIZIKSEL BILGI VARDIR. " denmiş, şimdi ise; Nesnel bilgi fiziksel de, sosyal de bilgi olabilir. deniliyor. Buyur burdan yak !

Şimdi bu yazdıklarımın lütfen tamamı okunmadan cevap verilmesin. Anladım yazdıklarımın neden algılanmadığını. Aslında daha önce çeşitli metodlar denemiştim yazdıklarımın anlaşılması için ama bir türlü olmadı. Mesela, önce yazdıklarımın paragraf paragraf okunup cevaplandığını düşünmüş ve madem öyle okunuyor, anlam bütünlüğü bozulmasın diye tek paragraf halinde yazmaya başladım. Ama o da kar etmedi. Şimdi ise, görüyorum ki, yazdıklarım cümle cümle okunuyor ve anında cevap yazılmaya çalışılıyor. İşte örneğimiz.; benim ilk cümlem " Uzaylılar vardır, o kesin. " e cevap gelmiş hemen " Uzaylilari varsaymak mantigi baskadir, bunu bilimsel temelde gozleme tasimak ve olgusunu ortaya koymak baskadir. Iste o nedenden varsayimdan yola cikip bir sey demek bilimsel degildir, varsayimsaldir bla bla...". Oysa, ikinci cümlemde okunsa ne dediğim, ne sorduğum, niye sorduğum anlaşılacak.

Numenal Yetiden bahseden kim ? Numen dediğim Kant'ın Numeni karışmasın şimdi ikisi yine.

Bilinçli olduğunu kim söyledi ? Biat önerisi zaten bilinci olmayana yöneliktir. Bilinci olana önerilen aklını kullanmaktır.

İnsanoğlu neden biriktirmek ister de, paylaşmayı pek istemez ? İnsanoğlunun neden başkasının malında gözü olur ? İnsanoğlu neden hep bana hep bana der ?

Vahiyi reddetmiyorlarsa Deist olamazlar.

İnsanoğlu Nihilizm öncesi Doğal Zihniyetle de mi tanışmamıştır ? Hadi biraz reklam yapalım: " Dogal zihniyet: Insanoglunun hayvani gozlemleyerek ve ondan esinlenerek kendi algi bilgi ve kavrami ile anima/animus temelinde gerceklestirdigi ve kullandigi insandisi ve insanlikdisi bir zihniyettir. Hayvani gozlem ve algisinin bilgisi olan; egosal, akilsal temelde bencil, cikarci, parcasal, guc, otorite ve insanoglu bunyesi hakimiyete dayanir. " ( Evrensel-İnsan-Blogu- Zihin Felsefesi-Zihni Felsefe Farki/Iliskisi ) Kendi kendini çürüten kimmiş ?

Allah'a Dinler tarafından verilen anlam ve icerikten korkarak ona inanana Deist denmeyeceği için olabilir mi ?

Bilinç Rasyonel Bencillik ya da Bireyci akılcılık söz konusu olduğunda geçerlidir. Doğal fenomenal zihniyetin bencilliği insanoğlu tarihi kadar eskidir. Örnek: sömürüye yol açan olan zihniyet, birleştirmek yerine ayrıştırmayı tercih eden zihniyet.

Kesinlikle katılıyorum. Sorgulayamayan beyinlerin bir felsefeye saplanıp kalmalarına günlük hayatta sanal dahil her ortamda hep rastlıyoruz.

Buna benzer mantık şudur: Uzaylılar vardır, o kesin. O nedenle biz Evrensel İnsan Hakları demeyelim, Evrensel Akıllı Canlı Hakları diyelim. Neden Evrensel ?

Evet, yukarıda yanlış yazmışım, düzelteyim: " Pozitif Bilimlerde Nesnel Bilgi yoktur, İnsan zihni dünyadan ( varlıktan ) bağımsızdır " diyen bir felsefe bilimsel olmaz. Çünkü, insan türünden başka soyutlama yapabilen, kavram üretebilen bir türü bilimsel olarak böyle bir gözlem olmadığı halde var sayar. Çünkü, fenomenin varlığın tüm bilgisi olmadığını, bilimsel olarak gözlem vermemiş Numen konusunda kesin vardır iddiası vardır. Olabilir değil kesin. Oysa, bilimsel bakış, olmayan bir tür varsayımına, olmayan bilginin var olması kesinliğine dayanarak fikir geliştirmeyi reddeder.

Olgu demek herkesi bağlayıcı bilgi demektir. E bu herkes içerisinde farklı bir subjektivite sağlayacak farklı bir tür bulunmadığına göre bilimin elde ettiği olgular nesneldir. Çünkü, nesnel olmaması için öne süren tarafından öne sürülen sebep farklı bir türün bulunması varsayımıydı.

Sanki ben bunları bilmiyorum da birisine sormuşum beni aydınlatsın diye. Yazılan cümlenin anlamsızlığını vurgulamak için yaptığım ironi anlaşılmamış.

Biat etmek isteyenler zaten öneriyi emir telakki ederler.

Evet çok yerinde bir belirleme.

Evet, bilgilenmeden fikir sahibi olunmaya, mantık ( olmayan ) yürüterek iddia sahibi olunmaya çalışılınca böyle yorumlar oluyor maalesef. Üzerlerinde bilimsel araştırma yapılan ve yapılmaya devam edilen hem Anaerkil hem de Ataerkil İlkel Klanların hala günümüzde varlıklarını sürdürdüklerinden bihaber olmak gibi. İlkel dinlerin değerleri tabiat güçlerinden korku duyulması nedeniyle üretilmiştir. İlkel insanların bu korkudan kurtulmak için büyücüye başvurması büyücünün inanmadığı bir değer üzerinden insanları kandırması mıdır ? Büyücü 21.yy.dan zaman makinesi ile mi gelmiştir ilkel çağlara ? Büyücüyü ilkel dinin kaynağı olan korkudan muaf tutmanın temeli ne ? Nerede sömürü ? Bir kabilede kararların -Kadın veya Erkek farketmez- bir Şef tarafından verilmesi mi sömürü ? Büyücü/Şef/Avcı/Toplayıcı/Adam/Kadın herkes işini yapıyor ve paylaşım ihtiyaca göre, olay budur.