Canraşit tarafından postalanan herşey
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Atatürkçülük veya Kemalizm, kelime anlamı olarak Mustafa Kemal Atatürk'ün düşüncelerinin ve görüşlerinin takipçisi olma anlamını içeren, ideolojik olarakemperyalist devletlerin fakir ve geri kalmış bir millete karşı giriştiği paylaşma hareketine tepki olarak doğan; Atatürk milliyetçiliğine bağlı, belirli bir sınıf desteğine dayanmayan; geri kalmış safsata ve batıl itikatlardan güç alan kurumlar yerine akla ve bilime dayanan kurumları getirmeyi amaç edinen, anti-emperyalist Mustafa Kemal Atatürk'ün ideolojisi. İdeoloji olarak Atatürkçülük Atatürkçülük, yukarıda açıklandığı gibi birtakım ilkeleri ve politikası olan bir ideolojidir. Ulusal ve laik bir modern devlet tipidir. Bazı kesimler tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin temel doktrini ve ideolojisi olarak kabul edilmektedir. Atatürkçülük;emperyalizme karşı milliyetçiliği, kapitalizme karşı halkçılığı ve devletçiliği, gericiliğekarşı laikliği, aşırı muhafazakârlığa karşı inkılapçılığı, oligarşiye karşı isecumhuriyetçiliği savunan bir ideolojidir. Sıklıkla, Atatürkçü idelojinin bir fikir sistemini temsil etmekten çok ülkeyi tümüylepragmatik bir yöntemle modernleştirmeye çalışan politik bir uygulama olduğu vurgulanır. Bununla birlikte, Atatürkçülerin yaptığı devrime rehberlik eden belli fikirler vardı ve bunlar esnek bir biçimde de olsa CHP ideologları tarafından sistemleştirilmişti.[13] Atatürkçülük pek çok kişi ve grup tarafından sağ ve sola rakip "üçüncü bir yol" olarak tanımlanmaktadır. Ama Atatürkçülük, 1920'lerin kendine özgü yapılı Türkiye'sinin ihtiyaçlarından doğmuş, temelinde sınıf çatışmasından ziyade "Tam Bağımsızlık", "Ulusal Birlik" ve "Anti-Emperyalizm" olan bir ideolojidir. Lozan'da taviz verilmeyen tek konunun Tam Bağımsızlık olması, daha sonrasında Balkan Antantı ve Sadabat Paktıantlaşmalarına imza atılmasının yanında davet edilmesine rağmen Türkiye'ninBirleşmiş Milletler'e girmemesi de bu temelin sonuçlarındandır. Bir diğer grup da Atatürkçülüğü sol kanat ideolojisi olarak görmekte, onu üçüncü yol sayanları Atatürkçülüğü siyaset dışına atmaya çalışmakla ve sadece bir düşünce sistemi olarak sınırlandırmakla eleştirmektedir. Bu gruplarda bu düşünceye sahip olan insanların sağcı olduklarını iddia edenler de bulunmaktadır. Genel olarak bu kesimin düşüncesine göre milliyetçilik sola engel değildir ve bu gruplarda, Cemal Abdül Nasır,Cevahirlal Nehru, Sultan Galiyev, Lumumba gibi ulusal kurtuluş savaşı vermiş isimlerin kendilerini solcu olarak tanımlamalarından yola çıkılarak, esas milliyetçiliğin solda olduğu fikri egemendir. ( tr.wikipedia.org )
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Bakalım Burjuva İdeolojisi Olan Milliyetçilik ( Ulusçuluk ) ideolojisinin Manifestosu neymiş ? Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi 28 Ağustos 1789'da Fransız Devrimi'nden sonra, Fransız Ulusal Meclisi tarafından, Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi kabul ve beyan olundu. Bildirge; insanların eşit doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenliğin esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını, devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını söylüyordu. ( tr.wikipedia.org )
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Vendee isyanı Sadece 1793 ile 1794 yılları arasında (Jakoben devrimci diktatörlüğü) 18000 ile 40000 arasında kişi Giyotin ile idam edildi.Cumhuriyet yönetimi milli birliği sağladı ve dış tehdidi etkisiz hale getirdi.21 Ocak 1793'te dış güçlerle ittifak yaptığı için kral XVI. Louis idam edildi.16 Ekim 1793'te kraliçe Marie Antoinette vatan hainliği suçundan idam edildi. Terör dönemi 1793-1794 yılları arasında kalan bu döneme Terör Dönemi de denmektedir. ( tr.wikipedia.org )
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Çöp adam / straw man: Tepkisel indirgemecilik. Örnek: - Kürt sorununun bu hâle gelmesinin sosyal, ekonomik, politik bir sürü sebebi var. - Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!... ( tr.wikipedia.org )
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Eylül Katliamı Fransa Kralı XVI. Louis görevlerinden mahrum bırakıldıktan ve ailesi tutuklandıktan sonra Fransız halkının büyük bir kısmı, kraliyet yandaşlarının ayaklanacaklarına inanmıştı. Radikaller bu gibi komplocuların öldürülmesini istemişlerdi. 2 Eylül 1792'de Parislilerden oluşan silahlı bir grup hapishaneden diğer bir hapishaneye nakil taşıyan konvoya saldırmış ve mahkumları öldürmüştü. Bunun üzerine Paris, Lyon, Versailles, Orleans gibi yerlerde kalabalık kitleler hapishaneleri bastılar ve mahkumları imha ettiler. ( tr.wikipedia.org )
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
- GERCEKTE TANRI YOKTUR
" Biyolojik bilimler genelinde evrimsel bakış açısı, gözlemler düzenleme ve yorumlama ve tahminler yapmak için genellikle vazgeçilmez ve yararlı bir çerçeve sağlar.[6] ABD Ulusal Bilimler Akademisi raporunda da (1991) vurgulandığı gibi biyolojik evrim; "modern biyolojinin en önemli anlayışı, canlıların temel yönlerini anlamak için önemli bir kavram" olarak nitelendirilir.[6] " ( tr.wikipedia.org )- GERCEKTE TANRI YOKTUR
Kullanılmayan körelmiş yapıları siz nasıl açıklıyorsunuz peki, " hayal kurmayan gerçekçi biri " olarak ?- Uyumak Ve Yellenmek Abdesti Bozar mı
Çöp adam / straw man: Tepkisel indirgemecilik safsatası.- İslam'da Kuran'ın gezegen ve uzay bilgisi
Buradaki Tasarımcı Tanrı tasarlarken neye göre tasarlar ? Neye göre tasarladıysa, o göreye göre kendisi de tasarlanmak zorunda mıdır ? Ya tasarlarken kullandığı yöntemleri kendi geliştirdiyse ve tasarlama eylemi illaki o yöntemlerle olmak zorunda değilse ? Kendisinin de o yöntemlerle tasarlanmış olması gerektiğini bize düşündürten nedir ?- GERCEKTE TANRI YOKTUR
Ama alıntınızda evrim geçirdiği yazıyor : " Bilim insanları, Collodictyon’un hem protozon hem de amip benzeri olduğuna dikkat çekerek, bu canlının atalarının, geçmişte başka organizmaların oluşmasını sağlamış olabileceğini belirtti. Bu organizmalar, bir gün insana dönüşmüş de olabilir "- Hz. Mehdi (as)'ın Çıkacağı Ortamın Özellikleri
O ayetlerden Mehdi yorumu çıkaranlar neden hep Şia İmamları acaba ?- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Sanırım linklerin adına bakmışsınız yalnızca. İçeriğini merak edip okuma zahmetine girmemiş, yine Evangelistlerin tercüme metinlerini alıntılamışsınız. Bakın burada bu konuda yapılan sahtekarlıklar açıklanmış : " Birçok bilim-dışı kaynakta görebileceğiniz gibi, Archaeopteryx sürüngenlerle kuşlar arası bir geçiş teşkil etmiyordu, çünkü; 1) Uçan canlılarda bulunan göğüs kemiği (sternum) bulunmuyordu, 2) Tüylerin yapısı canlının bir geçiş formu gibi değil de bir kuş gibi “mükemmel” uçabildiğini gösteriyordu, 3) Kanatlardaki pençeler ve ağzındaki dişler ara form olmadığını gösteriyordu, 4) Kulak yapısı günümüz modern kuşları ile aynıydı, 5) Kanatları ara form olmasına engeldi, 6) Fosilin yaşadığı dönemle ilgili “zamanlama hatası” vardı. Bu gibi şahıslar, bu tip iddialarla, bu fosilin sahte olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmiş, en "kötü" ihtimalle de Evrim Kuramı'nı çürütebileceklerini düşünmüşlerdir. Üstelik kanıtlarında, kilise ile bağlantıları sıkı sıkıya olduğu bilinen bilim adamlarının hiçbir zaman yayınlanmamış ve yayınlanmaya değer görmemiş makalelerini kanıt olarak sunmuş, hatta bundan utanmayarak tam kaynak vermek yerine “bilmem ne dergisinin bir sayısı” gibi bilimsellikten uzak kalıplarla referans sunmuştur. Bu gibi bilim-dışı kaynak ve şahısları alaya alan ve zaten dayanaksız olan iddialarını ortaya koyan bol bol kitap ve bol bol değerli bilim adamı vardır. Gelin şahsi bilgilerimiz ve bu bilim insanlarının yazıları dahilinde bu iddialara sırasıyla bir göz atalım: 1) Wellnhofer’ın incelediği ve yazdığı gibi (1993), Archaeopteryx‘in bir sternum kemiği bulunuyordu ancak diğer kemikler gibi kemikleştiği gibi, Archaeopteryx ilk bulunduğunda ayırt edilememişti. Bilimden anlamayan şahıslar, güncel olmayan ve yanlı kaynaklardan yola çıkarak, kendi istediği yönde delilleri saptırmaktadır. 2) İngilizce olarak aşağıdaki kaynakta da bulabileceğiniz gibi; http://talkorigins.org/faqs/archaeopteryx/info.html#feathers Speakman & Thomas (1994) modern kuşların asimetrik tüy yapısıyla güya Archaeopteryx‘in tüy yapısını karşılaştırmışlardır. “Asimetri Oranı” denen ve ortalığı karıştıran bir ölçüm metodu vardır. Bu metodu kullanan Speakman & Thomas Archaeoptery‘in bu ölçüme göre 1.25 değerinde bir asimetri oranına sahip olduğunu iddia etmiştir. Bu değeri ise, günümüzde tamamen terk edilmiş bir metot olarak, kuşların “uçabilme kapasitesi” ile doğru orantılamış ve hataya düşmüşlerdir. Sonuçlarında “bu değerin modern ve uçan bir kuşunkine göre (en kötüsü bile 2.2′dir) çok düşük, modern ve uçamayan bir kuşunkiyle ise hemen hemen aynı” olduğunu belirtmişlerdir. İşte bilim düşmanlarının yalanlarını kurdukları araştırma, budur. Bu sözde bilim insanlarının iddiasına göre Archaeopteryx sadece uçamayan, modern bir kuştur ve bir geçiş türü değildir. Ancak sonradan yapılan araştırmalarda, Speakman & Thomas’ın bir Archaeopteryx tüyü ile bile kıyaslama yapmadıklarıbulunmuş ve bilim sahnesinden silinmişlerdir. Tabii ki günümüz bilim düşmanları ve onların müritleri, bunu görmek istemezler. Fakat araştırmalar bunu açıkça ortaya koymaktadır. İlk olarak Norberg (1995), Speakman & Thomas’ın kanat kıvrımını hesaba katmadan sonuçlar bulduklarını ispatlamıştır ki bir kuşun uçabilmesindeki en önemli etmenlerden biri kanadın kıvrımıdır (curvature). Paul Davis 1996 yılında, Speakman & Thomas’ın kanattaki tüyleri bile yanlış numaralayarak hesaplar yaptıklarını ispat etmiştir. Daha sonradan yapılan araştırmalarda, Speakman & Thomas’ın araştırmasına en ağır darbe inmiştir: Asimetri Oranı’nın bir kuşun “uçuş kapasitesi” ile ilgili olmadığı ispatlanmıştır. Asimetri Oranı, yalnızca uçan kuşlarda manevra kabiliyetini ölçmek ve tırmanış uçuşlarındaki yetkinliği belirlemek için kullanılmaktadır (J.M.V. Rayner). Dolayısıyla varacağımız sonuç,Archaeopteryx modern kuşlardakinden farklı olarak düşük asimetriye sahip olduğu ancak modern kuşlarınkinden farklı olarak bu düşük asimetrinin (ki uçmak için normalde yüksek asimetri gerekir, modern kuş tüyleri hayli asimetriktir) Archaeopteryx‘in uçmasına engel olmadığıdır. Bu da onun bir geçiş türü olduğunu kanıtlar. 3) Bu iddiasında bilim düşmanları hedef şaşırtma taktiğini kullanmaktadır. Archaeopteryx‘in pençelerinin olması, bilim adamlarına göre evrimsel bir ara tür olduğunun ispatıdır. Bilim düşmanları ise, Archaeopteryx‘in pençeleri olmasının sürüngenlerle bir ilgisi olmadığını söylemekte ve kafa karıştırmaktadır. Tezini desteklemek için de bilimsel bir gerçek olan ve halen var olan Touraco corythaix ve Opisthocomus hoazin türlerini göstererek, bu uçamayan kuşların da pençeleri bulunduğunu ancak bu iki türün sürüngenlerle hiçbir ilgisi olmaduğını söylemektedir. Zaten bilim adamları da, bu türlerin sürüngenlerle bir ilgisi olduğunu iddia etmemektedir. Bahsedilen türler tamamen farklı türlerdir ve bir türün sürüngenlerle ilgisi olmaması, benzer özelliklere sahip ama alakası bulunmayan bir başka türün de sürüngenlerle ilgisi olmadığını göstermez. Yani bilim düşmanları, mantık hatasını kullanarak kafa karıştırmaktadır. 4) Ostrom’un da 1976 yılında yayınlanan ve halen çürütülememiş olan araştırmasının 132. sayfasına baktığımızda görebileceğimiz gibi, Archaeopteryx‘in kulak yapısında bulunan ve tıp biliminde “stout quadrate” olarak tanımlanan ve bunun titreşmesi sonucu “duyma” olayını gerçekleştiren kemik, sürüngenlerdekine göre oldukça büyüktü ancak sürüngenlerinkinde olduğu gibi üst çene bölgesine kaynamıştı. Bu da, bilim düşmanlarının bu iddiasının temelini oluşturan Dr. Duane Gish’in kulak yapısı iddiasının yalan olduğunu ispatlamıştır. Zaten bilim düşmanları da denileni anlamamış olacaktır ki, iddiasını kısa kesmiştir. 5) Bilim düşmanlarının sahtekarlıkları, kullandığı kaynaklarını güncellemeyişinden anlaşılabilir. Zira SpringerLink, Web of Science, Google Academics gibi bilimsel kaynak arama motorlarında yaptığımız ufak bir araştırma sonucu, Bilim düşmanlarının, bilim adamının adını bile doğru yazamadığı ortaya çıkmıştır. Dr. J. Richard Hinchcliffe, tüylü dinozorlar üzerine araştırma yapan ve Evrim Teorisi’ni kabul eden, ayrıca Archaeopteryx‘inbir geçiş türü olduğunu da kabul eden bir bilim adamıdır. Bunu, şu bağlantıda görebileceğiniz makalesinden; http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/jmor.10382/abstract alıntılanan şu cümleden anlıyoruz: “(…) Çin’de yapılan son buluşlar da gözler önüne sermiştir ki, tüylü dinozor evriminin basamaklarından biri olan Archaeopteryx (…)”. Bunun yanısıra aynı profesör, Evrim Teorisi’ni destekleyen “Bacak Evriminin Gelişimsel Tabanı” (Developmental Basis of Limb Evolution) başlıklı makalenin de yazarıdır (http://www.ijdb.ehu.es/web/). Bilim düşmanları, bir kere daha sahtekar bir şekilde Evrim Teorisi’ne saldırmakta ve onlarca yılını, hatta ömürlerini bu işe adayan bilim insanlarının çalışmalarını bir çırpıda görmezden gelerek, onları Evrim Karşıtı olarak atfetmekte ve bilim-dışı yazılarında kaynak olarak, utanmadan kullanmaktadır. Ne yazık ki insanlarımız, bu işin uzmanlarına güvenmektense, akıl hastası bir eğitimsizin, son derece teknik ve bilimsel bir konudaki yalanlarına güvenmektedir. Bu, biraz da, Türkiye'de bilimin üniversitelerden kahvehanelere kadar düşmesinden kaynaklanmaktadır. 6) Bilim düşmanları, “zamanlama hatası” olarak Eoalulavis (120 milyon yıl önce yaşamıştır) isimli bir türü göstermekte ve Archaeopteryx‘ten (150 milyon yıl önce yaşamıştır) daha genç olmasına rağmen günümzüdeki modern kuşlara ait kanat yapısına sahip olduğunu iddia etmektedir. Bilim düşmanları, burada da, kendi şahsi cahilliğinin ağına düşerek bir kelime oyununa başvurmakta ve insanların aklını karıştırmayı hedeflemektedir. Evrim Teorisi’ni çürütmek için ileri sürdüğü Eoalulavis, zaten Archaeopteryx‘ten evrimleşmiş olan bir türdür ve onun devamıdır. Tıpkı Homo neanderthalensis ile Homo erectus‘un aynı zamanlarda yaşaması gibi, bu türler de aynı zamanlarda yaşamış ancak biri diğerinden evrimleşmiş olan bir türdür. Bilim düşmanları, Evrim Kuramı dahilinde hiçbir bilimsel bilgiye sahip olmadığı gibi kendi hayal dünyasında yalanlarla yaşamakta olduğu için, evrimi bir zincir olarak düşünmesinden ve "ara tür" olarak bir zinciri tamamlayan her türlü canlının var olması gerektiğine inanmasından kaynaklanmaktadır. Halbuki Evrimsel süreç bir "zincir" olarak değil, bir "ağaç" olarak düşünülmelidir. Bu ağaç dahilinde, tek bir popülasyondan iki ya da daha fazla yöne doğru evrimleşen yeni türler bir arada, aynı zamanda yaşayabilirler. Yani Archaeopteryx''ten evrimleşen Eoalulavis, atası ile bir arada bir süre yaşamıştır ve bu son derece bilimsel, doğal ve gerçektir. Fakat bilim düşmanları, bu türü sanki farklı bir türmüş gibi göstererek, kelime oyunu yapmakta ve yalancılığını bir kere daha ortaya koymaktadır. Sonuç olarak; bir önceki yazımızda da aktardığımız gibi sürüngenlerden kuşlara geçiş, onlarca farklı fosille ispatlanmıştır ve eksiksiz bir geçiş ortaya konulmuştur. Tek başına Archaeopteryx bile bu geçişi ispatlayabilecek bir türdür ki tek bulunmuş olan tüylü dinozor değildir. Bilim düşmanları, her seferinde kendi kazdıkları yalan kuyusuna düşmektedir. Neyse ki Dünya'da halen yüzbinlerce bilim insanı, ömürlerini gerçeklere adayarak bu tip önemsiz şahsılara takılmamakta ve gerçek her nerdeyse bulup çıkarmaktadır. "- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Kanıtlandı: Neandertal geni taşıyoruz! Afrikalılar dışında tüm insanların yüzde 1-4 arasında Neandertal geni taşıdığı, iki insan soyunun Ortadoğu’da karıştığı ortaya çıktı. Günümüz insan genomunun (kalıtım şifresi) çözülmesinden yalnızca 10 yıl sonra bilimciler, şifremizde soyu tükenmiş bir akrabamızın, Neandertal insanının izlerini saptadılar. Science dergisinin 7 Nisan tarihli sayısında yayımlanan Neandertal genomu ön taslağının Dünyanın farklı bölgelerinden insanların genomlarıyla karşılaştırılması, Afrikalılar dışında tüm insanların yüzde 1 ile 4 arasında değişen oranlarda Neandertal geni taşıdığını ortaya koydu. Kısa süre öncesine kadar bu iki insan türü arasında döl (dolayısıyla gen) alışverişi olmadığına inanılıyordu. -http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/389499.asp Neandertal genomunun dizilenmesi başarıldı Neandertaller ile modern insanlar arasında gen akışı olmuş Uluslararası araştırma gruplarının beraber yürüttükleri çalışmanın 7 Mayıs tarihli Science dergisinde yayımlanan kısmında verilen kanıtlar, ilk modern insanların Afrika’yı terk etmelerinden kısa bir süre sonra Neandertaller ile çiftleştiklerini ve bu sayede Neandertal DNA parçalarının Afrikalı olmayan modern insan genomunda yer yer bulunduğunu gösteriyor. -http://www.bilimvegelecek.com.tr/?goster=942-- Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Elbette Arapların işgalleri de, Osman'lı imp.nun işgalleri de emperyalizmdir. Ancak, devir farkı vardır. Yani; bu zamanda başka ülkeleri sömürmek bu zamanın değerler bütünü olan Evrensel İnsan Haklarına aykırıdır. Marshall Planına gelince. Bu yardımları Türkiye Hükümeti, 1- Türkiye SSCB tarafından tehdit edildiği ve boğazlarda Türkiye'den üs istendiği için ( veya Yunanistan'ın Dedeağaç bölgesinden üs istenmiştir ) 2- 2. Dünya savaşına girmemiş olduğu halde tüm Avrupa gibi ekonomik olarak çok etkilendiğinden, kabul etmiştir. Bu yardımlar yalnızca Türkiye'ye değil, Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ülkelerine de yapılmıştır. nedeni Sovyet propogasının etkili olmasına engel olmaktır. Yalnız, Avrupa ülkelerine bundan önce de önemli bir yardım yapılmıştır yalnızca bu nedenle, o başka. Bu yardımlar, Türkiye'nin Emperyalist Batı'nın yörüngesine girmesi demek değildir. Asıl derinden bağlılık NATO'ya girişle başlamıştır. Fakat, 1960'larda Kruşçev ile birlikte SSCB'nin Emperyalist politikası değişmiştir. Ama NATO'nun politikası ve Türkiye'nin NAt0'ya bağlılığı değişmemiştir. NATO ve SÜPER NATO, Türkiye'yi hep kontrol altında tutmuş ve NATO ve ABD çıkarlarına aykırı bir hükümetin gelmemesi için ellerinden geleni yapmış, gelen olursa da Darbelerle müdahale etmiştir. Yani, Kruşçev'le birlikte SSBC emperyalist politikasını terk etse de, NATO, kendisine bağlı ülkeleri ABD çıkarlarının gereği kontrolde tutmuştur. SSBC'ye karşı Yeşil Kuşak projesi ile Türkiye'de İslamcı-Muhafazakar akımları desteklemiştir. NATO olmasaydı ne olurdu ? Türkiye SSCB güdümüne mi girerdi ? Elbette ki hayır. NATO ve VARŞOVA'dan başka bir de " Bağlantısızlar " bloğu alternatifi de vardı . Onlar " Rusyalaştılar " mı ? Tüm toplumlar sorunlarını kendi çözebilir, yeter ki başka ülkelerin çıkarları gereği müdahaleleri ile sorunlar gangren halini almasın.- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Modern Biyoloji ortaya koymuştur ki Evrim bir olgudur. Bu olguyu açıklayan teori de Modern Evrimsel Sentez Teorisidir. Ayrıca, o ayette su ile kastedilen menidir ki arkasından alak gelir. Bebeğin gelişimi anlatılır, Evrim ile ilgili değildir.- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Ya Evrim ? Evrim Tanrı tarafından hesaplanamaz mı ? Ayrıca, ana rahminde bir zigot hücresi neye göre oluşuyor ve gelişiyor ? Bunda bir hesap var diyorsanız, neden diğerinde olamaz ? Tanrı bir bebeği pat diye yaratamaz mı ? Neden bir takım mekanizmalarla yaratıyor ?- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Alıntıladığınız metin kendi kendini çürütmüş zaten. Bakın : " -ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş- insanlardır. " Neandartallerin Homo Sapiens'lerle hem Ortadoğu Coğrafyasında hem de Çin'de Karşılaşıp kaynaştıkları, asimile oldukları bilimsel olarak tespit edilmiştir zaten.- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Bunlara bakmadınız mı : Evrimsel Süreç - 5: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 1) Evrimsel Süreç - 6: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 2) Evrimsel Süreç - 7: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 3) Ara Geçiş Türleri - 3: Sürüngenlerden Kuşlara Geçiş Ara Geçiş Türleri - 4: Archaeopteryx Üzerine... Ara Geçiş Türleri - 5: Amfibilerden Sürüngenlere Geçiş Ara Geçiş Türleri - 6: Sürüngenlerden Memelilere Geçiş Ara Geçiş Türleri - 7: Tiktaalik roseae- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Aklını kullanmayanların milyonlarca yıl sonra beyinsiz doğacağı da nereden çıktı ? Bunun evrim teorisinin dedikleri ile ilgisi yok. Siz Lamarck'ın varsayımının hala geçerli olduğunu falan mı sanıyorsunuz yoksa ? Archi Bey siz yazılanları okumuyorsunuz galiba. Müthiş bir ön yargı ile adeta kulaklarınızı tıkamış, aynı şeyleri tekrar etmiş durmuşsunuz. Bunların hepsinin cevabı verildi efendim.- Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Hamza'yı demek istediniz herhalde. Türkler, Türk Devriminden sonra Kuran'ı, Hadisleri Türkçeye çevirdiler, Kuran'ı anlamanın kitleselleşmesi yönünde aşama kaydettiler. Peki daha mı vahşileştiler ? Yoksa, Türkçe Kuran, Hadis vs. olmayan Osmanlı döneminde mi daha az vahşi idiler ? Arapların coğrafyasının, Emperyalizm tarafından 100 yılı aşkın süredir işgal, ambargo, darbeler, müdahaleler, iç savaş manüpülasyonlarına maruz kaldığını görmek gerekir. Devrim yapmaya kalkan Mısır'da Nasır, Suriye ve Irak'ta BAAS, Libya'da Kaddafi bu ambargoya, darbelere, işgallere maruz kalmadı mı ? Türkiye'de bugün bile Türk Devrimlerinin oturmamasının nedeni Emperyalizm destekli darbeler, ekonomik krizler değil midir ?- Gezi'den Adeviye'ye Ulusları Bölme Sanatı
Haklısınız. Bu çıkarcı grupların her ikisi birden ŞERİATÇI dır. Darbeciler, bizim RTE'nin çarpıttığı gibi Laik falan değildir. Darbecilerin arkasında Suudiler, Selefiler, EL-EZHER İmamı vs vs. vardır. Yeni hazırladıkları Anayasa taslaklarında da Şeriat hükümlerine atıf vardır.- Bazı hayvanları İnsan evcilleştirdi, peki o zaman İnsan nasıl evcilleşti?
Atatürk Devrimleri bu anlayışla devam edecekse hiç etmesin daha iyi. Atatürk Anti Emperyalistti, Evangelistlerin ürettiği yalanları kullanarak asla İslam terör dinidir demezdi.- Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı
Revize edilen Kitaplar değildir. Revize edilen ANLAYIŞLAR dır. Protestanların Katolik anlayışı revize ettiği gibi, Siyonistler de Ortodoks Yahudiliği revize etmişlerdir.- Bazı hayvanları İnsan evcilleştirdi, peki o zaman İnsan nasıl evcilleşti?
Bu söz, Marks'ın yaşadığı dönemdeki Gelişmiş Batı Ülkelerinde LAİK Kapitalist Ekonomi ile yönetilen toplum ve devlet yapısı ile birlikte değerlendirilmelidir. Bu sözü ile Marks, o zamanlarda günde 16 saat çalıştırılan maden işçileri gibi ezilen işçi sınıfının acılarını hafifletmek için dine sığındıklarını Afyon benzetmesi ile ifade ediyor. Çünkü, o dönemde Afyon ağrı kesici olarak kullanılıyordu. - GERCEKTE TANRI YOKTUR
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.