Canraşit

Her türlü desteğe hazırım. Ölmesin bu yavrucak. Çok tatlıymış.

Kol kırılır yen içinde kalır. Gerçekten ulusal düşünen kendi ailesinden birini başkasına yedirmez. Onu ne kadar hakaret edilmeye layık görse de.

Bence de sesini çıkarabilecek bir savcı bulunmaz. Göstermelik bir inceleme ve takipsizlik veren olabilir hizmetten. Ama tarihe kayıt düşülmüş olur böylece.

Aslında sevmiyorum yazmayı. Dil düşünceyi parçalıyor, sınırlıyor. Ben de mantıklı bir şeyler yazayım derken geriliyorum, stres sahibi oluyorum, bu hoşuma pek gitmiyor genelde. Çok konuşan biri de değilim bu da yazdıklarımla tutarlı biri olduğumu gösteriyor. Ama paylaşılan bir şeylerden bahsetmek insanı germez. Mesela, paylaşılan bir çayın tadı gibi.

Çok komik bir kedi idi. Mahallenin dayısı ( nam-ı diğer Kaplan ) ile kavga edip dayak yedikten sonra, " neyse bi daha olmasın " gibisine hala onu tehdit ederek ortamı yavaştan terk etmesi hala gözümün önünde.

Sokakta benden aç oldukları için para isteyenleri eğer ikna olmuşsam doğrudan en yakın bakkala, büfeye sokuyorum. Şarap parası isteyen içkici amcalar oluyor bazen, onlara da bazen katkıda bulunmuşluğum vardır. Bazen iyi oluyorum belki de.

@@democrossian acımı paylaştığınız için çok teşekkürler. Sizin de bir hayvan sever özelde de bir kedi sever olmanız size sempatimin kaynağı olmuştur bunu bilmenizi isterim. Kedi yavrularının hayatta kalabilme meselesi ise, eğer güçlü olmaktan kastınız antikor sahibi olabilmekse doğrudur. Bu da, eğer aşı yapılmamışsa tabii, annenin sahip olduğu antikorların bebeğe aktarılması ile ilgili. Yoksa, fiziken aslan gibi görünüp hastalıklardan ölen yavru kedi de çok. Tabii yalnızca hastalıklara karşı direnç de tek faktör değil hayatta kalabilmeleri için. Mesela benim bir Kara Kedim vardı, ismi Karaoğlan. Çok zeki, gelişmiş, kıvrak, atletik bir kedi idi kendisi. Ama kötü bir özellik olarak durup dururken Panik çıkarma olayı vardı. Panik çıkarıp hem kendisi korkar hem de başka kedileri de paniğe sevkedip ortalığı dağıtırdı birden ( panikle bir şey devirdikten sonra, bu ses ve görüntü gerçek bir panik sebebi yaratır, olaylar zincirleme gelişirdi falan ). İşte bu Karaoğlan sınır engel de tanımazdı. Oda kapıları açar, açamadı mı yüksek bir yere çıkıp kapı koluna atlayarak yine açardı, olmadı vasistastan filan tırmanıp, olmadı beni ikna etmeye çalışıp ( sesinin etkileyiciliğini kullanarak rahatsız ederek veya neredeyse konuşarak veya diğer kedilerle kavga çıkararak veya bir şeyi devirerek ) başarılı olup falan yine bir şekilde kapalı yerlerden çıkardı. İşte o zeki kedi hiç hastalanmamıştı hayatında ve hastalıktan da ölmedi zaten. Benim güvenimi kazanıp, bahçeye serbestçe çıkma hakkını söke söke almasını müteakip bir iki ay sonra bir gün kayboldu. Bulamadım. Muhtemel ki, bir araba çarpmış olmalı diye düşünüyorum. Yani, panik olma özelliği onun uyumsuz ve zayıf yanı idi. Buna mukabil onun bir kardeşi var, son derece uyuşuk, dengesiz ve hantal olduğu için küçükken balkondan düşüp komaya girmesine rağmen yaşayan, ama şimdiki evimde bahçe sınırları dışına çıkmayan, dişi kedi kovalamayan tam bir tembel hayvan ve o hala yaşıyor nazar değmesin. ​ İşte böyle. Verecek örneğim çok bu konuda. Mesela küçükken ölmek üzere olan ve tedavi ettirdiğim ve yalnızca sokakta 8 sene baktığım bir dişi kedi vardı. Kardeşi son derece güçlü bir dişi kedi iken 2 sene yaşayamadı, vahşi olduğu için takip edemedim. Oysa, bahsettiğim 8 senelik kedimi de ben askerde iken uzak bir yere atmışlar kedi sevmez komşularım sırf eve girmek için apartman girişini kullanıyor diye. Kısırlaştırıp emekliye ayırmıştım üstelik. Dönünce, kediyi çok aradaım attıkları bölgede ve atanlarla kavgamı ettim ama iş işten geçmişti. Yani diyeceğim o dur ki, bu güçlü lafını biliyorsunuz Evrim Karşıtları filan farklı anlıyor. Ortama en çok uyum sağlayacak özellikleri olan diye değiştirerek kullanmak daha doğru olacaktır bence, siz de biliyorsunuz bunu da, alınmayın lütfen, belirtme gereği hissettim nedense. Ortamın gerektirdiği güçlülük faktörleri hep değişken. Bu arada kediniz hayırlı olsun. Resmini ve haberlerini bekliyoruz hem kendi adıma hem de Gloria adına tekrar vurgulamış olayım bunu da .

Bir zamanlar haklı olarak YÖK'e bir kurum olarak karşı çıkarken, ele geçirdiklerinde sahiplenen " kendine demokrat " bir siyasi anlayışın atadığı Dekanlar da, Rektörler de ancak bu kadar demokrat olabilir. Bilinçli Aileyi tebrik ediyorum. Üniversitelerin iyiden iyiye Yüksek Lise haline getirilmesine karşı mücadele için bu bilinçte insanların çoğalması dileğiyle...

Çok üzüldüm. Onu Şeyh Bedrettin Destanı'nda canlı izleme şansına sahip olmuştum, tek kelimeyle muhteşemdi. Anlamlı bir hayattı onunkisi. Aynı canlandırdığı dizelerdeki gibi... " Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yârin yanağından gayrı her şeyde her yerde hep beraber! diyebilmek için on binler verdi sekiz binini.. Yenildiler. "

Doğada canlılar diğer canlıları ihtiyacı olduğu için yer. İhtiyacının fazlası yenmez. Dolayısıyla, Sömürü doğaya ait değil, insan icadı bir kavram ve olgudur. Sömürü olgusu ve buna bağlı savaşlar Meta'nın icadı ile ortaya çıkmıştır. Oysa, ilkel dinler, Meta'nın icadından önce de vardır. Dolayısıyla, İlkel Komünal Toplumlarda savaşlar din sebepli değildir. Kan bağı ile alakalıdır, günümüzdeki aşiret savaşları gibidir. Erdemin ortaya çıkması ile tabana yayılması farklı kavramlardır. Erdemin tabana yayılması Dinler sayesinde mümkün olmuştur.

Hayvan Hakları da, en az İnsan Hakları düzeyinde algılanmadıkça, yani; samimiyetle uyulmasa da en azından zihinlerde fikren tartışılmaz, tersi savunulamaz konuma gelmedikçe, Hayvanları Koruma Günü asla " Hayvanları Sevme Gününe " dönüşemez. Zira, Güvenlik, Sevgi'den öncelikli bir ihtiyaçtır hem insan hem de hayvan için.

Lut gölü dünyanın en alçak yeri değil, dünyanın en alçak gölüdür. Dünyanın en alçak yeri Pasifik okyanusundaki Mariana Çukurudur.

İyi de, bu dediğiniz nedensellik ilkesinin " bir ilke olarak " değişkenliği değildir ki. Nedensellik İlkesinin değişmez olduğu da bir Dogma olmuyor mu ?

Ben fotoğraflarda ölenlerin yakınlarının gözündeki acıyı görebiliyorum. Konu çok ilginç. Teşekkürler emeğin ve paylaşımın için. Bu arada, neden günümüzde ihtiyaç duyulmuyorun konusu da aklıma soru olarak takıldı şimdi. Neticede ölenin canlı iken en son fotoğrafı mutlaka vardır ama aynı şey değil.

Teveccühünüz. Sağ olunuz arkadaşlar.

Fazla mesai yapınca ücretini alabiliyor mu acaba Devlet Memuru kediler, İngiltere'de ?

Ama Fotoğraftaki kedi pek memnun gibi durmuyor, galiba kendi kedisi değil.

İzninizle bu cümleleri biraz değiştireceğim ve ilave yapacağım: Bir tezin, bir önermenin, bir argümanın BİLİMSEL bilgi olup olmadığı, onun gözlemlenebilmesi ve yanlışlanabilmesi ile mümkündür. Kabullenilen, soruşturmadan kanaat getirilen, BİLİMSEL bilgi bile olsa DOGMADIR ( İNAK ). Bu temelde, bir inançsız(ateist) sorgulayarak, anlayarak edindiği bilimsel bilgilerle inançların geçersiz olduğunu kavramışsa bilinçli inançsızdır. Yok eğer duyduklarına inanarak inançsızlaşmışsa DOGMATİK ATEİST'tir. Her inançsızın ateistliği DOGMATİK değildir. Ama bu ( bilinçli İnançsızlık ) da bir inançtır. Burada DOGMA ile INANC farkini cok iyi bilmek gerekir.

Gloria böyle ilginç bir konuda paylaşımın için çok teşekkürler. Emeğine sağlık. Ben de yıllardır yazar olabilmek için kedilerle birlikte yaşıyorum ama olmuyor. Sanırım bir şeyi eksik yapıyorum. Yoksa Türkiye'de işler başka mı yürüyor ? Yok mu Türk yazarlardan kedisi olan ?

İngiltere’nin gündemi kedi Larry! İngiltere’de piyasaya çıkan yeni bir kitap, siyasetin gündemini beklenmedik bir şekilde değiştirdi. Gazeteci Matthew d’Ancona imzalı “In It Together” adlı kitapta, İngiltere Başbakanı’nın resmikonutu Downing Street 10 Numara’nın kedisi Larry’nin “hiç sevilmediği” anlatılıyor. Kitabın çıkmasının ardından Twitter’da “Larry’yi kurtarın” başlığı ile binlerce tepki yağdı. Eleştirilerin artması üzerine Başbakan David Cameron açıklama yaparak “ailecek Larry’yi çok sevdiklerini” duyurdu. Cameron’ın sözcüsü “sempatik görünme” çalışmasını abartarak kedinin günlük rutininiaçıkladı. Buna göre, “Larry konukları karşılıyor, güvenliği denetliyor, antikaların uyumaya elverişliliğini test ediyor. Günlük sorumlulukları arasında evdeki fare işgaline son vermek de bulunuyor. Ancak Larry ‘hâlâ planlama aşamasında olduğunu’ söylüyor.” http://dunya.milliyet.com.tr/ingiltere-nin-gundemi-kedi-larry-/dunya/detay/1770032/default.htm Buyurun efendim işte, durum ortada. Bizde hayvanlar tekmelenerek öldürülür, hala kabahat sınıfında değerlendirilir suç olmaz. Adamlar neredeee biz neredeyiz.

Yavruların annelerini aradılar ilk günlerde. Birbirlerinden ve benim parmaklarımdan süt emmeye çalıştılar. Şimdi biraz alıştılar annenin yokluğuna ve bana. Acımı paylaşan herkese çok teşekkür ederim.

Acımı anladığını hissediyorum, sağ ol. Bu arada bahçemdeki kedilerden ikisi de ölmüş, onların ölüsünü buldum ve en azından onları gömdüm. Ama bizimki çöpe atılmış, maalesef ölüsünü bile göremedim.

Kedimin ölümü nedeniyle geçici olarak hizmet dışıydım. Ama kendimi toparladım ve yine buradayım, geldim. Herkese Selam, yeniden !