İstanbul tarafından postalanan herşey
-
Navarin'e gömülü Osmanlı hazinesi
Navaron Koyu derinliklerinde yatan 26 milyon dolarlık Osmanlı hazinesi kurtarılmayı bekliyor. Günümüz şartlarında çıkarılabilecek hazine Yunan ve Türk hükümet krizine yol açabilir. Navaron Koyu derinliklerinde yatan toplam yirmi altı milyon dolarlık Osmanlı hazinesi hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Navaron Koyu, yeryüzündeki en derin koylardan biridir ve hazinenin çıkarılması, bu günün teknolojisiyle "ancak" mümkün gibi görülmektedir. Eğer bu kurtarma operasyonu günün birinde gerçekleşecek olursa, hazinenin tarihsel ve antik değerler ifade etmesi bakımından paylaşılması konusunda Yunan ve Türk hükümetleri arasında büyük tartışmalara yol açacağı açıktır. 1967 Temmuzunda bir gün mutadım üzere Bayezid’teki tarihi ve ünlü Sahaflar Çarşısını dolaşıp, büyük bir iştiha ile eski ustaların eserlerinin karıştırırken, grişr renkli, hacimli ve bez ciltli, New York 1951 basımlı bir kitap geçti elime. Kitabın adı: / Dive tor Treasure - Hazine İçin Dalarım idi ve Birleşik Devletlerin o zamanki ünlü dalgıçlarından Teğmen Harry E, Reiseberg tarafından kaleme alınmıştı. Okumaya meraklı Bolşeviklerin unutamadıkları ve entellektüel bir tutkuyla bağlı oldukları başucu kitapları olmuştur her zaman. Biz de bu kitabı zaman zaman ve zevkle, tekrar tekrar okuruz. TEĞMEN REİSEBERG'İN KİTABINDAKİ SIR Teğmen Reiseberg, üç yüz oluz sayfalık, zengin siyah beyaz fotoğraf, harita ve diyagramlarla da süslü kitabında, insanlık tarihinin başlangıcından bugüne değin saptanabilmiş hazine dolu gemilerin hazin öykülerini halk diliyle ve renkli bir üslûpla anlatır. Reiseberg bu gemilerden erişilmesi mümkün olabilenlerine defalarca dalış yaparak, yüzlerce belki de binlerce yıldır sessiz sedasız, koyu lacivert derinliklerde yatan sanat ve kültür hazinelerine ulaşmış, bunlardan bir kısmını ele geçirmiş, ele geçiremediklerinin de fotoğraflarını çekerek, desenlerini çizmiş. Tarih ve arkeoloji kitaplarıyla, arşivlerin tozlu dosyaları arasında uzun süren yolculuklara çıkarak, eserini toplayabildiği bütün bilgilerle zenginleştirmiş. Böylece / Dive for Treasure, kanıtların, belgelerin ve nesnel bilgilerin bir araya getirildiği, yarı bilimsel ve belgesel nitelikli bir kitap olup çıkmış. Ama teğmenin serüven dolu dolu dalış öykülerini, azıcık da Londonvârî bir gazeteci üslubuyla anlattığı kitabı, bilimsel bir yapıtın ciddiyet ve ağırbaşlılığından doğan asık suratlılıktan da kurtulabilmişti) NAVARİN KOYUNDA YATAN OSMANLI HAZİNESİ İşte bu kitabın 302. şayiasında yer alan: "Ondokuzuncu Yüzyıl Batıkları Listesi" bölümünde Yunanistan'ın Navarino Koyunda batık bulunan Osmanlı ve Mısır Donanmalarına ait "Kaptanbey" ve "Guerrienne" adlı iki firkateynden söz edilir. Navarino Koyu, Attika Yarımadası’nın Korintos Körfezine ayrılan ucundaki ikinci büyük yarımada olan Mora Yarımadasında, {Peleponnes’te) bulunan Messene kentinin batısındadır. Bu koy ile koyu çevreleyen tepenin üstünde yer alan ve Osmanlılar tarafından defalarca restore edilen kaleye, tarihin çeşitli dönemlerinde: "Pilos" ve "Neocastro) gibi adlar verildiği de bilinir. Osmanlıca metinlerde ise "Navarino" Türkçe ses uyumu gereği "Navarin" olarak anılır. Antik çağlardan kalma ve Osmanlının zamanında daha da güçlendirilmiş büyük ve muhkem bir kaleye sahip olan koydaki liman, daha antik çağlardan beri stratejik olarak büyük bir öneme sahiptir. Almanların II. Dünya Savaşı sırasında Akdeniz'deki müttefik donanmasının trafiğini denetlemek amacıyta bu koyda bulunan geniş mağaralardan birine yerleştirdikleri büyük çaplı ve uzun menzilli iki top, sonradan başrolünü David Niven'ın oynadığı: "The Guns of Navarino-Navarino'nun Topları" adlı tarihi bir savaş filmine de konu olmuştur. HAZİNENİN DEĞERİ 35 MİLYON YTL İngiliz, Rus ve Fransız donanmalarının 20 Kasım 1827'de (Bazı Türkçe kayıtlara göre 20 Ekim) Yunanları Osmanlı'ya karşı korumak amacıyla bu koyda demirli bulunan Osmanlı ve Mısır donanmalarına yaptıkları baskın sırasında "Kaptanbey", Osmanlı amiralinin bulunduğu sancak gemisi, "Guemenne" ise Mısır donanması sancak gemisidir. Teğmen Reiseberg'in kitabında "Guerrienne'in Mısır donanmasına ait olarak gösterilmesi hiç de garip karşılanmamalıdır. Geniş topraklara, arkeolojik zenginliklere ve güçlü bir hazineye sahip Mısır, o tarihlerde "Mısır Hidivliği" adı altında Kırım Hanlığı gibi "mediatize edilmiş", içişlerinde bütünüyle serbest ve imtiyazlı, zaman zaman da pây-ı tahta başkaldıran bir imparatorluk eyâletidir. {Nitekim, Navarino baskınından birkaç yıl sonra Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, gizlice İngilizlerle anlaşacak ve imparatorluğa ihanet ederek, ordu ve donanmasıyla Anadolu'nun Ege sahillerine çıkarma yaparak, İstanbul'a doğru yürümeye kalkışacak ve bu harekât da bu kez imparatorluğun Birleşik Krallık tarafından hidivliğine karşı korunması nedeniyle Kıbrıs'ın üs olarak geçici bir süre kullanılmak üzere İngilizlere verilmesiyle sonuçlanacaktır.) Bu nedenlerle nasıl Mısır Hidivliği'ne hidiv adına öze! sikke kestirme hakkı tanınmış ise, aynı biçimde özel bir donanmaya ve orduya sahip olma hakkı da tanınmış bulunmaktadır. Zaten geminin adının Osmanlı Türkçesi ya da Arapça olmayıp, "savaşçı" anlamına gelen Fransızca "Guerrienne" olmasından da bu geminin Fransa'dan satın alınarak Mısır donanmasına katılmış olduğu anlaşılır. Teğmen Reiseberg, "Kaptanbey’de Osmanlı Donanması'na ait olan on altı milyon dolar, "Guerrienne’de ise Mısır donanmasına ait on milyon dolar değerinde birer hazinenin yer aldıklarını belirtir. Her iki firkateyndeki hazinenin toplam değeri, geçen yüzyılın ortalarına göre yaklaşık olarak otuz beş milyon YTL olarak hesaplanmış. Bugün için hazinenin gerçek değerinin, bu rakamların çok üstünde olması gerekiyor. Bu kadar büyük bir hazinenin savaşa giden gemilerin kasalarında ne işi vardı, diye düşünenler olabilir. Bugün de olduğu gibi, o zamanlar da ordu ve donanma bir savaşa giderken, savaşla ilgili herhangi âni bir harcama için; (Fidye-i necat, asker kiralama, silah ve mühimmat satın alma gibi âni harcamalar) kasalarında hatırı sayılır miktarda para ya da altın bulundururlardı. Bu noktada halkımızın çok iyi bildiği ve sorumsuz eski Osmanlı müverrihlerinin uydurdukları; Serdâr-ı Ekrem Baltacı Mehmet Paşa ile Çariçe Katerina öyküsü anımsanmalı. Çarlık Rusyası ordusu, uydurmada ileri sürüldüğü gibi Çariçe Katerina'mn Baltacı'nın çadırında bir gece geçirdiği için değil, beraberinde bulundurduğu "ordu hazinesi" sayesinde Osmanlı'nın Prut Bataklığındaki amansız muhasarasından kurtulabilmiştir. Navaron Deniz Savaşı sırasında batan fırkateynlerdeki hazinelere gelince; Osmanlı tarihiyle ilgili olarak okuduğumuz kitaplarda bugüne kadar bu türden bir kayda rastlayamadık. Ancak bizim bu bilgiye varamamış oluşumuz, bu türden bir kaydın Osmaniı belgeleri arasında yer almadığı anlamına gelmez. Osmanlının kayıt kuyudatı tutma konusunda gösterdiği titizliği, bu kayıt kuyudatı arşivlerde koruma basireti konusunda da gösterdiği düşünülürse, bu bahisteki nesnel bilgilere henüz erişememiş olduğumuz kendiliğinden ortaya çıkar. Halen uzmanlar tarafından incelenmeyi bekleyen Osmanlı İmparatorluğu resmî belgeleri ile altmışlı yıllarda devlet eliyle hurda kâğıt niyetine Bulgaristan'a sattığımız on altı vagon dolusu Osmanlı evrakı ise iç sızlatan ayrı bir bahis. Teğmen Reiseberg, Navaron Koyu derinliklerinde batık bulunan Osmanlı ve Mısır donanmaları hazinesi ile ilgili bütün bu bilgileri, sanırım İngiliz Deniz Kuvvetleri arşivinden almış olsa gerektir. TARİHİN SON AHÇAP DONANMASI İngiliz Amirali Sir Edward Codrington, daha önce ünlü Trafalgar Deniz Savaşı'na katılmış, geniş deneyimli ve disiplin düşkünü bir deniz kurduydu. Düvel-i muâzzamanın yirmi dört gemiden oluşan çelik zırhlı ve yeni toplarla dona tılış, manevra yeteneği ve hızlan yüksek modem donanması karşısında, Osmanlı imparatorluğu ve Mısır Hidivliği'nin ahşap donanmaları, bu savaşta hemen hemen bütün gemilerini kaybetti. Hidivlik donamasına ait bir korvet bu badireden zar zor yakasını kurtarıp, kaçmayı becererek üssü olan Mısır'ın İskenderiye Limanı'na, savaşın akıbeti hakkındaki kara haberle ulaşabildi. Aralarında "Kaptanbey" ve "Guerrienne'in de bulunduğu imparatorluk donanmasının yarısı battı, yansı da karaya oturdu. Savaş ilân edilmeksizin yapılan bu baskında, (Rusya'nın dışında savaş ilan eden devlet olmamıştır) İmparatorluğun pay-i taht, Mısır ve Tunus donanmalarına mensup toplam 8 000 bahriyeli yaşamını yitirdi. İngiliz kayıtlarında bu sayı dört bin civarında olup, ayrıca 181 İngiliz bahriyeli-siyle bir de İngilizlerin "Darthmouth" savaş gemisine bağlı bir botun yitirilmiş olduğu belirtilir. Bizim tarihçilerimiz, Navarino Savaşı"nı bir "baskın" olarak niteler ve adına da "Navaron baskını" derler. Ancak işin aslı pek de öyle sayılmamalıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1827'de Mora İsyanı'n kanlt bir biçimde bastırmasından sonra Hıristiyan dünyasında büyük ölçüde uluslararası bir yaygara koparan Çarlık Rusyası'nın savaşla sonuçlanacak büyük bir sorun yaratacağı zaten biliniyordu. Örneğin, Galata Kadısı ve Şâir Keçecizâde İzzet Molla, (Kıbrıs'ı satın almak isteyen İngiliz sefirine "Tabii satarız, aldığımız fiyata!" cevabıyla ünlü Sadrazam Dr. Fuat Paşa'nın babası) bu gerçeğin farkında olan Osmanlı aydınlarından biriydi ve Mahmûd-u Adli’ye Rus politikası yüzünden ters düşmesi nedeniyle Sivas'a sürgün edilmiş ve orada ölmüştür. Bu savaşta Osmanlı Mısır ve Tunus Donanmaları'na komut; eden Hidiv Kavalali Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa ile pay-i taht gemilerine komuta eden Çengeloğlu Salih Paşa da; (İngiliz kayıtlarında Tahr Paşa) saldırıya karşı hazırlık içindeydilerama modern strateji ile modern ve muazzam deniz gücü karşısında yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Navaron Deniz Savaşı’yla, dünyanın geri kalan son ahşap donanması da ortadan kalkmış oldu. Osmanlı ve Mısır donanmalarının zırhlı savaş gemilerine geçişleri bu savaştan sonra mümkün olmuştu. 1950'lerin nominal değerlendirmesine göre, Navaron Koyu derinliklerinde yatan toplam yirmi altı milyon dolarlık Osmanlı hazinesi ise hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Navaron Koyu, yeryüzündeki en derin koylardan biridir ve hazinenin çıkarılması, bu günün teknolojisiyle "ancak mümkün gibi görülmektedir. Eğer bu kurtarma operasyonu günün birinde gerçekleşecek olursa, hazinenin tarihsel ve antik değerler ifade etmesi bakımında' paylaşılması konusunda Yunan ve Türk hükümetleri arasında büyük tartışmalara yol açacağı açıktır.
-
İstanbul’da ilk metro
17 Ocak 1875 günü Istanbul’un ilk “Yeralti treni/Metro”su hizmete girmisti. Sultan Abdülaziz Hân’in saltanatinin son yillarinda çalismaya baslayan ve halk dilinde “Tünel” diye anilan “Yeralti treni” on dokuzuncu yüzyil Istanbul’undan günümüze kadar gelebilen yegâne vesait-i nakliyedir. Karaköy’le Beyoglu’nu birbirine baglayan ve Fransizlarca “Metro” diye anilan bu vesait-i nakliyeye Türkçe’de “Yeralti treni” demek varken Baticiligimiz icabi (!) “Metro” kelimesi aynen alinmis ve Istanbul’un trafik kesmekesinin halli mevzuunda bu kelime son yillarda da *** *** tekrarlanir olmustur. Henry Gawan adli bir Fransiz mühendisi Dogu’ya yaptigi seyahatte -Istanbul’a da ugramis ve o yillarda “Pera” diye anilan Beyoglu ile “Galata/Karaköy” arasini en kisa yolla birbirine baglayan Yüksek kaldirim’dan hergün pek çok sayida insanin inip çiktigini görüp o civarda açilacak bir yeralti yolunda isleyecek trenin büyük bir ihtiyaca cevap verecegini düsünmüs, tabii bu arada herseyden evvel isin “kâr” yönünü hesaplamis ve Fransa’ya döner dönmez taninmis insaat firmalariyla temasa geçmistir. Fransiz firmalarindan iltifat göremeyen Henry Gawan, daha sonra Ingilizlere müracaat etmis ve Istanbul’un ilk yeralti treni Ingilizlerce insâ olunup, tahminen yüz elli bin Ingiliz lirasina mal olmustur. Bes yüz elli metre uzunlugundaki bu yeralti treni, 1914 yilina kadar Ingilizlerce isletilip bu tarihte bir osmanli sirketine devredilmis, 1939’da ise, IETT eline geçmistir. Ikinci Dünya Savasi’nda malzeme yoklugundan çalistirilamayan yeralti treni halen faaldir.
-
Fatih Sultan Mehmet'in vasiyeti
Fatih Sultan Mehmet in Vasiyeti Fatih Sultan Mehmet,gerçek mânâda bir devlet adamıdır.Tarih kirapları onu,İstanbul'u fethetmesiyle yâd eder.Oysa,arşiv belgeleri,onun çok farklı yönleri olan bir yönetici olduğunu ortaya koymaktadır.Ben burda sağlıkla ilgili olan vasiyetini aktaracağım.İşte vasiyetnamesi: "Ben ki,İstanbul'u fetheden aciz bir kul olan Fatih Sultan Mehmet,bizzat alın teri ile kazanmış olduğum parayla satın aldığım,İstanbul'un Taşlık bölgesinde bulunan,sınırları belli 136 adet dükkanımı,aşağıdaki şartlar çerçevesinde vakfısahih eyledim.Şöyle ki: Bu gayrimenkullerimden elde edilecek gelirlerle İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin ettim.Bunlar,ellerindeki bir kap içerisinde kireç tozu kömür külü olduğu halde günün muayyen saatlerinde sokaklarda gezecekler!Yere tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökecekler.Bu işi yapacak olanlar günlük yirmi akçe alacaklar! Ayrıca,on cerrah,on hatip,üç de hasta bakıcı hasta tayin ettim.Bunlar,ayın muayyen günlerinde İstanbul’u gezecekler!İstinasız her kapıyı çalacak ve içeride hasta olup olmadığını soracaklar;var ise, hastanın şifa bulmasını sağlayacaklar!Durumları ciddi ise hiçbir masraf ettirmeden hastaneye kaldırıp tedavi ettirecekler! Allah korusun! Herhangi bir gıda maddesi buhranı yaşanabilir.Böyle bir durum yaşanırsa,bırakmış olduğum yüz silah,usta avcılara verilecek.Bunlar,hayvanların yumurtada veya yavruda olmadığı zamanlarda,ormanlara ava çıkacaklar ve hastaları gıdasız bırakmayacaklar! Ayrıca,külliyemde inşa ettirdiğim imarethanede şehitlerimizin aileleri ve İstanbul’un fakirleri yemek yiyeceklerdir! Yemek yemeye veya almaya gelemeyen olursa ,bizzat görevliler ,yemekleri hava aydınlanmadan,kimsenin sokaklarda olmadığı zamanlarda,kapalı kaplarla evlerine götüreceklerdir! “ İşte Fatih’in,bundan beş yüz küsur önce kaleme aldırdığı vasiyetname…İdeal bir yönetici,milleti için kılı kırk yararcasına hizmet aşkıyla tutuşan bir zat…Vasiyetnamenin başında-kendi alın terimle-diyor, yani devlet hazinesi değil,bizzat elinin emeğinin kazandığı paradan bahsediyor!Padişahların her birinin bir mesleği vardı.Bu mesleklerle söz konusu şahsi gelirleri sağlardı. Bu vasiyetnam,günümüz yönetici veya tebasının çıkaracğı dersler var!Bir yandan, “hastaneler benim vatandaşımın hizmetindedir “edebiyatı, öte taraftan bir ömür boyu SSK’ya prim yatırmasına rağmen,bu kurumun işleyeşinden dolayı,doktorsuz ve ilaçsız kalan insanlar ve bunları,hiçbir reaksiyon göstermeden seyredebilen büyükler…
-
Amerika'nın Vergi Verdiği Tek Devlet - Osmanlı Devleti
Amerika'nın Vergi Verdiği Tek Devlet - Osmanlı Devleti A.B.D. bandıralı ticaret gemileri, Akdeniz de 1773 den itibaren seyretmeye başlamışlardı. Fakat bilhassa Akdeniz tamamıyla Osmanlı Denizcileri nin kontrolünde idi. Bu görevi, Cezayir Beylerbeyimize bağlı filolar sürdürüyordu. İste bu yüzden A.B.D. gemileri de, Cezayirli görevlilerle anlamsak mecburiyetinde idiler. Yeni kurulan A.B.D. harp gemileri ise, kendi teknelerini gemilerini korumaktan uzaktılar. Durumu gözden geçiren, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, Cezayir Beylerbeyimize müracaata karar verdi. Yapılan müzakereler sonunda, anlaşmaya varildi ve 05 Eylül 1775 tarihinde bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre; Amerika Birleşik Devletleri, her yıl Cezayir Beylerbeyi mize 642.000 Altın Dolar ve 12.000 Osmanlı Altını vergi ödemeyi kabul ve taahhüt etti. Bu vergi anlaşması A.B.D. tarihinde, İngilizce dışında yabancı dille(Osmanlı Türkçesi) imzalanan tek anlaşmadır. Ayrıca bu anlaşma Amerika nın, tarihleri boyunca başka bir devlete vergi ödemeyi taahhüt ettikleri tek antlaşmadır. Anlaşma 35 sene sonra 1810 da İngiliz gemilerinindi devreye girmesiyle kendiliğinden fesholmuş. Anlaşma fermanları karşılıklı olarak halen İstanbul'daki Deniz Müzesinde ve Washington müzesinde bulunuyor. Anlaşmada ABD yi temsilen Başkan, Osmanlı'yı temsilen Padişah ve hatta sadrazam bile değil, şimdiki Vali statüsünde olan Beylerbeyinin imzası bulunuyor. Bu tarihi vesikayı, devletleri adına imza eden görevliler : George Washington (A.B.D. Başkanı) ve Hasan Paşa (Cezayir Beylerbeyi)
-
Yeniçeri
Yeniçeri, Osmanlı Devleti'nde askeri bir sınıftır. Yeniçeriler, Padişah'a bağlı Kapıkulu Ocakları'nın piyade kısmıdır. Yeniçeriler, Osmanlı Devleti'nin sınırlarının genişlemesi ile alınan çocukların küçüklükten alınarak yetiştirilmesi ile oluşturulur. Devletin ilk yüzyıllarında yararlı olan bu sistem, daha sonra bozulması ile değişik sorunları birlikte getirdi. Yeniçeri ocağı II. Mahmud tarafından kaldırıldı Kuruluşu Avrupa'da kurulan devamlı ordudan bir asır önce vücuda getirilmiş olan Yeniçeri ordusu, Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerinde dünyanın en mükemmel ordusu haline getirilmişti. Bu ordu, teşkilât ve disiplini ile bu sıfatı taşımaya hak kazanmıştı. Piyade birliği olan Yeniçeri ocağının, hangi tarihte kurulduğu kesin olarak tespit edilememekle birlikte bunun, 14. yüzyılda I. Murat (Hüdavendigar) döneminde bir ocak halinde kurulduğu söylenebilir. Bazı kaynaklarda bu kuruluşun 1365 yılında olduğu söyleniyorsa da büyük bir ihtimalle bunun 1362 yılında olduğudur. Bu ocağın kuruluş sebebi, mevcud askerin azlığına rağmen, fetihlerin çoğalıp sınırların genişlemesi ve eldeki askerin de bu sınırları koruyamaz duruma gelme endişesi idi. Halbuki hem Rumeli'yi elde tutabilmek hem de yeni fetihlerde bulunabilmek için devamlı ve hükümdarın emir komutası altında bir askerî birliğe ihtiyaç vardı. Benzer teşkilâtlar, yani esirlerden istifade etme sistemi, daha önceki Türk devletlerinde de vardı. Bu mânada Osmanlıların, Selçuklular ile Memlukluları örnek aldıkları anlaşılmaktadır. Yeniçeriliğin ilk kuruluşunda, orduya bin kadar yeniçeri alınmıştı. Bunların her yüz kişisine komutan olarak daha önce Türklerden meydana getirilen yaya askeri usûlüne uygun olarak bir "Yayabaşı" tayin edilmiştir. Genel Yapısı 15. yüzyıl ortalarına kadar yaya bölükleri veya daha sonra cemaat adı verilen bir sınıftan ibaret iken Fâtih Sultan Mehmed zamanından itibaren (1451), "Sekban" bölüğünün de iltihakıyla iki sınıf haline gelmiş. 16. yüzyıl başlarında ise "Ağa" bölüğü denilen üçüncü bir kısım daha teşkil edilmiştir. Yaya bölükleri peyderpey artarak 101 bölüğe kadar çıkmıştır. Ağa bölükleri 61, Sekban bölükleri ise 34 rakamına kadar yükselmiştir. Yeniçeriler, başlarına börk ismi verilen beyaz keçeden bir başlık giyerlerdi. Bunun arkasında ise yatırtma denilen ve omuza kadar inen bir parça yer almaktaydı. Yeniçeriler börklerini eğri, subayları da düz giyerlerdi. Fâtih kanunnâmesinde belirtildiğine göre yeniçeri taifesine her yıl beşer zira lacivert çuka ve otuz iki akça "yaka akçası" ile her birine başına sarması için altışar zira astar verilmesi hükmü konmuştu. Her yeniçeri bölüğüne "Orta" denirdi. Her ortanın da komutanı olan ve "Çorbacı" denilen bir subayı bulunurdu. Sekban ve Ağa bölüklerinde bu komutana "Bölükbaşı" denirdi. Yeniçeri ocağının en büyük komutanı "Yeniçeri Ağası" idi. Yeniçeri Ağası, ocağın kuruluşundan 1451 yılına kadar ocaktan seçilirken bu tarihten sonra Sekbanbaşılardan tayin edilmeye başlandı. Bununla beraber bu kanun daha sonra değiştirilerek ocağın dışından olan kimseler de tayin edilmiştir. Yeniçeri Ağası, Yeniçeri Ocağı ile Acemi Ocağı işlerinden sorumlu idi. Bundan başka İstanbul'un asayişi ile de ilgilenir ve yanında bulunan bir heyetle kol dolaşıp güvenliği sağlardı. Bu sebeple hükümdarlar, bunların güvenilir ve sadık kimselerden olmasına dikkat ederlerdi. Yeniçeri Ağalarının azil ve tayini 1593'e kadar doğrudan padişah tarafindan gerçekleştirilirken, bu tarihten itibaren veziriazamlar tarafından yapılmıştır. Yeniçeri Ocağı'nın en büyük komutanı olan Yeniçeri Ağası'ndan başka Sekbanbaşı, Ocak Kethüdası veya Kul Kethüdası, Zağarcıbaşı, Turnacıbaşı, Muhzir Ağa ve Baş çavuş da ocağın büyüklerindendi. Bunlardan başka bir de "Yeniçeri Efendisi" denilen ocak kâtibi vardı. Yeniçeriler, maaşlarını (ulûfe) üç ayda bir alırlardı. Bu konuda ocağın en büyük âmiri olan Yeniçeri Ağası ile herhangi bir nefer arasında fark yoktu. Onun için Yeniçeri Ağası da bu ulûfe işine dahil edilirdi. Ulûfe, pâdişahın nezâretinde büyük bir törenle her ortaya torbalar halinde tevzi edilirdi. Hicrî kamerî takvime göre dağıtılan ulûfenin Salı günü verilmesi kanundu. Kaldırılması 16. yüzyıla kadar devşirmeden toplananlardan başkası katılamazken 1582 senesinde Sultan III. Murat (1574-1595)'in, şehzadesi Mehmet için tertiplenen sünnet düğününe katılan bir sürü cambaz, hokkabaz ve oyuncunun mükafat olarak bu ocağa kayıt olmaları, ocağın yavaş yavaş bozulmasına sebep olmuştu. 1650 de devşirme vatan haini kadin harem yönetiminden kaldirildi. Bu Vatan Haini Hareketle Yeniceri Ocagi bozuldu, ve butün devlet yapisi bozuldu. Bu bozulmanin sonucunda da Osmanli Türk Devleti cöktü. Devletin kuruluşundan kısa bir süre sonra oluşturulan Yeniçeri Ocağı, belirtilen olaydan sonra hariçten insanların ocağa girmesiyle bozulmaya yüz tutmuştu. Çünkü, eğitimsiz ve başıboş kimselerin ocağa girmeleriyle bu askerî teşkilât, doğrudan siyasete katılan, devlet adamlarını tayin veya azlettiren, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet halini almıştı. Yeniçeri askeri her şeye müdahele eder olmuş, buna karşılık gerçek görevi olan askerlikle ilgileri kalmamıştı. Zira onlar, askerlik yerine esnaflıkla uğraşıyorlardı. 17. ve 18. yüzyıllarda sık sık ayaklanmışlardı. Bunun üzerine ocak, "Vaka-i Hayriye" diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Sultan II. Mahmut tarafindan ortadan kaldırıldı.
-
Osmanli Tarihi Kronolojisi
1880 Vergi reformu 1880 Yafa-Kudüs demiryolu hattının tamamlanması 1880 İlk köy romanı, Ahmed Midhat'ın Bahtiyarlık'ının neşri; Darü'l-Fünun-ı Sultani Turuk u Maabir Mektebi'nin ilk mezunlarını vermesi 1880 Usul-ı Muhakemat-ı Hukukiyye Kanunu'nun kabulü 13 Mart 1880 İstanbul'da bir kız idadisinin açılması 17 Mayıs 1880 Ziya Paşa'nın ölümü Ekim 1880 Darü'l-Fünun-ı Sultani Hukuk Mektebi'nin ilk mezunlarını vermesi 20 Aralık 1880 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin ilk mezunlarını vermesi; Journal de la Societe de Pharmacie de Contantinople'un yayınlanması; Cemiyet-I İlmiye'nin kurulması 1881 Mustafa Kemal'in Doğumu 1881 Mısır'ın İngilizler tarafından işgali 1881 Düyun-ı Umumiyye idaresinin kurulması 1881 Mühendishane'de mümtaz sınıf adı altında yeni bir sınıf teşkil edilmesi; Darü'l-Fünun-ı Sultanı Turuk u Maabir Mektebi'nin faaliyetlerinin son bulması; Orman ve Maadin Mektepleri'nin birleştirilmesi 1882 Tunus'un Fransızlar tarafından işgali 1882 Muharrem Kararnamesi'nin neşri 2 Ocak 1882 Sanayi-i Nefise Mektebi'nin kurulması ve Osman Hamdi Bey'in müdür olması 1883 Osmanlı ordusunun Prusya askeri heyeti tarafından ıslahına başlanması 20 Haziran 1884 Mülkiye Mühendis Mektebi kurulması 1 Kasım 1884 Mülkiye Mühendis Mektebi'nin Mühendishane-I Berri-I Hümayun'un bir odasında eğitimine başlaması 2 Aralık 1884 Yahya Kemal'in doğumu 1885 Doğu Rumeli'nin Bulgaristan tarafından ilhakı 1885 Abdülhak Hamid'in Makber'inin neşri 18 Eylül 1885 Doğu Rumeli eyaleti valiliğinin Bulgaristan prensine verilerek bu bölgedeki kontrolün zayıflaması 1886 Adana-Mersin demiryolu hattının tamamlanması 1886 Maarif Nezareti'ne bağlı olarak Mekatib-i Gayri müslime ve Ecnebiye Müfettişliği'nin kurulması 1886 Adana-Mersin demiryolu hattının tamamlanması 1886 Maarif Nezareti'ne bağlı olarak Mekatib-i Gayri müslime ve Ecnebiye Müfettişliği'nin kurulması 1886-1887 Darü'l-muallimin'in yatılı hale getirilmesi 1887 Yedikule Havagazı Fabrikası'nın kurulması 1887 Ahmed Haşim'in doğumu; Şevki Efendi'nin İstanbul'da vefatı 5 Şubat 1887 Beşir Fuad'ın intiharı 1888 Haydarpaşa-İzmir-Ankara demiryolu imtiyazının Almanlar'a verilmesi 1888 Beyrut'ta Saint Joseph Katolik Tıp Mektebi'nin açılması; Baytar sınıfının tekrar Harbiye Mektebi bünyesine alınması 2 Aralık 1888 Namık Kemal'in ölümü 1889 İttihad-ı Osmanı Cemiyeti'nin (İttihat ve Terakki) kurulması 1889 İdadi öğrenimine dayanan dört yıllık bir Mülkiye Baytar Mektebi'nin kurulması 27 Mart 1889 Yakup Kadri'nin doğumu 1890 Bulgar Makedonya ve Anadolu'da Ermeni ihtilal çetelerinin faaliyetlerini arttırmaları 1891 Mülkiye Baytar Mektebi'nin Halkalı Ziraat Mektebi'ne yatılı olarak nakledilmesi 1891 Yol inşaatında bedenen çalışma mecburiyetinin paraya çevrilmesi 1891 Kadıköy - Kurbağalıdere Havagazı Fabrikası'nın kurulması 1891 Hereke Fabrikası'nın halı kısmının açılması 3 Kasım 1891 Darü'l-Muallim'in aliye şubesi açılması 1892 Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının işletmeye açılması 1892 Orman ve Maden Mektebi'nin kapatılması; II. Abdülhamid tarafından Yıldız'da porselen atölyelerinin kurulması 1893-1896 İstanbul-Selanik demiryolu hattının yapımı 1894 Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nin ilk veteriner mezunlarını vermesi; İmmaculée Conseption veya St Marie okulunun kurulması; İlk basılmış musiki lugatı (Hoca Kazım Bey'in Musiki Istılahatı) 1894 Sasun'da Ermeni olayları 1894 Selanik-Manastır demiryolu hattının tamamlanması 1895 İstanbul'da Ermeni olayları, yabancı devletlerin Ermeniler lehinde müdahaleleri 1895 Galata Rıhtımı inşaatının tamamlanması 1895 Gayri müslim okullarına Türkçe muallimi tayininin kararlaştırılması 1895 Baruthane-i Amire'de dumansız barut imal edilmesi 14 Şubat 1895 Sadrazam Said Paşa'nın beş fakülteden "darü'l-icaze" oluşan bir darü'l-fünun kurma teklifi 1896 Tevfik Fikret'in Servet-i Fünun'un edebi sayfalarının idareciliğini yüklenmesiyle Edebiyat-ı Cedide devrinin başlaması 1896 Ermenilerin Osmanlı Bankası'nın İstanbul şubesine saldırmaları 1896 Girit isyanının alevlenmesi 1896 Eskişehir-Konya demiryolu hattının tamamlanması 1897 Yunan kuvvetlerinin Girit'e çıkması, Yunan çetelerinin Rumeli'deki Osmanlı sınırlarına saldırmaları 17 Nisan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve Osmanlı zaferi 1898 Girit meselesinin devam etmesi; adaya muhtariyet verilmesi Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesi, Yunan prensi Yorgi'nin vali olarak kabul edilmesi 1899 Bağdat demiryolu imtiyazının Almanlar'a verilmesi 1899 Arifiye-Adapazarı demiryolu hattının açılması 1900 Hicaz demiryolunun inşasına girişilmesi 1900 İstanbul Rıhtımı inşaatının tamamlanması 31 Ağustos 1900 Darü'l-Fünun-ı Şahane'nin kurulması 1901 Servet-i Fünun dergisinin geçici olarak kapatılmasıyla Edebiyat-ı Cedide topluluğunun dağılması; Lügat-ı Tıbbiye'nin ikinci baskısının yapılması; Vidinli Tevfik Paşa'nın ölümü 1901 Makedonya'da çete faaliyetlerinin artması, büyük devletlerin müdahaleleri 1901-1908 Hicaz demiryolu hattının yapımı 1902 Yemen isyanlarının tekrar başlaması 1902 Hereke Fabrikası'na çuka ve şayak tezgahlarının eklenmesi 23 Kasım 1902 Makedonya'da Bulgar İhtilal Cemiyeti'nin faaliyeti 23 Kasım 1902 Cum'a-ı Bala ayaklanması 23 Kasım 1902 Makedonya'ya özel ıslahat planı hazırlanması 8 Aralık 1902 Hüseyin Hilmi Paşa'nın geniş yetkilerle "umumi müfettiş" olarak Makedonya'ya tayini 1903 İdadilerin altı yıla çıkarılması 2-3 Ağustos 1903 İlinden (Aya ilya yortusu günü) isyanı 2-3 Ağustos 1903 Bulgar-Osmanlı Savaşı tehlikesinin doğması 31 Ağustos 1903 Şam Mekteb-i Tıbbiyesi'nin kurulması Eylül 1903 Mürzsteg Programı : Makedonya'ya muhtariyet verilmesi 1904 Haydarpaşa Rıhtımı'nın tamamlanarak işletmeye açılması 1905 Hereke Fabrikası'nda fes imalatına başlanması 21 Temmuz 1905 Ermeniler'in II. Abdülhamid'e bombalı saldırı tertiplemeleri 1906 Akabe olayları ve Akabe krizi 1908 Beykoz Deri Fabrikası'nın Harbiye Nezareti'ne bağlanması 1908 Osmanlı Eczacı İttihat Cemiyeti'nin kurulması; Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Baytariyesi'nin açılması; Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti'nin kurulması 23 Temmuz 1908 II. Meşrutiyet'in ilanı 5 Ekim 1908 Avusturya- Macaristan'ın Bosna-Hersek'i ilhak ettiğini ilan etmesi. 6 Ekim 1908 Girit Rumları'nın adayı Yunanistan'a bağladıklarını ilan etmeleri 17 Aralık 1908 II. Meşrutiyet dönemi ilk Meclis-i Meb'usanının toplanması 1909 Adana'da Ermeniler'in ayaklanmaları 1909 Gayri müslimlere "bedel" yerine askerlik hizmeti konulması 1909 Fecr-i-Ati edebi topluluğunun kuruluşu; Cemiyetler Kanunu'nun çıkması; Dişhekimliği Okulu'nun açılması; Orman Mekteb-i Alisi adı altında yeni bir okul açılması; Mekteb-i Tıbbiye'nin, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye ile birleştirilerek Haydarpaşa'ya nakledilmesi; Muallimhane-i Nüvvab'ın Medresetü'l-Kuzat adını alması; Mülkiye Mühendis Mektebi'nin Nafıa Nezareti'ne bağlanması ve Mühendis Mekteb-i Alisi adını alması 1909-1910 Osmanlı Mühendis ve Mimar Mecmuası'nın çıkması 27 Şubat 1909 Usul-i Muhasebe-ı Umumiyye Kanunu'nun kabul edilmesi 13 Nisan 1909 31 Mart Olayı 19 Nisan 1909 Hareket Ordusu'nun Yeşilköy'e varması, İstanbul'daki kargaşayason vererek düzeni sağlaması 27 Nisan 1909 II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi, V. Mehmed Reşad'ın tahta çıkarılması 21 Ağustos 1909 Darü'l-Fünun-ı Şahane'nin Vezneciler'deki Zeynep Hanım konağına taşınması 17 Aralık 1909 Meclisin açılması 1910 Arnavutlar'ın ayaklanmaları 1910 Dahili gümrüklerin tamamen kaldırılması 1910 Vilayet merkezlerindeki bir kısım idadilerin "lise"ye dönüştürülmeye başlanması; ilk çalgı metodu (Ali Salahi Bey, Kendikendine Ud Öğrenme Usulü, Matbaa-ı Amire). 1911 Sultan Reşad'ın Arnavutlar'ı teskin için Rumeli seyahatine çıkartılması 1911 İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi'ye saldırması ve işgali 1911 Gayri müslim cemaatlerin birleşerek mektepleri konusunda yeni bir düzenleme istemeleri; 78 devirli ilk plaklar (Tanburi Cemil, Orfeon Record) 1911-1912 Osmanlı İtalyan Savaşı 1912 Yeşilköy Hava Uçuş Okulu'nun Açılışı 1912-1913 Balkan devletlerinin Osmanlı-İtalyan Savaşı'ndan istifade etmek istemeleri : Balkan Savaşı 18 Ocak 1912 Meclis-i Meb'usan'ın feshi 25 Mart 1912 Türk Ocaklarının kurulması 18 Nisan 1912 II. Dönem Meclis-i Meb'usan'ın toplanması 18 Nisan 1912 İtalyanlar'ın Rodos, Oniki Ada ve Çanakkale Boğazı'na tecavüzleri 5 Ağustos 1912 II. Dönem Meclis-i Meb'usan'ın feshi 22 Temmuz 1912 Gazi Ahmed Muhtar Paşa hükümeti : Büyük Kabine Eylül - Ekim 1912 I. Balkan Savaşı 15 Ekim 1912 Trablus ve Bingazi'nin İtalya'ya terki : Ouchy Antlaşması, Rodos ve Oniki Ada'nın İtalya elinde kalması 29 Ekim 1912 Kamil Paşa'nın sadareti 29 Kasım 1912 Arnavutluk'un istiklalini ilan etmesi 1913 Liselerin mevcut idadilerin yerini alması 23 Ocak 1913 Babıali Baskını : Mahmud Şevket Paşa'nın sadareti 13 Mart 1913 Muvakkat İdare-i Umumiyye-i Vilayet Kanunu (kanun meclisten geçmeden yürürlüğe girer) 30 Mayıs 1913 I. Balkan Savaşı'nın sona ermesi 11 Haziran 1913 Sadrazam Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi, Said Halim Paşa'nın sadareti 29 Haziran 1913 Balkan devletleri arasında savaş : Osmanlı mirasının paylaşılmasının kanlı kavgası 21 Temmuz 1913 Edirne'nin geri alınması 29 Ağustos 1913 Osmanlı-Bulgar barışı : İstanbul Antlaşması 14 Kasım 1913 Osmanlı-Yunan barışı : Atina Antlaşması 14 Aralık 1913 Osmanlı ordusunun Almanya tarafından ıslahı 1914 Ecnebi postalarının hepsinin kapatılması 1914 Dış ticarette gümrük resmi oranının %15'e çıkarılması 1914 Islah-ı Medaris Nizamnamesi 1914 Diş Hekimleri Mezunin ve Talebe Cemiyeti'nin kurulması; Türk Bilgi Derneği'nin kurulması; Medreset'ül-Hattatin'in kurulması; Dar'ül-Hilafeti'l-Aliyye Medreseleri'nin kurulması; Medresetü'l-Hattatin'in İstanbul'da açılışı; Medresetü'l-Hattatin'in açılışı; İlk resmi müzik ve tiyatro okulu (Darü'l-Elhan) 8 Şubat 1914 Anadolu'da Ermeni talepleri doğrultusunda ıslahatı öngören Osmanlı-Rus Antlaşması ("Muamele") 14 Mayıs 1914 III. Dönem Meslis-i Meb'usan 28 Haziran 1914 Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna'da öldürülmesi 28 Temmuz 1914 Avusturya Macaristan'ın Sırbistan'a savaş ilanı 1 Ağustos 1914 Almanya'nın Rusya'ya savaş ilanı 2 Ağustos 1914 Meclis-i Meb'usan'ın süresiz tatili (IV. Ve son dönem meclis 12 Ocak 1920'de toplanacak ve 2 Nisan 1920'de İstanbul'un işgali üzerine dağıtılarak mebuslar sürgüne yollanacak) 2 Ağustos 1914 Osmanlı Devleti ile Almanya arasında ittifak antlaşmasının imzalanması 4 Ağustos 1914 Almanya'nın Fransa'ya, İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilanı : I. Cihan Savaşı'nın başlaması 10 Ağustos 1914 Alman savaş gemilerinin (Yavuz ve Midilli) Boğazlardan geçmelerine izin verilmesi 9 Eylül 1914 1 Ekim tarihinden geçerli olmak üzere kapitülasyonların kaldırılması 12 Eylül 1914 İnas Darü'l-Fünun'unun kurulması 29 Eylül 1914 İslah-ı Medaris Nizamnamesi'nin yayınlanması 29 Ekim 1914 Karadeniz'e açılan Osmanlı filosunun Rus limanlarını topa tutması Kasım - Aralık 1914 Enver Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Sarıkamış felaketi 3 Kasım 1914 Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 5 Kasım 1914 İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 11 Kasım 1914 Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'ne savaş ilanı 14 Kasım 1914 Cihad-ı Ekber ilanı 14 Kasım 1914 İnas Sanayi-I Nefise Mektebi'nin açılması 18 Aralık 1914 Mısır'ın İngiltere himayesinde bir "krallık" haline getirilmesi, Osmanlı Devleti'nin hukukuna son verilmesi 1915 Evrak-ı nakdiyye çıkarılması 1915 Gümrük resmi oranının %30'a yükseltilmesi 1915 Mekteb-i Tıbbiye'nin Darü'l-Fünun'a bağlanarak bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne dönüşmesi Ocak - Şubat 1915 Cemal Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Mısır seferi : Kanal hezimeti Ocak - 18 Mart 1915 Müttefiklerin Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalışması : Çanakkale Savaşları 27 Mayıs 1915 Doğu Anadolu'da Ruslar'la işbirliği yapan Ermeni nüfusun iç bölgelere taşınması : Tehcir 1916 Hicaz ve Mekke'nin kaybı 1916 İzmit Dokuma Fabrikası'nın kapanması 1916 Tevhid-i Meskukat Kanunu 1916 Dar'ül-Hilafeti'l-Aliyye Medreseleri üstünde Medresetü'l-Mütehassısın adı altında bir ihtisas medresesi kurulması; İlk Musiki cemiyeti (Darü't-Talim-i Musiki) 1917 Yıldırım Orduları Grubu'nun kurulması 1917 Irak ve Suriye cephelerinin çöküşü 1917 Rusya'da Bolşevik ihtilalinin çıkması ve çarlığın sonu 1917 Cemaat mahkemelerinin kaza yetkisinin kaldırılışı 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nin kabulü 25 Mart 1917 Şer'iyye mahkemelerinin Adliye Nezaretine bağlanması 6 Nisan 1917 Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşa iştiraki ve Almanya'ya savaş ilanı 1918 Şam Mekteb-i Tıbbiyesi'nin Beyrut'un işgali neticesinde kapanması; Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın ölümü 3 Mart 1918 Brest Litowsk Antlaşması 3 Temmuz 1918 Sultan Reşad'ın vefatı ve Vahdeddin'in tahta çıkması 2 Ekim 1918 Bulgaristan'ın savaştan çekilmesi 8 Ekim 1918 Sadrazam Talat Paşa'nın istifası, Ahmed İzzet Paşa'nın sadareti 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalanması 3-4 Kasım 1918 Almanya ve Avusturya'nın savaştan çekilmeleri 8 Kasım 1918 İzzet Paşa'nın istifası ve Tevfik Paşa'nın sadareti 13 Kasım 1918 İtilaf Devletlerinin İstanbul önlerine gelerek şehri teslim almaları 1919 Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nin ilgası 1919 İstanbul Darü'l-Fünun-un bir ıslahat programı ile Osmanlı Darü'l-Fünun-u adıyla yeniden canlandırılmaya çalışılması; Harbiye Mektebi'nin adının "Muhtelit Harbiye Mektebi" olması 4 Mart 1919 4 Mart 1919 Damat Ferid Paşa'nın sadareti: Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin iktidara geçmesi 15 Mayıs 1919 Yunanlılar'ın İzmir'i işgali ve Batı Anadolu'da ilerlemeleri 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul Hükümeti tarafından Anadolu'ya gönderilmesi 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi 2 Ekim 1919 Damat Ferid'in istifası ve Ali Rıza Paşa'nın sadareti 22 Ekim 1919 Amasya Protokolü 24 Ekim 1919 Çıkarılan yeni bir nizamname ile fakültelere "medrese" denmeye başlanması ve Darü'l-Fünun'un ilmi muhtariyeti haiz olduğunun tasdik edilmesi 29 Kasım 1919 Misak-ı Milli : Milli gaye ve hedeflerin, milli sınırların belirlenerek ilanı 1920 Mektebi Harbiye'nin Ankara'da "Sunuf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgahı" olarak açılması; İnas Darü'l-Fünun-un lağvedilmesi 16 Mart 1920 İtilaf işgal kuvvetlerinin İstanbul'daki resmi binalara girmeleri, meclisin dağıtılması ve kapanması, mebusların Anadolu'ya kaçmaları, ele geçenlerin İngilizler tarafından sürülmesi 5 Nisan 1920 Ferid Paşa'nın sadareti 11 Mayıs 1920 Ferid Paşa hükümetinin Mustafa Kemal'i idama mahkum etmesi ve askerlikten tardı 10 Ağustos 1920 İstanbul Hükümeti'nin Sevr Antlaşması'nı imzalanması 2-3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması'nın imzalanması 1921 Edebiyat ve Fen Fakültelerinde karma eğitime geçilmesi; askeri ve mülki baytar mekteplerinin "Baytar Mekteb-i Alisi" adı altında birleştirilmesi; Salih Zeki'nin ölümü 27 Ocak - 12 Şubat 1921 Londra Konferansı : Anadolu için söz söyleme hakkının Ankara Hükümeti'nde olduğunun tespiti 31 Mart 1921 II. İnönü Zaferi 3 Eylül 1921 Sakarya Meydan Savaşı 20 Eylül 1921 Fransa ile barış 1922 Türk Diş Tabipleri Cemiyeti'nin kurulması; Hukuk ve Tıp Fakültelerinde karma öğretime geçilmesi 27 Ağustos 1922 Büyük Taarruz : işgalci Yunan kuvvetlerinin imhası 30 Ağustos 1922 Büyük Zafer : Yunan Başkumandanı'nın esir edilmesi 9 Eylül 1922 İzmir'in kurtuluşu 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi 1 Kasım 1922 Saltanatın ilgası 16 Kasım 1922 Sultan Vahdeddin'in yurtdışına çıkması 16 Kasım 1922 Abdülmecid Efendi'nin halife olarak seçilmesi 1923 Birinci ilmi heyet'in Ankara'da toplanması; Darü'l-muallim'in Yüksek Muallim Mektebi adını alması 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması 25 Eylül 1923 Mekteb-i Harbiye'nin Ankara'dan İstanbul'daki eski Harbiye binasına nakledilmesi 13 Ekim 1923 Ankara'nın başşehir olarak kabulü 29 Ekim 1923 Cumhuriyet'in ilanı 3 Mart 1924 Hilafetin ilgası ve Osmanlı hanedan mensuplarının yurtdışına çıkartılmaları
-
Osmanli Tarihi Kronolojisi
1860 Ticaret mahkemelerinin kuruluşu 1860 İlk basılı yerli tiyatro, Şinasi'nin Şair Evlenmesi'nin tefrika edilmesi 1860-1861 Lübnan ve Suriye Olayları 1860-1861 Lübnan'ın imtiyazlı bir eyalet haline getirilmesi 22 Ekim 1860 Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayına başlaması 1861 Abdülmecid'in vefatı ve Abdülaziz'in tahta çıkması 1861 Cemiyet-i İlmiyye-i Osmaniye'nin kuruluşu 1861 Usul-i Muhakemat-ı Ticaret Nizamnamesi'nin kabulü 1861-1866 Rusçuk - Varna demiryolu hattının yapımı 9 Haziran 1861 Cebel-i Lübnan mutasarrıflığı'nın hususi statüsünün tesbiti ve Cebel-i Lübnan nizamnamesi 9 Haziran 1861 David Paşa'nın Lübnan'a vali olarak atanması 29 Nisan 1861 Fransız ve İngilizler'le Kanlıca Ticaret muahedelerinin yapılması. Bu muahede dış ticarette gümrük resmi oranının %8'e yükseltilmesi ve esnaflıkta inhisar sisteminin kaldırılması 1862 Tuna vilayetinin kuruluşu ve Mithad Paşa'nın vali olarak tayini 1862 Gümrük resimlerine esas teşkil eden mal fiyatlarında %10 indirim yapıldıktan sonra gümrük resmi alınmaya başlanması 1862 Kaimelerin piyasadan tamamıyla toplanması 1862 Altının değerinin 100 kuruş olarak tesbiti 1862 Roman türünde Batıdan yapılan ilk tercüme, Fenelon'dan Tercüme-I Telemak'ın Yusuf Kamil Paşa tarafından yayınlanması; Cemiyet-I Tıbbiye-i Osmaniye'nin kurulması 1862 Mahrec-i Aklam'ın kurulması 20 Temmuz 1862 Mekteb-i Maarif-i Adliye'nin, "Mekteb-i Aklam" adı altında yeni bir şekle sokulması 8 Ekim 1862 Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun teşkil edilmesi 1863 Abdülaziz'in Mısır'a seyahati 1863 Mithad Paşa tarafından Niş'te ilk Islahhane'nin (sonraki yıllarda Sanayi Mektebi) kuruluşu 1863 İstanbul Eczacılık Cemiyeti'nin (Societe de Constantinople) kurulması; Protestan Robert Koleji'nin açılması 1863 Menafi Sandığı'nın kurulması 1863 Mektuplara pul yapıştırılmaya başlanması 1863 Ticaret-i Bahriyye Kanunnamesi'nin kabulü 13 Ocak 1863 Darü'l-Fünun'da, halka açık serbest konferans şeklinde derslere başlanması 18 Şubat 1863 Sultanahmet Sergisi'nin (Sergi-i Umumi) açılışı 1864 Mekatib-i Sıbyan-ı Müslime Komisyonu'nun kurulması; Mekteb-i Harbiye dahilinde Erkan-ı Harp sınıfının açılması; Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye'nin (Darü'ş-Şafaka) kurulması; Saint Joseph okulunun kurulması; İlk basılmış nazariyat kitabı (Haşim Bey'in Mecmu'atü'l-Makamat'ı) 1864 İyonya adalarının (Yedi Ada Cumhuriyeti'ni oluşturan adalar) İngiltere tarafından Yunanistan'a verilmesi 1864 Karadan Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayan telgraf hattının tamamlanması 1864 Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun kuruluşu 1864 Nizamiye mahkemelerinin kuruluşu 1864-1876 Paris'e talebe gönderilmesi 8 Ekim 1864 Vilayet Nizamnamesi'nin kabulü 1865 Müstakil Romen kilisesinin kurulması 1865 İstanbul Birinci Şehir Postası'nın kuruluşu 1865 Darü'l-Fünun binasının inşasının tamamlanması ve Maliye Nezareti'ne tahsis edilmesi; Mekteb-i Tıbbiye'nin nazırlığına Cemaleddin Efendi'nin getirilmesi Eylül 1865 Mekteb-i Osmani'nin lağvedilmesi 1866 Girit isyanları , Yunanistan ile birleşme faaliyetleri 1866 Tezkire türünün son örneği olan Hatimetü'l-Eş'ar'ı yazan Fatih'in ölümü; Halid Ziya'nın doğumu 1866 Mısır veraset usulünün değiştirilmesi 1866 Ahmed Süreyya Emin Bey'in modelini hazırladığı seri ateşli topla Osmanlılar'ın topçulukta hamle yapması 1866 Simkeşler Şirketi'nin kuruluşu 1866 Dahilde sarfedilecek malların rayiç fiyatından %10 indirim yapıldıktan sonra gümrük resimlerinin tesbit edilmesi kararı 1866-1867 Avusturya'nın Prusya karşısında mağlup olması ve Macaristan ile eşit bir birlik kurması : Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1867 Sırbistan'daki son Osmanlı askeri temsiliyetinin ortadan kaldırılması, Sırp kalelerinin tahliyesi 1867 Rüşdiyelere gayri müslim talebe alınmaya başlanması; Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin kurulması 1867 Mısır Valisi İsmail Paşa'nın "hıdiv" olması 1867 Genç Osmanlılar'ın Avrupa'ya kaçmaya başlamaları 1867 Yabancılara mülk edinme hakkının verilmesi 1867 Bahriye Nezareti'nin Kuruluşu 1867 Saraçlar Şirketi'nin kuruluşu 1867 Menafi Sandığı'nın bütün vilayet ve sancak merkezlerine yayılması 1867-1876 İzmir Rıhtımı'nın inşası 22 Şubat 1867 Eğitim sahasında Fransız notasının verilmesi 8 Haziran 1867 Mısır'a hıdivlik statüsünün verilmesi 21 Haziran 1867 Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati 1868 Ali Paşa'nın Girit isyanlarını teskin etmesi ve Girit'e özerk bir statü verilmesi 1868 Galatasaray Sultanisi'nin açılması 1868 İstanbul Emniyet Sandığı'nın kurulması 1868 Demirciler ve Dökümcüler şirketlerinin kuruluşu 1868 Yunan postasının kapatılması 1868 Feshane'nin modern bir dokuma fabrikası haline getirilmesi 1868 Darü'l-Muallimin-i Sıbyan'nın açılması; Mekteb-i Hiref ve Sanayi'nin kurulması; Sanayi Mektebi'nin kurulması 1 Mart 1868 Adliye Nezareti'nin kurulması 1 Nisan 1868 Şura-yı Devlet'in teşekkülü ve Divan-ı Ahkam-ı Adliyye'nin ayrı bir temyiz organı olarak ayrılması 1 Eylül 1868 Mekteb-i Sultani'nin açılması 1869 Süveyş Kanalı'nın açılması 1869 Osmanlı Ordusu'nun Nizamiye, Redif ve Mustahfız diye üç bölüme ayrılması 1869 Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye'nin ilk kitabının kabulü 1869 Mekteb-i Harbiye dahilinde bir Baytar sınıfının açılması 8 Nisan 1869 İkinci Darü'l-Fünun binasının inşasının tamamlanması ve Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin kurulması 26 Ağustos 1869 Turuk Nizamnamesi'nin kabulü 2 Eylül 1869 Maarif-i Umumiyye Nizamnamesi ile ilk ve orta tedrisatın düzenlenmesi Ekim 1869 Darü'l-Fünun-ı Osmani'de talebe kaydına başlanması 1870 Müstakil Bulgar kilisesinin kurulması ve Bulgarlar'ın Rum Patrikhanesi'nin nüfuzundan çıkmaları 1870 Fransa'nın, Almanya ve Prusya Savaşı'nda ağır mağlubiyet alması 1870 Cenab Şehabeddin'in doğumu; Batılı tarzda ilk roman hikaye türünde, Ahmed Midhat'ın Su-i Zan-Esaret adlı kitabının neşri; Mühendishane'nin Maçka Harbiye Mektebi içerisinde topçu ve istihkam sınıflarında eğitim faaliyetlerine devam etmesi; Sıbyan mekteblerinin ıslahı ve iptidai adı altında yeni mekteplerin açılması; Darü'l-Fünun'ı Osmani'yi teşkil eden şubeler arasında "İlm-i hukuk" şubesinin de yer alması; Tıp eğitiminin Türkçe yapılmaya başlanması 1870 Karadeniz'in tekrar silahlandırılması ve Rusya'nın Paris Antlaşması'nın hükümlerini tanımaması 1870 Darülfünunun açılması teşebbüsü 1870-1927 Kemaledin Bey (mimar) 20 Şubat 1870 Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin büyük bir merasimle açılması 26 Nisan 1870 Darü'l-Muallimat'ın açılması 2 Temmuz 1870 Kavanin ve Nizamat Dershanesi'nin açılması Ekim 1870 Darü'l-Fünun müdürü Tahsin Efendi'nin umuma açık konferanslar (ders-I'am) tertip etmesi 1871 Sadrazam Ali Paşa'nın vefatı 1871 Saint-Esprit okulunun kurulması 1871 Abdülaziz'in şahsi idaresinin artması, Mahmud Nedim Paşa sadareti 1871 Dersaadet Tahvilat Borsası Nizamnamesi'nin yayımlanması 1871 Posta ve Telgraf nezaretlerinin birleştirilmesi ve İkinci Posta Nizamnamesi'nin neşri 22 Ocak 1871 İdare-yi Umumiyye-i Vilayat Nizamnamesi 13 Eylül 1871 Şinasi'nin ölümü 1872 Emniyet Sandığı'nın şubelerinin açılması 1872 Darü'l-Maarif idadisinin kurulması; Maadin Mektebinin kurulması 1873 Meclis-i Tetkikat-ı Şer'iyye'nin kuruluşu 1873 Mehmed Akif'in doğumu; Türkçe ilk modern tıp lugatı olan Lügat-ı Tıbbiye'nin neşredilmesi; Sava Paşa'nın yeni bir Darü'l-Fünun kurmakla görevlendirilmesi; Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin kapanması Haziran 1873 Mekteb-i Sultani'nin, Gülhane Bahçesi'ndeki Saray'a bitişik binalara nakledilmesi 1874 Rusya'nın kışkırtmaları ve Panislavist faaliyetlerin artması 1874 Hukuk Mektebi, Mülkiye Mühendis Mektebi ve Edebiyat Mektebi'nden oluşan Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin açılması; İstanbul Darü'l-Muallimi'nin açılması; İlk basılmış nota (Notacı Emin Efendi, 1845-1907) 1874 Kara gümrüklerinin lağvı 1874 Islah-ı Sanayi Komisyonu faaliyetinin durdurulması 1874-1875 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin eğitime başlaması; Osmanlı İmparatorluğu'nda sivil mühendislik eğitiminin başlaması 1875 Bosna-Hersek isyanları 1875 Askeri rüşdiye mekteplerinin açılması; Mora Yenişehir İdadisi'nin açılması 1876 Bulgar isyanları 1876 Karadağ'ın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 1876 Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, V. Murad'ın tahta çıkması, hal'i ve Abdülhamid'in cülusu 1876 Meşrutiyet'in ilanı 1876 İstanbul'da Balkan krizini görüşmek üzere internasyonal bir konferansın toplanması : Tersane Konferansı 1876 İstikrazların mürettebat ödemelerinin durdurulması 1876 Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye'nin son kitabının kabulü 1876 Edebi roman hüviyetinde ilk eser olan, Namık Kemal'in İntibahı'nın neşri; İzmir ve Manastır'da yaıtılı idadiler açılması 23 Mart 1876 Ziya Gökalp'in doğumu 23 Aralık 1876 I. Meşrutiyet'in (Kanun-ı Esasi) ilanı 1877 Rusya'nın tecavüzü ve Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması: Balkanlar'ın ve Doğu Anadolu'nun Rus işgaline uğraması 1877 Mahrec-i Aklam'ın Mekteb-i Mülkiye'nin idadi sınıflarıyla birleştirilmek suretiyle kaldırılması; Mekteb-i Tıbbiye'nin tekrar Gülhane'ye nakledilmesi; Fenn-i Resim ve Mimari Mektebi'nin kurulması 1877-1878 Darü'l-Fünun ve Mekteb-i Sultani'nin bir yıl eğitime ara vermesi 19 Mart 1877 İlk Meclis-i Meb'usan'ın içtimaı (o yılın 28 Haziran'ına kadar çalışır) 25 Eylül 1877 Dersaadet Belediye Kanunu (Meclis-i Mebusan'da müzakere edilerek kabul edilir) 5 Ekim 1877 Vilayet Belediye Kanunu'nun kabulü 13 Aralık 1877 Meclis-i Meb'usan'ın süresiz tatili 1878 Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları imzalanması 1878 Sırbistan, Karadağ ve Romanya'nın müstakil birer devlet olmaları 1878 Bulgaristan Prensliği'nin ortaya çıkması 1878 Ermeni meselesinin zuhuru 1878 Ali Suavi'nin öldürülmesi 1878 Kıbrıs'ın İngiltere tarafından ele geçirilmesi 1878 Bosna ve Hersek'in Avusturya-Macaristan'ın işgal ve idaresine terki 1878 Makedonya meselesinin ortaya çıkması 13 Şubat 1878 Meclisin kapatılması Ekim 1878 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin tekrar eğitime başlaması 1879 II. Abdülhamid devrinde basılan kaimelerin toplatılıp imha edilmesi 1879 Mehakim-ı Nizamiye Teşkilatı Kanunu'nun kabulü 1879 Mekatib-i Sıbyaniye Dairesi'nin kurulması; Maarif merkez teşkilatının yeniden düzenlenmesi 1879 Usul-ı Muhakemat-ı Cezaiyye Kanunu'nun kabulü
-
Osmanli Tarihi Kronolojisi
1700 Ruslar'la İstanbul Antlaşması'nın imzalanması 1702 İskender Çelebi Bahçesi'ndeki (bugünkü Ataköy) yeni baruthanenin faaliyete geçmesi 1702 Müneccimbaşı Ahmed Dede b. Lütfullah'ın ölümü 1702 İstanbul çuka imalathanesinin faaliyetinin durdurulması 1703 Edirne Vak'ası 1703 III. Ahmed'in tahta çıkışı 1703 "Tuğralı" altın paranın piyasaya çıkarılması 1708 İstanbul'da Selanikli ustaların çalıştığı çuka imalathanesinin kurulması 1709 Tersane içinde bir "lengerhane" yapımı 1711 Prut Zaferi ve Barışı 1711 Rıdvan b. Abdullah el-Razzaz el-Feleke'nin ölümü 1713 "Zincir" altının çıkarılması 1715 Venedik'e savaş açılması ve Mora Seferi 1716 Osmanlı-Avusturya Savaşı, Varadin bozgunu, Temaşvar'ın elden çıkışı 1716 "Fındık" altınının piyasaya çıkarılması 1718 Pasarofça Antlaşması 1718 Valilerin sefer masraflarını karşılamak üzere "imdadiyye-i seferiyye" toplamalarının kabulü 1718-1730 İlk bestekarlar antolojisi (Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin Nevşehirli İbrahim Paşa'ya sunduğu Atrabu'l Asar'ı) 1720 İstanbul'da devlet tarafından bir ipekli imalathanesinin kurulması 1720 Batıya hediye gönderilen ilk mehter takımı (III. Ahmed tarafından Lehistan'a) 1720 III. Ahmed için tasvirleri Levni tarafından yapılan Surname-i Vehbi 1721 Çelebi Mehmed Efendi'nin sefaret vazifesiyle Fransa'ya gidişi 1723 İran seferinin üç cepheli olarak açılışı 1724-1725 Azerbaycan harekatı, Tebriz ve Cence'nin alınışı 1726 İbrahim Müteferikka tarafından ilk Türk matbaasının kuruluşu 1727-1839 Türk matbaasının kuruluşu ve yeni unsurlar devresi 1729 "Zer-i mahbub" adıyla yeni bir altının piyasaya sürülmesi 1729 Cevheri'nin Lügat-ı Sıhah'ının Vankulu tarafından yapılan tercümesinin matbaada basılan ilk kitap olması 1730 Yanyalı Mehmed Esad b. Ali b. Osman'ın ölümü 1730 Patrona Halil isyanı, III. Ahmed'in hal'i, I. Mahmud'un cülusu 1732 Osmanlı-İran barışı 1733 İran Savaşı'nın hızlanması, Nadir Şah'ın başarıları 1733 Kefe Mukataası'nın İstanbul Mukataası Kalemi ile birleştirilmesi 1735 Bonneval Ahmed Paşa (Comte de Bonneval) nezaretinde Humbaracı Ocağı'nın kurulması 1736 Osmanlı-Avusturya-Rus Savaşları 1736 Abdullah b. Ebi Bekr b. Süleyman el-Maraşi'nin ölümü 1739 Belgrad Antlaşması 1739 Rus tüccarlarına Karadeniz hariç olmak üzere, Osmanlı suları ve topraklarında ticaret hakkı tanınması 1742 Ömer Şifai'nin ölümü 1743 Osmanlı-İran Savaşı'nın yeniden hızlanması 1745 Matbaanın kurucusu İbrahim Müteferrika'nın ölümü 1746 Osmanlı-İran barışı 1747 Humbaracıbaşı Bonneval Ahmed Paşa'nın ölümü 1748 Avlonya ve Eğriboz mukataalarının Bursa Mukataası Kalemi'ne katılması 1748-1755 İstanbul'da I. Mahmud ve III. Osman tarafından Nuruosmaniye Camii'nin inşa ettirilmesi 1751 Osmanlı musikisi üzerine Batıda yazılan ilk eser (Charles Fonton'un Essai…'si) 1754 I. Mahmud'un ölümü, III. Osman'ın cülusu 1757 III. Osman'ın ölümü, III. Mustafa'nın cülusu 1757-1758 Haremeyn mukataalarının satış ve iltizam işlerinin defterdar tarafından yürütülmeye başlanması 1758 Mustafa Rakım'ın Ünye'de doğuşu 1760 (1173) Abbas Vesim Efendi b. Abdurrahman b. Abdullah'ın ölümü 1766 Haremeyn mukataalarının darphanece idare olunmaya başlanması 1768 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması 1770 Rus filosunun İngilizler'in yardımıyla Akdeniz'e girmesi 1770-1776 Fransız Subayı Baron de Tatt'un İstanbul'da bulunması 1771 Kırım'ın işgali 1772 Tersane yakınlarında Topçu Mektebi'nin kurulması 1773 Mühendishane-i Bahri-i Hümayun'un kuruluşu 1773-1774 Darphanenin Hazine-i Amire'nin yedeği vazifesini görmeye başlaması 1774 Avrupa tarzında teşkil edilmiş olan Sürat Topçuları Ocağı'nın kurulması; Bedreddin Hasan b. Burhaneddin İbrahim el-Ceberti'nin ölümü 1774 Sür'at Topçuları Ocağı'nın kurulması 21 Temmuz 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ve Ruslar'a Karadeniz'de seyrüsefer hakkı tanınması 29 Nisan 1775 Tersane ambarlarında bir odada "Hendese Odası" nın kurulması 1776 Mühendishane-i Bahri-i Hümayun'un açılışı; Boğdan Prensi Alexandır İspilanti Bey'in Bükreş ve Yaş'ta Rum Ortodoks cemaatinde yeni tarz eğitimin ilk adımları atması; Hendese odasına nizam verilmesi 10 Mart 1779 Aynalıkavak Tenkihnamesi 1780 Mehmed Esad Yesari'nin ta'lik hattında Osmanlı üslubunu buluşu 1781 Hendese odasının Mühandishane olarak isimlendirilmesi 1783 Rusya'nın Kırım'ı ilhakı 1784 Avusturyalılar'a Karadeniz'de seyrüsefer hakkı verilmesi 1784 Fransız Lafitte-Clave ve Monnier'in Tersane'deki mühendishanede istihkam dersleri vermeleri 8 Ocak 1784 Osmanlı Devleti'nin Rusya'nın Kırım'ı ilhakını bir "sened" ile resmen tanıması 1787-1788 İstanbul'da bulunan Fransız uzmanların ve subayların tamamen ülkelerine dönmeleri 17 Ağustos 1787 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ilanı 9 Şubat 1788 Rusya'nın müttefiki sıfatıyla Avusturya'nın da savaşa girmesi 1789 Kıymetli maden işlenmesinin yasaklanması ve neticesiz dış istikraz teşebbüsü Ocak 1789 Özi Kalesi'nin Ruslar tarafından zaptı 7 Mayıs 1789 I. Abdülhamid'in ölümü ve III. Selim'in tahta çıkması 11 Temmuz 1789 Osmanlı-İsveç ittifakı 1790 İlk resmi Ermeni mektebinin Kumkapı'da açılması; Gelenbevi, İsmail b. Mustafa b. Mahmud'un ölümü 31 Ocak 1790 Osmanlı-Prusya ittifakı 27 Temmuz 1790 Avusturya'nın Prusya tarafından barışa zorlanması. Reichenbach Konvansiyonu 18 Eylül 1790 Yergöğü Mütarekesi Ekim - Kasım 1790 Kili ve İsmail kalelerinin Rusya tarafından zaptı 1791-1799 Mevlevi ayininde piyano (!) (Galata Mevlevihanesi, Şeyh Galib/III. Selim zamanı) 4 Ağustos 1791 Avusturya ve Osmanlı Devleti arasındaki son savaşın bitirilmesi. Ziştovi Antlaşması 11 Ağustos 1791 Rus Savaşı'nın sonu. Kalas Mütarekesi 1792 Nizam-ı Cedid hareketinin başlaması 1792 III. Selim devrinde 100'lük guruş basılması 10 Ocak 1792 Kırım'ın Rusya'ya bırakılması 10 Ocak 1792 Yaş Antlaşması 1793 Daimi elçiliklerin ıslahı ve Londra, Paris ve Viyana'da daimi elçilik ihdası 1793 Nizam-ı Cedid Ordusu'nun Kuruluşu 1793 Hasköy'de Humbaracı ve Lağımcı Ocağı kışlasında Mühendishane-i Cedide'nin açılması; Fazıl Hüseyin'in III. Selim'in sarayında hazırladığı Huban-name ve Zenannamesi'nin resimli bir nüshası 1793 Zahire Nezareti'nin kurulması 1793-1794 Baruthane-i Amire'de İngiliz perdahı barut imaline başlanması 1794 Halkalı'da yapılan Azadlu Baruthanesi'nin faaliyete geçmesi 1795 Lehistan'ın Avrupa haritasından silinmesi 1795 Mühendishane-i Berr-i Hümayun'un açılışı; Kara Mühendishanesi binasının inşası; Osmanlı sarayında ilk yabancı bando (Napolyon'un III. Selim'e gönderdiği) 1795 Zahire Hazinesi'nin kurulması 1797 Mühendishane'de açılan Matbaanın faaliyete geçmesi 1797 Paris, Viyana ve Berlin'de daimi elçilikler ihdası 1797 Pazvandoğlu isyanı 1797 Rumeli'de dağlı eşkiya hareketleri ve isyanları 17 Eylül 1797 Venedik Devleti'nin ortadan kaldırılması 1798 Mehmed Es'ad Yesari'nin İstanbul'da vefatı 3 Ocak 1798 Fransa'ya karşı Osmanlı-Rus ittifakı 1 Temmuz 1798 Fransa'nın Mısır'a saldırması 3 Eylül 1798 Fransa'ya savaş ilanı 1799 Neticesiz dış istikraz teşebbüsü 5 Ocak 1799 Fransa'ya karşı İngiltere ile ittifak Şubat 1799 Napolyon'un El-Ariş ve Gazze'yi ele geçirmesi Mayıs 1799 Napolyon'un Akka'da Cezzar Ahmed Paşa tarafından mağlup edilmesi Ağustos 1799 Napolyon'un Fransa'ya dönmesi, Mısır'ın işgalinin devamı 1800 Takvimlerin Jacques Cassini Zicine göre hazırlanmaya başlaması Mart 1800 Rus ve Osmanlı kuvvetlerinin Yedi Ada Cumhuriyeti'ni kurmaları 1801 Kara Mühendishanesi hocalığına Hüseyin Rıfkı Tamani'nin getirilmesi; Gevrekzade Hafız Hasan Efendi'nin ölümü Ağustos 1801 Mısır'ın tahliyesine dair mütareke 1802 Fransız ve İngiliz gemilerinin kendi bayrakları altında Karadeniz'e çıkmalarına müsaade edilmesi 1802 Avrupa ile ticaret yapan Osmanlı gayri müslim tüccarına Avrupa devletleri tüccarı statüsünün tanınmasıyla "Avrupa tüccarı" denilen sınıfın ortaya çıkması 25 Haziran 1802 Paris Antlaşması. Fransa ile barış 1803 "Ayvalık İkonomos Akademisi'nin kurulması; "Kuruçeşme Rum Mektebi (Helleno Philosophical School)"nin kurulması Şubat 1804 Sırp isyanlarının başlaması 1805 Avrupa tarzında ilk hastane'nin Kasımpaşa'daki Tersane-I Amire'de açılması 1805 Osmanlı Devleti'nin Napolyon'un "İmparator" unvanını tanıması 1805 Tersane Hazinesi'nin kurulması 1805 Beykoz Çuka ve Kağıt Fabrikası'nın faaliyete geçmesi Temmuz 1805 Mehmed Ali Paşa'nın Mısır'a vali olarak tayini 1806 Nizam-ı Cedid'in başarısızlığı ve gerilemesi. İkinci Edirne Vak'ası 1806 Osmanlı-Rus Savaşı 1806 III. Selim'in Mühendishan-i Berri-i Hümayun kanunnamesi Ocak 1806 Tersane Tıbbiyesi'nin kurulması Ekim 1806 Memleketeyn 'in Rusya tarafından işgal edilmesi 1807 Vehhabi isyanının had safhaya varması. Haccın engellenmesi 20 Şubat 1807 İngiltere'nin Rusya'nın yanında Osmanlı savaşına iştiraki ve İngiliz filosunun İstanbul önlerine gelmesi Mart - Eylül 1807 İngiliz filosunun İskenderiye'ye saldırması ve Mehmed Ali tarafından mağlup edilmesi 25 Mayıs 1807 Nizam-ı Cedid'e karşı ayaklanma 29 Mayıs 1807 III. Selim'in tahttan indirilmesi ve Nizam-ı Cedid'in ilgası 29 Mayıs 1807 - 28 Temmuz 1808 IV. Mustafa devri. Siyasi istikrarsızlıklar ve darbeler 1808 Mustafa Rakım'ın celi sülüs ve tuğra'ya yeni üslubunu getirişi 28 Temmuz 1808 Alemdar Mustafa Paşa'nın müdahalesi, IV. Mustafa'nın tahttan indirilmesi, III. Selim'in katli, II. Mahmud'un tahta çıkması 28 Temmuz 1808 - 16 Kasım 1808 Alemdar'ın kısa süren sadareti 29 Eylül 1808 Sened-i İttifak : Devletin ayanlarla uzlaşması 15-16 Kasım 1808 Yeniçeri Ayaklanması : Alemdarın Sonu 5 Ocak 1809 İngiltere ile süren savaşın sonu : Kal'a-i Sultaniyye Antlaşması 1810 II. Mahmud devrinde beşlik "cihadiyye"lerin basılması 1810 İzmir Jimnasium'unun kurulması; Yesarizade Mustafa İzzet'in ta'lik'e son şeklini verişi 1812 Vehhabi ayaklanmasının Mehmed Ali Paşa tarafından bastırılması 1812 Fransız postalarının ilk kuruluşu 28 Mayıs 1812 Rus Savaşı'nın sonu : Bükreş Antlaşması, Sırbistan'a özerklik verilmesi 1816 Miloş Obronoviç'in "başknez" olarak tanınması ve Sırbistan'ın özerliğinin temini 1817 Hüseyin Rıfkı Tamani'nin ölümü Şubat - Mart 1821 Eflak ve Mora'da Rum isyanlarının başlaması 1823 Avrupa ile ticaretin Türk gemileriyle yapılmasına teşebbüs edilmesi 1824 Rum ayaklanmasını bastırmak üzere Mısır kuvvetlerinin çağrılması 1824 Fatih Külliyesindeki Darü'ş-Şifa'nın yıkılması; Sultan II. Mahmud'un Talim-i sıbyan adı ile ferman yayınlaması; St. Pierre mektebinin kurulması 1826 İhtisab müessesesinin düzenlenmesi 1826 Şinasi'nin doğumu; Mustafa Rakım'ın İstanbul'da vefatı; Ermeni ustalara Nakkaşlık hakkının verilmesi 14 Haziran 1826 Yeniçeri Ocağı'nın ortadan kaldırılması, Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin kurulması 7 Ekim 1826 Rusya ile Akkerman Antlaşması'nın akdi 1827 Osmanlılar'ın İngiliz yapısı ilk buharlı gemiye sahip olmaları 1827 Tıphane-i Amire'nin kurulması; İlk "Marş-ı Sultani" bestesi (G. Donizetti, II. Mahmud'a) 1827 Mukataa Hazinesi'nin Hazine-i Amire'den ayrılması 4 Nisan 1827 İngiltere ile Rusya arasında Yunanistan'ın bağımsızlığına dair Petersburg Protokolü Temmuz 1827 Mısır kuvvetlerinin Rum isyanını bastırmaları, Atina'nın teslimi 20 Kasım 1827 Navarin saldırısı : Osmanlı-Mısır donanmasının yakılması 26 Nisan 1828 Rusya'nın savaş ilan etmesi 1829 Ziya Paşa'nın doğumu; Mahmud Celaleddin'in İstanbul'da vefatı; Şevki Efendi'nin İstanbul'da doğuşu 1829 Deli Teşkilatının kaldırılması 14 Eylül 1829 Edirne Barışı : Yunanistan'ın bağımsızlığı 1830 Mühendishane-i Bahri'nin Heybeliada'daki kışlaya taşınması; İshak Efendi'nin Mühendishane başhocalığına getirilmesi; Avrupa'ya talebe gönderilmeye başlanması 1830 Tiftik keçisinin Güney Afrika'da yetiştirilmeye başlanması 1830 Katolik ermeni cemaatinin ve kilisesinin resmen tanınması 1830-1831 Nüfus sayımları 5 Temmuz 1830 Fransızlar'ın Cezayir'e saldırmaları ve ele geçirmeleri 1831 İlk saray konservatuarı (Mızıka-i Hümayun ve Saray Harem Orkestrası) 1831 Timarların kaldırılması (müessese sembolik olarak daha uzun süre devam etti) 1831-1834 İshak Efendi'nin dört ciltilik Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye adlı eserinin basılması 1 Kasım 1831 İlk gazete Takvim-i Vekayi'nin neşri 1832 Tıphane-i Amire'nin Şehzadebaşı'ndan Cerrahhane'nin bulunduğu binaya nakledilmesi 1832 Memuriyette, ilmiyye ve mülkiyyede rütbelerin yatayına eşitlenip derece ve elkabın (titulature) tesbiti 1832 Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın isyanı 1832 İstanbul-İzmit "posta yolu" nun yapımı 1832 İngiliz postalarının kuruluşu 29 Ocak 1832 Topkapı Sarayı'na bitişik Gülhane bahçesinde mevcut binalarda Cerrahhane-i Amire'nin açılması 12 Aralık 1832 Mısır kuvvetlerinin Konya'da Osmanlı ordusunu yenmeleri 1833 Feshanenin kuruluşu 2 Şubat 1833 Mısır kuvvetlerinin Kütahya'ya kadar ilerlemeleri 5 Nisan 1833 Rus kuvvetlerinin yardım amacı ile Beykoz'a asker çıkartmaları ve Rus filosunun İstanbul'a gelmesi Mayıs 1833 Mehmed Ali'nin uzlaşmaya zorlanması : Kütahya Sözleşmesi 8 Temmuz 1833 Mehmed Ali Paşaya karşı Osmanlı-Rus ittifakı : Hünkar İskelesi Antlaşması, Boğazlar'ın diğer devletlere kapatılması 18 Eylül 1833 Münchengraetz Antlaşması 1834 Maçka Kışlası'nda, Mekteb-i Harbiye'nin kurulması 1834 Mukataat Hazinesi'nin isminin "Mansure Hazinesi" olarak değiştirilmesi 1835 Hazine-i Amire ile darphanenin birleştirilmesi 1835-1845 İlk halk konserleri [Tanburi Aleksan Efendi (1815-1864) İstanbul Süleymanpaşa Hanı'ndaki kahvede] 1836 Başhoca İshak Efendi'nin ölümü 1836 İslimye Çuka Fabrikası'nın devlet tarafından işletilmeye başlanması 1836 Başhoca İshak Efendi'nin ölümü 1836 İslimye Çuka Fabrikası'nın devlet tarafından işletilmeye başlanması 11 Mart 1836 Umur-ı Hariciye Nezareti'nin kurulması (hatt-ı hümayun tarihi 23 Zilkaade 1251) 26 Kasım 1837 Osmanlı yapımı "Eser-i Hayr" adlı buharlı geminin denize indirilmesi 1838 Mekteb-i Adli'nin açılması; Üsküdar'da Cemaran adlı Ermeni yatılı yüksek okulunun kurulması; Müderrishane-i Bahri'nin Tersane'deki yeni binasına nakledilmesi; Sultan II. Mahmud'un ilk öğretim alanında yeni bir teşebbüse girişmesi; Sami Efendi'nin İstanbul'da doğuşu 1838 Maliye Nezareti'nin kurulması ve Hazine-i Amire'nin darphaneden ayrılıp Mansure Hazinesi'yle birleştirilmesi 1838 Defterdarlığın Maliye Nazırlığı'na çevrilmesi 24 Mart 1838 Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliyyenin kurulması 16 Ağustos 1838 İngiliz tüccarına geniş imkanlar tanıyan Balta Limanı Ticaret Muahedesi'nin imzalanması. Bu muahede ile gümrük resmi oranının ihracatta %12, ithalatta %5 olarak tesbiti 1839 "Kaime-i mutebere-i nakdiyye"nin çıkarılması 1839 Ali Süavi'nin doğumu; Mekatib-i Rüşdiye Nezareti'nin kurulması; Mekteb-i Tıbbiye'nin Galatasaray'daki yeni binasına taşınması ve mektebin adının Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane olarak değiştirilmesi; Mekteb-i Ulum-ı Edebiye'nin açılması; Notre Dame de Sion Kız Lisesi'nin kurulması 1839-1844 Dr. Bernard'ın Mekteb-i Tıbbiye nazırlığı dönemi 1839-1845 Mekteb-i Fenn-i Nücum'un faaliyet dönemi 24 Haziran 1839 Mehmed Ali ile savaşın tekrar başlaması, Osmanlı kuvvetlerinin Nizip mağlubiyeti 1 Temmuz 1839 II. Mahmud'un vefatı üzerine Abdülmecid'in tahta çıkması, Osmanlı donanmasının Mehmed Ali'ye teslimi 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı'nın ilanı 3 Mayıs 1840 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun Fransa'dan mülhem bir biçimde düzenlenmesi ve kabulü (14 Temmuz 1851'de bu kanun, kanun-u cedid olarak tadilatla yeniden yürülüğe girer) 1840 Gayri müslim tebaadan Avrupa'ya talebe gönderilmeye başlanması 1840 Tanzimat'ın tatbik edildiği yerlerde temettü vergisi konulma kararı 1840 Bütün hazinelerin Maliye Hazinesi'ne katılması 1840 Posta Nezareti'nin kurulması 21 Aralık 1840 Namık Kemal'in doğumu 1841 Lübnan olayları 1841-1906 Ahmed Ali Paşa'nın doğumu. (ressam) 24 Mayıs 1841 İngiltere'nin yardımıyla Mısır meslesinin halli, Mısır'ın veraset usulü ile Mehmed Ali Paşa'ya bırakılması 13 Temmuz 1841 Londra Boğazlar Mukavelenamesi 1842 Askeri Baytar Mektebi'nin açılması 1842-1910 Osman Hamdi (ressam, eğitimci, müzeci, arkeolog) 1843 Hereke Fabrikası'nın kurulması 1843 Zeytinburnu Demir Fabrikası inşaatına başlanması 1843 Muhdes kara gümrüklerinin kaldırılması 1843 Feshane'ye çuka dokuma tezgahlarının ilavesi 1 Şubat 1844 Tashih-i sikke 1844 Feshane'de buhar makinelerinin kullanılmaya başlanması 1845 İzmir'de su kuvvetiyle çalışan kağıt fabrikasının kurulması 1845 Bahriye Mektebi'nin Heybeliada'daki binasına taşınması; Kadı yetiştirmek için Süleymaniye'de "Muallimhane-i Nüvvab" medresesinin kurulması; Rüşdiyelerin Darü'l-fünun'a öğrenci yetiştiren orta dereceli mektepler olarak kabul edilmesi Ocak 1845 Sultan Abdülmecid'in Meclis-i Vala'yı ziyareti 13 Mart 1845 Meclis-i Muvakkat'ın (Geçici Maarif Meclisi) çalışmalarına başlaması 10 Nisan 1845 Polis (zabıta) teşkilatının kuruluşu (12 Rebiülevvel 1261 tarihli nizamname) 1846 Meclis-i Maarif-i Umumiye kurulması; Mekatib-i Umumiye Nezareti'nin kurulması; Başhoca Seyyid Ali Paşa'nın ölümü 1846 Rus Ticaret Muahedesi 16 Şubat 1846 Zabtiye müşiriyetinin kurulması Darü'l-Fünun kurmada ilk teşebbüs 1847 Timarlı Sipahi Teşkilatı'nın ilgası 1847 Telgrafın Beylerbeyi Sarayı'nda denenmesi 1847 Dersaadet Bankası'nın kuruluşu 1847 İstanbul'da ilk piyano resitali (Liszt Abdülmecid'e Donizetti'nin Mecidiye Marşı'nı çalıyor); Yeşilköy'de bulunan Ayamama Çiftliğinin ziraat talimhanesi şekline getirilerek ilk pamuk ziaati uygulama eğitiminin burada verilmeye başlanması 1 Mart 1847 Recaizade Ekrem'in doğumu 1848 Avrupa'da liberal ihtilaller : Polonya ve Macaristan'da milliyetçi ayaklanmalar 1848 Protestan Ermeni cemaatinin ve kilisesinin resmen tanınması 1848 İstanbul'da ilk Sanayi Mektebi'nin kurulmasına teşebbüs edilmesi 16 Mart 1848 İstanbul'da Darü'l-Muallimin açılması 18 Kasım 1848 Osmanlı yapımı ilk demir vapurun denize indirilmesi 1849 Veteriner öğretim faaliyetlerine başlanması; Yesarizade Mustafa İzzet'in İstanbul'da vefatı 1850 1847'den geçerli sayılmak üzere gümrük resimlerine esas teşkil eden mal fiyatlarında ithalatta %20, ihracatta %16 indirim yapıldıktan sonra gümrük resimlerinin tesbit edilmesi kararı 1850 Ticaret Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1850 İlk faizsiz kaimenin çıkarılması 1850 Muallim Naci'nin doğumu 12 Mart 1850 Darü'l-Maarif'in öğrenime başlaması 1851 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1851 Londra Sergisi 1851 Akademik karakterde ilk ilmi dernek olan Encümen-i Daniş'in açılması 18 Temmuz 1851 Encümen-i Daniş'in kurulması 1852 Abdülhak Hamid'in doğumu; İstanbul Şark Cemiyetinin (Societe Orientale de Constantinople) kurulması 1853 "Mukaddes yerler" meselesi, Rusya'nın tazyikleri ve Kırım Savaşı'nın patlaması 1853 İstanbul'da I. Abdülmecid tarafından Dolmabahçe Sarayı'nın inşa ettirilmesi 1854 İlk dış istikraz : Borçlanma devrinin ve alışkanlığının başlaması 1854 Meclis-i Vala'nın "Meclis-i Ali-yi Tanzimat" ve "Meclis-i Ahkam-ı Adliye'ye" ayrılması 1854 İhtisab teşkilatının lağvı 12 Mart 1854 Rusya'ya karşı İngiltere ve Fransa ile ittifak 1855 Piyanonun yüksek sosyeteye geçişi [Leyla (Saz) Hanım'ın babası Hekimbaşı İsmail Paşa'nın köşküne İtalya'dan getirtilen] 1855 Gayri müslimlerden alınan "cizye"nin kaldırılması 1855 Paris Sergisi 16 Ağustos 1855 İstanbul'da Şehremanetinin kurulması (modern belediye idarelerinin başlangıcı) 9 Eylül 1855 Osmanlı İmparatorluğu'nda telgrafın hizmete girmesi 14 Kasım 1855 Et ve Ekmek dışında hemen bütün maddelerden narhın kaldırılması 1856 Rusya'nın Asya'da Türk illeri istikametinde fetihlere başlamasının şartlarının oluşması 1856 Bank-ı Osmani'nin kurulması 1856 Arap alfabesinin Mors alfabesine uyarlanmasıyla telgrafların Türkçe olarak çekilmeye başlanması 1856 Islahat Fermanı 1856-1860 Köstence-Çernevo'da demiryolu hattının yapımı 1856-1866 İzmir-Aydın demiryolu hattının yapımı 15 Şubat 1856 İstanbul Tıp Cemiyeti'nin (Societe Medicale de Constantinople) kurulması 18 Şubat 1856 Islahat Fermanı'nın ilanı 30 Mart 1856 Paris Barış Antlaşması 30 Mart 1856 Rusya'nın bozguna uğraması 30 Mart 1856 Karadeniz'in tarafsız ve silahsız bir hale getirilmesi 22 Mayıs 1856 İstanbul Tıp Cemiyeti'ne Şahane ünvanının verilmesi ve cemiyetin adının, Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane olarak değişmesi 1857 Orman Mektebi açılması hususunda ilk teşebbüs 1857 Cidde olayları ve İngiliz kuvvetlerinin, müslim-gayri müslim çatışmalarına müdahalesi 1857 Gümrük resminin, eşyanın vardığı değil çıktığı yerde alınması usulünü getiren Mahrec Nizamnamesi'nin yayımlanması 1857-1862 Beyrut - Şam şosesinin yapımı 17 Mart 1857 Maarif-i Umumiyye Nezareti'nin kurulması 6 Kasım 1857 Paris'te Mekteb-i Osmani adında bir Osmanlı mektebinin açılması 1858 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1858 Kız rüşdiye mekteplerinin açılması 1858 Kaimelerin iptali için dış istikraz yapılması 1858-1859 Emlak, arazi ve temettü vergilerinin ayrılması 6 Haziran 1858 Arazi Kanunnamesi'nin kabulü 8 Haziran 1858 Beyoğlu ve Galata'da kurulacak Altıncı Daire-i Belediyye'nin nizamname-yi umumisi (ilk örnek belediye) 1859 Kaimelerin piyasadan toplanabilmesi için "iane-i umumiyye" toplanması 1859 Fransızca'dan yapılan ilk şiir tercümesi risalesi, Şinasi'nin Tercüme-i Manzume'sinin neşri 12 Şubat 1859 Mekteb-i Mülkiyye'nin kuruluşu
-
Osmanli Tarihi Kronolojisi
1451 II. Murad'ın ölümü ve II. Mehmed'in ikinci defa cülusu 1451-1512 Geçiş devri. Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devri 1453 İstanbul'un fethi 1453 Ayasofya'nın camiye çevrilmesi 1454 İlk Devlet Musiki Okulu (Enderun'un müzik bölümü) 1458-1460 Mora'nın ele geçirilişi 1461 Trabzon Rum İmparatorluğu'nun sonu 1461 Candaroğulları'nın ilhakı 1463 Osmanlı-Venedik Savaşı'nın başlaması 1463-1470 İstanbul'da Fatih Külliyesi'nin inşaası 1466 II. Mehmed'in Arnavut seferi 1468 Karamanoğulları'nın sonu 1468 II. Mehmed tarafından İstanbul'da Topkapı Sarayı'nın tesisi 1469 Ahmed Karahisarı'nın Afyonkarahisar'da doğuşu 1470 Eğriboz'un alınışı 1471 Fatih Külliyesinin açılışı 1472 Topkapı Sarayının inşası 1473 Otlukbeli Zaferi : Osmanlı Akkoyunlu mücadelesi 1474 Ali Kuşçu'nun ölümü 1475 Kırım'ın Osmanlı tabiiyetine girişi 1476 Boğdan seferi ve zaferi 1478 Fatih tarafından ilk altın paranın darbettirilmesi 1478 Şerafeddin Sabuncuoğlu'nun ölümü 1479 Osmanlı-Venedik Sulhü ile Fatih'in Venedikliler'e Trabzon ve Kefe'de ticaret yapma hakkı tanıyan ahidname vermesi 1480 Otranto'ya çıkış ve başarısız Rodos kuşatması 1480 Kadıaskerliğin Rumeli ve Anadolu olarak ikiye ayrılması 1481 II. Mehmed'in vefatı ve II. Bayezid'in tahta çıkışı 1481 100 dirhem gümüşten 400 akçe kesilmesi 1481 Şeyh Hamdullah'ın İstanbul'a gelişi 1482 Cem Sultan'ın mağlubiyeti, Rodos'a ilticası 1483 Morova Seferi ve Hersek'in ilhakı 1484 Boğdan Seferi 1484 Kili ve Akkirman'ın fethi 1484-1488 Edirne'de Hayreddin'in II. Bayezid'in Külliyesi'ni inşası 1485 Osmanlı-Memlük mücadelesinin başlaması 1485 Şeyh Hamdullah'ın aklam-ı sitte'de kendi üslubunu buluşu 1486 Musiki ile tedavi yapan ilk devlet hastanesi (Edirne, II. Bayezid Külliyesi Şifahanesi) 1488 Hocazade, Muslihiddin Mustafa B. Yusuf B. Salih el-Bursavi'nin ölümü 1488 Sultan II. Bayezid tarafından Edirne'de Bayezid Darü'ş-şifası'nın yapımı 1489 Memlüklere karşı toprak kaybı 1491 Osmanlı-Memlük Barışı 1492 Macar Seferi 1492 İspanya'dan çıkarılan Yahudiler'in de Osmanlı Devleti'nin himayesine girmesi 1494 Nakibüleşraflığın yeniden ve devamlı olarak teşkili 1494 Çin bulutu motifinin tezhib'de ilk kullanılışı 1495 Macarlarla mütareke, Cem Sultan'ın ölümü, Şehzade Süleyman'ın doğumu 1497 İlk Rus elçisinin İstanbul'a gelişi 1498 Lehistan Seferleri 1499 Venedik Harbi 1499 İnebahtı'nın alınışı 1499 Preveze baskını 15?? İlk mevlevi ayinleri (Pençgah, Dügah ve Hüseyni makamlarında üç beste-i kadim) 1500 Modon, Navarin ve Koron'un alınışı 1500-1505 İstanbul'da Yakub Şah B. Sultan Şah'ın II. Bayezid'in Külliyesi'ni inşası 1502 Venedikle sulh 1503 Anadolu sahasında ilk hamse sahibi Akşemseddinzade Hamdullah Hamdi'nin ölümü 1505 Bayezid Külliyesi'nin açılışı 1509 İstanbul'da kıyamet-ı suğra (küçük kıyamet) zelzelesi 1511 Şahkulu Baba Tekeli isyanı, Şehzade Selim Hareketi 1512 II. Bayezid'in tahttan çekilişi, I. Selim'in cülusu 1512 Anadolu Türk edebiyatında ilk Şehrengiz örneğini yazan Mesihi'nin ölümü; Selim döneminden I. Ahmed dönemine kadar olan dönemi ihtiva eden devre. 1514 Çaldıran Zaferi, Tebriz'e giriş 1514 Şahkulu'nun Yavuz Sultan Selim'in Tebriz'i işgaliyle Amasya'ya sürgün gönderilişi 1514 Çaldıran Zaferi, Tebriz'e giriş 1516 Mısır Seferi ve Mercidabık Zaferi 1517 Ridaniye Zaferi ve Kahire'ye giriş 1517 Haremeyn'in himaye altına alınması 1517 Haliç'te tersane yapımının tamamlanması 1517 Piri Reis'in Mısır'da Sultan Selim'e ilk dünya haritasını sunması 1519 Celali isyanı 1519 Cezayir'in iltihakı 1520 I. Selim'in vefatı, I. Süleyman'ın cülusu 1520 Şeyh Hamdullah'ın İstanbul'da vefatı; Şahkulu'nun İstabul'a gelip Ehl-i Hiref teşkilatına girişi; Hattat Şeyh Hamdullah'ın vefatı 1520-1550 Şahkulu'nun nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1521 Belgrad'ın fethi 1521 Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye adındaki eserini hazırlaması 1522 Kanuni Sultan Süleyman'ın validesi, Yavuz Sultan Selim'in eşi Ayşe Hafsa Sultan tarafından Manisa'da bimaristan inşa edilmesi 1522 Rodos adasının ilhakı 1524 Mısır'da Hain Ahmed Paşa isyanı 1524 Ahi Çelebi, Ahmed (Mehmed) Çelebi B. Kemal el-Tebrizi'nin ölümü 1525 Yeniçeri isyanı 1525 İlk Fransız elçisi İstanbul'da 1525 Şeyhülislam Zembili Ali Efendi'nin ölümü 1525 Mirim Çelebi, Mahmud B. Muhammed B. Muhammed B. Musa Kadızade'nin ölümü 1526 Mohaç Zaferi 1526 Ahmed Karahisari'nin İstanbul'da vefatı 1527 Bosna'nın fethi'nin tamamlanması 1528 Piri Reis'in Kanuni Sultan Süleyman'a ikinci dünya haritasını takdim etmesi 1528 Nizameddin Abdülali B. Muhammed B. Hüseyin el-Bircendi'nin ölümü 1529 Viyana kuşatması, Budin'in istirdadı, Barbaros'un Marsilya'ya çıkması 1530-1540 Divan-ı Selimi'nin yazılması 1530-1560 Nasuh'un tarihçi, hattat ve ressam olarak faaliyet göstermesi 1530-1588 Sinan'ın imparatorluğun baş mimarı olarak faaliyet göstermesi 1532 Alaman Seferi 1533-1534 Barbaros'un Osmanlı hizmetine girişi ve Cezayir beylerbeyliğine tayini 1534 Irakeyn seferinin açılışı, Tebriz'e ikinci defa giriş ve Bağdat'ın alınışı 1534 Şeyhülislam İbn-i Kemal'in ölümü 1536 Fransızlara kendi bayrakları ile Osmanlı limanlarında ticaret hakkı veren ahidname verilmesi 1536 Veziriazam İbrahim Paşa'nın idamı 1537 Körsof - Avlonya seferi 1538 Preveze Zaferi 1538 Hadım Süleyman Paşa'nın Hint Seferi 1540 Venedik ahidnamesindeki Karadeniz'de ticaret imtiyazının kaldırılması 1540-1560 Kara Memi'nin nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1541 Budin'in kati olarak ilhakı ve beylerbeyiği olması 1543 Estergon'un ve İstolni Belgrad'ın fethi 1543 Batı musikisiyle ilk resmi temas (I. François'nın Kanuni'ye gönderdiği saray orkestrası) 1547 Osmanlı-Habsburg Sulhü 1547 Avusturyalılar'a Osmanlı topraklarında emn ü aman üzere ticaret yapma hakkının tanınması 1547 San'a'nın fethi 1548 İkinci İran seferi 1550 Süleymaniye Külliyesi'nin inşaası 1551 Trablusgarb'ın fethi 1552 Piri Reis'in Portekizlilere karşı seferi 1553 Piri Reis'in ölümü 1553-1554 Turgud Reis'in Akdeniz seferi 1553-1554 Nahcıvan Seferi 1555 İlk Osmanlı-İran antlaşması : Amasya Müsalahası 1556 Şankulu'nun vefatı; Kara Memi'nin saray nakkaşhanesine Sernakkaş oluşu; Hattat Ahmed Karahisari'nin vefatı 1557 Dokuzuncu Akdeniz seferi, Fas'ın fethi 1557 Süleymaniye külliyesinin açılışı 1558 Şakayık-ı Nu'maniye telifi 1558 Arifi'nin Süleyman-name'sinin tamamlanması 1559 Şehzade Bayezid ile Selim'in Konya Savaşı ve Bayezid'in yenilerek İran'a sığınması 1560 Cerbe'nin alınışı 1560-1600 Osman'ın Nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1561 Taşköprüzade'nin ölümü 1562 Osmanlı-Habsburg Sulhü 1563 Seydi Ali Reis, Ali B. Hüseyin el-Katibi'nin ölümü 1565 Başarısız Malta kuşatması 1565 100 dirhem gümüşten 450 akçe kesilmesi 1566 Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi : Sigetvar ve Sultanın vefatı, II. Selim'in cülusu 1567 Yemen isyanı 1568 Davud el-Antaki'nin Tezkire adlı eserini telif etmesi 1569 Astarhan seferi 1569 Kaptan Kurdıoğlu Hızır Beyin Sumatra seferi 1569-1595 Lokman'ın şehnameci olarak vazife görmesi 1571 Kıbrıs fethinin ikmali 1571 İnebahtı hezimeti 1571 Mustafa B. Ali el-Muvakkit'in ölümü; Takiyyüddin'in müneccimbaşılığa tayin edilmesi 1574 Buğday Zaferi 1574 Tunus'un fethi 1574 Selimiye'nin açılışı 1574 II. Selim'in vefatı ve III. Murad'ın cülusu 1575 Münşeat'üs-Selatın'in III. Murad'a takdimi 1575 Edirne'de Sinan eliyle II. Selim için Selimiye Camii'nin inşası 1577 Takiyüddin'in gözlemlerine 1577'de de kısmen tamamlanan Daru'r-Rasadü'l-Cedid'de (İstanbul Rasathanesi) devam etmesi 1578 Osmanlı-İran Savaşı'nın başlaması 1578 Fas'ta el-Kasrü'l-kebir Zaferi 1578 Kafkaslarda hareket 1580 İlk İngiliz ahidnamesinin verilişi 22 Ocak 1580 İstanbul Rasadhanesi'nin yıktırılması 18 Kasım 1583 Cizvitlerin Galata'daki Saint Benoit Kilisesi'ne yerleşerek burada St. Benoit mektebini açmaları 1583 Meşale Zaferi 1584-1588 Lokman'ın iki ciltlik Hüner-name'sinin tamamlanması 1585 Tebriz'in alınışı 1585 Takiyüddin el-Rasıd'ın ölümü 1586 İlk Sikke tashihi 1587 Gürcistan harekatı 1588 Gence seferi 1588 Resm-i tashih-i sikke konulması 1588-1606 Bosnalı Mehmed'in saraydaki kuyumcuların (zergeran bölüğünün) başı olarak vazife görmesi 1589 İkinci sikke tashihi 1590 Osmanlı-İran Antlaşması 1590 Yeniçerilerin et ihtiyaçlarını karşılamak üzere gümrük resmine "zarar-ı kassabiye" adıyla %1 oranında ilave yapılması 1593 Osmanlı-Habsburg Savaşları 1595 Estergon'un düşüşü 1595 III.Murad'ın vefatı, III. Mehmed'in cülusu 1596 Eğri Kalesi'nin alınışı ve Haçova Zaferi 1598-1663 Davud ve Mehmed Ağalar tarafından İstanbul'da valide sultanlar için Yeni Camii'nin inşası 1599 Osmanlı sarayında ilk Batı müziği aleti (Elizabeth I.'in IV. Mehmed'e gönderdiği org); Davud el-Antaki'nin ölümü 1600 Sikke tashihi 1601 Kanije Zaferi 1601 İngiliz tüccarının ödeyeceği gümrük resminin %3'e indirileceğinin ahidnameye derci 1603 Osmanı-İran Savaşı'nın başlaması 1603 III. Mehmed'in vefatı, I. Ahmed'in cülusu 1603-1703 I. Ahmed döneminden III. Ahmed dönemine kadar olan dönemi ihtiva eden devre 1607 Asi Canbolatoğlu ve Maanoğlu'nun Oruç ovasında bozguna uğratılması 1609-1610 Celali tenkili için Kuyucu Murad Paşa Anadolu'da 1612 Osmanlı-İran Antlaşması 1612 Hollandalılara ahidname verilmesi 1613 Ömer B. Ahmed el-Ma'I el-Çulli'nin ölümü 1614 Ali B. Veli B. Hamza el-Mağribi'nin ölümü 1615 İran Savaşı'nın yeniden başlaması 1615 Revan Seferi 1617 I. Mustafa'nın cülusu 1617 İstanbul'da Mehmed Ağa tarafından Sultan Ahmed Camii'nin inşası 1618 I. Mustafa'nın hal'I ve II. Osman'ın cülusu 1618 Sikke tashihi 1621 II. Osman'ın Lehistan seferine çıkışı (Hotin seferi) 1622 II. Osman'ın katli ve I. Mustafa'nın yeniden tahta çıkışı 1623 I. Mustafa'nın tahttan indirilip IV. Murad'ın cülusu 1624 Sikke tashihi 1629 Cizvitler tarafından, 1629'da İstanbul'da "Saint Georges" Fransız okulu ile yine "St. Louis Dil Oğlanlar Mektebi"nin kurulması 1634 İlk Şeyhülislam katli (Ahizade Hüseyin Efendi) 1635 IV. Murad'ın Revan seferine çıkışı 1638 Bağdat Seferi ve Bağdat'ın alınışı 1638 Hekimbaşı Emir Çelebi'nin ölümü 1639 Osmanlı-İran sulhü : Kasrışirin Antlaşması 1640 IV. Murad'ın ölümü, İbrahim'in tahta çıkışı, sikke tashihi 1642 Hafız Osman'ın İstanbul'da doğuşu 1642-1698 Hattat Hafız Osman 1645 Girit seferinin açılışı, Hanya'nın alınışı 1648 İbrahim'in hal'ı, IV. Mehmed'in cülusu 1648 Kandiye kuşatması 1650 Osmanlı musikisi eserlerinin ilk notalı tesbiti (Ali Ufki'nin eseri) 1656 Çanakkale Boğazı'nın Venedik ablukası altına alınması 1656 Çınar Vak'ası 1656 Köprülüler devrinin başlaması 1658 Katip Çelebi'nin ölümü 1660 Varad Kalesi'nin alınışı 1663 Uyvar seferi, Uyvar'ın fethi 1664 St. Gotthard bozgunu ve Vasvar Antlaşması 1666 Türk Divan edebiyatında sebk-ı Hindi'nin öncülerinden Naili'nin ölümü 1669 Kandiye'nin alınışı, Girit'in tamamıyla Osmanlı hakimiyetine girişi 1670 Hekimbaşı Salih B. Nasrullah B. Sellüm'ün ölümü 1672 Lehistan seferi, Kamaniçe'nin alınışı 1672 Bucaş Antlaşması 1673 Fransız tüccarının ödediği gümrük resminin %3'e indirilmesi 1676 Osmanlı-Lehistan sulhü : Zorawna Antlaşması 1678 Ukrayna'da Çehrin seferi 1678 Hafız Osman'ın kendi üslubunu gerçekleştirmesi 1680 Mehter etkisinde ilk Batı müziği eseri (N. A. Strungk'un Esther operası) 1682 Osmanlı-Rus Antlaşması 1682 Seyahatname'nin yazarı Evliya Çelebi'nin ölümü 1683 II. Viyana kuşatması ve büyük bozgun 1683 Ebu Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Fasi b. Tahir; el-Rıdvani'nin ölümü 1685 Uyvar'ın elden çıkışı 1685 Saraydaki altın ve gümüşten sikke basımı 1686 Budin'in düşüşü 1687 IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi, II. Süleyman'ın cülusu 1687 Eğri kalesinin düşüşü 1687 Bir akçe itibarı değerli "mankur" un piyasaya çıkarılması 1688 Belgrad'ın elden çıkışı 1690 Kanije kalesinin düşüşü 1690 Belgrad'ın geri alınışı 1690 Fransızların Mısır'da ödediği gümrük resminin %3 olarak tesbiti 1691 Ebu Bekr Behram b. Abdullah el-Dımaski'nin ölümü 1691 II. Ahmed'in tahta çıkışı 1691 Salankamen bozgunu 1691 Enflasyonu körüklediği için mankur darbının yasaklanması 1695 II. Ahmed'in ölümü 1695 II. Mustafa'nın cülusu, Malikane sisteminin uygulanmaya başlanması 1697 Zenta bozgunu 1698 Şehremini Baruthanesi yangını 1698 Hafız Osman'ın İstanbul'da vefatı 1699 Karlofça Antlaşmasının imzalanması
-
Osmanli Tarihi Kronolojisi
OSMANLI TARIHI KRONOLOJISI 1299-1924 1299-1300 Osmanlı tarihinin başlaması 1299 İlk müzik olayı (Selçuklu sultanınca Osman Bey'e Beylik alameti olarak gönderilen tabl-u alem (davul ve sancak) 1302 Osman Gazi'nin Koyunhisarı Zaferi 1302 III. Alaeddin Keykubad'ın ölümü 1312 Mevlevilik tarikatını kuran Sultan Veled'in ölümü 1317 Gülşehri'nin, kendisinden sonraki tercümelere öncülük eden Mantıku't-tayr'ı Ferideddin el-Attar'ın aynı adlı eserini tercüme etmesi 1320 Türk edebiyatında bilinen ilk divana sahip Yunus Emre'nin ölümü 1324 Orhan Gazi'nin tahta geçişi 1326 Bursa'nın fethi 1330 Aşık Paşa'nın Garib-name'yi telif tarihi 1331 İznik'in fethi 1331 İlk Osmanlı medresesinin İznik'te Orhan Gazi tarafından kurulması 1334 Karesi Beyliği'nin ilhakı 1337 Kocaeli bölgesinin alınışı 1346 Orhan Gazi'nin Kantakuzenos'un kızı ile evliliği ve Bizans ile ittifakı 1349-1352 Bizans'a yardım için Süleyman Paşa'nın Rumeli'ye geçişi ve Çimpi Kalesinin üs olarak alınışı 1350 Davud B. Mahmud el-Kayseri'nin ölümü 1352 Osmanlılar'ın Cenevizliler'e Osmanlı topraklarında serbest ticaret yapma imtiyazı vermeleri 1354 Gelibolu'nun fethi 1361 İlk müzikli spor gösterisi (Edirne Kırkpınar yağlı güreşleri) 1362 Orhan Gazi'nin vefatı ve I. Murat'ın tahta çıkışı 1362 Kadıaskerliğin teşkili 1363 Pençik Kanununun çıkışı 1366 Gelibolu'nun elden çıkışı 1371 Çirmen Zaferi 1376 Bulgar Krallığı'nın Osmanlı hakimiyetini kabulü 1377 Gelibolu'nun Osmanlılar'a iadesi 1385-1386 Niş ve Sofya'nın alınışı 1388 Ploşnik bozgunu ve Balkan ittifakının teşekkülü 1389 I. Kosova Zaferi 1389 I. Murat'ın şehadeti, Yıldırım Bayezid'in tahta cülusu 1390 Aydın-Saruhan-Germiyan-Menteşe beyliklerinin ilhakı 1390 Karaman Seferi, Konya'nın muhasarası 1390 Gelibolu tersanesi'nin inşası 1391 İstanbul'un ilk muhasarası 1393 Mahkeme Rüsumunun ilk ihdası 1396 Niğbolu Zaferi 1397-1398 Akçay Zaferi ve Karaman ülkesinin Osmanlı hakimiyetini kabulü 1398 Kadı Burhaneddin'in ölümü. 1398 Karadeniz beyliklerinin ilhakı 1400 İlk musiki nazariyatı eseri (Kırşehirli Yusuf B. Nizameddin'in Kitabu'l Edvar'ı) 1400 Bursa'da I. Bayezid tarafından Ulu Cami'nin yaptırılması; İlk Osmanlı Darü'ş-şifa'sının Yıldırım Bayezid tarafından inşa edilmesi 1402 Ankara bozgunu ve Yıldırım Bayezid'in esareti 1402-1413 Fetret Devri, iç karışıklıklar 1409 Süleyman Çelebi tarafından Türk Edebiyatı'nda ilk mevlid örneği olan Vesiletü'n-Necat adlı eserin yazılışı; İlk besteli dini eser (Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i) 1411 Çelebi Mehmed'in tahta çıkışı 1413 I. Mehmed'in duruma hakim olup devleti yeniden kuruşu 1413 (Celaleddin Hızır) Hacı Paşa'nın ölümü 1416 Osmanlı-Venedik Deniz Muhaberesi ve Sulhü, Şeyh Bedreddin isyanı 1416 Macar Seferi 1417 Avlonya'nın fethi 1418 Makam teriminin ilk kullanılışı (A. Meragi'nin Makasıdu'l-elhan'ında) 1418-1420 Samsun bölgesinin zaptı 1419-1424 Bursa'da Hacı İvaz'a I. Mehmed tarafından Yeşil Külliye'nin yaptırılması 1421 Çelebi Mehmed'in ölümü ve II. Murad'ın cülusu 1421-1451 İlk resmi musiki çevresi (II. Murad Sarayı) 1422 Mustafa Çelebi'nin (Düzme) bertarafı 1425 Molla Fenarı'nın ilk Şeyhülislam olarak tayini 1425-1426 İzmir Beyi Cüneyd'in idamı 1425-1426 Teke Beyliği'nin intikali 1427-1428 Germiyan Beyliği'nin intikali 1429 Manyasoğlu Murad tarafından Türk edebiyatında Seyf Serayi'den sonra Anadolu Türk edebiyatı sahasında ilk Gülistan tercümesinin yapılışı 1429 Şeyh Hamdullah'ın Amasya'da doğuşu 1430 İlk iki Türkçe musiki kitabı (Hızır B. Abdullah'ın Edvar'ı ve Bedr-ı Dilşad'ın Muradname'sindeki musiki bölümü) 1430 Selanik'in fethi 1430-1431 Şemsüddin Muhammed B. Hamza el-Fenari'nin ölümü 1431-1432 Kadızade, Salahaddin Musa b. el-Kadi Mahmud el-Bursavi el-Rumi'nin ölümü 1432 Fatih Sultan Mehmed'in doğumu 1434 Edirne'de II. Murad tarafından Muradiye Camii'nin yaptırılması 1436 Muiniddin B. Mustafa tarafından II. Murad'ın isteğiyle ilk Mesnevi tercümesi olan Mesnevi-i Muradiyye adlı eserin yazılışı 1437 Ömer bin Mezid tarafından ilk nazire mecmuasının derlenişi 1439 Semendire'nin alınışı 1440 Osmanlı musiki çalgıları üzerine ilk notlar (Ahmedoğlu Şükrullah) 1440 Başarısız Belgrad kuşatması 1444 Segedin Sulhü 1444 II. Murat'ın tahttan çekilişi, II. Mehmed'in cülusu ve Varna zaferi 1445 II. Mehmed'in tahttan çekilişi ve II. Murad'ın ikinci defa cülusu 1447 Edirne'de II. Murad tarafından Üç Şerefeli Camii'nin yaptırılması 1448 II. Kosova Zaferi
-
Bozkurt Kuruç
Prof. Bozkurt Kuruç BOZKURT KURUÇ 1935 yılında Ankara'da doğdu. 1959 - 1960 yılında Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü'nden mezun oldu. Hemen aynı yıl, Devlet Tiyatroları sanatçısı olarak göreve başladı. Devlet Tiyatrolarında aktör ve rejisör olarak yüzün üstünde eserde görev aldı. Kuruç'un rol aldığı eserlerin başlıcaları: Woyzeck, Hortlaklar, Cephede Piknik, Macun Hokkası, Kral Oidipus, Deli İbrahim, Midas'ın Kulakları, Midas'ın Altınları, Euridice'nin Elleri, Hedda Gabler, Uçurtmanın Zinciri, Julius Sezar, Bizim Şehir, Leonse ile Lena, Rüya Oyunu, Onikinci Gece, Issız Topraklar, Yapı Ustası Solness, Strinberg Oyunu, Ağzı Çiçekli Adam, Küskünler Kahvesi, Andorra, Chaliot'daki Deli, Ker*** Memet, Bizim Şehir, Yangın Memet, Ermiş Memet, Pusuda, Köroğlu, Amedee, Phlip Hotz'un Büyük Öfkesi, Ağzı Çiçekli Adam, Fizikçiler, Atçalı Kel Memet, Öp Beni Kate (müzikal), Bağdat Hatun, Oyunlarla Yaşayanlar, Tartuffe, Kafesten Bir Kuş Uçtu, Kuvayi Milliye Destanı, vb. Turan Oflazoğlu'nun yazdığı 'Deli İbrahim' adlı eserle En İyi Erkek Oyuncu, 'Kafesten Bir Kuş Uçtu' adlı eserle de En İyi Sanatçı ödülüne layık görülen Kuruç, Türk Dil Kurumu ödülü, Türk Yazarlar Birliği Hizmet Ödülü ve 28.3.2002 tarihinde de 'Şaylok' adlı eserle Yılın En İyi Rejisörü ünvanını aldı. Sahneye koyduğu eserler; Phlip Hotz'un Büyük Öfkesi, Huzur Çıkmazı, Cennetin Çocukları, Doktor Faustus, Canlı Maymun Lokantası, Kamp 17, Bernarda Alba'nın Evi, Romanof ile Jüliet, Fizikçiler, Bay Hiç, Sonsuzluk Kitabevi, Cimri, Carmen(opera), Sokullu, Çamaşırhane, Budala, Midas'ın Kulakları (opera), Dördüncü Murat (opera), Atçalı Kel Memet, Kanlı Düğün, Köprüden Görünüş, Genç Osman, Yağmur Sıkıntısı, Küçük Terzi, Faust ile Yorick, Anahtar Deliği, Gişe, Makine, Sharlok Holmes, Anahtar Deliği, Kral Oidipus Üçlemesi, Ankara Devlet Operası-Carmen, Yaban Ördeği, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Küçük Şehir, 4.Murat, Fil Adam, Haydutlar, Şaylok, Özünün Celladı, Cadı Kazanı, Gerçek Çeşitlemeleri, Kanuni Süleyman, İstanbul Devlet Operası'nda Midas'ın Kulakları operası, vb. pek çok eserdir. Kuruç, 1962-1965 yılları arasında İngiltere'de rejisörlük eğitimi aldı. Daha sonra İngiltere, Almanya, Yunanistan, Fransa, Yugoslavya, Kıbrıs, Çin, ABD ve Sovyet Rusya'da incelemelerde bulundu, konferans ve seminerlere katıldı. 1987 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü, 1988 yılında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü yapan sanatçı, 1989 yılında da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atandı. 1999 yılında ABD'nin Chicago şehrinde Nazım Hikmet'in "Kuvayi Milliye Destanı" adlı eserini İngilizce olarak Amerikalı tiyatro oyuncuları ile sahneye koydu. 1993 -1996 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üye olarak görev yaptı. 1992 yılında Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın kuruluşunda birinci derecede katkıları olan Kuruç, oradaki öğretim üyeliğine devam etmektedir. Sanatçı, Profesör unvanı ile 7.6.2002 tarihine kadar Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Tiyatro Ana Sanat Dalı bünyesinde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. KAYNAKÇA: Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi Sİtesi
-
Zeki Alasya
Robert Koleji'nin orta bölümünü bitirdi. Sanat hayatına 1959'da MTTB tiyatrosunda amatör olarak başladı. Bir süre dekoratörlük ve rehberlik yaptı. Arena, Genar ve Ulvi Uraz tiyatrolarında çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Film çevirmeye 1973'ten sonra başladı. Metin Akpınar ile birlikte Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdular. Birçok filmde yer aldı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. Oyuncu Sema Yunak’la 15 yıl birlikte olmuş, 2008 yılında da eski hostes Jülide Adak’la dünya evine girmiştir. OYNADIĞI FİLMLER Pardon (2005) Sans kapiyi kirinca (2005) Kalbin zamani (2004) Hababam sinifi merhaba (2004) Öteki türkiye'de bir cumhurbaskani (2004) Omerçip (2003) Rus gelin (2003) Güle güle (2000) Oyunbozan (2000) Patron duymasin (1985) Davetsiz misafir (1983) Garibin çilesi ölünce biter (1979) Köse kapmaca (1979) Vay basimiza gelenler (1979) Cafer'in çilesi (1978) Petrol krallari (1978) Aslan bacanak (1977) Sivri akillilar (1977) Hasip ile nasip (1976) Her gönülde bir aslan yatar (1976) Nereye bakiyor bu adamlar (1976) Bes milyoncuk borç verir misin (1975) Güler misin aglar misin (1975) Nereden çikti bu velet (1975) Bal kiz (Senlik var) (1974) Köyden Indim Sehire (1974) Mavi boncuk (1974) Mirasyediler (1974) Salak milyoner (1974) Yalanci yarim (1973) Karaoglan geliyor (1972) Sev kardesim (1972) Tarkan: Altin madalyon (1972) Tatli dillim (1972) Emine (1971) YÖNETTİĞİ FİLMLER Öteki türkiye'de bir cumhurbaskani (2004) Omerçip (2003) Rus gelin (2003) Patron duymasin (1985) Kaptan (1984) Davetsiz misafir (1983) Dönme dolap (1983) Elveda dostum (1982) Doktor (1979) Köse kapmaca (1979) Vay basimiza gelenler (1979) Cafer'in çilesi (1978) Petrol krallari (1978) Aslan bacanak (1977) Sivri akillilar (1977)
-
Yıldız Kenter
1928 yılında İstanbul’a doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı’nı sınıf atlayarak 1948’de bitirdi ve Shakespeare’in “On İkinci Gece” oyunu ile ilk kez sahneye çıktı. Devlet Tiyatroları’ndan ayrıldıktan sonra, 1961’de kardeşi Müşfik Kenter ile Kent Oyuncuları’nı kurdu. Bu topluluğun sahneye koyduğu oyunların hemen hepsinde oyuncu, dramaturg ya da yönetmen olarak görev aldı. 1981’de Devlet Sanatçısı unvanını alan Yıldız Kenter, 1984’te sahnelenen Güngör Dilmen’in tek kişilik oyunu “Ben Anadolu”yu yurtdışında da İngilizce olarak oynadı ve büyük başarı kazandı. İlhan İskender, Anvi Dilligil, Ulvi Uraz ödüllerine değer görülen sanatçı, İtalya’da Adelaide Ristori Kültür Merkezi tarafından verilen Yılın Başarılı Kadınları ödülünü de aldı. Halen Kent Oyuncuları topluluğunda Türk tiyatrosuna katkılarını sürdürüyor. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü başkanlığını yürütüyor. Ayşe Abla’nın çocuk kulübünden 55 yıllık başarılı tiyatro kariyerine.. 11 yaşımda Ayşe Abla’nın çocuk kulübünde başladım. Orada toplu şarkı söylemenin, beraber çalışmanın güzelliğini Ayşe Abla (Neriman Hızır) ve Nedim Otyam sayesinde öğrendim. Musiki Muallim Mektebi, 1936 yılında Atatürk’ün isteğiyle çoksesli bir konservatuvara dönüşmüştü. Ben de Atatürk’ün araladığı bu güzelim kapıdan sızarak konservatuvarın tiyatro bölümüne girdim. Bir seneyi atlayarak dört senede mezun oldum. Sonra devlet tiyatrosuna girdim. 11 yıl devlet tiyatrosunda çalıştıktan sonra Şükran, Müşfik ve ben; Muhsin Hoca’yla çalışmak üzere Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldık. İlk yıl Muhsin Hoca’yla birlikte çalıştık. Büyük sıkıntılar yaşadık. Site, Karaca ve Ses tiyatrolarında çalıştık. Yersiz yurtsuz olduğumuz için bir tiyatro binası yaptırmaya karar verdik. Talat Halman’ın koltuk satma fikriyle turneden kazandıklarımızı da katarak büyük çabalar sonucu Kenterler Tiyatrosu’nun binasını yaptırdık. Tiyatroda herkesin yaşadığını yaşıyorsunuz. Herkesin hissettiğini hissediyorsunuz. Herkesin koşullarına giriyorsunuz. Ne acılar, ne heyecanlar, ne değişik aşklar yaşayabiliyorsunuz. Hayatı uzatan, katlayan, o ölçüde de yorucu bir dünya. Yıldız Kenter’i 55 yıllık başarılı tiyatro kariyerine taşıyan özellikler... Mesleğini kendinden çok sevmek. Mesleğe saygı duymak. Yüce bir şeyin karşısında eğilir gibi onun karşısında eğilebilmek. Her şeyini onun için harcayabilmek. Güzelliğini, bedenini, zamanını, her şeyini ona vermek. Yıldız Kenter'in sahnede kendini ifade etme biçimi.. Sahnede seyircinin söylenenleri rahat anlayabileceği, güzel konuşulan bir Türkçe’ye ve beden diline özen gösteriyorum. Küçük bir tonlama hatası anlamı tamamen değiştirebiliyor. Metni deşifre etmek, metni anlamak çok önemli. Yazar ne demek istiyor, bunu sağlıklı bir biçimde yorumlayabilmek… Bazen yazara sözcükler yetmeyebilir, o zaman oyuncu yazarın vermek istediklerini düş ve düşün gücüyle, ses ve konuşma gücüyle ve beden diliyle tamamlıyor. Biyografi İstanbul’da doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Bölümünü sınıf atlayarak bitirdi. Onbir yıl Ankara Devlet Tiyatrosunda çalıştı. Rockefeller bursu kazanarak, American Theatre Winng, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yaptı. Ankara Devlet Konservatuarına hoca olarak atandı. 1959'da Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı. Muhsin Ertuğrul ile bir yıl çalıştı. Kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları Topluluğunu kurdu. Daha sonraki yıllarda sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de "Değişen Eğitim Metotları" ve "Oyunculuk Metotları" üzerine çalışmalar yaptı. 1962’de Tiyatro hizmetlerinden ötürü “ Yılın Kadını ” seçildi. 1968’de İstanbul’da Kenter Tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladı. Sinema oyuncusu olarak üç kez “ Altın Portakal ” ödülüne layık görüldü. Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi. 100’ün üstünde oyun oynadı. 100’e yakın oyun sergiledi. Shakespeare, Cehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tenessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi pek çok yazarların yanısıra Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü gibi pek çok Türk yazarının oyunlarını da sahneye koydu, oynadı. 1981’de “ Devlet Sanatçısı ” olarak ödüllendirildi. 1984 de Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince “ Adalaide Ristori ” ödülüne layık görüldü. Profesör Yıldız Kenter, 37 yıldır Sahne Hocalığı yapmaktadır. 1989 yılında, Korsika - Bastia Film Festivalinde “ Hanım ” filmindeki rolüyle “ En İyi Kadın Oyuncu ” ödülünü aldı. 1991 yılında Tiyatro Sanatına hizmetlerinden ötürü Uluslararası Lions Kulübünün “ The Melvin Jones ” yla ödüllendirildi. İki kez Ulvi Uraz “ En İyi Kadın Oyuncu ” üç kezde aynı dalda Avni Dilligil ödülüne laik görüldü. 1994’de “ Konken Partisi ” oyunundaki Fonsla rolü ile “ Olağanüstü Yorum ” ödülünü aldı. Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’de Kültür Bakanlığı, Tiyatro Sanatına katkılarından ötürü “ Onur ” ödülüne layık gördü. Profesör Kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına katkılarından dolayı “ Mevlana Kardeşlik ve Barış ” ödülü verildi. 1996’da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından Ramiz ile Jülide’deki Jülide rolü için “ En İyi Kadın Oyuncu ” ödülü verildi. 19 Mayıs 1997'de Uluslararası İstanbul Festivali tarafından ömür boyu Tiyatro Sanatına katkısından dolayı verilen onur ödülü Yıldız Kenter’e Dame Diana Rigg tarafından takdim edildi. 1998’de Ankara Sanat Kurumu “ Yılın Kadın Sanatçısı ” ödülü, 1998 Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü, 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, “ MARTI ” adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle 1999 Afife Jale - En İyi Kadın Oyuncu ödülü . Ödülleri 1964 Antalya Film Şenliği, Ağaçlar Ayakta Ölür filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu 1966 Antalya Film Şenliği, İsyancılar filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu 1974 Antalya Film Şenliği, Kızım Ayşe filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu 1984 Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince "Adalaide Ristori" ödülü. 1989 Korsika - Bastia Film Festivalinde "Hanım" filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü. 1991 Uluslararası Lions Kulübü The Melvin Jones Ödülü İki kez Ulvi Uraz "En İyi Kadın Oyuncu" Ödülü Üç kez Avni Dilligil "En İyi Kadın Oyuncu" Ödülü 1994’de "Konken Partisi" oyunundaki Fonsla rolü ile "Olağanüstü Yorum" ödülünü aldı. Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’de Kültür Bakanlığı, Tiyatro Sanatına katkılarından ötürü Onur ödülüne layık gördü. 1995 "Mevlana Kardeşlik ve Barış" ödülü verildi. 1996’da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından Ramiz ile Jülide’deki Jülide rolü için "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü 1997'de Uluslararası İstanbul Festivali tarafından ömür boyu Tiyatro Sanatına katkısından dolayı ödülü. 1998’de Ankara Sanat Kurumu "Yılın Kadın Sanatçısı" ödülü 1998 Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, 1999 "Martı" adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle Afife Jale - En İyi Kadın Oyuncu ödülü.
-
Cha Cha Cha
Küba familyası danslarının bir üyesi olan Cha Cha Cha aynı zamanda sosyal Latin-Amerikan danslarının en popüler olanıdır. Cha Cha Cha'nın birçok hareketinde bu sebeble Rumba Mambo hareketlerinden benzerlikler vardır. En temel farklılık "Cha Cha Cha" dadır. Bu terim adını müzikteki dördüncü vuruşun kolay yakalanabilen Cha Cha Cha ritmini vermek için bölünmesiyle oluşmuştur. Bu dans başlangıçta Mambo ve Rumba'nın bir çeşidiydi ancak 1948'de Enrique Jorrin Mambo'nun doğduğu danzon ritmiyle montuno ritimlerini karıştırdı. Sonuç gözle görülür şekilde farklı ve heyecan vericiydi. Jorrin'in "aldatmaca" anlamına gelen bu yeni kompozisyonu "Enganadora" 1953'te kayıtlara geçti ve devasa ölçülerde popülarite kazandı. Dansçılar hep daha da fazlasını talep ettiler. Cha Cha Cha'nın anlaşılır ritmi küçük müzik topluluklarından büyük orkestralara kadar hemen hemen her şekilde yorumlandı ve kısa sürede neredeyse tüm müzisyenler Cha Cha Cha çalmaya başladı. Cha Cha Cha dansı müziğinin de olduğu gibi; canlı, göz alıcı alaycıdır ve coşkun ritmiyle dünyadaki tüm dansçıların rağbet edip zevk alacağı türden nadir bir eğlence sunar. Cha Cha Cha adı İspanyolca'da "Chacha" çocuk bakıcısı demektir. Aynı zamanda "chachar" kokain yaprağı çiğnemek anlamına da gelmektedir. Ama Cha Cha Cha hızlı bir Küba dansı olan Guaracha'dan geldiği düşünülmektedir. Müzik ve Ritim Cha Cha Cha'nın da ritmi Mambo ve Rumba'da olduğu gibi 4/4'tür. Cha Cha Cha ritmindeki 2 3 4 & 1 ritmini vermek için dördüncü vuruş ikiye bölünmüştür. Bu ritimde ilk vuruş vurgulanır. Cha Cha Cha ritminin temposu Rumba'nınkinden biraz daha hızlıdır. Yarışmalardaki sabitlenen ritim dakikada 30 bardır. Göze yavaş görünen bu tempo Cha Cha Cha'nın diğer danslara göre fazla olan adımlarıyla esasen hızlıdır. Zamanlama Cha Cha Cha'nın bölünmüş dört vuruşu içersinde bir sonraki bara geçmeden dansçının Cha Cha Cha şasi adımları denilen adimlari vardır. Şasi adımları iki vuruşunda öne ve geri atılan temel adımlarla Cha Cha Cha'nın esas ritmine bağlanır. Birçok dansçı Cha Cha Cha'ya bir vuruşunda yana atılan bir adımla başlar. Bu adım bir sonraki 2 vurusunda atılan ön ve geri temel adımlarına yol açmış olur. Cha Cha Cha Notları Karakter: Küstah Hareketli Tutkulu Hareketler: Sert ağır ve hızlı adımlar düz bacak yapısı. Bar/dakika:30 bar. Zamanlama: 4/4 Yükselip alçalma:Yok
-
Dünyada Dans
Yüzyıllardır Dans Ediyoruz... Tarihin her döneminde onsuz olmadı. 7’sinden 70’ine, zengininden yoksuluna kadar, herkes tarafından sevildi. Dans, dünya döndükçe değişerek, çeşitlenerek devam edecek. Sonsuza dek dans edeceğiz... İnsan bedeninin belirli bir ritme uyarak yaptığı dans, en az insanoğlunun tarihi kadar eski. İlkel insan; doğumu kutlamak, hastayı iyileştirmek, ölü için yas tutmak, iyi av, yağmur ya da savaşta zafer için dansederdi. Dans ederek görünmez ruhlar dünyasıyla bağlantı kuracağına inanırdı. Sonraki çağlarda, dansın temelinde tanrıya ulaşmak yatıyordu. Antik Yunan ve Roma halkı, tanrılara seslerini duyurmak için ayinler ve şenlikler düzenler ve bu şenliklerde müzik eşliğinde dans ederlerdi. Adına en çok şenlik düzenlenen tanrılardan birisi şarap tanrısı Dionysos’dur. Onuruna düzenlenen şenliklerde oyunlar oynanır, şarkılar söylenir ve bu şarkılar eşliğinde dans edilir, tanrının yazgısı ve gelişi dile getirilirdi. Yunan ve Roma mitolojilerinde adı geçen bir esin perisi vardır ki; o da “ Esin Perileri Musalar” dan biri olan Terpsikhore’dir. (müziğin ve lirik şiirin ilham perisi) Onunda şenliklerde yanında müzik aletleri çalan diğer esin perileriyle dansettiği söylenirdi. Bu dans gösterileri daha sonraları antik tiyatroların sahnelerine taşındı. Böylece dans, bir meslek halini almaya başladı. Hatta Yunan’ın çöküp Roma’nın yükselmesiyle, Yunan dansçıların Roma’ya iş bulmaya geldikleri söylenir. Bizans döneminde de, tiyatro sahneleri yanında saray eğlencelerinde de dans edilirdi. Bu dönemde raks eden kadınlar bahşiş de alırdı. Eski Mısır’da ise dans, dini ayinlerin bir parçasıdır. Bu devirde raks, önceleri sakin iken, son devirlerde canlı ve hareketlidir. Adeta ruhları kamçılayıcı ve hisleri çoşturucu hale gelir. Bu hareketlilik müziğinde canlanmasıyla paralel gelişir. Eski Mısır resimlerinde, el çırpmanın şarkı ile ahenk gittiğini gösteren tasvirler vardır. Dans başlı başına ritme dayalı olduğu için, diğer tüm sanatlardan daha çok müzikle içiçedir ve onun eşliğinde yorumlanmıştır yüzyıllar boyunca. Örneğin dansçı, kimi halk danslarında, şarkı söyleyip el çırparak kendi müziğini kendi sağlamıştır. İslamiyet öncesi ve sonrası Türk saray yaşantısında da rakkaseler görülür. Saray eğlencelerinde dansa yer verilirdi. Mevlevi dervişlerinde ise dans, Tanrı’ya ulaşmak için, dönerek ruhu yücelten bir tür trans durumudur. Ortaçağ Avrupasında ise kilise, dansı günah saydı. Bu nedenle Batı’da dans müziği, bağımsız olarak gelişti. Daha sonra Mozart, Beethoven ve Çaykovski gibi besteciler özellikle bale müziği yazdılar. Tüm dans çeşitleri eğitim gerektirmektedir. İlkel çağlarda dans, çocukluktan itibaren kutlama törenlerine katılma yoluyla öğrenilirdi. Doğu’da dans eğitimi aile içinde, tapınaklarda ya da saraylarda başlardı. Batı’da ise, Rönesans’tan başlayarak dans ustaları dans dersi verirlerdi. 1661 yılında Fransa Kralı 14. Lois tarafından açılan Academie Royale de Dance bu okulların ilkidir. Kıyafetlerin ise; dans için ayrı bir önemi vardır. Kıyafetler dansçının hareketlerini seyirci gözünde olumlu yönde etkiler. Giysiler yanında aksesuarlarda bu etkiyi arttırır. Japon danslarında yelpaze; ilkel danslarda ok, yay, asa; Türk danslarında kullanılan ziller dansa zenginlik katar. Ayrıca, Hint danslarında görülen el hareketleri bedenle uyum sağlar. Bu danslar, duygu ve düşünceleri sözsüz anlatan bir vücut dili olmuştur. Kökleri insanlığın doğuşuna kadar inen ve binlerce yıldır, her kültürde farklı ya da benzer öğeler taşıyan ve benzer amaçlarla yapılan dans; yeni türler, yenilikle ve eski gelenekleriyle sürüp gidiyor. İnsan varoldukça dans varolacak... Tıpkı Homeros’un söylediği gibi “ Önce dans vardı.” Bunları biliyor muydunuz? M.Ö 4 bin yıllarından itibaren musiki konserleri verildiğini, Tahitili dansçıların bellerini 270 derece döndürebildiklerini, Oynak traversleri ve oynaklığı belirleyen alete “Dansometre” denildiğini, Ortaçağ Avrupasında hristiyan halkın yaygın bir şekilde, ölülerin geceleri toprak altından çıkıp mezarları başında dans ettiklerine ve oradan geçenleri önce dansa sonra da ölüme sürüklediklerine inandığını, Tango’nun doğum yerinin Buenos Aires olduğunu, Folklorun doğuşunun Yunan’a kadar indiğini, Balenin İtalyan soylularıyla başladığını...
-
Dünyada Dans
Cumhuriyet Baloları 19. yüzyılın sonlarında, İstanbul, İzmir gibi levantenlerin yoğun yaşadıkları büyük merkezlerde düzenlenen balolar, Türk Ocağı’nın kültürel faaliyetleri ile ivme kazanmış, Cumhuriyetin ilanından sonra ise resmiyet kazanarak, sosyal yaşamın önemli bir parçası durumuna gelmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ilk balo, Eylül 1925'te İzmir’de düzenlenmiştir. Atatürk’ün isteği ile sadece Müslüman erkek ve kadınların bulunduğu bu eğlence, aslında kadın ve erkeğin aynı ortamda bulunması ve eğlenmesi adına büyük bir devrimdir. 29 Ekim1925 tarihinde ise, ilk resmi Cumhuriyet Balosu, Ankara’da Türk Ocağı'nda, başta Cumhurbaşkanı Atatürk olmak üzere; başbakan, bakanlar, büyükelçiler, ordu komutanları ve basının ileri gelenlerinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten itibaren, Ankara’da düzenlenen Cumhuriyet balosuna katılmak üzere her yıl İstanbul, İzmir ve diğer büyük illerden birçok yerli ve yabancı konuk davet edilmiştir. "Türk Ocağı o zamanlar, Hamamönü semtindeki Şengül Hamamı'nın yanındaki eski Ermeni mektebinin binasında çalışmaktadır. Balo gecesi bu harap binanın salonunda, duvar diplerine sandalyeler dizilmiştir. Herkesin sus pus sıralanıp oturduğu, sessiz hareketsiz, hatta kadınsız; benzetme garip kaçmazsa adeta bir mevlit toplantısıdır bu. Süreyya Ağaoğlu bu ilk baloya katılan birkaç Türk kadınından biridir. Anılarında kısaca şunları aktarır: Büyük bir heyecanla hazırlanmış, yüzüme de pudra sürmüştüm. Girişteki aynada yüzümü görünce hiç beğenmeyip mendille sildim. O günlerde o küçücük bina bizim için sanki bir saraydı" (Unutma Beni - Gökhan Akçura, 2001) Cumhuriyet Baloları toplum için bir örnek oluşturmuş ve kısa zamanda müzikli, danslı eğlenceler sıklıkla düzenlenmeye başlamıştır. Başta çeşitli kurumlar yararına olmak üzere Türk Ocağı, Hilal-i Ahmer, Himaye-i Etfal ve buna benzer birçok kurum birbiri ardına balolar düzenlemişlerdir. Artan ilgi karşısında özel dans okulları kurulup, dans dersleri verilmeye başlanmıştır: “Dans muallimi İsmail Ruhi Bey tarafından perşembe, cumartesi günleri gecesi, cuma pazar günleri gündüz istenilen saatte ders verebileceğinden heveskaranın şeraiti anlamak ve kaydını icra ettirmek üzere Karşıyaka Belediye bahçesine müracaatları…” (Hizmet, 3 Ağustos 1926) Cumhuriyetin ilk yıllarında, küçük bir taşra kasabası görüntüsü veren başkent Ankara’yı canlandırmak, siyaset, ticaret, kültür ve eğlence merkezi yapmak amacıyla özel balolar sıkça düzenlenmiştir. Örneğin, Şubat 1927’de Başbakan İsmet Paşa’nın ev sahipliğini yaptığı ve Bakanlar Kurulu, İstiklal Mahkemesi üyeleri, yabancı büyükelçiler ve işadamlarının katıldığı yaklaşık iki yüz kişilik bir balo düzenlenirken, iki gün sonra yine Ankara’da, Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa’nın katıldığı bir Himaye-i Etfal Balosu düzenlenmiş, baloya birçok seçkin yerli ve yabancı konuk katılmıştır. Şüphesiz Cumhuriyet baloları batılı yaşam tarzının topluma empoze edilmesinde etkin bir araç olması nedeniyle önem taşımaktadır.
-
Dünyada Dans
Türkİye'de Dans Osmanlı toplumu, kadın ve erkeğin birlikte müzik eşliğindeki modern dansları ile 19.yüzyılın son çeyreğinde gayrimüslim burjuvası, levanten ve yabancı misyonlar kanalıyla tanışmıştır. Şüphesiz dans, Osmanlıdan günümüze geçen en çarpıcı modernleşme sembollerinden birisidir. Çengi ve köçek oynatan bir toplumdan vals yapan bir topluma geçiş, eğlence kültürünün içeriğini büyük ölçüde değiştirmiştir. Osmanlı insanı başkaları tarafından eğlendirilen edilgen bir karaktere sahip iken, Cumhuriyet insanı kendisinin katılımına imkan veren modern eğlence anlayışını benimsemiş ve dans pistine çıkma cesaretini göstermiştir. Cumhuriyet, eğlence hayatımıza kadın ve erkeğin aynı ortamda birlikte eğlenmesi ve eğlencenin çeşitlenip, kitleleşmesi gibi iki önemli değişikliği getirmiş ve bu eğlence tarzı meşrutiyetini Cumhuriyet Baloları ile ispatlamıştır. Cumhuriyet döneminde dans, batılılaşmanın önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilmiş, Atatürk’ün özel isteği ile Türk kadınlarının da dansetmesi hedeflenmiş, dansa adeta "devlet teşviki" uygulanmıştır. İlk dönemlerde, gelişmelere ayak uydurmakta güçlük çeken yüksek kademeli memurlar, rütbeli askerler eğlenceli balo öykülerine konu olmuşlardır. Frak giyip baloya giderken yumuşacık meslerini beline sokup frağın kuyruklarıyla gizleyenler, ilk dansı heyecandan kaskatı olan türbanlı ama dekolte yakalı eşiyle açıp birkaç kez pistte döndükten sonra rugan ayakkabılarını kimselere göstermeden çıkarıp meslerini giyen kaymakamlar, her baloda mutlaka hastalanan ve baloya katılamayan vali, kaymakam ve eşleri…. Bu dönemin ilk yıllarında tango, resmi baloların, düğünlerin ve eğlencelerin asri dansı olmuştur. Kendine güvenen “monden” genç hanım ve beyler gösteri mahiyetinde fokstrot yapsalar da, balolar vals veya tango ile, düğünler ise mutlaka "La Comparsita" ile açılmıştır. 1930’lu yıllara doğru bütün dünyayı saran çarliston salgını Beyoğlu’na kadar uzanmış, çeviklik isteyen bu yeni dans, kısa sürede genç, yaşlı herkes tarafından benimsenmiştir. Son yıllarda unutulan eski danslar yeniden gündeme gelmiştir. 1991 yılında Swissotel’de Viyana Opera Balosu Orkestrası eşliğinde, Viyana Balosu düzenlenmiştir. Altı haftalık vals dersi alan çiftlerin katılımıyla gerçekleştirilen balo, 1996 yılına kadar her yıl düzenli olarak, daha sonraları ise aralıklarla gerçekleştirilmektedir. Tango Dostları Derneği’nin yaptığı dans gösterili konserlerle başlayan tango geceleri, yerini öncelikle 1994 yılından itibaren Armada Otel’de süregelen "Tangolu Pazar Geceleri" ne bırakmıştır. Günümüzde dansa yönelik ilgi yeniden canlanmıştır. Çok sayıda dans aktivite ve geceleri düzenli olarak gerçekleştirilirken, sıklıkla yurtdışından yabancı dans eğitmenleri atölye çalışmaları için gelmekte, çeşitli organizasyon, kurum ve kuruluşlar faaliyete geçmektedir.
-
Dünyada Dans
Dünyada Dans Dans, insanın yeryüzündeki yaşamı kadar eskidir. Dansın sanat olarak orta ya çıkışı ise, Rönesans döneminde gerçekleşmiştir. 20. yüzyıl sınıfsal farklılıkların giderek ortadan kalktığı bir çağ olmuş ve 1920’lerden sonra ortaya çıkan müzik ve dans akımları, gramafon, radyo ve sinema gibi iletişim araçlarının icadı ile yaygınlaşmıştır. Böylelikle vals, tango, fokstrot, swing vb. pek çok müzik ve dans türü, uluslararası kimlik kazanmıştır. 1905-1914 yılları arasında en popüler salon dansları mazurka, kadril ve polkadır. 1908 yılından itibaren tango hızlı bir gelişme göstermiş ve 1917 yılında fokstrot ile birlikte Avrupa üzerinden dünyaya yayılmıştır. 1924 yılında Josephine Baker’in öncülüğünü yaptığı çarliston, savaşın acılarını unutmak isteyen dünya halkının gözdesi olmuştur. Dans tutkusu, 1920’li yılların başlarında tüm dünyada yaygınlaşan dans yarışmaları ile ivme kazanmıştır. 1940’larda, swing ve ardından bogie-bogie moda danslar olarak gündeme gelmiştir. Latin Amerika rüzgarı, 1950’lerin başında cha cha, samba, mambo gibi hareketli danslarla egemen olmuş, ancak kısa sürede tahtını rock’n roll’e devretmiştir. Şüphesiz 1950 ve 60’lı yılların tartışmasız dansı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın yeni hakimi olan Amerika’nın, yaşam ve eğlence kavramının bir özeti olan rock’n roll olmuştur. 1970’li yıllar ve sonrasında, çiftlerin birbirine sımsıkı sarıldığı dans türlerinin yerini, giderek akrobatik figürlerin öne çıktığı ve çiftlerin karşı karşıya geçip, hızlı bir ritmde dansettikleri danslar almıştır. Son yıllarda, dansın bir spor dalı olarak kabülüne yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. 8 Eylül 1997 tarihinde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (International Olympic Committee-IOC) Uluslararası Dans Sporu Federasyonunu tam üyeliğe kabul ettiğini açıklamıştır. Uluslararası Olimpiyat Komitesine tam üyelik, yasal olarak dansın bir spor dalı olarak kabulü anlamındadır. Ancak, dans sporu henüz olimpiyat oyunlarında yeralmamakta, konuya ilişkin olarak Uluslararası Dans Sporu Federasyonu, 2008 yılı Olimpiyatlarını hedefleyerek çalışmalarına devam etmektedir.
-
Break Dansın Doğuşu
1980’li yılların başında Amerika’da başlayan ve bir fırtına gibi bütün dünya gençliğini etkisi altına alan break dance, Türkiye’de 1993 yıllarında kendini etkin olarak göstermeye başladıktan bir süre sonra bir anda gözden kayboldu. Bugün bildiğimiz sitiliyle break dance ise, (sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı gereği, break dance’nin ortaya çıkışı için en uygun koşulların oluştuğu) İstanbul’da, Almanya’dan gelen ‘İstanbul City Breakers’ın tetiklemesiyle yayıldı yurdun dört bir yanına. İstanbul City Breakers’ın efsanevi danslarıyla suladıkları topraklardan, Bakırköy’de ‘Lords Of İstanbul’ ve ‘Takım 34’, Kadıköy’de ‘İstanbul Street B-Boys’ yeşerdi. Hemen ardından İzmir’de Young Energy B-Boys, Ankara’da Devil Dogs, Bursa’da Bursa City B-Boys esen bu rüzgarı Anadolu’ya taşıyan öncüler oldular. İstanbul’da ise Özellikle "İstanbul Street B-Boys"un Kadıköy yakasında peşi sıra düzenlediği, ve genellikle Dj Turbo, Dj Arda ve Dj Double MT’nin dj.liklerini yaptığı partilerde b-boylar biraya gelerek kendilerine yeni yaşam alanları yaratıyordu. Türkiye'ye ilk olarak, "İstanbul Street B-Boys"un partisine Flying Steps’den Crok ve Vartak geldi. Bu başarıyla geçen büyük partiden güç bulan Takım 34 ve S2K 1998 yılında Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük partisi olan "Kıyamet Günü"nü düzenlediler. South Side Rockers grubu ve yurt dışından bir çok b-boy ve graffitici’nin yanı sıra 1500 kişinin katıldığı ‘Kıyamet Günü’ ile break dance’nin yakaladığı muhteşem rüzgar, bir anda tüm Türkiye’de break dance’ın gençliğin arasında salgın gibi yayılmasını sağladı. Bu rüzgarda, elbette aynı yılarda, Dj Arda'nın yaptığı ve efsane b-boy Storm'un yanı sıra Flying Steps'den ayrılan Crok'unda katıldığı büyük partinin ve yılarca Blue Jean dergisindeki köşesinde yazdığı yazılarla yurt genelinde tüm breaker’lar arasında iletişimi sağlayan Turbo’nun payı büyük oldu. Birbiri ardına kurulan yüzlerce grup arasında, bugün adı en çok duyulan Takım 34, Young Energy B-Boys, Lord Of İstanbul, Devil Dogs, Bursa Sky-B Crew, Dream Night Breakers, İnfaz Apache B-Boys, Bağcılar B-Boys, Breakkers Famılly, C4 Crew, Deprem, Kayseri B-Boys, İstanbul Street B-Boys, L.O.İ., Pendik B-Boys, Poison Of Spider B-Boys, Samsun Stars Breakers, Trabzon Free Young bu gruplardan sadece bazıları. Dünyada ‘Break Dance’ın doğuşuna dair birden fazla öykü dolaşmakta ortalıkta. Afrika Bambaata’nın Newyork’da sokak kavgalarına son vermek, gençler arasında çıkan sorunlara barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla break dance’ı ortaya çıkardığını söyleyenlere karşılık, Los Angeles'dan Sugarpop’un bu dansı ortaya ilk kez çıkardığını söyleyenlerde bulunuyor. Ortaya çıkış şekli nasıl olursa olsun, break dans’ın en büyük özelliğinin, onun fiziğe, çevikliğe ve akrobasiye dayanan bir sokak dansı olarak, rakiplerin aynı anda karşı karşıya gelerek tüm hünerlerini kapışma yoluyla ortaya koyarak çıkabilecek kavgalara son vermesi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugün, birkaç yıl gibi çok kısa bir süre içinde Türkiye’nin dört bir yanında çalışmalarını sürdüren pek çok grubunun ortaya çıkması, hiphop kültürünün en temel unsurlarından biri olan break dance’ının önlenemez yükselişini açıkça göstermektedir. Üstelik, özelikle Avrupa’da resmen devlet eliyle desteklenmesine karşın, ülkemizde devletin kolluk kuvvetlerinden, radikal siyasi akımların alt temsilcilerine, nihayetinde eğitimsiz halkın genelinin tüm engellemelerine rağmen break dance, gençler arasında büyük bir hızla yayılarak yurdun dört bir yanında mahallelere kadar girmiştir. Bu yayılmada, elden ele dolaşan video kasetleri, hiphop partileri, break dance’ın estetik görünümü ve en önemlisi de gençlerin pek çok temel ihtiyacını karşılıyor olması çok etkili olmuştur. Break dance aracılığıyla günümüz gençliği pek çok temel ihtiyaçlarını karşılamaktadır: bulunduğu baskıcı çevreden kopup yeni bir arkadaş grubuna üye olma, kendisini geliştirme, ifade etme, çevresine kabul ettirme, ve biriken enerjilerini bu güç, çeviklik gerektiren bu sportif dans aracılığıyla açığa çıkarma.... Buna karşılık, daha çok alt ve orta sınıfa mensup ailelerin çocukları olan breaker’ları bekleyen pek çok temel sorun bulunmaktadır. Bu temel sorunlardan biri, çalışabilecekleri yeterli alanların bulunmaması. Avrupa’da ve Amerika’da toplumun sosyal ve kültürel gelişmişliği nedeniyle, gençlerin çalışabilmeleri için pek çok kurumların kurulmasına, sosyal, kültürel ve sportif alanların açılmasına karşılık, Türkiye’de çalışabilecekleri kapalı bir alanı bulunmayan ve bu nedenle dışarıda, sokak ortalarında çalışmak zorunda kalan gençlerin mekan sorunu çözülmesi gereken en temel sorunlardan biridir. Belki de en büyük temel sorunlardan biride, Türk toplumunun kendilerine karşı gösterdikleri yoğun baskı ve dışlamışlık. Temel bir sorun olan mekan sorunu, yaz kış demeden dışarılarda bulunabilecek iyi veya kötü alanlarla kendileri için çözülebilecek bir sorun olmasına karşın, ailelerinin ve toplumun kendilerine karşı gösterdiği baskı, şiddet ve aşağılanma önlerinde bir duvar gibi duran daha büyük bir sorundur. Bu sorun aşıldığında ise, break dance’ın bir sel gibi akmasını durdurabilecek hiçbir güç kalmayacaktır önünde. Break dance ın doğuşu; Break dance... Kulturunun Dogusu... 1970'lerin baslari...New York Gettolarinda "Black Spades" adinda bir cete. Butun sehir degisik ceteler tarafindan ele gecirilmis durumda. Issizlik, siddet ve uyusturucular hayata hakim. Her semt neredeyse bir buyuk cetenin kontrolunde. Black Spades'in de her semtte uyeleri bulunmakta ve Bronx'un hakimi onlar. Grubun o zaman ki lideri simdi hepimizin tanidigi "Afrika Bambaata". Cete uyesi olan gencler bir semtten otekine zor gidebiliyorlar ve birbirlerini vuruyorlar. Bambaata, iki yakin arkadasinin olumunden sonra, 1974 senesinde iste boyle bir ortamda kuruyor siddet karsiti Zulu Nation organizasyonunu. Televizyonda gordugu Afrikali Zulu Savascilarindan etkilendiginden olacak ki kurdugu organizasyona Zulu Nation ismini veriyor. Kendi semtindeki ceteleri ve sonra tum New York'ta ki ceteleri baristirmak icin Zulu Nation'cular her hafta sonu Block Party'leri (acik hava partileri ) hazirlamaya basliyorlar. 'Master of Records' lakabini tasiyan Bambaata ve arkadasi "Dj Jazzy Jay" o zamanlar yalnizca breakbeats'ler olmadığı için yalnızca funk plakları çalıyorlardı... İşte break dansın doğuşu böyle
-
Dans'ın Doğuşu
Dünya bir ritimle ortaya çıktı ve evrenin bu ritmi hala devam ediyor. Yeryüzünde hareketin ilk başladığı andan itibaren insanın içinde bu ritim vardı. İnsanlar ilk çağlarda ses çıkarmasını biliyorlardı ve bir hayvan gibi içgüdüleriyle hareket ediyorlardı. Bir süre sonra bir şeyleri almak ya da dertlerini anlatmak için işin içine hareketi soktular. İşte o andan itibaren dans başladı. Çünkü insan, bedeniyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ve orada modern dans dediğimiz şey vardı. Bu garip sesler ve hareketler zaman içerisinde belli bir uyum sağlamaya başladı. İlkel çağların insanı, avını yakalayıp getirdiği zaman kabile üyelerinin merakını uyandırırdı. O da bunu bir şova dönüştürüp taşın ya da kocaman bir kayanın arkasına saklanıyor veya bir ağacın tepesine çıkıyordu. Oradan sanki bir ayı gelir gibi yapıyor, tepesine atlıyor, elindeki taşla başına vurup öldürüyor, sonra keskin bir taşla derisini yüzüyordu. Yani oradaki insanlara oynuyordu. Bu durum, görsel bir şeyi ortaya çıkardı: Dansı. Çünkü dans, uyumlu ya da uyumsuz hareketlerin bir araya gelmesiyle insanın kendini ifade etmesiydi. Diyaloglar da işin içine girince bu sefer ortaya tiyatro çıktı. Dansın ruh hali Aslında tiyatrocu olan ama modern dans dersleri de veren Kürşat Alnıaçık "Bu anlatılacak bir şey değil, hissedilecek bir şey" diyor ve ekliyor: "Ben böyle bir hobim olduğu için çok mutluyum. Belki bu duyguları bir insanı dans ederken gördüğünüz zaman anlayabilirsiniz, 'Bu adam çok mutlu' dersiniz. Tabii insan sadece mutlu olduğu zamanlar dans etmez. Dans öyle bir şey ki, içinde bulunduğun ruh halinden çıkmak, duyguları dışarı çıkarmak ve bir şekilde onlardan kurtularak tekrar yenilerini alabilmek gibi. Vücutla hayat içinde kocaman bir devinim var. Ben ya mutlu olduğum için dans ederim ya da çok acı çektiğim için. Ama sonuçta acıyı yok ederim, dışarı atarım. O zaman bedenim ve beynim başka bir duyguya açık olur. Buna meditasyon ya da deşarj olma, boşalma denilebilir. Çaresizlikten, öfkeden tepinen insanlar vardır bazen ama mutlu olduğu için de zıplayabilir insan. Bu vücudun bir tepkisidir. Bu da bir danstır. Dans dediğimiz, görsel anlamda bakıldığında 'Ay ne kadar güzel, çok estetik, her şey çok güzel' değildir sadece. Estetik olmayan bir şeyin de estetiği vardır mutlaka. Çünkü bu da ifadedir, bedenin kendisini ifadesidir. Modern dans da böyle bir şey, yaratıcılık sonsuz ve sınırsız." Dansla çekingenliğini yenenler de var. İTÜ Makine Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Egemen Erbil, İTÜ Maçka Dans Kulübü'nde dansa başlamış. Ve diyor ki, "Dans ederken bazen huzur, bazen hırs, bazen azim duygularını tadıyorum; sadece dansa odaklanarak, içimdeki enerjiyi dışa vurduğumu hissediyorum. Her insanda bir çekingenlik duygusu vardır. Bende bu biraz fazlaydı, bu duygumu yendim."
-
Aragon'un Şiirleri
Dekorlar Ne kadar ufuk değişsekte Yürekte ahenksizlik kalan Kişiler kişiler kişiler Bütün bu saçmalıklar içinde Sadece dekoru bize kalan O alıp hep eve getirirdi Aptal ve yobaz olanları Okurdum tembelce uzaklaşmayı Mevsimden kaçan bir gün gibi Sadece dekoru bize kalan Ne kadar balık değişsekte Bütün sulardır tatlı olan Bütün gözyaşları buharlaşan Aylar geçip skor yazan Sadece dekoru bize kalan Ne kadar hapishane değişsekte Ruhumuz ve bedenimiz taşınan Aylar geçip skor yazan Bu kadar ********* ihanetteler Ateşler ve esinlikler Sadece dekoru bize kalan Kalp bu ekmek gibi kırdığımız Sığırcık kuşları onu gagalayan Gitmeliydim kalmak oldu hatamız Meşalenin son ışığından Sadece dekoru bize kalan
-
Aragon'un Şiirleri
Sürekli Devinim Bir kar altında birinde bir çocuk fırlatıp attı ruhunu ama bilmiyordu kapatıyor gözlerinin kapaklarını Bir çift bir kadın ve bir erkek yani birinde birinde yol boyunca yol boyunca ikili bir çift ikiden Soğuk ve sıcak birinde Tam sırasıydı Ve oldu Şarkı söylüyordu yassı çörek yiyor tepsi güneşte Görüntüsü onun suda Birinde suda birinde bir su ırmağıydı ıslatır su saydam beyaz ıslak çiçek
-
Aragon'un Şiirleri
Dorukların Uykular Üstüne Yükseldiği Yer Büyük kayalar bana dedi ki aramıza geliyorsun ama Seni saran bu yürek yok mu hiç yeryüzünde Başımı salladım ve öldü diye yanıtladım Dilsiz koca kayalar diz çöktüler önümde.
-
Aragon'un Şiirleri
Ramak Kalmıştı Ramak kalmıştı Gelmesine ölümün Bir an bile değil Çıplak bir el Belirdi birdenbire Gelip tuttu elimi Günlere haftalara Yitik renklerini Kimdi bu geri veren İnsansal evrenin O bitimsiz yazına Gerçekliğini geri veren kimdi Ben ki ne olduğunu Bilmediğim bir öfkeyle Boğulurdum sürekli Hayatıma büyük bir açıkhava Kolyesi takmak için Yetti iki kol yetti Küçücük bir hareketti Uyurken bir okşayış Ya da bir soluk Yüzümde gezinen Ya da bir çiy Omuzuma yağmış Alnıma geceleyin Yaslanan bir alındı İki iri gözdü açılmış Ve bir anda evet bir anda Tüm evrende ne varsa Dönüştü bir buğday tarlasına
-
Aragon'un Şiirleri
Elsa'ya Şiirler Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Zaman sensin Zaman kadındır. İster ki Hep okşansın diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler. Asıl demek istediğim bu Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Her söz Dudağımda bir dilenen zavallı Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali Kaba konuşmamdan gücenme benim. Bu konuşma Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Bilmem ben Sana benzeyen zamandan söz açmayı Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm Tıpkı uzun bir süre garda El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden. Pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim.