
ahmetsecer
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
185 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
ahmetsecer tarafından postalanan herşey
-
Ahmet Secer'den Dini Yazılar
ahmetsecer şurada cevap verdi: ahmetsecer başlık Dini Konular - Din - Dinler
KURAN'DA VE PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'DEN RİVAYET EDİLEN HADİSLERDE HZ. MEHDİ (A.S.) Ahir zamanın müceddid-i ekberi, kutb-u azamı, en büyük velisi, mürşidi ve hidayet önderi olarak Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından Hicri 1400’de zuhurunun gerçekleşeceğini ve bir takım özelliklerinin rivayet edildiği hadislerle Kuran ayetleri arasında son derece mutabık işaretler bulunmaktadır. Bu durum Hz. Mehdi (a.s.)’ye, Kuran’ın birçok ayetinde işaretler bulunduğunu göstermektedir. Kuran’da yer alan bu işaretler hem Hz. Mehdi (a.s.) hem de onun İslam ahlakını tüm dünyaya hakim edeceği dönemle ilgili olmaları bakımından çok önemlidirler. KURAN’DA; TEVRAT VE İNCİL’DE, HZ. MEHDİ (A.S.)’DEN BAHSEDİLECEĞİNE İŞARET EDİLMEKTEDİR Naim buyurdu ki: Ben Hz. Mehdi (a.s.)’yi PEYGAMBERLERİN SUHUFUNDA (sahifelerde; Adem, Şit, İdris ve İbrahim peygamberlere indirilen sahife şeklindeki kitaplarda) şöyle bulurum: "HZ. MEHDİ (A.S)'NİN amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21) İbni Münavi diyor ki: "DANYAL (A.S.)'İN KİTABINDA ŞÖYLE YAZILIDIR." ... HZ. MEHDİ (A.S.) ÇIKACAK ve Allah-u Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihya edilecek... (Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.) KENDİLERİNE KİTAP VERDİKLERİMİZ, ONU, ÇOCUKLARINI TANIR GİBİ TANIRLAR. BUNA RAĞMEN İÇLERİNDEN BİR BÖLÜMÜ, BİLDİKLERİ HALDE GERÇEĞİ GİZLERLER. (Bakara Suresi, 146) ... -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- İŞTE BİLİP-TANIDIKLARI GELİNCE, ONU İNKAR ETTİLER... (Bakara Suresi 89) ALLAH PEYGAMBERLERDEN; KENDİLERİNDEN SONRA GELECEK OLAN BİR ELÇİNİN VARLIĞINA İNANIP ONA YARDIMDA BULUNMALARI İÇİN KESİN BİR SÖZ ALMIŞTIR Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size BERABERİNİZDEKİNİ DOĞRULAYAN BİR ELÇİ GELDİĞİNDE, ONA KESİN OLARAK İMAN EDECEK VE ONA YARDIMDA BULUNACAKSINIZ." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti. (Al-i İmran Suresi, 81) Hani Biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; SENDEN (HZ. MUHAMMED (S.A.V.)’DEN), NUH'TAN, İBRAHİM'DEN, MUSA'DAN VE MERYEM OĞLU İSA'DAN. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık. (Ahzab Suresi, 7) HZ. MEHDİ (A.S.) TÜM DÜNYADA İSLAM AHLAKININ HAKİM OLMASINA VESİLE OLACAKTIR ... O (HZ. MEHDİ (A.S.)) ARZA SAHİB OLUR ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Hz. Mehdi (a.s.)'dir. Ahir zaman Mehdisinin Alametleri, Celalettin Suyuti, sf. 14 ONUN ADALETİ HERYERİ KAPLAYACAK ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20 Andolsun, biz Zikir’den sonra Zebur'da da: "ŞÜPHESİZ ARZ'A SALİH KULLARIM VARİSÇİ OLACAKTIR" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105) Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: HİÇ ŞÜPHESİZ ONLARDAN ÖNCEKİLERİ NASIL 'GÜÇ VE İKTİDAR SAHİBİ' KILDIYSA, ONLARI DA YERYÜZÜNDE 'GÜÇ VE İKTİDAR SAHİBİ' KILACAK, KENDİLERİ İÇİN SEÇİP BEĞENDİĞİ DİNLERİNİ KENDİLERİNE YERLEŞİK KILIP SAĞLAMLAŞTIRACAK VE ONLARI KORKULARINDAN SONRA GÜVENLİĞE ÇEVİRECEKTİR... (Nur Suresi, 55) Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki ONU (HAK DİN OLAN İSLAM'I) BÜTÜN DİNLERE KARŞI ÜSTÜN KILACAKTIR; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9) Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, DİĞER BÜTÜN DİNLERE KARŞI ÜSTÜN KILMAK İÇİN GÖNDERDİ. Şahid olarak Allah yeter. (Fetih Suresi, 28) Müşrikler istemese DE O DİNİ (İSLAM'I) BÜTÜN DİNLERE ÜSTÜN KILMAK İÇİN elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 33) ALLAH HZ. MEHDİ (A.S.)’YE BÜYÜK BİR BAŞARI VE ZAFER VERECEKTİR Herşeye Kadir olan Allah İmam Mehdi (a.s.) için TÜM ZORLUKLARI GİDERECEKTİR. BAŞARI VE ZAFER UNSURLARI ONUN KONTROLÜNDE OLACAKTIR. Kamaal al -Deen, Cilt 2, Sayfa 369; Bihar-ül Envar, Cilt 51, Sayfa 150; Cilt 52, Sayfa 283; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 34. haber Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah'tan 'YARDIM VE ZAFER (NUSRET)' VE YAKIN BİR FETİH. Mü'minleri müjdele. (Saff Suresi, 13) HZ. MEHDİ (A.S.) TÜM DÜNYAYI MANEN FETHEDECEKTİR Ebu Basir şöyle diyor: İmam Cafer Sadık (a.s)’a “Ey Resulullah’ın evladı! Siz Ehl-i Beyt’in Kâimi kimdir?” diye sorduğumda şöyle cevap verdi: ... HZ. MEHDİ (A.S.) DÜNYAYI FETHEDECEK, İsa b. Meryem (a.s) nazil olarak onun arkasında namaz kılacaktır. O ZAMAN YERYÜZÜ ALLAH’IN NURUYLA AYDINLANACAK, ALLAH’TAN BAŞKASINA İBADET EDİLEN HER YER, ALLAH’A İBADET EDİLEN YERLER HALİNE GELECEK; MÜŞRİKLER İSTEMESE DE, DİN O GÜN SADECE ALLAH’IN DİNİ OLACAKTIR.” (Bihar-ul Envar, c. 51, s. 146) Uzak yerlerdeki talebeleri Hz. Mehdi (a.s.)'ye biat edecek. Zulümü ve zalimleri fikren etkisiz hale getirecek, ülkeler düzelecek, CENAB-I HAK KENDİSİNE (HZ. MEHDİ (A.S.)’YE) İSTANBUL'U (MANEN) FETHETTİRECEKTİR." Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal Resullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "EHLİ BEYTİMDEN BİR ADAM (HZ. MEHDİ (A.S.)), (DÜNYAYA) SAHİP OLUNCAYA KADAR kıyamet kopmaz. O (HZ. MEHDİ (A.S.)), İSTANBUL'U VE CEBEL'İ (dağı- İstanbul’un 7 Tepe’sini) (MANEN) FETHEDECEKTİR" Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-MuntazarUkayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal “… HZ. MEHDİ (A.S.) VE TALEBELERİ … (ROMA’YI) TESBİH VE TEKBİRLE FETH EDECEKLERDİR… O şehrin (VATİKAN’IN) surları bir bir yıkılacaktır...” (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, sf. 204) Hz. Peygamber (sav) Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu: “İLKLERİ SEN VE SONLARI İSE ALLAH’IN TÜM DÜNYAYI FETHETMEYİ KENDİSİNE NASİP KILACAĞI HZ. MEHDİ (A.S.)’DİR.” (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 378) ŞÜPHESİZ, BİZ SANA APAÇIK BİR FETİH VERDİK. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin. (Fetih Suresi, 1-3) ALLAH'IN YARDIMI VE FETİH GELDİĞİ ZAMAN, VE İNSANLARIN ALLAH'IN DİNİNE DALGA DALGA GİRDİKLERİNİ GÖRDÜĞÜNDE, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3) HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN İKTİDAR SAHİBİ OLMASI ... MEHDI (A.S.)'NIN KURANİ HÜKÜMRANLIĞI (KURAN AHLAKININ HAKİMİYETİ) ALEMİN DOĞU VE BATISINI KAPLAYACAKTIR... (el-Mehdiyy-il Mev'ud, c: 1, s: 254- 255.) ONLAR Kİ, YERYÜZÜNDE KENDİLERİNİ YERLEŞTİRİR, İKTİDAR SAHİBİ KILARSAK, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir. (Hac Suresi, 41) ANCAK İMAN EDENLER, SALİH AMELLERDE BULUNANLAR VE ALLAH'I ÇOKÇA ZİKREDENLER İLE ZULME UĞRATILDIKTAN SONRA ZAFER KAZANANLAR (VEYA ÖÇLERİNİ ALANLAR) BAŞKA. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. (Şuara Suresi, 227) HZ. MEHDİ (A.S) TEVRAT'I VE İNCİL'İ, TAHRİF OLMUŞ KISIMLARINDAN ARINDIRARAK KURAN'A UYGUN OLAN KISIMLARINI ORTAYA ÇIKARACAK VE MUSEVİLERE TEVRAT'LA, HIRİSTİYANLARA DA İNCİL'LE HÜKMEDECEKTİR Cabir b. Yezid el-Co'fi, İmam Muhammed Bakır'dan rivayet ediyor: "...Hz. Mehdi (a.s.)'nin Hz. Mehdi (a.s.) diye isimlendirilmesinin sebebi şudur ki; gizli bir işe doğru yönlendirilecek, Tevrat ve diğer Semavi kitapları Antakya'da bir mağaradan çıkartacak ve YAHUDİLER ARASINDA TEVRAT'LA HIRİSTİYANLAR ARASINDA İNCİL'LE HÜKMEDECEKTİR. (El-Mehdiyy-il Mev'ud, c. 1, s. 254-255) "Ona Hz. Mehdi (a.s.) denilmesinin nedeni, Şam'da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan (GERÇEK) TEVRAT KİTAPLARINI ÇIKARACAK, YAHUDİLERE KARŞI DELİL GETİRECEKTİR." (Suyuti, el-Havi li'l Feteva, II. 81) KİTAP EHLİNDEN ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi. (O DELİL DE) ALLAH'TAN GÖNDERİLMİŞ-BİR ELÇİ (Kİ,) TERTEMİZ SAHİFELERİ OKUMAKTADIR; (Beyyine Suresi, 1-2) HZ. MEHDİ (A.S.) VE HZ. İSA (A.S.) AHİR ZAMANDA GÖREV ALACAKLARDIR HZ. İSA PEYGAMBER (A.S.) İMAM-I ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.))’A YARDIMCI OLMAK, ONA BAĞLILIĞINI DİLE GETİRMEK VE ONUN ARDINDA NAMAZ KILMAZ İÇİN gökten inecektir. Şeyh Sadook, Al-Amaali, Oturum 39, Sayfa 181; E'qd al-Dorar, Sayfa 157 ve 230 “GÖNDERİLMİŞLERE SELAM OLSUN.” (Saffat Suresi, 181) İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. SEN DE GÖNDERİLEN ELÇİLERDENSİN. (Bakara Suresi, 252) GERÇEKTEN SEN, GÖNDERİLEN (ELÇİ)LERDENSİN. Dosdoğru bir yol üzerinde(sin). (Yasin Suresi, 3-4) “BİRBİRİ ARDINCA GÖNDERİLENLERE ANDOLSUN” (Mürselat Suresi, 1) Andolsun, GÖNDERİLEN KULLARIMIZA (ŞU) SÖZÜMÜZ GEÇMİŞTİR: GERÇEKTEN ONLAR, MUHAKKAK NUSRET (YARDIM VE ZAFER) BULACAKLARDIR. VE HİÇ ŞÜPHESİZ; BİZİM ORDULARIMIZ, ÜSTÜN GELECEK OLANLAR ONLARDIR. (Saffat Suresi, 171-173) HZ. MEHDİ (A.S.) VESİLESİYLE YERYÜZÜNDE ZULÜM SON BULACAKTIR Seleme b. Züfer şöyle der: “Bir gün Hüzeyfe’nin yanında “Hz. Mehdi (a.s.) kıyam etmiştir” denildiğinde, Hüzeyfe: “Eğer Hz. Mehdi (a.s.) kıyam etmişse sizler Resulullah’ın zamanına yakın kimselersiniz ve ashab henüz aranızda yaşamaktadır. O halde gerçekten mutlu ve saadet ehli kimseler olursunuz. Ama hayır, bu doğru değildir, HZ. MEHDİ (A.S.) İNSANLARIN KÖTÜLÜK, CANİLİK VE ZULÜMDEN BIKTIĞI ve hiçbir gaib (gizli yaşayan) onun kadar aziz ve sevgili olmadığı BİR ZAMANDA KIYAM EDECEKTİR.” DEDİ. (El-Havi, c.2, s.159) HZ. MEHDİ'NİN (a.s.) HÜKÜMRANLIĞI ZAMANINDA ZALİMLERİN VE MÜSTEKBİRLERİN HÜKÜMRANLIĞI, MÜNAFIKLARIN VE HAİNLERİN SİYASİ NÜFUZU NABUD (YOK) OLACAKTIR (SON BULACAKTIR). (El-Mehdiyy-il Mev'ud, c. 1, s. 252) HZ. MEHDİ (A.S.) BÜTÜN GAM VE ZULMETLERİ GİDERECEK GÜNEŞTİR. İhsanda bulunduğu zaman pek bereketli bir yağmurdur. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 188) Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "RABBİMİZ, BİZİ HALKI ZALİM OLAN BU ÜLKEDEN ÇIKAR, BİZE KATINDAN BİR VELİ (KORUYUCU SAHİ GÖNDER, BİZE KATINDAN BİR YARDIM EDEN YOLLA" DİYEN ERKEKLER, KADINLAR VE ÇOCUKLARDAN ZAYIF BIRAKILMIŞLAR ADINA CEHD ETMİYORSUNUZ? (Nisa Suresi, 75) Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, ONLARI DA YERYÜZÜNDE 'GÜÇ VE İKTİDAR SAHİBİ' KILACAK, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve ONLARI KORKULARINDAN SONRA GÜVENLİĞE ÇEVİRECEKTİR. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55) HZ. MEHDİ (A.S.) VE TALABELERİ VESİLESİYLE DÜNYADA SEVGİ VE MERHAMET HAKİM OLACAKTIR İMAM-I ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.))’IN bereketiyle İNSANLARIN KALPLERİ KARŞILIKLI SEVGİ VE BİRLİKLE DOLACAKTIR. (Bihar-ül Envar, cilt 53, sayfa 187; Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, sayfa 52) (HZ. MEHDİ (A.S.) ZAMANINDA) SEVGİ VE ŞEFKAT DÜNYANIN KÖŞE BUCAK HER YERİNE HAKİM OLACAKTIR. (İkbal’ul-A’mal Sayfa 507; Bihar-ül Envar, cilt 21, sayfa 312) Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) KENDİSİNİN ONLARI SEVDİĞİ, ONLARIN DA KENDİSİNİ SEVDİĞİ MÜ'MİNLERE KARŞI ALÇAK GÖNÜLLÜ, KAFİRLERE KARŞI İSE 'GÜÇLÜ VE ONURLU,' ALLAH YOLUNDA CEHD EDEN (ÇABA HARCAYAN) VE KINAYICININ KINAMASINDAN KORKMAYAN BİR TOPLULUK GETİRİR. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54) HZ. MEHDİ (A.S.) ÇOK SABIRLI BİR İNSAN OLACAKTIR İMAM MEHDİ (HZ. MEHDİ (A.S.)), Davut Peygamber (a.s.)’in sakınmasına ve EYÜP PEYGAMBER (A.S.)’İN SABRINA sahiptir. Kefaayah al-Asar, Sayfa 43 VE ONLARIN İÇİNDEN, SABRETTİKLERİ ZAMAN EMRİMİZLE DOĞRU YOLA İLETİP-YÖNELTEN ÖNDERLER KILDIK; ONLAR BİZİM AYETLERİMİZE KESİN BİLGİYLE İNANIYORLARDI. (Secde Suresi, 24) HZ. MEHDİ (A.S.) AHİR ZAMANIN DARWİNİZM, MATERYALİZM, KOMÜNİZM, ATEİZM GİBİ DECCALİ FİKİR SİSTEMLERİNİ FİKREN YIKIP KURAN AHLAKINI VE PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN SÜNNETİ SENİYYESİNİ HAKİM EDECEKTİR. Üstad Said Nursi Hazretleri Emirdağ Lahikası’nda, Hz. Mehdi (a.s.)’nin birinci görevinin, yaptığı çalışmalarla ahir zamanda insanlığı etkisi altına alan Materyalizm ve Darwinizm’i tam olarak susturup fikren yok etmek olduğunu şöyle ifade etmiştir: Birincisi: ...Fen ve felsefenin tasallutiyle (tesiriyle) ve MADİYYUN (MATERYALİZM) VE TABİYYUN (Darwinizm ve evrim teorisi) BEŞER İÇİNDE İNTİSAR ETMESİYLE (YAYILMASIYLA) HER ŞEYDEN EVVEL FELSEFEYİ VE MADDİYUN FİKRİNİ (materyalizm ve darwinizmi) TAM SUSTURACAK BİR TARZDA İMANI KURTARMAKTIR." (Emirdağ Lahikası, mektup sf. 337) O, suçlu-günahkarlar istemese de, HAKKI GERÇEKLEŞTİRMEK VE BATILI GEÇERSİZ KILMAK İÇİN (böyle istiyordu.) (Enfal Suresi, 8) “Hayır, BİZ HAKKI BATILIN ÜSTÜNE FIRLATIRIZ, O DA ONUN BEYNİNİ DARMADAĞIN EDER. BİR DE BAKARSIN Kİ, O, YOK OLUP GİTMİŞTİR. ...” (Enbiya Suresi, 18) “DE Kİ: "HAK GELDİ, BATIL YOK OLDU. HİÇ ŞÜPHESİZ BATIL YOK OLUCUDUR." (İsra Suresi, 81) ... ALLAH, BATILI YOK EDİP-ORTADAN KALDIRIR VE KENDİ KELİMELERİYLE HAKKI HAK OLARAK PEKİŞTİRİR (gerçekleştirir)... (Şura Suresi, 24) HZ. MEHDİ (A.S.) PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN SOYUNDAN OLACAKTIR Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa ALLAH BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI (HZ. MEHDİ'Yİ) GÖNDERECEK. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92) Gerçek şu ki, ALLAH, ADEM'İ, NUH'U, İBRAHİM AİLESİNİ VE İMRAN AİLESİNİ ALEMLER ÜZERİNE SEÇTİ; ONLAR BİRBİRLERİNDEN (TÜREME TEK) BİR ZÜRRİYETTİR. Allah işitendir, bilendir. (Al-i İmran Suresi, 33-34) HZ. MEHDİ (A.S.), PEYGAMBERLERE ATILAN İFTİRALARA BENZER İFTİRALARLA İMTİHAN OLACAKTIR Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “BU GAYBETİN SAHİBİNDE (HZ. MEHDİ (A.S.)’DE) DÖRT PEYGAMBERİN SÜNNETİ VARDIR. MUSA’DAN BİR SÜNNET, İSA’DAN BİR SÜNNET, YUSUF’DAN BİR SÜNNET VE MUHAMMED’DEN BİR SÜNNET, Allahın selamı hepsinin üzerine olsun.DEDİM Kİ: MUSA’NIN SÜNNETİ NEDİR? BUYURDU Kİ: ÇEKİNİP DİKKATLE GİZLENMEK. DEDİM Kİ: İSA’NIN SÜNNETİ NEDİR? BUYURDU Kİ: İSA’NIN HAKKINDA SÖYLENENLER, ONUN HAKKINDA DA SÖYLENECEK. DEDİM Kİ: YUSUF’UN SÜNNETİ NEDİR? BUYURDU Kİ: ZİNDAN VE GAYBET. DEDİM Kİ: MUHAMMED’İN -SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİH- SÜNNETİ NEDİR? BUYURDU Kİ: KIYAM ETTİĞİNDE RESULULLAH’IN YOLUNDAN GİDECEKTİR. Yalnız o Resulullah’ın eserlerini açıklayacaktır. ... Dedim ki: Allahın rızasını nereden bilecektir? Buyurdu ki: “Allah onun kalbine rahmetini nazil edecektir.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 191) ANDOLSUN SENDEN ÖNCE DE ELÇİLER YALANLANDI; ONLARA, YARDIMIMIZ GELİNCEYE KADAR YALANLANDIKLARI VE EZİYETE UĞRATILDIKLARI ŞEYE SABRETTİLER. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, GÖNDERİLENLERİN HABERLERİNDEN BİR BÖLÜMÜ SANA DA GELDİ. (Enam Suresi, 34) HZ. MEHDİ (A.S.) DÖNEMİNDEKİ MÜNAFIKLARI ÇEHRELERİNDEN TANIYACAKTIR ... Ebu Basir'den: İmam Caferi Sadık aleyhisselam '"Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (A.S.)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (A.S.) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283) Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar? EĞER BİZ DİLERSEK, SANA ONLARI ELBETTE GÖSTERİRİZ, BÖYLELİKLE ONLARI SİMALARINDAN TANIRSIN. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir. (Muhammed Suresi, 29-30) HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHUR ETTİĞİ AHİR ZAMANDA ÇOK UZUN SÜRELİ VE BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZ YAŞANACAKTIR ... İbrahim el Kerhî'den: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam bana şöyle buyurdu:... İşte o Hz. Mehdi (a.s.)dir. Onlara Allah kerametler bağışlamıştır. Ve mukaddes mekanda yer vermiştir. ... Ey İbrahim! O, ŞİDDETLİ SIKINTILARDAN ve belâlardan korku ve AÇLIKTAN sonra Ehli Beyt'i sevenlerin kalbindeki ÜZÜNTÜYÜ GİDERECEKTİR. Onun zamanında yaşayanlara ne mutlu! (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 94-95 İŞLERİN KESAD GİTMESİ OLACAKTIR. HERKES "SATAMIYORUM, ALAMIYORUM, KAZANAMIYORUM!" DİYE YAKINACAK. (Kıyamet Alametleri, s. 152) Çarşı ve pazarların tekarubu kıyamet alametlerindendir. DEDİM Kİ «PAZARLARIN TEKARUBU NE DEMEKTİR?» ŞUNLARDIR: HERKESİN AZ KAZANÇTAN YAKINMASI... İbni Merduveyh Ebu Hüreyre (R.A.) dan...)(Kıyamet Alametleri, Pamuk yayınları, s.146 Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye YILLAR YILI KURAKLIĞA VE ÜRÜN KITLIĞINA UĞRATTIK. (Araf Suresi, 130) Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ONA AÇLIK VE KORKU ELBİSESİNİ tattırdı. (Nahl Suresi, 112) KİM DE BENİM ZİKRİMDEN YÜZ ÇEVİRİRSE, ARTIK ONUN İÇİN SIKINTILI BİR GEÇİM VARDIR... (Taha Suresi, 124) Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek ONUN HALKI YALVARIP-YAKARSINLAR DİYE, MUTLAKA ONLARI DAYANILMAZ BİR ZORLUK (YOKSULLUK) VE SIKINTIYLA YAKALAYIVERMİŞİZ. (Araf Suresi, 94) (Zindana gidip:) "Yusuf, ey doğru (sözlü insan)... Yedi besili ineği yedi zayıf (ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlamını) öğrenmiş olurlar." Dedi ki: "Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın." (Yusuf Suresi, 46-47) Sonra BUNUN ARKASINDAN (KURAKLIĞI) ZORLU YEDİ YIL GELECEKTİR, SAKLADIĞINIZ AZ BİR MİKTAR DIŞINDA, DAHA ÖNCE BİRİKTİRDİĞİNİZİ YİYİP BİTİRECEKTİR."Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar." (Yusuf Suresi, 48-49) Yusuf Suresi’nde yer alan bu ayetlerde, hapiste olduğu sırada Hz. Yusuf’tan, dönemin hükümdarının gördüğü bir rüyayı yorumlamasının istendiği bildirilmiştir. Hz. Yusuf bu rüyanın “uzun süreli ekonomik bir zorluğa” işaret ettiğini söylemiştir. -
HADİS-İ ŞERİFLERDE HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN AHİR ZAMANIN DECCALİYET SİSTEMİ İLE OLAN MÜCADELESİ DECCAL ÇIKINCA ONA KARŞI MÜMİNLERDEN BİR ADAM (HZ. MEHDİ (A.S.)) , YÖNELİR. Derken O MÜMİN KİMSEYE BİRÇOK SİLAHLILAR, DECCAL’İN MERKEZLERDE GÖZETLEME YAPAN SİLAHLILARI KARŞI ÇIKARLAR. (Mehdilik ve İmamiye s. 37, Sahih-i Müslim, 11/393'den nakil) Mümin şahıs (Hz. Mehdi (a.s.)) Deccal'ı görünce: "Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur" der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: "Onu alın da yaralayın!" der. Artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İnsanlar Deccal'ın onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır. (Mehdilik ve İmamiye, s. 40) ÜMMETİMDEN BİR TAİFE, KENDİLERİNE DÜŞMANLIK EDENLERE GALİP OLDUKLARI HALDE HAK ÜZERİNDE MÜCADELEDE DEVAM EDERLER. HATTA ONLARIN SONUNCUSU MESİHÜD DECCAL İLE HARP EDER. (FİKRİ MÜCADELE EDER) Ramuz El-Ahadis, sf. 472 (Hanbelin Müsnedi -Ebu Davud-Tabarani -Hakim) ...Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 14) ...Hz. Mehdi (a.s.) Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü, ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 55) Kıyamete (Deccal ile savaşa) kadar BENİM ÜMMETİMDEN BİR GRUP hak üzere galip olarak çarpışacaktır ( fikri mücadele edeceklerdir)(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 80) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 80)
-
Allah'ın Ruhunu Taşıdığını Bilen Bir İnsan Nasıl Yaşar?
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Bu gerçeğin şuuruna varan her insan, yaratılmış tüm varlıkların Allah'a ait olduğunu kavrar ve Rabbimiz'in bu üstün yaratışının hikmetlerini anlamaya çalışır. Dünya hayatının, kendisine gösterilen görüntüler doğrultusunda yaşadığı bir imtihandan ibaret olduğunun; asıl hayatın ise sonsuz ahirette yaşanacağının farkına varır. Hırs ve tutkuyla, hayalden ibaret olan bir dünyayı elde etmeye çalışmanın mantıksızlığını anlar. Asıl olarak, varlığın ve sonsuzluğun gerçek hakimi olan Rabbimiz'in rızasını kazanmaya çalışır. Asıl sevgisini, bağlılığını, her şeyin tek ve gerçek sahibi, Varlığı her şeyi kuşatmış olan, sonsuz kudret sahibi Rabbimiz'e yöneltir. Bu gerçeği kavramasıyla birlikte, hiçbir değeri olmayan geçici dünya hayatı için hırslara kapılıp üzülmek, menfaat elde etmek için çabalamak, bunun için zalimliğe, gaddarlığa ve acımasızlığa yönelmek yerine, güzel ahlakıyla nimetlerin sonsuz olanının dilediği an insana sunulduğu cennet hayatını kazanmayı hedefler. Her şeyin aslına ve en güzeline ahirette kavuşacağını umut eder ve bu sonsuz hayatta pişman olmamak için gücünün yettiği en fazla çabayı harcar. Rabbimiz'in kudretini gereği gibi takdir edebildikçe, Allah'ın cennetteki sonsuz nimet gibi, cehennemde de sonsuz bir azap yarattığını anlar. Allah'ın her şeyi ve her yeri kapladığını bilen bir insan, Allah'a karşı hayatının her anında samimi davranır. Her an ölümle karşılaşabileceğini, bu dünyanın sona ereceğini ve gerçek ahiret hayatı ile karşılaşacağını aklından çıkarmaz. Bunu bilmek ve buna göre davranmak, insana sonsuz güzellikleri ve nimetleri getirecek olan büyük bir kazançtır. “Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?” (Enam Suresi, 32) -
Gaib Olan Mehdi http://www.gaibolanmehdi.com/ Mehdi hapsedilecek ve bu sebeple insanların gözünden uzun bir süre kaybolacaktır. Bu onun çıkışındaki EN BÜYÜK ve SON alamet olacaktır.
-
İmtihanın Sırrını Ancak Samimi Müslümanlar Görebilirler
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
İman edenleri, iman etmeyen insanlardan ayıran en büyük sırlardan biri, dünya hayatında karşılaştıkları zorluklar, sıkıntılar, hastalıklardır. Bir kısım insanlar için inkara sebep olan şeyler, Müslümanlar için birer nimettir, kendilerini Allah'a yaklaştıran birer vesiledir. İşte bu, imtihanın sırrıdır. Bu sır ile müminler, dünyada inkarcılardan tamamen farklı bir hayat yaşarlar. Hastalık, özellikle de ağır hastalık, bir insanın yalnızca kendisinin yaşayıp bildiği, zorluğunu yalnızca kendisinin çektiği özel bir imtihandır. Fakat her şey gibi hastalık da Allah'tan gelir. Ve elbette ki bunun şifası da yine Allah'tandır. Hastalığa dayanıp sabretmek, hastalığın Allah'tan geldiğini bilerek güzel bir tevekkülle tevekkül etmek, samimi, gerçek, halis Müslümana has bir özelliktir. Yüce Rabbimiz Allah, Hz. Eyüb'ü bu konuda örnek verir: Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın." Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız'dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik. (Enbiya Suresi, 83-84) Müslüman, nimetin Allah'tan geldiğini bildiği gibi zorluk ve sıkıntıların da Allah'tan geldiğini ve bunun özel bir imtihan olduğunu bilir. Rabbimiz'e olan sevgisi ve imanı nedeni ile bu zorluklara güzel bir sabır ile sabredilmesi gerektiğinin bilincindedir. Bu sabrın, Allah'a sevginin ve Allah'a olan dostluğun göstergesi olduğunun farkındadır. Bunların tümünün Allah'ın yalnızca "Ol" emri ile son bulacağını, bunların varlığının imtihanın bir sırrı olduğunu ve Allah dilediğine göre bunların nimet olarak görülmesi gerektiğini bilmektedir. Bu şuur açıklığına sahip olan insanın yaşadığı zorluklara karşı sabrı ve tevekkülü, samimi olmayan bir insanın başarabileceği bir şey değildir. İnsanların büyük bir bölümü için ise hastalık ve zorluklar, (Allah'ı tenzih ederiz) Allah'a karşı küskünlüğe, hatta Allah'a karşı inkara birer bahanedirler. Kendisini Müslüman tanıtan bazı insanlar bile, zorlukları Allah'tan gelmiş büyük belalar olarak addederek, Allah inancından uzaklaşır, birer Müslüman olarak üzerlerine düşen görevleri yapmaktan uzaklaşırlar. Samimi Müslümanların birer imtihan ve nimet olarak gördükleri ve sabretmelerinin karşılığında cennetle müjdelendikleri bu ortamlar, genellikle aksini düşünen insanlar için red ve inkarın vesilesi olarak karşılanırlar. Kuşkusuz ki bu, dünyada da ahirette de en büyük kayıpları beraberinde getiren bozuk ve çarpık bir anlayıştır. Hz. Yusuf, Vezir'in karısının isteklerini reddetmesine ve hiçbir suçu olmamasına rağmen hapsi tercih etmiştir. Ve yıllarca haksız yere orada kalmıştır. Zahiren bakıldığında, nefsani menfaati bir kenara bırakarak yıllarca zindanı tercih etmek, Allah'tan gereği gibi korkmayan, imtihanın sırrını kavrayamayan insanlar için mümkün gözükmemektedir. Fakat Hz. Yusuf, Allah'a olan sevgisinden, Allah'tan güçlü korkusundan dolayı, böyle bir ortamın kendisine özel olarak yaratıldığının, imtihan edildiğinin farkındadır. Kendisine nimetlerin en güzelini yaratacak olan Rabbimizin o sırada böyle bir ortamı yaratmasının özel bir anlamı ve hikmeti olduğunun bilincindedir. Bunun karşılığının inşaAllah ahirette sonsuz nimet olabileceğine iman etmiş, Allah'a olan güçlü sevgisi onu en doğru harekete yöneltmiştir. İnsanın imtihanın sırrını görebilmesi, zorluk ve hastalıklara güzellikle ve şükürle karşılık verebilmesi, güzel bir tevekkülle tevekkül edebilmesi için gereği gibi Allah'tan korkması gerekmektedir. Elbette ki her şeyin Allah'tan geldiğini bilmek ve her çözümü Allah'ın yaratacağına iman etmek, insanı en büyük kurtuluşa götüren yollardan biridir. Yüce Rabbimiz ayetlerinde şöyle bildirir: Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." (Bakara Suresi, 155-156) -
Şeytanın Etkisiyle Üzüntüden Zevk Alma Mantığı
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Allah'a karşı büyüklenen, Cennet'ten kovulan şeytanın amacı tüm dünya hayatı boyunca insanların tümünü Allah'ın yolundan saptırmak ve onları olmadık kuruntulara düşürmektir: Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 119-120) İşte şeytanın bu etkisi sebebiyle insanlar üzülmeye, sinirlenmeye şaşırtıcı şekilde eğilim gösterirler. Hatta olayların içinde sinirlenecek veya üzülecek bir konu bulmaya çalışır, özellikle onun üzerinde yoğunlaşırlar. Haksızlığa uğradığını düşünerek üzüntü ile boğuşmak, arkasından intikam almaya çalışmak Kuran ahlakına uymayan her insanın başındaki en büyük belalardan biridir. Şeytan amacını bu yolla gerçekleştirmekte, insanları olmadık kuruntulara düşürerek onları dünya hayatında oyalamaktadır. Filmler bile bu tema üzerine kurulmuştur. Önce kişi mutlaka bir haksızlığa uğramakta, ardından esaslı bir intikam peşine düşmektedir. Seyredenler bu ruh halini çok iyi bildiklerinden haksızlığa uğrayan kahramanın tarafını tutarak heyecanlanır, onun hislerini olduğu gibi paylaşırlar. Bu tutum insanları sıkıntılara, belalara, boş kuruntulara, hastalıklara, stres ve yorgunluğa, dikkat kapanıklığına iten bir sistemi beraberinde getirir. Bu şekilde davranan kişi üzülerek, hatta intikam aldığını düşünerek aslında kendisine zarar verir. Şeytan, bu kuruntularla insanları cehennemin karanlık ve bela dolu ruh haline yöneltir. Oysa Allah her şeyi bir kader ile yaratmıştır. İnsan, endişe etse de üzülse de kaderinde yaşayacakları bellidir. Ve daha da güzeli, bu kader dahilinde Rabbimiz her şeyi hayır ile yaratmıştır. Tüm güzelliklerin ve nimetlerin Sahibi, sonsuz güzel olan Rabbimiz'in ayetinde belirttiği gibi "...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz". (Nisa Suresi, 170) Nasıl bir durumun kişi için hayırlı olduğunu yalnız Allah bilir. Dolayısıyla insanın kendisi için zaten hayırla yaratılmış olan bir olay için üzülmek, onun sonuçlarını uzun uzun düşünmek yerine, Rabbimize tevekkül edip bunun mutlak güzel bir sonuç ile sonuçlanacağına inanması gerekmektedir. Tüm yaratılanlar Yüce Allah'a aittir ve kuşkusuz Rabbimiz bunların sonucunu bilir. Allah'ın her şeyi en kusursuz şekilde hayırla yarattığına iman etmek ve buna kalpten inanarak yaşamak, Allah'ın dilemesiyle, dünyada da ahirette de insana en büyük kazancı sağlayacaktır. Kuşkusuz en doğrusunu Allah bilir. -
Allah'ın Dilemesiyle Yaşanacak Olan Sonsuz Sevgi
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Yüce Allah, sonsuz akıl sahibidir. Sonsuz ilim ve nimet sahibidir. Ve Rabbimiz sonsuz güzelliktedir, sonsuz sevgi sahibidir. Sonsuz güzelliğinin bir tecellisi olarak insanı yaratmıştır ve onu suret suret kılmıştır. İnsan ise, Allah’ın kendisine vermiş olduğu ruhu taşımaktadır. Bunun anlamı ise şudur: İnsan, Yüce Rabbimiz’in rahmeti ve dilemesi ile her şeyin çok fazlasına sahip olabilir. İnsanlar genellikle dünya hayatında bunu bilmeden yaşarlar. Bu nedenle uçsuz bucaksız bir sevgi gücüne ve akla sahip olabileceklerini düşünmezler. Bunun bir sonucu olarak, karşılarındaki insanı Allah’ın ruhu olduğu için sevemez bunu akıllarından dahi geçirmezler. Karşılarındaki insanın, Allah’ın ruhu olmasından kaynaklanan bir ruh derinliği olduğunu dolayısıyla bu ruh derinliği içinde onunla içli ve güçlü bir sevgi yaşayabileceklerini bilemezler. Kuşkusuz ki bu çok büyük bir eksikliktir. Tüm bu sebeplerle bu insanların sevgi anlayışları genel anlamda son derece yüzeyseldir. Gösterdikleri ve yaşadıkları sevgi bedenle sınırlıdır. Ya da eve, arabaya, gelecek güvencesine... Bunun bir sonucu olarak bedene zarar geldiğinde, ev, araba ortadan kalktığında, gelecek tehlikeye girdiğinde sevgi de biter. Bu anlayışta bunun ötesi yoktur. Bunu telafi edip yeniden oluşturacak bir sistem yoktur. Hepsi geçici değerlere bağlı olduğundan, dünya hayatı da geçici olduğundan, bunların zamanla ortadan kalkıp yok olması dolayısıyla sevginin de yok olması kaçınılmazdır. Nitekim böyle de olur. Kişi, karşısındaki insanı Allah’ın ruhu olduğu için sevdiğinde ve Allah’tan gelecek sonsuz bir sevgi ve sevme ihtimali olduğunu bildiğinde ise, bu duygunun tükenmesi Allah’ın dilemesi dışında imkansızdır. Zamanla, hastalıklarla, yokluk ve zorluklarla azalan değil; zaman geçtikçe olgunlaşan, derinleştikçe artıp çoğalan bir sevgi yaşayabileceğinin farkında olur. Bunun bir sınırı yoktur. İnsanın asıl hali ahiretteki halidir. Orada acizlikler yoktur, güçlükler yoktur. Orada Allah, dilediği mükemmel beden ile insanı istediği şekilde tecelli ettirecektir. Allah’ın ruhunu taşıyan bir insanın sırf ruhun aldığı zevki hissederek sevgiyi yaşaması, o kişinin gözlerindeki, aklındaki derin kişiliği ve varlığı keşfederek onunla zihninde derin bir bağlantı kurabilmesi ancak Allah’a bağlanması ve Allah’ı anlaması ile mümkün olabilir. İnsan, Allah’ın ruhunu taşıdığını bilerek sonsuz nimet içindedir. Allah’ın dilemesi ile her şeye sonsuz kere sahip olabilir. Elbette ki sevgiye de. Yüce Rabbimiz bir ayetinde gerçek sevginin ancak Allah’ın katından insana bahşedileceğini haber vermiştir: İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96) -
Web Sitelerini ve E-bookları Nereye Göndereceğim?
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
Merhaba, Web Sitelerini ve E-bookları Nereye Göndereceğim? E-bookları kitap bölümüne gonderebilirim ama web siteleri için başlık göremedim. Lütfen yardımcı olabilirmisiniz. Tesekkurler -
İnsan, kendi dünyasına yalnızca elips şeklindeki ekranın içinden bakar. Gözünü kapattığında ise bu dünya tamamen yok olur. Gözünü eliyle hareket ettirdiğinde, karşısındaki koskoca binalar, araçlar da hareket eder. Eğer muhattap olduğu şey maddenin gerçeği olsa, kuşkusuz ki koskoca binaları, araçları tek bir el darbesiyle hareket ettirebilmesi mümkün olmayacaktır. Göze yapılan küçük bir parmak darbesinin bu devasa dünyayı hareket ettirebilmesinin tek sebebi, insanın maddenin dışarıda var olan gerçeğiyle değil yalnızca beyninde oluşan görüntüsü ile muhattap olmasıdır. Maddenin dışarıdaki aslını bilmeniz imkansızdır. Beyninizde sizin için yaratılan dünyada ise hiçbir şeyin sertliği yoktur, kokusu, rengi yoktur. Hiçbir şeyin derinliği de yoktur, her şey iki boyutlu tek bir satıh üzerinde, birkaç santimetrekarelik bir alanda, birer elektrik sinyali uyarısının sonucu olarak oluşur. Bunu oluşturan, bir madde olarak insana sunan, ruha algılatıp onda hissiyat yaratan, alemlerin Rabbi olan Allah’tır. İnsan, bu ekranın içinde yaratılan her şeye çok çabuk aldanır. İnsan, maddenin dışarıdaki gerçeğine ulaşamaz. Beynindeki görüntü bir hayal olarak yaratılır ve gerçekte beyninde yaratılanların var olup olmadıklarını da bilmez. Fakat buna rağmen, bunların tümünün varlığından tereddüt etmeksizin emin olur. Çünkü beyninde yaratılan görüntü çok nettir; bir televizyon ekranında elde edilemeyecek kadar nettir. Beyinde yaratılan ses çok nettir. Hiçbir müzik aleti bu kalitede ses üretememektedir. Sesin geldiği bir yer vardır. Öyleki ses, yalnızca beyinde yaratılıyor olmasına rağmen, size seslenen kişinin sizden metrelerce uzakta ve arkanızda olduğuna emin olursunuz. Oysa o, beyninizde oluşan renkli ve hareketli dünyanın bir parçasıdır ve yalnızca elektrik sinyallerinden ibarettir. Görüntü gibi, sesin de dışarıdaki aslına ulaşmanız mümkün değildir. Beyinde yaratılan dünya, o kadar gerçekçi, o kadar kalitelidir ki, insanların büyük bir çoğunluğu, bunun birer görüntüler bütünü yani birer hayal olduğu konusunda bir türlü ikna olamazlar. Ama gerçek böyledir. Bu, Allah’ın üstün yaratma sanatıdır. İnsanların bir kısmı, dışarıdaki maddesel dünya ile muhattap olduklarını zannederek ciddi şekilde yanılır. Ve yalnızca beyinlerinde oluşan hayali dünyayı delil getirmeye çalışarak Allah’a karşı bir mücadele içine girerler. Varlıkların “yaratılmamış” olduğunu iddia edecek dereceye gelir, maddesel unsurların yoktan var etme gücüne sahip olduklarını iddia edebilirler. Oysa bu kişiler, dışarıda var olan maddesel unsurların hiçbirine hiçbir şekilde ulaşamamaktadırlar. Yalnızca kendileri için yaratılan bir hayal ile muhataptırlar. Beyinde elektrik sinyallerinden oluşan bir dünyanın içinde yaşamaktadırlar. İnsan, yalnızca ve yalnızca Allah’ın kendisi için belirlediği kadarını görebilir, o kadarını algılayabilir. Ve dünyası bundan ibarettir. Bunun dışına, Allah’ın dilediği kadarının dışına, asla ulaşamaz. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şu şekilde buyurmaktadır: Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255) Hicri 13. yüzyılın değerli İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, bu gerçeği şu sözlerle ifade etmiştir: DÖRDÜNCÜ REMİZ: Ey dünyaperest insan! Çok geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hükmündedir. Fakat o dar kabir gibi menzilin duvarları şişeden olduğu için, birbiri içinde in’ikâs edip (yansıyıp), göz görünceye kadar genişliyor. Kabir gibi dar iken, bir şehir kadar geniş görünür. Çünkü o dünyanın sağ duvarı olan geçmiş zaman ve sol duvarı olan gelecek zaman, ikisi mâdum (yok) ve gayr-ı mevcut oldukları halde, birbiri içinde in’ikâs edip (yansıyıp) gayet kısa ve dar olan hazır zamanın kanatlarını açarlar. Hakikat hayale karışır; mâdum (mevcut olmayan, yok olan) bir dünyayı mevcut zannedersin. Bu gerçeğin anlaşılması son derece önemlidir. Çünkü bu gerçek anlaşıldığında insan, kendi dünyasını oluşturan her şeyin Allah’ın eseri olduğunu, Allah’tan geldiğini, kendisi için özel olarak Allah tarafından o anda, özenle ve ilgi ile yaratıldığını fark edebilecektir. Bu gerçeği anladığı takdirde, gördüğü her şey, eline aldığı bir bardak, oturduğu koltuğun rahat yastığı, televizyonunun kanallarını değiştiren bir kumanda, tabağını üzerine koyduğu bir sehpa, kısacası her şey sürekli olarak kendisine Allah’ı hatırlatacak, Rabbimiz’in üstün sanatını gösterecektir. Çünkü bütün bu görüntüler, o anda Yüce Allah tarafından yalnızca o kişi için özel olarak yaratılmaktadır. Allah’tan bir ikram ve nimet olarak ona sunulmaktadır. İnsan, bunu anladığı zaman, artık elindeki tabağı yapanın aslında bir fabrika olmadığını, tabağın, beyninde onun için yaratılan dünyada Yüce Rabbimiz tarafından yaratıldığını anlayacaktır. Beyninde oluşan görüntüde o an herhangi bir fabrika yoktur. Elindeki tabak ona hazır olarak gelmiş, bu görüntü içinde hazır olarak yaratılmıştır. İşte bu büyük bir mucizedir. Allah, sürekli olarak insana, ihtiyacı olan her şeyi yaratmakta, ikram etmekte, sunmaktadır. Ve Allah tüm bunları sebeplerden bağımsız olarak var etmektedir. Fabrika da, laboratuvar da insanın beynindeki ekranda insan için özel olarak yaratılmış olduğundan, bunların tümü Allah’ın yarattığı görüntü bütünün birer parçasıdırlar. Bunların tümü, Allah’ın lütfettiği, Allah’ın insan için yarattığı dünyaya aittir. Allah dilemedikçe, insanın bunun ötesine ulaşması mümkün değildir. Bu gerçeği anlamanız son derece önemlidir. Eğer beyninizde oluşan dünyanın dışarıda bir yerlerde oluştuğunu ve (Allah'ı tenzih ederiz) Allah’tan bağımsız olduğunu düşünürseniz, bunları (gördüğünüz her görüntüyü Allah’ın an an yarattığı gerçeğini) anlayamaz ve çok büyük bir yanılgıya düşersiniz. Dışarıda var olan fabrikanın aslına ulaşamayacağınızı, bunun sizin yalnızca zihninizde yaratılmakta olduğunu unutursanız, bu anlatılanları mucize olarak görmeniz ve anlatılanları kavramanız güçleşir. Fakat eğer sizin dünyanızı meydana getiren tüm görüntülerin, beyninizde bir ekranda oluşturulduğunu, maddenin dışarıdaki aslına hiçbir zaman ulaşamayacağınızı fark ederseniz, o zaman bu görüntü dahilinde yaratılan her şeyin Allah’ın eseri olduğunu görebilirsiniz. Bu görüntülerin yalnızca sizin için yaratılmış oluğunu, Allah’ın rahmetinden, sevgisinden ve korumasından dolayı sürekli size nimetleri sunmakta olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Bunu anladığınızda, Allah’ın Yüce Kudretini takdir edebilir, nimetlerin değerini daha iyi görebilir, daha önce hiç fark etmediğiniz şeylerin ne kadar gerekli ve değerli olduğunu ve sizin için sürekli olarak yaratılmakta olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Hiç durmaksızın Allah’ın koruması ve nimeti altında yaşarız. Allah insanlara güzellik ve bereket sunar. Allah’ın Yüce Kudreti, merhameti ve sevgisi kesintisiz olarak üzerimizdedir. Beynimizin içinde kusursuzca, kapsamlı ve güzelliklerle dolu olarak yaratılmış olan dünyamız, bize Allah’ın lütfudur. Bizleri de, yaşadıklarımızı ve gördüklerimizi de, nimet olarak bize gelenleri de, hislerimizi ve düşüncelerimizi de Allah yaratır. İşte bu nedenle sevilmeye, övülmeye, yüceltilmeye layık olan tüm alemlerin Sahibi ve Yaratıcısı olan, lütfu geniş olan Yüce Rabbimiz Allah’tır. Şüphesiz, senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf (fazl) sahibidir, ancak insanların çoğu şükretmiyorlar. (Neml Suresi, 73)
-
Harun Yahya- Hayata Bakışınızı Değiştirecek Eserler Sitesi
ahmetsecer şurada bir başlık gönderdi: Webmasterlar Tartışıyor
Genel Eklemeler: 1. Site Adı HY- Hayata Bakışınızı Değiştirecek Eserler 2. Site Adresi? http://www.harunyahya.org/ 3. Sitenin Açıklaması ( Bu site HY’nın tüm eserleri ile ilgili en son haberleri, yeni çıkacak çalışmaları, konferans ve panelleri sizlere sıcağı sıcağına duyurmak için hazırlanmıştır. Bundan sonra bu kapsamlı siteden yazarın yeni kitaplarını takip edebilecek, ücretsiz bilgisayarınıza indirebileceksiniz. Sadece kitaplar değil, aylık çıkan dergiler, belgesel filmler, çeşitli makaleler, yazarın kitaplarından faydalanarak hazırlanmış mp3 formatında ses kasetleri, piyesler, masa üstü resimleri de sitede yer alıyor. Ayrıca yine sitede HY’nın bugüne kadar çıkarmış olduğu tüm kitaplar, belgeseller, ses çalışmaları, interaktif CD’ler, posterler ve afiş çalışmaları ile ilgili bilgi alabilir, istediklerinizi bilgisayarınıza herhangi bir ücret ödemeden indirebilirsiniz) 4. Sitenin hizmet verdiği alan / dizin Din, Bilim, Sosyal Konular, Politika, Kitap, belgesel, Makale, Video, Web Siteleri Neden Öneriyorsunuz Soruları: 1. Sitenin ekleme kriterlerine göre artıları nedir? HY'nın sitesinde din, bilim, politika, sosyal içerikli 283 kitap, 197 web sitesi, 250 video, 847 makale bulunmaktadır. Bütün bu eserler ücretsiz olarak indirilmektedir. 2. Sitenin ekleme kriterlerine gore eksileri nedir? Benim görüşüme göre bir eksiği bulunmamaktadır. 3. Sizce bu sitenin diğer sitelerden (aynı alandaki) farkı nedir? Bu sitedeki bütün eserler hiçbir ücret ödenmeden indirilmektedir. Çok farklı konularda çok faydalı eserler bulunmaktadır. 4. Bu site size neden hitap ediyor veya neden öneriyorsunuz, açık ve net şekilde yazınız? Çok özveriyle hazırlanmış bir site, kitaplar ve videolar mükemmel hazırlanmış. Bütün insanları farklı konularda eğiten, öğreten bir site. 5. Siteyi bir cümle içinde en iyi nasıl anlatabilirsiniz. Tüm insanların hayata bakışını değiştirecek bir site.