made in turkey! tarafından postalanan herşey
-
hakan yeşilyurt un acıya gülmek adlı parçasına yorum yapalım
damardan bir türkü istiyorsan dinleyeceksin tabiki acıya gülmek türküsünü......."bir türküdür yaşamak" bunu dedirten en güzel türküdür............dinlemeyen arkadaşlar varsa şiddetle dinlemesini tawsiye ederim.......tabi sözlerinide yazmadan geçemeyeceğim........ aCıYa GüLMeK biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli! öpüyorsam ayrılığı gözünden söküyorsam yüreğimi göğsümden geçiyorsam gözlerinin içinden geçiyorsam bir çiçeğin özünden sana olan sevdamdandır bilesin meğer ne yalnızız insan olmuşsak yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak yeri gelmiş acıya da gülmüşsek yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek sana olan sevdamdandır bilesin karşılıksız sevebilmekse sevda gerçek seven küle dönmüş her çağda elim kolum bağlanmışsa kıyında seydunayım gebermişsem kıyında sana olan sevdamdandır bilesin
-
Su an Seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz
oyum CHP'ye
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım202 misafir, 17 üye, 3 gizli üye yumote, made in turkey!, gamzeli, Murti_San, taylano, katakuta, Alperen Kursat, MuHaMMeD eNeS sUfİ, ANUBİS, sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm..., obelix, EreN, Tengeriin boşig, karçiçeği_m, jön, BrainSlapper, xlark tades online forumdaşlarım nasılsınız.........
-
Sibelce
yaf ne güzeldir insanın anasının babasının sesini duyması.............
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım214 misafir, 10 üye, 3 gizli üye made in turkey!, ipek, hafsa, einstein1926, bozan, masir, son_sabah_, DİPNOT, nobody, süleyman_güllü nassınız halk............
-
selamünaleyküm
made in turkey! şurada cevap verdi: OKANIIL başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalıma.s. okan
-
öZLüYoRuM SeNi......
Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak.. Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli... Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor. Geceler boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni. Yoksun, gittin, tek başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek.. yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum.
-
aşk görmek istedigin yerde degil;
aşk görmek istedigin yerde degil;bakıpta göremedigin yerdedir Senden başkası da varmış, bak başkasında da attı kalbim heyecanlı heyecanlı...Bak onu görünce de utandım,sustum,bakamadım gözlerine...Sen değilmişsin kalbimin mühürlü sahibi..Kim olduğu ne fark eder ki sen değilsin ya benim için bu önemli..Bian için,kısa bir an için,bile olsa "o" vardı yanımda; "o"nu gördüm gözümü kapadığımda..Ama takvim yaprakları yanlış zamanı gösteriyordu çünkü ikimizde geç kalmıştık birbirimize.O da benim gibiymiş meger;gözünü açtığında beni, kapadığında kalbindekini görüyormuş..Dedim ya yalnış zamanda şıkıştırıldık akreple yelkovan arasına..SAKLI GÖZYAŞLARININ ÜSTÜNE GÜLÜCÜK ÖRTÜLMEZMİŞ..KALP UNUTMAZ,HAYALLER YIKILAMAZMIŞ MEGER.. ARKANA SAKLDIGIN SEVDALARLA EVCİLİK OYNANMAZMIŞ MEGER.. GİDENE DUR DEMEK DEGİL,GİTMİŞ OLANA DÖN DEMEK KOYARMIŞ MEGER.. Yaa sevdigim ben de tek degilmişim be alemde sen de..Bizi yanlış zamn ve mekana yazan kader yazılmışılıgın verdigi acıyı onlardan da çıkarıyormuş meger.. Başlamadan bitti;bir rüzgar gibi esti ve geçti.Gel diyemedigim sevdaya haksızlık yapamayan yalnız ben degilmişim..Ama olsun!! Ben bişey ögrendim ki ne geç kalmışım AŞK' a, ne de erkenmiş yeni bir başlangıca..Benim tek yanlışım sende tutuklu kalmammış, tek hatam gözlerinde vuslatı beklemem kirpiklerinde parmaklıkları görmemmiş..Ben sensiz de varmışım..Gün af günü sevdigim, gün altın hızmayı çıkarma günü, duvarları yalayan dalgalara inat balık olma günü okyanuslarda.. Seni sevdim..Dogru! seni senden daha çok sevdim.Sana ben dört sene verdim ama olsun yine de güzeldi..-döktügüm gözyaşlarımı başkaları döndürcek olsa da gülücüge ,bu sen olmayacak olsan da güzel be sevdigim..-Önemli olan AŞKmış..Önemli olan takvimlerde yalnızlıgı degil başkalarını görebilmekmiş..Başkalarını hayal etmek yerine dogru yöne bakabilmeyi ögrenmekmiş hayatın en büyük gerçegi.. Bir teşekkür borcum var o gence..-bana bi anlık mutlulugu tattıran,kıskanılmanın tuhaf hazzını hissettiren.sahiplenmenin verdigi büyük heyecanı hediye eden kalbi de kendi gibi yakışıklı kendi gibi yakışıklı bu dev çocuga..-Takvimin yanlış zamanda attıgı yapragıydı bizi aynı yola sürükleyen.Ama içimizde başka yolların ulaşılmamış sonları varmış,başlanmadan bitmeliymiş meger bu aşk..İmkansızlık her aşkın kaderiymiş meger..Bir anlık kaptırmaymış ruhunu tanımadıgın birine meger unutmak denilen şey..Ama olmazmış işte!! bazı şeyler unutulmak için degil acısını her daim hatırlamak için hediye edilmiş yazımıza..Ama bir de borcum var "o"na..Ben yapamadım,diyemedim ki sevdim ben de kalbim başka birisinde.. Bir yakamoz vaktiydii Ona sırtımı döndügümde rastladım sana.. Denizde balık olmakken amacım Zamana oyuncak olmuşum meger.. Akreple yelkovan yanlış zamanlara saklamışlar seni.. Gözlerin başkasını hayal ederken Beni görmesin sakın.. Ben yalnız günlerde de güneş açmaktayım.. bana kendimi tekrar hatırlatana...
-
Sibelce
Ey AşK ! Af diLiyOruM seNdEN iŞTe...ÇıksAnA aRtıK kaRşıMa Nereye baksam "gel beni bul" diye haykırıyor AŞK. Takılıp gidiyorum ardından aşkın sesinin. Ulaşmaya çalışırken o sese, yakalamaya çalışırken; tökezliyorum her defasında ona giden yolda Düşüyorum... Her düşüşten sonra, yamalı bir sevda daha bırakıyorum ardımda. Ve anlıyorum her defasında neden hep kaçtığımı sevdalarımı yaşamaktan... Ve anlıyorum her defasında neden hep yarım bıraktığımı aşklarımı.. Ve anlıyorum her defasında, kendime yasakladığım sevdalarım ve sevdayı yaşamamışlıklarım, bitişleri görme cesareti yoksunluğundan başka birşey değil... "Sonsuz ve ölümsüz aşk yoktur" Ama o ses... Ahh o aşkın beni çağıran sesi yok mu? Tıkayamıyorum kulaklarımı artık. "Bulduğumda yaşayacağım bu sefer" kararlılığı ile koşuyorum hep. Düşüyorum.... En ufak bir sendelemede hemen yeni bir arayışa itiliyor yüreğim, sonra bir yeni arayışa daha, sonra bir yenisine daha..... Bu öyle bir kısırdöngü ki, aynı anda çoğul sevdalar esiyor yüreğime; eşzamanlı aşklar yaşıyorum.. Fırtınayı bekleyen ben, yetinmeye çalışıyorum rüzgârlarla.. Üselik çoğu rüzgâr bile değil ve aslında ben çoğunu en baştan anlıyorum, kendimi kandırıyorum.. Ama gene de atıyorum aşkın ılık esen rüzgârlarına kendimi. Sonu başından belli yarım yamalak sevdalar yaşıyorum. Her yamalı aşktan sonra daha fazla artıyor açlığım, daha fazla artıyor kana kana içme ihtiyacım.. Her biri için "acaba bu kez doğru kişi mi" diyerek eş zamanlı aşklar yaşıyorum. Ve ben, her defasında; daha da üşüyen bir yürekle başbaşa kalıyorum, daha da yalnız bir yürekle.. Ahh! Ama suç bende, salaklık bende.. Çok şey istiyorum ben!!!! İnsan olmalı ruh ikizim olmalı, erkek olmadan önce... Ruhumu soyabilmeli giysilerimden önce.. Zihinsel uyum "olmazsa olmaz" larımın başında geliyor.. Elleri bedenimden önce saçlarımda gezinebilmeli... Ruhum ile sevişebilecek bir yüreğe sahip beden olmalı yatağımdaki.. Ve eğer mümkün ise.. Lütfen.. Birlikte uyuyup birlikte uyanabileceğim biri olsun bu sefer... Görüyorsunuz ya; ne çok şey istiyorum. Üstelik bu kadar da değil, liste daha uzuyor... Tekrar aşkı yaşamayı yasaklasam kendime, eskisi gibi yarım bırakıp gitmeye karar versem???... mi acaba? Ama hayır, ben artık gerekirse boğulmak istiyorum sevda denizinde. Sonları da yaşamak istiyorum artık.. Şimdilerdekilerde değil ama, öncekiler, önceki sevdalarımda hep ışıl ışıl gözler vardı... sürekli düşünüldüğüm ve düşündüğüm, arandığım ve aradığım, çılgınca özlediğim ve özlendiğim, bulutların üzerinde yaşıyormuşcasına yaşanan sevdalardı benimkiler. Hep öyle kalsınlar istediğim için yarım bırakıldılar zaten. İstemedim o ışıl ışıl gözlerin donuklaşmasını.. İstemedim telefonumun nadiren çalmasını.. İstemedim paranoyalarımla başbaşa kalmayı.. Korktum hep bitişlerin acımasızlığından.. Sanırım aşk benden intikam alıyor. Dolu dolu, dopdolu aşkları yaşamadım, yarım bıraktım. "Madem öyle gel böyle" diyor şimdi bana... "Gel beni bul" diye haykırırken bir yandan, diğer yandan da "ohh canıma değsin, sana sunduğum fırsatları geri teptin zamanında, kendi düşen ağlamaz" diyor sanki.. Ey Aşk ! Af diliyorum senden işte... Çıksana artık karşıma, savursana beni fırtınalarınla....
-
.....SeDeLinA .....
mutlu yıllar sedelina...............
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım............ "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... .......... diyecek bir laf bulamadım bu ne güzel bir paylaşımdır çiçeim...............canına sağlık....... SeNi SeWiYoRDuM Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi... Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte... Güldüğü zaman yukarıya bakardı; Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı... Ne güzeldiler sen bilmiyordun... BEN SENİ SEVİYORDUM... Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu Geri dönüyordu, çoğalarak Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun Kalp ağrısı oluyordun, Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun, Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk, Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller... Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun... Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları Derken bir gün uzaktan gördüm seni... Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı Kalbimi acıttı her zaman ki gibi... Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
-
Sibelce
ya canımcım akşam yazacaktım oyuna dalmışım sonrada uyuyup kalmışım....... bişey yazamadım sana ....... ADINA AŞK DEDİGİM DİL SÜRTÜŞÜM... Bir rüzgarla başlamıştı sana olan aşkım..ve yaz yağmurlarının serinliğinde filizlenip güneşe gülücük satmıştı gözlerinin elalıgında...Ne beyaz bi atın vardı, ne de hayaller ülkesinin prensiydin.."Peki bn sende neyi sevdim?" diye sorma boşuna kendine...Ben sende imkansızlıgı sevdim,elimi uzattıgımda tutabilecek kadar yakın olmana karşın şafak vakti kızıllıgının ikametindeki ufuk kadar ulaşılmaz oluşunu sevdim..Bilmedim,tanımadım,tenine bir kere bile olsun degmedim severken..Ben sendeki uçurumdan hayata bakabilmeyi sevdim...Gözümü kapadım sevdim;açtım sevdim;ölümler tattım ozman bile sevdim.Ama sevdigim sen degildin.Ben sendeki beni aramayı sevdim.Bir kapı tokmagı yakınlıgındaki ıraklıktın benim için;gurbettin,vuslatı çok uzak olan;gurbette olan ne bendim ne de sen..Özledigim, hayalimdeki sendin..Sen sadece benim hayallerime bir kılıftın,ela iri gözleri olan deli dolu serserimdin.. Yıkıldım..Ama yine sevdim! Agladım imkansızlıga...Ama yine sevdim!Seni tanımadan sevmek,teninin kokusunu bilemeden kokuna hasret kalmak...Sen bilmezsin sensizligin acısını çünkü sen hiç sensiz kalmadınki!! Halbuki ben sensizlige aşık olmuşum...Yudumladıgım zamanda gözüm kapalıyken kaçırdıgım çok şey varmış...Seni gözü kapalı sevmenin acısıymış hissedipte anlam veremedigim burukluk kalbimdeki... Ama anladım ki sen benim için kaldırım taşındaki çocuklugum kadar uzakmışsın...Yakaladıgım kuşun özgürlüge olan sevdası bile daha hakedilebilirmiş gökyüzünün maviliginde... Seni tanımak o kadar agırmış ki ve o kadar can yakıyormuş ki gözyaşım avcumda duran hayallerimi silip süpürdügünde anladım..Senin bendeki sana hiç benzemedigini ben gözümü güneşe inat açtıgımda anladım..Yüregim sana karalar baglarken ben hayal kırıkları arasında çocuklugumu ararken anladım meger ben sevmemişim seni...Bir yanılsama ,bir yanılgı ya da hayaller aleminde bir rüya..Ne dersen de buna! Ne kadar bedeli agır olsa da ne kadar ben çocuklugumu satsamda bana anlamsız bakan ela gözlerine anladım nihayetinde AŞK bu olamaz!! Sen degilsin bekledigim 4 yıl boyunca;sen degilsin avcuna umutlarımı,tenine sıcaklıgımı bırakacagım yabancı.. Ugruna yapraklar harcadıgım,kalemler tükettigim,harfleri yorup cümlelerin üstüne mana agırlıgı yükledigim çocuk..Ben sana gözüm kapalı duymuşum yanılgılarımı,hasretimi,sensizligimi..Hep hep dilimin ucundaki bitürlü söyleyemediklerim arasında sakladım "seni seviyorum"ları..Şimdi düşünüyorum da iyiki diyememişim,iyiki dilimin gücü yetmemiş saklanmışlıklar sandıgını açmaya...Bilmeden bir aşk yaşadın belkide kulak çınıltıları arasında..Artık sormuyorum kendime "duysa ne der?" diye..Çünkü artık sıradanlaşmış bir yaşanmışlıksın benim için,ders alınası bir hata bile degilsin.Bundan sonra seni anan kelimeler anlamsızlıklar içinde aylak aylak dolaşıyo olcak..Bir kapısın artık;hayatımın geçmişinde kapatılan..Gün gelirde merak edersen içerde yaşanılanları boşuna bakma paspasın altına.Anahtar orda degil;anahtarı güneşe aşık olan bir yıldıza verdim tanımadan sevmenin yalan oldugunu görsün diye... Hayatımın aglama duvarında sana akan gözyaşlarım yoK artık elveda... Elveda! Gözlerine 4 yılımı verdigim hayali prensim... Elveda! Sebebinden Eros'u gücendirdigim kalp yanılgım... Elveda! Adına AŞK dedigim dil sürtüşüm... Elveda! Kalbimin kaza sonucu kazandıgı yarabandı... ELVEDA...
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
- Sibelce
BU ŞEHİR YIKILMAYACAK Ben bir tek sana inanıyorum sevgili. Ve sen de bu şehirde yaşıyorsun. Bu bana yetiyor. Benim bu şehre sonuna dek inanmam için bundan iyi bir neden yok şu an. Dünyanın en yalnız, en karamsar, içimizdeki o büyük ve o kapanmaz boşluklarıyla yaşayan iki insanıydık biz tanıştığımızda. Birbirimiz için hem en büyük ödül, hem de en büyük cezaydık. Kimse bizim içimizi görmüyordu. Görmedikleri için dışarıda kalıyor ve nefret edip çekip gidiyordu. Sonra bize duydukları bu nefreti bir yerde öylesine unutup başkasına gidiyorlardı. Sonra bize duydukları bu nefreti hiç olmadık bir yerde unutulmuş bir şekilde buluyor, onu içimizdeki yaraya saplıyorduk. Hiç haberleri olmuyordu. Bizi hatırladıklarında bizden nefret ettiklerini bile unutmuş oluyorlardı çoğu kez. Bizi boşluklarına çekmek istiyorlardı bu kez. Bize geriye cam kırıklarını bırakıyorlardı. Nefes aldıkça içimize batan cam kırıklarını. Oysa nefes almaya tapıyorduk biz; biz ikimiz dünyanın en karamsar yaşama sevdalısıydık. Ama nefes aldıkça, o en çok sevdiğimiz şeyi tekrarladıkça içimiz paramparça oluyordu. En çok bu acı hatırlatıyordu bize yaşadığımızı. Ben bu şehre tapıyorum sevgili. Ve birçokları yıkımdan ve yokoluştan bahsedip bu şehirden kaçmayı düşlerken, şimdi en çok sen benziyorsun bu şehre. Çünkü bugüne dek karşına çıkanlar senin sadece güzelliğini, o dayanılmaz çekiciliğini, o ulaşılması kolay sandıkları büyünü gördüler. Kimse içindeki kanayan yüreğini, o derin, kapanması güç boşluklarını, nefes alırken kalbine, damarlarına batan cam kırıklarını görmedi. İçine giremedikleri için senden nefret edip kaçtılar, sonra nefretlerini olmadık bir yerde unutup bir başkasına gittiler. Sen bu unutulmuş nefretleri arayıp bulmak için kimbilir kaç kez kaybolmuştun bu şehirde. Şimdi sen en çok bu şehre benziyorsun sevgili. Bir yanın gökyüzünde çılgınca şarkı söylüyor, bir yanın dünyanın en dokunulmaz fahişesi. Ama her nefes aldığında içine cam kırıkları batıyor. Her nefes aldığında içindeki karanlık biraz daha büyüyor. Biraz daha ulaşılmaz, biraz daha uzak oluyorsun. Çünkü insanlara yaklaştıkça hep daha uzaklara itildin sen. Sarılmak istedikçe onlara, biraz daha boşluğa savruldun. Ama unutma, sen de benim gibi hiç büyümeyen bir çocuksun. Tapıyorsun yaşamaya, tapıyorsun nefes almaya. Onca acı çekmene rağmen AŞKA AŞIKSIN sen de bu şehir gibi… BENİM GİBİ… Cezmi Ersöz- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımfenerbahçem benim biricik sewgilim...... söyle senden başka kimim var benim......... bütün GZ'lilere büyük geçmiş olsun................- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım- • Gitmek İstemediğim Köşeleri Var Bu Şehrin •
Unutulmuş bir gece de unutulamayan anılar, uykusuzluğumun ağırlığıyla birleşip başımı döndürüyor. Bir insanı diğerlerinen farklı kılan, o kişinin dünyayı algılayış biçimi olduğu kadar, algıladığı yaşantıları beyninin kıvrımlarına nasıl yazdığı ve günün birinde kumların arasında parlayan ufak bir taşla yeniden karşılaştığında o aynı yaşantıları hangi biçimlerde geri çağırmayı seçtiği değil mi? Öyleyse neden bu bizi biz yapan anılara düşmalığımız? Unutmak, bir daha anımsamamak, yaşanmamış var saymak için bu bitmek bilmez çabalamamız neden? Neden varoluşumuzun hamurunu bir arada tutan anılarımızla kanlı bıçaklıyız? Gitmek istemediğim köşeleri var bu şehrin, içinde nefes alan insanlar bir zamanlar canımı yaktıkları için bir daha asla duvarlarına bakmak istemediğim odalar var. Duymak istemediğim uyku nefesleri var. Gözümde canlandırmaktan kaçındığım bakışlar, tenimde izi kalmış dokunuşlar var. Geride kalsın diye elimden geleni yaptığım dostlar var, ki o dostlar bir zamanlar gerçekliyorlardı beni. Acılarımız öğretmiyor mu oysa bize yaşamı? Onlarla büyüp, onlarla görmüyor muyuz içimizdeki dehlizleri? Acı çektiğimiz kadar insan değil miyiz? Duyarlılığımız bizi bilgeliğe götüren yolun ilk basamağı değil mi? Acılarımız... Anılarımıza sıkı sıkıya bağladığımız acılarımız... Unutmak istediğim pek çok yaşantım var içimde gizli gizli kanayan. Pek çok an, derin yaralar açan. Beklenmedik bir anda havadaki bir kokuyla, telefonun bir çalışıyla uyanan, sonra günler ve geceler boyu peşimi bırakmayan anılar. Unutmak istediğim yüzler, geceler, yürüyüşler, bekleyişler, uyanışlar var. Unutmak istediğim gülümsemeler, iç çekişler, kucaklaşmalar, vedalar ve kavuşmalar var. Unutmak istediğim bir başka ben var içimde. Unutulamayan bir gece. Unutulmuş anılar. Hatırlamak istediğim her şey dağılıp parçalanıyor beynimde. Hatırlamak istediğim her şey unufak oluyor ve hepsi unutmak istediklerime bırakıyorlar yerlerini. O yüzden her şeyi silmek istiyorum bu gece. Her şeyi unutmak istiyorum. Adımı, nereden gelip nereye gittiğimi, en sevdiğim şarkının sözlerini, kahveyi nasıl sevdiğimi. Unutmak istiyorum. Her şey uçsun gitsin geride sadece boş teneke bir kutu kalsın istiyorum. Her gördüğüm insana ilk defa görüyormuş gibi bakmak, duyduğum hiç bir sesi ve şarkıyı anımsamamak istiyorum. Yüzüme bir yabancıya aitmiş gibi bakmak, derinliklerimi ve sığlıklarımı bilmemek istiyorum. Zaaflarım ve güçlü yanlarım kalın bir sis perdesinin arkasında kaybolsun ve geçmişi ya da geleceği olmayan, sabit, belirsiz, şekilsiz bir insan olayım istiyorum. Acılar ve mutluluklar birbirine girsin ve artık bana ait olmayan bir hayatta, bir yabancı gibi suskun ve sade varolayım istiyorum.- haziranda ölmek zor...
gece leylak ve tomurcuk kokuyor yaralı bir şahin olmuş yüregim uy anam anam, haziranda ölmek zor calışmışım onbeş saat tükenmişim onbeş saat yorulmuşum, acıkmışım, uykusamışım anama sövmüs patron sıkmışım dişlerimi islıkla söylemişim umutlarımı sıcak bir ev özlemişim sıcak bir yemek sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler cıkmışım bir dalgadan, vurmuşum sokaklara sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sarı sarı yapraklarla dallarda insan iskeletleri gece leylak ve tomurcuk kokuyor 'uyarına gelirse tepemde bir de çınar' demiştin yıllar önce demek ki on yıl sonra demek ki sabah sabah demek ki manda gözü demek ki sile bezi bir de memedin yüzü bir de saman sarısı bir de özlem kırmızısı demek ki göçtü usta kaldı yürek sızısı yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63u bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta okşar yanan alnını nazim ustanın bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta yatıyor oralarda bir eski gömütlükte yatıyor usta gece leylak ve tomurcuk kokuyor.. geçsem de gölgesinden tankların tomsonların suramda bir kuş ötüyor. haziranda ölmek zor....- KARŞILIKSIZ AŞKLARA...
"Tam seni soruyordum";deyişini duymuştum ilk benim olduğunu sandığımda. Kalbim ağzıma geldi,yutkundum! Seni algılamaya başladı beynim; Karşımdaydın,tüm görkemin ışıl ışıl gözlerin ve bana sonuna kadar açtığın kalbinle.;Buydu;dedim içimden yıllardır aradığım. Yıldızlarda aramıştım gözlerini;ay;dan başka bir şey yoktu gökte yüzünü benzeteceğim,bir bakıma o kadar da uzaktın bana. Oysa şimdi uzansam dokunacaktım sana. Uzandım;Bilmem kaç bin wolt elektrik yayıldı vücuduma. İşte o an vermiştim ellerine kalbimi. Defalarca gelmeler,gitmeler,hayaller,öpücükler,kahkahalar,ha sretler yaşadım seninle;. Bir kandil gecesi yeminler savurduk rüzgara;Allaha ulaştı ruhumuz. Onun önünde döküldü dudaklarımdan o iki kelime;benimle evlenir misin? Çılgın bir evet sonrası benimdin artık!Ölmek ne güzel olacaktı seninle. Dudaklarımın değmediği yer kalmamıştı yüzünde,kollarımdaydın bütün senliliğinle. Söz vermiştik ilk çocuğumuzun adını sen ikincisininkini ben koyacaktım. Şimdi benim ilk kız çocuğumun adı senin adın olacak. Evimin hiçbir yerinde şark köşesi hiçbir köşesinde abajurlar olmayacak; yerlerde puf puf minderlerde. Duvarlarımın rengi hiçbir zaman siyah beyaz olmayacak mesela. Annenin ellerini hiç öpemeyeceğim,babanla rakı içemeyeceğim,kardeşinle fenerin maçlarına gidemeyeceğimde. Hatırlarmısın? Pırıl pırıl bir Pazar sabahı kıpır kıpır bir kalp elinde bir çiçekle merhaba dedin anneme;nasılsınız teyzeciğim anne demeye çoktan razıydın belki ama dil varmıyor bazen bilirim. Anacığımı ilk kez böyle içten sarılır gördüm bir kıza,onun sana kızım dememesi için bir neden yoktu;dedi de istedi de seni biliyorsun Kalbinin tüm renklerini taşıyan bir çiçek yumağı getirmiştin,halâ duruyor masanın üzerinde.Daha ne kadar dayanırım bilmiyorum onu görmeye. Nefes aldığın her yerinde yaşıyorsun evin.Ben daha ne kadar yaşarım bilemiyorum. Odamda;resimlerinin önünde gerçeğe dönüşmüştü hayâller. Şeker olmuştum sana;sonra tepsi,öyle pişmişti işte kahveler. Üç vakte kadar görüşmek dileğiyle ayrıldık evden,ilk kez kollarımda dolaştırıyordum seni,ilk kez eleleydik sokaklarında eylülün; son olduğunu nereden bileyim.. Sarıya boyanmış bir aracın camıydı aramıza giren,o iri iri,siyah siyah gözlerin küçüldü yavaş yavaş,kayboldun gözlerimde. Yokluğuna duyduğum ağlamaklı bir isyandı kalbimde varolan. İki elim cebimde boynum bükük tuttum evimin yolunu,akşamı senle ettik evde bıraktıklarınla.. Bir yada birkaç hafta kat üstüne kat çıktık gönül arsamıza;gözlerin temeli, sözlerin yıkılmaz duvarları oldu kuracağımız(ı sandığım)yuvanın.. Yine bir kandil gecesi;Allahın huzurundayım; beni bıraktığın yerde, seni beklediğim yerde; Sen!yoksun. Ben!yalnızlığımla birlikte,yalnızlığını yaşıyorum! Bir kez daha yemin ediyorum seni seviyorum;canım yanıyor! Efkar dağıtmak için o malum yere bir ömrü bir çırpıda bitirdiğimiz terasımıza çıktım. Bir dolu efkar alaşağı etti beni. Boş sandalyeler,solmuş çiçekler,üzerine oturup Bakırköyü seyrettiğimiz minderler seni sordu gitti diyemedim;küçüldüm. Ardımda bıraktığım bir damla göz yaşına sormuşlar seni,kurumadan az önce anlatmış bir daha asla gelmeyeceğini;oturup birlikte ağlamışlar Seni en çok terasımızda özleyeceğim biliyor musun! Saat geç oldu beklememin bir amacı yok, günlerin çok öncesiydi gelmeyeceğini söylediğinde. Şimdi aşkımızın mumlarından yak bir tane. Bak o yanan benim! Titreyen kalbim, Alevi değil mumun, Eriyip akansa göz yaşlarım; Üzülme çok kalmayacağım, Birazdan biterim.. Akılda sen,yürekte acı olunca,ne kalem rahat duruyor ne sayfa.Bak gördün mü sevişip aşkı doğurdular yine Bir şiirle başlamıştın sen yine öyle bitiyorsun işte,satır satır. Eve nasıl geldim hatırlamıyorum desem yalan değil.Kapıyı anacığım açtı yüzüme baktı,anladı her hal seni sordu iyidir dedim inanmadı,bir daha sordu ağladım;ağladı. Göz yaşlarımı sildi,bende onunkini. Sen yalnız beni değil anamı da ağlattın! Sarıldık ne zaman ayrıldık bilmiyorum.. Yazdı geldin; Kıştı gittin! Kalbime kar yağdı.- Sibelce
seni çok ösledim ...ve her gün senle konuşurmuş gibi buraya yazı atacam ............... • Yangın Yeri • Uzaktaki sevgili… Mesafelerin ötesinde duran gönül bağım… Farklı mekanlarda, farklı yaşamlarımızla, farklı iki insanız… Aynı gök kubbenin altında olmakla avunup, gök yüzünde yüzünü aradığım geceleri bilirim; ıssız, yalnız, ağlamaklı. Kimselere, sana yada kendime şikayet etmeye yüz bulamadığım sızımdı hasret. Hasretle yanacağımı bilerek çıktım seninle bu yola ama hep hasret kalacağım hiç aklıma gelmezdi. Mesafeler tüm hissettiklerimi daha da kuvvetlendirdi ve böylece zaman, yanında küçük bir çizgi olarak kaldı sevgimin. Birlikte olduğumuz saatleri toplasam, hislerimin yanında hiçti ve bunların tüm sebebi hasretin ta kendisiydi. Zaman geçtikçe kısalacağını umduğum mesafeler yerinde saydı. Mesafeler aynı kaldı ama özlemim arttı. Bu özlemi dindirmek için, hasrete dair her şeyi, sevgiye dönüştürmeyi öğrendim. Özledikçe sevmek, sevdikçe özlemek döngüsü içinde, elimde sevgi dolu kovalarımla, kah yüreğimin bir o köşesine, kah öteki köşesine koşuşturdum, yangınlarımı söndürebilmek için. Yüreğimde çıkan yangınların sayısı gün geçtikçe arttı, yoruldum. İçimi yakan özlem ateşi küçük bir yangınken büyüdü, sardı her yerimi. İlk zamanlar aşk sandım yüreğimin acısını, heyecanla karıştırdım, sevgimle bastırdım, anlayamadım. Canım yandı, zannettim ki aşktan yanıyorum. Mesafeler aynı kaldı sevgili.. Ve ben daha çok sevdim seni. Ama yetmedi yangınlarımı söndürmeye. Mesafelerle çoğalan aşkım, mesafelere yenik düştü. Yangınım söndü sönmesine de, sevgim küllerin arasında kayboldu gitti. Ve sen, değiştiğimi söyleyerek, mesafelere mesafeler kattın, gittin. Sebebini şimdi anlıyorum sevgili, çünkü sen ateşi sevmiştin . Oysa ateşi de yakan, küle de çeviren sendin. Senin gidişinle ertelenen kışların tüm karları yağdı üzerime, söndü tüm yangınlar Mesafeler kapanmaz artık, bana da hasret küllerinin arasında kalan sevgimi çıkarıp temizlemek ve küllerden arınarak yüreğimin yaralarını sarmak düşer.- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımters zamanlarda burda oluyoruz benim baktığımda sen olmuyon be can....... (ne yapam yapacak iş olmayınca hafiyeliğe başladım milleti takip ediyorum.... ) heyytt be yerim senin gibi garizmatik gizli manyagı......- ÖZLEDİKLERİMİZ
güldüğüm zaman ardından kötü bişey olmadığı günleri özledim ben................. anamı +babamı.....hayatta olma sebeplerimi ösledim ben hemde çoookk özledim.....- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım118 misafir, 25 üye, 5 gizli üye made in turkey!, la_bohéme, cloud, kaan_bebeto, THE_BOSS, ipek, moss_eyes, BrainSlapper, erjon, grejuva, wirschaft, DİPNOT, seyrekler, idam-mahkumu, aslan34, sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm..., sedelina, lovato, nokta, forum000, katakuta, taurusmutis, AydinlikVeKaranlik, fairteachear, Tengeriin boşig 5 gizli üye way be.....- DÜNYA AIDS GÜNÜ (1 Aralık)
Sözünde dur, AIDS’i durdur Çağın vebası olarak bilinen AIDS hastalığına dikkatlerin çekilmesi amacıyla bu yılki Dünya AIDS Günü’nün sloganı, “Sözünde Dur, AIDS’i Durdur” olarak belirlendi. İSTANBUL - Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan, 1 Aralık Dünya AIDS Günü öncesinde, bakanlığın öncülüğünde “Ulaşılması Zor Topluluklar” olarak adlandırılan eşcinseller, yasadışı seks ticareti yapanlar ve uyuşturucu madde bağımlılarının eğitilmesi için proje başlatıldığını açıkladı. Turan Buzgan, Türkiye’de 72 ilde 2 bin dolayında HIV pozitif kişi bulunduğunu kaydetti. Buzgan, yaptığı açıklamada, Dünya AIDS Kampanyası tarafından, bu yılki Dünya AIDS Günü’nün ana sloganının “Sözünde Dur,AIDS’i Durdur”, yardımcı sloganının ise “AIDS’e Sırtını Dönme” olarak belirlendiğini söyledi. AIDS’in, HIV nedeni ile oluşan, gerekli önlemler alınmadığı takdirde hızla yayılan bir hastalık olduğuna işaret eden Buzgan, dünyada her gün 14 bin yeni HIV enfeksiyonunun meydana geldiğini söyledi. Buzgan, Birleşmiş Milletler AIDS kuruluşunun tahminlerine göre, geçen yıl dünyada 37.2 milyon erişkin ve 2.2 milyon çocuğun HIV taşıyıcı olduğuna işaret ederek, 2004 yılında 4.9 milyon yeni HIV vakasının rapor edildiğini söyledi. Bu vakaların 640 bininin 15 yaş altı çocuklar olduğunu kaydeden Buzgan, enfekte olanların yaklaşık yarısının 25 yaş altı gençler olduğunu bildirdi. Geçen yıl 3.1 milyon kişinin AIDS’ten öldüğünü bildiren Buzgan, “AIDS hastalığının daha çok gelişmiş ülkelerde yaygın olduğu gibi yanlış bir kanı var. Aslında vakaların yüzde 95’i gelişmekte olan ülkelerde, özellikle de Afrika kıtasında görülüyor” diye konuştu. Buzgan, AIDS hastalığının tedavisinin çok maliyetli olduğunu, yıllık ilaç giderlerinin astronomik rakamlara ulaştığını belirterek, bunun hastaların tedaviden faydalanmasını zorlaştırdığını söyledi. TÜRKİYE’DE İLK VAKA 1985’DE GÖRÜLDÜTürkiye’de ilk AIDS vakasının 1985 yılında görüldüğünü kaydeden Buzgan, bu tarihte bir AIDS ve bir taşıyıcı olmak üzere toplam 2 vaka tespit edildiğini bildirdi. Aralık 2004 yılı sonu itibarıyla, 551’i AIDS, bin 371’i taşıyıcı olmak üzere, vaka sayısının toplam bin 922’ye ulaştığını kaydeden Buzgan, bu sayının 2005 yılında 2 bine ulaştığının tahmin edildiğini söyledi. KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİYE DİKKAT Buzgan, Türkiye’de vakaların yarısından çoğunun korunmasız cinsel ilişki sonucu enfekte olduğunu belirterek, diğer ülkelerde genellikle damar içi uyuşturucu madde kullanımı ya da homoseksüel ilişki sonucu bu hastalığın bulaştığına işaret etti. Türkiye’de vakaların daha çok büyük metropoller ya da turistik yerlerde görüldüğünü anlatan Buzgan, AIDS vakasının bildiriminin yapıldığı il sayısının 72 olduğunu söyledi. Buzgan, bildirim yapılan kişilerin yüzde 16’sının yabancı uyruklu,geri kalanının da Türk vatandaşı olduğunu bildirdi. ULAŞILMASI ZOR TOPLULUKLAR EĞİTİLECEK Buzgan, Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde “Ulaşılması Zor Topluluklar” olarak adlandırılan eşcinseller, yasadışı seks ticaretiyle uğraşanlar, mahkumlar ve damar içi uyuşturucu madde kullananların eğitilmesi amacıyla bir proje başlatıldığını bildirdi. Buzgan, “Sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde yürütmeyi planladığımız proje, öncelikle hedef kitlemiz içine aldığımız bu grupların hem kendileri hem de çevreleri açısından, gerekli önlemlerinalınması konusunda eğitilmesini öngörüyor” diye konuştu. İstanbul, Ankara, İzmir ve Trabzon’da yürütülecek projenin, merkezi Cenevre’de bulunan Küresel Fon adlı kuruluş tarafından finanseedildiğini kaydeden Buzgan, 3.8 milyon dolarlık projeyle sektörler arası ilişkilerin geliştirileceğini bildirdi. “Türkiye Üreme Programı” kapsamında yürütülecek, 850 bin Avro’luk ikinci bir projeyle de AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların surveyansının geliştirilmesinin hedeflendiğini belirten Buzgan, “Türkiye’de bir ilk olarak İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Trabzon’da yaygınlık araştırması yapılacak” diye konuştu. “GİZLİLİK VE İKİYÜZLÜLÜK HIV İÇİN GİRİŞ KAPISI”Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Buzgan, AIDS ile ilgili olarak toplumun bilinçlendirilmesi konusunda şunlara dikkat çekti: AIDS’in ailelerimizi ve toplumumuzu parçalamasına izin vermemeliyiz, Hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız, Gizlilik ve ikiyüzlülük HIV için güzel bir giriş kapısıdır. Hastalık taşıyorsak cinsel partnerimize durumumuzu açıklamalı ve onu hastalığımızdan korumak için kondom kullanmalıyız, Tek eşliliği ve sadakati önemsemeliyiz. Birden farklı kişiyle ilişki geriye dönüşümsüz sonuçlar doğurabilir, Kondom kullanımını teşvik etmeliyiz. Korunmasız ilişkiler hayatımızı karartabilir. AIDS’in kimde olduğunu dışarıdan bakarak anlayamayız. Bu nedenle korunmasız her ilişkide risk olduğunu bilmeliyiz. Özellikle para karşılığı seks yapan kişilerin çok sayıda kişi ile cinsel ilişkiye girdiklerini hatırladığımızda, bu kişilerin daha yüksek oranda risk taşıdığını bilmeli ve kendimizi korumalıyız, Sosyal, kültürel ve ekonomik nedenler sonucu erkekler kadınlarla olan ilişkilerinde daha etkin bir durumdadırlar. Bu durum onlara gerekli önlemleri almak konusunda daha fazla kontrol şansı ve sorumluluk getirmektedir. Onurlu davranışın kendimizi ve çevremizdekileri korumaktan geçtiğini unutmamalıyız. Eşinize hastalık bulaştırırsanız bunu ona nasıl söylerdiniz? Dahası kendinizi bir ömür boyu affedebilir misiniz? AIDS’lilere, ailelerine yardımcı olmalıyız. Onların inkar tepkileri ve depresyona girmeleri ile mücadele etmeliyiz. Sizin başınıza gelseydi ne hissederdiniz? Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız. Cinselliği yok saydığımız zaman çocuklarımız bu konuya daha bir ilgi duyarlar ve başka yerlerden öğrenmek isterler, HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. Unutmamalıyız ki, hepimiz HIV/AIDS riski ile karşı karşıyayız, HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkiler, yanaktan yanağa öpüşmek, aynı tabaktan yemek yemek, aynı bardak, kaşık, çatalı kullanmak, aynı kıyafetleri giymek ya da aynı tuvalet/banyoyu kullanmakla bulaşmaz. Bu nedenle AIDS’e yakalananları dışlamamalı, onlara destek olmalı, onların da bizlerle aynı haklara sahip olduğunu unutmamalıyız, Damar yoluyla uyuşturucu kullanımı yüksek AIDS bulaşma riski taşır. Bu nedenle çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu maddelerdenkorumalı, arkadaşlarını tanımaya çalışmalı, çocuklarımızla iyi bir iletişim kurmalıyız.” YÜZDE 52’Sİ HASTALIĞI KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİ YOLUYLA KAPTI Türkiye’de 72 ilde AIDS vakası ve taşıyıcısı bulunurken, Adıyaman, Bitlis, Batman, Erzincan, Ardahan, Iğdır, Hakkari, Kars ve Siirt’te bildirim yapılmadı. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, enfekte olanların yüzde 52’sinin hastalığı korunmasız cinsel ilişki yoluyla, özellikle de heteroseksüel ilişkiden kaptığı belirlendi. Virüsü, enfektelerin yüzde 8’inin homo/biseksüel cinsel İlişki, yüzde 6’sının uyuşturucu, yüzde 2.1’inin ise kan nakli yoluyla aldığı tespit edildi. 40 milyon kişi HIV virüsü taşıyor Ülkedeki AIDS’lilerin yüzde 69’u erkek Türkiye’de AIDS’lilerin yüzde 69’unu erkekler oluştururken, hastalık kadınlar arasında da artış gösteriyor. Enfeksiyondan en fazla etkilenen nüfus 25-39 yaş grubundayken, vakalar metropollerle turistik illerde daha fazla görülüyor. Bildirilen kişilerin yüzde 16’sının yabancı uyruklu olduğu, son yıllarda Ukrayna ve Moldova uyruklu yabancı vaka sayısında da artış görüldüğü belirlendi. EN FAZLA AIDS’Lİ İSTANBUL’DA Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre en fazla AIDS’linin bulunduğu ilk 10 il ve sayıları şöyle: İstanbul: 582 (161 vaka, 421 taşıyıcı) İzmir: 172 (48 vaka, 124 taşıyıcı) Ankara: 103 (38 vaka, 65 taşıyıcı) Antalya: 47 (11 vaka, 36 taşıyıcı) Adana: 40 (5 vaka, 35 taşıyıcı) Bursa: 34 (7 vaka, 27 taşıyıcı) Mersin: 30 (11 vaka, 19 taşıyıcı) Hatay: 26 (6 vaka, 20 taşıyıcı) Kocaeli: 23 (10 vaka, 13 taşıyıcı) Muğla: 20 (8 vaka, 12 taşıyıcı) ERKEK VE KADIN AIDS’Lİ SAYISIÜlkede bin 323 erkek, 599 kadın AIDS’li bulunurken, AIDS’li erkeklerin 251’i 30-34, 217’si 40-49, 189’u 25-29, 126’sı 20-24, 106’sı ise 50-59 yaş aralığında yer alıyor. Kadınların da 140’ı 20-24, 96’sı 25-29, 75’i ise 30-34 yaş grubunda bulunuyor. Ülkedeki AIDS’lilerin kalanı da diğer yaş gruplarında yer alıyor. Türkiye’deki vaka ve taşıyıcıların bulaşma yollarına göre dağılımları da şöyle: Homo/biseksüel cinsel ilişki: 151 (tümü erkek) Madde bağımlılığı: 106 (98 erkek, 8 kadın) Homo/biseksüel cinsel ilişki ve uyuşturucu madde: 5 (tümü erkek) Hemofili hastalığı: 9 (tümü erkek) Transfüzyon yapılması: 141 (25 erkek, 16 kadın) Heteroseksüel cinsel ilişki : 992 (549 erkek, 443 kadın) Enfekte anne bebeği: 33 (18 erkek, 15 kız) Nozokomial bulaşma: 8 (6 erkek, 2 kadın) Bilinmeyenler: 577 (462 erkek, 115 kadın) UKRAYNA, ROMANYA VE MOLDOVA VATANDAŞLARI İLK SIRADA Türkiye’de yabancı uyruklular arasında AIDS en fazla Ukrayna, Romanya ve Moldovalılar arasında yaygın durumda. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’deki AIDS’lilerin bin 575’i Türk vatandaşı. Bunların bin 74’ü taşıyıcı, 501’i ise hasta. Türkiye’deki yabancı uyruklu AIDS’lilerin ülkelere göre dağılımı ise şöyle: Ukrayna: 77 (76 taşıyıcı, 1 vaka) Romanya: 38 (35 taşıyıcı 3 vaka) Moldova: 25 (24 taşıyıcı, 1 vaka) Rusya: 15 (Hepsi taşıyıcı) Uganda: 13 (Hepsi taşıyıcı) Almanya: 12 (8 taşıyıcı, 2 vaka) Tanzanya: 11 (6 taşıyıcı, 5 vaka) Nijerya: 10 (8 taşıyıcı, 2 vaka) Ülkedeki yabancı uyruklu AIDS’lilerin kalanı da 46 ülkenin vatandaşlarından oluşuyor. Dünyada her gün 14 bin kişiye AIDS bulaşmaktadır.... KORUNMA . Kontrolsüz kan nakline ve virüs le bulaşmış aletlerin kullanılmasına izin vermeyin. . Kullanılmış enjektör, jilet, makas, akupunktur iğneleri kullanmayın ve kullanılmasına izin vermeyin. . Karşılıklı sadakate ve tek eşliliğe dayalı ilişkiler kurun . Cinsel ilişki sırasında mutlaka prezervatif kullanın. korunmak kendi elimizde.....hayatımızı lütfen ciddiye alalım.................. Admin Eki: http://www.turkish-media.com/sss/index.php?article=729- olanlar olmuş...
Giderken bıraktığım, asmalar üzüm olmuş, Yerlerde bütün kollar, bütün bağlar bozulmuş. Ben mi geç kaldım yoksa, mevsimlermi soğumuş, Görmeyeli buralara,olanlar olmuş, Olanlar olmuş . . . Giderken bıraktığım,gökyüzü toprak olmuş, Yıldızlar çakıl taşı,güneş bir yaprak olmuş, Ben mi yaşlandım yoksa,dünya Mı alt üst olmuş, Görmeyeli buralara olanlar olmuş, Olanlar olmuş . . . Giderken bıraktığım, gülüşler bakış olmuş, Kahkahalar buralarda, özlenen yakış olmuş, Ben mi gülmüyorum tanrım, insanlarmı somurtmuş, Görmeyeli buralara, olanlar olmuş, Olanlar olmuş . . . Kalsaydın yokluğunla,yok olmazdı Bu şehir, Kaçmakla mutluluklar,bulunmuyor bunu bil, Yaprak kıpırdamıyor,yüreğim öyle susmuş, Sana,bana,sevgimize,olanlar olmuş, Olanlar olmuş . . . - Sibelce
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.