kralx tarafından postalanan herşey
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Evet görüldüğü üzere ağırlık madde için varlığını kanıtlayıcı bir kavram değildir.. Zihnimizde algıladığımız o şeyler'in gerçekten madde olduğuna bir delil yoktur.. Bir kaynaktan gönderilen seri kodlarda olabilir.. Saygılar..
-
HY mantığı. Biraz gülelim
Karşındakine bir takım yargılar yüklemek için önce şunu anlamalısın cyrano.. Ben H.Y yi falan savunmuyorum.. Yukarda iki madde yazdım ve bu tamamen kendi yorumumdur, hiç bir kaynaktanda etkilenmiş değilim.. Ayrıca M.Ö 3-5 bin gibi, M.Ö 10 bin de çok yakın tarihtir.. Bakın şu iki madde çok önemlidir.. Ve bu iki yorum tamamen kendime aittir.. 1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir.. Şu an Gine gibi ülkelerde hala ilkel yaşayan kabileler vardır.. 2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz.. Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır.. Demir ve bakırın (eritimiş şekli ile) doğadaki azami ömürlerini araştırınız.. Taş devrinin teorik başlama tarihi M.Ö 600 bin dir.. Bilginize.. Saygılar..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Maddenin yokluğunu birde şu yolla ele alacağım.. Bu tamamen kendi çıkarımımdır.. Madde basitçe neydi..? Madde ağırlığı olan kütlesi olan ve boşlukta yer kaplayandı dimi.. Şimdi ağırlığını ele alalım.. Normalde maddenin ağırlığı diye bir kavram yoktur.. Maddeye ağırlık kavramını yükleyen kütle çekiminden başka birşey değildir.. Örneğin dünyada 60 kg gelen bir insan, ay yüzeyine 6 kg gelmektedir.. Uzayda ise ağırlıksızdır.. Dev yıldızlar ve gezegenler boşlukta durmaktadırlar.. Çünkü alt üst diye bir kavram yokki bir yere düşşün.. Görüldüğü üzere maddenin ağırlığıda yoktur.. Algı olarak maddeyi zaten elektirik sinyaleiryle algılıyoruz ve hiç bir zaman maddenin aslıyla muhatap değiliz.. Saygılar..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Sayın Brain her ne kadar konu dağılmasın diye mücadele etsemde, gördüğüm yanlış bilgilere müdahale etmek durumnda kalıyorum.. Böyle oluncada konu elbette dağılıyor.. Bakın iki soru soaracağım.. 1- Vahdet-i Vücut nedir..? 2- Hz. Mevlana Vahdet-i Vücut inancındamıdır, buna deliliniz nedir.. Cevabınıza göre devam edeceğim.. Şimdilik maddenin olmadığı tartışmasına girmiyorum.. Saygılar.
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Bakın madde yokturla, madde gibi gösterilen yada gönderilen "x" leri karıştırmayalım.. Ruhumuza gönderilen şeyler herneyse onlarda yaratılmıştır.. Belki madde vardırda.. Ama emin değiliz çünkü maddenin aslıyla asla muhatap değiliz.. Ne olup bitiyorsa bilincimizde olup bitiyor.. Şaşıracak bir durum yok..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Sayın Boşig.. Ben Mevlanadan bir örnekleme yapmadım. İmam-ı Rabbaniyle, Muhyittin-i Arabiden sözler yazdım ve her ikisininde maddenin hayal olduğunu söylediklerini ıspatladım.. Ama senin bahsettiğin büyükler madde mutlak vardır demişler mi..? Aacaba maddeyi (kaim) sabit durağan varlık olarakmı öğretmişler.. Maddenin özünde tanrı vardır dedikleri sözler nelerdir.. Tamam o bunu söyledi şu bunu söyledi diyoruzda, söylenen sözlerinide yazın lütfen kaynağıyla, ki, belki siz o sözleri farklı tefsir ettiniz.. Burayada yazınki bizde bakalım görelim yorumlayalım.. Ben nasılki İmam-ı Rabbaniden Muhyiddin-i Arabiden yazdım kaynağıyla.. Acaba ne demişler madde hakkında, yada kendilerini ve eşyayı nasıl tanımlamışlar.. Allah'ı nasıl tanımlamışlar.. Birde şunu belirteyim.. Ben madde mutlak yok demiyorum.. Ama algıladığımız şeyler sadece algıdır, asıllarının ne olduğunu kimse bilemez ve bilmelerinede imkan yoktur'u ve dolayısıyla maddeyi tartışıyorum.. Çünkü herşey zihnimizde olup bitiyor, asla parfümün kendi kokusunu duymuyoruz, beyinimizdeki şeklini biliyoruz.. Şu halde; acaba oradaki şey madde mi yoksa bize sıklıkla gönderilen belli kodlar yada niteliğini bilmediğimiz birşeyler mi..? Saygılar..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Sayın Brain; Bu eşleştirmeniz bir çok yönden isabetli değildir.. 1- İnaçlılar irade sahibi ve kudret sahibi bir yaratıcıyı bilirler, doğa irade sahibi olamaz, irade edecek mekanizması bütün yada tekil olarak yoktur.. 2- Doğa kitap gönderemez, hiç bir islam alimi Kur'an-ı Kerim'i reddetmez, özetle doğa kitap gönderemez.. 3- Doğa bozunuma yatkındır ve bozulur değişir mesela galaksimiz vega yıldızına doğru çok süreatli bir şekilde ilerlemektedir ve belkide bir gün çarpacak yok olacaktır. Böyle olunca yaratıcı yok olmuş olur ki, bu abestir, yaratıcı yok olmaz.. Her yönden ve her bakımdan Ateizimle diğer izmler eşleştirilemez.. Ve ayrıyeten sayın Boşig kardeşim doğru söylemektedir.. Panteizmle Fenafillah'ı karıştırıyorsunuz.. Boşig in dediği gibi bırakın kendileri, kendilerini anlatsınlar.. Bak nediyor Hz. Mevlana.. "Ben Yaşadıkça Kur'an'ın Bendesiyim Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın Yolunun Tozuyum Biri Benden Bundan Başkasını Naklederse Ondan Da Bizarım, " Saygılar..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
ÖNMEMLİ AÇIKLAMA..!! Belki Müslüman kardeşlerimde böyle bir konuyla ilk kez karşı karşıyalar.. Belki içinde bulundukları fiziki alemle (aslında hayal alem) doğuştan aşina ve ilişkili olduklarından bu konu çok uçuk yada garip gelebilir.. Topic konusu yaptığım " Madde Yok, Allah Var" başlığı ve içeriği hakkında, büyük islam alimlerinden İmam-ı Rabani ve Muhyittin-i Arabi nin sözlerini yazacağım.. Yorum sizindir.. İmam- Rabbani.. "Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu. Vaktaki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti(açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur). Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değil dir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat'ın (Allah'ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya..." (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 517-18) "Yukarıda şöyle bir cümle kullandım: 'Sübhan Hak'kın halkı (Allah'ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir.' Bunun manası şu demeye gelir: 'Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur." (Mektubat-ı Rabbani, 357. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 163) "Hariçte Yüce Hak'tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah'ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah'ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola..." (Mektubat-ı Rabbani, 470.Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 519) Muhyittin-i Arabi.. Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan başka varlıklar, yahut alem adıyla anılan şey, Hak'ka nispetle bir şahsın gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan başka olan varlıklar, Allah'ın gölgesidir... Gölge şüphesiz histe mevcuttur. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 117-18) İş benim sana anlatttığım gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise hayalin manasıdır. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir şeydir. Kendi nefsi ile varolmuştur. Hak'tan hariç bir varlıktır. Halbuki kendi nefsinde böyle değildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmuş ve ona bitişik olduğu halde zahiri görünüşte sahibinden ayrılması imkansızdır.... Mesele sana anlattığımız gibi olunca bil ki, sen hayalsin. Bütün idrak ettiğin ve "o Hak'tan ayrıdır" yahut "o ben değilim" dediğin varlıklar da hep hayaldir. Şu varlığın hepsi de hayal içindedir. Gerçek varlık, zatı ve aynı itibarıyle ancak Allah'tır. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 120-22) Hazret-i Muhammed Aleyhisselam "insanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar" buyurmuştur. Demek ki, dünya hayatında gördüğü şeyler uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir. Yani hayaldir. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 220) "Alem için 'mevhum' sözümüz, şu manaya değildir: 'O vehmin yapması ve yontmasıdır.'... Elbette, o sözümüzün manası şudur: Sübhan Hak, alemi vehim mertebesinde yarattı... Vehim, oluşu olmayan bir zuhurdan ve vücuddan ibarettir. Bir noktanın cevelanla (hızla) dönmesinden doğan bir daire misalidir.Onun da zuhuru vardır, amma vücudu yoktur.... Bu arada, mecnunlar güruhu sofestaiyenin (felsefecilerin) kail olduğu (söylediği) mevhum ise, bir başkadır. Bunların kail oldukları (söyledikleri) vehmin icadı ve hayalin yontmasıdır. İki mana arasında çok fark vardır. (Mektubat-ı Rabbani, 480. Mektub, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 543, 545) Saygılarımla..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Bunu iki kez açıkladım yamyam.. Konun mantığının bilinmesi açısından, sinirlerin ve beynin anlatım içerisinde yer alması gerekiyor.. Ve acele yok beyin ve sinirleride geçeceğiz demiştim.. Sinirler ve beyin onlarda gerçekliği örten algılardır.. Yani hepsi imtihan gereci.. Bütün herşeyin toplanıp bilindiği müşahede edildiği yer ruhtur.. Bugün değişik tekniklerle bedene ihtiyaç olmadan ruhunla bilmediğin bir yere gidebiliyorsun.. Kulağa ihtiyaç olmadan duyabiliyorsun.. Beyin ve sinirler sadece maddesel dünyada yaşadığımızın algılanmasının istenmesi ve hakkatlerin perdelenip insanların kendi çabalarıyla hiçliğin yokluğun bilinmesi, ancak ve ancak Allah'ın kudret sahibi olduğunun bilinmesidir.. Yaralanmalar ölümlerde aynıdır.. Her biri ruhun algısıdır.. Öldükten sonra ise artık dünyevi bir algı yoktur.. Herşey ayan beyan ruhun önündedir.. Sorguya çekilecek olan ise ruhtur.. Örneğin rüyada elimiz kesildi, gerçekten acı çekiyoruz, bu durum ancak uyandığımızda sona eriyor.. Ama elimizde herhangi bir kesiklik belirtisi yok.. Çünkü algı direk ruha gönderiliyor, el vasıtasıyla değil, direkt olarak gönderiliyor.. Eğer el vasıtası ile gönderilse aynı sinyallerin aynı oranda ruha iletimi için elin kesilmesi gerekiyor.. İşte bize gönderilen seri algılar elin kesilme anının sinyali, elden akan kanın görülme sinyali gibi sinyallerdir.. Su örneği vermişsin.. Suyu içmendeki hislerde, yutmandaki hislerde hepsi algıdır, hatta vücuda faydasıda algıdır.. Düzenin bu şekilde işlemesi murad edilmiştir.. Söylemek istediğim tek vurgu algıladılarımızın aslını asla bilemeyecek olmamızdır.. Belkide hepsi Pc ye gelen veriler gibi, veri halinde geliyor.. Saygılar..
-
HY mantığı. Biraz gülelim
Sadece şunu söylüyorum.. 1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir.. 2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz.. Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır.. Saygılar..
-
Evrim: dinlerin yumuşak karnı
Kişilerle işim olmaz.. Ona kalırsan bende senin kaynaklarını aynı şekilde suçlarım.. Şahıs değil kaynağın içeriği önemlidir.. Şahıslar beni ilgilendirmiyor, neler yaptığıda beni ilgilendirmiyor, düşmanım bir araştırması dahi olsa "düşmanımdır bu kaynağına bakmam onun" demem, gider okurum, mantıklıysa alırım değilse bırakırım.. Kaynak yok diyorsun.. Verdiğim kaynağı kabul etmiyorsan o benim sorunum değildir.. Bende senin kaynaklarını kabul etmem olur biter.. Bir önceki verdiğim kaynak burası içinde geçerlidir.. Çünkü aynı konuyu tartışıyoruz.. Saygılar..
-
En Dayanılmaz Sesler..
EN DAYANILMAZ SESLER Dünyanın en rahatsız edici sesleri bir milyon kişinin katıldığı interaktif bir araştırmayla belirlendi. Araştırmada, insanların en çok kusma sesine tahammül edemedikleri ortaya çıktı. İngİliz akustik profesörü Trevor Cox www.sound101.org adlı sitesine 34 farklı rahatsız edici ses koydu ve ziyaretçilerinden hangisinden rahatsız olduklarını belirtmelerini istedi. "Bilimsel açıdan neden bazı seslerin bize daha rahatsız edici geldiğini izah edemiyoruz" diyen Prof. Cox, araştırmanın amacını, "Rahatsız olduğumuz sesleri belirlersek mühendisler bu sesleri hayatımızdan çıkarmanın yollarını arayabilirler" sözleriyle açıkladı. İnternetteki oylamada kusma sesi 1.1 milyon oyla en nefret edilen ses olarak ilk sırayı aldı. Bebek ağlaması 2., hareket halindeki trenin raylar üzerinde çıkardığı sürtünme sesi ve gıcırtı 3. oldu. ****** sesler arasında gösterilen diş oyma makinesinin çıkardığı ses ise insanların yaş durumuna göre değişen oranlarda tiksinti verici bulundu. Çoğu insanı ürperten, tırnakların karatahtaya sürtünmesiyle oluşan gıcırtı sesi 16. sırada yer aldı.(ilginchaber)
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Sevgili Gecekuşu ve Yamyam.. Öncelikle şunu ifade edeyim, bunlar mutlak ve kesin yargılarımdır demiyorum.. Kullandığım üslup, konunun iddalı ve ciddi tartışılmasını istememden kaynaklanmadır.. Bakın beş duyudan bahsediyorsunuz.. Yani kısaca duyulardan bahsediyorsunuz.. Şimdi beş duyu organıyla algılayalım.. 1- Dokundunuz, beyninize camın sertliği kayganlığı vs gibi bilgiler gitti.. 2- Gördünüz, lens ve iristen ışık geçti beynin arka bölümünde elektirik sinyaline dönüştü.. 3- Duydunuz, yani cama tıkladınız cam sesi geldi..NBasıl geldi; Kulak-örs, üzengi vasıtasıyla beyne elektrik sinyali gitti.. 4- Tat, camı yaladığınızıda farzedelim, dildeki almaçlarla beyne elktirik sinyali gitti.. 5- Kokladınız, yine burun içindeki tüycükler molekülleri yakaladı bunun bilgisini sinirlerle beyne gönderdi yine elektrik sinyali.. Evet gördüğünüz gibi cam'a ait bütün bilgileri siz birer elektirik sinyali olarak gördünüz.. Bütün bu sinyaller bir veri kaynağından herhangi bir teknolojiyle beyninize iletilse yine cam görecektiniz.. Rüyada cam olmamasına rağmen cam görmeniz bunun delilidir.. Örneğin bazı deneklere ağrı olmaksızın, ağrı hissi verilebiliyor.. Bir arkadaşımız beyin sinirler ve gerisi nedir demiş.. Şuan için beyin ve sinirleri vücut dışı algıların algısının ifadesi için sembolik kullanıyoruz.. Aslında iş ruha gelecek, ama aşama aşama.. Yani sinirlerde yok beyinde yok hepsi algı.. Direkt muhatap ruhtur.. Bunun kanıtıda, halisülasyonlardır, rüyalardır.. Sinirlerden her hangi bir veri geçmediği halde bir şeyler görebiliyoruz.. Şimdi bu veriler ışığında tekrar soruyorum, madde var mıdır..? Saygılar..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Yukarıya kanun bu yazmışsınız, o yüzden öyle yazdım.. Peki tamam, papazlar ve rahibeler zorunluluk omadan mallarını bağışlıyorlarsa ne için bağışlıyorlar..?
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Sevigli gecekuşu.. Elbette herhangi bir yere varmak için açtım bu topici.. Materyalist felsefenin maddesinin aslında olmadığını, yani mutlak madde var derken, bu salt fikrin değişebileceğini göstermeye çalışıyorum.. Yamyamın yada bir başkasının söylediği yerede varabilir.. Bu mesleyi halogram beyin bahsindede okumuş olabilirm yada H.Y bahsindede.. Kişilerle yazarlarla hiç işim omaz.. Sokakta duvara bir şey yazsalar yazarı kimdir bunun demem, o yazıyı okurum.. Mantığıma yatarsa alırım yatmassa bırakırım.. Şimdi.. Maddenin gerçekten var olduğunun kanıtlarını arıyorum.. Başlık, işi karıştırmasın.. Konuya bir başlık gerekiyordu bende o başlığı koydum... Sadece, madde var mıdır diye başlık atsam, bilimsel tartışmalar kategorisine gidecek ki, amacım sadece maddenin varlığı yada yokluğu değil, buradan Kur'an-ı Kerim'in bazı işaretlerine varmak yada o işaretleri doğrulamak.. Hal böyle olunca yanınada Allah var yazdım.. Evet konuya dönecek olursam.. Dünyaca ünlü bir bilim adamı diyorki.. "Elimizle bir cama dokunduğumuzda, camdan gelen bilgi beynimizde bir yerlere iletilir, eğer oradan gelen aynı bilgi bir başka kaynaktan gönderilse, camın olmadığı yerde cam varmış hissi hasıl olur" diyor.. Bu açılımla.. Burada algıyla gerçekliği ne ile bilebiliriz.. Saygılar..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Onlar Kanun gereği yapıyorlarmış, sorumun cevabı bu değil.. İslamda öyle bir kanunda yok.. Kanun olmadan yani zorunluluk olmadan kendi isteğiyle bağışlamaktan bahsediyorum.. Saygılar..
-
Var Olan Herşeyi Allah Yarattı...
Tmm arkadaşım sen haklısın.. Eyvallah.. Senle tartışmayı bıraktığımı yazmıştım.. Saygılar..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Tarafsız.. Senle tartışmaya girmeyeceğimi belirtmiştim.. Olabilirliklerle yada olmayabilirliklerle işim yok.. Sen her konunun altına öylede olabilir böylede yazıp geçiyorsun.. Seninki şuna benzer.. Bir ormanda kaybolmuşuz.. Önümüze iki yol çıkmış.. Ben diyorumki, şu yoldan gidelim.. Sen diyorsun yok o yol bizi yanlış tarafa götürebilir.. Peki şu yoldan gidelim diyorum.. Yok o yolda bizi yanlış tarafa götürebilir diyorsun.. E napalım bekleyelimmi.. Bütün konular bloke oldu, koptu tartışma.. Dedimya her konuya şüpeci yaklaşılmaz.. Orada beklemek yerine giedeceksin yolun birinden.. Bütün tartışmaları kısırlaştırıp, çember etrafında dönmek istemiyorum.. Senin iletilerine cevap yazmayacağımı belirtmiştim.. Yukardaki cevaplarına bir bak.. Yaşanmış gerçeklikler ne hale gelmiş.. Hiç bir olgu hiç bir kimsenin zihninde olabilirliklerle minimize edildi diye kaybolmuş değildir.. Peygamber efendimizin ömrü hayatı herşeyi kayıtlıdır.. "Tarafsız" ca okunursa bu açık seçik ortadadır.. Birde altına "xlark tades gördüğün gibi herşey olduğu gibi görünmeyebilir" yazmışsın.. Senin zihnindeki görüntüyü değil, tarihin ve milyonların bilgisindeki bilgiyi baz alırım.. Diğer ateist arkadaşlarımız ayetlerle, hadislerle yada anti tezleriyle tartışmayı sürdürüyorlar.. Hiç birisi buda olabilir şuda diyip tartışmayı kısır döngüye sokmuyorlar... Senle hangi tartışmaya girsek bu olabilirlikler yüzünden konu bloke oluyor.. Kainatta herşey olabilirlik dahilindedir.. Konuşmayalımmı hiç bir şey.. Konuların bloke edilmemesi için seninle tartışmaya burada şu an son veriyorum.. Saygılar..
-
"yam_yam"ca Şiirler
Nasılsa bulmuşsun cennetin sahtesini.. Avun işte bunlarla düşünme ertesini.. İmanın yok, olsa böyle konuşmazsın.. Ne yapacaksın olmayan bestenin güftesini.. Gününü gün et, eğlen, ye, iç, gez.. Belki dökülürür şarabın tez iç tez.. Hakkı yargılamakla zaman harcama.. İçmene bak, bildiğini yapsın herkez... (sedat) Not: Bu şirim şaire yada üyelere yönelik değildir..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Alakası yok katakuta.. Peygamberliğini ilk önce eşine sonra Hz. Ebu Bekir'e anlattıktan sonra.. Nihayetinde on kişiye ulaştıklarında Mekkeden hicret etmişlerdi.. Müşrikler öldürmeye gelmişlerdi.. Bizim tanrılarımızın üzerine yeni bir ilahmı getirdin yeni bir dinmi getirdin diye.. Uzun söze gerek yok.. Peygamber efendimizin ve ashabının neler çektiklerini ne gibi işkencelere tabi tutulduklarını alem biliyor siz bilmesenizde olur.. Tarihi vesikadır bunlar.. Çıkar meselesine gelince.. Çıkar nefis içindir.. Nefsi için hiç bir şey istememiştir.. Günlerce sofrasında sadece bir kaç hurma bulunmuştur.. Hiç bir zaman dyasıya yemek yememiştir.. Evliliklerini 50 yaşındna sonra yapmıştır.. Yani cinsel isteğin hemen hemen bitmeye yakın bulunduğu dönemde evlenmiştir... Başka ne kaldı.. Mal varlığı zaten hiç olmamıştır.. Sadece o değil yakınındaki Ashabıda aynıdır... Hz. Ebu Bekir bütün varlığı Beytül Mal'e bağışlamıştır.. Bana gelmiş geçmiş bütün insnlık tarihinde bütün malını bir çırpıda bağışlayan bir tek insan göstersene.. Menfaat mi bu, neyin menfaati.. Saygılar..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Evet okudum sayın Brain.. Konu Allah'ın varlığının delilleri değilde Peygamber efendimizin peygamber olması meselesiymiş.. Ama verilen örnekleme yani Bill Gates örneği ile asıl konu tamamen farklı.. Şöyleki; Peygamberliğin ıspatı sadece peygamberin sözleri değildir.. Sözlere inanan inanır inamayan inamaz.. Peygamberin peygamber olduğunun ıspatı noktasında sadece onun söylediği sözler yoktur. Örneğin bütün hayatı boyunca onca eziyete katlanarak ve karşılığında hiç bir maddi karşılık beklemeyerek insanlığa tebliğlerde bulunmuştur.. Okuma yazması olmamasına rağmen o günün şair ve edebiyatçılarını çatlatacak derecede mükemmel bir belagat ve içerikte bir kitap yani Kur'an-ı Kerim'i okumuştur.. Nereden gelmişti bu Kur'an.. Hani okuması yazması omayan biri bunları nasıl yapabilirdi.. Her ne kadar mucizeler size göre delil teşkil etmiyorsada, örneğin miraç olayı ki, buna müşrikler sordukları sorularla ve aldıkları yanıtlarla hayret içinde kalmışlardı, iman edenler etmişti etmeyenler sen büyücüsün demişlerdi.. Sayın Brain Peygamberin Peygamberlik delillerini yazmakla bitiremem.. Yazı uzadıkça uzar.. Saygılar..
-
YARATANI ISPATLAYAN TESPİTLER..
Evet haklısın o başlığa hiç yazmadım.. Okuyacağım arkadaşım..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
İmtihan olguları maddesel değil.. Biz maddesel olarak algılıyoruz.. İmtihan elbette var ve karşılığında ödül ve cezada var.. Bunun en açık örneği rüyadır.. Eğer senin algı merkezine Mısır Piramitlerinin içinde olduğun kodları gönderilse, kendini orada bileceksin.. Bunun tersini hiç bir zamanda ıspatlayamayacaksın.. Yani aslında Piramidin içinde değilde evinde olduğunu asla bilemeyeceksin.. Çünkü algı merkezinde Piramidin içinde olduğunu algılıyorsun.. Saygılar..
-
Var Olan Herşeyi Allah Yarattı...
Arkadaşım bu tür argümanlara hiç gerek yok.. "Soru" diyosun altına verdiğim cevaplardan birini yerleştiriyorsun.. Sorduğun soru yine değişmiş ama benim cevabımı kendi kendine aynen nakletmişsin.. Sen benim seni anlamadığımı, bende senin beni anlamadığını düşünüyoruz.. Sanırım bu böyle devam edecek en güzeli ikimiz hiç bir zaman tartışmayalım.. Çünkü diğer topictede böyle oldu.. Brain olsun, katakuta olsun yamyam olsun yada diğer arkadşlarla yaptığımz tartışmlarda böylesi ksır döngünelere pek girmedik.. Bilmem kaç iletidir soru aynı cevap aynı.. Bana göre cevabım sorduğun sorunun birebir cevabı sana göre değil.. Ne olacak böyle..? Sen ikna olmuyorsun diye olmadık cevaplar uyduramam dimi.. Sorunun cevabı o dur.. Saygılar..
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
Acele yok sayın Brain.. Bak ilk önce gülmüştün şimdi tartışıyoruz dimi.. Yani ilk önce hafife aldığın konuyu şuan tartışmaya çevirmişiz.. Bütün söylemlerim bilimsel gerçekliklerdir.. Hemde klasik bilmin değil modern bilmin gerçeklikleridir.. "Algıdan ibaretse, algıdan ibaret varlıkların ürettikleri algıdan ibaret eylemlere ödeül ve ceza verilecekmidir senin inancına göre?" demişsin.. Ödül ve ceza yoktur demedim.. İmtihan omadığımızıda söylemedim.. Aksine bu kodlarla imtihan ediliyoruz dedim ve ruh vardır madde yoktur dedim.. Bazı arkadaşlarımız normal insan anormal insan gibi sözler sarfetmeye başladılar.. Tabi bu kişileştirmedir ve konudan çıkmak demektir.. Tekrar ediyorum.. Konu tartışmaya açıktır.. Yanılıyorda olabilirim.. Yanılıyorsam lütfen kırmadan, hakaret ve ironi boyutuna kaçmadan bilimsel verilerle haksız olduğumu kanıtlayınız.. Saygılar..