Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kralx

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    7.449
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

kralx tarafından postalanan herşey

  1. Madde Nereye Kadar Parçalanabilir..? Arkadaşlar.. Atom ismi parçalanamaz anlamına gelen bir kelimeden oluşmuştur.. Şimdi ise atomu oluşturan maddler keşfedildi.. Bu topicteki temel mantık şudur.. Sizce madde nereye kadar parçalanabilir.. Her parçanın bir yarısı vardır.. Bir peynir dilimini bıçakla ikiye bölün.. Böldüğünüz parçanın birini alın yine ikiye bölün.. Böyle devam edin.. Acaba bölüne bölüne nereye kadar gidecek.. Sizce.?
  2. kralx

    DOKTOR..

    Siz günde kaç hastaya baktığımı biliyormusunuz.. Neler çekiyorum ben burada.. İki dk çay molası verdim başıma yıktınız hastaneyi.. İlaç milaç yok sana.. Şeye git.. hmm kocakarı ilacı yaptır .
  3. kralx

    DOKTOR..

    Hmmm.. Derhal Türkçe öğren o zaman anlatırısın. Ne bu böyle bilirem bilirsen gelirem gelirsen ölürem ölürsen..??? : Tabi anlatamassın böyle..
  4. kralx

    DOKTOR..

    Yav iki dakka çay molası verdim hepsi bu.. Şimdi sana gelelim evücüm.. Şu ilacı kullan sinüzütüne iyi gelir.. Aksrtooanknrelsmisnist.. Noting: Arkadaşlar bana şişkayetlerinizi anlatın teşhisi ben koyacam diyorum.. Siz hastalığınızı söylüyorsunuz.. Nereden belli sinüzüt olduğunuz, nereden belli mide kanaması geçridiğiniz..? Başım dönüyor, bulantı var, gibi şikayetler istiyorum..
  5. kralx

    İzafiyet Teorisi Üzerine..

    İZAFİYET TEORİSİ Einstein 'in teorisi.. Zaman kütle ve hıza bağlı olarak değişir.. Işık hızna eirşildiği taktirde zaman daha ağır işleyecektir.. Bu gerçek deneyse olarak John Leverty tarafındanda ıspatlanmıştır.. Deneyde iki adet saat kullanıldı.. Biri Londra’da tutuldu, diğeri Londra’dan Çin’e giden bir uçağa yerleştirildi.. Uçak yere göre havadayken daha az bir çekim gücüne maruzdur.. Deney sonrasında bu iki saat karşılaştırıldı ve aralrında farklar olduğu görüldü.. Dikkati çekmek istediğim ikinci bir nokta.. Bu olay 1400 yıl önce Kur2an-ı Kerim'in bazı ayetlerinde bildirilmiştir.. Saygılar..
  6. kralx

    DOKTOR..

    Evücüm galiba yanlış yere geldin.. Burası hastane.. Kontörcü ilerde sağda.. Markettende bulabilirsin.. Yorgunluğuna gelince.. Biraz daha az gez..
  7. kralx

    DOKTOR..

    Arkadaşlar tek tek alayım ve lütfen şikayetlerinizi anlaşılır bir dille söyleyin.. Tedavinin ilk şartı doğru teşhistir.. Evet kendini hasta hisseden arkadaşlarımız.. Şikayetleriniz nedir..? Not: Bu bir oyundur Tıbbi gerçekliği yoktur..
  8. Konuya hakim olmak için, tarafların yazdıkları yazıları tek tek okunmalı değilmi.. Bir ayrıntı atlanıldığı zaman, tekrar o ayrıntıyı yazmak zahmeti verilir insanlara.. Neyse zahmet demiyim ve yazayım.. Algı merkezine gelen veriden eminiz.. Ama bu verinin kaynağından emin değiliz.. Veri gelmiyor değil.. Saygılar..
  9. İyide sevgili Boşig hangi bir konu felsefeye kaymıyorki.. BurAda motamot bir yazı yazmıyoruz.. Eğer öyle yapacaksak. Belilerlenmiş din kuralarını yazarız olur biter.. Tartışıyoruz burada.. Tartışma fikir yürütmeyle, düşünmeyle, düşünce üretmeyle olur değil mi..? Bunun adı felsefe ise ben ne yapayım.. Hepten nakilcimi olayım.. Birde Googleye yazdım kim çıktı demişsiniz. H.Y yi kastetmişsiniz.. Alakası yok.. Çünkü kimleri kaynak gösterdiğimi yazdım ve o kişilerdende üçer tane söz yazdım.. Bunlar iki önemli büyük, İmam-ı Rabani ve Muhyittin-i Arabi idi.. Saygılar..
  10. Sevgili Boşig aslında bir teoriyle yola çıktım.. Tartışma iddalı olsun diyede iddalı bir başlık atayım dedim.. Olabilirki yanılıyorumdur diye Adminede Öm attım, başlığı değiştirirmisiniz diye.. Bakın hiç bir itikada eksi yönde etki etmek istemem, haşa bunun sorumluluğu ağırdır. İmam-ı Rabbani ve Muhyiddin- Arabi den naklettiğim bir kaç yazınında ışığında, madde değilde her bir şeyin vehim olabileceği konusunda tartıştım.. Maddeyi beynimizde sadece elektrik sinyaleriyle algıladığımız için, gerçekte orada duran şey madde değilde seri kodlar olamazmı dedim.. Çünkü içimizden dışarıya çıkıpta onun ne olduğuna nasıl emin olacağız.. Algılarımız elektirik sinyallerinden başka biş değildir.. Buradan nereye gideceksiniz diyorusun.. Bir yere gittiğimiz yok.. Maddenin gerçekte var olma olasılığının iyi düşünülmesi ve yalnızca Allah var bilincinin bilinmesidir.. Mutlak varlık ve mutlak kudret odur.. Diğer herşey sıfatların tecellisi, vehim, gölge, zıldir.. Diyorum gibi bişey.. Saygılar..
  11. Sayın Yamyam matrixle falan işimiz yok.. evet algılayıcının maddi bir gerçekliği yok.. Yani sizin tarif ettiğiniz madde bakımından.. Bu durumda maddeyede ihtiyaç yok ve hatta belkide madde yok.. Sinyal dediğimiz şey ise, madde değildir.. Bilmediğimiz birşeydir.. Belki diyorum.. Neden belki diyorum, çünkü maddeyi sadece algılıyoruz.. Algı ise tamamen elektiriksel bişi.. Saygılar..
  12. Bunu 4. kez açıklıyorum.. Direkt muhatap ruhtur.. Konun daha iyi anlaşılması için şimdilik dış dünya ile ilgili algıları incelerken beyni ve sinirleri var kabul etmem gerektiğini daha öncedende söylemiştim.. Çünkü ruh diye girersem konunun ayrıntıları anlaşılmayacaktır.. Tek algı merkezi ruhtur.. Hüküm ve karar ruhtadır algıda ruhtadır.. Değilse yağ ve proteinlerden ibaret bir beyin neyi algılasın neyi düşünsün.. Aslında beyinde ruha algılattırılan bir algıdır.. Dikkat edin dışarlarda yada içimizde kesinlikle hiç bir şey yoktur demiyorum, ama maddeninde olmama ihtimalini konuşuyorum.. Madde yerine seri kodlar olabilir diyorum.. Tıpkı üç boyutlu PC oyunlarının kodları gibi.. Kodlar ekran kartı vasıtası ile adam, silah, ev, araba oluyor..! Saygılar..
  13. Evet görüldüğü üzere.. Gördüğümüz ev daha doğrusu zihnimizdeki ev o ev değildir.. Tamamen elektirk sinyallerini algılarız.. Bu sinyallerin o kaynaktan geldiği hiç bir şeyi değiştirmez.. Bize gönderilen seri sinyaller de olabilir.. Gerçeğe hiç bir şekilde ulaşamayız.. Saygılar..
  14. Evet görüldüğü üzere ağırlık madde için varlığını kanıtlayıcı bir kavram değildir.. Zihnimizde algıladığımız o şeyler'in gerçekten madde olduğuna bir delil yoktur.. Bir kaynaktan gönderilen seri kodlarda olabilir.. Saygılar..
  15. Karşındakine bir takım yargılar yüklemek için önce şunu anlamalısın cyrano.. Ben H.Y yi falan savunmuyorum.. Yukarda iki madde yazdım ve bu tamamen kendi yorumumdur, hiç bir kaynaktanda etkilenmiş değilim.. Ayrıca M.Ö 3-5 bin gibi, M.Ö 10 bin de çok yakın tarihtir.. Bakın şu iki madde çok önemlidir.. Ve bu iki yorum tamamen kendime aittir.. 1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir.. Şu an Gine gibi ülkelerde hala ilkel yaşayan kabileler vardır.. 2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz.. Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır.. Demir ve bakırın (eritimiş şekli ile) doğadaki azami ömürlerini araştırınız.. Taş devrinin teorik başlama tarihi M.Ö 600 bin dir.. Bilginize.. Saygılar..
  16. Maddenin yokluğunu birde şu yolla ele alacağım.. Bu tamamen kendi çıkarımımdır.. Madde basitçe neydi..? Madde ağırlığı olan kütlesi olan ve boşlukta yer kaplayandı dimi.. Şimdi ağırlığını ele alalım.. Normalde maddenin ağırlığı diye bir kavram yoktur.. Maddeye ağırlık kavramını yükleyen kütle çekiminden başka birşey değildir.. Örneğin dünyada 60 kg gelen bir insan, ay yüzeyine 6 kg gelmektedir.. Uzayda ise ağırlıksızdır.. Dev yıldızlar ve gezegenler boşlukta durmaktadırlar.. Çünkü alt üst diye bir kavram yokki bir yere düşşün.. Görüldüğü üzere maddenin ağırlığıda yoktur.. Algı olarak maddeyi zaten elektirik sinyaleiryle algılıyoruz ve hiç bir zaman maddenin aslıyla muhatap değiliz.. Saygılar..
  17. Sayın Brain her ne kadar konu dağılmasın diye mücadele etsemde, gördüğüm yanlış bilgilere müdahale etmek durumnda kalıyorum.. Böyle oluncada konu elbette dağılıyor.. Bakın iki soru soaracağım.. 1- Vahdet-i Vücut nedir..? 2- Hz. Mevlana Vahdet-i Vücut inancındamıdır, buna deliliniz nedir.. Cevabınıza göre devam edeceğim.. Şimdilik maddenin olmadığı tartışmasına girmiyorum.. Saygılar.
  18. Bakın madde yokturla, madde gibi gösterilen yada gönderilen "x" leri karıştırmayalım.. Ruhumuza gönderilen şeyler herneyse onlarda yaratılmıştır.. Belki madde vardırda.. Ama emin değiliz çünkü maddenin aslıyla asla muhatap değiliz.. Ne olup bitiyorsa bilincimizde olup bitiyor.. Şaşıracak bir durum yok..
  19. Sayın Boşig.. Ben Mevlanadan bir örnekleme yapmadım. İmam-ı Rabbaniyle, Muhyittin-i Arabiden sözler yazdım ve her ikisininde maddenin hayal olduğunu söylediklerini ıspatladım.. Ama senin bahsettiğin büyükler madde mutlak vardır demişler mi..? Aacaba maddeyi (kaim) sabit durağan varlık olarakmı öğretmişler.. Maddenin özünde tanrı vardır dedikleri sözler nelerdir.. Tamam o bunu söyledi şu bunu söyledi diyoruzda, söylenen sözlerinide yazın lütfen kaynağıyla, ki, belki siz o sözleri farklı tefsir ettiniz.. Burayada yazınki bizde bakalım görelim yorumlayalım.. Ben nasılki İmam-ı Rabbaniden Muhyiddin-i Arabiden yazdım kaynağıyla.. Acaba ne demişler madde hakkında, yada kendilerini ve eşyayı nasıl tanımlamışlar.. Allah'ı nasıl tanımlamışlar.. Birde şunu belirteyim.. Ben madde mutlak yok demiyorum.. Ama algıladığımız şeyler sadece algıdır, asıllarının ne olduğunu kimse bilemez ve bilmelerinede imkan yoktur'u ve dolayısıyla maddeyi tartışıyorum.. Çünkü herşey zihnimizde olup bitiyor, asla parfümün kendi kokusunu duymuyoruz, beyinimizdeki şeklini biliyoruz.. Şu halde; acaba oradaki şey madde mi yoksa bize sıklıkla gönderilen belli kodlar yada niteliğini bilmediğimiz birşeyler mi..? Saygılar..
  20. Sayın Brain; Bu eşleştirmeniz bir çok yönden isabetli değildir.. 1- İnaçlılar irade sahibi ve kudret sahibi bir yaratıcıyı bilirler, doğa irade sahibi olamaz, irade edecek mekanizması bütün yada tekil olarak yoktur.. 2- Doğa kitap gönderemez, hiç bir islam alimi Kur'an-ı Kerim'i reddetmez, özetle doğa kitap gönderemez.. 3- Doğa bozunuma yatkındır ve bozulur değişir mesela galaksimiz vega yıldızına doğru çok süreatli bir şekilde ilerlemektedir ve belkide bir gün çarpacak yok olacaktır. Böyle olunca yaratıcı yok olmuş olur ki, bu abestir, yaratıcı yok olmaz.. Her yönden ve her bakımdan Ateizimle diğer izmler eşleştirilemez.. Ve ayrıyeten sayın Boşig kardeşim doğru söylemektedir.. Panteizmle Fenafillah'ı karıştırıyorsunuz.. Boşig in dediği gibi bırakın kendileri, kendilerini anlatsınlar.. Bak nediyor Hz. Mevlana.. "Ben Yaşadıkça Kur'an'ın Bendesiyim Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın Yolunun Tozuyum Biri Benden Bundan Başkasını Naklederse Ondan Da Bizarım, " Saygılar..
  21. ÖNMEMLİ AÇIKLAMA..!! Belki Müslüman kardeşlerimde böyle bir konuyla ilk kez karşı karşıyalar.. Belki içinde bulundukları fiziki alemle (aslında hayal alem) doğuştan aşina ve ilişkili olduklarından bu konu çok uçuk yada garip gelebilir.. Topic konusu yaptığım " Madde Yok, Allah Var" başlığı ve içeriği hakkında, büyük islam alimlerinden İmam-ı Rabani ve Muhyittin-i Arabi nin sözlerini yazacağım.. Yorum sizindir.. İmam- Rabbani.. "Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu. Vaktaki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti(açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur). Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değil dir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat'ın (Allah'ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya..." (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 517-18) "Yukarıda şöyle bir cümle kullandım: 'Sübhan Hak'kın halkı (Allah'ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir.' Bunun manası şu demeye gelir: 'Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur." (Mektubat-ı Rabbani, 357. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 163) "Hariçte Yüce Hak'tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah'ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah'ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola..." (Mektubat-ı Rabbani, 470.Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 519) Muhyittin-i Arabi.. Biz diyoruz ki, bilmelisin ki, Hak'tan başka varlıklar, yahut alem adıyla anılan şey, Hak'ka nispetle bir şahsın gölgesi gibidir. Böyle olunca masiva, yani Allah'tan başka olan varlıklar, Allah'ın gölgesidir... Gölge şüphesiz histe mevcuttur. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 117-18) İş benim sana anlatttığım gibi olunca alem, mefhumdur. Onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise hayalin manasıdır. Yani sen kendi nefsinde zannettin ki alem zait bir şeydir. Kendi nefsi ile varolmuştur. Hak'tan hariç bir varlıktır. Halbuki kendi nefsinde böyle değildir. Görmez misin ki, gölge sahibinden peyda olmuş ve ona bitişik olduğu halde zahiri görünüşte sahibinden ayrılması imkansızdır.... Mesele sana anlattığımız gibi olunca bil ki, sen hayalsin. Bütün idrak ettiğin ve "o Hak'tan ayrıdır" yahut "o ben değilim" dediğin varlıklar da hep hayaldir. Şu varlığın hepsi de hayal içindedir. Gerçek varlık, zatı ve aynı itibarıyle ancak Allah'tır. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 120-22) Hazret-i Muhammed Aleyhisselam "insanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar" buyurmuştur. Demek ki, dünya hayatında gördüğü şeyler uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir. Yani hayaldir. (Fusus-ül Hikem, çev. Nuri Gencosman, İstanbul 1990, s. 220) "Alem için 'mevhum' sözümüz, şu manaya değildir: 'O vehmin yapması ve yontmasıdır.'... Elbette, o sözümüzün manası şudur: Sübhan Hak, alemi vehim mertebesinde yarattı... Vehim, oluşu olmayan bir zuhurdan ve vücuddan ibarettir. Bir noktanın cevelanla (hızla) dönmesinden doğan bir daire misalidir.Onun da zuhuru vardır, amma vücudu yoktur.... Bu arada, mecnunlar güruhu sofestaiyenin (felsefecilerin) kail olduğu (söylediği) mevhum ise, bir başkadır. Bunların kail oldukları (söyledikleri) vehmin icadı ve hayalin yontmasıdır. İki mana arasında çok fark vardır. (Mektubat-ı Rabbani, 480. Mektub, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 543, 545) Saygılarımla..
  22. Bunu iki kez açıkladım yamyam.. Konun mantığının bilinmesi açısından, sinirlerin ve beynin anlatım içerisinde yer alması gerekiyor.. Ve acele yok beyin ve sinirleride geçeceğiz demiştim.. Sinirler ve beyin onlarda gerçekliği örten algılardır.. Yani hepsi imtihan gereci.. Bütün herşeyin toplanıp bilindiği müşahede edildiği yer ruhtur.. Bugün değişik tekniklerle bedene ihtiyaç olmadan ruhunla bilmediğin bir yere gidebiliyorsun.. Kulağa ihtiyaç olmadan duyabiliyorsun.. Beyin ve sinirler sadece maddesel dünyada yaşadığımızın algılanmasının istenmesi ve hakkatlerin perdelenip insanların kendi çabalarıyla hiçliğin yokluğun bilinmesi, ancak ve ancak Allah'ın kudret sahibi olduğunun bilinmesidir.. Yaralanmalar ölümlerde aynıdır.. Her biri ruhun algısıdır.. Öldükten sonra ise artık dünyevi bir algı yoktur.. Herşey ayan beyan ruhun önündedir.. Sorguya çekilecek olan ise ruhtur.. Örneğin rüyada elimiz kesildi, gerçekten acı çekiyoruz, bu durum ancak uyandığımızda sona eriyor.. Ama elimizde herhangi bir kesiklik belirtisi yok.. Çünkü algı direk ruha gönderiliyor, el vasıtasıyla değil, direkt olarak gönderiliyor.. Eğer el vasıtası ile gönderilse aynı sinyallerin aynı oranda ruha iletimi için elin kesilmesi gerekiyor.. İşte bize gönderilen seri algılar elin kesilme anının sinyali, elden akan kanın görülme sinyali gibi sinyallerdir.. Su örneği vermişsin.. Suyu içmendeki hislerde, yutmandaki hislerde hepsi algıdır, hatta vücuda faydasıda algıdır.. Düzenin bu şekilde işlemesi murad edilmiştir.. Söylemek istediğim tek vurgu algıladılarımızın aslını asla bilemeyecek olmamızdır.. Belkide hepsi Pc ye gelen veriler gibi, veri halinde geliyor.. Saygılar..
  23. Sadece şunu söylüyorum.. 1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir.. 2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz.. Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır.. Saygılar..
  24. Kişilerle işim olmaz.. Ona kalırsan bende senin kaynaklarını aynı şekilde suçlarım.. Şahıs değil kaynağın içeriği önemlidir.. Şahıslar beni ilgilendirmiyor, neler yaptığıda beni ilgilendirmiyor, düşmanım bir araştırması dahi olsa "düşmanımdır bu kaynağına bakmam onun" demem, gider okurum, mantıklıysa alırım değilse bırakırım.. Kaynak yok diyorsun.. Verdiğim kaynağı kabul etmiyorsan o benim sorunum değildir.. Bende senin kaynaklarını kabul etmem olur biter.. Bir önceki verdiğim kaynak burası içinde geçerlidir.. Çünkü aynı konuyu tartışıyoruz.. Saygılar..
  25. kralx

    En Dayanılmaz Sesler..

    EN DAYANILMAZ SESLER Dünyanın en rahatsız edici sesleri bir milyon kişinin katıldığı interaktif bir araştırmayla belirlendi. Araştırmada, insanların en çok kusma sesine tahammül edemedikleri ortaya çıktı. İngİliz akustik profesörü Trevor Cox www.sound101.org adlı sitesine 34 farklı rahatsız edici ses koydu ve ziyaretçilerinden hangisinden rahatsız olduklarını belirtmelerini istedi. "Bilimsel açıdan neden bazı seslerin bize daha rahatsız edici geldiğini izah edemiyoruz" diyen Prof. Cox, araştırmanın amacını, "Rahatsız olduğumuz sesleri belirlersek mühendisler bu sesleri hayatımızdan çıkarmanın yollarını arayabilirler" sözleriyle açıkladı. İnternetteki oylamada kusma sesi 1.1 milyon oyla en nefret edilen ses olarak ilk sırayı aldı. Bebek ağlaması 2., hareket halindeki trenin raylar üzerinde çıkardığı sürtünme sesi ve gıcırtı 3. oldu. ****** sesler arasında gösterilen diş oyma makinesinin çıkardığı ses ise insanların yaş durumuna göre değişen oranlarda tiksinti verici bulundu. Çoğu insanı ürperten, tırnakların karatahtaya sürtünmesiyle oluşan gıcırtı sesi 16. sırada yer aldı.(ilginchaber)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.