Zıplanacak içerik

hanif_42

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

hanif_42 tarafından postalanan herşey

  1. Sayın yam_yam : Galiba tam anlaşılmadım sanırım. Verdiğiniz ayetleri bilmekteyim ve onlara vakıfım. Anlaşılmadığımın gerekçeside sanırım kendi yazdıklarınızı ve sorduğum soruyu dikkatlice incelememişsiniz. Tekrar soruyorum Bu sonuçlara nerden ve nasıl ulaşabiliyorsunuz...Yeryüzündeki her canlı şeyi diye biliyorum ki ayette te o şekilde geçmektedir... '' Küfredenler, gökler ve yer bitişikken onları ayırdığımızı ve Her canlı şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmezler mi? Hala inanmıyorar mı?.'' 21 Enbiya 30 Birde Göğün sudan ayrılması hadisesi yukarıdaki ayette gök ve yer ifade ediliyor..Göğün sudan ayrılışı nerde lütfedip gösterirseniz minnettar olurum...
  2. Sayın yam_yam şu kur an dan alıntıladığınız aşşağıda göstereceğim ayetin sure ve ayet numarasını lütfen verirmisiniz. Akabinde inş değerlendirmelerde bulunacağım...
  3. Konu başlığı Ahlak nedir?¿ Dini bir argüman (kavram) Dinsel (islam)bir bigliyi din dışında tahvil edip irdelediğinizden ve kalıntılarını dini bir bulgu olmasına rağmen değerlendirdiğinizin farkındamısınız...Bilimsel kimlik; Hayır sanırım kendinizi yalanlıyorsunuz.....Bilgiden hareketle bu davranış sergilenmez....Sergilenemez...İhtiyacınız Ahlak kavramına denk gelecek ve dini bir ıstılah kavram ve kelime olmayan bir kavram....Bakın bakalım arayıpta bulabilecekmisiniz....not : etik kelimesi ahlak kavramını karşılamamaktadır....
  4. Özür dileyerek eksik bıraktığım organik ve duygusal bağla ilgili.. Ayetleri yukarıdaki yazımda sıraladım...Kur an ı Kerim de duygusal bağdan hareketle herhangi bir menetme yada meşru kılma gibi ailesel hukuku buna binaen kurma işlevi söz konusu değidlir. Kaldı ki duygusal bağ bile kendi içinde problemli bir alandır nasıl olabilirde ondan hareketle bir men etme yada meşru kılma olasılığı olabilsinki. Birini sevmez iseniz onula herhangi bir ilişiğiniz olamaz olsa bile kerhendir...Evlilik gibi önemli bir müesseseyi nasıl olabilirde sırf bu bağ üzerine kurup yıkabileseniz..Akside olabilir birini seversiniz akrabalığınız olmadığı halde onunla bu duygusal yönden evlenemiyecekmisiniz...Aklediyor olmanız sevindirici sayın yamyam velakin sıkıntılı bir haliniz var gözüken o ki doğru akletmeyi beceremiyorsunuz....
  5. Biismillahirrahmanirrahim Sayın demirefe bilmiyordur tesbitler doğru kullanldığında tesbit olur yanlış kullanıldığında itham gerçi ilk iki maddeyle ilişkim yok sadece alıntının eksik kalmaması için alıntıladım... Şimdi irdeliyelim '' Ne kadar bilgi yoksunusun o kadar acizsin '' Ekleyerek '' ne kadar doğru bilip doğru ifadelendirip yalancılardan değilsin '' bununlada tamamlayalım... Şimdi sayın yamyam ne demiş bir anımsayıp ordan hareketle doğrunun tesbitini yapalım.. '' Biz sana da vahyettik. Nuh a, ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi. Ve vahyettik, İbrahim e, ve İsmail e, ve İshak a, ve Yakub a ve torunlarına ve İsa ya, Ve Eyyub a, Ve Yunus a, Ve Harun a, ve Süleyman a, Davud a da zeburu verdik.'' '' Senden önceki peygamberlerin kıssalarından sana anlattıklarımızda var sana anlatmadığımız peygamberlerde var. Ve Allah Musa yla kelamla konuştu.'' 4 Nisa 163-164 Sayın yamyam hiyeraşinin nasıl işlediği hakkında belki bu iki ayet sizi belki bir fikir sahibi yapar. Kısaca anlamı Rabbimizin insanı sürekli vahiyle uyarmasıdır...Bunun anlamı şu anda mevcut elimizdeki Kur an ı Kerim le sizin bahsettiğiniz kavimlerin yada o kavimlerin ellerindeki bilginin benzerlik olma olasılığının yüksek olması ( ki bu bile devşirme için yeterli kanıt değildir) na işaret eder. Yine devşirme olabilmesi için birebir öğretisiyle örtüşüyor olması gereklidir içinde çok nüans farklılıkları olması hasebiyle...Ama gerek gösterdiğiniz kaynaklar gerekse alıntıladığınız yazıların tümü Kur an daki öğretiyle uyuşmadığı gibi onun bilgisinin benzeride değildir. Bunu en kestirme anlıyabileceğiniz alan gerek tevratın gerekse sümerlerin gerekse ismi zikredilen yada zikredilmeyen tüm kavimlerin bilgilerinin tasavvurlarını irdelemek olacak. Bir örnek olarak Eski ahitte (haşa) Tanrıya bir tecsim bir mekan bir alan tahsis edilir ve görülebileceğine (musa a.s onu gördüğüne) dair beyanatlar vardır. SÜmerlerde de benzer belli başlı yaklaşımlar vardır ve onlar için sadece bir İlah değil bir den çok İlah vardır. Gerekse eski ahitte verilen bilgiler '' O yarattıklarından münezzehtir '' '' O yarattığı hiç bir şeye benzemez '' '' De ki O Allah ahaddir''gerekse sümerlerin çoklu ilah sistemi '' İlah yoktur ancak Allah ''örtüşmemektedir...Dolayısıyla devşirme dediğiniz olay ancak bir iki maddeyle benzer olarak gördüğünüz ibarelerden söz konusudur. İddanız Mesnetsizdir.... Kur an ı Kerimin zariyet suresindeki ayetindeki ifadenin karşılığı olarak genişleticiyiz anlamını verebilmek için yeni yeni türkçe öğrenmeye başlamış biri olması gerektiğini ve hatalı çevrildiğini dolayısıyla evrenin genişlediği anlamına gelecek Kur an da herhangi bir ifadenin olmadığını söylüyorsunuz..( Bu kadar kesin ifadeler kullandığınıza göre Kur an ı dehşet biliyor olmalısınız yinede incelemek fırsatı buldum) V s A Kelimenin kökü bu üç harf... '' ......Hem ona malca bir genişlik ( seaten) verilmiş değil.....'' 2 Bakara 247 '' ......O'nun kürsüsü semalardan ve arzdan geniştir(vesia)......'' 2 Bakara 255 '' ......Muhakkak ki Allah ilmi geniş (vesiun) olandır.....'' 2 Bakara 123 '' ......O'nları mütealandırın, imkanı geniş (musia) olan kudretine göre....'' 2 Bakara 236 '' ......Eğer seni yalanlarlarsa, De ki: Sizin Râbbiniz geniş (vesiaten) rahmet sahibidir...'' 6 En'am 147 '' ......Râbbim dilemedikçe bana bir şey yapamazlar. Râbbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır (vesia)...'' 6 En'am 80 Bu ve benzeri ayetlerdeki kelimenin kullanımın müteşabih olduğu ve örnek olarak '' İşyerinin işlerliliğini genişlettim'' tipi bir kullanımı söz konusudur...Devamla '' ......Kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde dolaşacak çok genişlik (vesaaten)bulur...'' 4 Nisa 100 '' ......''Bizler yeryüzünde zayıf kimselerdik derler''.Melekler : Allah'ın arzı geniş (vesiaten) değilmiydi? İçerisinde hicret etseydiniz derler..'' 4 Nisa 97 Son iki ayettede muhkem şekilde kelime kullanılmış.VSA Kelimesinin çok boyutlu ve kuşatıcı şekilde bir kullanımı sözkonusudur Kur an ı kerimde içine aldığı kuşatan ve ondan geniş olan onun üstü bir anlam taşıyan bir kelimedir..Ve zariyat suresindeki ayet '' Sema ki onu kuvvetle bina ettik ve gerçekten biz genişlik (muvsiun) vereniz.'' ifadesi sizin kabul yada retetmenize bağlı kalmadan direk genişlemeden bahseder. Anlaşılan şeylerden biride sizin Kur an ı Kerimden yana fazla bir bilginiz olmadığıdır.. Bu ifadeler Kur an ı Kerimde varolan hukuksal mevzulara ilşkin beyanımı eleştiren cümleler. Hukuksal mevzularla iglili sadece başlıkları vermiştim. Anlaşılan sayın yamyam kendi tesbitleri doğrultusunda kitapta içeriği doldurulabilecek bir vasfa haiz olmadığı yönünde...Bunu gerek Ahzab suresindeki evlatlıklar la ilgili ve kendisinin Ahzab suresi 37. ayeti hatırlayalım '' O vakit kendisine hem Allah'ın hem de senin nimet verdiğin zata diyordun : ''zevceni nikahında tut, ve Allah tan sakın.'' Ve nefsinde Allah ın açığa vuracağı şeyi gizliyordun. Ve insanlardan korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkulmaya daha layıktır. Vaktaki zeyd zevcesini boşayıp neticeye varınca. Onu biz sana zevce yaptık. Ta ki evlatlıkların kendileriyle ilişiğini kestiği, boşadığı zevceleri nikahlama hususunda mümilere bir darlık ve günah olmasın. Ve Allah ın emri yerine getirildi.'' Bu evlatlıklarla ilgili mesele diğer taraftan evlatlık hukuna göz atarsak.Evlatlık evlat mıdır...aynı surenin 4. ayetinde cevab bizi bekliyor '' Ve Allah bir kişinin içinde iki kalp yaratmamıştır. Kendilerini zıhar yaptığınız kadınlarınızıda analarınız yapmamıştır. Ve evlatlıklarınızıda oğullarınız yerinde tutmamıştır. Bu sadece sizin ağzılarınızdan çıkan çirkin bir sözdür. Allah ise hakkı söyler ve doğru yola hidayet eder.'' Bu da ahzab suresinin 4. ayetinde evlatlık hukukuyla ilgili verilen beyan..Çünkü sayın yamyama göre evlat=evlatlık oysa kur an ı kerime göre böyle değil. Yine aynı surenin 5. ayetine bakarsak, '' Onları babalarının adı ile çağırın.......'' görüyormusun sayın yamyam babalılıklarının değil sanırım tesbitlerde doğru değerlendirmeyi gözardı ediyoruz sayın demirefe.Bir olgu doğru değerlendirildiğinde tesbit sayılır. Yanlış değerlendirilme lağvetme itham ve insanları yanlış bilgilendirmeyle yanlışa sürükleme tesbit değil sadece suistimaldir.... Duygusal bağ ile organik bağ. Aile hukunu belirleyen en önemli iki faktör ve belirleyici unsur....Kur an ı Kerim de özel hukuka giren aile hukuna binaen 2/221,2/226-227-228-229-230-231-232-233-234-235-236-237-240,33/4-49,60/10-11,4/127-128-129-130-3-4-22-23-24-25-26-27-228-29-30-35,65/1-2-3-4-5-6-7,24/32-33 ve 5 sure 5. ayetler gerek evlilik evlenilecekler evlenilmeyecekler boşanmalar vs hukuna ayrılmış bölümlerdir...Sizi temin ederimki yeryüzünde bu kadar kapsamlı bir aile hukuku söz konusu bile değidir.Kaldı ki sizin elinizde sizin meşruluğunuzu gösterecek herhangi bir belgede sözkonusu değildir.. Kur an ı Kerimin evrensel insan hakları beyannemesiyle ilgili yaptığınız eleştiriyide okudum. Özellikle bilginin bu forumda katledilmesine bu bilginin doğru olarak verilmemesine alakasız konuların alakalıymış gibi gösterilmesine. Kur an sistematiği hakkında fikir sahibi olmamasına rağmen hezayan yapılmasına müsade eden forum moderatörlerine sitemlerimi iletirim... Siz Kur an ı kerimde ki insan hukukunu bilmeden müşrik kafir hukukuna binaen evrensel ilkelerle kıyaslayarak Kur an a insanları hasım etme sevdalısı birisiniz...Kaldı ki bu beyanname bir yaptırımı olmayan sadece bir temenni bağlamında kalan bir kaç maddeden ibarettir. Oysa Kur an ı Kerim insanı kayıt altına alan yapıp ettikleriyle yüzleştirerek hesaba çekileceğini beyan eden ve bu hesaptan dolayı sorumlu tutulacağı ebedi cennet ve cehennemle muhatap alan bir kitaptır..İkinci yazınızla ilgili cerilecek zaten fazla bir şey yok çoğunu yazmış bulunmaktayım.ikinci yazıda benim meramım sizinde vakıf olduğunuz üzere doğrunun yanlışın iyinin ve kötünün değişmez olduğuna dairdi. Oysa siz bu yazıları bile bağlamından çıkarıp başka alanda değerlendirdiniz...Ve peygamberler le ilgili orada traji komik bir olay söz konusu değil akrabalık olduğu gibi herhangi bir akrabalık bağıda bulunmayabilir...Evet sayın demirefe Sizinle ilgili tesbitlerim forumdadır ve bu alıntıladığım cümleden ne kadar bilimsel bir kimliğiniz olduğu artık oldukça gözükmektedir...Yapılan hezeyanları referans olarak alıyorsanız sizin tercihiniz..Size tavsiyem insanların yazılarınızı okuyup sizin hakkınızda fikir sahibi olduğudur....
  6. Kesin konuşuyorsun kati olarak insanların türeme şeklinin ensest olduğunu vurguluyorsun...Ve evrimsel türemeden bahsediyorsun (sanırım evrime yaklaşımda yeni bir metodsal şekil) Kur an ı bilmiyor ve Allah ın kudretini küçümsüyorsun...
  7. Kur an da ensest ilişkiyle ilgili bir bulgumu var?¿ Varsa neden göremiyor(um)uz?¿ Yoksa bu tesbit bir iftira mı? '' İnsanlar dan kimi var ki, Boş sözü Allah ın yolundan saptırmak için satın alır. Hiç bir ilme dayanmadan. Ve onu eğlence edinir. Onlar için (muhin) alçatıcı azap vardır. '' 31 Lokman 6 '' En zalim kim olabilir , Allah a yalan isnat edipte iftirada bulunandan. Ya da ayetlerini tekzib (yalanlayan) dan. Şüphesiz mücrimler felaha eremezler. '' 10 Yunus 17
  8. Dünya kelimesinin kavram karşılığı ve kelimenin kökü hakkında daha detaylı bir bilgi verebilmek için ve bununla irtibatlı olan Dİn kavramı halife kavramı yine dünyanın arz yerküre kavramlarının tam karşılığı için Kur an dan araştırma yapmam gerekecek. Özellikle kavram karşılığını sizin araştımanızı ve bir sonuç elde etmenizi istirham edeceğim. Çünkü Burda Kur an bağlamında yazacağım hiç bir şey beğenilmediği gibi kabulde görmeyecektir...Bazen sonuçları insanların bizatihi kendileri tesbit etmeleri daha anlaşılırdır...Selamlar
  9. '' Din olmadan öncede ahlak vardi...'' Topiğin başlığı. Hiç başlığı incelemeyi düşündünüzmü. Kendi yapısı içinde...Belliki incelenmemiş. Ahlak kelimesi arapça orjin bir kelimedir. Kavramsal karşılığı Allah ın hidayeti üzerinde hareket etmesidir ki fıtratla ilişkilendirilmiştir. Şimdi ''Dİn olmadan önce ahlak vardı'' Arapça bir kelimeyi Kur an i bir kavramı kendi sitemi dışında değerlendirdiğinizin farkındamısınız? Bilimsel kimlik mi sanırım ahlak sal sorunları var....
  10. Umarım din kavramı hakkında bilgi sahibisiniz... Daha öncede sormuşluğum vardır Dünya kelimesinin kavram karşılığının ne olduğuna dair. Umarım sizi tatminkar eden cevaplar yazmışlardır...Ve yine umarimki geçen diyalogları okumuşsunuzdur.
  11. Bilim mi varsayımlar mı?? Kendisi varsayım üretmekten öteye gidemeyen ve bizatihi kendisi teori olanın doğru ve yanlışı ayıredebilmek gibi vasfımı var....***
  12. Sayın dipnot türkçe diliyle ve anlaşılır yazıyorum Diye beyanat verip olayı tarafımdan olağan bir şeymiş gibi verdiğimi Bu satırlarımdan anlıyor ve Bu ifadelerime rağmen bunun kur an ın peygambere bir istisnasıdır demişsiniz..Lütfen makul olun. İnsanları itham altında bırakmak doğru bir davranış değildir.......Peki bunun karşılığının size yansıyan tarafını lütfen bizlere gösterin. Tşk ederim
  13. Biismillahirrahmanirrahim Sevgili gecekuşu Diye açtığınız bu başlık.Sizlerin Allah ı ne kadar hayatınızdan uzak tutmak amaçlı olduğunuzu gösteriyor. O kadar düşünmüyorsunuz ki ne siz nede benzerleriniz mesainizin nerdeyse tümünü O nun varlığını gönderdiği elçileri ve vahyi eleştirmekten sizi alı koymamaktadır. Perhize giren adam misali sormuşlar ona bu ne perhiz bu ne lahana salatası )))))
  14. Biismillahirrahmanirrahim '' Şayet Kulumaz indirmiş olduğumuzdan şüphe içindeyseniz. Ona benzer bir sure getirin (verin) Ve ALlah tan başka şahitlerinizide davet ediniz. Eğer siz sadıklardansanız.'' bakara 23 '' Yoksa o nu uydurdumu diyorlar, De ki : Hemen onun misli bir sure getirin (verin), Allah ta nbaşka gücünüzün yettiği kimseleride çağırın. Eğer siz doğru söyleyenlerdenseniz.'' Dini tanımlamanın akabinde Peygamberin getirdiği prensiplerin devşirme olduklarını beyan etmişsiniz. Ve bunları uygulayan toplulukları çağdaş olmamakla nitelemişsiniz. Anlaşılan burdan hareketle Kur an ı Kerim in beşer sözü olduğu çağdışı olan topluluklardan derlendiğini açık ve net olarak ortaya koyduğunuzu ifadelerinizden anlamaktayım. Devamla Bu devşirmenin gerçekliliğini göstermek için hammurabi kanunlarında var olan oğulun babayı darbetmesinin karşılığı benzer bir uygulamadır demişsiniz. Bu sanırım Evde yemek pişiren bir annenin onunla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir trafik suçundan sorumlu tutlması gibi birşedir...Yani evde işleri yüzünden sorumlu tutulan bir eşe trafik cezası uygulamaktır..Muhakemeniz bu yöndedir... Şimdi Karşı karşıya kaldığınız hor gördüğünüz!!! Kitabın muhtevası hakkında size bir kaç ip ucu vereyim. İlki ve en önemlisi Verdiği herhangi bir kelimenin anlamlandırılmasını insana bırakmayıp bizatihi kendi içerisinde kelimeye anlam yükleyip onu pratikten örneklendirir...Doğru kavramı örnek olarak ne anlama geldiği muhtevasının ne olduğunu nerde kullanıldığını neler hakkında ve nasıl kullanıldığını pratikten örneklendirerek verir ve bu verdiği bilgiler birbirleriyle çelişmez...Gerçektirler...Bu muhtevada ve bu şekilde Kur an ı kerimi bir kenara alın herhangi bir belge herhangi bir sure yeryüzünde mevcut değildir... Kaldıki yapabiliyorsanız buyrun istediğiniz kadar zaman ve istediğiniz kadar döküman...Ama bir sıkıntınız var daha doğruyu tesbit edemiyorsunuz..... Kur an ın toplumsal bir düzen sosyal bir hukuk getirme noktasında yetersizliğini ilan etmişsiniz Kısaca başlıklar olarak vereyim Kur an i Kerim de ki hukuksal zemini göstermek açısından. 1- Aile hayatı a) Ana-Baba Karı-Koca c) Çocuklar d) Sütanneliği-Sütkardeşliği e) Akrabalık-Akrabalar f) Evlat edinme g)Kardeş akdi h)Yetimler ve Vesayet 2- Kamu hukuku aa) Cezaların şahsiliği, ab) cezalar- Adam öldürme müesser fiiller, zina, hırsızlık, iftira, zina iftirası, terör 3 Özel hukuk Evlenme-Boşanma hukuku, Miras -vasiyet hukuku 4- İktisadi hukuk Alış veriş hukuku, anlaşmalar hukuku, borçlanma hukuku ve rehin hukuku 5- Gayri meşru iktisadi davranışlar hukuku Aldatma, gasp ve hırsızlık, Tefecilik 6- Temel hak ve özgürlükler a) İnanç ve düşünce hürriyeti yaşama hakkı c) Aklın ve insanın korunması hukuku d)neslin ve iffetin korunması hukuku e) mülikyet hakkı 7- Diğer topluluklarla ilgili hukuk a) Barışın esas oluşu, Savaşı zorunlu kılan nedenler c)savaş hukuku ( enfal hukuku ganimet hukuku esirler hukuku vs) d) antlaşmalar e)sığınma talebinde bulunulanlar Bunlar sadece konu başlıkları sayın yam_yam..Yetersizlik olayını iyice irdelemenizde fayda var... '' Andolsun biz bu Kur an da insanlara ibret olacak her türlü emsali sarfettik. İnsan ise ekseri herşeyde cedelleşir (tartışır). '' 17 Kehf 54 Evet sayın yamyam istisnada bırakmamışsınız bununla birlikte tartışılmaz olan Kitapta evrenle ilgili ve insanın yaratılışıyla ilgili verilen bilgilerin devşirme olduğundan dem vurmuşsunuz ve bu bilgilerin devşirme olduğunu.... Öyle olmadığını benim kadar sizde biliyorsunuz sayın yamyam yinede ayetleri bir inceleyelim... Evrenin varlığa gelmesiyle ilgili '' İnkar edenler, ıgökler ve yer bitişikken onları birbirinden söktük ve her vanlı şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı. '' 21 Enbiya 30 '' Sema ki onu kuvvetle bina ettik, Ve onu genişletmekteyiz'' 51 Zariyat 47 Şimdi bu ayettlerden hareketle Kur anın meşruluğunu devşirme olmadığını nasıl anlarsın ona bakalım.. Gökler genişliyor doğrudur...Büyük patlama meşhur teori...Şayet Kur an devşirme olsaydı sayın yamyam enbiya suresinde olduğu gibi olayın sökülme değil eski ahitten alınma bir büyük patlama olacağı aşikardı....Dikkat et sayın yamyam patlama demiyor sökülmeden bahsediyor yukarıda ki çeviride ayırma orjinal arapçada (fattakna-söktük) . Devamla evren genişliyor bu kesin olan bir şeydir ve gerçektir neden çünkü bu olayı Kur an teyit ediyor...Burda bir soru ve sizler için sorun olan bir şey var...Şayet evren genişliyorsa Genişlediği alanı nerden alıyor?¿ Bu sorunun cevabını sana ve tüm insanlığa Kur an dışında cevaplaya bilecek herhangi bir bulgu herhangi bir metin yeryüzünde sözkonusu bile değil...Devşirme dediğin kitap...Devamla gerek inşikak gerekse zilzal vb surelerde verilen kıyamet sahneleriyle ilgili beyanları salt genişlemeyi tersine çevirip düşünün bakın gök bakır sarısı oluyormu enerji yoğunluğundan ve denizler o sıcaklıktan dolayı kaynıyorlar mı!! Siz akletmezmisiniz... Bunlarla ilgili sanırım douyurucu bir cevap tarafımdan sizlere iletildi sayın yamyam ve dediğiniz gibi geriye kalanın da '' De ki : Ey Mülkün sahibi olan Allah ım. Dilediğine mülkü verir, dilediğinden o nu alırsın. Dilediğini aziz eder dilediğini zelil kılarsın. İyilikler senin elindedir, Senin herşeye gücün yeter. Geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diri çıkarırsın diriden ölü çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın.'' 3 Ali İmran 26-27 sadece Elhamdülillah olduğudur...Allah ayetlerini nefislerimizde gösterendir. Ve bu gerçektir. Özellikle sizden istirhamım olan mesnet talebim ki bu mesnedin keyfi olmayacağı bir belgeye dayanacağıydı. Ordan hareketle Evlatlıkların eşleriyle ilgili hukutan dem vurarak peygamberi ( ki onu tenzih ederiz) şehvet düşkünü ilan etmeniz...özellikle bundan önceki yazımı dikkatlice okumanızı tavsiye ederim. Kur an ı Kerimde evlat ile evlatlıklar sınıflandırlmış evlatlık edinenlerin kendi sülbü olamayacağına ve yine bu evlatlıkların kendi özbabalarına istinaden çağırılmaları emredilmiştir. Evlenilecekler listesi Kur an ı Kerimde verildiği gibi evlenilmeyecekler listeside veriliyor ve özellikle cariye türü ve o türe yüklenilen anlamda herhangi bir olgunun olmadığını daha öncede beyan etmiştim. Nikah akdinin şart olduğu nikah akdi dışında cinsel temasın zinayla adlandırılacağınıda beyan etmek isterim. Sizden talebim basit olarak bana evlatlıklar hukukunuzu getirmeniz.. Sistem olarak yukarıda yetersiz olarak eleştirdiğiniz öyle olmadığını gördüğümüz Kur an ı Kerimde beğenin beğenmeyin bu sorunun cevabı verilmektedir. Peki bu soruya sizin belgeli mesnediniz nedir Keyfi bağlamda olmayıp bir gerçek üzerinde hareket eden. Doğru ya unutmuşum sizin gerçek, batıl Doğru yanlış gibi bir kaygınız yoktu...Çünkü Evlat ve evlatlığın aynı şey olduğunu vurguluyorsunuz. Farklı iki şeyi aynıymış gibi değerlendiriyor ve o şekilde hareket ediyorsunuz. Kur an ı Kerimde baba nın oğul un tanımına hiç bakmadan...Sizin yaptığınız Elma=1 muhakeme bundan ibarettir..Oysa soyut olarak bir vardır ve somut olarak elma ikisi farklıdır. tıpkı evlat ile evlatlık arasındaki fark kadar... Bir soru size sayın yamyam Bundan 10 yıl önce bir insanı taammüden öldürmek doğru bir davranışmıydı..Yada bundan 1000 yıl önce, dahada genişletelim bundan milyarlar yıl önce bu doğru bir hareketmiydi... Değildi doğru. ve yine tersinden hareketle bundan bir milyar yıl sonra taammüden bir insanı öldürmek sizce doğrumudur. Yine hayır. Ama gerek bu alıntıda gerekse bu satırlarınızdan anladığım doğruların iyilerin kötülerin dolayısıyla kötülüklerin yanlışların ve batılların değişebileceğine yönelik ifadeler...Dahada basitleştirelim. Kendi gözünüzü hiç bir sebep yokken kör etmeniz doğru bir davranışmıdır...Değildir...Şimdi Talibanı modern dünyanın canavarı olarak nitelemişsiniz.. Kendinizce bir gerekçeniz olmalıdır bilemiyorum.Hayat içinde insani duruşlar çok şekilli ve çok çeşitlidir..olaya yaklaşımları olayı algılamaları değerlendirmeleri ve buna tepki vermeleri seviye olarak duruş olarak farklılık arzeder...Yeryüzünde zulüm üzerine haksızca yapılanları şiddetle kınamaktayım...Bu kimlikle alakalı olmayan bir durumdur. Bu ister talibandan gelsin isterse devrimci bilmem ne olsun isterse çinin mao su olsun. farketmez yanlış herzaman yanlıştır zulüm herzaman için zulümdür işte bunlar değişmez sayın yamyam. Arzu ederdim ki Doğru türkmenlere yapılanın kınanmasıydı... Çünkü orda yapılan bizatihi zulüm....Ve buna duyarsız kaldığınız gibi bana taliban örneğini verdiniz bin ladenin amerikan güdümlü olduğunu sağır sultanın duyduğunu bile bile...Ahlakla ilgili aslında yazılacak çok şey var söz fazla uzadığından sadece Kur an ı kerimde Mümininırzını korumasını hakkı olmayan şeye el uzatmamasını adil davranmasını ahitleştiği zaman ahdini yerine getirmesi verdiği sözü tutması ölçüp tarttığı zaman doğru ölçüp tartması konu başlığı olarak verebilirim. Bilemiyorum siz bunların neresindesiniz....Diğer taraftan gerek sizin gerekse sayın dipnotun Peygamberin 9 yaşında ki bir kızla zifaf yaptığını beyan etmeniz tarafımdan üzüntüyle karşılanmıştır. Bunun sebebi Evlenmek şartlarından bir taneside kadının kendi malını idare edebilmesi için akıl buluğ yaşında olmasının altının Kur an ı kerim tarafından emredilmesi ve yine olacaksa bir nikah bunun velinin gözetiminde yapılmasının istenmesi...Bu olabilecek bir şey değildir ....Bu sadece hurafelerin peygambere bir isnadıdır ve bu bilgi vahyi bir bilgi değildir...Peygamberi tenzih ederim. Son bir paragraf İslam diniyle ilgili insanın varlığından bu güne peygamberler ardısıra gelmişlerdir...Ve peygamber olabilmesi için bir beşerin bir nebe(haberle) gelmesi gerekir. Dolayısıyla insanlığın her türlü coğrafyasında vahiyden emareler vardır...Benzerlikler olağandır...Doğruluklarını ancak kendi sistemsel bütünlükleri içerisinde değerlendirdiğinizde karşınıza çıkar.Basitçe yapacağınız şey şudur. Kitapta günden mi bahsediyor...O kitaba göre gün nedir..Tutarı bir tarafı var ve çelişmiyorsa işte o gerçek bir haberdir...Enteresan olan şey ise bu vasıfta çu an Kur an dan başka elde bilginin bulunmamasıdır..Sizcede ilginç değilmidir sayın yamyam bu bile kitabın devşirme olmadığına dair yeterli bir kanıtmıdır..Evet öyledir sayın yam_yam öyle olmasaydı emsali bir çok nüsha olurdu. Ama ne siz nede bir başkası bunu yapabilecek çapta değildir...Acziyet sayın yam_yam
  15. Biismillahirrahmanirrahim Evvela hoşgeldin yamyam Çok hassas aynı zamanda çok şiddetli eleştirilen ki bu eleştiri peygamber bizatihi yaşandığı zamanla orantılı bir alana vurgu yaptın. Peygamber dini şurdan burdan devşirerek yazıp ortaya koymuştur. Bu noktayı inşallah değerlendireceğiz ve bakalım nasıl bir sonuç bizi bekliyor göreceğiz. Evvela bu tip ithamı sizler tarafından beklenilmez olması gerekmektedir sebebi şundandır...Bilgiden hareket ettiğinizi söylüyor ve o şekilde davrandığınızı beyan ediyorsunuz... Hayata bakalım ve bunu incelemek için yeryüzü buna müsait... Yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında gerek peygamberin yaşadığı alanla ilgili tarihsel veriler gerekse şu an için Kur an i standartların uygulandığı bir alan var mıdır??? Hayır yoktur bana gösteremessiniz çünkü olsaydı elbette haberimiz olurdu tümümüzün.. Arap ülkelerini söylüyorsanız adamlık dini üzereler o ayrı mesele...Fıkıhlarını incelediğinizde sünni şii vahhabi vesaire salt İslam adı alan dayanağı Kur an olan bir alan sözkonusu değildir. Ne peygamber dönemi için neden şu an...Dolayısıyla peygamberin bu husuta sağdan soldan devşirme yapacak durumda olması sözkonusu değildir. Bu ithamın özellikle sizin tarafından gelmesi aslında sizin bilimsel kimliğinize karşı derin bir şüphe uyandırdığı gibi aynı zamanda bu kimliğ hükümsüz kılmaktadır...Devamla Buda enteresan bir yaklaşım. Yine bilgi üzerinde hareket ettiğinize dair şaibeli bir yaklaşım... Kur an ı Kerimi inceleyen herhangi bir vatandaş şunu çok rahat bilirki kendine has bir mekanizması ve bu mekanizma insanlığın başlangıncından bu yana süregelen hukuksal bir mevzuatı içerir..İnsani uygulamaların bu noktada belirleyici olmaması Dini Allah a has kılmamalarıyla orantılı bir yaklaşımdır...Din kavram karşılığı dünya görüşü ve bu görüşün doğrultusunda yaşanan hayat pratiğinin hukuksal mevzuatıyla beraber ilkelerini belirleyen unsurların toplamıdır. Anlamı şayet marksist bir hayat tasavvurunuz varsa dininiz marksizmdir. Peygamberiniz marks ilah olarak addettiğiniz ise tabiiatın bizatihi kendisidir. En büyük yanılgınızda zaten dini anlamlandırmada herşeyde olduğu gibi gerek kelimeyi gerekse kavramı yanlış tasavvur edip kendi bağlamında değerlendirmemenizden kaynaklanmaktadır..Bana inanmıyor güvenmiyor olabilirsiniz bu doğaldir ama kendimi sizinle teyit edeceğim yukarıda verdiğim tanımlamalarla ilişkili. Dünya kelimesinin tam kavram karşılığını bulun o zaman ne dediğimi daha iyi anlarsınız ki Dünya arapça köklü bir kelime araştırmanızda gerekli olabilir diye... Dolayısıyla insanlığın başlangıcından bu yana kendine ait doğru bir alanda hukuksal mevzu olduğu gibi muhataplarını en iyi şekilde ahlaklandırmaktadır ki ahlaksızlığın ne olduğunu benden daha iyi bilirsiniz... İşte tamda burada hukuksal bir alana işaret ediyor ve olayı kınıyorsunuz...Olasıdır beğenmeyebilirsiniz. Şuna benzer ben mesela bulgur pilavını sevmem dolayısıyla yememde...Ama bu bulgur pilavının helalliğine dair herhangi bir leke sürmez....Özellikle hukuksal mevzularla ilgili dini bilgiler fertlerin kişisel beğenilerine sunulmuş alanlar değildir...O nu geçelim fertlerin bu ve benzeri durumlarda ilke belirleyici yada unsur koyucu bağlamında bulunmaları şiddetle kınamaktadır Kur an i kerimde... Şimdi isterdimki bu yukarıda eleştirilen bağlamla ilgili muhatabın bir ön bilgisi olsun ve keyfi hareketle değil bir bilgi üzerinden konuyu münazara edelim...Evlatlıklarla ilgili hukuk Kur an i Kerim de var beğenelim beğenmeyelim durum budur. Keyfi bir alan değil bizimki. Peki ya siz bu ve benzeri durumların meşru yada gayri meşru ilan edilebileceklerine dair herhangi bir belge yada herhangi bir mesnet getirebilirmisiniz Keyfi alanda olmayan... Hayır getiremessiniz sayın yamyam..Sizin iddia ettiğiniz şeyi yazıp olayı kıyaslayalım bakalım manzara nedir.... Sizin için aslı gerçek maddedir...Dolayısıyla bu gerçekliğiniz teoriler bazında sürekli değişken olup kalıcı değildir.Bunun anlamı sizin doğrularınız değişmekle beraber herhangi bir doğrunuzun olmadığıdır...Bu benim iddiam yada söylemim değildir bu marksizmin yaklaşımıdır...Hegel e göre hür olmak, fiilerinde müstakil teşebbüslerde bulunmak olmayıp evrendeki zorunluluğu anlayıp ona boyun eğmektir sayın Özgürlükten dem vuranlara duyrulur... İnsanı hayvandan bir kademe üstün gördüğünden dolayı marksizmin ahlakın, ruhun, insan hürriyet ve haysiyetinin hiç bir değeri yoktur...Belgemi istiyorsunuz Eski sosyalist sovyetler birliği mao nun çini ve mao nun gerek kendisinin gerekse ülkesinin doğu türkistana yaptıkları bunun sen somut belgesidir... Görüyormusunuz sayın yamyam sizin beğenmediğiniz evlatlık hukukunun bir parçası olan eşleriyle evlenilip evlenilememesi hakkındaki ifadelerinizi karşılığı olmadığını bir belgeye dayanmadığını...Ve yine dikkat ettinizmi Hiç bir beyanım belgesiz değil....Bu aramızdaki farktır. Kimin meşru olup kimin gayri meşru olduğuna dair bir fark...Umarım anlatabildim meramımı... Yukarıda beyan ettiğim gibi insanlığın ilk günüden bu güne dair standart prensipler bellidir..Din asla değişmediği gibi sadece insan uygulamaları prensipleri yozlaştırır. Burdan hareket le bilgiye saldırmak akıl karı değildir. Çünkü Kur an ı kerimin bir vasfıda olayları doğru yada yanlış noktasında teyit etmektir...Şimdi bilimden ahlaki yapının oluşturulamayacağını söylemişsiniz..Doğrudur..O zamanda şu soru sorulur ahlak yoksa ahlaksızlıkta olmaz...Dolayısıyla böyle bir argümandan bahsetmek abestir size göre...Böyle bir sorunu olmayan insan neden bununla ilgili kafa yorsun ki...Hayatı istediği şekilde yaşayabileceği varken. Ensest ilişkimi oda neymiş ahlak yok. Birilerine göre meşrudur..İslama göre gayri meşru...İslam dışında kalanlar bunu iyi düşünüp ondan sonra ahzap suresindeki ayeti eleştirmeleri gerekmiyormu ?.......Gerekiyor..Bu doğrumu? elbette doğru... '' Hüküm yalnızca Allah a aittir. Kendisinden başka hiç bir şeye kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru Din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. '' 10 Yunus 40
  16. hanif_42 şurada bir blog başlığı gönderdi: hanif_42
    Biismillahirrahmanirrahim Selamlar...Gerek bu forumda gerekse pratik hayatta ve öğretilerde çeşitli şekillerde İlah tasavvurları var ve insan zihni İlah kavramını bu bağlamlarda tasavvur eder. Birbirlerinden farklı mahiyette olan bu tasavvurların odak noktası yüce bir yaratıcıya dair dir. Bununla birlikte İlah vasfının dirkekt yada dolaylı bir şekilde nesnel varlıklara, canlılara yada eşyaya yükleyerek İlah vasfını bu şekilde değerlendirir. Kur an i Kerim in İlah tasavvuru farklı bir biçimde herşeyden ari olarak Allah a isnat ettiği bir vasıf olup bu kavramın kapsadığı alanlara hiç bir yaratılmış dahil edilemiyeceği gibi Allah tan gayri bir ilah ta söz konusu değildir. Kur an i Kerimin verdiği Allah tasavvurunu incelerken özellikle ilah kavramından hareket edeceğiz bununla beraber Rabb kavramınıda dahil ederek çalışmayı diğer öğretilerin bu bağlamdaki düşünceleride yazının geneli içinde örneklendirerek aradaki farklılıkları incelemeye gayret göstereceğim...
  17. Selamlar Bilimselci.. Şunu belirtmekte fayda vardır..Tartışma benim uslubum değildir ve tartışmamyı sevmem işin doğrusu. Çünkü sonuçta elde edeceğin husumetten başka bir olgu söz konusu değildir. Bunu beyan etmişsiniz. Sanırım yazılan yazıların çoğunu okuyup değerlendirmemişsiniz. İlk olarak Benim şahsım tarafından ortaya konan yada dayatılan pek fazla bir şey bulamassınız. Benden yana muhataplardan sadece talepler olmuş ve bu taleplerim karşılıksız bırakıldığı gibi verilen bilgiler çarpıtılarak insanlar yanlışa sevkıedilmiştir.Takdir ederseniz burda bir itiraz hakkı vardır ve buna yönelik olmuştur benim ifadelerim. Yazılar asılı herhangi bir değişiklik yapılmadan hala forumda durmaktadır. ARzu ediyorsanız bakıp değerlendirebilirsiniz. Tartışmamaktaki gerekçeleri ise muhatapların bu yazdığınız kendi şahsımın referans olarak ( Kur an ı Kerim referansımdır) aldığım şeyi dikte ettiğimden dolayı değil. Ellerinde geçerli herhangi bir belgeleri olmamalarındandır.Mesned olarak ortaya bir şey koymuşlukları yoktur..Dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim. Defaatle muhataplardan ne oldukları ne üzere yürüdükleri talep edilmiş bayraklaştırılmış içi boş kuru bir bilimsel olmak ifadesi ki bir adım öteye gitmeye mecali olmayan bir söz söyleyip orda kalmaktalar. Cevabım soru bana soruluyor olsa basit şudur. Müslümanım Belgem Kur an ı Kerim dir....Bu kadar basit bir soruya cevap vermemek sizce nasıl anlamlandırılabilir..Buna mukabil muhatap sorulan her soruya seve seve cevap vereceğini beyan eder ve seve seve cevap vermez...Bütün bu veriler çerçevesi içinde sizce samimiyet sorgulanmaz mı ???? İnsanların zihninde şahıslara yönelik söylediklerinden farklı izlenimler doğmaz mı ? Buyrun makul bir şekilde yazalım yazışalım..Şartlar herkesçe eşit olsun. Dürüst şekilde bir yaklaşım olsun ve samimi olunsun..Hangi konu ne olursa olsun dilimiz döndüğünce ortaya koyalım...Bu ürkülecek bir şey değil. Ama gaye doğruyu bulmak değilse o zaman da yapılabilecek pek bir şey söz konusu değildir diye düşünüyorum sayın Bilimselci sizcede öyle değilmidir...
  18. Biismillahirramnairrahim Yaptığınız alıntı ve verdiğiniz doğmanın tarifi için tşk ederim sayın bilimselci. Özellikle teknik alan içine giren ve doğmanın (aslında vurgulanan hurafeler ve felsefi öğretilerdir bu kapsama giren vahyi bu bağlama sokmak olanaksızdır) Gelen vahyide kapsadığı bunun muhataplarından bakılarak çok rahat ortaya koyulabileceğinin altı çizilir. Basitçe şu soru sorulabilir hakikat nedir ? Hak olan buna mukabil batıl olan nedir ?? Daha basit bir deyişle doğru nedir yanlış nedir?? Şu şekilde bir tesbit doğrudur biri iş yerine geç geldiğinde bu yanlış bir davranıştır...Zamanında işine gidiyorsa olması gereken doğru davranış budur..Şayet felsefi öğretilere bakarsanız ve bu noktada sofizmi araştırmışsanız burda ifadelerimi daha somut kavrayabilirsiniz. Gündelik hayat içinde alışverişimiz, işimiz, tüketim alışkanlığımız, ticartimiz vs belli hukuklar çerçevesi içinde döner. Ve bu huhkukları meşrulaştıran altyapılar vardır..Tamda burada bizim sorguladığımız bu noktada bu hukukların meşrutiyetidir... Neye göre kime göre ve nasıl? Bunlardan evvel daha elzem ve zorunlu olarak doğrunun ve yanlışın ne olduğunu bulmak zorundayız...Şimdi burdan hareketle doğmaya doğru bir yol alalım...Kalıpsallaşmış tartışılamaz eleştirilemez şeyler tümüyle..Pazar günü tatil günü bunu tartışamassınız, eleştiremessiniz...Ama bu bazıları içindir. Kimlerdir bu bazıları Memurlar işçiler. Şayet aksi bir davranışta olursanız sendikalar emdiğiniz sütü burnunuzdan getirir...Tartışılamaz..Ama başka bir kesim mesela esnaf için hayat 7/24 mesai içinde geçer..Pazar mı çalışılır neden çalışılmasın ki? Gördünüzmü felsefenin tamda bu tesbitine farklı bakan bir kesim kendiliğinden çıktı hemde gerçek olarak...Tamda bu noktada Kur an ı Kerim i incelersek hayatın pratiğinin nasıllığını doğru nezdinde değerlendirip değerlendirmediğini eleştirip baktığımızda elde edeceğimiz sonucun gerçek diye nitelendirdiğimiz şeylerle kıyaslar ve bir sonuca ulaşırız. Ama burda en büyük problem gerçeğin ne olduğunu daha tesbit edemeyen bir anlayış var. Belki bilir belkide bilmezsiniz. Felsefe tarihinin en katı doğmatikçileri diyalektik materyalistlerdir. Sovyetlerin yıkılışının ardından Gördünüzmü marks haklıymuş diyebilecek yüzleri vardı..Daha başka bir örnek doğu Türkistan Mao nun Çin'in in yaptıkları materyalizm adına...Milyonlarca katliam gerekçe Marksizmi sindirmeleri ve başka bir dine veyahut herhangi bir olguya bağlı kalmasınlar..Bir örnek daha doğutürkmenistanda 2 den fazla çocuk sahibi olamazsınız..Olursanız hapis ve ağır paracezaları. Hamileyseniz kürtaj yapacaksınız...Hayatın en zor alanlarından birisidir bu. Kendisinin bayraklaştırıp ortaya koymak istediği şeyin farkında olmayıp başka bir alanı kendi bağlamı dışında saptırarak değerlendirip eleştirenler. Sayın bilimselci doğmatizmi irdelemeden önce ilk olarak sofistlerle bir söz mücadelesine girmeniz gerekmektedir. Sokrates yaşadığı zamanda bunu yaptı. İşin aslı kendi şahsım adına düşüen oranda ve muhatap bulduğum sürec onlarla diyalog içerisindeyim. Ama bunu yapmadan önce doğrunun ne olup ne olmadığı hakkında bir fikir sahibi olunması gerekiyor. Marksist ve materyalist doğmacıları gölgelemeden burda bir başlık açıp doğmatikliği konuşabiliriz..Bu makul olur diye düşünüyorum. Demirefeyle ilgili olarak aslında yazdığınız yazı parelelinde tesbitlerim vardı kişisel algılanacağından yazmaktan caydım. Selamlar
  19. Bismillahirrahmanirrahim ''Ancak kendileriyle ahit yapmış olduğunuz müşriklerden, sonra hiç bir eksiklik yapmayanlar, ve sizin aleyhinizde hiçbirkimse ile yardımlaşmayanlar müstesna, Bunlarla yapılan ahitlerin sürelerini tamamlayınız. Şüphesiz Allah müttaki olanları sever.'' 9 Tevbe 4 Konu olan surenin 5. ayetinden evvelki yani 4. ayet Ne demişti muhatap Yine aynı surenin 12. ayetine bakalım '' Eğer onlar sözleşmeden sonra ahitlerini bozarlarsa,sizin dininize saldırırlarsa küfrün öncülerini hemen öldürün, çünkü onların yeminleri yoktur. Olur ki onlar vazgeçerler'' Ve 13 cü ayet '' Yeminlerini bozan kavimle savaşmaz mısı nız? Peygamberi çıkarmaya karar verdiler. İlk defa şehre (medineye) saldıraral savaşı size karşı onlar başlattı.....''buda Tevbe suresinin 13 . ayetidir Olayın sizin noktaladığınız gibi olmadığı aşikardır. Çünkü siz doğru yazıp doğru konuşmuyorsunuz.. Sizin direkt veya dolaylı saldırdığınızı çok rahat ortaya koyabilirim açtığınız konu başlıklardan yada yazdığınız yazılardan. Doğmalarla ilgili yukarıda yazmıştım Doğmadan hareket edip o şekilde davrananın kim olduğunu. Sizin tavrınız bilgi üzerinden hareket etmek değil siz sadece sizin söylediğiniz kesinkes doğru ve olayın oşekilde algılanması hususunda bir dayatmadır yaptığınız. Özellikle bu şekilde hareket edip insanları yanlış bilgilendiriyor yanlışa sürüklüyorsunuz...Bilimsel olduğunuzu iddia ediyorsunuz.. Ve hala doğru konuşmayıp kendinizin tam tersi bir tarifini yapmışsınız. Tarafımdan size sorulan 10 dan fazla soru cevapsız bırakılmıştır. Seve seve cevaplamıyorsunuz. Siz sizi muhatap alma nedenini yanlış algılıyor olabilirsiniz. Bunun nedeni sizin bulunmaz hint kumaşı olmadığınız aşikardır. Burda sizin için mesai ayrılmasının tek sebebi burda hezeyan şeklindeki ifadelerinizin doğrusunu ortaya koyabilmektir..Tıpkı tevbe suresindeki ayetleri insanları yanlış yönlendirip Kur an hakkında insanları yanlış bilgilendirmede olduğu gibi. Siz sadece bir parçadan hareket edip Kitabı salt sizin ve benzerlerinizin daha iyi anlayacağını ortaya koyuyorsunuz, iki yazı öncesinde yazdıklarımın yine sadece bir bölümünü alıp istediğiniz adil olmayan bir bağlamda değerlendirmiştiniz. Ve sizin antiteist olduğunuzu yazmıştım böyleymişsiniz...Başka herhangi bir tutar kulbu olmayan sadece saldırmayı ve bu saldırmadan dolayı kendi meşruiyetini ortaya koyabilmeyi arayan birisiniz..
  20. hanif_42 şurada bir blog başlığı gönderdi: hanif_42
    Selamlar Hayatın içinden forumada yansıyan tasavvurlarla ilgili değişkenlikler ve bu değişkenliklerin iliştirildiği yanlış iliştirildiği alanlar vardır. Bundan en çok nasibini alan Kur an ı kerim dolayısıyla islam dini olmuştur..İnşallah Kur an ı kerimdeki ( Allah, Kuran, Dİn vb) tasavvurları salk kitabtan hareketle burada faydalanım için yazmaya gayret göstereceğim..Umarım Faydalı olacaktır..
  21. Biismillahirrahmanirrahim Selamlar. ************************* Şimdi sevgili demirefe kendisine yöneltilen soruları cevaplayacağını '' Kur an da miras paylaşımında büyük hata'' konu başlıklı yazlarda beyan etmişti. Her zamanki tavrı olan soruları cevaplamama gibi bir tutumu sergiliyor bu kendi şahsının çelişkili durumlarından sadece bir tanesi ve bu başlıklı yazıda yazdığı Bu yazı kendi tutarsızlığını teyit eden cümleden başka bir şey ifade etmez. Ve yine şahsm tarafından kendisine yöneltilen soruların hiç birinde onun kendi inancını sorgulayan yada inancını ifadelendirmesini talep etmeye yönelik herhangi bir ifade söz konusu değildir. İstenilen şey sadece hayat öngörülerinin dayandığı mesnettir. Karşılıklı münazara ve müzakere makul şekilde bunu gerektirir...Ve bu makul olan davranıştır. Ve yine yazının devamını takip edersek Diye beyanda bulunmuş..Tevbe suresinde ki 5. ayetten itibaren emir açık bir şekildedir. ''Onları nerde bulursan öldür'' şimdi öldürmeye kıyamamak düşünün ki karşılıklı savaş alanındasınız çarpışıyorsunuz. Muhatabanız sizi öldürmek kastıyla gelmekte...Acayip yaklaşımlar!!!! Doğmayla ilgili bir tesbit yapmakta fayda var.Doğmanın ne anlama geldiğini az çok herkes bilir kısa bir özet olarak toplumun zaman içinde kanıksadığı ve süreçle beraber bu kanıksananların toplum içine yerleşerek vazgeçilmez değiştirilmez tabulaştırılan şeylerdir. Bunu Kur an ı kerim için uygun gelen bir kelime olarak nitelendiremessiniz. Nitelendirirseniz Kur an i uygulamaları tesbit edip onların Kur an dan önceki emsallerini ortaya koymanız gerekir. Ve bu emsaller birebir kur an daki veriyle örtüşmesi gerekmektedir.Diğer taraftan bu ithamı yapanaların aslında doğmacı oldukları aşikardır. Kendi kişşilikleri çerçevesi içinde. Mesela bir varsayım olmasına göre ve hiçbir şey kendiliğinden meydana gelemez ilkesine rağmen büyük patlamayı bayraklaştırırlar..Doğmacılıkmı istiyorsunuz alın alasından bir tane...Devamla eklemiş sayın demirefe geçmiş yazıda yazdıklarımı unutarak ve yanlış bir muhakemeyle, Ne demiş bir bakalım : İnsanlar kendilerinin yanlış olabileceklerine yanlış bir tesbitte bulunabileceklerine dair bir yargıya sahip olmazlarsa elde edilen şey demirefedir...Savaş hukukyla ilgili bir şey eklemiyeceğim çünkü buna gerek duymuyorum bundan önceki yazımda olayla ilgili somut bir özet vardı zaten..Özellikle herkesin bilmesi gereken (Herkesten kastı insanlığın tümü) Kur an ı kerim hakkında ki bir özellikten bahsetmekte fayda görüyorum. Kur an ı kerim muhtasar bir kitaptır. Kur an ı kerimden herhangi bir doneyi bağlamından koparıp başka bir alana sürükleyebilirsiniz. Buna olanak tanır..Bunu yapmak doğruyu tesbit etmek için yanlış bir yöntemdir. Kur an ı kerimin verilerini doğru tesbit edip o şekilde hareket edebilmeniz için Kitabın sisteminden haberdar olmalısınız tıpkı savaş hukuyla ilgili alanda olduğu gibi. Kimlerle neden ve niçin..Kaldı ki tevbe suresinin 5. ayetinden sonra bu sorulara cevap verilmektedir. Ve yine bu tutumda olanların kelimeleri kavramları değişşik kullanarak kitabın anlattığından farklı anlamlandırıp yorumlayarak davrananlar hakkındaki hicr araf ve bakara suresindeki şu ayetler '' O taksim edicilere indirdiğimiz gibi, Onlar ki Kur an ı ıdıyn (acaipleştirmek,anlamını bozmak)etmişlerdi'' 15 Hicr 90-91 '' O zulmedenler tebdil ( kelimenin anlamınıdeğiştirmek) ettiler,kendilerine sözü söylenenden başkasıyla...'' 2 Bakara 59 aynı şekilde araf suresinde de geçmektedir bu ifade... Şimdi burda Kur an a olan yaklaşımların daha ihtiyatlı ve daha dikkatli olunmasını gerektirir. Hurafelerden hareketle Kur an ı Kerime saldırmak insaflı bir yaklaşım değildir kaldı ki hurafeler doğrusu ve yanlışıyla beraber beşer ürünüdürler tıpkı marksizim sosyalizm vs de olduğu gibi..Kitab ı kendi verisi içinde eleştirip bunu yaparkende adaleti elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum. Son olarak sayın demirefe. Sizin inancınızı sorulgulamıyor sormuyur ilgilenmiyorum bile. İşin doğrusu umursamıyorum..Salt sizin Kur an hakkında ki bu düşmanca tavrınıza yöneliktir taleplerim, Dikkat etmişseniz..Siz size yöenltilen soruları cevaplayıp cevaplamamak gibi bir tavır içindesiniz bununla birlikte saldırgan husumet içinde davranıyorsunuz. İstisnada tanımıyorsunuz yukarıda olduğu gibi ve yine insanları yanlış bilgilendirerek bilgi üzerinde tahrifat yapıyorsunuz. Sizin anitesit olduğunuzu belkide sizin bunun farkında olmadan böyle davrandığınızı görüyorum. Dediğim gibi umursamıyorum ilgi alanım bile değil. Sizden önemle bir talebim olacak dikkate alır almassınız bilemiyorum ama Kur an ı kerime yaklaşımızı bir gözden geçirin özellikle Kitaba olan yaklaşımızı hertürlü bilgiden ari olan bir yaklaşım içinde olsun..Çünkü bunun dışındaki hertürlü davranış sadece beraberinde hezeyanı getirir ve insanı zillet içinde bırakır..Bu duruma düşmek kötü bir duruştur... '' YOksa siz kitabın bir kısmına inanıyor, Bir kısmını inkar mı ediyorsunu? İçinizden bunu yapanların cezası? dünya hayatında sadece zillet, Kıyamet gününde ise azabın en ağırına uğratılmaktır. Allah yaptıklarınızdan ****** değildir.'' 2 Bakara 85
  22. Bismillahirrahmanirrahim Son olarak yazdıklarınızı okudum. Yaklaşımınız ve olumlu tavrınız için müteşşekirim sevgili gecekuşu. İsterdim ki şahıslar bildiklerini ve öngördükleri bilgileri kuru içi kof boş bir söylem muğlak söz yerine, makul anlaşılır, açık ve net bir şekilde içini doldurarak forumloarda yazsın çizsin. Ama hal ilk şıkta yazdığım gibi. Anlaşılmaz muğlak ifadelerle kasıtlı ve husumet gözetilerek yazılan yazılar. Burayı örneklendirerek tekrar döneceğiz inşallah. Ondan evvel sizin yazdıklarınızla ilgili olarak... Hemen hemen sorulan sorulara neden cevap verilmediğini anlatan bir cümle ve tesbit. Bunun yanısıra güdülen amacıda beyan etmişsiniz. Tşk ederim. Samimi bir yaklaşımla ilgili yazılırsa bu yukarıda ifadelendirdiğiniz elbette çok önemli ve yaklaşım tarzı olarak olumlu bir sözdür. Bu forumda yazan ve açılan başlıkların genelinde (istisnai durumları dışarıda tutarak) bu yazdığınız söyleme tutarlı kaç başlık sayabilirsiniz. Belki sıfır belkide 2 yada 3. Mesela örneklendirirsek Doçentin yazdığı bir başlık Kur an arapça değildir. Gerekçesi furkan kelimesinin kökü arapça değil ve bununla birlikte kelimenin anlamı ayraçtan ziyade iyilik ve esenliktir. Şimdi Sugar kelimesinin türkçeye gelen karşılığı şekerdir ve ingilizler dillerinde bu kelimeyi şekeri anlamlandırmak için kullanmaktalar. Doçente göre ingilizce dil olmaktan çıkmış çünkü dili içerisinde arapça bir kelime taşımaktadır..Burda çok boyutlu bir eleştiriyi hakkediyormudur doçent. Ediyor oluşu kuşku götürmez. Bu başlık altında bir soru sormuşluğum vardır kendilerine. Fark kelimesinin ne anlama geldiğiğ ve kökünün ne olduğuna dair.. İşte tamda burada yukarıda alıntıladığım son cümlenin tesbitinin yersiz olduğunu görürsünüz. Soruların cevap bulmamasındaki gerekçe sizin dediğiniz gibi tartışmaya olan yaklaşımdan ötürü değil, sadece atıp tutmak ve karalamanın günyüzüne çıktığından dolayıdır sayın gecekuşu... Devamla hemen hemen aynı bağlamda ve olayı mufassal hale getirip açığa çıkarak nitelikte örnek olması hasebiyle sizin temennilerinizi yokeden gayesi makul olmayıpta sadece sallayıp karalamak üzere kurulu bilimden dem vurup içini bilimle alakasız tesbitin bu kadar ciddiyetsiz olduğu muhataptan alıntılarla bir kaç sıralıyacağım. Bakalım yazdıklarımızın akabinde neler yazılıp çizilmiş. Sevgili demirefe kendisine suçlamada bulunulduğundan yazkınır benim tarafımdan.. Oysa yukarıda yazdıklarımın parelelinde kendisinede defaatle soru sorulmuş yanıt alınamamış akabinde kendisine sorulan sorulara cevap verileceğini beyan etmiş şu soru '' Siz ateist deist panteist vs değilsiniz'' Siz nesiniz ve kimsiniz!!! Soru su sorulmuştur.. Yine aynı tavır ve sizde cevap verilmişmidir.. Sizde iyi biliyorsunuz ki cevap verilmemiştir. Burda yapılan suçlama değil bir tesbittir doğru duruşun aksi davranış noktasına yönelik olan...Bu ve benzeri durumlar hakkında yazılan yazılar forumun genelindedir ve yazdığım en ufak bir yalan yanlış ciddiyetten uzak bir cümle varsa buyrun eleştirin. Adil yaklaşım... Devamla Bu bir tesbittir demirefeye göre. Önemli ve ciddi bir tesbit. Bu tesbitin doğruluğunun teyit edilmesi gerekmektedir. İddia Kur an a inanmayanların inananlara nazaran kitap hakkındaki bilgileri herdaim inanmayanların inananlara göre bilgileri enüst düzeyde olmuştur. Ben Kur an ı Kerime iman eden bir vatandaşım, Demirefede inanmayan iki önemli denek ve bu iddianın bu bağlamnda değerlendirilmesi gerekir. Hatırlarsanız (ki bu alan içindedir) Savaş hukukundan hareketle Kur an ı kerim i eleştirinin doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulamıştım..Demirefenin buna karşılık yaklaşımı [/size][/size] Bu şekildedir. Şimdi Savaş dışındaki olağan haller için ve bununla birlikte savaş durumu ve akabindeki haller için Kur a ni Kerim in yaklaşımı. Burda bir çok tesbitte bulunacağız çünkü iddia büyük bir iddiadır.. Mumtehine suresi müminlerin iman etmeyenlerle olan ilişkilerini bildiren bir suredir genel olarak ve iman edenlerin etmeyenlere olan yaklaşımlarının ilkelerini belirler. '' Allah sizinle din hususunda savaşmamış, ve sizi yurtlarınızdan çıkarmamamış o kimselerden, onlara adaletli davranmanızı iyilik etmenizi men etmez. Allah sizi ancak , Sizinle din husunda savaşan, Sizi yurtlarınızdan çıkaran,çıkarılmanıza yardım edenlerden men eder,onlarla dost olmanızı, Kim onlarla dost olursa işte onlar zalimelrin ta kendileridir'' Bu Mümtehine (60) suresinin 8 ve 9. ayetleridir. Gelelim tevbe suresindeki ayetlere... '' Haram aylardan çıkıldığı vakit, o müşrikleri nerde bulursanız öldürün, onları yakalayın, onları esir alın,onların bütün gömzetleme yerlerini elegeçirin,eğer tövbe ederler salatı kıyam ederler (namazı kılarlar), ve zekatı verirler, onları yollarında bırakın,şüphesiz Allah çok bağışlayan merhamet sahibidir.'' 9 Tevbe 5 Tevbe suresinin 5. ayeti bu ayet bile yukarıda alıntıladığım demirefenin eleştirdiği cümleleri haketmez ki ayetin açılımında ekleyerek inşallah sonuçlandıracağız. Peki Kur an ı Kerim o kadar gaddar bir yaklaşımımı emreder Kur an ı kerimi eleştiren bir zihin neden sadece saplanarak bir yaklaşım sergiler ki hemen akabindeki ayet ''Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, ona eman ver hatta Allah ın kelamını dinlesin. Sonra onu emin olduğu yere ulaştır. Bunlar gerçeği bilmeyen kavimdir'' Bu da surenin 6. ayeti Şimdi demirefenin Bu ifadesi saygı duyulacak bir eleştiri biçimimidir. Ve eleştiri tarzı bu şekilmidir...Devamla kimlerle neden savaşılacak nasıl savaşılacak vs. Savaş gerekçelerinin tümü...Müslüman için bir tane gerekçe vardır. Ancak onlara karşı bir savaş başlatıldığında savaşa girere..aynı surenin 12 ayetini ve surenin ilk ayetinden son ayetine kadar dikkatli ce okumanızı tavsiye ederim..Karşılıklı hukukun özellikle yaşama hakkıyla ilgili ''Allah ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın'' İsra 33 Kıtal gerektiren se Haksız yere birini öldürmek ve tacizin ilkinde uyarı ikincisinde nerde bulunulursa öldürülmesi fitne de aynı şekilde... Bu doğru bir tesbittir sayın Gecekuşu yerlice olan bir tesbittir...Selamlar
  23. Bismillahirrahmanirrahim. Sayın gecekuşu yazdıklarımı cevaplandırmak mahiyetindeki yazınızı okudum. Şu ifadelerin altını çizmişsiniz Bunun anlamı sorduğum sorular afaki yada bulunduğum çizgiyle alakalı dolayısıyla aynıu zihniyete muhatap kişilerden cevap bulması. Yani yanlış adrese soru sormuşluğum var. Karıışık dünya karmaşık kafalar başlığıydı sanırım doçent tarafından açılmıştı. Söylem şunun üzerine kuruludur. Hayatı tanzim için evrensel ilkeler yeterlidir. Şu soru kendi şahsımın bulunduğu çizgiyle alakalı bir sorumudur. Bana 10 adet emare sayın bu evrensel ilkelerden.. Devamla matamatiksel hata taklamakanın attığı başlık sorduğüum soru basit bir bayağı kesir işlemi..Bu benim çizgimle alakalı. Doğrudur ama bir o kadarda bilimden hezeyan savuranların da problemi..Yine Ahlaksal boyutla ilgili vs. Şahsım adına afaki bir soru sormuşluğum olmadığı gibi Dini mi sizlerden öğrenecek değilim..Sizlere öğrebilecek durumdayken hele bunu yapacak olmam sizce nasıl değerlendirilir ki Din kavramından bihabersiniz. Bu bir sorudur sayın gecekuşu. Takdir edersiniz makul bir sorudur. Cevap bekleyen bir sorudur. İşte tam burada bu noktada acziyetin ifadeside şu altta olan ifadedir.. Bu ifade doğrudan uzak Kur an i duruşu içermeyen sadece bir zandan ibaret olan bir ifadedir. Bu kızılacak üzülücek bir durum da değildir. Sadece bir ironidir. Siz benim kullandığım yöntemin yanına yaklaşabilecek düzeyde değilsiniz yaklaşamassınız bile bunu reklam olsun yada ön plana çıkmak gayesiyle söylenen bir söylem değildir. Bu sadece gerçektir. Ensest ilişkiyi meşrulaştıracak yada yasaklayabilecek bir belgesi olmayan insanlar nasıl olabiliyorda beni eleştirebilirler ki Kur an daki nikah hukukundan bihaber oldukları halde.. Ahlak nedir diye soru sorulursa buna karşı tek bir cevabı olmayan olsada birşey içermeyen kitle olarak dünyada birilerine bunları bize gösterin diye sorarsanız,,Düşünün bakalım kimleri gösterecekler.. Hiç bir zaman kimseyi suçlama gibi bir eğilim içerisinde olmadım. Neyse onu söylerim ve bu şekildede devam ederim. Bana söylermisin gecekuşu lütfen bana kendi hayatını tanzim edebileceğin belgeleri getirirmisin. Peygamberi Kur an ı yazmakla itham edersiniz. Kitabın muhtevasına rağmen. Ve ikiyüzlülükle marksın daskapitaline sarılırsınız ve dünya görüşü olarak hayvansal bir kökü yeğlersiniz. Diyalektik materyalizmin hayata verdiği değer insanı getirdiği noktaya rağmen bunu insanlara bir mutluluk reçetesi olma hasebiyle sunarsınız. Yukarıda ilk bölümde yazmıştım. Ortakçılık bunun böyle olmadığının değerlendirilmesini içeren bir yazının verilmesi aynı bağlamda da sormuştum bir zamanlar demirefeye siz ateist deist vs değilsiniz diye. Cevap gelmedi geleceğinide düşünmüyorum gelse bile bu saatten sonra bir kıymeti harbiyesi kalmadı artık.Sizde teyit ediyorsunuz aynı şekilde bunun için müteşşekirim sizlere yazdıklarımın doğruluğunu kendi şahsınızda teyit ettiğiniz için. Ve yazdığınız o cümleyle çelişiyorsunuz.. (sizden bir beklenti içinde değilim') Elhamdulillah Benimde Rabbim sizinde Rabbiniz olan Allah doğruyu içeren kitabı resulleri aracılığıyla bize iletmiştir. Sizin hayata dair bir ilmi yaklaşımızı yok ve yine sizin hayata dair bir görüşünüz bile şekillenmemiş sadece şurdan burdan devşirerek bir şeyler ortaya koymaya çalşıyorsunuz. Sizin Kur an ı Kerime saldırmaktaki tek gayeniz insanları ondan alıkoyup sizler gibi yapmak ki elinizde mazeret olsun. Ama '' Artık o gün zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyeceği gibi, nede onlardan rıza talep etmeleri istenir'' 30 Rum 57
  24. Biismillahirrahmanirrahim (demirefe) Dikkat edin (gecekuşu) Bilimselcilikten dem vurupta bu ifadeyi yazabilmek diyalektik materyalizmden bihaber olmak demektir ve akabinde (demirefe) Kökü hayvan olan zata söylenecek bir lafta yoktur...Diğer taraftan İnsanın farklı bir hukuku olduğunu itiraf etmesini varsın bu iddiada olan değerlendirsin.İnsanın farklı bir hukuku vardır yeryüzünde. Neden ?¿ Yeryüzünü bir inceleyelim.. Bitkiler hayvanlar ve diğerleri. Her türlü hayvan ın kendi gurubuna bağlı olup alt ve üst formları bulunmaktadır. Örneklendirirsek ceylan lar antiloplar vb bir formdurlar ve aynı grubun üyeleridir. Bu örneklere çokça rastlarız. Pek ya insan alt ve üst formu. Maymunlar!!! Bu güne kadar bir maymunun takım elbise giyip herhangi bir akademide matematik dersi verdiğini görmedim ama görenler olduğu muhakkak..Şurdan belli Kur an ı Kerimde verilen miras taksiminde bayağı kesirle işlem yapabilecek yetenekte olmayıp onu değerlendirenlerden. Sanırım matematiği öğrendikleri zatlar belli oldu.. (demirefe) Bu forumda sorduğum sorulara cevap almamak gibi bir lüksüm var..Bu bıktırıcı bir haldir. Yazdıklarımın sadece bir bölümü değerlendirilir. Tamam referans olarak bilimi kabul ettiğimizi varsayalım. Buyrun bana 10 madde sıralayın Ahlakı tanzim etmek için bilimden hareketle izlenecek yol üzere...Ama afedersiniz Ahlak Kur an i bir terim ahlak yada ahlaksızlık birilerine bir şey ifade etmez. Etik doğru kelime bana 1000 defa etiksiz deyin birdefa ahlaksız diyeyim sizlere.. Kabul edermisiniz sanmam. Bilimsel referans inşallah bunu değerlendirmeye alacağım.. B ilimsel verilerden harketle ahlaksal zemin oluşturmak belkide şöyle birşeydir birine lafatarsın oda cangırı koparır bunun anlamı o yapılmaması gereken birşeydir. Taciz....İnsanlar bu ve benzeri şeyleri sürekli yapıyor caydırıcı değil demek... (demirefe) Özellikle Din kavramı nın ne anlama geldiği hakkında bir fikri olmayan bilimselcilerin tıpkı her konuda olduğu gibi bilmedikleri bu kavramla ilgili söylem geliştirmeleri isnanları yanlışa götürüp saptırmaktadır. Bu ve benzeri durumlar hakkında site adminlerinin özellikle dikkatli olmaları istirham edilir..Gerçek nedir ne değildir mesned üzerinden hareketle değerlendirilerek bir sonuca ulaşılır. Afaki konuşmalar zamanı zayi etmekten başka bir şey sağlamadığı gibi hiç kimse bundan istifade etmemektedir. Kur an ı Kerimin hiç bir yerinde insanlara zulmedici davrtanılması hakkında beyanat verilmez ve bazıları kalkıp savaş hukukundan hareketle beyanat verip ve verdiği bu beyanatı başka alanlarda gösterip insanları yanlışa sürüklemek kimsenin hakkı değildir. Diğer taraftan ibretlik manzaralar vardır. Yeryüzünde insana esir hukukunun ne olduğunu öğreten şey yine vahiylerdir..Bunun farkındadır herkes. Din kişisel beğenilere sunulmuş prensiplerle bezeli bir alan değildir. İslam dini muhatabına nasıl davranacağını bildiren aksi davranışta bulununların cezalandırılacağı (ki teknik ve ayrıntılı bir konu içinde mağfirette barındırır (af) ) dolayısıyla muhatabını hayatını tanzim ederken hesap gününü gözardı etmeksizin yaptıklarından sorumlu tutarak kayıt altına alır. Bu caydırıcımı dır? Sanırım sizinki daha vahim bir durum Allah yoktur demektesiniz..Yada varsa da ilişiği yoktur (deizm) Keyfi yaşam alanı oluşturmak için çabalamaktan gayri bir gayeniz yoktur.
  25. Bismillahirahmanirrahim Selamlar (gecekuşu) Müslüman kendi dünya görüşü ve inancını dayatma gibi bir mükellefiyeti olmadığı sadece sözün doğrusunu söylemek ve bunu yaşamak gibi bir sorumluluğa haizdir. Dayatma isnadı mesnetten yoksun bir söylemdir. Dayatma bir kenara söz söylerken takınacağı uslup ve sözü söyleyeceği ton tıpkı taha suresinin 43-44 cü ayetlerinde '' Friav'ne gidin,çünkü o azdı, O' na yumuşak söz söyleyin, belki arınır veya haşyet duyar'' emsal olarak verilmiştir. Her insanın hayatta bir duruş noktası vardır ve o noktadan bakar. Benim ki Kur an ı kerim dir.(sizin ki nedir?) Bu forumun konu başlıklarına bakıldığında, konu başlıklarının altında yazılıp çizlenler incelendiğinde kimin dayatıcı olduğu çok daha rahat tesbit edilebilir ( Allah yoktur inancını yaymak adına yapılanlar herkesçe malumdur)...Ve yapılan bu tesbitin içinde müslümanların olmadığı aşikardır. (yazının ilk paragrafına yönelik sadece düzelmek babından). Asıl burda sorulması gereken sorunun doğru düşünmeye yönelik bir soru olmasıydı. Ama daha ilk cümlede tüm yazının okunmaması gibi bir fikir edinebiliyor insan. Doğru nedir?¿ Buraya geçmeden insanoğlunun (burada materyalist zihniyeti bundan tenzih ederim onların ataları insan değildi) zihinsel gelişimini irdelemek gerekir. Bunu neye göre ve nasıl yapacaktır. Bir müslüman için Kur an ı Kerim bunu karşılamaktadır. O nun nerden geldiğini burda hangi amaç için bulunduğunu ve nereye gideceğini verdiği gibi burda bulunurken izleyeceği yol ve yöntemide göstermektedir. Bunun anlamı müslümanın hayatını anlamlandırmada elinde bir mesned ve bu mesnedden hareketle kendisine bir meşruiyet olmasıdır. Zihinsel gelişimini bu bağlamda gerçekleştirir. Peki ya sizler...Mesnediniz?¿ Materyalizm mi! İnceliyelim pratik bir iki örnekle. Hayatı tabiattan gözlemleyerek tanzim etmek..Büyük balık küçük balığı yutar.Bu gerçektir. Hayata yansıması Güçlü zayıfı ezer materyalist düşünün insan tasavvuru...Ve ortakçılık meşhur adıyla sosyalizm, Bir otobüs var ve herkes ona ortak, Materyalist ekonomik yapı, gerçek herkes şöför herkes paysahibi, Yolcu oda kim var mı böyle bir olgu,Yolculuk o da ne?¿ Devam edecek.....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.