Zıplanacak içerik

Dogrucudavut

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Dogrucudavut tarafından postalanan herşey

  1. Dogrucudavut şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Atılmadı mı hiç ? Patlayan bombalar sayılmaz mı ? Ya Selimiye kışlasına atılan havan mermisi ? Sonra İstanbul neden ? Güneydoğu bizim toprağımız değil mi ? Orada patlayan bombalarla bizim vatandaşlarımız zarar görmüyor mu ? PKK'nın illa İstanbula füze mi atması gerekir, Diyarbakıra atsa önemli değil mi ? Büyük şehirlerde patlayan bombalar yeterli değil mi ? Bizim şimdi gidip te K.Iraktaki kentlerin sivil halklarına fosforlu bombalar mı atmamız gerekir ?
  2. Dogrucudavut şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Değil!...Yahu size her defasında cevap verildiği halde ısrarla aynı soruyu sorup duruyorsunuz her başlıkta...Okumuyormusunuz verilen cevapları anlamıyorum ?
  3. Dogrucudavut şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Bunu İstanbuldaki mitingte Başbakan da söyledi. Ayrıca, aşırılıklara karşıyız mesajı da verdi. Konu her yönü ile tartışılmış. Sona kalmanın bir avantajı da konuya her yönden bakabilme şansı veriyor ister istemez. Erdoğanın tepkisi çoğunlukla hakı bulunmuş yalnız üslup konusunda farklı görüşler var anladığım kadarıyla. Öte yandan, bazı arkadaşlarımız bu tepkinin muhtemel nedenlerini ortaya koymuş. Erdoğanın dış siyasetteki tutarsızlıklarından dem vurmuş. Bu arada, Erdoğan Hamas savunucusu ilan edilmiş. Türkiyenin batıdan koptuğu tezi işlenmiş. Ben Erdoğanın tepkisini haklı bulmakla birlikte, bu üslubu kullanmasının kendi hoyrat yapısı dışında en önemli nedeninin Ortadoğu halklarının sempatisini kazanmak olduğunu söyleyebilirim. Buna halkımız da dahil. Bu olayın sonuçlarından endişe eden arkadaşlarımıza ise diyebileceğim tek şey 'korkmayın bi şey olmaz'! Neden mi ? Elimde bir proje var ? BOP! Şimdi, söylermisiniz bana, yaşanan olayların BOP'a aykırı bir yönü var mı ? Herkesi, Büyük Ortadoğu Planını ve Türkiyenin bu plandaki rolünü tekar tekrar okumaya davet ediyorum. Evet, var mı BOP'a aykırı bir şey ? Niye Arap halklarının veTürk halkının gözünde Erdoğan bir kahraman yapılmaya çalışılıyor ? Ortada bir mizansen var, kim olsa benzer tepkiyi verirdi tabii. O ayrı. Fakat, neden İsrail ile askeri işbirliği anlaşmalarımız sürüyor ? Biri Çevik bir demiş, 28 şubatı öne sürmüş. Nato generali Bir'in Anti-Amerikancı Erbakana karşı yaptırdığı sivil darbe bu ülkede ABD karşıtı bir iktidarın olamayacağını ortaya koyuyor zaten. O gün Laiklerle ABD'nin çıkarı örtüşmüştü hepsi bu. Ama bu gün plan değişti, bazı Laikler şimdi Ergenekonla ilişkilendirilip içeri alınmıyor mu ? Çünkü, artık Laiklik, Anti-Amerikancılık ile eşdeğer görülüyor artık ve bu plana aykırı. Neden, Kemal Gürüz 'Amerikancıyım' deme gereği hissetsin. Erdoğan, bir taşla iki kuş vurmuştur. İçerde seçim yatırımı, dışarda Arap halklarının sempatisini kazanması, her ikisi de BOP' un yürüdüğünü gösteriyor. Emperyalizmi iyi analiz etmek gerek. Olaylara makro bakmadıkça işin içinden çıkılmaz. Haması palazlandıran kim ve bu yolla Laik El-Fetihi neden ekarte etmek istiyor ? Susurluğu, Hizbullahı, PKK'yı besleyen kim ve neden Ergenekonla, Laik Atatürkçü askerler ekarte edilmek isteniyor ? Erbakanı safdığı eden kim ve neden AKP'yi iktidara taşıdı ? Herkes, BOP'u tekrar tekrar okusun.
  4. 'Hepimiz Ermeniyiz' sloganından bir rahatsızlığım yok hatta ben de haklı olarak diyebilirim bunu da, beni düşündüren Hırant Dink'in öldürülmesinden yaklaşık 1 saat sonra dev bir Hrant Dink afişinin sanki hazır tutuluyormuş gibi, Agos gazetesinin önüne asılması, bu bana biraz tuhaf gelmişti. Yani şok eden bir olaydan sonra 1 saat içerisinde o afişler, pankartlar hangi matbaada yapılabilir ki... Sanki bu suikastin o an, orda olacağı önceden biliniyormuş gibi hemen afişler, pankartlar, dövizler ortaya çıkıverdi. 1 saat içerisinde binlerce insan Taksim ve Şişli’de toplanıverdi. Kimdi bu insanlar ? Nasıl startta bekliyordu ki hemen organize oluverdi 1 saat içerisinde ? Ben ise işyerinde Ermeni arkadaşlarla TV'den izliyordum olanları...Sloganlarda önceden hazırlanmıştı sanki. Hepimiz Hrant Dinkiz, Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Kürdüz falan, 'Derin'den vurulduk gibi... Oysa, Hrant Dinkin öldürüleceğini bilenler ve onunla uyaranlar o zaman ki Vali ve Emniyet müdürü idi. Bir de Trabzon Emniyet Müdürü var... Ve bakıyoruz o emniyet müdürü şimdi İstihbarat Daire Başkanı olmuş; Ramazan Akyürek! Hani şu Ergenekonun isim babası...Erhan Tuncel de onun elemanı
  5. Dogrucudavut şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sn.Yakışıklı, çok doğru yazmışsınız. Yalnız, kısaca söyleyeyim, bizde her türlü standart vardır. TSEye gidin size EN standartlarından uyumlaştırılmış bir yığın standart gösterirler. İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği standartlarımızda vardır ( OHSAS ) Bunlarda sorun yok. Uyan var mı, denetleyen var mı, hükümet duyarlı mı, işçi duyarlı mı, işveren duyarlı mı derseniz ucundan azıcık, işte sorun burda. Bu umursamazlığın yanına 80 darbesi ile darbe vurulan sendikacılığı ve oluşturulan sendika ağalarını da eklersek mesele anlaşılır. Atalarımız 'Bir müsibet bin nasihattan iyidir' demiş ama bu gidişle aklımızın başına gelmesi için daha kaç müsibet, daha kaç ölüm, daha kaç felaket geleceği belli değil...
  6. Devrimci arkadaşım, devrimci birisi adam soysa, yalan söylese, harac yese, katil olsa, tecavüzcü olsa, bu yaptıkları yüzünden devrimcilik yanlışlanabilir mi ? Bu nasıl yüzeysel bir mantık ?
  7. Sn.Ftoyd, güzel bir yazı, emeğine sağlık! Ben, Wall Street Journalda yazılan bu yazıyla çizilen Erdoğan ve Türkiye imajıyla, Erdoğanın BOP eş başkanlığının devam ettiğini görüyorum. Türkiyenin Batıdan uzaklaştığı hissi verilerek Erdoğan vasıtasıyla İran, Sudan gibi ABD karşıtı ülkelerin bir şekilde ikna ettirilmeye çalışıldığını düşünüyorum kısaca. Bir yandan Erdoğan eliyle ABD karşıtları Ergenekonla bastırıldığına göre, bu tür 'Türkiye ABD'den uzaklaşıyor' iddiaları havada kalmaktadır. Bir yanıltmacadır. Bir de araya Siyonist yalan sıkılmış. Türkiyede İsrail karşıtlığı Yahudi düşmanlığına dönüşecekmiş falan diye...Bunun yanında paradan bahsedilmesi de manidardır. Bunun arkasında verilmek istenen mesaj ABD'de ekenomik kriz var, Türkiye'ye para akışı olmuyor, bu yüzden Erdoğan yeni finans aramaya çıkıyor gibi yine inandırıcılık için söylenmiş bir yalan.
  8. Konu sapmaya devam ediyor.
  9. Bazı eski devrimci-yeni liberalleri de unutmayalım
  10. Almanyanın bağımsız olduğunu kim söyledi. Almanya dünya savaşı yenilgisinden beri dış politikada ABD'ye aykırı bir tutum izleyemedi. AB zaten bir tür bağımsızlık sağlamak amaçlı bir birliktir. Bir de siz ABD ile kastedilen emperyalizmi yanlış anlamışsınız galiba. Burad söz konusu olan ABD yada başka bir ülke değil. Vahşi kapitalizmin emperyalizmi öngörmesi, gerektirmesi. Yeni pazarlar yaratmak için savaşlar çıkarması. Türkiyeye gelirsek siz ister kabul edin ister etmeyin Atatürk dönemi 1940lı yıllar sonuna kadar bağımsızdı. Dış politikasını, ekonomisini herhangi bir dış ülkenin güdümüne kaptırmamıştı. 70lerde de B.Ecevitin uyguladığı hem içerde hem dışarda oldukça bağımsız politikalar uygulanmıştı. Somut verilerle sabittir. Demokrasi dediğiniz nedir ? Sizce, Sosyaldemokratlar gelse demokrasi rafa mı kalkacak ?
  11. Sn.Yakışıklı, sizce, Suleyman demirel, Tansu ciller, Mesut Yilmaz Atatürkçü ve Milliyetçi mi oluyor ? Şimdi oturup bunu mu tartışacağız. Al işte konu saptı.
  12. Bence sizin kafanızda bugün bu forumda olmayan hayali bir düşman var, karşınızdakileri hep onunla özdeşleştiriyorsunuz. Karşı tarafın demek istediklerini o zihniyete mal etmeye çalışıyorsunuz.
  13. Tekrar baktım acaba söylemek istediklerimi yanlış mı ifade etmişim diye: Kusura bakmayın ama burdan ' biz hala Emperyalistlerin kölesi degiliz ama siyasi gidisat tekrar bizi onlarin kölesi yapmaya calisiyor diyorsunuz. O anlamda biz hala Emperyalistlerin kölesi degiliz ' anlamı çıkmaz.
  14. Yakışıklı, şimdi dediğin gibi başka sömürenler var diye bu başlığın konusunu tartışmayalım mı ? Hiçbir şey tartışmayalım o zaman , nasıl olsa bu devran böyle dönecek öyle mi ? Sizin her iletinizdeki yaklaşım bu ve çok anlamsız bir tavır. Tartışmak istemiyrosanız burda ne işiniz var, niye mesaj gönderiyorsunuz ?
  15. Sarıgöl, cevaplar nerede ? Ben göremedim. Gördüğüm sadece konuyu saptırmak.
  16. Dediklerimde ne gibi bir ciddiyetsizlik gördünüz ve neye cevap vermedim de böyle alıngan hallere giriyorsunuz ?
  17. Sn.dünyahepimizin, anlaşılıyor ki sizin Atatürk döneminden 1940ların sonuna doğru NATO'ya girene kadar ki ve 70'lerdeki CHP'nin uyguladığı bağlantısızlara yakın sosyalist politikalardan haberiniz yok. 12 Eylül bu dönemden sonra gelmiştir. Tarihimiz, bir bağımsızlık mücadelesidir, halen de sürmektedir.
  18. Sn.Politika, ben genelde ayrıntılı yazmayı sevmiyorum, konuları genel hatlarıyla ele almayı tercih ediyorum. Açıkçası biraz da kolayıma geliyor, çünkü ayrıntılarla yüreğim sıkılıyor. Siz benim yazdıklarımı ayrıntılandırarak benim demek istediklerimi açmışsınız, teşekkürler. Özellikle, Tuncay Özkanın başlattığı hareketten biraz bahsedeceğim. Bu sivil toplum hareketi, giderek artan tabanı ve diğer iktidar karşıtı gruplara yayılma istidadı gösteriyordu yani bu yönde bir sinerji ayartıyordu. Bu hareketin başarıya ulaşmamasında, Çalık grubuna satışla yapılan operasyonun ( bunun ayrıntılarına girmiyorum ) ve Ergenekon davasının yanında CHP Genel Başkanı Baykalın da bu harekete mesafeli durmasının etkisi vardır. Baykal, her zaman ki gibi hatalı davranmıştır, niyeti iyi olsa da. Baykalın Ergenekon davasında taraf olmasının ardında bugün Ulusalcıları kazanma çabası vardır. Bugün, artık sizin de örneklerini verdiğiniz gibi bir çok farklı görüşteki yayınlarda Ergenekon oyunu ortaya konulmaktadır, nüansları dışında ortaya serilen gerçekler aynıdır. Bu nüanslar da bu olaya ne taraftan bakıldığı ile ilgilidir. Yaşananları, Yasemin Çongar gibileri olumlu bulabilir, İşçi partisi olumsuz bulabilir ancak senaryo gün gibi ortadadır, artık kimse bunu açık açık söylemekten kaçınmamaktadır. Atatürkçülük ve Kemalizme son verilmek, demokrasi adı altında Türk halkı, geçmişte olduğu gibi fakat farklı bir biçimde emperyalistlerin kölesi haline getirilmek istenmektedir. Ordu üzerinden senaryonun kurulmasının nedeni budur. Gerçekte demokrasi AKP ve diğer gruplar için sadece bir araçtır. Dediğiniz gibi 12 Mart ve 12 Eylülden farklı bir olay değildir yapılmaya çalışılanlar.
  19. Sn.dünyahepimizin, sizinle bir yerlerde buluşuyoruz ama siz göremiyorsunuz yada ben anlatamıyorum Neden bana, sizi PKKlı olmakla suçladığım zannıyla cevap verip, bu noktadan savunmaya geçiyorsunuz ? Bunlar, emperyalizmin satranç oyunlarıdır. Evet, çok klasik laflardır bunlar ama bir o kadar da gerçektir. Önce düşman yarat, sonra bu yolla gerçek düşmanını ekarte et. PKK'yı besle düşman yarat aynı zamanda Türk devletinin içinde Gladyo türü derin devleti kullanarak bir takım olaylar, süikastler, bombalamalar, çatışmalar çıkart, delilleri öyle bir yönlendir ki en sonunda bu olayların sorumlusu olarak milli güçler, ordu suçlansın. Üstelik, PKK ile Derin devletin ilişkide olduğunun ortaya çıkmasına izin ver ki yine kabahat Türk devletinin, milli düşünenlerin olsun. Şimdi, gerçek devrimcilerin tavrı eskiden neyse odur değişmemiştir. Uğur Mumcu da bunlardan birisidir. Deniz Gezmiş de bu şekilde düşünmüştü Ancak, Türk sosyalistlerin bir kısmı Mehmet Ali Aybar'dan sonra, bu geleneğin içine bir virüs gibi salınan Kürt milliyetçiliğinin kuyruğuna yapışmışlardır. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği demesi bu tuzağa düşmüş olduğundandı. Devrimci olmak en başında anti-emperyalist olmak, tam bağımsızlığı savunmaktır. Dün ABD'nin kontrolünde olan devletin yaptıklarına karşı olmak, bugün yine ABD iradesiyle getirilen değişime karşı olmak aynı duruştur. Bu değişim bu gün Büyük Ortadoğu Planıdır. Bu planın uygulanması için engeller bölgede tam bağımsız İran ve Kemalist Türkiyedir. İşte, bu nedenle, ABD, Türkiye'de 'Ergenekon öcüsü' gösterip, ordu da ve siyasette milli güçleri hedef almıştır. İranı ise, 'Hamas öcüsü' yoluyla tasvife etmek istemektedir. Bu yüzden, Uğur Mumcu'nun gerçek katilinin ortaya çıkarılacağına inanmıyorum. Belki, şudur diyecekler ama doğru mudur, yanlış mıdır hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Yani, o öne sürdükleri katil, Gladyo'nun kullanıp attığı bir tetikçi olacaktır.
  20. Şimdi, fosforlu bomba tankla atılınca masum mu oluyor ? Önemli olan uçaktan atılmaması mı ? Peki, kendini savunma amaçlı olarak fosforlu bomba kullanmanın mantığı var mı ? Ya demirefe, bak çelişki diyorum diye kızıyorsun ama insaf yani...İsrail orantısız güç kullandığını ifade ediyorsun ama hala bunu haklı göstermeye çalışıp, arkasındaki faşist düşünceyi göremiyorsun. Ha bir de şu var tabii, başka başlıklarda ülkemiz üzerinde oynanan Ergenekon oyununu farketmişsin yani BOP'a direniyorsun ama aynı projenin Filistin ayağını görmezden geliyorsun, bu nasıl oluyor ? Tabii aynı çelişki İsraile karşı olup aynı zamanda iç politikada AKP'yi savunan arkadaşlar için de geçerli...Hamasın, İsrail ilişkisini ortaya koyuyoruz. Ona da inanmıyorum diyorsun ama neye dayanarak inanmadığını da belirtmeden. Bunlar, avatar resmindeki gibi emperyalizmin satranç oyunlarıdır. Evet, çok klasik laflardır bunlar ama bir o kadar da gerçektir. Türkiyede oynanan oyun da bunun aynısıdır. Önce düşman yarat, sonra gerçek düşmanını ekarte et. PKK'yı besle düşman yarat aynı zamanda Türk devletinin içinde Gladyo türü derin devleti kullanarak bir takım olaylar, süikastler, bombalamalar, çatışmalar çıkart, delilleri öyle bir yönlendir ki en sonunda bu olayların sorumlusu olarak milli güçler, ordu suçlansın. Üstelik, PKK ile Derin devletin ilişkide olduğunun ortaya çıkmasına izin ver ki yine kabahat Türk devletinin, milli düşünenlerin olsun. Aynı şekilde, İsrail, kendine düşman yaratmak için, el altından Haması desteklemiş, bu şekilde Gazze de etnik temizlik yapmak istemiştir. Ve bu durum sona ermiş değildir. Ateşkes yine bir takım bahanelerle sona erdirilecektir İsrail tarafından. İsrail, Hamasın daha da büyümesini hatta Batı Şeriada da güçlenmesini ister ve bu gidişle olacaktır. İsrail, Haması bahane ederek önce Gazzedeki Yahudi yerleşimcileri çekmiş, ardından etnik temizliğe girişmiştir. Çünkü, İsrail, Filistin devletinin iki toplumlu olmasını istememektedir. Sürekli sınırlarını genişleten Yahudi devleti olmak istemektedir. Politikaları şimdiye kadar bu doğrultuda olmuştur ve sürecektir. Oslo antlaşmasını imzalayan Arafatın sonu ortadadır.
  21. Uğur Mumcu Vikipedi, özgür ansiklopedi Uğur Mumcu (d. 22 Ağustos 1942, Kırşehir – ö. 24 Ocak 1993, Ankara), Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar. Ailesi Annesi Nadire Hanım, babası Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey idi. Ailesi Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Eşi Şükran Güldal Mumcu (Homan) ile olan evliliğinden (1977) bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur. Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur. Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. Dönem TBMM'ye İzmir Milletvekili olarak girmiş ve halen TBMM Başkanvekilliği görevini yürütmektedir. Ağabeyi Av. Ceyhan Mumcu'nun Uğur Mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı "Kardeşim Uğur Mumcu" adıyla bir kitapta toplanmıştır. Eğitim yaşamı İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. 1961'de başladığı üniversite eğitimini avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 1965'de tamamladı. 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’de fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.. Askerlik dönemi Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat Yargıtay'ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. Gazetecilik dönemi Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te 'Gözlem' başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansı'nda çalışmaktaydı. 1975’te Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. 'Gözlem' başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 1977’de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu tam 700 kere sahneledi. 1978’de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı. 1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı. Türkiye'de terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak’ı yayımladı. 1982’de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan, ancak Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar dilekçesinin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı. 1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı. 1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü. Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde Mossad ve Barzani isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi: Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi? 8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki Ültimatom başlıklı yazısında ise yakında yayınlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile bölücü Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Kardeşi Ceyhan Mumcu, cinayetten önce Uğur Mumcu'nun İsrail elçisiyle görüşme yaptığını basına gönderdiği açıklamada yazmıştı. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı. Suikast sonucu öldürülmesi Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanlar, hiçbir delil bulamadığı ve patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir. [1] Suikastı, İslami Kurtuluş Örgütü, İBDA - C, İslami Cihat gibi çeşitli örgütler üstlenmiştir.Gazeteci arkadaşlarının daha sonra ki açıklamalarında Mumcu'nun öldürülmeden önce Abdullah Öcalan isimli PKK terör örgütü başkanının Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı oldugunu ispat eden belgeleri ele geçirdigini söylemiştir[kaynak belirtilmeli]. Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyareti sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu" sözünü vermiştir. Eserleri * Mobilya Dosyası (1975) * Suçlular Ve Güçlüler (1975) * Sakıncalı Piyade (1977) * Bir Pulsuz Dilekçe (1977) * Büyüklerimiz (1978) * Çıkmaz Sokak * Tüfek İcad Oldu * Silah Kaçakçılığı Ve Terör (1981) * Söz Meclisten İçeri * Liberal Çiftlik * Devrimci Ve Demokrat * Aybar İle Söyleşi * İnkılap Mektupları * Rabıta * 12 Eylül Adaleti * Bir Uzun Yürüyüş * Tarikat - Siyaset - Ticaret * Kazım Karabekir Anlatıyor * 40'ların Cadı Kazanı * Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925 * Gazi Paşa'ya Suikast * Sakıncalı Piyade (Tiyatro) * Söze Nereden Başlasam * Bu Düzen Böyle Mi Gidecek? * Bomba Davası Ve İlaç Dosyası * Sakıncasız * Eğilmeden Bükülmeden * Kürt Dosyası (1993)

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.