
adısaklıadam
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
127 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
adısaklıadam tarafından postalanan herşey
-
ergenekon resmi ideoloji etrafında kendisini meşrulaştırar bir terör örgütü laik-kemalist bir terör örgütü savcı iddianamede buna tevazu gösterip deginmemiş ama durum budur ideolojisi olmayan örgüt hiç olurmu? olmaz tabiki, ergenekon terör örgütüde kendisini en kral atacı, laik, kemalist, vatansever vb. kavramlarla tanımlamaktadır. ergenekon örgütü ile resmi olarak ilşkisi olmasada bir çok insan aynı düşünceleri savunmaktadır bu dogal bişi yani her laik-kemalist kişi bu terör örgütü mensunu degil, olamazda her kürt vatandaşımızın pkk terör örgütü mensubu olmadıgı gibi veya her müslüman kişinin islam adına işlenen cinayetlerle alakasının olmaması gibi...
-
ölenlere Allahdan rahmet yakınlarına sabır yaralılara acil şifalar diliyorum yorum diye yazılan kimi yazılar mide kaldırıyor. not diyorum; ölüm herkese gelecek, önemli olan nasıl ölecegimiz, hangi duygularla ölecegimiz.
-
Türkiye mazisindeki gibi hakettigi yeri bulacakdır bunun için laikligin kalkması gerekirse kalmalıdır neden devletçiligi aynı kararlılıkla savunmuyor kemalistler? veya halkçılıgı neden laiklik kadar savunmuyorlar? laiklik, laiklik diyenlerin halkçılık dedigini duydunuz mu? ne kadar çok laiklik diye bagırıyorsa o kadar halkdan uzaklaştıkları gerçek degil mi? sadece laiklik özel olarak anayasaya sokulmamışdır, altı ok paket halinde girmişdir anayasaya yanılsama yapmayalım chp nin altı okundan biridir laiklik, nerede diger oklar, neden kimseden ses çıkmıyor? diger maddelerde degilde neden bu ülkede laiklik bu kadar önemliymiş gibi yapılıyor? ben söyleyeyim: İslami ne kadar deger varsa toplumsal yaşamdan silip atmak için? kimse mırın kırın etmesin laiklik bu ülkenin ayagına takılmış bir kelepçedir.. saygılar
-
mahkeme istiklal harbi magluplarına göre karar almışdır haşim kılıç İBDA-C li ise haşim kılıçda derin ergenekondan demek
-
sevgili arkadaşım bizde istiyoruz ki fiili olarak var olalım sözde demokrasi istemiyoruz özde vesayetçi anlayış istemiyoruz bir ülke toplumlarının iradesi dışına çıkarılmak istiyorsa burda bir sorun vardır.. selamlar bu arada
-
anayasa mahkemesi türban kararı ile siyaseti bitirmişdir. ülkeyi yönetecek olan siyasetdir, seçilmiş siyaset bu siyaseti siz biçerseniz fiili olarak siz kapatma yönünde tavır almış demektesinizidir. buda demokrasi zaferi falan degil, vesayetin yargı yoluyla devamı demekdir mahkeme çok açık şekilde meclisin yetki alanına girmiş ve biz ülke olarak bunu sindirmişiz 367 kararı nasıl siyasi bir karar ise türbanda bir siyasi karardır kapatmama kararıda siyasidir, bunu hukuk ile, demokrasi ile açıklamak süreci anlamamak demekdir. siyaseti bir ülkede seçilmişler degilde atanmışlar yürütüyor ve belirliyorsa, o ülkede demokrasiden degil ancak vesayet sisteminden bahsedilebilir. türkiyenin laik yapısı, cumhuriyet, biz başkasına benzemeyiz vb. argümanlar ancak işin kılıfı olur. Türkiye işin başından beri şekli bir batılılaşma, çagdaşlaşma yaşamışdır. meşhur tabir ile ''özde degil sözde batıcıdır'' ve bu aynen bugünde devam etmektedir. sözde demokrasi gibi.....
-
AYM KARARI: LAİKLİK SOPASINI SİYASETİN TEPESİNDE TUTMAYA DEVAM! AK Parti hakkında açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesi'nden çıkan karar yargıda keyfiliğin yeni bir göstergesi olmuştur. Daha bir yıl önce yapılan seçimlerde halkın yarısının oyunu almış bir partinin, liderinin ve mensuplarının konuşmalarından, açıklamalarından ve "niyetleri"nden ötürü "laiklik karşıtı odak" suçlamasıyla hazine yardımından kesinti ile cezalandırılması bürokratik oligarşiye hakim despotik zihniyetin dışa vurumundan başka bir şey değildir. AYM'nin kararı seçkinci, dayatmacı bir ruh haliyle halkın kimliğinin, taleplerinin ve iradesinin yok sayılması, hor ve hakir görülmesidir. Burada odak olmakla suçlanıp cezalandırılan ve kendisine çeki düzen verilmesi istenenin sadece AK Parti olduğu düşünülemez. Kararın mahiyetinde halka karşı bir dayatma, toplumun hizaya sokulmasına yönelik bir mühendislik çabası açıkça görülmektedir. Bu açıdan AYM'nin AK Parti hakkında kapatma kararı vermemesini adeta büyük bir "hukuki olgunluk göstergesi" şeklinde algılayan ve sunan yaklaşımlara katılmak mümkün değildir. Mazisi itibariyle en büyük işlevi Türkiye'yi siyasi partiler mezarlığına dönüştürmek olan bir yargı kurumu ile karşı karşıya olduğumuzu görmezden gelmiyoruz. Aynı şekilde hem geçen yılki 367 saçmalığı, hem de kısa bir süre önce üniversitelerde başörtüsü serbestisi getiren anayasa değişikliklerinin iptali kararlarında görüldüğü üzere AYM'nin herhangi bir hukuk kuralıyla kendisini bağlı görmediğinin de farkındayız. Dolayısıyla kararın "Ben yaptım oldu!" mantığıyla kapatma şeklinde de gerçekleşmesi sürpriz olmazdı elbette. Ne var ki, ortaya çıkabilecek zincirleme krizlerin bedelini göze alamaması ve bilhassa da Ergenekon ifşaatının kapatma davası sürecine "ışık" tutması karşısında AYM daha fazla riski göze alamayıp kapatma kararı verememiştir. Kapatma kararı verememiş ama AYM açıkça "kulak çekme" tavrını sürdürmüş, bu şekilde bürokratik oligarşik sistemin sopası konumunu hatırlatmıştır. AK Parti üzerinden laiklik duyarlılığı vurgulanarak özgürlüklere pranga vurma tavrını sürdüreceğini bir kere daha beyan etmiştir. Oysa konuşması gereken, açıklaması gereken hususlarda AYM'nin derin bir sessizlik içinde olması ise dikkat çekicidir. Laiklik ilkesi adı altında sürdürülmekte olan despotik uygulamaların kutsanmasına çalışan AYM aradan geçen bunca zamana rağmen başörtüsü yasakçılığından taviz vermemek için anayasayı nasıl ihlal ettiğinin izahını hala yapamamıştır. Yüksek mahkeme üyeleri ile Ergenekon zanlılarının görüşme trafiğine, kapatma davasına ilişkin olarak daha dava açılmadan Ergenekon sanıklarının sahip olduğu bilgilerin mahiyetine, mahkeme üyeleriyle bu sanıkların irtibatlarına dair herhangi bir bilgilendirme, izah çabası içinde gözükmemektedir. Sonuç itibariyle ortada asla alkışlanabilecek, sevinilebilecek bir durum olmadığı gibi, bu karar yapısıyla, işleyişiyle Anayasa Mahkemesi konusunun Türkiye'nin temel sorunlarından biri olarak acilen gündeme alınmasının gerekliliğini ortaya koymuştur. Bir süredir işletilmekte olan darbe sürecinin kesintiye uğraması ve AK Parti'nin şimdilik kapatılamaması halkın serbest seçimlerde iradesiyle seçtiği partileri tümüyle soyut kriterlerle kapatma tehdidi altında bulunduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Aynı şekilde bu karar AYM'yi özgürlükler önünde esaslı bir barikat konumundan çıkartmaya yetmez. Bu durumda başta Meclis ve Hükümet olmak üzere halkın iradesini temsil etme iddiasında bulunan tüm kurumlar sorumluluklarının gereğini üstlenmeli ve mevki ve makamlarını üç beş gün daha fazla sürdürme uğruna bu dayatmayı sineye çekmemelidirler. Mevki, makam karşılığında bürokratik oligarşiyle özgürlükleri boğma üzerinde mutabakata varanların kendilerini de ülkeyi de çıkmaz bir sokağa sürükleyecekleri kesindir. Bu tavır sahiplerinin sadece kendilerini siyasetsizliğe mahkum etmekle kalmayıp, halka ihanetin utancını da silinmez biçimde üstlenecekleri bugüne dek defalarca ispatlanmış bir gerçektir.
-
Büyük Türk Devrimi Travma olarak Tanımlandı
adısaklıadam şurada cevap verdi: Odris başlık Güncel Konular
demokrasi için güzel bir karar Atatürk’ü Sevmeme Özgürlüğü Vardır! 11 Haziran 2008’de Kanal 1’de Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programında Atatürk’ü sevmediklerini ifade ettikleri için haklarında soruşturma açılan Nuray Canan Bezirgan ve Kevser Çakır’a dava açılmasına gerek olmadığı kararı verildi. Program içersinde Atatürk'ü sevmediklerini ifade eden; tartışma sürecinde de Humeyni'yi sevdiklerini belirten Nuray Canan Bezirgan ve Kevser Çakır hakkında "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçlamasıyla soruşturma açılmıştı. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma sonucunda "Nuray Canan Bezirgan ve Kevser Çakır gibi herkesin Atatürk'ü sevmeme hakkı vardır." izahıyla kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verildi. -
mahkeme öyle bir karar verdiki, bu karar son yüzyılımızla uyumlu bir karar ne şiş yansın ne kebap kabilinden bir karar oldu her zaman ki gibi patinaja devam, bir ayak frende bir digeri gazda olan bir araba ses var ama eylem yok mahkeme ne şu ayaga nede bu ayaga ''çek ayagını'' dememişdir. aynen böyle kalsın demişdir. 10 kişi çıkacak odak oldugunu söyleyecek ama çokda odak olmadıgını ilave edecek... akp siyasi olarak bitmişdir ve bundan sonrası seçimdir. mahkeme türban kararı ile akp ye siyasetinin sınırlarını çizmişdir. milletede bir sınır çizmişdir. degimiz gibi , siyaset çok uzun yıllardır rafda duruyordu ve mahkeme indirilmemesine karar vermişdir. akp buna uygun kaldıgı müddetçe eriyecekdir...
-
tabi ki umutlu olmak lazım ergenekonda sonuna kadar gidilmesini bende isterim ama bunu yapamazlar, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. ergenekonun dibi demek resmi ideolojiye çıkar, bundan kimsenin şüphesi olmasın son yüzyıllık tarihi baştan aşagı degiştirmek isterlerse buyursunlar dibine kadar insinler.. ama dedigim gibi, biz toplum olarak daha rüştünü ispat edememiş bir haldeyiz o kadar bariz yalanlarla yaşamaya alışmışız ki, herkesin çok iyi bildigi yalanlara bile ses edemedik bu düzen yalanlarla ayakda duruyor, hepimiz birbirimize yalan söyleyerek bu güne geldik
-
yıllardır işlenen faili meçhul cinayet ve provakasyonları bu niteliklere sahip insanların üstüne attılar din adına cinayet işliyor diye alakasız insanları suçladılar halbuki bu suçladıklarına üç koyun versen ikisini kaybedip gelirlerdi. sözde islam cemaatleriydi bunlar bilinmiyormuydu bunların çapıda büyük büyük işlerle suçlanıyorlardı? biliniyordu, biliniyordu da düzen böyle kurulmuşdu, ne yaparsın.. şeriat getireceklermiş muş vb.vb
-
iyi dileklerine katılıyorum ama geçmişi de çok iyi biliyorum biz aynı delikden sayılamayacak kadar çok ısırıldık bu ülkede öyle çok fazla şeyde bilmeye gerek bu yüzden bir kaç sloganla bir ömür tüketen insanlar var siyasetin olmadıgından dolayı tüm bu absürtlükler en basit bir başörtme meselesini bile halledemeyen bir siyasi yapı var karşımızda şimdi toplumun büyük çogunlugu yasaga karşı olmasına ragmen tüm bu yaşananlar böyle bir havadan siyaset çıkmaz bu ülkenin ayagına takılan prangaları açıkdan eleştiriye tutmayan hiç parti ve siyasetçi iş göremez... ülkenin ve milletin çıkarları gerektiriyorsa herşey degişebilir demeli birileri... anlatabildim mi?
-
valla tarihe etki bakımından bir tercihde bulunmuş olsam Osmanlı derim şahsen aslından insanlara iki tarihide ortaya koyabilirsek herşey belli olur önemli olan yaşadıgın devirde nasıl bir etki uyandırdıgın ve nasıl bir sosyal yapı kurdugundur bir yanda asırlara meydan okumuş bir fikir, beri yanda daha yüz yılı dolmadan paranoyalarla yaşayan bir yapı. vb.vb. degilmi ki demokratik oldugunu iddia eden yapılar en derin yasakçı yapılar.. aman insanlar fark etmesin, uyutmaya devam.............
-
TARİH; 18 MART 2008 AKP KAPANAMAZ, İSTİKLÂL HARBİ’NİN MAĞLUPLARI AKP’Yİ KAPATTIRMAZ Savaş alanı ve barış masası. Bu ikisinin şartlarının birbirine uymadığını herkes bilir. Dikkat gerektiren durum odur ki, biz Türkler barış masasında İstiklâl Harbi kazanmış bir millet değiliz. Bilakis, Batum’u ve Batı Trakya’yı barış masasında kaybetmiş bir milletiz. Biz o milletiz, kalbinden İstiklâl Harbi’ni kazanan orduyu doğuran, o orduya ithaf edilen İstiklâl Marşı’nı, kalbinden doğuran millet biziz. Türkiye’de bir ikinci millet yok. Yerküre üzerinde kalpten doğmuş bulunan ve kalp gözü her daim açık, Türk milletinden gayrı bir millet yok. Hayatını Türkiye’de idame ettiren herkes, öncelikle Türk olup olmadığını değil, bu yegâne millete mensup olup olmadığını kendine sormalıdır. Soruyu kim sorduysa toplumdaki yerini derhal buluverir. Millet içinde bir yer ediniverir. Yegâneliği aşikâr olan millet içinde mensubiyeti Türklükle izahı mümkün olanlar kendine tahsis edilmiş olan yere kavuşur. Hatırda tutulmalıdır ki, Türk milleti teker teker her ferdine hususi bir yer tahsis etmiş ve bu yer hiçbir şekilde gâvurların takdirine bırakılmamıştır. Türkiye’de yaşadığı halde bizim yegâne milletimize mensup olmadığını düşünenler, işgal ettikleri mevki ve makam neresi olursa olsun gerçek yerlerinin ancak o milletin koruduğu değerler ölçüsünde kabul gördüğünü bilmelidir. Millet şuurunun geride kaldığı fikriyle hareket edenler hata içindedir. Millet şuurunun geride kaldığı ve köşe dönme ahlâkı dışında yaşayan kişi kalmadığı, dolayısıyla İstiklâl Marşı’nın muhatap bulamadığı kabulleriyle hareket edenler, yeni, yepyeni manevralar peşindedir. AKP aleyhine bir dava dosyası hazırlanması, Türkiye’de millet şuuruna ihtiyaç duymaksızın yaşanmasının hareket serbestisi sağladığına delildir. Vukuatın akıbeti belli değil. Belli olan toplumun bu manevraya paçasını kaptırarak çaresizliğe mahkûm edildiğidir. AKP davası söz konusu olduğunda, çok sayıda insan, ellerini oğuşturarak: “Hele bir kapansın, bak neler olur?” der haldedir. Onlardan daha çok sayıda insan ise, elini alnına götürüp “Kapanacak olursa halim nice olur?” ifadesiyle iç geçiriyor. Bütün toplum böylece ikiye bölünmüş denilebilir mi? Hayır, asla! Kalp gözü açık olanlar bölünmeye maruz kalmadı. Onlar hasımlarını tanıyor. Türkiye’de bir kesim var ki, AKP kapatılsa da, iktidarda da kalsa zarara uğramayacak ve gemisini yürütecek. Bunlar İstiklâl Harbi ile mağlubiyete uğratılmış, hülyaları berhavâ edilmiş olanlardır. 27 Mayıs 1960 ihtilâli Atatürk devrimlerinin restorasyonuydu. Bu restorasyonu tatbik edenler Türkiye’ye mahsus bir demokratik gelişmeye hak tanınmayacağı temel ilkesi uyarınca hareket etti. Dolayısıyla şu formül ister istemez yürürlüğe girmiş oldu: DEMOKRASİ = ABD + İSLÂM. İhtilâli takip eden 48 yıl denklemin üç unsurundan her birinin diğer ikisini hesaba katmadan hayata geçirilemeyeceği dayatmasıyla yaşandı. Formül İSLÂM + ABD = DEMOKRASİ şeklinde tertip edildiğinden, eğer İslâm’ı yaşamak istiyorsanız, bunu başarmanız ancak demokrasiden Amerika’yı tenkis ederek mümkündü. İSLAM = DEMOKRASİ – ABD. Ama eğer, size Amerikancılıktan başka bir şey lüzum etmiyorsa, demokrasinin Atlantik ötesi yorumuna mahkûm idiniz: ABD = DEMOKRASİ – İSLÂM. Yürürlükteki formül bir çıkmazın ifadesidir. Türk milletine mensup olanlar çıkış yolunun nereden geçtiğini İstiklâl Marşı’ndan öğrendiler. İstiklâl Marşı Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu
-
bu tersanelerin kaldırılıp daha geniş alanlara alınması lazım bunada niyetleri yok gibi çalışma ortamları karma çorman bir şey bu tip işler için tehlikeli bir yere Meclis Araştırma Komisyonu girmişse ondan sonuç çıkmaz araştırın bakın, Meclis Araştırma Komisyonu nerden ne sonuç almış.. bizim toplum olarak bir şey yapmak gibi bir derdimiz olmadı...
-
mahkemeler türkiyede hukuki degil siyasi karar verirler bunun sebebi derinlerde bir yerde yatar mahkemeler genelde yüce olan türk milleti adınada karar vermez akp nin kapanmaması AB net tepkiler gelmesindendir ama mahkeme içerideki kimi zümreler için tehdit etmekden de geri kalmamışdır yapacagı ancak tehditti, bu tehdit siyasete ve özünde milletedir dış dinamikleri duyunca bagımsızlık edebiyatına da yatmamak gerek bu ülke yaklaşık 150 yıldır dış dayatmalarla şekil almaktadır toplumun geneli sorunda etmedigine göre şimdilik razı olunacak akp kapatılsa daha iyi olurdu, siyaset bu kararla bitmişdir mahkeme meclise kafana göre yasa yapamazsının demişdir bunuda her zaman oldugu gibi laiklik maskesini kullanarak söylemiş ve icra etmişdir mahkeme hukuki kararlar alsaydı zaten meclisin yetki alanına girmezdi.... türkiyenin birincil sorunu siyaset ve siyaset dünyasındaki sözde adamlardır 1908 de rafa kalkan siyaset etme şimdilik rafda durmaktadır.. selamlar
-
osmanlı kendisini İslam ile meşrulaştırıyordu laik cumhuriyet batı ve kurumlarıyla aradaki fark bu iyi, kötü osmanlının islamdan başka halka meşruluk sunacak kaynagı yokdur. baş başa baglıdır baş ise şeriate derlerdi eskiden laik cumhuriyetde son başın nereye baglı oldugunu ortaya çıkarmak gerek
-
Türkiyede o dedigin zümre askerdir başından beri bu iş böyle bizde batılı anlamda kurumlar ve sınıflar yoktur biz asker milletiz! bizde demokrasi isteyecek burjuvazide yoktur bizde aslında herşey tersdir Türkiye bir Islam Cumhuriyeti olarak kuruldugu dogrudur
-
mahkeme her ne kadar kapatma kararı veremediysede tehdit etmekden geride kalmadı eger kapatmaya güçleri yetseydi kapatacaklardı dış dinamikler ama özellikle AB kesin bir dille kapanmaması gerektigini sözyledigi için kapatamadılar türkiyede hukuk denilen şey tamamen siyasete alet edilmişdir aslında bizde hep siyaset vardı, hukuk bunun gölgesindeydi diyenler haklı düşünün ki meclisin, kanun yapmaya tek yetkili organ olan meclisin çıkardıgı yasayı iptal eden bir mahkemeden bahsediyoruz bu karar nasıl ki siyasiyse, alınan kapatamama kararıda öyle siyasidir akp bundan sonra ya uysal bir sermaye partisi olacak ya da köklü bir anayasal degişiklige gidecek bunun ortası yoktur Özalın ANAPına dönmek istemiyorsa akp, millete sırtını vermelidir ergenekonculara degil millete... aslında resmen yetki gasbında bulunan bir organı tanımamalıydı ama yapamadı, kalitesi yetmedi birileri çeşitli organlar eliyle akp ye sınırlarını çizdi, aslında sınırı çizilen milletdir burada topluma ne isteyip neyi istemeyecegi gösterilmiş oldu... anlaşılan şu, yere göge koyamadıgımız laiklik bize ne vermişdir diye bir babayigit çıkmasını bekleyecegiz artık. refah seviyemizi dünkü çocuk yunanistanın neresine bırakmışdır mesela insanların siyasetçisine, bürokratına, vb. güveni hangi seviyede vb.vb bunlar çogaltılabilir.. türkiyede yaklaşık yüz yıldır siyaset yok, var olan ise dayatma, kaba bir dayatma...
-
''anayasa mahkemesi akp ye bir şans daha verdi'' diyen kim varsa bu ülkenin yüzde 47 sine hakaret etmişdir. böyle demokrasi olmaz... türk demokrasisini 11 adamın iradesinden çıkarıp milyonların iradesine teslim etmez isek bu ülke huzur bulmayacakdır.
-
BAYKAL VE MİLLİ TEPKİMİZ!
adısaklıadam şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Güncel Konular
Baykal'ın Ergenekon Şemasındaki Yeri Ergenekon Davası İddianamesinin ekindeki MİT Raporu'nda Baykal şoku. Taraf Gazetesi 2003 tarihli MİT raporundaki Ergenekon örgüt şemasını iki hafta önce isim vermeden yazmıştı. Şema ididanameye girdi ve ek belge olarak yayımlanacak. Taraf şimdi şemadaki en çarpıcı ismi açıkladı. Yasemin Çongar/Taraf Ergenekon şemasında Deniz Baykal da var Geçenlerde, bu sütundaki bir yazıyı Taraf’ın manşetine taşımıştık. 11 Temmuz 2008 tarihli o yazının bir bölümü şöyleydi: “Beş yıl kadar önceydi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başbakanlığa ‘çok gizli’ bir yazı gönderdi. Konusu Ergenekon... MİT’in yazısı, devletin içine uzanmış Ergenekon çetesinin şemasını içeriyor ve bu örgütün araştırılmasını tavsiye ediyor. 2003 tarihli örgüt şemasında, Ergenekon mensubu siyasetçilerin, işadamlarının, gazetecilerin adları var. Siyasetçiler arasında bir partinin genel başkanının ismi hemen dikkat çekiyor. Çeteci gazetecilerin listesinde bir büyük gazetenin genel yayın yönetmeni, Ankara temsilcisi ve çok popüler bir yazarı göze çarpıyor. Ergenekoncu işadamları arasında sanayiciler de var, medya patronları da. Bu şahısların adlarının bu belgede yer alması, bilerek ya da bilmeyerek Ergenekon için çalıştıklarının kanıtı sayılamaz. Ama şunu gösterir: Bugün siyaset sahnesinde, iş âleminde ve medyada hâlâ çok etkin konumlarda olan bir dizi isim, Ergenekon’la bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla MİT tarafından Başbakanlığa rapor edilmiş. Kimilerinin ‘efsane’ saydığı Ergenekon hakkında istihbarat toplayan MİT, bu istihbaratı ve şüphelerini beş yıl önce Başbakanlığa aktarıp araştırılması gereğini vurgulamış. Kimseyi töhmet altında bırakmamak için bu belgedeki isimleri yazmayacağım. Bu belgenin, 2 Temmuz 2008 tarihinde, Başbakanlık tarafından Ergenekon operasyonunun sorumlularına intikal ettirildiğini söylemekle yetineceğim.” İDDİANAMEYE BÖYLE YANSIDI Bu yazıdan ve bu yazıya ilişkin “MİT’te Ergenekon’un örgüt şeması var” manşetimizden tam iki hafta sonra Ergenekon iddianamesi açıklandı. İddianamenin 49 ve 50. sayfalarında, “MİT Müsteşarlığı’nın Ergenekon Terör Örgütü Hakkındaki Yazısı” başlığı altında, Taraf’ın manşetine konu olan yazışmaya değiniliyor. Kısaca, MİT Müsteşarlığı’nın 2002’de kendisine bilinmeyen bir kaynaktan intikal eden “iddia niteliğindeki bilgiler çerçevesinde hazırladığı kitapçığı” 2003’te önce Genelkurmay Başkanlığı’na, sonra Başbakanlığa ilettiğini yazan iddianame, aynı çalışmanın bir özetinin 2006’da tekrar Başbakan’a ve Genelkurmay Başkanı’na sunulduğunu kayda geçiriyor. İddianame, aynı bölümde, MİT’in 2003’te Başbakanlığa ilettiği yazıdan geniş bir alıntıya da yer veriyor. Bu alıntıda, “Sonuç” başlığı altında MİT’in şu mütalaası aktarılıyor: “Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte ‘Ergenekon’ adı kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir. Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, birbirinden müstakil değişik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır. Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler; Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, Bazı Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), Siyasi Parti ve Medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle, Sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı... olduğu değerlendirilmektedir.” İddianamenin ilgili bölümü, savcıların “Bizzat MİT Müsteşarlığı’nca da Ergenekon’un illegal bir yapılanma olduğu tespit edilip resmi raporla kayıt altına alındığı görülmüştür” değerlendirmesiyle sona eriyor. MİT’İN İLETTİĞİ İSİMLER Dün Taraf’ın yazıişlerinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın grup konuşmasını tartıştık. “Derin” bir avukat gibiydi; sığ bir savunma yapıyordu. Ergenekon savcılarını doğrudan hedef alıyor, iddianameyi küçümsüyordu. Konuşmasının bir yerinde “İddianameye göre, Ergenekon çok köklü bir örgüt ama MİT’in haberi yok” gibilerinden alaycı bir ifade de kullandı. Aslında Baykal’ın sözleri, Ergenekon davasını karalamaya çalışan diğer gönüllü çete avukatlarının yazıp çizdiklerinden pek farklı değildi. Yine de, “devletçi” bildiğimiz bir siyasi parti liderinin, devletin MİT ve Genelkurmay dahil birçok kurumunun araştırılmasında yarar gördüğü bir örgütlenmeyi böylesine fütursuzca sahiplenmesine anlam vermekte zorlandık. Baykal’ın “devlet”i değil, “derin”i savunduğunu düşündük. Bu düşüncelerle, bugünkü birinci sayfamızı hazırlarken, Ergenekon iddianamesinin 1 ağustosta açıklanacak eklerinde, benim 11 temmuzdaki makaleme konu olan MİT yazısının da yer alacağını öğrendik. Söz konusu 2003 tarihli yazının ekindeki şemalardan “Ergenekon” başlıklı olanında, örgütle bağlantılı politikacılar arasında adı hemen dikkat çeken siyasi parti genel başkanının Deniz Baykal olduğunu hatırladık. Baykal'ın ve cuma günü kamuoyuna açıklanacak olan MİT yazısındaki diğer isimlerin Ergenekon'la bağlantısı var mı bilmiyoruz. Ama 11 temmuzda yazdığım gibi, “bugün siyaset sahnesinde, iş âleminde ve medyada hâlâ çok etkin konumlarda olan bir dizi isim, Ergenekon’la bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla MİT tarafından Başbakanlığa rapor edilmiş” diyebiliyoruz. İddianamedeki ayrıntılar sayesinde, bu iddianın MİT’e bilinmeyen bir kaynakça aktarılmış olabileceğini de öğrendik. İddianın aslı belki de yok; ama şurası kesin ki 2003’te MİT bu isimleri içeren bir şemayı Başbakanlığa iletme gereği duymuş. Hatta aynı çalışmanın bir özetini 2006’da Başbakan’a yeniden göndermiş; Genelkurmay’a da 2003 ve 2006’da benzer raporlar iletmiş. İnsan ister istemez merak ediyor: Acaba bu raporlardan, bu şemalardan, bu listelerden haberli Ergenekon savcıları dün Deniz Baykal’ın ağır salvolarına hedef olunca ne düşündüler? Ve acaba, Baykal Ergenekon’un avukatlığına soyunurken, kendisini Ergenekon’la bağlantılandıran belgeler olduğunun ne kadar farkındaydı? -
BAYKAL VE MİLLİ TEPKİMİZ!
adısaklıadam şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Güncel Konular
Baykal erken seçim istemiş!! Baykal iyice şaşırmış vaziyetde mahkeme kapatmadı ama Baykal seçim istiyor sanki seçimden bir şey bekliyor. siz Baykalın agzından iktidara gelicez lafını duydunuz mu? duyamazsınız çünkü o da çok iyi biliyor seçimle iktidar olamayacagını iyide bu adam neden seçim istiyor peki? bu adam bu ülke için gerçekten ciddi bir sorun -
Allah gerçekten merhametli mi? Adil mi?
adısaklıadam şurada cevap verdi: Notamatik başlık Dini Konular - Din - Dinler
kardeşim siz başında bizim saçmaladıgımızı söylemediniz mi? şimdi de açıklamamızı mı istiyorsunuz? önce bir karar vermek gerekir degil mi? bir zahir vardır bir batın... -
mahkeme kapatma kararı veremedi. bu dış dinamiklerden kaynaklandı agır bir baskı altına alındı kimse bagımsızlık edebiyatı yapmasın bu düzen 100 yıldır zaten bagımsız falan degil eskiden dış dinamikler laik-kemalistleri destekliyordu şimdi desteklemiyor önceden verdikleri iktidarı şimdi geri alıp başkasına veriyorlar her ne kadar mahkeme kapatamadıysada tehdit etmekden de geri durmadı kapatamadık bari korkutalım dediler bu ülkede derhal seçilmişlerin üstündeki bütün kurumlar anayasal degişiklikle gerçek yerlerine ugurlanmalı toplum ne diyorsa o olmalı, kurtarıcı toplumun kendi olsun başkasının hesabına çalışan degil buranın hesabına çalışan isteriz....
-
Allah gerçekten merhametli mi? Adil mi?
adısaklıadam şurada cevap verdi: Notamatik başlık Dini Konular - Din - Dinler
Tengeriin boşig arkadaşım sordugum çok basit iki kavrama Kur'an bütünlügü içinde cevap veremedi. eger bu noktada bilginiz varsa bizi aydınlatırmısınız? biz kelimelerin hangi dilde ne anlama geldigi şimdilik ilgilendirmiyor, bunda dogrusunuz her sözün kendine ait bir anlamı vardır bazen önemlidir bazen degil anlamı olmayan sözün lugatda işi nedir ki? ''ayetden cımbızla alınan kelimeler''i bize biraz daha izah edermisiniz. anlamak için soruyorum, yanlış anlamayın veya söz konusu ettiginiz ayetin bütününü açıklarmısınız? sizden biraz daha açıklayıcı izah bekliyorum