Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SimalyildiziNet

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    462
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İletiler gönderen: SimalyildiziNet

  1. :clover:

     

    Bati dünyasi yani halklari bizim Dinimiz gibi calisiyor!!! bizlerde onlarin Dini gibi karma karışık..

     

     

    :shuriken:

     

     

    Birçok insan bana tepki gösterecek ama bizim şuan uyguladığımız yada bize öğretilen "islam"mıdır?

     

    Yoksa islam diye başka birşeylerimi önümüze koydular? Ne zaman birilerinin kesesine engel olsak, ya mason ilan ediliyoruz, yada dinsiz! Hatta komünist bile dediler bana :angry: !

     

    Oysa, "gerçek islam budur? " diye biraz araştırma yapınca, karşıma Selçuklu gibi devlet çıkıyor... Osmanlı ile alakası olmayan...

  2. :clover: Cok güzel bir soru,, bir baslik altinda tartisilmasi gereken?

     

    Açalım açmasına da isterseniz önce yönetime bir danışalım. Bu denli "derin" konulara girmemizden rahatsız olan olurmu?

     

    Ve hemen ana başlığa geri dönelim;

     

    Taraf ın tarafı!!! ;)

     

    Taraf'a 'Ergenekon' darbesi

    İP'te Yargıtay krokisi bulunduğunu iddia eden muhabirin 13.5 yıl hapsi istendi.

     

    Gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, Taraf gazetesi Ankara muhabiri Soner Arıkanoğlu hakkında 13.5 yıla kadar hapis istemi...

     

    Ergenekon soruşturması kapsamında, soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, Taraf gazetesi Ankara muhabiri Soner Arıkanoğlu hakkında 13.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

     

    Arıkanoğlu, "iftira", "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gizliliğin ihlali" suçlarından yargılanacak. İşçi Partisi Genel Merkezi'nde yapılan aramada Yargıtay'a ait kroki bulunduğu haberini yapan Arıkanoğlu gözaltına alınarak İstanbul'a getirilmişti.

  3. Araya gireceğim, ancak aşağıdaki yazı bu konunun asıl hedefi noktasında oldukça aydınlatıcı;

     

    Saygılarımla

     

    * * *

     

    ŞEYHÜLİSLAM DÜRRİZADE ABDULLAH EFENDİ'NİN FETVASI

     

     

     

    "Sebeb-i Nizam-ı alem olan Halife-i İslam adamallahu taala hilafetihi ila yevmülkıyam Hazretlerinin taht-ı velayetinde bulunan bilad-ı İslamiyede bazı eşhas-ı şerire ittifak ve ittihad ve kendilerine rüesa intihab ederek teba-i sadıka-i şahaneyi hiyl-ü tezvirat ile iğfal ve idlale ve bila emr-i ali ahaliden asker cem'e kıyam edip zahirde askeri iaşe ve teçhiz bahanesiyle ve hakikatta cem-i mal sevdası ile hilaf-ı şer-i şerif ve mügayır-ı emir-i münif birtakım garamat ve vergiler tarh ve tevzi ve enva-ı tazyik ve işkenceler ile nasın emval ve eşyasını gasb-ü garet ve bu veçhile ibadullaha zulm-ü itiyat ve tecrime cesaret ve Memalik-i Mahrusenin bazı kurra ve biladına hücum ile tahrip ve hak ile yeksan ve tab'a-i sadıkadan nice nüfus-u masumeyi katl-ü itlaf ve dıma-i mahkumeyi sefk ve iraka ettikleri ve canib-i Emirülmümininden mensup bazı merurin-i ilmiye ve askeriye ve mülkiye hodbehot azil ve kendi hempalarını nasp ve merkez-i hilafet ile Memalik-i Mahrusanın muvasalat ve münakalat ve muhaberatını kat ve taraf-ı devletten sadır olan evamirin icrasını men ve merkezi diğer memalikten tecrit ile şevket-i Hilafeti kesrü tevhin kastederek makam-ı mualla-yı imamete ihanet etmekle taat-i imamdan huruç ve Devlet-i Aliyyenin nizam ve intizamını ve biladın asayişini ihlal için neşr-i eracif ve işaa-i ekazip ile naşı fitneye saik ve sai-i bilfesat oldukları zahir ve mütehakkık olan rüsea-yı mezburin ile avam ve etbaı bağiler olup dağılmaları hakkında sadır olan emr-i aliden sonra hala inat ve fesatlarında ısrar ederler ise mezburların habasetlerinden tathir-i bilad ve şer ve mazarratlarından tahlil-i ibat vacip olup ....... Nass-ı kerimi mucibince kat-ü kıtalleri meşru ve farz olur mu? Beyan buyurula.

     

    Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid Abdullah Ufiye anhüma.

     

    Bu surette Halife-i Müşarüleyha Hazretleri tarafından bügat-ı kudretleri bulunan Müslümanlar İmam-ı adil Halifemiz Sultan Vahidettin Han Hazretlerinin etrafında toplanıp mukalete için vaki olan davet emrine icabet ve bügat-ı mezburun ile mukalete etmeleri vacip olur mu? Beyan buyurula.

     

    Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid Abdullah Ufiye anhüma.

     

    Bu surette Halife-i müsaleyha Hazretleri tarafından bügatı mezburun ile mukalete için tayin olunan askerler mukaleteden imtina ve firar eyleseler mürtekib-i kebire ve asim olup dünyada tazir-i şedide ve ukbada azab-ı elime müstahak olurlar mı? Beyan buyurula.

     

    Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid Abdullah Ufiye anhüma.

     

    Bu surette itaat etmeyen müslümanlar asim ve tazir-i şer-iye müstehak olurlar mı? Beyan Buyurula.

     

    Elcevap: Allahütaala a'lem olur."

     

     

     

    11 Mayıs 1920

     

     

     

     

     

    FETVANIN TÜRKÇESİ

     

     

     

    Fetvanın Osmanlıca sözcüklerden arındırılmış biçimi şöyle:

     

    "Dünya düzeninin sebebi olan İslam halifesinin emrinin altındaki İslam ülkesinde bazı kötü niyetli şahıslar aralarında anlaşıp, kendilerine reis seçerek, halkımızı yalan dolanla kandırıp, yasa dışı asker toplayarak ayaklanıp, bu askerler için yiyecek, içecek temini ve silahlandırma gayesiyle kişisel çıkarları için yasalara aykırı bir takım vergiler koyup, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mal ve eşyasını gasp ederek Osmanlı ülkesinin kutsal değerlerine ve devlete hücumla, yerle bir etme niyetinde oldukları ve nice masum insanı yok etmeyi amaçladıkları ve ayrıca ilmi, askeri ve mülki memurları kendilerince görevden alıp bu görevlere kendi taraftarlarını atayarak yüce devletimizin ulaşım, nakliye ve haberleşme teşkilatını yok edip devlet tarafından çıkarılan emirlerin yerine getirilmesini engellemek ve devletimizi dünyadan soyutlama ile yüce devletimizi zayıf düşürme ve yüce makamımıza ihanet etmekle devlet nizamını işlemez hale getirmek için yalan, fitne ve fesatla yüce devletimizin düzenini bozmakta ısrar ederlerse adı geçen asilerin kötülüklerini engellemek şart olup şeriat gereğince öldürülmeleri uygun olur mu? Beyan buyurula.

     

    Cevap: Öldürülmeleri şarttır.

     

    Sultan Vahidettin'i askerlerinin adı geçen asilerle savaşmaları gerekir mi? Beyan buyurula.

     

    Cevap: Öldürülmeleri şarttır.

     

    Adı geçen asilerle savaşmak için görevlendirilen askerler savaşmaktan kaçınıp firar ederlerse kötülüğün büyüğünü yapıp günahkar olurlar, dünyada şiddetle cezalandırılmaya ve ahirette Tanrı gazabına hak kazanırlar mı? Beyan buyurula.

     

    Cevap: Öldürülmeleri şarttır.

     

    İsyancılarla savaşmayan askerler kanuni cezaya çarptırılırlar mı? Beyan buyurula.

     

    Cevap: Öldürülmeleri şarttır."

     

     

     

    -18 Mayıs 1920: Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında, Şeyhülislam tarafından çıkarılan fetva, bir İngiliz gemisi tarafından Fethiye'ye getirildi. Fetvalar, İtalyan işgal kuvvetleri komutanı tarafından halka dağıtılmak üzere Kaymakam'a teslim edildi. Manzara şöyle açıklanabilir: Şeriatçılar ve emperyalist işgal güçleri, el ele vererek ulusal kurtuluşçulara karşı savaşıyorlardı.

     

    -15 Haziran 1920 tarihli diğer bir fetvayla idama mahkum edilenler arasında ise, Miralay İzmirli İsmet (İnönü), Bekir Sami, İsmail Fazıl Paşa, Celalettin Arif Bey, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Rıza Nur, Yusuf Kemal (Tengirşek), Cami (Baykut), Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat (Börekçi) yer alıyorlar.

     

    -31 Temmuz 1922: İstiklâl Mahkemeleri kuruldu.

     

    -1924: Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) yürürlüğe girdi. Yasayla birlikte medreseler kapatıldı. SSCB'nin ilk Türkiye Büyükelçisi Aralov'un anılarında Atatürk'e dayanarak verdiği rakamlara göre, 1920 yılında Türkiye'de 17 bin medrese bulunuyordu. Yasadan sonra medreselerin önemli bir bölümü kapatıldı; ancak, bir bölümü yeraltına inerek işlevini sürdürdü. 1992 yazında yaptığımız bir araştırmada, Güneydoğu'da halen 350 dolayında medresenin öğretim yaptırdığını belirledik.

     

    -25 Kasım 1925: Şapka Kanunu yürürlüğe girdi.

     

    -30 Kasım 1925: Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. (Bakınız: Ek 1; Yasanın çıktığı dönemde İstanbul'da bulunan tekke, zaviye, dergâh ve hankâhların listesi)

     

    -4 Şubat 1926: Reis Ali Çetinkaya ve üyeler Necip Ali Küçükağa, Kılıç Ali, Ali Zırh ve Dr.Reşit Galip'ten kurulu İstiklâl Mahkemesi tarafından verilen idam kararı infaz edildi ve İskilipli Atıf Hoca asıldı. Ertesi günkü gazeteler haberi şöyle duyurdular:

     

     

     

    "İrtica kitapları müellifi olup, İstiklal Mahkemesi'nce idama mahkum olan İskilipli Atıf Hoca ile Babaeski Müftüsü Ali Rıza Hoca hakkındaki idam kararı bu sabah infaz edilmiştir."

  4. ERGENEKON MERGENEKON DERKENEKON!!!!

     

    GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR SIRASINDA İKTİDAR TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN ÇOK ÖNEMLİ İŞLER!!!!

     

    1.Gökçeada ve Bozcaada Ruhban Okullarının Açılmasına İzin Çıktı....

     

    2.Yine aynı adalarda hak sahibi oldukları iddia edilen Rumların taşınmazlar üzerindeki haklarının iadesine izin çıktı, yani orada daha önceden toprak ya da mülk sahibi olan Rumlara bu gün üzerinde kimin yaşadığına bakılmaksızın mülkleri iade edilecek...

     

    3.Yabancılara toprak satışı oranı %5'ten % 10'a çıkarıldı...

     

    4. Merkez Bankası, Vakıflar Bankası ve Halk Bankası İstanbul'a taşınıyor...

    Bütün bunların ne anlama geldiğini hepimizin tekrar tekrar düşünmesi ve hangi oyunun içinde olduğumuzun net olarak hepimiz tarafından anlaşılması gerektiğine inanıyoruz... Bütün bu olanların normal olmadığının farkında olan çoğumuz yine de durumu hak ettiği ciddiyet ve önemde kavrayamamış gibiyiz... Asıl üzücü ve kaygı verici olan daldığımız bu derin uykuda kimimize kabuslar, kimimize rüyalar gösteren iktidar ve onun köklerinin ülkemize ve topraklarımızı yaptığı gerçek ihaneti nasıl da saklamayı başardığı değil mi???

  5. Tüm hayatlarını ileride öldükten sonra yaşayacakları cinsel hayata endeksli sürdüren bu insanların zeka yada akıl noktasında aldıkları puan olsa olsa -birmilyon filandır....

     

    Millet bu tip yazılan çizilenden dolayı İslam Dini ni cinsel bir sapkınlık olarak görüyor...

     

    Pes!

     

    Bektaşi camiye gitmiş. Hoca hütbede konuşuyor.

     

    - İbadetinizi güzel yaparsanız, diğer tarafta cennetle olursunuz. Orada sizin emrinizde huriler olacak, sonsuz kere ilişkiler yaşayacaksınız. Günahtan uzak durun. Şarap içmeyin. O şarap şişeleri sırattan geçerken sizi boynunuzdan aşağıya çekecek.....

     

    Bektaşı bir iki sıkılmış, yarı sesli yarı sessiz;

     

    - Hocam o şarap şişeleri dolumu? demiş

     

    Hoca;

     

    - Bire günehkar, sen öbür tarafı dolu şarap şişeleri ile meyhanemi sanırsın..

     

    - E hocam onca hatunla sen öbür tarafı ********* sanırsın?

     

    * * *

     

    Bu adamlar ne zaman dini ve ilmi bacaklarının arasından çıkarır ve gerçek AKIL ile düşünüp uygulamaya başlarlar; hah işte o zaman müreffeh yarınlar bizim olur. Adam şeyh olmuş ama hala HAYVANİ NEFSten arınamamış... Hani ne derler, "olum sen adam olmazsın" işte öyle birşey...

     

    Saygılarımla

     

    Not: "tek eşlilik erkeğe zülümdür" diyen zavallı.... Eğer nefsine hakim olamıyorsan; oruç tut oruççç... Hem aç karnına, hem aklına, hem gözüne, hem diline tut. karnını aç bırakarak oruçtan feyz alamazsın. *************

  6. Yani devlete karsi gelme hakkimiz yokmu bizim, eger devlet yanlis ve haksizlik yapiyorsa? Birakalim cifte sitandartligi lütfen.

     

    Evet işte son cümleniz cidden derin tartışılması gereken bir konu! Devlet kim? Ne kadar tepki konmalı? Yada aslında devlete tepki nasıl olmalı?

     

    Mesela şuan devleti idare eden hükümetten ben şahsen hiç mi hiç memnun değilim. Tepkim nasıl olmalı? Ve bu tepkiyi verince bilmem kaç ay içeride kalma ihtimal oldukçada yüksek!

     

    Demokrasi filan demeyin sakın, aynı tepkiyi bir avrupa ülkesinde bile göstermek aynı sonucu doğurur; avrupalı olsanız bile! Bir avrupalı kendi devletine ve hükümetine karşı geldimi direk kodese gider.

     

    Evet, devlete tepki nasıl olmalı?

  7. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ile birlikte soruşturmada görevli iki savcı hakkındaki suç duyurularını gereğinin yapılması için Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Soruşturma açılıp açılmayacağına bakanlık karar verecek.

     

    Savcı Öz ve diğer savcılar hakkında "taraflı soruşturma yürütmek, görevi kötüye kullanmak ve savcılık görevi ile bağdaşmayan uygulamalarda bulunmak" suçlaması ile disiplin soruşturması açılması istenmişti.

     

    Suç duyurularını değerlendiren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, suçlamaları ciddi bularak suç duyurularına ilişkin 4 dosyayı, gereğinin yapılması için Adalet Bakanlığı'na gönderdi.

     

    Suç unsuruna rastlanması halinde müfettiş görevlendirilecek, aksi takdirde suç duyuruları işlemden kaldırılacak.

     

    NTVMSNBC

  8. Bu konu bir çok akademisyen ve siyasetçi tarafından çok tartışıldı...

     

    ORDU, devletin ve milletin bekası , cumhuriyetin korunması için vardır. Kurumun en birincil vazifeside budur. BUGÜN Gazetesi "darbe" söylemine kasıtlı yaklaşmaktadır. Tıpkı diğer gazeteler gibi.

     

    Ordu için, her dönem mevcut yapı daima ele alınır. Yani heran bir darbe ile iç içesinizdir. Darbe hakkında konuşmak, yazmak çizmek ile darbe yapmak aynı şey değildir. Silahlı kuvvetler olası bir devlet tehdidinde eğer darbe şartlerı kendince örtüşüyorsa, ne hükümet dinler, anayasa dinler, nede gazete tanır. Kalkar darbesini yapar.

     

    Ortada yapılmış bir darbe varmı? Yok!

     

    Darbe için ortam oluşmuşmu? Var/Yok!

     

    O halde kuvvet komutanları bu var/yok üzerinde tartışmalar yapabilirmi? Evet yapar! Yukarıda tehdit açıklamasından dolayı da kimseye hesap vermez.

     

    Madem bu insanların darbe girişimden sıkıntıya düşmüşler, neden görev başındayken alıp yargılamaya kalkmamışlar? Güçleri yetmediğinden değilmi? Peki emekli olunca, darbe yapabilme yada darbe düşünebilme yetki ve selahiyetleri varmı? Yok! Görevi başında olmadığı bir dönrm içinde, eski düşüncelerinden dolayı yargılama hakları varmı? İşte ince ayrıntı burada.

     

    Madem görevi başındayken bunu yaptı, o halde askeri savcılık bu işi yürütmelidir değilmi?

     

    Ama adam asker değilse, yani artık oturduğu makamın mesülüyetini taşımıyorsa, sivil hayat içindeyse yargılanabilme durumu varmı?

     

    * * *

     

    Bu malum yandaş medyanın en büyük korkusu "darbe" dir. Zira, o güç ne laf anlar, ne söz dinler, ne kamuoyu der, ne hükümet der, sadece kendi bildiğini yapar. Elbette yağdanlıkların yağı artık gelmez, Ortada yağlanacak ve nemalanacak bişi kalmaz, ve elbette işlediği suçların hesabı ortaya çıkar. İşte bunlar, bu zavallılar en hassas noktasıdır. Onlar, bırakın askeri, halkı bile olası "darbe" senaryolarından dolayı sevmezler. İşte o nedenle "Türk Ordusu na rağmen AB mandasına ihtiyacımız var" derler....

  9. Gecmiste ve bu günde gene bir cok siyasi tutuklu sucsuz yere hapishanelerde yatmaktadir. Bu insanlar haksiz yere yargilanip tecrit hücrelere atildiysalar ve haklarini almak icinde en son olarak ölüm oruclarina gittiyseler burada onlarin önünde saygi duyarim ben, cünki onlar ölüme bile bile bile atilmis oluyorlar. Perincek'in siyasi gecmisini arastirin ve kendiniz de benim tesbitlerimi göreceksiniz. Perincek daha dün siysete soyunmus biri degil, onun gecmisi en azindan 68 lere dayanir. O günden bu günlere kadar neler yaptigi, söyledigi, kimelrle bereber oldugu ve neleri savundugu herkes tarafindan bilinenler. Bosuna suclama yok burada.

     

    Konu insan ölümlerine izin vermemek ve buna sanırım burada yazan herkez katılıyor, bende öyle! Ama bu "açlık grevi" hikayesini lütfen bu konulara karıştırmayalım. Haksız yere içerde olduğunu düşündüğümüz insanların bakış açısımıdır doğrusu. Hem "devlete karşı" işler yapacaksın, hemde haksız yere içerdeyim diyeceksin... Olmaz bu arkadaş!

     

    Konu başlığı, eğer SAYIN Perinçek ciddi bir çete olayının içindeyse elbette cezasını çekmeli. Olmadığını elbette biliyorum ya neyse, zaten gerçek ortaya çıkacak.

     

    Ve okunan (okunduğu kadarıyla) iddia name neredeyse 600 yıllık bir çeteden bahsetmekte. Sanırım işi taaa Selçuklu ya kadar uzatacaklar ki bence asıl düşmanlıklarıda budur! Bunun altını çiziyorum.

     

    Ama, bu hükümetin emri ve isteği ile kurulan o kadar çete varki saymakla bitmez. Ve bu çeteler, devleti YIKMAYA kadar gittikleri halde, içeride tutulan insanlar buna karşı çıktı diye ÇETE damgası yiyorlar.

     

    Emniyet içindeki çete denmi bahsedelim, basını ele geçiren çete denmi bahsedelim, ihale yada imar çete sindenmi bahsedelim.

     

    Daha önce bir yazımda bahsetmiştim. Ama moderatör arkadaşın sanırım zaafı varki tabirlerimi karalamıştı. Şuan Emniyet içinde alenen belli olan SAYIN Fetullah Gülen çetesi bile, bu göz altına alınan insanlardan 10 bin kat suçludur. Elbette bir noktadan sonra bunlarda teker teker bu milletin vicdanında yargılanacaktır.

     

    Ama sırf birkaç gazete bozması yazdı diye hakkında hiç bir hüküm kararı çıkmamış insanları "çete" diye yargılamakla, alenen devlete ve millete karşı suç işlemiş, terör estirmiş, insanlarımızın ölümünü sağlamış, birde sanki kendi eylemleri haklıymış gibi aklı sıra açlık grevine gitmiş insanları savunmak çok doğru bir mantık olmaz, olamaz.... Kaldı ki, bu insanları kurtarmak bile gerekir. CEZA sürelerinin kısalmaması adına..

  10. DINCI TARAF MEDYA UZERINE BILGILER

     

     

     

    Değerli Dostlar..

     

    Bugün Gazetesi Ve Star Gazetesi Fethullah Gülen Cemaati tarafından 2 yıl kadar once satın Alınmıştır..

     

    Bu 2 Gazete, Adeta Truva Atı görevinde bulunmakta ve Merkezdeki insanların aklını karıştırmak ve Cemaatlerine ve AKP' ye isındırmak

    için kullanılmaktadır..

     

    Bu 2 Gazeteye temkinli davranınız

    Kamuoyu Bunun Henüz Farkında değil..

     

    Ote Yandan Taraf Gazetesi de Fethullah cemaati tarafından Alkım Yayıncılığa aldırılmış..Bu Gazete de aynı amaçla kullanılmaktadır..

    Bu Gazetenin, daha ziyade,sol kesim uzerinde etki kurması hedeflenmiştir..

     

    Sabah ve Takvim Gazeteleri ile ATV'nin akıbetini zaten biliyorsunuz.

     

    Bunlar da aynı cemaatle bağı olmakla birlikte direkt olarak AKP'nin yayın organı görevini ustlenmektedirler.

     

    Nokta Dergisi, yine Fetullahçılar tarafından satın alınırken ,

    Aktüel Dergisi de Çalık Grubunun eline geçmiştir..

     

    Timaş Yayınevi de yine aynı kitapevleri gibi Fetullah Gülen Grubuna

    aittir..

     

    Bilmeyenleri Uyarınız..

  11. ÇUKUROVA’YA BASKI

     

    Hükümet medyasını genişletiyor

     

     

     

     

    ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Çukurova Grubu’na, Interbank döneminden kaldığını iddia ettiği 500 milyon dolarlık borcunu gerekçe göstererek icra işlemi başlattı. Çukurova Grubu’nun, Interbank’tan aldığı 250 milyon dolarlık krediyi, bankayı 1996’da Bursalı işadamı Cavit Çağlar’a satarken satış fiyatından düşmesine karşın, TMSF, bankaya el konulmasından 9 yıl sonra yeni ortaya çıkardığını iddia ettiği belgelere dayanarak Çukurova yönetimine girmeye çalışıyor. Hükümet, kendi medyasını TMSF eliyle yaratmaya devam ediyor. TMSF, ATV-Sabah Grubu’nun şaibeli satışından sonra şimdi de Çukurova Grubu’na yönelik ödenmediğini iddia ettiği 9 yıllık hesap yüzünden icra işlemi başlattı. Olay şöyle gelişti:

     

    * Interbank, Çukurova Grubu’ndayken, bu grubun şirketlerine 250 milyon dolar kredi kullandırdı.

     

    * Karamehmet bankayı Mart 1996’da Çağlar’a satarken taraflar yaptıkları anlaşmayla Çukurova’nın Interbank’tan kullandığı kredileri satış bedelinden düştü.

     

    * TMSF, Interbank’a Ocak 1999’da el koydu.

     

    * Tarafların kendi aralarında mahsuplaşmasına karşın, Çukurova Grubu’dan, 250 milyon doları faiziyle 500 milyon dolar olarak talep etti.

     

    * TMSF’nin bu kararını, kurumun Interbank’a el koymasından 9 yıl sonra ortaya çıkardığını iddia ettiği hesaplara dayandırması ve Çukurova Grubu’nun basın-yayın organlarının Hükümet’e muhalif bir tavır sergilemesinin ardından uygulamaya sokması dikkat çekti.

  12.  

    hayır haksızsınız!Eğer 11 ay tutulup ölüme trekedilen işadamımız suçlu olsaydı da bu ölümn affedilmeyecekti.Hal böyleyken davası tamam olup,hüküm giyenlerin ölümünün yok sayılması açıklanamaz.Hakka,hukuka,vicdana sığmaz.Ben bunu da geçtim.Gözaltında 1 gün kalıp cesetleri eve gelenleri de sayalım mı?Sayamayız ama onlar zaten gözü kapalı öldürülenlerdir.

     

    Göz altına alınan ve öldürülen (mesela Okey gibi) insanlarda benim tanımıma uyuyor aslında. Diğer ölenlerden kastım ise, "açlık grevi" gibi bir özellikle ölenlerdir. Bu ölüm onları masum kılmaz. Kaldı ki suçlu bile olsalar ölümlerine izin verilmemeli. Ama dedimya ortada KASIT var. Bilinçli olarak Devlete (babaya) isyan var ve isyana teşvik var....

     

    Her neyse;

     

    Biliyorsunuz, 3.dalga tutuklamalara kadar ne CHP den nede diğer başka bir çok basşı çeken STK dan ses çıkmamıştı. Ha ne zaman İlhan Selçuk içeri alındı -ki burasıda çok garip, madem sorumlu neden salındı, madem masum neden alındı; yoksa alınınca ortaya çıkan baskı(!) dayanılmaz olduda ondanmı bırakıldı bunlar ayrı konu, - ondan sonra ortalık karıştı......

     

    Türkiye de adli olarak her türlü aşamayı yaşamış biri olarak gerçekten çarpıklıklar var, ancak bu çarpıklıkları devletin yapısına yada direk devlete atfetmek gerçekten yazık olur. Oysa, toplumun bunda hiç suçu yokmu?

     

    Bu konu farklı bir yere kaymadan hemen toparlayalım!

     

    Ortada gözaltı ölümlerinde art niyet varsa devleti suçlamak yanlış ama kasıtlı ölüme terk varsa ah işte o zaman eciğinden cücüğüne kim varsa yetkili hesap sormak gerekir. Elbette 7 yıl mahkemeden sonra ceza yiyenlere ulaşılamamak gibi komik şeyler yaşamadan...

  13. Siz bu yorumunuzu güya benim yorumuma cevap niteliginde yazmissiniz, cünki benim yorumuma direk cevap vermissiniz. Ama ben yazilarinizdan benim yorumumla ne alakasi var anlamis degilim. herhalde öylesine yzmis olmaniz gerek.

     

     

    Yazıyorum ama sanırım gözden kaçıyor.

     

    Diyorum ki, birileri birileri hakkında birşeyleri söylüyorsa bir adım geri çekilip geriden bakın.

     

    Türkiye de yıllarca hapishanelerde bir çok insan öldü demişsiniz. Çok doğru. Peki bunlardan KAÇ TANESİ hiç bir suç yada isnat olmadan içeride 11 ay tutulup ölüme terk edildi.

     

    Ben terörden yakalanmışım! Suçum sabit. Hatta tastik etmişim. Yetmemiş açlık grevine gitmişim. Dava tamam, hüküm tamam, cezam infaz aşamasında. Sonra ölmüşüm. Bumudur sizin mazlum yada masum anlayışınız?

     

    SAYIN Perinçek ile ilgili öğrendiğiniz bilgi kaynağınızın doğrulundan nasıl emin olalım! O halde burada herkez herkez hakkınya yazsın. Oldumu şimdi?

  14. Dosyadaki çelişki hukuk dünyasını karıştırdı

     

    14 Temmuz 2008

     

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in bugün Ergenekon ile ilgili soruşturmanın Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıları da kapsadığı yönündeki açıklaması ortaya önemli bir çelişkiyi çıkardı.

     

    Metehan DEMİR YAZIYOR

     

    Çünkü, Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi geçtiğimiz aylarda verdiği bir kararla, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıların Ergenekon soruşturması ile bağlantısını bulamadığını açıklamıştı.

     

    Danıştay davasının gerekçeli kararında, olayın Ergenekon soruşturmasıyla bir bağlantısı olup olmadığının incelenmesi için, dosyadan konuyla ilgili bilgi ve belgelerin İstanbul'dan taleple incelendiği, ancak bağlantı bulunamadığı belirtilmişti.

    Danıştay üyelerine yönelik saldırı davası ile Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanmasına ilişkin dava kararı Şubat’ta, gerekçeli kararı ise Nisan’da açıklanmıştı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 55 sayfadan oluşan gerekçeli kararı öncesinde, Mahkeme, kendi soruşturmasıyla ilgili olarak Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan bilgi istemişti. Sonraki gerekçeli kararında;

     

    “Yargılama aşamasında İstanbul CMK'nın 250. maddesiyle görevli Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/ 1536 esasla yürütülen soruşturma ile ilgili olarak mahkememizden bir kısım evrak ve suretleri istenilmiştir. Yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu, sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemlerle ilgili yürütülen hazırlık soruşturmasının arasında suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ya da sübutu etkileyecek şekilde bir ‘bağlantı’ tespit edilememiştir.

     

    Dolayısıyla, o hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenmesine gerek de duyulmamıştır. Yine, sanık Osman Yıldırım, duruşmadaki savunmaları yanında, ceza evinden genel iddialar içeren dilekçeler göndermiş ise de yargılama aşamasında somut olayı aydınlatacak nitelikte bilgi içermeyen bu dilekçelere itibar edilmeyerek, ayrıca araştırılması yoluna gidilmemiştir” ifadeleri kullanılmıştı.

     

    GENİŞLETMEYE GEREK YOK

     

    Öte yandan, gerekçeli kararda ek olarak, bazı sanık avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi isteğinin benzer gerekçelerle reddedildiği bildirilmişti. Tüm delillerin temini nedeni ile, soruşturmanın genişletilmesine ihtiyaç olmadan, mevcut delil ve dosyalar kapsamına göre değerlendirme yapıldığına işaret edilmişti.

    Daha sonra ise gerekçeli karar ardından, dosya sanıkların temyizi ile Yargıtay’a gönderilmişti. 2006/158 karar sayısıyla Nisan’da dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaştı. Dosya burada incelenmek üzere 2008/146896 dosya numarasını aldı.

     

    Halen Yargıtay’da görüşülen davada dosyayı incelendikten sonra rapor yazılarak ilgili dairesine gönderilecek. İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülecek Ergenekon soruşturmasının devam ederken Yargıtay’ın Danıştay davası ile ilgili kararını vermesi bekleniyor. Çıkan sonuç da bu açıdan merakla bekleniyor.

     

    Bu nedenle, ortada duran soru, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararına rağmen, İstanbul’da soruşturmayı yürüten savcılığın, Ergenekon yapılanması ve Danıştay Saldırısı ile ilgili bağlantıları ortaya koyan yeni ve hassas bilgilere ulaşıp ulaşmadığı. Hukukçulara göre, Ergenekon’da bu iddiada bulunan Savcılık bunlar olmadan adım atmaz. Aksi takdirde, ortada yargının iki saygın kurumu arasında ciddi bir çelişki ortaya çıkacak.

     

     

    * * *

     

    Son dakika;

     

    Sinan Aygün serbest bırakıldı

    Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan ATO Başkanı Aygün serbest bırakıldı.

     

    Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan ATO Başkanı Sinan Aygün serbest bırakıldı.

     

     

    AYRINTILAR BİRAZDAN..............

     

    http://www.gercekgundem.com/?p=143244

     

    Not: Bu insanların adını kim temizleyecek. Onca yazılana karşı HUKUK ne tür bir yaptırım uygulayacak. Gelirini bir şirkete devreden Vakit Gazetesi mi tazminat ödeyecek, gelirleri hala şaibeli olan Taraf Gazetesi mi tazminat ödeyecek.... Yada bunlara tazminat ödettirebilecek bir babayiğit varmı; hukuk adamı olarak?

  15. Gerçekten düşünüyorumda ayıptır ya. Birisi emekli bir general. Diğeri milliyetçi görüşte olduğunu söyleyen bir oda başkanı. Bu iki insanı götüre göre PKK üyesi olmaktan hüküm giymiş ya da tutuklu bulunan insanların olduğu bloklara yerleştirmek. Tam bir psikolojik işkence taktiği.

     

    Yani o cezaevine ne suçlamayla girmiş olurlarsa olsunlar. İşledikleri isnat edilen suçlarla değil, görevleri ve görüşleri ile mutlaka protesto ve tepki görecekleri kesin olduğunu bile bile.

     

     

    Evet çok haklısınız. Sırf bu bile bu operasyonun (isminden de anlaşılacağı gibi), daha başka bir amaca hizmet için başlatıldığının delilidir!

     

    Nedir asıl planlanan?

     

    "Diyarbakır ı merkez yapacağız" açıklaması sanırım yeterli olacaktır! Ama benim asıl korkum, Türkiye deki avukatlar (barolar), bizler gibi bu davaya yakından bakıp, olası bir hukuk dışılık görünce hep beraber savunma hattında yer almazlarsa neler olacağıdır! Evet, avukatların seside çıkmazsa bilinki bu ülkenin %70 i (Aziz Nesin Rahmetli nur içinde yat)************

  16. Ülkeyi satip satmadiginin ölcüsü ne size göre? Yillardan beri binlerce siyasi tutuklu sucsuz yere hapislerde cürüdü ve hatta katledildi, o zaman neredeydiniz? Simdimi gözünüz acildi acaba? Bu sahis gün gelir tekrar Türkiye'de ermeni soykirimi olmustur der, bunu unutmayalim. Kiminle beraber ve kime destek oldugumuzu önce iyi bilelim. Ben onun icerdeyken sonradan yakalananlari bileihbar ettigine inaniyorum, cünki bu adamin gecmisi hep öyleydi. Ates olmayan yerde duman cikmaz derler bir atasözümüzde.

     

    Siz bu dar pencrenizden bakmaya devam edin. Ancak, birileri hakkında sürekli basın/yayın içinde yapılan dedikodulara değil, bizzat gidip o insanlarla tanışarak haklarında karar vermenizden yanayım.

     

    TKP neden İP yi sevmez. Zira İP pekaka gibi, dhkp-c ciler gibi terör örgütlerini kabul etmez. Oysa TKP bizzat destek verir... Yani verdiğiniz örnek bile, kusura bakmayın iftira kokuyor.

     

    Her neyse!

     

    Dün "bu devleti yıkacağıma,......kesem ederim" diyenlerin; kapatma davası arkasından "valla biz laikiz" demesi elbette daha mertçe oluyor. Haklısınız.

     

    Üç kuruş para için (ışık evlerinde şahit oldum) biri birini yerlerken, 2 sn.sonra dışarıdan gelen bir yabancı karşısında tıpkı ******** gibi başlarını bir yana eğip göz yaşı dökerek çek aldıklarınıda gördük... yine haklısınız!

     

    2 ihanet yasalarına imza atan ve CHP ile aynı kolda hareket edip RTE yi başbakan koltuğuna oturtan ve dahası Cumhurbaşkanı seçimlerinde "akepeyi detepeye mahkum etmeyeceğiz" diyenleride gördük....

     

    Ve tüm siyasi yapılanmada ben Türkiye de hiç DÖNEK lider görmedim. Haklısınız bir tek Perinçek dönek...

     

    Saygılarımla

  17. Sizin gibiler damgasi yemediniz, neden yiyeceksinizki. Ama Perincek'in davranislari 70 li yillara dayanir ve devamli bugünkü gibi davranislarda bulunmustur ve benim icin güvenirliligini yiitrmis bir sahistir. Siz inanabilirsiniz ona. Ama ileride görecegiz daha hangi kabuklara girecegini.

     

    Ya arkadaşlar, Perinçek iyi/kötü değil asıl konu...

     

    Yani nedense konu farklı yöne kayıyor. Perinçek "döndü" ve yine "dönecek" düşüncesindeyiz. Pekala... Bu dönüşlerden hangisinde bu vatan toprağını sattı yada hangisinde bizleri gavur elinde mahsur bıraktı?

     

    Varsa yok çakal başı ile görüştü, maocu, komünist (ki günümüzdeki sözde dincilerden bin kat daha iyidir kömünistler), yanar döner adam söylemleri var ortada...

     

    Hala anlayamadınız değilmi?

     

    Ne den Talatpaşa Komütesi nin toplantısından 1 gün önce içeri alındıklarını hala çözemediniz değilmi? Bu ülkede basın birilerini kötülüyorsa o "iyi", övüyorsa o "kötü" dür. *******

     

    Bugün gelinen noktada içeride olan insanlara yapılan tüm bu saldırılarla zetn bu insanlar benim gözümde aklandı...

     

    Ve ne gariptir ki, Perinçek hayatıo boyunca alamadığı "oy" ilgisini bu olaylardan sonra daha fazla aldı.

     

    Bana içeride olupta gerçekten suç işlemeye yatkın bir tane isim söyleyebilirmisiniz? Bırakın insanların geçmişini, geleceğini. Ortada olan şeyler hakmıdır değilmidir bunu konuşalım. "Sen eskiden böyle düşünüyordun, yat içeride" demek adaletlimidir?

     

    Ve elbette siz sevmeye bilirsiniz.....

     

    Amaaaaa, bana göre "ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır" diye bağırdı ve kahraman oldu!! Bu kadar basit!

  18. Neden Perincek "bugün gelinen noktada ise "evet biz geçmişte büyük hata yapmışız, gerçek devrimci, gerçek devletçi Atatürk müş ve maalesef bunu kavrarken çok yanlışlara imza attık" diyebilmektedir (şahsıma söyledi bunu)....." bu aciklamasini sadece sizinsahsiniza söylüyor, o Türkiye'de siyaset yapiyor ve bu aciklamayi herkese söylemek zorundadir. Size bile söylediyse binlerce yalanlarindan biridir.

     

     

    En başta birşeyin altını kalınca çizelim arkadaşlar....

     

    Ben İP li değilim. Hatta açıkça yazıyorum, Yaşar Nuri Öztürk ile Haydar Baş ı daha çok lider görmekteyim!

     

    "Neden size dedi" diyorsunuz. Oysa, 22 Temmuz öncesi liderleri iyi takip etmiş olsaydınız, bu konuyu bir çok yerde dile getirdiğini, Recai Kutan Beyde dahil, bir çok kişinin onayladığını bilirdiniz. Benim farkım halktan çok çok daha önce öğrenmiş olmamda yatıyor...

     

    Bu arada, sürekli değişti diyen arkadaşlarıma birşeyi sormak istiyorum. SSCB dağıldığından sonra bildiğiniz gibi rus arşivlerini satın alıp Türkiyeye getirdi Perinçek. Dikkat edin o arşivlere gömüldükten sonra bu söyleve/dönüşe geçti!!! Demekki farkı farkettiği şeyler yakaladı...

     

    Neyse, uzun hikaye. İsteyen istediğine inanır. Sadece yalan yanlış çamur atmadan fikir beyan etmek daha sağlıklı olur düşüncesindeyim. Bir hatayı düzeltmeye çalıştım. Ama sanırım direk olarak "sizin gibiler" damgası yedim.

     

    Umarım bizim gibilerin bu ülkede çok çok fazla olması sizi rahatsız etmez.

     

    Saygılarımla

  19. Doğu Perinçek kimdir? Kim değildir?

     

    Parti üyesi değilken, parti yönetiminde değilken, çakalbaşı ile görüşmeye gitmiş....ve dünya yıkılmış! Peki başka kimler görüşmüş çakalbaşı ile? Hiç duydunuzmu? Hüsamettin Cindoruk'tan M.Ali Biranda kadar kimler görüşmeye gitmedi ki!!!

     

    Ve Perinçek "bu eyleminizle marksa hizmet değil emperyalizme hizmet ediyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz" demiş...kime ne? Varsa yoksa gitti ya!!

     

    Oysa, terör, daha asker yada polise sataşmadan ilk önce İşçi Partisi il başkanlarını vurmuştu! Neden hedefleri İşçi Partisiydi? Yoksa o dönem ABD nin yeteri kadar hızlı içimize girişine engelmi oluyordu? Yada doğuda halkın cehaleti ilemi savaşıyorlardı? Neyse....

     

     

    Peki Ferit İlsever kim?

     

    TALATPAŞA KOMÜTESİ GENEL SEKRETERİ, yani, Efsane Adam Büyük Lider Rauf Denktaş tan sonraki ikinci adamı. Ne yaptı bu adamlar? Avrupa da, diasporanın 20 yıldır yığdığı taşları bir tekmede devirdiler ve avrupalının bu işin aslının ne olduğunu araştımalarına sevk ve yön verdiler!

     

    Bizim meclis yoğunluktan bu işlere bakamadı elbette..... Hatta bazılarını bilmiyor olabailir, 19 Mayıs 2007 tarihi artık "pontus rum katliam" tarihi ilan edildi yunanistanda... Ne umur değilmi?

     

    Perinçek karanfil aldı amaaa..... evet haklısınız! Aldı! Sıkıyosa oradaki seramoniye katılmayın bakalım, varmı içinizde oraya kadar gidip başka türlü davranacak bir babayiğit... aldı ama!

     

    Doğu Perinçek, dünkü TİKKO davasından sanık, çakalbaşı ile görüşmekten içeride yatmış, bugün gelinen noktada ise "evet biz geçmişte büyük hata yapmışız, gerçek devrimci, gerçek devletçi Atatürk müş ve maalesef bunu kavrarken çok yanlışlara imza attık" diyebilmektedir (şahsıma söyledi bunu).....

     

    Ve, İşçi Partisi içindeki insanlar, tanıdığım en dürüst, en kanaatkar, en İNSAN gibi insanlar. Ne adam kayırmak, ne emmicilik, ne dayıcılıkları var.....

     

    Tek ve büyük hataları, hizmetlileri bile, çok çok çok kitap okurlar, çok çok bilgilidirler.

     

    E millet bunu anlamadığından "bunlar uzaydan gelmiş, yok bunlar ajan" demektedir.

     

    Doğu Perinçek "MİT ajanıymışşşş"....e olsun. CIA-MOSSAD ajanı yada DEVŞİRMESİ değil ya..

     

    Ve "mao"culuk bu ülkeye girebilirmi? :)))) yani bu ülke komünist olur derseniz inanırım da mao nun girebileceğine asla inanmam! 1968 lerin en hızlı kızıl komünistleri bile bugün ana-baba toprağına geri dönüp, cemaatle saf tutuyorsa, bu ülke asla maocu OLAMAZZZ!

     

    Saygılarımla

  20. Arkadaşlar;

     

    Bugün, yaklaşık 1 saat önce üye oldum. İlgimi çeken konu "Ergenekon" ismi altında, ortada MÜSPET hiç bir delil yokken atılan onca gazete başlıklarından örnekler vermenizdi.

     

    Çongar ve Altan ve hatta Ilıcak ları örnek vermişsiniz.

     

    Oldu olacak çakalbaşı öcalanında fikirlerini buraya yazsaydınız. El insaf!!!

     

    KAMU VİCDANI olarak kendi kendinize bir düşünün. İçinizde orduya antipati besleyenler olabilir. Doğu Perinçek i sevmeyenler olabailir. İlhan Selçuk ve nezdinde Cumhuriyet gazetesinide tasvip etmeyen olabilir. Hatta (hangi vicdanla bilemem) Rahmetli Okkır a da "oh olsun" diyenler çıkabilir. Ama, bunca isim, düşünün şimdi tesadüffenmi tutuklandı. Hepside Cumhuriyet Mitingleri nde başrol almış, her konuşmalarında "AB-D düşmanlığı" dillerinden düşmeyen, "BAĞIMSIZ TÜRKİYE" diye bağıran insanlar değilmidir? Doç.Dr.Ümit Sayın, "Dünyayı yöneten gizli güçler" kitabını yazan ve "pisikolojik harp" üzerine ihtisas yapmış biri değilmidir? Peki ya Emin Gürses hoca? "Ben bilim adamıyım, ben siyaset konuşmayacağımda kim konuşacak" diyen "Siyasal Akademisyen" (altını çiziyorum) değilmidir?

     

    Ve örneklere bakıyorum... Altanlar! Çongarlar! Ilıcaklar!....ve Vakit Gazetesi...

     

    Bizler, bize kakalanan (kakalanmaya çalışılan) şeylere göremi hareket edeceğiz, yoksa "önce vicdan (HAK), sonra adalet" mi diyeceğiz?

     

    Bugünün Türkiyesi nde, 2000 li yıllarda yurt dışına kaçırılan 30 milyar dolardan fazla paradan dolayı ocaklar söndü. Siyasilerin "OY" kaygısından dolayı terör belasından kurtulmadı. Gurbetçilerin gönderdiği paraların üzerinde bile işlemler yapılmadı. Mısırlar, gemiler, emmiler, dayılar, belediyeler, di yiyeyler, di yiyeler.... masal hala sürmekte.

     

    Ve yeni masallar tezgahlanmakta!

     

    Gavurun başı AB-D dir....

     

    Buyrun okuyun; ve bu yazıdan sonra, ortaya atılan senaryonun AB-D güdümlü olmadığını söyleyin!

     

    -http://www.simalyildizi.net/index.php?topic=1438.msg6275#msg6275-

  21. Merhaba arkadaşlar;

     

    Ben, yurdumuzda ve dünyada bulunan, Atatürk düşmaları, Türk ve Türkiye düşmanları, Türk Bayrağını küçük görenler, Türk Devleti ni yok sayanlar, kurtuluş savaşımızı ve cumhuriyetimizi küçük görenler ve en önemlisi, aziz ve kutsal ordumuz ile Cumhuriyetimizi hedef alanlara karşı duruş sergileyen bir Türk genciyim.....

     

    Sevgiler

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.