Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

onuronur

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    51
  • Katılım

  • Son Ziyaret

onuronur tarafından postalanan herşey

  1. NATO artıgı ergenekon ve türevleri terör örgütleri açıga çıktıkça gerçek ortaya çıkacak. gerçegin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. gerçek ortaya yere serilince şu an en çok sesi çıkanların sesi kesilecek gibi..
  2. yani o kadar zorlama ve taraflı bir yorum ki.. orta çag islamın degil batının karanlık çagıdır. bunu ilkokuldan itibaren biliriz. batı karanlık orta çagını yaşarken İslam aydınlıgın sembolüydü.. eger slogan degilde azda olsa tarih okusak bu hakkı teslim ederiz.
  3. suçsuzsa salıverilsinde.. perinçek bu topluma ne vermişdir, hiç. perinçekin ne dedigi bile belli degildir gerçek sosyalizmi ortadan kaldırmak için elverişli bir adamdı o kadar. bir öyle bir böyle, geçmişe dair ilişkileride bir acaip vs.vs
  4. demireller, çillerler, mesutlar, baykallar... işte bu düzenin bizi emanet ettigi adam ve bayanlar. hepside askeri vesayet sisteminin erleri olmuş bu zmana kadar. gerisini siz anlayın. hırant'ın öldürülecegini herkes ama herkes biliyormuş.. örn. yani..
  5. yaklaşık 100 yıldır provakatif bir hayat yaşıyoruz bu yaşananlar normal degil.. vs.vs. madımakda bu cümleden ayrıntıları diger bu başlıkda açıkladım.
  6. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 2 Temmuz 1993'te meydana gelen Sivas olaylarının, ''bir tezgah ve bir provokasyon'' olduğunu savundu. (AA) Yazıcıoğlu, Sivas olaylarının 15. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. ''Sivaslı vatandaşlarımız Alevisi Sünnisiyle birlik ve beraberlik içindedir'' diyen Yazıcıoğlu, Sivas'ta Madımak Oteli'nde meydana gelen üzücü olayın ''karanlık güçlerin Sivas'a yönelik yaptığı bir tahrik ve tezgah'' olduğunu kaydetti. Bu olay sonucunda birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, birçok Sivaslı'nın bunun faturasını ödemek durumunda kaldığını ifade eden Yazıcıoğlu, BBP olarak, henüz olay gerçekleşmeden önce de çok net uyarılarda bulunduklarını belirtti. Yazıcıoğlu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ''Olay olduğunda 33 vatandaş, parti binamıza sığındı. Arkadaşlara 'Ortalık sakinleşince sessizce tahliyelerini sağlayın' dedim. Arkadaşlarımız ikramda bulunup, partimize sığınanları aileleriyle görüştürdüler. Olaydan kurtulanlar daha sonra teşekkür ettiler. Bu olayın bir tezgah ve bir provokasyon olduğu ortadadır. Bu yaranın sarılması için herkes elinden geleni yapmaktadır. Bu üzücü olayı bahane ederek Sivaslı vatandaşlarımızın arasına kimse yeni fitneler sokmamalıdır. Buna karşı herkes ve hepimiz son derece uyanık ve dikkatli olmalıyız. Alevi-Sünni ayrımcılığı kesinlikle söz konusu değildir. Alevi ve Sünniler hep beraber bu olaydan son derece üzüntü duymuştur. Bunun açtığı yarayı sorumlulukla sarmak için gayret içindedirler ve asla yeni gerginliklere, olaylara, provokasyonlara geçit vermeyeceklerdir. Bu olaylarda hayatını kaybedenlere bir kere daha Allah'tan rahmet diliyor, bu olayın faili olmadığı halde mağdur edilen ve bedel ödeyen herkese ve tüm Sivaslılara bir kere daha geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek istiyorum.'' birileri milletin inançlarını diline dolamak vazifesi ile provakasyonlara devam ediyor.....
  7. bu millet ordusunu sever( ne kadar saçma demi, tabisevecek) ama siyasete burnunu sokmasını da istemez. yakın tarihden ders aldıgı içindir bu ordudan ve diger tüm kurumlardan tabiki halkı öne sürerek hesap sorulacak. kimi öne sürseydiler türk halkından başka? yok siz orduyu yönetenleri yanılmaz bir ilah olarak kabul ediyorsanız, buna katılmak mümkün degil. herkes hata yapacak ama adam asker diye yanılmaz ve sorgulanmaz olacak. asker milletiz ama o hesap sormayacakda degil..
  8. kapatılsın kardeşim hemen şimdi kapatılsın ben kapatılması taraftarıyım ..
  9. Allah ile aldatmanın entellektüel boyutu. yaşar hocayı nasıl ölçücez degil mi? yane güzel
  10. Serdar Akinan'ın güzel bir yazısını alıntılayalım... Ey zenginler... Biz fakirlerin şu memlekette ne bir tek dikili ağacımız ve ne de servet namına hiçbir şeyimiz yok iken bile vatanımızı müdafaa, daha doğrusu bütün zenginlerimizin hesabına çalışıyor, onların mal ve mülklerini servet ve sematını muhafaza ediyoruz. Yine biz fakirler, kadınlı erkekli, düşman karşısında kanlarımızı akıtırken; zenginlerimiz ailesiyle üç dört katlı kagir binaların zemin katlarında ‘hayatlarını sigortaya koymuş gibi’ sıcak yemeğinin başında ve yumuşak yataklarının içinde vakit geçirdiklerini görüyoruz. Ve yine onların istirahatlarını temin için geceli gündüzlü cephelerde üzerimize örtecek bir şey bulunmadığı halde yastık yerine tüfeklerimizi başımızın altına koyarak kuru topraklar üzerinde vakit geçiriyoruz. Bu ahvalin hepsini bildiğimiz halde yalnız kendimizi şununla aldatıyoruz: Evet biz fakirler, cephelerde ifayı vazife ediyor isek, onlarda hiç olmazsa bizi bırakıp gitmediler. Belki bizim bu hizmetlerimizi yakından görürler de takdir ederler diye onları içimizde gördükçe daha ziyade cesaret ediyoruz. Eğer bu zevatı-muhtereme hayatlarından korkup harice çıkar, serveti sayesinde işi gücü ile uğraşır ve biz fakirleri ‘her vakit ölüme mahkûm; sırf zenginlerin emval ve eşyasının muhafazası, hayatının idamesi için yaratılmış’ ayrıca bir kavim telakki ediyorlarsa ve bizi böyle ateşler içinde bırakıp gideceklerse bizim ne mecburiyetimiz var. Biz onlardan evvel gitmeyi biliriz. Onların canları aziz de bizimki neden olmasın. Onlar ölmek istemiyorlarsa biz neden ölelim. Şu memlekette servet namına düşünecek nemiz var. Hanlar, oteller, kıraathaneler, dükkânlar, mağazalar, köşkler, vesaireler bizim değildir. Bugün memleketin müdafaası her şeyden büyüktür. Şu halde ne biz, ne de onlar harice çıkamayacaktır. Aksi takdirde silah istimal edeceğimize de emin olunuz...” (M. Nurettin, Gaziantep Müdafaası, s. 174-175) Yukarıdaki bildiri 1920 Ağustos’unda kaleme alındı. Bugün Türkiye’de zenginlerin ikiyüzlülüğü tam da bu vaziyettedir. TÜSİAD denen kuruluş, yüzde 1’i temsil etmesine karşın, çıkıp büyük bir ikiyüzlülük yapıyor. 80 yıl sonra bu adamlara yukarıdaki metni okumalarını öneririm. Ne siz ne biz harice çıkmayacağız. Bu ülkenin fakiri kaybetmek, ölmek, yok varsayılmak zorunda mı? Bizler sizin bekçi ........ miyiz?
  11. çarlık rusyasını ortadan kaldırmak ve yeni oluşan dünya sistemine maraz çıkarmasını engellemek için komünizme düçar kılındı. oldumu yılların çarlık rusyası sovyetler birligi diye bişi. bu zamandan sonra ruslar dünya çapında adam çıkaramamışlar tarih sahnesine.. koskoca sovyetler meger koskoca bir balonmuş tabi, dünyaya hakim olan hegomanya öyle istedi diye inandık yıllarca koskoca balona..... imparatorlukları kendi yeni düzenine engel olmasın diye belli politikalarla durdurdu bu sistem. türkiyenin şansına ise laik cumhuriyet düştü. bundan sonra dünya işlerinde türkiye hesaba katılmaz oldu, çantaya girmişdi bir kere rusya kendi kamburunu atmaya çalışıyor ve baya mesafede almış gibi görünüyor biz ise daha tartışmaya bile yanaşamıyoruz tüm yaşananları. çantadan çıkacak mı? yoksa çıkmayacak mı? ne akp ne de ulusalcıyım diyenler.. yeni birşeyler lazım, eskinin yenisi, aslında yeni diye birşey yoktur. herşey eskinin farklı formda devamından ibarettir..
  12. nazım iyi şiir yazar. modern şiiri anlamak biraz zordur, aslında zorluk şairi tanımamakdan ve aynı kaygılar gütmemekden kaynaklanır. nazımla zıt dünyaların insanıyız ama bazı kaygılarımız ortakdır . bu ortak noktaları yakalarsak anlamamız daha kolay olur. bu her şiir ve şair için söz konusudur. illa her okuyanda okudugunu anlayacak degil, anlamadı diyede degersiz olmaz.
  13. bencede akp kapatılmalı, geç bile kalıyorlar. seçime kadar geçici bir hükümet kurulabilir. biz alışıgız, ne olcak.. seçim kısa vadede degil, uzun vadede olmalı..
  14. savunma hakkı evrenseldir, buna birşey diyemem, siz söyleyebilirsiniz, bu sizin bakışınız. yaklaşık 150 yılldır siyasi bir boşluk içindeyiz, cumhuriyet bunu derinleştirdi. bagımsızlıgı 100 yıl önceki anlayışla açıklıyoruz hala.. bugünü anlamak için tarihi seferber etmeliyiz. geçmiş yoksa gelecekde yoktur, varmış gibi görünür. serapdır bu. vb.vb.
  15. hiç kimse bu lafı söylemedi, bu medyanın kendi provakasyonlarında biri, bir çok provekede oldugu gibi.. bu sözü söyledigi iddia edilen zat, hayatında bir kere olsun oy aldıgı kitleleri sokaga çıkarmamışdır. çogu görüşlerine de katılmam ama vakıa ortada duruyor. radikal sol terör örgütlerinin binde birini yapmamışdır bu camia, hiç bir şey yapmamışdır aslında, ne binde biri.. her zaman itidalli olmuşdur. bana göre iyi ya da kötü demiyorum, sadece durum budur. bu kadar açık hakikatleri yaşarken aksine inanmak için ne olmak lazım? adamın son düştügü duruma ragmen herşey ortada degil mi? benim kısaca demek istedigim inançlarla mücadele edemezsiniz, konjöktürel mevzi kazanılabilir ama bu gelip geçicidir. tarih bunun sayısız örnekleri ile doludur.
  16. başörtüsü mecbur diyen kim arkadaşım.? başörtüsü yasagı laikligi zedeliyorsa yasagın olmadıgı yerler laik degil demek ki? başörtüsü yasak oldugu için sorun dostum, bunu anlamak lazım. yasak olmadıgı yerde neden sorun olsun.? sorun bu ülkede islami ne varsa yasaklanmak istenmesinde. dindar olmayan için sorun yok, sorun dinini yaşamak isteyenler için. tabi türkiyenin durumu çok özel, dedikya başka bir ülkede yasak olmayan burada yasak.. siz sanmayın ki bu rejim sokakta yasaklamıyor, yasaklamak istiyor ama gücü yetmiyor. yakın tarih gözümüzün önünde.. bu ülkede haksız yere çok insan öldürüldü, ırkçı faşitleri müslümanlarla karıştırmayın isterseniz. islam başka inançları yok etmek isteseydi ne hıristiyan arap kalırdı, ne rum, ne yahudi. islamdan önceki hıristiyan araplar yaşıyor daha.. yasak sorunu çözüyorsa orucuda yasaklayalım? ne dersin? eger sosyalist ya da islam dışı bir toplum olsaydık senin dediklerinin azda olsa anlamı olurdu. ama müslüman bir ülke oldugu için biraz salyangoz işine dönüyor malesef. bu din ortadan kalkmaz ve temel görüşleri degişmez, biz buna göre bir toplumsal düzen kuracagız. yoksa türkün dinini degiştirmek zorunda kalacagız. tarihde oldu bilman lazım, yani din degiştirelim diye ciddi ciddi konuşuldu çünkü başka yolu yok, islam yakamızı bırakmıyor, ya kabul edicez ya red edicez, yada sesimizi kesicez.. tarih bizi buna zorluyor, ara dönemdeyiz şimdilik. umarım biraz olsun anlaşılır olmuşdur.
  17. apoyu savunan avukatlar şimdi milletvekili ne yapacagız şimdi.. direk sorumluları muhatap almak daha akıl karı gibi. olaylar sıcagı sıcagına degerlendirilmiyorsa, bilki orada kötü kokular vardır. yıllardır kuklalarla ugraştık ama kuklacılara hiç ses etmedik, kukla, adı üstünde oynatmaya meyilli, ya oynatan el.. biz ülke olarak, toplum olarak cesaret sahihi degiliz artık. ugur mumcunun bile hanımı kocasının katilleri diye tutulanlara inanmadı, ne yaptı peki? o anda hesap sormamışlar ve kuklalarla ugraşmışlarsa, bilki derin güçler oradadır. kebap mebap, müze vb. bunlar kuklaları muhatap alanların senaryoları, kimbilir belki de oyun devam ediyordur... kim bilir..
  18. niye illa başları açma dayatmasını söz konu etmiyoruz. binlerce yıldır müslüman kadınlar başlarını kapatır, ezici bir çogunlukla.. herhangi bir ülkede yasak olması normal olabilir ama müslüman bir ülkede bunu izah edemezsiniz.. sokakta zararı olmayan başörtüsü neden başka bir yerde yasak olsun. yasakçılar bu ülkeyi sadece oyalar, mevzi kazanabilirler ama yok edemezler. söz konusu olan 1400 yıllık bir inanç, neyle muhatap oldugumuzu bilmemiz lazım. 3-5 sene yasaklarsınız ama sonuç alamazsınız. sadece çatışmaya malzeme çıkarırsınız. türk toplumunun yapısı belli, bu yasak şu süreçde en fazla 2 yıl daha gider.. asıl çelişki budur, karşı konulmaz bir güce karşı koymaya çalışmak. ezanda yasaklanmışdı, yani aslı yasaklanmışdı ne oldu peki? kaç yıl dayandı? yasakcılar bu ülkeyi gereksiz yere geriyor ve oyalıyorlar, halkı ile devleti arasında düşmanlık yaratıyorlar. kim bilir belki de asıl amaçları budur..
  19. savunma hakkı kutsaldır bu mevzu bahis edemezsiniz, apo bile savunuldu biliyorsunuz... ama o dönemdekilerden kimse pek hesap sormaya hevesli degil, bu manidar biraz... bütün gelmiş-geçmiş diyerek rastgele herkesten hesap sormaya çalışmak ne kadar dogru ve sorunu çözer.. daha o dönemin siyasi ve diger yöneticilerinden hesap sorulmamışken. tamam, şimdiki hükümet de çözmelidir ama işe başından başlamak lazımdır, o dönemin tepelerindeki adamları sorgulamaya başlamak demek rejim tehlikesine kapı aralar.
  20. Taraf "Hodri Meydan" Dedi Genelkurmay'ın Dağlıca basıkınının önceden bilindiği iddiasına karşılık yaptığı sert açıklamaya, iddianın sahibi Taraf gazetesi meydan okumayla karşılık verdi. Genelkurmay Başkanlığının Dağlıca basıkınının önceden bilindiği iddiasına karşılık yaptığı sert açıklamaya, iddianın sahibi Taraf gazetesi meydan okumayla karşılık verdi. Genelkurmay Başkanlığı, Cumartesi akşamı internet sitesinden bir basın açıklaması yayınlayarak, Dağlıca baskınının askeri makamlarca bilindiği fakat önlem alınmadığı şeklindeki iddiaları orduya karşı 'menfur saldırı' kampanyasının bir halkası olarak niteledi. Açıklamada, terör örgütünden gelecek bir saldırıya karşı genel resmi bir uyarının bütün birliklere gönderildiği ve gerekli önlemlerin alındığı belirtildi. Taraf gazetesinde yayınlanan konuyla ilgili 'gizli' belgeyi sızdıranların da belirlendiğinin söylendiği açıklamaya, belgeyi yayınlayan gazeteden bugün meydan okuma geldi. Taraf, bugün manşetten verdiği 'İşte Dağlıca Tedbirleri' başlıklı haberde, Dağlıca'da Genelkurmay'ın iddia ettiği gibi ilave önlem alınmadığını, tam tersine önlemlerin gevşetildiğini ileri sürdü. GÜVENLİK ARTMAMIŞ, AZALMIŞ Habere göre, Dağlıca'da saldırı öncesinde bölükteki asker sayısı 250'den 80'e düşürülmüştü. Baskına uğrayan tepeyi korumakla görevli nöbetçi erlerin sayısı 100'den 26'ya indirilmişti. Hakim tepelerde her mevzide en az 3 asker bulunması gerekirken, bu sayı bire indirilmişi. Taburdaki askerler baskından iki gün önce helikopter talep etmiş ancak bu istek karşılanmamıştı. Taaruz tipi el bombaları baskından 10 gün önce toplanmış, yenileri ise verilmemişti. Baskın günü taburun üç komutanı da izinliydi. Tabur komutanı Onur Dirik bir köy düğününe gitmişti. 'SALDIRMIYOR, ELEŞTİRİYORUZ' Gazete ayrınca, 'Genelkurmay'ın toplumu şekillendirme planı' şeklinde gündeme taşıdığı diğer belgenin de arkasında durdu. Genelkurmay bu belgeyle ilgili olarak ilkin 'Komuta tarafından onaylanmış böyle bir belge yok' demiş, Cumartesi akşamı yayınladığı son açıklamada ise belgenin onaylanmış veya onaylanmamış olsun hiçbir şekilde mevcut olmadığını ilan etmmişti. Taraf, bugünkü manşet haberinin içinde yer verdiği kendi açıklamasıyla Genelkurmay'a 'meydan okudu'. Taraf, Genlkurmay çıkışlı CD'lerin elinde olduğunu ve mahkemede belgenin gerçekliğini ispata hazır olduklarını söyledi. Gazete, Genelkurmay'ın 'menfur saldırı' iddiasına da, 'ortada saldırı yok ki menfur olsun, biz sadece eleştiriyoruz' şeklinde cevap verdi.
  21. hiç bir bagımlı direk uyuşturucu ile başlamaz.. bunun öncesinde daha ufak denilen, yer yer bilgisiz toplumlarca adamlık göstergesi sanılan bir takım kötü alışkanlıklar rol oynar. herşey göz önünde başlar.. bataklıkla mücadele etmeye kalkarsanız, irtica mirtica ayaklarına yatarlar. başka ülkelerde başka mazeretleri vardır .. sonrada uyuşturucu ile mücadele ettikleri yalanına sarılırlar, her mücadeleleri sonrası kullanım artar ve kullanım yaşı aşagı düşer..
  22. onuronur

    Sattınız Memleketi

    oyak bile sattıkdan sonra... eregliyi almak için az nutuk çekmemişlerdi. demek ki para işi başka iş...
  23. sivasın ve başbagların hesabını o dönemim siyasilerinden sormak lazım.. kimlerdi onlar ve hangi dünya görüşüne sahiplerdi..?acaba?
  24. arkadaşlar gelişmişlik ile dini inanç birbirini etkilemez dünyanın en gelişmiş ülkeside olsa toplumda onca hurafeye inanan bulabilirsiniz..
  25. bende onu ifade ettim dünyanın hiç bir ünüversitesinde yasak degil..müslüman türkiyede yasak..elma veya armut, durum bu, yani önce ne oldugumuzu bilmemiz lazım. dayatmayı başörtülüler yapıyor demişsiniz. ne dayatması bu pardon?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.