-
İçerik Sayısı
381 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
NICLENO tarafından postalanan herşey
-
Acı vererek öldürme yöntemleri
NICLENO şurada cevap verdi: zeyynepp başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
Gülmek isteyenler vardı, ben de hem onlara katkıda bulunayım, hem de bir infaz şekli daha eklemiş olayım.Bu halen uygulanıyormu bilmiyorum ama Çin'de ölüm mahkumlarının tabanlarına tuz sürüp keçilere yalatarak gülmekten katıltarak öldürdüklerini okumuştum. Hindistanda boyunlarına kadar toprağa gömülen mahkumların kafaların filleri üzerlerinden geçirtip patlattıklarını, eğer fil ıskalarsa suçsuz saydıklarını;Fransada ölüm mahkumunu ilaçla bayıltıp soyup katrana bulayarak vücutlarına tüyler yapıştırarak büyük bir kuş görünümü sağladıktan sonra ,kafesi kralın safari için beklediği ormanın kenarına taşıyıp ,mahkum kendine gelince kafesin açık bırakılıp kapısından kaçmaya çalışırken kral tarafından tüfekle vurularak infaz edildiğini;yine Çin'de ölüm mahkumunu büyük bir çanın içine sokup ,üstten su damlatarak desibel manyağı yaparak öldürdüklerini;Kraliçe Victoria'nın (Elizabeth'de olabilir ,bunun için şimdi google 'ı rahatsız etmeyeyim) Essex Kontuna verdiği cezanın canlı canlı bağırsaklarının çıkarılıp gittiği yere kadar çekilerek öldürülmesi olduğunu bilgilerinize arzederim...Nedense Camus'nun ''Ceza Makinası'' geldi aklıma gece gece. -
Star Wars (R.Williams),A Space Odyssey (Sprach Zarathustra),Dr.Jivago(J.Bock),Love Story(F.Lai),Tess (Niels Hermes),Limelight (Charlie Chaplin),Pink Panter (H.Mancini) İzninizle , yüzlerce filme ve müzikale hayat veren bazı kompozitörleri anmadan geçmeyeyim .Oscar Hamerstein I ve II,Cole Porter,Richard Rogers,Jerome Kern,Michel Legrand
-
Orucunu uykuya mı tuttururmuş..
-
Allahım yoksa kara bulutlar dağılacak mı...? Yeniden güneş doğacak mı ülkemin üstüne..? Yoksa umutlanmak için çok mu erken.?
-
Zeka soruları ,bilmece bulmaca, klasik batı müziği, caz müziği ağırlıklı . http://zeka.onlinegoo.com
-
Tarih sahnesinde ilk çağlardan beri işlenen siyasi cinayetleri , taht ve iktidar kavgalarını incelerseniz bu gaddarlığın sadece Osmanlıya mahsus olmadığını görürsünüz.Ben entrikalar olmadan yönetilmiş bir imparatorluk bilmiyorum.Arkadaşların da değindiği gibi olaylar zamanının şart ve ahvaline göre değerlendirilmelidir.Bir Avusteryalı olan yazar Zweig bile Bizans'ın Türkler tarafından alınışını anlattığı yazısında Fatih Sultan Mehmed'e saygı ve anlayışla yaklaşıyor.
-
Yabanci bir kelimenin Türkce`ye olusmasi
NICLENO şunu cevapladı bir başlık içinde Türkçe Günlük Konuşmalar Forumu
Prof. Talat Halman'ın yaptığı bir tespite göre Türkçe'de 50-60 bin arası kavram bulunurken bu rakam İngilizce, Fransızca ve Almanca'da 600-650 binleri buluyor.Bu durumda yabancı sözcüklerin dililmize girmesi kaçınılmaz oluyor.TDK bu tür sözcüklerin nasıl yazılması gerektiğini açıklamış: 1-İki ünlüyle başlayan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: francala,gram,gramer,gramofon,grup,kral,kredi, kritik, plan ,pratik,problem, profesör,program, proje,propoganda,protein, prova,psikoloji,slogan,snop,spiker,spor,staj,stil,stüdyo,trafik,tren,triptik. 2-İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan batı kökenli sözcükler , ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: alafranga, apartman,biyografi, elektrik,gangster, kilogram,orkestra,paragraf,program, telgraf. 3-İki ünsüzle biten batı kökenli alıntı sözcükler,ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır:film,form,lüks,modern,natürmort,psikiyatr,seks, slayt,teyp. 4-Batı kökenli alıntı sözcüklerin içindeki g ünüzleri olduğu gibi korunur:biyografi, diyagram, dogma, magma, monografi,paragraf,program, arkeolog, demagog, diyalog,filolog, jeolog,katalog,monolg,psikolog,ürolog. Aşağıdaki durumlarda batı kökenli sözcükler özgün biçimleriyle yazılır. 1-ilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan bazı terimler. 2-Latin yazı sisteminde kullanılan dillerden alınma deyim ve sözler. Dilimize yerleşen bu sözcükler elbette takıları da dilimiz kurallarına göre alırlar.(TDK nın internet sitesinden ''Bazı Kelime ve Eklerin Yazılışı'' adlı bölümü okuyunuz. Türkçe'nin kirlenmesi konusuna gelince: Eğer bir uydu anteniniz varsa diğer ülkelerin yayınlarını izleyin bakın.Hiç bilmediğiniz bir dilde bile bazı kelimeleri anladığınızı göreceksiniz.Bunlar pek çok ülkenin gramer kitaplarına girmiş olan ''İNTERNATİONAL WORDS'' olarak tanımlanan uluslararası sözcüklerdir.Bu sözcüklerin çoğalması global teknolojinin sınır tanımazlığının bir sonucudur. Keşfeden, icat eden ,bulan, insanlığı yararına (ya da zararına) sunan,doğal olarak adını da koyuyor.Nasıl ki bizim ''şiş kebabımız'', ''Türk Lokumu'','Döner Kebap''Behçet Hastalığı'' ''Yoğurt''''Dolmuş''.....gibi sözcüklerimiz bu bağlamda yerini alıyorsa. izlediğim bir Alman forumunda konuşmacılar ,aynen bizde olduğu gibi ,Almanca'nın yabancı sözcüklerin istilasına uğradığını tartışıyorlardı.Alman gençlerin ,,Türk arkadaşlarından Türkçe argo kelimeler kaptığından (.......) yakınıyorlardı. Son söz: Türkçenin korunup geliştirilmesi hepimizin görevi olmalı ama bunu hamaset yaparak değil,kavramlar üretip bunlara isim vererek yapabilmeliyiz. -
Eğer kuzuların ağızları tavşanlara benzeseydi ''beee' ..ya da 'meeeee' ...yerine 'neeee' liyeceklerdi...
-
F.U.C.K. KELİMESİNİN GERÇEK ANLAMI ve ORTAYA ÇIKIŞI
NICLENO şunu cevapladı bir başlık içinde Mizahi Yazılar - Komik Yazılar
Gene yarısıysa iyi.************ (kızılderilileri ve Afrikalıları hariç tutuyorum) onların hanidiyse tamamına yakını o söylediğinizden ya.. -
Bir makalede okumuştum.Kadın ve erkek arasındaki en ideal ilişki ;''arkadaşlıktan bir adım ilerde, sevgiliden bir adım geride'' olanmış.Yaptıkları bilimsel araştırma ve anketler sonucu bu yargıya varmışlar.Böylelikle ilişkiyi başladığı andan itibaren yıpratan olgulardan-başta kıskançlık olmak üzere-uzak duruluyormuş.Evlilikleri ve birliktelikleri yıpratan öfke, bencillik, paylaşım ve empati eksikliği,anlayış ve hoşgörüsüzlük ve daha bunlar gibi eklenebilecek daha nice faktörlerin olduğunu düşünürsek, kulağa oldukşa hoş geliyor.Ne ki; pratikte uygulanabilir mi acaba.. Böyle bir ilişkiyi düşünün.Arkadaştan bir adım ötesi nasıl olacak acaba.Birlikte mi yaşanacak..Eve yorgun geldiğinizde sırtınıza masaj yapmasını , ya da banyoda sizi sabunlamasını isteyebilecek misiniz ondan..Seks olacak mı aranızda.Ya da sadece sinema , tiyatro mu gezilecek birlikte.Günün birinde siz ya da o, gönlün kaydığı birini koluna takıp geldiğinde, içiniz acımayacak mı.Nasıl olsa sevgili değiliz, ne yaparsa yapsın mı diyeceksiniz.Aynı odada mı uyuyacaksınız, ya da oda veya evleriniz ayrı mı olacak..O makalede bütün bunlara açıklık getirilmiyordu.Gününüz aydın olsun..(Not:Klavyemin soru işareti tuşu basmıyor.Bunun için affınıza sığınıyorum)Nicleno 04.10.2007 SİDE Yukarıdaki mesajı beş ay kadar önce üye sayısı birkaç yüz bin olan bir foruma göndermiştim.Bir allahın kulu da yorum yazmamıştı.Umarım burada ilgi görür.
-
Coelho'dan Evliklik Üzerine Bir Anekdot Gelinle damat fotoğrafçılara gülümsüyorlar, tebrikleri kabul ediyorlardı.Onlara bakarak, ''Görünen o ki bu ikisi birbirlerini gerçekten seviyor.''dediniz.Üstelik aşklarının daha da büyüyeceğine inanıyorlar.Ama çok geçmeden baş başa kalacaklar, geçimlerini sağlamaya çabalayacaklar, ev kuracaklar, başlarına gelenleri paylaşacaklar.Aşkı yücelten ve soylu kılan budur. Oğlan askerliğini yapacak.Kız büyük olasılıkla iyi bir aşçıdır ve çok iyi bir ev kadını olacaktır, çünkü çocukluğundan beri bu rol için yetiştirilmiştir.Kocasına iyi bir eş olacaktır.Sonra çocukları olacak, birlikte bir şey yarattıklarını hissedecekler.Yürekten savaş verecekler.Sorunlarla karşılaşsalar da hiç bir zaman gerçekten mutsuz olmayacaklar. Gelin , görün ki bu hikaye farklı bir yola da sapabilir.Oğlan, öteki kadınlara duyduğu tüm muhabbeti ,tüm aşkı dile getirmekte yeterince özgür olmadığını hissetmeye başlayabilir.Kız da , kocasıyla birlikte olabilmek için parlak bir meslek yaşamından vazgeçmek zorunda kaldığını düşünmeye koyulabilir.Böylece, bir şey yaratmak yerine, ikisi de aşkı dile getirme olanağından yoksun kılındıklarını hissemeye başlayabilir.İşte o zaman onları birleştiren ruh yalnızca olumsuz yanını açığa vurmaya başlayacaktır.Ve Tanrı'nın insanlara sunduğu en soylu duygu bir nefret ve yıkım kaynağı olup çıkacaktır.
-
AŞK hakkında ahkam kesmek niyetinde değilim.Ama Mehmed'e şunları hatırlatmak isterdim. Sev seni seveni, Hak ile yeksan ise; Sevme seni sevmeyeni, Mısır'a sultan ise. (Bir de mani) O güzel gözlerle, Bakmasını bil; Yalnız kendin yanma, Yakmasını bil.
-
Bir kazanın basıncını her gün ölçüp kaydetmekle görevli bir işçi olabilir mi? KG/cm2 yerine Kg yazmıştır.
-
Yeterli paranız varsa en iyi silahı satın alıp sahibi olabilirsiniz; ama isterseniz dünyanın en popüler ya da zengin kişisi olun, en iyi kadına sahip olduğunuzu (olacağınızı) zannedersiniz.
-
Yahoo msn de 'her şey serbest ' diye bir gurup var.Ona üye olursanız gurup üyelerinden biri (yanlış hatırlamıyorsam SEVAL di adı) hemen hergün ilgiç ses dalgaları gönderiyor. Ya da bana msn yazın forward edeyim.
-
İzninizle ben bu konuda başkaca yorum yapmayayım.Dün bir ,bu gün iki; gelir gelmez şimşekleri üstüme çekmek istemiyorum..
-
Klasik gitar çalanlar piyano da çalıyorlarsa (böyle pek çok dostum var) piyanonun tuşlarını cırtlatmak gibi bir sorun yaşarlar.Eğer klasik gitar çalmış olsaydı bu sorunu yaşamayacak olan bir piyano virtüözü vardı.Art tutkunuydu aynı zamanda.Bu piyanisti tanıyor olabilir misiniz?
-
44.32 mm doğru cevap.Tebrik edrim.(4321 şeklinde dizilseydi soldan sağa doğru giderek birinci sayfadan sekizyüzüncü sayfaya varamazdı.Bunu daha sonra belirtmiştim ama geç oldu sanırım.)
-
Cennet var mı yok mu tartışılacağına , tartışılması gereken ; acaba peygamberlerin insanlığı erdemli ve onurlu bir hayat sürmeleri amacıyla yaydıklerı dinler acaba insanlık tarihi boyunca bu işlevini yaptı mı yoksa din uğruna yapılan katliamlara mı neden oldu (ve halen olmakta)..Peygamberler din uğruna yapılan katliamlarda günahsız milyonlarca insanın öleceğini önceden bilselerdi yine dogmalarını yayacaklar mıydı? Şunu da eklemek istiyorum.Din ve bilimi karşı karşıya getirmek bana hiç doğru gelmiyor.Birinin bittiği yerde diğeri başlar.İstediğimiz kadar bilimle haşır neşir olalım, çocukluğumuzda öğrendiğimiz manalarını bile bilmediğimiz duaları söylediğimizde onların bizi mantralar gibi rahatlattığını hepimiz biliriz.
-
Bu soru bu sabah aklıma geldi.(Değerli meslekdaşım Taurismitis'i muaf tutuyorum.) Koro konserini bitirmişti. Bas,bariton,tenor, alto, soprano solist ve koristler eğilip halkı selamlıyorlardı ama mezzo devam ediyordu.
-
Bu soruya alternatif bir cevap.Gözlerini sararlar ve bakmadan sırayla sandıktan birer parça alıp kendi taraflarına koyarlar.Bitince de kendi elleriyle seçmiş oldukları için paylarına razı olurlar.Ha,,gözlerini bağlayacak bez de bulamazlarsa bunu yapmak için havanın kararmasını beklerler.
-
Aynı başlıkta açılan sorunun cevabını okursanız doğru yanıtı bulacağınıza eminim.Soldan sağa doğru,(dosdoğru) ilerliyor.
-
Her biri 2 cm kalınlığında ve 200 er sayfa , cilt kapaklarının kalınlığı da 2 mm olan 4 ciltlik ansiklopedimizi kitaplığımıza dik olarak yerleştiriyoruz.Bir hat üzerinde bir yöne doğrU dosdoğru gittiğini varsaydığımız kitap kurdu, birinci sayfadan girip 800. sayfadan çıkarsa ne kadar yol almış olur?
-
Ben de iki gündür aranızda olmanın keyfini yaşıyorum.Sizin ve dostlarınızın bilgi ve kültürünüze hayran olmamak mümkün değil. Eskiden , otellerde her odada tuvalet bulunmazdı.En lüks otellerde bile banyo yapmak için de seyyar kuvetler kullanılırdı ama tuvaletler her katta bir taneydi.Otel odalarnda kapı numaraları , oda hangi katta ise o katın rakamıyla başlar.Örneğin , üçüncü kattaki bir odanın numarası 3 ile başlar.Diyelim her katta 20 oda var.Dördüncü kata geçildiğinde oda numarası 321 olarka değil de 401 olarak devam edecektir. Ancak eski otellerde her katta numarası 00 olan bir oda vardır ki bu da tuvalettir.Yani 1. katta da 00 ;5. katta da 00 tuvalet odasının numarasıdır.00 bizde de tuvalet anlamında ,sık olmamakla birlikte halen kullanılıyor.Fransa 'da 00 'sans numero' olarak okunur.CENT sözcüğü ise ''yüz '' anlamındadır ama okunuş olarak ''sız'' anlamındaki ''SANS'' ile aynı olduğundan ,sizin de yazdığınız gibi ,karıştırılmıştır.Önek olarak kullanıldığında o kelimeye olumsuzluk verir.Yani ''sans numero''nun anlamı 'numarasız' dır .Gel gelelim, Türkçe'ye çevrilirken , hatalı çevrilip 'yüz' anlamıyla dilimize yerleşmiştir.Kısaca 00 ''yüznumara ''değil, ''numarasız'' olacaktı.