Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

İletiler gönderen: FUZULİ

  1. Gözümüzü kapattığımızda ortalık kararıyorsa bu her yer karanlıktır anlamına gelmiyor maalesef.Sorunlara ''sorun yoktur''düsturuyla yaklaşmak,sorunları engelleme,onlarla mücadele etme bağlamında kendimizi bile bile gaflete gark etmekte,sorunlar bu pasifliğin ötesinde çığ gibi büyümekte ve ateşi söndüremeyecek boyuta getirmekte akabinde herkesi yakmakta.

     

    Adına Kürt Sorunu adına Güneydogu Sorunu ne dersek diyelim ya da sorun yok diyelim peki yaşadığımız bu olayları PKK'yı,DTP'nin anlayışını neyle adlandıracağız?Nedir bunun tanımı?Eğer tanımı tam manasıyla yapabilirsek,sorunu adlandırabilirsek,kaynaklarını,dayanaklarını daha kolay idrak eder daha kolay çözüm yolu üretebiliriz.Bu noktada olaya bakışımız ve de özellikle niyetimiz çok önem arz ediyor diye düşünüyorum.Karşımızda PKK ve DTP olgusu var.Niyetleri gün gibi ortada.Bu vatandan kopup kendi etnik devletlerini kurma mücadelesi verdiklerini her şekilde dile gitiriyorlar.Bu noktada devletimize,milletimize özünde düşmanlar.Peki bunları Güneydogu'daki Kürt kardeşlerimizin hepsi de destekliyor mu,hepsi de aynı anlayışa mı sahip?Eğer baştan ''evet''dersek sorun devasa bir haldedir ve gerçekten de işimiz zordur.Artık bu noktada demokratik,özgürlükçü,insani değerler üstünden çözüm üretmek,sorunun bu düsturla çözümünü savunmak abesle iştigaldir.Sorun demokrasi sorunu olmaktan çıkmış demektir.

     

    Ama sorunu bölmek isteyenler ve bu vatan toprağında bu bayrak altında insanca yaşamak isteyenler şeklinde karşılığı var bir şekilde görürsek bakışımız da değişecektir.

     

    Sorun geçmişteki birçok görmek istemediğimiz sebepten dolayı devamedegelmiştir.Karşımızda PKK ve Güneydoğu sorunu vardır.İki sorun birbirine girift bir şekilde karışmış ve sorunu yok etme yöntemlerimiz amacına maalesef ulaşamamış binlerce şehidimizle,milyonlarca lira kayıpla,parayla ölçülemeyecek kadar düşünce ayrılıklarıyla sonuçlanmıştır.

     

    Sorun iyi irdelenmelidir.PKK'yla askeri mücadelemiz,kararlılığımız başta önemlidir.Fakat PKK'nın avucunda olan Güneydogu insanımızı PKK'ya yaklaştıran sebepleri kesinlikle ortadan kaldırmalıyız.Ordaki insanımıza devletin sahip çıktığını,batıdaki insan ne kadar değerliyse onların o kadar değerli olduğunu hissettirmeliyiz.Ekonomik,sosyal kültürel insani sorunlarıyla ilgilenmeliyiz.Bu son cümle içimi acıttı.Bırakın Güneydoguyu,Dogu'yu bu hususta her vatandaşımızın iç burukluğu,yalnızlığı var.Sorunlarımız gerçekten derin ve büyük.Hangisini anlatırsın,hangisine yanarsın insan şaşıyor.

     

    Eğer güçlü Türkiye'ysek insanlarımıza değer verdiğimizde,hakedilen özgürlüğü tanıdığımızda sorun bundan sonra daha büyür diye korkmamalıyız.Yapılması gerekenleri yapmalıyız sorun ondan sonra devam ediyorsa veya başka bir sorun çıkıyorsa çözümü bulmak ve mücadele etmek daha kolay olacaktır.

     

    Sadece demokrasi dışında çözümlerle uğraşırsak,hangi kesim olursa olsun halkımızı devlete düşman görürsek, halksız devletine düşman bir halkla hangi devleti ayakta tutabiliriz?

     

    Demokrasimiz sağlam,hukuğumuz ğüçlü ve gerçekten özümsenecek hukuk olsaydı,ekonomik zayıflığımız olmasaydı devlet dediğimiz artık her kimse kendini halkından daha değerli görmeseydi bugün bu kadar büyük sorunlarla uğraşmayacağımızı ve de sorunların daha kolay çözülebilineceğini düşünüyorum...

     

    Tek sorunumuz maalesef bu değil...Sürekli sorun üretiyoruz ve sorun olduğu hususunda dahi anlaşamıyoruz ki çözüm arama hususunda bir ve beraber olalım mücadele edelim...Biz her birimizi bir şeyin sorunu olarak görüyoruz en başta...

     

    Bu topraklar, bu millet ne badireler atlattı.Denizi geçip derede boğulmak insanın içini yakan...Düşmanı kovduk bir zamanlar ama kendi kendimize kovulan düşmanın da desteğiyle düşman olduk...

     

    Aklı selime tekrar döner, millet olmanın bilincine tekrar varırız umarım...

     

    MUHABBETLE...

  2. Kitleleri uyutnama yönelik iyi bir arabesk propaganda örneği.

     

     

     

    Bu arada iyi "kullanmışsın" sünni islamcılığın "mecnun/zındık" olarak nitelendirdiği adamları.

     

     

     

    Biz sizin eğitiminizi de, "ilim"den ne anladığınızı da çok iyi biliyoruz. Kuran o kadar harikulade bir kitaptır ki, başka hiçbir kitaba gerek yoktur.

     

     

     

    Siz aldatılmazsınız, sadece "inanırsınız".

    2 anahtar vadedenin bu vaadini yerine getirmediğini ispatlamak mümkündür.

    İslam'ın Allah'ının "sonsuz yiyecek-içecek ve sonsuz seks" vaadini yerine getirmediğini ispatlamanın mümkinatı yok nasıl olsa. Atış serbest.

     

    Saygılar.

    ''Üzüm mü yemek bağcıyı mı dövmek?''Sen ne kadar iyi anlatırsan anlat,anlattığın karşındakinin anladığı- biraz da ben ekleyeyim- anlamak istediği kadardır...Her söz çıktığı kalbin kılıfını üstünde taşır.Hani bir laf vardır:Kötü örnek örnek değildir.Görüyorum ki o laf da lügatta kalmış,akıllarda başkalaşmış.İyi örnek örnek değildir.Fikirler farklı farklıdır ama güzel olan ortak nokta tatlı üsluptur sayın Brain Slapher...

     

    MUHABBETLE...

  3. Açıklamalara göre eş zamanlı bir operasyon olduğu için Cumhuriyet gazetesi yazarını da o saatte tutuklamışlar.Yazarın bazı arkadaşları ve ailesi Sayın Cumhurbaşkanıyla bu hususta görüşmüş.Cumhurbaşkanımız da ailesine sağlığıyla ilgili bilgi verilmesi için Adalet bakanlığına emir vermiş.

     

    Operasyonla ilgili önyargılı düşüncelerden dolayı olayın mahiyeti açıklığa kavuşmadan sert bir üslupla Cumhuriyetçiler,laikler mesnetsizce tutuklanıyor,o insanların suçlu olması düşünülemez,bu bir savaştır gibi anlayışın sergilenmesi çok doğal gelmeye başladı kanıksadığımızdan.Bu olaylar karşısındaki tepkiler,tutumlar zihniyetlerin demokrasi,hukuk,anlayış,sorgulama tezahürlerine çok güzel örnek teşkil ediyor.Sis perdesi aralanıp görünür gerçekler daha aşikar görünür oluyor.Bütün gerçekler iyi niyetle gün yüzüne çıkar umarım...

     

    MUHABBETLE...

  4. Milli Eğitim Bakanlığının aldığı bir kararla Nevruz Bayramı Belirli Gün ve Haftalar Yönetmeliğine dahil edilmiş.Bundan sonra okullarda resmen kutlanacak.Bütün Türk dünyasında kutlanan bir bayramı kendi ülkemizde farklı şekilde tanıyoruz ve bize yabancı geliyor bugün.Birlik ve beraberlik harcı bağlamında içini iyi doldurabilirsek,anlamlandırabilirsek ne ala.Bir miladi yılbaşına sahip çıktığımız kadar bizden olan bir güne sahip çıkabilseydik onun bayramı mı bunun bayramı mı şeklinde tartışmazdık herhalde...

     

    Nevruza bayram diyoruz ama kendini bilmez bölücü yandaşları bunu düşmanlık gösterisi olarak örnekleriyle göstermeye başladılar yine, yazık...

     

    MUHABBETLE...

  5. Bu tehlike parti kapatmakla,siyasi yasakla ortadan kaldırılamaz.Ya bir makine icat edelim ki laikliği özümsemiş üniversite hocalarımız mahirdir yeni bir şey icat etmekte, bu makine kim laik kim laik değil ayrıştırsın,sonrasında laik olmayanlara iki seçenek sunalım:1.Laik Cumhuriyet olan bu ülkeyi terketsinler ya da başka bir makine icat edip laik doktrin yükleyelim beyinlerine.

     

    Eğer makine icat etmek yorucu bir çalışma gerektirirse mükemmel çalışan beynimizi yormayalım AKP'yi kapatma davasındaki deliller vatandaşlar içinde geçerli olsun tek tek mahkemeye çıkaralım yargılayalım.Hamdolsun kelimesini kullanmış mı,bayansa türban takıyor mu,erkekse türbanı savunuyor mu,iftar çadırlarına yolu düşmüş mü,doktorsa hastasına Allah şifa versin demiş mi,Mustafa Kemal'i ruhuna Fatih'a okuyarak mı anıyor,Allah rahmet eylesin sözünü kullanıyor mu,öğretmense öğrencisine sınav öncesinde Allah zihin açıklılığı versin diyor mu,avukatsa inşaallah bu davayı kazanırız sözünü kullanıyor mu daha birçok kanıtı da buna ekleyerek vatandaşın laiklik karşıtı eylemlerin odağı olup olmadığını ya da laiklik karşıtlığı,şeriat tehlikesi potansiyeli var mı ortaya koyalım.Bunları parti olarak yapınca mı suç oluyor,laiklik karşıtı olduğu tescilleniyor.Onları oraya getiren yukardaki laiklik karşıtı fiilleri işleyen halk.Haydi onları da yargılayalım...Parti suçluysa onu destekleyen de suçlu o zaman değil mi?

     

    Yukarda yazdıklarım ironik olmasına nazaran bir o kadar da bir anlayışın tezahürünün emarelerini içeriyor.

    Nedir bu mücadelenin adı,kim kime neye düşmandır gerçekten öğrenmek istiyorum.Lakin aklımdan geçenlerin hasıl olan hadiselerle pekişmesi hat safhada insanı mutsuz ediyor,ne hallerdeyiz dedirtiyor...Millet olmaktan bahsediyorsak bu kadar tahammülsüzlük,birbirine düşmanlık nedir?Yazık insanımıza,bu güzel vatana...

     

    MUHABBETLE...

  6. Sayın FUZULİ, laiklik belli belirsiz, soyut bir kavrammış gibi yorum yapmışsınız. Laikliğin ölçüsü belli, devlette hiç bir düzenlemenin din bazında yapılamayacağı gibi net bir tanımı var.

     

    Ayrıca açılan davanın gerekçesi "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak. Yoksa "laikliği ihlal ettin, ağzına bant" diye bir uygulama yok.

     

    Bazıları da "parti kapatılmasın, eylemi işleyenler cezalansın" görüşü öne sürüyorlar, asıl böyle bir uygulama "laikliği ihlal ettin, ağzına bant" uygulaması olur ki ne mümkündür, ne gerekli, ne faydalıdır. Aksine aşırı bir fikir kısıtlaması yaratır. Ancak odak olunca odak olan parti kapatılabilir.

     

    Biri mercekle güneşi odaklayıp bir yeri yakmayı planlarsa, merceği elinden alırsınız, güneşi söndürmeye veya gökyüzüne kubbe inşa etmeye kalkışmazsınız, değil mi?

     

    Sayın Demirefe birincisi ''laiklik''kavramı müşahhas bir kavram değildir.Müşahhas bir kavram olmadığı içinde her toplum,her kültür kendi çlçüsünde bu kavramın içini doldurmakta anlamlandırmaktadır; ki somut olsaydı elle tutulur gözle görülür olsaydı misal bir ''taş''kelimesine her insan farklı tanım yüklemiyorsa,maddesel olarak ortadaysa 'laiklik'' de maddesel olmalı ki soyut yorumlar yapmayıp tek anlam yükleyebilelim.

     

    Sevgi hissini nasıl gösteremiyorsan ama davranış ve uygulamalarla anlamlandırabiliyorsan laiklik de bu cihetten bir kavramdır.''Laiklik, hiçbir düzenlemenin din bazında yapılamayacağıdır...''şeklindeki bir tanımdan hareketle bir partinin kapatılabilmesi için yaptığı düzenlemelerin din menşeili,vurgulu olması gerekir ki suç olabilsin anlamı çıkıyor.Türban meselesi dini refarans alınarak çözmeye çalışılan bir mevzu mudur yoksa insan hak ve hürriyetleri temelinde mi değerlendirilmelidir.Bu konunun hangi kapsamda değerlendiriliceğinin kıstası nedir?Hangi kıstasla bu laiklik karşıtı din refaranslı eylem olarak adlandırılmaktadır.CHP'nin oy için başörtüsü dağıtması,MHP'nin başörtüsü meselesinde müdahil olması laiklik odağı oluşturmayan basit eylemler midir?''Hamdolsun kelimesini kullanmak,iftar çadırları kurmak laiklik karşıtı dini kaynaklı bir yasal düzenleme olduğu için mi suçtur?''Tanrı'mıza hamdolsun,milletimiz var olsun.''yazısı kışlalarda varken ve de dua edilirken laikliğin içinde olunuyor da bazılarının ağzından bunlar düşünce mi tehlikeli görülüyor insan sormadan edemiyor?Laiklik benim dinime ne kadar saygı gösterecektir benim inancıma ne kadar tahammül edecektir?

     

    Bir parti oy aldığı insanların anlayışını,sorumluluğunu düşünmeden nasıl oluyor da ''laiklik karşıtı eylemlerin odağı(!) olabilmiştir.''Velev ki oldu diyelim bunlar halkın karşısına seçimde çıktıklarında halk 'laiklik''e sahip çıkmayacak mıdır?Eğer halk Cumhuriyet'ine,laikliğine sahip çıkıyorsa tehlike görüyorsa o partiyi meclise sokmayacaktır.Yok bu parti sizin söylediğiniz anlayışı savunup halktan oy istiyor ve alıyorsa bu bağlam da halk ''Cumhuriyrt'e ve laikliğe''karşıdır manası mı çıkmaktadır?Kime karşı ne savunulmakta kim düşman olarak görülmektedir?Bu tarz partiler her zaman yüksek oy potansiyeliyle meclise girmektedirler kapatılsalar dahi...Yoksa halk mı laiklik karşıtlığının odağıdır.Neyin mücadelesi verilmektedir?Halk bunun neresindedir?Partiyi yasakladınız arkasındaki kitleye ne yapmayı düşünüyorlar peki?Yine onlar oy kullanacaklar...411 oyu rejim düşmanı ilan etmek o anlayışların arkasındaki halka sen rejim düşmanısın demek değil midir?Kimdir bu rejimin düşmanı?Din midir,halk mıdır kimdir?Bütün inançlıları rejim düşmanıymış gibi göstermek bu şekilde algılanmasına sebep olmak,dini vicdanlara hapsetmeye çalışmak, laikliği dinsizlik olarak algılayanların bunu pekiştirme çabaları mıdır?Bu ne biçim anlayıştır?Şeriat tehlikesi varsa nerden gelmaktedir bu tehlike?Halk bu tehlikenin neresindedir?Her inançlı şeriat yanlısı potansiyeli taşıyor düsturu inancın tamamen ortadan kaldırılması anlayışı,laikliğin dini inancın yerine ikame ettirilmesi edası da beni tedirgin etmektedir.Kavramların içini elinde güç bulunduranların kendi anlayışıyla doldurup hangi anlama geldiğini bilmedikleri bir ortam oluşturmalarının bu vatana verdiği zararı düşmanlık olarak görmemek gerekir herhalde...

     

    MUHABBETLE...

  7. o el resmindeki Allah lafzının alt kısımları neden yuvarlanmış sonradan ?

     

    ben elime baktım aynı şekilde altları oval değil !

     

    ancak yukarıdaki resimdeki gibi kalemle çizersem zorlama bir şekilde olur !

     

    öyle üç beş çubuğu yana yana getirip orasını burasını kıvırmakla milyonlarca farklı nesneden Allah lafzı çıkartabiliriz !

     

    zaten çok basit bir şekildir !

     

    Türkçe olarak Allah lafzı bulunda ibret alalım !

     

    İngizcede olur , yada başka dillerde !

     

    saygılar

     

    Bana göre demiştim sayın Tarafsız!Olaylara bakış açısındaki düşünce temelinin izafiliğini vurgulamak adına verilmiş küçük bir örnek...

     

    Biri kürekle bir çukur kazıyor:Bana göre define niyetiyle kazıyordur,sana göre mezar kazıyordur belki.Uzaktan bakıyorsun soramıyorsun neylersin...

     

    MUHABBETLE...

  8. Üniversitede Yolsuzluk Operasyonu59894-buyuk.jpg

    Polis ve Jandarma birliklerinin ortaklaşa gerçekleştirdikleri Safra Operasyonu kapsamında, 3 ayrı ilde yolsuzluklar nedeniyle 12 öğretim üyesi gözaltına alındı.

     

    Jandarma ve polisin Tokat, Samsun ve Sivas'ta düzenlediği operasyonda, aralarında Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde görevli daire başkanları, öğretim görevlileri ve memurların da bulunduğu 12 kişi, 'ihaleye fesat karıştırma', 'şantaj', 'tehdit' ve 'görevi suistimal' iddiasıyla gözaltına alındı.

     

    AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Tokat Jandarma Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğü timleri, Tokat, Samsun ve Sivas'ta eş zamanlı operasyon düzenledi.

     

    'Safra' adı verilen operasyonda, GOPÜ'de görevli bazı daire başkanları, öğretim görevlileri ve memurların da aralarında bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı.

     

    Zanlılar, Tokat Jandarma Komutanlığı'na götürüldü.

     

    17.03.2008 15:33:36 - Anadolu Ajansı

    Bu tarz haberlerin içinde üniversitelerin,üniversite hocalarının olması hangi traji komik kelimelerle ifade edilir bilmiyorum?Biz üniversitelerimizi,hocalarımızı bilimsel başlıklı haberlerin aktörü olarak görmek isterken yolsuzluk haberlerine aktör olduklarını görmek üzüyor,ümidimi kırıyor,isyan ettiriyor...

     

    Niye bu haldeyiz nasıl bu hale geldik Yarabbi!

     

    MUHABBETLE...

  9. Her zaman ''laiklik''karşıtlarının bu ülkeye zarar verdiği söylenir,onlar düşman bilinir,onlarla mücadele edilmesi gerekir...Çoğu zaman da laiklik karşıtlarıyla mı mücadele edilir laiklik kılıfıyla başka bir mücadele mi verilir bilinmez fikir yürütülür,senaryolar yazılır...Benim de en çok kanıma dokunan ''laiklik,laiklik''diye bağıranlara,bunu kendi için kullananlara hiç laf söylettirilmemesi,onların sütten çıkmış ak kaşık olması,onların bu vatanın tek sahibi savunucusu olması...AKP'nin laikliğinden kuşku duyulmasaydı bugün bağıranlar susarlardı...Bu ülkeye tek zarar AKP zihniyeti cihetinden mi geliyor?Bu ülkeyi kendi menfaati için çiftlik haline getirenler laik düşmanı olarak adlandırılınca mı düşman oluyor?Bu ülkeye düşmanlık sadece laiklik yanlısı laiklik düşmanı kıstasıyla mı ölçülüyor?Yazık yazık...Bu ülkede hak var,hukuk var da kimden yana haktan yana mı hukuktan yana mı?Laik olduğuna inandır bir kesimi ondan sonra aklına ne gelirse yap serbestsin.Hak da senden yana,hukuk da,yargıtay da...

     

    MUHABBETLE...

  10. '' Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

    Vatan, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.''

     

    Hangi süslü kelimelerle,hangi tatlı,vefalı nağmelerle anlatalım o yiğitleri,eli öpülesi anaları,Mustafa Kemal'i...Mermisiz,tüfeksiz,ekmeksiz,susuz,çarıksızdı o yiğitler,o sancaklar ama bunlardan daha değerli,bitmez,tükenmez mukaddes imanları vardı yüreklerinde.Damarlarında vatan sevgisi dolaşır,gözlerinde ölümsüzlük korkusu vardı...15'inde daha gencecik fidanlardı,20'sinde daha yeni nişanlanmışlardı...Hangi milletin anası saçını kınalar da gözünden sakındığı yürek yarısını kurban olsun diye yollar cepheye?Hangi inancın,hangi mukaddes ruhun göz yaşartacak hakikatidir bu?

     

    Ah Çanakkale ah kaç yiğit yatar bağrında?Kaç canla emanet ettin bu cennet vatanı?

     

    Çanakkale sığar mı bir güne bir haftaya!Çanakkale damarlarımızda akan kan,ruhumuzda sığındığımız liman olmalı.Çanakkale biz,biz Çanakkale olmalı...Kınalı Hasanlar,Seyit Onbaşılar belgeselerde kalmamalı içimizde yaşamalı.

     

    ''Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın!''

     

    ''Sahipsiz vatanın batması haktır.

    Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.''

     

    MEHMET AKİF ERSOY

     

    Bu toprakları vatan yapan, bu vatan için canından geçen tüm şehitlerimize ve de Mustafa Kemal'e Allah'tan rahmet diliyorum...

     

    MUHABBETLE...

  11. Ufkumda başka bir pencere daha açtı bu yazı...Yazının konusunun ötesinde tatlı,sıcak bir üslupla bilindik kelimelerin gizemli bütünleşmesini, dilin tadını hissettirdiği için yazıyı yazanın, buraya aktaranın da yüreğine sağlık...Allah razı olsun...

  12. Evet bu aralar,hatta bundan önceki aralar belki bundan sonraki aralarda da dilimizden düşmeyen düşmeyecek kelimeler:Laiklik,şeriat,kaos,hukuk,türban,demokrasi vs. vs. ve de şimdiki ortamı anlamlandırmak için kullanılan takiyye,mağduriyet...

     

    Mağduriyet kelimesine takıldı kafam,kafamdakinden ve de sözlükdekinden farklı zikredildiği için herhalde.

    Halkımız mağduru korumayı severmiş,duygusalmış ondandır ki AKP bu silahı iyi kullanıp başa gelmiş ve şimdi kapatılma davasında da senaryo yazılmış ana fikir ''mağduriyet''vurgulanacakmış...

     

    İki dönemdir AKP'nin başa gelmesini ince eleyip sık dokuduktan,mantık süzgecinden geçirdikten,derinlemesine düşündükten sonra ''mağduriyet''kelimesini bulup buna bağlamak diğer kavramları mağdur etmektir diye düşünüyorum.

     

    Daha önceki örnekler bizim için hiçbir şey ifade etmiyor demekki.Bu tarz partiler kapatıldı arkasından daha güçlü bir şekilde aynı düşüncenin devamı partiler halk tarafından tekrar başa getirildi...Acaba halk seçip gönderdiği partinin kendi dışında bir güçle bu şekilde saf dışı bırakılmasına kırılıyor ve daha sonra tekrar aynısını seçerek cevap veriyor olmasın...Partiyi kapatıyoruz da zihinlere ne yapıyoruz.Seçimden yine aynı partilerin çıkmasına engel olamıyoruz seçim var...Ona da engel olmak bayağı bir cesaret ister herhalde...

     

    Şimdi bu partiyi laikliğe,Atatürkçülüğe karşı diye kapattık halka da bunu anlattık...Bir sonraki seçimde veye seçimlerde yine aynı fikrin partilerini halk seçti diyelim ki böyle oluyor.Bu şu anlama mı geliyor:Halk Atatürkçülüğe,laikliğe karşı ya da bu sebepleri öne sürüp partiyi kapatan zihniyete inanmıyor.Yani asıl Atatürkçülüğü,laikliği savunup koruduğunu söyleyenlerin takiyye yaptığını mı düşünüyor?

    Ya da sizin Atatürkçülüğünüz,laikliğiniz,demokrasiniz buysa üstü kalsın ben almayayım mı diyor, ne diyor ne demeye çalışıyor ne demiyor düşünsek mi acaba?

     

    Şunu da söyleyen demokrat,kültürlü insanlarımız var:''Halkın ne dediği önemli değil, zaten ne dediğini bilmiyor söylediğinin kıymeti harbiyesi yok!''Dolayısıyla ne %47'nin, ne %80'nin, %90'nın bir değer hükmü var.Amaaa %21'lik bir kesim varki her sözü değerli,her sözü demokrasi kokuyor,her sözünde laiklik kelimesi geçer,Atatürk,demokrasi kelimesi geçer,her yaptığı iş savunduğu fikir sözü gibi değerlidir...

     

    Nedense %47 iktidarda olsa bile gücü birçok şeye yetmez ama %21 iktidarda olmasa bile gücü her şeye yeter ona sorulmadan,ondan olur alınmadan hiçbir şey yapılmaz...Boşuna

  13. Sevgili arkadaşım

    Yıl 2000 li yıllar,sen hala geçmişe yönelik basit tartışmalarla uğraşmak istiyorsun.İnsanları Allah'a inandırmak istiyorsan O'nun yokluğunu ispata çağırma sen varlığını ispat et.Şu meşhur bak her yerde O'nu görürsün safsatasını da bırakın.Bu iş sandığınız kadar basit olsa bütün insanlar inanırdı.Oysa dünya geneline bakın,oranın düşüklüğünü görün.Üstelik inançlı görünen bu insanların da büyük bir kısmının inancının zayıflığını zaten biliyorsunuz.

    Bu yüzden insanlara faydalı bir şey yapmak istiyorsanız,onları inandırıcı çağdaş ispat yolları bulun ve burada yazın.

     

    İnançla ilgili teferruatlı malumatınız olsaydı yukardaki çok basit soruları sormaktan vazgeçerdiniz ve inanmıyorsanız yine de inanmamaya devam ederdiniz...Allah kendini gösterseydi sen yukardakileri yazıyor olmazdın öbür dünyaya da ihtiyaç kalmazdı...Bu dünya da imhihan için yaratılmış olmazdı...İnanman için illede onu görmen gerekiyor demek...Sen aklın,sevginin,hoşgörü duygusunun,nefsin(id,ilkel benlik),cesaretin,canlılık enerjisinin olmadığına da inanıyorsun o zaman...Bir labaruatarda bugün için onları somut inceleyemiyorsun ama dolaylı yollarla bu hisler var diyorsun...Maddeye bağlı kalırsan bütün çıkarsamaları maddeye göre yaparsan ancak madde gibi yaşarsın...Allah madde yok demiyor,bilim yapmayın demiyor ayrıca...''...düşünenler için ibret vardır,akıl etmez misiniz ?''der ayetlerin sonlarında...

  14. Türkiye'de bu kadar değerli senarist olduğunun kimse farkında değil yazık!O kadar kültürlüyüz, o kadar çok kitap okuyor, o kadar çok araştırma yapıyoruz,olayları bir o kadar doğru çözümlüyoruz ki zihnimiz durdurak bilmeyen bir hızla çalışıyor,üretiyor,üretiyor,üretiyor...

     

    Zeka üstü kurguların şaşırtıcı bir şekilde bolca ortalıkta dolaştığı Türkiye'mizde yaptığımız filmler niye dört beş oskar almaz,helal olsun iyi film yapmışlar dedirtmez şaşmamak elde değil!Belki Oskar işine de el atmıştır AKP kim bilir!Ödülleri Müslüman olmayanlara reva görmüyordur kuvvetle muhtemel... :unsure:

     

    Kendi kendini kapattıracak sonra mağdur oldum görüyorsunuz bizi ne hale düşürdüler diyecek...ilginç...

    Sebep:Kriz kapıda ya,gidişat kötü ya...Bundan nasıl kurtulması lazım,bunun faktörü olduğunu nasıl unutturması lazım?Bakın bizi çalıştırmıyorlar,önümüze taş koyuyorlar, en sonunda da kapatmaya çalışıyorlar...

     

    Eeee ne yapmak lazım...Yargıtayla,Anayasa mahkemesiyle oturup bir senaryo yazıp mağdur rolünde halkın karşısına çıkmak lazım ki tekrar iktidara gelelim...Çok büyük bütçeli bir film olacak Oscarları toplar bu film...

     

    Bir partinin film işine girmesi ''laiklik''e aykırı mı acaba?Senaryo AKP'nin mi ve yönetmen AKP mi;yoksa sık sık film çeken devlet sinema yönetmenlerimizin ortaya koyduğu senaryo mu ve AKP' de kabakuvvetle oyunda öldürülmesi gereken başrol oyuncusu mu?

     

    Bu arada devlet bir kıyak geçmiş film halka bedava gösterilecekmiş...

     

    Allah devletimize zeval vermesin.Her zaman halkını düşünür.Ne düşünürse güzel düşünür babamız o bizim...

     

    MUHABBETLE...

  15. 4 gündür bir kanalda dikkatle izledigim program paylaşmak istedim.. egitimciler ticarete atılmış egitim yaparken hemde..

     

     

    Yazıların tamamı alıntıdır..

    .

    .

    .

    İDDİALARIN hedefindeki öğretim görevlilerinden E.S., "Bunlar akıl sağlığı bozuk öğrenciler" diye konuşurken, M. ise şunları söyledi: "Cilt bakımı uygulamaları, makyaj, SPA bakımı turistik otellerde çok revaçta. Bunların dersini veriyoruz. Masaj sırasında çırılçıplak olmak gerekmiyor. Bu, ülkelerin kültürlerine göre değişebiliyor. Köpük ve kese diye bir ders yok. İddialar kesinlikle yalan. Staj için öğrenciler bize başvuruyor. İlgili bölümlere de, hastanelerin dermatoloji bölümlerine de yönlendiriyoruz. Böyle bir iddia mümkün değil. Hiçbir bölümde, derste başarı gösteremiyorsa, tabii ki başarılı olana kadar devam edecek. Bu iddiaların sahibi öğrencileri şiddetle kınıyorum. Psikolojisi bozuk bazı öğrencilerim var, aile durumları son derece üzücü."

     

    Eğer iddia edilenler doğruysa öğrencilerin psikolojilerinin bozuk olması çok manidar...Öğretim görevlisi doğru bir tesbit yapmış:''Onların psikolojisi bozuk!''konuşuyor onlar...keseye, köpüğe devam...

     

    MUHABBETLE...

  16. Abdülhamit döneminden bu yana herhalde hiç bu kadar sansür, yasaklama uygulanmamıştır....

     

    Bu derece sansüre, demokratik değil dikta rejimleri başvurur.

     

    Bir başlıktan diğer başlığa geçerken o süre zarfında demokratikleşmek,demokrasiyi savunur olmak,yasaklamalara karşı duruşu düstur edinmeye başlamak sizce nasıl tanımlanır sayın Gloria?

     

    AKP başlığında''Legal illegal kapatılsın da nasıl kapatılırsa kapatılsın,yeter artık!'' diyen biriyle bu başlıkta Atatürk'e hakaretten dolayı bir sitenin sansürünü dikta rejimiyle eleştirmek,karşı durmak anlayışını savunan iki farklı bakışın aynı dilden,aynı gönülden hasıl olması sizce nasıl bir zihniyetin ürünüdür?

     

    Atatürkçülüğe karşısın diye kapatılmasını isteyeceksin,Atatürk'e hakaret edildi diye sansürlemeyi aynı partinin zihniyetinin ortaya koyduğunu söyleyeceksin karşı duracaksın...

     

    O sitenin sansürlenmesini dikta rejimiyle eleştirmişsiniz;peki iktidardaki bir partinin laikliğe(!)karşıdır savunmasıyla kapatılma davasına demokratik rejim mi diyorsun?Hem de yasal olsun olmasın diyerek...

     

    Savunduğun fikrin temeli Atatürkçü demokrasi mi yoksa demokrasi görünümlü diktatörya mı affına sığınarak sorabilir miyim?

     

    MUHABBETLE...

  17. Bütün bu yaşananların halk olarak tek müsebbibini siyasiler olarak göstermek bana mesnetsiz kendini sorumlu görmeme düsturunun tezahürü olarak geliyor...Efendim biz onları bizim sıkıntılarımızı çözsün,refah seviyemizi yükseltsin,bize müreffeh bir ortam sağlasın diye oraya çıkarttık...Biz mi diyoruz bu gücü kendi çıkarınız için kullanın,kriz çıkarın,ülkeyi fakirleştirin şeklindeki söylemler komik gelmeye başladı...

     

    Oy zamanı oyumuzu verirken bak bize şurda iş ayarla,çocuğumu şuraya yerleştirmeme yardım et,bize kolaylık sağla şeklinde oy verirken şart koşan bizleriz...Gücümüz yettiği ölçüde vergi kaçıran,yasal olmayan işlerimizde hemen tepedekilerle bağlantıya geçen,kaçak elektrik kullanan,raporlarla okuldan kaçan öğretmen,akla gelmeyecek kılıflar bulup devleti dolandıran eczacı,doktor,yeşil kartlı,sosyal sigortalı,yalanla dolanla kaçakla,dalkavuklukla paramıza para katan medya patronu,şirket sahibi vatansever,Müslüman,Atatürkçü demokrasi askeri şahsiyetleriz...Bunların hepsini de siyasiler yapıyor demeyin gülünç olur...

     

    Siyasiler bizden değil zaten onlar Mars'tan,Jüpiter'den ithal geldiler bizi yönetmek için...Onlar bizim okullarımızda okumadı,bizim kültürümüzle yoğrulmadı değil mi?Biz ne yapıyoruz ki onların ne yapmasını bekliyoruz?Sıradan vatandaş olarak senin gücün bu kadar bu kadarlık zarar veriyorsun,onları oraya daha büyük bir güçle senin yaptığına hizmet etsin diye gönderiyorsun...Hepimiz çok vatanseveriz,hepimiz ülkemizin çıkarını kendi çıkarımızdan üstünde tutuyoruz bir onlar zarar veriyor bu ülkeye hayret...

     

    Peki halk olarak,seçtiğimiz ve de tek başına suçladığımız iktidarlarla bu hale nasıl geldik?

    Bakın burda da vereceğimiz cevap var...Bizi istemeyenler,dış mihraklar bizi bu hale getirdi...E onlar bizim altımızı oyarken biz ne yapıyorduk?Vatanımız için çok çalıştığımızdan yorgunduk,dinlenmek için kısa bir uykuya dalmıştık fırsat bilmişler o anı demek ki hiç haberimiz olmamış...

     

    Müslümanız faiz kardeşimiz,Müslümanız yalan söylemeden edemeyiz,birbirimizin kuyusunu kazarız,hoşgörü de neymiş adam döveriz biz Müslüman'ız,moderniz su gibi içki içeriz Cuma'yı kaçırmayız,kaçıranları aforoz ederiz,genelev kapısında bekleyenlerin hepsi de Hıristiyan zaten,erkekler olarak evli değil oraları severiz ama evleneceğimiz kızın tertemiz olmasını isteriz...

  18. Burasının Türkiye olduğunun farkında olanlar farkında olmayan bizlere bol bol örnekle farkettiriyorlar sağolsunlar...Farkına vardığımızı düşündüğümüz durumun çoğu zaman farkında bile olmuyoruz...

     

    Nedense her şeyin sonradan farkına varıyoruz ve aynı olayları tekrar tekrar yaşayıp tekrar tekrar farkına varıyoruz,çok farklıyız bu aşikar... :D

     

    MUHABBETLE...

  19. Uzun zamandır zikredilen bir mevzu,birçok kişinin,kesimin beklediği adım atıldı AKP'ye kapatma,başrol siyasetçilerine siyasi yasak bir yığın sıkıntının ortasında geldi gündeme oturdu...AKP bu durumun aktörü olmak için neler yaptı?AKP'ye başından beri Refah'ın,Fazilet'in devamı,şeriat tehlikesinin aktörü olduğu düşünüldüğü için devletin hakim zihniyeti karşı çıkıyordu...İki dönemdir seçimlerden galip çıkması seçim sonuçlarının sindirilememesinin acısını,kızgınlığını katbekat artırmıştı...367 tutmadı türban Çankaya'ya çıktı,türban meselesinde hakim gücün söylemi sökmedi,Yök'ün başına ve daha birçok kurumun başına kendi anlayışında insanlar getirildi özelleştirmeler keza öyle korku,tedirginlik yenilmişlik hissini hat safhaya ulaştırdı...

     

    Bu arada boş mu duruluyordu hayır,bütün bunlar laikliğe,Atatürkçülük'e muhalif düşmanca faaliyetlerdi ve düşman bir fikrin tezahürüydü ve dosya yavaş yavaş dolmaya başlamıştı ve de Anayasa mahkemesine gidecek kadar bir ağırlığa ulaştı.

     

    Peki gerçekten AKP'nin faaliyetlerinin genel çerçevesi laikliği yıkmak,Atatürkçülük'ü ortadan kaldırmak,düzene ihanet anlamına mı geliyordu?Halk bu hususta gerçekten böyle mi düşünüyordu?Ya da halkın hala desteğini veriyor olması idrak yoksunluğunun göstergesi miydi neydi bu?

     

    Düşünülenler hasıl olmuş olsa bile dünya ekonomik krizin eşiğindeyken bu kadar kritik bir ortamda bu mevzunun hem de iktidarda olan bir partinin kapatılma davasının gündeme gelmesi hangi amaca hizmet ediyor olmanın,hangi milli faydayı şu noktada sağlayacak olmanın düşünce temelidir?

     

    Söylenen temel gerekçe yapılan faaliyetler düzene,laikliğe ne kadar zarar veriyorla somut sıkıntılar içermektedir?

     

    Bunun anlamı şu mudur?Geçmişteki yaşadıklarımızdan da hareketle yine bu söz mü vurgulanıyor:

    ''Sen hangi çoğunluk desteğiyle gelirsen gel bizim anlayışımızın dışına çıkamazsın.Bizim dediğimizin dışında bizim çizdiğimiz çerçevenin dışında iş yapamazsın bizden farklı düşünemezsin; velevki düşünürüm,yaparım diyorsan örnekleri bol demokrasimizde kalemin kırılır...''

     

    Peki bu ülkede Atatürk,laiklik düşmanı olmamak için partini kapattırmamak,ülkeyi sevdiğini göstermek için nasıl düşünmeli nasıl davranmalısın?CHP gibi olursan,olmaya çalışırsan iktidara gelemezsin amma kapatmaymış,Atatürk,laiklik düşmanlıymış,vatan hainliğiymiş gibi adamı ipe götürecek birçok suçtan muaf olabilirsin...CHP gibi olursan sen hükümet değil zaten devlet olursun...İktidar da sen olursun muktedir de sen olursun,mahkeme de sen olursun...

     

    Değişen bir şey yok kavgalarımız aynı,kavgayı yapan kafalarımız aynı,demokrasimiz aynı,devletin sahibi aynı,Atatürk'ün(!),laikliğin(!) sahibi aynı,şeriatçımız(!) aynı Anayasamız aynı,halkımız aynı...

     

    Değişen bir şey yok tartışmaya devam laikliği,tartışmaya devam başörtüsünü,tartışmaya devam şeriatı,kapatmaya devam partileri,kapatıldıktan sonra kurmaya devam aynısını,iktidarda görmeye devam aynı partinin uzantısını,suçlamaya devam idraksizlikle halkı,göreve çağırmaya devam orduyu(Bu sefer olmadı ama olsun belki olur çağırmaya devam...)...

     

    Türkiye Cumhuriyet'i arenasında traji komik filmimizi izlettiriyoruz dünyaya.Onlar gülmeye devam biz ağlamaya...Sınır dışında düşmana ne hacet biz bize kafi derecede yetiyoruz zaten...

     

    Bravo demokrasimize,bravo hukuğumuza,bravo aydınımıza...

     

    Az kaldı muasır medeniyet seviyesine yükselmemize ve de geçmemize,uzaya Türk kapsülü göndermemize...Haydi bayram edelim,eteklerimiz zil çalsın,önümüzdeki bize engel olan tek taşı kaldırmaya,sonra da ileriye koşmaya az kaldı...

     

    MUHABBETLE...

  20. Bunun tek çaresi var... Evrensel kabullerin dışında hiç kimse, her hangi bir kültürün dayatmasını yapmayacak.

     

    Sorunumuzda burda sayın Maraba...Birileri kendi fikrini ''evrensel kabuller'' bilimsel,çağdaş gerçekler kabilinden kesin doğrular görerek dayatıyor...''Dayatma''olsun ;ama evrensel değerler demek fikirlere kılıf giydirip yöntemde yine dayatmayı savunmak ne kadar ''evrensel''dir;ne kadar dayatma değildir?

     

    İnsanın,insani vasıfların mukaddesliğinin idrakini vicdanımıza yarleştirebildiysek,aklımızı da işin içine katarsak içimizdeki evrensel kabulleri kabul ettiğimizi amellerimize çevirirsek ne dayatma ,ne farklılık,ne tahammülsüzlük kalır diye düşünüyorum...

     

    MUHABBETLE...

  21. okey kardeş peki türbandan önceki kaos neydi bunu söylermisin lütfen?

    saygılar....

     

    Türban meselesinden sonraki kaosun ne anlam içerdiğini iyi irdelersen türbandan önceki kaosun da anlamını bulmanda yardımcı olacağını naçizane tavsiye ediyorum...

     

    Kaos, türban yasasının kabul tahammülsüzlüğünün adı mıdır yoksa türbanlıların üniversiteye girmesiyle,onların fiziki bağlamda eylemlerinden oluşan karmaşanın adı mıdır?

     

    Kaos türbanın serbest bırakılması mıdır?Kaos,YÖK başkanıyla rektörlerin güç düellosu mudur?Kaos,türbanlılıları üniversiteye almayız,hakkettiği notu vermeyiz diyenlerin haksızlığa uğramasının karmaşası mıdır?Kaos,şırıngalı ruhsal problemli birinin türbanla ilşkilendirilip ''Bakın bunların zihniyeti bu şimdiden başladılar!''anlayışının verdiği örneğin yalan olmasının ortaya koyduğu sükut-u hayalin adı mıdır?

     

    Bari ''kaos''kelimesini rahat bıraksalar da kendi anlamını kendi belirlese...Kaos,kaos mudur değil midir görsek...''Laiklik''kavramının sahipleri kardeş bir kavram daha buldular sahip çıkılacak,işe yarayacak:''kaos,kaos,kaos''arka arkaya söyleyince daha etkili oluyor,kim bilir bir sinerji olur daha çabuk peydah olur...

     

    Kaos, ilk dışarda değil içimizde ve de herkeste...

     

    MUHABBETLE...

  22. Notamatik, demirefenin dediği gibi çok anlamlı, dolu dolu ve çok ta önemli bir yazıyı paylaşmışsın bizimle...

    Gönülden teşekkürler :clover::clover:

     

     

     

    Fuzuli bir ileti göndermişsin yine!

    Arkadaşımız tarihleriyle belşgeleriyle olayları anlatıyor, sıralıyor...

    Sen ne yapıyorsun? Kuru ve altı boş cümlelerle saldırmaktan başka?

    Hani o cümlelerinin altını neyle dolduracaksın???

    Birşeyler söyle de iletinin altı dolsun...

    Boş laflarla itiraz etmek saldırmanın en kolay yolu değil mi???

     

    Benim yazdıklarım iletinin altıydı zaten sayın yarasa...anlayana...Notamatik'in türbanla ilgili yazısını da okuma imkanım oldu...Dili kullanması,fikrini savunmak için seçtiği yöntem takdire şayan...Lakin yazdığı yazılar sizin algıladığınızın dışında o kadar ağır bir hava ve kırıcılık içeriyor ki tarife kelimeler kifayetsiz kelır...Yazdığı yazılardaki vakalara,vakaların tarihsel gelişimine kimsenin bir diyeceği yok,yani şu yukardaki yazıda,türbanla ilgili yazısında vakalar aleni...Yazan arkadaş dini kullananların ötesinde özellikle türban takanlardan hareketle istenilmeyen olayların içinde olanları Müslümanlık anlayışına bağlamış (aynı familya, gibi aşağılayıcıcı bir söz sarfederek...) bunların hepsi böyledir,tehlikelidir düsturunda bir genelleme yapmış...Ne demek bunların hepsi böyledir anlayışı, bu cümleler hangi vicdanın dilinden dökülüyor?

     

    Bütün o olanların dinle bağlantısı vardır ama o olaylardan hareketle sen nasıl bütün Müslümanları,dini cani,zorba,tehlikeli gösterebilirsin ve de düşman durumuna hiç düşünmeden koyabilirsin?

     

    Yine arkadaşımızın yukarda yazdığı yazı ''Îmamların derin devleti!''...Kavramların içini boşaltarak,kendi algılarınızı o kavramların gerçek anlamıymış sunarak daha çok sorun üretir daha çok kaos çıkartırsınız...İmamlar hangi derin devletin mekanizmasında aktör olmuşlar?

     

    Diyanet işlerini kimin kurduğunu ve ne amaçla kurulduğunu hatırlatmaya ihtiyaç duymuyorum çünkü uğraş verdiğiniz alan ziyadesiyle malumat sahibi olduğunuzu düşünüyorum...Yapısını,anlayışını,hizmetini eleştirebilirsin...Lakin o kurumun bu ülkeye tamamen zarar verdiğini düşünmek neyin tahammülsüzlüğüdür?Din dersleri zorunlu olmasın,tek tip din anlayışı öğretilmesin eleştirelim amenna...Bütün bu gelişmeleri şeriatın yavaş yavaş gelmesi şeklinde vurgulayıp,paketleyip tebliğ etmek,bu gelişmeleri olumsuz olaylarla ilişkilendirmek neyin düşmanlığıdır?

     

    Bütün o gelişmeleri arkadaşımız şeriat tehditi olarak adlandırıp bir resim sunmuş...Yani söylemek istediği şu bunların hiçbirine izin verilmemeliydi,ne diyanet olmalıydı,ne din dersi olmalıydı ne imamhatip olmalıydı,ne türbanlı olmalıydı...

     

    Siz neyi eleştiriyorsunuz,neyi düşmanlaştırıyorsunuz benim mi hatırlatmam lazım!Din bu devleti dinamitliyor,din tamamen olmamalı diyemiyorsunuz dinle ilgili gelişmeleri,birçok menfi örneği masanın üstüne koyup işte sonuçları,belirtileri diyorsunuz...Siz bu milleti,siz bu düşman atfettiğiniz dinle ilgisi olan marjinal kısmı ne biliyorsunuz ne de doğru görüp yorumluyorsunuz...Bu millet size daha nasıl cevap versin bilmiyorum ki...Anlattıklarınızdan hareketle bu ülkede herkes bu ülkeye düşman,rejimi yıkmak istiyor oh ne ala...Buyrun cenaze namazına...

     

    Delil mi istiyorsun in halkın içine yaşantısına bak onlarla konuş,onlardan biri ol kısa bir süreliğine...Millet ne istiyor,milletin derdi ne dine bakışı ne bir gör ondan sonra tarihi de yorumlayalım,şeriatı da...

     

    Anlayışı görmek için ağızdan çıkan laf yeter...

     

    MUHABBETLE...

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.