
FUZULİ
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.980 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
5
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
FUZULİ tarafından postalanan herşey
-
Sn. biji tirkiye esasında herkes ne hissettiğini çok iyi biliyor da laflarımızı eğip büküyoruz bambaşka göstermeye çalışıyoruz esasında.Söylenilen laflara karşı bir güvensizlik varsa kim olursa olsun kimse kimseyi inandıramaz ağzıyla kuş tutsa bile.Bir kere güven yoktur ortada.Bunun üstüne ne söylenebilir ki.Özellikle Kürt sorunu içerikli başlıklarda hep birbirimize kendimizi, kendi algımızı anlatmaya çalışıyoruz ya da bu vardı bu başlıklar altında.Birbirimizi anlamadığımız gibi bir de olaylara bakış açısındaki düşünce yaklaşımlarımızı kanıtlamak için elimizden geleni yaptık.Hiçkimsenin de kanıt olarak sunduğu belgeleri,bilgileri karşı tarafın düşüncesine temel olduğunu varsayıp ciddiye aldığını gördüğümü pek söyleyemeyeceğim.Herkes baktığı yerden hissettiklerine devam etti. Bu başlığa gelecek olursam Azerbaycan'la olan ilişkimizin asıl bağı ''Tek millet, iki devlet.'' üzerine kuruludur ki bunu her iki taraf da bu bağlamda, bu duygu içinde değerlendirir.Yani bizi Azerbaycan'a bağlayan asıl sebep özünde sadece ülkemizin çıkar siyaseti değildir bunu herkes bilir.ABD'yle de ortaklığımız var ama bir Azerbaycan'la olan bağımızdan çok farklı.ABD stratejik ortağımız yani bizi ABD'ye yaklaştıran sadece çıkar siyaseti başka bir bağ değil. Azerbaycan'la olan ilişkimizde kimliği bu ilişkiyi daha sağlam bir zemine oturtmakta ön planda tutmamız çok doğal bir durum, kardeş görüyorsanız, seviyorsanız çıkarın üstünde bir ilişkiniz vardır bunu vurgularsınız.Bunu görmemek bu böyle değil demek de kendini kandırmaktır sadece. Bu konudan ırkçılık yaklaşımı çıkarmak, burdan hareketle düşünce üretmek ayrı bir konu. Muhabbetle...
-
Kulak ne bilsin gözün gördüğünü,dil nerden bilsin gözün gördüğünün tadını,göz nasıl anlasın kulağın duyduğunu, diyordu bir yazı.Göz için ispatı var mı sesin,kulak için ispatı var mı görünenin,dil için ispatı var mı iştilenin, görünenin.Kulağı hiç duymamış birine nasıl ispat edebilirsin sesi,gözü hiç görmemiş olana nasıl gösterebilirsin kendi gördüğünü. Kanıtlayabilir misin aşık olduğunu,aşkı, kanıtlayabilir misin insanları sevdiğini, gösterebilir misin sevgiyi, inanır mısın zamana hiçbiryerde saat görmesen bile,alabilir misin bir yerden mutluluğu paranla,verebilir misin mutluluğu bir başkasının eline? Bana dünü dün gibi getirebilir misin,okuduğun romanın yazarına, romanı yazarken mi gördün de inandın, sen de var mıydın yanında, inanman için yanında mı yazmalıydı yoksa? Bir ben var diyordu benden içeri.O beni sen bilirsin, sevgiyi bildiğin gibi,huzuru bulduğun gibi,kendini bildiğin gibi. MUHABBETLE...
- 2.558 cevap
-
- 2
-
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Allah evrene koyduğu nizama aykırı kitap indirir mi?Dünyayı Güneş'in etrafında döndürüp, indirdiği kitaba dönmüyor yazar mı? Ademoğlu Kitap'tan Dünya Güneş'in etrafında dönmüyoru çıkarırsa, dünyanın döndüğünü de bilim kanıtlarsa, kanıtlamışsa Ademoğlu yanlış bakmıştır kitaba, düzeltmeli bakışını. Ayettir gördüğü her şey anlayana.Bilimsiz iman yakışır mı inanana? MUHABBETLE...
-
Değerli okuyucular yazdıklarımdan sakın ola bilimi küçümsediğimi çıkarmayın, böyle bir mana çıkarırsanız bilin ki çıkardığınız manaya katılmıyorum. Sadece bilimin bendeki yerinden bahsettim, bilim görevini yapıyor görmüyor değilim... MUHABBETLE...
-
''O mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler.'' diyor Hayali Sn. Dayı. Şu alemde bir düzen bir nizam var.Kanunlar konulmuş işliyor.Bilim konulmuş kanunları görmemize bir vesile.Dünyanın döndüğünü bilim önümüze koymadan önce de dünya dönüyordu biz bilmiyorduk.Dünyanın döndüğünü bilimle öğrendik, bilim dönmeyen dünyayı döndermeye başlamadı,döndüğünü bilmediğimiz dünyanın dönüyor olduğunu anlamamızı sağlayan bir araçtı. Bazı Ademoğlu şahlanıyor bulduğuyla sanki kanunu kendi koydu.Onu da geçtim dünyanın döndüğünü bulan adamdam çok dünyanın döndüğünü söyleyen adama inanan, dünyayı kendi bilimi,kendi bilgisi dönderiyormuş gibi kelam üstüne kelam ediyor. Bak şu aleme, sonunu bilmediğin evrene.Evrenden bak insana da evrende ne kadar yer kaplıyor anla.Dünya ne kadar o koca evrende sığdır hafızana. Biz ki evreni hafızasına alacak kadar büyük; evrende hiç kadar küçüğüz. Muhabbetle Sn. Dayı...
-
Yok yok ben en azından kusurlu olduğumu bilmeliyim, muhabbetin gönülden gönüle kurulan köprüyle, sevgi dilinde, bal tadında olduğunda güzel olduğunun farkındayım. Muhabbet için kurulan köprüyü yıkmaya çalışan bensem,kusurluysam affola... Dilim dokunuyorsa,yıkıyorsa yine affola.Beni bana hatırlatanlara eyvallah... Muhabbetle...
-
Ben dünyaya,yeşilliğe,börtü böceğe acıyorum zaten... MUHABBETLE...
-
Cümlelerinize yansıyan samimiyetiniz için eyvallah Sn. AED.Her Ademoğlu ayrı bir alem, alem içinde, kendi gördükleriyle,gördüklerini hissettikleriyle, bilgisiyle, görgüsüyle,sevgisi,isyanı,kabesiyle. Muhabbetle...
-
Sevgili Dayı ''Tavşan Deliği'' belgeseli de var mıydı baktıklarınız arasında?İzlemediyseniz bunu da izleyin la havle çektirir baştan söyleyim. Muhabbetle...
-
Sn. AED ''İnançsız'' tanımını kullanırken herkesin tanımı düşündüğünde benim kastettiğim dini bir inancı olmayan manasında hemfikir algıya sahip olunduğunu varsayarak,her zihinde aynı kavramı düşündürdüğünü varsayarak kullandım.Siz tanımın hatalı ve yetersiz olduğunu düşünüyorsunuz.Bu bağlamda ortak bir kavram tanımı yapmalısınız ki hem sizin inancınızı belirlesin,hem sizin gibi düşünenlerin düşüncesini belirlesin ki kavramlarımız ortak, anlattıklarımız anlaşılır olsun. İnançsız tanımını inançsızların eksikliği var manasında kullanmadım, ''inançsız'' hangi manaya geliyorsa ilk duyulduğunda onu kastettim. Başlığı açmamdaki sebebi yazımın son cümlesi olarak dile getirdim.Bir inançlı olarak samimice, inanmayanın inançlılara karşı kendilerinde gördükleri, hayatlarında buldukları üstünlükleri samimice merak ettim ve bu farklılıklar yine bir inanç boyutunda mı yoksa temelleri neye dayanıyor öğrenmek istedim. Sitem ettiğiniz inançlıların inançsızlara karşı olumsuz yargısından hareketle inansızların da aynı yargıyı inançlılara karşı taşıdığına defaatla şahit oldum.Acaba dedim inançsızların ergümanları ne kadar sağlam, düşüncelerinin temelleri ne kadar kapsayıcı bu her insanın inançlı inançsız hayır diyemeyeceği bilimsel savlar, kanunlar kadar nesnel mi? Çünkü inançsızlarda bilimi temsil ediyor algısını, her düşüncesinin, her inancının bilimsel olduğunu vurgulama bu bağlamda düşüncelrinin, algılarının doğruluğunu bilime yaslayarak kanıtlama telakkisini, tavrını gördüm.Yani inançsız inançsızlığını bilimin bir gereği gibi savunuyor.Bu bağlamda ben de diyorum ki inançsızlığın inanca olan üstünlüğü varsa bu üstünlük eleştirilen inanç kadar soyut değilse farkını hangi bilimsel gerçekle ortaya koyuyorsunuz madem bilimsel düşünceyi kendinize şiar edindiyseniz? Bana anlatın ki bu farkı, ben de bir inançlı olarak ha diyeyim adam kendi düşüncelerini söylemiyor inançsızlık iyidir, faydalıdır,bilimsel bir temeli vardır,huzur getirir,insanlığı huzura erdirir diyeyim ve herkes yer çekimine ne kadar tabiyse anlattıklarınız da o derece kaçınılmaz bir çekicilik sağlasın... Velhasılı kelam bu fark nedir merak ediyorum.Söylenecekleri düşünmek için... MUHABBETLE...
-
Kinayenize çiçek gönderiyorum. Benim ifade etmek istediğim ise insanın beşer, şaşar, yaş tahtaya basar, düşer hali... Muhabbetle...
-
Zevkin fazlası yaş olur gözlerde, diyordu bir Ademoğlu ismini unuttum şimdi.Bakın aleme kiminin gözyaşı kiminin yüzünde gülücükler oluşturuyor. Zevk için geldiysek dünyaya kimse şikayet etmesin bir başkasının zevkinden zarar gördüğünde.Biliriz ki zevkler ve renkler tartışılmaz diye öğrettiler bize, ne gariptir ki hep tartışırız bir başkasının zevkini,rengini bildiğimiz halde bu cümleyi. Anladım ki muhabbet zevkleri ve renkleri tartışmaktan çok çok öte.Muhabbetten zevk alanlara sevgiyle... Muhabbetle...
-
Küpün içinde ne varsa dışına da o sızar.
-
Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni, uyandırınız. Bilmediğini bilene,öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız. (Konfiçyus)
-
O sınavlar asıl sınav için bir adımdı,aşinalıktı,hazırlıktı.Ölene kadar sınavdayız alemde.İnancın tanımladığı sınavı kabul etmesen de hayatın tanımladığı,insanlığın sınavının içindeyiz bir yerde. Sınanıyorsun çevrendeki senlerle.Dostlarına karşı,ailene karşı,tanımadığın içinde yaşadığın hayattaki bütün insanlara karşı, yasalarına uymak zorunda olduğun devletine karşı.Kağıtta yazmıyor sorular,cevabını kağıtla,üstünde notla sunmayacaklar,hayat sınavın karneyle çıkmayacak karşına bu alemde.Bu alemde herkes sınav için bir vesile, herkes sınavda.İster insanlık sınavı de ister inan İlahi sınav de. Muhabbetle...
-
Bakıyorum Sn. alkanağa bakıyorum o kadavraya.Biliyorum ki bensiz o sadece bir kadavra.Biliyorum ki üstümdeki kürk hiçbir hürmet katmaz o kadavraya.Bilyorum ki o elbisenin altındaki kadavra, kadavrayı insan yapan, kadavradaki Yunus'un dediği ben. O ben ki Rahmandan ve şeytandan öz taşır kendinde.Rahmani yanımla şeytanı yanım bir galebenin içinde.Şeytani yanını ben diye görenler giydiği libasa hürmet beklemekte, libasa hürmet etmekte. Rahmani yanını galip getirmek sadece içine bakmakla yetmiyor faniye.Firavun'u, Nemrut'u,Hitler'i, nicelerini kadavraları Firavun,Nemrut,Hitler etmedi.Onlar ki içlerindeki benle Firavun'du, Nemrut'tu...Onlarda da ben vardı.Onlar şeytanı ben sandılar, öyle içlerine baktılar. İçine bakmak insan olmak için yetmiyor.İçindeki hakikati bulmak için Rahmani bene ulaşmak, nefsini tanımak için akıl gerekiyor,gönül gerekiyor,ilim gerekiyor... Ademoğlu niçin eğitime muhtaç ki eğitim doğar doğmaz başlıyor,okul sıralarında devam ediyor, hayat boyunca sürüyor? Her bakan görebilir mi,her gören gördüğünü bilir mi, hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Kalemle yazı yazmayı öğrenmek,yazılanları okumak, okuduğunun farkına varmak bile ilim tezgahından geçmekle oluyorsa, kendini bilmek,kendindeki hakikati görmek hakikat tezgahlarından geçmekle,Rahmani,şeytani yanının idrakına varmakla, bunları bildikten sonra hakikati bulup yaşamak için bu tezgahlarda dokunmakla mümkün. Muhabbetle...
-
Bakıyorum kendime de üstümdeki kıyafetlerin markaları ve üzerindeki yazılar dışında bu soruya yönelik bir cevap yazmıyor, yanlış yere mi bakıyorum acaba? Üstümüzdeki libaslardan soyunup kendini,kendindekini görebilmek aynada kendini görmek kadar kolay değil ki? Muhabbetle...
-
Cevizli pekmez, tadı damağından gitmez.
-
''Eğer iyi olmayı istiyorsan, önce kötü olduğunu düşün.'' Epictetus
-
''Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider,dilden çıkarsa kulağı aşamaz.'' Arap Atasözü
-
Mal sahibi,mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan,mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan. Yunus Emre
-
Dünyaya insan olarak gelmekle birlikte, bizimle beraber gelen alemin sırrını soran bütün soruların kaynağı olan soru? Felsefi boyutta,düşünce zemininde bu soruyu kendine soran insan sayısı cevabını hazır bulan,hazır cevapla hayatına yön veren insan sayısından daha azdır. Her insan için hayatın derin ya da sığ bağlamda kendiliğinden oluşan ya da kendinin belirlediği bir anlamı var. Semavi dinlere inananlar için inancının hayata yüklediği anlam onun için hayatın anlamı,bu dünyada niçin bulunduğuna cevap ya da diğer inançlar hayat için ne söylüyorsa hayat da onun için o. Muhabbetle...
-
İnançsız olmak insana olumlu yönden ne katıyor, hayatında inançlılara göre daha güzel neler var merak ettim?İnançsız olmak insana daha çok değer vermeyi,insanı sevmeyi,yardımsever olmayı,mütevazi olmayı,hoşgörülü olmayı,insanlığa faydalı olmayı,daha huzurlu olmayı,hayatı daha anlamlı kılmayı inançlı olmaya göre daha mı çok sağlıyor? İnançsızlığın inançlı olmaya göre daha üstün özellikleri var mı, kanıtlanabilir mi bu?İnançsızlar kendilerini daha mı zeki hissediyorlar, inanmayanlara göre,inançlılara bakışları ne bu yönde? Biraz malumat sahibi olmak,özünde muhabbet niyetiyle düşüncelerinizi merak ediyorum... MUHABBETLE...
-
Bakan görür,gören bilir.Kimi bakar gülü görür,kimi bakar diken görür. MUHABBETLE...
-
Güllaç...