Beldegah tarafından postalanan herşey
-
AŞK=KŞA!..?
Aşk, kadınların yalan söyleme, erkeklerinde bu yalanlara inanbilmesi sanatıdır. Yalan söylemek bir sanat olduğu gibi bu yalanlara inanbilmekte bir sanattır. Aşık olan kadın yalan söylemeyi öğrenir. Yalan söyler. Yalan söylemeye alışır. Erkekte bu yalanlara inanmayı öğrenir, bile bile inanır, o da alışır. Sonra yalan söyleyen kadın ile bu yalanlara inanan erkek ne kadar çok yalanın biriktiğinin ve ne kadar çok onursuzlaştıklarının farkına varınca aşkın büyüsü bozulur. Ortada saygı, sevgi, aşk hiç bişey kalmaz. Sabun köpüğü gibi söner püff diye. Aşk bundan fazlası değil. Ha birde bunlara ek olarak kalbinizin kuş gibi çırpındığı heyecan diye bi duygu yaşarsınız bu yalan döngüsünde, o da yalan söyleyebilmenin ve o yalanlara inanmak istemenin verdiği heyecandır. İşte saf aşıklar ona aşk derler, yanılırlar.
-
Kıyamet Ne Zaman ve Nasıl Gerçekleşecektir ?
Kıyamet diye beklenen olaydan önce dünyaya bi kuyruklu yıldız çarpar ve insanlık öyle yok olursa bu hayale kapılanlara çok güleceğim doğrusu. Yada başka bi ihtimalde olabilir, Resident Evil'daki gibi bi virüs dünyayı sarar ve insanlık o şekilde yok olur. Yada Matrix'teki gibi robotlar tarafından yok ediliriz. Bunlar bile daha gerçekçi bence.
-
İnsan İlişkileri
- Ahiret suallerinin gereği nedir?
Bu açıdan anlaşabiliriz sanırım. İslamdaki bu görüşün kişinin kendisini yargılaması demek olduğunu düşünüyorum açıkçası.- Ahiret suallerinin gereği nedir?
Brain Slapper dinler yüzlerce yıllık sürede kendi çelişkilerini artık tutarlı hale getirmiş. Bunu felsefelerle yapmış, nazariyelerle yapmış. Bi Dini bi bütün olarak ele aldığında bi şekilde açıklaması yapılabiliyor, buna istersen ,kıvırmak, diyelim. Dinlerin gerçek olmadığını bu şekilde pek kabul ettiremezsin. Kabul ettiğini gördüğünü söylediğin insanlar emin ol dinlerin maddeyle yani bilimsel gerçeklerle çeliştiği noktaların farkına vardığından dini reddetmiştir. Dinin içindeki çelişkileri gördüğünden yada gördüğünü sandığından değil. Kimse kimsenin inancına müdahele edemez ama hurafeleri yıkmak insan olmanın, insanlığın görevidir. Çünkü biz gerçekleri gökten değil hayatın kendisinden ediniyoruz, bilimden ediniyoruz. İnançlıların dinden şüphe etmeleri için inançlarının gerçeklerle çeliştiğini görebilmesi gerek. Zaten kendi içindeki çelişkileri imana yönelerek aşmaya meyillidirler. Gerektiğinde Allaha sığınırlar bu durumda. O yüzden kesin sonuç için, inançların Madde ve Bilimle çeliştiğini ispatlayabilmektir. Bu çok göreceli bir düşünce bence. Dinler despotik olduğu gibi dinsizliktede despotluk olabilir. Despotluğun sadece din kaynaklı olduğunu kabul etmiyorum. Amacınız takdire değer ama herkes sizin gibi bu amaçlar için dinsiz olmuyor ve dinlerle sırf bu yüzden mücadele etmiyor.- Ahiret suallerinin gereği nedir?
"Kendi Aralarında..." demeniz gerekir. Bre Brain Slapper arkadaşım e o zaman sorsana, göstersinler sana o metafizik şeyleri? Şu halde zaten sadece maddenin varlığında muhatabız değil mi? Maddi gerçekleri kabul etmeyen kimse var mı burada? Sanmıyorum. Çok kimseyle tartıştım ama hurafelerdeki çelişkileri kabullenen tek bir kimseye rastlamadım. Ya siz rastladınız mı? Çünkü o çelişkileri mutlaka aşarlar, temellendirirler. Siz Ben görüyorum dediğinizle kalırsınız havada. Gülünç olan dinlerin ilahlarını reddedenlerin yine metafizik bi tanrı arayışında olmaları. Siz Hıristiyanları, Musevileri, Müslümanları aynı kefeye koyuyosunuzdur, ben o kefeye dinsiz ama metafizik bi ilaha, tanrıya, güce, varlığa, şeye, ne derseniz deyin ona inananları da aynı kefeye koyuyorum. Hepsi de zayıf insan iradesinin farklı yansıması. En sağlam ateiste ,Tanrı olsaydı nasıl olurdu?, deyin, o dinlerin ilahından daha iyisini tanımlar. Size bile sorsak kendi ,olsaydı eğer!, diye düşündüğünüz tanrınızı daha iyi özelliğe bürür ama yine metafizik olarak anlardınız. İlkel olmak en iyisi. İlkel adamlar maddeye saygı duyup tapmışlar, bizde onların metafizik bişeylere inandığını yorumlamışız, yanılgıya düşmüşüz. Gerçek bi ateistin dinsiz bile olsa metafizik bi varlığa inanan kimseyle din karşısında birleşmesini gereksiz, faydasız, çelişkili görüyorum. Hem ilahları reddedeceksiniz hem dine inanmadığı halde metafizik güçlere inananlarla birlik olacaksınız. Alın işte size gülünç birşey. Din eleştirisi illa taraflarla yapılan birşey değil. İnançlı insanlarda sizin kadar eleştirebilirler, sizde inançlıydınız. O zinciri kırabilirler. Ama bence metafizik şeylere inananların dindarlardan pek farkları yok felsefe olarak. Pratikte yaşam tarzı farklı olabilir ama maddeyi anlamaları inançlılardan farklı değil. Ben dinleri eleştirdiğimiz gibi metafiziğe inanan dinsizlerinde eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani materyalizme giden yolda siz dinden sonraki bi basamaksınız , sizinde eleştirilme vaktiniz geldi. Bilebiliriz. Bak bi arkadaş ipucunu vermiş- KUR'AN MUCİZELERİ
Doğrudur.- Arkadaşıma İtafen
Bence hiç bir kadın, aşkı yaşayamamaktan şikayet etmemeli. Etmeye hakları yok. Bu kasıntı, doğanın onlara lüfedebileceği en yaşanılası "Aşk"tır bence. Tabi bu aşkı her anne hakkıyla yaşayamaz o ayrı. Kaliteli kişilik olması lazım önce bir annenin basit olmaması lazım.- Ahiret suallerinin gereği nedir?
Konu haklılık ya da haksızlık değil, bahsedilen düşüncenin eksik ele alınıp eksik incelenmesi. Bununda "Ben bunu iyi biliyorum" edasıyla yapılması. Siz de aynı hataya düştünüz. Ateist olduğunu söyleyen çoğu kimse bile aslında tam olarak materyalizmi kavrayamamıştır bence. Çünkü Tanrı anlayışları hala görünmez bir ilaha dayalıdır. Reddettikleri ilahların illaki böyle olması gerektiğine şartlanmışlardır. Hep olmayan bir şeyi eleştirmişlerdir. Havaya yumruk atmışlardır. İlk insanlar sadece doğaya tapınmışlardır ve doğaya saygı duymuşlardır. Açıklayamadıkları doğa olaylarınıda efsaneleştirmişler. İbraniler ise bu ilahı kindar, bencil ve görünmez ama "kabbala" öğretisindeki gibi maddeyle tuhaf bir ilişki içersinde kavramışlar. Üç büyük dini ortaya çıkaracak ideaları ortaya koymuşlar. Söz konusu arkadaşlar dünyaya aslında eleştirdikleri üç dinin baktığı açıdan başka bir açı ile bakamazlar. "Tanrı"yı doğuran şeyin ne olduğundan onlarda aslında pek bir haberdar değildirler. Forumdaki bir arkadaşın, sanıyorum adı kitapsız gibi bir şeydi, forumuna uğradım ve orada bile hala sadece ergen tepkisi ile ateistliği bir parti gibi algılayan insanlara rastladım. Bir ateistin düşünmesi gereken şey nedir, bir ateist buna karar vermeli. Olmayan birşeyin olmadığının nasıl kanıtlanabileceği mi yoksa var olan bir şeyin nasıl açıklanabileceği mi? Bir ateistin var olanı ele almak yerine var olmayanla uğraşması gülünç. Ha diyeceksiniz ki; "Biz o dinlerin kurallarının yanlış olduğunu ispata çalışıyoruz." Bunu ispatlayamayacağınızı kendiniz ifade etmişsiniz zaten demirefe. Bir dinin kendi içersinde çeliştiğini asla ispatlayamazsınız abraham. Dinlerin mensublarıda en az sizin kadar düşünebiliyorlar. Size düşen görev, dinlerin gerçek dünya ile ne kadar çeliştiğini ispatlamaktır. Bir ateistte bunu ancak sadece maddeyi ele alarak yapabilir. Tüm ateist siteleri inceleyin. Eğer dinlere saldırıyorlarsa, olmayan şeylerin olmadığını ispatlamakla vakit öldürüyorlarsa bu ateist olmalarına rağmen materyalizm ile ilgili pek bir şey bilmedikleri içindir.- Ahiret suallerinin gereği nedir?
6 "Ahiret Sualleri" denen ütopya insanın kendi kendisini yargılaması için basit bir mantık örüntüsüdür. "Zoraki Ateistlik" bazen bilinen mantığı bile görmezden getirir insanı. Dinlerin doğruluğunu ve yanlışlığını boşverin, kimilerinin bazı felsefeleri ne kadar ciddi ciddi düşünüp yargıladığının basit bir kanıtısınız diye düşündüm bir an. Bu altıncı şıkkıda koysaydınız işte o zaman sizin ciddiyetinize inanırdım. İslam yada diğer dinler toplumları etkilemiş önemli birikimlerdir ve daha ciddi ele alınıp eleştirilmelidirler. Bu gibi basit ele alındığında gırgıra ve şamataya kayıyor ne yazık ki.- Özgürleşme
Özgürleşmek. Özgür müyüz aslında? Neyden ne kadar özgürüz? Kendimizden ne kadar özgürüz? Yaşadıklarımızın yarattığı etkilerden yakamızı kurtaramadıkça hiç özgür olamayacağız, olamayız. Sadece beyni tertemiz yeni doğmuş bir bebekle hafıza kaybıyla tüm geçmişini yitirmiş bir insan tam anlamıyla özgürdür bence. Çünkü onlar için etkisinden kurtulamadıkları yaşanılanlar yoktur. Kadın-Erkek ilişkilerinde de böyle. Kadınlara bir "Hanımlık" yüklendi ve ilk başta bu kadınların hoşuna gitti. Oysa kadınlar da güçlüydü ama bu gücü erkeğe devretmeyi tercih ettiler. Sonunda her iki tarafta bu yapay şeyi iyice benimsedi. Doğanın kanunu sandı. "Kışkırtılmış Erkeklik, Bastırılmış Kadınlık" adlı bir kitap var. Aileye gelen davetiyede, "İbrahim Bey ve Hanımı" diye yazıyor. Niye erkeğin adı ile? Yani o kadın kocasının "Erkekliği" ön plana çıkarılarak davet ediliyor. Bunun nedeni sorgulanıyor mesela kitapta. Söylemek istediğim bunun gibi bir şey işte. Mesela kadınlar hep erkeğinin başarıları ile gurur duyar. "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" lafı cazip gelir kadınlara. Bunda bile kadın arka plandadır aslında. Niye o başarının direkt sahibi kadın değilde illa ki erkektir de İlla ki kadın sadece destek olabilen biridir? Niye "İbrahim Bey ve Ayşe Hanım" değilde "İbrahim Bey ve Hanımı" şeklinde yazılıyor, bu önemli. Daha biz bilinçaltımıza kazınan böyle çarpıklıkların farkına varamıyoruz ki onlardan özgür olalım? Kadın bence tek başına kaldığında gücünün tamamen farkına varıp ayakta durabiliyor. Ama şu cinsel obje olarak görülme meselesi bile kadınları bir eşya olarak görmeye yetiyor. Erkek kadına bir cinsel obje olarak bakıyor ve kadının hoşuna gidiyor bu. Sonra kadın diğer kadınlara nazaran beğenilmek için yarıştaymış gibi kendini cinsel obje olarak sunuyor. Aslında orada kadınlığını ikinci plana atıyor ve önemli olan şey yine erkeğin cinsellik seçimi oluyor. Kadın erkeğin arzularının esiri oldukça da bu böyle sürüp gidecek sanırım. Kadınlar özgür doğuyor ama bunu kendi elleri ile erkeğin egosuna gümüş tepsi ile sunuyor bence. Erkeğin sahiplenmesi, erkeğin kadının cinsel ve erotik organlarını beğenmesinin önemsenmesi, erkeğin kadından güçlü görünmesi ve öyle davranmasının, kapıyı illaki erkeğin açmasının, valizi illaki erkeğin taşımasının yani centilmenliğin, kadın ayakta durmaktan acizmiş gibi daha yaşlı erkeğin genç kıza yer vermesinin ve kadının bunları kabullenip zayıf kadın imajını tercih etmesi hep kadınların tercihi. Kadının ilgi çekmek için cinselliği erkeğin üzerinde kullanması, doğurma eyleminin kadına "evinin kadını" imajını yüklemesi gerektiğinin düşünülmesi, Dul kadınların illa ki dul erkekle evlendirilmesi ama dul erkeğin bekar bir kadınla evlendirilebilmesi, evli bir kadının -yine kadın olmasına rağmen- kaynanasının izni olmadan yalnız başına kendi anne-babasının yanına gidememesi ve illaki kaynanasının yani aslında "KOCASININ ANASININ" emrine girmesi, ve bunu bir kadın olduğu halde toplumun bağnaz kabullerine yenilip yine bir kadının yapması gibi gibi gibi. Bu gibi sorgulanamayan şeyler sadece kadınların kırabileceği zincirler.- "Veni..."
Evet ben geldim. - Ahiret suallerinin gereği nedir?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.