Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle
Bu yazıyı ,internette dolaşırken buldum ve çok hoşuma gitti.İnsan hayatı boyunca ,kaç tane dost bulabilir ki kendine?
Dostları Olmalı İnsanın
Dostları olmalı insanın,
Aynen gemilerin limanları gibi
Zaman zaman uğradığın
Yükünü boşalttığın
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni
Geri döneceğin günü bekleme umuduyla
Bazen rüzgara o,açmalı yelkenini
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
Halatlarını çözmeli
Seni çok
Ama çok özlemeli
Dost
Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul için
bağış toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar
tarafindan asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okulu ve kendini adamış
öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışardaki etkenler
tarafindan
etkilenmedikçe doğa her şeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine
de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer
çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor.
5 Ekim: Bugün var edildim buradayım varim,Müthiş bir duygu bu varolduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir Elma çekirdeğinden bile küçüğüm ama nede olsa ben benim varım ya bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz,yüzüm yok ama varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum.Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm kımıldamam mümkün değil.Annem henüz farkında değil ama onun
kanıyla besleniyorum.Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor .Beni sevecek bi
SUSMAYI ÖĞRENDİM
Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.
Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır, onungelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girergirmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi.Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.
Onlar annemle konuşurken ben araya girer,se
Bu sabah, cumhuriyet gazetesinin dergi ekinde okudum bu hikayeyi ve çok hoşuma gitti.Çıkarılması gereken ,çok ders var öyküde.Buraya eklemek ,iyi olur diye düşündüm.
1950'lerin başında bir geceBeyoğlu meyhanelerinin birine,elinde bir ney muhafazası taşıyan ,25-30 yaşlarında ,iyi giyimli bir genç girer.Şöyle bir etrafı kolaçan ettikten sonra ,boş bulduğu bir masaya ilişip,havalı bir el hareketi ile garsonu çağırır,
-Şişşşşt,bakar mısın buraya.
Garson seyirtir hemen masaya doğru;
-
Bir gazetede okumuştum ,ideal evliliği şöyle tanımlıyordu:
Gerçek aşklar her zaman evlilikle taçlandırılır; çünkü evlenme arzusuna sahip olmak karşınızdaki insanı gerçekten sevdiğinizden emin olmak demektir. Aşkınızın ve sevginizin hayatın karşınıza çıkaracağı bir takım olumsuzluklar karşısında yıkılmadan ayakta kalabileceğine canı gönülden inanmak demektir. O insanı şu anda ne kadar seviyorsanız bundan 10, 20, 30 sene sonra da aynı yoğunlukta seveceğinizi yüreğinizin derinliklerinde bilmek
Bu düşünceye göre; insanlık tarihinde , üretim araçlarının mülkiyetini elinde tutan sınıf ile bu araçları,o sınıfın yararına kullanmaya mahkum başka bir sınıf olmuştur.Devlet ,bu araçların mülkiyetini elinde bulunduran sınıfın çıkarlarını korumak için vardır ve bunun için bir araçtır.Bu nedenle; batı demokrasisi ,gerçek bir demokrasi değildir,sadece biçimseldir.Bu anlamda bakıldığında devlet tam bir diktatörlüktür. Marx ve Engels, devrimci mücadelenin olgunlaşarak ve gelişerek acele edilmeden ya
Bu demokrasi de iki yüz mevcut. İktisadi ve siyasi liberalizm.İktisadi liberalizm ; girişim ve ticaret özgürlüğü olarak açıklanabilir.Siyasi liberalizm ise ; en başta çoğulculuk olmak üzere bir çok ilkeyi içinde barındırır.Aslında bu iki özgürlük te ,üretim araçlarının özel mülkiyete dayandığı kapitalizmin bir sonucudur.
Çoğulculuk :Temelinde; herkesin istediğini düşünme hakkı,bu düşünceleri özgürce açıklama hakkı ve düşünceler çerçevesinde örgütlenme hakkı vardır.Yani "düşünce suçu" diye b
Demokrasi en kısa deyimiyle ,halkın iktidarı demektir.Bu kelimeyi ilk eski Yunanlılar kullanmış demos ve kratos kelimelerinden oluşuyor.Atina da demokrasi bir "denge sağlama" aracı .Ama kısmi bir demokrasi yani azınlığın demokrasisi.Bazı kesimlerin söz söyleme hakkı yok .Metek denilen yabancılarla ,kadınlar ve kölelerin hakları yok.Çünkü "sınıflı " bir toplum .Üretim faaliyetleri kölelerin sırtında sömürünün sürdürülebilmnesi için kölelerin susması gerekli.Ancak bazı temel ilkelerin de kabul edi
İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler de -duygusal yada genel - samimiyet ve dürüstlük temel ilke olmalıdır.Bu tarz davranış hem kendimizi hem de karşımızdakinin kendini, iyi hissetmesine neden olacaktır.Böyle davranmadığımız takdirde ,bir süre sonra insanlar, kendilerinle oynandığını ve aslında kendisi için söylenen bir çok sözün , sadece ve sadece içi boş kalıplardan ibaret olduğunu düşünmeye ve yaşadığı ilişkilere kuşku ile bakmaya başlayacaklardır.Yaşanan ilişkilerin anlam kazanabilmesi içi
GÜLER YÜZÜMLE
Viran bir rum evi adada oturduğumuz ev
Serinliğine serin Ferah olmasına ferah ya
Tam bir hakuran kafesi.
Bu deyimi aslına döndürmek için mi nedir
Bir çift de kumru gelip
Yuva yapmış çatısına.
Öyle usturubunla yerleşmişler ki
Çürümüş tahtaların arasına
Dışardan görünmüyorlar hiç.
Yalnız El-ayak çekildikten sonra
Derinden
Ve civan demlerle demlenircesine
Başlıyor dem çekmeleri
Benim de çökmeye yüz tutmuş
Şu can kafesimde
Kadir sevgilim Güler’e sevgim
Sevgi üzerine
Bugüne kadar sevgi üzerine çok şey söylendi.Ama herkesin bu sihirli sözcüğün içini doldurduğu anlam çok başka.Bana göre sevgi iki insan arasında gelişen uzun soluklu bir duygu.Birlikte yola çıkan iki insanın birbirine verdiği destek ,çıktıkları yolda başlarına gelebilecek güzelliklere ve zorluklara birlikte göğüs gerebilme becerisi.Diğeri yorulduğunda elinden tutup yola devam edebilmesini sağlamak,terini silmek ve "bittim artık götüremeyeceğim "dediğinde omuz vermek gere