Taylan Abi

Arkadaşların tarifleri genellikle doğru ve sonuca yönelik şeyler. Bunları yaptıktan sonra doğru yolda ilerleyip ilerlemediğimizi de şöyle test edebiliriz. Eve/işyerine paket servis yapan bir yerden (kahvaltı/öğle/akşam yemeği farketmez) o öğünümüzü sipariş ettiğimizde eğer ki poşetten 2-3 kişilik servis çıkıyorsa, tamamdır. Ayda 5 ila 10 kilomuz ceptedir.

3-4 günü olduğu konusunda yanılmadım sanırım. Delikanlı 2.mesajını bile yazamadı forumda

Sorma yahu, yazdıktan 5 dk sonra dönüp tekrar okudum ve aynen ben de öyle düşündüm. Yaşlanıyorum ben. Evet. Kesin. Böyle bir "öğreten adam" edası, bir çok bilmişlik havası, bir adamsendecilik filan İçelim unutalım Nazancım Özkancum.

Geçenlerde Beyazıt Öztürk ve Kadir Çöpdemir'in hazırlayıp sundukları "Biri bana anlatsın" programında sevgili Aydın Boysan ağabeyimiz şöyle bir anısını anlattı. İzmir ya da Manisa civarında (tam hatırlamıyorum) kendi araçları ile seyahat ederlerken ilerde bir trafik denetlemesi olduğunu farkederler. Fakat süratle polise doğru yaklaşırken, o takmamış oldukları emniyet kemerlerini bir türlü de bağlayamazlar. Polise mahçup bir şekilde ehliyet ruhsatı uzatırken, polis sadece bir cümle söylemiş. "- O kemeri benim için değil, kendiniz için takacaksınız." Trafik cezası kesmemişti ancak çok büyük bir hayat dersiydi o bence. Sen şimdi bu sınava çalışmayı çevrendeki sorumluluk bilinci ve çalışma azmi olan insanların varlığı ile ilişkilendirirsen amaçsızca savrulursun. Onların bu niteliklerine öykünüp belki de onlarla aynı bölümleri tercih etmeye bile çalışırsın. Diyeceğim, kendi muhasebeni kendi beyninde yapman ve kimin ne yaptığı ile de pek ilgilenmemen gerekir. Hayatına yön vermeye karar verip, kendin olmaya çalıştığında ÖSS pek basit kalacaktır. Tecrübeyle sabittir. Başarılar dilerim.

Laik ve demokrat olmayanlar da herkes gibi cevap verebilir ancak Cumhuriyet'le yönetilen, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak yönetilmeye çalışılan bir ülkede, laik olmayan birinin ülke sevgisinden ve samimiyetinden şüphe ederim.

Ülkeler bazında da bu tip bir araştırma yapılmış, incelterek aktarıyorum. IRLANDALI KADIN: Ilk Randevuda: Körkütük sarho$ olur ve muhte$em bir gece ya$arsiniz. Ikinci Randevuda: Körkütük sarho$ olur ve muhte$em bir gece ya$arsiniz. 20. Yildonumunuzde: Körkütük sarho$ olur ve muhte$em bir gece ya$arsiniz. ITALYAN KADIN: Ilk Randevuda: Onu sinemaya ve pahali bir restorana goturursunuz. Ikinci Randevuda: Ailesiyle tani$irsiniz.. annesi size nefis bir kiymali makarna yapar. Ucuncu Randevuda: Sevi$irsiniz, her$ey bitip yataga devrildiginiz anda "evlenelim" diye tutturur ve elmas yuzuk ister. 5. Yildonumunuzde: 5 cocugunuz olmu$tur ve tahammulunuz kalmami$tir. 6. Yildonumunuzde: Artik bir metresiniz vardir. HINTLI KADIN: Ilk Randevuda: Ailesiyle tani$irsiniz. Ikinci Randevuda: Dugun tarihini kararla$tirirsiniz. Ucuncu Randevuda: Evlenirsiniz. ZENCI KADIN: Ilk Randevuda: Ona pahali bir restoranda yemek ismarlarsiniz. Ikinci Randevuda: Ona ve kizarkada$larina pahali bir restoranda yemek ismarlarsiniz Ucuncu Randevuda: Tum kredi karti borclarini ve dairesinin kirasini siz ustlenirsiniz. Onuncu Randevuda: Size ba$ka birinden hamile oldugunu aciklar. MEKSIKALI KADIN: Ilk Randevuda: Onu pahali bir restoranda yemege goturursunuz, tekilalari icip icip zom olursunuz, ve arabanizin arka koltugunda sevi$irsiniz. Ikinci Randevuda: Hamile oldugunu aciklar. Ucuncu Randevuda: Yaniniza ta$inir. 1 hafta sonra annesi, babasi, babasinin metresi, iki kiz karde$i, agabeyi, hepsinin aileleri, buyukannesi, buyukbabasinin metresinin annesi, kuzenleri, buyuk kizkarde$inin erkek arkada$i ve 3 cocugu da pe$inden gelir.. hayatinizin sonuna kadar hep birlikte bezelyeli pilav yiyip kaderinize lanet ederek ya$ar gidersiniz. ARAP KADIN: Ilk Randevuda: Annesi, babasi, agabeyleri, kizkarde$leri, kuzenleri, teyzeleri, amcalari, arkada$lari ve butun Birle$ik Arap Emirlikleri ciktiginizi ogrenir. Ikinci Randevuda: Cesediniz sokak ortasinda bulunur. TURK KADINI: Ilk Randevuda: Onu pahali bir restorana goturursunuz ama vermez. Ikinci Randevuda: Daha pahali bir restorana gidersiniz ama yine vermez Ucuncu Randevuda: Ilk iki randevuda vermeyecegini anladiginizdan ucuncu randevu olmaz. (Kaynak: Forumex)

Bilmiş bilmiş geçinen, onun bunun köşe yazılarını getirip foruma yazan, sonrasında da konunun olası mantıksızlığı,mesnetsizliği,yalanı yanlışı çıktıktan sonra ortadan kaybolanlara uyuzum. Başkasının uzvu ile gerdek şeysine girenlere veyahut hamam suyu ile dost gönüllemeye çalışanlara uyuzum. Not: +18 yaş sınırı aramıyorum

Nazancan Hanımcım'ında belirttiği gibi niyetimiz cevapsız kalmış, boynu bükük başlıkları kurcalayıp daha farklı fikirleri biraz daha ortaya çıkarmak. Bu oluşumun içerisine sizi almayız, başkasını istemeyiz filan gibi bir düşüncemiz asla olamaz. Ancak konsepti yansıtması bakımından özenle seçilmiş bir avatardı o. Şimdi bir başkasını da aynı çerçevenin içine eklemeye çalışsak, sıkışırlar ve sığmaz bir türlü. Televole kamerasına arkadan el sallayan tineri çocuklara benzeşir diğer arkadaşlar. Buna mahal vermemek için böyle kalalım, ancak el attığımız başlıklarda hep birlikte hareket edelim. Belki yeterli sayıya ulaşırsak Voltran avatarı bile yapabiliriz Sevgiler.

Nazancan Hanımcım, kalbinizin kırılmasını istemediğimi, hiçbir zaman istemeyeceğimi, istemiş gibi göründüğünde bile aslında öyle olmadığını bu naçizane 75 senelik ömrümde size anlatmaya çalıştım. Lakin eksiklerimiz olduğu gözlemleniyor, bir başka başlık altında konuyu irdeleyelim. Neyse, konumuza dönersek gereksiz agresyon yaptınız gibi geldi bana. 16 yaşında bir delikanlının (genelleme yaparak söylüyorum sadece) hediye kültürü mum, anahtarlık, seramik fincan, metal müzik cd'leri vb düzeydedir. Bunların geometrik şeklinin sizi ve kızceyizimizi rahatsız etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Misal, esas oğlan o yaşta gidip bir gece kıyafeti, iç çamaşırı hede hödösü, Rocco Abinin film setini alsa daha mı iyi olurdu? Mum dediğiniz aparat, hoş bir kompliman olmuş sadece hepsi o. Bu arada Banu Zorlu'yu tanımadan saçın rengine karar vermeyelim. Unutmadan , 155 ekran tv LCD ya HD olursa, detay yakalama işi daha kolay ve anlaşılır olur.

Nazancım Hanımım, önce yazıyı tekrar okuyalım isterseniz. Benim anladığım, esas oğlanın mum aldığı kişi, 06stylerin kızceyizimizin kız arkadaşı oluyor. Ve 16 sene içinde de çok anormal bir evrim geçirmediyse, tek cinsiyetli olması kuvvetle muhtemel. Bu bağlamda esas oğlanı homosexüllikle itham etmek biraz yanlış olur. (Hemcins Protection Ver. 1.0) Sarı saç konusunda ise, sarının tonuna birlikte karar verelim. Trafik lambası gibi olmayacak, bööle Banu Zorlu'nun saç rengi gibi olması tercih sebebidir.

Bence sen şimdi o Tuğba'yı bul, saçını başını bir güzel yol. Ancak hergün ödevleri yapması şartıyla serbest bırak. Sonra Tuğba'nın yaptığı ödevleri kalpli mum alan oğlana MSN'den gönder. Çocuk SAĞOL deyince de, her seferinde Tuğba'ya selam söyle. Boş bi zamanında da kendine 155 ekran bi televizyon alıp (ya da bulup) Köle Isaura, Yalan Rüzgarı, Dallas, Marimar, Rosalinda vb. dizileri sabah öğle akşam yemeklerden hem önce hem de sonra izle. Taktiksel açıdan faydasını göreceksin. Görmezsen gel beni bul

Nazan HanımCım en güzel birşey yaptığımızı düşünüyorum. Ama ben Erol Evgin Murat Evgin ikilisine uyuzum, başka birileri olsak pek memnun olurum. Hanzel ve Gretel olabilir, Tom ve Jerry olabilir misal Bir de sevgili arkadaşımız gwen_mge'den şarkıyı tırınım mınırım nımnım cıs tak nımmırını şeklinde mırıldanmasını istesek yapar mı acebağ?

Arkadaşlar, bugün yaşamakta olduğumuz siyasi durum yıllar öncesinden gelen bir birikimin sonucudur. 1980 sonrası Özal ile başlayan, o dönemdeki ve sonrasında yönetimi devam ettiren hükümetlerden destek alan (gelişebilecek ortam bulan) muhafazakar ve din istismarı yapan zihniyet bugünlere kadar geldi. Bu uzun bir süreye yayılmış, örgütlü bir çalışma idi. Tabanda Allah-Kitap-Namaz-Ezan-Bayrak edebiyatı yapılırken, yukarda holdingler vasıtasıyla trilyonlar toplandı. Bu paraların nerelere gittiği ise hiç bir zaman açıklanamadı. İşin dikkate değer tarafı ise, bu örgütün tabanından tavanına kadar üyelerin birbirlerine bağlılıklarıydı. Biz bugün hala "söylenirken", Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bu zihniyetler yapmayı düşündüklerini hayata çoktan geçirdiler. Biz ise hala sosyal devlette, siyasi ahlakta, ekonomide, hukukta, adalette, eğitimde, sivil toplumda, anamızda babamızda, yanımızda yandaşımızda eksiklikler arıyoruz. Söylemler için zaman geldi arkadaşlar, sardunyam'ın söyledikleri de çok doğru bence. Sevgiler.

U2 değil, ama içinde "spanish eyes" geçen 143 şarkı buldum, denemesi bedava. Link'i takip ediniz : http://www.leoslyrics.com/lyricsearch.php;...mp;mode=scatter Kolay gelsin

Playstation 2 aldım ve kullanma klavuzunda PAL tipi oyunların oynanabileceği diğerlerinin çalışmayacağı yazıyor. Denedim, NTSC tipi oyunu açmadı, adamların yalan söylemediklerine inandım Benim merak ettiğim şey şu, çip takıp bu problemi çözebilir miyiz? NTSC ya da PAL oyunlar arasındaki fark nedir, uğraşmaya değer mi?

Komiklik olsun diye demiyorum, otobüs biletlerini getirmedikçe bu konu havada kalacaktır. Çünkü sizin söylediklerinizin nasıl gerçek, benim söylediklerimin nasıl kurgu olduğunu ayırabilecek bir mantık mekanizması yok ortada. "Ben söylerim gerçek olur, sen söylersin kurgu olur, belge melge getiremem, ama herşey benim dediğim gibidir demek" abesle iştigaldir. Kanıtlayamacağınız eylemin doğru olduğunu ispatlamaya çalışmak, elde delil yoksa pek bir zor olur. Ben bu başlıkta açılan konuya inanmıyorum, inanmayacağım da. Bir daha cevap da vermeyeceğim. Sizi tekrar ama son kez O'na havale ediyorum.

Çok kısa cevap vereceğim. Bu kadınların geldiği otobüsü/otobüsleri CHP'nin kiraladığı/yönlendirdiği konusunda elinizde belge var mı? Varsa göstermenizi beklerim. Yoksa hiç konuşmamanız gerekir. Neden? ****.*** en yalın halidir çünkü bu. Hatta size şöyle açıklayayım, daha iyi anlarsınız. O kadınları otobüs tutup Vakit Gazetesi gönderiyor Meclis'e. (Yakıştı sanırım, tam sizin tarzınız) Öyle 3 satır gazete yazısıyla, ben dedim oldu mantığıyla açıklanamaz bunlar. Saygıyı hak edin önce.

Her zaman nazanozkan ile aynı fikirde olduğum için kendime uyuz oluyorum. Ya da , Her zaman benim yazacağım şeyleri bir şekilde benden önce yazdığı için nazanozkan'a uyuz oluyorum.

Evet yahu, ben de eksik bişeyler farkettim. Mesela dizi filmlerden apartılmış repliklerden oluşturduğu imzası yok bir kere. Avatarında ancelina coli, bıred pit neyim yok. Hatta avatarı bile yok. Sevgi böcüklüğü konusuna ise aynen katılıyorum. Allah kitap kelimelerini kullanırken de, allah yoktur ben hiç görmedim, kitap tanımam - o beni tanıyo mu ki? vb estek köstek şeyler yaz ki ortalık biraz daha karışsın. Başlık konusunda ise, ben de ailede ve okulda alınan eğitimin birbirinden bağımsız olduğunu düşünüyorum. Ailenin görevi, eğitimin gerekliliği ve sürekliliği konusunda birey üzerinde ısrarcı olmak ve okulda öğrenilemeyecek yetileri tamamlamaktır. Okul ise bu şekilde hafif yağda kızartılıp pembeleştirilmiş bireyi evire çevire pişirmektir. Son soru için, Türkiye bu anlamda hiçbir yere gelmiş değil bence. Geleceği de yok gibi, çocukken karambole yetişiyor ve olası pozisyonlarda voleyi vurarak kısa yoldan sonuca gidecek şekilde yaşıyoruz.

****** olduğun kadar tuhafsın da sen. İftiranın belgesi mi olur yahu, neyini ispatlayalım? Olmayan hadisenin, olan belgesi varsa sen getir de biz görelim.

Aslında sizi ciddiye almamak en doğru davranış olurdu. Ama duramadım ve sizin anlayacağınız dilden cevap vermek istedim. “Allah’a andolsun ki, uydurmakta olduğunuz (iftira ettiğiniz) şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (Nahl, 16/56) Attığınız çamurun hesabını vermeye de hazırsınızdır umarım. Sizi O'na havale ediyorum ben.

Başkasının ahlaki değerlerini kendi kendine çizmeye çalışanlara uyuz oluyorum.

Kırmızı ışıkta beklemeye, Anlamsız yere korna çalanlara, Anlamlı bile olsa bana korna çalanlara, Fast food restaurantta patatesime musallat olanlara, Bizim müdüre, Diş macununu ortadan sıktığında sevgilime, Osuruktan nem kapan alıngan, AKP şakşakçılarına, Battlestar Galactica’ya reklam alan cnbc-e’ye, Dünyanın kendileri etrafında döndüğünü sanan motorize hatunlara, ICQ da ne yahu, MSN ‘den başka kuş tanımam diyen tiplere, Ahlak dışı yaşamayı medeniyet diye savunanlara sinir oluyorum diyenlere, İçip zçıp kusanlara, sağa sola sataşanlara, Bi biraya 15-20 YTL diyen sosyetik mekanlara, içerdekilere, Bekletenlere, cep telefonuna cevap vermeyenlere, Toycan,Berksan,Tuğçesu, vb fidili fidili ismi olan 90’lı fırlamalara, Eblek güblek TV yarışmalarına, jürilerine, onları seyreden zavallılara, bunları yayımlayan kanallara, 1.6 olmasına rağmen benzini adeta içen arabama, bu benzini bize böyle kökleyen hükümete, Her ay gelen kredi kartı extrelerine, 6-0’ın üstüne hala sokağa çıkıp bıy bıy bıy konuşabilenlere, Uyuz oluyorum.

Ben konu ile ilgili internette biraz araştırma yaptım ama net bir karara yine varamadım. Farklı kaynaklar farklı açılardan değerlendirip, kendi teoremlerini ispatlamaya çalışmış. Ancak hiçbirinin net bir sonuca ulaştığına da inanmıyorum. Bu konumda işimizi kolaylaştıracak bir anket öneriyorum, belki sonuçları bize yol gösterebilir. Sorumuz şu : Kendinizi eşcinsel olarak tanımlıyor musunuz? a-) Hayır b-) Evet Değerlendirme: a'lar çoğunluktaysa, bizimle birlikte forumu takip edin. b'ler çoğunluktaysa, bize yardım edin. Teşekkürler

Herkesin yazdıklarını okudum, tam olarak çözümlenememiş bir durumdan bahsediyoruz. Daha problemin aslında neden ya da nelerden [genetik mi, psikolojik mi, coğrafik mi, ideolojik mi, çevresel etkilerden mi, yasaklardan mı, tabulardan mı, küresel ısınmadan mı ] kaynaklandığını bilmiyoruz. Ama bunu getirip ahlaki değerlerle sınamaya çalışırsak yanlış yaparız. Namus,doğruluk-dürüstlük,kolaylık-zorluk vs bir parametre değildir fikrimce.