Zıplanacak içerik

Yayamaz Kayımca

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey

  1. Karakolda ayağı takılandan bir hafta sonra, kurşunların üzerine bıçağıyla yürüyen öldü!? Zonguldak'ta geçtiğimiz hafta 38 yaşındaki, bir çocuk babası Metin Yüksel gözaltında yaşamını kaybetmişti. 3 Temmuz Perşembe günü şikayet üzerine gözaltına alınan Yüksel'in, nezarethaneye konmadan önce camdan kaçmaya çalışırken ayağının takılıp düştüğü iddia edilmişti. Bugün şüpheli bir polis cinayeti de Antalya'nın Alanya ilçesinde yaşandı. İddiaya göre dün gece rutin bir kontrol sırasında trafik polislerinin motosikletine el koyduğu 31 yaşındaki Orhan Oflas bu sabah ekmek bıçağıyla Çarşı mahallesindeki Önleyici Hizmetler Büro Amirliği'ne geldi. Ve elindeki bıçakla kapıda nöbet tutan polis Serkan Aktekin'e saldırdı. Bu sırada karakoldan çıkan başka bir polis ise havaya ateş açtı. Bunun üzerine Oflas kaçmaya başladı. Nöbet tutan polis Serkan Aktekin ise arkasından koşarak Orhan Oflas'ı ayağından vurdu. Daha sonra havaya ateş açmayı sürdüren polis Aktekin, polislerin ifadesine göre Oflas'ın arkasını dönerek tekrar bıçakla saldırmak istemesi üzerine Orhan Oflas'ı göğsünden vurarak öldürdü. Van'da da sırtından çocuk vurdular Van'da ise polis, askere güldü diyerek kovaladığı çocuğu sırtından vurdu. DİHA'nın haberine göre, Şehit Osman Çınar Karakolu yanındaki Demokrasi Parkı'nda oynayan çocuklardan bazılarını yanına çağıran nöbetçi bir asker, onlarla sohbet etmeye başladı. Bu esnada çocuklardan bir kaçı askere dil çıkarınca nöbetçi asker polisleri çağırdı. Olay yerine gelen polisler ise "Buradan uzaklaşın" diyerek çocukları kovalamaya başladı. Polisler, korktukları için kaçmaya başlayan çocukların ardından ateş etmeye başladı. 13 yaşındaki A.K vurulma anını ise şöyle anlatıyor: Ben de bir sokağa girdim. Çıkmaz sokaktı. Orada bulunan duvarın üzerinden atlamaya çalışırken, bana yaklaşan polisler arkadan direkt bana ateş açtılar. Bir kurşun sırtıma isabet etti. Daha sonra polisler yanıma geldi. Aralarında hastaneye götürüp götürmeme konusunda tartışıyorlardı. Ben o sırada hep öleceğimi düşündüm. Sonra gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu gördüm. 13 yaşındaki çocuk halen sakat kalma riski taşıyor. Gündem.
  2. Devlet çetesi Ergenekon'a yönelik yürütülen soruşturma iddianamesi açıklandı. Hrant Dink cinayeti, Zirve Kitabevi katliamı ve darbe günlüklerinin yer almadığı iddianame, daha şimdiden amacını ele verdi. Soruşturma savcısı, çeteye 'Ergenekon' ismini bile koymadı. Ergenekon çetesine yönelik operasyonla ilgili olarak hazırlanan iddianame hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı bugün basın açıklaması yaptı. 2455 sayfalık iddianamenin ayrıntıları, dosyanın sunulduğu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddianameyi kabulüne karar vermesinden sonra açıklanacak. Mahkemenin, iddianameyi incelemek için 15 günlük süresi bulunuyor. 12 Haziran 2007'de başlayan ve 13 ay süren Ergenekon çetesine yönelik soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede açığa çıkan bazı ayrıntılar, soruşturmanın niyetlerini de ele vermekte. Basın açıklamasında konuşan Cumhuriyet Başsavcısı Engin, sürdürülen soruşturmaya 'Ergenekon' isminin savcılık tarafından konulmadığını, haklarında soruşturma yürütülen kişilerin kendilerine ve kurdukları örgüte yakıştırması olduğunu söyledi. İddianamede olması gerekenler yok Hemen her ilişki ağının Ergenekon çetesine çıktığı Hrant Dink cinayeti ve Zirve Katliamı, iddianamede hiç yer almadı. Böylece savcılık, çetecilerle birlikte devleti de işlediği cinayetlerden korumaya soyundu. Başsavcı Engin, hazırlanan iddianamade 48'i tutuklu, 38'i tutuksuz toplam 86 kişinin yargılanacağını söyledi. Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un tutuklandığı son operasyonla ilgili iddianamenin tamamlanmadığını açıkladı. Bu iki generalin (savcıya göre şimdilik) ana iddianamenin dışında kalması, devlet çetesinin yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak hükümetle askerler arasında “Pazarlıklar sürüyor mu?” sorusunu gündeme getirdi. Savcı Zekeriya Öz'ün hazırladığı iddianamede eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait darbe günlüklerinin yer almaması, darbeci generalle ilgili 'pazarlık' sorusuna somut delil olarak gösterildi. Tüm suçlular tüm suçlarından yargılansın Savcılığın hazırladığı iddianamede, aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de bulunduğu 86 kişi hakkında “terör örgütü kurmak”; “terör örgütüne yardım etmek”; “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaydırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs”; “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik”; “patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçlara azmettirmek”; “Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde suçlarına azmettirmek”; “devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek”, “kişisel verileri kaydetmek”; “askeri itaatsizliğe teşvik”; “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” ve benzeri suçlar tanımlandı. Tanımlanan suçlar, suçlananlar için bir ironi. Ancak halkın adalet isteği, sadece söylemde kalan ironik hatırlatmalarla gerçekleşemez. İddianamede adı geçenlerin, iddianame dışında tutulmak istenenlerin, emekli ve aktif kontrgerilla çetesi içinde yer almış tüm asker ve polislerin; iddianame dışında tutulmak istendikleri de dahil tüm suçlarından yargılandıkları ve hak ettikleri cezaları aldıkları müddetçe, adalet yerini bulacaktır. Güncel..
  3. Aaaa Kavanoz unutmadan resmime bakarak sana beni özleme diye pasta yaptırdım benzemişmi .....................................................................
  4. KesKiNkAlEm'ee Dünya tarihi boyunca insan lık için yazmış kalemlere prangalar atılmıştır. Bir insan düşünün ki savaş'a karsi barışı haykırıyor, çalışan insanlara emeğini verin diye haykırıyor ve bu kalemlere bu insanlara prangalar atılıyor. Neden mi? Nedeni çok basit çünkü bu kimseler sömürüden fakiri ezecek menfaatindan vazgeçmek istemiyor. Bu kimseler dünya tarihini kanla yazmışlardır ve yazmaya da devam edecekler. Bir çocuk lüks oyuncaklarla değil Taşla toprakla oynamak istiyor Bir çocuk lüks sofralarda değil Kuru ekmekle karnını doyuruyor Taşı toprağı basınıza Esirgediler kuru ekmeği esirgediler Kalk çocuk kaleminle kalk çocuk Engellere savaşlara prangalara savaş zamanıdır....... Pasatda hazır........................................... Dilediginiz ....daha yaşanılası bir yaşam sizinle olsun diyorum......nice yaşlara......
  5. Neden demedin ben seni uyandırıyım çabukk hadi koştur bakalım Begenmedinmi bu gelişimi biras tars yapam dedimmm serin bol iştahlı bir gün olsunnnnn
  6. Günaydınnnnnnnnnnnnnnn Acemi av katımız.......................
  7. Günaydınnn.herkese...asi kıs güsel birgün olsun... Acemi av katada komacan sevgiler Herkeze kolay gelsinn..güsel yürekler iyiki var.............(Hıı unutmadan yayamaz gene hala uyumadı hastalanacak görecek gününü)
  8. BUNLAR YIKICI ADIMLAR Bunlar zekice adımlar Ağzından çıkanların literatürdeki sözlükte karşılığı yokken Lügat bozan Türkçeyle konuştun sen Ben, susma hakkımı kullandım Bunlar delice adımlar Kimyamı bozan Ve karbondioksit soluyan hava gibi Sendelenmeme ön ayak olan bakışlar Ben, susma hakkımı kullandım Bunlar kendince adımlar Haklılığının hadım edilmiş taraflarını törpülerken Farksızdın taşıma su ile değirmen döndüren değirmenciden Atmosferde kifayetsiz sözcükler asılı dururken Geliyordun üstüme üstüme, konuşmaların ahenginde dans ederek. Bense, susma hakkımı kullanıyordum. Duvar dibine sinmiş kara bir kedinin anatomisine gizlenerek. Black ..
  9. Gün Batımında Kayboldum Geçmişinin izlerini,yüreğimle silemedim. dilinde tek hece olamadım yar. bir yudum sevgini,kana kana içemedim. deryanda boşa, kürek çektim yar. yağmur gözlerde aşk sele karıştı.. şerefe kalkan bardakta onur yere yıkıldı. düşmek hiç ayıp değil,sevda meze yapıldı. yürek rıhtımında bir gemi kalktı. yeşilli bakışlar gözlerinde çakılı özlemli sevdalar yüreğine kazılı yeşil bakamadım hep griydi bakışlar. bana ağladı o şehirde, tüm sokaklar.. sevdanın iki ucu keskin bıçak ben tutamadım, kanadı avuçlar bu sana yazdığım son sitemli sözlerim kırdım kalemi mi şahittir dizlerim gidiyorum işte. aydın olsun gözlerin. gittiğim hangi yöndür, bilmiyorum. yorgun ,kırılgan duygularım elveda bile diyemiyorum. suskunluğumu yüreğine bırakıyorum. Çiğdem ÇİMEN
  10. Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Öykü Forumu
    Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı. Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor. Önce yalnızdık. 9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak geldik. Pişman gibiydik. Ya da mecburen gelmiş gibi. Biraz büyüdükten sonra, kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren, kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik: Bir yerde bir eksik var dedik. Korktuk. "Bunun sebebi ne?" diye sorduk kendimize. Cevabı yapıştırdık: "Demek ki sahip olmadığımız bir şeyler var. O yüzden eksiklik hissediyoruz". Peki, neye sahip olmamız gerekiyor? çocukken "yaşımız küçük" diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz. Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek. Büyüdükçe Bir şey degişmedi. Yine huzursuzduk. İçimizden bir ses aynı sözcükleri fısıldıyordu: "Bir eksik var. Kafamız karıştı. Nasıl kurtulacağız bu **** duygudan? Nasıl geçecek bu? Aklımıza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince geçecek. İşe girince geçecek. Para kazanınca geçecek. Tatile gidince geçecek. Okulu bitirdik. Diploma aldık. İşe girdik. Kartvizit aldık. Çalıstık. Para kazandık. Taşındık. Araba aldık. Çalıştık. Eve yeni eşyalar aldık. Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik. Kartviziti değiştirdik. Daha çok çalıştık. Daha çok para kazandık. Çalıştık. Çalıştık. Geçmedi. "Bir yerde bir eksik var" hissi, hala orada duruyordu. Bu sefer de "Sevgilimiz olunca geçecek" dedik. "Yalnızlığımız sona erince bu illetten kurtulacağız. " Beklemeye başladık. Derken, biri çıktı karşımıza. aşık olduk. Ve anında başka biri olduk. Daha güçlü, daha guzel, daha akıllı biri. Hesap cüzdanları, kartvizitler, hatta ilaçlar bile böyle hissetmemizi sağlamamıştı. Sevgilimizin gözlerinde, daha önce bize verilmemiş kadar büyük sevgi ve hayranlık gördük. Sevgilimizin gözlerinde Tanrı' yı gördük. Işığı gördük. "Tünelin ucundaki ışık bu olmalı" diye düşündük "kurtulduk". Sonra bir gün, daha dün bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi. Ya da artık eskisi gibi sevmediğini söyledi. Ya da başka birine aşık olduğunu söyledi. Ya da daha kötüsü, başka birine aşık oldu ama söylemedi. Telefonu açmamasından, elimizi tutmamasından, sevişmemesine bahane bulmak zorunda kalmamak için biz uyuduktan sonra yatağa gelmesinden anladık, bir terslik olduğunu. Belki de sevmekten vazgeçen veya terk eden sevgilimiz değildi, bizdik. Fark etmez. Sonuçta aşk bitti. Şimdi her yer bomboş. Şimdi tekrar yalnızız. Başladığımız yere döndük. Yıllarca uğraştık, eksiğin ne olduğunu bulamadık. Halbuki her şeyi denedik, her yere baktık. Öyle mi? Bakmadığımız bir yer kaldı. İçimize bakmadık. Eksik parçayI dışarda aradık ama içimizde saklı olabileceğini akıl etmedik. Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi sevmedik. Şaşıracak bir şey yok, tabi ki sevmedik. Kendimizi sevsek bu kadar koşturur muyduk? Canımız yanmasın diye duvarların ardına saklanır mıydık? Kendimizi boş sanıp doldurmaya uğraşır mıydık? Terk edilmekten korkar mıydık? Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı. Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor. "Herkes beni sevsin" diye uğraşınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine şart koyuyor, sinir koyuyor. Oysa "kendime duyduğum sevgi bana yeter" diye düşününce, kendimizi olduğumuz gibi kabullenince yarım tamamlanıyor. Her şey bir oluyor. İste o zaman perde aralanıyor. Acı diniyor. İste o zaman başka `bir`i bir araya gelerek, hesabın kitabın, korkunun kaygının hüküm sürdüğü sahte bir sevgi yerine, gerçek bir sevgi yaratılabiliyor. Sonsuz Sevgilerimle..... CAN DÜNDAR
  11. Yüreğim Sızlar.. Sivas, Mustafa Öztürk ...... Can Dündar’ın Sivas Katliamı Belgeseli‘ni izlemiştim geçenlerde.. O kadar doldum ki o belgeselde hemen doktorum Yeşil‘e bir e-psota attım.. O e-posta’nın üzerine yeni bir şeyler yazmam çok zor olduğundan, Yeşilin de izniyle o e-posta’yı yayınlıyorum.. “Yeşil.. Az önce tesadüfen bir linke tıklayıp tesadüfen bir belgesel izledim.. Ders çalışmak için kuzenin bilgisayarına oturmuştum, bir kaç dakika izleyip kapatacaktım video’yu ama karşıma çıkan Can Dündar‘dı.. Hiç değişmeyen ses tonuyla Madımak diyordu.. Sivas diyordu.. 93 diyordu.. Katliam diyordu.. Her dakika biraz daha kapıldım belgesele.. Sanki her saniyesinde zaman geriye gidiyordu, sanki her saniyesinde ben sivas’a biraz daha yaklaşıyordum.. Bu zamanın geriye, mekanın doğuya doğru gidişi bir noktada durdu.. 1993′ün Temmuz’unda, Sivas’ta, Madımak Oteli’nde bulmuştum kendimi.. Temmuz’un sıcağı yetmedi.. Cani cübbeliler “Allah’ın Ateşi” diye haykırarak otelimi ateşe verdiler.. 5.000 cumhuriyet düşmanı’nı durdurmak için gele gele 50 tane asker geldi, onlar da hiçbir şey yapmadan geri döndü.. İtfaiye yangına müdahale etmedi.. Komiser sanıp kurtardıkları kişi Aziz Nesin çıkınca 78 yaşındaki Nesin’i yangın merdiveninden aşağıya attılar bir köpek gibi.. Onlarca tekme yedi, polis arabasına gidene kadar, hatta arabanın içinde bile yumruk yemeye devam etti.. 37 tane aydın, 37 tane can yandılar cayır cayır.. Ben belki öldüm bu katliamda.. Belki de kurtulanların içindeydim.. Bilemiyorum.. Belgesel’in sonunda tam kayışları koparmak üzereydim ki son vuruşu yaptı Can Dündar.. Hafiften Sezen Aksu’nun sesini işitir oldum.. Sözleri katliamda can veren Metin Altıok‘a ait olan Kavaklar‘ı söylüyordu Minik Serçe.. Ordan sonra buğulu gördüğüm ekranı hiç göremez oldum.. Gözümde biriken yaş mıydı, yoksa otelden yükselen kara dumanlar mıydı bilemedim.. Sonra toparlamak istedim kendimi.. Ataol Behramoğlu’nun şu dizeleri çınlamaya başladı kulaklarımda Zülfi Livaneli’nin sesinden.. “Kucaklıyor beni Metin Altıok “Aldırma” diyor gülerek. Yaşamak görevdir yangın yerinde Yaşamak insan kalarak..“ Sonra farkına vardım.. Ben ölmedim.. Kurtuldum.. Yobazlar tarafından öldürülen Nesimi’sinden Uğur Mumcu’suna, Pir Sultan Abdal’ından Metin Altınok’una, Ahmet Taner Kışlalı’sına onlarca, yüzlerce, binlerce aydınımızın ruhunu da içime alarak yeniden doğdum.. Yaşamak görevdir yangın yerinde Yeşil’im.. Kal sağlıcakla..” Daha fazla uzatmadan Nazım ile bitiriyorum yazımı.. “Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. “ http://video.google.com/videoplay?docid=7213947314297011810&hl=tr ...............................Arkadaşlar linki cop yapın ve lütfen Buyrun izleyin ...................
  12. Sivas Acısı Ben tanırım Bu bulut bizim oranın bulutu Hemşeriyiz ne de olsa Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş Yurdumun bulutu Başımın üstünde yeri var Ben bilirim Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı Hemşerimiz ne de olsa Benim için kopup gelmiş yayladan Yurdumun rüzgârı Kurutsun diye akan kanlarımı Ben anlarım Bu acı bizim ora işi hançer acısı Bir ülkedeniz ne de olsa Aynı dili konuşsak da Anlamayız birbirimizi Hançerin nakışı Tanıdım acısından Sivas işi Ben duyarım duyumsarım Bizim oranın sızısı bu Binip kara bir buluta Sivas ilinden Sivas rüzgârında uçup gelmiş Helallik dilemeye Ey yüreğimin onmaz acıları Ey beynimin dinmez sancıları Suç ne bende ne de sende Suç seni karanlıklara gömenlerde Ne de olsa yurttaşımsın Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne Bilmelisin bir yerin var canevimde Şair : Aziz Nesin
  13. En Uzun Maraton Yüz metrede beni herkes geçer Dörtyüz metrede pekçokları Geçer çoğu sekizyüz metrede Ama ben bırakmam yarısı Beni bin metrede geçersin Ben yine koşarım Onbin metrede öndesin Koşarım ben yine Yirmi kilometrede geçersin Hep koşmaktayım Otuz kilometrede Kırk kilometrede de geçersin Ben koşuyorum hâlâ Ama ellinci Yada altmışıncı kilometrede Soluğun tükenip bir yerde Dayanamaz düşersin Bak koşuyorum hâlâ Çünkü ben bir yaşam maratoncusuyum Bu yüzden yaşamın en yalnızıyım Bu sonsuz yarışın sonunda Beni geçemezsin ölümün en büyük ödül olduğunu bilemezsin Yine ben olurum ilk göğüsleyen ölümü Şair : Aziz Nesin
  14. Sen Söylemeden De Biliyorum Seziyorum ki kaçacaksın.. Yalvaramam koşamam Ama sesini bırak bende Biliyorum ki kopacaksın Tutamam saçlarından Ama kokunu bırak bende Anlıyorum ki ayrılacaksın Çok yıkkınım yıkılamam Ama rengini bırak bende Duyumsuyorum ki yiteceksin En büyük acım olacak Ama isini bırak bende Ayrımsıyorum ki unutacaksın Acı kurşun bir okyanus Ama tadını bırak bende Nasıl olsa gideceksin Hakkım yok durdurmaya AMA KENDİNİ BIRAK BENDE Şair : Aziz Nesin
  15. GİT Git.sen de beni atıp git.diğerleri gibi... Geçmişe bir sünger çekmişken. Yeniden seni seviyorum diyecek cesareti kendimde bulmuşken. İçimdeki yaralar kapanmaya yüz tutmuşken. Yavaş yavaş dinmeye başlayan gözyaşlarımı, Sen de diğerleri gibi akıtıp git... Bütün dertlerimi seninle unutmaya başlamışken, Bir ömür boyu mutluluğu hedeflerken, Bir daha asla bırakma diye,ellerimi sana uzatmışken, Sen de ellerimi tutmadan git... Acıların ortasına bırak yine beni, Sen de çek git,hiçbirşey olmamış gibi... Senden hiçbirşey kalmasın bende, Hayatımdan çekip giderken, İçimden sana olan sevgimide al git, Sen de çek git,diğerleri gibi ve karşıma çıkma bir daha,görürsem dayanamam bu acıya...ELVEDA SEVEN GİTMEZDİ
  16. 9 üye bugün doğum gününü kutluyor! erkan05(31), glikoz(79), KesKiNkAleM(38), vestan(25), *AsHLeY_GüLçİn*(28), Bayana Özel(26), hydrophobia(39), hypatia_1(32), şimal yıldızı(36) ....nice yıllara sevgili arkadaşlar..............
  17. eneee ne eflenmesi kız asi bak acemi av katı bulur dügünü basarım hıı hee biliyom mail atmışın 3 tane bakacam şimdi takipçim seni oyy fıstıkım benim mucukssssssssss
  18. Aaaa Godzi onlar senin ama sadece onlar senin pasta bizim
  19. BU üstekinden ahçı asla asla asla olmas
  20. Nedemek sen istemedinmiki sen istedin bende zevkle hazırladım tühh aman iyi taksiylede olsa yetiştirmişler bak ya hiç diyormu gel yayamaz tatile diye alacagın olsun emi Jön
  21. 4 üye bugün doğum gününü kutluyor! berk462462(18), efraham(27), perikızı(21), alican06(26) .............Nice yıllara.........
  22. Oyyyyy bak sen kim gelmişşşş........arkadaşlar kendinizi bu velete karşı koruyun...bu vatandaş var ya arkdaş,dost yani canınız ne isterse o olabilecek derecede dünya tatlısı ben R ösürlü o S özüylüdür şaka bir yana uzun süre bu şeklide oyun oynadıgımız canım dedigim biridir!!!!HOŞGELDİN KAVANOZDAKİ ADAM
  23. bak ona bırakmadım ve benn yaptım hadi yiyelimm ...rua.....gel asi gel godizila gel,acemi av kat gel
  24. Ahhhhhh benim için hıysızlıkta yaparmışşşşşş aman yap kız asi ama acemi av kat askerde kim kurtayacak bizi ozaman o gelene dek şimdilik bir aha çalma damamı?acemi av kat bitirsin askerligi birlikte çalarıs asi velet kız sağollllll...komacan öptümmmm

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.