Değerli Cyrano,
Sorduğunuz sorunun yanıtı önceki iletimdeydi zaten.Dünyahepimiz forumdaşımızın cevapları ile bana sorular sormuşsunuz,kendi tümceleriniz de bulmak isterdim o soruları.
Benim için olayın özü itibari ile pek farkı yok,ikisi de insanı hedef almıştır.Zihniyeti tabi ki tartışılır.
Bakınız,bu tür faşizan saldırılar(kendisinde olmayanı yok sayan tüm tanımların ortak adıdır benim için faşizm) "sonucu" itibariyle yanlıştır.
Bu konuda daha ne kadar net olabilirim.
Benim demek istediklerim "nedenler"di."Nedenler"i konuşmak yok kültürümüzde,çünkü özeleştiri yapacak vicdan yok bizde.
Gökhan Özgün'ü takip eder misiniz,bilmiyorum.
Ben onun kaleminde demokrasiyi görürdüm bundan 2 yıl önce,sonra yavaş yavaş "demokratim,ama kendime" gerçeği ile acıtmaya başladı vicdanımı. şimdi de "hangi demokrat,hangi demokrasi,nerede vicdan" haykıran bir umutsuzluğu yakalıyorum her tümce de.
Neden mi yazdım bunu?
Çünkü herşeye rağmen "umut" etmekten vazgeçmeyenler bile artık o karanlıkta kayboldu.
Çünkü ben de Özgün gibi düşünenlerdenim.
Çünkü "vicdansızlık" ile açıklanan bu sürecin en büyük nedeni,yine kendimiz de aramadığımız "nedenler",yine yok saydığımız "nedenler", yine ısrarla örtmeye çalıştığımız "nedenler"...
Fikret Başkaya'nın çok güzel bir tespiti vardır;
"Siz bir yaşlıya verdiğiniz reçeteyi bir çocuğa veremezsiniz."
Söz konusu olan "nedenler" yanlış reçetelerle "sorunsallaştırılırken",bizler vicdansızlığımızla hastalığı bugüne taşıdık.
Evet hastayız.Kimi zaman Trabzon da kimi zaman Diyarbakır da kimi zaman Sivas'ta...yıktık,yaktık.Çünkü biz hastayız.
Öyle bir hastalık ki,devletimiz bile aynı hastalıkla faillere ortak oldu,öyle bir hastalık ki DİNK sokak ortasında kurşunladı,öyle bir hastalık ki ENGİN'lerimiz işkenceler de öldürüldü.
Hastayız dostum,hemfikiriz burda.
Peki,siz ne demek istiyorsunuz.
Tüm yazılanların neresin de duruyorsunuz.
Demokratlığımımızı mı sorgulayalım,o zaman sınıfta kalırız,hastayız.
Bakışımızı mı tarafımımızı mı yoksa Gazi'mizi mi...sınıfta kalırız,hastayız.
Ve şunu da unutmayın,sistem nasıl toplum isterse toplum öyle olur.
Medya nasıl bir topluma ayna oluyorsa,toplum o aynaya döner.
Ve aç insanlar,canı yanmış insanlar,yanan insanlar...samimiyetsizliklere,yalanlara,dolanlara o hastalık ile cevap verirler.
Buna demagoji demeyin,aç olmamışsanız,bedel ödemememişseniz anlayamazsanız.
"-anne,öğretmenimiz dedi ki herkes aldığı bir kitabı,kütüphanesi olmayan okullara göndermek için getirsin.
- kızım,biz de kitap alacak para mı var?
tam o sırada TV'de bir manken üzerinde ışıltılı bire elbise,
-Kocacığım,bana para bırak,bak şu elbiseyi almasam içimde kalır."
işte biz buyuz,işte hastalıklarımızdan sadece bir örnek...
Siz,hastalığımızın neresinde duruyorsunuz...saygılar.