mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
ASKER ESKİYİ İSTİYOR/ASKER ETKİSİZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Sayın Politika, belirttiğiniz noktaları mutlaka dikkate almalıyız;tabi ki sadece askeri olan anlayışlarla açıklanmayacak kadar büyük hatalarımız vardır.Bu yönetimiyle,bu iktidarıyla,bu halkıyla olan hatalardır;ama dikkat edelim...biz bu askeri müdahalelerle ''demokratik düzene geçme aşamaları'' nda demokrasiyi öğrenmedik;geldiğimiz noktaya döndük...YANİ DEMOKRAT OLMAYA DEĞİL,DEMOKRAT HAYALLERİ KURMAYA YARAYAN ASKERİ MÜDAHALELERDİ SADECE BU!
-
ASKER ESKİYİ İSTİYOR/ASKER ETKİSİZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Sayın Efendi Türkler,yazdıklarımdan bu anlamları mı çıkarttınız?O zaman daha açık yazayım... ''Dagdan inen eli silahli terörist kaynak olmuyorda! kişlasinda duran Asker mi kaynak oluyor.. merak ediyorum dagdaki eli silahli teröristlere dünyada hangi yöntemlerle nasil vede hangi savunma gücleri müdahale eder? Askermi, polismi, yoksa sivil halkmi?'' diye yazılanları okuyunca,merak ettim;ben ne zaman PKK ve askeri karşılaştırdım.Sayın Efendi Türkler,PKK sizin için terör örgütü mü?Benim için bu.Asker devletin kurumu,PKK illegal bir örgüt!Altını çiziyorum;çünkü ben kalkıp burada illegal olan örgütün haklılığını tartışmıyorum,terörist ise sizin için ben terörden beslenenlere hesap sormuyorum;sadece benim için ölçüt olan askeri anlayışımı sorguluyorum...neden rahatsız oldunuz bundan ve neden bana PKK ile karşılık verdiniz... ve askerin görevidir;PKK'ya karşı halkı korumak;halkı da PKK ilan eden zihniyeti,kendisiyle yıkmak. yine diyorsunuz ki; ''kürt sorunu deniyor baslica sorunlari nedir.. nasil bir sorun, herbir kürt asilli Türk vatandasin basinda bir askermi bekliyor.. yoksa degisik kökenli bir sivilmi bekliyor yoksa yasadiklari bölgeleri birileri özenle secip onlara bataklik bölgelere yerlestiripte kendileri altin bölgeleri mi kapiyor.. yoksa onlarin yasayabilecegi bir bölge cizilmisde onun disina mi cikamiyorlar! sorun nerde.. yoksa herkesin evinin catisi kiremitden de onlarin ki kerpicten mi '' size diyeyim başlıca sorunu;Kürt olduğunun farkına vardığı gün elinden alınan yaşama hakkı!diğerlerini yazmaya gerek var mı? yine sizden; ''Devlet otorisini kim saglar en basta halkin kendisi degilmidir saglayacak olan, Emek gücüyle olsun Beyin gücüyle olsun Devletin güvenlik güclerine tam güven vede bir sivil olarak o güclere en basta yardimci olmak vede o devletin vatandasi olarak asli görevi degilmidir Devlet otorisinin saglandigi ülkelerde bu böyle degilmidir.. '' Halkın kendisi taraf olmaya zorlanırken,PKK bir taraftan,devlet adına ahkam kesilenler bir taraftan bu insanları öldürürken,sömürürken;kendi yaşama derdine düşen bir halktan daha ne bekliyorsunuz,onu nasıl da böylesine sorguluyorsunuz?Buna hakkınız yok,buna hakkımız yok. ''sonra güney doguda sehirlerde polis yokda o görevi sehirlerde Asker.. Daglarda da Askerin yerine pkk terörist örgütümü üsleniyor.. '' Sn Efendi Türkler,değerli arkadaşım,ya benim ne demek istediğimi anlamadın,ya da kabul etmek istemedin...bir defa daha okuyun,tekrar bu derseniz;o zaman açıklarım... ve son olarak yine siz diyorsunuz ki; ''Devlet Askerinle polisinle halkin yaninda olur onun asli görevidir her vatandasini tanimak zorundadir? eger bir vatandas özürlüyse bir olay cikarmissa olay yerine gelen güvenlik gücleri hatda halkin istihbariti olmadan ona, ona göre davranir,, sadece yemek is vermeyle o halk korunmaz.. bizi birileri korur diyorsaniz o ayri konu! fakat korunmasi gereken daglar ne olacak! batida bile her dagin tepesinde veya eteginde Askeri üsler yokmudur oralari gel gec hanimidir öylemi zannediyorsunuz! sen korunmak istemiyorsan onlar kendini korumak zorundadir cünkü onlarin Asli görevi o topraklari korumaktir.. cünkü onlar o topraklarin otoritesini saglar!!!'' Ben tam olarak yazılanları anlamadım;yalnız bizi koruması gereken devlet,eğer sizin ötekileştiren yaklaşımınızla hareket ederse ''vay halimize''
-
KÜRTLER= KURMACİLER VE ZAZALAR
anlayışı içersinde kesinlikle ayrılık yoktur;en azından benim için...bu özgürlük anlayışı;dediğiniz gibi bütün içinde ki birliklerin gelişimdir.Burada ki egemenlik anlayışı;bir dili diğer dili tamamen görünmez kılmasıdır.
-
KÜRTLER= KURMACİLER VE ZAZALAR
Değerli arkadaşım, ben özellikle birbirinden farklı olan bu derlemeleri verme gereği hissettim.Katılıp,katılmam önemli değil;önemli olan sağlam olan bilgiye ulşmada ki çabamız ve tarafsızlığımız... biz bu konuyu arkadaşlarımızla özellikle bayram tatilinde çok konuştuk;o kadar farklı düşünceler vardı ki...Her defasında büyüklerimizin uyarısı ile ''ne yapıyoruz'' dedirten tartışmalar oluyordu. bir taraftan Zazaca,diğer taraftan Kürtçe...Zazaca bir dil olsa da bu dilin milleti kim sorusunu soruyor;hemen akaibinde, bizler Goranice,Soranice vs lehçeleri de anlamadığımızı da hesap edince;bu ölçüt olamalıdır bir dil için!Bakın size uzak lehçe,yakın lehçe kavramları hakkında da birşeyler yazmıştım daha önce;bu uzak bir lehçenin özelliğini de sahip olabilir. geçen bir Zaza arkadaşım bana örneklerle kendi düşüncesini belitrmişti;syılardan örnek vererek,bu Kurmanci olmayan ama tamamen Kürtçe olan bir dildir(bu arada dikkatimi çeken dil ve lehçe kavramlarını karıştırmamızda ki ustalığımız);sayılarda sadece tek ses farklılıkları olması dikkattimi çekmişti.Genel itibariyle farklı olan bu ses farklılıkları kimi zaman kelimenin tam anlamıyla değişmesi olarak karşımıza çıkıyordu. bir dilde ölçüt;sadece ses benzerliği,gramer,yaşayan coğrafyalar ölçüt olmadığı gibi;bunlar es geçilecek ölçütler değildir...birde buna siyasi anlayışları eklersek... bende anlamaya çalışıyorum;dinlemeye devam edeceğim...sevgiler!
-
Ermeni sorunu
Burada olmasa da şu an arkadaşımız,burda olsa diyeceğim...çok büyük bir öfke! Ermeni soykırımı doğru olan mıdır?Bu tarihin ışığı altında verilecek olan bir cevaptır. Tarihi egemenler yazarken,her ülke kendi için tarihi yazarken;bu hiçte basit olmayacaktır. Yalnız 1915 olaylarından tutun da Osmanlı Devlet'inin uyguladığı tüm politikalara değin;Ermeni Meselesi basit değildir;ölümler kişisel hesaplarla değil daha büyük olan çıkarlarla hesaplanmıştır. Varsa da bir soykırım;bunu tüm samimiyetimle söylüyorum....bunu yapanlar da Kürt soydaşlarımdır!
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
açtım...muhteşem söylüyor Efkan abim
-
ASKER ESKİYİ İSTİYOR/ASKER ETKİSİZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Darbe günlüklerin düzmece olduğunu neye dayanarak söylediniz değerli arkadaşım;paylaşırsanız sevinirim... Asker,siyasetçiler siyasetle uğraşmayı beceremedikleri için de siyasi olsa,siyasette olan askerler siyasiyi tıkadıkları için de siyasiler beceriksiz olmasın mı? Türkiye gerçeği...kadere dönüştürülen,yargısız kabul edilen...dün bu gerçek bu olsada yarın için mücadale etmeliyiz... Zihniyette de sonuna kadar dediklerinizi destekliyorum...değişmesi gereken yasalardan önce değişmesi gereken zihniyetler...sevgiler!
-
"ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR"... Beğenelim veya beğenmeyelim, Burada yayınlanacak yazılar hepimizi iğneleyecek kadar gerçek ve acıtıcı olabilir...
O zaman çok merak ediyorum bu ''ırkçılık''kavramına olan tanımlamanızı.Tepki mi;kime tepki göstereceğimizi gerçekten biliyor muyuz?
-
Hani biz çağ dışı,siz Liberaldiniz..
Bunları söyleyenler,bunları söylemeye devam ediyor!Acı olan ise bir şeker bayramı ile kandırdıkları halkımız biz ise bunları alkışlamaya devam ediyor!
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
İnanmaıyorum...çok güzel şarkı değil mi?Dur ben onu açayım
-
DTP ve demokratik sistem
Değerli arkadaşım, özgür düşünmenin sınırları özgür düşünen beyinlerle gerçekleşir diyerek; insanlara ve dillere bakış açınız için ayrıca teşekkür ederek, size katılmadığım bazı noktaları sizinle paylaşmak istiyorum. Kürtçe'nin şu an yasal olarak kullanımda bariz engeller olmasada,bu yasaktır denilmese de bunu suç olarak gösterebilecek esneklikte yasalarımızın varlığı mevcuttur. Bu olayın siyasi,adli olan yönüdür;Bunu burada çok yazdık,herkes kimin ne dediğini çok iyi biliyor.Gelelim Kürt Diline...Kürt Dili dediğiniz gibi oluşturulmaya çalışılan bir dil değildir;dün varolan bugünde yaşamaya devam eden bir dildir.Ve bence tüm yasaklanmalara,baskılara,asimilasyonlara rağmen bugün varolmanın zaferini içten içe yaşayacak olan bir dildir. Kürt Dili,dengbej kültürünün ürünüdür;yazılı dilin değil sözlü dilin bugüne taşıdığıdır. Sözlü olan dilin yazılı olan dile dönüşememesi yada bu sancıların hala yaşanması büyük bir kayıptır. Özellikle son yıllarda Mehmet Uzun(kendisini saygıyla anıyorum) Kürt dilin,i yazı dili ile net ifade eden en önemli isimlerden biridir. Yazı diline dönüşememiştir;çünkü Kürt dilini bırakın verilen bir millet mücadalesi vardır.Bugün İran,Irak,Suriye başta olmak üzere tüm coğrafyalarda yok sayılan,bitirilemk istenen bir millet vardır.Parçalanmış,devleti olmayan bu milletin dili eğer bugünde varsa bu varlık,milletinin güçlülüğünden değil;o dilin milletine verdiği güçtendir. Yabancı kelimelerin varlığı,kesinlikle bir dilin varlığını red etmek için yeterli değildir;ben şimdi size Türk Dilinde ki yabancı kelimelerin varlığını gösteririsem;o zaman bu dilde yok dersiniz. Orhun Kitabelerini örnek göstermeniz,bu kitabeler hakkında az çok bilgi sahibi olduğunuzu gösterir.Ben de buna dayanarak,bir dili zenginleştiren yabancı kelimeler;o dilin doğal sürecinde olması gerekenlerken,Orhun Kitabelerinde bugün bile anlaşılmayan kelimelerin varlığı dilcileri uğraştırırken;bir dili anlamak,bir dili tanımak gerçekten denildiği gibi ne kendisinde olmayan kelimelerle ne de benzerlikler ile değerlendirilmeyecek kadar üzerinde düşünülmesi gerekendir. ''ismi(Türkçe) name(Kürtçe)'' bakın farsça ''adın ne''...açıklayıcıdır umarım... bu yazıyı okursanız ayrıca sevinirim...teşekkürler!
-
KÜRTLER= KURMACİLER VE ZAZALAR
Bu dilbilimcilerin çalışmalarından, genel olarak Kürtçenin başlıca dört lehçeye ayrıldığını görmekteyiz: 1) Kurmanci (Kırdasi), 2) Orta Kurmanci (Sorani), 3) Kırmancki (Kırdki, Zazaki-Gorani), 4) Lorani.Kuzey Kurmancisi (Kurmanci) ve güney Kurmancisi (Sorani) başlıca iki lehçedir. Bu iki lehçenin zengin bir yazılı edebiyata sahip oldukları kabul edilir. Son dönemlerde Kırmancki (Zazaki) lehçesi de yazılı bir edebiyata doğru adım atmaktadır. Kürtçe lehçeler içinde en çok konuşulanı Kurmancidir. Kürtlerin yaşadıkları bütün bölgelerde bu lehçe konuşulmaktadır. Türkiye’de sadece Kurmanci ve Zazaki lehçeleri vardır. Lehçeler konusunda karmaşıklık çoğu kez adlandırmadan kaynaklanmaktadır. Örneğin, kuzey Kurmancisine Irak’ta yaşayan Kürtler Behdıni, İran’da yaşayan Kürtler ise Şıkaki derler. Aşağı Kurmanci (Sorani) için yalnızca Kurmanci ya da Sorani denir. Aynı karışıklık Kurmancki (Zazaki) için de söz konusudur. Bu lehçe için, Kırmancki, Dımıli, Dêrsımki, Sobê vb isimler kullanılmaktadır. Hewrami için de Gorani ismi kullanılmaktadır. Oysa yukarıdaki örneklerde izah edildiği gibi, bütün araştırmacıların üzerinde hemfikir oldukları adlandırmalar Kurmanci, Kırmancki ve Kırdki’dir. Diğer adlar bölge ve aşiret adlarıdır. Kürtçenin Ağızları Daha önce de belirtildiği gibi, Kürtçenin varlığını kabul etmek istemeyenler her şehrin, her köyün konuşmasını bir şive hatta lehçe olarak adlandırmaktadırlar. Bütün dillerde lehçe ve şiveler bulunduğu gibi Kürtçede de lehçe, şive ve ağızlar bulunur. Unutulmamalı ki dilde birlik yazılı dilde mümkündür. Bir statü oluşmadan, uygun, elverişli koşullar sağlanmadan standart bir dil oluşmaz. Ehmedê Xanî (17. yy) ünlü eseri Mem û Zîn’de11 Kurmanci lehçesinin üç temel şiveye ayrıldığını ifade etmiştir. Onun bu belirlemesini, şaheseri olan Mem û Zîn’den bir dizeyle aktaralım: 8 Boht û Mehmedî û Silîvî (Bohtî, Mehmedî ve Silivî şiveleri) Hin la’l û hinik ji zêr û zîvî. (Kimisi altın ve gümüş, kimisi lâl taşı) Ehmedê Xanî‘nin bu belirlemesi, Kürt dili şiveleri konusunda yapılmış en sağlıklı belirlemedir. Dilbilimciler, diğer lehçelerin şiveleri konusunda genel olarak aşağıdaki sınıflandırmaları yaparlar: Orta Kurmanci (Sorani): Sılêmani şivesi, Mukri şivesi, Sine şivesi. Kırmancki (Zazaki): Dersim şivesi ve Siverek şivesi. Sözdizimi Sözdizimi (sentaks), dildeki sözcüklerin birbirleriyle hangi ilişkiler içinde bulunduklarını, nasıl sıralandıklarını anlatır ve bir dilde kurulması olanaklı bütün tümce tiplerinin sıralanmasını gösterir. Kürtçede sözcükler arasındaki bağlantı harf-i tarif, yani takılar sayesinde oluşuyor. Kürtçedeki takılar iki çeşittir: Belirli ve belirsizler takılar. Önce belirli olanlar için örnekler verelim. mala mezin (mal: ev [isim], mezin: büyük [sıfat], “a” takı). mastê we (mast: yoğurt [isim], we: siz [zamir], ê: takı). keçên bedew: (keç: kız [isim], bedew: güzel [sıfat], ên: belirli çoğul takısı.) Belirsiz takılar için aşağıdaki örnekleri sıralayabiliriz: maleke mezin (mal: ev [isim], mezin: büyük [sıfat], eke: belirsiz dişi, tekil takısı). keçine bedew (keç: kız [isim], bedew: güzel [sıfat], ine: belirsiz çoğul takısı). Örneklerde görüldüğü gibi Kürtçe tamlamalar Türkçe tamlamaların tam tersi şekilde oluyor. Örnek: mala min = benim evim (mal: ev, a: belirli dişi tekil takısı, min: birinci tekil, bükümlü şahıs zamiri). Bu tamlamayı Türkçe yazarsak şöyle olur: benim evim. Hem takıların yerleri hem de cümle kuruluşunda öğelerin dizilişi farklıdır. Türkçede önce şahıs zamiri, sonra zamire ait olduğu belirtilen isim geliyor. Kürtçede ise önce zamire ait olduğu bildirilmek istenen isim, sonra zamir geliyor. Türkçede zamir takı alırken, Kürtçede böyle bir şey söz konusu değildir. Kürt dili sentaksı, birçok yönden Fars dili sentaksından da ayrılıyor. Bu hususta Minorsky şöyle diyor: “Özellikle birleşik kelimelerde, geçişli fiillerin geçmişinde bilinmeyen Kürt Dilini Tanıyalım 9 biçimlerin korunması konusunda Kürt dili sentaksı ile Fars dili sentaksı arasında ayrılıklar bulunmaktadır.”12 Cümlenin öğelerinin sıralanışı Türkçe ve Farsçadan ayrıdır. Türkçede kurallı cümlelerin yüklemi hep cümle sonuna geliyor. Örnek: Ben dün Ankara’ya gittim (özne+zarf tümleci+dolaylı tümleç+yüklem). Aynı cümleyi Kürtçe olarak kuralım: Ez duh çûm Enqereyê (özne+zarf tümleci+yüklem+dolaylı tümleç). Görüldüğü gibi Türkçede yüklem cümlenin sonuna gelirken, Kürtçede cümle kurallı olmasına rağmen yüklem, cümlenin sonuna gelmektedir. Kürtçede bir cümlenin kurulabilmesi için iki temel öğeye gereksinim vardır. Bu öğeler özne ve yüklemdir. Basitten karmaşığa doğru örnekleri sıralayalım: ez (ben) çûm (gittim) özne yüklem Yüklem şahıs zamirini alarak, yalnız başına da bir cümle oluşturabilir. Yukarıdaki örnekteki birinci tekil şahıs zamirini kaldırdığımızda, çûm (gittim) yalnız başına bir cümle oluşturabilir. Kürtçe basit cümlelerde özne başa, yüklem sona geliyor. Geçişli ve geçişsiz cümlelerin kuruluşu farklıdır. Kısacası cümlenin yapısına göre, öğelerin yeri de değişebilir. Cümlenin öğeleri şu biçimlerde dizilir: 1) Özne+tümleç+yüklem Tu li serê çiyayê Sîpanê dijî. Özne Tümleç Yüklem 2) Özne+nesne+tümleç+yüklem Şivên nanê xwe dereng xwar. Özne nesne tümleç yüklem 3) Özne+tümleç+yüklem+tümleç Hûn dê tu caran neçin Geverê. ALINTI
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
Kapılar dar geçilmez oldu yar Ağır ağır vuruldu bahar Dökülen, yaprak değil insanlar Gelen, zehirli zamanlar Ah yar Ağla gönül Kendinle baş başa ağla gönül Bir sende değil dumanlı ömür Yaranı ateşle dağla gönül Yalnızlık yaramış adama Yarasın adama Ağla gönül Yıldızlara tutun ağla gönül Böyle durmaz dünya yollar bulunur Yaranı ateşle dağla gönül Yalnızlık yaramış adama Yarasın adama Ağla gönül Bu aralar en çok dinlediğim şarkılardan birinin sözü...(Efkan Şeşen...Dar kapılar)...çayın yanında iyi gider!
-
KÜRTLER= KURMACİLER VE ZAZALAR
Fahri Pamukçu (Gramerê Zazaki) Zazaca - büyük İrani diller grubundan bir dil. Yukarı Mezopotamya merkezli, Horasan-Mutki-Diyarbakır-Siverek-Gerger-Zara-Bayburt çemberi içinde yoğunlaşmış yerleşik bir halk olan Zazaların konuştukları dil. Aslında Dımıli (ya da Dumıli) olan bu halka zaza yakıştırmasının, dillerinde yoğun olarak kullandıkları /z/ sesinden ötürü komşu halklar tarafından (!) yapıldığı ileri sürülür. Bunun gerçekliği tartışmalıdır. Zaza olaral bilinmelerinin yanı sıra Zazalar kendilerini çoğunlukla Dımıli olarak tanımlarlar. (Bu tanımlama Dersim'de 'Kırmanc', Piran'da ise 'Kırd' biçimindedir.) Dımıli hem bir halk hem de onun konuştuğu dili ifade eder. Dımıliler'in anayurtlarının Dêlam ya da Deylam / Daylam olduğu inancı oldukça yüksektir. Dımıli adı da yine büyük bir olasılıkla Dêlami sözcüğüne yapılan bir göndermedir. Dêlam, Hazar Denizinin güney kesimlerinde Dımliye benzer bir dilin konuşulduğu dağlık bir bölgedir. Büyük bir olasılıkla buradan batıya yönelen bir göçle Kuzey Mezopotamya'nın çeşitli yerleşim bölgelerinde bugünkü Dımılileri oluşturmuşlardır. Bu göçten geride kalanlar ise Hewramiler, Goranlar ve alt dil gruplarını oluşturan diğer topluluklardır. ('Les dialects D'awroman et de Pawa, Kopenhag, 1921, s.3-6) adlı eserinde age Meyer Benedictsen, Hewreman bölgesinde yaptığı gezi ve incelemelere dayanarak Zazaki ve Hewremaninin fonetik, morfolajik ve gramer yapısı bakımından yakın iki dil olduğunu belirtir. Günümüzde yükselen ulusal bilince bağlı olarak diller arasında sağlanan yakınlaşma bunun doğru olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda Gorani ile Zazakiyi aynı dil kökenine bağlamak mantıklı görünüyor. Bugünkü Zaza coğrafyasında bilinen en eski yerleşik halk Hurrilerdir. Hurriler Zazalar'ın anavatanı olan Yukarı Mezopotamya'ya başka yerlerden gelmişlerdir. Hurriler'in ilk çıkış yerlerinin neresi olduğuna ilişkin çok farklı görüşler vardır: Ancak bu görüşlerin tümü bir araya getirildiğinde, köken olarak İrani bir kavim olan Hurrilerin anavatanının Kafkaslar, Aral Gölünün batısı, Deylam ile ağrı arasında bir yer olduğu gerçeklik kazanmaktadır. Akadlar2ın dağılma sürecine denk düşen İ.Ö III bin yılın sonlarına doğru Yukarı Mezopotamya'ya akan Hurriler; Gaskalar, Arzalılar, Hattiler ve Akadlar gibi çevre halklarının sınırlarını zorlayarak burayı kendilerine yuet edinmişlerdir. Uzun bir tarihi süreçte, Hitit, Mitunni, Akad, Asur ve Babil halklarına komşuluk etmiş, zaman zaman onların egemenlikleri altına girmiş olan Hurriler, önce Katmukhi (Adıyaman ve çevresi), daha sonra da Meliddu (Eski Malatya) kent devletinin İ.Ö 713 yılında yıkılmasıyla tarihin politik sahnesinden çekilmişlerdir. Hurriler bu tarihten sonra Yukarı Mezopotamya bölgesinde kurulan devletler içinde kendi dillerini, mitolojilerini,gelenke ve göreneklerini sürdürdüler. Hurriler'in yazılı bir kültüre ulaşmamış oldukları söylendiğinden bunların dini, dili, kültürü, mitolojisi, gelenek ve görenekleriyle ilgili önemli ipuçları daha çok Hitit, Mitanni, Akkad ve Babil gibi komşu uygarlıkların tarihi içinde ortaya çıkmıştır. Zaza anavatanı Yukarı Mezopotamya'ya yerleşmiş diğer bir halk da, ata çok iyi b,nmeleriyle tanınan, kültür ve sanatta ilerlemiş savaşçı bir topluluk olan İskitlerdir. İskitler Hint-Avrupa kökenli bir halk olup İ.Ö III. ve II. Bin yılları arasında Aral Gölü çevresinde yaşamışlar, İ.Ö.III. bin yılın sonlarında da oradan ayrılarak Güney Rusya steplerine ve Kafkaslara yerleşmişlerdir. Bu coğrafya, günümüzde Osetya2nın bulunduğu bölgedir. Osetler de zaten köken olarak İskitler'den gelmektedirler. Daha sonra, yurtlarını genişleterek Yukarı Mezopotamya'ya geçen İskitler, giderek devletlerini Yehudaya kadar genişletmişlerdir.. Zazaki, kimilerine göre kürtçe'nin başlıca dört lehçesinden biri; (Kurmanci,Zazaki, Sorani, Gorani) kimine göre de büyük İrani dil grubu içinde ayrı bir dildir. Ancak durum ne olursa olsun, Zazakiyi bir dil olarak ele almak, incelemek, geliştirmek ve onunla ilgili bilinmezleri bilimsel olarak bulup ortaya çıkarmak gerekmektedir. Zazaki'nin de içinde yer alığı dil gruplamalarıyla ilgili görüşlerin en azından bir kısmını şöyle sıralamkta yarar vardır. Kürtçe'de lehçe ayrımı üzerine bilinen en eski kaynak Şerefxan'ın yazdığı 'Şerefname' dir. Buna göre, Kürt toplulukları ve bunların dilleri şöyle sıralanır; "Kurmanc, Kelhor, Lor, ve Gor". Şerefnamede Zazalardan ve Zaza dilinden hiç bahsedilmez. Oskar Mann, Kürt dili üzerinde yaptığı araştırmalarında, Kürtçeyi "Batı, Doğu ve Güney Kürtçesi" diye ayırır, ve Zazakiyi Gorani'nin bir lehçesi olarak ele alır. 1961 yılında dil derneğinde yayınlanan "Kürt Dilinin Kökeni" adlı makalesinde, Dr Mac Kenzie, Kürtçeyi "Yukarı Kurmanci ve Aşağı Kurmanci" olarak ikiye ayırmış, Goraniyi bağımsız bir dil olarak kabul etmiştir."the Dialect of Awroman (hewremani-Luhan)" adlı çalışmasında ise onu Eski Farsça'nın bir kolu olarak ayrı ele almıştır. E.B. Soane, "Grammar of Kurmandji or kurdish Language, 1913" adlı çalışmasında kürtçenin temel lehçelerini, "Yukarı ve Aşağı Kurmanci" olarak ele almış, Lori, Hewremani, Zazaki ve Gorani'yi onlardan ayırmıştır. Yine, Dr. Tevfiq wehbi de Soane ile aynı görüştedir. Aslen Kürt olmakla birlikte kendisi bir Türkçü olan sosyolog Ziya Gökalp, "Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Komal Yayınları,1975 ve Sosyal Yayınlar 1992" adlı incelemesinde Kürtleri "kurmanc, Zaza, Soran, Goran ve Lur" olarak ayırırken Zazaki ile Gorancanın birbirine yakın iki dil olduğunu yazar. Aleaddin Seccadi, "Destûr û ferhengi Zımani Kurdi, Erebi Wû Farsi" adlı çalışmasında, kürtçeyi iki temel lehçeye ayırır; "Bahdinani (Botan) lehçesi ve Soran (Mukri) lehçesi". Dr.Kemal Fuad, Kürtçe'nin temel lehçelerini şöyle sıralar; "Batı, doğu ve Güney Kürtçeleri ile Goran-Zaza Kürtçeleri". "Zımani Kurdi, Dabestbûni Coğrafyayiy Diyalektakaniy" adlı eserinde Fuad Hemmê Xurşid Kürtçeyi; "Kuzey Kurmanci, orta kurmanci, orta kurmanci, Güney Kurmanci ve Gorani" olarak sınıflandırır, Zazakiyi Gorani içinde bir alt diyalekt olarak ele alır. "Zari, Zımani Kurdi le Terazuyi Berawid da" adlı çalışmasında Mehmed Emin Hewremani, Kürtçeyi "Yukarı Kurmanci (Bahdini), Orta Kurmanci (Sorani) ve Aşağı Kurmanci (Gorani)" olarak ele alır, ve Zazaki, Hewremani, Lori, ve Bacelaniyi Gorani içinde inceler. Dilbilimci-yazar Malmisanıj, Kürtçeyi, Zazaki Kurmanci, Sorani, Gorani(Hewrami) ve Güney Kürdistan'da konuşulan diğer lehçeler olmak üzere beş ana lehçeye ayırır; Ayrıca, malmisanıj Zazaki ile Goraninin birbirine yakın iki lehçe olduğunu belirtir. Daha çok Zaza dili üzerindeki çalışmalarıyla bilinen araştırmacı, dilbilimci-yazar Ebubekir Pamukçu, Zazakiyi Kurmanci'den ayrı ele almış ve Zazaki ile Goran-Hewrami benzerliğine dikkat çekmiştir. Ebubekir Pamukçu sadece Zazaki'nin dilbilimsel açılımları üzerine değil, onun tarihsel kökenleri üzerine de çalışmıştır. O, bu konu üzerindeki incelemelerini Stokholm'da önce Ayre dergisinde, ardından da Haziran 1992 de aramızdan ayrılıncaya kadar Piya adı altında çıkardığı dergide tartışmaya açmıştır. Araştırmacı-yazar Minorsky, Kürtler arasında bu kavimden olmayan bir İrani unsurun (Goran-Zaza grubu) varlığından sözeder. Ermeni araştırmacı Garo Sasuni, "Kürt Ulusal Hareketleri ve Ermeni-Kürt İlişkileri" adlı kitabında, Kürtler ve Zazalar'ın büyük İran kökeninden gelmiş olmalarına rağmen, kendilerini Kürt diye bilen Zazalar'ın aslında çok eski devirlerde başka kavim olduklarını belirtir. Yine günümüzde, Zazaların dili ve kültürü üzerine çalışan pek çok araştırmacı, yazar ve dilbilimci Zazaki'nin ayrı oluşu ile birlikteliği üzerinde çok tartışmaktadırlar. Doğrusu, bu konu üzerinde bunca fırtına koparmak gereksizdir. Üstelik, öyle görünüyor ki, bu bilim ve teknoloji çağında böyle bir tartışma o kadar anlamlı da değil. "Zazaki ayrı bir dildir ve Zazalar kendi başına bir millettir." Denilince bu dünyanın sonu olmaz. Yeter ki insan aklın gözüyle bakabilsin ve iyilikle düşünebilsin... Sonuç olarak bu halklar tarih boyunca birlikte gelmişler, aynı coğrafyada yaşamışlar, mücadeleleri birbirine denk düşmüş ve aynı sıkıntıları ve sevinçleri yaşamışlar; kısacası, bunların arasında gerçek bir kardeşlik bağı oluşmuştur. Asıl yapılması gereken, her dilin özgürlük zemininde kendi içinde değerlendirilip geliştirilmesidir. Özgür olmamak bir başkasının egemenliği altında olmayı ifade eder ki bu "asimilasyon" demektir. Gerçek şu ki, Zazaki de büyük bir halkın dilidir, ve her dil gibi saygıyı, araştırılmayı ve üzerine çalışma yapılmayı hak etmektedir.
-
Baharrr
Canım bu aralar gerçekten çok yoğunum,okul,iş falan derken nette pek giremiyorum...Ama bak Perşembe günü dedim ki;yarın cuma, c tesi nasıl olsa iş yok;gece takılırım....demeye kalmadan arkadaşlarım evi bastı! Cumartesi saaat 15,00 sıraları uğradım;yine geleceğim dedim...Diyarbakırda son günlerin hatırına gezdik arkadaşlarla...gece ancak evin yolunu buldum,derken maç,kitap...sabahladım! Her neyse ve nedense(Reha Muhtar gibi oldu) buradayım...nasılsın baharım!
-
Baharrr
Bakın şu güzellere,neler yapmışlar neler...Pazar işte böyle karşılanır... Baharrr o güzel yürek senin ki güzel görüyor... Kader dahil yaşama dair tüm güzellikleri tüm samimiyetimizle sorguladığımız sürece...buradayız deriz evrene...inanç biraz da özeldir...istediğin gibi inanmaya devam et...seni sen yapan inandıkların... Deniz kızımız bugün çoooooooooook iyi,kahvaltıda yardım edermiş de Angel için gece....o uyuyo...Sercan çalışıyor...Jön yok,Yayamazım yok...en sevdiğim şarkıyı bir daha başa alayım ya selamlar...
-
AZ SONRA...........
evet tam foruma giriş yapmışken,acıktığımı farkettim...TV karşısında güzel bir yemek yedikten sonra tekrar buradayım!
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
Rica ederim denizin kızı yalnız senin neyin var bu aralar...?
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
Red Kit'eee
-
nyx-fallen angel
Bayyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy!Oldu mu ANGELİM....heheh ben geldim,yoksun...nese ben yatem
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
Kıyamam ben deniz kızımıza,hasta mı olmuş?Çok geçmiş olsun...Bak sana çorba yaptım
-
Dipnot
VATAN HAİNİ "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla : Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Nazım Hikmet ''vatan haini'' diyenlere işte böyle ''ben vatan hainiyim'' diyor...Vatan haini olmak için bir satır insan yazmak;ikinci satırı emeğe boyamak gerekliydi galiba. Nazım Hikmet,en çok sevdiğim şairlerden biri...sıcacık olan mısraları;bana ''bugün değil yarınsın'' sen dedirtiyor her daim.Önce sırtlanırsın umutları,sonra düşersin yollara ve mutluluk... Sevgili Dipnot;benim mutluluk rüyam işte bu!Alınterim,sevdiklerim...üşüyen beden olsun,ruhum değil...Bugünlerde daha bir mutluyum...bu forumda tanıdığım en cesur,en güzel,en birikimli biri...yani sevgili Dipnot! Bunu sana borçluyum...Ve sana mutluluğun en güzelini diliyorum...''Sen daha mutluluğun resmini çizemedin mi Abidin?'' diye fısıldarken gülen bir göz...bana düşen ''ben mutluluğun resmini umudun rengine boyadım'' ve çekildim limanlarıma diye haykırmak... Umudun rengi olan Sevgili Dipnot, selamlar,sevgiler ve saygılar...en güzelinden,en içteninden... ''.............. Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin .......''* *Atilla İlhan.
-
Baharrr
Sevgili Baharr,seninle kader konusunda çatışmış olsak da;gördüğüm kadarıyla sıcacık bir insansın...yaf kaderi geçtim;kader benim yaşadıklarımın özeti de....bahar neden sürekli hüzünlü bakıyorsun? Ben baharı çok severim;sonbahar benim için dolu dolu yaşanan tüm sevgilerin vedası gibi gelir;ilkbahar mı...?Onunla yeniden doğarım;onunla hersabah yeniden ''iyi ki yaşıyorum'' derim...işte böyledir baharlar!Sevgiler....
-
ASKER ESKİYİ İSTİYOR/ASKER ETKİSİZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
''Asker niye etkisizleştirilmek istenir. Bunun iki nedeni olabilir. Bir askerden nefret ediliyordur (niye) İki bu ülkeden nefret ediliyordur (niye) üç askerin siyaset üzerindeki etkisinden nefret ediyorlardır, dört: kuyruk acısı...'' Sayın bekir,asker niye etkisizleştirilmek istenir,demiş ve 4 seçenek ile ''bunlardan dolayı demiş'' Askerden neden nefret edilir ki;kimbilir belki de diğer seçeneklerde aramak gerek. Bu ülkeden nefret etmek,bu ülkenin birliğinden rahatsız olmak,kendi askeri anlayışımızı bir tarafa bırakırsak;askerden de nefret etmeyi gerektirir.Tabi ya bir ülkenin askeri kuvveti,onun olmazsa olmazıdır. bakın birinci seçeneğimizin aranabileceği bir diğer seçenek;askerden nefret edersiniz,çünkü bu ülkeyi sevmezsiniz. gelelim 3. seçeneğe...Özellikle altını çizdim;nitekim ben siyaset ile uğraşan bir askeri değil;işiyle uğraşan bir askeri görmek isterim.Askerin işi güvenliktir;siyaset yapmak değil. Peki;askeri darbe sonuçlarının tartışıldığı bir ülkede askerin görev ve sorumluluklarını ''askeri olan''ile açıklamak ne kadar doğru?Nokta dergisinde yayımlanan darbe gülükleri bize o duruşu net gösermedi mi? Bunu da belirteyim;PKK ya katılımlar nasıl engellenir şeklinde başlayan sorular;Askerin sorması gereken sorulardır;siyasi değil.PKK sadece askerin sorunu değil;askerin de içinde olduğu;birbirinden bağımsız olmayan sorunların sonucudur... Bu arada bazı arkadaşlarımız,gözaltı,işkence,askerin yetkileri...konusuna değinmişler.Maalesef ülkemiz;gözaltında ki işkencelere,alanlarda ki güvenliğin öfkesine,polisilerin keyfi davranışlarına alışkın. Bu herşeyden önce bir zihniyet meselesidir; zihniyet değişmeli...
-
ŞEHİTLERİMİZİN ARKASINDAN SORULAR...
Bir ülkede Demokrasinin,cumhuriyetin korunması yada kollanması o ülkenin sadece ordusuna kadar kalmış ise biz bu savaşı çoktan kaybetmişiz dostum. diyen ''gugukcuk'', Hırsızın hiç mi suçu yok?Hırsızlığa imkan sağlayan ortamı sorumluluğumuz dahilinde gerekeni yaparak hırsız için hırsızlık yapılamaz bir duruma getiremiyorsak en başta ona bu imkanı vererek suçlu biz oluyoruz.Sürekli hırsızı suçlayarak üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüp gaflet hissiyetına kapılıp sürekli hırsızlığa maruz kalmak bize kaybettirip hırsıza kazandırmaktadır. diyen ''Fuzuli'', ve Dediğim gibi oradaki köylerdeki Kürtler, vatanını, köyünü, toprağını koruyan, şehitler vermiş Türk vatandaşlarıdır. Arada işbirlikçi çıkmıyor mu? Elbette, olabilir. Ama, birkaç kişi için de böyle vatansever bir köyü boşaltmak insafsizlik olur, çünkü boşaltıldıktan sonra devlet bu insanlara maalesef sahip çıkmamaktadır diyen ''Doğrucudavut''.... oldukça net cümleler...