-
İçerik Sayısı
550 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
KiRaZ tarafından postalanan herşey
-
Şiir Defterimden Seçmeler
KiRaZ şurada cevap verdi: KiRaZ başlık Kitap, Kitaplar, Edebiyat, Öykü ve Şiirler
Kışındır şimdi bu kışa girişin bir hüznü müdür, o mudur acaba bu iri iri sevmekler, denizi o eski mühür, o mudur acaba mavi isterse mavi kalsın ister ölümle değişsin kendini ellerim bu hüzünde her şeye karşı kırgın, kaba saba çocuklar vardı çarşıya indiğimde hemen hemen günsonu ellerini verdin tuttum, tamam ağzını da ver bir daha durup durup yüceltiyorsun şu korkak şafağımı incelmiş bir mor olarak çıkıyorum böylece her sabaha şimdi bu hüzün nedir sanki, kara kazağım sırtımda işte bir duman, bizi tüten, işte bir duman ki kapkara kışa nasıl başlanır bahçelerde, çiçekler nasıl başlarsa bir balıkçı denizin dibine öyle başlar her defa şimdi bu kışa girişin hüznü müdür, o mudur benim her duygum biraz hüzün gibidir. Mesela Turgut Uyar -
Bugün hiçbir şey yapmamaya çok kararlıyım
-
Nescafe malum onsuz yapamıyor evde bazıları
-
The Rolling Stones - Wild Horses oooh oohh
-
İlk dövmeniz neydi? vücudunuzun hangi bölümüne yaptırdınız? Neden?
-
Cilt bakımı için ev yapımı formüller
KiRaZ şurada cevap verdi: Radya başlık Moda, Güzellik ve Kişisel Bakım
Her Cilt Tipi İçin Peeling 1 çorba kaşığı türk kahvesi (telve de olabilir pişirilmemiş de olabilir hatta bayat kahvelerde kullanılabilir) 1 çorba kaşığı sızma zeytin yağı Karıştırarak yumuşak bir kıvama getirip cilde uyguluyorsunuz.. Kafein ciltteki kan dolaşımını hızlandırıp zeytin yağıda cildi besliyor.. Normal ciltler 10 günde bir Yağlı ciltler haftada bir Hassas ciltler 15 günde bir olmak üzere cildinize uygulayabilirsiniz... -
Şiir Defterimden Seçmeler
KiRaZ şurada cevap verdi: KiRaZ başlık Kitap, Kitaplar, Edebiyat, Öykü ve Şiirler
Soluk Soluğa -1 Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı Ama atıldı yine de serüvenlere Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı. Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı - ki onlar daima birer yalnızdılar Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup Gitmişti o kentten anımsamıyor artık Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala Sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği Gizlice buluşmaya gelen ve ölürcesine Korkular geçiren o kız nerededir şimdi Sensiz olursam yaşayamam diyen O liseli kız hangi kentte kaldı Ve o sarışın O afeti devran bekler mi hala Atlas yataklara sererek yaşamanın anlamını Üşüten bir acıydı belki her ayrılık Her yolculuk yangınların başladığı yereydi Ama vakti olmadı hesabını tutmaya Aşkların, ayrılıkların ve acıların İstese de kalamazdı vakti gelince Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda Yürek burkulması ve hüzün ve keder Aralıksız doldururdu acıların bohçasını Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği İçinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi Ay bile soğuktur o zaman Bir buz parçasıdır Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler Biraz da serüvendi yaşamak Belki yatkındı büyük yolculuklara Ki serüvenler daima büyük aşklar Ve büyük yolculuklarla başlar Anıları aşkları ve bir kenti Bırakıp gidebilirdi apansız Apansız başlardı yolculuklar Hangi saatinde olursa günün Ve hep kar yağardı nedense Durmadan kar yağardı yol boyunca Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün Kent görünmez olunca arkada Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun Ne zaman yollara düşse biterdi acılar Gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından Kavaklarsa oynak bir çingene kızı Her kıpırdanışında açılıverir uzun ince bacakları Mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta Güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz Ölümdür biraz hep aynı yatakta Aynı kadınla sevişerek sabaha varmak Kitapları hep aynı raflara sıralamak Aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz Soluk soluğa yaşamalı insan Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli Ve cehenneme dönse de bir ömür Mutlaka bir şeyler değişmeli her/gün Ey o büyük yolculukların ürperten heyecanı Okyanus dalgalarının sesleriyle dol bu ömre Ölüme ve aşka durmadan kement atan Serüvenlerle geçsin yaşamak Buz tutmuş bir dünya ortasında Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla Önünde dağlar, uçurumlar Sarsılan gök, yarılan toprak Çelik uğultularla burgaçlanırken Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu Ve her nasılsa keklik sekişli Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa Ne kalmışsa bir önceki serüvenden Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde Pervasız bir acemi, bir çılgın Soyu tükenen bir bilgeydi belki de... O yalnız kaybetmesini öğrendi ömründe Avucundan dökülen kum taneleriydi her şey Ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı Ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında Ölüm fermanları çıkartılan biriydi belki Sevince deli gibi severdi Pervasız severdi sevince Dövüşmek ancak ona yakışırdı Ona yakışırdı aşklar ve yolculuklar Yoktu bağlandığı herhangi bir şey Bulutlar gibi çekilip giderdi seslerin arasından Ne bilir ömrün değerini bir çılgın Yalnızca kendini yaşamayı nereden bilebilir Ve başarısız eylemler çağında o Kaçabilir mi binlerce kez ölmekten Yerleşik yargıları olmadı hiç Kurmadı güzel gelecek düşleri Nerede bir yangın, nerede tehlike O mutlaka oradaydı birdenbire Dinsizdi, özgür sayılırdı belki Ama bağlanmazdı özgürlüğe de Hiçbir yerde yeterinden çok kalmadı Beklemedi anılar sarnıcının dolmasını Şikayetsiz yaşadı yaşadığı her günü Yoktu yüreğinde pişmanlıkların izi Ayrıntıların izi kalmamış artık Üst üste yaşanmakta ayrılıklar Ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir Dağların, denizlerin üzerinden Geride kalan ne varsa soluktur şimdi Titreyen kandiller gibi sönmek üzeredir O eski konaklar gibidir anılar Gül bahçeleri, sessiz koru ve orman Belki sağanak boşanır apansız Yüzyıllık bir yağmur başlar Ve sinsi bir hastalığa dönmeden alışkanlıklar Yok olup gider her şey, belki kül olur Hırçın bir okyanustur yürek Dar gelir ufuk ve mutluluklar çevreni Anılarsa birer çıban izidir Yaşanmaz onların ölgün gölgesinde Durgun bir su gibi aktı mı yaşamak Ve zaman uysal bir kısrak gibi dinginleşti mi Anısız kalınmıyor artık ne yapılsa Kuşatıyor yolları, aşkı ve ömrü Bekleyişleri kemiren çakal sesleri Oysa bütün köprüler yakılmalı ayrılık vakti Ve herhangi bir şeyle eşit olmaksızın Yollara düşülmeli habersiz ve sessiz Çürük bir diş gibi kanırtıp kentleri Dünyanın ağzını kanlar içinde bırakmalı Bir ömrün olgunlaştıramayacağı acemilikler toplamı ve bir çılgın boyun eğmedi kendine bile seçme zorunda kalmadı yaşamayı nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana bağlanmadı kendine de ömür boyu dağlara tırmana atlar gibi soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı bir şahin gibi bulutlara kurdu dumanlı sevdaların yörük çadırını sıradan bir gezgin değildi hiç dövüşür gibi yaşadı yolculukları belki korkusuz sayılmazdı büsbütün korkardı korkulara düşmekten zaman zaman ve bütün gemileri yakıp yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri umutlardansa nefret etti daima hep yanıldı ve yenilgilere uğradı ama atıldı yine de serüvenlere pervasız bir acemi soyu tükenen bir bilgeydi belki de Ama bir şey vardı yine de Başarısız ihtilallerden kendine kalan -Ahmet Telli -
Eyvah Kardeşim Papağan Oldu ! =D
KiRaZ şurada yorum gönderdi KiRaZ'nın blog başlığı içinde KiRaZ's Blog
Bu aralar pek içimden gelmiyor denedim yazamadım bir türlü -
Batman: Kara Şövalye Yükseliyor - The Dark Knight Rises 2012
KiRaZ şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
Christopher Nolan yapmış bize de izlemek düşer tek kelimeyle ba-yıl-dım ! Üçleme içinde en sevdiğim film fakat karakter olarak Joker'i Bane'e değişmem. İyi seyirler- 4 cevap
-
- Batman
- Kara Şövalye Yükseliyor
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Güzel bir film bence izlenilmeli
-
Şiir Defterimden Seçmeler
KiRaZ şurada cevap verdi: KiRaZ başlık Kitap, Kitaplar, Edebiyat, Öykü ve Şiirler
Biriken bütün rüzgarlar işte orada, o deniz kasabasında o çok köpekli, çok rüzgarlı yerde patladı. İkimizi aynı gökyüzüne baktıran, neydi o, ışık söndü. Sustum. Sustum. Sustum. Sustum. Bütün aşkların sonunda yaptığım gibi, konuşmak hiçbir şeyi, hiçbir şeye ulaştırmıyordu. Biliyordum. Birhan Keskin- 5 cevap
-
- 1
-
-
İnanılmaz Örümcek Adam - The Amazıng Spider-Man - Muhteşem Örümcek Adam (2012)
KiRaZ şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
Çok fazla bir şey bekleyerek gidilmemeli zaten insanın garibine gidiyor öncelikle orijinal cast olmadığı için..Gözlerim James Franco aradı.. Değişik bir uyarlama farklılıklar var izlenmek için izlenebilir "evet izledim" demek için.Fakat görsel anlamda güzeldi ama hala 3D olayına alışamadım karanlık geliyor bana.- 1 cevap
-
- İnanılmaz Örümcek Adam
- The Amazıng Spider-Man
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Aziz Nesin' adıyla tanınan Mehmet Nusret, 20 Aralık 1915’de Giresun’da dünyaya geldi. 1925'te İstanbul Süleymaniye'deki Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin (sonradan ismi İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirildi) 3. sınıfına devam etti. Darüşşafaka Lisesi'nde 2 yıl okuyan Nesin, 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun oldu ve 1937'de Ankara Harp Okulu'nu asteğmen olarak bitirdi. Aynı anda Güzel sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne de devam eden Nesin, 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Asteğmen olarak orduya katılan Nesin, İkinci Dünya Savaşı sırasında Trakya’daki çadırlı ordugahta 2 yıl görev aldıktan sonra, 1942'de atandığı Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'nda bir bomba kazasında yaralandı. 1944'de Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katılan Nesin, o yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla görevlendirildi ve üsteğmen rütbesinde iken görev ve yetkisini kötüye kullandığına dair bir suçlamayla askerlikten uzaklaştırıldı. Gazeteciliğe başlayan Aziz Nesin, 1945’de Sedat Simavi’nin çıkardığı Yedigün Dergisi’nde redaktörlük ve yazarlık yapmaya başladı. Profesyonel olarak oyun yazarlığı yapan Nesin, Karagöz gazetesinde çalıştıktan sonra Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. (Tan Gazetesi bir grup üniversiteli genç tarafından 1946’da yakıldı.) Cumartesi adında haftalık bir magazin dergisi çıkarmaya başladı fakat derginin 8 sayı sonra sona ermesinin ardından, Vatan gazetesinde çalışmaya başladı ve ilk bağımsız yapıtı olan ‘Parti Kurmak Parti Vurmak’ adlı 16 sayfalık bir broşürü yayınladı. Yine 1946’da Sabahattin Ali ile 'Markopaşa' isimli ses getiren bir mizah gazetesi çıkarmaya başladı. Dergi, dönemin politikacılarına yaptıkları eleştiriler sonucu kapatılmalarla ve birçok davayla karşılaşmasına rağmen yüksek satış rakamlarına ulaştı fakat Aziz Nesin, Nereye Gidiyoruz? başlıklı yazısı nedeniyle 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve 3 ay 10 gün Bursa Emniyet-i Umumiye Nezareti altında bulundurulma cezası aldı. (Bu yazısı henüz dergide yayınlanmamıştı.) Nesin, 1948’de taşlama türündeki Azizname isimli ikinci kitabını yayımladı. Bu kitabı yüzünden 4 ay boyunca tutuklu olarak yargılanan Nesin, bu davada ceza almadı fakat 1949 yılında Mısır Kralı Faruk, İngiltere Prensesi Elizabeth ve İran Şahı Rıza Pehlevi’nin bir olarak Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na aşağılandıkları gerekçesiyle resmen başvurmaları üzerine açılan dava sonucu 6 ay hapis cezası aldı. 1952’de Levent’te Oluş Kitabevi’ni açtı ve 1953'de ise bir ortakla Beyoğlu’nda ‘Paradi Fotoğraf Stüdyosu’nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başlayan Nesin, 1955'de İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkanlarının yakılıp yıkıldığı 6-7 Eylül Faciası nedeniyle, suçlu olduğu iddia edilerek Sıkı Yönetimce tutuklandı. Röportaj ve fıkra ve gülmece öyküleri, Dolmuş (1955), Yeni Gazete (1957), Akşam (1958), Tanin (1960), Günaydın (1969), Aydınlık (1993) gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan Nesin, Çağdaş Türk edebiyatının tanınana bir ismi haline geldi. 1956'da Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu ve 1958’de ‘Dolmuş-Karikatür’ dergisi ile birleşti (Yayıncılığa, yayın evinin şubat 1963’de yanmasına kadar tek başına devam etti). 1962'de ‘Zübük’ adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı ve dergi 42 sayı ürettikten sonra kapandı. Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazmaya devam eden Nesin, 1956’da Bordighera, İtalya’da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması’nda ‘Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle ‘Altın Palmiye’ ödülü kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü ‘Fil Hamdi’ adlı öyküsüyle 2. kez kazanan Nesin, 1960’da ilk ödülünü devlet hazinesine bağışladı. 1965’de pasaport alma hakkını elde eden Nesin, davet edildiği Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na katıldı ve altı ay içerisinde Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan’ı ziyaret etti. 1966 yılında ‘Vatani Vazife’ adlı öyküsüyle Bulgaristan'da yapılan Uluslararası Gülmece Yarışması’nda 1.lik ödülü olan Altın Kirpi'yi kazanan Nesin, 1968'de Üç Karagöz isimli oyunuyla Milliyet Gazetesi'nin açtığı ‘Karagöz Oyunu Yarışması’nda 1. oldu. Nesin, 1969’da ‘İnsanlar Uyanıyor’ isimli öyküsüyle Moskova'da yapılan Uluslararası Gülmece Yarışması’nda Krokodil birincilik ödülünü, 1970’de Çiçu adlı oyunuyla ise Türk Dil Kurumu Oyun Ödülü’nü kazandı. 1972’de yoksul ve kimsesiz çocukların bakım ve eğitimlerinin karşılanması amacıyla Nesin Vakfı’nı kuran Aziz Nesin, tüm kitaplarının gelirlerini buraya yatırdı. Vakıf, 1976-1980 boyunca her yıl, o yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu ‘Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı yayınladı. Aziz Nesin, 1974’de Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin verdiği Lotus ödülünü kazandı ve ödülünü Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan bir törenle aldı. 1976’da Gabrovo, Bulgaristan'da düzenlenen ‘Gülmece Kitabı Uluslararası Yarışması’nda 1. oldu ve Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, 1978'de Madaralı Roman Ödülü’nü ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ adlı romanıyla kazandı. 1982'de Vietnam'da yapılan Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısına katılan Nesin, buradan dönerken kalp hastalığı nedeniyle Moskova’da hastaneye kaldırıldı ve ‘Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi’nde bir ay boyunca tedavi gördü. 1983'de Amerika Birleşik Devletleri'nde İndiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan fakat pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamayan Nesin, 70. doğum gününü Şan Sinema Salonu'nda kutladı. 1985’te TÜYAP'ın düzenlediği ‘Halkın Seçtiği Yılın Yazarı’ ödülünü kazandı ve aynı yıl İngitere'de Pen Kulüp Onur Üyeliği’ne seçildi. 1989'da ‘Demokrasi Kurultayı’nın toplanmasında etkin görev alan ve oluşturulan ‘Demokrasi İzleme Komitesi’nin iki başkanından biri olan Nesin, yine 1989’da Sovyet Çocuk Fonu tarafından ilk kez verilen ‘Tolstoy Altın Madalyası’na değer görüldü. 75. yaşını 19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda kutladı. 2 Temmuz 1993'de Sivas’da düzenlenen Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılan Aziz Nesin, o sırada gerçekleşen ve 37 aydının yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ olarak kurtuldu. Aziz Nesin, imza günü ve söyleşi için gittiği Çeşme, Alaçatı’da 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle vefat etti. 6 Temmuz’da Çeşme Cumhuriyet Savcısı’nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne getirilen Nesin, 7 Temmuz günü, vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmadan ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü. Yaşıyorum Demek Çok merak ediyorum kendimi Başıma birşey mi geldi Öldüm mü kaldım mı Hiçbir haber yok kendimden Bu sabah kapımı çaldım Kapıyı açan kendim Bir süre kendime baktım Bu güleç yüz bendim Oh ne güzel bir sabah Bugün de yaşıyorum demek Benden başka yok kimsem Beni merak edecek. Arkadaşım Badem Ağacı Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış... Açarsın çiçeklerini... Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz... Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koo desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiç bir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya. Aziz Nesin'i saygıyla anıyoruz...
-
Kimse bu filmi izledim ama beğenmedim diyemez,özellikle Edith Piaf'ı seven birisi.Oscar almayı bu kadar hakeden biri daha yoktur. Bunca zaman izlemek için neden bu kadar bekledim bilmiyorum.Herkes izlemeli..
-
Tek bildiğim şey hiçbir şey bilmediğimdir. deyip çekilmek istiyorum
- 122 cevap
-
- Bir insanın ufku
- Bir insanın bilinc
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
benim fikrim doğruysa senınki kesniinlıkle yanlış mı?!
KiRaZ şurada cevap verdi: benkim başlık Ego - Ben Felsefe
evet yanlış.. -
-
bu konuyu hiç açmayalım
-
Queen - Love of my life
-
çok sıkıldım
-
Annemi üzdüğümüze üzüldüm