Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

kaplan-200

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

kaplan-200 tarafından postalanan herşey

  1. Hem beyinleri çocuken yıkanıyor diyorsun hemde teyzen,baba annen vs gibi başı eşarplı olmasına karşı olmuyorsun nasıl çelişki bu?sizin teyzelerinizin,ninelerinizin çocukluktan beyinleri yıkanmamışmı oluyor?Eşarpla örtünün arasındaki farkı söylermisin?birde farklı gördüğünüz türbanı? Sizde Bahçeli gibi formülmü uyguluyorsunuz yoksa, çene altından bağlanırsa örtü olur,Yandan bağlanırsa türban olur. Formül:çene altı formülü... BAhçelinin bu formülüne çok gülmüştüm inanın bu güne kadar izlediğim en komik komedi filimlerinde bu kadar gülmemüştim....ya yine güldürdü beni bahçeli...Allahda onu güldürsün. ayrıca Siz öyle sanın! Sorun bakalım sizin annenızin ,teyzelerinizin örtündüğü eşarbı kabul ediyorlarmı diye ? İnsan olmanın gereği insanlar kendi fikirlerini çocuklarına empoze ederler,etmeye çalışırlar yani bu insanlığın gereğidir böyle olmalıdır. Bugün biz dini çocuğumuza empoze etmeye çalışırken, bir diğeri ise ateizmi empoze eder,bir diğeri başka birşeyi. bunun sebebi insan olmaktır,diğer canlılardan farkımız bu zaten !
  2. Bu konuyu daha öncede çok yazdık, bozuk plak gibi tekrarlamayalım ..bileceğimi biliyorum, soracağımada sordum sen merak etme...o bölgelerde ben yaşadım ben biliyorum. Siz o bölgeyi bilmeyenlere anlatın bu hikayeleri,onların kafasında belkiler oluşabilirsiniz.
  3. Atatürkçülük ve kominizm!
  4. önceli,kle kürtçe konuşmak hiç bir zaman yasak olmadı herkes kendi dilini istediği gibi konuşuyordu diyorum...resmi daireleri ve kamu alanlarındab bahs etmiyorum... bunda anlamayacak birşey yok.devlet evinize askermi dikti kürtçe konuşmayın diye,kürtçe konuşdunuz diye sizi hapsmi attılar ne bu! Ayrıca kürtler yapıyor diyerleri masum diye birşey demedim çoğunlukla yapan bunlardır bu insanlar doğunun ve kürtlerin adını lekeliyor diyorum..bunların savunulacak bir yanı yok diyorum. Şimdi size buradan iş yerleri isimi vermek istemiyorum tekirdağ ve çorluya gin ve kötü niyetli pansiyonları sorun,pavyonları sorun yada bu işi yapanları..elbette her millette vardır bu tür insanlar fakat benim anlatmak istediğim bu insanların o bölgenin halkına o gözle bakmalarına sebep oluyor.
  5. Sevgili hakan aytaç sizinde söylediğiniz dibi bunlar şehit(ŞEHİT) cenazeleridir elbette terör lanetlenecektir. lanetlenen Aşağılanan terördür KÜRTELR değil TERÖRDÜR bunu bu şekilde yazmanızdaki makksat kasıtlıdır çünkü o şehit cenazelerinde kürt kökenli şehitlerimizde var o törene gidenlerin içinde ne kadar kürt vatandaşımızın olduğunun farkındamısın? yoksa farkında olmak istemiyormusun...Şehidin kürdü-lazı çerkezi olmaz hangi şehit törenine şahit oldunuz ''ya bu kürt şehidi''yada ya bu laz şehidi biz bu törene katılmıyalım diye. Şehit olduğundandırki ''yallah bismillah allahu ekber ''sloganları atılıyor. Çünkü o insanlarımız O şehidin Allah-Vatan-millet -NAmus uğruna şehit olduğunu düşünüyor..o nednle ''Allah en büyüktür" manasına gelen ''allahu ekber ''demektedirler Allahınm yoluna gittiğine inandığındandır zaten şehit olması. MAdem sizinde şehidiniz 1 mayısta olduğu gibi birgün toplanıpta neden taksimde terörü lanetleyip şehitler için yürüyüş yapmadınız bunca zamandır. Bizde yedik ''faşistlerin propagada yapıyorlar'' diye gitmediğinize. Size göre sağ düşünceli kim varsa faşist oluyor... 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ülkücü, devrimci ayırımı yapmadı..Hepsini ezdi geçti!.. Size göre faşist ülkücülere göre şehit olan MUSTAFA PEHLİVANOĞLU 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idam cezasına mahkum edilmiştir. SELÇUK DURACIK 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür. HALİL ESENDAĞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür. FİKRİ ARIKAN 31 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 27 Mart günü, sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevi'nde kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asıldı. CEVDET KARAKAŞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 2 Haziran günü, sabahın erken saatlerinde Elazığ Kapalı Cezaevi'nde asılarak şehit edildi. DAHA NİCELERİ yanlız kendi idelojinizi anlatan kitpları okursanız yada gerçekleri görmeseniz bunlardan haberiniz olmaz elbet.buna ne kılıf uyduracaksınız görelim. Sizin gösterceğiniz tek propaganda aracınız ise Deniz gezmiş ve 2 arkadaşı.... yahu kardeşim bırakın bu propagandaları elbette öldürülen bizim insanımız bu haksız ölümleri bile kendi çıkarlarınıza alet ediyorsunuz. söylediğim gibi 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ülkücü, devrimci ayırımı yapmadı.. memurlar arsında en çok maaş alan polismiş sanırım sizin polis-Asker ve diğer memur maaşınlarundan haberiniz yok ayrıca polisin ve askerin yaptığı iş ile sıradan bir memurun yaptığı işi aynı görüyorsun.bu hükümet döneminde polisin maaşının yükseldiğinden haberin varmı? En önemlisi( tek)tedaş ve telekom (ptt)ta özelleşmeden önce bir işçinin ne kadar maaş aldığından haberin varmı? ''bana komunizmle yönetilen ülkelerdeki dikdatörlüklerin, ırkçılıkların, insanlık kıyımlarının tarihinden bahseder misiniz 'diyorsunuz elbette fazla uzatmadan bir örnek veryim tabi sizi tatmin ederse.. 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Mao'nun 1966-1976 yılları arasında Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kuran kursları kapatıldı ve bölgeye yerleştirilen Çinliler özellikle Müslümanları taciz etmek için domuz beslemeye başladılar. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri tamamen yasaklandı. Türk halkına uygulanan bir başka sindirme ve baskı yöntemi ise eğitim alanında kendini göstermektedir. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çince olarak yapılmaktadır. Öğrencilerin ise ancak %20'si Müslümandır. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine bina edilmiştir. 30 yıl içinde 4 defa alfabelerinin değiştirilmiş olması da yine bölgedeki Müslüman Türkler'e yapılan zalim uygulamanın bir parçasıdır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken Uygur alfabesini İslam Harfleri'nden 'Krilce'ye çevirmiştir. Çin hükümeti , Doğu Türkistan'da Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel omak için , "doğum kontrolu kanunu"nu acımasızca uygulamaktadır. Bu kanuna göre sehirlerde oturanların 2 köylerde oturanların 3 ten fazla cocuk sahibi olmaları yasaktır. Bu yasağa uymuyanlar çok ağır cezalara çarptırılmaktadır. Geniş kırsal kesimlerde yasağa uymuyan kadınlara; hiçbir tedbir alınmadan toplu kürtaj operasyonları yapılmaktadır. Hamile kadınların çocukları karınlarında çocukları zorla çıkarılarak öldürülmektedir. Kural dışı doğan çocuklara isim verilmemekte , vatandaşlık hakkı tanınmamaktadır. 1991 yılına Hoten vilayetinin Karakaş ilçesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan annelerin sayısı 18.765'tir. Bu rakam ilçede anne adaylarının %49'unu teşkil eder. Doğum yasağını tam kontrol edebilmek için 1992'de bu bölgeye 432 Çinli memur tayin edilmiştir Çin’in “Nükleer Araştırma Merkezi” ve “atom deneme alanı” Doğu Türkistan’ın Lob-Nor bölgsindedir. Ayrıca Çin’in “Nükleer Füze Üssü”nün de bu bölgede olduğunu Quick Dergisi 1988 yılında açıklamıştır. 1984’de yapılan nükleer denemede, gücü 150 klotonun altında olduğu sanılan bombanın richter ölçeğine göre 6.8 şiddetinde bir yer sarsıntısına yol açtığı Isveçli uzmanlarca ifade edilmiştir. Stockholm’daki yetkililer patlatılan bombanın, Hiroşima’ya atılan bombadan 6 veya 8 kat güçlü olduğu açıklamışlardır. 1984’deki patlamadan sonra, ülkenin güneyindeki tarihi kent Kaşgar’da yapılan bir araştırma da 5 bin kadar gencin hemen hemen aynı zamanlarda kör veya felç oldukları tesbit edilmiştir. Urümçi Radyosu’nun 1988 yılı içindeki bir yayınında, nükleer denemelerin etkisiyle sarılık vebasına, deri kanserine yakalanan 122 bin kişinin % 54’nün öldüğü resmen açıklanmıştır. Hiçbir koruyucu önlem almaksızın patlatılan atom ve termo-nükleer bombaların sonucunda resmi kayıtlara göre 210 bin kişi, gözlemlerimize göre 250 bin insan hayatını kaybetmiştir. 5 Kasım 1985 tarihli Arap News Gazetesi’nde yayınlanan Mary-Louis O Callaghan imzalı bir makalede; Çin Teknoloji ve Bilim Komitesi Başkanı Wu Shing’in; “-Çin’in nükleer güvenlik konusunda geri olduğunu ve kendi sistemini ve planlarını hazırlamadan önce, yabancıların güvenlik sistemlerini incelemesi gerektiğini söylediği” belirtilmiştir. Çünkü Çin’deki enerji kuruluşları hala ilk kurulduğu gibidir. Deneylerin etkinliği ve radyoaktif tortudan korunma hususunda bölgeden ve dışarıdan gelen birçok soru cevapsız kalmıştır. Makalede; “Çin’in resmi basınının, bir nükleer kaza ihtimalinin ve bunun doğuracağı sorunların farkında olduğu” belirtilmiştir. “Arabia” dergisinin Kasım 1981 tarihli 3 no.lu sayısında; “nükleer deneme sonucu bölgede, karaciğer, akciğer ve deri kanseri vakalarında artış görüldüğü ve tarım ürünlerin de ciddi sorunların yaşandığı” açıklanmıştır. Nitekim Pekin, Nankin ve Shanghay’daki hastahanelerde bölgeden her yıl getirilen yüzlerce insanın “kobay” olarak tedavi gördükleri bilinmektedir. son son nükleer deneme ise 1996 yılının Ağustos ayı içinde gerçekleştirilmiş gözüksede 2002-yada 2003 yıllarında yine bu tür olayla karşılşmıtım. bu olayın kaynağını bulamadığımdan yazamıyorum. Ayrıca stalinin ahıska türklerine ve kafkasyadaki türkler yaptıkları anlatmakla bitmez .. fazla uzatmadan buradan -http://www.divxvar.com/detail.php?l=1&pid=1171&cid=0- -http://www.divxvar.com/detail.php?l=1&pid=1172&cid=0- 2 nci part Online izle veya indir 2 seçenekte mevcut.kominizmin gerçek yüzünü yaşayanlardan izleyin o zaman gerçeği görürsünüz.masum kominizmi!! Hem koministim hen Atatürkçüyüm diyenlerde şunu hatırlatmak isterim. Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin içtimai şeraiti, dini ve milli ananelerinin kuvvetli, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 2. Baskı, s .20) 2 Kasım 1922'de, "Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20) ''kominist görüldüğü yere başı *******''demştir.
  6. çok komik ...öldük gülmekten!!
  7. Svgili mavi bende YAKUP CEMİLİ BEKLİYORUM İnanıyorumki Beklediğimiz yakup Cemil gelecek. (bakalım hangisi daha erken gelecek )
  8. Sn mavi daha önce yazmıştım hala anlamış değilim yani kardeşim bende doğuda kürtlerin içinde doğdum büyüdüm bir çok akrabalığımız var fakat bu yasağı hiç görmedim..herkes istediği gibi istediği şekilde dillerini konuşuyorlar ,yasak olan bir dil bu günekadar gelebilirmiydi sanıyorsun,daha türkçe bilmeyen birçok kürt vatandaşımız var ..gerçekten insaf yani! Evet Sn mavi gerçekten insaf daha yaşına girmemiş bebekleri kurşuna dizenleri görmemeniz ve 11 yaşındaki çocuğa 13 kurşunu örnek gösterdiğinizin gerçek yüzünüde buradan yazsanızda bilmeyenler bilseydi! 11 yaşındaki çocukları kalkan olarak kullanan hainlerin o çocukları nasıl kullandıklarını verdiğiniz örnekte görüyoruz. O 11 yaşındaki çocuğun katili polis değil o çocuğu kalkan olarak kullananlardır,o çocukların eline silah verenlerdir. onların amacı. işte böyle propaganda aracaı olarak kullanmaktır o çocukları... görülüyorki burdada bilerek yada bilmeyerek o propagandalara alet oluyoruz. Ayrıca sizin yine örnek gösterdiğiniz olay ''Arkadaşınızın sizi diyarbakırlı bilmesi olayı''Sn mavi arkadşınızın sizinle 3 ay konuşmadığını ve daha sonra sizinle konuştuğunu söylüyorsunuz konuştukdan sonra sizin gerçek memleketinizi ve kürt olduğunuzu öğrendikten sonra sizinle neden konuştuğunu hiç düşündünüzmü? o insanın sizi diyarbakırlı sanarak konuşmamasının başka bir sebebi olamazmı?yani yoğurdun üflenerek yenmesi gibi.bilmem anlatabildimmi!! Sn mavi bende doğuluyum hatta gurur duyarım yerimden memleketimden, inanın kürtlere karşı ön yargılardan bende rahatsız oluyorum. işim gereği bir çok illerde görev yaptım memleketim sorduklarında benide kürt sanıyorlar, doğuluysan kürtsün bende bunu açıklama gereği bile duymuyorum bile..çünkü iyi niyet öneml olan. şimdi bakın Sn mavi size tekirdağ-istanbul-ankara ve bursadan örnek vereyim bu illerde bütün gayri resmi işleri yani kadın ticareti yapanlar-kötü niyetle kullanılan pansiyon ve otel sahipleri çalışanları,esrar -eron satanlar özellikle bakın nerelidirler. yani k bakmayın bu insanlardır doğunun kürdün adını karalayanlardır.özellikle memleket sorukduğunda hep aynı yer..! Hatta en basit örneğini vereyim Sn mavi ığdır -kars-ardahan bilirsiniz sorun bir etrafınıza fuhuşyaptırılan oteller kimlere ait, kimler nasıl çalışıyor. ona göre karaınızı verin yanı bu duruma kürtlerin adını bu kadar kötü duruma getirenler yine kendileridir.... Yazılacak çok şey var fakat yeri olmadığından yazmıyorum saygılar.
  9. PKK LI BOMBACILAR YAKALANDI. Mersin'de otoyol çıkışında yakalanacağını anlayınca kullandığı bomba yüklü otomobili infilak ettirerek 13 polisin yaralanmasına neden olan teröristin kimliği belirlendi. Mersin Emniyet Müdürü Süleyman Ekizer yaptığı açıklamada, bombalı saldırıyı gerçekleştiren teröristin Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi doğumlu 'Kemal Yoldaş' kod adlı Müslüm Güneşoğlu (28) olduğunu söyledi. Ekizer, terörist Müslüm Güneşoğlu'nun 2004 yılında terör örgütü PKK'ya katıldığını saptadıklarını belirterek, "Terörist, Mersin'e gelerek kalabalık bir yerde eylem yapmayı planlamıştı. Ancak başarılı bir operasyonla etkisiz hale getirilerek, sivil kaybı önlenmiş oldu" dedi. İzmir'de meydana gelen patlamanın failinin Diyarbakır'da yakalandığı bildirildi. Edinilen bilgiye göre İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri patlama ile ilgili sürdürdükleri soruşturma çerçevesinde İzmir'in Kadifekale semtinde bazı evlere baskın yaptı. Eşzamanlı olarak yapılan operasyonda patlamayla ilgili İzmir'de 2 kişi, Diyarbakır'da 3 kişi gözaltına alındı. Diyarbakır'da gözaltına alınan 3 kişinin arasında İzmir'deki patlamayı gerçekleştiren zanlının bulunduğu öğrenildi. Diyarbakır'da gözaltına alınan zanlıların İzmir'e getirildiği belirtildi. İzmir bombacısı' 4 kilo patlayıcıyla yakalandı İzmir'in Bornova ilçesinde pazaryerine düzenlediği bombalı saldırı sonucu 1 kişinin ölümü ve 17 kişinin de yaralanmasına sebep olan PKK bombacısı yakalandı.Terör örgütünün bombacısıyla birlikte ona yardım ve yataklık eden 4 kişi daha gözaltına alındı. İzmir polisi, istihbarat çalışmaları sonucu bombalı eylemin terör örgütü PKK üyesi 'Boran' kod adlı Ö.Y. (21) tarafından gerçekleştirildiğini belirledi. İstihbarat ve terör ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda, Ö.Y.'nin, Eskiizmir semtinde S.Y. adlı kişinin evinde saklandığı tespit edildi. Polis ekiplerinin eve düzenlediği operasyonda, Ö.Y. ile S.Y. (22) yakalandı. Evde yapılan aramada, 1 kilo 640 gram A-4 plastik patlayıcı ele geçirildi. Evin başka bölümlerinde, saklanmış olan barut, potasyum ve kimyasal maddelerle hazırlanmış 1 kilo 500 gram ağırlığında el yapımı bomba, 3 elektrikli fünye, ruhsatsız 1 tabanca ve 1 av tüfeği, bomba yapımını anlatan 1 kitapçık, 4 cep telefonu ve 7 sim kartı, 1 kilo 100 gram barut, 1 kurusıkı tabanca, terör örgütü PKK'nın propagandasını içeren çok sayıda kitap ve dergi bulundu. Yakalanan canlı bombanın valilik binasına saldırı hazırlığında olduğu yönünde iddialar ortaya atıldı; ancak bu bilgiler doğrulanmadı. Ö.Y. ile yardım ve yataklık yaptıkları ileri sürülen 2 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. mynet haber İHA
  10. Sn mavi hala anlamıyorum kürtleri kim inkar ediyor,başka yerde aramanıza gerek yok bu foruma bakın sizi inkar eden kaç kişi var! bu ülkenin vatandaşı sahibi olmadığınızı söyleyen kim?ben bir laz bir çerkez ne ise kürtlerde odur diyorum,türkleri oluşturan unsurlar bunlarır diyorum ama kabul etmiyorlar. Adam; onlar asimile olmuşlar diyor biz olmamışız diyor!mantığa bakın! Asimile olmamak için ne gerek kimlikte kürt-laz-çerkez-ermeni vs mi yazsın? Bu ülkede kürt olarak yaşamak nasıl oluyor bende anlayamadım ,ustelik o insanlarla beraber yaşayıp ve akrabalık bağlarım olduğu halde. Eeğer kürt olarak yaşayamasıydılar emin olunki bu gün kürt diye birşey olmazdı ve gerçekten o zaman asimile olmuş olurlardı. Bu gün birçok türkçe bilmeyen kürt vatandaşımız var insaf yani daha nasıl kürtlüğünü yaşayacak... sizce lazlar lazlığını çerkezler çerkezliğini yaşıyorlarmı? saygılar.
  11. Yahu arkadaş bilerekmi ,konuşuyorsun anlamıyoprum. zaten koruculara verilen bir yetki yokki ne yetkileri var?söylermisin. Bilerekmi bilmeyerekmi yazıyorsunuz, siz korucuların hangi olayına şahit oldunuz? sizde bir örnek gösterin ona göre yorum yapalım yoksa laf olsun diye birilerine taraf olayım diye yazmanın bir anlamı yok. hangi korucu ne suç işledide ceza verilmedi?ihanetten ve görevi kötüye kullanmaktan kaç korucu işten atıldı ceza alındı haberin varmı? siz korucuları sanırım devletin subayı falan sanıyorsunuz.
  12. Sn hakanaytac yazdıklarının bir çoğunda haklısınız,haklı taraflarınız çok, fakat ben işçilerin köylülerin durumunun ve patronlarında çok da iyi olduğunuda söylemiyorum. HEr mesleğin zorlukları vardır her mesleğin riskleri vardır. Bakın ben size Mesleğini asker,polis olarak seçenleri örn.gösterdim bunlarında bir çok riskleri var . onlar işçilerden daha çok risk altında,yada onların çalıştığı ortamdan haberin varmı. bu ağustos sıcağında 40-45 derce sıcağın altında,ve kışın o dondurucu -20-30 derce soğukda ayağı donup ve kangren olan ,mayın tarlasında terörist arayan asker ve polisimizin haftalarca,aylarca, dağlarda o riski yaşadığınızdan haberiniz varmı? Bu kominizm sözde ezilen işçiler kadar neden asker ve polisin bu zor şartlarını savunmuyor. 1 mayıslarda ortalığı karıştırıp insanları galayana getirenler,ortalığı yağmalayanlar ''sözde'' işçilerin hakkını arıyorlar. 1 gün olsun şehitler gününde bu hararetin yarısını neden göstermiyorlar. Hani kominizm ezilenlerin yanıdaya ...ezilen asker, polis onlar için birşey ifade etmiyormu? ölen işçilerden haberimin olup olmadığını soruyorsun,haberim var..! hatta şehit olan Askerimiziden,Polisimizdende haberim var...sizin Şehit olan Asker ve polislerdenhaberiniz varmı? Ben kominizmin bu insanların haklarını savunmasına inanmıyorum diyorum ,bu insanları kendi siyasi çıkarlarına alet ediyor diyorum. bu gün görüyoruz 1 mayısları. Sözde işçi bayramı(yine işçilerin bayarımnı kabullenemediğimi düşünme sakın :=) )her yeri yakıp yağmalıyorlar,bir yanda işçi hakkı diğer yanda bir örgütün propagandası diğer yanda pkk propagandası. Asker polis ise işçi düşmanı...Sanki asker ve polisler Fabrikatör-iş adamı çocuklarıda, işiçleri,işçi olduğundan dövüp şiddet uyguluyor..işte bu tür olayları kominist partiler belkide işçilerin o masum bayramını insanları kışkırtarak kendi emellerine alet ediyorlar diyorum bunun tarihine bakarsanız daha önzde yazdığım gibi böyle gözüküyor. Ayrıca ben doğuluyum ve memleketimde 1 fabrika bile yokişsizlik ve sefaletten memleket bir çok göç yaşamıştır,buların bir çoğuda (Akrablarım)sözde sizin haklarını savunduğunuz kömür madenlerinde çalışmaktadır.ve o insanlar,akrabalarım dahil kominzmin onların haklarını savunduğunu inamıyor,onlarda biliyor işçi-köylüdiye kendilerini çıkarlarına alet ettiğini. Siz değilmiydiniz ''işçi sınıfının, köylülerin en çok çinde ezildiğini, çinde katledildiklerini bilmiyorsunuz.''diyen. şimdide yok öyle demek istemedim böyle demek istedim ne demek,tarihi eski olsa ne fark eder. Hala görmekteyiz , görüyoruz, kominizmde ırkçılık yokya!! doğu türkistandaki türklere neler yaptıklarını,o insanların üzerinde nükler denemeleri yaptıklarını dünya biliyor fakat dünya görmez-sağır.
  13. Arkadaşım hala anlayamadınmı kominizmle dini kıyaslıyorum zaten ,kominizm ile din birbirinden tamamen farklı olgulardır diyorum...yani anladığınız şey doğru,başka birşey anlamaya çalışmayın. istemeyerekte olsa, söylemek istediğimi anladınız.
  14. Olaya politik anlam katmayın,sözde işçiler derken, hangi anlamda ''sözde işçiler'' diyerek kullandığımı cümleyi tam anlamıyla okuyun cımbızlamayın ,birdaha okuyun. koministler devleti sözde kötülüğün merkezi ve ezenlerin yanında göstermeye çalışır ,sözde işçiler sürekli eziliyor devlet ise sermaye sahiplerini sürekli kolluyor gibi gösterilerek sürekli işçi sınıfı devlete ve güvenlik birimlerine karşı kışkırtılıyor.diyorum. yani ''sözde'' işçiler eziler eziliyor derken koministlerin ezilmeyen içiler diyeyim,o sınıfıda eziliyormuş gibi gösteriyor. hani'' ezilen işçiler ve köylüler'' varya. Bu konuda bilmeden fikürtmek ha!işinize gelmeyince bilmeden fikir yürütmek oluyor. okuduğun kitapların amacı niyeti belli okuduğun kitaplara bakıpta dünyayı o kitaplardan ibarettir sanmayın,elbette fikir sahibi olmak için okuyacasınız fakat önemli olan birazda gerçeği görmektir... kitapta işiçilerin ezildiğini yazıyormuş,ezilmeyen,yorulup ter dökmeyen hak sahibi olabilirmi. tutturmuşsunuz ezilen işçi-köylü, tuzla tersanesini örnek veriyorsunuz ,yahu kardeşim her mesleğin riski vardır elbette kimse istemez bu tür ölümleri... şimdi bu tür ölümleri devlet-patron ,işçiden intikam almak için öldürüyor tedbir alınmıyor demek ne kadar mantıklı...yada bunu öyle lense etmek. Bu güne kadar onca askerimiz (askerliği meslek seçenler için söylüyorum , uzman-astsubay-subay)binlerce ölümler yaşadılar ,şehit oldular bunlara ne demeli? işçi sınıfının, köylülerin en çok çinde ezildiğini, çinde katledildiklerini bilmiyorsunuz.diyorsunuz işte kominizmin gerçek yüzü... ayrıca çin ateizme inanan bir ülke demedim.''çinin ateist inancı etkili olmuştur'' dedim. şu an vaktim olmadığından kısa kesmek zorundayım. saygılar.
  15. Sn mavi bakın, size örnek gösterin derken, devletin emriyle köyleri yakıp,yıktığına dahi bildiğiniz varsa açıklayın dedim. Eniştenizin şahsi meselelerinden ,toprak davalarından kendi çıkarları için yaptıkları diğer teröre karşı savaşan korucuları bağlamaz. Ayrıca korucuların hepsi gerçekten terör için savaşıyor, yada teröre karşı olduğundan korucu olduğu söylenemez bu konuda haklısınız. birileri devletin korucusuyum diye o güveni alıyor,birileride maddiyattan dolayı,kendi çıkarları içinde kullanslarda bu işi o nednle seçiyorlar .(örn:eniştenin yaptığı gibi) ama gerçekten kendisini, köyünü ve namusunu korumak için maddi durum ve sağlık haklarından yararlanmak için korucu olanlar var. birileri kaoruyucu olur askerin güvenini kazanır ,teröre yardım eder.birileride yine o güveni sağlayıp sizin söylediğiniz gibi kendi çıkarları için kullanır bunun gibi şeyler olabilir. bizim ilimizdede korucular var fakat sizin söylediğiniz gibi durumla karşılaşmadım. Özellikle g doğuda kan davalarından dolayı , bir birini oldürler, öldüren taraf korucu ise korucular öldürdü derler. vs. Siz neden koruculuk sistemine karşısınız? 1-yani zararı ne ,yada korucular daha eğitimli olsalar sizde haha iyimi olur! 2-yada korucular köyünü kime karşı koruyacaklar?rus askerimi geliyor,pkk ise zaten kendi kardeşleri! koruculuk sistemine karşı olanlar ve olmayanların sorduğumdaki bu ikisi. Sizce bu iki mantıktan hangisi yada, farklı bir mantık varsa öğrenelim... saygılar.
  16. carl marx ın ortaya attığı komunizm devletin ortadan kalkması ve bütün haklarını kominlere(yani işçi gruplarına) devretmesidir. koministler devleti sözde kötülüğün merkezi ve ezenlerin yanında göstermeye çalışır sözde işçiler sürekli eziliyor devlet ise sermaye sahiplerini sürekli kolluyor gibi gösterilerek sürekli işçi sınıfı devlete ve güvenlik birimlerine karşı kışkırtılıyor ve bunu halka yayarak büyük isyan yaratıp toplumu tamamen bir kaos ortamına sürüklemek isteniyor.marx ın burda varmak istediği asıl amaç toplumları,milliyetleri,dinleri,devletleri,ırkları ,medeniyet ve bilime ait her türlü gelişmeyi ortadan kaldırmak istediği ve sonuç olarak anarşizme ulaşmak istediği açıktır. marksizm olarakta adlandırılan kominizm 1800 lü yıllarda Fransız Devriminin yaydığı milliyetçilik duygularına bir tepki olarak Avrupanın bazı ülkelerine kominizmi getirmeye çalıştılarsada başarılı olamadılar.marx ın komünizmi asıl yaymak istediği ülkeler olan abd ve almanya gibi sanayileşmiş ülkelerde kominizm ilgi görmemiş, geri kalmış, sanayileşmeden oldukça uzak çin ve rusyada köylülerden destek görmüştür tabiki çinde destek görmesinde çinin ateist inancıda etkili olmuştur. komünizmin milliyet ve ırk kavramını reddetmesi, marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler oysaki kominist ve sosyalist ülkelere bakılınca, koministlerin çok büyük ırkçı katliamlar yaptıkları yakın tarihte görülmüş ve görülmektedir özellikle kominist zulmüyle karşılaşan Türk soydaşlarımız geniş kitleler halinde yok edilmiştir Türklerin yaşadığı bölgelerin demografik yapısına bakıldığında bazı yıllar hızla artan Türk nüfusun takipeden yıllarda milyonlarca azalması bunun kanıtıdır. kominist düşüncedeki insanlar Milliyetçileri sürekli faşist olmakla suçlarlar oysaki bütün kominist ve sosyalist ülkelerde demokrasiye hiçbir zaman geçilememiş katı otoriter ve totoliter oligarşik yapılar egemen olmuştur.devlet herşeyi kontrol altına almış,işçi sınıfın egemen olduğu bunun dışında hiçbir zümrenin gözetilemediği bir yapı getirilmiştir.Oysaki Ulus-devletlerde demokrasi süreci kusursuz (bazende Milliyetçiler aleyhine olumsuz sonuçlar doğuracak şekilde) işlemektedir. Zamanında ortadan kaldırmayı düşündükleri güvenlik birimleri ise onların kendi düşüncesinden olmayanları öldürecekleri bir silah haline gelmiştir.
  17. Bende din bir dayatma değildir diyorum,Eğer bir insan özgür iradesiyle bu dini seçmişse dayatma değildir.kendisinin iradesidir kendi iradesinin dayatması olamaz...
  18. Bakın dostum yazılarımı okuduysan anlarsın ne demek istediğimi. okumadıysan ,oku ona göre yorum yap. kürt kökenli yurttaşlarımızın haklarını savunanları ayrımcılık yaptığını söylemiyorum...dikat ederseniz o ayrımcılık yapanlara kürtleri temsil etmediğini söylüyordum,kürtlerin adına değil kendi adına konuşmasını istiyordum., Ne yapacaktım barzaniye liderim diyeni,k ırağı savunup kendisini k ırağa bağlı gösterene ne yapacatım ?ne diyecektim? bu insanlarmı kürtlerin hakkını savunuyorda bende onları ayrımcılıkla suçluyorum. evet yine söylüyorum eğer peşmerge barzaninin ve k ırağın davasını göreceklerse işte k ırak buyursunlar diyorum.gitsin davalarını k ırakta versinler. bu sözlerim vatanını seven kürt insanlarımızı elbette bağlamaz....k ırak,barzani derdine olanlara sözüm. diğer bir tarafatanda bugün türkiyede yaşayan bir laz,çerkez ne ise kürt te odur diyorum,bunda gocunacak bir durum yok sanırım...çunkü türkiyeyi, türkü olkuşturan unsurlar bunlardır. Sizin sırladığınız tip insanlar yokmu! elbette var buna genelleme yapamasınız,Aynı şekilde bir müslümana,bir hrıstiyana yada bir amerikalıya karşı o duygularda insanlar yokmu?...şimdi herkesin öyle düşündüğünü nasıl düşüne biliriz....nasıl mantık bu? önce anlamak isteyin,anlatmak istediğim çok basit...
  19. Ben ne zaman hangi yazımda söyledim şehitler yanlız türkkökenli ailelerin çocuklarındandır diye? ne farkeder diyarbakırda insan hakları adına propaganda yapanlar hangi güney doğulu bir şehidin hakkını savunu? kaç defa güney doğudaki şehit olan askerleri , öldürülen pkk teröistleri gibi ağırladı,ilgilendi. söz buraya gelince sus pus olurlar,binlerce şehidimiz var bunun içinde farklı kökenlerde var ,bu insan hakları derneği neden bir pkk teröristi kadar ilgi göstermiyor? Benim hiç bir milleti küçümsediğim yok, aksine edirne nasılsa diyarbakırda aynıdır diyorum.kürtlerin bu memleketin sahibidir dememden anlaman gerekirdi. Asıl bu halkı ikiye bölen, sözde insan hakları adına ,yanlız teröristlerin haklarını savunan nifkcılardır. diyarbakırdan çıkmadı derken oradaki terör destekçisi dtp gibi partilerin kucağına oturup kalkan, sözde insan hakları savunucalırına söylediğimi anlamınız gerekirdi. önemli olan söyleneni anlamak istemek,siz anlamak istemeseniz nafile.
  20. İnsan hakları ne zaman diyarbakırdan çıktıki 22-24 Ekim 2004 tarihlerinde diyarbakırdan geçsin! Diyarbakır, Batman, Siirt, Elazığ, Van, Muş, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Bingöl illerinden avukatlar, insan hakları savunucuları ve doktorlar katıldı diyorsunuz. birazda şehit ailelerini ve onların avukatlarından katsalardı ne iyi olacktı. ne kürtler nede aleviler bu ulkede azınlık değildir onlar bu üklenin sahipleri, vatandaşlarıdır... Ayrıca bölücüler dışında kimse din-dil ırk ayrımı yapmıyor...
  21. Sn mavi ''hem de koministken''derken önceden kominist düşünceye sahiptim,ve şu an bu bu ideolijinin yanlış olduğunu anladım ve bu kararı aldımmı demek istiyorsunuz yoksa şu andaki ideolojiniz kominizm fakat hem koministim hemde başımı örtmeye karar verdimmi demek istediniz. Hangi ideolojide olursanız olun muhakkak saygı duymamız gerekiyor ,fakat kominizm ile din bir birine tamamen zıt olgulardır çünkü kominizm din olgusunu red eder. karl marx fakirlerin din olgusunu yaratttığını ve dinin bir uydurma olduğunu söyler. marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler . halk öyle bir bilinçlenecekki devlet ve güvenlik birimleri kalktığında suç işleyecek kimse olmayacak.. saygılar.
  22. Sn bilimselci biz farklı birşeymi söyledik? benim söylediğimde ''özgür düşünceyle başörtüsünü seçmişse'' bu kişinin kendi kararıdır diyorum. Hem kendi kararını uygulayıp hemde özgür olamaz ne demek?zaten kendi kararını vererek özgürlüğünü kullanmış oluyor. bahettiklerinizde eğer kendi istği ile özgür iradesi ile o dini kabullenmişse o kişinin özgürlüğüdür,Onu yaşamak onun özgürlük anlayışındadır. Dini olan özgür olamaz denilemez.
  23. yani dostum, burada baş örtüsünü savunan ve hatta baş örtülü bayan arkadaşlarımız kendi istekleri baş örtüsü taktığını ve bunda kimsenin zorlama yapmadığını söylüyor... siz hala o insanlara inatla zorla örtünüyorlar,baskı altındalar vs diyorsunuz ...size neden yalan söylesinler sizinle bir sorunlarımı var? bende kendi çevremden, ailemden örnek vereyim, benim annemin başı kapalı bir çok akrabamındaaynı şekilde bunları zorlayanda yok...hatta bir tanıdığım eşinin başını açasını istedi,eşi ayrılmayı dahi düşündü sizce nasıl bir baskıdır bu. siz kendi çevrenize değil, birazda diğer çevrelere bakın biraz. saygılar.
  24. Sn mavi eniştenizin kişisel çıkarları için yaptıklarını burada geneleme yapamasınız,. yok öyle değil diyorsanız, konuyu biraz açarsanız daha iyi olur,enişteniz korucu olduğundanmı yoksa pisikolojik sorunlarındanmı gencecik fidanlara kıydı, yada bu gencecik fidan dedikleriniz pkk teröristlerimi anlayamadım! Toprak davası diyorsunuz eniştenizin toprak davasıyla korucuların ne alakası var? bugün her kurumda işe yaramaz hainler bulunmaktadır çıkan bir kaç kişi yüzünden bu kurum katil yada işe yaramaz denilebilrmi. saygılar.
  25. Kürt halkının Türkiye'deki yeni kuşağının, gerek kendi kökenlerini ve geçmişteki başarılarını öğrenme bakımından, gerekse de yarının dünyasının daha üretken yurttaşları olma bakımından bu çalışmadan yararlanacağını umuyorum. Mehrdad R. Izady Mart 2003, New York -http://www.institutkurde.org/products/shopping/product_details.php?product_id=295- MEHRDAD R. IZADY Kürt dili hangisidir? Kürt, bir kimlik olmayıp dilsel bir birliktelikten yoksundur. Kırmanç kimliği Bahdinani ve Sorani gibi alt kimliklere bölündüğü gibi, dilsel olarak birçok alt lehçeye ayrılır. Bahdinani dediğimiz Kuzey Kırmançası, Hakkari'de 12. yüzyılda gelişmeye başlayan ve asıl gelişimini Yavuz Selim'den sonra 16. ve 17, yüzyılda tamamlayan ve Botani, Beyazıdi, Hakkari gibi lehçelere ayrılan bir dildir. Keza Sultan Murat'ın Bağdat'ı alması sonrası kimliği gelişmeye başlayan ve Şafi kimliği ile ortaya çıkan Soraniler, 17. ve 18. yüzyılda geliştirilmiş bir dile sahiptirler. Etnik olarak da o yıllardan sonra toparlanmış olup, dilleri çok heterojen ve karmaşık olup başlıca lehçeleri Mukri, Erdalani, Germiyani, Hoşnav, Pijder, Warmava,Kermanşahi ve Erbilli'dir. Kırmançlarla birlikte Güneydoğu'daki Şafi Dımıliler de Siveriki, Kori, Hozu, Moti, Sabak, Dumbili gibi farklı lehçeler de konuşurlar. Keza Güney Soranilerin Yezidi Goranilere geçişi söz konusudur. Soraniler karşısında gerileyen Goraniler Hewremani, Bacalani, Kelhuri, Nankeli, Kardula, Sencabi, Zengana, Kaka ve Kirmanşahi gibi lehçelere ayrılırlar. Ve buradan Lurlara geçiş göstererek kaybolurlar. Goranilerin Nikitin tarafından Lurlara geçiş göstererek Kürt olmadığı ve Kürtlüklerini kaybettiği ileri sürülmektedir. Keza diğer taraftan da Kürtçe olarak tanımlanan Pahlevice lehçeyi konuşan yegâne topluluğun Goraniler olması Kırmançların ve Soranilerin 15., 17. ve 18. yüzyılda gelişmiş dilleri göz önüne alındığında tarihsel olarak da çok farklı köklerden gelmiş bir dilsel gruplaşmalar olduğu, hatta dağlık bölgelerdeki bir kabilenin diğer kabileyi anlamadığı onlarca yüzlerce dilin, ilkel toplumlardaki dilsel özelliği Kürt dilli dediğimiz topluluklar içinde görmekteyiz. Bunu söyleyenin bir Kürt bilgini olma iddiasında olan Izady olması, olgunun gerçekliğini açıkça ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi bir Kürt dil birliğinden söz edebilmek bu kesin farklılıklar karşısında mümkün değildir. Farklı kabile gruplarının oluşturduğu bu dilleri Goranice, Soranice ve Kırmançice ve Dımılice diye üst birliklerde birleştirmek olanaklı değildir. Kaldı ki Izady'in vurguladığı gibi Romence ve Fransızca arasındaki gibi farklılıklar "Hangi Kürtçe?" diye sormayı gerektirir. Keza Izady'nin itiraf ettiği gibi Kürtler, kendilerini tek bir ulusal grup olarak birleştirecek ortak bir dil ve dinden yoksundur. Şu anda birçok Kürt lehçesi arasındaki sözlü anlaşma düzeyi, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Portekizce arasındaki anlaşma düzeyinden farklı değildir. İç içe geçmiş vadi ve tepelerde bir arada bulunan toplulukların arasındaki dilsel anlaşma düzeyinin bu denli birbirinden kopuk olması, bu toplulukların tarihsel olarak bir arada bir ordu düzeninde, bir kolektif aksiyonda veya bir bütünleşmiş toplumsal düzende bir arada bulunmadığının açık göstergesidir. Bu olgu, daha önce de belirttiğim gibi yüzlerce farklı dili konuşan devlet öncesi ilkel komünal toplulukların veya Kafkasya'da bir dönem yüzlerce farklı dili konuşan dağlı etnik toplulukların bir ulusal kimlik oluşturamadığı dönemlerin temsilcisi olarak görülmektedir. Bu boyutuyla bir ulus oluşturma süreci, tarihsel kolektif bir aksiyon ve ordu oluşturma ve bununla büyük bir akın yapma sürecinde ortaklaşmış askeri bir dilin yanında, uzun mesafeli ticaret yapma sürecinde geliştirilmiş bir ticari dille ortaya çıkmaktadır. Ulus kavramı, süperetnos kavramı bu sürecin ürünüdür. Oysa Izady'in vurguladığı gibi bir vadinin diğer bir vadideki, bir tepenin diğer bir tepedeki topluluğu anlamakta zorluk çektiği topluluklar arasında tarihsel bir bütünlük, kolektif bir aksiyon, tarihsel bir konfederasyon olamaz. Bu gruplar Osmanlı tarafından alınarak gerek Güneydoğu'da gerekse Kuzey Irak'ta Türkmenlere karşı yerleştirilmiş ama yerleştirmeden sonra bir araya gelememiş, Osmanlı feodalitesi, bürokrasisi içerisinde paşalar ve beyler tarafından yönetilmiş ve bu beylerinde sürekli değiştiği bir yapının ürünü olan olguyu açıkça görmekteyiz. Kürt kimliği yaratmayı ve bu kimliklerden Pankürdik bir ulus çıkarmayı amaçlayan milliyetçi bir Kürt bilgini olan M. Izady, Thomas Bois'in İslam Ansiklopedisi'nde Kürt kavramını "barbar dağ aşiretleri, göçebeler olarak yaşamlarını sürdüren, sefalet içinde köylere yerleşen topluluklar" olarak tanımlanması tepkisini çeker. "Atalarının tarihini yazmayı borç bildiğini" söyleyerek yeniden tarih yaratma uğraşına girer. Izady yalnızca Cambridge'deki İngilizce kaynaklara dayanarak, "Kürtler kendi tarihlerini kaydetmese de, Mezopotamya'da sürekli ilişki içinde oldukları okuma yazma bilen uygar pek çok halk tarafından tarihleri kaydedilmiştir" diyerekten Kürt tarihini yazmaya başlar. Ama burada vurgulanması gereken, Kürt tarihi içinde prensler, krallar, hanedanlar yaratma, onları tarihte bulma çabasına giren Izady'in ilk itirafında vurguladığı gibi Kürtlerin bir alfabesinin olmadığı ve bundan dolayı tarihlerini yazmadığıdır. Yanılğının nedeni ! Bu noktadan hareket eden Izady, "Bugün yaşadıkları ülkelerin yerli halkları olan Kürtlerin hiçbir tarihi başlangıç noktası yoktur" diye Kürtlerin krallarının, uygarlıklarının, devletlerinin tarihini yazmaya başlar. Cambridge'deki tarih atlaslarına bakar, Kürdistan olarak varsaydığı, "Günümüzde Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki tüm uygarlıklar, devletler, ırklar, etniler Kürt'tür; Kürtler bu halkların torunlarıdır" diyerek tarih yazmaya başlar. "Hurriler, Guttiler, Kurtiler, Madlar, Zelalar, Karduçiler ya da Arimedler, Sagatlar, Mitanniler ve Kassitler gibi toplulukların Kürtlerin ortak atası olduğu" sonucuna varır. İleriki tarih yazımızda belirteceğimiz gibi birbiri ile hiçbir ilişkisi olmayan, bu bölgede birbirlerin üzerine gelmiş ve bu gelme sürecinde bir öncekini topluca yok etmiş, köle etmiş, serf etmiş veya etnik birliğini dağıtmış, devletini yıkmış toplulukların tümünü Kürt saymak gibi bir tarihsel yanılgıya düşer. Bu yanılgının sebebi, Thomas Bois'ın Kürtlerin ilkel komünal toplum aşamasında olduğunu vurgulamasıdır. Oysa Thomas Bois dışında Nikitin de, Marr da ve Kürdistan konusunda çalışma yaptığını ileri süren tüm Batılılar da Kürtlerin antropolojik olarak ilkel komünal topluluk aşamasında olduğunu, henüz bir uygarlığa çıkmadığını ve uygarlık aşamasına gelmediği için de feodal bir yapıya geçemediklerini vurgular. Bu aşamada da ulus devlet oluşturmanın olanaksızlığından bahseder. Günümüzde gerek Hobswam gerek Antony Smith, "Ulus devlet yaratmanın önündeki en büyük engel tarihsel bir kimliğin olmamasıdır" der. "Ulus devlet oluşturmak için de tarihsel bir kimlik yaratmaya ve yeniden bir tarih yazmaya başlarlar" tezini birebir kanıtlarcasına Kürtlerle hiçbir ilgisi olmayan toplulukları Kürt olarak kabul eden, baştan hatalı bir tarih tezini yazmaya koyulur. Kürtlerin bu bölgenin yerel halkı olduğunu kabul ettirmek için, Urartuların, Hurrilerin Kürt olduğunu ileri sürdükleri gibi Medler ve Mittaniler gibi bu bölgeye Turan yaylasından gelmiş olan halkların da Kürt olduğunu iddia eden çelişkili bir tarih yazımına başlar. kürtler kimdir sorusunun cevabını, Pankürdizm'i savunan Izady'den bir alıntı ile ele alalım. Izady'e göre "Kürtler Dımıli, Bahdinani, Sorani ve Gorani" gibi farklı kimlikler ile karşımıza çıkar. Bu farklı kimliklerin dilleri arasındaki ilişki, Fransızca ile İtalyanca arasındaki ilişki ya da daha kesin biçimde söylersek Fransızca ile Romence arasındaki ilişkiye benzer. Tıpkı Fransızca ve İtalyanca gibi artık aynı dilin lehçeleri olarak sınıflandırılmayacak kadar birbirlerinden kopuktur. Kürt kimliği ile bütünleştirilmesi hedeflenen gruplardan "Dımıliler" ve "Bahdinaniler" Kırmançlar tarafından "Zazalar" olarak adlandırılırlar. Dımıliler Kırmançlardan "Herewere" olarak söz ederler. Buna karşılık Soraniler Kırmançlara "Zebabu" derler. Goraniler Soranilerden "Korkora" ve "Wawa" diye söz ederken, Soraniler Goranileri "Maco Maco" olarak adlandırmaktadırlar. Izady'den aldığımız bu bölümde görüldüğü gibi, Fransızca ve İtalyanca veya Fransızca ve Romence gibi birbirinden farklı dilleri konuşan grupların birbirlerine karşı dost olmadıkları anlaşılmaktadır. kendilerini Kürt, dillerini de Kürtçe olarak nitelendirilmesini sağlayan aydınlar ve dışarıdakiler (Batılılar) tarafından teşvik edilinceye kadar." diyerek Kürt isminin Batılılarca ileri sürüldüğünü bir "Kürt bilgini" olarak itiraf eder.Izady"Bunlar hiçbir zaman kendilerini Kürt, dillerini de Kürtçe olarak nitelendirmemişlerdir. Ta ki yakın zamanda Kırmanç yüksek sınıfının Kürtlerin Anadolu'ya yerleşimi Yaptığımız bu alıntılardan açıkça görüldüğü gibi Kırmançlar, Osmanlının Alevi Türkmenleri Güneydoğu Anadolu'dan sürüp çıkardıktan sonra bu bölgeye Şafi kimlikleri ile yerleştirilen gruplardır. Göçebe Kırmançlar 16. yüzyıldan sonra başlaayrak dillerini ve etnilerini geliştirmişlerdir. Yüzyılımızda Kırmançlara Kürt kimliği Batılılarca ve Ruslarca yakıştırılmış ve kabul ettirilmeye çalışılmıştır. İronik bir şekilde, kendilerini Şafi Kırmanç kimliği ile tanımlayan ve yüzyılımıza kadar Kürtlüğü, "cinlerin ve Havva'nın kızlarından doğmuş ve aynı zamanda peygamber tarafından lanetlenmiş topluluk" olarak gören Kırmançlara Kürtlük kabul ettirilmeye çalışılmış, yerleşik reaya olan Yezidi İrani Goraniler ise Kırmançlık dışında kalmıştır. Goraniler arasında saha araştırması yapan Soane, Goranların Kürt olmayıp Lurlar gibi İrani olduklarını ileri sürmüştür. Osmanlı tarafından Şafi Müslüman kimliği ile öne çıkarılan Kırmançlar, Yezidi olan İranlı reaya Goranlara verilen Kürt ismi ile çağrılmak küçük düşürtücü olduğu için bu kimliği reddetmişlerdir. Bu nedenle çoğunluğu oluşturan Kırmançları Kürt olarak tanımladığımızda, Kırmançlar aşağı sınıf olarak gördükleri Goraniler ile aynı kimlikte olmayı kabul etmemişlerdir. Bu durumda Kürt kimliği yaratma çabasında olanlar, başlangıçta Kırmançlara Kürtlüğü kabul ettirmek için Goranları Kürtlük dışı saymışlardır. Gerçekte ise Goranlar eski Farsça Pehlevice dilini konuşan yerleşik reaya (köylü-serf) İranilerdir. Kırmançlar ise Türk-Tatar tarihsel devrimleri sürecinde Türk kabileleri ile Anadolu'ya gelen Tacikleşmiş kabilelerdir. Selçuklunun Şafi veziri Nizamül-Mülk'ün etkisiyle Şafileşmiş Türk-Tacik göçer gruplarıdır. Dımıliler Şafi, Zazalar Alevilerdir. Kırmançlar ile birlikte bulunan Şafi Dımıliler, Goranice'ye yakın bir dille konuşurlar. Soylu Kırmanç aşiretlerin yanındaki reaya köylü-serf olan Goran-Dımıli topluluklarının beraberliği, Kırmanç-Dımıli beraberliğinin örneğini oluşturur. Sultan Yavuz'un fermanı ile Diyarbakır Beylerbeyi'nin gösterdiği yerlere yerleşen Kırmanç ve Dımıliler, Osmanlının kendilerini feodalleştirmesi ve yerleşik düzene geçirmesi ile ilkel toplumsal göçebe yapılarını aşmışlardır. Zazalar ise Türkmen kabileleri ile birlikte İran ve Anadolu'ya giren topluluklardır. Harzem ve Horasan'dan ve hatta Türkistan'dan gelen gruplar İlhanlılar devrinde Anadolu'ya yerleşmiş Akhun, Karahun (Akkoyun, Karakoyun) adlarını alan topluluklardır. Akkoyunluların Hanedanlığı'nın Safevilere geçmesi ile Kızılbaş dinsel inanca dönen Türkmenler, Şah İsmail'in Sultan Selim karşısında yenilmesi ile Anadolu'dan sürülmüştür. Kızılbaş katliamından kurtulmak için, Zaza kimliği bu süreçte Türkmenler tarafından öne çıkarılmıştır. Emir Şeref tarafından yazılan Şerefname'de Çemizgezek beylerinin kökeninin Arap ya da Fars olmayıp Türk olduğunun vurgulanması buna verilebilecek bir örnektir. Akkoyunlular döneminde Çemişgezekliler en ünlü Türkmen kabilelerinden biridir. Fakat bu ikili yapı nedeniyle bu kabile daha sonra Zaza olarak adlandırılacaktır. Ama Şerefhan'ın açıkça belirttiği gibi bunların kökeni Türk'tür. Keza Zaza Balabanlar da Akhunlar ile Anadolu'ya gelen Eftalitlerdir. Harzemşahlardaki Özbek, Tacik, Sart birlikteliği, Türkmen-Zaza birlikteliğini açıklayan örneklerdir. Keza Kırmanç-Goran, Kırmanç-Dımıli birlikteliği, savaşçı Türk göçebelerinin yerleşik Türkistanlı İranlı, Horasanlı, İranlı, Harzemli, Afganlı birlikteliğinin sonucudur. Efendi-köle, bey-reaya, altın-urug, ilegen-urug, boyarı-bogul birlikteliği, Türk-Aryen birlikteliğinin fetheden-fethedilen birlikteliğinin bir sonucudur. Görüldüğü gibi İzady'nin de vurguladığı şekilde birbirlerinden çok farklı olan Kürt kimlikleri esas olarak dışardan Batılılar tarafından kabul ettirilmeye çalışılmış fakat Kırmançlar için Kürt olmak, Yezidi Goranlar ile bağlantılı bir olgu olduğu için bu kimlik dışlanmıştır. Böyle bir durumda Yezidi olan Goranlar Kürt kabul edildiği takdirde, Batılıların ilk hedefi olan Kırmançlar kendilerini Kürt olarak kabul etmeyeceği için Goranların ve Dımılilerin Kürtlük dışında olduklarını ileri sürmüşlerdir. Ama günümüzdeki Pankürdik tez bu aşamayı aşarak Büyük Kürdistan'ı oluşturma noktasında, birbirleri ile hiç bağlantısı olmayan toplulukları Kürt kimliği altında toplamıştır. Bunun dışında Kürtlük ve Alevilik'in birbirine zıt kavramlar olmasına karşın, Alevi Türkmenlerin içinde yer alan Dımıliler ve Zazaların Kürt sayılması gibi aynı oranda çelişkili yaklaşımlar doğmuştur. Zazaların Kürt olarak kabul edildiği bir yapıda Kırmançların Kürtlüğü kabul etmedikleri bir yapı söz konusudur. O zaman "Kürt dili hangisidir" sorununa gelmemiz gerekir. 20. yüzyılda türetilen Kürt kavramına yakın ya da benzeşir sözcüklerin Cambridge Kütüphanesi'ndeki kitaplardaki İngilizce fonetiğindeki bozulmalarını da düzelterek tarihte Kürtleri aramaya başlar. Kendinden önce Minorsky, Nikitin, Marr ve Boyce'un yaptığı bu uğraşı bir Kürt bilgini olarak geliştirmeye başlar. Sami Akatlar'daki "Gurt", günümüzdeki "Kürt" oluverir. "Gordiani" sözcüğü günümüzde "Girdi" olur. Keza milattan önce kurulmuş olan Kommagene Krallığı'ndaki "Zelani" hanedanı "Zilanlar" olarak günümüzdeki Zilanlar kabilesi olarak çevrilir. Oysa Zilanların ismi Silvanlardır. Keza milattan 1200 yıl önceki Mittanilerin günümüzdeki Metani kabilelerine, milattan 3000 yıl önce yaşamış Asurlardaki Kyritaların Kürtlere, Ksenefon'un tarihindeki Karduçilerin Karduklara ve oradan Kürtlere işaret ettiğini söyler. Milattan önce 1200'lü yıllardaki Loki Soraniler'den günümüzdeki Soraniler türetilerek kendi içinde bile çelişkili bir Kürt tarihi yazılmaya çalışılır. Kürt kavramının doğuşu Oysa Kürt kavramı, hiçbir topluluğun kendini Kürt olarak kabul etmediği 20. yüzyılda yaratılmış bir kavramdır ve burada saydığımız "Kürt"e benzer sözcüklerden hareketle bu saydığımız devletlerin Kürt olarak kabul ettirilmeye çalışılması gibi amatör bir çabaya girişilmektedir. Oysa olayın biraz gerçeğine döndüğümüz zaman, örneğin Ksenefon'un "Onbinlerin Dönüşü"ndeki Kardokhouilerin Kürtlerle hiçbir ilgisi olmadığı ve Gürcistan'da İberyalılara Ermenilerin verdiği bir isim olduğu söz konusudur. Keza Gordiani'nin de Gürcüler olduğu ve Kürtlerle hiçbir ilgisinin olmadığı Nikitin tarafından açıkça vurgulanır. Asurca da görülen Kürti-i kelimesinin yanlış okuma olduğu ve gerçekte ise Kurri-i olduğu ve Kürtlerle bir ilgisi olmadığı artık açıkça ortaya çıkmıştır. Hamidiye Alayları'nda yer alan bir aşiret bloğu olan Silis Partisi'ndeki Zilan ismini Kommagene Hanedanı Zelanların devamı olarak görmek, keza milattan önce iki bininci yıllarda Turan'dan Ön Asya'ya gelen Mittanileri günümüzdeki Metina Aşireti olarak görmek, 17. yüzyılda oluşmaya başlayan Soranileri milattan önce iki bininci yıllardaki Loki Soranlar'ın devamı olarak görmek ancak Izady gibi bir Kürt "bilgini"nin bilgiçliği ile bağdaşabilir. Sasaniler öncesi milattan sonra 3. yüzyılda Adibane topluluğunu 12. yüzyılda Habbaniler ile bin yıl sonra ortaya çıkmış biçimde 2000 yılında yorumlamak keza Bakrauande isminden hareket ederek Diyarbakır ismine ulaşmak, tarihte hiçbir zaman Kürt şehri olmamış Diyarbekir ismindeki "Bekir" sözünden Kürtçe Bakrauande sözcüğüne ulaşmak Izady'in ufkunun genişliğini göstermektedir. Nikitin'in ayrıntılı olarak vurguladığı gibi bu antik kelimeler ile Kürt kelimesi arasında bağlantı kurulamaz. O halde 20. yüzyılın başında ortaya çıkan "Kürt" kelimesi ile yüzyılın başında hiçbir grubun kullanmadığı Kürt ismini antik tarihte aramanın anlamsızlığı açıktır. 2000 yıl önceki isimler gibi, 19. yüzyılda ortaya çıkan Milan, Soran, Goran gibi kabile gruplarını da tarihte aramanın bir anlamı yoktur. Antropolojik bir yaklaşım Antropolojik olarak Kürtlerin kimliğini ele alan Mark Skyes, "Halifeliğin Son Mirası" gibi anlamlı bir ismi olan kitabında Kürtleri Arap tipi Milanlar, Girdi Kürtleri, Mükri tipi, Şemdinan Kürtleri, Nasturi-Hakkari tipi ve Türkmen tipi olarak ayırmaktadır. Kürtler üzerine yapılan antropolojik çalışmaları devam ettiren Başmakov Kürtleri Batı Kürtleri, Doğu ve Güney tipleri gibi farklı gruplara ayırır. Batı tipleri sarışın, mavi gözlü, uzun kafalı; doğu güney tipleri ise esmer, siyah gözlü, yuvarlak kafalıdır. İlk gruba giren Batı tipi kendilerini Türkmen (Sekman, İnan) ya da İranlı (Modi) ile aynı ırktan sayarken, Güney tipleri ise kendilerini Arap ve Ermeni'ye yakın görürler. Mark Skyes ise Kürtleri antropolojik olarak Arap, Musevi, Hıristiyan, Nesturi ve Türkmen tiplerine ayırır. Field Kürtleri Ermenioid, Avroanadolu, Değişmemiş Akdenizli, Balkan, Afgan ya da Melez İranlı gibi tiplere ayırmaktadır. Bu çokluk skalasına göre yapılan Kürt tipi ayrımında Ermeni tipi en çok rastlanan Kürt tipidir. Bunu takip eden ise Anadolu ve Akdenizli tipidir. Kendilerini Kafkas, Aryen, Hint-Avrupalı ırk tipi sayan Kürt tarih yazıcılarının tersine Kürtler bir etnik tip oluşturmazlar. Bu anlamda etnik bir Kürt tipinden söz edilemeyeceği gibi, bir Kürt grubundan ya da Kürt dilinden söz etmek de olanaksızdır. İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Romence gibi birbirinden uzak dilleri konuşan gruplar dilsel bir birlik değil, dilsel bir aglomera, üst üste gelmiş dağlık bölge dilciklerini konuşan topluluklardır. Etnik olarak da Ermeni tipi, Arap tipi, Türk tipi, İran tipi gibi bölgedeki etnilerden bir araya gelmiş topluluklar oldukları görülür. Bunların, karışarak etnik bir homojenite oluşturmadığı açıkça görülmektedir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.