Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Kürt Açılımı ‘Siyonistlerin Oyunu’ mu? [7 Eylül 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı] Geçen hafta araştırmacı yazar İsa Tatlıcan’ın “8 Sütun” haber sitesinde yayınlanan bir yorumu ilgimi çekti. Hükümetin Kürt açılımını olumlu değerlendirdiği anlaşılan Tatlıcan, “Milli Görüş Hareketi Kürt Açılımı'nda Numan Kurtulmuş'tan Farklı mı Düşünüyor?” başlıklı yazısında “Saadet Partisi’nin bir kesiminde” gördüğü tutuculuğu eleştiriyordu. Partinin yayın organı olan Milli Gazete’nin yazarları arasında açılımı “millî bağımsızlığımızı tehdit eden ABD ve AB kuşatması” olarak yorumlayanlar, “Kürt açılımı değil, emperyalist kumpas” diye başlık atanlar vardı. İşin başı da, elbette, Necmeddin Erbakan’ın “Kürt açılımı Siyonistlerin oyunu” şeklindeki sözleriydi. Bu söylemi tekrar etmeyen, aksine İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile yaptığı görüşmede yapıcı bir tavır takınan genel başkan Numan Kurtulmuş ise, Tatlıcan’a göre partisindeki bu eğilimden çok daha “ileri bir noktada” idi. Numan Kurtulmuş’u bu açıdan ben de tebrik etmek isterim. Ancak partisinde yaygın olan tassubu biraz büyüteç altına almak lazım. Çünkü bu, sadece Milli Görüş’ün değil, son yüz yıl içinde ortaya çıkan pek çok İslami hareketin ufkunu daraltan kötü bir saplantı. Problemin özünde, “dışarı”dan ve özellikle de Batı’dan gelen her türlü fikri peşinen reddetmek, dahası Müslümanları ifsad etmeye yönelik bir komplo olarak algılamak alışkanlığı yatıyor. Böyle düşünenlerin gözünde bir siyasi, felsefi ve hatta ekonomik kavramı itibardan düşürmek için onun “kökü dışarıda” olduğunu belirtmek yetiyor. “Böyle ithal şeylere ihtiyacımız yok” diye kestirip atıyorlar. Yerli ve yabancı kaynaklar arasında “söylem benzerliği” bile, söz konusu zihniyetin sahipleri için alarm sinyallerini çalmaya yetiyor. Mesela “Kürt sorunun demokratikleşme çerçevesinde çözümü”nden söz ettiyseniz ve bu arada Washington’da yazılan bir raporda yahut Brüksel’de düzenlenen bir toplantıda aynı laf geçtiyse, kıyamet kopuyor. Bu reddiyeciliği Müslümanlık adına gösterenler çok “İslami” bir iş yaptıklarını sanıyor, ama yanılıyorlar. İslam’ın temel kaynaklarında “yabancı kaynakları peşinen reddetme” diye bir ilke yoktur. Aksine ilk devirlerin Müslümanları, yayıldıkları coğrafyada karşılarına çıkan Bizans, Pers, Mısır, Hint, Yahudi veya Eski Yunan geleneklerini almış, yorumlamış ve bunlardan yararlanarak İslam düşüncesini zenginleştirmişlerdi. İslam medeniyeti bu açık fikirli ve “kozmopolitan” niteliği sayesinde Ortaçağ’da tüm dünyanın önüne geçti. 20. yüzyılda ortaya çıkan içe kapanmacı reddiyecilik ise, İslam’dan değil, Batı karşısındaki zaafiyetin yarattığı komplekslerden kaynaklanıyordu. Nitekim sadece Müslüman coğrafyada değil, başta Rusya olmak üzere daha bir çok ülkede gelişti. Türkiye’de ise, görüyorsunuz, İslam’la fazla bir alâkaları olmayan, hatta başını Doğu Perinçek gibi ateistlerin çektiği “ulusalcılar” tarafından pompalanıyor. Batı’dan çıkıp gelen her ne varsa peşinen reddetmeyi marifet sayan bu görüşün, Batı’dan çıkıp gelen her ne varsa peşinen kabullenmeyi marifet sayan (ve Milli Görüş’ün “taklitçi” diye eleştiregeldiği) zihniyetten aslında büyük bir farkı yok: Birisi nefret ötekisi aşkla da olsa, her ikisi de kendini Batı’ya göre ayarlıyor. “Kürt açılımı”nı, AB ve ABD de aynı şeyi teşvik ediyor diye kötüleyen Milli Görüşçüler işte bu köhne yanılgının içindeler. Kendilerine sormak isterim, eğer yarın öbür gün bir gazeteci Barack Obama’ya (yahut, daha kötüsü, Şimon Peres’e!) “Türkiye’de bir askeri darbe ister misiniz” diye sorsa ve “ne münasebet, biz Türk demokrasisini destekliyoruz” cevabını alsa, ne yapacaklar. Bu “Siyonist plan”ı bozmak için ADD ve İşçi Partisi ile elele verip “ordu göreve!” diye yollara mı dökülecekler? ---------------------- Sayin Nail Amudi Taha akyoldan alintiladiginiz yazinizi biraz daha acarsaniz Seviniriz.. Gerci cevap vermede zorluk cekiyorsunz ama, olsun bir deneyin
  2. 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI GÜNÜN ANLAMI VE ÖNEMİ.. Bunu biliyormuyuz Sayin politika o günün önemini.. Sonra o gün aranizdaydim Ramazan ayina denk gelen 30.Agustos günü sabahin ilk isiklariyla kalkip trasimi olup bayrama katilma coskusuyla ve oradaydim yerimi almistim evet yillar sonra bir 30.agustosla bulasacaktim. Yillar önce nasil bulusmusdum onuda hatirlamiyorum! sadece hür yasamanin tadini cikarmak istiyordum.. tad deyince aklima ne geldi biliyormusun. Sayin politika hür yasamak güzelde, TÜRK OLARAK YASAMANIN AYRI BIR GÜZELLIGI VAR alt kimligim ne olursa olsun zaten bu topraklar bu tarihi topraklar binlerce alt kimligi hitap ediyor onlari ayirt etmek haksizlik olur.. ihanet olur, onlarda zaten güzel dünyanin en güzel unvanina kavusmuslar TÜRK OLARAK. Evet.. Tekrar bir cosku bir bayram yasamak istiyordum saat 9.basliyacak demislerdi ordaydim fakat baslamis bile etrafima baktim tekrar tekrar baktim hatda bir gün öncesi orda tanistigim cevremden yarin bayramda bulusuruz demistim.. onlarda tamam demislerdi onlara baktim uzun uzun onlarda bir türlü gelmedi gelmek bilmediler ben ve birkac kisi mehter takimiyla basbasa kalmistik ama sagima baktim üc katli bir yer vardi oralardada birileri vardi mevkii yüksekti herhalde.. bir konusma mehter takimi yönünde ve arkasindan yürüme o yerin önünde gecme selamlar cakildi ve dagilma... bekledim ve kimseyede soramadim bayram asil simdimi basliyacak diye evet hissettim baslamayacakti.. yanimdaki kücük bayana mahcup olmustum ve ve ve lerle gectii aklim.. yanimda kücük bayanla yürümeye basladim cay bahcesine.. Denizin karsina oturduk. Kücük dilim tutulmustu neyse o kücüktü baska hayal dünyasina cabuk kapildi ve ben ve ve velerle yalniz basima kaldim. ve ve velerle gecen o günden kalanlardan bir kismini aktarmak istiyorum o gün ezan sesleri hic aklimdan cikmiyor.. ve sorma geregi duyuyorum.. Dünden bugüne bes vakit namaza cagiranlar neden kendilerinin varlik nedeni olan!.. Vede yüzbinlerce din adamina ekmek veren? ve bu is sayesinde karni doyan yüzbinler.. Bu ülke´nin zafferle cikmasini saglayan 30.Agustos icin o günü nese icinde Halki coluk cocuk kutlamalari icin meydana yönlendirmezler.. Eksik olan ne, din adamlarimizda Dindar olamama yada dincilik mi yoksa Milliyetcilik mi? yoksa var olan ne, neye göre hizmet ederler? Neden o bayram simdiye kadar sivil bir bayrama dönüsmedi veya dönüstürülemedi engel olan neydi?.. Sadece askerin bir mehter takimi coskusunda mi kutlanir o günün önemi... Nerde bu ülkenin kutsal kurumlari bu ülkenin birligini saglayan kafalar.. O gün geldiginde meydanlarda kac kisiyi görebilirsin En azindan ben göremedim ciddi bir sehirde! Günün önemi olan günlerde bütün dünyada kutsal kurumlar devreye girer.. kiliseler girer Nerede birbirine kafa tutan Türkler Askere kafa tutanlar nerdeler.. Bozkurt isareti yapim Allahuekber diyenler nerde.. Türk´ün Türk´den baska dostu yok diyen nerede.. Dini elden birakmayan nerede, Askerin önüne gecip bir kare icinde fotograf cektirmekden ibaretmi bu bayram.. Nerede bu ögretmenler nerede bu ögrenciler bir bayramin nasil kutlanacagini gösterecek yetenekler nerede. Yasar Nuri Öztürk´ün Türkiye´yi kemiren ihanet Allah ile aldatmak kitabi aklima geldi.. Dindar, yaratilanlari Yaratan´dan ötürü sever dinci ise yaratilanlari Yaratan´dan nefret ettirmek üzere rahatsiz eder.. Biz ne olabildik? Milliyetci mi, Vatansever mi, Dindar mi Ateist mi biz neyi basara bildik.. Islam´in vicdan adamlarindan biri olan Muhammed Ilkbal.. dinciden söz ederken onun sadece dünyayi degil. cehennemi bile berbat edebilecek bir yaratik olduguna dikkat ceker. Herseyden birer nebze alsaydik bu kadar vefasiz olurmuyduk 30.Agustos günü. Dindardaki ahde vefa ahlakindan dincide eser bulamazsiniz. Onun vefasi bir tek seyedir: Cikari... Dinci, cikarina ters düsen hicbir seye ve hicbir kisiye vefa göstermez. Dincinin yoksun oldugu seylerin basinda ahde vefa gelmektedir. Bu tespitin bir uzantisi olarak, dindar, kiymet bilir, sükran bilir insandir. Dinci ise nankördür. Dincinin nankörlügün en belirgin tecelli alanlarindan biri de yasadigi ülkeye nankörlüktür. Biz ne olabildik? Milliyetci mi, Vatansever mi, Dindar mi Ateist mi Yoksa bir parca dincimi? Neyi basarabildik?.. Hür olarak yaşama adina. Cocuklar adina..
  3. Acumun programinda bir söz var, yürü Dostum kim tutar seni.. Helal olsun.
  4. Sagol Dostum resimleri seviyorum elimde degil Buda bir logo olsun sana emanet.
  5. Yanlis olan nedir Sayin politika can dostum.. Tabii bu konuda yazilacak cok sey var inaniyorum bu basligin altinda cok güzel seyler yazabilcegimizi düsünüyorum.. Tepki duysanda.. Gelelim Türk acilimina. Bir soru biz ne kadar bir Alman kadar, Fransiz kadar bir Amerikali kadar bir Hintli kadar bir japon kadar kendimizi bir TÜRK olarak görüyoruz karsimizda ki Türk´ü ne kadar Türk olarak görüyoruz taniyoruz söylermisin.. O Türk tanimi icerisine ne kadar Türkmenleri, Yörükleri de aliyoruz veya aliyorsun? Bu soruyu kendimize sordugum zamanda bu basligin dogmasida o kadar dogal oluyor. Zannediyorum.. Türkiye henüz tam olarak halk olarak, milliyetini Milletini koruyacak ülke degil, demokrasi bilincinin Miliyetciligin yerlesmis oldugu bir ülke hic degil.. En basiti bir örnek ellerinde Türk bayraklariyla Cumhuriyet meydanlarina inen milyonlari disarda kalan elleri bayraksiz Türk! onlari ne kadar Türk olarak görüyor? Kendisini en büyük Türk olarak gören karsisinda ki Türk´ü Türk olarak göremiyor sorun bu? Türkiyenin sorunu bu? Devam edelim.. bir yürüyüsde Almanya´da bir Türk yürüyüsünde ellerinde Türk bayragi üzerinde Atatürk resmiyle katilan bir guruba.. yanimda o anda olan arkadaslarim bu arkdaslarim agirlikli olarak laz kökenli Türk arkadaslarim.. Bu gelen guruba bunlarda nerden cikti bu komnistler demesi beni hayli sasirtti hemen atifta bulundum.. gelenler Türk.. Alman degil.. gelen cevap bir yanda ki arkadasdan onlar Türk olamaz.. Biz Millet olarak birbirimizi bu kadar taniyabiliyoruz.. isin icine daha simdilik Dini motifleri islemeyelim.. o konu dahada agir. Cünkü inanc birbirini tutmadi mi hic birbirimizi tanimiyoruz.. birbirimizi sinderemiyoruz.
  6. Avrupali Türklerin zamani kisitli oldugu icin biraz zamandan tasaruf gerekiyor.. onun icin acmak istedigim bir konuyu cabuk toparlamak icin gaztelerden ona uygun bir yaziyi sürüyorum Neyse 500.tane baslik acarsan en büyük basliklarima hayat bulduran Dostum CYRANO'da isyan eder. Ya kolay geliyor belki size foruma katilis tarzim neyse genede öyle olsun... actigim yüzlerce baslikta en az onlarcasi bana ait.. hatirladiklarim mesala karisik olsun din bölümünde sabah kosusu vacipmidir.. istanbulla ilgili edebiyat gibi yazim var.. Bülen ecevitle desen siir gibi öykü.. daha daha onlarcasi simdi kalkip yüzlercesini buraya sergiletme.. bak yok dedin ne oldu son ikide bu isler böyle..
  7. Nasıl bir marifet istiyor ? Sayin CYRANO dikkat edersen alintiyla; atilan basligin arasinda cok büyük fark var.. zaman tasarufu yapmis oluyorsun öyle diyebiliriz en aziindan! ve baslik zaten sonradan istenilen sekilde dolmasa ben dolduruyorum.. madem göz attiniz ? En son basliklar bunu gayet iyi izahat edebilirdi. Örnek bir http://www.turkish-media.com/forum/topic/175017-bir-aylik-bir-ramazan-kabusu-daha-geride-kaldi/ Örnek iki http://www.turkish-media.com/forum/topic/174949-turkiye´nin-turk-acilimina-ihtiyaci-var/ vede bunlar en son basliklarim birini sadece ben yazdim ikincisini doldurdum.
  8. Sayin CYRANO gazete haberini copy-paste yapmakda bir ayricalik oda marifet istiyor. Sonra kendimden örnek verecek olursam onlarca basligim var gazete dergi kitap vs vs disinda sadece kendi deger yargilarimla yazdigim.. Bunlardan birtanesini hatirlayabilecekmisiniz? Mesela bu örneginde cok ilginc olmus? bu arkadasin belki onlarca degilde on tane var diyelim.. ben kactanesine cevap yazmisim ve karsiliginda cevap verilmis mi? simdiye kadar kendi actigi basliga cevap verme lütüfunda bulunmus mu? Bu örnekde cürümüs oluyor degil mi? Sonra ben actigim basliklarda o baslik yalniz kaliyorsa vede cevap isteniyorsa baska degerli bilgiye sahip arkadaslar vakitleri olmadigi veya degerli katkilari olmadigi zaman souna kadar o basligin icinde kaliyorum bunuda arz edeyim.
  9. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    İyi bayramlar S.e.t.h
  10. Efendi Türkler şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Bende bütün ictenligimle kutarim
  11. Sayin Admin madem degistirildi.. acaba diyorum bunun adi Gazete Haberleri Paylaşım olmasaydi.. genel konularin hepsi adi altinda olsaydi daha iyi olmazmiydi? Bizler güncel konular altinda, günceli yakaladigimiz basindan aldigimiz haberleri cok güzel tartismalar yasadik o bölümde.. Ama bunun adi bugün kirlilik oldu.. Neyse oda önemli degil o tartismalarin hatirina o dönemin.. bunu genel tartisma alanina cevirsek.. Yoksa gazate altinda iki kelime yorum yapanlar görüntüsü verecek Saygilar
  12. Ben kabus olarak görmüyorum, kabusa cevriliyor ve kabusu birlikte yasamak zorunda birakiliyorsun.. Kisaca aciklamak gerekirse.. Hoparlörden merkezi sistemle beş vakit cok yüksek bir sesle,ezan yayını yapiliyormu yapiliyor.. Evin icinde dahi kacacak delik bulabiliyormusun.. Bulamiyorsun.. Bu durum ne oluyor Ramazan ayinda on vakite cikiyor ramazan sohnetleriyle birlikte.. Oda yetmiyor cocuklar ramazan topunla birlikte yerinden zipliyor oda yetmiyor cocuklarin uyku saatinde ramazan eglenceleri basliyor minikler icin.. buda cok komik bir olay! Turizm ülkesi olan ülkemiz yerli ve yabanci turistlere 24.ay hizmet ediyormu ediyor.. Ne oluyor bir ay boyunca..Cinler top oynuyor zannedersem daha fazlasini anlatmaya gerek yok.. Halk arasinda infiale veya ikilige yol aciyormu inanc farki yüzünden tabiiki aciyor bu esnaf icinde gecerli halkimiz icinde gecerli.. Cok farkli inanclara sahip olan ülkemizde. psikolojik savaş seklinde ülke kirliligine yol acacak sekilde bir ibadet yerine getirelemez.. Yoksa bunun adi bir amac ugrunda verilen bir psikolojik savaştir ve bunun adi da kabustur.
  13. Dünyanın en büyük bira festivali Oktoberfest Almanya´nın Münih kentinde başladı. Dünyanın en büyük bira festivali Oktoberfest Almanya´nın Münih kentinde başladı. Bu yıl 176.ıncısı düzenlenen festival için tam 14 dev çadır kuruldu. 100 bin oturma alanlı 42 bin metrekareye kurulu festivalde bu yıl biranın litresi 8,3 ila 8.6 euro dan (yaklaşık 12 dolar) satılıyor. 12 bin kişiye iş imkanı sağlanan festivali bu yıl 6 milyon kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. 4 Ekim de sona erecek şenlikten yaklaşık 1 milyar euro (1.5 milyar dolar) hasılat elde edilecek. İlginin azalmaması için sigara yasağından bile geri adım atılan festivalde 6.5 milyon litre bira, 113 bin litr şarap, 222 bin litre çay ve kahve, 500 bin litre limonata ve su, 500 bin tavuk, 40 bin kilo balık, 122 bin adet sosis tüketileceği tahmin ediliyor.
  14. EDİRNE DHA 20 Eylül 2009 Ailesi var ama... Edirne'de bir çocuk yuvasında kalan küçük Duygu bayramı gözyaşlarıyla geçirdi. Anne babası hayatta olan ama imkansızlıklardan yuvada kalan Duygu, ziyarete gelen valiye sarılıp "Ailemi çok özledim" diyerek ağladı. Duygu'yu valinin eşi ve öğretmenleri sakinleştirmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Ramazan Bayramı nedeniyle Edirne Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne bağlı çocuk esirgeme kurumunu protokol üyelerı ile birlikte ziyaret eden Edirne Valisi Mustafa Büyük, burada çocuklara bayram harçlığı dağıttı. Bayram harçlığını alan ancak mutlu olmayan Duygu Balcı ise ailesini özleyince gözyaşlarına boğuldu. Duygu'yu öğretmenleri sakinleştirmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Biz sizin yerinizde olsak en yakın çocuk yuvasına gider oradaki çocukları sevgiyle kucaklardık. Duygu yüz binlerce çocuktan sadece biri...ve onların sevgiye ihtiyacı var...
  15. Tatlıyı fazla kaçırmayın! Uzmanlar bayram ziyaretlerinde dağıtılan şeker ve tatlıların tüketilmesi konusunda uyardı AA Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, bayram ziyaretlerinde misafirlere sunulan tatlı, şeker ve çikolatanın bir ara öğün olarak tüketilmesi gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Hamzaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oruç tutan insanlarda ramazan ayı sonrasında psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğiliminin ortaya çıktığını, bu eğitilimin "mahrum kalınan yiyeceklere" karşı aşırı istek duyma ve oruçla birlikte yemek yeme düzenindeki değişiklikten kaynaklandığını söyledi. Bayramda beslenme düzenine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Hamzaoğlu, bayram süresince şeker, çikolata, tatlı ve hamur işlerini fazla tüketmenin mide bulantısı, bağırsak sistemi rahatsızlıkları, hazımsızlık, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri yükselmesi gibi problemlere neden olabileceğine dikkati çekti. Bayram ziyaretleri sırasında sık içilen çay ve kahvenin ise uykusuzluk, bağırsak sorunları ve kalpte ritm bozukluklarına yol açabildiğine işaret eden Hamzaoğlu, "Bayram ziyaretlerinde ikramlara karşı dikkat edilmesi gerekir. Ziyaretlerde sunulan tatlı, şeker ve çikolata bir ara öğün olarak tüketilmelidir. Her ikramın tüketilmesi yüksek kaloriye, bu kalorinin de şekere dayalı olması vücutta sorun yaratarak sindirim sisteminde ve bazı organlarda çeşitli rahatsızlıklara yol açacaktır" dedi. Prof. Dr. ziyaret edilen her yerde sunulanların tüketilmemesi, özellikle şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastalarının buna dikkat etmesi, orta yaş üzerindeki kişilerin de günlük öğün sayılarını değiştirmemeleri gerektiğini vurguladı.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.