Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

iLyAdA

» Mavi Uçurtma Grubu
  • İçerik Sayısı

    1.168
  • Katılım

  • Son Ziyaret

iLyAdA tarafından postalanan herşey

  1. İpek, teşekkürler...Sayenizde hoşbuldum
  2. Beğendiğinize sevindim..Ekle uğur böceğini el birliğiyle kaç dakika sürer ki
  3. Performans degerlendirme terminolojisi ve gerçek anlamlari Performans degerlendirme terminolojisi ve gerçek anlamlari: 1.şahsa ait Motivasyonu yüksek : Sazan gibi her işe atlayan, bilumum angarya yüklenebilir şahsiyet Etkili sunuş yeteneğine sahip : Ortalamanın üzerinde güzel/yakışıklı kiş i Beden dilini kullanabilen : "Bi su alabilir miyim" derken kasi gozu oynayan sakat kisilik;Ne yapacağı belli olmaz, Problem çözme yeteneği olan : Havuz problemleri çözerek büyümüş oldugundan her konuda çözülecek bir problem arayan, rahatsız mizaçlı kolej talebesi; problem çözebiliyosa, problem de çıkartabilir,dikkatle izlenmesi lazım gelir Takım çalışmasına yatkın : Iki eliyle bi seyi dogrultamayan, lakin kalabaligin arasinda kaynamayi becerebilen ve is yapiyo imajı çizebilen; çakal Stresle başa çıkabilir : Dünya yansa umurunda olmayan rahat kişilik, gevşeklikte ve lakayitle sınır tanımayan (Not: Polyannagillerin istihdam edilebilenleri de benzer özellikler gösterir, zinhar karıştırılmamalıdır) Zamanı iyi kullanan : Müdürünün ruhu bile duymadan, mesai saatleri içinde kahve içip fal baktıran, internette gezip solitaire oynayan, icabında kuaföre gidip saç-baş bile yaptıran yaratici, neşeli, eğlenceli kişilik; ha bi de saat 6 oldu mu bi dakka bile durmaz ve çıkar gider bu tipler. Değişime açık : Yalaka, bukalemun, fırıldak kişilik Koç'luk yapabilir : Ara gaz verip çalışanları bedavaya çalışmaya ikna edebilen hin oglu hin. Etkili satış becerilerine sahip : Agizlarindan girip burunlarindan cikmak suretiyle, müşterileri kandırmayı başarabilen tilki şahsiyet; herşeyi satabilir bu tipler, sizi de satabilir,dikkatli olun. Müşteri odaklı : Şirkete karşı müşterilerle ittifak yapan hain tip; brütüs. Temsil yeteneği olan : Her toplantıda basına demeç veriyormuşçasına havalara giren, kendini bi birşey sanan, .... havada kisilik Uyumlu : Suya sabuna dokunmayan, etliye sütlüye karışmayan silik kişican, TRT'nin beraber ve solo şarkılar korosunda 30 yıl soloya çıkmadan durabilir, otistik te olabilir. Performans degerlendirme terminolojisi ve gerçek anlamlari : 2. şahsa ait : Disariya acik bir kisilige sahip : Surekli ofis disinda Iyi iletisim becerilerine sahip : Surekli telefonla konusur Ortalama bir eleman : Kafasi pek basmaz Ustun niteliklere sahip : Simdiye kadar onemli bir hata yapmadi Isi her zaman birinci onceliktir : Flort bulamayacak kadar cirkin Sosyal hayatinda aktif : Surekli kafa ceker Ailesinin sosyal hayati aktifdir : Esi ve cocuklari da kafa ceker Bagimsiz calisabilir : Kimse tam olarak ne is yaptigini bilmez Suratli dusunur : Iyi bahaneler uydurur Dikkatlice dusunur : Karar veremez Mantigini iyi kullanir : Isi baskasina yaptirir Kendini cok iyi ifade edebilir : Turkce konusabilir Liderlik yeteneklerine sahiptir : Uzun boyludur veya bagira cagira konusur Gelecegi cok iyi okur : Bayagi sanslidir Nesesi yerindedir : Belden asagi bir cok fikra bilir Kariyerine cok onem verir : Adami arkadan bicaklayabilir Sadiktir ve guvenilirdir : Baska yerde is bulamamistir..
  4. iLyAdA

    AYNA VE YÜZ...

    AYNA VE YUZ Aynalara bakmaktan sıkıldım. Onlar beni gercekten hic yansitmadilar. Zahiri bir mutlulugu aradim onlarin bugulu yuzunde. Dis fircalarken konustugum icin agzimdan firlayan kopuklerin izleri, faili mechul sivilcelerin kalintilari, biraz tukuruk ve su damlasi. Iste senin yuzundeydi hepsi. Ben ise senin yuzunde kendi .....lugumu gorup aci cekiyordum surekli. Hangimiz hayati daha az umursayarak mutlu olabildik ki? Sen beni hic tanimdin ayna. Sokakta yuruyen her hangi bir âsIktan daha fazla kirilgandim sana bakarken. Agladim karsinda bircok kez. Sevdiklerime soylemeye calistigim tum replikleri ilk senin karsinda tekrarladim. Makyaj yaptim senin karsinda. Dislerime baktim. Utanmadan burnumu karistirdim sana inat. Oysa sen sadece bunlari gordun. Beni hic tanimadin. Hep dedikleri gibi ?seni cozdum? dermiscesine baktin bana. Ben ise sana bakarken kendimden fazlasini gormeye tahammul edemiyordum artik. Simdi konus:? Ayna ayna soyle bana benden daha fazla ruhu kirilan var mi bu ruyada..
  5. RUYASINDA SEYHI GOREN ADAM VE SAYIN CUMHURBASKANI Ah Sayin Cumhurbaskanim ah !!! Oldu mu boyle sayin cumhurbaskanim. ? Ruyasinda seyhi goren adamin mektubunu kayit ve isleme alarak devlet katinda "ruya mektubuna" resmiyet kazandiran ve sayin basbakana ruyasinda seyhinin soylediklerini aktararak buyuk vatan hizmeti yapmis olan Ruhi Ozbilgic'in TRT genel mudurlugunu kabul etmemissiniz !!! Bizleri yeni ruyalarin yorumlarindan ve bu ruyalar uzerine kurgulanacak olan TRT programlarindan mahrum ettiniz !!! Kimbilir neler gorup neler ogrenecektik !!! Olmadi sayin cumhurbaskanim olmadi !!! kaptan NOT : SEYHIN RUYA MEKTUBUNA EN UYGUN İKON OLARAK BUNU BULDUM )) "Rüyada Şeyhi Gördüm" Mektubunu İşleme Koyan Özbilgiç'e Sezer Vetosu RTÜK'ün TRT Genel Müdürlüğü Arasından Önerdiği 3 İsim Arasından İsmi Başbakanlık Tarafından Cumhurbaşkanlığı'na Bildirilen Ruhi Özbilgiç'e Sezer'den Veto Geldi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ruhi Özbilgiç'in TRT Genel Müdürlüğü'nü onaylamadı. Özbilgiç, rüyasında Nakşi Şeyhi Mehmet Zait Kotku'yu gördüğünü ve Başbakan'dan çeşitli istemlerini içeren bir mektubu resmi kayıt altına alması nedeniyle tepki çekmişti. Edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Sezer'in, TRT Genel Müdürlüğü'ne, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ruhi Özbilgiç'in atanmasına ilişkin kararnameyi iade etti. Bakanlar Kurulu, RTÜK'ün belirlediği Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hilmi Bengi, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Tahsin Aktı ile Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ruhi Özbilgiç arasından seçimini Özbilgiç'ten yana yapmıştı. Prof. Dr. İsmail Tuncay Uslu, rüyasında gördüğü Zait Kotku'nun emirlerini anlattığı mektubu Başbakan'a 19 Eylül 2005'te göndermiş, bu rüya mektup da Özbilgiç tarafından resmi evrak olarak kayda geçirilip Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderilmişti. RUHİÖZBİLGİÇ KİMDİR? 1955 yılında Ordu'da doğan Ruhi Özbilgiç, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Mali Bilimler ve Muhasebe Yüksek Okulunu bitirdi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Kamu Yönetimi ve Siyaset, ABD West Texas State University'de Zirai Ekonomi alanında yüksek lisans yapan Özbilgiç, TRT Genel Müdürlüğü, Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Başbakanlık'ta çeşitli görevlerde bulunan Özbilgiç, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Sektörel Rekabet Dairesi Başkanlığı görevini yürüttü. Özbilgiç halen Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevini sürdürüyor. (ANKA) (Ankara Haber Ajansı)
  6. Rica ederim benim de almıştı ama doğru parçayı yerine koyduğunuzda ki o bütünleşme kısmı çok hoşuma gidiyor benim
  7. ATATÜRK İLE ARKADAŞLARI HAKKINDA PADİŞAHÇA VERİLEN ÖLÜM FERMANI Dosya Tasnifi Harbiye-Divan-ı Harp DOSYA No : 70 Harbiye Nezareti Adliye-i Askeriye Dairesi Şubesi Nüsha : 705 PADİŞAH BUYRUĞU Mehmet Vahidüddin Kuva-yı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fırka kumandanı miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, Eski yirminci kolordu kumandanı Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vaşingtın (Washington) elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sıhhiye eski müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzere, Mülkiye Ceza Yasasının kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi unvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla yasa hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre yönetilmesine ilişkin İstanbul bir numaralı sıkıyönetim mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere onaylanmıştır. Bu Padişah Buyruğunu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir. 24 Mayıs 1336 (1920) Sadrazam ve Harbiye Nazırı Vekili DAMAT FERİT PADİŞAHIN ÖLÜM FERMANININ ÖZGÜN METNİ SEYHULISLAM DA OLUM FETVASINDA BULUNMUSTU! ŞEYHÜLİSLAM'IN ÖLÜM; ANKARA MÜFTÜSÜ'NÜN KARŞI FETVASI ŞEYHÜLİSLAM'IN ÖLÜM FETVASI Sultan Vahidettin'in bir "Hatt-ı Hümayun"u ve hükümetin bir bildirisiyle birlikte 5 Nisan 1920 günü yayımlanıp Anadolu'da da İngiliz uçaklarıyla dağıtılan ve Şeyhülislâm'ın imzasını taşıyan "Fetvây-i Şerife" aynen şöyledir: "Dünya nizamının sebebi olan İslam halifesi (Yüce Allah onun hilafetini kıyamet gününe kadar sürdürsün hazretlerinin idaresi altında bulunan İslâm beldelerinde bazı şerir şahıslar aralarında birleşip ve kendilerine reisler seçerek padişahın sadık tebasını hileler ve tevrizler ile kandırmaya ve yoldan çıkarmaya, padişahın yüksek emirleri olmadan ahaliden asker toplamaya kalkışıp görünüşte askerî iaşe ve teçhiz bahanesiyle ve gerçekte mal toplama sevdasıyla kutsal şeriata ve padişahın emirlerine aykırı olarak bir takım salma ve vergiler kesip, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mallarını ve eşyalarını yağmalamak ve bu yoldan Tanrı'nın kullarına zulmedegelmeye ve suçlar işlemeye, memleketin bazı köyleri ve bölgelerine hücum ile tahrip, yerle bir etmek, padişahın sadık tebalarından nice masum kimseleri katl ve masum kanlarını döktükleri, müminlerin emiri olan padişah emrinde bulunan bazı dini, askeri ve mülki memurları kendi başlarına azil ve kendi hempalarını tayin, hilafet merkezi ile memleketin ulaştırma ve haberleşme yollarını kesmek, devletçe gönderilen emirlerin yapılmasını yasaklamak, hükümet merkezini diğer bölgelerden ayırmak suretiyle halifelik otoritesini kırmak ve zayıflatmak maksadıyla yüksek halifelik makamına ihanet etmek suretiyle imama (padişaha) itaatten dışarı düşmekle, "Devleti Aliyye"nin nizam ve düzenlerini, memleketin asayişini bozmak için yalanlar yaymak ile halkı fitneye sevke sebep ve fesada gayret etmekte oldukları açıklanmış ve gerçekleşmiş olan adı geçen reisleri ile avaneleri ve onlara bağlı olan kimseler eşkiya mertebesinde bulunup, dağılmaları hakkında gönderilmiş bulunan yüksek emirlerden sonra hâlâ inat ve fesatlarında direnirler ise adı geçen kimselerin kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlarından halkı kurtarmak vacip olup "Fe-katilü elleti tebga hatta tefaa ila emerillah" ayeti kerimesi gereğince katleri ve gerekirse kitle halinde öldürülmeleri meşrû ve farz olunur mu? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olur. Böylece padişahın ülkesinde savaş kudretleri bulunan Müslümanların adil halifemiz ve imamımız Sultan Mehmet Vahidettin Han Hazretlerinin çevresi etrafında toplanıp bunlarla çarpışmak için yapılan davet ve emirlere koşup adı geçen eşkıya ile savaşları vacip olur mu? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olur. Bu suretle Halife Hazretleri tarafından adı geçen eşkiya ile çarpışmak için tayin olunan askerler çarpışmaktan kaçınır ve firar eylerlerse büyük günaha girip ve asi olup, dünyada şiddetle cezaya ve ahirete acıklı azaplara hak kazanmış olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olurlar. Bu suretle halifenin askerlerinden olup da eşkiyayı katledenler gazi ve eşkıya tarafından katlonulanlar şehit ve şefaata nail olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olurlar. Bu suretle eşkıya ile muharebe hakkında çıkarılmış olan padişahın emirlerine itaat etmeyen Müslümanlar asi ve şer'en cezalandırılmaya hak kazanmış olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olurlar." Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah ANKARA MÜFTÜSÜ RİFAT BÖREKÇİ'NİN KARŞI FETVASI İstanbul, yukarıdaki fetvayı çeşitli yollardan Anadolu'nun her yerine dağıtmaya, Ankara da bunu önlemeye çalışıyordu. Silaha, aynı silahla karşılık vermek gerektiğinden, başta Ankara Müftüsü Rıfat (Börekçi) Efendi olduğu halde, 153 müftünün imzasını taşıyan, şu karşı fetva hazırlanıp yayıldı : "Dünyanın nizamının sebebi olan İslam Halifesi Hazretlerinin Halifelik makamı ve Saltanat yeri olan İstanbul, müminlerin emirinin (Padişahın) varlığının sebebine aykırı olarak, İslamların düşmanları olan düşman devletler tarafından fiilen işgal edilerek İslam askerleri silahlarından uzaklaştırıp bazıları haksız olarak katl ve Hilafet yerinin korunmasına yarayan bütün istihkamlar, kale ve diğer harp vasıtaları zapt edilmiş, resmi işleri görmeye ve İslam askerlerini teçhize memur olan Babıali ve Harbiye Nezareti'ne el konularak, Halifeyi milletin gerçek menfaatlerini hedef tutan tedbirler almaktan fiilen men ve örfi idare ilan ve divanı harpler kurmak suretiyle İngiliz kanunlarını tatbike, muhakeme etmek ve cezalandırmak suretiyle Halifenin yargılama hakkına müdahale ve yine yüksek halifelik makamının maksatlarına aykırı olarak Osmanlı memleketi parçalarından İzmir ve Adana ve Maraş ve Ayıntap ve Urfa bölgelerinde düşmanlar tarafından tecavüz edilerek gayri müslim teba ile birleşip İslamları katliam ve mallarını yağmalamak ve kadınlara tecavüz ve İslamın kutsal saydığı hususları tahkir eder olduklarından açıklandığı veçhile hareket ve esirliğe maruz kalmış bulunan İslam halifesinin kurtarılması için elden gelen gayreti sarf etmek bütün iman sahiplerine farz olur mu? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olur. Bu suretle meşru haklarını ve halifeliğin gasp edilmiş olan kudretini kurtarmak ve fiilen tecavüze maruz kaldığı zikredilen memleketleri düşmandan temizlemek için mücadele eden ve savaşan İslam halkı şeriatça eşkıya olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olmazlar. Bu suretle düşmanlara karşı açılan savaşta ölenler şehit, hayatta kalanlar gazi olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur : Hakikati Allah bilir ki, olurlar. Bu suretle savaşan ve dini vazifesini yerine getiren İslam halkına karşı düşman tarafını tutarak İslamlar arasında fitne çıkararak silah kullanan Müslümanlar şeriatça günahların en büyüğünü işlemiş ve fesada yönelmiş olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur: Hakikati Allah bilir ki, olurlar. Bu suretle düşman devletlerinin zorlamaları ve kandırmalarıyla olaylara ve gerçeklere aykırı olarak çıkarılmış bulunan fetvalar İslam halkı için şeriatça muteber olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur: Hakikati Allah bilir ki, olmaz." Ankara Müftüsü Rifat Efendi (Börekçi HERTELDEN GRUBU - MERT GONDERISINDEN
  8. Yok yok merak etme sen, hindi misali kabarmam yani Etmemek kelimesi de var orada ...Nezaketen de olsa söylenen kimi sözler, kişi en iyi kendi bilir kendini... Sorunun cevabına gelince , kasteddiğim yeni bir mekandı sadece.Böylesi mekanları yeni ve farklı bir hale getirmek ben gibi çaylağa mı kaldı Lafı ise orası burası yok, her yerde ve her koşulda insan anlamak istediği gibi anlar..En önemlisi senin anlatmak istediğin kişinin doğru anlamasıdır Vee..... koyulur cellat işe öldürür, öldürür bu nasıl iş der, ben öldürüyorum onlar çoğalıyor.. hiç bitiremeyeceğim galiba İYİLER TÜKENMEZ!!!
  9. iLyAdA

    HOŞÇAKAL...

    Hoşçakal... Sabahları yağmur sesiyle uyanılan, herkesin boğazlı kazaklar giydiği, hüzünlü yüzler taşıyan o insanların, duman altı kahvelerde kitap okuyarak ve hep o sevdiğimiz şarkıları dinledikleri bir sahil kasabasında yaşamak istiyorum artık. Yolda yürürken kimseyle selamlaşmamayı özledim. Hem de çok. Sen şimdi kırılıp üzülürken bu yazdıklarımı okurken ben çoktan gitmiş olacağım. Oysa taa başta konuşmuştuk bunları seninle. Gideceğimi, daha doğrusu kalamayacağımı, kimseye ve hiçbir yere ait olamayacağımı daha ilk gün anlatmamış mıydım ben sana? 'Büyük ihtimal vedala şmadan giderim' demiştim. İşte şu an telefonu açmıyor oluşumun nedeni de bu vedalaşmama adeti. Sana yazdığım ilk ve son mektup bu. En azından artık sana hiç yazmadığımdan şikayet etmeyeceksin. Atıl kuru bir vedalaşmadan çok daha anlamlı bir şey bırakıyorum sana giderken. Yapacağın her şeyi olduğu gibi, şimdi soracağın soruyu da biliyorum. Ellerini saçlarının arasından geçirip 'neden?' diye mırıldanıyorsun şuan büyük ihtimal ve büyük ihtimal sol omzunla pencereye yaslanmış haldesin. 'Neden?' Çünkü her şeyi bilmekten ve her gün hep aynı günü yaşamaktan ve senin bu aynılığı hiç fark etmeyişinden yoruldum. Geleceğin saati, bana söyleyeceğin ilk sözü, kavgalarımızın sonunu ve o sonlardan sonra ne olacağını nereme dokunup bana nasıl sarılacağını biliyor olmaktan çok yoruldum. 'Biz' olmaktan onur duyacağımı söylemiştim sana. Ben 'biz olmak' kavramının benden tamamen vazgeçmek olduğunu bilmiyordum o zamanlar. Yine o zamanlar ben, bana asla yalan söylemeyeceğin yalanına da çok inandırmıştım kendimi... O zamanlar cep telefonunda 'seni boğuyorsa ayrıl o zaman o kadından' mesajını da bulmamıştım... O mesajı okuyunca anladım ki esas benim tek kişilik derin ve büyük nefeslere ihtiyacım var. O mesajı okuyunca anladım ki insan kendi eli ile yazdığı masaldan bile mutlu sonla çıkamıyor artık... Anladım ki sende gidecek yürek bende ise kalacak mide yok... Seni sana ve kim bilir daha kimlere bırakıyorum. Kendimle olmaya, yalnız kalmaya, kısacası nefes almaya gidiyorum ben. Not: Yedek anahtar paspasın altında ve paspas da tıpkı senin benim için olduğun gibi kapının dışında YAZARI BILINMIYOR
  10. iLyAdA

    DAR AYAKKABI

    DAR AYAKKABI O bayram bana ayakkabi almaya karar verdiler. * *Hazir ayakkabi satan magaza yoktu $ehirde. Tek ayakkabi yapan dukkáninda ayakkabici ciplak ayagimi bir kartonun uzerine koydu, iyice basmami soyledikten sonra agzindaki kur$un kalemi eline alip ayagimin cevresini cizdi. * *O ayagimin cizildigi karton benim ayakkabi numaramdi.* *Gunlerce yeni ayakkabilarimin hayalini kurdum. Babamin anlattigina gore ayakkabilarim siyah ve bagcikli olacakti.* *Kapinin her calini$inda ko$tum.* *Ayakkabilarim bayramdan bir gun once geldi, siyah-bagcikli.* *O gun onlari giymedim. Bayram gecesi yatagimin altina yerle$tirdim yeni ayakkabilarimi.* *Arada bir kalkip kutusundan cikartiyor, yere koyuyor, yukaridan, yandan, onden bakip duruyordum. Parlak ve yuvarlak burnunu gecenin karanliginda kim bilir kac kez ok$adim.* *Uyku girmedi gozume.* *Sabahleyin ev ahalisi kalktiginda, ayakkabi kutusu kucagimda sandalyede oturuyordum ben.* *Ayakkabimi babam giydirdi.* *Ayagima olmami$ti ayakkabilarim, dardi ve canimi yakmi$ti. * *Ama bunu babama soylemedim. O "S¹k¹yor mu?" diye sordukca "Hay¹r" yanitini veriyordum. "Dar, ayagimi acitiyor" desem, geri gidecekti ayakkabilarim ve ayakkabicinin hemen bir yeni ayakkabi yapmasi olanaksizdi. * *O bayram sabahi canim yana yana yurudum.* *Bir sure sonra aci dayanilmaz oldu.* *Di$imi ***********.* *Topalladim.* *Soranlara "Dizimi vurdum" dedim, ama ayakkabilarimin ayagimi sIktigini kimseye soylemedim.* *Dogrusunu isterseniz ya$am dar ayakkabiyla yurumektir.* *Kimi zaman dar bir maa$, kimi zaman sevimsiz bir i$...* *Kimi zaman bir mekan dar ayakkabi olur bize, kimi zaman bir cevre, kimi zaman bir sokak, ya da bir $ehir...* *Kimi zaman dostluklar, arkada$liklar, beraberlikler bir dar ayakkabiya donu$ur.* *Kimi zaman zamandir dar ayakkabi, gecmek bilmez.* *Kimi zaman zenginlik, kimi zaman ba$inizi koydugunuz yastik...* *Caniniz yanar. * *Topallaya topallaya gidersiniz.* *Sonradan ogrendim ya$amin dar ayakkabiyla yurume sanati oldugunu... * *Bekir Coskun/Hurriyet Gz.24 Ekim 2006*
  11. 4 üniversite daha kuruluyor İstanbul Aydın, Acıbadem, İstanbul Arel ve İzmir adlarıyla 4 vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı, TBMM Başkanlığına sunuldu. 04 Aralık 2006 Pazartesi 15:30 İstanbul Aydın, Acıbadem, İstanbul Arel ve İzmir adlarıyla 4 vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı, TBMM Başkanlığına sunuldu. Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı, Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından ''İstanbul Aydın'', Acıbadem Eğitim ve Sağlık Vakfı'nca ''Acıbadem'', Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından ''İzmir'' ve Kemal Gözükara Eğitim ve Kültür Vakfınca da ''İstanbul Arel'' isimleriyle vakıf üniversitesi kurulmasını öngörüyor. Tasarının gerekçesinde, Anayasanın ilgili maddesinde, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin kanunla kurulacağı, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumlarının kurulabileceği hükmünün yer aldığı hatırlatıldı. ''Yükseköğretim, eğitimin pahalı bir kademesi ve yarı kamusal bir hizmettir. Yükseköğretim maliyetinin tamamına yakın bölümünün devletçe karşılanması anlayışı büyük boyutlarda maddi kaynak gerektirmektedir'' denilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi: ''Anayasamız, özel girişimcilerin üniversite kurmalarına imkân vermezken, kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıfların üniversite kurmalarına imkân sağlamaktadır. 21. Yüzyılın bilgiyi üreten ve etkin kullanan saygın ülkeleri arasında yer alabilmemiz, özellikle yükseköğretimde nicelik ve nitelik açısından sağlayacağımız başarıyla mümkün olabilecektir. Türkiye çok genç nüfusa sahip olup, bu genç nüfusun yükseköğretime önemli bir talebi bulunmaktadır. 1986 yılında 426 öğrenci ile eğitime başlayan vakıf üniversitelerinde 2005-2006 eğitim-öğretim yılı itibarıyla ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarında 108 bin 323 öğrenci öğrenim görmektedir. Devlet kaynakları ile değil kendi öz kaynakları ile kazanç amacı olmaksızın vakıflar tarafından kanunla kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip vakıf üniversiteleri Türk yükseköğretiminin ayrılmaz bir parçasını ve önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.'' Gerekçenin son bölümünde ise Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İstanbul'da ''İstanbul Aydın Üniversitesi'', Acıbadem Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından İstanbul'da ''Acıbadem Üniversitesi'', Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İzmir'de ''İzmir Üniversitesi'' ve Kemal Gözükara Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından İstanbul'da ''İstanbul Arel Üniversitesi'' adında vakıf üniversitelerinin kurulmasının, yükseköğretime önemli bir katkı sağlayacağı ifade edildi. İKİLİ ANLAŞMALAR Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti ile Fildişi Sahili (Kotdivuar) Cumhuriyeti arasında ekonomik ve teknik işbirliği anlaşması, Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti arasında sosyal güvenlik sözleşmesi ile Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının onaylanmasına ilişkin üç ayrı yasa tasarısı da TBMM Başkanlığına sunuldu. (Kaynak=Sabah) http://www.realhaber.com/news_detail.php?id=15622
  12. Siz hic IC YOLCULUKLARI'na cikar misiniz? Cikip icinizin sokaklarinda dolasir misiniz? Ben bunu sIk sIk yaparim. Cunku kendini birbirine acan, bazen de birbirinden kacan bu sokaklar, sizi size anlatir... Siz nesiniz, kimsiniz, kendinizi nasil ve ne kadar oldurmus, nasil ve ne kadar tanimlamissinizdir; dunyaya nereden bakmis, kendi hikayenize ne olcude katkida bulunmussunuzdur; ne kadar sevmis, ne kadar kacmis, ne kadar ozlemis, ne kadar pisman olmus, ne kadar kaygilanmis, ne kadar aci cekmis, ne kadar sevinmissinizdir... Onceleri, icinizin bu kadar cok sokak barindirdigina sasirirsiniz; icinizde koca bir mahalle tasidiginiza inanamazsiniz! Ama zamanla alisirsiniz... Cunku artik bu sasirtici, inanilmaz, cazibeli durum sizi kiskirtmistir; sokaklarinizda dolasmadan yapamazsiniz, bundan kacamazsiniz... Dolasmalariniz arttikca da, hangisinin dar, hangisinin genis oldugunu, hangisinin ihmale ugrayip viraneye dondugunu, hangisinin taslarinda yaban otlari bittigini, hangi evin penceresinde sardunyalarin actigini, hangi sokagin korunaksiz kaldigini, hangi sokakta hirsizlarin kol gezdigini daha iyi anlarsiniz... Ve anlamlandirirsiniz zamanla, sokaklariniza isimler verirsiniz... Aci sokagi, Ask sokagi, Basari sokagi, Bencillik sokagi, Bunalim sokagi, Cazibe sokagi, Cosku sokagi, Dusunce sokagi, Ego sokagi, Elem sokagi, Gozyasi sokagi, Guven sokagi, Huzun sokagi, Ihanet sokagi, Intikam sokagi, Kacis sokagi, Kahkaha sokagi, Keder sokagi, Kiskanclik sokagi, Kibir sokagi, Nefret sokagi, Nese sokagi, Pismanlik sokagi, Seks sokagi, Sevinc sokagi, Sikinti sokagi, Sefkat sokagi, Utanc sokagi, Yalan sokagi... (Alfabetik siraya gore dizilmistir!) Bazen birbirini kesen, birbirinin onune cikan, birbirinin icinden gecen, bazen de size nerede oldugunuzu, kim oldugunuzu unutturacak denli labirentlerle, engebelerle, cukurlarla dolu olan butun bu sokaklarin icinde bir tanesi vardir ki, O, sokaklarin icinde en gorkemli olanidir. En cosku vereni, en aci vereni, en tehlikeli olani, en sevinc vereni, en heyecan vereni, en guvenilmezi, en korkutani, en utanmazi, en kirilgani, en cesuru, en sevisgeni, en bilinmeyeni, en cilgini, en korkusuzu, en korunaksizi, en tepeden bakani..en eni... Sadece bu sokak insana goze alma cesareti verir; sadece bu sokak insana hayatin nabiz atislarini hissettirir; damarlardaki kan, sadece bu sokaktan gecerken yatagindan firlayacakmis gibi olur; vucut kimyasi sadece bu sokakta degisir; bu sokak keser istahinizi; bu sokak kor eder gozlerinizi; aynalar sadece bu sokakta guzel gosterir sizi ve bu bu sokakta unutursunuz butun sevdiklerinizi... Bu sokakta yagmurlar bir baska yagar; bu sokakta gunes batidan dogar; bahar bu sokakta anlar bahar oldugunu; dunyanin butun kandilleri, butun mumlari bu sokakta yanar; bu sokakta yillandirir sarap kendini; muzik bu sokakta kusanir en guzel tinilari ve sadece bu sokakta acar utanmaz gulleri... Islanmaz bedeniniz, isinir yureginiz, yeserir dallariniz, titrer iciniz, doner basiniz, oksanir kulaklariniz ve bastan cikar butun benliginiz.... Sadece bu sokak korunaksizdir. Sadece bu sokagin bir bekcisi yoktur. Sadece bu sokak yagmaya aciktir, sadece bu sokakta hirsizlar dolasir geceleri ve sadece bu sokak direnir diger sokaklara acmaya kendini... O bagimsizligi sever, O cesareti sever, O ates gibi yanmayi ve yakmayi sever... O, sokagin girisine astigi tabelanin yerinden indirilmesini sevmez, tabelaya yazdigi ASK sozcugunun uzerinin karalanmasini, cizilmesini, kirletilmesini sevmez... Yolunuz bir kere ASK sokagi'na dusmeye gorsun, bir kere kesfetmis olmaya gorun, once diger sokaklar kiskanir sizi... Yolunuzu sasirtmak icin en olmadik hilelere onlar basvurur, kendilerine donusturmek icin en olmadik kumpaslari onlar kurar. Bazen de siz saparsiniz yoldan. Ornegin birdenbire Sevgi sokaginda bulursunuz adimlarinizi... Burasini daha guvenli zannedip, kendinizi ve baskalarini kandirirsiniz... Siz hic IC YOLCULUKLARI'na cikar misiniz? Cikip icinizin sokaklarinda dolasir misiniz? Dolasip kendinizi kaybeder misiniz? Kaybedip kaybedip yeniden bulur musunuz? Yoksa sizin sokaklariniz cok mu dar? Cok mu zor bu dar sokaklarda yurumek ve gormek hayati? Ya da cok mu birbirine benziyor sokaklariniz? Karistiriyor musunuz tabelalari?... Size, sokaklariniza bakmayi, sokaklarinizi genisletmeyi, sokaklarinizi onun bunun taslariyla degil, kendi taslarinizla orup guzellestirmenizi, kendi ellerinizle tabelalar asmanizi ve ozellikle ASK sokagi'na ugramanizi siddetle tavsiye ederim. (Sokagin tabelasina dokunmak yok ama! O, biliyorsunuz sevmez mudahaleyi!) Eger bu yolculugu goze alamayacaginizi dusunuyorsaniz bosverin gitsin. Dar sokaklar cesaret gerektirmez ve zaten dar sokaklarda mutlusunuzdur!! alinti..
  13. İsmimi ben demeden öğrenmen için, meşhur bir kahin falan bulup getirirsin sanırım
  14. iLyAdA

    Bir Ertegün sırrı

    Meshur abd muzik sirketi Atlantic Records' un sahibi Ahmet Ertegun vefat etti ve Istanbul' da defnedildi. Ertegun kardesler sirketlerini sifirdan yarattilar ve muhtesem bir dev haline getirdiler. Ama her zaman Turk kaldilar ve Turk olarak bilinmeleri onlari hic uzmedi. Tam tersine Turk' luklerini hep vurguladilar ve bununla ogunduler. Bunu ozellikle, Turk degil de baska bir batili insanmis taklidi yapan yeni yetme genclere soylemek istiyorum. Cunku bazi korpe gencler halen "batili taklidi yaparak" onlerinde yeni ufuklar ve imkanlar acilacagi hayallerine kapilmakta ve bu bu kisiliksiz donguye girmektedirler. Sonrada birer travesti gibi kimliksiz bir sekilde kaderin el uzatmasini beklemektedirler (burada kader batili akil hocalari oluyor). Ertegunler gercek bir hayat hikayesidir ve herkese ornek olmalidirlar. Ertegun kardesler New York' ta mali zorluklar icinde kurduklari muzik sirketlerini tamamen azim, gayret ve yetenekleri sayesinde buyuttuler. Cok kimse Ertegun kardeslerin hicbir Turk' u meshur etmedigini soylerler. Dogrudur ama herkes onlarin isinin yaratmak degil, farkedilmeyen bir mucevher tasini bulup yontmak ve parlatmak oldugunu unuturlar. Sarkici portfolyalari, kesfettikleri mucevher taslarinin kalitesi hakkinda bir fikir vermektedir. Gizli sirra gelince, once anlatani anlatayim. Bu hikayeyi New York' ta calisirken sirket patronumun yasli kayinpederi anlatmisti. Dinlenme sirasinda sirkete gelir bana eski hikayelerini anlatirdi. Kendisi Izmirli tutuncu bir ailenin ferdi idi ve hayatta cok gorup gecirmisti. Mesela bana, Izmir' de Ataturk' e suikast yapilmak istediginde kucuk bir cocuk oldugunu, Ataturk' un evlerine geldigini ve suikast ile ilgili kisilerin salona geldigini ve Ataturk' un cok kizdigini ve hiddetlendigini gordugunu soylemisti. Ataturk' un bu olaya ne kadar uzuldugunu bir cocuk olarak bile ne kadar derinden hissettigini soylemisti. Daha sonra kaderin bir cilvesi olarak, agabeyi elde kalan tutunleri satmak icin onu Amerika' ya yolluyor ve orada kaliyor. Bugunun tutun devleri holdinglerin o zaman ki patronlarinin yakin arkadaslari oldugunu ve cogu kere onlara zor durumda iken vadeli Turk tutunu verdigini soylerdi. Tabii o zamanlar Amerikan sigaralarinin kalitesini ve tadini yukseltmek icin Turk tutunu kullandiklarini, simdiki Turk gencleri pek bilmezler. Neyse bu ticaret sayesinde cok daha zengin oluyor. Washington' daki Turk buyukelcisi yakin arkadasidir ve Ertegunlerin babasidir. Babalari vefat edince kardesler egitimlerini Amerika 'da bitirip is kurmaya karar verirler. Ve babalarinin yakin dostuna gitmeye karar verirler. Ertegun kardeslerin New York' taki burosuna geldiklerini ve onlari gordugu icin cok sevindigini soyler. Ertegun kardesler is kurmak istediklerini anlatirlar. Cok dogru birsey yapacaklarini soyler ve ne dusunduklerini sorar. Onlarda anlatmaya baslarlar... "Amca biz bir muzik sirketi kurmak istiyoruz... bilinmeyen yetenekli sarkicilari bulup plak yapacagiz... Amerika' da muzik endustrisi cok buyuyecek... bize ortak olur musun... besbin dolar sermayeye ihtiyacimiz var" derler. Babalarinin zengin ve guclu dostu soyle bir dusunur ve der ki.... "cocuklar ben sizi cok severim... babanizda cok degerli bir insandi ve yakin dostumdu... ama siz boyle plak isiymis, muzik isiymis gibi acaip isleri birakin... boyle garip isler babaniza yakisiyor mu... kendinize yakisan duzgun bir iskolu bulun... alin su 500 dolari, gidin bir guzel yemek yiyin... adam gibi dusunun ve sonra bana tekrar gelin" der.... Ertegun kardeslerde uzgun bir sekilde burosundan ayrilirlar. Bu saygi ile dinledigim buyugum daha sonra bana donup "is hayatinda yaptigim en buyuk hatalardan biri budur... keske besbin dolari verse idim.... sonradan koskoca bir abd sirketi oldular... aslinda olay para degildi... o zaman sadece bankada nakit 400 bin dolarim vardi ve milyonlarca dolar servetim ve sonsuz kredim vardi... ama gercekten cocuklari cok sevdigim icin uzuldum, onlarin boyle muzikmis, muzisyenmis, yapimcilikmis filan gibi abuk sabuk bir iskoluna girmesini istemedim... duzgun bir is edinmelerini istedim... ben muzik isini acaip bir is olarak algiladim ama sonradan muzik piyasasi en gelisen is kollarinda biri oldu....keske bes bin dolari verip ortak olsa imisim..." diye anlatmisti. Bu hikayeyi niye anlattim... Birincisi Ertegun kardeslerin oyle torpil ile, ruhlarini satarak veya kiyak alarak basarili olmadiklari bilinsin istedim. Tamamen kendi yetenekleri ve azimleri ile Amerika' nin en ust siralarina gelmis insanlardir. Amerika' da basari ve saygi kazanmis sayili Turk'lerden birkacidirlar.... Ikinci nedenim bu olayin cok klasIk bir yasli-genc tezat hikayesi olmasidir. Son elli yilda, bircok basarili bilgisayar, cep telefonu, internet vesaire oykulerinin baslangicta hep boyle " birak su bos hayalleri, boyle is mi olurmus" tepkisi almasidir. Gencler siz siz olun hayallerinizden kolayca vazgecmeyin. Ve yeni bir teknolojiyi hicbir zaman "tuzu kuru, cok basarili ama artik risk almayi gereksiz bulan guclu isadamlarina" sormayin.... Ucuncusu ise, Ertegun kardesler bir Turk olarak basari kazandilar. Evet Amerika' da Amerikali oldular ama hic bir zaman Turkluklerini unutmadilar. Eger yetenegin varsa, Turk, Hintli, Amerikali, Alman farketmez. Dunyanin her yerinde basarili olabilirsin. Ama yetenegin, calisma azmin yok ise, istedigin kadar Amerikali ol, din degistir, kilik degistir, hayatta birsey olamazsin. Basarinin sirri kimlikte veya onu bunu taklit etmekte degil, sadece calisma hirsinda ve azmindedir. Bir de allah vergisi kabiliyet ve sansin varsa, basari kendiliginden gelir. Yoksa kimliksiz ve kabiliyetsiz biri olarak , en buyuk zorlama ile bile ancak bir iki seneligine "pop star" olursun . Ve de en kisa zamanda bir balon gibi sonup gidersin. Eger Turk isen Turk oldugunu bileceksin. Turk kimligi sana zarar degil fayda getirir cunku herkes saglam karakterli insanlari sever. Ilk firsatta ruhunu, vataninini, esini dostunu satan kaypaklari kimse sevmez. Boyleleri ancak kullanilir ve isi bitince lagim cukuruna supurulur. Sen sen ol, Turk' lugun ile, kimligin ile gurur duy.... Basari saglam bir durus ile elde edilir... ORHAN PAK 18 Aralik 2006
  15. Hak ettiğim ya da etmediğim övgülerin için sağol Biraz anlar gibiyim aslında, çok kısa bir zaman dilimi öncesi benim için çok özel olan ve çok sevdiğim dostlarımın olduğu bir forumda yöneticilik yaptım..Ama ne derler, tebdili mekan da ferahlık vardır;) aaa 40 yıllık derken o yaşa merdiven dayadığımı kim söyledi
  16. İnan ki hiç o gözle bakmamıştım Sadece harflerin animasyonla aldıkları şekil açısından izledim, bakış açısı dedikleri bu olsa gerek..senin gözle de baktım ama ısrar yokk söylememm
  17. iLyAdA

    Kendini cam sananlara!

    Bak...Bil ki domuzların önüne inciler serilmez Mücevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez Ne farkeder ki kör insan için elmas da bir camda Sana bakan kör ise, sakın kendini camdan sanma... Acaba insan olarak size hakettiğiniz değerin verildiğine inanıyor musunuz? Ya da siz karşınızdakine yeterince değer veriyor musuz?Yukarıdaki dörtlükte olduğu gibi hayatımızda bizi olduğumuzdan daha farklı değerlendiren insanlar, kendimizi olduğumuzdan daha kötü hissetmemize neden oluyor mu ve bu kişilere karşı yaklaşımlarımız nasıl? anladınız siz işte konuşalım ne dersiniz???
  18. iLyAdA

    Hücrenin icindeki alem.

    Alttaki web adresinde Harvard Üniversitesi tarafından hücre üzerine yapılan video çekim v ar. İzlediğinizde kendinizi evrenin bir başka gezegeninde faaliyet gösteren canlılarla beraber gibi hissedeceksiniz. Hücrenin içindeki alem
  19. Benden de, hepinize sevgiler... Siz de sağolun duyarlı yaklaşımınız için , Arkadaşların katılacağını biliyorum; hatta ben msn iletime eklemeye karar verdim, daha çok kişiye ulaşacağımı tahmin ediyorum..Tüm güzelliklerde ve de acılar da tek yürek olmak temennisi ile
  20. Puzzle kartpostal
  21. Puzzle kartpostal
  22. Puzzle kartpostal
  23. Puzzle kartpostal
  24. Puzzle kartpostal
  25. Puzzle kartpostal
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.