-
İçerik Sayısı
1.168 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
iLyAdA tarafından postalanan herşey
-
Uluslararasi Okul Oncesi Eğitimi Kongresi Tarih: 24-27 Ekim 2007 Yer: Marmara Üniv. İletişim: 0216-3363686
-
BU SORUYU SORMAYACAKTINIZ, AMA SİZ İSTEDİNİZ NAPAYIM liseye giden kızımın annneeeeeee ton balıklı sandvicim hazır mıııı? sesiyle gözümü açarr, anneeeeee çizmem , anneeeee bu yakışmış mı, anneeee saçım nasıl , anneee masamda siyah dosyam kalmış verir misin , saol annecimmm ben kaçtım gel öpeyim faslından sonra artık tamamen uyanmışımdır ( bitti sandınız di mi? yanıldınız) dvm... Onurr oğlum geç kaldınn, oğlumm koyy o gömleğin ucunu içine, onurr öğrenci dediğin kravatı boynunda taşırr, merdivenden inerken oğlumm bu okul çantası senin mi? nidaları kesilmeden dvm... billurrrr kalk kızım, ablanla abin gittiii..billurrr hadi ama servisi kaçıracaksın,beslenmen hazır, güzel doyur karnını kızım fln filan vs vs vs bu arada annee saçımı kuyruk yapıp minik minik örgüler yapar mısın? kızım okula geç kalırsın ama uzun sürer o derken, kızın istese yapardın ama demi siteminden ve son öpücükten sonra saate baktığımda saat 08.00' dır henüz
-
rica ederim, bende Ankara'da yaşıyorum ve çok özlüyorum bir başkadır benim memleketim ,bu şarkıyı dinlemek bile zor geliyor bu başlığa senden de bişeyler eklenirse çok sevinirim ve bu iletiyi okuyan diğer Antep'li arkadaşlarımızdan... 3 gün sonra 25 aralık, Antebin düşmam işgalinden kurtuluş yıldönümü, ben biraz döküman aktarayım
-
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Hoşbulduk sizlerle olmak güzel -
İLYADAİST
iLyAdA şurada cevap verdi: odisseus başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
ERBAY lakabı epeyce tutturdun Bulmacalarda halk dilinde amca demek diye geçer -
Bu yaşta ki çocuklar çeşitli organizasyonlarla ortaya sürülerek,hem hasta ruhlu insanların iştahı kabartılıyor hemde o körpe beyinler böylesi yaldızlı hayatlara özendiriliyorlar...Bu çocukların yeri burası değil, organize edenlerden çok aileyi suçlarım ben bu konularda.. Geçmiş yılların birinde de normalden daha erken gelişen kızını güzellik mi yoksa mankenlik mi tam hatırlamıyorum ,bir yarışmaya sokan anne tv stüdyolarında psikologlara karşı arslanlar gibi savaşmıştı..Madem böyle neden yararlanmayalım, neden kullanmayalım bu fırsatı naralarıyla, eğitiminden vazgeçmek pahasına piyasaya sokma çalışmalarından asla vazgeçmedi..Sonu mu? Kimbilir ki, ben hatırlamıyorum... Yine geçmiş yıllarda bir okuma bayramında ,üç kız çocuğunun dansöz kıyafetleriyle mezdeke ( ismi yanlış yazdıysam özür) grubunu taklit ettiğini de gördüm ya artık ölsemde gam yemem Bu aslında eğiticilerimizin de eğitime ihtiyacı olduğunun kanıtı değil mi?Üstelik kaymakam da konuşmasını yaptı gayet normal bişey izlemişçesine..Tv kanallarının birinde ünlü şarkıcıların taklit edildiği bir yarışma sonrasında, yaşının dışında giyinip abartılı makyajlarıyla başkası olmaya çalışan çocukların bundan aslında ne kadar olumsuz, etkilendiğini Prof. Ferhunde Öktem'in katıldığı bir panelde bizzat izleyerek özümsedim... Bir yazısından alıntı var aşağıda ve bu sadece izleme, birde birebir içinde bulunduklarını düşünürsek durumun vahameti çıkar ortaya...... Televizyon programları ile birlikte, gündelik hayatın en önemli alanlarından biri olan “özel yaşam” (mahremiyet) kavramı da esnekleşmektedir. Bireye ait olanlarla topluma ait olanlar arasındaki sınır giderek ortadan kalkmakta, böylelikle de tüm toplum, aynı özel yaşamın özneleri haline gelmekte ve aynı mahremiyeti paylaşmaktadır. Öyle ki, yatak giysileriyle başkalarının yanına çıkmanın saygısızlık ve özensizlik sayıldığı bir ilişki biçiminden, sadece yarışma kurallarının önem kazandığı ve milyonlarca izleyicinin önünde mahremiyetin neredeyse tamamen ortadan kalktığı bir ilişki biçimine gelinmiştir. Televizyon programlarını izleyenlerin, günlük yaşam kültürü içerisinde hayatlarının şekillendiği ve zamanlarının büyük bir bölümünü televizyon karşısında geçirdikleri görülmektedir. Özellikle ev kadınlarının, televizyonu, yemek ya da ev işi yaparken dahi izledikleri, gündelik yaşamlarında televizyonun çok önemli bir konumda olduğu söylenebilir. Magazin türü programların etkileri üzerine, gecekondulu kadınlarla yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, kadınların aile içi iletişimlerinin ve çocukların okuma alışkanlıklarının azaldığı; aynı şekilde, çocukların, programda gördüklerini taklit etme eğilimlerinin arttığı tespit edilmiştir. Kadınların yarısından fazlası, çocuklarının televizyonda gördükleri ünlülere ya da yarışmacılara özendiğini belirtmiştir. Kadınların çoğu, bu tür programlardaki görüntülerden rahatsız olduklarını, bu görüntülerin, kültürel değerlerin üzerinde değişmeler meydana getirdiğini ifade etmektedirler. Özellikle evlilik ve gelin-kaynana türündeki yarışma programlarının gelenek ve göreneklerimize aykırı olduğunu, kültürel değerlerimizi yozlaştırdığını, evlilik kurumunun bu şekilde gerçekleşmesinin doğru olmadığını düşünmelerine rağmen, bu tür programların örneklem grubunun neredeyse tamamı tarafından izlenildiği de tespit edilmiştir (Mert, 2004). Bu tür programlar, aynı zamanda, izleyiciler üzerinde güçlenen bir alışkanlık yaratır. İnsanların yaşadıkları sıkıntılar, aile içi şiddet mağdurları, yarışmacılar arasında yaşananlar, her hafta yaşanan final heyecanları, elenenler, birinciler, desteklenenler, taraf tutmalar, sevilenler, sevilmeyenler izlenme unsurlarını artıran faktörlerdir. Bu programlar, seyreden kadınlarda, yalnız olmadıklarını, kendi başlarına gelenlerden daha ağırlarının başkalarının da başına geldiğini göstererek rahatlama duygusu yaratabilir. Kadınlar, yarışma programlarındaki yarışmacılarla günlük hayatlarını paylaşırlar, yarışmacıları birer aile üyesi gibi kabul ederler. Gözetlemeye dayalı yarışma programlarında izleyici, kendisine ve kendi davranışına en çok benzeyen ya da kendisinden daha aşağıda gördüğü kişi ile özdeşim kurmakta ve onu desteklemeye başlamaktadır. Bu sırada, o programın izleyiciliği süreklilik kazanmaktadır. Aslında, bu tür yarışmaların sonunda en yakışıklılar, en güzeller, sesini en etkili kullananlar değil, ama toplumdaki ortalama insana en çok benzeyen kişiler yarışmayı kazanmaktadır. Televizyondaki yarışmalarda belirli rolleri oynayan yarışmacılar, izleyici tarafından kabul edilir, benimsenir ve onunla özdeşleşilir. Bu tiplerin başarıya ulaşması ile kendisinin de başarıya ulaşabileceği konusunda, bireyde olumlu duygular uyanmaktadır. Bunun yanı sıra, bir başka boyut da, yarışmacıların düştükleri durumlardan, izleyicinin, farkında olmadan zevk alabilmesidir. İzleyicisi olduğu kişinin veya diğerlerinin düştüğü durumlara kendisi düşmediği için kişi sevinmekte ve yarışmaya ya da programa katılmamasının ne kadar doğru olduğu konusunda kendisini onaylamaktadır. Bu yorum, aynı zamanda, şu aralar oldukça gündemde olan kadın programları için de geçerlidir. Ülkemizde, son yıllarda yayınlanan bazı yarışma programları, özel hayatın mahremiyeti konusundaki toplumsal değer yargılarını değişime zorlamakta ve bireylerin toplumsal değerler konusunda çatışmalar yaşamasına yol açmaktadır. Bu tür programların izleyicilerinin önemli bir bölümünde, özel hayatların mahremiyetini gözetleyerek kendini rahatlatma eğilimi kışkırtılmaktadır. Bir diğer ifade ile, bireylerde ‘röntgencilik’ duygularını açığa çıkarma gibi, yayıncılık etiği açısından ahlâkî olmayan bir yol, reyting uğruna izlenebilmektedir. Oysa, insanın bu yönünün açığa çıkması, psikiyatride hastalıklı bir ruh hâli olarak kabul edilir. Bu programlarda öne çıkan şahsiyetler, ekranlardan göründükleri kadarıyla, çoğu zaman sağlıksız ruh hâline sahip olan ve toplumsal yaşam açısından sağlıksız kişilik özellikleri gösteren kişiler olabilmektedir. Hiç kuşkusuz bu durum, bu programların telkine yatkın sürekli izleyicileri ve özellikle özdeşim kuran çocuk ve ergenler için son derece olumsuz rol modelleri oluşturmaktadır. Toplumca erdem sayılan değerlerin hiçe sayılmasıyla kışkırtılan rekabet ve yarışma ortamı, çoğu da canlı yayınlarda engellenemeden her türlü olumsuzluk ve saldırganlığın ortaya çıkmasına yol açmakta, bu da söz konusu kitle tarafından örnek olarak alınmaktadır. Ülkemiz ruh hekimleri ve klinik psikologları, karşılarına gelen birçok vakada bu etkilenmeleri gözlemlemektedirler. ‘Reality’ programlarının hemen her türünde, insanların özel hayatlarının ve mahrem ilişkilerinin alenen sergilenmesi, bu insanlar ve yakınları için örseleyici (travmatize edici) dir. Sergilenen özel hayat, sadece kişinin kendisini ilgilendirmemekte, yakınları da teşhir edilmiş olmaktadır. Son aylarda, sırf bu nedenle aile içi cinayetler işlenmiş ve konunun çarpıklığı, yazılı basının da büyük tepkisini çekmiş (Güzin Abla, Hürriyet, 21 Nisan 2005; Tufan Türenç, Hürriyet 20 Mayıs 2005), hatta bazı programlar, televizyon yönetimleri tarafından acilen yayından kaldırılmıştır. Bu tür programlarda sergilenen psikopatolojik davranışlar, telkine yatkın toplum bireyleri tarafından taklit edilebilir; ortaya dökülen hezeyanlar da paylaşılabilir. Astroloji ve parapsikolojinin konuşulduğu programlarda konuk edilen, ruhsal bozukluğu olan bazı kişiler, gelecekle ilgili felaket senaryoları anlatabilmekte, gerçek dışı, akılla bağdaşmayan yorumlar yapabilmektedir. Tüm bu yansıtılanlar, televizyonun otoritesiyle, bir kısım izleyici tarafından gerçekmiş gibi alınabilmekte, benzer psikopatolojisi olan ya da kaygılı ve depresif kişilerde, psikopatolojinin artmasına yol açabilmektedir. Bu değerlendirmeler, nedenselliğin bilimsel olarak gözlenebildiği araştırmalara, etik nedenlerle gelemeyecek konulardır ve klinik uygulamadaki gözlemlerin sonucudur. Son yıllarda, televizyon programlarında çıplaklık, evlilik dışı kadın – erkek ilişkileri ve cinselliği ön plana çıkaran tavırlar, tutumlar ve kıyafetler karşısında, genel olarak toplumumuzun sistematik olarak duyarsızlaştığı görülmektedir. Cinsellik, gelişimsel olarak belli evrelerden geçerek kavranır. Bu gelişimi göstermemiş bir çocuğun, kavrayamayacağı düzeyde cinsellikle televizyonda karşılaşması, bu konudaki sağlıklı gelişimini çeşitli biçimlerde etkileyebilir. Bu nedenle, çocukların televizyon izledikleri saatlerde gösterilen, cinselliğin açık biçimde sergilendiği, özendiriciliği yüksek ve eyleme geçmeyi cesaretlendiren filmler sakıncalıdır. Ülkemizde geniş bir kesimi oluşturan düşük sosyo-ekonomik düzeyden ailelerde, çocukların yatma zamanının, daha eğitimli çevrelerdeki kadar düzenli kontrol altında tutulamadığı dikkate alındığında, yayıncıların bu konuda da büyük bir dikkat göstermeleri gerekmektedir. Yürürlüğe konması beklenen koruyucu simge sisteminin, eğitimli kesimde bu konuda önemli bir çözüm olabileceği beklenirken, eğitimsiz çevrelerde önemli bir etkisinin olması, ana-baba kontrolü eksikliğinden dolayı zor görünmektedir.
-
İLYADAİST
iLyAdA şurada cevap verdi: odisseus başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Odisseus , hoşgeldin senden kurtulduğumu sanmakla yanılmışım galiba Senin yorumlarını özledim desem... Aslında basit gibi görünüp , dikkatlice baktığında içinde çok ince nükteler barındıran o muzip yorumlarınla bizimle olacaksın sanırım...Seni takip etmek daha keyif verici Ayrıca malzeme bol , bir sürü puzzle ekledim onlardan başla istersen -
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Odisseus , hoşgeldin senden kurtulduğumu sanmakla yanılmışım galiba Senin yorumlarını özledim desem Aslında basit gibi görünüp , dikkatlice baktığında içinde çok ince nükteler barındıran o muzip yorumlarınla bizimle olacaksın sanırım...Seni takip etmek daha keyif verici Ayrıca malzeme bol , bir sürü puzzle ekledim onlardan başla istersen Süper dj imiz de burada, ansha -
teşekkürler, umarım hayat boyunca giymek zorunda kalmazsınız
-
garfield ile devam edelim bari puzzle kartpostal
-
iki çokk güzelmiş, alabilir miyim o gülü?
-
ikiyi naptınn
-
HABER - GUNDEM : 10 bin musteri hesabini bosalttilar
iLyAdA şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
HABER - GUNDEM : 10 bin müşteri hesabını boşalttılar 19 Aralık 2006 A.A İstanbul'da, 3 milyon 450 bin elektronik posta adresine virüs göndererek çeşitli bankalara ait 10 bin 580 interaktif hesabın bilgilerini elde ettikten sonra müşteri hesaplarını boşalttıkları öne sürülen 2'si kadın 10 kişi yakalandı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, savcılık ve emniyet birimlerine yapılan interaktif banka dolandırıcılığı konusundaki şikayetlerin artması üzerine çalışma başlatıldı. Beyoğlu, Bakırköy, Fatih, Bahçelievler, Büyükçekmece, Avcılar ve Güngören'de belirlenen adreslere eş zamanlı düzenlenen operasyonda, aralarında suç örgütü elebaşı konumunda olan Ali A'nın da bulunduğu 2'si kadın 10 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda, 1 adet dizüstü bilgisayar, 34 adet CD, 4 adet hard disk, 18 adet çeşitli bankalara ait hesap cüzdanı, 6 adet kart, sahte olarak düzenlenen tapu senedi, ustalık belgesi ile savcı, polis, asker ve SSK'ya ait sahte kimlik ile belgeler ele geçirildi. 3.5 MİLYON ADRESE VİRÜS Poliste sorgulanan bu kişilerin, internet üzerinden bağlantı kurdukları kişilerden 150 YTL karşılığında satın aldıkları veya çeşitli yollardan elde ettikleri 3 milyon 450 bin elektronik posta adresine virüs göndererek bazı bankalara ait 10 bin 580 interaktif hesabın bilgilerini elde ettikleri, daha sonra da bu bilgileri kullanarak müşterilerin hesaplarını boşalttıkları anlaşıldı. Bu kişilerin elde ettikleri eletronik posta adresleri arasında medya mensupları, üniversiteler, öğretim görevlileri, belediyeler, holdingler ve çok sayıda iş adamının da adresinin bulunduğu belirtildi. POLİS BANKA MÜFETTİŞLERİYLE İŞBİRLİĞİ YAPTI Polisin, vurgunun boyutunun belirlenmesi için bankalar birliği, kredi kartları merkezi ve dolandırıcılık yapılan bankaların müfettişleriyle birlikte çalışmalarını sürdürdüğü ifade edildi. ELEBAŞI 5 DİL BİLİYOR Yakalanan kişiler arasında bulunan ve Almanya doğumlu olan Ali Y'nin, İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü'nden mezun olduğu ve 5 yabancı dil bildiği öğrenildi. Polis yetkilileri, internet kullanıcılarından elektronik postalarına gelen şüphelendikleri mesajları açmamaları ve interaktif banka dolandırıcılığına karşı dikkatli olmalarını istedi. Polisteki işlemleri tamamlanan 10 kişi, daha sonra Beyoğlu Adliyesine gönderildi. -
Üniversiteye hazırlananlara ücretsiz ders olanağı
iLyAdA şurada bir başlık gönderdi: Eğitim ve Öğretim
dersizle.com bu konuda sponsor ariyordu.Turkiyeden pek sponsor cikmamasina karsin Amerikadan sponsor yagmuru oldu:)http://www.dersizle.com/ -
http://www.ad-awards.com/inc/video.swf?id=30
-
ANSHA da geldi
iLyAdA şurada cevap verdi: ansha başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Bende aslen Gaziantep'liyim de siparişlerini merak ettim -
Evet amaç aynı ama değişik sosyal toplum örgütlerinin düzenlediği kampanyalar.. Varsa gücümüz katılalım elimizden geldiği kadar ,bunların verdiği iç huzuru bir başka bence
-
LÖSEV
iLyAdA şunu cevapladı bir başlık içinde Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları
Ankara da yaşıyorum ben, geçen gün Gazi Üniversitesi Hastanesindeydim.10. kat çocuk bölümünde bir afiş gördüm, lösemili çocuklar için hastane de ayrı kan bankası kurulmuş.. ÇİLEK KAN BANKASI.. Eşime dedim bir kaç gün sonra gidiyoruz kan vermeye, çünkü bu hastaların çok fazla kan ve trombosite ihtiyacı var ve çoğu zaman elinizde paranızla bile zor ulaşabileceğiniz materyaller bunlar... Bunları yazdım çünkü içimizde Ankara da yaşayan pek çok arkadaşımız vardır,onları bu bankaya kan vermeye çağırıyorum ben de.. Diğer dostlarımızın da kendi yaşadıkları illerde bu konuda duyarlı olmalarını rica ederim, özellikle üniversite hastanelerinde bu banka sanırım mevcut olmalı..Yoksa da normal kan bağışı ile de iyi bir şeyler yapmış olmanın huzuru ,içimizi bir nebze olsun aydınlatır diyorum..Bugün belki sağlıklıyız ama yarın için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Biliyorum ki istersek çok şeyler yaparız... Bu konu hakkında beni çok gururlandıran bir anım vardır Bu yıl 5. sınıf olan kızımın henüz 3. sınıfı okuduğu dönemde, bir takı yapma merakı başladı o ve tüm arkadaşları arasında.. Evlerdeki artık malzemeleri toplayarak çok hoş şeyler çıkardılar ortaya... Sıra bunları pazarlamaya gelmişti alıcılar ise hazır ,biz anneler , komşu teyzeler hatta beylere bile satmaya kalktılar..İşin ilginç tarafı satın aldığımız şeyleri yeniden onlara hediye ediyorduk kıyamayıp.. Satışları bitti, epeyce paraları var ve karar aşamasındalar ne yapsak paraları diye? Lunapark, alışveriş ve yemek yeme önerilerinin karşısında kızım, paranın LÖSEV e bağışlanması teklifini sunuyor ve bir büyükleri aracılığı ile internetten bağışı gerçekleştiriyorlar... Daha sonra LÖSEV onlara kupa ,rozet vs gibi onları hatırlatacak objeler yolladığında, kızım o rozeti yle gururla taşıdı ki yakasında ... Benim hislerimi ise hiç sormayın anlatamam, 9 yaşında bunları düşünebilen bir evlada sahip olduğum için binlerce kere şükür ettim Allah' ıma.. -
SELAMLAR
iLyAdA şurada cevap verdi: ENGİN_DENİZ başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
selam engin hoşgeldin sen de senden az önce de ben geldim , iyi ki geldim -
ANSHA da geldi
iLyAdA şurada cevap verdi: ansha başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
canım , hoşgeldin sen de...senden dolayı biliyorum bu dostlukların nerelere varabildiğini, biliyorum ki çok güzel paylaşımlarınla bizimle olacaksın. -
evet haklısın sanırım gözden kaçırmışım, ama ben gibi gözden kaçıran arkadaşlarımız için de yeni bir hatırlatma olsun diyelim ve daha önce bu iletiyi sunan arkadaşımıza çok teşekkürler...
-
Ama bircenin böcüğü evinde ki 1045 lik gerçek puzzle kahin:))
-
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
buradan da hoşbulduk -
NTV Radyo ve TOÇEV işbirliğiyle başlatılan "Bir Şey Değişir, Her Şey Değişir" kampanyasına siz de destek verin. NTV Radyo ve TOÇEV işbirliğiyle başlatılan "Bir Şey Değişir, Her Şey Değişir" kampanyasının amacı 2006-2007 eğitim-öğretim yılını, Türkiye'nin zor şartlarında, uzak coğrafyalarında maddi imkansızlıklarıyla boğuşarak okuyan çocuklar için bir nebze kolaylaştırmak. Bu eğitim yılı başında kampanya kapsamında birer "eğitim çantası" ulaştırdığınız çocuklara şimdi de bir çanta içinde ayak numaraları ve bedenlerine uygun birer "bot ve mont" gönderilmesi hedefleniyor. Bağışlarınız karşılığında, yardım olanakları maddi açıdan kısıtlı olan çocuklar için hazırlanan çantalar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın desteğiyle TOÇEV tarafından belirlenen 13 ilde en çok ihtiyacı olan okulların öğrencilerine ulaştırılacak. Kampanya kapsamında, 22 YTL karşılığında sizin adınıza hazırlanacak birer "bot ve mont" ile ilköğretim çağındaki bir çocuğun zor kış koşullarında eğitim alabilmesine yönelik bir ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Kampanyanın detaylarına www.ntvmsnbc.com ve www.tocev.org.tr adreslerinden ulaşabilirsiniz. Siz de "Bir Şey Değişir, Her Şey Değişir" kampanyasına Garanti İnternet Şubesi Ödemeler menüsü Bağış adımından katılabilirsiniz. Çok mu oldum yoksa?????