BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Bütün kavgamız da o değil mi zaten sevgili saklıgerçek. Bizim sorunumuz da zaten evrende ilk hareketi başlatan güç neydi, o enerji neydi, o güç Tanrı olarak adlandırılabilir mi, değil ki. Orası insan için bir bilinmezdir. Ama insan her bilinmez gibi o bilinmezin de cevabını aramaktadır. Bu arayışın adı bilim ve dindir. Bilim somut gerçeklere, insanı insan yapan şeye, akla dayanır. Din ise, tahmin, hurafe, temelsiz inanç, falcılık, medyumluk vs. ürünleridir. Dinler ve özellikle semitik dinler, insanlığın ilk insandan beri bilimle aradığı, kainatın sırrını, işleyişini çözme uğraşını "baltalamak isteyenlerin", "ne uğraşıyor bunlar, ben bu işi kısa yoldan halledeceğim diyenlerin", "sizin binlerce yıldır çözmeye çalıştığınızı ben doğrudan Tanrıyla mesajlaşarak çözdüm diyenlerin", bunu derken "kendilerini de bu işten nemalandıracak şekilde ortaya çıkanların" masallarıdır. Bizim sorunumuz Mutlak Güç/Mutlak Enerji/Tanrı ile değil. Bizim sorunumuz Tanrı'ya atfedilen, ondan geldiği iddia edilen yutturmacalarla. Bu yutturmacaların, insanlar üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerle, bu yutturmacaların sebep olduğu tembellikle, bu yutturmacaların sebeb olduğu çarpık ahlak anlayışıyla, bu yutturmacaların sebep olduğu savaşlar ve vahşetle. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Sevgili GeceKuşu eline, diline emeğine sağlık. Bir forumdaş şu ayeti alıntılamıştı da, ben de kendisine benzer sorular sormuş, ve ilginç bir hususa da dikkat çekmiştim: Benim dikkate çektiğim nokta cariyelik sorununun ötesinde, cariye durumunda olan insanlara sahipleri tecavüz ettikten sonra, tecavüz edenlerin değil de, tecavüze uğrayanların, sanki suçlu imişler gibi bağışlanacaklarının söylenmesi !!! Her yerde bana inanmayanı şöyle ederim, böyle ederim diyen Allah, köle/cariye edinilmesine cevaz vermesi yetmiyormuş gibi, cariyeleri cinsel ilişkiye zorlayanları cezalandırmıyor, aksine tecavüze uğramakla büyük bir suç işleyen (!!!) mağdurlar, maruz kaldıkları tecavüzden dolayı bağışlanıyorlar.. Söylenebilecek söz var mı? Saygılar.
-
Kurandaki çelişkiler
Dilinle, aklınla binyaşa haksöz. Tevrat'taki/Kuran'daki Yehova/Allah adam kayırır, torpil yapar, sürekli övünür de övünür, bağırı çağırır, korkutur, Muhammed dışındaki herkesi muhammed için yaratılmış dekor addeder, kendine seçilmiş halk edinir, yahudi tarihinden başka tarih bilmez, bazı kullarının bazılarını köle/cariye olarak kullanmasına cevaz verir. Aynı soru ben de tekrarlayayım: Bir insana yakıştıramadığınız olumsuzlukları allaha nasıl yakıştırabiliyorsunuz ? Ne olacak, MATRIX çözülür. Saygılarımla.
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili Emre, Semitik dinlerde, ve özellikle semitik dinlerin sonuncusu olduğu iddiasıyla ortaya çıkan islam'da o kadar çok hurafe vardır ki, at at bitmez. Kuran'daki aslına döndürmek de çözüm değidir. Zira, Kuran'daki aslı denilebilecek kaynaklar da putperest kökenlidir. İslam olarak bilinen kültürler sentezine en son bilinen katkıyı Türkler Hilal'i sokarak yapmışlardır. Ondan öncesine gidelim. Sen diyorsun ki Şeytan taşlama yoktu. Biz de diyoruz ki, sadece Şeytan taşlama değil, musevilikteki/hristiyanlıktaki/islamdaki herşey putperest kaynaklıdır. Kabe de kuruluşu itibarıyle putperest bir mabed'dir.Büyük ihtimalle Kuzey Mezopotamya/Anadolu bölgesinde yaygın olan ana ilahe Kubau/Kybele/Venüs adına, o bölgeden gelen bir insan tarafından yapılmıştır. Bir arkadaşımız, kıble'ye dönmek ifadesinin bile Kybele'ye dönmekten gelmilş olabileceğine ilişkin bilgi post etti. Hacer-ül Esved büyük bir ihtimalle, Mısır'dan araklanma bir inanç. Çünkü Mısırlılar, sema ilahı Horus'un en büyük ilah olduğunu ve herşeyi gördüğünü düşünüyorlardı. Horus'un gözü adını verdikleri figürü, Allah görüyor anlamında heryere yapıyorlardı. Mısır'dan gelen ve bu inanışa sahip olan biri veya birileri, göze benzeyen göktaşını bulmuş ve getirip bu İlah Horus'un gözü diyerek Kabeye koymuş. Olay bundan ibaret, bize göre. Hac, islamiyet öncesinde de yapılan birşeydi. Kaynağı neydi bilmiyoruz, ama mutlak birgün onun da putperest kaynağını tespit edeceğiz. 12 aydan bazıları neden "haram aylar" ne farı var diğer aylardan, bu hurafenin kaynağı ne? Cuma/Cumartesi/Pazar neden kutsal günler, bu hurafenin kaynağı ne? Yahudilerinkini anladık, Kuran'da da yazıyor, Allah dünyayı 6 günde yarattı sonra dinlendi deniyor. Cumartesi dinlendiği gün olduğu için, seçilmiş haklkı olan Yahudilere de bu günü kutsal etmiş, güya... Peki Cuma neden kutsal? Biz bunun nedenini biliyoruz, en azından bir teorimiz var: Kabe, Kubau/Kybele/Venus adına yapıldığı için, ona venüs gününde, yani Cuma gününde tapınılıyorsu. Cuma bu nedenle kutsal sayıldı. Bu hurafenin kaynağı da bizce bu. Yahudiler neden seçilmiş halk? Neden Allah Yahuıdi tarihinden başka tarih bilmiyor? Neden Allah sadece kendine Yahudileri resul/nebi/peygamber atıyor? Bütün bu hurafelerin putperest bir kaynağı var. Yani Sevgili Emre, ayıkla ayıkla bitiremezsin semitik dinlerdeki hurafeleri. Ayıkladıkça ortada birşey kalmaz. Allah kelamı diye yutturulan herşeyin putperest kaynaklı olduğunu görürsün. Yani MATRIX ÇÖZÜLÜYOR sevgili Emre. Onu ne sen kurtarabilirsin, ne de ben. Tanrı zaten kurtarmaz, sevinir esasen kendisine atfedilen bu yakıştırmalardan kurtulacağı için. Saygılar.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Bizim Tanrı/Mutlak Güç/Mutlak Mükemmeliyet/Kainat/Doğa dediğimiz şey, kimseye torpil geçmez, kendine seçilmiş halk edinmez, bir kısım insanların diğer bir kısım insanları köle/cariye edinmelerine cevaz vermez, öğünmeye gerek duymaz, bağırıp çağırmaz, bütün mevcudatı tek bir kişinin yüzüsuyu hürmetine yarattım deyip bütün mevcudatı dekor konumuna indirgemez. Eğer ayet olduğu iddia edilen şeyler adam kayırıcılıkla, torpilcilikle, çvünmeyle, Yahudi tarihiyle doluysa, bu Mutlak Mükemmeliet'ten/Mutlak Güç'ten değildir. Ne bana, ne İsa'ya, ne Musa'ya ne Muhammed'e ne GıLgaMeŞ'e Tanrı'dan vahiy gelmez. Tanrı'dan vahiy geldiğini, gelebileceğini iddia edenler de bizler değiliz. Türkçe anlamıyorsun da, belki başka dilde anlayabilirsin diye yardımcı olmak istedim. Valla ben sana bu tartışmanın başlarında bir yerde, verdiğin cevaplardan biri hariç, gerisinin büyüklerden küçüklere masallar olduğunu söyledim. Yani fareli köyün fareleri biz değiliz. Fareli köy masalının ardından kimler gidiyor o da belli. Tartışmada, FARELİ KÖYÜN FARELERİ falan gibi ifadeler kullanarak, tartışmayı verimsizleştiriyorsun, doğru yapmıyorsun. . Eğer bir insanın kalbinin meleklerce yarılıp, dezenfekte edilmesi gibi bir olay olsa idi, o cillop gibi kalp kötülüğü görmesin diye, Allah bizzat müdahale etmezdi, değil mi? YANİ ŞUNU DİYORUZ: BÖYLE BİR İDDİADA BULUNMAK TANRI'YI TORPİLCİLİKLE, ADAM KAYIRICILIKLA SUÇLAMAK ANLAMINA GELİR. BU NEDENLE, GEŞLİN TANRI'YI ADAM KAYIRICIKLIKLA, TORPİLCİLİKLE SUÇLAMAMAK İÇİN BU MASALLARA İNANMAYIN DİYORUZ. KİMSENİN KALBİ YARILIP, MELEKLERCE DEZENFEKTE EDİLMEZ. KİMSE ALLAH TARAFINDAN PEYGAMBERLİK İÇİN HAZIRLANMAZ. Sadece insanlar bu iddiada bulunur. Tanrı'yı, senin gibi torpilci, kibirli, adam kayırıcı, ırk seçici, bir kişi dışındaki bütün mevcudatı dekor görücü olarak görmüyorum en azından, ona hakaret etmiyorum, küçültmüyorum, Ortadoğulu Arap Şeyhi pozisyonuna düşürmüyorum. Anlıyormusun? Do you understand? Comprehendes? Verstehen Sie? Vous comprenez? Ponimayiş? Saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Benim orada varmak istediğim nokta, FİZİKEN CENNETTEN BİRŞEY GELEBİLİYORSA, YANİ HACER-ÜL ESVED CENNETTEN GELMİŞSE, BURDAN DA CENNETE FİZİKEN BİRŞEY GİDEBİLECEĞİ HUSUSUNA SENİN DİKKATİNİ ÇEKMEK VE BU OLASILIĞI, HACER-ÜL ESVED'İN CENNETTEN OLMADIĞINI GÖSTEREREK, BU PUTPERESTLİK KALINTISINI REDDETMENİ SAĞLAMAKTIR. Yoksa senle tartıştığım konu, oraya uzay gemisiyle gidilebilir mi gidilemez mi konusu değil, kaçak yoldan cennete girmenin mükün olup olmadığı değil, kaçakların engellenip engellenmeyeceği değil. Biz diyoruz ki, HACER-ÜL ESVED BASİT BİR GÖKTAŞIDIR. CENNETTEN GELDİĞİ SANILARAK KUTSALLIK ATFEDİLMİŞTİR. O TAŞ KUTSAL FALAN DEĞİLDİR. CENNETETEN DE GELMEMİŞTİR. SEMİTİK DİNLERDEN ÖNCEKİ PUTPEREST İNSANLAR ONUN CENNETTEN GELDİĞİNİ SANMIŞLARDIR. SEMİTİK DİNLER DE, ESKİ KÜLTÜRLERİN BİR SENTEZİ OLDUĞU İÇİN, ORTADA TANRI'NIN İNSANLARA VAHİY GÖNDERMESİ GİBİ BİR DURUM OLMADIĞI İÇİN, HZ. MUHAMMED DE, HACER-ÜL ESVEDLE İLGİLİ OLARAK DEVAM EDEGELEN İNANIŞI SÜRDÜRMÜŞTÜR. Biraz daha gayret, Hacer-ül Esved'in, putperestler tarafından cennet taşı olduğu sanılan sıradan bir göktaşı olduğunu kabullenmene az kaldı. İnsanın, kafasında tanımladığı mükemmeliyeti temsil eden vasıfların tek bir odakta toplanmış hali olan Tanrı/Kainat/Doğa kavramı ile senin semitik dinlerindeki Yehova/Allah farklı şeylerdir. Bizim Tanrı/Mutlak Güç/Mutlak Mükemmeliyet/Kainat/Doğa dediğimiz şey, kimseye torpil geçmez, kendine seçilmiş halk edinmez, bir kısım insanların diğer bir kısım insanları köle/cariye edinmelerine cevaz vermez, öğünmeye gerek duymaz, bağırıp çağırmaz, bütün mevcudatı tek bir kişinin yüzüsuyu hürmetine yarattım deyip bütün mevcudatı dekor konumuna indirgemez. Mükemmeliyet'i/Mutlak Güç'ü/Doğa'yı tanımlayan Tanrı kavramına, Allah adını verip ona acziyeti, torpilciliği, adam kayırmayı, kibri maleden biz değiliz, maalesef bunları Tanrı'ya maledenler semitik dinlerin mensuplarıdır. MATRIX ÇÖZÜLECEK!!! Saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Bizim kabul etmediğimiz Allah, bu Allah: Birilerine torpil geçen, Hz. Muhammed dışında herkesi, herşeyi figüran/dekor olarak gören, kendine seçilmiş halk edinen, Yahudi tarihinden başka tarih bilmeyen, sürekli kendini öven, sürekli tehdit eden, sadece erkeklere hitabeden, kadınları ikincil statüye indirhgeyen Allah. Bizim kafamızdaki Tanrı bunları yapmaz, gerek duymaz, kendini bu kadar küçültmez. MATRIX ÇÖZÜLECEK!!! Saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Valla "cennet şimdi var" diyen sensin. Ben de, cennet şimdi varsa, ve oradan buraya bişey gelebiliyorsa, buradan da oraya, teorik olarak, birşey gidebilir diyorum. Tekrar, tekrar oku ne yazdığımı. Senin şimdi cennet var demen, seni cennete seyahat mümkündür sonucuna götürür. Halbuki bu sorunun cevabı biz kafirler için basittir : Cennet var mı yok mu bilmiyoruz. En azından şimdi yoktur diyebiliyoruz. Sonra olup olmayacağını da kimse bilemez. Semitik dinlere göre olacaktır. Semitik dinlere inanmayanlara göre olmayacaktır. Cennet şimdi var ve Hacer-ül Esved ordan elmiştir diyerek, kendini komik duruma düşüreceğine, sana daha iyi bir yol öneriyorum: Hacer-ül Esved cennetten gelme değildir. Basit bir meteorittir. İnsanlar onu cennetten gelmiş sanarak, kutsal kabul etmektedirler. Yani Hacer-ül Esved putperet kaynaklıdır demek seni de inancını da kurtarır. Valla bunu biz demiyoruz, Hacer-ül Esved'in putperest kökenini kabul etmemek için, Cennet şimdi vardır iddiasını ortaya atarak, cennete seyahat etmek mümkündür sonucuna varmayı gerektiren mantık senin mantığın. Bak bu cevabını çok beğendim. İnsan gerçekle karşılaşıp, onu kabul etmek istemeyince, çaresizlik içinde yapabileceği tek şey budur, onu yapmışsın. MATRIX ÇÖZÜLECEK!!! Saygılarımla.
-
NEDEN KARA TAS?
Valla bizim Tanrı ile bir problemimiz yok. Bizim problemimiz, Tanrı diye yutturulan şeyle ilgili. Bizim problemimiz, şuna buna torpil geçen, kendine seçilmiş halk edinen, sadece erkekleri adam yerine koyan, Yahudi tarihinden başka tarih bilmeyen, sürekli kendine tapınılmasını isteyen, megaloman tavırlar sergileyen, kutsal kitap denen şeylerde baştan sona kendini öven, yakarım, süründürürüm, yerin dibine sokarım diyen semitik dinlerin Yehova'sı/Allah'ı ile. Anlıyormusun? Do you understand? Comprehendes? Verstehen Sie? Vous comprenez?Ponimayiş? *** Ben Sayın GıLgaMeŞ'i çok seviyorum. Bu forumda benim tezlerime en büyük destek ondan geliyor. Cennet şimdi varsa, (ki varmış GıLgaMeŞ'in dediğine göre, doğru kabul ediyoruz) insanlık bugün yeterli teknolojiye sahip değilse bile, teorik olarak, potansiyel olarak, yeterli teknolojiye ulaştığında cennete seyahat etmeleri mümkündür!!! Yani GıLgaMeŞ arkadaş diyor ki, "Cennet şimdi vardır, yani, yahudi/hristiyan/müslüman kardeşler ölünce cennete gitmek için ibadetle uğraşırken, Vatikan'la/Kudüs'le/Mekke'yle uğraşıken, yüksek teknolojiye sahip birsürü kafir cennet gemisine binip cennete gidebilirler" diyor. Böyle acaip, uçuk bir iddiada bulunmaktansa, Hacer-ül Esved cennetten gelmemiştir, sıradan bir meteorittir, putperest kynaklıdır demek daha mantıklıdır, yani daha dini niteliklidir, Sayın GıLgaMeŞ. Biraz daha çaba göster Sayın GıLgaMeŞ. Bak başka bir forumda, Hilal putperest kaynaklıdır dedin. Biraz kafa patlat, ikinci diyeceğin şey, Hacer-ül Esved'in cennetten geldiğine ilişkin inanç putperestliktir diyeceksin. Sonra sıra diğerlerine gelecek. MATRIX ÇÖZÜLECEK!!! Saygılarımla.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Okuduğunu anlayabiliyormusun? Ben Hz. Muhammed'in gençliğinde Mekke'ye eğlenceye gidip, gitmediğini bilmiyorum, o eğlencenin düğün olup olmadığını da. Bu iddiayı orataya atan sensin. o eğlence düğün müydü, değil miydi benim sorunum değil. Ben hiç bir yerde düğün ifadesi kullanmadım, düğünü seyretmek günah da demedim. Bütün bunları iddia eden sensin. Dön yazını oku: Sonra bana dönüp "Acaba sen düğün izlemeyi ''günah''mı sanıyorsun!" diye soruyorsun. Hz. Muhammed'in sürüsünü emanet ederek seyretmek için gittiği Mekke'de tertiplenen gece eğlenceleri, her ne ise, onun günah olup olmadığı değil benim sorunum, onu sorun yapan sensin. Benim sorunum, bir yerde kalbi meleklerce kalbi temizlendi, cillop gibi yapıldı diyorsun, sonra da buna rağmen, Mekkedeki eğlencelerin kötülüğünden korunmak için, Allah bizzat torpil yaptı diyorsun. Ben de sana soruyorum, melekler kalbi temizlerken "kaytarmışlar" mı da, Allah bizzat sonra araya girmek zorunda kalmış? Bu sorumla demek istediğimşey, varmak istediğim nokta: Kalbin MELEKLERCE YARILARAK dezenfekte edilmesi diye bir olay OLABİLEMEZ. Anlıyormusun? Do you understand? Comprehendes? Verstehen Sie? Vous comprenez?Ponimayiş? Bana göre, Tanrı kimseye ayrıcalıklı davranmaz, kimseye torpil yapmaz. Tanrının Hz. Muhammed'e torpil yaptığını iddia ederek, Tanrı'ya hakaret etmek, Tanrı'nın TORİLCİ olduğunu ileri sürmek günahtır. Benim ve diğer birçok agnostik, ateist arkadaşın karşı çıktığı inanç, torpilci Allah inancıdır. Tanrı torpilci olamaz, Tanrı bir kutsal kitapta baştan sona kendini övmez, buna ihtiyaç duymaz. 1. yazınla tespit yapıp, 2.yazınla o tespiti ne hale getirdiğini gördük tabi ki, hatta teşekkür bile aldın benden o bilgi için. Hilal'in, kafir Türkler tarafından islam'a sokuşturulduğunu, böylece putperest bir simgenin İslam'a maledilebileceğini gösterdin. Bizim iddiamız da o zaten. Bilinen, kayıtlı tarihte, Hilal, İslam'a maledilebilmişse, bilinmeyen, kayıtsız tarihte de benzer binlerce olay olmuştur.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Kendinle çelişme, ya yukarıdaki doğru ya aşağıda söylediğin: Yem ise, gümlettim lafını kullanamazsın, yemi yutmuş olursun. Yok yem değilse, ciddi bir tez ise, o zman gümletmiş olursun, ama gümletmek malesef, senin bütün inancını da gümletecek cinsten bit gümletme olur. Küfr edebiyatı diye dönüp okumayacağın için, belki aşağıya tekrar yazarsam okursun: Nasıl ki, Türkler İslam'a Hilal logosunu sokmayı başarmılar ve bugün Hilal, kökeni Şamanist Türklere dayanıyorsa da, İslamiyet'le bir alakası olmasada, İslam'ın bir parçası olmuş, İslam'ın simgesi haline gelmişse, semitik dinlerin bütün inançları, ritüelleri de benzer şekilde, çeşitli kültürlerin putperest unsurlarının biraraya gelmesiyle oluşmuştur. benim iddiam, benim gibi milyonlarca insanın iddiası budur. Hilal'in İslamiyete girişi ve hatta onun simgesi haline geliş serüvenini izle lütfen. Sonra da dön, Kabe neydi, İslamiyette neye dönüştü diye araştır. Kıble'ye dönmek ne demekti, İslamiyet'te ne anlama gelmeye başladığını araştır. Secdeye kapanmak neydi, İslamiyette neye dönüştü diye araştır. Hacer-ül esved neydi, İslamyiyette neye dönüştü diye araştır. Musa'nın mucizeleri olarak bilinen şeyler neydi, bugün semitik dinlerde ne anlama gelmeye başladılar diye araştır. Örtünmek nerede başladı, ne anlama geliyordu, İslamiyette nasıl girdi onu araştır. İslamiyetteki kadınlara ikincil statü veren gelenek nasıl nereden geldi onu araştır. Ve sonra da, dön ve şunu sor kendine: bütün bunlar, Tanrı'nın vahiyleri diye nasıl yutturuldu? Bütün suç Tanrı'ya nasıl yüklendi? O rahibin adını Bahîrâ olarak veren sensin, bana neden soruyorsun? İlk müslümanların kimler olduğunu sen benden daha iyi bilirsin. Madam o rahip, Hz.Muhammed'in son peygamber olduğunu anlamış, neden ilk müslüman olmamış? Önce okumasını öğren, sonra bindiğim dalı kestiğimi iddia et. Şunu yazan sensin, ben değil: Ben de sana, senin tabirinle Konu hakkında fikir babam ''aziz nesin'' gibi ''alaycı'' ve ''tiyatrocu'' uslubumla madem peygamberlige ilmen hazirlanıyordu, bu arada neden okuma-yazma da öğrenmedi diye soruyorum. Burada benim demek istediğim Peygamberliğe hazırlanmak diye bişey yoktur. Benim soruma yanıt olmamış, hatta kendi iddianı çürütmüşsün. Zira, Mekkeye bir eğlenceye katılmaya gitti, ama uyuyakaldı, o çirkin şeyi görmesi Allah torpiliyle engellendi diyen sensin. Göğsünün yarılmasını," Kalbinde şeytanın girmesine yer kalmamalıydıki vahy ona sağlam gelsin hayatı tam bir örnek olsun." diye açıklayan da sensin. kalbi yarılınca temizlenmemişmiydi ki, eğlence yerinde neler olduğunu bildiği halde, oraya gitti de, Allah'ın bizzat torpiliyle kurtuldu? Saygılar.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Hz. Muhammed'e hitap konusundaki hassasiyetinizi bundan sonra dikkate alacağım. Sorumu dikkatle okuyun lütfen: Peki Muhammed'in annesi Amina, kocası Abdullah ölünce ne yapmıştır? Nereye gitmiştir? Evlenmiş midir? Evlendiyse.....BUNDAN SONRAKİ İFADELER/SORULAR ŞARTLI SORU, ŞART DA "EVLENDİYSE"... Buuldum. Bulmam da iyi oldu. Çünkü benim teorimin ispatı oldu: Nasıl ki, Türkler İslam'a Hilal logosunu sokmayı başarmılar ve bugün Hilal, kökeni Şamanist Türklere dayanıyorsa da, İslamiyet'le bir alakası olmasada, İslam'ın bir parçası olmuş, İslam'ın simgesi haline gelmişse, semitik dinlerin bütün inançları, ritüelleri de benzer şekilde, çeşitli kültürlerin putperest unsurlarının biraraya gelmesiyle oluşmuştur. benim iddiam, benim gibi milyonlarca insanın iddiası budur. Hilal'in İslamiyete girişi ve hatta onun simgesi haline geliş serüvenini izle lütfen. Sonra da dön, Kabe neydi, İslamiyette neye dönüştü diye araştır. Kıble'ye dönmek ne demekti, İslamiyet'te ne anlama gelmeye başladığını araştır. Secdeye kapanmak neydi, İslamiyette neye dönüştü diye araştır. Hacer-ül esved neydi, İslamyiyette neye dönüştü diye araştır. Musa'nın mucizeleri olarak bilinen şeyler neydi, bugün semitik dinlerde ne anlama gelmeye başladılar diye araştır. Örtünmek nerede başladı, ne anlama geliyordu, İslamiyette nasıl girdi onu araştır. İslamiyetteki kadınlara ikincil statü veren gelenek nasıl nereden geldi onu araştır. Ve sonra da, dön ve şunu sor kendine: bütün bunlar, Tanrı'nın vahiyleri diye nasıl yutturuldu? bütün suç Tanrı'ya nasıl yüklendi?
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Valla benim T.dursun ezberciliği falan yaptığım yok. Ezbercilik yapan belli oluyor. Kes/yapıştır işini kimin yaptığı, kimin başkalarının görüşlerini ezberleyip ezberleyip buraya taşıdığı anlaşılıyor. Ben copy/paste işi ile yarışamam, benim copy yapacağım bir yer de yok. Diğer canlılardan beni ayrıran bir aklım var ve ulaşabildiğim bilgileri bununla irdeleyerek buraya yazıyorum. Başkalarının yazdığı/yorumladığı şeyleri ezberleyip durmuyorum. 1. Söylediğim gibi, 1 soruyaverdiğin cevabını tatminkar buldum. Diğer sorulara verdiğin cevaplar büyüklerden küçüklere masallar olmuş. Tartışmayı çarpıtmadan sürdürürsen sevinirim. peygamber tanımının benim için bir anlamı olmamasına rağmen, peygamber terimi ile ne anlatılmak istendiğinin biliyorum ve babası için hiç bir yazımda peygamber demedim. Sallamazsan memnun olurum. Ebu Leheb, cariyesinin küçük bebeği emzirmesine izin vermiş, sonra neden onda kalmamış da başka birisine verilmiş bilmiyoruz. Yukarıda sıraladığın gerekçeler dayanaktan yoksun, sadece rasyonelleştirme çabası. Madem çocukların sağlıklı olması falan filan için Mekke dışına gönderilmeleri gerekiyordu, acaba Muhammed kendisi göndermiş mi kızlarını? Mesela amcasının oğlu ve ilk müslümanlardan olan Ali de gitmiş mi süt anneye? Belki de Ebu Leheb'e düşmanlığının kökeni bu Mekke dışına süt anneye gönderilem işidir, ne dersin? Ebu leheb cariyesini Arap gelenekleri çerçevesinde özel amaçları için kullanmak istemiş, ama sürekli bir çocukla ilgilenmesinden sıkılarak, çocuğun süt anneye gönderilmesini istemiş olabilir mi? Belki nefretin kökeni ordadır. Diyelim ki Ebu Leheb sıradan bir akraba çekememezliği sendromuna yakalandı. Herhalde, bu çekememzliğin cezası evrensellik iddiasında bulunan bir dinin kitabına sokulacak "kişiye özel" beddua değildir. Ebu Leheb'in suçu neydi? Kalbinin meleklerce yarılarak, zemzemle yıkanmamış olması mı? Onunki de zemzemle yıkansaydı o da güzel bir insan olurdu, değil mi? Torpilli bir insanla, torpilsiz bir insanı karşılaştırmak adil mi? Bak sen rahibe. Hem rahip, hem kendi dinine bağlı değil, başka bir peygamber bekliyor. Öteki kabahati daha büyük: Hem "son peygamber Muhammed olmalı" kanaatine varıyor, hem de ilk müslüman olacak basireti gösteremiyor, papazlığa devam ediyor. Bu ne yaman çelişki rahip? Copy/paste yaptığın yerin adresini ver de bakalım. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Tanrı kimseye vahiy göndermez. Muhtelif bölgelerde yasayan insanlarin farklilik arzeden dinleri, örf ve âdetleri, hal ve vaziyetleri hakkinda bilgi sahibi olursun, sentez yaparsın ve sentezini yayarsın. Yahudilerden eski yahudi liderlerinin/peygamberlerinin hikayelerini alırsın, Arapların Kybele mabedindeki tapınma ritüellerini alırsın, yerel Arap örf ve adetlerinin beğendiğin yanlarını alır, eleştirdiğin yanlarını atarsın, olur sana yeni bir sentez din. Biz de başka bişey söylemiyoruz. Ancak burada küçük ama önemli bir ayrıntıyı atlamış Allah, Muhammedi ilmen peygamberliğe hazırlarken, ona okuma-yazma öğrenmesini sağlayacak bir imkan sunmayı unutmuş. Torpile bakarmısınız? Önce kalbi meleklerce çıkarılıp zemzemle yıkanıyor, kalbi temizleniyor, pırıl pırıl yapılıyor. Ama, melekler işi yaparken kaytarmış olmalılar ki, Muhammed Mekkelilerin ahlaka aykırı eğlencelerini seyretmek, belkide katılmak istiyor. Ama, ilahi bir el yine araya torpil koyup, Muhammedin kirlenmesini önlüyor. Ne kadar adil değil mi? Mekkeliler bu torpiller karşısında çıldırmasınlar, dellenmesinler de ne yapsınlar? Bak bu olabilir. Zamanında kale arkasında top toplayan nice çocuklar ünlü futbolcu oldu. Zamanında profesörler ders verirken, temizlik için amfiye giren nice hizmetli de sonradan profesor oldu. Hatta gazetelerimizde de okuduk. Ameliyata giren temizlikçilerimiz bile var. Kemal sunal bile bu tezden hareketle "Doktor Civanım" filmini çekti. Bu, teorik olarak mümkün yane Bu altı çocuğun hepsi de süt annelerine gönderilmiş mi bari, hani "kanunlaşmış" gelenekler var ya, o bakımdan soruyorum. O copy/paste yaptığın yerde Hacer-ül esved'le ilgili birşey varsa, ilgili başlığa paste et de, cehaletimiz giderilsin. Kusura bakma, ben ne yazıma ne de resimlere bir cevap görebiliyorum. Belki de gönül gözüm kapalıdır. Belki de Allah bana irade vermiş ama, o iradeyi kullanmayayım diye "kalbimi mühürlemiştir" değil mi? Belki de senin Allah'ın "biz istediğimizi hidayete erdirir, istediğimizi cehenneme postalarız" diyerek benim hakkımda kararını çoktan vermiştir değil mi? Saygılarımla.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Bu postu, Ay-ilahı ile ilgili bölüme yazabilirseniz daha iyi olur sayın GıLgaMeŞ. Ancak, yazını dikkatle okudum. Benim postumdaki 1 numaralı soruyu cevap vermişsiniz. Ay-ilahı, Al-İlah arasında bağ bulunmadığına ilişkin olarak derlediğiniz bilgileri de tatminkar buluyorum. Hilal'i İslamiyete sokanların Türkler olduğu da zaten bilinen bir gerçek, buraya koymanız da, konudan haberdar olmayan arkadaşlar açısından yararlı olur umarım. 2, 3 ve 4 numaralı sorularıma da katkınızı bekliyorum. Saygılar.
-
Muhammed'in Babası ve Annesi ile olan ilişkileri.
Başka bir forum başlığında şöyle bir ifade kullandım: Yukarıdaki yazıyı yazdıktan sonra aklıma şu geldi: Muhammed'le ilgili olarak, kendini paygamber ilan etmesinden ssonra yeterince bilgi var. Ama, peygamberlik öncesine ilişkin yeterli bilgi yok. Özellikle, babası ve annesine ilişkin bilgi yok. O forum başlığında, Freud olsaydı şimdi diyerek, bir psikanaliz denemesinde bulundum. O başlıktaki konunun dağılmaması için, bunu yeni bir başlık altında açmanın daha uygun olacağını düşünüyorum: 1. Babası ile ilgili psikanaliz iddiamızı tekrarlayalım: İslami kaynaklara göre, Muhammed'in babası Abdullah, Muhammed daha küçükken veya doğmadan ölmüştür. Ama adı Abdullah'tır. Burada önemli bir bilgi var. Yani Arapların tapındığı ilahlar arasında Al-İlah veya bugünkü yaygın kullanımı ile, Allah da vardır. Muhammed, Şam ziyaretleri sırasında semitik dinlerin mensuplarıyla tanışır, söyleşir. Tek ilah inancı ona cazip veya akılcı gelir. Üzerinde günlerce düşünür. Hira dağına çekilir, orada da düşünmeye devam eder. Sonra bana vahiy geldi diye ortaya çıkar ve Al-İlah adına tebliğe başlar. Şimdi soru şu: öksüz olarak büyüyen Muhammed'in, Kabe'de bulunan 300 küsür ilahtan sadece birini, Al-İlah'ı seçmesinin, babasının ismiyle alakası var mıdır? Bu seçim, Muhammedin babasına duyduğu özlemin dışavurumu mudur? 2. Peki Muhammed'in annesi Amina, kocası Abdullah ölünce ne yapmıştır? Nereye gitmiştir? Evlenmiş midir? Evlendiyse kimle evlenmiştir? Muhammed'in karılarına, Muhammedin ölümünden sonra evlenmelerinin yasaklanması ile, muhammedin annesinin kocasının ölümünden sonra evlenmiş ve Muhammed'i terketmiş olmasıyla bir ilişkisi var mıdır? 3. Muhammed'in süt anneye verilmesi, islami kaynaklarda iddia edildiği gibi o zamanın yaygın bir geleneği midir, yoksa, babası ölünce, annesi başkasıyla evlendiği ve çocuğa bakmak istemediği için dedesi tarafından zorunlu olarak mı verilmiştir? Zira süt annesinin yanından dönünce asıl annesiyle olan ilişkisi/bağı hakkında herhangi bir bilgi yoktur (veya ben bilmiyorum). 4. Amcası Ebu Leheb'e karşı öfkesinin ve bedduasının kaynağı nedir? Sadece Muhammedin tebliğine karşı gelmiş olması mıdır? Neden Muhammed'in tebliğine karşı gelmiş olan herkes için "şahsa özel" bir beddua suresi gelmemiştir de sadece Ebu Leheb için gelmiştir/söylenmiştir? Ebu Leheb'in kötülüğünü "apayrı/sıradışı/müstesna" (extraordinary/exceptional) yapan şey nedir? Saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Neyi tartıştığımızı bilelim diye, koydum resmini imzama Ama bu arada sevgili saklıgerçekin sağladığı bilgiyi de benim teori taslağına ekleyelim: Al-ilah (Allah) ay ilahıdır. Peki müslümanlar için neden ay-günü (Moonday-Pazartesi) değil de Cuma günü (Friday/Vendredi-Venüs günü) kutsaldır? Cevabı teori taslağımızda var esasen. İslamiyet öncesi Araplar, ilahe Kubau/Kybele/venüs adına yapılmış olan mabedde onu, onun gününde, Cuma gün anmaktadırlar. Al-ilah muhtemelen, Kabe içinde bulunan ilah figürleri arasında da bulunmaktadır. Zira, muhammedin babasının adı Abdullahtır. Muhammedin babasının,adı islamiyetten sonra verilmediğine göre, Abdullah isminin verilmesine sebep olan bir Al-ilah inancı vardır zaten Araplarda. Bak bu noktada Freud olsaydı şöyle bir iddia ortaya atardı: Muhammed babasını küçükken kaybettiğinden, onu hep özlemle anmıştır. Neden Kabe'de bulunan 300 küsür ilahtan sadece birini, ve özellikle Al-İlah'ı seçmiştir? Babasına duyduğu özlem ve saygıdan kaynaklanmış olabilir mi? Babasını göremedi, en azından onu, ona adını veren ilahını yüceltmek istemiş olabilir mi? Herneyse bu hayali Frued'u bir kenara bırakalım. Ay-ilahı Al-İlah, şu veya bu nedenle tercih edilmiş, öne çıkarılmış, hatta tek ilah haline getirilmiştir. Ancak halen tapınma Kybele mabedinde yapılmaktadır. Ay ilahı adına bir mabed yoktur, özgün ibadet kuralları yoktur. yeni ibadet kuralları olmasının gerektiği bile düşünülmemiştir belkide. Sonuçta ay-ilahı Al-İlah'a Kybele mabedinde, Kybele mabedinin kuralları çerçevesinde ibadet edilmektedir. *** Öte yandan, henüz islam dinine mensup olan arkadaşlardan, sorma herhangi bir yanıt gelmedi. Bekliyorum. Soru yerinde duruyor: Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı mıdır? Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan fiziki bir mekan mıdır?
-
Kuran'da seçilmiş halk var mı?
Sayın hoara, şeklinde bir idda ileri sürdün, sonra da kendi iddianı çürüten bir ayet getirdin ortaya: (Şayet ben yanlış anlıyorsam, kendin bir iddiada bulunup, sonra bunu çürütmek için bir ayet getirmedin de, Bakara/124 nolu ayeti, Bakara/40/44/122 nolu ayetleri çürütmek için getirdiysen birşey diyemem, sadece teşekkür ederim, Kuran'daki çelişkilere işaret etmiş olursun.) Sayın Hoara, benim ve benim gibilerin amacı burada, "ben zekiyim", "benim ağzım daha iyi laf yapar", "ben daha mantıklı savunma yaparım" demek değil, bu nedenle işbu yazımın yukarıdaki bölümlerini sadece bir parantez arası kabul et. Amacımız kimsenin inancıyla da dalga geçmek de değil. Amacımız sadece, "Hak din" diye birşey olamayacağını, "Tanrı"nın insanlara kitap/kural vermiş olamayacağını, Tanrı'nın bir insanı elçi seçmiş olamayacağını; "Tanrı'nın bir ırka üstünlük vermiş olamayacağını" ispat etmek ve bütün semitik dinlerdeki inançların ve ibadet ritüellerinin putperest bir kökeninin olduğunu görmek ve göstermek. Peki insanın putperest olmaya hakkı yok mu? Var elbette. Ona saygı duyarız. Hatta şahsen daha çok saygı duyarım, nedeni de en azından bana "benim gibi inanmazsan, yanasın" demez, kendi halinde tapınır durur. Kimseyi inancından dolayı eleştirmeyiz, küçümsemeyiz. Peki Nereye kadar eleştirmeyiz? Bu inanç, o inanca tabi olmayanların hayatına, yaşayışına, düşüncesine müdahale edinceye kadar. Semitik dinler evrensellik iddiasında bulunan dinler. Ortada everensellik iddiası olduğu için, inansın veya inanmasın herkesi ilgilendiren, bugün olmassa bile yarın herkesin hayatına, düşüncesine, yaşayışına müdahale etme potansiyeli olan dinler bunlar. Ben ve benim gibiler de, bu tehlikenin bertaraf edilmesinin en iyi yolunun, bu evrensellik, tanrıdan gelmişlik, "ebedi/mutlak doğruluk" iddiasının çürütülmesi olduğunu gördüğümüz için, bu dinlerin içinde barındırdıkları inanç ve ritüellerin putperest kaynaklarını burada göstermeye, mutlak doğru ile alakalarının olmadığını göstermeye çabalıyoruz. Yoksa kimseyle alıp veremediğimiz yok, kimseyi mat etmeye çalıştığımız da yok. Vanity is a sin. Saygılar.
-
Kuran'da seçilmiş halk var mı?
Sayın hoara yukarıda yazdığınız cümleyi arka arakaya anlayarak okuyabiliyormusunuz? ...israilogullarının seçilmiş olması ırkından dolayı değil diyorsunuz, sonra da ....Allah ibrahim ile ahitleşiyor. bu ahidi soyunda da devam ettireceğim diyor. diyorsunuz? İman/inanç da, soydan soya geçebilen bişey mi? Saygılar.
-
Kuran'da seçilmiş halk var mı?
Kuran'dan bazı ayetler: Bakara/40: Ey İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın; bana verdiğiniz söze vefalı olun ki, ben de size ahdimde vefalı olayım. Ve yalnız benden korkun. Bakara/47: Ey İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi, sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. Bakar/122: Ey İsrailoğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın. Ben sizi âlemlerden daha üstün kılmıştım. Bunlar sadece bariz olarak üstünlük tahsis eden ayetler. Esasen Kuran'ın geneline bakınca, sadece İsrailoğullarının atalarının (peygamber adı altında) anılması, başka hiçbir ulusun atalarından, iyiliklerinden bahsedilmemesi, yani israiloğullarına başrol verilmesi dolaylı olarak bu ulusa üstünlük atfedildiğini gösterir. Eski Ahit (tevrat ve diğer kutsal musevi kitapları) zaten Yahudi ırkının tarih kitabi gibidir. İncil ve Kuran'da ise, başrol oynamaya devam ederler. Öte yandan, dini kitapları doğrularcasına Yahudiler bugün semitik dinlerin yaygın olduğu ülkelerde, organizasyonlarda, uluslararsı kuruluşlarda üstün ırk durumuna gelmişlerdir (bu bağlamda anti-semitik bir kişi olmadığımı belirteyim de yanlış anlaşılmasın). Bu tarihi sürece Tevrat'ın katkısı olduğu kesin, ancak İncil ve Kuran'ın katkısı ne olmuştur? Yoksa hristiyanlar/müslümanlar onların İbrahim, Lut, Musa, İsa gibi dedelerinin hikayeleri ile uyurken, onlar bilim ve ticaretle uğraşarak, maddeyi ve bilgiyi ele geçirerek, biriktirerek mi üstün ırk haline gelmişlerdir? Asıl Sorular: Allah, insanlar arasında, ırka, soya dayalı bir ayrım yapar mı? Allah, İsrailoğullarını alemlere üstün mü kılmıştır? Evrensel bir ilah böyle bir tercih yapar mı? Bana göre, bu sorunun cevabı var. Başka bir postta yazdım. Tekrar yazacağım buraya. Ancak, müslüman olan arkadaşlar, hatta hristiyan ve musevi olan arkadaşlar bu konuya ilişkin inançlarını/düşüncelerini/görüşlerini yazabilirlerse sevinirim. Saygılar.
-
"Inanmayan dinliler" ve "Inanan dinsizler
Valla bu tarifi yapmak zor. Yani tanımda negatif (.. yapmayan, etmeyen gibi) tanımlama unsurlarını ve pozitif (...yapan, ...eden gibi) tanımlama unsurlarını kullanmak gerekiyor. Negatif tanımlama unsurlarının yanlış anlaşılmasını, birilerinin inancına hakaret olarak anlaşılmasını istemem. Deneme yapayım senin için: İnandığım şeye, Tanrı da denebilir, Doğa da denebilir, sadece Güç de denebilir (zaten ilah kelimesinin kökeninin "güç" kelimesine dayandığı belirlenmiştir) Bazı kullarını bazılarına üstün kılmayan, kendine seçilmiş/torpilli halk edinmeyen, Sadece erkeklere yönelik olmayan, kadınları ikinci sınıf insan olarak görmeyen, Bir kısım insanların köle/cariye yapılabileceğini söylemeyen, "Bana inanırsan seni ödüllendirrim, inanmazsan cezalandırırım" demeyen, bu şekilde insanın özgür iradesine korku karıştırmayan, Tipik bir ortadoğu kralına/emirine benzemeyen, Yarattıklarının, diz çökmesinden, eğilmesinden, önünde kapanmasından zevk almayan, aksine bundan utanç duyan, Herşeye gücü yeten, ama gücüm yetiyor diye, keyfi davranmayan, güç gösterisinde bulunmayan, "benim en güçlü olduğumu kabul edin artık" diye bağırmayan, Herşeye gücü yeten, ama benim eevrendeki nokta kadarki varlığımla ve güçsüzlüğümle dalga geçmeyen, Herşeyi bilen, duyan, gören, çok zor durumda olduğum zamanlarda bile umut taşımamı sağlayan, "İlahi Adalet" kavramına inanmamı sağlayan, bir Tanrı. Yani bu tanım sürekli geliştirilebilir, genişletilebilir. Saygılarımla.
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili katakuta derlediğin geldiğin bilgilerden birayaya getirdiğim yukarıdaki senaryodaki bütün unsurlar yerini buluyor. 1. Kabe, Mezopotamya ve Anadolu'da, dolayısıyla Ortadoğu'da mevcut olan toprak ana inancının, ana ilahe inancının sembolü olan Kubaba/Kubau/Kybele adına dikilmiştir. Kabe'nin adı, şekli, büyük bir olasılıkla buradan gelmedir. 2. Kıble sözünün kökü büyük bir olasılıkla Kybele'dir. İbadet edilirken Kabe'ye, kıble'ye, Kybele'ye dönülmesinin nedeni, ona saygıdandır. Özellikle Ortadoğu ve Asya'nın genelinde (dünyanın diğer yerlerindeki uygulamayı bilmiyorum), kralın/yöneticinin/saygı duyulan/korkulan kişinin/otoritenin yanına gelirken veya ondan uzaklaşırken sırt çevrilmez, yüzün sürekli ona dönük olması gerekir. Bu bir saygı ifadesidir. Kralın huzurundan çıkarken bile adımlar geri geri atılır, sırt çevrilip yürünmez. 3. Rüku ve secde, yine Ortadoğu ve Asya'da yöneticiler/krallar/ilahlar önünde yapılan bir saygı ritüelidir. Otoritenin kabulüdür. 4. Müslümanlar için Cuma gününün kutsal olması rastlantı değildir. Cuma günü Venüs günüdür. Venüs dişidir, Kybele de dişidir, anadır. Cuma günü Kybele günüdür. Esasen sevgili katakuta benim yukarıda sorduğum başka bir sorunun yanıtını da vermiş bu postunda. Hristiyanlar Güneş'e. Museviler Saturn'e. Müslümanlar Venüs/Ay karmasına. Kabe'de bulunan diğer semavi unsurla, yani Hacer-ül Esved 'le ilgili sorunun cevabı halen araştırılıyor. Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı mıdır? Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan fiziki bir mekan mıdır? Devam, devam, araştırmaya devam.. Bütün semavi/semitik dinlerin kökleri, ritüellerin putperestlik dönemine ait gerekçeleri ortaya çıkacak yavaş yavaş. Hikmeti anlaşılmayan, hikmetinden sual olunmaz denen herşeyin hikmeti anlaşılacak. Saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Tartışma sırasında, belki de ilk okuyuşta dikkatten kaçan güzel tespitler var. Eline sağlık saklıgerçek. Hacer-ül Esved tartışması, esasen sadece sözkonusu taşın değil, buradaki postlar birayaya getirilirse, Kabe'nin putperest kökenlerinin ortaya konmasını sağladı. Şöyle ki: Şimdi, namazda kullanılan ritüelleri, özellikle rüku ve secdeye kapanmayı ele alaım. Kubaba veya Kubau (Kabe) mabedine dönerek (yani Kybele'ye, yani kıbleye dönerek), önünde eğilinmesi ve onun önünde secde edilmesi gibi bir durum var ortada. Kabe adı, kıble sözü, secdeye kapanma veya rüku etme gibi fiiller için aklınıza gelen daha iyi bir açıklama var mı? Saygılar.
-
"Inanmayan dinliler" ve "Inanan dinsizler
Eline sağlık sevgili katakuta. Bütün yazının altına imzamı atarım. Senin yaptığın ekin altına da.
-
NEDEN KARA TAS?
Konu Haceriül Esved'den Kabe'yi kapsayacak kadar genişledi. Ancak güzel bir tartışma oluyor. Bence sevgili karakuta güzel bir bilgi post etmiş. Devamını araştırınca başka ipuçları da var Wikipedia'da. Kibele Cybele Kibele figürünün kökeni Anadolu'da çok eski dönemlere dayanır. Örneğin Hitit ve Hurrianlar tarafından tapınılan Kubaba, tartışmalı da olsa, çok sonraları oluşacak Kibele'ye öncülük eden figürlerden biri sayılır. En yaygın kullanımı Frig uygarlığındadır. Peki Kubaba kimdir, neyin nesidir? Wikipedia'da Kubaba maddesinin Türkçesi yok. İngilizcesinde, Sümerlerin krallar listesindeki tek kraliçe adı deniyor. Sonra'dan bu kraliçenin, zamanla özellikle Kuzey Mezopotamya ve Anadoluda Ana Tanrıça figürü olarak kullanılmaya başlandığı ve en zirve noktasına Frigler döneminde ulaştığı yazıyor. Burada önemli iki ipucu var: 1. Kybele, sözü kıble sözünün kökeni olabilir. 2. Kybele sözünün kökeni olan Kubaba, Kabe sözünün kökeni olabilir.[/b] Ama burada ilginç olan şudur: Hem Kabe, hem de Kıble sözünün kökeni aynı olabilir, yani Kubaba, yani Kybele olabilir. Yine ne ilginç rastlantıdır (yeva tarihi sürecin gerçeğidir ki) bugün Kabe, Kıble'dir. Buradan çıkartılabilecek sonuç bence şudur: Kabe, Hz. İbrahim tarafından yapılmış olabilir. Yapılmamış da olabilir. Bu aşamada, kimin yaptığı sorusunu sonraya bırakabiliriz. Hz. İbrahim tarafından yapıldığını varsayalım. Bunda dikkat çekici bir husus var, bütün semitik dinlere göre Hz. İbahim Kuzey Mezopotamyalıdır, yani Kybele kültünün yaygın olduğu bölgenin insanıdır. Kabe'yi inşa eden kişi başkası ise ve sonradan bir yahudi liderini honore etmek için inşaası ona atfedilmişse dahi, Kybele kültünün yaygın olduğu Anadolu veya Kuzey Mezopotamya'dan gelmiş olması ihtimali güçlüdür. Hz. İbrahim veya Hz. ibrahim olduğu varsayılan Kuzey Mezopotamyalı kişinin ana ilahe Kybele'ye atfen bir mabed yaptığı ileri sürülebilir. Peki aynı şekilde, Hacer-ül Esved'in Kabe'ye konuş tarihini ve ona etfedilen kutsallığın temellerini bulabilirmiyiz acaba? Öye yandan, müslüma arkadaşlardan henüz bir yanıt gelmedi şu soruya: 1. Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan bir mekan mıdır? Ordan bişey gelebiliyorsa, burdan de gidebilir, teorik olarak yane, değil mi ama? 2. "Yoksa Hacer-ül Esved gökten gelen bir göktaşıdır da, cennet geldi mi sanılmaktadır? Uzayın derinlikleri Cennet mi sanılmaktadır? (Yok cennet uzayın derinliklerinde sanılmıyor, orda biryerlerde olduğu kabul ediliyorsa, bugün teknoloji elvermiyorsa da, teorik olarak buradan oraya gitmek mümkündür.) 3. Semavi din" ifadesi ile "göktaşı" arasında bir bağ var mıdır? Semavi dinler esasen bir gökyüzü/göktaşı/güneş/ay/yıldız tapıcılığının şekilden -mümkün olduğunca, zira hala Hacer-ül Esved gibi mecazi anlama büründürülememiş bir madde var ortada - arındırılmış, mecazileştirilmiş şekli midir? Ortada ak ve kara gibi bir seçenek vardır. Ortası yoktur. a. Ya hacer-ül esved cennet taşıdır, bu durumda yukarıda sayılan 1. seçeneği kabul etmek gerekir. b. veya hacer-ül esved sıradan bir göktaşıdır, ancak kutsal sanılmakta ve saygı duyulmaktadır. c. yada sayın GılgaMmeŞ'in dediği gibi, hacer-ül esved sıradan bir göktaşıdır, bilinmeyen bir hatırası vardır. Bu durumda, bugün için bilinmeyen, ancak kutsallaşmasına neden olan hatırası nedir? Saygılarımla.
-
NEDEN KARA TAS?
xlark hades'e katılıyorum... Tartışmada alay/dalga geçme durumu ortaya çıkmadan tartışsak daha verimli olur sanırsam. Amaç burada egolarımızı tatmin etmekten, herşeyi ben bilirim havası yaratmaya çalışmaktan ziyade tartışılması tabu olan şeyleri tartışmak, şu veya bu nedenle (özellikle dinden çıkmak, inancı kaybetmek, şüphe duymak vs. gibi endişelerle) dile getirilememiş olan soruların cevabını bulmaya çalışmak. Bilimselcinin analiz yeteneğini takdir ediyorum, fakat yukarıdaki postu, konunun mahiyetinin dağılmasına neden olmuş, malesef. Konumuz, cennette neler var neler yok değil. Onun için ayrı bir post açabliriz. Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan fiziki bir mekan mıdır? Yoksa Hacer-ül Esved, atmosferdeki yanma sırasında kristalleşmiş ve kararmış olan bir göktaşı mıdır. Kutsallık nasıl atfedilmiştir bu göktaşına? Muhammedden önce de var olduğuna göre, kutsallığı kim atfetmiştir? Mısır'ın eski didinde göktaşlarına atfedilen kutsallıkla ilgisi nedir? "Semavi din" ifadesi ile "göktaşı" arasında bir bağ var mıdır? Semavi dinler esasen bir gökyüzü/göktaşı/güneş/ay/yıldız tapıcılığının şekilden -mümkün olduğunca - arındırılmış, mecazileştirilmiş şeklimidir? Saygılar.