Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

Ana ekranınızda anlık bildirimler, rozetler ve daha fazlasıyla tam ekran uygulama.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

kaan_bebeto

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

kaan_bebeto tarafından postalanan herşey

  1. NEN varya sizz öf bu balıklardan ne istiyorsunuz yaff benim balıklar akıllı akıllı geziniyorlar ..sizin balıklar deli galibam....doktora götür kışşş
  2. muahahahahahaha
  3. Vakti Dolana Kadar Zerre zerre arı çiçekten balı Süzer gider vakti dolana kadar Rüzgar ıslık çalar doğa sevdalı Tozar gider vakti dolana kadar Gelinin iffeti havası duvak Harç sağlam olmazsa dökülür suvak Merteklik olunca kesilir kavak Uzar gider vakti dolana kadar Iyı düşün dostum bu dünya varya Bazen yüze güler bazen angarya Yıldızlar sandaldır gökyüzü derya Yüzer gider vakti dolana kadar Hilmi şahballı
  4. vay beeeee çok güzelll yumotee ... çok saol resim için..
  5. senin yüreginin güzelliği ooo
  6. muahaha mihriban yanlış anladın herhalde yunus balıgım var ama bu akvaryum ebatlarındaa küçük beee bu akvaryum için olanı
  7. şaka beeee hemencikde alınıyon heeee ama deniz kızı sın yaa ondan dedim caniimmm
  8. HİDDET VE ASABİYETTE ÖLÜ GİBİ OL Mevlana
  9. Başkalrının kusurunu örtmede gece gibi ol Mevlana
  10. OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL MEVLANA
  11. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Şiir Forumu
    Tevazu Ve Merhamette Toprak Gibi ol MEVLANA
  12. Her sedefte inci yoktur.Gözünü aç da her birinin gönlüne, içine bak.. mevlana
  13. Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
  14. evet bencede üzülme bee sen yeni paluklardan all ciklet olsun türü...
  15. hakketen insan doğanın bir parçasıdır... katılıyoruum sana .... unutmamak lazım..
  16. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Hayvanlar Alemi
    Mevsimlere Göre Tüy Değiştiren Bir Canlı: Kutup Kuşları Kutup kuşlarını bulundukları yerde fark edebilmek neredeyse imkansızdır, çünkü tüylerinde doğal zemini taklit edebilmelerini sağlayan mükemmel bir kamuflaj yeteneği vardır. Mevsim kış olduğunda kutup kuşlarının vücutlarında mucizevi bir değişim yaşanır. Koyu renkli tüylerin hepsi yok olur ve sadece beyaz tüyler kalır. Karların arasında bembeyaz kuşu fark etmek yine imkansız gibidir. Kuşun bu işten hiç haberi yoktur, ama vücudu her kış mevsiminde aynı mükemmellikte kamufle edilir. Mevsim ilkbahar olduğunda kutup kuşunun tüylerinin arasında, yeşeren bitkilerin renginde yeni tüyler çıkar. Aynı değişiklik yaz için de geçerlidir. Bu olağanüstü değişimler sayesinde otların arasında kutup kuşlarını görebilmek neredeyse imkansızdır. Tüm bu harika kamuflaj gösterisi, elbette bir açıklama gerektirmektedir. Bu kuş elbette kendi iradesiyle üzerindeki tüylerin rengini değiştiremez. Sahip olduğu kamuflajın ne işe yaradığını bilecek bir akla dahi sahip değildir. Öyleyse bu kuşa olağanüstü kamuflaj yeteneğini veren kimdir? Mevsimine göre kutup kuşunun sahip olması gereken kamuflajı kim bilmektedir? Çevrenin renk ve desenini kuşun tüylerinin üzerine adeta bir ressam gibi kim çizmiştir? Sorular bizi tek bir cevaba götürmektedir; Kutup kuşu, Allah tarafından yaratılmıştır ve sahip olduğu özellikler de kendisine Rabbimiz tarafından verilmiştir. alıntıdır..
  17. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Hayvanlar Alemi
    Kutup koşullarına uygun olarak yaratılmış diğer bir hayvan ise kutup tilkisidir. Değişen iklim şartlarına ve çevreye göre bu tilkinin kürkü de değişir, en uygun hale gelir. Yazın eriyen buzla ortaya çıkan toprak, tilkinin saklanması ve avına usulca yaklaşması için bir problem oluşturmaz. Çünkü kürkü, artık üzerinde dolaştığı toprakla aynı renkte, kahverengidir. Kışın kar ve buz her yeri kapladığında ise tilki yine bir sorun yaşamaz. Kürkünün rengi değişir ve bembeyaz olur. Bu beyaz dünyada onu çevreden ayırt etmek yine imkansız gibidir. Kısacası her iki durumda da tilki ortama en uygun kamuflaj giysisi içinde, kendini diğer hayvanlara sezdirmeden dolaşmaya devam eder. Elbette tilki diğer canlıların onu nasıl gördüğünü bilemez. Bilse bile kendi kürkünün rengine asla karar veremez. Açıktır ki, onu her şeyi bilen Yüce Allah bu özelliklerle birlikte yaratmıştır. Allah tilkiyi de her koşulda yaşayabilecek, besinini kolayca elde edebilecek özelliklerle donatmıştır. alıntıdır...
  18. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Hayvanlar Alemi
    Kutup ayıları kutup bölgesinde yaşayan etobur canlılardır. Ağırlıkları 800 kilograma, boyları 2,5 metreye erişir. Kutup ayıları, buzlarla kaplı bir yaşama alanında yaşadıkları için onları soğuktan koruyan beyaz kalın kürkleri vardır. Bu kürk yüzmeye de elverişlidir. Suyun içindeyken tüyler bir araya gelerek birbirine yapışır ve kutup ayısı su geçirmez yumuşak bir dalış elbisesi giymiş gibi olur. Kutup ayılarının bedeninin aşırı ısındığı zamanlar bile olur. Bu nedenledir ki, çoğu zaman kutup ayıları hararetlerini gidermek için vücutlarını buza sürterler. Kürkünün bu özellikleriyle kutup ayısı 37 derece olan beden sıcaklığını, suyun içinde ya da üstünde olsun, uzun süre koruyabilmektedir. Kutup ayılarının kürkleri beyaz tüylü gibi görünse de her bir tüy aslında içi boş şeffaf bir tüp gibidir. Bu tüpler, güneş ışınlarını doğrudan ayının derisine ileterek onun ısınmasını kolaylaştırır. Derilerinin hemen altındaki kalın yağ tabakası onları kutup soğuğundan korur. Parmaklarının arasındaki oyuklar sayesinde buz yüzeyini vakum etkisiyle kolayca kavramasını sağlar. Böylece buz üzerinde uzun mesafeleri kaymadan kolaylıkla yürüyebilir. Böylece saatte 10 kilometre hızla yüzebilir ve 100 kilometre gibi bir mesafeyi dinlenmeden katedebilir . Geniş ayakları yüzmelerini de kolaylaştırır. Kutup ayıları çok iyi yüzerler. Hiç dinlenmeksizin yaklaşık 100 kilometre yüzen kutup ayıları görülmüştür. Vücut ısılarını korumak için küçük kulakları ve küçük kuyrukları vardır. Kulak ve kuyrukları küçük olduğu için bunların yüzeyindeki damarlar yoluyla ısı kaybetme olasılığı en aza inmiş olur. Yaşadıkları bölgeler buzlarla kaplı olduğu için kutup ayıları su içmezler. Vücutları için gereksinim duydukları suyu aldıkları besinlerdeki yağları parçalayarak elde ederler. Bu yüzden de yağlı besinler yemeleri gereklidir. Kutup ayısı bu uçsuz bucaksız buz çölünde avlanmak için uzun mesafeleri kat etmektedir. Bu arada güvendiği bir duyusu vardır: koklama. Kutup ayısının burnu oldukça hassastır. Öyle ki 30 km ötedeki bir fokun kokusunu bile rahatlıkla duyar. Sadece dişi ayılar kış uykusuna yatmak için kendilerine yuva kazarlar. Erkek ayıların kış uykusu ise “yürürken kış uykusu” olarak adlandırılabilir. Erkek kutup ayıları, kış uykusu sırasında vücut ısılarını, kalp atış hızlarını ve metabolizmalarını düşürürler ancak, buna rağmen yürümeye, avlanmaya ve beslenmeye devam ederler. Anne adayı kutup ayısı ise kış uykusuna girdiği dönemde hiç enerji harcamamak ve yavrularının daha iyi beslenmesini sağlamak için metabolizmasının hızını düşürür. 7 ay boyunca metabolizmasındaki yağı proteine çevirir ve yavrularının beslenmesini sağlar. Bu 7 aylık süre boyunca kendisi hiç beslenmez. Kalp atışı oranını dakikada 70'den 8'e kadar indirebilir ve metabolizmasını yavaşlatır. Bu dönemde yemek yemediği gibi doğal ihtiyaçlarını da karşılamaz. Böylelikle yavrularını doğuracağı dönemde fazla enerji harcamamış olur. Buzdan bir dünyada, hayatından oldukça memnun yaşamakta olan kutup ayıslarının sırrı, onların bu koşullara uygun olarak yaratılmış olmalarıdır. Yüce Allah her canlıyı olduğu gibi, kutup ayısını da ihtiyaçları doğrultusunda en mükemmel tasarımla yaratmıştır. alıntıdır...
  19. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Hayvanlar Alemi
    özellikleri Kurt, ilk bakışta büyük bir köpeğe benzer. Daha yakından incelendiğinde vücudunun köpekten daha uzun, göğsünün daha yüksek ve daha ince olduğu görülür. Kurtların kafası büyük, kulakları kısa, püsküllü kuyrukları vücutlarının üçte biri uzunluktadır. Renkleri alt türlerine göre yöresel olarak değişir, beyaz, krem rengi, sarımsı, kızıl, gri ve siyah olabilir. Avrupa'nın ve Asya'nın fazla sıcak olmayan bölgelerinde bozkurtlar çoğunluktadır. Daha kuzeye gidildiğinde siyah ve beyaz renkli kurtlara rastlanır. Kurtların boyutları da yöresel olarak değişir: En büyük kurtlar Letonya, Beyaz Rusya, Alaska ve Kanada'da görülür, 160 cm vücut uzunluğuna (+ 52 cm kuyruk) ve ayakta dururken 80 cm boya erişirler. Bu kurtlar 80 kg ağırlığa kadar ulaşabilir. En küçük kurtlar Ortadoğuda ve Arap Yarımadasında bulunur, ancak 80 cm vücut uzunluğuna (+ 29 cm kuyruk) ve 20 kg ağırlığa ulaşırlar. Köpek ile kurt arasındaki farklar Genelde kurtları köpeklerden ayırt etmek mümkündür, ama bazen bir türün kurt olduğunu tespit etmek çok zor olabilir. Kurtlar kuyruklarını çoğu zaman yatay ya da hafif dik tutarlar ama köpeklerin kuyrukları çoğu zaman dik ya da kıvrık durur. Özellikle kafatasları çok farklıdır: Göz yüksekliği, kulak içi, Praesphenoid, Basis vomerus, Fissura petrobasialis, çene ve kesicı dişler kurtlarda ve köpeklerde birbirinden farklıdır. Kurtlar senede bir kez yavru yapar, köpekler ise çoğunlukla iki kez yavrular. Bir ayak izinin kurda mı yoksa köpeğe mi ait olduğu, izlerin sayısı ile tespit edilebilir. Kurtlar arka ayakları ile ön ayaklarının bastığı noktaya basarlar. Hatta birden fazla kurt birlikte yürüdüğünde arka arkaya gidip öndekinin izlerine basarlar. Böylece izlerin tek bir kurda ait olduğu zannedilebilir. Köpekler ise arka ayaklarıyla ön ayaklarının bastığı noktanın arasına basarlar. Dağılımı İnsanlar tarım ve sürü hayvancılığını geliştirmeden evvel, kurt, dünyanın en yaygın yırtıcı hayvanıydı. Tüm Avrasya'da, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika'da yaygındı. Ancak özellikle Batı Avrupa gibi yoğun yerleşim olan gelişmiş ülkelerde insanlarca soyu tüketildi. Günümüzde Doğu Avrupa, Balkan yarımadası, Kanada, Sibirya, Moğolistan ve İran'da kurtların bulunduğu büyük bölgelere rastlanır. Bunların dışında sadece, yalıtılmış (bazen 100'den az hayvan bulunan) ufak bölgeler bulunur. Çok iyi uyum sağlayabilen bir hayvan olan kurt, kuzey kutbunun buz çöllerinden, Orta Asya'nın ve Kuzey Amerika'nın kum çöllerine kadar farklı habitatlarda yaşayabilir. Çoğu kurt, bozkırlarda ve ormanlarda yaşar. Erken çağlardan beri insanların sahip çıktığı açık alanlardan ormanlara kaçması yüzünden bir orman hayvanı olarak tanınmıştır. Davranışlar, sosyal yaşam Ara sıra yalnız gezen kurtlara rastlanırsa da, genellikle bir sürüye bağlı olarak yaşarlar. Bir kurt sürüsü, anne, baba ve yavrularından oluşan bir ailedir. Kurtlar, ev köpeklerinden daha geç, ancak iki yaşında üreyebilir, bu nedenle iki yaşını dolduruncaya kadar ailelerinin yanında kalırlar. Bir önceki senenin yavruları kendilerinden küçük kardeşlerine bakarak ebeveynlere yardımcı olur. Anne ve baba, çocuklarına karşı daima serttir, bu yüzden sürünün içindeki hiyerarşi bellidir ve kimse otoriteyi sarsmaya cesaret etmez. Akraba olan iki kurdun çiftleşmesi (ensest) hiç görülmemiştir. Kurtlar çiftleşmek için yabancı bir kurt bulamazlarsa ömür boyu çiftleşmezler. Bazı eski kitaplarda bir kurt sürüsünün yapısı şöyle tarif edilir: ".. Sürünün başı alfa çiftidir ve onların dışında hiçbir üye çiftleşip yavru yapamaz. Sürünün içinde her üyenin farklı statüsü vardır. Sürünün içinde en son sırada, herkesin sataştığı bir "Kara koyun" vardır. Ara sıra kurtlardan birisi alfa üyelerine baş kaldırır ve kendi statüsünü yükseltmek için onunla dövüşür." [kaynak belirtilmeli] Akraba olmayan kurtların bilimsel araştırmalar için bir araya kapatılarak izlenmesi sonucu ortaya konulan bu bilgiler doğadaki gerçekleri yansıtmaz. Bu şekilde bir araya getirilen yabancı kurtlar neredeyse her gün dövüşür. Gebelik yaklaşık 60 gün sürer. Genellikle 3 ila 6 (en az 1, en fazla 14) yavru doğar Beslenme Kurtlar en çok otobur memeliler ile beslenir, ama daha iyi bir şey bulamayınca kemirgenler ve kuşlar gibi küçük hayvanları da avlarlar. Gıdanın kıt olduğu zamanlarda leş bile yiyebilirler. Diğer bazı yırtıcı etoburlar gibi vitamin ihtiyaçlarını sadece otobur hayvanların mide içeriği ile gidermezler, kendileri de ara sıra böğürtlen ve diğer yabani meyveleri yerler. Ayrıca yavru kurtlar böcek de yer. Evcilleştirilmesi Belgeler, 14.000 yıl evvel, kurtların insan çöplerini yiyerek onlara yaklaşması ve insanların kurtların kabiliyetlerinden faydalanma isteği ile ilk köpeklerin evrildiğini gösterir. Ama günümüzdeki moleküler genetik araştırmaların sonucunda ev köpeklerinin çok daha erken, 100.000 yıl evvel kurtlardan koptuğu tespit edilmiştir.
  20. ciddenn beeee hakketen balıkları banyo yaptırmak gerekiyor hastalanmasın diyeee... hep aynı suda kaldıkları için ... bir zaman sonra onları o sudan alıp ilaçlı suda yıkamak lazımdı hatırladıgıma göre benim balıklar banyo yapmazlar ablası üşürler o yüzden banyo yaptırmöıyorum.. fönle yıkama canım allaa allaaa yaf nu bayanlarda hemen fön yapma hevesinde canımmmm
  21. bende iyiyim kanımca ...gankiii nerlerdesin yafff
  22. neheheheh can kurtarana haber ver hemen karakiiri yapmasınlar çabuk banyo yaptırıyormusunuz hııı balıklar banyoda yapmalı haa inanmazlar bak şimdi gerçekten beeee
  23. Ali Nasuh MAHRUKİ, 21 Mayıs 1968’de İstanbul’da doğdu, ilk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1992 yılında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Dağcılıkla 1988 sonlarında, isim babalığını ve üç yıl boyunca başkanlığını yaptığı Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu’nda - DOST - tanıştı. Yazar, fotoğrafçı ve profesyonel sporcu olan Mahruki, dağcılık, mağaracılık, yamaç paraşütü, aletli dalış, motor sporları, yelken ve bisiklet sporları yapmaktadır. 1992 - 1994 yılları arasında, Sovyet Asya’nın en yüksek (7000 metrenin üzerinde) beş dağına tırmanarak, (Khan Tengri – Lenin – Korjenevskoy – Communism – Pobeda) Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen “Kar Leoparı” ünvanını alan az sayıdaki batılı dağcıdan biri oldu. Dünyanın en zorlu ve tehlikeli 7000’lik dağlarından biri olan Pobeda dağının 8. solo tırmanışını yaptı. 1995 yılında, Everest dağına tırmanan ilk Türk ve dünyadaki ilk müslüman dağcı oldu. 1996 yılında, Camel Trophy Türk takımına girerek Kalimantan’da Türkiye’yi temsil etti ve ekip olarak, Takım Ruhu değerlendirmesinde dünya ikincisi, genel sonuçlarda dördüncülük elde ettiler. Aynı yıl, dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek dağına tırmanmayı içeren, “Yedi Zirveler” projesini tamamlayan dünyadaki 44. dağcı ve en genci oldu. (Everest, Aconcagua, Vinson, Kilimanjaro, Mc. Kinley, Elbruz, Kosciusko.) 1997 yılında, motosiklet ile Türkiye, İran, Pakistan, Hindistan, Nepal ve Sıkkım’ı içeren 21.000 kilometrelik bir yolculuk yaptı. 8201 metrelik Cho Oyu dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye’nin en yüksek solo tırmanışını gerçekleştirdi. 1998 yılında, 8516 metrelik Lhotse dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye’nin en yüksek oksijensiz tırmanışını gerçekleştirdi. Aynı yıl 8163 metrelik Manaslu dağını denedi. 2000 yılında, dünyanın en zorlu ve tehlikeli dağlarının başında gelen, dünyanın 2. yüksek dağı 8611 metrelik K2 dağının ilk Türk tırmanışını, oksijensiz olarak gerçekleştirdi. 2001 yılında, Kuzey Alaska’nın son derece sert iklimi ve coğrafyasında, çok özel olarak hazırlanan “Arktik Koşullarda Hayatta Kalma” eğitimi aldı. 7546 metrelik Muztag Ata dağına tırmandı. (Türkiye’nin en yüksek kayaklı tırmanışı.) 2002 yılında, Himalayaları motosikletle aşarak Batı Tibet’teki kutsal Kailash dağını ve Everest dağının Ana Kampını ziyaret etti. 2003 yılında bugüne dek sadece bir kez gerçekleştirilen, dünyanın en kuzeyindeki 7000 metreden yüksek dağ olan Pobeda dağının kış tırmanışını denedi. 2003 - 2004 yılı, 55. Dönem Milli Güvenlik Akademisi eğitim – öğretim dönemini, bugüne dek ilk kez sivil toplum örgütlerinden kabul edilen bir müdavim olarak başarı ile tamamlamıştır. 2004 yılında, Kuzey Hindistan’ın Himachal Pradesh, Ladakh, Zanskar ve Keşmir eyaletlerini içeren, “5602” ve “5328” metrelerle dünyanın en yüksek araç kullanılabilen yollarının aşıldığı bir motosiklet seyahati gerçekleştirdi. ABD’nin 4 farklı eyaletinde, 4 üniversite, 2 doğada liderlik okulu, 5 arama ve kurtarma ekibi ve 3 Türk derneğinde, dağcılık, liderlik, arama ve kurtarma, Türkiye ve Türk Gençliği konularında seminerler verdi ve konuşmalar yaptı. Arama Kurtarma Derneği – AKUT kurucu üyesi ve başkanı, Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği – UGSAD, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Sualtı Araştırmaları Derneği – SAD, Gezginler Kulübü ve Türk Eğitim Derneği – TED üyesidir. Bahçeşehir Üniversitesi'nde üç yıl "Takım Çalışması ve Liderlik" dersi vermiştir ve bu konularda motivasyon seminerleri düzenlemektedir. Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri eklerinde ve NOKTA dergisinde köşe yazarlığı yapmıştır ve çeşitli televizyon kanallarında belgesel programları hazırlamıştır. Halen ELEGANS dergisinde yazmaktadır. Eserleri: Yapı Kredi Yayınlarından; 1995 - Bir Dağcının Güncesi, 1995 - Everest'te ilk Türk, 1996 - Bir Hayalin Peşinde, 1999 - Asya yolları, Himalayalar ve Ötesi, Kapital Yayınlarından; Yeryüzü Güncesi, 2002.
  24. kaan_bebeto şurada bir başlık gönderdi: Coğrafya Bilgileri
    Everest, (Tibet dili: Çomolungma), Himalayalar’da bulunan, dünyanın en yüksek noktasını oluşturan doruk. Yaklaşık 28 derece kuzey enlemi ile 87 derece doğu boylamında, belirlenmiş Çin–Nepal sınırı üzerinde yer alır. Çıplak Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Batı sırtları en yüksek noktalara Everest (8.848 m) ile Güney doruğunda (8.748 m) ulaşır. Everest Dağı Kuzeydoğudaki Tibet Platosundan (yaklaşık 5.000 m) tam olarak görülebilir. Eteklerinden yükselen Çangtse, Khumbutse, Nuptse ve Lhotse gibi doruklar Nepal’den görülmesine engel olur. YÜKSEKLİĞİ : Görkemli yapısı ve yüksekliği nedeniyle Tibetlilerin “Dünyanın Ana Tanrıçası” anlamında Çomolungma adını verdiği dağın dünya üzerindeki en yüksek nokta olduğu ancak 1852’de Hindistan kadastro idaresinin yaptığı ölçümlerle belirlendi. Günümüzde kabul edilen yükseklik küçük bir yanılma payıyla 8.848 m'dir. OLUŞUMU : Büyük Himalayalar’ın oluşumu, Miyosen Bölümde (yaklaşık 26-27 milyon yıl önce) Hindistan Yarımadasıyla Tibet Yaylalarının birbirine yaklaşmasının yol açtığı, jeolojik tortul havzalardaki sıkışmayla başladı. Bunu izleyen evrelerde Katmandu ve Khumbu napları (kırık ve devrik yamaç kıvrımları), sıkışıp yukarı doğru çıkarak birbirlerinin üzerine kıvrıldılar ve ilkel bir dağ sırası oluşturdular. Kuzeydeki arazi kütlesinin toptan yükselmesi, bölgenin yüksekliğini arttırdı. Napların yeniden kıvrılmasıyla bölgenin tümü yeni bir tabakayla örtüldü ve Pleyistosen Bölümün (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) Mahabarat Evresinde Everest Dağı ortaya çıktı. Karbonifer Dönemin (yaklaşık 345-280 milyon yıl önce) sonu ile Permiyen Dönemin (280-225 milyon yıl önce) başından kalan ve başka yarı-kristalleşmiş tortullarla ayrılmış olan kireçtaşı katmanları, senklinal katmanlaşma yoluyla biçimlendi. Günümüzde de süren bu biçimlenmenin yol açtığı sürekli yükselme aşınımla dengelenmektedir. İklimi Everest Dağı dünya atmosferinin üçte ikisini geçerek oksijenin az olduğu üst katmanlara ulaşır. Oksijen eksikliği, sert rüzgarlar ve aşırı soğuklar yukarı yamaçlarda herhangi bir hayvan ya da bitkinin yaşamasına olanak vermez. Yaz musonları sırasında yağan kar rüzgarla ufalanarak yığılır. Bu kar yığıntıları buharlaşma çizgisinin üzerinde olduğundan genellikle buzulları besleyen büyük buzkar çanakları oluşmaz. Bu nedenle Everest’in buzulları yalnızca sık sık düşen çığlarla beslenir. Ana sırtlarla birbirinden ayrılan dağ yamaçlarındaki buz katmanları dağın eteklerine kadar bütün yamacı kaplamakla birlikte, zaman içinde iklimin değişmesiyle ağır ağır çekilmektedir. Kış aylarında kuzey batıdan gelen güçlü rüzgarlar karları süpürerek doruğun daha çıplak bir görünüm kazanmasına yol açar. Buzullar Everest Dağındaki başlıca buzullar Kangşang Buzulu (doğu), Doğu ve Batı Rongbuk Buzulları (kuzey ve kuzeybatı), Pumori Buzulu (kuzeybatı), Khumbu Buzulu (batı ve güney) ve Everest ile Lhotse-Nuptse sırtı arasında kapalı bir buz vadisi olan Batı Buzyalağıdır. Akarsular Dağdan çıkan sular birbirinden ayrılan kollarla güneybatı, kuzey ve doğu yönünde akar. Khumbu Buzulu eriyerek Nepal’de Lobucya Khola Irmağı'na karışır. İmca Khola adını alarak güneye doğru akan bu ırmak Dudh Kosi Irmağıyla birleşir. Çin’deki Rong Çu Irmağı Everest’in yamaçlarında Pumori ve Rongbuk buzullarından Karma Çu Irmağı ile Kangsang Buzullarından doğar. Tırmanma girişimleri Everest’e tırmanma girişimleri 1920’de Tibet yolunun açılmasıyla başladı. İlk olarak Kraliyet Coğrafya Derneği ile dağcılık Kulübü Birleşik Himalaya Komitesinin desteklediği bir ekip 1953’te doruğa ulaştı. 29 Mayıs 1953 günü Yeni Zelandalı Edmund Hillary ve Nepalli Tenzing Norgay, Güneydoğu sırtına tırmanarak Güney doruğundan geçip doruğa vardılar. Dağcılar bu tırmanış sırasında açık ve kapalı devre oksijen sistemleri, özel olarak yalıtılmış ayakkabı ve giysiler ile elde taşınır telsiz aygıtları kullandılar. Bu tarihten sonra çeşitli ülkelerin desteklediği çok sayıda dağcı ekibi doruğa ulaşmayı başardı. Türk tırmanışçılar Türk tırmanışçılar [değiştir]Everest'e çıkan ilk Türk dağcı, 21 Mayıs 1995'te Nasuh Mahruki oldu. [1] Zirveye Nepal yönünden çıkan ilk Türk ise 23 Mayıs 2001'de yaptığı tırmanışla Tunç Fındık'dır. [2] Elif Eylem Maviş, 15 Mayıs 2006'da Everest'e tırmanan ilk Türk kadını oldu. Aynı tırmanış, Türklerden oluşan bir ekibin ilk Everest zirve çıkışıdır. [3] Bu ekip, bir Türk dağcının ilk oksijensiz tırmanışını gerçekleştirmeyi de denemekle birlikte, bu hedefe ulaşamadı.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.