KesKiNkAleM

bak ne güzel kıyaslamışsın akıl aynı şeyi düşünüyor değilmi. çaydanlığın ustası var ama koskoca evren tesadüf eseridir demek ve buna gönül vermek biraz havanda su dövmek oluyor. bana kendiliğinden oluşan bir şey söylermisin arkadaşım. kendi haliyle ortaya çıkmış bir madde. kendi kendine tesadüfen bir araya gelmiş atom parçaları ve oluşturdukları bir bütün örneği ver? selametle

sayın bilimselci inanan arkadaşların yani bizlerin bilimi çürütme gibi bir takıntısı yok asla olamaz. bize göre zaten ilim Allah'ın yasasıdır. Yani her şey bir bilim üzerine yaratılmıştır. ancak sizin tanrılaştırdığınız bilime karşı bir takıntımız olabilir. tıpkı sizin dine karşı olan takıntılarınız gibi. bu yüzden bizi suçlayamazsınız çünkü eleştirdiğiniz pek çok şeyi kendinizde yapıyorsunuz. sonuçta sizde kendinize inanacak bir şey bulmuşsunuz, sizinde inancınızın kuralları var, olmazsa olmazları var, sizde ona gönülden bağlısınız. aradaki fark siz tanrınıza bilim diyorsunuz. her şeyi yaratan ve yaşatan bilimdir sanıyorsunuz. bütün oluşumları tesadüfe bırakıyor, gelişmeleri bilime bağlıyorsunuz. herşeyden ispat arıyor ama evrime gelince ilerde olacak diyor kendinizi buna inandırıyorsunuz. bu demek oluyorki insanlar inanmak istedikleri kendi akıllarına uygun gelene bağlanıyorlar ve karşıt görüşü çürütmeye çalışıyorlar. bu bizde böyle ise sizde de farklı değil. selametle

akıl ve mantık, düşünce olmadan işlemez değilmi? teoriyi üretende akıldır yani düşünce. varsayar ve bilimde varsayılanı inceler deneyler, ispatlar. ama bilim bazen sonuç alamaz. buda o günün şartları için bağlayıcıdır. zaman ve şartlar değişir kanıtlanamazlar kanıtlanır. dolayısıyla günün şartlarında mistik gelen, akıl almaz gelen, kanıtlanamaz gelenler varsayımlar doğrultusunda ilerler. dünün mistikleri bugünün bilimselleri olabiliyor. dünya döner diyen adamları engizisyon mahkemelerinde yargılayan batı bugün bunu bilimsel kabul görmüştür. yarın neleri kabul edeceğini yine zaman ve insan gösterecek. selametle

İslam'da kadın haklarını yok sayanları ortaçağın karanlıklarında bir gezintiye davet diyorum. ortaçağ karanlığında dünya üzerinde yaşayan tüm toplumların kadına bakışını, tutumunu ve toplumda kadının konumunu araştırsınlar. bunun yanında Türk yapısında kadına verilen değeri sorgulasınlar. Ataerkil değil anaerkil bir toplumdur Türkler. Arabların bir kısım geleneksel yaklaşımlarını ne dine mal edebiliriz ne de insanlığın geneline. Kuran'ın evrenselliğinin yanında gönderilmiş olduğu toplumun düzenine belirleyici ve yönlendirici getirilerini tüm İslami toplumların kültürel yapılarıyla bağdaştıramayız. İnanç ekindir ama birde gelenekçilik vardır. Burdan yola çıkarak, güneydoğuda kadın ve haklarını gözden geçirelim birde Türkiyenin batısında ki kadını ve haklarını. Arab toplumlarını gözden geçirelim ve müslüman olan başka toplumları hepsinde benzerlikler gördüğünüz gibi pek çok geleneksel farklılıkta göreceksiniz. selametle

sayın birce kendinize haksızlık etmeyiniz. hayatın asıl manası bence sırlarda gizlidir. sırlar ise o günün şartlarında adını koyamadığınız sizi şaşırtan, düşündüren, bazen mistik gelen durumlardır. ancak bu sırların bilimsel ve akılcı açıklamaları zaman içerisinde verilir. verildiğinde belki bizim için sır olarak kaldığı zaman da yaptığı etkiyi yapmayacaktır. kanıksanacaktır. ama SIR gibi gelenlerin mutlaka açıklaması olduğunu unutmamak gerekir. o yüzden düşünce ve duygularını burada bizimle paylaştığınız için size ve diğer arkadaşlara teşekkür ediyorum. kendinize haksızlık etmeyiniz. selametle

imam hatipler kapatılırsa ne olur? imam ya da hatip olmak isteyenler herhangi bir düz liseyi bitirdikten sonra yüksek eğitimlerini ilahiyat fakültelerini tercih ederek ilahiyatçı, imam ya da hatip olamazlar mı? olursa ne olur? madem bu bu okullarda okuyan çocuklar ahmet hakanın da dediği gibi hayatları boyunca "biz farklıyızı" yaşamak zorunda bırakılıyorlar öyle ise bunu çözmek ve bu çocuklara diğer çocuklardan farklı olmadıklarını göstermek daha dürüstçe olmaz mı? ve imam hatiplerde okuyan gençlerimiz bu ikilemi yaşamaktan kurtulmazlar mı?

yobaz analizine bir dipnotta ben iliştirmek isterim yobaz olmak için bir dine mensup olmanız ya da olmamanız fark etmez, sayın bilimselcinin söylediklerine uyan kişi yobazdır. Ateistte olabilir dincide olabilir hatta bir ideolojüye körü körüne bağlanıp dışıda kalanlara düşmanlık edenlerde yobazdır. Değişmeyen, gelişmeyen, tek taraflı bakıp, tek taraflı algılayanlar yobazdır. Dolayısıyla bilimselcinin düşüncelerine katılıyorum. Yazdığı özellikleri taşıyıp taşımadığını herkesin özeleştiri yaparak sorgulamasını arzu ediyorum. selametle

kültür bakanlığından 30 değil 100 milyar dahi alabilir çünkü sayın Turgut Özakman beyefendi Türk tarihini yazmıştır. Yok isterseniz kültür bakanlığı Orhan Pamuk ve Elif Şafak'a da para versin üstüne üstelik bu adamlar Türk'ü ve Türk tarihini aşağılamak için kitap yazsınlar. Ne kadar da çok hoşunuza giderdi değil mi? Türk'ü, Türklüğü ve tarihini övenlere hiç tahammül edemiyorsunuz değil mi? Ama yerenler yerden yere vuranlar ödüllere layık ve onlarla gurur duyarsınız. Ancak Nazım Hikmet ile bu yazar bozuntularını bir tutma gafletine de düşmemenizi isterdim. Nazım Hikmet ülkesi adına memleket şiirleri yazacak kadar milli değeri olan, ülkesinde olan biten adaletsizliğe karşı dik duracak kadar onurlu bir vatanseverdir. Burada devlet politikasını konuşmuyoruz eğer devlet politikasını konuşuyor olsaydık şuan sizin alkışladığınız yazarcıkları şuanki hükümetin başındakiler tebrik ettiler aynı sizin gibi değil onları vatan haini gibi göstermek kutlamışlardır. İşte biz bunu da eleştiriyoruz. Demagoji yapıyorsunuz bari akla mantığa uydurun biz halkın tepkisi ile devletin tepkisini bir tutmuyoruz siz vatandaşların bu yazarcıklara gösterdiği tepkiyi devletin tepkisi mi sandınız. tabi ben buna ancak gülerim. Zaten hiç bir şeyi doğru anlamıyorsunuz normaldir. Bu arada o kadar yıldızlanacak kadar kızdırmışmıyım seni. Vay bana da karşı hoşgörülüsün ha. Bravo doğrusu. Hadi kalın selametle la boheme ve y/k. bozacı ve şıracı hali bu demek ki!

ihtiyaçtan fazla imam hatip okulu var olunca ve ülkede irticai unsurlar tehdit oluşturuyorsa, bir kısım grupları devletin güvenlik kademeleri tehlikeli buluyorsa o zaman "dini" eğitim almakta, din adamı olmakta, sorun olacaktır. kavram kargaşası yaşıyoruz, ülkemizde bu gibi sorunların istenirse çok kolay çözülebileceğine inanıyorum. yeterki niyet ve samimiyet olsun. camilerde imama ihtiyaç var, din eğitimi aldırmak isteyen ailelerin çocuklarını eğitecek din adamlarına da ihtiyaç var ama bu rakam ihtiyacın üzerinde olursa sorun teşkil ediyor. ancak kız öğrencilerin imam hatiplerde okumasının mantıklı ve gerçekçi bir açıklaması yok. bu kafa karışıtırıyor. bir kadın imam olamazsa, imam hatipte okumasının ne anlamı var. yok mesele dini eğitim alması ise bunu okul dışında da alabileceğini az önce belirttik. meselenin özünde netleşmemiş cevaplar var. bu cevapları da eğitimli insanlar verecek. selametle

Allah beni peygamber yaptı! Hadi ya. Hakkaten mi? (Bu soruya yanıt verilmez, ilk aşamada piyasaya sürülen gerçekler hatırlatılarak insanlar şaşırtılır, kendi kendileriyel çelişiyormuş duygusu yaşatılır) İnanmıyormusun? Bakmıyormusun şu dağlara, şu bitkiler, şu kuşlara, böceklere? Bunlar kendiliğinden mi oluyor? İnkar etme Allah’ın nimetlerini. Allah inkar edeni sevmez. (Ne yapabilirsin ki? Dağlar yok mu diyeceksin? Üzüm yok mu diyeceksin, armudun sapı yok mu diyeceksin?) -Ya inkar ettiğim bişey yok, sadece sen peygamber değilsin, onu söylüyorum! Allah dağ var, deniz var, armut var, üzüm var, üzümün çöpü var diyor, bunlara bişey demiyorsun, Allah’ın peygamberi var deyince, buna mı inanmıyorsun? (Dağ var, deniz var, odun var, armudun sapı var diye tinerci çocuk da söylese itiraz edemeyiz. Sorulan soruyla verilen cevap arasındaki alaka kesilir)BrainSlapper ne kadar da bilimsel bir açıklama yapmışsınız. ne kadar şahane sözler bunlar böyle bunları tek başınıza mı düşündünüz? kendi egonuzu eğlendirmek için yanlış topic seçmişsiniz diye düşünüyorum. ancak bende nacizhane düşüncemi arzedeyim. armudun sapını biliyorsun o yüzden yoktur diyemiyorsun, armudu sapsız toplasalardı ne diyecektin? bu daha da bilimsel oldu sanırım. bunun yanında peygamber gelmesine inanamıyorsun, inanamadığın için de alaya alarak yok saymaya çalışıyorsun. şunu düşündün mü hiç. binlerce yıldır belki binlerce değişik inanç geliştirmiş olan insanlık zaman zaman yanlış ilahlar edindiğinde, toplumsal düzensizlikler başgösterdiğinde, (inanma isteği illaki var) o inanılan tanrıların yanlış olduğunu gösteren, toplumları yönlendiren hak peygamberler gelmiş olması olası değil mi? insanlar ateşten tutun, doğada gördüğü görmediği pek çok nesneye tapınmışlar, yıldırıma, gökgürültüsüne, buzağıya, elleriyle yaptıkları putlara..... kurbanlar vermişler onlara böyle bir talep gelmediği halde. doğanın düzenliliğine, canlıların gelişmişliğine, evrenin güzelliğine baktığınızda bir yaratıcısı olmasını doğal karşılıyorsanız ve hatta bunu zaruri görüyorsanız o yaratıcının insanları kendisinden haberdar etmek için resuller göndermiş olabileceğinide kabullenebilmelisiniz.

karlı dağlar kara bulut içinde yaylası hüzünlü yöresi bir hoş sevdalı yolcular umut içinde hayalin düğünü töresi bir hoş han sarhoş, hancı sarhoş yolda yabancı sarhoş el çek tabib kalbimden içindeki sancı sarhoş

ben özledim derim ama tanışmıyoruz

evet bu olabilir sayın aslan34 seçmeli din dersi olmalı. ama okullarda verilen seçmeli de olsa din dersleri çok yetersiz olacaktır. ben imam hatip mezunu değilim ama dini bilgim az sayılmaz. yani isteyen bu eğitimi dışardan da alabilir. yetiştirilen her öğrencinin din adamı olması zaten beklenemez, din arzu edilirse öğrenile bilen bir kavram. hatta arzu ile öğrenilirse daha da faydalı ve sağlam. ama meslek liselerinde tercih edilen bölümün yüksek eğitimini almak daha mantıklı ve uygun olacaktır. aksi taktirde konunun akıbeti meçhul olacaktır.

senin bulunduğun yer neresi arkadaşım merak ettim doğrusu. ve bulunduğun yerden mi uyduruyorsun bunları. meydan gerçekten boş kalmış. ama boş meydan da olsa hak batıldan üstündür. hakkın yanında batıl yok olmaya mahkumdur. yalan, boş söz, gereksiz demagojilerle bilim adamı olunmaz. herşeyde ispat arayan insan kendisine soru sorulduğunda ona verdiği cevabı ispatlamak zorundadır. ya da bazı hususların henüz ispat edilemediğini kabul etmelidir. ama ispat edilemeyeceğini söyleyemeyiz. bekleyelim görelim. o zamana kadar bir kısmımız inanmaya devam edecek bir kısmımız inanmayacak. ama zamanımızda herşey çok hızlı ilerlemekte. bilim yeni bulgular elde ediyor yarın bilim kalkıp yaratılışı ispatlarsa ne diyecekler merak ediyorum.

Göl, ay tutulacak diye korkuya kapılırken ağırlaşan dağlar esnerdi. İçinde nergis saklı şiirleri vardı dağların. Yolcuları yoldan çıkaran dağ çiçekleri vardı. Sessiz ama gururlu bir yalnızlıkta aya açarlardı sırlarını. Yeni bir hayata merhaba diyeceğim sadece bu andı işte. Dağların sırrının çözüldüğü an... Kaç dolunay sığarsa ömrüme, o kadar hayat yaşadığımı itiraf etsem, bana ne diyeceklerini çok iyi biliyorum!.. Varsın beklenmedik davranışlara gebe olsun gönlüm! Geçmişle gelecek arasında bir mengenede sıkışıp kalmaktansa, nerede, ne zaman, ne yapacağım bilinmesin. Korksun benden şehir plancıları! Balıkçılar erken dönsün evlerine! Amansız bir tufandır gözlerimde saklanan. Yarın geç olabilir rıhtımlara tutunmak için Bakın yeni bir ay doğuyor gölün gecesine Öyleyse susmalı küçük dere. Kalemini kırmalı yargıç. Göle bakıyorum sadece. Ağaçlar da benim yaptığımı yapıyor. Kuş tüyünden hafif olduğuma göre, şarkıların vakti gelmiş olmalı. Fakat sessizlik uzuyor. Sıra bende mi acaba? Hem öylesine yenilendi ki hafızam, bir şarkıyı bitiremeyecek kadar acemiyim. Üstelik kostümlerimi de unutmuştum bu akşam. Beyaz pantolon ve keten gömleğim bir mazeret olabilir sahneye çıkmama... Böylece kıyafetimin arkasına gizlenip bu sihirli güzelliği resmedebilirim yenilenen belleğime. Ve bu manzarayla dolaşırım meçhul şehirlerde. Kayıp ilanlarına karışır gözlerimdeki yağmur. Sırrını verecek bir gül arar, sesi kısılmış yaz akşamlarında. Uzaklarda, çok uzaklarda Ayışığı Sonatı çalınıyor. Notalarla birlikte bir sandal turuna çıkıyor gölde ay. Ardınca yeryüzü de... Ne güzel çalıyor piyanoyu Ah o parmaklar! Tümü hüzünle dolu olmalı Merak ediyorum onları, hayat verişini notalara. Geceyi böylesine büyülediğine göre. Şu anımı ölümsüzleştirecek tek iksir bekli de onlardır. Bir dolunay kaç ömür eder ey sevgili? -Artık sen de sus şairim.- İndirsin peçesini ay! Aydınlansın beton yansımalarda paslanan yüzümüz! Bırakıyorum öyleyse kendimi yakamozlara İşte şimdi bir söğüt dalından farkım yok, kopmuşum zamanın gövdesinden. Baştan aşağı ay ışığı giymişim. Beni görmelerine imkan yok! alıntıdır/yozlaşan kültüre inat yazılar...

evet cezaların yeniden düzenlenmesi zaruridir yoksa bu işlerin önünü kesmek mümkün olmayacak. bir bilim adamı bugün şöyle söyledi: "bu çarpıklığın en dibine inmek gerekir aileleri incelemek gerekir ayrıca bu olanlar karşısında devletin en üst mercilerinden başlayarak, emniyetinden, valisinden, mahalledeki muhtarından, komşudan aileye kadar herkes sorumludur ve bu konuda yapması gerekeni yapmalıdır" bu olay halk arasında infiale sebeb olmuştur pornografinin her türü insanın ahlaki yapısına terstir. ama konu çocuksa bu artık başka birşeydir. ve bu konuda devlet kurumlarının sosyal hizmetlerin aileden sorumlu garip bakanın vazifesini yerine getirmesi şarttır. ve cezai yasalar ağırlaştırılmalı bu adamlar bir iki yılla kurtaramayacaklarını bilmeliler. idam yasallaşmalı.

meslek liselerini istedikleri bölümlere göre belirleyenler o bölümü ne için okuyorlar ne için seçiyorlar torna tesviye okuyan bir adam liseyi bitirip nasıl tıp fakültesine giremiyorsa imam olmak isteyenlerde imam olacaklar. olmayacaklarsa o zaman istedikleri liseyi seçmekte özgürler. sonra kalkıp adaletsizlik var demek tam anlamıyla demagojidir. düz liseye gitmesini kimse engellemiyor insanın. din adamı olmak için okuyorlarsa amenna yok başka bişey içinse o zaman bi zahmet ona uygun lise belirlesinler. bu blöf artık görülmüştür arkadaşlar.

işte bu sebeblere benzer sebeblerden avrupa elif şafakı ve orhan pamuku bağrına basmıştır. y/k arkadaş sana da sormak isterim Türkiye'nin kurtuşuş savaşı mücadelesini çok yalın bir dille anlatan sayın Turgut Özakman'a *** atıyorken ülkesini avrupa pazarına çıkarıp her alanda köşeye sıkıştırmak isteyenlerle işbirliği yapanlara da ne kadar hoşgörülüsünüz. hoşgörü gösteremeyenlere karşı da ne kadar hoşgörüsüzsünüz.

mavi omlet mi, rafadan mı?

keyif

yeni bi sörf aleti alırdım

kornişon makarna mı pilav mı desem

horon ok desem iyi desem kavun mu karpuz mu desem

kızma ya desem şaka yapmıştır desem bide desem ki ne desem?

denize girmek ama bu havada dıdıdıdı