Zıplanacak içerik

ihgg

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ihgg tarafından postalanan herşey

  1. Dur

    ihgg şurada galeri fotoğrafı gönderdi: Üye Fotoğraf Galerileri
  2. ihgg şurada galeri fotoğrafı gönderdi: Üye Fotoğraf Galerileri
  3. Princeton NEC Enstitüsü'nün uzmanlarından Dr. Lijun Wang ve arkadaşları, 2000 yılında yaptıkları bir deneyi ve sonuçlarını açıkladıklarında bilim dünyası büyük bir şaşkınlık geçirdi. Deney, bir ışık demetinin, içinde özel olarak hazırlanmış sezyum gazı bulunan test ortamına gönderilmesi suretiyle gerçekleştirilmişti. Wang'ın verdiği bilgiye göre, aşırı hassas zaman ölçme cihazlarının kullanıldığı deneyde, ışık demeti, daha sezyum gazlı test ortamına girmeden ortamdan çıkıyor. Işık demetinin test ortamından çıkıp yoluna 20 metre devam ettikten sonra, ortama daha o anda girdiği belirleniyor. Wang, bir başka deyişle, ışık demetinin, iki yerde aynı anda bulunduğunu söylüyor. Yani ışık daha test ortamına girmeden dışarıya çıkmış oluyor. Test sonuçlarını inceleyen Berkeley Üniversitesi fizik profesörü Raymond Chiao, deney verilerinin "inanılmaz bir duruma işaret ettiğini" söylüyor. Bilinen fizik kurallarına göre her türlü veri, en fazla, saniyede 300 bin kilometre olarak kabul edilen ışık hızıyla iletilebildiği gibi, zaman da, bu ışık hızıyla göreceli olarak hesaplanıyor. Wang'ın deneyinin geçerli kabul edilmesi halinde, fiziğin temel kanunlarından olan ve "neden sonuçtan önce gelir veya bir olgunun sonu başından sonra gelir" şeklinde özetlenebilecek "etki-tepki" yasasının da geçersiz kalacağına dikkat çekiliyor. Bu durumda, bir olgunun sonucu, onu yaratan nedenden önce geliyor. Ve başlamadan bitmesi mümkün olabiliyor. Deney sonuçları bilinen zaman kavramının "çökeceğine" işaret ediyor. Köln Üniversitesi'nden Dr. Guenter Nimtz de, konuyla ilgili olarak, "bilgi"nin ışıktan daha hızlı bir şekilde ulaştırılabileceğinin kanıtlandığını söylüyor." (Sabah Gazetesi, "Işık Hızı Aşıldı, 05.06.2000)
  4. ((: dunyanın duz oldugunu idda edensizdiniz .ki Kur'an da dunyanin yuvarlak oldugu aciklaniyor ama anlamayi bilene
  5. siz bana soracaginiza kendi bildiginiz sekilde (ki bilmediginize eminim) anlatsaniza su Quantum Fizigini özeliklede Hologram meselesini. bakalim Ateistler bunu nasil carpitmis cidden merak ettim simdi. ilk önce carpitmalarinizi görelim ki ona göre cevap verelim
  6. nedendir bilinmez sadece oraya takılıp kalmissin aklima bir söz geldi "kucuk kafalar KISILERI,orta kafalar olaylari, buyuk kafalarda Fikirleri tartisir" ki zaten marx ta kendini maymun olarak gördükten sonra darwinin dusuncelerine katilmisti... yazinin tamanina bakarsan sadece o iki kişi örnek verilmis ve tum ataism elestirilmistir sözdede belirttigim gibi "KUCUK KAFALAR KISILERI." anlayana sivrisinek meselesi
  7. bilim adamlari özelikle son yillarda yani evrime bilimsel bir olay olarak bakmayi birakiyor buda onun ıdeolojiye dönüstügünün kanitidir.
  8. ihgg şurada cevap verdi: editor başlık Editör
    birgun peygamberimiz savastan döndükten sonra bakmis sahabeye demis ki: "Küçük Cihaddan Döndük Büyük Cihada Gidiyoruz işte Bu Buyuk Cihad Nefsinle Olan Cihaddir" (tirmizi,ibn-i mace,ihya-u ulumuddin)
  9. ((: darwinizm dedigimiz olay evrimciliğin diger adidir acaba bunu anlamayacak kadar ******? hayvanlık meselesi benim ufkumu asiyor dogrudur cunku ben ******olamiyorum sizin gibi nedendir bilinmez? bilimsel carpitma dedigin olay içinde Holgram ve Quantum Fizigine bak anlarsan tabii
  10. bilim denilensey materyalizm mi? yada darwinizm mi? nedendir bilinmez en buyuk bilim adamlari ikisinide bilim yerine koymamistir. Enistein,Pascal vs... kimdir bu bilim adamalri maddesizlik yoksa hiçbirsey yoktur diyen? Fena Fil Hayvan Olan Darwin ve Marx mi? yada Engels mi?
  11. hangi madde Hologram ile tarihe gömülen mi? yoksa Quantum la tamamen hayal oldugu anlasilan mi?
  12. "Beyin yıkama" yada "beyni yıkanmış olma" insanda negatif anlamlar uyandırır duyulduğunda."Bilmemneler oğlumun beynini yıkadı" sözünü kimbilir kaç kere duymuşuzdur TV'de medyada hatta belki yakın bir dostunuzdan.Derinliğini sorgulamayız, kandırılmış olmayı barındırır sanki.Bazı şeyler insanlara olduğundan daha iyi/kötü/büyük/küçük/korkunç(vb. sıfatlar) göstirlmiştir.Belki de yanlış olan, doğru gibi gösterilmiştir ve telkinlerle şahıs inandırılmıştır(kandırılmıştır).Doğrudur da belki ama gerekli gereksiz kullanımlar bu tanımını değerini düşürmektedir.Aslında genelde müslümanlara yönelik ithamlardır bunlar.Çoğunlukla müslümanlarla fikir alışverişine girmek istemeyişleri yada fikirleri kısa yoldan yok etmek isteyiş vardır bunun ardında.Dedik ya insanlar bu kelimeyi ne kadar artniyetli, kendi istekleri doğrulturusnda kullansalar da beyin yıkama, telkin etme günümüzde propogandacıların sıklıkla başvurduğu bir yöntemdir.Ve ne yazıkki günümüzde kendisi gibi düşünmeyen birçok kimse diğerini beyni yıkanmışlıkla itham etmektedir ve hiçkimse beyni yıkanmışlığı, telkin edilmiş olmayı kabullenemez, kendisine yakıştıramaz.Ama ne yazıkki durum sanılandan daha vahimdir.Onun için sakın ha burda yazılanlarını üzerine alınmamazlık etme sevgili okuyucu. Aslında gün içinde de çeşitli vesilerle muhattap oluruz bu beyin yıkanma, telkin edilme sürecine; örneğin sinemada bir korku filmi izlerken...Filmde aslında sizi korkutan, ürküten şey gördüğünüz görüntünün korkunçluğu değildir.Duyduğunuz müziğin yarattığı strestir hissetiğiniz aslında.Burda müzik bir psikolojik telkin aracı olarak kullanılmıştır.İşini de başarıyla yapar.Yada elinize bir gazete aldığınızda gördüğünüz kolu kesilmiş yerde acılar içinde kıvranan bir insan resmi.Çok acındırır bizi.Onu o halde görünce hiç düşünmeyiz niye böyle olduğunu.Zaten çoğunlukla resimlerin altındakileri okumak ve "inanmak" kafidir günümüz populer kulturunde.Ama bu adam ya bir bayana tecavüz edip onu bıçak darberliyle paramparça edip öldürdüyse yada küçük bir çoçuğa yaptıysa bunları şimdi kendi tanıdıklarınızı, sevdiklerinizi aklına getirin ve filmi başa saralım."Küçük bir çoçuğa tecavüz eden adamın kolunu kestiler". Az bile yapmışlar değil mi.Ha?Aslında lime lime doğrayıp öldürmeleri lazımdı.Artık acımıyoruz değil mi aynı fotoğrafa bakınca.İşte bu da bir başka beyin yıkama yöntemidir: haberi eksik vermek yada fotoğrafın görselliği... En basitinden bu ve buna benzer telkin edilmeleri, bir nevi beyni yıkanmışlığı gün içinde defalarca yaşarız.Tabi telkin edilme yalnızca sinema salounlarında gerçekleşmiyor.Bu etkili silahı siyasiler, politikacılar, çeşitli örgütlerin yanısıra aynı zaman ateizm de çok etkili bir şeklide kullanmaktadır.Bu makalenin konusu da ateizmin beyin yıkama sürecidir. Eğer internette biraz olsun gezdiyseniz tüm ateist dökümanların artık internette bir tık uzakta olduğunu farketmişsinizdir.Ben ve benim gibilerin takip ettiği ve özel olarak eskiden gidip satın aldığı bu kitaplar (ki çoğunlukla heryerde de satılmazlardı)artık internette herkesin kolaylıkla ulaşabileceği noktaya gelmiş bulunmakta.Kitapların bulunduğu siteler, mesajlaşma,forum sayfalarını açarsanız ilk etapta karşınıza çıkan şeyin bir web sayfası mı yoksa lağım çukuru mu olduğu konusunda kararsız kalırsınız.Normalde tarihte yada şu anda yaşamış ve ne olursa olsun hiç kimse söylenmeyecek sözlerin insanların kutsal saydıkları şeylere çok ağır bir argo ve küfürlerle yazıldığını farkedeceksiniz. İşte bu durum aslında Turan Dusun,İlhan Arsel gibi şahıslarla başlayan ateizmin ilk beyin yıkama uygulamasıdır.Örneğin genelde peygamberin ismini *********,********,*********gibi kelimelerle aynı cümle içide kullanırlar.Mantığı şudur senin duyduğunda salat-u selam ettiğin Zat'ın adını en laubali ve en argo biçimde kullanacak ki bişey diyemiyor bari insanların gözünden kutsallığını düşürebilesin.İnsanların gözünden kutsallığı düşürebilmek çok önemlidir çünkü kutsal insanların bazı hareketleri,tavırları ve hallerini normal bir insanı yargılar gibi yargılayamayız.İşte biraz sonra yazacağımız şeyleri gerçekleştirebilmek için ateist kesim bu ilk aşamayı okuyucunun gözünde yapmalıdır.Tabi bu durumu yemezseniz ateistlerin bir çok iddiasını zaten okurken güleceksinizdir.İşte bunun için ilk aşamada size en başta Allah,peygamber ve İslam hakkında dediğim gibi herhangi bir insana yada aklınıza ne geliyorsa şeye karşı söylenmiyecek sözleri, ithamları yazarlar.Çeşit çeşit sıfatlar, lakaplar takarlar.Örneğin yukarda belirtiğim gibi onun adını *********,******falan filan gibi kelimelerle aynı cümle içinde kullanma... oysaki bunlar zaten hepimizin,insanın doğasına aittir.Niye bu kadar vurgulanır ki, işte bazı şeyleri olduğundan daha farklı gösterme sanatıdır bu.Ateizmin beyin yıkamasındaki ön temizlik aşaması... Ön temizlği aşıp artık tam anlamıyla yıkanacak bir beyne sahip olduğunuza göre artık asıl noktaya ulaşabiliriz.Ne dedik?Kutsallığı gözden düşür böylece kutsal olanı kendi hissettiklerinle yargılayabilecek duruma gel.İşte bu noktada sıklıkla Efendimizin evliliklerini duyarsınız.Günümüz populer(modern) hayatı daha fazla cinsellik ve daha fazla para kazanma üzerine kuruludur.Etrafınızda yalnızca ya para yada karşı cins muhabbeti yapan insanları sıklıkla görürüsünüz.Belki muhattap olduğunuz insanların tamamına yakını.Şimdi bunun üstüne insanın kendinden başkasını bilemeyeceği gerçeğini koyun.Yani şöyle ; eğer bir insana sorarsanız insanlar nasıl diye.Alacağınız cevap kesinlikle kendisini tanımlamaktadır.Bizzat kendisini anlatmaktan başka çok da bir seçeneği yoktur şahsın.%100 emin olabilirsiniz.İnsan kendisinden başka ve kendisinin hissettiklerinden başka hiçbir şeyi bilmez, bilemez.İşte bu noktada bi şekilde Efendimizin kutsallığını insanların gözünden düşürebilir ve onu sıradan bir insanı yargılar gibi yargılayabilecek konuma getirebilirsen yapılan evlilikleri de kendi hissettiğin gibi düşündürtebilirsin.Yani nefsani olarak.Yahutta sahabelerin ona duyudğu sevgi ile onun için yaptıkları bazı özel şeyleri sanki sokaktaki alalade bir insana yapılıyormuş gibi düşündürtebilirsin.Bu çok ciddi bir psikolojik telkindir. Sıra geldi bu süreçte yaşanan haberi eksik verme olayına.Yukarda dediğimiz gibi haberi eksik vermek yada sdadece bir görüntüden ibaret vermek sizin yanlışı doğru doğruyu yanlış olarak nitelendirmeni sağlayabilir.Zaten bu konu kuranda fasıkın haber getirmesi ayetleri ile beyan edilmiştir.Ateizmde bu durum genelde ayetleri mealden okuyup(dikkat kurandan değil, türkçe mealden) parça parça kesip çıkararak ve burası çok önemli: ne için geldiğini söylemeyerek demagojik ve spekulatif yorumlar yapma üzerine kuruludur.Öncelikle şunu bilmek gerekir KURAN arapçadır, türkçe olan Kuran değil mealdir.İkincisi kurandaki her ayet neden geldğine dair vuku bulan olayla bir bütündür.Olayın ne olduğunu bilmeden ayetlerin çoğunu anlamak imkansızdır.Savaş sırasında gelen ayetler vardır dolayısyla o durumda tutunulması gereken sert tavırları aktarır barış sırasında gelen ayetler vardır.Yalnızca peygambere hitaben onun özel hayatına onun özel hallerine hitaben gelen ayetler vardır dolaylı olarak kimi zaman müslümanları kimi zaman da tüm insanları muhattap alan ayetler vardır.Dolaylı olarak dedim özellikle çünkü Kuran'ın tek muhattabı peygamberdir bunu bilmek önemlidir.Bizler kuranın dolaylı muhattaplarıyız.Tani bu yazıda İslam aleyhtarlarının iddalarına yer vermeyecez dedik onun için değinmek istemesem de peygambere ait özel ayetlerin neden kuranda yer aldığı ile ilgili sorular duymaktayım.Onun için bu kısmı yazma ihityac duydum daha sonra daha detaylı bakarız bu sorular inşallah.. Şimdi önce çeşitli alaycı, kendince mizahi uslup takılınarak(ki cahilin intikamı mizahtan olurmuş) kutsallığı gözden düşürdük sonrasından kendisine ait bazı özel halleri, hareketleri normal sıradan bir nefs-i emmareyi değerlendirir gibi değerlendirdik.Ayetleri eksik ve çarpıtarak derinliğini sorgulamadan, müteşabih olup olmadığına bakmadan, teşbih, mecaz içerdiğine dikkat etmeden düz mantıkla türkçe mealden yazıp çizerek verdik.verdik.Şimdi sürecin en son ve en ilginç aşamasına geldik: SONUÇLARI NEDEN GİBİ GÖSTERMEYE.Aslında bu cümle herşeyi açıklıyor olsa da sonuçları neden gibi göstermenin üzerinde biraz durmanın faydası var.Sonuçları neden gibi gösterme aslında tarihsel metaryelizm ufak bir cinliğidir.Tarihsel materyalizme göre: bütün tarihsel ve toplumsal olayların belirleyici nedeni ve temeli ekonomik olaylardır.Aslında problemin özü de budur.Evet ekonomik gerekçelerden ötürü belli başlı tarihe not düşülmüş olaylar gerçekleşmiştir ama islamiyet açısında ekonomi bir neden değil bir sonuctur.İşte bu noktada nedenleri sonuç olarak gösterilmeye çalışlması beyin yıkmanın son aşamasını teşkil etmektedir. Peygamberimiz yada sahabeler islam devriminden sonra belli bir ekonomik ve sosyal güce ulaşmışlardır mutlaka ama bunlar asla neden değildir; olamaz.İslamiyetin tüm diğer toplumsal hareketlerden temel farklarından biri de budur.İslamiyette amaç kendini feda etmektir, haksızlığa , zulme, ahlaksızlığa karsı.Feda edersin ve sonunun ne olduğunu hiç düşünmezsin çünkü islamiyet sana dünyada zafer de vadetmemiştir aynı adaleti vadetmeyişi gibi.Dünyada zafer vadedilmeden yapılan bir mücadele ne için yapılır ki?Sosyal statü mü?Hadi canım ordan.Ekonomik güç kazanma mı?Komik.Peki sonucunda ekonomik ve sosyal bir güç kazanırsan ne olur.O zaman 3-5 tane sonuçları neden yapmaya meraklı kendisine tarihçi(?) diye zat çıkar bu mücadelenin dünyevi hırslar için yapıldığını soyler.Tabiki de baştan sona hatalıdır. İşte bu 4 temel aşama ateizmin beyin yıkama yöntemidir.Bunları yazarken alıntılar, örnekler vermedim şahısların iddialarından.İslam karşıtı tayfanın laflarına mevz-u bahis olan ayetleri, hadisleri daha sonra derinlemesine inceleme niyetim var inşallah Allah izin verirse.Burda yalın bir şekilde yapılan demagolojiyi aktarmaya çalıştım.Eğer bu demogojilerden haberdar olur daha sonra İslam karşıtı şahısların ithamlarını okursanız çok daha iyi olacağı kanaatindeyim. Cevap bulmak için soru soranlara, sorgulayanlara selam olsun... Not:Alintidir
  13. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Dini Konular - Din - Dinler
    ((: Kardes Hologram Meselesini iyi arastir ve Sufilerin Sözlerinide. Evet Madde Vardir ama Vehim Mertebesindedir Gercekte Vucudu Yoktur .. Bu Konuda İbn-i Arabi den yararlanmani tavsiye etmem cunku Anlamazsin O nun yerine İmam-i Rabbani den yararlanmayla basla ve sonra yavas yavas Arabi ye gec...
  14. Said-i Nursi yide ve tum alimleri anlamkta zor istir kafa yormak lazim... Gılgames abimede destek veriyorum yazi carpitilmis ...
  15. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    (: hahaha Eflarun (platon) eger o da Metafizikçi degilse ise dunyada metafizikçi yok Aristotalesin en önemli ögrebcisi kim baksana bi bunu bana söle.deternizmi bildigimden emin ol gözüm.. bide su Metafizikcileride Cebrci yapman cok hosuma gitti anladim artik dünyada hiç mi hiç Cebirci olmayan kimse yok "Insan Sadece Gölgeler Icınde Yasar Bir Kuyuya İtilmistir Ve Yukaridan Gercek Varliklar Gecer Ve Insanın O Varlıklarin Gölgesini Görür ve Onlarla Yasar" bu sözü kim söylemis bi arastir hele
  16. ihgg şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Arkeolog L.Massignon, Bağdat yakınlarında kazı yaparken gözü, kırık bir testi üzerindeki şu beyit�e takılır.�Allah�a kavuşmak için iki rekat namaz da yeter. Ancak, böyle bir namaz için abdesti, insanın kendi kanı ile almış olması gerekir.� Söz, Hallac-ı Mansur�a aittir. Tarih, Hallac�ın �şehit düşünür� olduğunu haber verirken, Tasavvuf ehli, O�nu �Şehit Veli� olarak bilir. Konumuz ile ilgili bağlantılı olduğundan kısaca �şehitlik� hakkında bilgi vermekte yarar var. Şehitlik ikiye ayrılır. 1) Hükmi şehitlik 2) Fiilî şehitlik İman ehli olmak şartıyla, yanma, boğulma, kanser, verem v.b. ağır hastalıklar ya da doğum sırasında meydana gelen ölümler, hükmi şehitlik kapsamında yer alır. Fiili şehitlik ise ikiye ayrılır : a) Savaşta Allah için bedenini feda etmek suretiyle ölmek, Bir velinin, bedeninin katledilmesiyle vuku bulan ölüm. Hallac-ı Mansur... �Ene�l Hak� sözü ile gönüllere taht kurmuş, bu yolda bedenini feda etmiş, vücudundan akan damla damla kana rağmen, Allah�a, insanlara, kâinata olan sevgisini dile getirmiş bir Şehit Veli�dir. Bir�lik ve Vahdet-i Vücud (Tek�lik) felsefesini, bilgi dairesinin dışına taşırıp yaşama yolundaki erlerden biri ve Cüneyd-i Bağdadi�nin talebesi olan Hallac-ı Mansur, 857 yılında Tur kentinde dünyaya geldi. Bir çok öyküde onun hakkında şunlar anlatılmaktadır: Mansur, bir gün yün atma işinin yapıldığı bir dükkâna gider. Dükkan sahibine kısa bir süre için dışarı çıkmasını söyler. Dükkân sahibi geri dönüp de tüm pamukların atıldığını ve temizlendiğini görünce şaşırır. İnanılmaz miktarda pamuğun çok kısa bir sürede atılmasından sonra, kendisine �Hallac� lâkabı verildiği de rivayet edilir. Ben (Abdullah Bin Tahir Azdi); bir gün Bağdat pazarında bir yahudiye kızarak ona �köpek� dedim. Tam o esnada Hallac yanımdan geçmekteydi. � İçindeki köpeğin havlamasına müsaade etme, sustur onu� dedi ve devam etti, �Evladım, insanlar dinlerini kendileri seçmezler, kaldı ki hem Musevilik hem Hıristiyanlık hem de İslam, Hak dinidir. Amaçları aynıdır, araçları farklıdır.� Hallac�ın kendine özgü kerametleri, halka açtığı harikulade halleri vardır. Devamlı aleyhinde konuşan bir Basralı, O�ndan ölmek üzere olan kardeşini iyileştirmesini ister. Hallac, �Sen benim aleyhimde konuşmaya devam edersen arzun yerine gelecektir� der. Hallac idrarını hastalara şifa olarak içirmiş, hapiste bulunduğu süre içinde, tüm mahkumların zincirlerini çözerek serbest kalmalarını temin etmiş, kendisinin neden firar etmediğini soranlara �Biz Hakk�ın mahkûmuyuz� diyerek, oldukça anlamlı bir yanıt vermiştir. Demek ki, bir Veli�den kendi nefsi için bir istek ve arzu oluşmamaktadır. Hallac, Ramazan aylarında hiç bozmadan beş günlük oruçlar tutmuştur. Vahdet-Teklik yaşamı içinde hayatını devam ettiren, tamamen çıplak bir şekilde yaşamayı tercih ederek, örtünme gereğini duymayan Hallac�a, Hocası Cüneyd-i Bağdadi; halka ters düşecek kelâmlardan kaçınmasını öğütlemiş, bu yüzden başının bir gün mutlaka belâya gireceğini ima ederek �Bakalım hangi darağacında kanın akacak� demiştir. Hallac-ı Mansur�un yanıtı �Sen o gün sufi elbiseni bırakıp, yerine fakih elbisesi giyeceksin� olmuştur. Yaşar Nuri Öztürk, Hallac�la ilgili eserinde özetle ; � �Ene�l Hak� bir �Şath� (bazı meczupların taklit ürünü olan ve zahirde saçma görünen manidar sözleri) sözü, bir sekr (sarhoşluk) ürünü değil tasavvuf anlayışının mihveridir. Bu söz Hallac�ı hem �Vahdet-i Şuhud�culardan hem de �Vahdet-i Vücud�culardan ayırır. Ene�l Hak Vahdet-i Vücud�un bir ifadesi olamaz, zira Hallac, Uluhiyet babında Tenzih�i hiç bırakmamıştır, o halde Hallac, �Vahdet-i Vücud�cu değildir. � demektedir. Bizim Hallac�ı değerlendirmemiz ise daha farklıdır, şöyle ki ; tarikattan gaye Tasavvuf�a geçiş, Tasavvuf�tan gaye, Allah�a ermektir. Allah�a erişin ise iki yolu bulunmaktadır: 1) Fena Yolu 2) Vahdet-i Vücud Fena yolu, Abdulkadir Geylani Hazretlerinden başlayıp, Muhiddin-i Arabi�ye kadar uzanan evliyanın yolunu kapsar. Bu yolda �Allah�ın varlığı dışında varlıkların, kendine ait bir varlığı yoktur� düşüncesi hakimdir. Bu görüş Fena halidir. Yani �Yok�u Yok etmek� düşüncesi ve yaşamı� Hallac-ı Mansur�un görüşü bu şekildedir. Muhiddin-i Arabi�de ise, direkt Hakk�ı müşahede hali vardır. Yok edilecek bir varlık söz konusu değildir. Bu görüşe Vahdet-i Vücud denmektedir. Vahdet-i Vücud�un dahi aşamaları mevcuttur. Hallac�da zuhur eden �Ene�l Hakk� sözü, onun yaşadığı �Aynel Yakiyn� boyutu itibariyle söylenmiştir. Bu sözün �sekr� hali, meczupluk ve �mukallitlik� ile alakası yoktur. Esasen, batı dünyasındaki bilimsel araştırmaların neticesi de, varlığın bir bütünden ibaret olduğu aşamasına gelmiştir. Bugün �sadece madde var, mana yoktur� görüşü ise iflas etmiştir. Müsbet ilmin tesbitine göre madde, enerjinin yoğunlaşmış halidir ve insanın beş duyusuna göre var olan bir yapıdır. Yani madde düşüncesi, birimlerin algılama kapasitesinden kaynaklanmaktadır ve tamamiyle göreseldir. �Göresel kavram�ların gerçekte bir değeri yoktur. Mutlak evren ise salt enerji, özü itibariyle tek ve Tümel bir Bilinç�tir. Madde diye bilinen şeyin aslının belirlenmesi, evrenin hayal hükmü ile var olduğunu göstermektedir. Yani kâinat diye bildiğimiz şey, tamamen bir varsayım olup, �hayal� den ibarettir. Bu konuda belirli çalışmalarda bulunan ABD�nin Stanford Üniversitesi profesörlerinden Karl Pribram�ın deneylerini dikkatle izleyelim: Pribram hafıza dediğimiz duyunun, beynin bir bölümünde kümeleşmediğini, ayrıca kalınlığı 4-4,5 mm. arasında değişen, yaklaşık 14.000.000.000 (ondört milyar) nöron�dan oluşan, beynin yarı kümelerinin yüzeyinde bulunan ve Beyin Korteks�i olarak isimlendirilen boz madde tabakası dahil olmak üzere, her hücrede BÜTÜN olarak mevcut olduğunu belgeledi. Bu bulgular Hologram tekniği ile birleştirildi. Hologram konusunda sizlere geçtiğimiz yıllarda yine bu sütunlarda oldukça tafsilatlı bilgiler sunmuştuk. Kısaca tekrar edelim: Hologram, Lazer ışınlarıyla üretilen üç boyutlu görüntülerdir. Böylece, hayalet gibi boşlukta duran üç boyutlu görüntüler, parçalandıklarında her bir parçadan, görüntünün bütünü yeniden oluşturulabilmekte� Bu aşamada Profesör Karl Pribram kendi kendine şu soruları sormuş: �Acaba Evren de bir Hologram mı?... İnsan beyni evreni kendi kendine mi oluşturuyor? Yani bildiğimiz her şey bir rüya, hayalden mi müteşekkil?� Bu arada yeri gelmişken bir parantez açmak istiyorum. Resulullah Efendimiz �Dünya Mümin�in rüyasıdır� diyerek dünya hayatının da aynen rüya gibi hologramik görüntülerden ibaret olduğuna işaret etmektedir. Ve Karl Pribram, Insan beyninin her şeyi, biyoelektrik frekanslar şeklinde algıladığını da ispatlamıştır. Yani atom boyutunda dahi renk, koku, güzellik ve çirkinlik gibi kavramlar olmayıp, sadece beynimizde, algılanan frekansların mevcudiyeti söz konusudur� Bu aşamada Pribram kendine şu soruyu soruyor: �Beyin maksimum ve minimum düzeylerdeki frekansların tümünü aynı anda bütün hücrelerde, dolayısıyla tek bir hücrede bulundurabiliyorsa, onları bu noktaya yönelten kim?� Ve Tek bir hücrenin dahi varlığı hayal hükmünde ise, birimlerin varlığından bahsetmek mümkün olabilir mi?� İşte Hallac tarafından söylenen �ben yokum� düşüncesinin altında yatan gerçek, �ben Hakk�ım� sözü ile müsbet ilmin kesiştiği nokta burasıdır. Yani tek bir varlığın var oluşu Hallac için Aşk, ilahi güçtür. Ona göre Aşk, Kudret sıfatının zuhurudur. Sevdiğin için her şeyini feda etme, benliğinden geçme yukarıda da belirttiğimiz gibi fenâ halidir. Ene�l Hak (ben hakikatım) sözü ise, Kadı Ebu Yusuf�un �sen kimsin?� sorusuna cevap olarak verilmiştir. Bu yanıt �Ben yokum�u� yaşayanın veya zerre�de Küll�ü müşahade edenin söylemesi gereken sözdür. Aslında zerre yoktur Küll vardır. Zerre kelimesi Küll�ü anlatım sadedinde ifade edilmiştir. Ene�l Hak sözü kesinlikle, Hallac�ın özünden gelmiştir. Kadılar, Hallac�ın ağzından dökülen ve kendilerine ters gelen, bu kelâm yüzünden önce kamçılanmasına, sonra bedeninin dilim dilim kesilmesine ve kellesinin bedeninden ayrılarak yakılmasına karar verdiler. Mansur�un ölümüne açlık, kıtlık, fakirlik beldesi olan Bağdat şehri ve halkı silah zoruyla tanık edilmiştir. Ve �Ene�l Hak� dediği için ebedi hayatına kendi kanı ile gusul abdesti alıp gözyaşları ve tekbirlerle uğurlanmıştır, gönül adamı Şehit-Veli HALLAC-I MANSUR...
  17. Islami Anlamayan İslami ANlatamayan Bir Toplum Olark Birbirimizi Yemeye Mahkumuz Galiba? Ya Rabbi Ummet-i Muhammed-i Islah Et Sensin Islah Eden Terbiye Eden RAB sensin amin...
  18. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    Alem Varsa Büyüktür Ya Yoksa? Kursat Bunu Dusundun Mu hiç Felsefe Okduugnu Söylüyorsun O zaman Eflatun felsefesindende Haberin avrdir hele bir iki kelime döktür Eflatun Felsefesinden de Hayati anlama kabiliyetimiz gelissin
  19. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    bu örnegi sen bana söylemistin kendi örnegini ben mi sana anlatayim?
  20. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    ((: Gunesin Kac Saat Boyunca Tutulacagaini Önceden mi Belirliyor İnsan?
  21. biz bu olayi izlmek,okumak,dinlemek ve haret etmek asamasindayiz en guzel yer bizim ki
  22. Evet Arkadaslar Buyrun Asagida Resmi Cekilmis Evrime Isık Tutan Bir Belge... Yillar Sonra Yari Maymun Olarak Yeniden Aramizda Yasasin Ve Baska Bir Resimd Sevgilisi İle Beraber Sarmas Dolas... Ellerime Saglik Artik Evrime Inanmayacaksınizda Neye İnanacaksiniz?
  23. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Mevla Görelim Neyler Neylerse Guzel Eyler... Korkmayin Ya Dunyanin Basimiza Gecmesi yada Hz. Isa (a.s) in yeniden yeryuzune dönmesi yakindir. Inanmayanlara lafim yok cunku biliyorum ki ALLAH tutup Cennet ve Cehennemi gösterse Korku Filmi vs.. diye Tv izler gibi izler sonra guzel bir seneryoymus derler... Ahiret Yurdu Yakin Pisman Olacaklar Cok Batidan Dogarsa Gun Yapacak Bir Seyin Yok!!!
  24. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    Ehl-i Sünnet Vel-Cammete göre hersey riziktir cunku Rizk Dunyada Yasadigin Gun sayisinca yedigin içtigin ve Hatta ALDIGIN NEFESTIR. yani demem oki nasil biz Helal Rizki istiyoruz ve ALLAH ta ondan hesap sormuyor demeki Haram Rizkida Biz İstiyoruz ALLAh veriyor her halukarda suclu sensin ...
  25. ihgg şurada cevap verdi: ihgg başlık Din Felsefesi
    ((: Felsefe ile basladi ama oysa ilk Büyük Alimler Bunu Savundu simdide Bilim Alaninda Teorem Oldu kanitlandi simdi sirada yobaz evrimci-materyalistlerde.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.