Zıplanacak içerik

Shatin

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Shatin tarafından postalanan herşey

  1. TARAFSIZ arkadaşım sana katılmıyorum. her türlü çatışmanın altında din yoktur. İnsanlar inandıkları dinler uğruna yüzyıllardır savaşmışlar bu doğru. Zaman içerisinde birçok nedenden savaşlar yapılmıştır. Bu nedenlerden bir tanesidir sadece din. Toprak yüzünden, hırs yüzünden, iktidar yüzünden, maddiyat yüzünden vs. nedenlerden de birçok savaş olmuştur. Günümüzde ise savaşların nedeni sadece maddiyattır. Bana göre de maddiyat yüzünden çok daha fazla kayıplı savaşlar olmuştur. (Verilen kayıplar açısından kıyas yaptığım düşünülmesin lütfen) Bu arada görüşünüze katılmıyor değilim sadece kısmen katıldığımı belirtmek isterim. Saygılar,
  2. Bunları yaparak herhangi birşey kaybetmezsiniz hayatınızdan. Benim fikrimce hem sağlığınız hem günlük yaşamınız hem temizliğiniz hem de insanlığınız için + puan kazandıracak eylemlerde bulunmuş olursunuz. Günde beş vakit namaz kılan bir insan hem sağlığı için sürekli bir egzersiz yapmış olur hem de en aşağı beş kez elini yüzünü yıkamış olur ki bunu günümüz de her insan yapamıyor. Bunların yanı sıra zekat vererek yapılan yardımların da faydasını anlatmakla bitiremeyiz herhalde.
  3. İslam anlayışına göre insanların yaptıkları robotlardan tek farkı yüklenmiş olan programların daha fazla olması değil midir
  4. Shatin şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Anlayamadığım sadece bir takım siyasi olaylar olduğu için ve bir kısım insanın bunu siyasi çıkar uğruna rant elde etmek için kullandığından mı yasaklansın diyorsunuz arkadaşlar. Yoksa bir kılık kıyafet olarak saçma/yakışıksız/gerici vs. vs. durduğu için mi böyle söylüyorsunuz? Hatta şöyle bir soru sormak istiyorum bu konuya ileti gönderen bütün arkadaşlara Türban harici bir örtünmeye karşı çıkan var mı? (baş örtünmesine)
  5. hiçbir sorunun hiçbir cevabı seni tatmin etmeyecektir ben buna inanıyorum o yüzden bu akşamlık bu kadar selametle size iyi sohbetler iyi paylaşımlar ben yatayım artık
  6. Sevgili BrainSlapper genelde bütün iletilerinde konuları kişiselleştiriyorsun. Burası geniş kapsamlı bir forum ve binlerce üyesi binlerce okuru olan bir forum. Oysa ki sen iletilerinin hemen hemen hepsinde sadece sevgili Kralx e hitap ediyorsun. Bence birebir onunla konuşup diyalog kurmak istiyorsan bunu tek tek başlık açarak değil de özel mesaj atarak yapsan herkes için daha iyi olur. Ama eğer sen sorularının herkes tarafından görülmesini ve cevaplanmasını istiyorsan lütfen her iletinin altına lütfen cevap veriniz sayın Kralx yazmamanı rica ediyorum. Bu tür yaklaşımlara da sevgili forum yöneticilerinin dikkat etmesini istiyorum saygılar,
  7. İslam inancında Allah'ın herşeye gücü yeter ve burada senin sorduğun klonlamaya da gücü yeter. Ama sanırım sen bu cevabın ardından o zaman niye kendini klonlamıyor gibi sorularda soracaksındır. Bunun cevabını ben veremem.
  8. Shatin şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Peki İblis (Şeytan) bu tanımların hangisinde yer alıyor? İblis kötü işe meyletmiştir ve yapmıştır (insanlara göre de yapmaya devam ediyordur) İbliste nefis şehvet olmasaydı ademe secde etmez miydi? İblis'in insanları yoldan çıkarmak günah işletmek gibi kötü arzuları yok mudur? İblis Allah'ı hala tesbih edip yüceltiyor mu yoksa ona karşı bireyler mi yetiştirmeye çalışıyor? Bu arada en büyükleri değil en tanınmışları onlar.
  9. İslam dininde Allahın sözü ve iradesine karşı çıkılmaz çıkılamaz. Eğer o bir müslümanı cennete koyuyor diğerini (en yakını bile olsa) cehenneme koyuyorsa bir müslüman asla buna karşı çıkmaz ve buna rıza gösterir. Bunun en büyük örneği Hz. İbrahim'dir. Hz. İbrahim oğlunu Allah olan vaadi için kurban etmeyi göze almıştır. Şimdi bu çerçevede kimse Allahım beni niye buraya koydun onlardan ayrı demez. Bu islam anlayışına terstir. Eğer bir müslümanın gerçekten imanı varsa bu sorduğunuz soruların cevabı Allah'ın taktiri budur ve buna uymak bizim görevimizdir olacaktır.
  10. Shatin şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Türban yasaklansın diyen arkadaşlar ben şunu anlamıyorum. Bir izah edebilirseniz sevinirim. Kadınların pantolon giymesi, takım elbise giymesi, etek giymesi, çoraplı ya da çorapsız gezmesi, ilgi çekici elbiseler giymesi vs. vs. herşey normal de bir örtünme aracı olan türban takması neden engellenmeli? Basit bir benzetmeyle kimisi eteği bir örtünme aracı olarak giyer kimisi pantolonu kimisi peruk takar kimisi türban kimisi gözlük sonuçta bunlar kullanılan materyaller insanın kendini örtünmesi için. neden bir insan yırtık pırtık elbiselerle sokakta gezerken dikkat çekmezken herhangi bir tepki görmezken aynı milletin sınıfın vatandaşı bireyi türbanlı gezince tepki görür yasaklansın denir? Bunun tek nedeni bazı çevrelerin rant savaşı ve bilinçsiz insanları böyle çatışmalar içine sokmaktaki becerisinden başka hiçbirşey değildir. Ben inanıyorum ki insanların özgürce elbise seçimine nasıl kimsenin karışmaya hakkı yoksa (yasalar çerçevesinde) türban için de bu geçerlidir. ve bu mutlak gerçeği kimsenin inkar etmemesi gerekir. Bu ülkede kılık kıyafet kanunu var ilik kiyafet kanunu kanun no : 2596 madde 1- herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin ( din görevlilerinin ) mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsadeler verebilir. bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi caizdir. madde 2- türkiye’de kanuna tevfikan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüp gibi heyetler ve mektepler mahsus kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname ve talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamet ve levazım taşıyabilirler. madde 3- türkiye’de bulunan türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekkülleri ile münasebetli kıyafet ve alametlerini ve levazımını taşımaları yasaktır. madde 4- ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alamet ve levazımları ile türkiye’yi ziyaret etmeleri, icra vekilleri heyeti kararıyla tayin olunacak mercilerin müsadesine bağlıdır. madde 5- türkiye devleti nezdinde memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer’i adetlere tabidir. madde 6- bu kanunun tatbik suretini gösterir bir nizamname yapılır. madde 7- birinci maddenin hükümleri, bu kanunun neşri tarihinden altı ay sonra ve diğer maddelerin hükümleri bu kanunun neşri tarihinden itibaren mer’idir.( geçerlidir.) madde 8- bu kanunun icrasına icra vekilleri heyeti memurdur.
  11. Aslında eksik soru sormuşsun sayın arkadaşım. Bunun nedenin ihemen açıklayayım sorun canlı ya da cansız maddeler düşünebilir mi? muhakeme,karşılaştırma yapabilir mi? şeklinde olmalıydı. Bu soruya göre Canlı maddeler yapmakla yükümlü olduğu işlevleri yerine getirebilir. cansız maddeler dışarıdan bir etki olmadan senin sorduğun soruların hiçbirini yapamaz. saygılar.
  12. Öncelikle o sıfatların hepsini kullanarak açıklamanızı rica etmedim. o işareti veya anlamında kullanmıştım ama sanırım yanlış ifade etmişim yazımda. bunlardan herhangi biriyle açıklayabilir misiniz diye rica etmiştim. İkinci cümlene katılıyorum. bunun sonu asla gelmez. Bu yüzden islam dininde Allahın böyle bir durumu vardır yani ne yaratıcısı ne başı ne sonu vardır. Eğer böyle birşey olmasaydı bu düşünce islam dininde de geçerli olacaktı. Aslında her yaratıcı inancı olan insana göre bu böyle olmak zorundadır. Çünkü eğer yaratıcı herşeye kadir değilse ve bir başlangıcı varsa onun başlangıcını da başka bir yaratıcı oluşturmuş olacaktır. Bu da sonu gelmeyen bir kısır döngüye dönüşecektir. Burada şu var ki benim kanaatimce bu raslantısal sonuçları savunan düşünceler içinde geçerli olmak zorundadır. Bu zaman ve mekan içindeysek bu zaman ve mekanın bir yerde başlangıcı ve yaratıcısı olmayan birşey tarafından meydana gelmiş olması gerekir. Bu görüşün aksini iddia eden arkadaşlar görüşlerini benimle paylaşırsa sevinirim Onu neye dayanarak söylüyorum? Şuna dayanarak; Şu ana kadar evrenin açıklanmasında insan varlığının açıklanmasında ve bilemediğimiz varsayımların teori olarak gösterilmesinde ben şu ana kadar aklımızın yetemeyeceği bir bilginin buna kadir olduğunu gördüm. Özetle yapılan açıklamalar bana tatmin edici gelmiyor. Bazı şeyler izah edilebiliyor ama belki fazlası hala sırlarını korumaya devam ediyor. Şunu da belirteyim ki birçok arkadaş bugünün bilinmeyeni yarının bilineni olacaktır mutlak diyor. Ama ben şuna inanıyorum ki bugünün bilinmeyenini yarın öğrendiğimizde onun içinde de bizi şaşırtacak bir bilinmeyen çıkacaktır. ve bu söz hep söylenecektir.
  13. görüşlerini beyan eden arkadaşlara tekra tekrar teşekkür etmek istiyorum. Yalnız görüyorum ki konu yine biraz biraz başka yerlere kaymaya başladı. Bunların başında da kaç tanrı/ilah/yaratıcı vs. var ya da yaratıcı demokratmı sosyal mi bilmem ne mi gibi yerlere gidiyor. Arkadaşlar sizden ricam ilk iletiyi tekrar okuyup ona göre görüşlerinizi beyan etmeniz.
  14. Shatin şurada bir blog başlığı gönderdi: Sevgili Blog
    Küçüklüğümüzden beri bize öğretilen birşey vardır. Bu da "Müslüman mısın?" sorusuna verilen "Elhamdülillah müslümanım" cevabıdır. "Peki ne zamandan beri?" sorusuna ise "Galû Beladan beri" cevabıdır. Peki nedir Galû Bela
  15. Bence hiç de öyle bir dinden diğer bir dini tercih edip o dine mensup olma sürecinde illa din kitapları okunması gerekmez. Bunu şu basit örnekle açıklamak istiyorum kendi tabiatımca Bir insanın Alman vatandaşlığından kendi rızasıyla kendi vatandaşlığını bırakıp Türk vatandaşı olması için illa Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını, Türk Ceza Kanununu, Tüketici hakları kanunu vs. vs. okumak öğrenmek zorunda değildir. Türklerin misafirperverliğini, cana yakınlığını, kültürel bağlarını, Aile yaşantısını bilmesi ve bunlara hoşgörüyle bakması ve benimsemesi yeterlidir. Bir insanın hristiyan olması yahudi olması müslüman olması budist olması veya başka bir inanca mensup olması için de illa o inancın dinin kitabını okuması gerekmez kendi dünya görüşüne uyuyorsa ve kendi dünya görüşünü yansıtıyorsa bunu gözlemleyerek ve araştırarak da öğrenebilir. Ve şunu unutmamak gerekir ki Müslüman olarak son din islamiyettir tek bozulmamış kitap Kurandır diyoruz. O zaman bir insan Hristiyanlığı seçeceği zaman bozulmuş bir kitabı okuyup seçecek bize göre ve bu ne kadar doğru gelir ? Ve ben Annemden doğduğumda kuranı kerim okumadım ve biliyorum ki şuan müslümanım diyen birçok insan (bana göre çoğunluk) kuranı kerimi baştan sona okumamıştır henüz. Ama yinede müslümanlar. saygılar herkese,
  16. insan aklının ermediği şeyleri neden hep bir yerlere bağlamakta bulur çareyi acaba kimimiz tesadüf diyoruz kimimiz yaratan biri var diyoruz. insanın bazı şeylere akıl yetirememesi onun için ne kadar zor bir durum (şahsen benim için öyle) ama bunca komplike bir yapı nasıl tesadüf olur ben dna ya sadece öyle bahsedildiği gibi adenin timin stozin guanin şeklinde bakmıyorum bakamıyorum niyeyse düşünsenize o dna ile şuanki şeklimizde bulunuyoruz ve şu ekranda beliren karakterleri yazmamı sağlayan bir bilgi birikimi oluşturuyor. sadece göz rengimizi kulak şeklimizi boyumuzu posumuzu belli etmiyor. hayat şeklimizi yapabileceklerimiz sonrakilere bırakabileceklerimizi de belirliyor. Bana göre bir koruyucunun içine yerleştirilmiş o koruyucunun onu kendi parçası gibi görmesine rağmen aslında koruyucunun onun parçası olduğu bir şey. Tek kelimeyle Muhteşem bir şey
  17. Kendi konuma ilk cevabı ben vermek istedim. Bayağı uzun süredir mensubu olduğum dini araştırıyordum. Bu forumdan bir müddetliğine uzaklaşmamın sebebi de forumun artık benim sorularıma tatmin edici cevaplar verememesiydi. Bu nedenle bende ufkumu genişletmek için başka başka bilgi kaynakları arar oldum. Bunların sonucunda siz değerli arkadaşlar gibi nice arkadaşın bilgi paylaşımı içerisinde bir yerlere geldim. Öncelikle kendi aklımın yettiğince bu konuyu irdeledim. Daha sonra bu konu hakkında fikir ve görüş beyan eden arkadaşların bilgilerinden faydalanmak suretiyle kendi bilgilerimi harmanladım. Vardığım sonuç şu oldu ki, şuan ki aklım(ız) içinde bulunduğumuz mekanın/zamanın açıklanmasında yeterli bilgi birikimine/kaynağına sahip değil. Buradan da benim için şu sonuç çıktı; İçinde bulunduğumuz mekan ve zamanın da üzerinde bu mekan ve zamanı elinde bulunduran üstün varlık/varlıklar var. (varlıktan kastım bir nesne,kişi,kurum,kuruluş veya olgu değil sadece, aklınıza gelebilecek herhangi birşey) bunu hem bilimde hem de insanların kendi akıllarında görebilmek çok açık bana göre. Tabi zaman döngüsü içerisinde kimi buna Allah demiş kimi Gök tanrı demiş kimi zeus demiş kimi madde demiş kimi atom demiş kimi vs. vs. demiş. Ama benim görüşüm şuan için şudur ki içinde bulunduğumuz zaman ve mekan bizim aklımızın sınırları dışında ve raslantısal olmayacak kadar ahenk ve ihtişam içerisindedir.
  18. Shatin şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Herkese öncelikle tekrardan selamlar saygılar, Yeni yılda başarı mutluluk sağlık maddiyat dileklerimle Uzun sayılabilecek bir aradan sonra yine bir iki gündür yazıları okuyorum ama hala görüyorum ki pek bir yol alınabilmiş değil (tabi bu benim kanaatimce) Benim siz saygı değer arkadaşlara bir sorum olacak. Uzunca ve kapsamlı bir soru. umarım sizde yeterince açıklayıcı gördüğünüz cevapları bu konudan ve okuyucu arkadaşlardan esirgemezsiniz. Tabi her yazımda (her sorumda) belirttiğim gibi şunu yine belirtmek isterim, lütfen kuranda şöyle yazıyor hadis böyle diyor islam şöyle ateizm böyle diye polemik oluşturacak yazılardan uzak durunuz. Bazı insanlar canlıların/dünyanın/evrenin/kozmosun (ya da siz aklın kapsayabileceği bütün şeyler için ne kullanıyorsanız onun) raslantısal olarak meydana geldiğini, bazı insanlar bir varoluşun olduğunu, bazı insanlarda neyin ne şekilde oluşabileceğini bilemeyeceğimizi savunuyorlar. Bu görüşlerin hangisini (bu görüşlerin dışındaki görüşlerinizi de dile getirirseniz çok sevinirim) neden savunduğunuzu bilime/dine/ruha/akıla dayandırarak açıklayabilir misiniz.
  19. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    SİHİRLİ YÜZÜK Eski bir hükümdarın bir veziri varmış, bu vezir sahip olduğu mal-mülkten dolayı olsa gerek birazcık kibirliydi. Hükümdar, çok sevdiği ama kibirini de hoş görmediği benaya ismindeki bu vezire bir ders vermek istedi ve ona şöyle dedi. "Benaya, bana getirmeni istediğim bir yüzük var. Onu Çardak bayramında takmak istiyorum. Yani yüzüğü bulman için önünde tam altı ayın var." "Eğer bu yüzük dünya üzerinde mevcutsa" dedi Benaya, "onu size getireceğim sultanım. Ama onu böyle özel yapan şey nedir?" "Bu yüzüğün sihirli güçleri var" diye cevap verdi sultan. "ona mutlu bir insan baksa mutsuz olur: mutsuz bir insan baksa mutlu olur." Sultanın diğer vezirleri böyle bir yüzüğün aslında varolmadığını, sultanlarının malum vezirin kibirini kırmak ve ona tevazu dersi vermek istediğini düşündüler. Bahar geçti, yaz geldi, ama Benaya yüzüğü nereden bulabileceğini hala bilmiyordu. Nihayet günler birbiri ardına çabucak geçti. Benaya, Bayramdan önceki gece Kudüs'ün en fakir mahallelerinden birisinde yürümeye başladı. aklında, gerçekleştiremediği görev vardı. ne yaptıysa, mutluyu mutsuz, mutsuzu mutlu kılancak o sihirli yüzüğü bulamamıştı. Bunları düşünürken, yırtık pırtık bir halının üzerinde ufak tefek malları satmakta olan yaşlı bir tacirin yanından geçiyordu. Bir an durup yaşlı tacire seslendi. "Ey yaşlı tacir, mutlu bir adama sevincini unutturan, kalbi kırık bir adama da keder ve üzüntüsünü unutturan bir yüzük duydun mu hiç?" Yaşlı tacir halısının üzerinden altın bir yüzük aldı ve üzerine bir takım yazılar kazıdı. Benaya yüzüğün üzerindeki yazıyı okuduğunda, yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti. Ertesi gün bütün şehir mutluluk içerisinde bayramı kutladı. Etrafında diğer vezirleri ve hizmetkarları bulunan sultan, huzuruna gelen benayaya "evet arkadaşım" diye seslende "senden istediğim şeyi getirdin mi?" Durumdan haberdar olan diğer bütün vezirler gülmeye başladı. Ama herkesin hayret dolu bakışları altında Benaya cebinden çıkardığı bir yüzüğü sultana uzatıp "Buyrun sultanm" dedi yüzüğün üzerindeki yazıyı okuduğunda sultanın yüzündeki gülümseme kayboldu "Aferin, görevini başarıyla yerine getirmişsin" dedi. Bunları söylerken, vezirinde kibirden eser kalmadığının da farkındaydı. Yüzüğün üzerine bakan diğer bütün vezirler şu yazıyı gördü. "BU DA GELİR GEÇER"
  20. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    BIRAK! KORKMA GİTMEZ Küçük bir çocuk bir gün çok değerli bir vazoyla oynuyordu. Elini vazonun içine soktu, ama çıkaramadı. Annesi heşeyi denediyse de çocuğun elini vazodan bir türlü çıkaramadı. Sonunda vazoyu kırmaya karar verdi. Anne son çare olarak oğluna şöyle dedi: "Oğlum elini aç ve parmaklarını ileriye doğru uzat. Bak böyle. Sonra da elini çek." Fakat Çocuk atıldı:"Olur mu hiç anneciğim? Elimi öyle açarsam, tuttuğum parayı düşürürüm!"
  21. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    BABAM SEYREDİYOR Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç, babasıyla birikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı. Genç, okulun futbol takımındaydı. Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve tecrübesizliği nedeniyle hocası ona bir türlü maçlarda görve vermiyordu. Bu yüzden, her maçta yedek kulübesinde oturuyordu. Buna rağmen, babası hiçbir maçı kaçırmaz ve hep ayağa kalkıp tezahürat yapardı. Liseye girdiğinde sınıfın yine en sıska öğrencisiydi gencimiz. Fakat babası onu hep futbol oynamaya teşvik etti; bununla birlikte, eğer estemezse oynamayabileceğini de belirtti. Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda kalmaya karar verdi. Her idmanda elinden geleni yapıyor ve takımın as oyuncularından biri olmaya çalışıyordu. Bütün lise hayatı boyunca hiçbir idmanı veya maçı kaçırmadı. Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı. İnançlı babası ise her zamanki gibi tribünlerde yerini alıyor ve oğlunu destekleyeci tezahüratlarda bulunmaya devam ediyordu. Genç, üniversiteye başladığında futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu, ama yine de elinden geleni yaptı. Herkes onun okul takımına giremeyeceğinden emindiyse de bunu başardı. Takımın antrenörü onu listeye dahil ettiğini, çünkü he idmana yüreğini koyduğunu ve takımın diğer üyelerini de şevke getirdiğini itiraf etti. Takıma girebildiği haberi onu o denli heyecanlandırdı ve sevindirdi ki, soluğ en yakın telefon kulübesinde aldı ve babasına müjdeyi verdi. onun bu mutluluğun paylaşan babası, kendisine maçların sezonluk biletlerini göndermesini istedi. Üniversitedeki dört yıl boyunca hiçbir idmanı kaçırmayan genç, ne yazık ki hiçbir maçta oynayamadı. Futbol sezonunun sonlarına doğru, Büyük bir eleme maçının idmanı için sahaya çıkmaya hazırlanan gencin yanına, elinde bir telgrafla antrenörü geldi. Delikanlı telgrafı okuyunca ölüm sessizliğine büründü. Güçlükle yutkunarak hocasna şunları söyleyebildi. "Bu sabah babam ölmüş. İzninizle bugünkü idmana gelmesem?" Hocası kolunu şefkatle omzuna doladı ve "Bu hafta dinlen evlat" dedi, "Cumartesi günkü maça gelmeyi de aklından geçirme." Cumartesi geldi çattı, ama okul takımının durumu hiç de iyi değildi. Maçın sonlarına doğru, bir kişi soyunma odasına sessizce girdi, formasını ve futbol ayakkabılarını giyip sahanın kenarına çıktı. Babası ölen ufaklıktı bu! Antrenör ve oyuncular azimli arkadaşlarını bu kadar kısa sürede tekrar aralarında görmekten dolayı son derece şaşırmışlardı. Hocasının yanına giden genç "Lütfen izin verin oynayayım" dedi. "Bugün oynamak zorundayım." Hocası önce onu duymamış gibi davrandı. Böylesine zor bir eleme maçında takımın en kötü oyuncusunu sahaya çırarmasına imkan olmadığını düşünüyordu. Ama genç o kadar ısrar etti ki, sonunda ona acıyan hocası razı oldu: "Pekala, oyuna girebilirsin." Gencin oyuna girmesinin üstünden çok geçmemişti ki, hem hoca, hem oyuncular, hem de maçı izleyenler gördüklerine inanamadılar. Daha önce hiç oynamamış olan bu meçhul ufaklığın her hareketi harika, attığı her pas isabetliydi. Karşı takımın oyuncuları onu durduramıyordu. koşuyor, pas veriyor, savunmaya yardım ediyor ve maçın yıldızı olarak parlıyordu. Sonunda gencin takımı aradaki farkı kapattı, nihayet atılan bir golle de beraberliği yakaladı. Ve son Saniyelerde ufaklık topu tek başına sürükleyip herkesi geçti ve galibiyet golünü attı. Maç bitmişti. Okulun taraftarları sevinç çığlıkları atııyor, arkadaşları onu omuzlarında taşıyordu. Seyirciler tribünleri terkettikten oyuncular duşlarını alıp soyunma odasını boşalttıktan sonra, takımın hocası gencin köşede tek başına sessizce oturduğunu farketti. Yanına gidip "Evlat, inanamıyorum. Bugün bir harikaydın" dedi. "Sana ne odu, bunu nasıl yaptın, anlat bana!" Genç hocasına baktı, gözlerine yaşlar doldu ve şöyle dedi: "Babamın öldüğünü biliyorsunuz. Peki onun gözlerinin görmediğini biliyor muydunuz?" delikanlı zorlukla yutkundu, gülümsemeye çalıştı: "Babam bütün maçlarıma geldi, çünkü görmediği halde beni desteklemek istiyordu. Ve ilk defa bugün beni oynarken görebilirdi. Ben de bu fırsatı kullanmak ve oynayabildiğimi ona göstermek istedim.
  22. Shatin şurada bir başlık gönderdi: Müzik - Müzikle ilgili herşey
    Suat_SayÄ
  23. kesinlikle avatar insanın kişiliğinin bir bölümünün yansıması ama anlık avatar seçen insanlarda var yani o anki ya da o dönemki ruh haline göre avatar seçimi de yapılabiliyor. örneğin birine soralım bu avatarı niye seçtin diye kimisi çok karizmatik diyecektir kimisi sakinleştirici diyecektir kimisi ilgi çekici kimisi masum vs. vs. yani avatarı kullananın kendi kişiliğinden birşeyler bulduğu bir resim olacaktır. ben çok uzun süredir sevimli bir surat tepesinde bir melek halkası olan bi avatar kullanıyordum. kişiliğimi yansıttığını düşünürdüm. şuanki avatarıma gelince söyleyecek söz bulamıyorum çok hoşlandığım bir durum

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.