Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AsiMeLek

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.353
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AsiMeLek tarafından postalanan herşey

  1. forumda en sempatik nic
  2. kral x çiçeklerrrrrrrrrrrrr
  3. Ey Hayat Kucakla Beni Kalbimin kırıklarını toplayıp avuçlarıma çekip gitsem bu şehirden anılar incinir mi? üşür mü? dalında bir yaz çiçeği ve bilir mi? bir sevgiye karşılık yüreğini kanatanı bin ilmik atanı usuna çekilen her tetiğe karşılık kirpiklerinde baharını saklayan yaşlı bir çocuğum ben düşlerin yağmurunda ıslanmış gül izi ağlamak istediğim her sahilde bir martı ölür bir şiir vurur kıyılara gücenik değip geçer ellerime ihanetin rüzgarları içimin ırmakları kurudu bütün yapraklar soluk hüzün kokuyor çiçeğim hangi yağmurları müjdelersen müjdele yeşermez bir daha yangının düştüğü yer aşk da küstü kim dinler kalbimin kırık sesini artık ceylanların vurulduğu bir dağbaşı ıssızlığıyım işte gelinciklerin ürperdiği şafak gülücükler kuruturum durmadan güz dudaklarında giden dönmedi terketti bütün mevsimler bir korkunç acıya düştümki sırtımda kırk paslı bıçak kırkyerinden kanayan avcılar vurdu küçücük serçe kuşlarımı acılar tünedi sevincin tüneğine gidenler gelmedi terketti bütün mevsimler bir tek gül kalmadı ömrümün bozkırında şimdi yalnızlığın en tenha kışındayım kirpiklerimde yıldızlar saklasamda bedenime buzdan rüzgarlar esiyor her gece testisi kırık yorgun bir yolcuyum hiç bir şey avutmuyor artık kirpiklerimde yağmurlar duman duman uçsuz bucaksız bir uçurum kıyısında kaldım üşüyorum ey hayat kucakla beni mavikanatlarının altına al sığınıp kalayım bir sevginin sıcak iklimine
  4. Toplan Gidiyoruz Ey Kalbim Haydi toplan akşam oldu vakit doldu toplan gidiyoruz ey kalbim kırkikindi yağmurlarına kalamam kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı çekip gidiyorum buralardan içimdeki cesetleri çiğneyerek kalbimdeki mahşere bak akşam vakit tamam duruldu işte bulanık denizler dürüp ömrümün defterini toplan gidiyoruz ey kalbim yorgunum bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim kimsesiz bir kış ortasında ne gülen gözleri ısıtıyor artık çocukların ne de sevdalı bakışları yeniyetme aşıkların bütün dinlerden kovuldum bütün ülkelerden bütün yüreklerden kovuldum (*)”Aliye gülümsesem Muaviye öldürür beni” hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı sevdalı bir kuş yükleyip kanatlarına acılarımı alıp gitsin beni buralardan hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim ağlatma beni sevda kapılarında ***** kapılarında eğme boynumu kurşunlar sıkılsada canevime çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında bırak başım dik, içim ezik kalsın onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara bu sevda sığmaz bakmayın gözlerime nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri kınalı bir kelebek konunca saçlarıma ah! Benim de hayallerim vardı baharlarım vardı, yazlarım vardı kuşlar göçüp gitti yüreğimden gökyüzüm yaralı kaldı bir isyan giydirip gözlerime dipsiz uçurumlara yuvarladım umutlarımı aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm tınısı kırık bir keman sızısıyım artık yok gideceğim başka bir liman bak duruldu işte bulanık denizler haydi toplan vakit tamam toplan gidiyoruz ey kalbim boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük paranın sevgiye ihanetini gördüm insanın önünde diz çöküp ibadetini dünler harabe yarınlar umut değil hüznün neresinden dönsem, kırgınım öpmeye uzandığım bütün dudaklar frengili
  5. Varsın Neyler Elem Üflesin Varsın neyler elem üflesin sazlar vedâ kemanlar cefâ alevden bir kor olsun yaksın sinemi ayrılık beklerim ben ey gönlümün nakışı kalbimin atışı beklerim ben Hadi git varsın hazan olsun dökülsün yapraklar devrilsin çam ağaçları bastırıp göğsüme acılarımı bağrımı ateşlere verip beklerim ben varsın bir ömre bedel olsun aşk ey gönlümün telaşı gözümün ışığı yar Git varsın uçsun hüzün kuşları mor kelebekler sığırcık kuşları beklerim ben ey içimin hasreti göğsümün ateşi yar Varsın yokuşa sürsün hayat gün karanlığa rüzgar esmesin bahar gelmesin varsın küssün dünyaya yüreğim. gözlerimde ay ellerimde yıldızlar deli bir buluta yükleyip sevdamı beklerim ben ey bağrımın taşı gözümün yaşı yar Git boynu bükük çiçekler gibi eğip başımı önüme hep ağlayayım varsın bahçeler gazel döksün kokmasın gül çöle dönsün nevbahar ey gözümün ışığı ey yar varsın neyler elem üflesin sazlar vedâ kemanlar cefâ alevden bir kor olsun yaksın sinemi geda beklerim ben ey gönlümün nakışı kalbimin atışı beklerim ben Yeterki gelmesin ecel dağ devrilmesin beklerim ben unutulmuş istasyonların trenlerinde taşınan kimselerin el sallamadığı kimselerin karşılamadığı yalnızlarımla... Nuri CAN
  6. Rüyalarım Sende Kaldı İçimde bir şeyler eriyip gidiyor her gece sancılı ve sessiz akıp gidiyor bilmediğim yolculuklara suskularla örüyor alnımı zaman ah aldığını geri vermiyor yıllar umutlar kırılıyor iç çekişlerimde düş bahçelerimde çiçekler üşüyor yıkılıyor yıllarca kurduğum hayaller yedi kat yerin altında kaldı haykırılarım ah sesimi kimse duymuyor yoruldum yıllarca kendimi taşımaktan bir serseri gibi yaşamaktan içimde tutsak kaldı geçen günler dönüp bakamam geriye rüyalarım sende kaldı hayallerim sende ümitlerim sende yüreğim sende kaldı ah adresini kimse bilmiyor bir sonbahardı alıp gitti gemiler seni kaldım avuntusuz öyle bir başıma yanlızlığım sende kaldı, sensizliğim sende sende kaldı baharım, sabahım sende kaldı bir de martılarım kaldı çığlık çığlığa ah şimdi hiç bir gemi almıyor beni bir yanım ellerin parmakların bir yanım gözlerin dudakların rüyalarım sende kaldı ümitlerim sende yüreğim sende aklım sende ben sende kaldım ah adresini kimse bilmiyor
  7. Gitme Sevdamsın Isıtan ışığımsın,inadına sevdam, bitmeyen kavgamsın gitme gönlümün güneşi bir bozkır ıssızlığı gibi bu şehrin karanlık sokaklarında bırakıp beni gitme gitme közüm, gitme korum, gitme gözüm... Gidersen bütün duvarlar yıkılır üstüme kimsesizleri ağlar gözlerimde bu şehrin hüzün sarar sokakları her gece hicran yağar göklerden yağmur yerine... gitme gece gözlüm, gitme bahar yüzlüm gitme öksüzüm Ellerin yağmur sıcağı senin gözlerin düğün çiçeği dudağın gelincik bakışın ay vurup ömrümün göçmen kuşlarını hançerleyip kalbimi gitme gitme ışığım, gitme sevdam, gitme kavgam... Gitme sevdamsın gidersen duman olur ağarım sokaklara incecik bir yağmur olur yağarım uyku tutmaz geceleri uzak yıldızlara takılır kalır gözlerim kaybolup giderim bu kalabalık şehirde gitme delikızım, gitme yürek sızım, canyıldızım Gitme gönlümün nazlısı bakışlarımı bir boşluğa ilmikleyip sonsuz kederimle başbaşa bırakıp gitme gitme çöl olur, gitme ölüm olur bir yaprak gibi kurur gider ömrüm rüzgarda aysız, güneşsiz kalırım, susuz, havasız gitme ölürüm gitme Gitme gece gözlüm, gitme öksüzüm gidersen bu şehir sensiz kalır seni ararım bütün duraklarda bütün sokaklarda seni ağlarım gitme anılara kar yağar gitme dört mevsim ayaz olur dört mevsim sonbahar gitme ey yar ağlatma beni sevda kapılarında eğme boynumu üşürüm, donarım her gece sokaklarda Gitme yüreğimin sızısı gitme alnımın yazısı, gönlümün nazlısı gitme duman olur, tufan olur, ah olur kuşlarda çekip gider bu şehirde ne güneş doğar, ne sabah olur her saniye bir can verir ömrüm ölürüm sevda kapılarında ölürüm gitme gitme Nuri CAN
  8. Bu Hasret Sen misin? Güz düşünce düşlere gözlerin gözlerime düşünce biraz çağla getir avuçlarında biraz gök ve yıldız en güzel çiçekler açınca gülüşün de bana gün gözlüm de bana güvercin gülüşlüm yanağına gül düşürdüğüm de bana bu yaşam, bu çile, bu kahır, bu hasret ne ki kirli, *****, rezil yaşamlara bedel karanlğı çiçeklendirir mi umut ? yağmur yağdırır mı bulutlar ? de bana uyanınca sabahları kanadı kırık bir kuş gibi kim uçar dağlara dağlara bıkılmış bir acının gölgelerinde bir avuç mavi getir meneviş rengi bir uyku en kızılkorunda gecelerin güneş tomurcuklu düş dökerken yastıklara bir kız sen ki, şiir yüreklimsin benim defne dalım, gül edalımsım unutma seni sevdiğimi bilki aklım dağlardadır her gece gözüm yollarda, gönlüm sende bakıp bakıp gökyüzüne bir haber beklerim kuş kanatlarında bilirim güz düşmüş yolları beklemek zor meri kekliğim bahardalım, kınalım, sevdalım yollarına gözlerimi ektiğim gözlerini ırmaklara vurma savurma saçlarını rüzgarlara uzak değil sesin ellerin uzak değil gökleri yumruklayan ellerin bu sonsuz bekleyiş sen misin? bu nar çiçeği, bu kardelen, bu güntomurcuğu bu suskun çığlık, bu açan gül, bu derin çukur iki damla gözyaşı, iki damla hasret çiçeği tuğla tuğla yüreğime ördüğüm sabır tel örgülere bölüştüğüm, bir hıçkırık gibi bu hasret sen misin? her gün bir kucak güneş gibi hücreme dolan Nuri CAN
  9. Aşk Ve İpekböceği Aşk Yüreklere şiir, dudaklara mühür ölümsüzlüğün adıdır aşk Aşk rüzgara asılmış deniz kokulu bir gecedir belki saçlarını tarayan bir deniz kızının mehtabı öpen bakışlarında. sahil boylarında sabah olurken aşk göğsüne sığındığımız sımsıcak bir yürektir belki soluğunu soluğumuza kardığımız içimize sevgi taşıyan her bahar gecenin kollarında martılar uyurken aşk üç bin üç yüz altmış beş yıl bir ipek böceği sabrı ile dut yaprağına gökkuşağı rengi güzelliğinde sevgi çiçeği dokumaktır. ve yollara düşüp bir seher vakti bakire bir sümbül kokusuyla yıkayıp tenini bir kumru saflığıyla sevdiğine vermektir kalbini. bir ırmağın nazlı akışında sabahı beklerken Aşk ay ışığında soyunan karbeyaz bir kadının tenidir belki belki bir ceylan yavrusudur yüreğimizde yaslanıp uykulu gözlerine öyle nazlı, öyle ürkek dağ doruklarında gezdiren bakışlarını. akşamın kollarında düşler kurarken aşk yıldızların gökyüzüne gülümsemesidir altında her gece gelip geçtiğimiz denizler dalgalanırken ve kanatlanırken duygular martı uçuşlarında konup bir tomurcuğun kızıl dudaklarına gönlünün duasını adamaktır geceye ılık bir düş vakti şairler mehtabın gözlerine şiirler okurken Aşk ölümsüzlüğün adıdır belki tutkulu yüreklerde.. damardaki kanın Dudataki tadın güneşe aya ve gökyüzüne ışıkla yazılan kalplere hançerle kazılan yaşamın kaynağı sonsuzluğun en güzel hikayesidir AŞK..
  10. Aşk Pınarı Aşkın Pınarları pırıl pırıl akmalı sevdiğim pırıl pırıl duru gözelerden temiz sözlerden yalan olmalı su gibi yudum yudum hava gibi nefes nefes yayılıp seherlerden gönüllere dolmalı aşkın çiçekleri duygu duygu açmalı sevdiğim duygu duygu yeşil baharlardan temiz arzulardan şehvet kokmamalı her yağmur yağıdığında düşmeli içine tane tane aşkla çarpmalı kalpler rüzgar gibi nefes nefes toprak gibi yağmur yağmur sevgi kokmalı serilmeli gönül kırlarına her bahar bir rüzgara açmalı kalbini insan bir de dağlara akıp giden bir ırmak gibi bir su saflığında olmalı aşk her bahar sonsuz sevgi sunaklarında kana kana içmeli yüreklere şiir, dudaklara mühür ölümsüzlüğün adı olmalı aşk çilesini acısını hasretini de çekmeli insan gerektiğinde ölmeli aşk için bir güle bir gelinciğe bir de aşk üstüne yeminler etmeli Nuri Can
  11. Sır Çiçeğim Nar çiçeğim Kar çiçeğim yüreğimi çaldın nasıl vazgeçeyim Güneşle beslediğim Sevgiyle süslediğim Onca umut sanaydı Onca özlem sana Nar çiçeğim Kar çiçeğim Gelir diye düşlediğim Yüreğime işlediğim Bunca şiir sendin Bunca resim sen Kır çiçeğim Sır ciçeğim İnce bir yay kaşların Baygın bir ay bakışların Saplanır şu sineme Öldürür beni Naz çiçeğim Yaz çiçeğim Kervan geçmez Kuş uçmaz Kanadım değdi sevdaya Zulüm aşka yakışmaz Göz çiçeğim Güz çiçeğim Hasrete gül yükledim Mecnunum çöl bekledim Yıllar geçti tükendi ömür Ölüm geldi gelmedin Mor çiçeğim Kor çiçeğim Nuri CAN
  12. Seher Yeli Çekip gittin çiçeklerin döllendiği bir mevsim. bir daha dönmedin geri... yarısı sende kaldı kalbimin yarısı bende ezgili... ah! Seher yeli... bir bulut gibi nehirler gibi akıp gitti saçların elimden bir yanım yaslı hazanda kaldı bir yanım deli boranda savrulup gitti ömrümün gazeli... gülüşün bir çiçekti güğümlenirdi içimde her bahar gittin hayallerimde gitti kar yağdı kirpiklerime umutlarıma ağrılar birikti gittin güz geldi yitirdi sevincini ağaçlar ardında sarı yapraklar ve hüzün kaldı bulutlar arasında kaybolan ay gibi yitirdim seni denizler suskun maviler küs gökyüzü yaralı şimdi gittin deprem olur her gece denizlerde başını taşlara vurur dalgalar gittin göçüp gitti ardından gönlümün kuşları uzak diyarlara bir yanı aşk acısı kıyılarımın bir yanı özlem şimdi yokluğundur içime yağan her gece suların ötesinde şimdi su gibi yudum yudum şimdi hava gibi nefes nefes seni özlerim karşı kıyılarda... Nuri CAN
  13. Oy Maral Maral Oy Maral Maral Gözlerin gözlerimde hangi denizler mavisi hangi ayın vurgunuydu mavi gecelerde ah nazlı maral umudun adresi var mı? sevgiye nereden gidilir yitirdim adresini dostluğun, vefanın, aşkın bul beni her adımda ateşlere basıyorum körler ülkesinde körüm ben yaşamın adını sen koydum senin adını sevda düşmüşüm tut elimden kaldır beni alıp sevdalara götür sesin çağlayan bir ırmağın türküsüydü karlı dağlarda oy maral maral gülün boyun büküşüydü hasret bahçelerinde ben gönlümü yalnızca sana sakladım yıllar boyu sev beni sev beni ateşler içinde de olsa düşmüşüm kaldır beni yüreğine yaslanayım üçler, beşler, yediler, kırklar aşkına ah nazlı maral canevimde büyüyen hasretimi yasladımda yıllara uzak, çok uzak bir yıldızda kaldı düşlediğim dünya sonra uzun bir kar yağdı yollara üşüdüm duman oldu tufan oldu ömrüm içimde dinmeyen fırtınalar gece karası öfkeler kaldı yüreğimde ve ihanetlerin açtığı çukurlar hesabını kimselere soramadığım üstümde kar yangını başımda gam gönlüm rüzgarlara vurgun yollar duman ateşler içinde dolanır kanım, yüreğim sarıl bana üşüyorum sarıl bana düşüyorum Zaman kör karanlık ve acımasız yıldızlara dönder yüzümü oy maral lekesiz sabahlara güneşe dönder yüzümü şimdi soğuk bir kutup dünya iliklerime dek üşüyorum kar altında kalbim şimdi dağların doruklarında gözlerim üşüyor gözlerimin anadolusunda kirpiklerim mühür vuruldu yaralarıma oy maral maral sarıl boynuma sıcak dostluğun ısıtır beni ancak hilesiz sevgin bunca yıldır gönlümü yalnızca sana sakladım sev beni üçler, beşler aşkına sev öyle uzak durma gel acılar uçurum acılar uçurum tut beni düşüyorum ısıt beni üşüyorum gel yürek çatlağı bir ezgiye sar beni gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem saksısında sevgiler büyüttüğüm kalbimin yarasında nehirler fışkırıyor şimdi her nereye baksam akşam, kararıp kalıyor düşlerim ben bu acıların hesabını kime sorayım ah maral kendimi anlatacak kadar vaktimde yok aşka ve toprağa ahtımız var oy maral maral şiir serpin üstüme su yerine sevgi serpin üşüyorum gel yürek çatlağı bir ezgiye sar beni gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem gümbür gümbür bir yürek nasıl düşermiş toprağa görsün dünya alem elveda nazlı çiçek, elveda *zeyran sana su veremem, koklayamam bir daha okşayamam yapraklarını bağışla derin bir ah gibi sevdalar içinde tutuşan upuzun nehirler alsın beni ah maral tutmaya gücüm yetmiyor artık kalbimdeki soluğu turnamın göğsü yaralı turnamın kanadı kırık taşıyamaz gurbeti kanatlarında bitmeyen bir hüznün kıskacında yaralı ezgilere tutsak kaldım paramparça kaldım ortasında karanlığın geçen trenler de almıyor beni içimde tarifsiz kederler büyüyor toz toz oldum buralarda duman duman gel görki, kan çanağı gözlerim sesim gelmiyor ah maral maral (*zeyran)(teyran) munzur dağlarında bir koy ve o koyda yetişen bir çiçek Nuri CAN
  14. Yağmur Aşkına Kal Seni nasıl unuturum usul boylum, nazlı huylum yeşil gözlüm aybakışlım, bal sözlüm gülnakışlım nasıl unuturum seni deniz yeşili gözlerini, ipek sarısı saçlarını kalbim kalbine düğümken ben seni sevdiğim zaman yağmur yağıyordu alanlara yeşil gözlüm sokaklar ağlıyordu kar yağıyor şimdi dağlara gitme kal yağmur aşkına kal gidersen gecenin siyahı çöker yüreğime göç eder kelebekleri ömrümün boynunu büker gelincikler dağlar ceylansız nehirler türküsüz kalır Gidersen tarlalar susuz çocuklar uykusuz kalır bahar gözlüm ben senin yürekkırgını gülüşünü sevdim en çok umutsuzluğa umudu sürüşünü acılara sevda yazışını sevdim kendinle barışını yeşil gözlüm seni seviyorum deyişini sevdim en çok tüm sevgiler sürgünken yaşamak bir türkü seninle bahar bakışlım yediveren tomurcuk gidersen boynu bükük kalır bu şehir ölür kahrından bu içli çocuk yokluğuna nasıl alışırım dudağın dudağıma mühürken ben senin en çok ince kırgın gülüşünü sevdim seni seviyorum deyişini bir ekmeği bölüşünü düşkünlerle öksüzleri sevişini sevdim ve yüzündeki hüznü yeşil gözlüm bakınca insan gibi bakışını ağlayınca çağlayanlar gibi akışını sevdim insanı sevişini sevdim en çok yeşil gözlüm omuzuna dayanmayı efkarlıyken ve affedişini sevdim düşmanını bile düşkünlere el uzatışını hayatın bu kirli sahnesinde temiz kalışını sevdim en çok bir umut gibi, bir türkü gibi, bir şiir gibi duruşunu bin bahar tazeliğinde saçlarına günün vuruşunu sevdim ben senin bir gülü koparmasınlar diye günlerce gül düşmanlarına yalvarışını sevdim bir annenin acısına ağlayışını tüm kavramları ve kuralları çiğneyip küflenmiş törelere ve haksızlıklara karşı çıkışını sevdim ben seni beyaz beyaz sevdim yeşil gözlüm mavi mavi, yeşil yeşil, al al seninle sokaklar dolusu çığlık, acılar dolusu yalnızlık çiçekler dolusu sevgi ektik dağların doruklarına maviler boyunca beyaz güvercinler uçurduk meydanlara sınırlar çiçek açmaz dikenli teller içinde bahar gözlüm gitme kal gidersen mutluluğumdan sızılar kalır yüreğimde yarım elvedalar kalır, soğuk odalar, karanlık geceler sensiz koma yüreğimi yağmur aşkına seninle başlayan hikayem seninle son bulsun yağmur gözlüm elveda demek zor şeydir bilirsin Nuri CAN
  15. Selvina Sevgiler büyüttüm kır çiçeklerinden, güneşin kanını emen umutlar yeşerttim bahar renginde al yeşil dağlarda kar erirken ceylanlar emzirdim melekler uyandırdım her tan ağardığında toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan yıldızlarla selam yolladım sana her gece mavi bir kuş saklayarak avuçlarıma gül ve rüzgar iliştirip kanatlarına, gelirsin diye bekledim özledim, gözledim, gelmedin Selvina... upuzun köprüler kurdum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için beyaz günlere uzandım beyaz atlarla, sana getirsinler diye umutlarımı kavaklar öpüşürken beyaz güvercinler kanat çırpısın diye mavi göklerin burçlarında bütün ayrılıkların, savaşların, ihanetlerin üzerine bir çizgi çektim en güzel barış çiçeklerini versin diye dünya ak alınlı taylar koşarken alnımın çayırlarında al türkülerle inledim lekesiz sabahlara her bahar özlemler kanatıp gecenin sayfalarında mavi rüzgarların terkisinde sevgiler yolladım sana çoğaldıkça çoğaldı çılgınlığım, kanımda milyonlarca yıldız tutuştu alevler içinde parlayan nehirler aktı yüreğime her defasında her defasında suların sesine bir damla gözyaşı bıraktım gül desenli yaylalara senin için bilmedin bilki sensiz uzak dağbaşı ıssızlığında yalnız bir ağacım yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım seni özlemenin korkunç girdabında göğünü ve yönünü yitirmiş göçmen bir bulut olup her gece uçurumlara ağlarım hasret ateşine bürünürken geceler uzun ayrılıkların dağladığı sevdalarda korkunç alevler içirdim seni seven yanıma iç çekmeyi öğrendi bir yanım, acı çekmeyi bir yanım ve ardından oturup ağladım küskün ırmaklar gibi karışıp gitti gözyaşlarım çağlayanlara silmedin ey kırçıl saçlarımda yıldız tutuşturan alıp savuran yangınlara, yalnızlıklara hazan bahçelerinde yaralı bir güldür şimdi kalbim dört mevsim aşkı kanayan sen ki,yüreğimde demlenen aysın, gözlerimde çiçeklenen aşk uzun saçlı hasretimsin, iki büklüm beklediğim her gece özledim, gözledim, gelmedin Selvina... özlemlerle yaralı bir yağmur bulutuyum şimdi firari bir hüznün girdabında yitirdim güldesenli sevinçlerimi bil ki, çağlayan bütün nehirler benim gözlerimdir benim yüreğimdir ağlayan bütün denizler su içtiğim bütün pınarlarda seni susarım seni sorarım geçtiğim bütün yollarda düştüğüm her uçuruma bir tutam çiçek bırakır gibi bir tutam kor ve bir demet gözyaşı bıraktım senin için gelmedin, bilmedin, silmedin.... bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana... Bekle... Nuri CAN
  16. Eftelya Koyup herşeyi bir yana çekip ellerini hayatımdan git Eftelya artık ne kaybedecek ne de konuşacak bir şeyimiz kaldı gözlerini ıstırabımı hicranımı seven yanımı al git hayatımdan yüreğimdeki yarayı sar git Say ki hiç yaşamadık bu aşkı sevişmedik geceler boyu git Eftelya mim koyup efkarıma bir güvercin gibi kanadımda taşırım ateşimi bir mecnun gibi çölde de yaşarım leylaysa aşkım yeterki sırtımdan vurmasın beni hayat zaten ben bu dünyanın bu yeryüzünün kara sevdalısıyım iflah olmam Eftelya yüreğimi kimsesiz sevgilere bırakıp git alevler içinde tutuşan iksirler istiyorum artık değilmi ki, her aynaya baktığımda niftrit asit ter döküyorum bardak bardak git Eftelya oklarını duygu bahçemden topladıklarını ve yüreğimden kopardıklarını bırak koy bir yana sancılarımı kelepçeni vur git hayatıma sevdamıza ihanet prangaları vur git bırak çözülsün dizlerimin bağı hasret dilimin ucunda suküt gibi naçar susku gibi suküt kalsın Eftelya bırak hayat beni aşkın oklarıyla vursun vuracaksa kalbimin tam orta yerinden sevda bahçelerinde gül toplarken git Eftelya indir yükünü yüreğimin bir avuç ateş değil midir? aşk gömülüp soluğuna hasretin bırak yaksın kanatlarımı varsın acıdan parça parça olsun içim açmasın daha hiç bir çiçek bütün kuşlar terkedip gitsin bahçemi git Eftelya mevsimlere yazarım adını, sonbaharlara bulutlara yazarım, yağmurlara, yalnızlıklara bir veda sözcüğü düşer gibi uçurumdan rüzgarlara saklayıp adını giderim ben de Aslı yolunda Kerem meyli değil midir? AŞK Nuri CAN
  17. ES VE HA Seni türküler gibi sevdim Es ve ha öyle ince öyle kırık dağ suları gibi serin kitaplar gibi aydınlık seni yüreğim gibi sevdim Es ve ha Seni yeni yaprağa duran bir goncagül sevinciyle sevdim. sesindeki karanfil fısıltısı gizemli bir masalın tılsımıyla. seni şiirler gibi derin şarkılar gibi içli seni unutmamak üzre sevdim Es ve ha salkım-saçak türküler gibi gül kokulumsun benim usul boylum güzel huylumsun yağmuruyla ıslandığım Güneşiyle ısındığım düştükçe yaslandığım tutkum, sevincim sevda yüklü bulutumsun özlemlere uçan güvercinim yaşamama sebep umudumsun ….. bir gün gitmek olmasa diyorum solmasa çiçekler yüreğimde kuşlar uçmasa silinmese gölgeleri sevincin hasretin ince yollarına inmese gözlerimde sular sevdasına şiir yüklediğim rüzgar dinmese bitmese dudaklarına yakıştırdığım gülümseme ayrılık olmasa Es ve ha ölüm olmasa mutluluklara yazılsa adresimiz her üşüdüğümde bakışına sarılsam güvercinler havalansa üzerimizden ömrümüz dört mevsim bahar olsa gönlümüz arı aşkımız bal olsa aksa damla damla hayatımıza dolsa ey kır lalem, düğün çiçeğim çayır güzelim, gelinciğim süsenim, sümbülüm, caneriğim uzansam dokunabilir miyim yüreğine öpebilir miyim gözlerinin içini ...../ susma Es ve ha, kapama gözlerini üşürüm bırakma ellerimi Es ve ha bırakma düşerim Nuri CAN
  18. Sen gittin Masal bitti Sen gittin evimin adresi, kapımın zili gitti Sen gittin sazımin teli, kuşumun dili gitti yangınlar düştü yüreğime, ıssızlaştı şehir sokaklara hüzün yağdı, gözlerime yağmur kapandı üstüme kapılar, ben kapandım içime günlerce haftalarca ağladım kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım Sen gittin hazanlar başladı ömrümde yaprağa duran ağaçlarım gitti umutlarım gitti, baharlarım tutam tutam saçlarım gitti dudağımda şarkılar yarım kaldı bardağımda rakılar Sen gittin yüreğimde kanayan şiirler masamda sigara izmaritleri kaldı ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda birde yıkıntım Sen gittin Şiirlerim öksüz kaldı kalemlerim, defterlerim ellerim, gözlerim, kirpiklerim yüreğimde kalkıp giden gemilerim dillerim öksüz kaldı ne varsa dağıldı geride kalan çöl oldu şiiristanım hayalim, düşistanım Sen gittin kemanım yayım, güneşim ayım mutluluk payım gitti kara bulutlar çöktü üzerime bir ben kaldım öyle boynu bükük ortalarda yastığımda yağmur hıçkırıkları bir de ve yüreğime batan cam kırıkları her gece Sen gittin sustu kalbimin bülbülü bahçemin gülü soldu yoldu bağrımı yokluğun Sen gittin ağzımın tadı mutluluğumun adı gitti yaslı yaşım, gamlı başım zehir aşım, otuz yaşım kaldı Sen gitin hayalim düşüm sevincim gülüşüm servetim işim gitti Sen gittin özlemin yüreğimde yokluğun kirpiğimde çoğaldı sen gittin umudum gitti gururum gitti her gece oturup ağladım ıslandı ekmeğime karıştı korkunç acı gülmek nedir unuttum gitti gittin ömrüm insafsız ayaklarına toprak oldu kavruldu bahçelerim çiçeklerim soldu acılarım içimde fışkıran kan, gönlüm rüzgarlarda savrulan yaprak oldu Sen gittin çakıl taşlarım yürekvuruşlarım sevgikuşlarım gitti yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım her yerde izimi sürüyor avcılar gittin işte o gidiş gittin, bir daha dönmedin geri yarısı sende kaldı kalbimim, yarısı bende ezgili ardında kara bulutlar, kara günler ve her gece soğuk ölümler kaldı hasretin kaldı birde ben kaldım öyle deli, öyle divane ortalarda ah seher yeli sen gittin ben bittim masal bitti Nuri CAN
  19. Eski bir sevda Masalı ‘’Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bülbül öter’’ Beyatlı Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız Anadolu yaylalarında karanfil kokan Yanaklarında güneşin gül öpücükleri Dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri Pınarlara her akşam aşk masalları anlatan Erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız Munzur’un eteklerinde nergiz kokan Bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı Sevda ve gül işlerdi yüreklere İpek saçlarında çayır çiçekleri Esmer alnında duygu gelincikleri Her gece yıldızları alıp koynuna yatan Bende sevmiştim ah deli gönlüm bende Hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız Gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri Dilinde sevdanın içli sözcükleri Saçlarında her bahar seher yelleri eserdi Yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında Dünyanın bütün dillerini konuşan Bende sevmiştim ah ömrüm bende Kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız Nefesinde dağgüllerinin kokuları Kalbinde sevdanın gizli korkuları Üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece Türkü türkü seher yeliydi yüzü Şiir şiir ay güzeli Doğanın bütün renklerine yakışan Bende sevmiştim ah dostlarım bende Hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız Hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun Hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde Kimselerin uğramadığı bir yerde Yıldızlara bakıp üşüyor her gece Şimdi güller gülümsemiyor artık, uzak dağbaşlarında Cerenler inmiyor sulara Derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin Nergizler uyanmıyor sabahlara Sarmıyor yaşamı maviler Sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere Bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara Ya ben nasıl ağlamam dostlarım ya ben nasıl Nuri CAN
  20. Mavi Sevda Bir mavi denizdeyiz şimdi seninle ak bir martı gibi umut ve sevinç yüklü gemimiz mutluluk rüzgarları vuruyor yelkenlerimize pupa yelken yol alıyoruz sabaha güneşli günlere çıkıyoruz, mavi gecelere güzelliklerin el değmemiş ormanlarında düşlenmemiş renklerin çılgınlığı düşüyor bakışlarımıza kulaklarımıza binlerce kuş sesi dökülüyor şiir cıvıltıları üşüşüyor saçlarımıza sevgi çelenkleri örüyor zaman içimizdeki ışıltılardan sevgiyle beslenerek, bin çiçek büyüyor özlemin kor bahçelerinden küskün çocuklar gülümsüyor yıldızlara seviyoruz bütün insanları, bütün hataları affediyoruz şarkılar bizim oluyor, şiirler bizim, yarınlar bizim su gibi yudum yudum, hava gibi nefes nefes mutluluğu tadıyoruz tüm pınarlardan sevgimizi koyup tüm sevdaların üstüne yelin suyla öpüştüğü kıyılara atıyoruz acılarımızı kaldırıp duvağını gökyüzünün öpüyoruz tüm beyaz bulutları alnından birer birer dudaklarımız gül oluyor, gözlerimiz yıldız, bakışlarımız ay uçuk bir mavide tutsak kalıyor hayallerimiz sokaklar dolusu mutluluk çiçekler dolusu sevgi ekiyoruz güzelliğin doruklarına martılar uçuruyoruz samanyoluna mavi düşler boyu bir Adem ile Hava faslındayız şimdi seninle mavi bir rüya görüyoruz, mavi bir bahar yeşeriyor tenlerimizde yeni bir aşk masalı yaşıyoruz şarkıların tılsımında güneşi, mehtabı, yıldızları içiyoruz tüm pınarlardan dudakların kalplere sığındığı bir adada şimdi binbir arzuyla köpürüp kabarıyor dalgalar şiir’in yedirenk çakılları vuruyor kıyılarımıza bütün ihanetlerden arı, bütün çirkinliklerden uzak yıldızları yol yapıp umutlarımıza mavilere tırmanıyoruz ince alımlı ayaklarıyla aşkın Nuri CAN
  21. Gülsem Gül İncinir Gittin, gidişin yarama tuz basılmış acı gidişin karlı kış gecesi gidişin dağbaşı ıssızlığı çiçeksiz, renksiz ve uğul uğul bir rüzgar başımda Gittin öyle apansız hayaller birikti gözlerime ıpıslak büyüdü gitgide yalnızlığım yıldızlarda terketti beni, ay da küs ardında yalnızca anılar kaldı Kırık dökük boynu bükük anılar Yoksun işte gözlerin yok ellerin yok kar yağıyor anılara üşüyor hayat Her gece ırmaklara salıyorum gözlerimi denizler ortasında, kaybolmuş bir sandal gibi binlerce kıyıya çarpa çarpa öylesine yitik, öylesine çaresiz öylesine perişan yaşıyorum… Sen bu şehirde bulutlarla gittin zifiri geceydi,yağmur yağıyordu bütün sokaklar ağlıyordu gittin işte, gidiş o gidiş bir daha dönmedin bu yürek yara şimdi, bu hayal kırık ömrüm sokaklarda bir yaprak artık gelme, öyle yorgunumki… zemheri karlarını bekle… Gözlerimde bir sessiz gözyaşı bekler öylesi dağ sevdalı rüzgara hasret bir ince dal aşkına. gülsem gül incinir ağlasam dal gelme, seni çok özledim… nisan yağmurlarını bekle… Ben ki, unutulmuş gökyüzü masalıyım uzak iklimlerin güz çiçeği ve ben hala o gözleri sürgün hüzün bakışlı çocuğum öylesine sessiz, öylesine dilsiz. ne analar kucaklıyor beni artık ne de hasret kokan ıssız geceler Bir gün tarih düşülürse çizilirse aşkın miladı yapraklar düşerse, kuşlar göçerse ve sen dönersen kilitlenirse gözlerim gözlerine işte asıl o zaman ölürüm ben... işte asıl o zaman ölür... işte asıl o zaman… işte asıl o... Nuri CAN
  22. Gönül İniltisi Alıp başını gittin hüzün veren hazan yellerince bir hasret ateşi düştü ki yüreğime külden ateş, ateşten alev, alevden kor oldu tutuştu yandı gönül ağacım yaprağıma acılar üşüştü kırıldı dudağımdaki mor nenekşe ardından kuşları ürkütülmüş bir dal gibi kaldım acılarıma tipi, saçlarıma kar düştü yüreğime efkar, feryadıma zar düştü yapraklarıma sarı sonbahar düştü ırmak olup çağladım rüzgar olup estim çığlık çığlığa duydu herkes feryadımı bir sen duymadın bir sen duymadın Leylim gidişin kalbime düşmüş güz yaprağıydı gidişin kar üstünde bir damla gözyaşı gidişin tuz bastırılmış ayrılık acısı gidişin dinmeyen gönül iniltisi gidişin Nijmegen sokaklarında hüzün sisi gittin, ardından suların sesi, rüzgarın nefesi baharın neşesi, yaşama hevesi de gitti kimselere anlatamadım içimdeki uçurumu kimseler dinlemedi beni, kimse anlamadı gittin, baharı, yazı, kışı unuttum yaşamayı unuttum bir sen kaldın unutmadığım bir sarı sabır bir de kanayan, kapanmayan bu yara yüreğimde yoksun işte; kahretsin ellerin yok, gözlerin yok, gülüşün yok, üşüyorum. Bil ki, aşkını dağlayıp yüreğime kazımışım adını aldığım nefesime yazmışım Ve şimdi ben Ve şimdi ben baharımda karakışta kalmışım son çaremdir diye sığınıp anılara avunsamda; dinmiyor bu gönül iniltisi leylim…
  23. Gönlümün Menekşesi Ey gönlümün uçurumuna her seher gül ve rüzgar dokuyan uçarı kız ey nazlı çiçek, narin kelebek, vahşi menekşem. ey büyülü dağım… bir ömür tırmanıp ulaşamadığım… bakışın yağmur senin, gözlerin deniz, ellerin gül, saçların meltem ah! ki, başımı döndürürsün her dem seni sevmek bir masal en güzel masal sensin ey ormanların uğultusu baharın buğusu dağların kokusu ey yanan yüreğime en mübarek su gözlerin denizin üzerinde ayışığı gözlerin gözlerimde ateş, dudağımda gül, ömrüme can gözlerin geceye söylenmiş şarkı seni özlemek bir şiir en güzel şiir sensin senki sularda nilüferimsin vatanım, en kutsal yerimsin gökkuşağı olur şiir kokarsın güneş olur tenimi ısıtırsın rüzgar olur, bahar olur, aşk olursun, hayat olur, deniz olur, dalga olursun öldürürsün beni aşk ile üstüme üstüme gelirsin her gece başımı döndürürsün... ey yüreğime mühür ölümsüzlüğün adı ey baharın neşesi, dağların moru gönlümün menekşesi, sevdanın onuru seni koklanmamış bir kır çiçeği gibi sevdim seni yazdığım bütün sayfalar hasret kokuyor sevgi dokuyor gönül defterime her mısra seni sevmek bir rüya en güzel rüya sensin yüreğime alıyorum seni gözlerime, dudaklarıma, tenime sarıyorum mutluluk ağacımda sevinç çiçeğimsin oluyorsun durmadan yürüyorsun gönül ülkeme canıma can, kalbime canan oluyorsun duygularım seni sevince böyle güzel tenim hasretinle sıcak böyle.. seni sevmek bir sevda en güzel sevda sensin Nuri CAN
  24. Çek İpimi Öleyim Güleyda Küçüktüm büyüdüm yitirdim çocukluğumu büyüdükçe ikiyüzlülüğü tanıdım tanıdıkça yaralandım yaralandıkça boğazıma düğümlendi hayat anlatamam yaşım kaç şimdi? ülkem neresi sorma Yanlış bir adreste gün tüketiyor ömrüm durmadan yürüyorum sancılar saklı yüreğime. ayaklar altında linç edilmiş bir hüzün benimkisi öyle yalnız, gölgesiz, duldasız, düşsüz ve dilsiz geçen trenler de almıyor beni Ben bir garip adamım Güleyda yüreğim yorgun, ben yorgun her yangından yaralı çıktım sevgisiz, duyarsız, umarsız bir dünyada kumar oynadım hayatla, kaybettim. cebim yok, param yok nerde akşam, orda sabah ben hep kaybettim gelen aldattı giden ağlattı Yüreğim ah! bir sen anlarsın beni bir sen aldatmadın bir de Güleyda düşperim dağ yüreklim güzeller güzeli Güleyda Bir düştü Güleyda bir rüzgar esti düştü dalımdan kaldım sokaklarda yalnız başıma bir daha kapım açılmadı sevgiye ışıklar yanmadı içimde bir daha bütün kapılar kapandı yüzüme ağlayacak bir yerimde yok çok özledim Güleyda çek ipimi, öleyim ben hep kaybettim ömrümün yaz vaktidir bu mevsimde sevmek en çok bana yakışır özlemek de.. ölmek de... çek ipimi öleyim Güleyda... Nuri CAN
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.