Anakonda tarafından postalanan herşey
-
Tepkimizi Ortaya Koymak İçin?
Ülkemize ve ülkemiz insanlarına ve çıkarlarına karşı veya mazlum insanlara karşı yapılan haksızlıklara ve saldırılara tepkimizi ortaya koymanın yöntemlerinden bir tanesi şüphesiz o ülke firmalarının sattığı malları tüketmemek ve boykot etmek olabilir. Sözkonusu Boykot eyleminin yaygınlaşabilmesi için etrafımızda olan herkese ulaşmaya çalışabilir ve bunun için ilgili tüm iletişim araçlarından faydalanabiliriz.... Önce kendimiz,ailemiz,akrabalarımız,arkadaş ve dostlarımızdan başlayarak herkese duyurabiliriz... Örnek: http://www.inminds.co.uk/boycott-israel.html
-
IRKÇILIK İSTEMİYORUZ
Din aslında birleştiricidir....... Kötü ellerde ayırıcı da olabilir... Milliyetçilik aslında bütünleştirici ve iyi(olması gereken) bir kavramdır... Din'e göre birleştiriciliği daha sınırlıdır... Ancak yinede bir ülkenin milli birlik ve beraberliğini sağlamak açısından çok önemlidir. Zira birlikten kuvvet doğar... Irkçılık kötü bir hadisedir.... Genelde YANLIŞ bir biçimde ülkemizde Milliyetçilik kavramıyla karıştırılır... Bölücüler ve aşırı solcular genelde Milliyetçi duygulara ve tutuma sahip herkesi Irkçı olmakla suçlarlar...Bu bilinçli bir propogandadır... Bazende Milliyetçi olduğunu zannedip aslında ırkçı davranış kalıplarını sergileyenlerde mevcuttur... Bu da Yanlış Ülkemizi,tarihimizi ve insanımızı onların çıkarlarını seven ve koruyan,ırkçı kavramından uzak ve gerçekten somut adımlar atabilen milliyetçi insanlara hep saygı duymuşumdur. Etnik kökeni ne olursa olsun...
-
Amerikalı Çavuşun Türk Binbaşıya Yaptıkları
Sevgili Arkadaşlar Sözkonusu Açıklamayı Anadolu Ajansı'nın sitesinde şimdi gördüm aynen aktarıyorum.. GENELKURMAY'DAN İNCİRLİK AÇIKLAMASI ANKARA - Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği, TSK mensubu bir personelin, İncirlik Üssü'nde, ABD Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ait bir sosyal tesisten arabasıyla ayrılırken, park yerinden yanlış yönde çıkma girişiminde bulunması üzerine ABD güvenlik personeli tarafından durdurulduğunu bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, ''Araç dışına çıkmayı kabul etmeyen adı geçen personel ile ABD'li güvenlik görevlileri arasındaki münakaşa büyümüş, söz konusu personel ile eşi, fiili mukavemette bulunmaları üzerine ABD'li güvenlik görevlileri tarafından zorla araç dışına çıkarılarak kontrol altına alınmıştır'' denildi. İncirlik Üssü'nde 2005 yılında meydana gelen olayla ilgili olarak, bazı basın yayın organlarında yayımlanan haberlerin kamuoyunu yanlış yönlendirmesini önlemek amacıyla açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Açıklamada, konunun süratle komuta katına intikal ettirildiği, daha sonra ABD'li yetkililerle görüşülerek ABD'li güvenlik görevlisi hakkında cezai işlem yapılmasının sağlandığı ve Türkiye'den geri gönderildiği bildirildi. Türk personelin de yaşadığı olayın duygusallığından uzaklaştırılmak amacıyla geçici olarak garnizon dışında görevlendirildiği ifade edilen açıklamada, "Mecburi hizmet süresini doldurmuş durumda olan personel, bir süre sonra kişisel tercihi doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinden istifa etme hakkını kullanmıştır" dedi.
-
Tepkimizi Ortaya Koymak İçin?
Kesinlikle Tüm Forum Katılımcılarına Yöneltilen Bir Soru Bu Ülkemizde veya Dünya'nın herhangibir yerinde yaşananlar ile ilgili olarak tepkimizi yasal sınırlar çerçevesinde olmak kaydıyla hangi yöntemlerle ortaya koyabiliriz? Ne şekilde organize olabiliriz ve hukuki kanallar dahil olmak üzere hangi yöntemlere başvurabiliriz. Bu konuda varsa geçmişten günümüze uyguladığınız yöntemler nelerdir? Nasıl Yöntemler Geliştirilebilir? Hadi paylaşalım....
-
Amerikalı Çavuşun Türk Binbaşıya Yaptıkları
Evet Arkadaşlar Sok iki gündür özellikle ATV kanalında İncirlik Üssünde yaşanan sözkonusu olay haber konusu ediliyor. Bu konuya Güncel demek ne derece doğru bilmiyorum zira hadise 1 sene önce yaşanmış ve bu süre zarfında kamuoyundan bir şekilde gizlenmiş. İncirlik Üssünde görev yapan Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin (çavuş rütbeli) bir Türk binbaşı'yı ve eşini kendi arabalarından zorla indirip tartakladıkları ve kelepçeledikleri ve bu esnada etrafta bulunan sivil kıyafetli Amerikalıların(Muhtemelen asker yakınları) olayı seğredip kendi çavuşlarının tutumunu alkışladıkları bir yandan da "Onlar Türk" şeklinde sözler sarf ettikleri olayı yaşayan binbaşı ve eşi tarafından anlatıldı. Bu haberi ilk dinlediğim zaman kanımın beynime sıçradığını hissettim zira "İncirlik Üssünde geçmişten bugüne yaşanan ve haberdar olmadığımız daha ne vakalar gerçekleşmiştir" diye düşünmekten kendimi alamadım. Her bir Türk askerine yapılan en ufak yanlış bir hareket aslında Tüm Türklere ve Türkiye Cumhuriyetine yapılmıştır. Bu noktada neler yapıldı? Neler Yapılmadı? Neler Yapılmalıydı? Bilmiyorum ama bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak ülkemde tek bir ABD askeri dahi görmek istemiyorum. Başta Amerikan askerleri olmak üzere İncirlik Üssündeki yabancı askerlerin varlığı hiçbir zaman Türkiye çıkarlarına hizmet etmemiştir. Bu noktada Özellikle ABD askerleri DERHAL ülkemizi terk etmelidir. Bu konuda yapılması gereken neler? Hükümet ve Muhalefet ten neden ses çıkmıyor. Türk halkı olarak gördüğümüz hakaretler yetti!!
-
"KIYAMET GÜNÜ"
Teşekkür Ederim İmtihanınsırrı Bizi bu konuda bilgilendirdiğin ve en azından beni bu konuda daha fazla bilgi edinmeye sevk ettiğin için.. Allah razı olsun senden... Sevgiler...
-
AKP SEN KİMDEN YANASIN ? İSRAİLDEN Mİ, FİLİSTİNDEN Mİ?
Evet Lübnan ve Filistin'de yaşananlar gerçekten çok acı ve dünya görüşü ne olursa olsun ben insan'ım diyen herkesin vicdanını sızlatmakta. Ancak ne yazık ki yukarıda atlanan önemli bir nokta var. Takip ettiğim kadarıyla Taksimde ki gösteri izin alınmadan yapılmaya çalışılan bir gösteriydi. Her zaman haklı olmak tek başına yeterli olmuyor maalesef. Bunu dile getirirken doğru yöntemlerin seçilmeside önemli. Eğer izinsiz bir gösteri yapmaya çalışarak yasal sınırların dışına çıkıyorsanız elbette polis de görevini yapacaktır. Herşeyin bir usulü ve yöntemi var..
-
SAVAŞA KARŞI OLMAK
Ne olursa olsun Türkiye olarak duygusal ve tepkisel bir dış politikadan çok akılcı,ulusal çıkarlarımızı gözeten,uzun vadeli ve aynı derecede de onurlu bir dış politika yürütmrmiz gerektiğini düşünüyorum. Bana cevaben yazdığın tüm yazılar gösteriyor ki uluslararası ilişkilerde dostluğa ve duygusallığa yer yoktur. Her koyun kendi bacağından asılmakta her ülke kendi çıkarlarını herşeyin üstünde tutmaktadır. Uluslararası ilişkiler çıkar temellidir. Benimde altını özellikle çizdiğim hususta budur. Ben ne ABD ne de Israil yanlısı değilim elbet. Tabiki bende zulme uğrayanın yanındayım. Ama ağlayıp sızlayarak ya da kendi ulusal çıkarlarımızı hiçe sayarak bir yere varamayız. Hepimiz biliyoruz ki Israil halkı geçmişte onlara yaptığımız bazı yardımlardan dolayı Türkiye'ye sıcak duygular beslemekte. İşte bu noktada Türkiye bunu kullanarak bazı Israil politikalarının değişmesini sağlayabilir. Özellikle halk bazında dikkate alındığında İsraillilerin Türklere karşı düşmanca tutum sergilediğini görmedim. Ama herşeyin bir görüneni birde görünmeyeni var tabiki. Özellikle Ermeni,Yunan ve Rum lobilerinin Dünya'nın herhangibir yerinde Türkler aleyhine yaptığı çalışmalar esnasında Türkler en büyük dayanışma ve desteği yahudi lobilerinden görmekte. Oysa Suriye ve de özellikle Lübnan da yaşayan ve ermeni kökenli olan insanların etkisiyle ülkemiz aleyhinde özellikle Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili kararlar alınabilmekte.. Yani demek istediğim herhangibirine düşman olmak yerine hepsine mesafeli durmanın gerekliliği. Eğer illa sert çıkılması gerekiyorsa hedef Israil değil ABD olmalıdır diye düşünüyorum. Evet 50'nin üzerinde üyesi bulunan Islam Konferansı Örgütü toplantısını yaptı. Sonuç ne mi oldu. Zirveye hiçbir Arap ülkesi üst düzeyde katılmadı... İşte abartılı destek vermememiz gereken insancıklar....
-
BU NASIL BİR CENAZE NAMAZIDIR
berker 18 Ben o yazımı başkasının yazısına cevaben yazdım. Önceki mesajlarımda sözkonusu cenaze töreni ile ilgili görüşlerimi zaten paylaşmıştım....
-
BU NASIL BİR CENAZE NAMAZIDIR
Ne derler bilirsiniz "İmanın ve paranın kimde olduğu belli olmaz". Bence gerçektende öyle sonuçta herkes ibadetini veya sevabını göstere göstere ya da birilerinin burnuna soka soka yapmak veya işlemek zorunda değildir. Katiliğinden emin olmadığınız halde ölen bir insanın arkasından onun inancı ile ilgili yorum yapmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Bir insanın feminist olması ya da kadın hakları savunucusu olması o insanın inancı konusunda yorum yapma hakkını kimseye vermez. Hele bizi o insanın ateist olduğu sonucuna ise asla ulaştırmaz. Herşeyi bilen ve gören dolayısı ile esas hükmü vericek olan merci bellidir. Dolayısı ile hiçbir insanoğlu diğer bir insanoğlunun inancı ile ilgili olarak sırf bazı şekil şartlarını yerine getirmediği için ya da kendi din anlayışları ile tıpa tıp uyan davranışlar sergilemediği için "inançsız" şeklinde hüküm verme hadsizliğine düşmemelidir. Herkes kendi inancına ve işine bakmalıdır.!!
-
ARKADAŞLAR EN ÇOK SEVDİĞNİZ HALK HANGİSİ
Bir insan ve/veya bir toplum(halk,ırk,millet,ulus..vs) U sevip sevmediğimize hükmedebilmek için ilk önce o bireyler veya toplumlar hakkında bilgi sahibi olmamız gerektiğini düşünüyorum... Bilgi yoksa yorumda YOK bana göre....
-
BU NASIL BİR CENAZE NAMAZIDIR
Sevgili Yam Yam "Kadının toplumdan soyutlanmasının baş aktörlerinden dinin, "kadınlar cenaze namazı kılamaz" ya da "kadınlar başörtüsüz namaz kılamaz" söylemleriyle, hala kadınlara olan bakışına gösterilen bir tepkiydi bu." Dinimizin kadınları toplumdan soyutlayan bir faktör olarak tanımlamanı doğru bulmuyorum. Evet dindar geçinen ve hal ve hareketlerinin çıkış noktası olarak din'i gösteren bazı aklı kıtların birtakım yanlış uygulamalarını ya da bizde yanlış olduğu izlenimini uyandıran uygulamalarını hepimiz üzülerek görüyoruz. Ancak Islam dinine kadını dışlayan veya hakir gören bir inançmış gibi yaklaşmak çok ta akılcı ve sağlıklı bir yaklaşım olmasa gerek. Belki de dine yönelik bugüne kadar ki yaşantında edindiğin bazı olumsuz sosyal şartlanmalar ya da önyargılar seni böyle düşünmeye itiyordur ne dersin? Erkek ile kadın arasında fark vardır elbet ama bu farklılık ne kadının ne de erkeğin aleyhine değildir. Baş örtüsü örtmeyi ya da örtünmeyi bir külfet ya da bir ceza gibi gören bir mantalite elbette kadınların neden baş örtüsüz namaz kılmaması gerektiğini anlayamayacaktır. Oysa ki her inancın kendine özgü kuralları ve ibadet şekilleri vardır ve o inancı benimseyen herkes o şekil şartlarına kendiliğinden uymalıdır. Örtünme koşulu sadece kadına değil erkeğede getirilmiştir. Erkekde kadın kadar olmasada belirli bir ölçüde örtünmek durumundadır namaz kılmak için... Kadınlar Cenaze namazı kılamaz görüşüde yine yukarıdaki gereklerden dolayı mevcuttur. Ama bu anlayışın var olması sadece dinin kuralı gereğidir. Çıkış noktası asla kadını erkekten daha aşağıya bir noktaya getirmek değildir. Kim bilir belki de(bu benim kişisel tahminim) kadınların sözkonusu süreçte erkeklere göre daha duygusal oldukları için ibadeti yerine getirme konusunda zorlanabilecekleri ya da duygusal tepkiler verebilecekleri belkide yıpranabilecekleri gerekçesiyle vardır bu kaide.(Biliyorum bu yorumu yaparak haddimi aştım ama maksadım farklı bir açıdan konuya bakabilmek kesinlikle bu böyledir asla demiyorum bu benim sadece kişisel bir mantık yürütmem) "Erkekten farkım yok. Din ne derse desin" denilecek ve bu sesi tüm Türkiye'ye duyuracak bir ortam için bundan daha uygunu bulunabilir miydi? Sanmıyorum" Elbette kadın olarak erkekten farkın var ama bu fark senin aleyhine değil ve olmamalı. Dolayısı ile yukarıda ifade ettiğin yaklaşım mantıklı değil. Tabutu kadınların taşıması ile ilgili bir yorum yapmadım ben zira bu konuda yeterli bilgiye sahip değilim... Artık kadınlar erkeklerle eşit olmadıkları gibi yersiz bir kaygıyı bir kenara bırakmalılar. Erkeklerle eşit olmak erkeklerle aynı olmakla karıştırılmamalı. Erkek ve kadın birbirinden farklıdır elbet... Bazı yönlerden kadının üstün olduğu bazı yönlerden erkeğin üstün olduğu zaten aşikar. Bu noktada kadınlar erkeğin yaptığı herşeyi yapabileceklerini kanıtlamak gibi anlamsız bir çabaya girmemeliler. Yapamazlar... Nasıl ki erkek de kadının yapabileceği herşeyi Yapamaz ise.... YAM YAM bu arada berker 18' e cevaben yazdığın yazıya TAMAMIYLA KATILIYORUM...
-
SAVAŞA KARŞI OLMAK
Evet. Duygusalız maalesef öyle ki muhatabımızın ne demek istediğini anlamak yerine sadece anlamak istediğimizi anlamaya çalışmakla sonuçlanan bir duygusallık bu.. Haklısın aslında insan Televizyonlarda savaşa kurban verilen çocukların görüntülerini görünce bayağı doluyor doğrusu... Öncelikle ben PKK'nın ABD ve Israil tarafından desteklendiğinin "asılsız bir iddia" olduğu şeklinde bir yorum yapmadım. Bu konuile ilintili çok sayıda işaretin bulunduğunu ancak bölgedeki koşullar dikkate alındığında birtakım kesin kanıtlardan yola çıkarak hareket etmenin daha doğru olduğunu ifade etmeye çalıştım. Ancak ne yazık ki görüşlerim ya da yaklaşımım muhattabımınkilerle %100 örtüşmediği için gündemi takip etmeyen biri yerine koyuluverdim... PKK'nın Lübnandaki Bekaa vadisinde bir zamanlar eğitim kamplarının bulunduğunu herkes net bir biçimde hatırlayabilir. Bölücü Terör örgütünün eylemlerini kendi davalarıyla bir tutan Filistin'in ArapBirliği'nin de desteğini alarak bu örgüte nasıl sempati ile baktığını da. Ya da Türkiye'nin yaptığı her sınır ötesi harekatının ardından AB nin açıklamalarını takiben Amr Musa'nın Arap Birliği adına birliğin genel sekreteri olarak yaptığı Türkiye'yi uyaran ve kınayan hadsiz açıklamalarını.. Suriye ve İran ın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda Terör'ü Türkiye'ye karşı nasıl kullandığınıda herkes bilir. Kaddafi'nin açıklamalarından bahsetmeye gerek yok herhalde.. Bildiğim kadarıyla Filistin'in Ürdün ile sınırı var ve Ürdün'de önemli miktarda Filistinli yaşıyor. Ancak tabi Kral Hüseyin'in Vefaatından sonra Ürdün'ün başına Kral Abdullah'ın nasıl getirildiğini az çok biliyoruz. Yinede Filistin %100 izole edilmiş değil senin dediğin gibi. Ama tabi Gaza öyle... Filistin ve Lübnan'a yönelik silah ambargosu var ise bu ne kadar süredir var onu merak ediyorum ben? Peki bahsettiğin ve o geri teknoloji olduğunu vurguladığın katyuşa füzelerini kendileri mi üretti bu gruplar ya da gökten zembille mi indi? Elbette Iran ve Suriye Gönderdi... Demek ki sözkonusu ambargo o kadar da delinemez değilmiş? Bütün bunların ötesinde şunu özellikle hatırlatmam gerekiyor galiba. Ben Türkiye'nin mevcut durum karşısında hiçbirşey yapmaması gerektiği gibi birşey kesinlikle demek istemedim. Ama maalesef yine anlamak istediğimiz gibi anlamışız... Benim burada kast ettiğim taraf olmaktan ya da taraf gibi gözükmekten çok politik olabilmek ve farklı kanallar vasıtasıyla yaşananların sona ermesi için çaba sarf edebilmek. Ancak bunu yaparken kendi ulusal çıkarlarımızı en öncelikli planda tutmak. Eğer Arap Birliği'nin konuyu görüşmek üzere yaptığı son toplantıda Arap Birliği'nden ABD ve İsraile karşı güçlü bir açıklama(yaptırım tehdidini de içeren) çıkabilseydi zaten bu saldırılar son bulmuş olurdu.. Ama sonuca bir bak istersen.. Her arap ülkesi kendi çıkarını ön plana aldı.. İplerini kaptırdıkları için ya da Suudi kralları ABD bankalarında yatan kapitallerinin başına birşey gelmesin diye yapılan açıklamalara bak. Mısır,Ürdün ve Suudi Arabistan tarafından...?? Bu noktada biz neden uzun süreler iyi ilişkilere sahip olduğumuz Israil ve ABD 'ye karşı daha sert bir tutum takınalım ki? Sence bu mantıklı olur mu? Hele Arap komşularımız bu kadar güvenilmezken... Bak bugün son krizi görüşmek üzere Malezyanın başkenti Kuala Lumpur da yapılan olağanüstü OIC toplantısına? Arap ülkelerinin katılımı ne kadar düşük. O zaman daha iyi anlarsın ne demek istediğimi....
-
BU NASIL BİR CENAZE NAMAZIDIR
Evet Sevgili Duygu Asena'nın Vefaatına bende üzüldüm. Allah yakınlarına sabır kendisinede Rahmet Eylesin Duygu Asena'nın Cenaze Süreci'ni bende hepiniz gibi basından takip ettim. Kadın haklarının savunucusu olan Gazeteci ve Yazar Duygu Asena'nın feminizm anlayışı ve yaşam görüşünü tartışıcak değilim. Herkes gibi desteklediğim yaklaşımlarıda oldu,tereddütle yaklaştıklarımda ve hatta karşı olduklarımda... Ancak Cenaze Namazı olması gerekenin dışına çıktı maalesef. Katılımcıların duygu yoğunluğunu anlamak ile beraber yinede eğer vefaat eden kişi ve sözkonusu Cenaze merasimine katılanlar Islam dinini benimsemiş kişiler ise Cenaze de dinimizin gerektirdiği biçimde yapılmalıydı diye düşünüyorum. Modern olmak,çağdaş olmak veya feminist olmak adına Islam Dininin yani dinimizin gereklerinin aşındırılmasını doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Bu konuda otorite olmamak ile birlikte bildiğim kadarıyla kadınların cenaze namazı kılması doğru değil. Ayrıca bir cenaze namazına (ve de genel olarak hiç olmazsa Cami'ye girerken) kadınların ve erkeklerin gereği gibi giyinmesi ve kadınların mümkünse örtünmesi gerekmiyor mu? Ayrıca vefaat edenin ünlü biri olması ve sanatçı kişiliğine istinaden uğurlama esnasında alkışlanması ve/veya birtakım şarkıların söylenmeside doğru değil... Hatta Cenaze yakınlarının aşırı ölçütlerde isyan edercesine yırtınıp dövünmesi bile doğru değil..(ama bir ölçüde hoş görülebilir) Yani hangi birini sayacağız bilmem. Bu konularda saygılı,ölçülü ve dikkatli davranmak öncelikle kişinin kendi yararınadır diye düşünüyorum... Her mekanın ve törenin ve inancın kendine özgü kural ve kaideleri varsa eğer bizede bunlara riayet etmek düşer...
-
TÜRK ERKEKLERİ NEDEN RUS KADINLARINI TERCİH EDİYOR
Önce Vatan Rusya da okur yazarlık oranının yüksek olduğunu bende biliyorum ve ülkemize gelen Rus kadınlarının (hatta fuhuş için gelenlerin bile) yüksek tahsil görmüş eğitimli kişiler olduklarını çoğu zaman duyabiliyoruz.. Şunun altını çizmem gerekir ki ben ülkemize gelen tüm Rus kadınlarının veya yabancı kadınların fuhuş için geldikleri şeklinde bir genelleme asla yapmadım ve yapmam da. Ancak buradaki Türk erkeklerinin yabancı kadınlara bakışı ve onları algılayış biçimi sıklıkla bu şekilde olabiliyor... Evleneyim diye bakanların daha az sayıda olduğunu düşünüyorum.. Sahiplenmeye gelince haklısınız Türk erkeği kültürün de etkisiyle Rus erkeğine göre daha sahiplenici olabilir ve buda Rus kadını açısından kendi ülkesinde az bulunduğu için cazip bir özellik olabilir. Bu noktada belkide Türk kadını kendini daha az sahipleneni ya da daha fazla özgür bırakanı cazip bulabilir değil mi? Mesela Rus erkeğini? Az bulunan daima değere biner bu hep böyledir... Bu arada Türk kadınlarının tavırları ile ilgili saptamalarına katılıyorum.. Biz bir türlü birşeyin ortasını bulamıyoruz. Hep uçlarda yaşıyoruz. Kadınlarımız ya çok ezik ya da egoları çok baskın ve pohpohlanmış... Toplumsal yozlaşmayıda hesaba katarsak durum maalesef ortada... fromuzb Ben aslında O "fedakar" ve "anne" algılamalarının öne çıkarılmasını ve kadının başka rollere bürünmesinin önünü tıkamasını bir eleştiri olarak yazmıştım. Ya da Türk toplumunun kadına biçtiği bu rolü eleştirmek adına yazmıştım... Türkiye'de de elbet kolay elde edilebilir kadınlar var hele toplumumuz yozlaştıkça daha da kolay ama genel anlamda bir kıyaslama yapmaktı amacım.... Yoksa Türk kızlarının hepsi istisnasız zor elde edilir demek istemedim... Erkeğini sahip çıkmak konusuna gelince size katılmıyorum ben Türk kadını kadar eşine destek ve başka kadın tehdidine karşı algıları açık bir kadın türü görmedim...
-
Neden SİLAHLANIYORUZ?
Tekrar Merhaba Benim üzerinde durduğum silahlanma türü "bireysel silahlanma" türü elbet. Ulusal düzeyde silahlanma ve sözkonusu silahların türü de ayrı bir tartışma konusu olarak düşünülebilir. Evet gerçektende güvenlik ve adalet insanın en temel ihtiyaçları olarak ifade edilebilir. Bunu beslenme,barınma,giyinme ...vs gibi diğer temel ihtiyaçlar takip eder. Gerek ulusal güvenlik gerekse toplumsal ve bireysel güvenlik çok önemli. Bir ülkenin Askeri anlamda güçlü olması,yeterli emniyet mensubuna(polis teşkilatına) ve istihbarat birimleri ile bütün bunların ihtiyaç duyabileceği gerekli donanıma sahip olması elbette önemlidir ve gereklidir ancak tek başına yeterli değildir.. Eğer Başta Anayasa olmak üzere tepeden aşağıya güncel,toplumun kültürel düzeyine paralel,sosyo kültürel yapının beklentilerini karşılayan ve gelişmişlik düzeyine uygun hukuki bir yapınız yok ise sözkonusu birimler ne yapabilir ki? Hatta bütün bu hukuki yapı mevcut olsa bile siz bu yapının belirli denetim mekanizmaları vasıtasıyla sorunsuz ve çağa uygun işlemesini sağlayamıyorsanız yine başaramadınız demektir. Ülkemizde olduğu gibi belirli sosyal aşamaları yaşamadan ve gerekli toplumsal olgunluğa ulaşmadan sırf sadece aydın geçinen birtakım ülke gerçeklerinden habersiz kişilerin dolduruşuna gelerek ve bazı dış dayatmalara boyun eğerek tepeden inme AB hukukunu ülkemize getirirseniz olucağı şu anki durumdur.(Kültür farklılığı öğesinden bahsetmiyorum bile) Evet Terör tehdidinin ötesinde asayiş de gittikçe daha fazla bzulmakta. İnsanların Adalet sistemine duydukları güvensizlik ve suç işleyenin gerektiği gibi cezalandırılmadığı görüşü insanları bireysel silahlanmaya itebiliyor gerçekten. (Hele yerli yersiz yapılan "Af" lar) Ve buda kendi içinde bir kısır döngü oluşturuyor. Bir yandan kendi güvenliklerini sağlamak ve kendilerince adaleti sağlayacaklarını düşünmek suretiyle silahlanan insanların bulunduğu toplum, bir yandanda aynı silahlanma yüzünden suç oranlarının artması ile karşı karşıya kalıyor. Oysa bir Hukuk Devleti'nde işler bu şekilde yürümez ve herkes herşeyin cezasını kendi vermeye kalkmaz... Evet ne kadar erkek olduklarını havaya kurşun sıkarak kanıtlamaya çalışan magandalardanda bahsetmek gerek...ileride..... Bu arada önce vatan...çok incesin saol...
-
BEN İNSANIM DİYEN İNSANDA OLMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ ÖZELLİK NE OLMALI
Bence Merhamet olmaz ise olmaz....
-
SAVAŞA KARŞI OLMAK
Sevgili CYRANO Herşeyden önce şunu belirtmem gerekir. Benim yazılarım taraf olmak adına yazılmış yazılar değildir. Ben yukarıdaki yazılarımı yazarken konuya tarafsız bakmak ve daha çok kendi ülkemizin ve insanlarımızın çıkarlarını düşünmek kaygısıyla yazdım. Bana göre doğru olanda budur. Türkiye olarak ve Türk insanı olarak bize düşen ilk önce kendi ülkemizin ve insanlarımızın çıkarlarını korumak ve kollamaktır. Bu noktada ülkemizi ve ülkemiz insanlarını tehdit eden Terör öğelerini doğrudan ve dolaylı olarak destekleyen hiçbir ülke dost ülke olarak kabul edilemez. Senin PKK(Kadek ya da herneyse) konusunda yazdığın ve bu eli kanlı Terör örgütünü ABD ve İsrailin desteklediğine yönelik ifadelerini bende daha önceden duymuştum. Ancak bu konuda bazı işaretlerin dışında kesin bir delil olduğunu görmedim. Kaldı ki eğer öyle ise bu noktada Türk'ün Türkten başka dostu yoktur tezi dahada güçlenecektir. Geçmişte bazı komşularımızın (İran,Irak,Suriye,Yunanistan,Ermenistan ve Güney Kıbrıs Rum Y) PKK yı desteklemiş olmaları ki (Lübnan ve Filistinde dahil) bundan sonra desteklemeyecekleri anlamına gelmez. Madem uluslararası ilişkiler seninde dediğin gibi çıkar ve karşılıklılık mantığı ile yürütülür bizimde Filistin ve Lübnan başta olmak üzere diğer Güney komşularımıza çokta güvenmemiz doğru olmaz. Ben Osmanlıya karşı ayaklanma örneği olarak Filistin'i verirken bunu Araplara yönelik bir ırkçılık mantığından yola çıkarak vermedim sadece bazı Tarihi gerçekleri ortaya koydum. Zaten HEP TARİHİMİZİ İYİ BİLMEDİĞİMİZ VE ÇABUK UNUTTUĞUMUZ için değil midir ki bir yere varamıyoruz! TARİH bazı dersler almak için mevcuttur! Öte yanda ben Ortadoğudaki radikal grupların Israil askeri hedeflerine yönelik intihar saldırısı yapmasından zaten bahsetmedim. Benim KORKAKLIK olarak nitelediğim SİVİLLERİ hedef alan saldırılardır ve bence BU EN ADİ KORKAKLIK TÜRÜDÜR. KAYNAĞI,NEDENİ,İDEOLOJİSİ VE ÇIKIŞ NOKTASI NE OLURSA OLSUN! Etrafı ARAP Komşularıyla çevrili FİLİSTİN'e nasıl oluyor da SİLAH AMBARGOSU Uygulanıyor oda bir muamma tabi. Peki Hizbullah ve Hamas O füzeleri nereden elde ediyor bu silah ambargosuna rağmen???! Yapmayın allahaşkına hep bu mazlum ağlamalarından gına geldi! BOP'a gelince bir haritadan bahsediliyor elbet. Gerçi harita olmasa da BOP a karşıyım ve ne mal olduğunu biliyorum. Bu noktada Türkiye olarak uyanık olmalı,ölçülü,mantıklı kendi çıkarlarımızı ön planda tutan ve hatta bazen birileri için beklenmedik adımlar atmamız gerekir diye düşünüyorum.. NOT: Yazılarını muhattabını birşey olmak ya da birşey olmamak ile itham eden bir üslupla yazmaktan kaçınırsan daha akılcı ve seviyeli bir fikir paylaşımı olabilir. Muhattabına tepeden bakan ve fazlasıyla duygusal ifadeler içeren yazılar kimseye birşey kazandırmaz... Ayrıca yazında tutarsızlık var..... Hem PKK geçmişten beri ABD tarafından destekleniyor diyorsun hemde Türkiye ABD ye üs verdiği için PKK Iran,Irak ve Suriye tarafından da destekleniyor diyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Eğer PKK bunların hepsi tarafından destekleniyosra zaten bizim hiçbiri için bundan sonra yapabileceğimiz birşey olamaz.... Hem İran hem Israil PKK'yı Türkiyeye karşı kol kola destekliyorlarsa geçmişten bugüne zaten olay benim yazdığıma geliyor. Yani Padişahtan çok padişahçı olmayalım... Yesinler birbirlerini... noktasına geliyor....
-
TÜRK ERKEKLERİ NEDEN RUS KADINLARINI TERCİH EDİYOR
Türk erkeklerinin Rus kadınlarını tercih ettiği şeklinde bir yoruma katılmıyorum açıkçası. Türk erkeklerinin başta Rus kadınları olmak üzere genel olarak yabancı kadınlara ilgi göstermesinin çeşitli nedenleri var tabiki. Ama bunun nedenini bütünüyle Türk kızlarında(ya da kadınlarında) aramak çok doğru olmasa gerek. Önce işe Türk erkeklerinden başlamalı ne dersin? Herşeyden önce Türk erkeklerinin uçkuruna ne derece düşkün olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta öyle ki pek çoğunun beyni neredeyse kemerinin altında. Bu toplumsal gelişmişlik,medeni olma ve cinsellik ile ilgili yeterli bilginin edinilememesi ve bazı güdülerin terbiye edilmemiş olmasıyla alakalı. Türk erkeklerinin yabancı kadınlara olan ilgisi yeni birşey de değil geçmişten bugüne bakıldığında Osmanlı saraylarının yabancı kadınlarla dolu olduğunu ve tek kadınla yetinemeyecek kadar uçkuruna düşkün erkeklrimizin sadece bir değil birden fazla yabancı ve/veya yerli kadın aldığını görüyoruz. Oysa Türk kültürüne ve diğer kültürel öğelerimize göre(din) bir Türk(Müslüman) kadının yabancı(gayrimüslüm) bir erkekle evlenemeyeceğini söyleyebiliyoruz. İşte güzel bir toplumsal iki yüzlülük örneği... Evet yukarıda yazdığın gibi Türk kızları daima daha mesafeli ve daha ölçülü davranmak zorunda hissediyorlar kendilerini çünkü Türk erkeklerinin kumaşını en iyi onlar biliyor. Elin Rus kızı nereden bilsin evlilikten 2 ay sonra aldatılabileceğini veya üzerine kuma getirilebileceğini. Ya da aslında "sermaye" yapılmak için nikah altına alınacağını. Sonuçta Rusların kültürü farklı ve onlar bizimle aynı toplumsal şartlanmalara sahip değiller. Bir Türk kızının dönüp bakmayacağı(haklı nedenlerle) tipleri adam yerine koyuyorlar... Türk kızlarının(kadınlarının) sadece büyük şehirler dikkate alınmadığında evet çok bakımlı olduklarını genel olarak söyleyemeyiz ama kesinlikle Rus veya başka milletin kadınlarından daha az güzel değiller. Her ırkın genetik yapısı farklı Rus tipi ülkemizde sayısal olarak az olduğu için daha cazip geliyor. Mesela daha Kuzey ülkelerdede esmerler makbul. Rus kızlarının(kadınlarının) yetiştiği toplumun kadına yüklediği rol,sorumluluk ve zorluklarla Türkiye'de kadına yüklenen rol,sorumluluk ve zorluklarda çok farklı. Türk kadını değince akla "fedakar kadın" veya "anne" simgeleri geliyor. Yoksa "bakımlı kadın", "kariyer sahibi kadın","özgür kadın" vs gelmiyor maalesef.. Türk erkekleri Türk kadınlarından hem çok sayıda çocuk, hem dört dörtlük hizmet hemde süper bakım istiyorlar. Bunları bir Rus kadınından iste bakalım yapabiliyor mu? Hepsi bir arada isteniyo maalesef... Oysa Türk erkekleri eşlerine göstermeleri gereken ilgi noktasında aynı istekliliği göstermiyorlar. Kadın çiçek gibidir ilgi gösterdikçe güzelleşir diye düşünen yok.. Ya Türk erkekleri kendilerine eşleri için özen gösteriyorlar mı? HAYIR... Ama istemeye gelince hep istiyorlar.... Sonra Rus kadınları başta olmak üzere yabancı kadınları pek çoğu kolay elde edilebilir kadınlar.. Çünkü kültürleri farklı ya da bu işi yapmak içiğn buraya gelmişler..... Uzun lafın kısası Türk kadınları toplumsal şartlanmaların da etkisiyle biraz kaprisli,nazlı ve zor olabilirler ama Rus kadınları onların eline su dökemez....
-
SAVAŞA KARŞI OLMAK
Evet ilk yazımdada belirttiğim gibi kim haklı kim haksız tartışmasına girmeyeceğim elbet. Bana göre sivilleri ve silahsız insanları hedef alan herkes haksızdır ve asıl olan bu durumu sona erdirmektir. İsrail'in tüm Uluslararası Hukuku ve Çokuluslu Örggütlerin aldığı kararları hiçe sayarak komşularının topraklarını işgal etmesi elbette kabul edilemez. İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte ve onunda desteğini alarak hukuksuz ve etik olmayan bir biçimde hareket etmesi elbette yanlış. Ancak bana göre İsrailin Filistinli sivillere ve Lübnanlı sivillere karşı uyguladığı şiddet ile bölgedeki birtakım radikal dinci grupların İsrailli sivillere uyguladığı şiddet arasında hiçbir fark yoktur her ikiside Terör 'dür ve her ikiside kabul edilemez. Gerekçeleri ne olursa olsun haklı yanları yoktur. Şu anda akan kanı durdurmanın tek yoluda yukarıda ifade ettiğim hususta tarafların hemfikir olmasından geçer. Bunun dışındaki tüm seçenekler kısır döngüyü devam ettirmekten başka işe yaramayacaktır. Evet bana göre sivilleri hedef alan her eylem terördür. Kısasa kısas ya da intikam mantığı ile yapılmış olması bunu değiştirmez. Filistinliler veya Lübnanlılar o kadar cesur iseler ordularıyla çıkarlar Israil ordusunun karşısına adam gibi göğüs göğüse çarpışırlar. Ama yapamıyorlar çünkü korkaklar. Sivilleri vurmak daha kolay geliyor. Henüz kendi içlerinde birlik ve beraberliği sağlayamayan Araplar(ya da Müslümanlar) her an kan kaybediyorlar. Herhangibir ülkeyi "tanımamak" ile o ülkeyi "haritadan silmeyi istemek" arasında son derece açık,görülebilir ve anlaşılır bir fark olsa gerek ne dersin? Elbette her bağımsız ülke bir diğer ikinci ülke ile ilişkikurup kurmayacağını kendisi belirler. Her ülke diğerini diplomatik olarak tanıyacak diye bir mecburiyet yoktur. Ama biri çıkıpta senin ülkeni haritadan sileceğim der ise bu apayrı bir husustur. Dolayısı ile konu Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Devletini tanımaması ile yakından uzaktan alakalı değildir. Bu noktadada senin değiminle "Empati" yapmayı gerektirecek bir husus yoktur. İsrailin kendini koruması derken kendi halkının güvenliğini sağlamasını kast ettim. Topraklarını korumasından bahsetmedim zaten. Ben yinede Filistin ve Lübnan'ı destekleyebilecek ve desteklemesi gereken o kadar ülke varken Türkiye'nin bu konuda fazla öne çıkmasını doğru bulmuyorum. Evet haksızlığa uğramış bu iki ülkeye insani yardımlarımızı yapalım İsraili ve Amerika'yı gerektiğinde uyaralım ama Bu ülkelerin üyesi olduğu Arap Birliği birşey yapmaz iken bizim aşırı reaksiyonlar vermemizi yerinde bulmuyorum. Zamanında Türkiye kendi halkının canına kast eden Terör örgütüne Kuzey Irak'ta sınır ötesi harekat yapmaya girişirken Arap Birliği'nin ülkemize karşı yaptığı cürretkar açıklamaları çok iyi hatırlıyorum. Lübnan'ın,Suriye'nin,Iran'ın ve hatta Filistin'in PKK Ya nasıl destek verdiklerini ve hatta bazılarının nasıl bu örgüte ev sahipliği yaptığınıda çok iyi hatırlıyorum. İngilizler tarafından Para ve Kadın vaadleriyle kandırılan arapların Osmanlı İmparatorluğuna karşı nasıl ilk isyan edenlerden olduğunuda biliyoruz elbet.. Dolayısı ile PAdişahtan çok padişahcı olmaya gerek yoktur. Ya da birşey yapılacaksa tam yapılmalı yapılmayacaksa söylenmemelidir.
-
ŞAVAŞA HAYIR... (Dünya, şaşırtıcı biçimde ortadoğuda ki trajediye seyirci kalmakta ve insanlık dışı bu duru karşısında forum üyeleri olarak seyirci k)
Ben bu anlamlı dileğine bir iki husus eklemek istiyorum! Bende Dünya'da kendi çıkarları doğrultusunda Terör örgütleri oluşturan ve bu Terör örgütlerini doğrudan ve dolaylı bir biçimde destekleyen ülkeleri.. BU Terör örgütlerini ve her türlü eylemlerini... "Terör" olayına "başkasına yönelik Terör iyi", "bana yönelik terör kötü" şeklinde bakan tüm ülkeleri ve insanları.... Devlet Terörü uygulayıp Uluslararası Hukuku ve Örgütleri hiçe sayan ülkeleri... ŞİDDETLE VE ESEFLE KINIYORUM TERÖRÜN HİÇBİR HAKLI NEDENİ,IRKI,DİNİ,MİLLYETİ,CİNSİYETİ....vs YOKTUR!!!
-
SAVAŞA KARŞI OLMAK
Evet sevgili Forum katılımcıları bence mesele "savaşa" ve "şiddete" karşı olmaktır. Yoksa suçlu kim? Savaşı kim başlatmış?Hangi taraf haklı hangi taraf haksız? bunları konuşmak ve tartışmak mesele değildir ve şu anda akan kanı durdurmak için yapılması gereken hiç değildir! Elbette savaşın her iki tarafındada kabahat vardır ve hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değildir. Israil'in geçmişten günümüze Filistinlilere(sivillere) yönelik izlediği acımasız şiddet politikalarını hepimiz biliyoruz. Özellikle Dünya'nın diğer ülkelerindeki lobilerini ve ekonomik(kapital) gücünü kullanarak bu ülkeleride kendi safına çekmeyi hep başarmış ve bugüne kadar çok defa uluslararası hukuku ve uluslararası örgütlerin aldığı kararları çiğnemiştir. Zaman zaman eylemlerini "devlet terörü" düzeyine vardırmıştır. Çünkü Israilde de her ülkede olduğu gibi ılımlılar ve barış taraftarlarının yanı sıra radikal Israillilerde mevcuttur! Öte yandan başta Ortadoğu olmak üzere Dünya'nın pekçok yerinde Terör eylemlerini Islam'a ve onu savunmaya dayandıran radikal örgütler mevcut. Dünya'nın pekçok yerinde yaptıkları eylemlerle sivilleri hedef alan Terör örgütleri bunlar. Israilde yaşayan pekçok sivilin ölümüne yol açan eylemleride bu örgütler gerçekleştirmiş. Dünya üzerindeki Terör eylemlerinin pekçoğunu bu örgütler gerçekleştirmekte ama tabi hepsini değil. Başka amaçlara hizmet eden başka ülkelerce yaratılan ve desteklenen çok çeşitli Terör örgütleride var elbet. Islam adına özelliklede Filistinlilerin varlığı yolunda mücadele verdiklerini belirten HAMAS ve Hizbullah gibi örgütler bölgede görünen ve bilinen Iran ve Suriye gibi ülkelerde desteklenmekte! Tabi bu ikisi dışında bu örgütlere ve pekçok diğer örgütlere doğrudan ve dolaylı destek veren pekçok ülke mevcut! Iran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad açıkça "Israil'in varlığını tanımadığını ve Israil'i yok etmekten" söz ediyor. İşte böyle liderler yüzünden Dünya tarih boyunca büyük savaşlara sürüklenmiş. Bağımsız bir ülke olarak kimse Israil in kendi ülkesini ve vatandaşlarını koruma hakkı olmadığını söyleyemez elbet! Bunu yaparken tabiki Uluslararası Hukuka ve İnsan Haklarıİlkelerine uygun hareket etmeli. Ama Filistinliler veya Lübnan veya Iran veya Suriye sırf Müslüman diye körü körüne onları desteklemeyide doğru bulmuyorum. Bunların hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değil! Herkes ne ekerse onu biçiyor. İşte bu noktada haklıyı haksızı aramak yerine ivedilikle akmakta olan kanı durdurmak gerekiyor. Bence Türkiye olarak ilk önce kendi ülkemizin ve halkımızın çıkarlarını en ön planda tutmalıyız!
-
Dünyaperestlik nedir?
Bence fazla ahiretperestlikte en az fazla dünyaperestlik kadar zararlı. Ayrıca Berceste yaptığın değerlendirmelerin bir kısmına katılıyorum bir kısmına katılmıyorum....
-
Coca Cola'nın Yazılışı
Gerçekten ilginç bir saptama.. Islam dinini benimseyen tüm insanları "Terörist" olarak gören ve değerlendiren özellikle 11 Eylülden sonra Islama,kutsal değerlerine ve Müslümanlara saldırıda bulunan hiçbir ülkenin firmasının ürünlerini satın almam sözkonusu dahi olamaz zaten. Bütün bunların ötesinde şekildeki ürün zaten sağlığa zararlı...
-
MÜBAREK REGAİP KANDİLİ
Bende istisnasız Forumdaki herkesin Regaip Kandilini tebrik ediyorum. Nice Barış,kardeşlik ve birlik-beraberlik içinde kandiller geçirmemiz dileğiyle!