gugukcuk

İnsan olmanın kimliğini ve derinliğine ulaşmanın erdem olduğuna inanmayanların ülkelerinde buyazgı devam edecektir.

Galiba sonuca ulaştım ne yazık ki. Bu ses kaydı ne yazık ki gerçek. Belki de türünün tek örneği yada başka kişilerde de var ama henüz farkında değiller. İki ayaklıların daha tehlikeli olduğuna enaz godzilla kadar inanıyorum. Ruhani fikirlere oldum olası uzağım zaten bunu başından beri belirtmiştim.Sevgili ftoyd'a inandırıcı gelmemesi çok komik geldi bana.Video yu linklememin sebebi istenildiği gibi incelenebilmesi idi.Sıkışıklıklardan kaçışı Rab kelamlarında aramak bana pek ciddi gelmedi. Ayrıca taurusmutis'in içten yorumları ve tecrübelerini aktarması ayrı bir teşekkür konusudur. Parapisikoloji ise hiç hoşlanmadığım bir frekanstır. Sevgili godzilla,ne yazık şaka yapmıyordum.Keşke bu bir şaka olsa idi. Belki şimdi değil ama ilerleyen teknolojide belki bu frekansların hangi şeye ait olduğu bulunacaktır.Küçük bir örnektir ama belki de çok büyük birşeyi üretecektir. Tüm yorum yazan dostlarımıza en derin sevgi ve şükranlarımı sunarım.

Çok enteresan dostum.Bilgileriniz ve bilgilendirmeleriniz için. Evimde herhangi bir riytm aleti yok.sadece duvarda bir saz ve diğer odada bir gitar var.İşin garip yanı onları benden başka da kimse çalmaz.Böyle bir kayıdın oluşmasına bir türlü inanamıyorum. Ayaklarının ters olduğunu ve keçi ayağını andırdığını filan okudum.Gerçi bu konu umberto eco'nun kitabında da var.Elbette uçuk geldiği için referans kabul edilemez. Ancak çekim açısına bakıldığında sanki tepeden bir çekim açısı varmış gibi görünüyor. Replik diyorsunuz. Mikrofona yakın böyle bir gülüş var ise ve ifade ettiğiniz tarzda bir replik (uygulanış biçimi önemli değil) var ise bu gerçeği oluşturuyor. Zaten video görüntüsü değil,arka plandaki ses önemli idi. Dün gece ses tanımlama ve analız programlarından olan adobe Audition programı ile epey uğraştım.ama nafile Ciddi ciddi 5-14000 aralıgından bir sesi gösteriyordu. Biryerde mutlaka göremediğimiz bir eksiklik var diyorum ama ne yazık ki başarılı olmak çok zor. Ben ençok bu konuşma frekansı onlara ait bir frekans mı onu da bilemiyorum. Hiç örneği yok ki Alakanız için çok teşekkür ederim Dilerim bizi sonuca ulaştırabilecek daha değişik ve kabul yada red edilebir bakış açıları yazılsın.

Bu görüntüyü ben çektim diyelim. Göründüğü üzere ortada bu kadar gülmek için gerekli bir tablo yok.hani iki köpek birbiriyle oynasır da bana sempatik gelir gülerim yada o gülüşü abartırım. ortam seslerinin olmayışına kendimce şöyle bir yorum getirebiliyorum. 1-Çekim esnasında pil zayıfladı kamera durma noktasına geldi İnsan kulağı 5-2000 aralığındaki sesleri duyabildiğine göre orada ne oldu ise teknik bir karmaşa frekans aralığını karıştırdı. Ne varsa bunun böyle olmaması için deniyorum dostum. sevgilerimle

Ayrıntıyı kaçırmışsın arkadaşım. Gülme sesi kamera mikrofonuna çok yakın. Arka planda o gülme sesine karşı bir uyarı geliyor.Türkçe Metallere vurularak basit bir melodik ses geliyor. Gayet net bir şekilde yavaş gül,yavaş gül insanlar geldi O sesi köpekler algılamıyorlar.Eğer o ayağın sahibi ben olsa idim o minik haydutların orada olması mümkün değil.Üstümden inmezler. Belki arkadaki sesi tv sesi yada müzik sesi olarak algılamış olabilirsin. Asıl bomba zaten o. Ve o esnada evin içindeki doğal sesler yok. hanı hışırtı türünden Arka planda bir kadın sesi ve metal parçalara vurarak gülen kişiyi uyarıyor. Yavaş gül yavaş gül.İnsanlar geldi sanırım yeniden izlersen beni daha iyi anlayabileceksin.

Ses sistemi ciddi kalitede olan arkadaşlar buyursun izlesinler. Tamamı ile orjinaldir.İsteyen arkadaş üzerinde oynanıp oynanmadığını araştırabilir. Görüntüdeki kuçular,Büyüttüğüm kuçulardır.Bu görüntüler takriben 8-9 ay öncesi aittir.Ama ben yeni gördüm. Godzilla ve radya seyretmesin.Herşey değişebilir. KESİNLİKLE ORJİNALDİR.(keşke olmasa:() link; -http://rapidshare.com/files/167638611/file0357.rar-

Eğer bendeki kayıtta olan gerçek ise bu mistizm üzerine dünya devrimidir. Belki de türünün tek kayıdıdır. İsterseniz size kopyasını gönderebilirim. sevgilerimle

Hayır Kızamam.zira siz soyut konuşuyorsunuz ama benim elimde delil var. Aynı cevapları bende verebilirim. biri size şaka yapmış Kayıt feyk ses bindirilmiş. ses videodan alınmış işlenmiş ve yeniden yüklenmiş Ahh keşke öyle olsa

sevgili floyd,böyle bir topik açacağım ve bunun üzerinde araştırmalar yapacağım kesinlikle hiç aklıma gelmezdi.ancak kendi kayıtlarımda tesadüfen bulduğum toplam iki saniyelik bir kayıdın arka planındaki sesi yüksek kaliteli bir amplikatörde dinlediğim an, yllarca inandığım ve ışığında yürüdüğüm bilimsellik kaynaklı yaşam görüşümün titrediğini hissettim. Tamamı ile orjinal bir kayıt olması beni içinden çıkılmaz bir yere getirdi.Bulabileceğim yada kendimi ikna edebileceğim herhangi bir kusurun bulunmayışı çözümü daha da zorlaştırdı. sevgilerimle,

Birçok eserde de yer alan bu görünmez varlıkların dünya üzerindeki genel kabulu,hangi temellere dayandırılarak ispatlanmıştır.Birtakım hikayesel bilgilerin travmaya dönebilecek ölçüde yorumları insanları ürkütmeye kadar gitmiştir. Araştırmalarımın birçoğunun kesiştiği nokta ise bunun bir enerji şekli olduğu görüşüdür. Ve soruyorum. Bu görünmez varlıkların yada kullanılan tabiri ile üçharflilerin ses ve görüntülerinin zamanımızdaki teknik olanaklar ile kaydedilmesi mümkün müdür? Kulaktan dolmadan uzak daha ziyade bilimsel destekleri olan yorumlarınızı bekliyorum. Zira size sunacağım şeyin temeli bilimseldir.

Uyuşturucu-beyaz ölüm-altın vuruş tarzı konular yeterince sinamalarda gençliği içine alabilecek şekilde eleştriyel(!) olarak işlenmiş,Abartı sanatını en ileri yüzdeye çıkararak piyasa yapılmıştır.Merak eden varsa Tarık AKAN'ın Polis Komiseri rölü ile oynadığı filme baksın. Okul önlerinde sotaya yatan satıcılar,kanları fıkır fıkır olan gençlerimiz,ve oluk gibi para Ne kadar zor değilmi bunlarla mücadele etmek. Suçlu hemen hazırda olan ailedir. İlgisizlik,aile içi şiddet,kopuk aileler. Klasörün dışında bu yazar ama içinde hiçbirşey yoktur. Gençlik kanı kaynayana denir. Duygularının ve hareketliliğinin en üst seviyede olduğu zamanlarda bu çocuklar hiç; Yelkenli kullandılar mı? Tartışma guruplarını okullarında kurdular mı Keşfedilmemiş bir dağa tırmandılar mı? Hiç bir denizaltı ile denize girdiler mi? Geceleyin deniz kıyısında ateş yakıp gökyüzünde yıldızlarında arkasında olan nebulaların korkularını tattılarmı? Futboldan başka sporlarında olabileceğini,kitap okumanın bilgilenmekten ziyade onu yazanıın kankası bile olunabileceğini bildiler mi? Rüzgarın insanı korkutmaktan öte birçok kokuyu da taşıdığını ögrenebildiler mi? Bir agacın altında yatarken bir sincabın sabahın beşinde tepesinde avaz avaz bagırabildiğine tanık oldular mı? Kıyıda teke avlarken 10 metre otesinden geçen yunusların su püskürtme sesini dinlerken gecenin mavısınde demlenmiş güzel bir çayı içtiler mi? İşte bunların binlercesini sıralayabilirim. Eksikliğimiz,onların keşfetmedikleri özelliklerini bizlerin de bilememesidir. Freud teknikleri ile okullara rehberlik dersi koyarsanız bu piyasaya yeni tüketiciler sunmanız hiçte zor olmayacaktır.

Edebiyat dünyamızda eskilerden olan ve hiciv üstadı olduğu bilinen meşhur kani,çok güzel bir gayrimüslüm diye tabir edilen yabancıya aşık olmuş.Hikaye bu ya hatırladığım kadarı ile frenk güzeli bu hatun kani'ye müslümanlıktan hristiyanlığa geç seninle evlenirim demiş. O meşhur beyt burada DÖKTÜRÜLMÜŞ. KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANİ Kıssadan hisse mi desek.?

Eş kavramı,yavaş yavaş kadına doğru gidiyor. ( Yayamazlık yapma kayımca:) ) Sorun bu tip yaşam biçimi ülkemizde vardır ve nerede ise gelenekselleşebilecek boyuttadır.(sevgili Bekir'e bir atıfta bulunmak istiyorum.Neticede kendisi bir hukukcudur.Ananevi hukukunda gözönünde tutulması gerekmiyor mu? )Meselenin tek çözümü çok eşli evliliğin hukukumuza taşınmasıdır. Birçok sorun ve onların ürettiği türevler ortadan kalkacaktır. Farkında iseniz konunun temelindeki gerçek, tek sahiplik duygusudur.Bencilliktir. Beğenmiyorsan boşanırsın ondan sonra ne yaparsan yap cevabı eksik fikirdir.Üretimsizliktir çıkmaz sokaktır.Öyle şeyler vardır ki boşanmak,evli kalmaktan bile beter olabilir. Kaldı ki bu tip yorumlarda sürekli kadının gizli bir tahakkümü de vardır.Sürekli mazlum rolü nedense hep ona verilmiştir. Kadınlar dünyasında ya hepsi sizin olacak yada mazlum olacaksınız. Sanki ikisinin ortası hiç yokmuş gibi. Böyle bir kanun herşeyin ortasınında olabileceğini gösterebilir. Böyle bir kanunun olması ile şimdiki durumun devamı durumunda bir oy verme durumu olsa hangisine verirdik? Hukuki nikahlılar, ayn, zamanda hukuki nıkahlı birisininde imam nikahlı eşi de olabilirler gibi empatik düşünmeleri arzusu ile (Lütfen içine AŞK sıkmadan tabii ki)

İmam nikahlı eşlerin sorunları üzerine böyle bir hakkın verilmesinde ne yanlış olabilir diye bir örnek vermiştim, Altı eşin biyolojik sarmallığından değil:) İlahi Derine dogru gidersek içinden çıkamayacağız galiba. En iyisi değişmeden kalsın. İsteyen imam nikahı ile yaşasın isteyen bu işi imamsız yapsın. Zorla eşini sevdirecek değiliz ya canım, sevgilerimle,

Cok güzel bir ekleme demirefe. Teşekkür ediyorum. Meseleye biraz mizahi olarak bakmıştım.Yılların verdiği gözlemlerinde etkisi hayli var tabii ki. Diyelim ki böyle bir kanun üretildi. Sakıncaları ne olabilir? Bence yok. Altı defa evlenip boşanmış bir kişi ile altı eşle boşanmadan yaşayan bir kişi arasında (kendi aralarındaki sorunları pas ediyorum)ne fark olabilir ki? Tümü aynı medeni haklara sahip oluyor. İsteyen bir tek eş seçer,isteyen birden çok eş seçer. saygılarımla,

Ülkemiz,İstatistiklerin en zor yorumlanabileceği nadir ülkelerden biridir. Kültürel seviyemizinde kolay bir şekilde hesaplanamıyacağı ülkelerden de biridir. Hal böyle olunca elbette birçok tahminlerde bulunulması kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir. AKP iktidarını göz önüne aldığınızda islami bir akımın had safhaya ulaştığına filan inanılacaktır. Okul sayısına bakıldığında yüzde seksenbeşinin okur yazar olduğuna inanılacaktır. Gazete ve dergi tirajlarından en kültürsüz ülkelerin başında olduğumuza inanılacaktır. vs.vs.vs Oysa gerçek, bunların hiçbirisi değildir. AKP'nin bu yükselişinde yatan tek gerçek,sadece diğerlerinden farklı gibi görünmesi idi. Söylemlerinin içinde aşırı solun bile telafuz edemeyeceği sosyal şiarlar vardı. Bir dönemi kapatırken birden cumhurbaşkanı seçimlerindeki bulanıklık ortaya çıktı. En agır eleştri g.kurmaydan geldi hemde seçimlere az kala. Arkasından parti evlilikleri Halk, yine cevabını vermişti. Önümüzde yerel seçimler var. İktidar istediği gibi oynadı. Halk bu iktidarın her yerini gördü. Merak etmeyin, yine cevap verecek. Okunması çok zor bir ülkeyiz ne yazık ki. Yeterki içindeki ateşi gözlerine alan,kalbini ellerinde tutan politikacıları görmeye başladığımızda bu senaryolar çoktan değişecek sevgili dipnot,

Boşuna yoruluyorsunuz. Medeni kanunlarla,borçlar hukuku ile, Sorun tektir.çözüm tektir. İşteyen çok eşli, yaşayabilmelidir. Konuya münhasır problemler ve kafa patlatmalar biter. Kanunen nikahsız eş kavramı çöpe gider. Bunun üstünden ucuz politikalarda çöpe gider. Evde dırdır da sona erer. Rekabet konusu oluşacağından hizmet kaliteleşir. Kanuni haklarda kaliteleşir. Yaşlılıkta görüntüler ahenkleşir. Muhabbetler güzelleşir. Bu değişikliğin bizden birşey götüreceğine de inanmıyorum.Kaldı ki demokrasi adına çok şey getirecektir. Not:Bu yazıyı eşim uyurken yazdım. Yaşı 35 altında bekar olanların cevaplarını ciddiye almıyorum. Bu eş konusunda herkes erkek sultasından bahsettiğimi sanacak lakin bayanlar içinde aynı hakların geçerli olduğunu savunuyorum:) Ben kesinlikle tek eşli yaşamanın savunucusuyum.Bu KESİNLİKLE bilinmelidir.

**** Hay bu derinn düşüncenle çok yaşa emiii

Bu işin en kolay çözümü medeni kanununda değişiklik yaparak imamın devre dışı bırakılmasıdır.isteyen birden çok eşli yaşam sürebilir maddesinin eklenmesidir. Gerisi hikaye. İsteyen zaten çok eşli yaşıyor adına da imam nikahı diyor.

Nasıl olmalı idi? Şaşırmamamız için. Yılların CHP si ve Kendine bile muhalif başkanı bile vitrinine çarşafı hemde kara çarşafı konu edebilecek kadar korkabiliyor ise, Dünyanın etkilendiği krizi bizi etkilemez diyebilen bir başbakanımız var ise, Onca kapanan fabrikaların,çıkarılan işçilerin içine düşülen iktisadi belirsizliğin farkında bile olmadan mali denetimleri arttırabilen bir maliye bakanımız var ise, Milli sermayenin ne olduğunu bile bilemeyen,15 günde işadamı yapılan sanayicilerimiz var ise, Devlet milletindir eksenini, millet devletindir e çevirebilmiş yönetimlere bile alışabilmiş bir halkımız var ise Ne olacaktı ki? Artık şaşırmama tüneline girdik.Hiçbirşey bizi şaşırtamaz. İlhan selçuk bu yazıyı çok geç yazmış. yayamaz karınca, içten sevgilerimle,

Çok güzel anlatmışsın sevgili mavi olmayan gökyüzü.Demokrasi dengeleri koruyan bir sistemdir ve onu denetleyecek en yüce kurum devletin ta kendisidir.Sorunların çözümlere ulaştırılacağı bir mevkiidir. Herşeyden önce kendi içinde demokrasiyi oturtanların çoğunlukta olduğu ülkelerde başarılıdır. Bizde eksik olan parça işte budur. İçimizdeki demokrasiyi hiç büyütemedik. Babamıza karşı geldik ama çocuğumuza da hiç söz hakkı vermedik. İçimizdeki demokrasi hep küçük kaldı. sevgilerimle,

Ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar yorum yapılırsa yapılsın,yorumların tumunun çıkacağı tek adres var. Çıkmaz sokak. Yeniden ve yeniden aynı şeyler tartışılacak. Irkçılık ve milliyetten arındırılmış ulusalcılık yada ırkcılıktan milliyetcilikten arındırılmış sömürgecilik,(tabii bu arada Çin ve japon sömürgecilikleri yeni filizlenen Rusya sömürgecilikleri de hasır altı durumundalar:) ) vs.vs.vs Sorun tektir.Çözüm tektir. Bir türlü ne olduğunu anlayamadığımız,sıkışınca can simidi yaptığımız,arasıra üstüne şal çekmekten kaçınmadığımız,istediğimiz gibi yorumladığımız şeydir. ONUN ADI DEMOKRASİ'dir. Demokrasi, dengelerin dengesidir. Çözüm onun içinde yok ise hiçbir yerde yoktur. O çizgileri çizer. Zamanımız, ulusalcılıkla atılacak havaların değil,tıkır tıkır çalışan demokrasilerle atılacak havaların olduğu zamandır. Dünyada en etnik kimliklerin en karmaşık yaşadığı ABD de bile demokrasi ile vatandaş kimliği yaratılmıştır. Biz bunu bile başaramayacak mıyız? Elbette başaracağız.

Çok sığ bir cevap dostum.Burada edebiyat değil, yürekler parçalanıyor. Bilmeceye benzer bir hali yok.Yazdıklarınız ile içiniz aynı ise bilmece olarak görmeniz zaten mümkün değil. Konuyu eklektik formatlara dönüştürüp,polemikleştirmekle sadece foruma katılan arkadaşlarımızı üzeriz. saygılarımla,

Dolaşıp duruyoruz aynı kapıya çıkıyoruz.Dolaşıp durmayı bıraksak ta o kapının önünde dursak o kapıyı açsak fena olmaz mı? Bı yazıyı olduğu gibi kabul edenlerin fikir savaşı neden oluyor o zaman? Demek ki birbirimizi hala anlayamıyoruz. Gönlümüz bir,duygularımız bir ama bir türlü onu istediğimiz gibi yazamıyoruz.

Anlatmak istediklerimin bu olmadığını sende biliyorsun sevgili politika.Soykırım meselesi aslında bizimle hiç ilgisi olmayan bir mesele.Ermenian.org.tr adresini ziyaret edip oradaki iddialara bakarsan haklı olduğumu anlayacaksın. Asıl sıkıntı,nedense yazılanları bir bütün olarak değilde,kelimeler ölçüsünde irdelememizde yatıyor. Ben pkk konusuna hiç değinmedim.Onların istekleri yada direttiklerinde de hiç bahsetmedim.Böyle bir cevabı hakkettiğime de inamıyorum.Sadece demokrasinin gücunden ve ortak paydanın güzelliğinden bahsettim.Sanırım yanlış anladınız.Yeniden ve yeniden yazdıklarımı okudum ama cevabınızın nedenini anlayamadım. İleri görüşlü olamadık derken bir sitayiş var ama siz zaten ileri görüşlüsünüz bunu biliyorum. sevgilerimle,