Damien

"ama türkiye'deki dini siyasete sokmaya meraklı siyasetçiler vs her türlü kitle bunun da suyunu çıkartır bence." peki bununla ilgili yorumun nedir?

ab'ye giriceksek adam gibi girelim. her denilene peki diyerek devlet yönetilmez. rest çekmesini de bilen cesur siyasetçilerimiz olduktan sonra işbirliği de yapılır. türkiye, kendi fabrikalarında üretim yapması için çok yüklü ithalat yapması lazım. avrupa pazarı ithalatın önemli bi pazarı. dolayısıyla ab'ye girmemiz, ticari anlamda kolaylık sağlar. ama bu şekilde değil.

ab'ye giriceksek adam gibi girelim. her denilene peki diyerek devlet yönetilmez. rest çekmesini de bilen cesur siyasetçilerimiz olduktan sonra işbirliği de yapılır.

benim kişisel görüşüm de din konusunun teoplumda serbest bırakılması. isteyen istediğini yapsın. her yerde. laik devlet anca böyle mümkün. ama türkiye'deki dini siyasete sokmaya meraklı siyasetçiler vs her türlü kitle bunun da suyunu çıkartır bence.

M.K. Atatürk Hz. Muhammed (SAV) 3. kişi farketmez. john petrucci, james hetfield, mike portnoy.. herhangi bişey olabilir valla.

maryam, istediğin zaman gel, kapımız açık herkese. gelir bi çayımızı içersin.

sevgili kralx, itişmekten keyif alan varsa, sorun da orda olmuyo mu? ateist ile teist tartışırsa, itişirse sonuç da belli olur zaten. itişiceksek ben ne anladım? kime inaniyim? dediğin gibi zaten fikirler her zaman farklıdır ama; hakaret olduğu için bunlar oluyo. ben de diyorum ki; fikir farklı da olsa itişmeden niye tartışılmıyo. 3 i'ye fazladan i'ye ne gerek var.

bu adamların müziğini de sevmedim birtürlü. geçmişte söylentiye göre konsere girişte "******* ** ******** giremez" yazılı pankart asarlarmış. sevmiyorum..

burası bir paylaşım platformu, tartışma deil. paylaşım, fikirlerden, zevklerimize kadar her alana hakim olmalıdır. iletişim, 3 i kuralını gerektirir. yani istişare, ikna ve ittifak. fikrimizi istişare yoluyla açarız, tezlerimizi sıralarız. istişare için, karşıdakini adam yerine koyup tartışmak gerekiyor, efendice. bu forumdaki arkadaşlara dikkat ediyorum, kendileriyle hemfikir olmayan herkes, birbiriyle takışma halinde. her başlık altında bu böyle. karşılıklı fikir özgürlüğünün olmadığı, insanların fikirlerini dayatmaya çalıştığı ortamlarda hep bu durumlar yaşanır. ateist inanmıyosa inanmaz. ben ise inanırım bundan ateiste ne? ben inancımın sebebini söylediğimde ise ateistin beni inancımdan dolayı küçük görmeye hakkı yoktur. çünkü ateistin inancına ben her ne kadar katılmıyo olsam da hiçbi şekilde müdahale etmek bana düşmez. kimseye düşmez.

keşke insanlar keşke demeden yaşayabilse

vay be iranlı bi kızı mı getirsek türkiye'ye. onlar için cennet olsa gerek buraları.

böyle bi soruyu sorma şansın olmadığına göre, iş işten çok geçtiği için de bunu sorgulayıp kafanı yorma derim. olan olmuş. keyfine bak.

iktidarın en büyük şansı, kendisine alternatif olabilicek hiçbi partinin şu an gözükmemesidir. iktidar, şu anki türkiye siyasetine bakarsak, iktidarını bikaç yıl daha sürdüreceğe benziyor. AKP biçok alanda iyi şeyler yaptı. çarpık sistemlere düzen getirmeye çalıştı. eğitim sistemine, sağlığa birçok iktidarın gösteremediği ilginin fazlasını gösterdi (yeterli olmasa da). ekonomik alanda çarklar hızlanıyo derken, bir Türkiye klasiği daha gerçekleşti 1- din siyasete bulaştırıldı 2- talan ekonomisi iktidarımız bunlardan da vazgdeçemedi. ekonomik alanda kavşak, köprü, yol dışında herhangi bi yatırımda bulunmadığı gibi, türban laiklik gibi konularla dini siyasete sokarak toplumun her kesimi olduğu gibi burdaki arkadaşları da birbirine düşürdü. iktidar, koltuğun altına dinamit koyuyo, bindiği dalı kesiyo, bi çuval inciri batırıyo, daha ne derseniz diyin. şükretsin ki, alternatifi yok. olsa, gerisini siz düşünün.

beni doğurup büyütmesinin dışında, anormal zekası ve dayanıklılığı, olumluluğu sayesinde, her zaman örnek aldığım, yokluğunu hemencecik hissettiğim, kaybetmeyi bi an olsun bile istemediğim tek insan. cennet anaların ayakları altındadır!

peki hangi ses bizim gerçek sesimiz oluyo? içimizden duyduğumuz ses mi yoksa dışardan duyduğumuz kendi sesimiz mi?

ben olayları açıkçası özgür iradenin kısıtlanmaya çalışılması olarak görüyorum. özgür irade, adı üstünde. insanlar (ben de dahil) kendi tarafını tuttuklarını şeyi ateşle savunabilirler. karşılıklı bi dayatma yok ortada. sonuçta herkes sanal alemin oyuncuları. bilgisayarı kapattınız mı fikirleriniz tartışıldığı yer, monitörünüzde kalıyo sadece. (umarım kimse üzerine alınmaz)

esmerden güzel çıkmaz da ne çıkar

campaign'de ilerlediğin süre boyunca diğer ülkelerin de açılması lazım. hepsi bir anda açılmıyo ama. yavaş yavaş. campaign'lerde ilerlemek gerekiyo zannedersem.

yüzüklerin efendisi serisinin kralın dönüşü filminde, orc'lar şehri basıp insanları katlederken, karmaşada çığlıkların, gandalf'ın bağırışları arasında rohan süvarilerinin borazanının sesinin duyulduğu sahne... iki kule filminde de, ent'lerin ormanın katliamını görüp savaş çığlığı atması ve isengard'a yürümesi..

insanlar fakirliğe, yoksulluğa yatırıcakları paraları yorucakları akılları savaşa harcarsa, insanlığa harcıyacak bi şey kalmaz. işte o gün de insan kıyameti ayağına getirir.

en çok dinlenen pop, en çok dinlendiği için de sevmiyorum o yüzden heavy metal dinliyorum

teşekkürler

arkadaşlar boşuna konuşuyosunuz. vallahi de billahi de... örtünmek örtünmemek edepsizlik vs.. hepsi bireyin Allah'la arasında olan bir şey. ortada iki yargı varsa 4 tane sonuç ortaya çıkar. buna göre örtünenler de edeplidir veya edepsiz, örtünmeyenler de edeplidir veya edepsiz. o örtünmüştür, bu soyunmuştur, edepsizdir kimseyi ilgilendirmez. sence öyle mi? olabilir tabi niye olmasın. o da senin kendi inancın. ne yaparsan yap, neye inanırsan inan sonucunu sadece kendin görüceksin. sen içinden geleni yap. kimin ne yaptığı veya ne olduğunu boşver.

ülkücülüğün ne olduğunu herkes kadar biliyorum. önyargılı değilim. ama bahsettiğim olaylar azımsanmayacak kadar çok yerde gerçekleşen şeyler. ülkücülüğün idealini de bilirim. kendi ideallerim var ama ülkücülükle pek uyuşmuyo. ama ben de herkes (hatta ülkücüler) gibi bu ülkenin çağdaşlığını, özgürlüğünü düşünüyorum. herkes bu ülkenin çıkarını düşünüyor ama farklı yollarla. ülkücülüğe karşı falan değilim, sadece bireysel özgürlüklere (siyasi anlamdan toplumsal alana kadar) neden bu kadar müdahale ediliyo onu merak ediyorum. sakın "edilmiyo" ya da "ülkücülerden eden yoktur" demeyin lütfen.

demokrasinin tek kusurlarından birisi de, art niyetli kullanılmaya çok açık olması, mağdurlarının çok fazla olması.