gloria tarafından postalanan herşey
-
Post Felis Domesticus Mortem
bize resmini göndersen de sevsek azıcıkkk.. İsim bulduk mu?
-
Abdullah Cömert'in Ailesi Erdoğan'a Dava Açıyor.
Gezi Parkı Direnişi sırasında öldürülen Abdullah Cömert'in adli tıp raporu açıklandı. Rapora göre: 'Kafatası kırıkları, beyin kanaması, beyin doku harabiyeti...' Jandarma Komutanlığı'nın, "Alnının ortasında 4x5 santimetrelik, alın sağ kaş üstünde 2,5x1,5 ve 1x5, 1 santimetrelik iki ekimoz, sağ kaş dış yanda 4x1,5 santimetrelik sürtünme tarzı sıyrıklı ekimoz, bunun kökünde 1x1 santimlik, alt kısmında yanık ile uyumlu görünümü bulunan ateşli silahla oluşması muhtemel sıyrık, kafatasının sağ tarafında dışa bakan yarım ay şeklinde kemiğe kadar ulaşan 4 santimetrelik yırtık, yarım ayın ortasına düşen bölümde 1,5 santimetrelik yüzeysel sıyrık görüldü. Vücudun başka bir yerinde herhangi bir benzeri yara görülmedi" şeklindeki raporundan da alıntı yapan Adli Tıp Kurumu ayrıca, komutanlığın dosyadaki gaz fişeğini incelemesi sonucuna da yer verdi. "Toplam ağırlığının 150 gram, uzunluğunun 115.5 milimetre, çapının 30 milimetre, ilk hızının 75 metre/saniye, yanma süresinin 20 saniye, azami menzilinin 90/150 metre, gecikme zamanının 2 saniye, yayılma zamanının 20 saniye şeklinde olduğu dikkate alındığında kişinin ölümü gaz fişeğinin kafaya isabet etmesi sonucu oluşan kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiştir" şeklindeki raporu ve tanık beyanlarını da dikkate alan Adli Tıp Kurumu sonuç bölümünde, "Kişinin kafasına gelen gaz fişeği çarpması sonucu yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunmuştur" saptamasında bulundu. Gezi Parkı eylemlerini değerlendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Müdahale emrini ben verdim" açıklamasını da hatırlatan Zafer Cömert, "Savcıları göreve davet ediyorum. Sorumlular hakkında bir an önce gerekeni yapsınlar. 'Polislere müdahale emrini ben verdim' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında da dava açacağız" dedi.
-
BAB'AZİZ = THE PRINCE WHO CONTEMPLATED HIS SOUL
Filmin full versiyonunu videolar arasına ekledim, mutlaka izleyin derim..
-
BAB'AZİZ = THE PRINCE WHO CONTEMPLATED HIS SOUL huzuru bulduğum film
-
GLORİA ve DEEP için
Ayrıca bu ev çok soğuk, bence benim evime kış gelmiş ve ben donuyorum ama yakmam, yakmam o doğalgazı çok kızgınım çok fatura geliyor, ben kendi enerjimi harcayarak ısı üreteceğim. Adı da temizlik enerjisi... Ayrıca yüzde yüz dönüşebiliyor
-
Ece Zereycan Beşar Esad Röportajı
Ben zaten eninde sonunda onun bir kusurunun çıkacağını biliyordum o yüzden onu hiç sevemedim
-
Jainizm, çok ilginç bir din...
Ya lütfen bir fıkra da ben analtayım ama konumuzla alakası yok fakat ben bu fıkrayı kıssadan hisse şeklinde her yerde anlatırım, burada anlatacağım işte banane Şimdiiiii efenim adamın biri kendisini tavuk yemi sanıyormuş ve tavuklar kendisini yiyecek diye çok korkuyormuş, tavuk gördüğü her yerde eli ayağına dolaşıyor, oradan nasıl kaçacağını şaşırıyormuş. Derken bir gün bunu hastaneye kapatmışlar, gel zaman git zaman adamın tedavisi bitmiş ve doktorlar kendini tavuk yemi sanan adamı taburcu etmeye karar vermişler ama taburcu etmeden önce "şuna son bir kez daha soralım bakalım hala kendisini tavuk yemi mi sanıyor?" demişler Adam da demiş ki "hayır efenim, ne tavuk yemi, ben tavuk yemi değilim" diye cevap vermiş. Doktorlar iyi o zaman seni taburcu ediyoruz demişler, adam hazırlanmış, tam kapıdan çıkarken şöyle bir durmuş, doktorlara doğru dönmüş ve, "birşey soracağım" demiş. "Tamam... ben tavuk yemi değilim, pekiiii tavukların bundan haberi var mı?"
-
GLORİA ve DEEP için
Gidip temizlik yapmam lazım ve bu ev benim gözümde büyüyor, ne yapacağım ben bu evin misafir gelince küçülme, temizlik yaparken büyüme hastalığını
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Emile Zola benim hafızamda fotoğraf kareleri yaratan adam... O adam benim gerçekliğime karışıyor.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Bilmem ben istemem ama Sevdiklerimin de ölü fotoğrafı olsun istemem. Ben resimlere de pek bakmam zaten, benimle yaşamaya devam ediyorlar sonuçta, hafızamda kaldıkları ile devam etsinler...
-
Yazarlar ve Kedileri
Var aslında bu akşam ki çabam olsun bakalım bu da
-
Filmekimi bu hafta sonu başlıyor!
Bilet bulamıyoruz bir türlü, bütün biletler tükenmiş, bugün her ihtimale karşı saat 16:00 daki Sen Aydınlatırsın Geceyi filminin girişinde bekleyeceğiz, gelmeyen falan olursa diye...
-
GERCEKTE TANRI YOKTUR
Yani şu söz gibi: Herkesin tanrısı kendisine benzer.
-
TUTUNAMAYANLAR -OĞUZ ATAY
Kitabı okuyan arkadaşlar için başka bir kitap önerisi... AZ - HAKAN GÜNDAY
-
AZ - Hakan Günday
Bu arada kitapla ilgisi olduğundan Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar isimli kitabını da linkleyelim. Çünkü gördüğüm kadarıyla bu kitabı okuyanlar henüz okumadıysa ardından mutlaka Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar isimli kitabını da okumak istiyorlar. TUTUNAMAYANLAR - OĞUZ ATAY
-
AZ - Hakan Günday
Şimdi artık kitap tanıtımlarını da videolarla yapıyorlar, bir çeşit film fragmanı gibi bu videolar... Bence güzel de bir yöntem, Az'ın da bir fragmanı var. Ben kitabı okuduktan sonra izledim, bence başarılı. İzlemek isteyenler için link burada.
-
Az - Hakan Günday - Kitap Tanıtım Videosu
-
AZ - Hakan Günday
Bu kitabı okurken çok enteresan biçimde kendimden birşeyler buldum ama bulduğum şey kitabın konusuyla ya da karakterlerle ilgili değildi, yazarın tarzı ile ilgiliydi. Sanki kendim yazmışım gibi, yani ben o kadar iyi yazamam ama yazsam bu tarzda yazarım diye düşündüm. Hakan Günday'ın kelimelere olan hakimiyeti inanılmaz güçlü, resmen onlarla oynuyor ben o kadar iyi oynayamayabilirim Çok iyi yeraltı edebiyatı yapıyor ki Türkiye'de yeraltı edebiyat yapan yazar neredeyse yok denecek kadar az... "Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman…" diye tanımlamışlar kitabı ki buna sonuna kadar katılıyorum ama "yazının şiddeti" tanımlaması çok doğru bir tanımlama, üstelik kitap ilerledikçe şiddet daha da artıyor. Diğer kitaplarını henüz okumadım ama en azından Hakan Günday okumaya başladım, bu demek oluyor ki hepsini okuyacağım. Sadece AZ isimli kitabı bile kendime referans olarak alırsam ben kesinlikle bu adamın kafasını yaşamak istiyorum diyebilirim . Onun kafasını yaşamak ise şu an için ancak onun yazdıklarını okumakla mümkün olacak... İyi kafa ama... iyi düşünüyor... AZ - HAKAN GÜNDAY (2011, Doğan Kitap) Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
-
Benim güncel sayfalarda biraz gülesim var :)
Böyle başladım söyle devam etmek istiyorum... Bu trajikomik haberi de şurada paylaşarak yani... Okuyamıyorsanız üzerine basarak resmi büyütüp görüntüleyebilirsiniz.
-
Biz de Sizi Kınıyoruz Dekan Bey!
Okulun Bircan Birol ile ilgili aileye gönderdiği uyarı yazısı: Bu da Bircan Birol'un ailesinin Dekan'a gönderdiği kınama yazısı:
-
Biz de Sizi Kınıyoruz Dekan Bey!
Bu haberi bugün Hürriyet gazetesinde görünce yazma kararı verdim, aslında bir çoğunuz biliyorsunuzdur haberi çünkü sosyal medyada bu haber neredeyse bir haftadır dolanıp duruyor ama haber taaaa 28 Şubat 2013 haberi... Neyse Habere göre olan şu: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okuyan 18 yaşındaki Bircan Birol'a okulda afiş ve pankart astığı gerekçesiyle disiplin cezası verilmiş. Ceza durumu aileye de bildirilmiş. Ayrıca bunun dışında eve sürekli çocukları ile ilgili uyarı da gönderilmeye başlanınca, Bircan Birol'un ailesi dekana protesto amaçlı bir tebligat gönderme kararı almışlar. Okuldan gelen uyarı tebliğine istinaden aile de bir araya gelerek kendi aralarında hazırladığı Aile Disiplin Yönetmeliği’nin 1/C maddesini işleterek İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydemir Oktay’a “kınama cezası” vermiş. Öğretmen anne İlknur Birol gazetecilik öğrencisi kızının ve birçok arkadaşının sürekli cezalara maruz bırakılarak üzerlerinde baskı oluşturulduğunu ve reşit gençlerin ailelerinin de eve gelen uyarı evraklarıyla sürekli baskıya maruz bırakıldığını belirterek şunları söylemiş: “İletişim fakültesinde okuyan kızım ve arkadaşları bir yıl boyunca gazetede çıkan önemli başlıklardan ve küpürlerden oluşan küçük bir sergi hazırlamış. Sonuçta gazetecilik öğrencisi hepsi ve bu normal bir şey. Sanırım bu küçük serginin duyurusunu yapmışlar okulda. Bu yüzden kınama cezası aldı. O kadar saçma şeyler yüzünden eve kağıtlar geliyordu ki. Başta komikti. Ancak en sonunda artık çok sinirlendik. Oturduk eşimle ve bunu yazdık.” “Okul işini gücünü bırakmış çocuklar ağzını açtı, fotoğraf çekti, masada toplandı, bu gibi işlerle uğraşıyor. Bu çabayı üniversitenin gelişmesi için sarfetselerdi inanın dünyada ilk 500’e girerlerdi. Zaten bu tür şeylerle uğraştıkları için sıralamada değiller.” “18 yaşını geçmiş reşit bir insanı bize sürekli baskı altında tutmamız gerektiğini ima eden bir uygulama oldu bu. Biz de bu durumu bu şekilde protesto ettik. Aile disiplin kurulumuzu topladık ve dekanı kınadık. Kızım sosyal bir çocuk. Haksızlıklar karşısında itiraz etmeyi bilen bir çocuk. Hayır demeyi bilen bir çocuk. Üniversite öğrencisine bu kadar yüklenilmez. Üniversiteler özgürlüğün, bilimin yeridir. Sosyal sorumluluğun geliştiği, dünyaya bakışın oluştuğu yerlerdir. Üniversiteler, yüksek liseler haline getirilirse geleceğe büyük kötülük etmiş oluruz. Biz gençlere susmayı değil konuşmayı, tartışmayı öğretiyoruz. Çocuklarımızı yalnız bırakmamak, haklıyken haksız duruma düşürülmelerine izin vermemek adına biz de aile olarak üniversitelerin bu tutumunu kınama kararı aldık. Aile olarak bizlerin de kuralları var. Bizim kurallarımız çocuklarımızla dayanışmak, onları haklı mücadelelerinde yalnız bırakmamak.”
-
Hasan Ferit Gedik için..
Maltepe Gülsuyu'nda Hasan Ferit Gedik'in ölümüyle sonuçlanan silah saldırının faillerinden ilki, teşhis edildi. Gedik'in vurulduğu an yanında bulunan Serdar Aydemir adlı tanık, emniyette teşhis işlemine alındı. Aydemir, konuyla ilgili şunları söyledi: “Yüz metre ilerimizde basın açıklaması yapılırken biz de Ferit’le köşede sohbet etmekteydik. Bulunduğumuz yerden yukarı doğru uzayan bir merdiven bulunmaktaydı. Ferit benim solumda dururken, sağımda ise ismini bilmediğim bir arkadaş bulunmaktaydı. Birkaç dakika sonra merdivenden aşağı bir kadın ile çocuğun arkasında, havanın karanlık olması nedeniyle o esnada camdan gelen ışık nedeniyle sokakta, sadece birisinin yüzünü görebildiğim üç şahıs ellerinde silah ile bize doğru gelmekteydi. Bu şahısların önünde bulunan kadın çocuğa ‘Gir içeri’ dedi ve çocuğu ile birlikte içeri girdi. Sonrasında benim yüzünü gördüğüm, üzerinde beyaz tişörtlü, kirli sakallı, 1.75-1.80 boylarında hafif yapılı şahıs ile bu şahsın yanında bulunan şahıslar ellerindeki silahları bize doğrulttu. Şahıs ile aramızda 6-7 metre mesafe bulunmaktaydı. Bu esnada kimin bağırdığını tam olarak bilmiyorum ama şahıs ‘Kaçın kaçın’ diye bağırmaya başladı. Bağrışmalar üzerine ben ve Ferit kaçmaya başladık. Bir el silah sesi duydum. Ferit’in bir anda vurularak yere düştüğünü gördüm. Ferit’ten kan aktığını gördüm. Kendimi yere attım. Hatta bu nedenle dizlerim yaralandı. Bu esnada 20-30 el ateş edildi. Atılan silahlar sonrasında kalabalık grup bize doğru koşmaya başladı. Kalabalık grubun etrafımızı sarması sonrası kendimi kurtarmak amacıyla yavaş yavaş oradan ayrıldım. O an Ferit’in durumundan çok kendimi o kalabalık içinden kurtarmak istedim. Ferit’in yanından istemeden de olsa ayrılırken o yerde hareketsiz bir şekilde yatmaktaydı. Ferit’in vefat ettiğini daha sonra sosyal medyadan öğrendim.” Bu ifade sonrası Aydemir, teşhis işlemine alındı. Aydemir, altıncı sıradaki 38 yaşındaki M.K.’yi göstererek, “Bu şahıs ifademde belirttiğim üzere, beyaz tişörtlü, kirli sakallı, 1,75-1.80 boylarında, hafif yapılı, aramızda 6-7 metre mesafe bulunan, ellerinde silah bulunan şahıslardan birisidir. Şahsı kesin tanıdım ve teşhis ettim” dedi. Avukat Eylem Deniz Karatana, soruşturmak TMK 10. maddeyle yetkili savcı İrfan Fidan tarafından yürütüldüğünü ifade etti.
-
Hasan Ferit Gedik için..
Hasan Ferit'in babasına şiiri 1993 yılında Hasan Ferit Gedik'in doğumu sonrası cezaevinde yazdığı şiir ve Hasan Ferit'in yıllar sonra bu şiire verdiği yanıt: Yüreğini severim çocuk Doğdun işte Hasan Ferit, Sende bil,inan buna Mücadelen başladı seninde.. Sen bir emekçi çocuğusun Hasan Ferit Haklı davanda diren sende… Kararlı ve keskin ol, Onurlu mücadelende Sonuna kadar diren! Bir gün doğacaktır mutlaka Zafer ışıkları senin haklı davanda Hasan Ferit Emekçi Halklar bekliyor seni… Savaş zamanı yakındır Doğacak mutlaka bir gün Devrim meşaleleri senin güçlü ellerindedir Sende bil,inan buna Hasan Ferit… İbrahim Gedik Gebze Özel Tipi Ceza Evi 06-05-1993 5.Koğuş Hasan Ferit'in babasına cevabı: Doğdum işte babacığım Sarp, yamaçları yollarında kara kışın, Doğdum işte onurumuzun kondusunda. Büyüdüm işte babacığım, Sen yüzümü göremesende, Ben sesini duyamasamda, Kavganın yollarında sırt sırta yürüyemesekte, Büyüdüm işte babacığım… Diyordun ya hani: “Doğdun işte Hasan Ferit Sen bir emekçi çocuğusun, Haklı davanda diren sende. Kararlı ve keskin ol, Onurlu mücadelenle, Sonuna kadar diren…” Doğdum büyüdüm ben, Kavgayı sokaklarda gördüm ben, Direndim yeri geldi düştüm ben, Onurlu mücadelemizde Bende senin yanındayım babacığım… Hasan Ferit Gedik
-
Hasan Ferit Gedik için..
Hasan Ferit Gedik, Maltepe'de Gülsuyu Mahallesi'nde çetelerin silahlı saldırısı sonucu 21 yaşında öldürüldü. Cenazesi 3 gündür evinin olduğu Gültepe Mahallesi'ne götürülmek isteniyor ama polisler buna izin vermiyor. Sonunda 3. günde izin çıktı. Cenazenin ilk gününde Hasan Ferit'in babası Bolu'da kaldığı cezaevinden 5 saatlik izinle çıkartılarak cenazeye getirilmişti. Ancak ilk gün cenazenin olmaması ve babanın 5 saatlik izin süresinin dolması üzerine baba, oğluna son görevini yapamadan, vedasını edemeden ceza evine tekrar geri götürülmüştü. Oysa yasalara göre 2 gün izin alabilme hakkı vardı. Cenazeye katılma izni MADDE 5 – (1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar hariç, yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında bulunanlar da dâhil olmak üzere, güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla tehlikeli olmayan hükümlülere; ikinci derece dâhil kan veya kayın hısımlarından birinin ya da eşinin ölümü hâlinde, Cumhuriyet başsavcısının onayıyla yol süresi hariç iki güne kadar cenazeye katılması amacıyla izin verilebilir. Bugün cenaze krizinin atlatılmasının ardından baba tekrar jandarma kontrolünde İstanbul'a getiriliyor. Hasan Ferit Gedik'in cenazesinin önüne kurulan polis barikatı sabah saatlerinde kaldırıldı. Hasan Ferit Gedik'in cenazesi Gülsuyu'na götürülerek orada yapılacak anmanın ardından, Gazi Mezarlığı'na defnedilecek. Halk Cephesi üyeleri ve Gedik ailesi 3 gündür barikatın kaldırılması için oturma eylemi yapıyordu. Armutlu'da yapılacak yürüyüşün ardından cenaze saat 13.00'de Gülsuyu'na doğru yola çıkarılacak. Gülsuyu'nda yapılacak anma töreninin ardından, Gazi Mezarlığına geçilerek burada defin işlemi yapılacak.
-
Validen Gazeteciye Tehdit ve Hakaret İçeren Postalar
Bunun üzerine İsmail Saymaz da şu açıklamayı yapmış: