gloria tarafından postalanan herşey
-
Rahat uyu Ata'm... emanetine sahip cıkamıyorsa bu milletin sucudur... Sen elinden geleni yaptın... Hakediyorsa esareti bu milletin isteğidir....
O genç ve dahi Türk Şefi nin o esnada Çanakkale de bulunması, müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir. Alan Moorehead (Yazar) Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp birdenbire harekete geçmek iktidarı, O nun eşsiz otoritesinin başlıca kaynaklarından biridir.(1923) Grace Ellison (Gazeteci) Atatürk, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir. Kendisi için, bugünkü Avrupa nın en güçlü Devlet Adamıdır diyebileceğimiz Atatürk, hiç şüphesiz devlet adamlarının en cesur ve orijinalidir. Herbert Sideabotham (Yazar) Kuvvetli karakterli ve dünya ulusları arasında kendi ulusunun haklı durumu üzerinde kesin ve pratik görüşlü bir adam olarak O, hiçbir zaman kişisel söhret ve yükselme peşinde koşmadı. Yurdunun çıkarları her şeyin üstünde tutan ve ulusu için en faydalı sonuca varmaya çalışan bu zat, gücünü damarlarına işlemiş görev duygusundan alıyordu. A. RAWLINSON (İngiliz Yarbay) Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.(1922). Sir Charles TOWNSHEND (İngiliz Generali) Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkilapcı olmuştur. (1963) Ben Gurion (İsrail Başbakanı) Türkiye yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam ını başımı en derin hürmetle eğerek selamlarım. Prof. MORRF Yalnız bir asker değil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha göremeyeceği bir dahi idi. Prof. SEKRETAN Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz sezişi ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri değil, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı. F.Perrone Di San Martino (Yazar) Hayatının sonuna kadar milleti nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir. Comte Carlo SFORZA Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır. Türk Milleti nin başındaki büyük ve dahi Atatürk, politika ve savaş alanlarında yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı. KERAMA (Lübnan Başbakanı)
-
Rahat uyu Ata'm... emanetine sahip cıkamıyorsa bu milletin sucudur... Sen elinden geleni yaptın... Hakediyorsa esareti bu milletin isteğidir....
"Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı çıkacaktır, önüne sonsuz engeller yığacaklardır, fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul ederek, hiç kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana "büyüksün" derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin." Bir daha gel desek gelmezsin artık degil mi?
-
BİR MİLLET UYUTULUYOR...
kulaktan kulağa oyununu bilirsiniz degil mi? bana bu oyunu hatırlattı burada okuduklarım... benim ilk yazdığımla sizin son yazdığınız bir ilginç olmuş... gecen gün cocuklarla oynadık bu oyunu... ben dedim ki "mor renkli sandalye" 21. öğrenci dedi ki "poğaça yiyorum" (şimdi inanmazsınız ama vallahi de billahi de doğrudur bu ) akp mevzusuna nerden geldik şimdi neyseee artık tartışın bari napalım, yeterki uyumayın daaaaa saygılar
-
Kedi
valla heee... tıpkısının aynısı nerden buldun bunları yoksa yoksaaaaa sen bizim karşı komşumuz musun ben bigün gerçekten çekim de resimlerini eklim buraya o zaman gorursun, bunlar az azzzzzz bizim orda bunların 3 katı var üstelik de böyle keyif yapmıyolar, çünkü onlar yiyoolar yiyolar doymuyolar
-
MELKOR için ;)
ezmeyinnnn kardeşimiiii ezmiyosunuz dimi oyy kardeşim diyoru diye çocuğu, çocuk sanıyolar ayol... tübe tübeeeeeee
-
Kaç ayak var?
Bodrumlu, bu senin avatardaki şaşkın suratlı tatlı şey kim ayollllll... gonder de azcık yiyelim biz onu çok şekermişş yaw
-
Turk Telekom ve Grev
İşte bu iyi bir açıklama oldu... Teşekkürler
-
Turk Telekom ve Grev
Telekom çalışanları tarihinde ilk defa bir grev yapıyor ve grev başladığı an Haber iş Sendikası İzmir Şube Başkanı Kemal İlçioğlu grevle ilgili şunları söylemişti "Bizim hizmetimizlerimiz depolanamıyor. Halkımızın sağduyusuna güveniyoruz. Her kesimin etkileneceği bu haklı grevimize anlayış gösterilmesini bekliyoruz. " Hala ortada bir anlaşılamamazlık durumu var, Sendika, Telekom yönetiminde ne istiyor, Telekom çalışanları neden bu greve gitti? Bunun anlaşılamaz olması tabi ki yeterli bilgilendirmenin uygun kanallarla bir türlü yapılamıyor olması... Bizler, bu konu hakkında tam olarak bilgilendirilemedik çünkü medya bu konuyu bir türlü gundemine almıyor.... Amaç tabii ki gündem değiştirmeMEye çalışmak değil... Türkiye'de başka diger konularının çok önemli olması da değil... Amaç tamamen çıkar meselesi... En başında da dediğim gibi Telekom'un medyaya yapmış olduğu yatırım... reklam geliri... medya bu konuyu haber ederek, telekom reklamlarından elde edilecek geliri engellemekten çekiniyor... Bunun baka hiçbir açıklaması olamaz... Onların ne hin olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz... Evet sorumuza geri donelim.... Sendika, telekom yönetiminden ne istiyor, Telekom çalışanları neden bu greve gitti? Bu sorunun cevabını Haber-İş Sendikası Başkanı Ali Akcan şu şekilde cevaplamıştı, takip etmişseniz eğer; "İşverenden yüzdelik zam talebinde bulunmuyoruz, aynı statüde aynı işi yapan sendikalı ve sendikasız işçiler arasındaki farkın kapatılmasını talep ediyoruz. Telekom'da yaklaşık 13 bin çalışan kapsam dışı durumda bulunuyor ve onların ücretlerine yapılan iyileştirme sendikalı işçiler için de yapılmalıdır. Bu da ortalama yüzde 19’luk bir artış denk geliyor." Evet istenilen aslında çok açık ve tartışılmaz, aynı statüde, aynı işi yapan kişilerin sendikalı, sendikasız diye ayrıldığını ama bu ayrımın artık yapılmaması ve herkesin hak ettiğini alması anlayışıyla yapılan bir grevdir bu.. Bu durumda haklı grevlerini saygıyla karşılıyor, anlayış gösteriyor ve destekliyorum... İnternetim de telefonum da herşeyim de bozulabilir... Önemli değil... Telekom'un reklam sloganındaki "TATLIYA BAĞLAYALIM" mantıgı da gözüme iyice ticari gelmeye başladı... Halbuki ne kadar hoş bir sözdür aslında... Madem bu sloganı kullanıyorlar, anlayışlarını da bu şekilde geliştirseler ya...
-
Turk Telekom ve Grev
Haber yalan değil ben de okudum bunu gazetede... ama bunu telekom çalışanlarının yaptığı doğru olmayabilir... nitekim, okudugun yazının devamında bir de şu haber vardı, sen de okumuşsundur mutlaka; Haber-İş: Dayakla bizim ilgimiz yok "TELEKOM’DA grev kararı alan Türk-İş’e bağlı Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan, dayak olayının sorumlusunun sendika olmadığını belirtti. Akcan, Hürriyet’e şunları söyledi: "Olayın muhatabı ben değilim. Bu devletin polisi, savcısı, güvenliği var. Her olumsuz olayı sendikaya ve işçiye mal ederek, işçileri anarşiye sevketmek istiyorlar. Olayı çirkefleştirmeye çalışıyorlar. Aynı konuda, Telekom’un İnsan Kaynakları’ndan sorumlu başkanı aradı, ona da aynı şeyleri söyledim. Bana ne, benim 26 bin üyem var. Sendikayı kötüleyecek bir yan bulsalar, onu da kullanacaklar. Bu dayak olayını işçi de patron da yapmış olabilir. Telekom yöneticilerini yapmadığını nereden bileyim." alıntıdır. Ayrıca yukarıda da dedigim gibi telefon sorunun biraz geç çözüleceğe benzer, ne de olsa teknik ekip grevde.... İşte bu nedenle bu olay, gündeme gelmeli diyorum ben de zaten...
-
Kaç ayak var?
doğru cevap... tebriklerrrr bodrumlu seni gormeyeli de epey olmuştu, iyisin dimiiii lüpleme mevzxunu da gözden kaçırmadık bu arada, benden kaçmazzzzzz tabii sen bir kedisever olduğun için sorunun içinden boyle anlamlar cıkarırsın normal, insanın sevdikleri olunca konu, her an aklında en kotu ihtimaller de degerlendirilir... Doğru mu? Ama ben bir kedisevmez olduğum için hiç böyle düşünmemiştimmmmm ayrıca evet cocuklar satanist... kediler de kurban yoksa ne diye taşısınlar bu kediyi çantalarındaaaaa hehehe
-
Gününüz güzel geçsin
Herkese güzel bir gün diliyorum
-
Turk Telekom ve Grev
Sevgili Taurus, Bu söylediklerinin öyle olmadığını anlatmıştım yazımda ama sanırım senin gözünden kaçtı, ben ilgili yeri sana tekrar yolluyorum... Bu grevin daha ne kadar süreceği belli degil ama bunun sürüp sürmemesi işçilerin değil şirketin bileceği iştir. Bu insanların toplu grev en doğal hakları ve sendikalı oldukları müddetçe bunu yerine getiriyor olmalarına lokavt kararı hariç hiçbirşey engel olamaz... Bir an önce şirket birşeyler yapmalı, sendika ile ortak bir noktada buluşmalıdır, aksi olursa olacakları ben size söyleyeyim; Grev personelinin çoğunluğu, arıza ile ilgili teknik elemanlar... Grevin devamı boyunca çıkacak olan arızalar, grevdeki elemanların yerini takviye edenler tarafından giderilmeye çalışılacak ama bu bir çözüm olmayacak... Arızalar arttıkça eleman sayısı yetersiz kalacak ve artık bu noktada iletişimde ciddi sorunlar yaşanmaya başlayacak, hatlarında arıza olanların telefonları çok geç tamir edilecek veya edilemeyecek... Bu durum nitekim şu an yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı yani hat sorunlarının sabotajla herhangi bir ilgisi yok... BU 20 bin insanın greve gitmesiyle ilgilidir. Kimse grevi kötüye kullanmıyor. Bu grevin mantığına uygun bir sonuç zaten bu... sadece sabit hatlar ve adsl degil, cep telefonu hizmeti de bundan zarar görmeye başlayacak çünklü GSM operatörlerinin Türk Telekom Altyapısı üzerinden kullandıkları sistemlerinde de arızalar oluşabilecek ve yine müdahala gecikecek böylece bazı operatörlerin baz istasyonlarından vereceği hizmet etkilenecek. İnternette ve telefonda meydana gelebilecek bu arızalar hayatın bir çok alanını (ulaşım, sağlık, emniyet, gümrük, bankacılık, borsa işlemleri gibi) etkileyecek düşünün yani bunun gibi neler olabilir ki ki ben aklıma gelenleri yazdım sadece... Yani bu durumda; şeklindeki bir yorum (ki sayın politika sadece yazınızı alıntıladım... sözlerim direk size degildir, bunu boyle dusunen herkese soyluyorum) çok ama çok ilgisiz ve alakasız kalmaktadır. ve de gereksiz bence... Gündem değiştirmek ne demek biliyorum... Eger ortada ciddi veya üstü kapatılması gereken bir durum varsa bunu daha basit başka bir mevzuyu gündem konusu ya da maddesi yaparak, kapatmaya çalışmak veya asıl konuyu saptırmaktır... Ama Telekomdaki grev ne yapay gündem yapılacak kadar basit ne de uydurulmuş bir haberdir... Şu aşamada telekomdaki grev, oldukça önemli bir sorun haline doğru gitmekte, tüm insanları etkileyecek ve zorda bırakacak bir durum haline dönüşmektedir.... Sanırım sizlerin bunu gündem değiştirmek için kullanılan bir haber gibi düşünüyor olmanız, sorunun üzerinde fazlaca düşünmemiş olmanızla ilgili... Bu grev, kişiler haklarını alıncaya kadar devam edecektir... Etmelidir... Sonucu ne olursa olsun... Kararı onlar almış olabilir ama bunu sonuçlandıracak olan Türk Telekom yönetimidir. Bu nedenle tavır konulması gereken kişiler, işçiler değil yöneticilerdir. Ben grev personeline sonuna kadar desteğim... Sayın LostSoul, bu bir soru değil, bir bakış açısı sanırım Değişik bir bakış açısı oldu aslında konu için... Ben de yazdığınız tüm herşeye bir iki birşey eklemek isterim aslında; Devletin bir pantolonu vardır ve bu pantolon devlete artık kısa gelmektedir. Devlet isterse pantolonun paçalarını uzatmak için çeşitli yöntemler arayıp bulabilir buna rağmen devlet seçimini pantolonun paçasını uzatmak yerine kendi bacaklarını kesmekten yana yapmıştır... Nereye kadar peki?... Kesilecek bacak kalmayıncaya kadar... Sizlerin deyiminizle yani, durmak yok yola devam... Hala desteğim, sonuna kadar desteğim...
-
Turk Telekom ve Grev
Türk Telekom'da 16 Ekim'de başlayan grev hala sürüyor... Fakat çoğu kimsenin bu grevden haberi bile yok... Haberi olanların çoğu da iletişim ağlarında bir sorun olduğunda bunu öğreniyor. Normalde bu kadar ciddi ve büyük bir grev, televizyonlardan, radyolardan birinci haber olarak duyurulur ve gerekirse hergün bununla ilgili gelişmeler, yine haber kanallarının gündeminin bir parçasını oluştururdu değil mi? Ama yok!!! Ben mi görmüyorum acaba? Peki aranızda gören var mı? Bu yazıyı yazmadan önce google'ı da şöyle bir taradım... Konuyla ilgili en son haberler neredeyse yok denecek kadar az... Herkes grevin başladığını bildiriyor bildirmesine ama grev devam ederken neler oluyor bitiyor bundan bahseden bir Telekom'un kendi web sitesi, bir de bir haber sitesi var o kadar. Telekom'un kendi web sitesinde grevle ilgili gelişmeler yazıyor dedim ama bu gelişmelere yapılan bakış açısı ise tabii ki yöneticilerin kendi bakış açısı yani grev yapanın degil... "biz herşeyi yaptık, elimizden geleni arkamıza koymadık, eee daha daha ne yapsaydık, onlar da kabul etmiyorlar ki, bütçemizi bile zorladık" vs. vs. tarzında duygu sömürücü, ajite edici haberlerle, bir yerde bizleri, haklarını almaya çalışan, hakları için mücadele eden insanlara karşı cephe aldırmaya çalışıyorlar... Zaten sağolsun medya alemi de büyükveönemlireklamvereniturktelekom'u daha fazla zor durumda bırakmak istemiyorlar... haber yapmıyorlar ki, biz de öğrendiğimiz gerçeklerle (!!!) ajite olalım, sömürülelim... Ee kimden oğreniyoruz gerçekleri? tabikii; http://www.turktelekom.com.tr 'den; Grev ve Hizmetlerimiz Hakkında Bilgilendirme "7. Dönem Toplu İş Sözleşmesi sürecinde, tüm iyi niyetli ve yapıcı tutumumuza rağmen......Türk Telekom yönetimi olarak, şartları zorlayarak ve elimizdeki bütün imkanları kullanarak.....maddelerin birçoğunda önemli iyileştirmeler öngören ve bütçemizin imkanı çerçevesinde mümkün olabilecek en iyi nihai teklifi sunmuş......Haber-İş Sendikası Yönetimi, ciddi iyileştirmeler içeren son paketimizi de reddetmiştir. Bu durumda Türk Telekom Yönetimi olarak yapılacak başkaca bir yaklaşımın kalmadığından hareketle, gelinen noktayı sizlerle paylaşma ihtiyacı duymuş bulunuyoruz........" Vahhh ki ne vahhh bir durum anlayacağınız.... Yine Türk Telekom, kendi web sitesinde 25 Ekim tarihinde yapmış olduğu açıklamasında haberleşme hizmetinin sorunsuz sağlandığını ifade ediyordu... Ama dün, yani bu haberden tam 5 gün sonra yapmış olduğu yeni duyurusuyla şirketlerinin fiber optik kablolarına ve saha dolaplarına yapılan sabotaj sayısının 400'ü aştığını, zararın yüz milyonlarca YTL olduğunu bildirdi... ve hatta bununla yetinmeyip, şu alttakileri de sözlerine ekledi; "16 Ekim 2007 tarihi saat 03.00’te tarafların anlaşamayarak görüşmelere son vermelerinin hemen akabinde, neredeyse dakikalar sonrasında, ülkemizin güvenlik, asayiş, sağlık ve ekonomik çıkarları açısından hayati önemi haiz olan kritik noktalardaki telekomünikasyon altyapısına karşı faili meçhul sabotaj eylemleri gerçekleştirilmiştir ............ Bugüne kadar 237 bin adet ev ve iş telefon abonesi bu kesintilerden etkilenmiş ve bu arızaların 152 bin adeti giderilmiştir. ADSL hatlarında oluşan arıza sayısı 53 bin olurken bu sayının 44 bin adetlik kısmı onarılmıştır. Grevde olmayan kapsam dışı personelimizin üstün çalışmaları sonucunda bu arızalar mümkün olan en hızlı şekilde giderilmeye devam edilmektedir. " Belli ki Telekom yönetimi kendi çelişkileriyle uğraşmakta... Sanki o güne kadar Tirkiye'de hiç ama hiç böyler şeyler olmuyor, telekom görevlerini aksatmadan müthiş bir şekilde yerine getiriyordu da hemen grev kararının arkasından kesintiler olmaya başladı Enteresannn!!!!! gelelim Haber-İş Sendikası'nın konu hakkındaki yorumlarına... (Haber-İş Sendikası "İşveren, işler karışınca ajitasyon yapmaya başladı. Türk Telekom'a yönelik sabotaj iddialarıyla grevimiz sabote ediliyor. İşveren, asılsız açıklamalar yaparak grevi baltalamaya çalışıyor. "Bir tel kopsa işveren bizden biliyor, artık biz bu durumdan bıktık. İlerleyen zamanlarda hava şartları değişecek ve kesintiler hızla artacak. Arızalar çoğalınca bunun nedenini yine bizde arayacaklar. 20 bin tane insan şebekedeki arızaları onarıyordu. Şimdi 20 bin kişinin çekilmesiyle çıkan arızalar çok normal" aslında daha fazla yoruma gerek yok... Son olarak yine iki alıntı gondereceğim, biri Telekom yönetiminden, diğeri de Haber-İş sendikasından... Buyurun bir de siz bakın bakalım... Telekom'dan; "Çalışanlarımız yasal haklarına ve kararlarına saygı duyuyoruz. Kamuoyunun önemle üzerinde durduğu bir konunun grev süresinde yaşanabilecek aksaklıklar olduğunun bilincindeyiz. Önemle belirtmek isteriz ki, şirketimiz, özellikle kamu sağlığı ve güvenliği konularında üzerine düşen hassas görevini, bugüne kadar olduğu gibi layıkıyla yerine getirebilmek için çalışmalarını tamamlamıştır. Hizmetlerimizin kesintisiz bir şekilde devam etmesi için gerekli tedbirlerin alındığını ve haberleşmenin sürdürülebilmesi için tüm hazırlıkların yapıldığının altını bu vesileyle önemle çizmek isteriz. Grev süresi boyunca, hizmetlerimizin devamı için belirli sayıda personelimiz işinin başında olmaya devam edecektir. Telefon hizmetlerinizde her hangi bir arıza yaşamanız durumunda, her zaman olduğu gibi çağrı merkezimiz 444 1 444 ve arıza bildirme hattı 121’i arayarak bildirebilirsiniz. " "Haber-İş Sendikasından; "Türk Telekom'dan grevin bitirilmesi ve uzlaşmaya yönelik hiç teklif gelmediği gibi, işveren uzlaşma teklifi yerine arızaları bildirmek için sendikayı arıyor. "İşveren sabotajların arkasına sığınarak, grevde olan ve yerine başka hiç kimsenin çalışmaması gereken konumlarda işçi çalıştırıyor. Bizim en büyük sıkıntımız burada. Grev ve lokavt kararı dışında kalan personel zorla çalıştırılıyor, bu yasal değil" "Telekom Çalışanları Grevi Neden Yapmıştır Anlamış Değilim" (Ulaştırma Bakanı Yıldırım) (Sanırım o anlamıyorsa, bizim de anlamamız gerekmez... Anlamayalım madem!!!!! Kapatalım bu konuyu )
-
Kaç ayak var?
taurus cevap yanlış arkadaşım.. roxana pati falan farketmez her kedinin 4 ayağı var dedik ya... arkadaşlar soruda herhangi bir hinlik yok... gayet matematiğe dayalı mantıklı matematik işlemleri gerektiren bir soru bu...
-
Kaç ayak var?
Bir otobüste 8 çocuk var, Her çocuğun 8 sırt çantası var, Her sırt çantasında 8 büyük kedi var, Her büyük kedinin, 8 küçük kedisi var, Her kedinin 4 ayağı var. Otobüste toplam kaç ayak vardır?
-
Gloria
var yaaaaaa gözünden hiçbirşey kaçmıyor, nerden buldun bu kedinin resmini, ben bunu birkaç gün önce çekmiştim, ama suçlu o, suçluuuu, dişleri görüyon mu nasıl da cıkmışlar dışarı doğru... vay hain vayyyy.... vayyyy vampir vay.. içirir miyim ben ona kanımı... öyle pörtletir gözlerini bakakalır işte
-
Gloria
Anammm babammm ben bu çiçeğin sırrını bir türlü çözemedim, günlerdir bakıyorum bakıyorum öylece kalakalıyorum Sen bana ne demek istedin bacımmm... Çiçek küçük ama sana olan sevgim mi büyük demek istedin ki diloş, seni çok seviyorum ben, biliyorsun değil mi?
-
Son dakika 8 askerimiz selbes bırakıldı
Bu haberle ilgili halihazırda resmen acıklanmış birşey yok ama gazeteport'ta şöyle bir bilgi okudum ben de; "PKK, Roj TV ve PKK'nın haber ajansı Fırat News yalanlaya dursun, PKK'nin elinde rehin tutulan Türk askerlerinin kurtarıldığı giderek kesinlik kazanıyor. PKK'nın elindeki rehin askerlerimizin kurtarılma öyküsünün üzerindeki sır perdesi de giderek aralanıyor. Bölgedeki kaynaklardan gelen bilgilere göre, PKK rehin aldığı Türk askerlerini geçtiğimiz hafta içinde, Kuzey Irak'taki güvenli evlerinden birine getirdi. Türk askerlerinin buraya getirildiğini öğrenen Barzani'ye bağlı peşmergeler, edindikleri istihbaratı bölgedeki Türk askeri yetkililerle paylaştı. Derinlemesine yapılan istihbarat çalışmaları sonucunda Türk askerlerinin Kandil'e yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki bir köyde tutulduğu öğrenildi. Bunun üzerine bölgede görev yapan Türk birliklerine bağlı az sayıda komando, Barzani peşmergeleri ile birlikte askerlerin rehin tutulduğu köye gitti. KOMANDOLARDAN OPERASYON Burada peşmergeler, PKK'lı teröristlerle temasa geçerek askerlerin kendilerine teslim edilmesini, mevcut durumun Türkiye'nin bölgeye bir harekat yapmasına ve ilişkilerin bozulmasına neden olacağını söyledi. Peşmergelerin bu talebi PKK'lılarca reddedildi. Bunun üzerine peşmergelerle birlikte, peşmerge kıyafetiyle köye gelen Türk komandolar harekete geçti. Çıkan çatışmada 4 PKK'lının öldürüldüğü ve askerlerimizin kurtarılarak önce Kuzey Irak'ta güvenli bir bölgeye getirildiği ve gerekli hazırlıkların yapılmasıyla, bir süre sonra Türkiye'ye nakledildikleri söyleniyor. Diyarbakır'da sorgulanan askerlerin yakın zamanda ailelerine kavuşmaları bekleniyor. Askerlerimizin kurtarıldığı yolundaki haberimizden sonra PKK'nın yalanlaması üzerine yeniden konuştuğum kaynaklarım, haberin doğru olduğunu yineledi. "PKK veya Roj TV ancak eski görüntüleri yayınlayabilir. Şu anda askerlerimiz güvende" bilgisini verdi. Daha sonra gerçekten de Roj TV'de askerlerimizin eski görüntüleri yayınlandı ve askerlerimizin en kısa sürede serbest bırakılacağı açıklaması yapıldı. Bu durum, haber kaynaklarım tarafından PKK'nın moral üstünlük sağlama çabası olarak değerlendiriliyor." ayrıntıları için; http://www.gazeteport.com.tr ' ye bakabilirsiniz...
-
MELKOR için ;)
Kız Ayşegül, kız benim pembe panterimm Bu çocuk sonradan oldu, ben bunu sonradan kardeşim ilan ettim ama vallahi billahi hak ediyor... Beni çok ama çok mutlu bir abla ediyor... Ona ablalık yapmak beni çok onurlandırıyor ve mutlu ediyor... Rad_ya'nın da dediği gibi kızma benim birtaneciğime, korkutma yavrucuğumu.... Pemboş, gerçekten yazılır mısın benim için yeniden liseye, cidden Kozaya gelip benimle ortalığı velveleye verir misin, fptoraflar da çeker miisn? anammm sne beni o kadar cok mu seviyorsun... Oyyy ben seni yerim yaw melkor, bak canım sen bu Ayşegül ablandan korkmayasın ama öğütlerini dinleyesin... Mühendislik kitaplarına calış diyosa vardır bi bildiği... çalışşşşş... Dinle ablalarını bakimmm aaaaaa ayyy yirim ben seniii yaaaa... Korkma korkmaaaa... Bu Ayşegül var ya bu Ayşegül, can tatlısı bişidir beeeee Rad_ya da var ya o da aynen dünya tatlısıdır... Al işte sana ben ve iki abla daha... Kıymetimizi iyi bilesin bak, hiç yoktan sana 3 tane abla olduk ama biri kötü polis
-
BİR MİLLET UYUTULUYOR...
teşekkürler Bir sabah işe giderken radyoda duyduklarımla farkettim ben de bunları aslında.... sonra bir tam gün düşündüm... hani böyle bazen bir cümle duyarsınız, cümle sizi vurur... ben sanırım o gün tam hedeften vuruldum... Bilmediğim birşey değildi, sorgulamayı gerek görmediğim birşeydi bu aslında sadece.. ama o gün sorguladım... Bundan birkaç sene önce beraber çalıştığım bir iş arkadaşım vardı, 80 li yıllarda doğmuş bir genç kız... İşte bu arkadaşım, birgün genel kültürünü test etmek üzere "biliyormusun.net"denilen web sitesine girdi ve oradaki soruları çözmeye başladı. Sorulardan birisi de şuydu: "Anavatan partisinin kuruculuğunu ve genel başkanlığını yapan politikacımız kimdir?" verdiği cevap Turgut Özal...... olması gerekiyordu ama o tuttu bunu Mesut Yılmaz olarak cevapladı... ve yanlış cevap... Nasıl yani, diye sordu? Ne, nasıl yani? Cevap o degil ki!!! Sen bunun cevabını bilmiyor musun? Cevap, Turgut Özal.... O kim? O, Anavatan partisinin kurucusu, genel başkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı ve hatta Cumhurbaşkanı... (bu onun surat ifadesi) O zaman gülüp, geçmiştim buna... Bunlar da hiçbirşey bilmiyor demiştim... ama geçen gün anladım... Üzerinde düşününce anladım... Benim düşündüklerim de yanlışmış.... Doğru cevap "Onlar birşey bilmiyor" değilmiş Doğru cevap Bunlara hiçbirşey öğretilmemişMİŞ.... Doğru cevap Bunlar da araştırmamış ve öğrenmemişMİŞ Doğru cevap Herşey gördüklerimizle, yaşadıklarımızla sınırlı değilmişMİŞ... Görmediklerimiz, yetişemediklerimiz, yaşayamadıklarımız da varmış ve onlar da birer gerçekMİŞ... Öğrenmek için aynı zamanda araştırmak da zorundaymışız... Sadece yaşamak bunun için hiç ama hiç yeterli değilmiş... DEĞİL Mİ?
-
CUMHURİYETİMİZİN 84. YIL DÖNÜMÜ
Türk ulusunun yaratılışına en uygun olan yönetim biçimi cumhuriyettir. CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
-
BİR MİLLET UYUTULUYOR...
BİR MİLLET UYUTULUYOR 1.Dünya savaşını takip eden 1920 li yıllarda Amerika’da” Lost Generation” diye anılan bir kuşak ortaya çıkmıştı… Kayıp kuşak… Bu kuşağın gençleri o kadar mutsuz ve depresifti ki hayattan zevk alamazlardı, hayat onlar için öyle boş, zevksiz ve öyle anlamsızdı ki bu nedenden kendilerini içkiye ve eğlenceye vurmuşlardı.. Mutsuz ve alkolik bir Amerikan kuşağı idi işte bu 20’li yılların Amerikan gençliği… Gelelim Türkiye’nin kayıp kuşağına… Kazara, bilerek ya da bilmeyerek, darbenin üzerine doğmuş, devlet tarafından uyutulup, büyütülmüş çocuklar… Devletin çocukları…Kayıp, kişiliksiz, duyarsız 80’lerin ve 90’ların çocukları… Buna bağlı olarak umarsız, duyarsız, apolitik, mutsuz, yalnız, asosyal ve kendini özgür sanan ama bağımlı çocuklar… Onların şanssızlığı mı demek lazım bilmiyorum, kocaman bir misyon yüklenip, geldiler bu dünyaya… Onlar, anne ve babalarının umut taşıyıcıları oldular. Anne ve babalarının savaşını, mücadelesini kaldıkları yerden her neyse ve her ne şekildeyse devam ettirecek olan çocukları oldular. Öyle doğdular, daha doğdukları andan itibaren misyonları, kendilerine verilen isimleriyle, kimliklerinin üzerine mürekkepli kalemlerle yazıldı… Devrim oldular, Ülkü oldular, Ertürk, Barış oldular, Deniz, Alparslan, Evrim Özgür, Emek oldular… O halde ne oldu peki? Bu gençlik böyle nasıl uyutuldu? Belki de gelmiş geçmiş en bilinçli, en duyarlı, en mücadeleci çocuklar olması beklenirken, bu çocuklar nasıl böyle mahmurlaştı, uyku haline geçti… Nasıl böyle uyutuldu… Devlet okullarında bilinçli bir şekilde yapılan ve bu sayede pasifleştirilen, konuşmayan, başkasını bırak, kendi haklarını bile savunmaktan yoksun gençler yetiştirildi… Bile bile bu devlet, kendi çocuklarını uyuttu… Apolitize etti. Okumayan, düşünmeyen, araştırmayan sadece ezberleyen, merak etmeyen çocuklar yetiştirdi bu ülkeye… Uyanmasından korktu, uyanıp da “artık yeter” demesinden korktu… O yüzden ninnilerle, şarkılarla uyutup, büyüttü yavrularını… 12 Eylül öncesinde ağzı yanan yetişkinlerin yoğurdu üfleyerek yeme kaygısı da bulaştı bu çocuklara… Anneler ve babalar, düşünsel her türlü faaliyetlere kapattılar, hem kendilerini hem de çocuklarını… Çocuklarına öğüt verirken yoğurdu üfleyerek ye diye başladılar sözlerine ve sana dokunmayan yılan bin yaşasın diye de bitirdiler… Ondan duyarsızlaştılar, bireyselleştiler bu kadar bu çocuklar, toplumdan ve toplumun sorunlarından bu sebeple bu kadar uzaklaştılar… Tek kanaldan çoklu kanallara, siyah beyazdan- renkli televizyonlara geçiş ve uyku ilacı vazifesi gören programlar ki bunlar hala devam etmekte… Demek o kadar başarılı olmuşlar bizi uyutmada… Hala uyuyoruz o televizyonun karşısında… Çocuklarımızın isimleri de değişti zaten, Artık Hülya, Tanju oldular onlar kimlik üzerinde… Ne devrim umudu kaldı, ne özgürlük bekleyişi, ne de barış isteği… Hülya da yakıştı aslında bu dönemin hayal dünyasında yaşayan, uyku halindeki çocuklarına… Bilgisayarların yaptıklarından da siz bahsedin isterseniz, ben artık sözlerimi burada bitirmek istiyorum, bitirmeden önce eklemek isterim ki; tepkim bu çocuklara değil… Tepkim bu çocukları bu hale getirenlere… UYANIN ARTIK TÜRK GENÇLİĞİ… KALKIN, ELİNİZİ YÜZÜNÜZÜ YIKAYIN, GERİNİN VE KENDİNİZE GELİN… “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır." (Eflatun)
-
ENEL HAK..........
tasavvuf felsefesini az biraz bilirim ama oyle uzerinde atacak tutacak kadar değil yani... O nedenle ok Cyrano, bu konuyu daha fazla oğrenmedigim müddetçe, benden iyisin, söylediklerini kabul ediyorum... sen yok ben var ok...
-
ENEL HAK..........
Ben Allahım diyorsam, ben tanrıyım dememiş oluyorum, kendimi tanrılaştırmamış oluyorum... Ben Allah'tanım demiş oluyorum... Öyle de olması gerekiyor zaten Allah'ın rahmetine kavuşmak için doğru mu? Sen allahsın diyorsam da; sen tanrısın demiş ve seni tanrılaştırmış oluyorum öyle mi? Tıpkı İsa örneği gibi... Ama iyi de bu tamamen kişinin kendisiyle ilgili değil midir? Ben tanrıyım derken kendimi tanrılaştırabilirim, sen tanrısın derken de, sana sen Allahtansın diyebilirim yanii Tekrar alıyorum o cümleyi çünkü ben onun üzerinden biraz daha gitmek istiyorum... Yani Şeytan "ben Allahım" derken kendini ona eş (şirk) koşmuş oluyor; Hallac ise kendisinin Allahtan olduğunu ifade etmiş... Bütün konu bu yani? Hz Muhammed Peygamberin söylediği "''Beni gören Hakk´i görmüstür'' sözüyle ilgili ne düşünüyoruz, ne düşünmeliyiz peki... O da bir çeşit enel hak değil mi?... ama sanki farklı bir açıdan bakınca da başkalarına BANA BAKIN BEN TANRIYIM demez mi bu söz sevgili arkadaşlar? Yani her yol Paris... herşeye, heryere çekilir bu enel hak kavramı... Tıpkı İsa Peygamberde olduğu gibi “Ben ve Baba biriz” Buradaki baba kavramı ile kendisini Allahın oğlu olarak görmekte, tanrılaştırmakta bir yerde şirk koşmakta değil mi? ama şirk koşmuş olsaydı şeytandan ne farkı vardı? Allahın peygamberine şeytan diyemeyiz dimi? Bu durumda burada da enel hak var... Ama kimse de buna enel hak demiyor, buna kendini tanrının oğlu sanıyor deniyor... Hz Muhammedin dediğini enel hak diye yoruyorsak, Hz İsanın dediğini neden şirk koşmak olarak yorumlayabiliyoruz? "Aynaya baktım Ali'yi gördüm" Bu ne şimdi? Kendini Ali'mi sanıyor yoksa tanrı mı sanıyor, Ali mi tanrı, yoksa enel ali mi ne yani? Anlaşılan herkesin dediği enel hak kavramı herkesin kendisini bağlar, başka bir insan tarafından başkasının dediği enel hakkı irdelemek anlamı saptırır.
-
ENEL HAK..........
Şimdi Enel Hak tamam, bunun ne anlama geldiğini az biraz biliyorum… …. Hepimiz ondanız, ondan bir parçayız… Burada sorun yok… Peki ama ben onun bir parçasıysam, bana şah damarlarımdan bile daha yakınsa, özümdeyse o benim, o halde bu ne demek; Nereye dönüyor veya döndürülüyorum, zaten bende değil miydi? Nerede de ona dönüyorum???? Zaten ben o değil miydim, neden ona dönüyorum ki Anlamsız, birbiriyle çelişen bir mantık bu... özüm oysa ona dönmem, zaten o'yumdur... Ayrıca ben kendime “ben tanrıyım/allahım” yani “enel hak” diyebiliyorsam neden bir başkasına da “sen tanrısın/Allahsın” denilemiyor, bunun farkı ne? Bu neden kabul edilmeyen bir cümledir? Sen tanrısın/Allahsın diyemiyorsam enel hak mantığı nasıl bir mantıktır? _______________________ Bu bir rivayet, ne kadar doğrudur bilmem, eminim sizler benden daha iyi bilirsiniz, yine de paylaşmak istedim.. Çünkü biraz daha farklı bir boyut var işin içinde, Enel hak tabirini kullanmayla ilgili olarak… Hallac-ı Mansur (hepiniz bilirsiniz Enel hak dediği için idam edildiğini) idam edileceği zaman şeytan yanına gelir: -ben de seninle ayni şeyi söyledim, ancak sen Allah'ın rahmetine mazhar oldun, ben ise lanetine. Bu nasil oluyor? Hallac'ın cevabı -Sen enel hak dediğinde kendini düşündün, kendini söyledin; ben ise bunu kendimden çıkarak söyledim. , O halde enel hak derken dikkatli olmak lazım demek ki… Allahın lanetine de rahmetine de mazhar olabilirsiniz yaniii