gloria

sen ne demek istiyorsun hııııı? Yoksa sen bana bir kedi oldugunu mu soylemeye calışıyorsun, yoksa yoksa, sen bu zamana kadar beni hep kandırdın mı? bana hep kandırık mı attın, naptınnnn soyle sen, naptınnnnnn Kedi misinnnn hııı sen kedi misinnnnnn? Kediysen de severimmmmmm ben seni yaaaaaa... KEDİYSEN BİLE SEVERİM KEDİ OLSAN BİLE SEVERİM SENİ BEN ÇOK SEVİYORUMMMMMMMMMMMMMMMMMM

günaydın canımmm Pazar fikri iyi dimi gerçekten de... acaba söylemesemiydik deep blue'ya ne Ama uzaklardaymış ya söylesek ne yazar, söylemesek ne yazar, bak bence şöyle yapalım ayaklı eczane için daha yakınlardakilerden kurban bulalım kendimize... sen onlara greyfurt suyu ver ben de söylemim, pazar pazar ihtiyacımız olursa en azından nöbetçi kim, nerede buluruz aradığımızı biz de bilelim dimi ama canım yaniii...

ne ağlaması, gülelim dedim, o yüzden açtım dedim bu sayfayı yaaaaaaa... Hayat için ters gidiyor demişsin, terslik kime göre terslik, sana göre terslik ama bana göre belki düzlük... görecelidir bu hayat... Takılma boşver, düzelir evet... Diğer taraftan bakmaya çalış bu forumda seni takip eden insanlar nadir değil, oldukça çoğunluk bi kereeee, farketmemiş olman şaşırtıcı... Kıskanç Rua... Aslında ben sizin ugrayacak mekan sorununuz oldugunu tahmin ettim de ondan actım bu sayfayı... profile yazıp yazıp duruyordunuz, ama kurallara göre bu da doğru değil biliyonuzzz... Üstüne bir de godzilla bugünlerde kurallara takık (bkz. alttaki ileti) düşündüm şimdi kurallar gereği profile de yazı yazmaz bu godzilla, ee acilen bi uğrak mekanı lazım bu arkadaşlara dedim ve açtım işte... İyi yapmışım demiiii

çok anlamlı bir resim bu bence, bakış açısının ne kadar göreceli olduğunun göstergesi gibi sanki... Ben kendi adıma cok cok begendim bu resmi, çeşitli zamanlarda örnek olarak gösterebilirim bile kişilere Çok teşekkür ediyorum sevgili Maraba..

Anaaaa yamyammmmmm Bu Radya oruçluyken bizi görse bence bizi de yer benim artık kuşkum kalmadı ondan, bir de demişsin ki "Radya zararsızdır..." Baksana avatarına koymak istediği resme, insana yiyecek gibi bakıyor bu arada greyfurt suyu içerken yanında ilaç içme amaaaannnnn haaa... GREYFURT, içilen ilaçların karaciğerde parçalanıp atılmasını engelliyormuş. Öyle kalakalıyormuş ilaçlar vücudunda... gerçi aslında enteresan bir durum bu... Sürekli değişik ilaçlarla birlikte greyfurt suyu içsen, ortaya senden bir çeşit AYAKLI ECZANE çıkar. Pazar günleri için bu fikir iyi olabilir aslında nöbetçi eczane bulcam diye bazen insanın canı cıkıyor

Sevgili DeepBlue, öncelikle paylaşımın için çok teşekkür ediyorum arkadaşım Bu ülkedeki insanların çoğu empati kurma becerisine sahip değil, bunu bir türlü yapamıyor... En büyük sorun da bu aslında... Türban bir özgürlüktür diye ortaya çıkılıyor ama türban fikrine karşı çıkılması ya da eleştirilmesi bir özgürlük olarak bir türlü değerlendirilemiyor. Bu bir tür bencillik sorunu, "varsa yoksa ben" demenin bir başka yolu... Daha da önemlisi bu başlı başına bir ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ... Daha fazla yazmak istemiyorum, canım sıkılıyor benim bu mevzulara artık... Sadece son bir cümlem kaldı, o da tabii anlayana... Küfür etme alışkanlığı tamamıyla ailenin veya çevrenin etkisiyle kazanılan bir alışkanlıktır. Ailesinde veya çevresinde küfür duyan, ailesinde veya çevresinde bu küfürlere maruz kalan kişiler en çok küfür edenler vw aynı zamanda küfrü günlük hayatının parçası haline getirenlerdir. Saygılarımla

yeni film ekledim, izle mutlaka çok hoş... Bu arada yorumunu bekliyorum, bak, yağma yok...

KORO: Bir Yatılı Okul Filmi Les Choristes Yönetmen: Christophe Barratier Senaryo: Christophe Barratier, Philippe Lopes-Curval Görüntü Yönetmeni: Dominique Gentil, Carlo Varini Müzik: Christophe Barratier, Bruno Coulais Tür: Duygusal, Dram Yapım: Fransa, İsviçre, 2004, 95 dakika (Renkli) Dil: Fransızca Oyuncular: Gérard Jugnot , François Berléand , devamı... Filmin Konusu Annesinin cenazesi için Fransa'ya dönen dünyaca ünlü orkestra şefi Pierre Morhange’ın o gece habersiz bir misafiri gelir. Bu misafir, okul yıllarından arkadaşı olan Pépinot’dur. Pépinot, gelirken yanında Pierre’e verilmek üzere, öğretmenleri Clement Mathieu’a ait bir de günlük getirmiştir. Bu günlük, onları çok eskilere, ta okul yıllarına geri götürecektir. Sene 1949, savaş sonrası Fransa... Clement Mathieu, erkek öğrencilerin eğitim gördüğü bir yatılı okula öğretmen olarak gelir. Bu okuldaki öğrenciler o kadar asidir ki Okul Müdürü onları sadece “etkiye tepki” adını verdiği cezalandırma yöntemiyle yola getirebilmektedir. Tüm öğretmenler bu yöntemi desteklerken, sadece Clement buna karşı bir duruş sergiler. Onun uygulayacağı yöntem, çocuklarda hem yeni bir takım ruhu yaratacak hem de yeni bir tutku ortaya çıkaracaktır. MÜZİK RUHU… MÜZİK TUTKUSU… Filmin yönetmeni Christophe Barratier, senaryodan yönetmenliğine, filmin her aşamasında bulunmuş hatta filmin müziklerini dahi kendisi yapmıştır. Barratier, oyuncu kadrosunu oluşturabilmek için 40 faklı koroyu dinledikten sonra, en sıradan bulduğu çocukları film için seçmiş ve yine hiç bir profesyonel yardım almadan altı ay boyunca onlarla çalışmıştır. Bu başarının sonucunu ise En İyi Yabancı Film dalında Oscar adaylığı ve Altın Küre adaylığı başta olmak üzere pek çok adaylık kazanarak almıştır. Ayrıca Fransa’nın Oscarları sayılan Sezar Ödüllerinde En İyi Müzik ve Ses Ödüllerini kazanarak başarısını daha da yüceltmiştir. Bence; Bu filmi, eski bildiğimiz filmlerle harmanlayarak anlatmak gerekirse sanki biraz Hababam Sınıfı ve Ölü Ozanlar Derneği karışımı bir film izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Çok güzel bir film… İzlerken insanı mutlu eden filmler vardır ya işte aynen öyle… Ben çok beğendim, canınız sıkkınsa, mutlu olmak istiyorsanız, seyretmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Ha tabii canınız sıkkında değilse de izleyebilirsiniz Ben biraz canım sıkkınken seyrettim ama şimdi inanın hiç sıkkın değilim

Baştan söyleyeyim, seni fazlaca tanımam etmem ama sana cok gülüyorum. Yazdığın herşeye gülüyorum, esprili olmasa da gülüyorum artık, hatta abartıp, adını gördüğüm yerde bile gülüyorum... O yuzden de sana bu anı defterini açıyorum, daha çok gülelim diye Sevgili Godzilla, Hayatın nasıldır, nasıl gider bilmem ama beni güldürdüğün kadar gülebiliyorsan güzel olduğunu tahmin ediyorum, yok gülemiyorsan, o halde sana hep güleceğin bir hayat diliyorum.. Sevgiyle

Yazılarını dikkatle ve merakla okuyr bir o kadar da dikkat ve merakla bekliyorum... Öğrenmek güzeldir, ben senden birşeyler öğrenebiliyorum o nedenle TEŞEKKÜRLER...

Birisinin yüzünü görmeden, fikirleriyle sevmek güzel bir duygu... Seni görmedim, görmem gerekmiyor, ama yine de seviyorum.... Teşekkürler...

Sen özel birisin biliyorsun değil mi? Umarım biliyorsundur

Et yer misin çok merak ettim, sayfaları dolaşırken, benim gibi otçul olduğunu düşündüğüm insan az burada, gerçi eskiden et severdim ama hani hala da yerim de şimdi cok sevmiyorum... Bir gün geldiğinde kurtulacağım bu et illetinden... Yamyam mıyız biz ya, ne eti Otçul olmak iyi bişi, hep beraber otçul olalım derim ben

Her zevkimin ortak olduğu yalnız darbe konusunda bir türlü anlaşamadığım şahsiyet Sen çok ama çok iyi bir dostsun, seni tanıdıgıma acayip mutluyum. Çok zor zamanlarımda yanımda oldun, hani telefonun bir ucundan bana "bak kafanı hiçbirşeye takma, canın sıkılırsa hemen beni ara" dediğin an var ya içimden koca koca yükler aldın arkadaşım. Gönlüme su serptin... İnsanın boyle arkadaşları, arkadaştan öte dostları olması ne mutlu yaaa seni çok seviyorum yarasa yersoycummmm:D

Sevgili halkalıyıldız, BU forumda varlığını sevdiğim insanlar var, onlardan biri olduğunuzu bilmem bilir misiniz? Bilmiyorsanız da artık biliyorsunuzdur İyi ki doğmuşsunuz... MUTLU YILLAR

İyi ki varsın, İyi ki doğmuşsun, Başkalarını bilmem ama ben varlığını önemsiyorum... HAYATTA HERŞEY DİLEDİĞİN GİBİ OLSUN, MUTLU YILLAR

Bu benim Melkor'um Özür dilerim canım, çok çok geç kalmışım, ama bak geldim Seni çok seviyorum, bugunlerde fazlaca görüşemesek de, konuşamasak da ve hatta yıllarca görüşemesek, konuşamasak bile sen benim sonsuzuma dek kardeşimsin, seni çok seviyorum... Çok çok seviyorum... İYİ Kİ DOĞDUN TATLIMMMMMM BENİMMMM Hayat sana hep güzellikleriyle gelsin, kötü sürprizlere hayatında hiç ama hiç yer olmasın canım benim 18,28,38,48... farketmez her yaşında, hep yanında olacağıma söz veriyorum

Buraya da geç kalmışım Zeynepciğim, sen çok tatlı, çok ince ve zarif bir insansın, ismini ne zaman forumda gorsem, mutlu oluyorum İyi ki varsın canım... Mutlu yıllar

Ben genel olarak böyle gecikirim zaten, neyse kusuruma bakmayın artık Sevgili Larsie, bilgisayar bölümüne yaptığın katkılar için daha once teşekkür etme fırsatı bulamamıştım, fırsatta istifade hem teşekkürlerimi bildirmek hem de doğum gününü kutlamak isterim arkadaşım, Teşekkürler ve DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN Mutlu ol ve mutlu kal

Tabii, biraz araştıracak olursak bu ismin o dönemlerdeki varlığını kanıtlamak mümkündür Taurusun yaş tahtaya basacağını sanmıyorum Mesela yıl MÖ 2000 li yıllar olsun tamam mı... Neden bu dönemi dedim çünkü bu dönemde sadece kralların ya da ülkenin ileri gelenlerinin değil kişilerin dahi kendi kütüphaneleri vardı ve kütüphaneler kil tabletlerden oluşuyordu. Kenan isminin anlamına bakacak olursak; Kenan, Nuh peygamberin oğlu ya da Nemrut\'un babası sanılan kişidir. BU durumda MÖ 3000 yıllarında da Nuh tufanının gerçekleştiği düşünüldüğüne göre demek ki MÖ 2000 yıllarında Kenan ismi vardır. ya da Kral Nemrut, zalim ve gaddar olarak tanınmış ve Allah'a karşı isyan etmiş, büyüklük taslamış bir kraldır. İbrahim zamanında yaşamıştır. İbrahim peygamberin ise MÖ 1900 lerde yaşadığı söylenir. Nemrut'un babası bu durumda onlardan biraz daha erken doğmuş olduğuna göre yaklaşık olarak tarih MÖ 2000 lere yakındır. Kenan ismi ilk defa Nemrut'un babasına bile verilecek olsa demek ki yine Kenan İsmi o dönemde vardır. ve ayrıca Kenan Ülkesi veya Kenan Diyarı (İbranice: Kena'an), Şeria (Ürdün) Nehri'nin batısındaki Antik Filistin topraklarına, İbrahimi dininin metinlerinde verilen isimdir İbrahimi dinlere göre İsrailoğulları'na Vadedilmiş Topraklar'dır.[1][2][3] İsrailoğulları Kenan Ülkesi'ni M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısında fethetmiş ve yerleşmişlerdir. Tarih yine tutuyor, ülke ismi olarak kullanıldığına göre isim yine bu dönemlerde mevcuttur Bu arada MÖ 2000 li yıllar dedik ama olay daha sonra da gerçekleşmiş olabilir, bu durumda zaten artık bu isim mevcuttur. Hatta örneklere de bakarsak mevcutluğu kesindir.

BU cinayet tabletlere çivi yazısıyla yazılan dönemde gerçekleşmiş bence, tehdit mektubu tablete yazılmış tabi tabletle adamın kafaya vurmuşlar sonra tablet parçalanmış cinayet de böylece çözülmüş

Bu konu üzerine iyi komplo teorileri oluşturulur valla... Bu konudaki gündemi de takip ediyorum, herkesin endişesi aynı gibi... Düşününce olma olasılığı çok yüksek bir endişe aslında.. Öncelikle KKTC'nin kabul edilmeyişi tam anlamıyla Batı'nın iki yüzlü tavrı ile ilgilidir. Bunun altında mantık aramak da mantıksızdır, bunlara ve bu gibi şeylere alışığız ne de olsa... Bu Kosova olayının KKTC'ye hiçbir faydası yoktur, olmayacaktır da kanımca... Kürdistan tezine gelince, işte orada insan kendi kendine "hepsi birer komplo mu diye" düşünmeden edemiyor. Hepsi yine sonrası planlanmış hareket... Kosovanın bağımsızlığını ilan etmesi üzerine, bu olayın KKTC'ye de emsal olacağı düşünülerek, TC. tarafından Kosova hemen tanınmıştır. Lakin bu asıl KKTC için değil, Kürdistan isteyenler için emsal olacak bir davadır. Nitekim şu anda bizim, Kosova'nın bağımsızlık kararını tanımış olmanız, ileride tamamen aleyhimize kullanılacak bir kozdur. Kosovanın bağımsızlığı, Kürdistan'a emsal olacak, Kürtler mutlaka bundan alacakları güçle bağımsızlıklarını ilan edeceklerdir. Kosova'da olduğu gibi başta ABD ve AB, Kürtler için milli marştan tutun da anayasa düzenlemesine kadar herşeyi hazırlayacak, sonra da "tamam hazırsınız, kendizi bağımsız ilan edin" diyecekler... Türkiye de tıpkı şimdi Sırpların yaptığı gibi, bir sürü karşı çıkış sergileyecekler, ama nafilee... Sonuç mu; "Kosova'nın bağımsızlığını tanıyorsunuz amaaaa" şeklinde bir cevap alıp, olduğumuz yere oturmak.... Plan bu kadar basit işte... Zaten en başından beri Erdoğan'ın istediği de bu... Belki özellikle alınmış bir karardır, Kosovanın tanınması kararı... Türkiyeyi eyaletlere bölme, Kürdistan fikrini kabul ettirme vs. için Kosova'nın bağımsızlığının tanınması önemli bir adımdır. Sanırım bu aşamada IRA, ETA falan da plan aşamasına girmiştir Onlar da bağımsızlıklarını ilan etsinler

teşekkürler aldım çiçeğimi

tehdit mektubu taşa sarılı olarak adamın oldugu odaya fırlatılmış olabilir mi? Taş adamın kafasına denk gelmiştir. Zaten adam kafasına aldığı darbeyle ölmüş...

Yaaaa ben bu Tengerini ham yaparım yaaaa Şirin şey Alahım yarabbim yaaa.. Kız şunu yakaladığın zaman benim yerime bi güzelll şapur şupur öp tamam mıııı?