suheda tarafından postalanan herşey
-
Kadınlar aslında....
Harun Resit, savasta esir aldigi dusman generale -Hayatini bagislarim, der, ama bir sartim var: Kadinlar hayatta en cok ne ister, budur bilmek istedigim. Bu sorunun yanitini getir; kurtar kelleni.' der.General sorar sorusturur, bu cetin sorunun yanitini arar veKafdagi'ndaki bir cadinin bunu bildigini ogrenir. Gunlerce gecelerce at kosturur, cadiyi arar bulur ve sorar - Kadinlar hayatta en cok ne ister?'Korkunc cadinin, yanit icin oyle bir sart ileri surer ki yenilir yutulurdegil. -Evlen benimle, o zaman ogrenirsin istedigini.'Bu olumcul teklifi, kabul eder General ve dogru yaniti alir almaz kosar Harun Resid'e: -Kadinlar, en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister.'Harun Resit bizimkinin hayatini bagislar ya; cadiyla evlenmek icin desoz verilmistir. Evlenirler. O ilk gece; general bir bakar ki o korkunccadi,dunyalar guzeli bir afete donusmus, karanlik odada. Konusur cadi: -Benim kaderim boyle; gunun sadece yarisi guzel olabilirim, digeryarisi ise cirkinim. Ne dersin geceleri seninleyken mi, yoksa gunduzleri disaridayken mi guzel olayim?General dusunur ve -Sen bilirsin, kararini kendin ver' der; iste o andan itibaren korkunccadi sonsuza dek cok guzel bir kadin olarak kalir.' Peki bu oykuden cikarilacak uc ders nedir? 1. Kadinlar en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister. 2. Ozgur iradesiyle hareket eden bir kadin, her zaman guzeldir. 3. Ister guzel olsun ister cirkin, her kadin aslinda bir cadidir alıntı
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Nedir sizin amacınız?Bu ajitasyonun sonu yokmu? Sürekli aynı şeyleri dile getirmekten yorulmadınızmı?Üstelik alacağınız cevapları bile,bile ayrıca bu ileti yeni bir başlık için yeterli değil bence daha açmalısınız ki bir şeye benzesin...
-
Son Moda Tırnaklar
Gelinlikle hoş durur bence... Bir çoğu takma,zaten günlük yaşantıda kullanılmazki ne öyle insan kendi gözünü çıkartır kaza ile üstelik çok uzun tırnaktan oldum olası tiksinmişimdir. Ne yalan söyliyeylim ben çok uzun tırnaklı insanların yaptıkları yemekleri içim rahat yiyemiyorum,ne kadar temiz olursa olsun kişi, insanın aklına bin türlü şey geliyor
-
Lütfen uzun süre gelmeyecekler buraya yazsınlar
suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımMarcus neden misafir olarak gözüküyor gittimi
-
NEVRUZ
Her zaman söylerim her olayı kendi çıkarlarına mal eden bunlar gibi başka bir topluluk daha yoktur.. Kendilerini Türk'lerden farkli bir millet olarak gören kürtlerin nevruzla ne ilgisi var? Bu fotoğraf herşeyi açıklıyor değilmi!!!!
-
Bir karsilastirma,bu kadar benzerlik bir rastlantimi?
Soner Yalçın'ın gizemi konusunda hem fikirim sizinle, bu adam oldukça ilginç bir adam ben onu ilk kez "Binbaşı Cem Erseverin itirafları"ile tanımıştım..Ve o dönem Alparslan Türkeş'in Yalçın hakkındaki suçlamaları.Şu ergenekon içerisinde birde bunun adını duyarsam şaşırmıycağım.. Ama şu bir gerçek yazım şekil müthiş,sanki kitap okumuyorsunuzda birebir sohbet ediyormuşsunuz hissi veriyor.. Kitapta (Efendi) o kadar çok şeyi üstü kapalı ifade ettiki,ben bir an Adnan Mendersin eşcinsel olduğu hissine bile kapıldım.. Sonra Efendi kelimesini açıkladığı kısım hatırlarsınız hani Atatürk'ün babası A.Rıza Efendi Ve tabi doktor Nazım...Kitap boyunca beni en çok etkileyen karakter,aşık olmuştum resmen... Neyse konumuz Soner Yalçın'ın Efendisi değil......
-
Psikolog figgaro
Valla kurdada kuşada kavuştum,çok dolu bir hafta geçirdim..kırlarada çıktım,deli gibi alışverişte yaptım eş dost akrabada gezdim,evi otel niyetine kullanıp kahvaltımı bile dışarda yaptım bir hafta kısa geldi ama doping almış gibiyim Ve inanmıycaksın ama doğa bile beni mutlu etmek için elinden geleni yaptı pırıl pırıl bir hava vardı,halada var
-
ERGENEKON' SON OYUN 83 YASINDAKI ilhan selcuk GÖZ ALTINDA
Hepimizin az buçuk tahmin ettiği şeyleri artık birileri yüksek sesle dile getirmeye başladı buda bir gelişme... Cumhuriyet gazetesinin bombalanması danıştay saldırısı ve daha niceleri... Hedefe islami kesimi oturtup arka planda kendi borusunu öttürenler tek tek gün ışığına çıkıyor.. Daha önce Maraş,Çorum Sivas'ı tezgahlayanlar gibi, kimbilir belki birgün onlarında asıl faillerini öğreniriz
-
Bir karsilastirma,bu kadar benzerlik bir rastlantimi?
Hay hay sevgili Bezgin,Derin Devlet Mahir Kaynak.Ayrıca Efendi yi okumuş birisi olarak ben orda Menderes hakkında Sebatay diye bir kısım okuduğumu hatırlamıyorum, unutmuşta olabilirim.. Bir diğeri Efendi benim çok beğenerek okuduğum bir kitaptır şimdi ikincisini okuyorum
-
AKP'YE KAPATMA DAVASI AÇILDI
28 Şubat süreci ile RP kapatıldı.Sonrasında onun uzantısı olan bir parti tek başına iktidara geldi bir ikinci seçimde müthiş bir oy patlaması yaparak tekrar iktidar oldu, şimdi bu oy potansiyeline sahip partiye saçma sapan gerekçelerle kapatılması davası açıldı yani tarih tekrar tekerrür ediyor.Peki bu kapatılma davası kimin işine yarar?bakın bakalım Alı Kırca'yı şok eden anket Ali Kırca yönetimindeki Show Haber seçim anketi düzenledi. 264 bin kişinin katıldığı oylamada çarpıcı bir sonuç çıktı. İNTERNETHABER- Kapatma davasının ardından halkın siyasi partilere olan bakışını anlamak adına Show Ana Haber seçim anketi yaptı. "Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" şeklinde sorunun yöneltildiği anket SMS yoluyla yapıldı. 264 bin 840 kişi oy kullanırken sonuçlar, canlı yayında Eyüp 4. Noteri 1. Başkatibi gözetiminde açıklandı. İddianameye tepki oylarıyla AK Parti'nin oyunu ciddi derecede artırdığı gözlendi. Ali Kırca, sonuçları açıklarken büyük bir şaşkınlık içindeydi. İşte o sonuçlar; AK Parti: 70 CHP: 18 MHP: 6 DTP: 4 Yani demem odur ki AKP kapatılsa bile ki hiç sanmıyorum ondan doğacak olan ortalığı silip süpürecektir.Peki bu kapatma davasını açan zihniyet bunu hesaba katmamışmıdır.Katmıştır katmıştır hepsi danışıklı dövüşlerdir
-
Bir karsilastirma,bu kadar benzerlik bir rastlantimi?
Şimdi bu benzerlikten anlayacağımız şey nedir? AKP kapatılır R.Tayyip Erdoğan Adnan Menderesle aynı kaderimi paylaşır... Bir diğeri Adnan Menderes Sabetay değildir.Onun idamının arkasında İngiltere olduğu söylenir ki bana göre son derecede mantıklıdır,çünkü Menderes hükümetine kadar İngiliz kontrolunde olan siyasi yaşantımız Menderes'le birlikte ABD güdümlü hale gelmiştir.
-
Mesir saçan ilk başbakan oldu
Sabah, sabah kahkaha attırdın bana sen çok yaşa emi
-
Çok yorgunum
Aynı bu kıyafet ve ayakkabı deneme hastalığı bendede mevcut hiç üşenmem tabi üzerime yakışmayanı kabinden çıkıp asla göstermem Ayakkabı dedinde bu seneki ayakkabı modasını hiç sevmedim ne o öyle küçük burunlu,dümdüz, rengarek şeyler,kaç mağaza gezdim istediğim gibi bir ayakkabı bulamadım.Ayakkabı konusunda hiç şakam yoktur ayağım çok rahat etmeli giydiğim ayakkabıda.. Alışveriş güzelde eve sık sık poşetlerle gidince annemin gözleri faltaşı gibi açılıyor"doymazmısın kızım sen"diyor
-
CEDRİC
CİNE 5 te yayınlanan sekiz yaşında ki bir çocuğun maceralarını anlatan bir çizgi film.. Adındanda anlaşılacağı üzere filmin baş karakteri Cedric,sarışın, evde anne baba ve muthiş bir diyalogu olduğu büyük babası ile yaşıyor ve tabi gözüne girebilmek için her yolu denediği kendisi ile yaşıt Çinli kız arkadaşı Chen.. Komik gelecek size ama bu çizgi film bende ciddi anlamda bağımlılık yaptı işimi gücümü bırakıp oturup izliyorum onu, izlerken müthiş keyf alıyorum.. Yaşadığı hergünü akşamları yatmadan günlüğüne yazıp yorumlar yapan bu küçük afacan öyle güzel işlenmiş ki, hele büyükbabası, huysuz yaşlı bir ihtiyar ama torununu çok seven ve ona hayatı kendi tecrübeleri ile öğretmeye çalışan bir hoca gibi.. Filmde aile mefhumunun oldukça güzel bir şekilde ele alınışı, ve hayata sekiz yaşındaki bir çocuğun penceresinden bakmak son derece eğlenceli.. Ve her bölüm sonunda yaşadığı günün değerlendirmesini son bir cümle ile yapması... "Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzeelll"tabi bu bazen olumsuzda olabiliyor mesela "sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok zor"gibi..
-
Suheda...
Hey Yarabbi,bugs bunny değilmi o bayılırım ben ona "naberrr canııımmm"çok şeker bir fotoğraf Teşekkür ederim Deniz
-
Çok yorgunum
Çok yorgunum.. Öyle yoğun öyle hızlı tempoda bir hafta geçirdim ki pestilim çıktı, yarın kimse ilişmesede bütün gün yatsam.. Yurtdışından ablam geldi onunla daha fazla vakit geçirebilmek için bir kaç gün izin aldım işyerinden,kısacık zamana çok şey sığdırmaya çalıştık,sığdırdıkta ama canımız çıktı.. Zaman az olunca aynı günün içerisine bir kaç program sıkıştırdık,yorulduk ama çokda güzel vakit geçirdik.. Deli gibi alışveriş yaptım bir sürü kılık kıyafet aldım stres atmak istiyorsanız kendinize alışveriş yapın bu taktik bende hep işe yaramıştır.. Tabi ay sonundaki kredi kartı ekstrenizi hesaba katmazsanız Bu sabah erkenden uçtu ablam, üzüldüm sanki boşluğa düştüm,uzak memleket canın istediği an gidemiyorsunki yada o hemen atlayıp gelemiyor ki.. İnsanın kendi memleketinde yaşamasının bir kötü yanıda bu, geride kalan hep kendiniz oluyorsunuz,gelen gidiyor siz aynı yerde karşılamalar ve uğurlamalarla.. Son bir haftada bir şeyi daha fark ettim işyerini hiç özlemedim,bu sabah yine zırlayarak geldim,hoş geldimde elimi bir şeye sürdümmü?Hayır, P.tesi yaparım artık canım istemiyor hem söyledim ya "çok yorgunum" Çok yorgunum beni bekleme kaptan Seyir defterini başkası yazsın...
-
21 Mart Dünya Şiir Günü
Edebi türler içerisinde insanı en çok etkileyen anlatım şiirdir.. Şiir hem düşünceleri ifadede hemde duyguları coşturma özelliği ile ruhumuza doping etkisi yapmaya devam ediyor.Herkes şiir yazabilir ama herkes şair olamaz.. Bir şiirkolik olarak Türk şiir klasiklerinden ilk aklıma gelen Faruk Nafız'ın Han Duvarları yazarın kendi hayatından bir kesit olan bu şiiri muhteşem bir eser,buram buram tarih kokan bir eser.. Oldum olası bu tarz şiirler beni çok etkilemiştir.Bir insanın yaşadıklarını ve duygularını onunla birlikte hissetmeye çalışmak üstelik eski zamanlara bir yolculukla... HAN DUVARLARI Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık! Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları, Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler, Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... Ellerim takılırken rüzgârların saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına. Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, Yalnız arabacının dudağında bir ıslık! Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar, Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu. Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince. Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi. Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi. Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine. Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine. Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali, Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan. Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor... Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine. Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan; Geçiyordu araba yola benzer bir sudan. Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu: Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri. Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı, Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı. Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor. Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı. Gitgide birer ayet gibi derinleştiler Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler... Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı, Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı; Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler, Aygın baygın maniler, açık saçık resimler... Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı. Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa; "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan Baba ocağından yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben" Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi... Gözüm imza yerinde başka ad görmedi. Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş! Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş; Araya gitti diye içlenme baharına, Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!... Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk, Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk. Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri. Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor, Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor... Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar, Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar. Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide, İki dağ ortasında boğulan bir geçide. Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden: Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla, Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla. Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu, Burada son fırtına son dalı kırıyordu... Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla, Savrulmaya başladı karlar etrafımızda. Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü; Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü... Gönlümde can verirken köye varmak emeli Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!" Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana Biz menzile vararak atları çektik hana. Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş. Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor, Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor... Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri, Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri. Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor, Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor; "Gönlümü çekse de yârin hayali Aşmaya kudretim yetmez cibali Yolcuyum bir kuru yaprak misali Rüzgârın önüne katılmışım ben" Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı... Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde. Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık, Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım, Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım! "Garibim namıma Kerem diyorlar Aslı'mı el almış haram diyorlar Hastayım derdime verem diyorlar Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben" Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında, Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında. Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı! Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı! Az değildir, varmadan senin gibi yurduna, Post verenler yabanın hayduduna kurduna!.. Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu: "Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?" Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, Dedi: "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!" Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti, Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti... Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim. Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar, Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları, Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!.. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
-
Tengerin Boşig'in Doğum günü
Nice mutlu yıllara Tengeriin
-
<<SPİCES>>
Geç oldu ama olsun, nice mutlu yıllara
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Evet Karadenizde koskoca Pontus Krallığı yerle bir olmuştu ben doğduğumda... Ama kırk küsür yıldır değil taa milad'tan önceye dayanır bu,şu an çok uzak görünsede inşallah kırk küsürlü yaşlarıda göreceğiz.. Güzel sözleriniz ve dilekleriniz için teşekkür ederim
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Sen estikçe ve yayamaz, Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz karşılıklı
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Siz varya harikasınız çok seviyorum sizi deniz kızı çok teşekkür ederim bir tanem kalemde çok şık hani Mineciğim hediyeler harika dileklerimiz karşılıklı o gönüldaşıma söyle onsuz ben kendimi burda çok mutsuz hissediyorum gelsin bir an önce yoksa kulağını ısırıcam
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Melek yüzlüm benim çok teşekkür ederim
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Çok teşekkür ederim Sardunyam
-
SUHEDANIN DOĞUM GÜNÜYMÜŞ:)
Siz hepiniz yaşamın harika renklerinden birer tanesiniz hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.. Doğum günümde önce burda,sonra iş yerinde ki arkadaşlarımın ve sonra evde ailemdekilerin yaptığı tatlı süprizler hepsi çok güzeldi sevilmek ve sevmek müthiş bir şey.....herkese,iyiki varsınız...