suheda tarafından postalanan herşey
-
ALLAH RASULÜ HÜSEYİN’İNE AĞLIYOR
İslam Tarihinde yaşanan ciddi bir olayı Arab tarihi ve kültürü diye dar bir çerçeve içerisinde yorumlamak yalnış değilmi?Bilimselci Herkesin bu olaydan ders çıkartması gerektiğini düşünüyorum hırs,saltanat tutkusu sanki tüm dünyadan silinmiş gitmiş bugün bunların hiç birisi yokmuş gibi yorum yapıyorsunuz,oysaki günümüz dünyasında o kadar çok Yezid mevcut ki.....
-
301... Hırant Dink ve Orhan Pamuk...
ATO Başkanı Sinan Aygün ise Avrupa’nın da 301. maddeye benzer hükümler taşıyan yasalara sahip olduğuna işaret etti.Avrupa ülkelerinin, kendi ceza yasalarına yeni yeni maddeler koymaya başladıklarını belirten Aygün, şunları kaydetti: "Örneğin İtalyan ceza kanununda, ’Her kim Cumhuriyeti, parlamentoyu veya ikisinden birini veya hükümeti veya Anayasa Mahkemesini veya yargı gücünü alenen aşağılarsa 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülür’ diyor. Polonya’da ’her kim Polonya halkını, Polonya cumhuriyetini alenen aşağılarsa 1 yıldan 3 yıla kadar’ diyor. Geçiyoruz İspanya’ya... İspanya ceza kanunu madde 543... ’İspanyayı, özerk bölgelerini veya simge ve amblemlerini sözle ya da yazıyla veya eylemle alenen aşağılar, küçük düşürürse ona 2 aya kadar hapis cezası’ öngörüyor. Geçiyoruz Almanya’ya, ’her kim aleni olarak bir toplantıda Almanya Federal Cumhuriyetini, eyaletlerden birini, onun anayasal düzenini söverse, milli marşını, bayrağını, armasını ve kötü niyetli olarak küçük düşürecek olursa 1 yıldan 3 yıla kadar’... Geçiyorsunuz Danimarka’ya, Danimarka da da aynı şey var, hatta Danimarka ceza kanununda diyor ki milletleri, toptan almışlar yani ’AB ülkelerinin tamamını ya da milletlerini ya da Avrupa Parlamentosu’nu alenen aşağılarsa 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor’ diyor. Baktığımız zaman Avrupa, bunu kendisi uyguluyor ve bazıları bunu geçtiğimiz yıllarda daha da güçlendirirken Türkiye’de, ne hikmettir ki ben de anlam veremiyorum, 301. madde ortaya atıldı. Bir kısım ’değişsin’ diyor, bir kısım ’değişmesin’ diyor ortalık allak bullak oldu."Milliyet
-
SEN GİTTİN,GÖZLERİMİZE KANLI GÖZYAŞLARI KALDI
Yine muharrem Yine asura Yine maziden hatra Kekeme acilar gelip oturur basucumuza, Kanli bir kum firtinasinda Mersiye okur çöller - Cennet gençlerinin efendisi adina, Günes mum gibi eriyiverir, Yildizlar Kerbela’ya düser, En güzelden, yillar evvelinden Kesik bir basi oksar gibi teselli .. Firatin gözleri hala kan çanagi.. Asirlar geçti, yetmedi Hala yas tutar gözlerimiz, Ey Hüseyin(r.a)! Susuz kalan her gül Senin kaninla hayat bulur simdi! Kirmizi ölümü terkine alip gittin, Zeynep (r.a) el salliyor Kerbela’dan, ardindan senin, Melekler gözyasi döküyor Biz de agliyoruz Aglayisimiz seni bilmeyisimizden, Yine Muharrem Ve bugün asura Bugün demli efkarlar dolasir zulamda, Ey Hüseyin (r.a)! Gittin, gözlerimizde kirmizi gözyasi kaldi Gittin, ellerimizde sabir Yüreklerimizde davana sebat kaldi, Ey Zeynep (r.a)! Ey kiliçlarin efendisinin kizi! Haber saldin tüm cihana On dört asir evvelinden: Kerbela’ya kimsecikler ugramasin! O gün sabahi olmadi alemin, Günes Kerbela topraklarina gömüldü, Ey Hüseyin (r.a)! Ey dünya gözüyle görülebilecek Cennet güllerinin sonuncusu! Bugün seni yine hayirla yad ediyoruz Senin neslinden öyleler geldi ki “Binlerce basin feda oldugu hakikat ugruna - bizim basimiz dahi feda olsun” dediler, Onlar da hasretine dayanamayip sana geldiler. Yine Muharrem, yine asura Yine Kerbelada’ki elim hatira dokunur bir yanimiza, Ey Hüseyin (r.a)! Ey cennet gençlerinin efendisi! Ey Hüseyin (r.a)! Ey dünya gözüyle görülebilecek Cennet güllerinin sonuncusu! Bizi de alsana yanina Beraber gölgelenelim tuba agacinin altinda, Bizi de al, bizi de al, bizi de al… Zafer Isik
-
ALLAH RASULÜ HÜSEYİN’İNE AĞLIYOR
Bazen neden 1400 yıl sonra hâla acı verici bir olay için ağlıyorsunuz denildiğinde şöyle bir cevap veriyorum: Biz o yüce insan için şehadetinden sonra ağlıyoruz fakat sevgili Peygamberimiz daha şehit olmadan önce ağlamıştır. Dolayısıyla Hüseyin’e (a.s.) ağlamak peygamber efendimizin bir sünnetidir. Hasırdan hurma çekirdeğine kadar sünnetlere bağlı olan bazı kardeşlerimiz neden bu sünneti unutuyorlar acaba? Burada tümü Ehl-i Sünnet kaynaklarından olmak üzere Allah Rasülü’nün sevgili torunu için ağladığını ve şehadetini haber verdiğini bildiren hadisleri sunuyoruz.. Umarız bütün Muhammed (s) ümmeti, şehitler efendisi İmam Hüseyin’in (a.s.) başına gelen büyük acılarla gözyaşı dökmenin manevi hazzına ve uhrevi sevabına ulaşır. 1- Esma bint-i Ümeys şöyle naklediyor: “Ben Fatıma (a.s) oğulları Hasan ve Hüseyin’in ebesiydim. Hasan dünyaya geldiğinde... (Hz. Hasan’ın (a.s) doğumu ile ilgili bir kaç şeyi dile getirdikten sonra şunları ekliyor:) Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde, Resulullah (s) yanıma gelerek “Ey Esma, çocuğumu bana getir.” diye buyurdu. Ben Hüseyin’i beyaz bir kundağa sararak Resulullah’a (s) verdim. Resul-i Ekrem (s) sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra, Hüseyin’i bana verdi ve ağlamaya başladı. Esma diyor ki: “Resulullah’a (s) “Anam, babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?” diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber “Bu çocuğuma (ağlıyorum)” diye cevap verdi. “Bu çocuk dünyaya daha yeni geldi” dediğimde bana “Ey Esma, bu yavrumu zalim ve azgın bir grup öldürecektir. Allah-u Teâla benim şefaatimi onlara nasip etmesin.” diye cevap verdi. Daha sonra “Ey Esma, bunu kızım Fatıma’ya söyleme, çünkü o daha yeni doğum yapmıştır (ve bu haberi duymaya hazırlıklı değildir.)” buyurdu.” Hz.Hüseyin'in hayatı İmam Hüseyin (a.s), Hz. Ali ve Hz. Fatıma (Allah'ın selamı onlara olsun)'nın ikinci oğludur. Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının üçüncü veya beşinci günü Medine’de gözlerini dünyaya açtı. Künyesi Ebu Abdullah’tır; lakapları ise Raşid, Tayyib, Vefî, Zekî, Mübarek, Sibt, Seyyid. ve Seyyid’üş- Şüheda’dır. İmam Hüseyin (a.s) yaklaşık yedi yıl Resulullah (s.a.a)’in, otuz yıl Emir’ul- Muminin Ali’nin, on yıl da İmam Hasan’ın hayatları zamanında yaşamıştır. Hicretin 50. yılında İmam Hasan (a.s)’ın mazlumca şehit edilmesinden sonra hak yolunun takipçilerinin önderliğini üstlenmiştir. İmam Hüseyin (a.s)’ın imamet dönemi, Muaviye’nin hüküm sürdüğü döneme rastlamaktadır. İmam Hasan (a.s)’ın Muaviye ile yapmış olduğu sulh sırasında, İmam Hüseyin (a.s) de Muaviye'ye karşı kardeşiyle aynı tavrı takınmıştır. Çünkü o dönemde, İmam Hasan (a.s)’ın çabasıyla hakla batıl Müslümanlar için tanınmış ve İslam’ın esası henüz ciddi bir tehlikeye maruz kalmamıştı. Yezid, babası tarafından Müslümanların başına halife tayin edildiği günden itibaren İslam’ın esası ciddi bir şekilde tehlikeye maruz kaldı. Muaviye, Hicretin 95. yılında oğlu Yezid’i kendisinden sonra halife olarak tayin etmeye karar verdi. Böyle bir işin gerçekleşmesinden emin olmak için kendisi daha hayatta iken, oğlu Yezid’e halktan biat almak istedi ve herkesten önce kendisi, oğlu Yezid’e biat etti. İbn-i Sa’d, Tabakat’ında şöyle yazıyor: Hüseyin bin Ali, Yezid’e biat etmeyen şahıslardandı. Sonra şöyle ekliyor: Muaviye hicretin 60. yılında öldüğünde oğlu Yezid hilafet makamına oturdu, halk da ona biat etti. Sonra Yezid Medine’nin hakimine şöyle bir mektup yazdı: “Halkı çağırarak onlardan biat al. İlk önce Kureyiş’in büyüklerinden başla; onların ilki de Hüseyin bin Ali olsun.” Medine’nin hakimi, İmam Hüseyin’den biat almak isteyince, İmam Hüseyin (a.s) cevabında şöyle buyurdular: “Biz, nübüvvet Ehl-i Beyt’i ve risalet madeniyiz. Yezid ise fasık, şarap içen ve adam öldüren birisidir. Benim gibi birisi onun gibi bir kimseye biat etmez...” İmam (a.s) başka bir sözünde de şöyle buyuruyor: “Artık İslam’la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur ...” Mes’udî şöyle yazıyor: Yezit, ayyaş birisi idi; köpek, maymun ve avcı kuşları besliyordu; içki içiyordu ... Onun zamanında, Mekke ve Medine’de şarkı ve ğina yaygınlaşmış, halk açıkça içki içmeye başlamıştı. Onun halka karşı davranışları hakkında da şöyle yazıyor: Firavun, halkın işi hususunda ondan daha adil, yakın ve uzak insanlar hakkında ise ondan daha insaflı idi. İmam Hüseyin (a.s), Medine’nin ortamını karışık görünce, o şehirde kalmayı câiz bilmeyip hicretin 60. yılı Recep ayının sonuna iki gün kala; pazar günü ailesi ve dostlarıyla birlikte Mekke’ye doğru hareket etti. İmam Hüseyin (a.s), hareketinin hedefini, kardeşi Muhammet bin Haneffiye’ye yazdığı bir vasiyette şöyle açıklamıştır: “...Ben azgınlık, makam, fesat ve zulüm yapmak için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak, ceddim Resulullah (s.a.a) ve babam Ali bin Ebi Talib’in yolunda gitmek için o şehirden ayrıldım...” İmam Hüseyin (a.s), Şaban ayının üçüncü gününün Cuma akşamı (yani beş gün sonra) Mekke-i Mükerreme'ye vardı. Kufe halkı, Muaviye’nin ölümünü ve İmam Hüseyin (a.s)’ın Yezid’e biat etmekten kaçındığını öğrendiklerinde pek çok mektuplar yazıp imzalayarak İmam Hüseyin’i Kufe’ye davet ettiler. Onlar mektuplarında İmam (a.s)’a şöyle yazdılar: “Biz senin yolunu bekliyoruz, kimseye biat etmemişiz, senin yolunda can vermeye hazırız, senin için onların Cuma ve cemaat namazlarına katılmıyoruz.” İmam Hüseyin (a.s), Kufe halkının isteklerine olumlu cevap vererek, Ramazan ayının yarısında, Muslim bin Akil’i Kufe’ye gönderdi. Muslim’i Kufeye gönderdiğinde ona şöyle buyurdu: “Kufe halkının yanına git, eğer yazdıkları doğru olursa, sana kavuşmamız için bize haber gönder.” Muslim, Şevval ayının beşinci günü Kufe’ye vardı. Onun Kufe’ye gelme haberi, şehirde yayılınca on iki bin kişi, diğer bir görüşe göre ise on sekiz bin kişi onun vasıtasıyla İmam Hüseyin (a.s)’a biat ettiler. O bu durumu İmam Hüseyin’e bildirerek İmam’ın Kufe’ye gelmesini istedi. Kufe’de yaşanan olayların haberi Yezid’e ulaşınca, Yezid ilk etapta Kufe’nin hakimi olan Numan bin Beşiri azledip Ubeydullah Bin Ziyad’ı onun yerine atadı ve Muslim bin Akil’i yakalatıp öldürülmesini emretti.Diğer taraftan da, İmam Hüseyin (a.s)’ı, Mekke’de ****** avlayıp öldürmek için kendi adamlarını seferber etti. İmam Hüseyin (a.s) bu komplodan haberdar olunca, Allah(c.c.)'ın evi Kabe'nin kutsiyet ve hürmetini korumak için, hac amellerini aceleyle bitirip, hicretin 60. yılı Zilhicce ayının sekizinci günü Mekke’den ayrılarak Irak’a doğru hareket etti. İbn-i Abbas, Kerbela vakıasından sonra bir mektubunda şöyle yazıyor: “Şunu hiçbir zaman unutmayacağım ki, sen Hüseyin bin Ali’yi Peygamberin hareminden (Medine’den) Allah’ın haremine (Mekke’ye) sürdün, orada da onu ****** avlayıp öldürmek için, bazı adamlarını gizlice gönderdin. Sonra onu Allah’ın hareminden Kufe’ye sürdün. Hz. Hüseyin, Batha’nın (Mekke’nin) en aziz insanı olmasına rağmen üzgün bir şekilde Mekke’den ayrıldı. Eğer Mekke’de kalarak orada kan dökülmesini isteseydi, Mekke ve Medine halkının tümünden daha çok taraftarı olurdu. Ama o, Allah’ın evi ve Rasulullah’ın hareminin saygınlık ve ihtiramını korudu; ama sen onların hürmetini ve saygınlığını korumadın. Çünkü sen, haremde onunla savaşmak için bazı adamlarını Mekke’ye gönderdin.” Ubeydullah, Muslim bin Akil’i ve ona sığınak veren Hani bin Urve’yi Kufe’de yakalayıp feci bir şekilde şehit etti. Ubeydullah, İmam Hüseyin (a.s)’ın Kufe’ye geldiğini öğrenince, İmam’ın ordusunu gözetimi altında tutmak için, Hür bin Yezid-i Riyahi’nin komutasında bir orduyu “Kadisiyye” bölgesine gönderdi. Hür Bin Yezid, “Şeraf” denilen bir bölgede İmam Hüseyin (a.s)’la karşılaştı, aralarında bazı konuşmalar geçti. İmam (a.s), iki hurcun (heybe) dolusu olan Kufe’lilerin mektuplarını Hür bin Yezid’e gösterdi ve onların kendisini davet ettiklerini söyledi. Sonra kendi yoluna devam etti... Hicretin 61. yılı Muharrem ayının ikinci günü “Neyneva” bölgesine vardılar. Bu bölgede oldukları vakit İbn-i Ziyad’ın elçisi, Hür bin Yezid’e bir mektup getirdi. Mektubun içeriği söyle idi: “Bu mektubum sana ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanına gelir gelmez, Hüseyin’i baskı altına al ve onu sığınak ve suyu olmayan bir çöle sür.” Hür bin Yezid, İbn-i Ziyad’ın emri doğrultusunda İmam Hüseyin (a.s)’ın kafilesini “Kerbela” denilen bölgede durdurdu. Ertesi gün Ubeydullah bin Ziyad’ın elçisi olan Ömer Bin Sa’d da dört bin savaşçıyla Kerbela’ya geldi. Şunu hatırlatmak gerekir ki, Hür bin Yezid, İmam Hüseyin’nin şahadetinden önce kendi yaptığından pişman olup tövbe etti ve İmam (a.s)’ı savunmak üzere şahadete erişti. Ömer bin Sa’d, Aşura gününe üç gün kala, İmam Hüseyin (a.s)’ın kafilesinin suya ulaşmaması için beş yüz süvariyi Fırat nehrini korumaları için görevlendirdi. Muharrem ayının dokuzuncu günü (Tasuâ), İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, kamil bir şekilde düşman tarafından ablukaya alındılar; öyle ki düşman, İmam (a.s)’ın yardımına hiç kimsenin gelmeyeceğine emin olmuştu. Tasua akşamı, düşman tarafından savaşın başlaması için saldırı emri verildi. İmam Hüseyin (a.s), düşmanın hareketini görünce kardeşi Abbas Bin Ali’ye şöyle buyurdu: “Kardeşim, -canım sana feda olsun- atına bin de onlara doğru git ve onlara; Sizin amacınız ne, ne yapmak istiyorsunuz? diye sor.” İmam Hüseyin (a.s)’ın kardeşi Hz. Abbas, onlarla görüşüp konuştu. Sonuçta saldırıyı yarına ertelemeyi kabul ettiler. Nihayet “Aşura” günü yetişti... Ömer bin Sa’d, otuz bin savaşçıyla saldırıyı başlattı. Otuz iki süvari ve kırk piyadeden oluşan İmam Hüseyin (a.s)’ın ordusu, onların saldırıları karşısında korkusuzca direnip, yiğitçe savaştılar; hem şehit verdiler ve hem de onlardan öldürdüler. İmam (a.s)’ın yaranlarından kim şehit oluyorduysa yeri boş kalıyordu, ama düşmanın ordusundan bir kişi öldüğünde yerini hemen başka birisi dolduruyordu. İmam Hüseyin (a.s)’ın ashabının hepsi şehit olunca, sıra İmam (a.s)’ın kendi ailesine geldi. Çünkü İmamın ashabı, biz yaşadıkça sizin ailenizin savaş meydanına gitmesini kabullenemeyiz, diye İmamın ailesinin meydana gitmesini engellemişlerdi. Onlardan savaş meydanına ilk ayak basan İmamın aziz oğlu Ali Ekber oldu. Ondan sonra, İmam Ali (a.s)nin, İmam Hasan (a.s)ın, Cafer-i Tayyarın ve Akil’in evlatları savaş meydanına çıktılar, yiğitçe savaştıktan sonra onlar da şahadet şerbetini içtiler. Hz. Abbas Bin Ali (a.s) de savaşarak İmam Hüseyin’in evlatlarına su getirmek için gayret gösterdiği bir sırada, düşmanın kalleşçe saldırısı neticesinde, canını İmam Hüseyin (a.s)'in yolunda feda etti. “Aşura” gününün en hassas zamanı, Peygamber’in ciğer paresi ve Zehra’nın aziz oğlunun yardımcısız kaldığı zaman idi. Düşman ordusu, İmam’ı yalnız gördüğü için her taraftan ona saldırıyordu... “Aşura” günü orada bulunan Haccac bin Abdullah şöyle diyor: Allah’a ant olsun ki, oğlu, kardeşi, kardeş oğulları, akrabaları ve yaranları öldüğü halde onun (İmam Hüseyin) gibi direnişli, sebatlı, şecaatli ve yiğit birisini ben görmedim. Allah’a ant olsun ki ondan önce ve ondan sonra onun gibi birisini görmedim. İmam Hüseyin (a.s) düşman ordusuna saldırdığında, kurt korkusuyla dağılan keçiler gibi, İmam’ın sağ ve solundan öylece kaçıyorlardı... Allah’a ant olsun ki, Fatıma’nın kızı Zeynep, İmam’a taraf yaklaştı... Bu esnada Ömer bin Sa’d da İmam’ın yanına yaklaşmıştı, Zeynep, İbn-i Sa’d’a hitaben şöyle dedi: “Ebu Abdullah (İmam’ın künyesi) öldürülüyorken sen seyrediyor musun?!” Devamında şöyle diyor: Ömer bin Sa’d’ın göz yaşlarının yüzüne ve sakalına aktığını ve Zeynep’ten yüz çevirdiğini adeta görür gibiyim ... Nihayet İmam Hüseyin (a.s) da o zalimlerin eliyle feci bir şekilde şehit edildi . Tarih kitapları, İmam Hüseyin (a.s)’ın çocukları hakkında çeşitli görüşler belirtmişlerdir; kimisi altı, kimisi dokuz ve kimisi de on çocuğu olduğunu yazmıştır. Çocuklarından Ali Ekber ve Abdullah (Ali Esğer) babalarının yanında şahadete erişmiş ve İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s) da Allah’ın emriyle Müslüman’ların dördüncü İmam’ı olmuştur. Taht, makam, mühür, siyaset ve iktidar uğruna, Hz. Resul (sav) emanetine hıyanet edildiği gündür. Kerbela şehitlerinin bize okuyacağı en anlamlı şiir de budur: Onlar, inandıkları haysiyetli tavırdan geri caymadılar, haysiyetsizce yaşamaktansa şerefli bir ölümü tercih ettiler... Bu; Ehli Beyt'in, bütün Müslümanlara bıraktığı en önemli mirastır. Alıntı
-
BUGÜN AŞURA
Bugün 10 Muharrrem 1428 yani Aşura: "Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir: 1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. 2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir. 3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur. 4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir. 5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır. 6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir. 7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir. 8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. 9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2) Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi. İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur. Alıntı..
-
Ermeniler Bayrağımızı yaktı!
Olsun nasılsa hepimiz ermeniliği kabul ettik ya kendi bayrağımız yerine onların bayrağınıda çekeriz göndere.....Yazık çok yazık eminim bu yapılanıda haklı bulacak kişiler çıkacaktır aramızdan ne diyeyim sadece kınayabiliyorum.
-
Hrant DİNK öldürüldü...
Bir yazı ekleyeceğim buraya ve bu konuyla ilgili benim için söylenecek son sözlerdir bunlar çünkü aşağıya alıntı yapacağım yazıda ki her kelimenin altına imzamı atarım eline,yüreğine sağlık Tuncer Bahçıvan Hepimiz Ermeniyiz; Kerkük, Kıbrıs, Ege’yi vermeliyiz! Dünyanın hiçbir ülkesinde hiç bir halkın böyle ezik ve kompleksli davranacağını sanmıyorum. Dünyada hiçbir halk böyle bir saçmalık yapmaz. İşte MİT Müsteşarının bahsettiği, “hep savunmada kalan” (bırakılan) bir toplumun ezikliği bu. Yıllar yılı pişirilip pişirilip önümüze getirilen Ermeni, Kıbrıs, Kürt konusunda hep savunmada değil miyiz? Alın işte yarattığınız toplum! Derin bir suçluluk duygusu, kendi paramızla davet edilen Ermeni Diasporası! Katilin bir an önce bulunması, cenazeye katılımın çok olmasını isteyen ve bunu yazanlardan biriyim. Bu cinayeti Türkiye’nin reddettiğini açıklamanın en iyi yolu buydu. Bu nedenle yazdım; ‘katili bulun cenazeye gidin katılın’ dedim. Ama gidin yaltaklanın demedim. Nitekim Hırant Dink cenazesinin Kilise bölümünü ben de katıldım. Hepsi özel bastırılıp ellerine tutuşturulmuş küçük pankartlar taşıdı. Türkçe ve Ermenice ‘hepimiz Ermeniyiz!’ Daha ilk gece belli oldu tezgah, “terörist, faşist devlet” ne çabuk toplandılar? Aşırı solcular, Kürtçüler hemen organize oldular. Bunda medyanın payı da az değil. Pazarteşi Akşamı Kanal D, Mehmet Ali Birand ana haberde şöyle dedi. ‘Bakalım Cumhurbaşkanı, Başbakan hatta Genelkurmay Başkanı bu cenazeye gelecek mi?’ Türkiye bu adama diyeceğini her gün diyor bana gerek yok. Cenazede bir kaç vatandaşa sordum, niye taşıyorsunuz bu pankartı? Adam gibi cevaplayan olmadı. Birileri tutuşturmuş ellerine, bunlar da taşıyor. Verebildikleri tek cevap: ‘milliyetçiliğe karşıyız’… Programlanıp sokağa salınmışlar. Peki, AB bize niye bu aşağılık muameleyi yapıyor? Milliyetçi olduğu için değil mi? Merkel ana ne diyor? “AB’nin Hristiyan kimlikli olduğunu açıklayalım!” Yani dini milliyetçilik yapıyor. Kime karşı? Sadece bize, tek ve farklı olan biziz çünkü. PKK-DTP ne? Kürt milliyetçisi ırkçı örgütler. Ya Ermeniler bizimle niye bu kadar uğraşıyorlar? Hem Milliyetçi hem kindar değiller mi, vurulan diplomatlarımızı nasıl unuttuk? Ya Amerika? Bush, NEOCON lar kim onlar milliyetçi değil mi? Eee, biz bunlar karşısında hep savunma yapacağız öyle mi? Sürü gibi güdeceksiniz vereceksiniz pankartı ‘hepimiz Ermeniyiz.’ Her isteyene istediğini vermeliyiz mesela Kıbrıs, Kerkük, Ege… Öyle mi istediğiniz bu mu? Ömrünü Kürtçülüğe vakfetmiş, her platformda elinden geleni yapan bir gazeteci var Ragıp Duran.CNN İnternational Dink olayını geçiyor dünyaya en son onu buluyor konuşuyor. Duran efendi şöyle diyor: ‘Tek bayrak, tek devlet istiyorlar bunlar faşist!’ İstediğiniz milleti getirmek istediğiniz nokta bu belki de… Bizi faşist yapmak! Sonra da Tüm dünyaya reklam edecek, hedefe koyacaksınız. Yemezler oyununuza gelmeyeceğiz. Türküz, Milliyetçiyiz, hoşgörülüyüz, sabırlıyız ama aptal değiliz. Senin milliyetini kültürünü yaşaman için canımı veririm. Ama bana, benim kimliğime, milliyetime saygılı olman şartıyla T.Bahçıvan
-
Bir insanı çıldırtmanın yolu
Kimse bu sunucunun yerinde olmak istemez herhalde......
-
ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ........ÖTESİ YOK
Bütün söylenenleri bütün yazılanları bir süreliğinede olsa unutmak istiyorum tek birşeye odaklanıp tek birşey düşünmek isitiyorum. ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ,ÖTESİ YOK. Mutlaka izleyin
-
şu anda ne yapıyor sizce....
Neyi kast ettiğini bilmiyorum adrenalin,ben görüp okuduğum yazılar üzerine yorum yaptım,öğrendik öğrettiniz demişsin iki kişi arasında geçen bir tartışma sanıyorum ve yine genelleme yapılıyor,bu forumda gördüğüm kadarı ile çoğunluk aklı selim kişiler ama nedense iletiler herzaman bu yönde olmuyor. Siz inançlı insanların değer yargıları ile eğlenirken neticesinde gelecek sözlerede hazırlıklı olmanız gerekir herkes biraz empati yaparak yazsa yazacağı şeyleri herşey daha kolay olacak. Ben kimseyi savunmuyorum söz konusu kişi Ağa-Mahmut'sa özellikle buna gerek bile duymam çünkü kendisini çok iyi tanıdığım için kolay,kolay sinirlenmeyen biri olduğunu biliyorum ve iyi niyetinden asla şüphe etmem.Şayet sinirlenip yanlış bir laf etmişse onunda haklı nedenleri vardır mutlaka,neticede ne söylemişse,ona o sözü söyleten sebepte önemlidir.
-
Hrant DİNK öldürüldü...
Kendizi boşa yoruyorsunuz arkadaşlar,ne söylerseniz söyleyin,ne yazarsanız yazın her iletinizden farklı bir mana çıkartıp kendilerince yorumlar ekleniyor gördüğünüz gibi. Herşey bittide sıra mehterana geldi eleştirilmeyen bir o kalmıştı onuda es geçmeyelim diye düşünmüş arkadaşımız nasılsa oda Türklere özgü birşey ya,hiç birşeyi eleştirmeyeceksin yanlışta olsa susacaksın elini kolunu bağlayıp oturacaksın kısacası yıllardır Türk halkından istenen şeyler zaten bunlar burda bizden istenen şeyler,ne güzel demiş Üstad"biricik selamet yolu tarihte sormayın,görmeyin,geçinden gelir. Ama neylersin işte yapamıyoruz huyumuz kurusun yanlış gördüğümüzü söylemek gibi bir huyumuz var işte suçluyuz,suçumuz biz Türk'üz demek suçumuz üzerinde hepimiz ermeniyiz yazan bir pankartı eleştirmek. Boşverin arkadaşlar uzatmaya değmez dedim ya ne yazılırsa yazılsın herkes yazılanı değil anlamak istediğini anlıyor. Tamam biz suçlu olalım cezası ne olursa olsun kabul edelim,Türk olmanın bedeli ağırdır çünkü herkes o yükü taşıyamaz. Sevgiler.
-
şu anda ne yapıyor sizce....
Herkesin fikirleri tartıştığı bu forumda sn.gecekuşu sadece kişileri ve kişilikleri tartışmakta ısrarlı daha öncede söylediğim gibi kendisine biçtiği hakem rolu ile yine döktürmüş,forumda üst düzey bir yönetici edası ile sürekli kişilere nasıl davranmaları konusunda fikirler vermekte ve eleştiriler yağdırmaktadır,oysaki ben konular hakkında ki görüşlerinizi daha çok merak ediyorum zahmet buyurup birde konular hakkında yorum yapsanız diyorum.Çünkü bu rol sizin üzerinize hiç durmamış hatta yakışmamış tartışan kişiler sorunlarını kendi aralarında çözüp neticeye verdirebilecek kapasitedir eminim,araya girip birini tutup diğerine akıl verip ve akıl verirken kınayıp işi nick değiştirme tavsiyesine kadar getirmenin bir anlamı olmadığı gibi son derece yanlıştırda. İnsanların kutsal saydığı değerlerle alay ederseniz oluşacak tepkilerede hazırlıklı olmanız lazım kişileri tahrik edip kışkırtıp sonrasındada neden böyle diyorsunuz neden böyle yapıyorsunuz diye sitem edip ahlak dersi vermeye kalkacaksınız yok böyle birşey karşınızda ki insanları nasıl gördüğünüzdür önemli olan çünkü herkes karşısında ki insanda kendini görür. Konuyu hakaret boyutuna taşıyan süreç yazılan ilk iletidir arkadaşım. Ben Allah'a inanıyorum tüm kalbimle ve Allah inanan her müslüman gibi tüm değerlerin üzerinde bir değerdir Allah bana göre,siz inanırsınız inanmazsınız bu beni ilgilendirmez beni ilgilendiren kısım sizin benim inancıma karşı göstermiş olduğunuz tavırdır. Yanılmıyorsam bir başlıkta oldukça ciddi bir tarışma anında bir ileti gönderip hepimizi incitip ardındanda espiri yapmıştım diye savunma yapan sizdiniz değilmi?cerenimoo..Gördüğüm kadarı ile geçen zaman içerisinde oldukça yol kat edip insanların incitildikleri zaman neler hissedebileceğini anlayabilmişsiniz.
-
Hrant DİNK öldürüldü...
Evet sevgili arkadaşım,Apo denilen şahsında kimliğinde Türk yazıyor değilmi?...Ve buda tüm yaptıklarını haklı göstermek için yeterlidir herhalde. Savunmaya bak yahu adam Türk vatandaşıymış "Ne Mutlu Türküm diyene" demiş Atatürk,Ne Mutlu Türk olana değil işte bu sözün büyüklüğüne ve söylenişte ki içeriğine bir kez daha dikkat çekilsin.
-
GALEYANA GEL,BİR İKİ GALEYANA...
Yapma arkadaşım tereciye tere satma,bir Trabzonluya Trabzonu anlatma lütfen,gerçi ben daha önce bu forumda,olmayan bir ilçemizi Trabzonun ilçesi diye dayatanlarıda gördüm,kaç kez geldin Trabzona?benim konuştuğum dili benim yaşadığım kültürü bana anlatmaya kalkma komik oluyor. Bu sabah maillerimin arasında bir mail dikkatimi çekti gönderende hemşehrim kendimi yazmış başka biryerden alıntımı bilmiyorum ama hoşuma gitti paylaşayım dedim. KiMSENiN BURNU KANAMASIN AMA.. Suphesiz ulkemizde hic kimsenin burnu kanasin arzu etmeyiz ancak ulkemizin degerlerini oyuncak zannedip sonsuza kadar oynamayi hayal edenlerede bizlerde sonsuza kadar karsiyiz..Burada sebep ister AB olsun isterse ABD hukumet isbirliginde gerceklessin millet olarak azim ve kararlilik icinde olacagimizida gostermek gerekir..Cunku Ataturk'un ifade ettigi cok guzel bir sozunu yazmak isterim "Milleti kurtaracak olan gene milletin azim ve kararidir" Bu ulkede PKK'ya af ermeniye ozgurluk isbirlikciye saltanat Orhan Pamuk'a nobel ve hukuk derken kendi topraklarimizda benim milletime geldiginiz zaman irkcilik yada GUGUK..bu millete bu da yetmez birde ustune kufurude serbest birakalim peki ne yapalim ?. simdi tam sirasidir kufuru kanunlastiralim 301.maddeyide degistirelim..ama burada da durmayalim birde vatanseverlere ulusalcilara milliyetcilere irkcilik suclamasiyla kanal kanal giydirelim.. Uzgunuz' ki gun asiri sehit veriyoruz siz hic hatirliyormusunuz bu olayla cok uzgun olan bu hukumetin icisleri bakaninin bir demecini, sehitlerimize gonulden destek olan mesajlarini ? ama bizler hic unutmuyoruz PAPA'nin olumuyle bu ulkede indirdikleri bayraklarimizi..Bizler de bizans cocuklariyiz diye yazsaydik bu demokratik insan hakki olurdu..Trabzon tayad militanlarına gecit verseydi PKK militanlarini Karadenize kabul etselerdi BUGUN yazdiklari gibi sakincali sehir ilan edilmezlerdi..Ama ozel harekat timlerinin yaninda daglarda carpisarak PKK'yi icine almayan Trabzon ilimize BUGUN SANLI TRABZON diyemiyenlerin Yarin SAKLANACAK YERLERiDE OLMAYACAKTIR..Kimsenin burnu kanamasin ama BUNLARIDA Bilelim..
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Güzel bir ekip olmuşsunuz
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Akşam tv haberlerinde BBP başkanı Muhsin Yazıcıoğlunun çok güzel bir açıklaması vardı diyordu ki "bu ülkede birinin başına taş düşse sebebi ülkücülerdir diyecekler" Düne kadar madımak olayını aşırı sağcılara yükleyenler şimdi manevra değiştirip işi ülkücülerin üzerine yıkmaya çalışıyorlar milliyetcilik akımı her kesimi ürkütmeye başlamış anlaşılan.
-
GALEYANA GEL,BİR İKİ GALEYANA...
Yazılarımın bu denli takipçisi olman güzel birşey sevgili cyrano; Fakat gene yanlış bilgiler veriyorsun bir kişiyi tanımakla tüm Trabzonluları tanıdığını sanmışsın yanılmışsın,evet ben Ofluyum ve Sarallarla komşuyum,arkadaşım,hısımım içiçe yaşıyoruz senin anlayacağın burda kimse lazca konuşmaz Trabzon bölgesinde lazca diye bilinen bir dil kullanılmaz burda ağırlık olarak özellikle yüksek köylerde Rumca konuşulur.Benim bitişik komşum Hemşinli (Hemşin Rizenin Artvin sınırı ilçesi) lazlarındandır lazcayı çok iyi konuşur bize son derece uzak ve yabancı bir dildir. Tüm karadeniz halkını için laz denilir oysaki ben bir önceki iletimde lazların nerelerde ağırlıklı yaşadığını belirttim zaten ama birde lazların kendi sitelerinden alıntı yapıp açıklayalım isterseniz. ...Laz tabiri, Türkiye’nin garbında, fark gözetilmeksizin, Karadeniz’in cenüb-i şarki kısmındaki ahaliyi ifade için kullanılır, halbuki hakikatte, kendilerine laz diyen ve Lazca konuşan halk bugün Hopa ve Pazar (=Atina) kazalarında oturmaktadır. Batum’un cenübunda az sayıda laz vardır ki, bunlar Türk hududunu Sarp (Çoruh munsabının cenübü)’a 16 Mart 1921 tarihli Türk-Rus Anlaşması gereğince Türkiye’ye alındılar.Laz olarak nitelenen halklarından biri olan Karadenizli Rumlardan ayıran temel unsurlar Lazların farklı bir dil konuşması ve bu iki halkın yaşadığı bölgelerin kesin olarak birbirinden ayırt edilebilmesidir. Lazlar bu günkü Rize ilinin 25 km kadar doğusunda bulunan Kemer’in doğusuna doğru uzanan sahil bölgesinde yaşar ve konuştukları dil Rumların konuştuğu Antik Yunan kökenli dilden tamamen farklı bir dil ailesine mensuptur. Öte yandan, Lazlar, yaklaşık olarak aynı coğrafyayı paylaşan ve aralarında kültürel olarak bazı benzerlikler bulunan Hemşinlilerden de farklı bir grup teşkil ederler. Lazların dil ailesi itibariyle ortaklaştığı Gürcüler ve Svanlar gibi halklardan en önemli farkı ise tarihseldir. Lazlar, Gürcüler ve Svanlardan farklı olarak ikibin yıla yakın bir süredir Kafkasya’dan ayrılmış ve farklı etkileşimlere açık olan başka bir kültür alanında varlıklarını sürdürmüşlerdir.alıntı lazlar kimdir. Fuat Sakanın kasedinde kullandığı dili bilmiyorum fakat bildiğim şey kasede adını veren Lazut kelimesi rumcadır ve anlamı mısır sapıdır,ve hala Çaykarada köylüler tarafından kullanılır. Neyse bu kadar bilgi yeter sanırım,gelelim diğer konuya bu ülkenin güneydoğusunda ki illerimize bakıldığı zaman hemen hergün bir bombalama olayı bir çatışma haberi alınır ve mutlaka hemen hergün insanlar ölür ama orda terör kol gezdiği için öyle kanıksanmışızdır ki bu haberleri sıradan birşeymiş gibi dinleriz yada izleriz,sanki ülkede bir tek Trabzonda olaylar oluyor sanki ülkede bir tek Trabzonlular cinayet işliyor insanlara bu şekilde bir izlenim verilmeye çalışılıyor oysaki burda yaşanan olayların diğer illerde yaşanan olaylardan çok büyük bir farkı yoktur Mersinde bayrak yakıldı öfkesi Trabzon'da yaşandı linç girişimini bir sivil polis kışkırttı demişsin hayır bizzat eylem yapanlar başlattı kasıtlı amaçlı bir olaydı çünkü,hedef saptırmak. Tüm suçluları gene herzaman ki gibi ülkücüler diye lanse etmişsin pekii Trabzon MHP il teşkilatını bombalayan kimdi sanırım bunada hazır bir cevabın vardır. Bizden farklı olanlar barınamaz derken ki ben kast ettiklerimi belirttim sen neyi kast ettin anlamadım benim kast ettiğim PKK ve yandaşları ise amacın ne?Yoksa söylediğim sözü başka bir yere çekip ajitasyon yapma derdindemisin benim kelimelerim üzerine oynama ben açık konuşurum. Benim Abdullah Çatlıya olan hayranlığım seni neden bu kadar rahatsız ediyor onuda anlayamadım ama neyse çok önemli değil.
-
Hrant DİNK öldürüldü...
Ne tuhaf taşınan bir pankartı,atılan sloganları eleştirdik hemen yaftalar vuruldu hemen adımız konuldu,ırkçı,faşist ilan edildik. Cenaze törenine katılanlar katil devlet diye slogan atıp devleti hedef gösterdi devletin en üst kademesinde ki şahıs (başbakan)topu milliyetcilerin üzerine atıp onları hedef gösterdi,dar alanda kısa paslaşmalar devam ediyor. Savunma yapmayacağım hala cenazenin şova dönüştürülme olayını tenkid ediyorum,beğenmiyorum kınıyorum,kim rahatsız olursa olsun bu benim fikrim ve birilerinin hoşuna gitmeyecek diye susamam. Yıllarca canımızı acıtmış bir ülke ile yıllarca mağdur edilmiş ülkeleri kıyaslayıp Ben Filistinim derken birşey olmuyorduda neden hepimiz ermeniyiz demek zorunuza gitti diye soru sormak ermenistanla Filistini aynı kefeye koymaktır. Bu cinayet sonrasında bütün Türk halkını katil ilan edip Türklüğünden utandığını söyleyen bir arkadaşa Hrant Dink'in hoşuma giden bir yazısını yazdım,sonrasında bana önce neden böyle dedin şimdi niye böyle yazıyorsun diye soruluyor ben beğendiğim yazının altına kim olursa olsun imzamı atarım ve hala aynı şeyi söylüyorum ben o pankarta ve sloganlara tepki gösterdim orada o cenaze töreninde yaşananlar ülkemiz adına utançtır.Dün akşam ki haberlerde cenaze töreninden sonra Ermenistan bize sıcak diplomatik mesajlar göndermiş denildi düne kadar bizi tüm dünyaya katil diye lanse edenler nasıl olduda bir cenaze töreninin ardın birden dostluk havası estirmeye başladılar?Çünkü amaçlara giden yol çok hızlı katediliyor onu gördüler.
-
NE KAYBETTİM,YADA KAYBEDİYORUM...
Sevgili arkadaşım yukarıda saymış olduğun şeyleri ben ibadetlerimi yerine getirerekte yapabilirim yaptığım ibadetler benim sosyal yaşantımı etkilemez öyle olsa çalışmaz evimde oturur bütün günümü ibadetle geçirirdim ama din bunu emretmiyor ki,ibadet etmeniz yazdığınız hiç birşeyin yapılmasına engel değildir bu işin bahanesidir.
-
Kazak destanı
Kazak Destani Hanimim ne söylerse, çikmam onun sözünden Ne arzu ettigini, kesfederim gözünden Saygi gösterip ona, sabah erken kalkarim Ortaligi süpürüp, sobamizi yakarim Çayimizi hazirlar, soframizi kurarim Bu arada uyanir, sultanlar gibi hanim Ibrigi tasi alir, eline su dökerim Hizmetimi begenir, takdir eder sekerim Evi badana eder, duvarlari sivarim Elimden her is gelir, tahtalari ovarim Sinirliyim, titizim. Terstir biraz damarim Yirtik sökük gördüm mü, hemen alir yamarim Sporu çok severim, salincagi sallarim Çocuk dogdu dogali, idmanlidir kollarim Biraz müskül pesendim, her yemegi yiyemem Gururluyum hanima, sunu pisir diyemem Ev isine karismam, herkes gibi asiri Haftada bir yikarim, biriken çamasiri Kimseye boyun egmem, temizlerim ocagi Misafir günümüz de, toplarim dört bucagi Hanima fincan cezve, getirttim Kaireden Kahve pisirmem için, çagirir daireden Dalar karistirirsam, sekerliyle sadeyi Oklavanin altinda, veririm ifadeyi...
-
Hrant DİNK öldürüldü...
Sevgili arkadaşım Gloria; Konuyu baştan sona okuduysan söylediklerinin hepsinin tartışıldığını görmüşsündür,tabi ki her insan gibi cinayeti kınıyoruz bizim tepkimiz her zaman olduğu gibi yaşanan bu üzücü olaylardan kendilerine pay çıkarmaya çalışanlara,ve bunların aleti olan saf iyi niyetli insanlara. Bir insan öldürüldü,arkasından binlerce kişi eline hepimiz ermeniyiz diye pankart taşıdı,ASALA sayısız Türk diplomatı öldürdü yaşımız gereği belki bizler hatırlamıyor olabiliriz varsa hatırlayan yazsın Ermenistanda (o zaman Ermenistan değildi)bu şekilde bir olay olmuşmudur mesela hepimiz Türk'üz diye bir pankart açılmışmıdır,yada bırakın bu şekilde pankart açmayı ermeniler nasıl tepkiler göstermişlerdir o katliamların ardından.Bakın burası Türkiye bir insanın öldürülmesi ile kimlik inkar edilmez yaşanan şeyin utanç verici olduğu bu şekilde anlatılmaz bu tepki sözde ermeni soykırımını destekleyenlerin işine gelir,biz gene yarın öbürgün nerede hata yaptık diye düşünüp dururuz.Hergün bu vatan için askerler şehit düşüyor neden onların cenazelerinde tek yumruk olup teröre karşı bu şekilde bir tepki gösterilmiyor? Günlerdir bütün yazılı ve görsel medya bu olayla yatıp kalkıyor ülkede yaşanan tek cinayet buymuş gibi bütün herkes bu olaya odaklanmış,psikoloklar canlı yayında katil zanlısı hakkında konuşmalar yapıyor,üç yerden aynı anda canlı bağlantı kurulup olay hakkında derinlemesine incelemeler yapılıyor bu ülkede bir tek Hrant Dink öldürülmedi bu ülkede sayısız değerli insan öldürüldü. Bu şekilde davranılarak "bakın Türkler hala ermenilere kıyıyor"dedirtme çabası nedendir?Bu cenaze töreninde taşınan pankartlar bana göre ülkemiz adına bir utançtır,her cenaze törenini şova dönüştürme konusunda ustalaşmışız maalesef halk olarak,birde bu ustalığımızı bu vatanın uğrunda ölüp giden evlatları için yapabilsek yanlışmı olur? Bizler Türk'üz Türklüğe hakaret ettiği söylenilen birinin ardından Hepimiz Ermeniyiz diye slogan atıp pankart açmak bana göre kimliğine vatanına ihanettir,ve gene bana göre bu cinayeti kesinlikle işlettiren zihniyetler sözde ermeni soykırım yasasının tanınması için çabalayan zihniyetlerdir. Ben bu mesele Ermeni olmak yada Türk olmak değil lafınıda sevmiyorum tabiki Türk'üm ben ve bu benim için çok önemli bir olgudur siz olaya evrensel bakıyor olabilirsiniz ama karşınızdakiler bu şekilde bakmıyor emin olun onlar için en büyük mesele Türklük zaten mesele bizim Türk olmamız...
-
eğer seviyorsan.................
Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksin Sevilmek istiyorsan, once sevmeyi bileceksin Cenneti de gordum cehennemi de Oyle bir ask yasadim ki Tutkuyu da gordum pes etmeyi de Bazilari seyrederken hayati en onden Kendime bir sahne buldum oynadim Oyle bir rol vermisler ki Okudum okudum anlamadim Kendi kendime konustum bazen evimde Hem kizdim hem guldum halime Sonra dedim ki 'soz ver kendine' Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksin Sevilmek istiyorsan, once sevmeyi bileceksin Ucmayi seviyorsan, dusmeyi de bileceksin Korkarak yasiyorsan, yalnizca hayati seyredersin Oyle bir hayat yasadim ki, son yolculuklari erken tanidim Oyle cok degerliymis ki zaman Hep acele etmem bundan; anladim... F.NIETZSCHE
-
Rüya Yorumu...
Ağzına sağlık gönüldaşım,söylediklerin gerçekten önemliydi benim için. Şimdi gönüldaşım önemli olan meyvanın cinsi eğer sattığın meyva mevsim meyvesi ise özellikle içlerinde elma falan varsa hayallerinin gerçek olacağını gösterir. yok mevsim dışı meyvalar ise ufak bir soğuk algınlığı kapıda demekki kendine dikkat et bol,bol ıhlamur iç c vitamini al
-
İsmail Cem'i kaybettik
Seviyeli saygılı bir siyasetçi idi.Allah rahmet eylesin tüm sevenlerinin başı sağolsun.
-
Rüya Yorumu...
Acil yorum lazım Yaşlı bir babaannemiz(babamın amcasının hanımı) vardı geçen yıl öldü,bu gece rüyamda onu gördüm ölüp dirilmiş,bizim işyerine geliyor kuzenimle kollarına girip yürütüyoruz onu bakayım beni tanıycakmı diyorum sesimden tanıyor,gözleri görmüyormuş,nasıl dirildi diyorlar bana bende diyorum ki gömüldükten sonra mezarından ses gelince açıp bakmışlar ki yaşıyormuş bunca zamanda çürümemiş hayret diyorum.sonra onu bir yokuştan yukarı kollarından tutarak çekiyorum yine işyerinin önünde ki yola çıkıyoruz normalde orda yokuş falan yok.