Zıplanacak içerik

suheda

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

suheda tarafından postalanan herşey

  1. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Kadın Erkek İlişkileri
    Şimdi sevgili gönüldaşım araştırmalarımız devam ediyor kazak sanmıştık ama yanılmışız diloşun yüzünden neredeyse topluca iltica ediyorduk Allahtan durumu fark edip vaz geçtik tabi bunun tüm sorumlusu diloştur ben masumum anlayacağın sırada özbekistan var araştıralım şayet orda böyle birşey söz konusu ise oraya göçüyoruz hep beraber yalnız diloş gelmiyor onu şu madolyonlu herifle başgöz ettik bile Sen sus bakiyim öyle yardım istemekle olmuyor bu işler tüm hayellerimizi yerle bir ettin hala konuşuyorsun sana kalırsa topyekun evde kalıcağız
  2. suheda şurada bir blog başlığı gönderdi: suheda
    Sabahları uyandığımda sıcak pide eski kaşar ve çayı çok seviyorum. Hafta sonları afacan yeğenlerimin bana gelip beni öpücük yağmuruna tutup "hala sinemaya gidelim,dışarda yemeğe gidelim"diye dayatmalarını ve isteklerini yerine getirdiğim zaman yaşadıkları mutluluğu görmeyi seviyorum. Deniz kıyısına gidip kayaların üzerine oturup denizin tuzlu yosun kokusunu içime çekmeyi seviyorum. Uzun yürüşler yapmayı seviyorum. Arkadaşlarla kıran,kırana birbirini sinir edip oynadığımız okey partilerini seviyorum. İşyerinde ki arkadaşlarla nedensiz birbirimize yaptığımız küçük süprizleri seviyorum. Kuzenimle beraber sinemada psikolojik gerilim filmleri izleyip sonra yorumlamamızı seviyorum. Uyumadan önce yatakta bir saat kadar kitap okumayı seviyorum. İçimi acıtan bir hüzün verdiği halde sonbaharı çok seviyorum. Her akşam iş çıkısı eve giderken abur,cubur bir sürü şey alıp anneme görütmeyi seviyorum. Akşamları boş vaktim varsa çayımı alıp tv karşısında tembellik yapmayı seviyorum. Kendimi ne kadar yalnız hissedersem hissedeyim beni duyan büyük bir güç olduğunu bilip ona isteklerimi iletmeyi seviyorum. Yağmurlu havada fonda güzel bir müzikle araba ile gezinti yapmayı seviyorum. Temizlik yapmayı ve temizlik sonrası evi kaplayan detarjanların parfüm kokularını seviyorum. Çeşit,çeşit yemekler yapıp sonra yemeğe misafir çağırmayı seviyorum. İçimi huzurla doldurduğu için ibadet etmeyi seviyorum. Uzun süre aramadığım bir sevenimi arayıp sesimi duyunca attığı sevinç çığlıklarını duymayı seviyorum. Annem yada ablam tarafından küçük bir çocuk gibi şımartılmayı seviyorum. Üst kat komuşuma her telefon açışımda sesimi değiştirip işletmeyi sonra ben olduğumu anladığı zaman verdiği tepkiyi seviyorum. Markete gidip deli gibi alışveriş yapmayı seviyorum. Hergün mutlaka bir Necip Fazıl şiiri okumayı seviyorum. Spor salonunda yorgunluktan pestilmiz çıkıp en son minder hareketlerine geçince hocanın görmediği bir yere geçip el ense yatmayı seviyorum. Okuduğumuz bir kitabı,izlediğimiz bir filmi,yada herhangi bir siyasi olayı arkadaşlarla tartışmayı seviyorum. Kısacası yaşadığım yeri,arkadaşlarımı,çalıştığım işi hepsini seviyorum......
  3. suheda şurada bir başlık gönderdi: Türk Tarihi
    Abdülaziz'in kanlı gömleği Zaman, bileklerini keserek intihar ettiği ileri sürülen Sultan Abdülaziz'in kanlı giysilerini ortaya çıkardı. 131 yıldır Topkapı Sarayı'nın depolarında saklanan kıyafetler, cinayet iddiasını güçlendiriyor. Sultan Abdülaziz'in ölümünden birkaç gün önce çekilmiş son fotoğrafını gündeme taşıyan Zaman, şimdi de padişahın 'şehadeti'nde üzerinde bulunan kanlı giysileri buldu. 131 yıldır saklanan kıyafetler, Topkapı Sarayı'nın depolarında ortaya çıktı. Giysiler pantolon, hırka, dizlik, gömlek, atkı ve iç kıyafetten oluşuyor. Yanlarında, Sultan'ın bileklerini kestiği iddia edilen bir makas da var. Tanıtıcı etikette, "Abdülaziz'in şehadetinde üzerinde bulunan giysiler" kaydı düşülmüş. Olayın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen elbiseler hâlâ kan kokuyor. Padişahın cenazesini yıkayan imamın, "Hâlâ bileklerinden kanlar süzülüyordu, vücudunda darp izleri vardı." ifadesini doğrularcasına kıyafetler kanlar içinde. Ancak herhangi bir yırtılma yok. Resmî tarih, Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876'da tahttan indirildikten dört gün sonra iki bileğini keserek intihar ettiğini yazsa da, tarihçilerin büyük bölümü öldürüldüğü konusunda hemfikir. Giysileri sandıkta saklayan Pertevniyal Valide Sultan da, oğlunun intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadı. Hatıratında, Abdülaziz'in Feriye Sarayı'na gizlice sokulan üç pehlivan tarafından öldürüldüğünü söyledi. Pertevniyal Valide Sultan'ın, elbiseleri bugüne ulaşmasını sağlayarak tarihî gerçeklerin ortaya çıkmasını amaçladığı belirtiliyor. Tarihçiler, bir insanın her iki bileğini keserek intihar etmesinin mantıken mümkün olmadığına işaret ediyor. Abdülaziz dönemiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vahdettin Engin, padişahın öldürüldüğü kanaatini yineliyor. Serasker Hüseyin Avni Paşa ile meşrutiyet arayışında olan Yeni Osmanlılar'ın bir olup Sultan'ı katlettiğini düşünen Engin, tarihin bu belgeler ışığında yeniden yazılması gerektiğini söylüyor. "Sultan Abdülaziz neden öldürüldü?" sorusunu ise şöyle cevaplıyor: "Abdülaziz'den sonra başa geçen V. Murad, aklî dengesi yerinde olmayan sağlıksız biriydi. Bunu herkes biliyordu. Onun başarısızlığı halinde başa yeniden geçecek ilk isim Abdülaziz olacaktı. Darbeciler bu ihtimali göz önünde bulundurarak padişahı katletti." Tartışmalı tarihî olaylarla ilgili kitaplarıyla tanınan Dr. Erhan Afyoncu, "Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğü şüphe edilmeyecek bir gerçektir. Bir bileğini kesen biri diğer bileğini nasıl keser? Bu bir kere akla mantığa ters. Sultan, gerek hapsedildiği sarayda gerekse bu saraya götürülürken ağır hakaretlere uğradı. Sadece o değil, Harem'de yaşayan annesi, ablası da hakaret gördü. O dönemde kimse tahttan indirilse bile padişah ailesine bunu yapmaya cesaret edemezdi. Öldürüldükten sonra padişahın cesedi günlerce karakolda bekletildi. Bu bile çok ağır ve birçok soruyu içinde barındıran bir durum. Zaten padişahın kayınbiraderi Çerkes Hasan, bir süre sonra Hüseyin Avni Paşa'yı öldürüyor. Bu cinayet de bize padişahın intikamını almak için yapıldığını gösteriyor." diye konuştu. Abdülmecid döneminde başlayan yenilik hareketlerini sürdüren Abdülaziz (1830-76), 14 yıl 11 ay 5 gün tahtta kaldı. Mithat Paşa'nın kışkırtmalarıyla üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876'da bir protesto yürüyüşü düzenledi. 30 Mayıs 1876 Salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir. Abdülaziz'in tahttan indirildikten 4 gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayı'nda sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği iddia edilse de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar var. Kanlar içindeki bu elbiseler ibret verici Evet gerçekten de Sultan Abdülaziz'in kanlı kıyafetlerinin Topkapı Sarayı Müzesi'nde saklanıyor olması son derece önemli. Bu her şeyden önce Osmanlı'nın tarihe, atalarının mirasına verdiği önemi gösterir. Müzecilik tarihi açısından da fevkalade önemli bir şey. Kanlar içindeki elbise ibret verici. Kanlı bir elbiseyi atmamış, yakmamış, bugüne kadar aynen korumuşuz. Atalarımızdan kalan Kaşıkçı Elması da, bir kumaş parçası da müzeciler için değerlidir. Sultan Abdülaziz'in ölümüne gelince, intihar etti demek mümkün değil, basbayağı öldürülmüştür. Bu kadar net. Öldürülmeden önceki son fotoğrafını da yayınlamıştık İki yıl önce yayınladığımız Sultan Abdülaziz'in son fotoğrafı, Osmanlı sultanına reva görülen 'aşağılayıcı' tavrı gözler önüne seriyordu. Saray fotoğrafçılarından Vasilaki Kargopulo tarafından çekilen fotoğrafta, padişahın giydiği kıyafetler ve arkasında lâubali şekilde duran sarayın alt görevlileri dikkat çekiyor. Endişeli gözlerle bir sandalye üzerinde oturan Abdülaziz'in arkasında duran iki görevli, sultanın omuzuna dirsek dayamış şekilde poz veriyor. Fotoğraf, Bahattin Öztuncay'ın hazırladığı "Hatıra-i Uhuvvet: Portre Fotoğraflarının Cazibesi 1846-1950" adlı kitapta yayınlanmıştı.Zaman
  4. Bacısı
  5. Heryerde olduğu gibi burda,bu forumdada inançlı arkadaşların sayısı çok fazla ama bizim dini konular bölümümüz ateistlerin "bana göre asla ateist falan değiller"işgali altında olduğu için onların çoğunlukta olduğunu sanmışsın biz inançlı kesim bu nuh deyip Peygamber demeyenlere cevap vermekten yorulduğumuz için ve birazda günaha girmekten çekindiğimiz için kendimizi biraz dini konulardan soyutladık bıraktık onlar orda birbirine evrimi ıspatlaya dursunlar Ayrıca ateizm öyle senin sandığın gibi yangın falanda değil içerisinde biraz özenti birazda isyankarlık olan üç-beş kişinin kendine biçtiği bir rol işte..... Sevgilerimle
  6. Üzgünüm,şaşkınım..... Bir kez daha bir acı gerçekle karşılaştık bu ülkede pkk denilen teröre kim karşı durmuşsa susturulmuştur,bir televizyon dizisini bile içine sindiremeyen kesim yine yapacağını yaptı dizi yayından kaldırıldı. RTÜRK'ün almış olduğu bu haksız kararı kınıyor ve bu işine geldiği gibi davranan sansürcü zihniyetin halkın beğenisine saygı duymasını bekliyorum. Kurtlar Vadisi sansüre uğradı RTÜK'e gelen şikayetler ve basında çıkan tepkiler üzerine yayınlanıp yayınlanmayacağı son ana kadar belirsiz olan 'Kurtlar Vadisi Terör' dün akşam belirtilen saatte yayınlanmadı. Kurtlar Vadisi hayranları, dizi saatinde, Pana Film'den yapılan veda bildirisiyle karşılaştı. 'Hiçbir demokratik hukuk devletinde görülemeyecek bir uygulama ile dizinin yayından kaldırıldığına dikkat çekilen açıklamada, "Dizinin en güçlü mesajlarla vurguladığı Kürt ve Türk'ün kardeşliğinden rahatsız olanlar Kurtlar Vadisi'ni suçlamış, yayın engellenmiştir. Ancak, Pana Film, televizyonda olmazsa sinemada izleyenleriyle buluşacaktır." denildi. Dün, gün boyunca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) şikayet telefonları da cevap vermedi ve dizinin yayınlanmasını isteyenler RTÜK'ün 4441178 numaralı telefonlarına ulaşamadı. Yayıncı kuruluş Show TV'de ise gün boyu yapılan toplantılarda dizinin akıbeti kapalı kapılar ardında değerlendirildi. Toplantının uzayacağı yönündeki bilgiler merakı bir kat daha artırdı. Tüm bunlar yaşanırken diğer taraftan yapımcılardan sansüre ortak bir tepki geldi. Yağmur Ajans'ın sahibi Osman Yağmurdereli ile 'Bin Bir Gece'nin yapımcısı Erol Avcı (TMC), "Burası özgür bir toplum, bazı şeyler göğüslenebilmeli." diyerek sansüre karşı olduklarını dile getirdi. Yapımcı Birol Güven, baskıların verimi düşürdüğüne dikkat çekerken, Samanyolu'nda ekrana gelen 'Yağmurdan Sonra'nın yapımcısı Melih Sezgin, yaşananları kanallar arasındaki reyting savaşının bir sonucu olarak değerlendirdi. Toplumda şiddeti özendirdiği, özellikle çocuklara ve gençlere kötü örnek olduğu gerekçesiyle eleştirilen Kurtlar Vadisi Terör'e PKK sempatizanı bazı internet sitelerinden de tepki geldi. Dizinin kaldırıldığı yönündeki iddialar üzerine, siteye yorum gönderen bazı kişiler, bu durumdan duydukları memnuniyeti ifade etti. 'Kurtlar Vadisi Irak' sinema filmine karşı oldukları bilinen ÖDP de 'Kurtlar Vadisi Terör'e karşı kampanya başlatmıştı. Bu arada, Erzurum Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hatem Tetik ise diziye sahip çıktı. Tetik, "Terörün gerçek yüzünden niçin rahatsız oluyorlar?" dedi. SANSÜR KABUL EDİLEMEZ Osman Yağmurdereli (Yapımcı) Devlet tarafından sansür uygulanması doğru değil Devlet tarafından bir sansürün uygulanmasını doğru bulmuyorum. Ancak yapımcı ve yayıncı kuruluşlar da otokontrol yaparak olayların bu hale gelmesini önlemeli. Birinci bölümü izleyemediğim için yorum yapamam. Senaristler ve yapımcılar çok sevdiğim arkadaşlarım. Akl-ı selimin doğru yolu bulacağına inanıyorum. Erol Avcı (Yapımcı) Burası özgür bir toplum, bazı şeyler göğüslenebilmeli Dizilerin üzerine RTÜK ve kamuoyu tarafından gidilmesinin nedeni yapılan işin etkisinin fazla olmasından kaynaklanıyor. Ancak bu ülkede, bu tür yasakları konuşmak yanlış. Ben zaten otosansüre karşıyım, ancak dizilerin de verdiği mesajların doğru olması lazım. Burası özgür bir toplum, bazı şeyler göğüslenebilmeli. Birol Güven (Yapımcı) Sürekli baskı altında olmak verimi düşürüyor Bir televizyoncu ve yapımcı olarak birilerinin, bir otoritenin, programları ve dizileri kaldırmasını kabul edemiyorum. Sürekli baskı altında olmak ya da bunu hissetmek verimi de düşürüyor. Biz yapımcılar, reytingle hareket eden kuruluşlarız. Hem RTÜK baskısı, hem de kamuoyu baskısı bence doğru değil. Melih Sezgin (Yapımcı) Kavganın temelinde kanalların reyting savaşı var Türkiye'de incelenmesi gereken o kadar dizi varken RTÜK'ün bile Kurtlar Vadisi Terör'e karşı çıkmasını anlamıyorum. Bence kavganın temelinde kanalların reyting savaşı var. Karşı çıkanların da toplum yararını düşündüğünü zannetmiyorum. Ama bir otokontrol şart. Kurtlar Vadisi'ne gelene kadar incelenecek çok dizi var. Ahmet Yenilmez (Yapımcı)Kurtlar Vadisi'ne gelinceye kadar çok yapım var Kurtlar Vadisi Terör'e gelinceye kadar birçok yapımın incelenmesi gerekir. Bunların başında da magazin programları geliyor. Dizinin kaldırılmak istenmesini yapımcılardan kaynaklandığını düşünüyorum. Piyasaya farklı renkte iş yapmalarının ve yaptıkları işlerin tutmasının bunda büyük payı olabilir. zaman
  7. Sen belki söylemedin arkadaşım ama bak yukarıda söyleyen var sende yazdıklarınla destek olmuyormusun bu söylemlere? Erdoğan bu iletinde kast ettiğin o gurup kimler ve bizler dediğin kimler burda onlar ve bizler diye bir olaymı var?varsa bu nasıl oluştu lütfen izah edermisin?Kişileri hangi vasıfları ile değerlendirip guruplara böldün bu senin şahsi görüşünmü yoksa forumun kuralımı? Bana göre Marcus bir rahatsızlığını dile getirdi benimde katıldığım düşünceleri ile,peki senin "bizlere saldırarak yapmaya çalışıyorsun"sözünde bu bizler kimleri kapsıyor?Asıl benim merak ettiğim şey burda iki-üç ateistin (bana göre ateist değiller ayrı konu)hoşuna gitmeyen yazılar yazıldığı zaman neden bu kadar tepki gösterdikleri herşey herkesin duymak istediği gibi değildir. Biz tepki gösterince koro oluveriyoruz oysa ki asıl koro burda...... Bu iletini neye dayanarak yazdığını gerçekten merak ediyorum ve bu sınıfçılığı nasıl açıklayacağınıda.... Bu başlıkta yazdığım daha önce ki iletim silinmiş sebeb gösterilmeden neden bilmiyorum herhangi bir mantık yürütemedim,çünkü kişisel tek bir yazı yoktu içerisinde umarım bunuda silmezler.
  8. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Televizyon ve Radyo
    Bence tam tersi,dizinin bu hali eski halinden daha güzel olmuş ve daha çok eğlendiriyor eski bölümlerini pek takip etmiyordum çünkü o tuhaf aksanla şımarık tavırlarla yapmacık davranan kızdan hoşlanmıyordum,ne Türk ne avrupa ne olduğu belirsiz bir durum vardı. Peker Açıkalın zaten çok beğendiğim bir oyuncudur,bu dizide hiç konuşmasa bile sadece bakışı ve yürüyüşü ile güldürebiliyor beni.Dizide tek sevmediğim ofis kısmı oldukça gereksiz konuşmalarla sıkıcı bir hal alıyor ordada durumu birtek Burhan kurtarıyor.Hümeyra dizide ki en başarılı karakterlerden bir tanesi,makbule zaten Sıdıka tiplemesi ile çok beğenmiştim orda ki başarısını aynen burdada devam ettirmesini bilmiş,birde Sacit var tabi delikanlı tipi üzerine çok yakışmış. Kısacası bu hali ile dizi eski halinden daha güzel olmuş bana göre,eski bölümleri haber öncesi oynuyor hala kanal değiştiriyorum görünce dikkat edin bakın bir önceki halinde dizinin herkes aynı tepkileri verip aynı şekilde davranıyordu,oysaki şimdi karakterler daha belirgin hal almış herkesin kendine özgü bir tipi olmuş,zaten toplumdan aldığı tepkilerde hep olumlu herkesde bir gaffur hastalığı almış başını gidiyor,avrupa yakasının bu yılki reytingi geçen yıla oranla daha yüksek.
  9. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Kadın Erkek İlişkileri
    Yok kardeş anlamam ben bombadan felan hem neme lazım elimde patlar sonra kolsuz kalırsam kim çeker silahın tetiğini birde kiralık katilmi bulucam Eferin öyle hizaya gel bakiyiiimm Hahaaaaa korkak şeyler bunlar,bişey olmaz bunlardan neyse kazakistan olmadıysa sırada özbekistan,çeçenistan falan var şansımızı denemeye devam... Ben kılıbık değilim hiç kuşkunuz olmasın Kızsam hanıma hava atamaz mıyım sanki Beni eve almazmış almasa da almasın Çıkıp evin damında yatamaz mıyım sanki Hanıma el kaldırmak sığmaz benim şanıma Bazı ağır sözleri dokunsa da kanıma Kontrolden çıkarım tak dedi mi canıma Surat asıp kaşımı çatamaz mıyım sanki Bir gün hiddetle gelip benim karşımda dursa Hızını alamayıp ikide tokat vursa Merdanenin zoruyla bana yemek yaptırsa Tuzunu biraz fazla katamaz mıyım sanki Kazak erkek dediğin benim gibi olmalı Ara sıra hanımın gönlünü de almalı Çamaşır yıka derse kolayını bulmalı Makinenin fişini takamaz mıyım sanki Asla ileri gitmem ben bilirim haddimi Biraz alttan alırım hanım isyan etti mi Yerden yere vursa da benim yedi ceddimi Ne var bunda dilimi tutamaz mıyım sanki Zenginliğe özenip lüks içinde yaşarsa Olur olmaz masraflar bütçemizi aşarsa Allah korusun hani bir de sabrım taşarsa Evimi arabamı satamaz mıyım sanki alıntı
  10. Bu kelimeler özenti kokuyor,şayet aydın olmak ateist olmayı gerektiriyorsa elimin tersi ile itiyorum aydınlığı ve size bağışlıyorum hayrını görün.....
  11. Canım uğradım ve aldım teşekkürler...
  12. suheda şurada bir blog başlığı gönderdi: suheda
    Islak ve dar sokaklarda yaşardım yalnızlığı Ve o zaman aklıma gelmezdi ağaracağı saçlarımın. Babamı kaybettiğimde yaşamıştım ilk acımı Daha sonra ise seni sevdiğimde. Bilmezdim ki ayrılığının Ölümün yansıması olacağını yüreğimde. Ben umutlarıma ip bağlayıp salmıştım gökyüzüne Küçük bir uçurtmanın kanatlarında sana gelmiştim. Rüzgarsız havalara alışıktım ben Fırtınana yenildim... Sen deli bir kısrak, ben isimsiz kahraman Nasıl da sevmişim seni anlayamadım. Bir bir kaybettim güzelliklerini Gözlerime yaşlar doldu ağlayamadım. Sevdalarımı isimsiz bir limana boşalttım Ve uğruna döktüğüm göz yaşlarımdan Küçük küçük denizler yaptım... Kulak asmadım yalnızlığıma Kulak asmadım acılarıma Ben hep seni gözyaşımda yaşattım... Adını koyamadım yalnızlığımın Sevda dedim ben bu karamsarlığa Hiç bestelenmeyecek şiirler yazdım sana Hiç söylenmeyecek şarkılar yaptım. Bir tarafını aldırdım kalbimin Bir tarafını sana bıraktım... Mühürlenmiş gözlerimin dermanı sendin. Her nereye baksam seni görürüm. Gözlerin idam sehpası olmuş Hasretin çöreklenmiş bağrımın ortasında Çek git sevdiğim ne olacak sonunda Ya beni öldürürsün, yada ölürüm Issız sokaklarda sabaha karşı Ezanlar yükseliyor minarelerden. Yüzüm kabeye dönük, dilimde dualarım Rabbimden seni istiyorum ben Öksüz bıraktığın yüreğime dön Gel ey gönlümün mihrabı yeniden... Arif Baltacı
  13. YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana Ataol BEHRAMOĞLU
  14. Forumda ki çok güzel renklerden biridir tengeriin,tartışma uslubu yerinde söylemek istediklerini dürüstçe ifade etmekten çekinmeyen nazik ve seviyeli arkadaşımız. Hayata dair tercihlerinde hiç bir zaman yanılmaman dileği ile şansın ve yolun hep açık olsun. Sevgilerimle.........
  15. suheda şurada cevap verdi: TURKERWEB başlık Politika Bilimi
    Bir ülke düşünün,halkı herşeyi o ülkeden bekleyen kendi el ense yatarken yemeğini,giyeceğini evini,kısacası heryşeyini o ülkeden bekleyen. Bir ülke düşünün,bir vatandaşı çalışıp didinip kazandığı parayla refah yaşarken bir diğeri herşeyi ülkeden bekleyip kendi tek asli vazifesi düzinelerce çocuk yapmakmış gibi yaşayıp onların tüm eğitim,sağlık,yemek,giyim masraflarını ülke karşılamak zorundadır diyen. Bir ülke düşünün,sayısız askeri polisi kendi vatandaşı tarafından katledilen. Bir ülke düşünün,halkı kendi toprağında maraba gibi çalışıp kazandığını ağasına yediren ama asla şikayet etmeyen fakat devletine tek kuruş vergi ödemeyen. Bir ülke düşünün,kendi halkı taşıdığı kimliği red eden. Bir ülke düşünün,başkentinde bir parti kongresinde bayrağı yerlere atılıp yerine paçavralar asılan. Bir ülke düşünün,bir kesim sırf öyle istiyor diye kadınlarının başörtülerine isimler takılıp siyasidir yakıştırması yapılan. Bir ülke düşünün,halkı ülke ile hükümet ayrımı yapamayan.........
  16. suheda şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    Diğerlerini duymuş ve okumuştumda bunları bilmiyordum şimdi sayende öğrendim ve çok şaşırdım.
  17. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Kadın Erkek İlişkileri
    Şimdi önemli olan dayağı neden hak ettiğidir yani kabahatinin büyüklüğü veya küçüklüğü herneyse diyelim ki büyük bir kabahat işledi dövmem,neden döveyim ki unuttunmu ben karadeniz kızıyım alırım tabancamı alının ortasından vururum temiz iş,elimde yorulmaz yok illa dayak atmam gerekirse zararlı çıkarım zira pek kuvvetli sayılmam ancak şaç baş yolabilirim şayet saçı olursa kel olma ihtimalide var tabi,birde tırnak meselesi var biliyon,tırnak uzatmayıda hiç sevmem uzatsammı ne yok,yok en iyisi gene ilk şık alının ortasına nişan al bas tetiğe
  18. suheda şurada bir başlık gönderdi: Türk Tarihi
    SONUNU DÜŞÜNEN HİÇ BİR ZAMAN CESUR OLAMAZ. O na (Rus çarına) söyleyin Başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar,bu mübarek vatanı son dağına,son köyüne ve en son kaya parcasına kadar karış,karış müdefaa etmekten beni hiç bir kuvvet men edemeyecektir.Bu uğurda tüm evlad ve ayalimi kılıçtan geçirseniz,en son müridimi yok ederseniz tek başıma ve en son nefesime kadar sizinle yine dögüşeceğim. son cevabım budur. 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde doğan İmam Şamil’in babası bölgenin yerli halklarından Avar Türklerine mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binip kılıç kuşanan genç Şamil, 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile birçok spor dalında üstün yetenek sahibi olmuştu. İmam Şamil, iyi bir eğitim almasının yanı sıra kendinden önce imamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaparak kendini bu alanda da yetiştirdi. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı. İmam Şamil, bazıları dinî ve siyasî, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçlarından altı oğlu ve beş kızı oldu. Şamil, devlet başkanı seçildikten sonra, Ruslara karşı daha etkili savaşmak için idari ve askerî teşkilatları yeniden tanzim etti, eğitime ve sanata önem verdi. Güçlü hitabeti, kararlı tutumu, otoritesi ve askerî dehasıyla ünü kısa zamanda geniş topluluklar tarafından duyulmuştu. Şamil, imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın gücüne rağmen, tam 25 sene yılmadan mücadelesini sürdürdü. Rus kuvvetlerine karşı büyük zayiatlar veren İmam Şamil’in, kısıtlı sayıdaki askerleri de günden güne erimişti. 1839’da Ahulgo tepesindeki savaşta, on bini aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun kuşatmasına 80 gün direnişi harp tarihine geçmiştir. Şamil bu savaşta eşi Cevheret, oğlu Said ve kızkardeşi Mesedo’yu kaybetmiş, 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin’i de Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştır. Rus komutanlarından Milyutin, Ahulgo savaşı hakkında hatıratında şöyle yazar: Teslim olmak yok! “Teslim olmayı katiyen reddeden dağlılar, hiçbir ümitleri kalmadığı halde kahramanca dövüştüler. Kadınlar, çocuklar ellerindeki kamalarla Ruslara hücum ediyor, süngülerin önünde göz kırpmadan can veriyorlardı.” Rusların engellemesiyle dost ülkelerden yardım gelmeyince İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859’un 6 Eylül’ünde 70 bin kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur. Rus Çarı II. Aleksandr, Şamil’i, sarayın kapısında son derece nazik karşılar ve kendisine olan hayranlığını dile getirir. İmam Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir. Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. Kendisinin saçları beyazlar, kızı ile gelini vereme yakalanarak ölürler. Aradan on yıl geçtikten sonra Çar, İmam’ın hacca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve haccı ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesini şart koşar. Şamil, 1870 yılında Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda, halk bu efsane kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti. Şamil, Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Mekke’de, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanır. İmam’ın hacda bulunduğunu duyan binlerce Müslüman onu görmek için büyük izdiham meydana getirdi. Hükümet, bu izdihamı İmam Şamil’i Kâbe’nin üstüne çıkararak engelleyebildi. Şamil, hac farîzasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine’de hastalanarak yatağa düşen İmam, burada 74 yaşında iken vefat eder. Hayatını, ülkesinin bağımsızlığına adayan, askerî dehasını dünyaya kabul ettiren Kafkas Kartalı, Cennet-ül-Bakî Kabristanı’na defnedildi. Salih Yusufoğlu
  19. DOĞUM ARALIĞI AĞAÇ CİNSİ 23 ARALIK- 31 ARALIK ELMA AĞACI 01 OCAK - 11 OCAK KÖKNAR 12 OCAK - 24 OCAK KARAAĞAÇ 25 OCAK - 03 ŞUBAT SELVİ 04 ŞUBAT - 08 ŞUBAT KAVAK 09 ŞUBAT - 18 ŞUBAT SEDİR 19 ŞUBAT - 28 ŞUBAT ÇAM 01 MART - 10 MART SALKIMSÖĞÜT 11 MART - 20 MART IHLAMUR 21 MART - MEŞE 22 MART - 31 MART FINDIK 01 NİSAN - 10 NİSAN ÜVEZ 11 NİSAN - 20 NİSAN AKÇAAĞAÇ 21 NİSAN - 30 NİSAN CEVİZ > 01 MAYIS - 14 MAYIS KAVAK 15 NİSAN - 24 MAYIS KESTANE 25 MAYIS - 03 HAZİRAN DİŞBUDAK 04 HAZ. - 13 HAZİRAN GÜRGEN 14 HAZ. - 23 HAZİRAN İNCİR 24 HAZİRAN HUS 25 HAZİRAN - 04 TEMMUZ ELMA AĞACI 05 TEMMUZ-14 TEMMUZ ÇAM 15 TEMMUZ- 25 TEMMUZ KARAAĞAÇ 26 TEMMUZ- 04 AĞUSTOS SELVİ 04 AĞUSTOS-13 AĞUSTOS KAVAK 14 AĞUSTOS-23 AĞUSTOS SEDİR 24 AĞUSTOS - 02 EYLÜL ÇAM 03 EYLÜL - 12 EYLÜL SALKIMSÖĞÜT 13 EYLÜL - 22 EYLÜL IHLAMUR 23 EYLÜL ZEYTİN 24 EYLÜL - 03 EKİM FINDIK 04 EKİM- 13 EKİM ÜVEZ 14 EKİM- 23 EKİM AKÇAAĞAÇ 24 EKİM - 11 KASIM CEVİZ 12 KASIM - 21 KASIM KESTANE 22 KASIM - 01 ARALIK DİŞBUDAK 02 ARALIK- 11 ARALIK GÜRGEN 12 ARALIK- 21 ARALIK İNCİR 22 ARALIK KAYIN VE AÇIKLAMALARI ; ELMA : ( AŞK ) Cazibeli, Fiziksel olarak dikkat çekici ve etkileyici. Hoş bir auraya sahip. Flörtöz ve maceraperest ama hassas ve her zaman aşık bir tip. Sevmeye ve Sevilmeye meraklı. Sadık ve hassas bir eş. Cömert. Bilimsel konulara yeteneği var. Bugün için yaşar. Hayal gücü yüksek. DİŞBUDAK : ( HIRS ) Farklı bir çekiciliğe sahip, hayat dolu, talepkar, düşüncesizce hareket eden ve eleştirilere kulak asmayan biri. Hırslı, akıllı, yetenekli, kaderine hükmetmeyi seven, egoist olmaya elverişlidir. Ama ona güvenebilirsiniz. Bazen beyni kalbine hükmedebilir. İlişkileri çok ciddiye alır ve sadıktır. KAYIN : ( YARATICILIK ) İyi bir zevki vardır. Görünüşe ve kendi görüntüsüne önem verir. Meteryalist sayılır. Hayatı ve kariyeri için çok ve düzenli çalışır. Ekonomiktir. Gereksiz risklere girmez. Makul bir tiptir. Diyet ve sporla fiziğine dikkat eder. HUS : ( ESİNLENME ) Hayat dolu, ekliyeyici, elegan, arkadaş canlısı, gösterişten uzak, mütevazi, aşırılıktan hoşlanmayan, kaba şeylerden nefret eden biridir. Doğal ve sakin bir yaşamı tercih eder. Fazla tutkulu değildir. Hayal gücü yüksek ve az hırslıdır. Sakin ve Uygun ortamlar yaratır. SEDİR : ( GÜVEN ) Zarif, her ortama ayak uydurabilen, lüksü seven, sağlığına dikkat eden, kendine güvenen, başkalarına da biraz yukarıdan bakan biridir. Kararlı, Sabırsız ve Başkalarını etkilemeyi sever. İyimserdir ve beceriklidir. Tek ve Gerçek Aşkını bekler. Çabuk karar verir. KESTANE : ( DÜRÜSTLÜK ) Alışılmadık bir güzelliği vardır ve insanları etkilemek gibi bir derdi yoktur. Adil ve neşelidir. Doğuştan Diplomattır. Çok kolay huzursuzluğa kapılır ama her türlü ilişkisin de hassasdır. Bazen olağandışı davranır. Sevgili bulmakta güçlük çeker. SELVİ : ( SADAKAT ) Güçlü, fiziksel olarak kaslı, her ortama uyabilen, hayatla fazla uğraşmayan, hoşnut, iyimser, paraya meraklıdır. Yalnızlıktan nefret eder. Kolay kolay tatmin edilemeyecek kadar tutkuludur. Ama sadıktır. Moodu çabuk değişir. Kurallara boyun eğmez. Biraz da ukela ve ilgisizdir. KARAAĞAÇ : ( ASİL ) Müşfik, fiziksel olarak düzgün, giyimine dikkat eden, taleplerin de aşırılığa kaçmayan, insanlara neşe verebilen, liderlik etmeyi seven ama kendisinin altta olmayı sevmeyen biridir. Dürüst ve sadık bir eştir. Başkaları için karar vermeyi sever. Cömerttir. Pratik zekası güçlü ve iyi bir espri anlayışı vardır. İNCİR : ( HASSASİYET ) Çok güçlü, bağımsız, tartışmalara ve zıtlıklara fazla izin vermeyen, aile hayatına düşkün, iyi bir baba ve hayvanseverdir. Sosoyal bir kelebek gibidir. Espriden anlar, aylaklığı ve tembelliği de sever. Bencilliği vardır. Akıllı ve pratiktir. KÖKNAR : ( GİZEM ) Sıradışı bir zevki vardır. Sofistike ve kadirsinastır. Güzel olan her şeyi sever. Dikbaşlı, çabuk moodu değiştiren, bencil olmasına rağmen kendisine yakın olanlarla ilgilenen biridir. Çok mütevazi olduğu söylenemez. Hırslıdır ve memnun edilmesi zor bir sevgilidir. Çok arkadaşı vardır ve ona çok güvenebilirsiniz. FINDIK : ( OLAĞANÜSTÜ ) Çekici, anlayışlı, insanları nasıl etkileyeceğini bilen, fazla talepkar olmayan, sosyal hayatta aktif ve girişken hatta dövüşken biridir. Popülerdir. Psikolojik durumu çabuk değişir. Kaprisli bir aşıktır. Ama dürüst ve eşine toleranslı davranır. Kusursuz bir yargı yeteneği vardır. GÜRGEN : ( ZEVK SAHİBİ ) Cool bir güzel. Dış görüntüsüne ve bakımlı olmaya dikkat eder. Zevk sahibidir. Başkalarını kendinden fazla düşünür. Hayatı mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışır. Disiplinli bir hayat için kılavuzluk eder. İlişkilerinde kibardır. Farklı sevgililer bulmak ister. Duygularıyla ilgili olarak mutluluğu yakalaması kolay olmaz. Çoğunlukla da başkalarına güvenmez ve kararlarından asla emin olmaz. IHLAMUR : ( ŞÜPHE ) Hayatın ona getirdiklerini kabul eder. Kavga ve tartışmadan nefret eder. Çalışkandır. Tembelliği ve bencilliği hiç sevmez. Streslidir. Yumuşak huylu ve merhametlidir. Arkadaşları için çekinmeden fedakarlık yapar. Becerikli olmasına rağmen bunları değerlendirmesini bilmez. Mızmızdır, kıskanç ama vefalıdır. AKÇAAĞAÇ : ( ÖZGÜR ZEKA ) Hayal gücü ve orjinallikle dolu hiç de sıradan olmayan biridir. Utangaç, hırslı, gururlu, kendine güvenen, yeni deneyimlere aç biridir. Genellikle sinirli ve gergin bir yapısı vardır. Hafızası kuvvetlidir. Çok kolay öğrenir. Aşk hayatı biraz karmaşıktır. Başkalarını etkilemeyi sever. MEŞE : ( CESARET ) Sağlam yaradışlı, cesur, güçlü, bağımsız ve girişkendir. Acıma duygusu çok yoktur. İşini şans'a bırakmayı sevmez. Ayaklarını yere sağlam basmak ister. Hareketlidir. ZEYTİN : ( ERDEM ) Makul biridir. Güneşi ve sıcak havaları sever. Kibar duyguları vardır. Agresyon ve şiddetten kaçınır. Sakin ve toleranslıdır. Adalet duygusu gelişmiştir. Hassas kıskançlıktan uzak bir yapısı vardır. Okumayı ve sofistike insanlarla muhatap olmayı sever. ÇAM : ( TİTİZ ) Uyumlu ilişkileri sever. Dinç ve güçlüdür. Nasıl rahat edebileceğini bilir. Doğal ve hareketli biridir. İyi bir partnerdir. Çok arkadaş delisi değildir. Çabuk aşık olur ama ateşi çabuk söner. Herşeyden kolay vazgeçebilir. İdeali bulana kadar her şey geçicidir. Güvenilir ve pratiktir. KAVAK : ( TATMİNSİZ ) Fazla kendine güvenmeyen, sadece gerektiği zaman cesaretli olan biridir. Arkasının güçlü olmasını ve sıkı insanlarla muhatap olmasını sever. Çok seçicidir. Genellikle yalnızdır. Artistik bir doğası vardır. Kin tutar. İyi bir organizatördür. Felsefik takılmayı sever. Ama her durumda ona güvenilebilen biridir. İlişkilerini de çok önemser. ÜVEZ : ( HASSASİYET ) Dikkat çekici, neşe verici, bencillikten uzak, dikkat çekmeyi seven biridir. Hayata bağlıdır. Yerine ve duruma göre hem bağımlı hem de bağımsız olabilir. Zevklidir. Duygusal, hassas, tutkulu ve artistik özellikleri vardır. İyi bir eş olur ama çok zor affeder. CEVİZ : ( TUTKU ) Garip ve zıtlıklarla dolu biridir. Egoist ve agresiftir. Beklenmedik tepkiler gösterir. Asil bir ruhu vardır. Spontandır. Çok hırslıdır ve hiç esnekliği yoktur. Zor ve alışılmışın dışında bir eş'tir. Çok zor beğenir. Çok kıskanç ve tutkuludur. Sadece takdir eder. Uyum göstermek için fazla fedakarlık etmekten de hoşlanmaz. İlginç stratejiler üretmeyi sever. SALKIMSÖĞÜT : ( MELANKOLİ ) Güzel ve çok melankoliktir. Etkileyicidir. Güzel ve zevkli şeylere meraklıdır. Seyahat etmeyi sever. Hayalperesttir. Kaprisli ama dürüsttür. Başkalarının duygularına önem verir. Çabuk etki altında kalır ama beraber yasanması zor biridir. Talepkardır. Sezgileri de kuvvetlidir. Aşıkken acı çeker ama demir atabileceği birini bulabilir.
  20. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Kadın Erkek İlişkileri
    Hangi konuda arkadaşım yiyeceğin merdane sayısındanmı yoksam kafatasının çapındanmı?
  21. Kimsenin burda kendini ıspatlama çabası yoktur asıl çaba burdaki milliyetci duyguları törpüleyip yok etmektir.Trabzon'un geçmişte bir rum krallığı olması burdaki insanı neden rahatsız etsin ki ona bakarsanız İstanbulda aynı değilmi?Şimdi kalkıpta bana Türkiyede en çok suç işlenen şehir olan İstanbulunda suç psikolojisinin altında bu neden yatıyor diyemezsiniz herhalde. Trabzonu siyasi bir suç bataklığı gibi göstermeye çalışan zihniyetler güneydoğu illerine neden bakmıyorsunuz diye sorulduğunda orada olanüstü hal olduğunu söylerler peki ne olduda güneydoğu olağanüstü hal bölgesi ilan edildi. Kimse bu şehir üzerinde oyun oynayan kirli ellerini bu şehirden ve bu şehrin bıyığı bitmemiş çocuklarından çeksin çünkü artık herkes herşeyin bilincindedir,bu halk ***** değildir.
  22. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Kadın Erkek İlişkileri
    evet bütün hayellerimiz yerle bir oldu valizi boşaltalım ama şu sağ baştakine Diloşu verelim baksana ne çok madalyası var önemli bir herhal Seni hiç konuşma kulağını ısırıcam senin az kalsın aklına uyup topyekun iltica ediyorduk kazakistana ceza olarak seni sağ baştaki madolyonlu ****** nikahlıyoruz. Deeettt figgaro.....Diloş oklavayı kapta gel

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.