sedelina tarafından postalanan herşey
-
kabalıkta sınır yok "YEMEKTEYİZ"
bıkaç kez ilgimi çekdı ızledım şimdi baydı izlemıyorum
-
Maço Erkek
- REKLAMLAR
songünlerde çıkan bilmem 14 .99 a ilkokul arkadaşını bul reklamı beni çok sinirlendırıyor..ilkokul arkadaşı da seksı bır şekılde elınde hortumla ilkokul şiiri okuyor... berbat ve herşeyi para olarak gören zıhnıyetın urunu dıyorum- Çocukların Dünyası...
sınıfa çalışma kağıdı hazırlarken başlarına bu karakterlerı koyuyordum..bazen bulmak zor oluyordu..bu sayfayı yenı gördum çok işime yarıyacak sağol- Elvis Presley'in Reenkarnasyonuyum
bunu ilk ne zaman farkettınız- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
Yoklamaya Geldim Toplamaya geldim; lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı! Toplamaya geldim... Ve göz yaşlarım gibi onları biriktirip avuçlarımda; Koklamaya geldim! .. Geldim... Geldim işte; Lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı toplamaya geldim... Geldim! .. Gözünün bebeği gibi kalıp kalmadığımı... Ve yani; Enginliğinin ortasında beni sarıp sarmadığını hâlâ, bir küçük karacık gibi; Yoklamaya geldim! .. Fırtınalar koptukça içinde; tutulmaz... Ve sen çıldırmış gibi döndükçe etrafımda, başımı döndürerek... Ve sen, çırpındıkça ayaklarımın, dizlerimin dibinde... Ve sanki yutmak istercesine beni, ve içine almak istercesine üzerime abanıp; savrulan ıslak saçlarını kaçırdıkça omuzlarıma... ...Oklamaya geldim; zamanı gözlerinden!.. İşte o an; Bütüüün,,, sesler,,, vuruldu,,, canevinden!.. İşte o an; Karaya kesen âlemden bir tek yıldız damladı bitmeyen bir düşüşle... Bir tek yıldız damladı; Masmavi!.. Aslında ben ağlamayı bilmiyordum, biliyor musun; Sen, öğretinceye kadar! Aslında ben; yıldızlarımın ışığından çekeceksin sanıyordum kendini, tırmanacaksın sanıyordum göğsüme doğru... Sen, tencerenin kapağında sanıp her ışıltıyı, üstelik gördüğün parıltıları da içindekilerin buharından bildin... Kaynadın sonra bu yüzden; Üstünde ve altımda ateşten bulutlar uçuştu, yakıcı!.. Seni değil, senden gelenleri zaptedemedim! Biliyorsun... Sonunda döküldüm üstüne pırıl pırıl; Ama ben “kara”ya kestim!.. Biliyorsun; Geldim işte yine sana... Geldim, ama; Lacivert gözlerine düşürdüğüm yıldızlarımı toplamaya geldim... Sadece yolumu görecek kadar; Gözlerine dökülen yıldızlarımdan toplamaya geldim...- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
Ne zaman seni görsem, O günün gecesinde bir keder... Bakışlarında ki dünün kokusu var, Artık benim bu günüme gel!- Hayatın bize borçlu oldunu düşünüyorum...
borç demişken aklıma doğalgaz ve diğer bılımum fatura geldı..al sana hayat- Hayatın bize borçlu oldunu düşünüyorum...
hayatın bana değil benim hayata borcum var- Kralsın! - Kralım Tabii, Disko Kralıyım...
neden ben bişey anlamıyorum..bıde dısko kralı ne demek- ..vahh....vahh..!
................- ..vahh....vahh..!
...........aynen- BACA KENARINA KEDİ OTURTTUM
insan haber muzıkde var dıyed,anam ben dalmışım derınlere bı başladı muzık hopladım valla- 20 Soru
cevapladım gör gariii- AZ SONRA...........
YATICAM- 4 KADIN!
herşeyı de Çinli bilgeler dıyor,pek bi çapkın bilgeymış- Müthiş ve gerçek
- AZ SONRA...........
kendımı öldürecem bu kötülük yapamayan benliğimi- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
Sus pus olmus, puslu bir Istanbul'muydu yüzün, yoksa çok bildik hüzünler mi tasinmisti yüzüne Dolmabahçe da çay tadinda.... Divit ucuyla yazilmis bir askin sureti vardi avuçlarinda, tarih bir baska iklimin kivamini gösteriyordu. Ben rehnedilmis yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüregi takvim yokuslarinda...Sinemada elinin elimde terleyisinin bir anlami olmali, sesinin sesimde yankilanmasinin... sanki perdedekine üzülmüs ya da sevinmissin de tesadüfen akmis yüzün içime... Yalan! Sen perdeye bakiyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum... Kadin Beyoglu'nun bir kis aksaminda, üstündeki deri montun sahibine küs, soguklugundan muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir seyi çözmüyordu, bazi Aralik aksamlarinda... Parmaginda yarali bir öyküyü tasiyordu adam... Kadinin yüzünde bir hüzün... Hüzünlü aralik aksaminda bir yüzük... Yüzügün yüzünde dünya güzeli bir kadinin kehaneti... ... Sogugun ve karanligin vehameti! Hayati, bir baskasinin pantolonu gibi, küçültülmüs, daraltilmis... Ilk sahibinin o pantalonla yasadigi seyler, yani pantalonu pantalon yapan anilar, bazi ilkbahar bereleri yüzünden yapilan yamalar, ter tüketen yazlar... Hepsi daraltilmis... Yasananlara bir beden büyük geliyor artik hayat! Bir aski paylasmak için çok geç, bir paylasima asik olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Simdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadi...- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
Hani "Zamanı yok" demişlerdi bize "sevmenin..." Ondandır, her daim Güler yüzümüz, Ölürken bile... "Yıkılmaz"ı yok sevdaların, Düşlerden uzak yaşamasını bilene. Kaç kez kovaladıysam baharı, Takvimler kışı erken yazdı... Ölümsüz aşkı ararken, Bir ömür "yok"a yazdı. Varsın olsun... Üç günlüğüne de olsa, Seni bana yazdı ya...- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
Şimdi aşk kaçmiş bir ilmektir gövdenin örgüsünde, Uykusuz bir gecenin çitlerine takilan. Sokulur durmadan uzayan ipligiyle, Sarilir mekigine sabahin Ürkek bir güvercin halinde. Ve sen eksildikçe o güvercin tamlanir, Kanatlanir böylece köpüren özlemiyle. Uçar gider geçmiş bir günün ardindan, Bir tüy kalir geriye senin bittigin yerde.- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
gerçekten güzel bır yazıydı- BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...
BENİM HİÇ SENİM OLMAMIŞ GİBİ! Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ...? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi...- Meditasyon hakkında ne düşünüyorsunuz?
evet arada sırada yapıyorum... zaman ilerledıkçe,yıllar ilerledikçe beynımız yüreğimiz doluyor,gucumuz azalmaya başlıyor.. hayatın başlarında belkı kısacık bır muzık bile medıtasyon yerıne geçebılır.. ama hayat ılerledıkçe bırıkenlerı azaltmak hafıflemek için medıtasyon çok iyi oluyor..bu gereksız şeylerın dosyaların resımlerın vs..dolu olduğu bılgısayarımızı arada bır boşaltıp daha hızlı çalışmasını sağlamak gibi birşey.. ama nasılkı bılgısayarda sılsekde asıl kasada hala saklı oluyor..beyın de oyle..sanırım kasayı yoketmek gibi ancak ölünce tam unutacağız- Sabun Guiness' e girdi..
kım yıkanacakmış onunla..taurusmutısı anca o sabun paklar gerçi - REKLAMLAR
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.