Zıplanacak içerik

sedelina

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sedelina tarafından postalanan herşey

  1. ben gelıyorumda siz görmeyenısınız karıştı kıme yazmıştım ben
  2. sende gelmeyenisin
  3. o kendini biliyor ne haldeyım bilmıyorrr devamı neydı ki bunun)
  4. sedelina şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    haklısın.hep düşünürdüm ınternette neden düzeyli,kültürlü ve içten insanlara rastlamıyorum dıye..üye olduğum bır sene olacak yakında,burada tanıdığım dostlarımdan çok memnunum..burası dışında da msn de çok ağlaştığımız dertleştiğimiz zamanlar oldu..zor anımda arayıp hep yanımda oldular.. kazandığım dostlar için teşekkurler foruma.. çok sevıyorum dostlarımı,ve sanala olan önyargımı kırdıkları için teşekkurler zıt hayat görüşüne sahıp olsakta her ne kadar burada tartışsakta,zıt görüşe sahıp olduğum arkadaşlarımda bı derdimde hep sordular.. onlara da sevgi ve koca saygılarımlara.. ve sevıyesini 1 senedır bozmayan herkese kocaman kucak dolusu çiçekler
  5. güzel resimler.. dipnot gerçekten çok şeker,esprili ve canayakın bir insan..forumda görüldüğünden daha canayakın... özellıkle de belırteyım çok yardımsever ve tanıdığım için ben çok mutluyum ve tanıyanlarda.. benim için özelsin dıpnot..sevgılerımle
  6. malesef,ama onların içine öyle işlemiş ki;çocuğunu kurban edebılıyor
  7. valla alemsın senden korkulur
  8. haklısın,malesef bu kötü olaylardan ötürü biçok yere gıremıyorum bır bayan olarak..emin olun kapalı bır bayana da aynısını yapıyorlar..açıklıkla alakalı bır konu değil bu..
  9. gençlik nereye mi gidiyor?batıya gidiyor.. bı üstadın sözü vardı:batıya hep batıya yürüyün *** var
  10. Hadi Şiir İçelim! (Bu şiir, töreler uğruna aşkları kurban edenleredir!) Yine Bir kez daha Galipsin, Bir kez daha Aşkı Kurban ettik Sana, Kutlayalım Bu gece Hadi şiir içelim; Şerefimizin Şerefine! .. Sebahat Mayda Yavuz
  11. evet kifayetsiz kalıyor.. acımı anlatmaya herşey kıfayetsız kalıyor...
  12. Töre Hayallerimin dışındaydın Oysa yazılı kaderimi Sen yüzünden sildikçe Kaderim kaderinden kaçamadı Törelerin tutsağında Bağlandık Çözülsekde Meryem Aslan
  13. Bakışın Ölüm Çağırır Seni seviyorum demeye hakkın yok senin. Törelerin acı. Her bakışın ölüm çağırır. Her çığlığın bir bedeldir. Bakışın Kaçışın, Yürek yakışın. Her kalkışın bir kardelendir. Seni seviyorum demeye hakkın yok senin. Ellerin uzak.ellerin tutuklu, Ellerin törelerine kurban, Boynun bükük vurulmaya hazır. Ahlak, Aşiret, Namus meselesi yani, Saklanışın, tedirginliğin bundan. Yürek yakan garipliğin, Her yolculuğun bir yitiriliştir. Seni seviyorum demeye hakkın yok senin. Gözlerin hüzünlü. Bakışın ölüm çağırır. Adımların ceylan avında, Özlemin acı, Hasretin acı. Her kavuşman ölüme yakın. Sevmelerin acı. Ölüm kokuyor törelerin hala Seni seviyorum demeye hakkın yok senin. Nusret Ateş
  14. sevdiğimin parmağına geçirilen töre lanetine isyan ediyorum,bağırıyorum ama çığlığımı kimler duyuyor ki.. lanet olsun törelerinize.. lanet olsun evlat sevginize.. evladını töre dıye zorla evlendiren babaya.. canlı canlı mezara gömdüğünüz sevdiğim için lanet olsun size.. sevgiyemi ağlanmalı,sevdiğinin haline mi
  15. Töre Kara yazmalı kadınların, Mühür vurulmuş dudaklarında türküydü töre. Herkesin bildiği, Kimsenin söylemediği. Oy gülüm havar, Sana biçilen töre, Ölüm gelir göz göre göre... Güneşin kavurduğu ak alınlarda, Kara, kapkara çizgiydi töre, Kimsenin görmediği. Görüp te söylemediği. Oy gülüm havar, Sana biçilen töre, Ölüm gelir göz göre göre... Bir anlık mutluluğa , hoyratlığa, Ölümüne zılgıtlarla biçilen ömürdü töre. Kimsenin yaşamadığı. Oy gülüm havar, Sana biçilen töre, Ölüm gelir göz göre göre... Bir ananın gözünde yaştı akmayan, Babanın boğazında düğüm,çözülmeyen töre. Kör bir elde hançerdi töre,vurduğunu görmeyen, Kanı renginden utandırandı töre, Nehirleri karaya boyayan. Uğultusunun türkü diye bir ağızdan söylendiği töre. Oy gülüm havar, Sana biçilen töre, Ölüm gelir göz göre göre... Murat Özden Uluç
  16. Acıyla Erir Yüzüne Aşık Çocuk Ne zaman yüzüne baksam yalnızlığın o mutlu gerilimi O öksüz göl hızla derinleşir biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek, bu öyle bir yeşil Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi geçip giden yüzlerine bakar kalırım Ömrün kısalığı çarpar camlara ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur, evler dolar boşalır acıyla erir, yüzüne aşık çocuk Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal Cezmi Ersöz
  17. sağol şu anki duygularımın sözcusü gibiydi bu yazı,paylaşmak istedim.en hoşuma giden cümlede şu oldu: . Dünya nereye giderse gitsin, bir tek sen kaldın bu kentte, birtek sen kaldın içimdeki iyilik yüzünden utandırmayan beni…
  18. Daha Fazla Yabancı Ölmek İstemiyorum Sana İyilikten, saflıktan ulaşamadım kendime burada… Burası durmadan hızlanan bir kent. Burada sonsuz arzu çarpışır. Sonsuz acı… Sonsuz hırs… En başlarda ne istedim tam bilmiyorum. Ama öyle açık ve duruydu ki gördüğüm herşey, nereye ve kime baksam beni kendisine inandırıyordu. Henüz içimde bir başkası yoktu. İçimde benden ayrı, bana karşı bir ses yoktu. Gidemediğim yerleri mutlu özlerdim, çünkü gitmesem bile bilirdim ki oraları da benden bir parçaydı. Çok az ve usulca konuşulurdu. . O zaman da vardı kötülük ve şiddet… O zaman da vardı yalan ve sevgisizlik… Ama yavaş dönerdi dünya. Garip, kutsal bir sessizlik vardı heryerde. Utanırdı kötüler yaptıklarından. Pişmanlık duyulurdu her yalandan sonra. Sanki mecbur kalındığı için sevgisizdi insanlar. O zaman bir tek kalbim vardı benim. Gözlerim bana aitti nereye gitsem. İçimde kendi sesimden başka hiçbir ses yoktu. Hayatın o dinmeyen ağrısıyla hatırlardım kendimi. Susar dinlerdim. O ağrıyı incitmemeye çalışırdım Sonra sular geliyor aklıma. Aktıkça yüzün gibi aydınlanan sular. İlk orada hatırlıyorum seni. İçimde henüz başka bir ses yokken. Kalbim ve gözlerim sadece bana aitken… O suların peşinde, hayatımın peşinde, yüzünün peşinde… İlk orada akıp giden sularda seninle kendimi gördüm. En çok sende sevdim kendimi. Akıp giden sularda. İlk kez sende gördüm özlemlerimi… Akıp giden kalbimi… O parçalanmış ve sadece sana ait benliğimi ilk kez sende gördüm… O yavaşça dönen dünyayı, bütün sesleri içinde saklayan o kutsal sessizliği… Kendisine sabırla ve içtenlikle bakanın adını sayıklayan o sonsuz gökyüzünü… Gökyüzünün el verdiği o küçük düş bahçelerini… Toprakla sular arasındaydı kalbim. Bu yakınlıkta ne varsa, bu sır nereye varacaksa görmek isterdim. Çünkü öyle inanırdım ki kendime, nereye baksam seni görürdüm. Toprakla sular arasında giderek aydınlanan yüzünü. Dalgaların aydınlığı vururdu terkedilmiş evlere. Bir kapı açılır, içeri üşümüş bir ışık girerdi. Dışarıda bir sonsuzluk kimsesiz yanardı. Bir ceset vururdu sahile, ömrüm olurdu yorgun ve ıslak saçları… Sen olurdun yüzünü saklayan herkes… Sonra… Sonra biterdi toprak… Akmaz olurdu sular. Kirlenirdi o kutsal sessizlik… Düş ağaçları kesilirdi… Seni bekleyecek yer bırakmazlardı bana… Sürüklerdi beni peşinden hızlanan dünya, bu durmadan hızlanan kent… Sürüklerdi beni kalbimden ayrılan ikinci kalp, sürüklerdi beni gözümden ayrılan ikinci göz… Ruhumdan ayrılan öbür ruh, sürüklerdi beni… Artık bu kent o kent değil, bu kalp o kalp değil, bu gözler o gözler değil… Seni sevdiğine inandığım o insan bu insan değil… Burada gidilecek hiçbir yer yok. İnsan en fazla o öbür, o yalancı kalbine çarpıyor… Burada insan en fazla o sahte gözünü hissediyor içi acıyarak… Ne kadar sevse de dünyanın bütün sevgisizliğini üzerine alıyor burada insan… Hep başkalarının sahte yasını tutuyor… Burada her sabah, her akşam insan yeniden, hep yeniden başlıyor hayatına. Sanki hiç yaşanmamış gibi, hiç gidilmemiş gibi, hiç ders alınmamış gibi… Burada insanın yalan yüzü değil, o en derinde sakladığı kalbi kararıyor önce… Artık burası herhangi bir kent: Kalabalık, doyumsuz, aceleci, konuşkan, acımasız, telaşlı unutkan, intikam dolu ve hep kaybetmiş… Burada sistem, kirletilmiş arzularla içimize, beynimize sızıyor, o “kurtarılmış beyin hücrelerimize”. İşte sevgiyi, yitirdiğimiz ve özlediğimiz aşkımızı, işte en derinde yatan insanlığımızı aradığımız yer burası… İşte seni aradığım yer burası: Herşey satılık burada, herşey ambalajlı. Sevgi, umut, ütopya, başkaldırı, inanç, ölüm, farklı hayatlar… Herşey, herşey satılık burada.. Burada herşeyin bir fiyatı var… Burası durmadan hızlanan bir kent… Aşk bile burada serbest piyasa kurallarına bağlı… Sahte bir kalple peşinden koştuğum bu dünya seni bana anlatmaz, artık biliyorum… Burası benim önümden koşan bir kent… Burada ikinci kalbimle, ikinci gözümle, ikinci benliğimle yarışıyorum. Burada kendimle amansız kavgalıyım… Seni sevdiğim kadar sevmedim bu hayatı, inan… Ne olur bir tek buna inan… Çünkü sende gökyüzüm var. sende sonsuz yağmurlarım, kutsal sessizliklerim var… Sende o küçük düş ağaçlarım var… Affet bu küçük insanlığımı… Affet peşinden geldiğim bu kenti… Affet o derin doyumsuzluğumu… Göremedim affet, sen bu kentte denizden çıkan bir cesettin. O yorgun ve ıslak saçları ömrüm olan bir ceset… Affet beni… Gidilecek başka bir yer yokmuş bu kentte… Toprakla akan su arasındaki yüzünden başka… İşte bunu öğrettin bana… O sessiz, o kutsal yüzünle bana bunu öğrettin. Bu kentte aşk olamayacağını… Beni kendine çağırdın. Akşamın o ıstıraplı eşiğine… Son bir umutla sana sarılıyorum sevgili. Dünya nereye giderse gitsin, bir tek sen kaldın bu kentte, birtek sen kaldın içimdeki iyilik yüzünden utandırmayan beni… Ben bu dünyadan kaçtım ve gidecek başka yerim yok… Burası içimi kanatarak hızlanan bir kent… Bir yanım ölü, bir yanım sen… Sevgiliysen tanı beni, bil öyleyse… Dediğin gibi sevgili, daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana…. Cezmi Ersöz
  19. süpeğ yağ süpeğğğğğ
  20. forumun radyosu olsa ve istek isteyebilsek çok güzel olurdu
  21. mutlu yıllar canım

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.