Zuleyhanın elındekı elmayım
gözlerin sır'at köpürüsü..
deliliğimi sınıyorum!
gözlerim kapalı geçeceğim üstünden,
düşersem aşkımdan kuduracak cehennem,
sarhoşlıktan kangren olan gözlerimi
kaybedeceğim geçersem...
hangi uzak şehre kaçsam;
yine kenan ilindeyim.
nasıl tırmansam hayata,
yine yusufun kuyuları...
ne kadar soysam yalnızlığımı,
züleyhâ'nın elindeki elmayım!
rüyalarımı kime yorumlatsam,
yedi yıl gözlerinin kuraklığında...
gönlünün sultanlığından sürüldüm sevgili,
bir ömür yokluğunun tahtındayım!
sahrayı ufalasam önünde,
yine kum tanesi, yine serâbındayım...
ne kadar içsem hayyam'ın kadehinden,
yine gözlerinin kadehine müptelâyım!
zerdüşün ateşidir gözlerin,
ne kadar bana yanmasa da,
ben 'ateşine yazgılı pervaneyim'...
hangi diyara gitsen sevgili,
adım adım peşindedir hayatımın anlamı,
cabilka'dan cabilsa'ya
tüm yolları deneyecek 'varma'nın adı...
'mim, vâv, lâm'
sırları isminde taşıyan kelam!
mihrâbımda salınacak tek hecem!
gözbebeğimdeki noktadan,
yedi kat kainata yayılacak emârem! ,
âminlerimin içini deşen bilmecem,
aşkı, âyine dönüştüren muhteşem!
âyîneleri ağlatan hüsn-ü sitârem!
senin için bir anlamı yok fakat,
derûnumdaki ummandan
katre katre damıtacak seni aşiyân...
sen onu sev ben seni...
bakalım kim daha çok deşecek,
yüreğindeki membâdan aşk iksirini...?
kim kaf dağına talip,
kim daha cesur?
insan içine çıkamayan hayatta,
kim daha uzun yaşayacak
aşk illetiyle?
sana meydan okuyorum sevgili,
aşkıma rağmen!
ya yaşatarak öldür,
ya öldürerek yaşat beni...
üçüncü bir ihtimal olmayacak
.............